• Sonuç bulunamadı

JÖMAS SColl. StL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share " JÖMAS SColl. StL "

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Antakya'nın ıımıımî görünüşü

H A T A Y

Arkeolog

S Ü H E Y L Â KESKİL

Türkiye'nin güneyde sıcak bir ili var- dır. Adı : Hatay.

Akdeniz'in kenarına serilmiş, Amanos'- lara sırt vermiş, görmüş ve geçirmiş bir şe- hir.

Sahilde palmiyeler, asfalt boyunca uza- nan zakkumlar sizi daha kapıda karşılar.

Yükseklerde çamlıklar, serin yayla- lar... Defneler arasında coşup, çağlayan sular...

Çiçeklerin rengi daha parlak, kuşların ötüşü daha şakraktır. Esen rüzgâr gül. ya- semin, portakal çiçeği kokuları taşır.

Kısaca burada yaşamanın tadı baş- kadır.

Bu sihirli belde, tarih boyunca nice kralları, prensleri kendine çekmiş; nice nice ehlikeyfi misafir etmiş, paganizmin bir aşk şehri olarak efsaneleşirken, orta çağların mistisizmi ile de ilâhileşmiştir.

Hatay'da İkinci Cihan Harbinden önce yapılan kazılar ilk medeniyetlerin Amık Ovası'ndaki höyüklerde inkişaf ettiğini gös- termiştir. Hititler zamanında küçük bir prenslik merkezi olan Alalah (Antakya - Reyhanlı asfaltı üstünde 22. km. de Aççana höyüğü) ta, M.Ö. 19 ve M.Ö. 15. asırlara ait taş temeller üzerine kerpiçle inşa edilmiş iki saray harabesi, ayakta kalan 3 - 4 m.

yüksekliğindeki duvarları ile zamanımıza gelen tek Hitit sarayı olması bakımından bugün pek çok ziyaretçi çekmektedir.

Helenistik devirde en mühim yerleşme yeri Amik Ovası'nın güneyinde Antakya şehridir.

Büyük İskender'in generallerinden Ba- bil valisi Selevkos Nikator, gene İskender'in generallerinden Antigonos'u mağlûp ederek Suriye'yi kendi topraklarına katmıştı. 307 senesinde Selevsi de Piyeri limanını (Sa-

mandağ kazası) inşa ettikten sonra Selevkos, genişliyen toprakları içinde başkent yapa- cağı şehrin yerini aramaya koyuldu.

Öyle bir yer seçecekti ki; kendi kurduğu şehrin yanında, Suriye'nin eski başşehri An- tigonya ölüme mahkûm olacaktı.

Bunun için İlâh Zeııs'e müracaat etti.

Kurbanını kesti ve dileğini bildirdi.

Tam o sırada gökyüzünde beliren bir kartal geniş daireler çizerek alçaldı, sunağın üstündeki kurban etinden bir parça alıp yük- selmeye başladı.

Bir müddet uçtuktan sonra kartalın, eti Silpiyııs dağının yamacına bıraktığı görüldü.

Beklenilen mucize olmuştu. Şarkın kraliçesi olacak şehir Silpiyus dağının etek- lerinde, Orantes (Asi) ırmağının sol kıyısın- da kurulacaktı.

M.Ö. 300 senesinin 22 Mayıs günü ikinci bir kurban merasimiyle Antakya'nın

(2)

temeli atıldı. Fakat bu sefer başrahibin bıçağından akan kan, bir hayvana değil, devrin en güzel bakiresi Emate'ye aitti.

Selevkos babasının adına izafeten şehre Antiohiya ismini verdi.

Yeni şehrin yeri çok isabetli seçilmişti.

Asi nehri o zamanlar şimdiki gibi cılız de- ğildi. Uzak Şarkın. Hindistan'ın ve İran'ın mahsullerini su cereyanı ile nakleden ge- miler gidip geliyordu. Denkler ve sandık- larla dolu rıhtımları, cıvıl cıvıldı.

Şehir Grek sarayları, muhteşem ha- mamlar, revaklar ve mabetlerle örülüyordu.

Silpiyus eteklerinde zarif villâlar sıra- lanmıştı. Gençlerin disk ve mızrak atma talimi yaptıkları bir gimnazyon vardı. Kü- çükle: pedagogların nezaretinde yetiştirili- yorlar, genç atletler palestrada Atina güre- şinin sırlarını öğreniyorlardı.

Şehrin etrafı muazzam bir surla çev- rilmişti. Roma ve İskenderiye'den sonra Antik devrin en büyük şehri olmuştu An- tiohiya.

Selevkoslar 2.5 asır, bu şehirden kral- lıklarını idare ettiler.

Fakat her şeyin bir sonu olduğu gibi, Selevkosların da sonu geldi: M.O. 64 sene- sinde Antakya artık bir Roma şehri idi.

Bir çok yer sarsıntıları ile yıkılıp yeni- den yapılan şehirde bugün helenistik devir yapılarına ait Haroniyon ve birkaç temel duvarından başka hemen hiç bir şey kalma-

Atlet başı mozayığı Milâttan sonra 3. yüzyıl.

Hatay Müzesi

mıştır. O devre ait müzede yalnız paralar, kurşun ağırlıklar ve küçük buluntular gö- rülebilmektedir.

Romalılar devrinde de Antakya sihirli havasından, şiir dolu güzelliğinden hiç bir şey kaybetmedi. Roma zenginlerinin akın ettiği meşhur bir sayfiye şehri o!dıı. Roma imparatorlarından Sezar Oktaviyanus, Tra- yanus, Agrippu, Tiberius, Antoniııs Pius An- takya'da uzun müddet oturmuşlar, bu ika- metleri sırasında şehir o devir dünyasının merkezi halini almıştı.

Bu devirde de yeni yeni binalar, su yollan, köprüler, hamamlar, sirk inşa edil- miş, bunların bir kısmı günümüze kadar da kalabilmişlerdir.

Şehrin köprüsü, Trayan su kemeri, Pcmpei tarzındaki sokaklar bunlar arasında zikredilebilir. Fakat Roma devrinin Antak- ya'yı bıraktığı en büyük miras Helenistik devirde başlayıp M.S. 2. asırda moda haline gelen taş döşeme mozaikleridir. Köle odala- rına kadar mozaikle kaplanmış o kadar bol

Oseanus mozayığı Hatay Müzesi

ı s

(3)

Resimler : I — Trayan su kemeri, üstündeki sarkıtlar sebebiyle memeli köprü olarak anılır.

2 — Antakya'nın eski sokaklarından biri. 3 — Cehennem kayıkçısı (Helenistik devir).

4 — Kızlar sarayı M. S. V. yüzyıl rahibeler manastırı olarak inşa edilmiştir.

(Reyhanlı - Andifli)

villâ ve ev yapılmıştır ki Priceton Üniver- sitesi'nin yaptığı hafriyatlarda bulunanların yarısı ile Hatay Müzesinde dünyanın en bü- yük mo-zaik koleksiyonlarından biri vücuda getirilebilmiştir.

Bu mozaik döşemeler tavla zarı büyük- lüğünde renkli taşları, tuğla tozu ve kireç karışımı bir harç üstüne yapıştırılarak elde

edilmişlerdir.

Goblen işler gibi küçücük taşlarla 70 - 80 m- lik salonları doldurmak ne büyük sabır istiyen bir iştir.

Yunan mitolojisinden yahut günlük ha- yattan alınmış sahneleri tasvir eden bu mo- zaiklerin üstünde en bol kullanılan mevzu deniz tanrıları ile şarap tanrısıdır.

Müzenin işçilik bakımından en kıymetli mozayiği de gene deniz tanrılarını tasvir eden bir parçadır.

Tanrıların, üstüne ayakla basılan bir yerde resmedilmesi bugün belki biraz tuhaf görülecektir. Fakat bu mozaiklerin yapıl- dığı M.S. 2. asır ile 4. asır arasında Grek

(4)

tanrıları dinî kıymetlerini, artık kaybetmiş bulunmaktadırlar.

Sanatkârlar onları döşemeye işlemekte, halk da üstlerine basmakta hiç bir mah- zur görmemektedirler.

Onlar için mukaddes olan, gizli gizli toplanıp ibadet ettikleri yeni tanrıdır. Yani, İsa'nın getirdiği tanrı.

M. S. 395 de hristiyanlığm, Romanın resmî dini olarak tanılması ve Bizans dev- rinin başlamasiyle Grek tanrılarının da ya- vaş yavaş bu mozaikler üstünden çekildiğini görmekteyiz.

Beşinci asır kiliselerinin döşemeleri sade hayvan ve bitki motifleriyle süslenmekte, mihrap gibi mukaddes mahallere yazı ile İn- cilden alınmış sözler yazılmakta, taş mozaik

(Baştarafı 3 üncü sayfada)

meydanın nihaî bir plânı mevcut olmadan yapılmasına başlanması, şehirciler tarafın- dan tamamen amatör bir hareket olarak vasıflandırmaktadır.

Karaköy meydanının 1958 de istimlâk edilmesine rağmen, henüz kat'î bir plânı yoktur.. Şehrin mühim bir iş ve trafik dü- ğüm noktası olan bu meydanın alacağı son şekil ancak yapılacak — n â z ı m plân - esas- larına dayanılarak yapılabilir. Bu meydanın köprü ve Eminönü - Beyazıt yolu ile iliş-

küpleri de bir hayli irileşmektedir. Müzede, bahçe ve locada teşhir edilen bu devir mo- zaikleri sanattaki çöküntüyü pek güzel belirt- mektedirler. Zaten kısa bir müddet sonra da döşeme mozayiği büsbütün ortadan kalk- makta, yerini mermer kaplamalara bırak- maktadır.

Antakya'da Bizans devrinin günümüze kadar gelmiş mimarî eserleri Nahırlı köyün- deki Sen Stilit Manastırı, Yoğuncluk'ta Sen Jan Hrizcstom kilisesi, Andifli'de Kızlar sa- rayı, Sen Piyer kilisesi yakınında demir kapı ve bugün görülebilen Antakya surlarıdır.

Bizanslılardan sonra Hatay sırasiyle Arap, Selçuk, Frank (Haçlılar). Memlûk, Osmanlı ve Fransız idaresine geçmiş, 1939 da Türkiye'ye ilhak edilmiştir.

kisi mühim olduğundan ve köprünün Haliç tarafına doğru kaydırılması düşünüldüğün- den. Karaköyün alacağı son şekil henüz etüd edilmiş değildir.

Sınırları belli olmayan bir meydanın altına, hem de, çarşılı bir geçit konması an- cak mes:lenin ehemmiyetini kavramayanla- rın yapacağı bir hareket olmaktadır.

Artık idarecilerin imarcılık devri geç- miş. mütehassısların devri açılmıştır. Şehri- miz ise son on, onbeş yıldan beri amatör- lerin tatbikatını fazlasiyle tatmış ve icap eden dersi almıştır. Belediyenin milyonlara

Kudüs'e giden Haçlı ordularının Pa- yas'da, Bağras'da, Sarıeski'de ve Koz köyün- de kurdukları kale ve şatolar günümüze ka- dar kendilerini muhafaza etmişlerdir.

Payas'daki cami. mescit, bedesten, han, hamam; Belen'deki cami. Bakras'daki Kara- han, Antakya'da Ulu Cami ve diğer camiler, bugün sabunhane olarak kullanılan pek çok kervansaray, han ve hamamlar dört asır bu beldeye hükmeden Osmanlıların hâtırasıdır.

Bugünün Hatay'ı. Hristiyanlık âleminin mukaddes mahalli olması, sinesinde topla- dığı tarihî eserlerinin zenginliği, upuzun sü- ren yaz mevsimleri, su sporları ve dağcılık için müsait şartları, av çeşitlerinin bolluğu ve her gün artan turistleriyle eski çağları- nın şöhretine erişme yolundadır.

malclacak bu hareketleri Devlet plânlama teşkilâtının da dikkatini çekmiş olacak ki, bundan böyle Belediyemizin yapacağı işlerin bir müşavirlik heyeti tarafından incelenme- sine karar verildiğini memnuniyetle öğren- mekteyiz. Diğer taraftan İmar ve İskân Ba- kanlığının İstanbul plâniyle yakından ilgi- lenmeğe başladığı malûmdur.

İdarecilerimiz daha ne zamana kadar ihtisasa kıymet vermemeğe devam edecek- lerdir. İstanbul şehrinin meselelerini ancak yeni bir nâzım plânın çözebileceği ne va- kit anlaşılacaktır.

B A T I A L M A N Y A M A L I

HIROLIFT

ASANSÖRLERİ

Türkiye Mümessili :

JÖMAS SColl. StL

Galata, Tünel caddesi Kuthan, Kat 3, No: 301

îstanbul Telefon : 44 86 99 îzmir Telefon : 23552 Ankara Telefon: 1190 69

A R K . — 411

Referanslar

Benzer Belgeler

Kurulduğu tarihten bu yana Darüşşafaka Lisesi’nin sınıfla­ rını, koridorlarını, kütüphane ve kantinini ilk defa kız öğren­ cilerin sesleri dolduruyor,

Aylan Kurdi ve ailesinin 2015 yılında çıktığı göç yolunda trajik biçimde hayatlarını kaybetmesi de yakın zamanda yaşanan büyük trajedilerden biridir ve bu

Her şey öylesine karmaşık ve karanlık ki… Ardındaki geçmişe an- lam veremeyen Yusuf, geleceğe de bir anlam veremiyor.. Bunun sancısı her

Bunları müteakip yapılan münakaşalarda, aralarında sı- kı münasebetler bulunan bu üç güzel sanatın yekdiğerile birleştirilmesi mevzuu bahsolmuş, ve bu çalışma birliği

• Bu kontak önündeki sensör kapandığı anda değil, enerjisi kesildiği anda bağlı olduğu çıkışı bir taramalık süre boyunca aktif yani 1 yapar....

savvur olunmuşlardır. Evveldenberi Bursa'nm yiyecek maddeleri satan çarşısını teşkil eden bu mahalli tanzim maksadiyle vi- lâyet, Bursa ticaret ve sanayi odasının mal

Rize şehri 40 ıncı tul ve 41 inci derecelerinin birleştikle- ri noktalar üzerindedir. Şehrin kuzeyinde Karadeniz, doğusun- da Taşlıdere, Batısında Fenerburnu; güneyinde Molive ve

[r]