• Sonuç bulunamadı

EVLERİMİZ MESCİT OLDU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "EVLERİMİZ MESCİT OLDU"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

20 MAYIS 2020 ÇARŞAMBA

1 TL Nazmi Candan

www.konyayenigun.com

Beyşehir’de balıklar ölüyor!

Büyükşehir’den masal yarışması

Beyşehir ilçesinde, göl kena- rındaki kullanılmayan sulama pompa istasyonunda yaşanan toplu balık ölümleri sonrası çok sayıda ölü balık su yüze- yini kapladı. Balıkların ölüm nedeninin yapılacak detaylı araştırmanın ardından ortaya çıkabileceği ifade ediliyor.

n HABERİ SAYFA 6’DA

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, koronavirüs sürecinde oku- la gidemeyerek evlerinde uzaktan eğitim alan ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yönelik

“Benim Dünyam” temalı masal yazma yarışması düzenledikle- rini belirtti. n HABERİ SAYFA 9’DA

MESLEK LİSELERİ DESTAN YAZIYOR

4 GÜNLÜK YASAK BİTTİ, SESSİZLİK SONA ERDİ

Önemli üretimler gerçekleşiyor

Konya yasağa uyan bir şehir

Konya’da faaliyet gösteren Meslek Liseleri koro- navirüsle mücadele kapsamında ürettiği ürünlerle adeta destan yazıyor. Meslek Liseleri gerçekleştir- dikleri üretim ile Meslek Liselerin Memleket mese- lesi olduğu önemi bir kez daha anlaşıldı.

Koronavirüs tedbirleri kapsamında ilan edilen 4 günlük sokağa çıkma yasağı sona erdi. Yasak bo- yunca Konya’da cadde, sokak ve meydanlar yine sessizliğe büründü. Konya yasağa rağmen çalışma- ların sürdürenlere ve hayvanlara kaldı.

n HABERİ SAYFA 5’TE

n HABERİ SAYFA 7’DE

09 07

06 ‘Sağlık ve huzur

için dua edelim’

İhtiyaç sahibi üyelerin yardımına koşuyorlar Otomobil takla attı:

1 ölü, 1 ağır yaralı

EVLERİMİZ

MESCİT OLDU Koronavirüsten dolayı camilerde toplu şekilde namaz kılınamadığı için çeşitli adımlar atan İl Müftülüğü, “Evim Mescidim Olsun” projesini hayata geçirdi. Bunun dışında okunan mukabeleler sosyal medyayla insanlara ulaştırıldı

ZEKAT VE FİTRELER DAHA ANLAMLI OLDU Ramazan’a dair açıklamalarda bulunan İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu, “Zekat ramazan ayına mahsus bir ibadet değildir ama bu ayın feyzinden, bereketinden daha çok istifade etmek adına zekatı bu ayda verme eğilimi hakimdir. Salgın sebebiyle yaşanan süreçte maddi açıdan sıkıntıya düşen kardeşlerimiz var. Zekat, fitre ve sadakalarımız bu süreçte çok daha anlamlı bir hale geldi” dedi.

EVLERİMİZ ADETA MESCİT OLDU

Ramazan ayı öncesinde “Evim Mescidim Olsun”

projesini sosyal medyada hayata geçirdi ve yoğun ilgi gördü. Ramazan ayının gelmesi ile birlikte Kapı Camiinde mukabele okuyarak sosyal medya adre- siyle Konyalı hemşerilerimize ulaştırdık. Yine Kapı Cami kürsüsünde günde iki defa olmak üzere vaaz- lar ulaştırıyoruz. Yine camilerimiz hayatın merkezi.

Camilerde ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermek adına bölümler oluşturduk. n GİBA İLE RAMAZAN 2’DE

Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci,

“Batılın kullandığı bazı teknikler, insanların zihinlerini

etkileyip oluşturacakları

“mankurtları” yani 2020 yılının robotlaştırılmış

insanlarını istedikleri doğrultuda kullanmak üzere

kurgulanmıştır” dedi n DEZENKON İLE KÜLTÜR

ADAMLARI 4’TE

10 yıldır her ay bir araya gelerek Konya’nın kültürel başlıklarını

konuşan Bezm-i Muhabbet grubu bir okul gibi çalışıyor.

Grubun kurucusu Konya’nın tanınmış kültür adamı Mehmet

Ali Uz, “Bezm-i Muhabbet bir okuldur” diye konuştu. n ÇELİK

MOTORLU ARAÇLAR’LA DOST MECLİSLERİ 15’TE 2011 yılında Siirt’in

Pervari ilçesine bağlı Belenoluk Köyü Jandarma Karkaolu’na teröristlerin düzenlediği hain saldırıda şehit olan askerlerden Konyalı Er Halil İbrahim Türkmen.

n HİZMET PETEROL İLE ŞEHİTLERİMİZ 3’TE

Onlar kahraman ‘Mankurtlaştırılıyoruz!’

2018 yılında geçirdiği trafik kazası sonucu Hakk’a

yürüyen Mehmet Ali Özbuğday, küçük yaşta

hafız oldu. Konya’ya hizmet etmek amacıyla önemli görevlerde bulunan

Özbuğday, 34 yıllık ömründe Kur’an’ın yolundan

ayrılmadı n TORKU İLE HAFIZLARIMIZ 14’TE

Kur’an’dan ayrılmadı Muhabbet değil bir okul

Selçuklu Başşehri olan Konya, adeta Anadolu’nun merkezi

olmuştur. Eğitim alanında oldukça iyi durumda olan Konya’da açılan medreseler arasında Takva Medresesi, Kara Ali Medresesi ve Kadı Kalemşah

Medresesi de yer alıyor.

n ZADE İLE MEDRESELER 13’TE

Medreseler şehriyiz

RAMAZAN’DA YENİGÜN

Her Ramazan olduğu gibi meydanlar, camiler dolup taşmadı ama Ramazan coşkusu Konya’da yaşatılmaya

çalışıldı.

Ahmet Poçanoğlu

(2)

Eski zamanlarda köylerin birinde çok azgın kimseyi dinlemeyen muhtara bekçiye karşı koyan başkalarına hep zarar veren turşu Ali derler birisi vardır.

Muhtara hep bu turşu Ali nin yaptı- ğı zararlardan şikâyete gelirler. Muhtar heyet odasına çağırır tembih eder ceza yazar turşu Ali yine bildiğini yapar kötü- lükten vaz geçmez köyün muhtarı akıllı bir adam Ahmet ağa düşünür, aklına iyi bir fikir gelir.

Bir gün Ali yi yanına çağırır bak sana öyle bir kötülük yaparım ölünceye kadar içinden çıkmaz ona göre bir daha zarar yaptı diye seni karşımda görmeyim der.

Bizim turşu Ali tamam der gider ama huylu huyundan geçer mi? yine ayni zarar yapmaya devam eder. Muh- tar, bakar olmuyor tektir ile uslanmaya- nın hakkı kötektir. Diye düşünür ve şu taktiği uygular.

Bizim turşu Ali nin okuma yazma bilmediğini bildiği için yanına çağırır Ali sana bir işim düştü bu işi ancak sen yaparsın başkasına pek güvenim yok der oda zaten muhtarın gönlünü almak ister baş üstüne muhtar emrindeyim der. Şu kâğıt acele karakola verilmesi lazım sen ayağına çok çeviksin bunu karakola bir ulaştırıversen çok acil der daha evvel kâğıda şunları yazmıştır. Bu kâğıdı getiren adam çok azgındır! Ben ceza ile söz ile bunun hakkından gele- medim icabına bakıver, Baş Efendi diye komutana verilmek üzere 20 kilometre- lik yola bizim turşu Âliyi gönderir.

Cevabını da seninle göndersin haaa der. Ali koşa koşa Karakola mektubu götürür. Komutana teslim eder. Oda bi- zim TURŞUNUN hakkını teslim ediverir.

Güzelce benzetir. Kâğıdı da eline tutuş- turur iş tamam diye yazar git muhtara kâğıdı ver sözüne de itaat et der.

Akşama perişan bir halde köye dönen turşu Aliye Muhtar ne oldu Ali kâğıdı komutana verdin mi? deyince ALİUlen muhtar ananı, avradını, senin o kağıda ne yazdındı len duman ettiler beni der itaat etmemenin cezasını böyle çeker bir daha da kimseye zarar yapmaz, işte akıllı olacaksın işi yerinden avlayacaksın.

İSMAİL DETSELİ

KOŞARAK DAYAK YEMEĞE GİTMEK

Allah’ın Müslümanlara ikramı: Ramazan!

Ramazan ayının rahmet, bereket ve mağfiret ayı olduğuna dikkat çeken İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu, “İçinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni de barındıran bu mübarek ay, Yüce Allah’ın biz Müslümanlara bir ikramıdır” dedi

Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan’a kavuşmanın mutlu- luğu yaşanırken, bu yıl koronavirüs nedeniyle eski Ramazan hasletleri- nin birçoğundan vazgeçildi. Tedbirler kapsamında camilerin kapatılması, uygulanan sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalar her ne kadar Ramazan sevincine gölge düşürse de yardım- laşma ve dayanışma kültürü varlığını daha çok hissettirdi. Konya İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu da Ramazan ayı ile ilgili 10’LAR Dergisi’ne özel açıklama- larda bulundu.

‘RAMAZAN ORUÇ AYIDIR’

Ramazan’ın oruç ayı olduğuna dikkat çeken Konya İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu “Ramazan ayı rahmet, be- reket ve mağfiret ayı. Kuran ayı. Dua- ların makbul olduğu, güzel zamanları barındıran bir ay. Ramazan, oruç ayı- dır. Ramazan, Kur’an ayıdır Ramazan, takva ayıdır. Ramazan, şükür ayıdır.

Ramazan doğruyu bulma ayıdır. Ra- mazan, tövbe ayıdır. Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini içinde saklayan bir aydır. Ramazan, Kur’anı Kerim’de adı anılan tek aydır.

Yüce Allah onu sadece anmakla kal- mamış, aynı zamanda onu oruç ayı olarak belirlemiştir. İşte bu ayrıcalık- ları sebebiyle kültürümüzde Rama- zan, ‘on bir ayın sultanı’ olarak kabul görmüştür. Ramazan, ilmin, inancın, ibadetin ahlakın, dayanışmanın, kar- deşliğin daha da olgunlaştırabilmesi için Müslümanlara ikram edilmiş be- reketli bir zamandır. İftar vakti sofra- nın başında toplanarak Cenabı Allah’a dua etmek bizler için büyük bir sevinç ve mutluluk. Bu an mutluluk ve se- vinç anı. Ramazan bir irade terbiyesi ayı” ifadelerini kullandı.

SORUMLULUK BİLİNCİ TEMASI İŞLENDİ Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu yıl Ramazan ayının temasını Sorumluluk Bilinci ve Ramazan olarak belirlendi- ğine dikkat çeken Poçanoğlu, “İnsan şerefli bir varlık. Akıl ve irade sahibi.

Dil sahibi. İnsan sorumluluk sahibi.

Ramazan ayı sorumluluklarımızı ha- tırladığımız bir ay. İnsanın önce Al-

lah’a karşı sorumluluğu var. Yine in- sanın kendisine karşı sorumlulukları var. Cenabı Allah insanları ve cinleri kendisine ibadet etsin diye yaratmış- tır. Bizim Allaha karşı sorumluluğu- muz Allah’a ibadet etmemizdir. İnsa- nın canı, bedeni, aklı, iradesi insana emanettir. Bu sebeple helal ve nezih gıda ile beslenmeli. Sağlığını koruma- lı. Maddi ve manevi anlamda temiz- liğe riayet etmeli. Zararlı alışkanlık- lardan uzak durmalı. Çünkü insanın canı insana emanettir ve insan kendi canını koruma konusunda sorumlu- luk sahibidir. Ramazan bize sorum- luluklarımızı hatırlatıyor. Yeryüzün- deki insanlıktan sorumluğuz. Garip gurubadan, eziyet görenden, aç ve açıkta olanlardan, en yakın komşudan başlamak üzere herkesten sorumlu- luğuz. Bu sorumluluğumuzu unut- mamalıyız. Herkes kendisine emanet edilenlerden sorumludur. Ramazan bizlere sorumluluk bilincini yeniden hatırlamamızı sağlıyor. Müslüman Ramazanın getirdiği sorumlulukla ha- reket etmeliyiz. Ramazan bizlere hak ve adalet üzerine bir düzen ve sistem içerisinde yaşamayı, huzur ve mutlu- luk içerisinde yaşamayı nasip etsin.

Ramazan bizlere sorumluluklarımızı hatırlatan ve yeniden sorumlulukla- rımızı hayata geçirmemize bir fırsat”

diye konuştu.

ZEKAT FİTRE VE SADAKALAR BU SÜREÇTE DAHA ANLAMLI HALE GELDİ

Zekat ve fitre konusuna da deği- nen Poçanoğlu, “Zekat ramazan ayı- na mahsus bir ibadet değildir ama bu ayın feyzinden, bereketinden daha çok istifade etmek adına zekatı bu ayda verme eğilimi hakimdir. Salgın sebebiyle yaşanan süreçte maddi açı- dan sıkıntıya düşen kardeşlerimiz var.

Zekat, fitre ve sadakalarımız bu süreç- te çok daha anlamlı bir hale geldi. En yakınımızdan başlayarak çevremizde ihtiyaç sahibi kimler var, onları tespit etmek ve onlarla sahip olduğumuz maddi imkânı paylaşmak son derece önemlidir. Kur’an-ı Kerim’de bizim sahip olduğumuz maddi imkânlarda, fakir fukaranın hakkı olduğu beyan

buyrulur. Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde zekâta ve infaka işaret vardır.

Bu yıl şöyle bir şey olabilir, çevremize, yakınlarımıza verdiğimiz iftarları, yar- dım kolisi, alışveriş kartı ya da nakdi yardıma dönüştürerek ihtiyaç sahiple- riyle paylaşabiliriz. İnanıyorum ki bu yıl Ramazan-ı Şerifte daha az israf ola- cak ve fakir fukara daha çok yardıma kavuşacak.” şeklinde konuştu.

CAMİLER HAYATIN MERKEZİ Camilerin hayatın merkezi ol- duğunda dikkat çeken Poçanoğlu,

“Ramazan ayında yapılan dualarda milletimizin ve hanelerimizin, insan- lığın sıhhat ve afiyeti için dua edelim.

İnsanlık gerçekten zor bir sınavdan geçiyor. Bu Ramazan camilerimizde toplu ibadet yapmak söz konusu değil.

Camilerimiz açık ama topluca ibadet edemiyoruz. İnşallah en kısa zamanda Cenabı Allah camilerimizde topluca ibadet edebileceğimiz sağlık ve afiyete kavuşturur. Konya İl Müftülüğü olarak camilerde toplu ibadet yapmamamız sebebiyle bir takım çalışmalar gerçek- leştiriyoruz. Ramazan ayı öncesinde

“Evim Mescidim Olsun” projesini sos- yal medyada hayata geçirdi ve yoğun ilgi gördü. Ramazan ayının gelmesi ile birlikte Kapı Camiinde mukabele oku- yarak sosyal medya adresiyle Konyalı hemşerilerimize ulaştırdık. Yine Kapı Cami kürsüsünde günde iki defa ol- mak üzere vaazlar ulaştırıyoruz. Yine camilerimiz hayatın merkezi. Cami- lerde ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermek adına bölümler oluşturduk.

Din görevlilerimiz her alanda vatan- daşlarımızın hizmetinde” ifadelerini kullandı. Bayramda sevdiklerimizi ve akrabalarımızı unutmamız gerektiği- ne dikkat çeken Poçanoğlu, “Bayram- da yakınlarımızı görüntülü konuşma veya telefon ile arayarak onları ihmal etmeyelim. Onların ihtiyaçlarını gi- dere daha güzel günleri Cenabı Al- lah’tan niyaz ederim. Bugünlerdeki fedakarlıklarımızı cenabı Allah bizlere daha güzel günlere ulaştırarak müka- fatlandırsın” şeklinde konuştu.

n MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

(3)

Mekanı Cennet Olan Şehitlerimizin Saygıdeğer Aileleri…

“Ayyıldızlı bayrağımız için vatan müdafaası yolunda

şehadet şerbetini içmiş aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

Sizler bizim başımızın tacısınız.

Allah tüm ailelerimize sabırlar ihsan eylesin…”

HİZMET PETROL AİLESİ

‘Bir oğlum daha olsa onu da gönderirdim’

Bugün bu vatan evlatlarından, kahramanlardan biri de 2011 yılında Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Belenoluk Köyü Jandarma Karakolu’na terö- ristlerin düzenlediği saldırıda şehit olan askerlerden Konyalı er Halil İbrahim Türkmen’dir. Ruhun şâd mekanın cennet olsun aziz şehidim.

2011 Si- irt’in Pervari ilçesine bağ- lı Belenoluk köyü jan- darma ka- r a k o l l u n a teröristlerin düzenledi- ği saldırıda şehit olan askerlerden Konyalı er Halil İbrahim Türk- men’in naaşı Konya şehitliğine defnedildi.

Şehidimiz Halil Türkmen’in şe- hit olmadan bir gün önce nişanlısı Kezban Göktaş’ı arayarak, “Asker- liğim biter bitmez düğünümüzü yapacağız. Az kaldı” dediği öğre- nildi.

BİNLERCE KONYALI UĞURLADI Şehidimiz Halil İbrahim Türk- men’i son yolculuğunda binlerce Konyalı yalnız bırakmazken şehit askerin küçük kız kardeşi Nermin Türkmen’in ağabeyinin tabutu üzerindeki fotoğrafına dokunarak uzun süre göz yaşı dökmesi törene katılanları ağlattı.

Konya şehitliğinde son yol- culuğuna uğurlanan Türkmen’in babasının 10 yıl önce trafik kazası geçirerek hayatını kaybettiği öğre- nildi. Şehit erin askere gitmeden önce nişanlandığı, tezkere sonrası evlenmek için hazırlık yapıtğı bilgi- sine ulaşıldı.

KIZ KARDEŞİNİN İSTEĞİ ÜZERİNE DEFİN YERİ DEĞİŞTİRİLDİ Şehidin en küçük kardeşi 10 yaşındaki Nermin Türkmen’in is- teği üzerine defin yeri değiştirildi.

Ailesi şehidi, Kadınhanı ilçesinde defnedilmesini kararlaştırdı.

Ancak şehidin, kız kardeşi Ner- min’in, “Babam ilçeye defnedildi.

Sürekli gidip dua edemiyorum.

Ağabeyim bari evimize yakın bir

yere defnedilsin.

Onu görmek istediğimde, özle- diğimde gidip ziyaret edebileyim”

şeklindeki talebi üzerine Konya Şe- hitliği’ne defnedildi.

ŞEHİT ANNESİ TÜRKMEN:

VATAN SOĞALSUN BİR OĞLUM DAHA OLSA GÖNDERİRİM Şehit askerin annesi Fadimeana Türkmen, üzüntüsüne rağmen va- tan sağ olsun dedi.

Acılı anne metanetini koruma- ya çalışarak, “Oğlumla en son dün sabah konuştum. Nişanlıydı. Halı- mızı hatırımızı sordu.

Asker dönüşü hemen düğün yapmak istiyordu. Vatan sağ olsun.

Üç çocuk annesiyim. Halil İbrahim en son dağıtıma gelmişti. Keşke bir

oğlum daha olsa da göndersem.

Terörü lanetliyorum” diye konuş- tu. 10 YAŞINDAKİ NERMİN:

VATAN EVLATLARINA UZANAN ELLER KIRILSIN

Şehit Halil İbrahim Türkmen’in 10 yaşındaki kardeşi Nermin, terö- ristlerin elleri kırılsın diye konuştu.

Gözyaşlarına boğulan küçük kız,

“ağabeyime, vatan evlatlarına uza- nan eller kırılsın.

Allah onların da ocaklarına ateş düşürsün”dedi.

ASKERDEN DÖNER DÖNMEZ EVLENECEKLERDİ

Halil İbrahim Türkmen, dün

çıktığı çarşı izninden ailesini ve nişanlısı Kezban Göktaş’ı aradı.

Nişanlısına, ‘az kaldı asker dönüşü hemen evleneceğiz” dedi.

Şehit askerin nişanlısı Kezban Göktaş, “En son dün konuştuk. Bir şey diyemiyorum. Mutluyduk.Ha- yaller kuruyorduk. Asker dönüşü hemen evlenecektik. Biz onu oraya gönderdik ama sonrasını hiç dü- şünmedik.

Bekle geleceğim diyordu ama artık gelmeyecek. Artık düğünü- müz olmayacak. Hep hayaller ya- rım kalıyor.” Diyerek gözyaşı dök- tü. AYNI YERDE İKİNCİ ŞEHİT

Şehit Halil İbrahim Türk- men`in ailedeki ikinci şehit oldu- ğunu da dile getiren dede Abdur- rahman Uğuz,

“1978 yılında bu olayların ilk başladığı zamanlar kayınbiraderim aynı Siirt`te şehit olmuştu.

Bu olaylar yüzünden ilk şehit olan askerlerden birisi odur.

Şimdi de aynı yerde torunumu şehit verdik” şeklinde konuştu.

VATAN SAĞOLSUN

Şehidin diğer dedesi Cemal Türkmen ise, şehit Halil İbrahim Türkmen`le iki hafta önce konuş- tuklarını ve iyi olduğunu söylediği- ni ifade ederek,

“Buralarda çatışma olmuyor ama yine de hazır bekliyoruz de- mişti. Bugün ise şehit haberini al- dık. Ne diyelim.

Vatan sağolsun” dedi. Ruhun şâd olsun…

HAZIRLAYAN

MEHMET ALİ ELMACI ŞEHİTLERİMİZ

Dağda taşta nice nefer Hepsi de bir vatansever Teröristi hedef eder O asker benim askerim Mayın tarar milim milim Gökte kanat takıp uçar Hainlere atar şamar Yerle yeksan olur küffar O asker benim askerim Dolaşır hep iklim iklim Yüreğinde vatan aşkı Elmastan keskin çakı Onlar yurdun hep yüz akı O asker benim askerim Hep ondadır bitmez azim

Şehit Şehit Er Halil İbrahim Türkmen’in ailesine gönderdiği fotoğrafın üzerinde yazılı olan şiir de yıllarca akıllarda kalacak…

(4)

Konya Teknik Üniversitesi Dış İlişkiler Koordinatörü Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci, “Batılın kullandığı bazı teknikler, insanların zihinlerini etkile- yip oluşturacakları “mankurtları” yani 2020 yılının robotlaştırılmış insanlarını istedikleri doğrultuda kullanmak üzere kurgulanmıştır” dedi

‘Mankurtlaştırılıyoruz!’

Son yıllarda özellikle çocuklar ve gençler için üretilen her giysi- nin üzerinde renkli figürler, girift İngilizce yazılar yer alıyor. “Erkek arkadaşım kasaba dışında”, “Mad- diyatçı kız”, “Bu gece boşum” ya da “Erkekler meşhur, başarılı, zen- ginseniz boştayım” yazılı tişörtleri giydiğinizi, giyenle karşılaştığınızı fark ettiniz mi? Giyen de gören de o kadar kanıksamış olmalı ki, kimse bu yazıların verdiği mesaj üzerinde durmuyor. Giysiler ve filmlerle bi- linçaltımıza ürkütücü operasyonlar çekildiğini her fırsatta dile getiren Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci ile ekranlarda verilen mesajlarla tişörtleri ‘sözde süsleyen yazıları, sembolleri konuştuk.

Bir şeyin yerli olması milli ol- duğu anlamına gelmez” tespitini yapan Yağmur hoca örneği Kemal Sunal filmlerinden veriyor: “Şaban tiplemesiyle toplumda çocuklarına bu isimleri veren kalmadı. Aynı şey şimdi Recep İvedik tiplemesiyle yapılıyor. Büyükler için hazırlandığı iddia edilen Kötü Kedi Şerafettin

“çizgi filminde” dinlerin en şeref- lisi, en büyüğü anlamına gelen Şerafettin isminin kullanılması dü- şündürücüdür” dedikten sonra bu filmlerde ne yapılmaya çalışıldığını, bu isimlerin seçiminin tesadüf mü olduğunu soruyor. Haksız da değil.

M.GÜDEN: Öncelikle sizi ta- nıyabilir miyiz; nerede, ne zaman dünyaya geldiniz, hangi okullarda eğitim aldınız, akademik hayatınız nasıl seyretti?

Y.KÜÇÜKBEZİRCİ: 1972 yı- lında Konya’da doğdum, otuzbeş yıl boyunca Fenni Fırın’ın karşısın- da Kasap Sinan Sokağında ikamet ettik. İlkokulu 19 Mayıs İlköğretim Okulunda, Ortaokulu Özel Gün- doğdu Kolejinde, Lise Öğrenimimi ise Gazi Lisesinde tamamladım.

1993 yılında Selçuk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümün- de öğrenim görmeye başladım ve 4 yıl süresince bölüm birincisi ola- rak üniversite eğitimimi tamamla- dım. O yıllarda ikinci öğretim harcı oldukça yüksekti, zaten paranız olmadığında ne kadar olursa olsun her ücret yüksektir. Üniversitede harçlar dönemlik yatıyor, dereceye girdiğiniz zaman harç ücreti düşü- yor, dereceye girmekten başka ça- reniz yok. Bir taraftan öğrencilik, bir taraftan çalışıyorum, evliyim, 1995 yılında kızımız dünyaya geldi.

Allah’tan aile apartmanında oturu- yoruz kira yok ancak diğer mas- rafların da sonu yok, bir taraftan babama yük olmak istemiyorum.

1997 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra formasyon ders- leri alamadığım için öğretmenlik atamam yapılmadı, yaz tatilinde formasyon derslerini aldım ancak o yılda formasyon istenmedi. Böy- lelikle öğretmenliğe 1998-1999 Eğitim Öğretim yılında MEB Zeliha ve Lütfi Kulluk İlköğretim Oku- lunda başladım, bir yıl sonra yani 1999 yılında Selçuk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümüne araştırma görevlisi olarak girdim.

Yüksek Lisansımı bu bölümde tamamladıktan sonra doktoramı Selçuk Üniversitesi İletişim Fa- kültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünde tamamlayarak doktor unvanı aldım.

Öğrenci olarak 1993 yılında başladığım İngiliz Dili ve Ede-

biyatı Bölümünde 2010 – 2016 yılları arasında Bölüm Başkanlığı görevini yürüttüm, şu anda da olduğu üzere kapım öğrencileri- me hep açıktı, en yoğun olduğum zamanlarda bile öğrencilerim ka- pıyı çalmadan giriyorlardı, çalacak kapı yoktu çünkü hep açıktı. Bir taraftan akademik çalışmalara de- vam ederken, o dönemlerde idari işler daha çok vaktimi alıyordu.

Bu arada en çok önem verdiğim çalışmalar üniversitemizin farklı bölümlerinden öğrencilerimiz ile birlikte yaptığımız, yoğun emek harcadığımız ulusal ve uluslarara- sı projelerdi, birçok proje ile farklı kültürlere köprüler kurduk, kendi kültürümüzü yurtdışından misafir ettiğimiz öğrencilere tanıtma fırsa- tımız oldu.

2009- 2019 yılları arasında özellikle “Ailem” dediğim Selçuk Üniversitesi Etkileşim ve Uzlaşım Topluluğunun Akademik Da- nışmanlığını yaptım. Bu öğrenci topluluğunu diğerlerinden ayırt eden özelliği farklı dünya görüşle- rinden olan gençlerin bir çatı altın- da toplanması, sosyal, kültürel ve toplumsal konularda hep birlikte çalışmalar yapmasıydı. Başka bir öğrenci topluluğunda var mıdır, bilmiyorum ancak eşim, kızım ve oğlum da tüm etkinliklerde öğren- cilerim ile birlikte görev aldılar. Te- levizyon, bilgisayar, tablet gibi kısa- ca ekranlar aracılığı ile servis edilen milli ve manevi değerlerimiz örtüş- meyen tüm programlara karşı hem farkındalık oluşturmak hem de yetkililerin dikkatini çekmek üzere çok geniş bir kitleye ulaşarak yap- mış olduğumuz “Mankurtlaşmaya Karşı Konya’dan 42 Bin Dilekçe”

imza kampanyası Türkiye’de bir ilk olarak yerini almıştır.

Halen Konya Teknik Üniversi- tesi Dış İlişkiler, Erasmus, Farabi, Mevlana, Yurtdışı Türkler ve Ak- raba Topluluklar Burslu Öğrenciler Koordinatörü olarak görev yap- maktayım.

M.GÜDEN: Birbirinden de- ğerli kitaplara imza attınız. Yazar- lık serüveniniz nasıl başladı?

Y.KÜÇÜKBEZİRCİ: Çok te- şekkür ederim. Bildiklerimi, araş- tırdıklarımı, gözlemlerimi karınca misali aktarmaya çalışıyorum.

Çalışmalarımda en büyük amacım ise farkındalık oluşturma çabası- dır. Bakış açıma göre farkında olan insan başarılı olur, insanımız ne kadar farkında olursa toplumda o kadar gelişmişlik artar, o yüzden insanların ilk başta kendisinin, ar- dından çevresinin farkında olması gerçekten çok önemli diye düşü- nüyorum. İlk başta dile, edebiyata, dilbilime olan ilgim yazıp çizmeye yönlendirdi, sonrasında ise aka- demik dünyanın bir gereği olarak bazı çalışmaları gerçekleştirmeye çalıştım. İlk yazarlığımın teme- linde ise belki de ilkokul yıllarında tutmaya çalıştığım günlük daha doğrusu haftalık vardır diyebilirim.

O yıllarda bile cümle yapılarına dik- kat eder, nasıl söylenirse daha etkili olur, anlam nasıl değişir gibi dü- şünceler ile duygularımı, yaşadık- larımı yazıya dökmeye çalışırdım.

Duygu ve düşüncelerimizi yazıya dökmek, çok daha anlaşılabilir ve etkili olmasını sağlama çabasının kişisel gelişimimize katkısı olduğu- nu düşünüyorum.

M.GÜDEN: Thomas More’un Ütopya’sını, Stefan Zweig’in Sat- ranç’ını, Sun Tzu’nun da Savaş Sanatı’nı Türkçe’ye çevirdiniz.

Mesajlarını çok değerli bulmuş olmalısınız; bu eserler için ne der- siniz?

Y.KÜÇÜKBEZİRCİ: Thomas More’un günümüzden yaklaşık beşyüz yıl önce yazdığı bu eser- de, bir taraftan o dönem ki devlet yönetimini, toplumu, siyasal ve sosyal yapıyı eleştirirken, diğer ta- raftan da Ütopya Adasında yaşa- yan Ütopyalılar üzerinden örnekler vererek yanlışlıkların nasıl düzelti- lebileceği konusunda çözüm öne- rileri sunmaktadır. More’un böyle bir yol izlemesinin sebebi ise o dö- nemde görmüş olduğu yanlışlıkları doğrudan, açık bir şekilde anlat- ması halinde cezaya çarptırılma ihtimalidir. Dile getirmiş olduğu sorunlara karşılık çözüm önerileri eleştiriye oldukça açık olmasına rağmen hayali bile güzel diye dü- şünüyorum.

Satranç ise Stefan Zweig’ın 1942’de intihar etmeden hemen önce yazdığı orijinal adı “Schach- novelle” olan eseridir. Karakterle- rin davranışlarından örnekler veri- lerek psikolojileri yansıtılmaktadır.

Eserde yer alan karakterlerden Dr.

B.’nin Hitler döneminde tutuklu olduğu hücresinde ayakta kalmayı başarmasındaki en büyük etken satranç oyunudur. Diğer taraf- tan annesiz babası büyüyen, taşralı Czentovic’in satranç dışında hiçbir entelektüel becerisi yoktur, iletişi- me kapalı, kendi iç dünyasında ya- şayan bir karakterdir. Entelektüel beceri gerektiren satranç oyununu oynarken dış dünya ile bağlantı- larını tamamen kesen oyuncular 64 kareden oluşan damalı tahta- dan ve satranç taşlarından başka bir şey görmemektedirler. Bütün ömürlerini bu siyah beyaz damalı tahtaya adayan “entelektüeller”

ile her gün aynı rutini yaşayan “sı- radan insanlar” arasında ne fark vardır? Beni bu eserde en çok et- kileyen iki unsur kitabın konusun- dan bahsederken de dile getirdiği gibi insanın hayata tutunması için bir uğraşı olmalıdır ancak bu meş- galeye kendisini fazlası ile kaptırıp dünyanın yaşanması, görülmesi gereken diğer güzelliklerinden de bihaber olmamalıdır. Savaş Sanatı ise orijinali Çince olarak MÖ 6. yüz- yılda yani bundan yaklaşık 2500 yıl önce Sun Tzu tarafından yazıl- mıştır. Savaşta üstünlük sağlamak ya da yenilgiden kurtulmak üzere tavsiye edilen askeri taktiklerden oluşan bir çalışmadır. Bu eser için dünyanın bilinen en eski bilimsel askeri eseridir diyebiliriz. Tavsiye edilen ilkelerden bazıları aslında mücadele ettiğimiz güncel yaşa- mımızda da kullanılabilir. Umutsuz gibi görünen durumlarda bile nasıl

başarı ile çıkabileceğimize rehber- lik etmektedir.

M.GÜDEN: Gelelim Günü- müzün Gizli Silahı Bilinçaltı Me- sajlar’ına... İletişim araçlarından gıda sektörüne, giyimden kozme- tiğe, hatta kuaför anlayışına kadar her şeyin globalleştiği günümüzde toplumları etki altında tutmak is- teyenler güç sahiplerinin uygula- dıkları yöntemler nelerdir?

Y.KÜÇÜKBEZİRCİ: Günümü- zün Gizli Silahı: Bilinçaltı Mesajlar başlığı ile yayımlanmış olan kitabı- mın ilk girişinde şu sözler yer alır;

“İnsanlar yaşadıkları dünyayı kendi algılarına göre görürler. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin kişinin al- mış olduğu eğitime, yaşadığı çev- reye göre farklılıklar gösterebilir.

Dolayısı ile algıyı yönetenler insan- ları, insanları yönetenler toplumları yönetirler...”

Dünya kuruldu kurulalı hak ve batıl arasındaki savaş, mücadele tüm hızıyla ve şiddetiyle devam ediyor. Dünya var olduğu müd- detçe de devam edecek diye dü- şünüyorum. Çok yakın bir zamana kadar ülkeleri işgal etmek, millet- leri köleleştirmek için tankla, topla, tüfekle savaşılırken teknolojinin gelişmesi ile artık savaşlarda kul- lanılan teknikler de değişti ve her geçen gün yeni teknikler ekleniyor.

“Tüfek icat oldu mertlik bozuldu”

diyen Köroğlu bu günleri görseydi ne derdi acaba? diye düşünmeden de edemiyorum.

Hani bazen birileri çok kur- nazca planlar yaptığında “şeytanın aklına bile gelmez” diye kullandığı- mız bir söz vardır ya batılın kullan- dığı bazı teknikler tam da o misal kurnazca, sinsice, fark ettirmeden insanların zihinlerini etkileyip oluşturacakları “mankurtları” yani 2020 yılının robotlaştırılmış insan- larını istedikleri doğrultuda kullan- mak üzere kurgulamışlardır.

Sizin de sorunuza cevap ver- mek üzere kısaca bu tekniklerin bazılarından bahsetmek istiyorum ki teknolojinin öneminin ve tek- nolojiyi üretenin yani bilgiye sahip olanın dünyayı nasıl yönlendirdiği- ni bir kez daha vurgulamış olalım.

Amerika Birleşik Devletleri or- dusunun ve istihbarat birimlerinin kullandığı “Alçak Ses Yayma Tay- fı” olarak isimlendirilen ve bilin-

çaltına sessiz mesaj göndermeye yarayan projede yer alan Edward Tilton bu sistemin Irak’ta Çöl Fır- tınası Harekâtında başarılı olduğu- nu belirtmektedir. İnsan kulağının doğrudan duyamayacağı ancak zihninin alabileceği çok alçak veya çok yüksek radyo frekans derece- lerinde istenilen mesaj gönderile- bilir yani insanın öfke, şiddet, acı kaygı, korku, kin vb. tüm duygula- rının bilgisayarlarla belirlenip EEG sinyalleri içinde, ilgili frekans ve genişlikleri ölçülerek, başka bilgi- sayarlara aktarılıp, başka insanların zihninde de aynı duyguları oluştur- ması sağlanabiliyor. “Direnmeniz faydasız” gibi sözler ile psikolojik olarak da insanlar işgale hazır hale getirilebiliyor.

Başka bir teknik ise “25. Kare”

diye adlandırılan tekniktir. Sinema filmleri 24 kareden oluşmaktadır, göz bir saniyede 24 kareyi algıla- yabilirken, 25. kareye yerleştirilen görüntüyü algılayamaz ancak bi- linçaltı bu görüntüyü depolar. Böy- lelikle istenilen mesaj hedef kişi/

kitleye iletilmiş olur. Farklı yayın sistemlerinde kare sayıları ya da teknik olarak işlem farklılıkları olsa da gözün algılayabileceği görüntü karelerinin üzerinde kare yerleş- tirme tekniği ile kurulan bu sistem genel olarak 25. kare tekniği olarak adlandırılmaktadır.

Bir diğer bilinçaltı mesaj gön- derme tekniği ise “koku” kullanıla- rak istenilen kitlenin uyarılması ve istenilen etkinin uyandırılmasıdır.

Günümüzde sektör haline gelen ve her firmanın kendi özelliklerine göre koku ürettirdiği alanlarda ise amaç müşterilerin bilinçaltlarını etkileyerek o markayı tercih etme- lerini sağlamaktır. Lokantalar, ile- tişim merkezleri, bankalar, giyim mağazaları gibi birçok ticarethane müşterilerini kendi firmalarına özel yapılmış koku ile etkileyerek o yer- de daha fazla kalmalarını sağlamak ya da o kokuyu duyduklarında çağ- rışım yaparak firmalarının akılda kalıcılığını artırmak ya da ürünün marka bilinirliliğini artırmak üzere özel koku tasarımları yaptırmakta- dır. Örnek olarak lokantalarda iştah açıcı, bankalarda güven aşılayıcı, tekstil sektöründe ise dinamizmi öne çıkarıcı özel kokular kullanılı- yor.

Şarkıyı tersten çalarak ya da şarkı sözlerini tersten okuyarak istenilen mesajın gizli olarak gön- derilmesini sağlayan teknik ise

“Backmasking” ya da “Backward Masking” olarak adlandırılmak- tadır. Slayer isimli Metal Grubun 1985 yılında söyledikleri “Cehen- nem Bekliyor” isimli şarkısında

“katıl bize” sözü sürekli olarak backmasking tekniği ile verilmiş- tir. Grubun vokalistlerinden Tom Araya bu sözü yalnızca bir özel etkisi olsun diye kullandıklarını ifa- de etmiştir. Subliminal mesajların bu şarkıların içerisine yerleştirilip dinleyicilerinin bilinçaltına girerek satanizm ve uyuşturucu hap ile tanıştırdığına dair Jacob Aranza tarafından “Backward Masking Unmasked” isimli kitap yazılmıştır.

Daha eski tekniklerin var oldu- ğu ve kullanıldığı da bilinmekle be- raber “şeytanın aklının bile erme- diği” bu tekniklere her geçen gün yenileri eklenmektedir. Subliminal mesaj gönderme teknolojisini üre-

tebilecek kapasiteye sahip bir ülke ola- rak olumlu ve faydalı mesajların gönderilme- si yolunda gençlerimi-

ze fırsat tanınması ve imkânların sağlanması bu konu ile yetkili ku- rumların en asli görevidir diye dü- şünüyorum.

M.GÜDEN: Yeşilçam film- lerinde Recep, Şaban, Ramazan başta olmak üzere birçok İslami anlam ve önem taşıyan isimlerin basit, gülünç hatta alay edilesi karakterlere verilmesi de bu me- sajların bir parçası mı? Hedefle- nen nedir? Bunların yerli yapım filmlerde yapılmasına ne demek lazım?

Y.KÜÇÜKBEZİRCİ: Filmlerde oynayan karakterlerin davranışla- rının, giyim tarzlarının, saç şekille- rinin, konuşma tarzlarının izleyici kitlesi üzerinde son derece etkili ol- duğunu söyleyebiliriz. Bununla bir- likte burada rol alan karakterlerin isimlerinin toplum üzerinde nasıl bir etkisi olduğunun en somut ör- neklerinden birisi de Türk Sinema- larında yer alan Şaban filmleridir.

Gerek filmlerin isimlerinden ge- rekse de Şaban karakterinin can- landırdığı roldeki olumsuzluklar- dan dolayı Şaban yerinde olunmak istenmeyen bir kişiliktir. 1960 ve 1970 yıllar arasında doğan bebek- lerden her yıl ortalama 3000’ine Şaban ismi verilirken televizyo- nun yaygınlaşması ve bu filmlerin sıkça gösterilmesi sonucunda çok yüksek oranda düşüşler yaşanmış 2000’li yıllara gelindiğinde Şaban isminin bebeklere verilmesi ortala- ma olarak 250’li sayılara gerilemiş- tir. 1960 ile 2000 yıllardaki nüfusu da kıyas ettiğimizde bu oranın çok büyük derecede düştüğünü ifade edebiliriz. Recep İvedik filmle- rinde yer alan Recep karakterinin nasıl bir rol model oluşturduğunu, topluma nasıl bir katkı sağlaya- bileceğini tartışmaya bile gerek olmadığını düşünüyorum. Diğer taraftan Kötü Kedi Şerafettin “ani- masyonu” yani büyükler için hazır- landığı iddia edilen “çizgi filminde”

dinlerin en şereflisi, en büyüğü anlamına gelen Şerafettin ismi- nin kullanılması düşündürücüdür.

Bir başka film ise Maide’nin Altın Günleri, neden Maide? İnsanları güldürmek, eğlendirmek adına yapıldığı algısı ile ortaya çıkan bu filmlerde ne yapılmaya çalışılmak- tadır, bu isimlerin seçimi tesadüf müdür? Söyleşimizin en başında da dile getirdiğim gibi farkında ol- mak gerekir. Belki de en çok tar- tışılması gereken bir diğer konuda hani Konya’da yaşanmış olan bir hikâyeden ortaya çıkan “sen ye- medin, ben yemedim bu koca eşek sıpasını kim yedi?” diye bir tabir vardır ya işte tam burada anlamı- nı buluyor. Sen izlemiyorsun, ben izlemiyorum bu filmleri, bu dizileri, kimler izliyor da gişe rekorları, çok izlenme rekorları kırıyor?

Yerli yapım sorunuza bir cüm- le ile cevap vermem konuya açıklık getirir diye düşünüyorum, bir şe- yin yerli olması demek milli olması anlamına gelmez.

HAZIRLAYAN

MUSTAFA GÜDEN KÜLTÜR ADAMLARI

1

(5)

5 HABER 20 MAYIS 2020

Çevremde Konya’lı dostlarım, her akşam kendileri için pişirdikleri yemek- lerden fazlaca yapıp, mülteci yetimlere dağıtıyorlar. Onlarca hanımefendi bu işi kendi aralarında organize olarak ba- şarıyorlar. Her gün değişik mahalleleri dolaşıp, o küçücük yavruları sevindir- meleri hakikaten göz yaşartıcı. Ayrıca belirteyim. Kendi aralarında yaygınlaş- tırdıkları bu güzel yardımları, kesinlikle Ramazan ayıyla sınırlı değil. Onlar için yaşadıkları, nefes aldıkları her gün mü- barek. Gariplerin, mazlumların yüzünü bir nebze mutlu görebilmek uğruna oruçlu bedenleriyle akşamlara dek çırpınmaları bana geçmişte yaşadığım hazin bir olayı hatırlattı. Eski bir sancı yüreğimi burktu. Sonunda toplum olarak misafire ikram anlayışımızın mükemmelliğe erişmesine şükrettim.

* * * *

Yine bir Ramazan günüydü. Hicaz topraklarında umre ziyaretindeydik.

Kafilemizdeki bir kaç kişiyle birlikte Mekke’de ikamet eden Türkiyeli dostlar tarafından iftar yemeğine davet edil- miştik. O mübarek diyarda adettendir.

Mekke ve Medine’nin yerli halkı hesap- sız bir ikramla dünyanın her ülkesinden gelen Müslümanlara akşam ile yatsı arasında iftar sofraları açarlar veya ku- manyalar dağıtırlar. Bu öyle bereketli bir ikramdır ki, kelimelerle tarif etmek mümkün değil. Yaşayıp görmelidir insan.

Biz davet edildiğimiz iftarı da bu şekilde zengin, fakir tüm insanların se- beplendiği sofralardan biri sanıyorduk.

Yanılmışız. Akşam namazı öncesi Kabe çevresinde düzenlenen bir muhteşem yer döşemesinde kendimizi bulduk.

Yemekler ise harikaydı. Türk usulü sarmalar, dolmalar, envai çeşit bö- rekler ve tatlılar. Yerlere serilmiş atlas masa örtüleri üzerinde yok yok. Hele tam ortada çok geniş bir tepsi üzerinde

içli, bademli pilav yer alı- yordu ki, üzeri tamamen iri pişirilmiş kuzu etleriyle yüklü. Manzara fevkalade iştah açıcı.Tam yemeğe başlanacak iken misafir sayısının azlığı dikkatimi çekti. Bu kadar yemek sekiz on kişi için çok çok fazlaydı. Sanki kafamdan geçenler başkalarına da malum olmuş gibi, iki Pa-

kistanlı hanımefendi yanımıza yaklaştı.

Ellerindeki küçük kâğıt tabakları bize doğru uzatarak, ortada çok haşmetli görünen tepsiden bir kaç kaşık pilav istiyorlardı. Sofra sahiplerimiz ve diğer yerli Türkler onların isteğini reddettiler.

Kızgın tavırlarla “La! La!” diyerek yok- sul görünüşlü kadınları uzaklaştırdılar.

Dikkat ettim, o Pakistan- lıların sofrası oldukça ka- labalıktı. Sofralarında ise su, zemzem, hurma ve yoğurttan başka hiçbir yiyecek yoktu.

Üzüntüm had safhadaydı. Oruç tut- muşum o kızgın güneş altında. Karnım zil çalı- yor. Ama yemek sonuna kadar mideme tek lokma koymam mümkün olmadı. O mazlum insanların tabaklarını boş götürme- leri kalbimi incitmişti. “Rahatsızım.”

demek zorunda kalmadım. Çünkü o akşam herkes çok neşeli ve konuşkan- dı. O hengâme arasında sofradan aç kalktığımı fark eden bile olmadı. Neyse, yemek sona erdi. Kocaman torbalar

içine önümüzdeki yüz çeşit yiyecek dökülmeye başlandı. Baktım, ortada hiç yenmemiş gibi hala çok fazla du- ran pilavlı et de çöp torbalarına dökü- lecek. Bir gayretle tepsiye sahip çıkarak dedim ki;

“Bunu sakın dökmeyiniz. Ben Pakistanlılara vereyim. Hiç olmaz- sa sahurda afiyetle yesinler.” İzin vermelerini dahi beklemeden, sabırsız hareketle, cüsseme ağır gelen o tepsiyi yüklendim. Yandaki sofra başına git- tim. Bir kaç hanım ayağa kalkıp, tepsiyi sevinçle kucakladılar. İşte o an hayatım boyu hiç unutamayacağım bir tepki geldi Pakistanlı yaşlı bir hanımdan.

Ayağa kızgınlıkla kalkıp, düzgün bir İn- gilizce ile bana hitaben dedi ki;

“İftardan önce verseydiniz bu yiyecek bizlere helaldi. Oruç tut- muştuk. Açtık, istedik. Ne yazık ki iki tabak ikramı reddettiniz. Şimdi karnımız tok. Şükürler olsun Allah’a,

doyduk. Sizin yemediğiniz, kalanları çöplere döktüğünüz yemek bize ik- ram olmaz, artık haramdır.”

Arkadaşı hanımlara da kızgın Ur- duca seslendi. Kadınlar tepsiyi derhal elime geri verdiler. Dizlerim titreyerek, üzüntüden kahrolmuş bir vaziyette, o tepsiyi götürüp, yemek sahiplerimize iade ettim. Onlar da tahmin edeceğiniz gibi tüm tepsiyi boş çöp torbalarına boca ettiler.

* * *

Şimdi ne zaman gariplere kendi rızkı yemeğinden ikram eden insanlar görsem, onlara hayranlıkla teşekkür ederim. Tıpkı her daim Konyalı muh- terem arkadaşlarımı kucaklayıp, alın- larından öptüğüm gibi. Lokmalarımızı hepimiz açken paylaşmak; doyup da bizden artanları hediye etmekten bin kere hayırlı, güzel ve kutlu. Bu hakika- ti işte o yoksul ama onurlu Pakistanlı Müslümanlardan öğrendim.

KUR’AN AHENGİ İÇİNDE İNFAK ETMEK NE HOŞTUR!

haber@konyayenigun.com

PERİHAN AKÇAY MİSAFİR KALEM

Konya’da faaliyet gösteren Meslek Liseleri koronavirüsle mücadele kapsamında ürettiği ürünlerle adeta destan yazıyor.

Meslek Liseleri gerçekleştirdikleri üretim ile Meslek Liselerin Memleket meselesi olduğu önemi bir kez daha anlaşıldı

Meslek liseleri destan yazıyor

Konya’da faaliyet gösteren Meslek Liseleri koronavirüsle mü- cadele kapsamında ürettiği ürün- lerle adeta destan yazıyor. Vali Cü- neyit Orhan Toprak başta olmak üzere İl Milli Eğitim Müdürü Seyit Ali Büyük, İlçe Milli Eğitim Müdür- leri ve Kaymakamlar Meslek Li- selerine desteklerini esirgemiyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu üyeleri başta olmak üzere, doktorlar ve sağlık çalışan- ları koronavirüsle mücadelede en ön safta fedakarca çalışıyor. Hem hastalığın tespit edilmesinde hem de hastaların iyileşmesine yar- dımcı olan sağlık çalışanlarının bu mücadelede ihtiyaç duyduğu mas- ke, tulum, dezenfektan, ilaç, aşı, solunum cihazı gibi malzemeleri üretmek için tüm Türkiye ortak çalışma yürütüyor.

‘DESTAN YAZIYORLAR’

Konya’da faaliyet gösteren meslek liseleri ile koronavirüs mücadele kapsamında ürettikle- ri koruyucu maske, koruyucu yüz siperliği, yüzey dezenfektanı, ko- lonya, el dezenfektanı, koruyucu tulum, maske takma aparatı, izole numune alma ünitesi, sensörlü – pedallı dezenfektan standı, maske üretim makinesi, yoğun bakım ya- tağı numunesi, enrübasyon kabi- ni numunesi üretimi ile adından söz ettiriyor. Bugüne kadar Konya genelinde bulunan meslek lisele- rinde 1 Milyon 750 adet Koruyu- cu maske, 75 bin adet koruyucu yüz siperliği, 275 bin litre yüzey dezenfektanı, bin litre kolonya, el dezenfektanı 15 bin litre, koruyu- cu tulum 150 adet, maske takma aparatı 150.000 litre, izole numu- ne alma ünitesi 5 adet, sensörlü/

pedallı dezenfektan standı 150 adet, maske üretim makinesi 3 adet. Mehmet Tuza Pakpen Mes- leki ve Teknik Anadolu Lisesi Mü- dürü Tayyip Sarı Mesleki eğitimin

dönüm noktasından geçtiğine dik- kat çekerek, “Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsün ülke- mizde görülmesi ile birlikte Mes- lek Liseleri olarak üretimlerimize ülkemizin acil ihtiyaçları da dikka- te alınarak ağırlık verdik. Konya’da ve Türkiye’de Mesleki eğitim bü- yük bir atağa geçti. Meslek Lise- leri taşın altına gövdesini koydu.

Bizler de Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak öğretmen arkadaşlarımı ile bu süreçte ülkemiz ve milletimiz için neler yapabileceğimizi konuş- tuk. Türkiye’de koronavirüsün gö- rülmesinden bir hafta sonra sağlık çalışanlarını düşünerek üç boyutlu yazıcılarda yüz siperliği tasarladık.

Yüz siperliği çeşitli kanallardan duyurduktan sonra yoğun bir talep geldi. Bu kapsamda bu talebi kar- şılayabilmek için Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile işbirliği yaparak koruyucu maske seri üre- timini gerçekleştirdik. Ürettiğimiz yüz siperliklerini Türkiye’nin dört bir tarafına ulaştırdık. Yine İl Sağ- lık Müdürlüğümüzden gelen talep doğrultusunda entübasyon kabi- ni ve İzole Numune Alma Ünitesi üretimi gerçekleştirdik. Yine 3 farklı çeşitte el Dezenfektan ma- kinesi üretimini okulumuzda ger- çekleştiriyoruz. Toplu yaşanılan her alanda dezenfektan makinesi kullanabil iniyor. Mesleki eğitim bir dönüm noktasından geçiyor.

Öğrencilerimiz ve velilerimiz mes- lek liselerinin memleket meselesi olduğunu bu süreçte bir kez daha anladı. İhtiyaç duyulduğunda Mes- lek Lisesi öğretmen ve öğrencilerin neler yapılabileceği anlaşıldı. İyi bir mesleki eğitim almış öğrenci hem akademik hemde alanında çok büyük başarılar elde edebilir.

Bizler7/24 öğrenci ve öğretmen ar- kadaşlarımızla sürekli çalışıyoruz.

Okulumuzda yaptığımız bütün

çalışmalarda bizlere büyük destek veren, yönlendiren ve motive eden Valimiz Cüneyit Orhan Toprak’a, İl Milli Eğitim Müdürümüz Seyit Ali Büyük, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Yılmaz’a Sel- çuklu İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Turan Kayacılar, Selçuklu Kayma- kamımız Ömer Yamlı’ya, Kon- ya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü ve Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyelerine, Konya Organize Sanayi Bölgesi yönetimi- ne verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum.” İfadelerini kullandı.

‘MESLEK LİSELERİNİN ÖNEMİ ANLAŞILDI’

Koronavirüsle mücadelede bir kez daha meslek liselerinin öne- minin anlaşıldığına dikkat çeken Selçuklu Mesleki ve Teknik Ana- dolu Lisesi Müdürü Murat Aksoy,

“ Okul olarak 11 Mart itibariyle el ve yüzey dezenfektan üretimine koronavirüs (Covid-19) karşı üre- time başladık. İl Milli Eğitim Mü- dürümüz Seyit Ali Büyük ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Yılmaz’ın yönlendirmesi ve reh- berliği ile Kimya teknolojisi ala- nındaki 9 öğretmen ve ilk etapta 27 tane öğretmenimiz ile beraber

üretimlere başladık. Bütün okul- larının yüzey dezenfektan talebini okul olarak karşıladık. Pandemi sürecine girildiği zaman Konya’nın merkez ve ilçelerini aşarak diğer şehirlerimize yüzey dezenfektanı ihtiyaçlarını karşıladık. Yine Kon- ya içinde bulunan kamu kurum ve kuruluşun ihtiyacını karşıladık.

Kimya Teknolojileri alanında bü- tün sıvı temizlik ürünleri yapılabi- liyor. Öğretmen ve öğrencilerimiz bu süreçte yoğun gayret göstere- rek başarılarını ortaya bir kez daha koydular. Meslek Liseleri olarak ül- kemiz ve Konya için çalışmaya de- vam ediyoruz. Yaşadığımız süreçte Meslek Lisesi, memleket meselesi kavramının altı doldu. Koronavirüs sürecinde Meslek liselerin önemi bir kez daha anlaşıldı. Öğrencileri- mizin üretime dahil olmalarındaki gözlerindeki ışık bizleri oldukça mutlu etti. Meslek liselerinde eği- tim alan öğrencilerimiz donanımlı bir şekilde okullarımızdan yetişi- yorlar.” Şeklinde konuştu.

‘ÖĞRENCİLERİMİZE GÜVEN GELDİ’

Koronavirüs sürecinde okulla- rında gerçekleştirdikleri üretim ile öğrencilerin kendilerine güvenle- rin geldiğine dikkat çeken Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Müdürü Hasan Demirbağ, “ Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lise- si olarak koronavirüsle mücadele kapsamında Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile birlikte İl Milli Eğitim Müdürü- müz Seyit Ali Büyük, İl Milli Eği- tim Müdür Yardmcımız Mustafa Yılmaz yönlendirilmesi ile bu pro- jemizi hayata geçirdik. “Arkadaş- larımız gerekli araştırma çalışma- larını yapıktan sonra metal işleri atölyemizde üretime başladık. 10 günlük bir süreçte yatağın proto- tipini ürettik. Ülkemiz için hayırlı olsun. Gerçekleştirdiğimiz süreçte yaptığımız üretimler ile öğrencile- rimize ve öğretmenlerimize güven geldi. Öğrenci ve velilerimiz Mes- lek Liselerini tercih etsinler. Mes- lek Liseleri sanayi ülkesi Türkiye için oldukça önemli. “

MASKE DESTEĞİ SAĞLIYORLAR Dünya çapında bir salgın ha- lini alan korona virüsle mücadele devam ediyor. . Bu kapsamda kişi- sel izolasyonun önemli bir parçası olan ve büyük ihtiyaç halini alan tıbbi maske üretimi Selçuklu Be- lediyesi, Selçuklu İlçe Halk Eğitim Müdürlüğü ve Selçuklu Öztekinler Mesleki Teknik Anadolu Lisesi iş- birliğinde üretiliyor. Maske üreti-

mi ile koronavirüsle mücadeleye katkı sağladıklarına dikkat çeken Selçuklu Öztekinler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Ferruh Can, “ Okulumuz Öztekin- ler MTAL covid-19 salgını başla- yınca Moda Tasarım Alanı öğret- men ve alan şefimizle bir toplantı yaptık.Bu zor günde devletimize neler yapabiliriz bunu değerlendir- dik. İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Turan Kayacılar ve Şube Müdürü- müz Enver Ayata ile toplantı yap- tık ve İlçe Kaymakamımız Ömer Hilmi Yamlı ile görüşmelerimiz neticesinde Selçuklu Belediye Baş- kanımız Ahmet Pekyatırmacı bey- le Kaymakamımızın görüşmesiyle, Belediye bize makina alımında ve malzeme alımında çok büyük katkı sağladı.

Desteklerinden dolayı Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatır- macı’ya şükranlarımı sunuyorum.

Makina ve malzeme temininden sonra hızla işe koyularak Selçuklu Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ile sözleşme imzalayarak dikim için çok önemli bir hizmet aldık.

Halk Eğitim Merkezî Müdürü Er- dinç Sarıca’ya da çok teşekkür ederim.1 Nisan itibariyle faaliye- te başladık.2 idareci,1 sayman 7 öğretmen 7 öğrenci 4 hizmetli ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü- nün 15 personeli ile günlük üretim bin500 adete kadar çıkmaktadır.

Öztek maske ismi ile satmış oldu- ğumuz maskemiz 3 kat 60 Gr bu- run telli ve sadece bizde olan steril odamızda, maskelerimiz steril ola- rak üretmekteyiz. Maskelerimizi Kamu kurum ve kuruluşlara, şir- ketlere satmaktayız. Maskelerimizi kullanan müşterilerimiz memnun kalmakta ve bizlerde ürünümüzü üretimde her aşamada kontrolünü yaparak sıfır hata ile çalışmakta- yız.”

n MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Ferruh Can Murat Aksoy Tayyip Sarı

Hasan Demirbağ

(6)

6 HABER 20 MAYIS 2020

Adliyeye sevk edilen

silah kaçakçısı tutuklandı

Polisin elinden kaçan tutuklu çocuk, 7 saat sonra yakalandı

Karaman’da silah kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla gözaltına alın- dıktan sonra, korona virüs ted- birleri kapsamında özel koruyucu kıyafet giydirilerek adliyeye sevk edilen şüpheli tutuklandı. Edini- len bilgiye göre, Karaman Emni- yet Müdürlüğüne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi ekipleri, M.K. isim- li şahsın silah kaçakçılığı yaptığı yönünde duyum alması üzerine çalışma başlattı. Şahsı bir süre

takibe alan ekipler, yaptığı ope- rasyonla M.K.’yı 6 adet tabanca, 3 adet tüfek, 1 adet ses ve gaz ta- bancası, 1 adet dürbün ve 12 adet fişekle birlikte yakalayarak gözal- tına aldı. Emniyet Müdürlüğün- deki işlemleri tamamlandıktan sonra korona virüs tedbirleri kap- samında özel koruyucu kıyafetle adliyeye sevk edilen şüpheli çıkar- tıldığı mahkemece tutuklanarak Karaman M Tipi Kapalı Cezaevine konuldu. n İHA

Karaman’da silahla adam ya- ralama suçundan tutuklanan ve sağlık kontrolü için getirildiği has- tanede polislerin elinden kaçan 16 yaşındaki çocuk 7 saatlik çalışma- nın ardından tekrar yakalanarak cezaevine teslim edildi. Alınan bil- giye göre, Karaman’da dün öğle- den sonra çıkartıldığı mahkemece silahla adam yaralama suçundan tutuklanan 16 yaşındaki Y.B., sağ- lık raporu için getirildiği Karaman Devlet Hastanesinde görevli polis- lerin elinden kaçtı. Polislerin peşin-

den koşmasına rağmen sokak ara- larına girerek izini kaybeden Y.B’yi yakalamak için tüm polis ekipleri seferber oldu. Y.B’nin gidebileceği yerlere pusu atan Asayiş Şube Mü- dürlüğü’ne bağlı sivil ekipler, şahsı gece saat 01.30 sıralarında mer- kezde bulunan bir parkta kıskıvrak yakaladı. Ters kelepçe takıldıktan sonra Çocuk Şube Müdürlüğü ekip- lerine teslim edilen Y.B., hastanede sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Karaman M Tipi Kapalı Ceza- evine kondu. n İHA

Aksaray’ın merkeze bağlı Sağlık Köyü Yolu’nda virajda takla atan otomobil, bahçe duvarına çarparak durabildi.

Kazada otomobilin sürücüsü ağır yaralanırken, otomobilde bulunan bir yolcu hayatını kaybetti

Otomobil takla attı:

1 ölü, 1 ağır yaralı

Aksaray’da otomobilin takla at- ması sonucu meydana gelen trafik kazasında 1 kişi öldü, 1 kişi de ya- ralandı.

Kaza, Aksaray’ın merkeze bağlı Sağlık Köy Yolu üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Sağlık köyünden Aksaray istikametine

gelen Emrah A. (28) idaresindeki 68 ABK 032 plakalı otomobil, Ak- saray girişindeki virajda takla attı.

Otomobil bir bahçenin duvarına çarparak durabilirken, araçta yolcu olarak bulunan Fatmanur Höyük (17) olay yerinde hayatını kaybetti.

Sürücünün ağır yaralandığı kaza

çevrede bulunan vatandaşlar ta- rafından 112 Acil Çağrı Merkezine bildirildi. Olay yerine ambulans, itfaiye ve polis sevk edildi. Sağlık ekipleri ağır yaralı olan sürücüyü ambulansla Aksaray Üniversite- si Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırılarak tedavi

altına alınırken, hayatını kaybe- den Fatmanur Höyük’ün cenazesi ise polis ve Cumhuriyet Savcısının incelemesinin ardından hastane morguna kaldırıldı. Hurdaya dönen otomobil çekici marifeti ile otoparka çekilirken kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. n İHA

Beyşehir ilçesinde, göl kenarın- daki kullanılmayan sulama pompa istasyonunda yaşanan toplu balık ölümleri sonrası çok sayıda ölü ba- lık su yüzeyini kapladı. İlçede Bey- şehir Gölü’ne kıyısı bulunan Kuru- cuova Mahallesi girişinde halen atılı vaziyette bulunan, uzun yıllar önce gölden su alımı yaparak çevredeki tarım arazilerini sulamak amacıyla kurulan, günümüzde ise artık kul- lanılmayan sulama pompası istas- yonuna ait alanda toplu balık ölüm- leri görüldü.

Ölü balıklara ait görsellerin sosyal medyada paylaşılması üze- rine harekete geçen Beyşehir İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekip- leri, pompa istasyonu yetkilileri ile birlikte söz konusu istasyonda ince- lemede bulundu. İnceleme sonucu

balık ölümlerinin 10-15 gün önce yaşanmış olabileceği değerlendiri- liyor.

Balık ölümlerinin nedeninin balıkların alana sıkışarak oksijensiz ve besinsiz kalmasından kaynaklı

olduğu düşünülüyor. Ölü balıkların büyük bölümünün istilacı türler- den Çin Sazanı ve yavruları olduğu belirtilirken, ölü balıklar arasında bir su kuşunun da olması dikkat çekiyor. Balıkların ölüm nedeni-

nin yapılacak detaylı araştırmanın ardından ortaya çıkabileceği ifade edilirken, alanın kötü bir koku ya- yan ölü balıklardan temizlenmesi için ise yetkililerin harekete geçme- si bekleniyor.

Ölü balıkların bulunduğu istas- yonun hemen yanı başında bahçe- sinin bulunduğunu belirten yöre sakinlerinden İsmail Öcal, gördüğü toplu balık ölümleri nedeniyle yaşa- dığı üzüntüyü ifade ederken, “Bu- rada manzara felaket. Başka bir şey denmez. Denecek bir şey de yok.

Balıkların nasıl ölmüş olabileceğini bilemiyorum. Gelen görevliler te- mizleyeceğiz buradaki balıkları de- miş ama temizlemede yok, bakan da yok, ilgilenen de yok. Etrafa çok kötü bir koku yayılıyor buradan”

diye konuştu. n İHA

Bu Gazete Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir Yeni Bahar İletişim Yayıncılık Reklam

San. ve Tic. A.Ş. Adına Sahibi Mustafa ARSLAN

Hususi İlan Reklam Fiyatları Logo Üstü Reklam : 350+KDV Çeyrek Sayfa Siyah Beyaz : 175 +KDV Arka Sayfa Renkli Tam : 1.600+KDV Yarım Sayfa Siyah Beyaz : 350+KDV Tam Sayfa Siyah Beyaz : 700+KDV Çeyrek Sayfa Renkli (iç) : 350+ KDV Yarım Sayfa Renkli (İç) : 700+KDV Tam Sayfa Renkli (İç) : 1.400+KDV Arka Sayfa Renkli Yarım : 900+KDV Arka Sayfa Renkli Çeyrek : 450+KDV Sütün Santim fiyatı (S/B) : 18+KDV

• İletişim Adresi:

Musalla Bağları Mahallesi Dereboyu Sokak No:10 Selçuklu/KONYA

• İletişim Hattı: 444 5 158 Fax: 0332 342 20 20 Haber Mail: haber@konyayenigun.com Reklam Mail: reklam@konyayenigun.com

www.konyayenigun.com

• Baskı Merkezi

Arslan Güneydoğu Gazetecilik, Matbaacılık ve Kağıtçılık A.Ş.

Saray Osmangazi Mh. Sütçü İmam Sk. No: 33 Pursaklar/ANKARA Tlf: 0312 419 20 01

• Dağıtım Şirketi

Burçak İletişim Dağ. Paz. Kargo Nak. Tütün ve Tütün Ür. Tic. Ltd. Şti.

Musalla Bağları Mah. Elmalı Cd. Güzide Sk. No:23 Selçuklu / KONYA Yayın Danışmanı : Behçet BÜYÜKGÖKMEN

Yazıişleri Müdürü : Rasim ATALAY Yeni Medya Koordinatörü: Mehmet Ali ELMACI

Spor Yazıişleri Müdürü : Yunus ALTINBEYAZ S. Yazıişleri Müdürü : Abdullah Akif SOLAK

Kuruluş: 21 Temmuz 2008 20 MAYIS 2020 Çarşamba • Yıl: 12 • Sayı: 3959

Yayın Türü: Yerel Süreli

Beyşehir’de toplu balık ölümleri tedirgin ediyor

Tuttuğumuz oruçlarla bedenimizin sıhhate kavuştuğu, verdiğimiz zekât ve sadakalarla malımızın temizlendiği, maddi ve manevi hayatımızda birçok güzelliklerin yaşandığı bir ayı sonlan- dırmak üzereyiz. Bizi Ramazana ka- vuşturan ve bizlere oruç tutma fırsatını veren Rabbimize hamd-ü senada bulu- nuyor, O’nun Sevgili Peygamberi Efen- dimiz (S.A.S)’e salat ve selamda bulu- nuyoruz. Yüce Allah (c.c.) tuttuğumuz oruçlarımızı, kıldığımız namazlarımızı, verdiğimiz zekâtlarımızı, sadakalarımı- zı, hayır ve hasenatımızı kabul eylesin.

Bir sene sonraki Ramazan ayına sağlık, sıhhat ve afiyet içerisinde bütün Ümmet-i Muhammed’i kavuştursun.

Ramazan ayı Efendimiz (S.A.S.)’in ifa- desiyle evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennemden kurtuluş ayı idi. Bu ayda rahmet bulduk, bu ayın hürmetine İnşallah mağfirete uğradık, bu ayda yapmış olduğumuz ibadetler ile insani ilişkilerimiz ile güzel ahlaklı bir yaşam sürmek ile Cehennem azabın-

dan biraz daha uzaklaştık.

Ramazan ayını uğurlarken ne- leri kazandığımızın öncelikle bir mu- hasebesini yapalım. Hayatımızda gerçekleştirdiğimiz bu kazanımların neler olduğunu daha iyi anlar isek ve aklımıza aktarabilir, gönlümüze idrak ettirebilirsek bu kazanımları hayat boyu sürdürme imkânını yakalayabiliriz. Ra- mazan ayı oruç ayı. Bu ayda Yüce Ya- ratanımızın emretmiş olduğu ibadetler- den olan orucumuzu tuttuk. Rabbim oruçlarımızı kabul eylesin. Oruç ibadeti İslam’ın beş temel şartından biri. Oruç bedenimize sağlık, gönlümüze huzur, ruhumuza esenlik veren bir ibadettir.

Ramazan ayında farz olarak tutmuş olduğumuz orucu, Ramazan ayından sonra da bazı günlerde nafile olarak tutmaya devam edelim.

Ramazandan istifade etmenin yol- larından biri de ve belki de en önemlisi elimize, dilimize ve bütün benliğimize sahip olarak oruç tutmak idi. Böyle bir oruç bedenimizi ve ruhumuzu ol-

gunlaştırmakta, ahlaken kemale erdirmektedir.

Bedenimizin her azasına oruç tutturmak suretiyle yanlışa sürüklenmekten kendimizi alıkoyduk. Bu durum kendi faydamıza- dır. Bu durumu bir hayat boyu sürdürerek, Allah’ın emrettiği şeyleri yerine getirmeli, yasakladığı şey- lerden de öylece kaçınma- lıyız.

Dünya ve ahiret mutluluğunu hepimiz arzu etmekteyiz. Ahirette kaybedenlerden olmayı hiçbirimiz arzulamayız. Ne dünyamızı yıkmak, ne de ahiretimizi hüsrana sevk etmek istemeyiz. O zaman inandığımız de- ğerlerimize sahip çıkıp, hepsini haya- tımıza aktarmalıyız. İnsan olarak bizler bir arada yaşamak mecburiyetindeyiz.

Özellikle bu Ramazan ayı koronavirüs sebebiyle ihtiyaç sahiplerini ve ga- ribanları daha da fazla gözettik. Bu zor günleri ve üzüntülerimizi pay- laşmakla azalttık, sevinç- lerimizi ise paylaşmakla çoğalttık. Ramazan ayı birlik ve beraberliğimizi en yüksek mertebeye çıkarmamıza vesile olan bir aydı. Vermiş olduğumuz sadakalar, zekâtlar ve iftar sofralarında buluşma- lar toplum olarak kaynaşmamıza çok büyük destek sağladı. Bu ayda kazan- dığımız bu birlik ve beraberliği bir ömür boyunca sürdürmek elbette kendi ya- rarımıza olacaktır.

Yunus Emre bu hususu ne güzel dile getirir: Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Dünya kim-

seye kalmaz. Bu ayda kötü alışkanlık- ları, zararlı şeyleri bir tarafa bırakıverip yeniden elimize almayalım. Kalp kır- mayalım, gönül yıkmayalım. Sevgi yüklü bireyler olarak güzel bir toplum oluşturalım. Unutmayalım ki;

Bir kez gönül yıktın ise Şu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin gözün yumaz değil

Hayat, bize verilen en büyük nimet- lerin başında gelmektedir. Bu hayatı başarı ile sona erdirmek için Ramazan ayında kazanmış olduğumuz değerleri bir ömre yaymak ve hayatımızın son safhasına kendimizi hazırlamak elbette yapacağımız en akıllıca iş olacaktır.

Ramazan ayı boyunca Konya’da garip gurabanın yardımına koşan Kon- ya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve ekibine, Selçuklu Be- lediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı ve ekibine, Meram Belediye Başkanı Mus- tafa Kavuş ve ekibine, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca ve ekibine, Vefa

Sosyal Deste Grubu üyelerine, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu, AFAD Konya İl Müdürü Yıldız Tosun ve Konya’da ve Türkiye’nin dört bir tarafından gönüllü AFAD üyelerine, Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, Türkiye Kızı- lay Derneği Konya Şube Başkanı Hü- seyin Üzülmez, Türk Kızılay Selçuklu, Meram ve Karatay başkanları ve gönül- lülerine Konya’nın yardım kuruluşları içinde yer alan Konya İHH, Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Dost Eli Derneği, AYDER Anadolu İn- sani Yardım Derneği, Rida Uluslararası Yetim ve Muhtaçlara Yardım Derneği, Ribat Eğitim Vakfı yetkilerine ve hayır- severlere teşekkür ederim.

Ramazan Bayramı boyunca ev- deyiz. İnşallah evde kaldığımız sürede telefon yolu ile büyüklerimizi, sevdik- lerimizi ve bu vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ailelerini unutmayalım.

Baki selamlar.

RAMAZANI UĞURLARKEN

M.ESAD ÇAĞLA

muhammedesad42@outlook.com

Sokağa çıkma kısıtlamasında

akü hırsızlığı kamerada TIR ile otomobilin çarpıştığı kazada 3 yaralı

Konya’da korona virüs salgını nedeniyle sokağa çıkma kısıtlama- sında gerçekleşen akü hırsızlığı gü- venlik kamerasına yansıdı. Olay, 16 Mayıs Cumartesi günü merkez Me- ram ilçesinde bir sitenin bahçesin- de meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kısıtlama nedeniyle dışarıya çıkamayan 84 yaşındaki İsmet Te- kin, akülü bisikletini sitenin bah- çesindeki bisiklet parkına kilitledi.

Sabah erken saatlerde bisikleti ile gelen bir kişi aküyü 1 dakika içinde sökerek beraberinde götürdü. Hır- sızlık anı güvenlik kamerasına yan- sırken İsmet Tekin, “Pazar günü dışarıya çıkma müsaademiz vardı.

Elektrikli bisikletimi kullanmak ya- nına geldim aküsü yok. Polislere haber verdim geldiler görüntüleri incelediler” dedi. Olayla ilgili soruş- turma sürüyor. n İHA

Kulu ilçesinde, otomobil ile TIR’ın çarpışması sonucu 3 kişi ya- ralandı. Kaza, ilçeye bağlı Kozanlı mahallesi yolunun 4. kilometresin- de meydana geldi.

Edinilen bilgiye göre, taş ocak- larından Ankara -Aksaray istika- metine yapılan yeni yol çalışma- sına mucur taşıyan 51 NA 326 plakalı TIR ile 42 AL 292 plakalı otomobil çarpıştı.

Otomobil tarlaya girerek du- rurken TIR ise devrildi. Yol ortası- na devrilen TIR’ın taşıdığı mucur yola döküldü.

Kazada yaralanan TIR sürü- cüsü Ömer Taş ile otomobil sürü- cüsü Celal Daler ve yolcu Cevdet Şimşek ambulanslarla Kulu Devlet Hastanesi acil servisinde tedavi al- tına alındı. Kaza ile ilgili soruştur- ma başlatıldı. n İHA

Referanslar

Benzer Belgeler

Okulumuz tip proje olup, dört bloktan oluşmaktadır. A blokta; idare, Derslikler, spor salonu, Kalorifer dairesi, Arşiv ve çok amaçlı salon bulunmaktadır. B blokta ise

Muhasebe ve Finansman Bilgisayarlı Muhasebe Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Erken Çocukluk Eğitimi Anadolu İmam Hatip. Lisesi Anadolu İmam

Gülsen PANATLI, Hale Gökçay OCAKÇI, Mine ÇETİNKAYA, Bahar KAYMAZ, Jale ORTADAĞ , Neslihan KOZAN yapılan eğitimde yer almıştır.

1- Kız Meslek Lisesi: İlköğretime dayalı 4 yıl süreli Ortaöğretim kurumlarında okutulan genel bilgi dersleri yanında meslek eğitimi veren iş alanlarına

Özel öğretim kurumları X Hizmet alan ve hizmet üreten Tuşba ve Göllü Karakolu X İş birliği içinde olmamız

(İspanya/Sevilla 17-31 Mayıs/2015) Katılımcı Kurumlar: Yenimahalle Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Adapazarı Mesleki Eğitim Merkezi,

11 10TE5 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI* 5 ARİFE KARAALP. 12 10YD2 YABANCI DİL 2

Antalya Akdeniz Sanayi Sitesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.. 0 0