Viral Enfeksiyona Konukçu Direnci
Doğuştan (fiziksel engeller, içteki savunucular) ve
adaptif immün cevap
9. VİRAL ENFEKSİYONLARA
BAĞIŞIKLIK
Epitel hücrelerde Yayılma
Virüsler ilk önce giriş bölgesindeki epitel hücrelerinde çoğalır ve bir enfeksiyon oluşturur.
Enfeksiyon çevredeki ve alt tabakadaki diğer epitel hücrelerine yayılır.
Solunum yoluyla veya bağırsak yoluyla vücuda giren virüsler, hızlı bir şekilde mukozal epitel
enfeksiyonuna neden olabilir, bu enfeksiyonlarla ilişkili hastalıklar kısa bir inkübasyon süresinden sonra hızla ilerler.
influenza virüsü enfeksiyonu, akciğerlerde geniş
yaralanmalara neden olarak akut solunum yetmezliği
sendromuna ve muhtemelen ölüme neden olabilir.
Subepitelyal ve Lenfatik Yayılma
virüs ilk önce afferent lenfatik yolla yakındaki lenf düğümlerine taşınır.
Lenf düğümü içerisinde virionlar, makrofajlar ve dendritik hücreler tarafından etkisiz hale getirilebilir ve işlenebilir, böylece viral antijenler, adaptif immün yanıtları uyarmak için lenfositlere sunulur.
Bazı virüsler makrofajlarda veya dendritik hücrelerde ve lenfositlerde çoğalırlar. Bölgesel lenf düğümünden virüs, efferent lenf içindeki kan dolaşımına yayılabilir ve daha sonra hücrelerin içinde veya hücre içermeyen virionlar
olarak vücutta hızla yayılabilir. Akciğer, karaciğer ve dalak gibi kanı filtreleyen organlara yayılır.
Sinirlerle Yayılma
periferik sinirler yoluyla yayılma önemli bir enfeksiyon yoludur
Herpesvirüs kapsidleri, akson sitoplazmasında merkezi sinir sistemine gider ve bunu yaparken sırayla sinir
kılıfının Schwann hücrelerini de enfekte eder. Kuduz virüsü ve Borna hastalığı virüsü ayrıca akson
sitoplazmasında merkezi sinir sistemine de gider, ancak genellikle sinir kılıfını enfekte etmez. Bu virüslerin sinir yayılımında duyusal, motor ve otonom sinirler olabilir. Bu virüsler merkezcil olarak hareket ettiklerinden hücre-
hücre bağlantılarını geçmeleri gerekir.
Kanla Yayılma: Viremia
Kan, virüsün vücuda hızlı bir şekilde yayılması için en etkili araçtır.
Enfeksiyondan sonra kana ilk virüs girişi birincil viremia olarak adlandırılır.
Hedef organlarda virüsün çoğalarak sayısını arttırıp tekrar kana karışması ikincil viremia’dır.
Virüs son olarak hastalığın klinik belirtilerinin görüleceği vücudun diğer bölgelerinde
enfeksiyona neden olur.
9. VİRAL
ENFEKSİYONLARA BAĞIŞIKLIK
Sıvısal Bağışıklık: Omurgalıların plazma hücreleri ve lenfositleri, viral antijenlere bağlanıp onları inaktive eden özel antikorlar üretirler.
Hücresel Bağışıklık: Vücuttaki diğer kan hücreleri
ise, tümörleri ve enfekte hücreleri direk hücreden
hücreye kontakt kurarak elimine eder.
Sıvısal Bağışıklıkta üretilen antikorlar virüsü inaktive edip (nötralizasyon) hastalığı durdururlar.
Etkisiz durumlar
Bazı virüsler antijenik özellik gösteren protein kılıflarını atarak kendilerine karşı antikor
oluşumunu önlerler.
Bazı virüsler aşırı miktarda antikor oluşumuna
sebep olur. Virüs-antikor komplekslerinin birikmesi böbrek ve vücudun diğer kısımlarındaki küçük
atardamarları tıkar ve otoimmün hastalığa sebep
olur.
Lenfositleri öldüren HIV virüsü gibi bazı
virüsler ise, immün sisteme karşı daha aktif bir savunma sistemi geliştirirler. Bu virüslere karşı üretilen antikorlar virüse bağlanır ancak onu nötralize etmez.
Bazı virüsler enfeksiyonları esnasında
salgıladıkları bileşiklerle normal immün
aktiviteleri baskılarlar (Kızamık ve LCM
virüsleri).
Bazı virüsler (Epstein-Barr, HTLV) lenfositleri kanser hücresine çevirebilir.
Feline leukemia virus’e ait bir yüzey proteini ilk enfeksiyonda bazı lenfositlerin immün
fonksiyonlarını inhibe ettiği için, bu virüs
sonraki enfeksiyonlarda daha etkili olur. Bu
olay aşılamayla bu virüsleri elimine etmede
yeni problemler oluşturur.
Tipik nötralize immün cevap kan dolaşımında olur.
Burada ilk olarak büyük antikor molekülleri (Ig M, 900 kDa), daha sonra ise küçük ancak daha fazla olan (Ig G 150 kDa) antikorlar kanda görülür.
Bu antikorlar verilen bir viral yüzey proteinine özgü olarak oluşur.
Bunlar virüse bağlanarak virüsün yeni hücreleri enfekte etmesini önler (sıvısal bağışıklık).
Antikorlar virüsün çökmesini sağlayarak serbest virüsleri kandan temizleyerek virüsün enfektifliğini azaltır.
Oluşan bu kompleksler virüse yada antikora
zarar vermeksizin ayrılabilir. Bu kompleksler
normalde lökositler ve özellikle makrofajlar
tarafından alınır ve parçalanır.
Komplement sistem de bu işlemlerin herbirinde (nötralizasyon, çöktürme ve temizleme) antikora yardımcıdır.
Özellikle enzimatik aktivite gösteren serum proteinleri antijen-antikor kompleksleri ile reaksiyona girerek onların parçalanmasını kolaylaştırır.
Komplement tek başına bazı virüsleri inaktive
edebilir.
Diğer önemli bir immün sistem hücresel bağışıklıktır.
Bu bağışıklıkta özellikle makrofajlar,
doğal öldürücü (NK)
hücreler ve lenfositler, elimine edilecek hücreyi
tanıyarak bu hücrelerle ilişki
kurarlar.
Enfekte hücrenin tanınmasında bu hücre yüzeyinde bulunan viral antijeni tanıyan MHC-sınıf 1 (sınıf 1
histokompatibility) antijenlerinin büyük önemi vardır.
Hücreler arasındaki bu ilişki sonucu ya lenfokinler gibi hücrenin antiviral cevabına yardımcı olan
baskılayıcı faktörler üretilir
yada immün hücrede enfekte hücrenin
parçalanmasını sağlayan sitotoksik aktivite oluşur.
Hücresel cevabın bir kısmının oluşumuna antikor üretimi aracılık eder.
Antikor ve komplement birlikte enfekte hücreyi de lize edebilir.
Bu nedenle de hem hücresel hem de sıvısal bağışıklık viral enfeksiyonu engellemede önemlidir.
Genelde nötralize antikorlar enfeksiyonun başlamasını önlemede yardımcıdır.
Hücresel bağışıklık ise enfeksiyondan sonraki yayılmada virüsün enfekte ettiği hücrenin
öldürülmesinde etkilidir.