Stenotrophomonas maltophilia Tedavi yaklaşımı
Dr Özlem Kandemir
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi
Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları AD
v S maltophilia Hugh ve ark tarafından 1958’de
v Nozokomiyal enfeksiyon etkenlerinden, son dekatta artan sıklıkta ortaya çıkmış opurtunisitik bir patojen
v Bir çok antibiyotiğe dirençli (MDR)
v Tedavisi zor
-özellikle geniş spektrumlu antimikrobiyal tedavi alan kistik fibrozisli olgular -transplant hastaları
-maligniteli olgularda enfeksiyon oluşturma
v Nonfermentatif Gram negatif aerob bir basil
v Su, toprak, bitkiler, yiyecek ve hastane gibi çevrelerde rastlamak mümkün
-Hareketli, serbest yaşayan, glukoz non-fermentatif -Maltoz, dekstroz ve ksilozu kullanan
-Eskülini hidrolize edebilir ve katalaz üretebilen -Genellikle oksidaz negatif
v Üremek için birçok suş metiyonin ihtiyacı duyar
v Tanımlanmasında amonyak benzeri koku yayması
İzole edildiğinde Gerçek enfeksiyon?
Kontaminasyon? kanıtlamak zor
Kolonizasyon?
v Patojenitesi çok iyi bilinmemekte ve aşikar virülans faktörleri yok -Alkalin serin proteaz (StmPr1 proteaz)
Ø insan serum ve proteinlerini degrade eder, pan proteaz inhibitörlerine (alfa 1 antitripsin ve alfa 2 makroglobulin gibi) dirençli
-Sentetik materyale yapışabilme yeteneği
Ø Biofilm oluşturur, konak immun defansı ve farklı antimikrobiyal ajanlara karşı doğal olarak korunur
v Hastanede yatan olgularda en sık (%56-69) solunum sisteminden izole edilir
v Solunum sistemi enfeksiyonu yapma oranı
v Nozokomiyal pnömoni özellikle obstrüksiyon ve bakteriyemi ile birlikteyse mortalite yüksek
v Klinik çalışmalarda S maltophilia ile ilişkili mortalite oranı %21-69
%1.8 Latin Amerika
%2.8 Asya
%5.2 Kanada
%3.3 Amerika
%3.2 Avrupa
v S maltophilia enfeksiyonları için en önemli risk faktörleri
-uzamış mekanik ventilasyon -trakeostomi
-nebulizör kullanımı -şiddetli mukozid
-geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı -ileri yaş
-APACHE II skoru
v S maltophilia pnömoni dışında farklı klinik tablolar da gösterir
-kan akımı enfeksiyonları
-cilt ve cerrahi alan enfeksiyonları -üriner sistem enfeksiyonları
-endokardit -menenjit
-intraabdominal enfeksiyonlar -endoftalmit
v S maltophilia’nın neden olduğu infeksiyonların tedavisi tartışmalı
Ø Türlerin üyeleri arasında genotipik ve fenotipik değişikliklerin olması
Ø Bir çok antibiyotiğe intrensek direnç mekanizmalarının ekspresyonu
Ø Tedavi sırasında direnç geliştirebilme yeteneği
Ø Duyarlılık belirlenmesinde standardizasyonun kötü olması
Ø Testlerin yoruma açık olması
Ø İnvitro bulguların klinik pratiğe taşınmasındaki zorluk
Ø Antimikrobiyal ajanların etkinliğini karşılaştıran klinik çalışmalar az
v Uygun ve zamanında tedavi mortaliteyi azaltmada esas
v Rehberler yol gösterici
yeni antibiyotiklere ve direncin lokal paternine göre yenilenmeli
Antimikrobiyal direnç mekanizmaları
Klinik S maltophilia suşları rutin test edilen antibiyotiklere sıklıkla yüksek düzey direnç gösteriyor
“Direnç mekanizmaları iyi bilinmiyor”
Beta laktamaz üretiminin yol açtığı direnç
v Beta laktam direncine indüklenebilir iki beta laktamaz ekspresyonu yol açar (L1 ve L2).
v L1 metallo betalaktamaz 118 kDa bir homotetramer
v Bir çinko bağımlı metalloenzim
v Monobaktam hariç betalaktam antibiyotiklerin tümünü hidrolize eder
v L1 enzimi klavulonik asidle inhibe edilemez
v L2 serin beta laktamaz bir sefalosporinazdır
v Aztreonamı hidrolize eder ve klavulonik asitle tamamen inhibe olur
v Diğer betalaktamaz inhibitörleri ile kısmen inhibe olur
v Beta laktamazların ekspresyonu kromozamal genlerce belirlenmiş
v Bunlar türler içinde oldukça polimorfiktir
v Beta laktam direnci, hücre duvar membranlarından diffüzyonun bozulmasına da bağlanır
Avison MB JAC 2000; 46:879-84
Effluks sisteminin yol açtığı direnç
v Çok ilaca dirençli pompa sistemi önemli bir direnç mekanizması -bir membran füzyon proteini
-bir enerji bağımlı transporter
-dış membran proteinlerinden oluşur (OMPs)
v İlk kez Alonso ve Martinez S maltophilia’dan multi drug effluks pompasını klonlamışlar ve tanımlamışlar
Bu yeni sistemi Sme DEF olarak adlandırmışlar
v 2001’de suşların %33 Sme DEF ekspresyonu gösterildi
v Bu direnç kliniğe tetrasiklin, kloramfenikol, eritromisin, norfloksasin ve ofloksasin MIC değerinde artış olarak yansıdı
AAC 2000;44:3079-86 AAC 2001;45:1879-81
v Sme ABC sistemini tanımlamışlar
v Direnç bu effluks sisteminin sadece “Sme C” komponentine bağlı
v “Sme C” bu genlerden bağımsız ekspresse edilebilir
v Sme ABC effluks sistemi ekspresse edenler siprofloksasin
v Sme DEF effluks sistemi ekspresse edenler meropeneme
v Effluks sistemleri florokinolonlar dışında aminoglikozid ve beta laktamlara dirençte de rol oynarlar
Li et al. AAC 2002;46.333-343 Chang et al. JAC 2004;53:518-521
Aminoglikozid direnci
v Birçok mekanizmanın rolü olduğu düşünülür
-aminoglikozid modifiye eden enzimler
-ısıya bağlı direnç (dış membran değişikliğine neden olarak) -effluks sistemleri
-hedef değişikliği
v
Aminoglikozidleri modifiye eden enzimler
-O-nükleotidil transferaz -O-fosfotransferaz
-N-asetil transferaz
v Lambert ve ark bakterinin kromozomal aac (6’)-Iz genini tanımlamışlar, enzimi üreten suşların gentamisine direnç geliştirdiğini
v Li ve ark aac (6’)-Iz asetil transferaz enzimi üretenlerin özellikle tobramisin duyarlılığının azaldığını göstermişler
v Daha yenilerde Okazaki ve Avison S maltophilia’nın aph (3’) IIa determinantını gösterdiler
v Gentamisin dışındaki aminoglikozid direncini kodlayan bölge
AAC 1999;43:2366-2371 JAC 2003;51:803-811
v Enzimlerle inaktivasyonları dışında, uptakelerinin azaltılması ile de direnç gelişebilir
v S maltophilia aminoglikozid ve polimiksin B gibi antibiyotiklere karşı ısıya bağlı LPS yapısında değişikliklerle duyarlılık değişikliği gösterir
-dış membran akışkanlığı -LPS yan zincir uzunluğu
-kor fosfat içeriği değişiklikleri
v 37°C ile kıyaslandığında 30°C’de AG direncinin artıyor
v AG direnci hedefte değişiklik ile de olabilir (16 S rRNA metilasyonu veya ribozomal mutasyon )
Trimetoprim sülfametoksazol (TM-SMX) direnci
v TM-SMX direnç mekanizması iyi bilinmemekte
v TM-SMX’e artmış MIC değeri gösteren 3 klonda sul 1 gen (plazmid aracılı direnç) varlığından söz etmekte
v Ciddi enfeksiyonlarda TM-SMX kullanımını kısıtlamayı gerektirir
Barbolla ve ark AAC 2004;48:666-69
Biyofilm oluşumu
v Biyofilm oluşumu direkt olarak bir direnç mekanizması değil, antimikrobiyal ajanlara direnci arttırır
v Mikroorganizma cansız yüzeylere yapışabilir ve prostetik materyallerde biyofilm oluşturabilir
v Bakterinin hücre yüzeyinin pozitif yükü, onun negatif yüklü yüzeylere adezyonunu mümkün kılar
“Bakteri hücre topluluklarının, kendilerince oluşturulan ekzopolisakkarid bir matriksle çevrelenmesi ve yüzeye yapışmasıdır”
v S maltophilia biyofilm formasyonunun kinetiklerini belirlemişler
v İnokülasyondan 2 saat sonra bakteri yc yapışmış ve biofilm oluşumu zamanla artmış
v Maksimum yoğunluğa kültürün 24. saatinde ulaşılmış
v Ekstrasellüler glikokaliks üretimi konak defansından, antibakteriyel ajanlardan korunmada önemli
v Böyle enfeksiyonları tedavi etmek zor ve genellikle prostetik araçların çıkarılması gerekir
DiBonaventura et al. AAC 2004;48:151-160
Duyarlılık testleri
v S maltophilia’nın invitro duyarlılık testleri ile ilgili birçok belirsizlik var -Test edilen antimikrobiyal ajanların seçimi
-Kullanılacak en iyi metod
-Kullanılan invitro metodun doğruluğu
-Mevcut farklı metodlar arasında korelasyon varlığı
v Disk diffüzyonu agar kompozisyonu ve inkübasyon süresi sonuçları etkiler doğru sonuç ???
v CLSI agar veya broth dilüsyon metodları ile MIC çalışılmasını önerir
v CLSI S maltophilia duyarlılığını saptamak için disk diffüzyon testini TM-SMX, minosiklin ve levofloksasin
v Diğer ajanların disk diffüzyon breakpointini saptamak için yeterince çalışılmamış
v Yorumlanabilen MIC breakpointi ise
Tikarsilin-klav, seftazidim, minosiklin, levofloksasin, TM-SMX kloramfenikol
v Farklı antimikrobiyal ajanlara S maltophilia’nın invitro duyarlılık testlerini geliştirmek için daha ileri çalışmalar gerekli
Tedavi
Ø İntrensek direnç nedeniyle kullanılabilecek antimikrobiyal sayısı sınırlı
Ø Tedavi önerileri çok değişken ve ideal standart tedavi yok
Ø Tek etken olduğu bakteriyemili olgularda kaynak venöz kateterler
Ø Bunun çıkarılması ile klinik kür gözlenir
v TM-SMX duyarlılık sonuçlarına göre hala makul seçenek
v SENTRY Antimicrobial Surveillence Programı (1997-99)
Farklı kıtalarda izole edilen suşların antibiyotik duyarlılığı ve prevalansı büyük değişiklikler gösteriyor
v Geneli solunum sistemi kaynaklı olan 842 suşun çoğu TM-SMX (%2-10 dirençli) ve tikarsilin-klav (%10-29 dirençli) duyarlı
v Tikarsilin-klav bu mikroorganizmaya karşı en aktif beta-laktam
CID 2001; 32 (Suppl. 2): 104-13
v İtalyan epidemiyolojik gözlem çalışması (1997-99)
v 307 solunum sistemi orijinli S maltophilia’da antibiyotik direnci
v TM-SMX’e bölgesel direncin özellikle merkezde %20 olduğu
v Tüm bölgelerde ise direnç oranı %7-12 bulunmuş
v SENTRY Antimicrobial Surveillence Program’da (1997-2003) 2076 suşun TM-SMX duyarlılığı %95.3 olarak bulunmuş
Int J Antimicrob Agents 2005;25:95-109 Int J Antimicrob Agents 2004;23: 254-61
v 1998-2003 yılları arasında 188 hastadan 205 izolat
v CLSI agar dilüsyon metodu ile 11 antibiyotik çalışılmış
(IMP, MER, T/X, AK, GEN, CIP, CAZ, CTX, FEP, PIP, P/T)
v TM-SMX hariç direnç oranı >%60, TM-SMX direnci ortalama %28
Gülmez D.CMI 2005;11:880-86
v Beta laktam antibiyotikler bakteriye düşük aktivitelidir
v Klavulonik asid (diğerleri değil) S maltophilia’nın bu ajanlara duyarlılığını arttırabilir
v Tikarsilin-klav, dirençli veya sülfonamidli rejimlere intoleran olgularda bir seçenek olabilir
v Bu ilaca >%70 duyarlılık var
v Ancak Sader ve Jones SENTRY çalışmasındaki 2076 suşta tikarsilin- klav direnç oranını %54.7
v Nicodemo ve ark invitro direnç oranını %41
v Garrison ve ark farmakodinamik model kullanarak tikarsilin-klav ile parsiyel üreme inhibisyonu sonrası mo’nın tekrar ürediklerini
v Tedavide etkisini daha net belirlemek için kontrollü çalışmalar gerekli
Int J Antimicrob Agents 2004;23: 254-61 JAC 2004;53:604-608
v
Aztreonam- klav kombinasyonu (2:1 ve 1:1)
-Bu ilaçların farmakokinetiklerindeki farklılıklar
-Komponent oranlarında diffüzyon testlerinde yorumlama güçlükleri v
Kullanımlarını kısıtlar ama invitro aktivitesi iyi
AAC 1997;41:2612-15 JAC 1991 ;27: 552-54
v
Diğer kombinasyonlar
(tikarsilin/sulbaktam, piperasilin-tazo, ampisilin/sulb)bu bakteriye karşı iyi aktivite göstermez
v Sefalosporinler genelde mo’ya düşük aktiviteli
v Sefaperazon, seftazidim ve sefepim invitro aktivite gösterir
“Direnç oranı kabul edilemeyecek kadar yüksek”
Betalaktamaz üretiminin neden olduğu direnç artışı Düşük beta laktam aktivitesi
tedavide empirik kullanımını sınırlar
v Beta laktamaz inhibitörleri + sefalosporinlerin invitro etkinliğini gösteren çalışma sayısı az
Int J Antimicrob Agents 2003;22:551-56
v Yeni kuşak kinolonlar, öncekilere göre daha iyi invitro aktiviteli
v SENTRY Antimicrobial Surveillence Program’da (1997-2003) 2076 suşun kinolon duyarlılıkları
-levofloksasin %86.1 -siprofloksasin %30.9
v Yeni kinolonlara direnç oranları (gatifloksasin, levofloksasin, moksifloksasin ve trovafloksasin) ≤%15
AAC 2003;47:816-19 AAC 2001;45:1581-84
v Klinafloksasin çalışmalarda en aktif florokinolon olarak gözlenmiş -Klinafloksasin levofloksasin
,
moksifloksasin, trovafloksasin ve sparfloksasinden 2-4 kat daha üstün bulunmuşv Weiss ve ark. 326 analiz edilen suşun Klinafloksasin %95
Trovafloksasin %84.3 Moksifloksasin %83.1
Sparfloksasin %81.5 inhibe ettiğini saptamış
JAC 2000;45:921-23 JAC 2000;45:363-365
v Gales ve ark SENTRY çalışmasında gatifloksasin direncini -Avrupa’da %2
-Kanada’da %15
v Sader ve Jones direnç oranlarını -gatifloksasin %14.1
-levofloksasin %6.5
v Cohn ve Waites
-Time kill yöntemini ile gatifloksasinin bakterisidal etkili olduğunu
İnvitro duyarlılık gösteren suşlar gatifloksasin monoterapisi ile veya dirençli enfeksiyonların tedavisinde ikinci bir ilaçla kombine edilebilir
CID 2001;32 (Suppl.2):104-113
Int J Antimicrob Agents 2005;25:95-109 AAC 2001;45:2126-2128
v Moksifloksasin TM-SMX dirençli izolatlara karşı invitro sidal aktiviteli
v Ancak MIC > 2g/L olan suşlarda, moksifloksasin dirençli mutantların seçilmesine neden olabilir
v Ba ve ark. moksifloksasinin, siprofloksasinden daha fazla sidal aktiviteli olduğunu
-Her iki kinolona direnç gösteren mutantların seçilebileceğini doğrulamışlar
Giamarellos-Bourboulis et al AAC 2002;46:3997-99 AAC 2004;48:946-953
v Ofloksasin ve grepafloksasin bakterinin ürettiği biofilmin üzerine aktiviteli
v Vasküler kateter ilişkili kan akımı enfeksiyonlarında tedavide önemli fayda sağlayabileceklerini bildirmişler
Yeni kuşak kinolonların etkinliğini doğru saptamak ve bunların
tek/kombine kullanımları için daha fazla invitro ve invivo çalışmalar gerekli
Di Bonaventure et al. AAC 2004;48:151-160
Polimiksinler
v Antimikrobiyal etkili polipeptidler (kolistin ve polimiksin B)
v Hedefi bakteri hücre membranı
v Polikatyonik peptid halkası anyonik LPS molekülü ile etkileşir
v LPS molekülünün stabilizasyonunu sağlayan Mg ve Ca katyonlarının yerini değiştirir
v Hücre permiabilitesi artar ve hücre ölümü gerçekleşir
v Nonfermentatif MDR Gram negatif basil infeksiyonlarının tedavisinde önem kazanmış
v Gales ve ark. 23 S maltophilia suşunda
-%73.9 oranında kolistin ve polimiksin B duyarlığı
v Nicodemo ve ark. ise -kolistin için %75.7
-polimiksin B için %77.2
Kullanımının sınırlanmasının nedenleri bu ilaçlarla klinik çalışmaların az olması ve toksisitesidir
J Clin Microbiol 2001;39:183-190 JAC 2004;53:604-608
v Kloramfenikol duyarlılık profilinde büyük farklar var (%11.5-81.4) ama bir miktar invitro aktivite gösterir
-Tedavide deneyimler oldukça sınırlı
v Minosiklin yüksek invitro aktiviteli
-Duyarlılık farklı çalışmalarda %80’ in üzerinde
v Tigesiklin bir glisilsiklin ve invitro iyi aktivite gösteren bir bileşik
J Infect 2002;45:47-53
J Clin Microbiol 2001;39:183-190
Diagn Microbiol Infect Dis 2005;52:203-208 AAC 2003;47:400-404
v S maltophilia intrensek olarak karbapenemlere dirençli
v İmipenem ve meropenemin L1 beta laktamaz indükleyicisi olduğunu - Invitro S maltophilia’ya etkisiz olduğunu
v Aminoglikozidlere karşı düşük duyarlılık oranı gösterir (%13.7-16.8)
Howe et al JAC 1997;40:13-17
Kombinasyon tedavileri
v TM-SMX’e giderek artan direnç (%26-58)
v Ciddi pnömoni olgularının artması
İnvitro sinerji gösteren antibiyotiklerin kombinasyonunu düşündürmüş
v Tedavide antimikrobiyal kombinasyon seçimi tartışmalı
v Çalışma sonuçlarından kesin yargıya varmak zor -sınırlı sayıda suş çalışılmış
-kombinasyon testleri çok çeşitli -kullanılan metodlar farklı
-invitro çalışmaların klinikte güvenilirliğini değerlendirmek zor
v Genel olarak TM-SMX + Tikarsilin-klav kombinasyonu kullanılmış
v Yeni kinolonlar kombinasyon tedavisinde umut verici
v Kolistin+ Rifampisin ve Kolistin+TM-SMX kombinasyonunun sinerjisi 24 TM-SMX dirençli suşta 24 saatlik time- kill yöntemiyle
-Kolistin+ rifampin sinerjisi %62.5
-Kolistin+TM-SMX sinerjisini %41.7 bulunmuş
v Aktivite mekanizmaları temelinde polimiksinler bakteri içine TM-SMX ve rifampin girişini kolaylaştırır
Giamarellos-Bourboulis Diagn Microbiol Infect Dis 2002;44:259-263
v Munoz ve ark. TM-SMX+Polimiksin B sinerjisini
-Dirençli suşlar bu kombinasyona duyarlı bulunmuş
v Traub ve ark TM-SMX’in, rifampisin veya polimiksin B ile kombine edilirse bakterisidal etkili
v Bellido ve ark 32 S maltophilia suşunda
-Tikarsilin-klav+aztreonam kombinasyonunu, aztreonam-klav karşılaştırmışlar
v Tikarsilin-klav+aztreonam kombinasyonunun 2-4 kat daha aktif olduğunu ve bakterisidal etki daha iyi
Eur JClin Microbiol Infect Dis 1996;15:879-82 JAC 2003;51:1203-1211
AAC 1997;41:2612-2615
v Visalli ve ark time-kill metodu ile 20 suşu değerlendirmiş
-7 suşta levofloksasin+ seftazidim ve levofloksasin+sefaperazon sinerjiyi doğrulamışlar
AAC 1998;42:2002-2005
v TM-SMX
-Florokinolonlar arasında çarpraz direnç var
-Tic/klav asidle birlikte kullanımı daha çok önerilir Sinerji gösterilmiş
v Reserpin kinolonlarla beraber A baumannii gibi nonfermantatif Gram negatiflere potansiyel aktiviteli
v Kinolonların S maltophilia’ya karşı reserpinli veya reserpinsiz etkisi
v Reserpin ortama eklenince (25 µgr/ml) hepsinin etkisi artmış
v Bu bileşik S maltophilia’ya direkt etkili değil
v Reserpinle inhibe olan effluks pompasının varlığını düşündürür
Diagn Microbiol Infect Dis 2002;42:123-128
v Bugün ciddi S maltophilia enfeksiyonlarında önerilen ( invitro duyarlılık testlerine göre);
TM-SMX ve tikarsilin-klavulonik asid kombinasyonunun yüksek dozlarıdır (15-20mg/kg/gün ve 3.1gr/her 4 saatte)
v Üçlü kombinasyon da TMSMX+ minosiklin + tikarsilin-klav
v Tedavide farklı ilaçlar arasında sinerjiyi ve bunun klinik güvenilirliğini değerlendiren daha ileri çalışmalar gerekli
v Mono veya kombinasyon tedavi seçimi tartışmalı
v Birçok aktif görünen ilacın bakteriostatik etkili olduğu ve tedavi sırasında direnç gelişebileceği düşünülür
v Özellikle immun yetmezlikli olgularda ciddi infeksiyonların tedavisinde kombinasyon düşünülebilir
AAC 2002;46:3997-3999
Korunma ve kontrol
v Çevrede yaygın ve hastadan hastaya geçebilir
v Korunma stratejilerini düzenlemek zor
-Kolonize hastanın izolasyonu
-Uygun antibiyotik politikaları (geniş spektrumlu antibiyotik kullanımını ve süresini kısıtlama) geliştirilmesi
-Uygun enfeksiyon kontrol protokollerinin uygulanması -Yabancı cisimlerin uzun süreli kullanımından sakınmak
-Sıkı el hijyeni ve infekte veya kolonize hastalar için bariyer önlemleri alınması
-Kistik fibrozisli olguların ve potansiyel nozokomiyal rezervuarların identifikasyonu için surveyans yapılması
-Hastaların ve sağlık çalışanlarının eğitimi bu önleme yöntemlerinin en önemli noktası
Sonuç
v Nonfermentatif Gram negatif basiller ciddi hastane enfeksiyonlarından sorumlu önemli oppurtunistik patojenler
v Bu organizmalarla oluşan enfeksiyonların tedavisi zor
v Hastalığın şiddeti, mo’nın doğal virülansı ile birleşince agressiv tedavi
v Sıklıkla sinerjistik ve bakterisidal etkili antibiyotik kombinasyonu
v Eski ve genellikle toksik antimikrobiyaller (polimiksinler) kurtarma tedavisinde kullanılmak üzere yeniden gündeme gelmiştir
v Devamlı sürveyans çalışmaları farklı coğrafik alanlarda, antimikrobiyal duyarlılıklarının izlenmeside önemli
v Optimum antimikrobiyal rejim seçilebilecektir
v Yeterli ve uygun tedavinin hemen başlanması bu enfeksiyonların iyileşmesinde anahtar faktörler
TEŞEKKÜR EDERİM
Kız Kalesi - Mersin