• Sonuç bulunamadı

Kredi büyüme hızı sürdürülebilir mi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Kredi büyüme hızı sürdürülebilir mi?"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

Kredi büyüme hızı sürdürülebilir mi?

Sağlıklı bir denge için reel sektör ve bankaların ev ödevi

Yücel Ersöz

Finansal Hizmetler Endüstrisi Danışmanlık Ortağı

Türkiye İçin Kredi Büyüme Oranı Ne Olmalıdır?” sorusu sık sık gündeme geliyor. Bir süre önce ortaya konan %15 büyüme hedefi tartışılırken iyimser ve kötümser yaklaşımlar genelde yalnızca makroekonomik bir perspektif üzerine kurgulanıyor. Oysa kredilerdeki büyüme hızını tartışmak için mutlaka mikro ekonomik bir perspektifle de bakmak gerekli.

O zaman reel sektör firmalarının ve bankaların sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme için yapması gerekenler oldukça net olarak ortaya çıkıyor.

1991 – 2012 yılları arasında ekonomik büyüme ile kredilerdeki büyümeyi

karşılaştırdığımızda 2002’ye kadarki dönemde kredilerdeki reel büyümenin dalgalı bir seyir izlediğini görüyoruz: Krediler reel olarak kimi yıllar pozitif, kimi yıllar negatif büyüyor.

2003 – 2012 yılları arasındaki dönemdeyse krediler her yıl reel büyüyor, 2005’te rekor düzeye ulaşarak %50’yi aşan bir reel büyüme gerçekleşiyor.

Bu durum önemli iki kritik soruyu akıllara getiriyor:

Kredilerde büyüme ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki bir noktadan sonra bozulabilir mi?

Kredilerdeki büyüme şu anda ekonomik büyümeyi ne kadar etkin destekleyebiliyor?

Reel sektör bilançosunda ne kadar kredi kaldırabilir?

Kredilerdeki hızlı büyümeye rağmen diğer kendimize benzer ülkelerle Krediler / GSYİH oranımızı karşılaştırdığımızda ilk bakışta kaygılanmak için hiçbir neden olmadığı

izlenimine kapılabiliriz. Aşağıdaki Dünya Bankası kaynaklı grafik, TCMB’nin Ocak 2013 tarihli Ekonomi Notları dokümanında yer almıştı. Türkiye’nin içinde bulunduğu üst orta gelir grubu ülkelerdeki Kredi / GSYİH oranının hala altında olduğu görülüyor.

(2)

2 Grafik 1: Kredi / GSYİH oranları

Oysa konuya mikroekonomik perspektiften bakınca en azından gerçekte olan bitenlerin farklı bir resmin parçası olabileceği olasılığı beliriyor. Gerek ekonomik büyüme, gerekse kredi hacminin büyümesinde reel sektör firmalarının önemli bir rolü olduğuna göre mikroekonomik değerlendirmemizi tipik bir üretim firmasını ele alarak yapabiliriz. Tablo 1’de Firma A’nın 2012 yılına ait gelir tablosunun özetini oransal olarak görüyoruz.

Tablo 1: Firma A’nın 2012 yılı verileri

Satışlar 100

Satılan malın maliyeti 70

Brüt kar 30

Operasyonel giderler 15

Faaliyet karı 15

Finansal giderler 9,6

Net kar 5,4

Net kar marjı 5%

Firma A’nın 2016 sonuna kadar olan dönem için net kar analizini satışlarda yıllık %9 büyüme (%4 reel büyüme, %5 enflasyon) ve kredilerde %15 artış varsayımıyla yaptığımız zaman Grafik 2’deki sonuçla karşı karşıya kalıyoruz.

(3)

3 Grafik 2: Firma A net kar analizi, 2013 – 2016 dönemi

Üstüne üstlük bu tablonun arkasında Firma A’nın brüt kar marjının yıllar içinde hiç azalmayacağı ve borçlanma maliyetinin hiç değişmeyeceği gibi gerçekleşmesi son derece zor, çok iyimser iki varsayım var.

Firma A’nın net kar marjının erimesinin temel nedeni, finansal giderlerin doğrudan net kara etki etmesi diyebiliriz. Firma A’nın kredileri %15 büyürken, satışlardaki artış %9 ile bunun gerisinde kalıyor. Bu durum Firma A için çok önemli birkaç sonucu doğurmaktadır:

Firma A’nın hissedarlarının elindeki değer hızla erimektedir. Hissedarlar net kar marjının azalması karşısında daha fazla kredi almaktan çekineceklerdir. Kredi alsalar bile bunu yeni yatırımlara yöneltmekte son derece tereddütlü davranacaklardır.

Diğer tüm koşullar aynı kalmak üzere, Firma A’dan daha yüksek brüt kar marjı ile çalışan Firma B (brüt kar marjı = %40) ve Firma C’nin (brüt kar marjı = %60) durumunu göz önüne aldığımızda çarpıcı sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Grafik 3: Firma A, B, C için net kar marjı analizi

Her üç firma da satışlarını nominal olarak %9, reel olarak %4 büyütmüşler ve her üçü de kredilerini %15 büyütüyorlar. Her üç firma da net kar marjında kayba uğramış olsa da Firma C net kar marjında yalnızca %7 azalma görürken, aynı oran Firma C için %42 olarak gerçekleşiyor. Firma C’nin toplam değeri neredeyse yarıya iniyor, daha fazla kredi alabilmesi ise son derece riskli bir hale geliyor.

(4)

4

Reel sektördeki tüm firmaların bilançolarını temin edebilmek mümkün olmadığından bu basit analizi reel sektörün bütününü yansıtacak biçimde genişletme olanağı bulunmuyor.

Bununla beraber kredilerde büyümenin sürdürülebilmesi için kritik bir ön koşulun katma değerli üretimin ağırlığının toplam gayrisafi yurtiçi hasılada artması olduğu açıkça görülüyor. Günümüzde reel sektördeki pek çok firmanın Firma A’ya Firma C’ye olduğundan çok daha fazla benzediği öne sürülürse, yanlış olmayacaktır.

Reel büyüme – kredi büyümesi ikilisinin sürdürülebilirliğinde bir diğer önemli konu, kredilerin ne için kullanıldığı olmalı. Yine mikro ekonomik bir perspektifle tartışalım.

Firma D’nin ortalama tahsilat süresi uzadığı takdirde diğer tüm koşullar aynı kalsa dahi işletme sermayesi gereksinimi önemli ölçüde artıyor. Bu durumda Firma D’nin

satışlarında hiçbir artış olmamasına rağmen kredi kullanımında önemli artışlar gerçekleşiyor.

Reel sektörde pek çok firmanın içinde bulunduğumuz dönemde Firma D’ye benzer

koşullarda çalıştığını söylemek, pek çoğunda alacak vadelerinin benzer şekilde uzadığını ortaya sürmek yanlış değil.

Üretim sektöründeki pek çok firma, maliyetlerinin en büyük kısımlarından birini oluşturan ham maddenin önemli bir bölümünü yurt dışındaki az sayıda tedarikçiden peşin veya çok kısa vadelerle satın almak zorundadır. Yine üretim sektörünün bütününün bilançosunu görebilmek olanaklı değil, ama Firma D’nin genel durumunun üretim sektöründeki pek çok firmaya benzer olduğu söylenebilir.

Kuşkusuz bu durum, tüm firmalar için geçerli değildir. Marka olabilmiş firmalar, Firma D’ye göre iki çok önemli avantaja sahiptir: 1) Tedarikçileriyle çok daha uygun koşullarda vade pazarlığı yapabilmek 2) Çok daha iyi brüt kar marjlarıyla çalışmak. Reel büyüme – krediler büyümesi ikilisinin makalede anıldığı şekilde stabil olarak dengede kalabilmesi için ekonomimizin marka yaratabilmesi kritik bir ön koşul olacaktır.

Ülkemizdeki tüm firmaların Firma A veya Firma D gibi olduğunu öne sürmek doğru olmamakla birlikte her ikisi de gerçeğe yakın örneklerdir ve reel sektördeki kırılganlıkları yansıtmaktadırlar. Unutulmaması gereken, ekonomik üretimin bir bölümünü oluşturan bir grup firmada yaşanacak finansal sıkıntılar onların çalıştığı tedarikçilere ve bu yolla diğer sektörlere de yansıyacaktır. Kırılganlıkların ortadan kalkabilmesi, ar-ge çalışmalarına, teknoloji üretimine, katma değerli üretime, ve marka yaratabilmeye bağlı olacaktır.

Bu yazıda brüt kar marjlarının yıllar içinde aynı kalacağı varsayımı yapıldı. Sürekli olarak yeni teknoloji üretemeyen ülkelerde bunun gerçekleşebilmesi son derece güçtür. Nitekim her zaman bir eski teknolojinin çok uygun fiyatlarla satıldığı bir gerçektir. Brüt kar

marjlarının aynı kalamaması durumunda burada tasvir edilen Firma A ve Firma D’nin çok daha büyük sıkıntılar yaşayacağı muhakkaktır.

Krediler / GSYİH oranının pek çok ülkede bizde olduğundan çok daha yüksek olduğu çok doğru. Ülkemizde yalnızca öz sermayeye dayalı büyümenin hızla artan nüfusa istihdam olanağı yaratabilmesi oldukça güç olacaktır. Ancak kredilerin sağlıklı bir şekilde

büyüyebilmesi için gelişmiş ülkelerde – Almanya, Japonya, Fransa, vb – olduğu gibi

(5)

5

katma değerli üretimin kritik bir önemi olacaktır. Çünkü ancak katma değerli üretim yapabilen ülkelerde daha yüksek Kredi / GSYİH oranları sürdürülebiliyor.

Peki reel sektör firmaları ve bankaların gelecek dönem için ev ödevi ne olmalı? Birkaç madde ile özetleyerek yazıyı sonlandıralım.

Önce reel sektör için ev ödevi

Mutlaka birkaç ekonomik senaryo çalışması yapmalı, bilanço ve gelir tablosunun farklı ekonomik senaryolarda nereye gelebileceğini görmeliler. Her senaryo için nasıl bir eylem planı izleneceği şimdiden düşünülmeli. Ekonomik gelişmelere göre hangi senaryo

gerçekleşiyorsa önceden düşünülmüş eylem planı çekmeceden çıkarılmalı.

Fiyatlandırmada mutlaka finansman giderleri de hesaba katılmalı. Kısa vadede brüt kar marjı yüksek ürünlere ve en karlı müşterilere odaklanılmalı, uzun vadede mutlaka ar-ge ve markalaşma çalışmalarına önem verilmeli.

Ve bankalar için ev ödevi

Kredi müşterilerinin davranışı çok iyi izlenmeli. Yalnızca müşteriler değil, onların iş yaptığı tedarikçiler ve müşterilerle ilgili gözlemler de yapılmalı.

Sokaktaki bilgiye çok daha fazla önem verilmeli. Yaşam yalnızca bilgisayar önündeki analizlerden ibaret değil. Bankacılar sokağa çok daha fazla çıkmalı.

Mali tahlil çalışmaları yalnızca sektörel bazda yapılmamalı. Firmaların bilanço ve nakit akışı karakteristikleri göz önüne alınarak anlamlı alt gruplar için benzer analizler yapılmalı.

Müşterilerin düzenli olarak izlenebilmesi için basit “check-list”ler oluşturulmalı. İstihbarat yılda bir kez değil, her gün yapılan bir iş ve bir alışkanlığa dönüşmeli. Risk bazlı kredi fiyatlama ve portföy optimizasyonuna daha fazla önem verilmeli.

Tablo 2: Firma D’nin alacak vadelerinin uzaması ve kredilerde büyüme

Satışlar (TL) 100 100 100

Satılan malın maliyeti (TL) 60 60 60

Ortalama vadeler (gün)

Alacaklar 90 120 150 Ticari borçlar 30 30 30

Stoklar (gün) 90 90 90

Gerekli işletme sermayesi (TL) 34,52 42,74 50,96

Krediler (TL) 34,52 42,74 50,96

Finansal giderler (TL) 4,14 5,13 6,12

Kredilerin büyümesi 24% 19%

(6)

6

Deloitte; İngiltere mevzuatına göre kurulmuş olan Deloitte Touche Tohmatsu Limited (“DTTL”) şirketine, üye firma ağındaki şirketlerden ve ilişkili tüzel kişiliklerden bir ve ya birden fazlasına ifade etmektedir.. DTTL ve her bir üye firma ayrı ve bağımsız birer tüzel kişiliklerdir. DTTL (“Deloitte Global” olarak da anılmaktadır) müşterilere hizmet sunmamaktadır. DTTL ve üye firmalarının yasal yapısının detaylı açıklaması www.deloitte.com/about adresinde yer almaktadır.

Deloitte, denetim, vergi, danışmanlık ve kurumsal finansman alanlarında, birçok farklı endüstride faaliyet gösteren özel ve kamu sektörü müşterilerine hizmet sunmaktadır. Dünya çapında farklı bölgelerde 150’den fazla ülkede yer alan global üye firma ağı ile Deloitte, müşterilerinin iş dünyasında karşılaştıkları zorlukları aşmalarına destek olmak ve başarılarına katkıda bulunmak amacıyla dünya standartlarında yüksek kaliteli hizmetler sunmaktadır. Deloitte, 200.000’i aşan uzman kadrosu ile kendini mükemmelliğin standardı olmaya adamıştır.

Bu belgede yer alan bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır ve Deloitte Touche Tohmatsu Limited, onun üye firmaları veya ilişkili kuruluşları (bütün olarak Deloitte Network) tarafından profesyonel bağlamda herhangi bir tavsiye veya hizmet sunmayı amaçlamamaktadır. Deloitte Network bünyesinde bulunan hiçbir kuruluş, bu belgede yer alan bilgilerin üçüncü kişiler tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

© 2014. Daha fazla bilgi için Deloitte Türkiye, Member of Deloitte Touche Tohmatsu Limited ile iletişime geçiniz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bütün bu yayınlar daha çok Hacı Bektaş Velî etrafında olurken Bektaşilik konusuna çok az temas edildi.. Hâlbuki Bektaşilik bir bütün olarak ele alındığında, sadece

Göreve geldiği günden beri zimmet olayını çözmeye çalıştığını belirten Akbulut şöyle devem etti: “Bodrumlarda kırık, dökük, harap bir şekil­ de duran

Çalışmada Panel Granger Nedensellik testi sonuçlarına göre, beşinci modelde, gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde % 1 anlamlılık düzeyinde, ihracattan

Bunun için, ben de, Serveti Fünunun o devir de Hüseyin Cahidin Edebiyat ve Hu­ kuk makalesi ile kapanmasına aid bir vesikayı neşretmeği doğru, buldum,

IL Bölüm: Köylerin Kurulmas~~ (Yazma, S. Avusturya'da köyler kral, prensler ve soylular taraf~ndan ticaret ve zi- raate uygun yerlerde kurulur. Kral taraf~ndan kurulan

Diğer etkiler sabit tutulduğunda, bir ekonomide reel kurun değerlenmesi, kısa vadede ihracatçı şirketlerin uluslararası rekabetçi gücünü düşürecek, ithal ürünlerin

Bu çalışmada, SBV doğal enfekte ineklerden elde edilen kolostrum ile beslenen buzağılarda, ELISA testi ile serumda bulunan SBV özgül maternal antikorların varlığı

lahcahd.-ye türkl (Türk Dilleri ve Lehçeleri Tarihi) adlı eserinde İran'da ilk kez Horasan Türkçesini tanıtmaya.. şivelerini tasnif etmeye ve