• Sonuç bulunamadı

İSPANYA'DA YERİNDEN YÖNETİM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İSPANYA'DA YERİNDEN YÖNETİM"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ruşen KELEŞ*

Yönetim yapısı bir ölçüde bizimkine benzeyen birkaç kıta Avrupa ülke­

sinden biri de İspanya'dır. Bu çerçevede, yerel yönetimleri de, tarihsel geli­

şim süreci içinde, Türk yerel yönetimleriyle kimi yönlerden benzer özellikler

taşımıştır. Bununla birlikte, Türk yerel yönetimleri, Cumhuriyet'in ilan edil­

diği yıldan bu yana, köktenci düzenlemelere konu olmazken, İspanyol yerel yönetimlerinde, Franco'nun dikta rejiminin son bulmasıyla önemli değişiklik­

ler yapılmıştır.

Kuşku yok ki, yerelolsun, genelolsun yönetsel yapılar, ülkelerin siyasal, toplumsal ve ekonomik gelişme süreçleriyle birlikte oluşur, biçimlenirler. Bu nedenle, her iki ülke arasında büyük benzerlikler aramak yanılgısına da

düşmemek gerekir. Ama, uzun bir otoriter ve merkeziyetçi dönemİn ardın­

dan demokratik bir yaşam biçimini seçmiş olan İspanya'da yerinden yöneti­

min nasıl biçimlendiğini ana çizgileriyle görmekte yarar vardır. Etnik temele

dayalı bölge yönetimlerinden söz etmenin bütün dünyada güncellik kazandığı

günümüzde, bu nedenle de İspanyol yerel yönetimlerinin yapısına ve İspanyol yerinden yönetim deneyimine kısaca göz atmakta yarar görüyoruz.

TARİHSEL GELİşİM

İspanya'nın bugünkü yönetim yapısının kökeni, 1812 tarihli Anayasaya dayanır. O sistem, Napolyon modelinden esinlenerek oluşturulmuştur. İl ve belediye gibi iki birimin varlığına dayanan bu sistem, 1978 yılına değin ayak­

ta kalmıştır. İl sistemi, 1876-1923 yılları arasını kapsayan Bourbon'lar döne­

minde de; teknokrasinin ve plancılığın ön plana çıktığı 1960-1975 arasında

da merkeziyetçi karakterini korumuştur.

• Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi.

Çağdaş ı'erel Yönetimler, Cilt 2, Sayı 4, Temmuz 1993, s. 11-22.

(2)

12 ÇAGDAŞ YEREL YÖNETİMLER

19. yüzyılın başlarında, İspanya parlamentosu, ortaçağdan kalma gele­

neksel belediye kurumunu, yeni liberal rejimin bir simgesi olarak canlandır­

mayı denemiştir. Bununla birlikte, Fransız Devrimi'nin siyasal kurumlar ve kavramlar üzerindeki etkisi, yerel yönetimleri merkezı erke bağımlı durum­

da tutmayı gerekli kılmaktaydı.

İl sistemi de, İspanya'da, Napolyon'un il modeline uygun bir biçimde, 1833'de, merkezı yönetimin taşradaki bir basamağı olarak kurulmuştur.

Devletçe alınan önlemlerin ülkenin her yanında aynı biçimde uygulanabilme­

si için, illerin başına, merkezin atadığı valiler getirilmiştir. Valiler, 1833 1882 yılları arasında, ulusal birlik ve bütünlüğün başlıca koruyucuları olarak görev yapmışlardır.1

1882'den itibaren Catalunya ve Bask bölgelerinde ulusalcılık akımları

güçlenip halktan da destek bulunca, illerin yeniden tanımlanması zorunlu du­

ruma gelmiştir. İller, bu tarihten sonra birer yerel yönetim birimlerine

dönüştürülmüş, ama yine de, merkezin taşradaki uzantıları olma niteliklerini

korumuşlırdır.

20. yüzyılda, Franco'dan önceki dönemde, Catalunya'da ulusalcı ve böl­

geci siyasal akımların ve bunları temsil eden siyasal partilerin güçlenmesi so­

nucunda, ilk özerk bölge örgütü olan mancomunİtat kurulmuştur. Bu örgüt,

eğitim, kültür, ulaşım ve bayındırlık gibi alanlarda, devletin ve yerel yönetim­

lerin kendisine verdiği yetkileri kullanmakla yetiniyordu. Kısa süren varlığı,

1923'deki askeri darbe ile son buldu.

1924 tarihli Belediye ve 1925 tarihli İl Özel Yönetimleriyle ilgili yasalar, yerel ve bölgesel özerklik istemlerine karşı "corporatiste" (meslek birlikleri­

ne dayalı) bir yaklaşım benimsediler. Aynı zamanda, yerel meclislerin karar­

larına karşı yargıya başvurma yollarını açtılar. Bununla birlikte, yerel ve böl­

gesel özerklik kuralı, yasalarda yalnız biçimselolarak kaldı. 1930'ların başlarında yerel toplulukların yerinden yönetilmesi ve ulusal ve bölgesel top­

luluklara özerklik tanınması doğrultusunda önemli adımların atıldığı görülür.

Anayasa, yerel yönetimlere, kendilerini ilgilendiren bütün konularda en

geniş yetkileri tanıyordu.

Franco, 1939 yılında, devletin tüm sivil yapısını askerlleştirdi. Yasama, yürütme ve yargı erkleri tek bir kişide, şefte toplanınca, 1955 tarihli bir yasa

1 Cesar Diaz Lopez ve Francesc Morata, "L'Espagne", La Refonne des CoUeetivites Locales en Europe, Notes et Etudes Documentaİres, La Documentation Française, No: 4755, 1984, 76-77.

(3)

ile bütün yerel birimler üzerinde çok sıkı ve merkeziyetçi bir denetim kurul­

du. Valilere, yerel yönetimler üzerinde önemli denetleme yetkileri tanındı.

Bu denetim, bir yandan da mali kaynaklar kanalıyla sağlanıyordu.

GÜNÜMÜZDEKİ YAPI

Franco'nun 1975'de ölümüyle, İspanya'da yepyeni bir dönem başladı.

Aralık 1978'de halkoyuyla kabul edilen yeni anayasa, İspanya'yı başında

Kralın bulunduğu, babadan oğula geçen demokratik bir monarşi olarak ilan etti. Demokratikleşme girişimlerinin başında, hiç kuşku yok ki, yerinden yö­

netimin kurulması ve güçlendirilmesi geliyordu. İspanya Anayasası'nın 137.

maddesine göre, "Ülke toprakları, belediyelere, illere ve özerk topluluklara

bölünmüştür". Bütün birimler, kendi işlerinin yönetimi açısından özerklik il­

kesinden yararlanırlar. İspanya'da özerklik, farklı yönetim basamakları ara­

sında, görevlerin ve yetkilerin basit bir paylaşımı çerçevesinde algılanma­

maktadır. Devlet tekçi (üniter) bir yapıya sahip olmakla birlikte, yer yönünden çoğulculuk ilkesine uygun olarak örgütlenmiştir. Anayasa'da özerklikten sözedilmiş olması, İspanya'yı federal bir devlet durumuna da

getirmiş değildir.

Belediyeler, iller ve özerk topluluklar (Autonomous communities) aynı

anayasa kuralına dayanılarak kurulmuşlardır. Her biri, yerinden yönetim il­

kesine uygun bir biçimde, yerel toplulukların çıkarlarını gözetmek, işlerini

yönetmek erkine sahiptirler. Parlamentonun, yerel birimlerin bu yetkilerine

karışması söz konusu değildir. Bununla birlikte, bölgelerin, yani özerk toplu­

lukların durumu, belediyelerle illerden biraz ayrılmaktadır. Bölgelerin özerk­

likleri, özel özerklik sözleşmeleri ile düzenlenmiş durumdadır. Bölgeler, tam bir siyasal özerklikten yararlanmaktadırlar. Aldıkları kararlar, koydukları

kurallar yasa gücündedir.

Merkezin, yerel birimler üzerindeki vesayet yetkileri tümüyle kaldırıl­

mıştır. Yeni düzenlemede, il özel yönetimlerinin önemi giderek azalırken, be­

lediyeler ve özellikle özerk topluluklar, önemli yerinden yönetim kuruluşları

olma niteliğini kazanmaktadırlar.

1978 tarihli Anayasa, amacını, "İspanyolların ve İspanya'daki bütün

halkların, insan haklarını, kültür ve geleneklerini, dillerinin ve kurumlarının kullanılmasını güvenceye bağlamak, kendisini oluşturan ulusal toplulukların

(nationalite) ve bölgelerin özerklik haklarını, aralarındaki dayanışmayı tanı­

mak ve güvence altına almak" olarak açıklamıştır.

(4)

14 ÇAGOAŞ YEREL YÖNETİMLER

Her ne kadar yerel yönetimler yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yönetilmekte iseler de, yerel düzeyde yerinden yönetimin genel çerçevesini bölge yönetimleri ile merkezı yönetim belirlemektedir.

1985 TARIHLI ÇERÇEVE YASADAKİ ILKELER

2 Nisan 1985 tarihli yasa, yerel özerkliğin özünü, yerel yönetimlerin iç örgütlenmelerinin ve bu örgütün işleyişinin oluşturduğunu varsayar. Yasada yer alan temel ilkeler şöylece özetlenebilir:

1. Yerel yönetim birimlerinin neler olduğu anayasada sayılmış ve anaya­

sal güvence altına alınmıştır. Belediye sınırları içinde, semt ve mahalle gibi daha küçük birimlerin oluşturulmasında yetki sahibi olan birimler belediye­

ler ve özerk topluluklardır. Yerel yönetim birliklerinin kurulması konusunda­

ki kural da budur.

2. Yasa, yerel yönetimlere, yerel toplulukları yönetmek, kendilerini ilgi­

lendiren işleri görmek üzere serbestçe örgütlenmek, vergi koymak, kamulaş­

tırma yapmak gibi yetkiler tanımıştır.

3. Yasada, ayrıca şu genel kurala da yer verilmiş: Devlet ve özerk toplu­

lukların parlamentoları, belediyelerin, illerin, adaların ve öteki yerel kuru­

luşların kendilerini doğrudan doğruya ilgilendiren bütün işlere karışmakhak­

larını güvence altına almakla yükümlüdürler.

Yeni yerinden yönetim sisteminin, yerel özerkliğin yalnız kağıt üzerinde

kaldığı Franco döneminden tümüyle farklı olduğu dikkati çekmektedir. Şöyle

ki;

1. Yeni sistem, yerel yönetimleri ve öteki bütün yerel kuruluşları karşı­

lıklı bilgi alışverişinde bulunmağa, işbirliği yapmağa, çalışmaları arasında eşgüdüm sağlamağa ve birbirlerinin yetki alanlarına saygılı davranmağa zor­

layıcı özellikler taşımaktadır.

2. Yukarıda da değinildiği gibi, yerel yönetimlerin kendi görev ve sorum­

luluk alanları çerçevesinde alacakları kararlar ve yapacakları anlaşmalar, üst düzeydeki yönetim basamaklarının denetimine bağlı değildir. Bunlar ancak

yargı denetimine konu yapılabilir.

3. Yargı dışında, yerel yönetimler üzerinde iki denetim yolu daha vardır:

a) Yerel birimlerin eylem ve işlemleri ulusal çıkarlara zarar veren ve anaya­

(5)

sal görevleriyle çelişen bir nitelik aldığı takdirde, merkezf yönetim, özerk top­

luluğun parlamentosuna bilgi verdikten ve Senato'dan karar aldıktan sonra, ilgili meclisleri dağıtabilir. b) İkinci yetkiyi ise, hükümeti özerk topluluk düzeyinde temsil etmekte olan kişi kullanabilir. Bu temsilcinin, İspanya'nın genel çıkarlarına ciddf olarak ters düşen işlemleri durdurmak ve ulusal çıkar­

ları korumak üzere önlemleri almak yetkisi vardır.2 BELEDİYELER

1985 tarihli İspanyol Yerel Yönetimler Yasası, belediyeleri, yurttaşın toplum yaşamına katılımının temel basamağı olarak tanımlamıştır. Bugün İspanya'da 8.082 belediye vardır ve bunlardan 104'ünün (0/0 13) nüfusu 100 binin üstündedir. Nüfusu 10 bin ve daha az olan belediyeler ise, toplam içinde

yalnız % 6.8 oranında yer tutmaktadırlar.3 Belediyeyi, Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinden oluşan Belediye Meclisi (ayuntamiento) yönetir. Meclis üyelerini, belediye sınırları içinde oturan hemşehriler, nispf temsil yöntemi­

ne göre, doğrudan doğruya, gizli oyla ve dört yıllık bir süre için seçerler. Bele­

diye başkanı, doğrudan doğruya halk tarafından seçilebildiği gibi, belediye meclisi tarafından, meclisin kendi üyeleri arasından da seçilebilir. İkinci yön­

tem daha çok kullanılmaktadır. Meclis, belediye başkanını, görev süresi dol­

madan, güvensizlik oyu vererek görevden alabilmektedir.

Meclis üyelerinin sayısı kentin nüfusuna göre değişir. 250 ve daha az nüfuslu yerlerde en az 5; 50.000 - 100.000 arasında nüfusu olan yerlerde

yaklaşık 25 üye seçilir. Her ek 100 bin kişi için bu sayıya bir kişi daha eklenir.

Nüfusu 5.000'i geçen yerlerde, bir Yönetim Kurulu (encümen) kurulması zo­

runludur. Özgün adı Comision de Gobierno'dur. Daha küçük belediyeler için böyle bir zorunluluk yoktur. Yönetim Kurulu'nun üyelerini, Meclis üyeleri

arasından Belediye Başkanının kendisi seçer. Aralarından birini de Başkan

Vekili olarak belirler. Hastalık, görevin boşalması ya da başkanın görevle kent dışında bulunması durumunda, başkanlığa, Başkan Vekili vekalet eder.

Başkan Vekili, Başkanın verdiği görevleri yerine getirir.

Yasa, belediyelerin görev ve sorumluluklarını sayma yolunu seçmemiş­

tir. Yerel topluluğun çıkarlarını şu ya da bu biçimde ilgilendiren her alana be­

lediyelerin karışabileceği noktasından yola çıkmıştır. Kimi görevalanları be­

2 Luciano Parejo Alfonso, "Local Government in Spain: Implementing the Basic Law", Joachim Jens Hesse (ed.), Local Government and Urban Affai~ in International Perspective, Nomos, Baden-Baden, 1991, 469-470.

3 Conseil de l'Europe, Structure et Fonctionnement de la Democratie en Espagne, Strasbourg, 19 Avril 1993 (CDLR/Structures (93) E, 7-9.

(6)

16 ÇAGDAŞ YEREL YÖNETİMLER

lirlenmiş olmakla birlikte, nüfusları 5.000, 20.000 ve SO.OOO'den fazla olan belediyeler için ek görevalanları tanımlanmıştır. Bunlara ek olarak, beledi­

yelere üst basamak yönetimlerce de görev verilebilmektedir. Ne var ki, bu gö­

revler zorunlu nitelikte değil iseler, belediyelerce benimsenmeleri belli ko­

şullara bağlanmıştır.

Kentin sağlık ve temizlik işleri, aydınlatma, parklar ve bahçeler, mezar­

lıklar, ölü gömme işleri, belediye taşınmazlarının yönetimi, ulaşım, trafik za­

bıtası, sergiler ve yarışmalar düzenlenmesi belediyelerin görevleri arasında­

dır. Kent planlaması ve konut, spor, eğitim ve kültür, sivil savunma, turizm, müzeler ve anıtlar, plajlar ve tasarruffonlarıyla ilgili görevler ise, belediyele­

rin üst basamaklardaki yönetim birimleriyle paylaştıkları görevlerdir.

Kurumlar vergisi, emlak vergisi, hizmetler karşılığında alınan harçlar, genel nitelikte olan devlet yardımları ve borçlanmalar belediyelerin başlıca

gelir kaynaklarıdır. Bunlara, motorlu taşıt vergileri, ekonomik etkinliklerin katma değeri üzerinden alınan vergiler, taşınmaz mal değer artış vergileri, harcamalara katılma payları gibi vergiler de eklenebilir. Bu kaynaklarla, İspanyol Anayasası'nın 142. maddesindeki, belediyelere görevlerini yerine

getirmeğe yetecek kaynakların sağlanacağını gösteren kuralın gereği geniş

ölçüde yerine getirilmiş olmaktadır.

İspanya'da, merkezi ve yerel yönetim arasında işbirliği ve eşgüdüm sağ­

lamak amacıyla bir Yerel Yönetimler Konseyi kurulmuştur. Devletin, özerk

toplulukların ve yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşan ve tüzelkişiliğe

sahip bulunan bu Konsey'in buyruğunda yeterli kaynaklar da bulunur. Kon­

sey, yerel yönetimleri ilgilendiren yasa tasarı ve taslakları hakkında görüş bil­

dirir, hükümete öneriler yapar, reform araştırmaları yapar ve yaptırır ve yerel yönetimlere yapılacak yardımların ölçütlerinin geliştirilmesine yardım­

olur.4

Kimi bölgelerde, belediyelerin gelenekselolarak küçük birimlere ayrıl­

mış oldukları görülmektedir. Türlü türlü adlar taşıyan (parroquias, herman­

dades, consejos, cuadrillas) bu birimlerin (entidades de poblacion) tüzelkişi­

likleri vardır ve belediye başkanı ile bir meclis ya da Genel Kurul tarafından

yönetilirler.

İL ÖZEL YÖNETİMLERİ

Anayasaya göre il, kamu görevlerini yürütmek üzere biraraya gelmiş bir belediyeler topluluğunu anlatır. Dolayısıyla, devletin yer esasına göre ku­

4 Eileen Martin Harlaff, "Spain". The Structure ofLocal Government İn Europe, IULA, The Hague, 1987.

(7)

rulmuş bir bölümüdür. Ama aynı zamanda, Türkiye'de olduğu gibi, tüzelkişi­

liğe sahip bir yerel yönetim birimidir. 1927 yılında oluşturulan 50 il bugün de sayıları değişmeksizin varlıklarını korumaktadırlar. İl sınırları, tarihsel, coğ­

rafi, dil, kültür ve din özellikleri dikkate alınarak çizilmiştir. 1987 tarihli ana­

yasa, ilin iki farklı statüsünü birbirinden ayırmağa özen.göstermiştir. Yerel yönetim birimi olarak ili, il meclisi (diputacion provincial) temsil eder.

İl Meclisi, Başkan'dan, meclis üyelerinden ve Yönetim K~rulu'ndan (encümen) oluşur. Başkanın, hem meclisin başkanı olarak, hem de kendine özgü yetkileri vardır. Görev süresi dolmadan, yetersizlik oylaması üzerİne gö­

revi son bulabilir. Başkanı, seçimden sonraki ilk toplantısında meclis seçer.

Meclisi başkan temsil eder. İl meclisi üyelerinin sayısı, Madrid ve Barcelona' da 51'er kişidir. Nüfusu yarım milyondan az yerlerde 25, yarım milyonla 1 milyon arasında olan yerlerde 27, 1 milyonun üstünde olan yerlerde ise 31 üye seçilir. Her seçim çevresi, meclise bir üye gönderir. Geri kalanlar da, seçim çevresinin nüfusuna göre dağıtılır. Hiçbir seçim çevresi, toplam üyele­

rin beşte üçünden daha çok üye ile temsil ed.ilemez.

Yönetim Kurulu, başkan dışında, üyelerin en çok üçte birinden oluşur.

Bu üyeleri başkanın kendisi seçer. Yönetim Kurulu, toplantı gündemini hazır­

lar ve kendisine verilmiş olan görevleri yapar.

İl yönetimleri, köy yolları, tarım, hayvancılık, ormancılık, sosyal yardım,

sağlık hizmetleri ve kültür gibi işlerle uğraşırlar. Temizlik, aydınlatma ve

yangın söndürme gibi konularda belediye meclislerine ekonomik ve teknik

yardımlar sağlarlar. Enerji, sulama ve kredi kurumlarına ilişkin konularda devletle ortaklaşa hareket etmek de ikincil görevlerindendir. Birlikler de kurabilirler.

Bütün belediye hizmetlerinin yeterli düzeyde sağlanması, belediyelerle devlet ve özerk topluluklar arasındaki eışgüdümün sağlanması, il yönetimleri­

nin görevleri arasındadır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere belediye hizmetle­

ri arasında eşgüdüm sağlamak, belediyelere teknik, ekonomik ve tüzel yar­

dımlar yapmak, ilin genel gelişmesine katkıda bulunmak ilin görevlerine eklenebilir.

İspanya'da, ülke yüzeyinde belediyeler arasında görülen hizmet ölçünle­

ri farklılıklarının giderilmesi bir anayasa kuralı olduğundan, nüfusu 20.000'den az olan belediyelere yardım izl~ncelerinin yönetimi de il yöne­

timlerine bırakılmıştır. Bu izlencelerin, aydınlatma, içmesuyu, kanalizasyon, yol ve altyapı hizmetlerinin sağlanması bakımından büyük yararları olmak­

tadır.

(8)

18 ÇAGDAŞ YEREL YÖNETiMLER

İl yönetimlerinin etkinliklerini sınırlayan başlıca etmen finansmandır.

Gelir kaynakları belediyelerinkilere benzer. İller, devletin kendilerine ver­

miş olduğu kimi görevleri de yerine getirirler. Kısmen devletçe desteklenen belediye işlerinin finanse edilmesi ve devlet adına kimi teknik hizmetlerin görülmesi bunlar arasında sayılabilir.

İl düzeyinde devleti temsil eden kişi, validir (gobernador). Bakanlar Ku­

rulu'nca süresiz olarak atanır. Merkezi yönetimin ildeki birimlerinin çalışma­

larını yönetir ve aralarında eşgüdüm sağlar. İllerin önemi, öteki yerel birim­

lere oranla azalmış ve azalmaktadır. Geleceğinin ne olduğunu kestirmek kolay değildir.

ÖZERK TOPLULUKLAR (BÖLGESEL YERİNDEN YÖNETİM)

Yukarıda da belirtildiği gibi, İspanyol Anayasası, "İspanyol ulusunun bölünmez birliği" ilkesini, kendisini oluşturan ulusal toplulukların (nationa­

lite) ve bölgelerin özerklik hakları ile yumuşatmış bulunmaktadır. Bunu ya­

parken, anayasa koyucunun, her iki ilke arasında bir denge kurmak istediği açıktır. Anayasa, bitişik birkaç ilden oluşan bölgelerde yaşayan yerel toplu­

luklarda, tarihsel, kültürel ve ekonomik bağlara dayalı ortak geleneklerin varlığından sözetmektedir.5 Ayrıca, İspanyol Anayasası, bölgelerin temsilci­

lerinden oluşan bir meclis oluşturulmasını istemiştir. Her ilden seçilecek dör­

der ve her özerk topluluğu temsil edecek bir üyenin Senato'ya doğrudan oyla seçilmesini öngörmektedir.

Gerçekte, İspanya'da, Catalunya'ya 1932 yılında, Bask bölgesine ise 1936'da bir ölçüde özerklik tanınmıştı. Özerkleşme süreci tamamlanmadan, 1936-1939 yılları arasında savaş patlak verdi. Aradan, ancak 50 yıl geçtik­

ten sonra, devlet topraklarının 1 7 özerk bölgeye ayrılması tamamlanmış

oldu. Bu topluluklar, ya tarihsel, kültürel ve ekonomik özellikleri ortak olan

komşu illeri biraraya getirmek için il meclislerince kurulmakta, ya da her il­

deki seçmenlerin çoğunluğunu temsil-eden belediyelerin üçte ikisinin girişimi

ile gerçekleştirilmektedir. Yukarıdaki koşullara uymayan ve bir il örgütüne ait olmayan yerlerde parlamento da, özerk toplulukların oluşturulması girişi­

minde bulunabilir. Özerk toplulukların, aralarında federasyon kurmalarına anayasa izin vermemektedir. Bununla birlikte, ortak hizmetleri yerine getire­

bilmek için anlaşmalar yapmalarına engel yoktur. Bunu, kendi statüleri belir­

ler. Onun dışında, her türlü bölgelerarası anlaşmanın parlamentonun iznine

bağlı olduğu görülmektedir.

5 Frank Moderne et Pierre Bon, Les Autonomies Regionales dans La Constitution Espagnole. Economica, Paris, 1981,33-54.

(9)

Her bölgede, o bölgeyi ulusal parlamentoda temsil edenlerden oluşan ve özerklik öncesi kuruluş adı verilen bir meclis vardı. Bölge anayasasını ilk ola­

rak bu meclis onaylamış daha sonra da bölge ölçüsünde bir halkoylamasına sunmuştur. Sonra da parlamentonun onayına sunulmuştur.

Belediye sınırlarında değişiklik yapmak, bölge planlaması, konut, bölge­

sel ölçekteki bayındırlık işleri, turizm, tarım, hayvancılık, ormancılık, çevre koruma önlemlerinin uygulanması, bölgesel önemi olan tarihsel yapıtların kurulması, sulama işleri, özerk toplulukların görevleri arasındadır. Bu toplu­

lukların devletle paylaştıkları görevler de vardır. Ama iki kuralın önemle uy­

gulandığı görülmektedir: Birincisi, kültürün geliştirilmesinin devlet görevi ol­

ması; ikincisi de, ulusal çıkarların korunması bakımından ulusal yasaların,

bölgesel yasaları bütünleyici nitelikte olmalarıdır.

Her bölgenin parlamentosu, yasama meclisi ve kendine özgü mahkeme­

leri vardır. Bölge parlamentosunun üyeleri geneloyla, nispı temsil yöntemine göre, doğrudan halk tarafından dört yıl için seçilirler. Meclis kendi üyeleri

arasında bir başkan seçer. Bölge parlamentosu üyelerinin seçiminde, bölge­

nin türlü kesimlerinin temsiline olanak verilmesine özen gösterilir. Her il bir seçim çevresi oluşturur. Bölge parlamentosunun seçtiği başkan, bölgenin Yö­

netim Kurulu'nu (kabineyi) belirler. Anayasaya göre, her özerk toplulukta, devlet hizmetleriyle özerk toplulukça görülen hizmetler arasında eşgüdüm sağlamakla görevli bir devlet temsilcisi bulunur. Yönetim Kurulu, başkan ile

sayıları 1 O'u geçmeyen üyeden oluşur. Kimi bölgelerde başkan yardımcılıkla­

da vardır. Bölgeler kendilerine ait vergilerden yararlanırlar. Servet vergi­

leri, eğlence vergileri, satış ve tüketim vergileri, taşınmaz malların el değiştir­

mesinden alınan vergiler başlıca gelir kaynaklarıdır. Devlet vergilerinden belirli bir payaldıkları gibi, bölgelerarası eşitsizlikleri azaltmak için kurul­

muş özel bir fondan da yararlanırlar. Konut konusunda da, devletten doğru­

dan doğruya yardım görürler.

Bölge yönetimlerinde siyasal açıdan sorumluluk taşıyan kişi, özerk toplu­

luğun başkanı olan kişidir. Başkan, Yönetim Kurulu'nun çalışmalarını yönetir ve aralarında eşgüdüm sağlar. Özerk topluluğu temsil eder. Parlamento, hem

başkanı, hem de Yönetim Kurulu üyelerini denetlemek yetkisine sahiptir. Ge­

rekli görürse, görev süreleri dolmadan başkanın ve Yönetim Kurulu üyeleri­

nin görevden ayrılmalarını isteyebilir. Parlamento tarafından seçilen başka­

nın atanması işlemi Kralın onayı ile kesinleşir.

Özerk topluluklardan, illerden ve belediyelerden oluşan yerel yönetim yapısının öğeleri İspanya'da eşit durumda değildirler. Aralarında, yetkiler

(10)

20 ÇAGDAŞ YEREL YÖNETİMLER

yönünden bir hiyerarşi olduğu açıktır.6 Özerk topluluklar, yasa yapma, yasa

değeri taşıyan kurallar koyma yetkisine sahiptirler. Bölge yönetimlerinin ya­

sama erkinin sonuçları olan bt, işlemler sadece anayasaya uygunluk deneti­

mine konu yapılabilirler. Ayrıca, hükümet de, kimi konularda, Danıştay'ın görüşünü aldıktan sonra belli bir denetim uygulayabilir. Bölge yönetimlerini ilgilendiren yönetsel anlaşmazlıkların çözülmesi için özel bir kurumsal yapı

da oluşturulmuştur. Finansman ve bütçe konularındaki denetimi Sayıştay

uygular.

İspanya'da, özerk toplulukların sayısı 17'dir. Bunların ülkenin bütün yü­

zeyini kapsamakta olmalarına bakarak, İspanya'ya özerk topluluklardan olu­

şan devlet ya da birleşik devlet (that compose) adını verenler vardır.7 Bunlar, aynı zamanda, İspanyol sistemini, yarı federal bir sistem olarak görmekte ve federal devlet ile bu tür bir devlet sistemİ arasındaki başlıca farkın, öz değil,

derece farkı olduğu görüşünü dile getirmektedirler.8

SONUÇ

Yeryüzündeki demokratikleşme eğilimleri, yerel toplulukların kendi kendilerini yönetmesi anlamına gelen yerinden yönetim kuruluşlarına duyu­

lan ilgiyi giderek artırmaktadır. Küreselleşmeden sık sık sözedilen bir dö­

nemde bile, yerinden yönetim önemini ve güncelliğini korumayı sürdürüyor.

Küresel düşünmek, yerel davranmak (think globally, act locally) savsözü,

küreselleşme eğilimleri ile yerelliğin bağdaştırılması zorunluluğuna dikkat çekmek için kullanılmaktadır.

Etnik yapısının özelliklerinin bir sonucu olarak, tarihsel gelişim süreci içinde İspanya, yerellik ve yerinden yönetim konusu ile çok yakından ilgilen­

rnek zorunda kalan bir ülkedir. Hem iç, hem de dış dinamiklerin gelişme

seyri, İspanya'ya 1978 anayasa değişikliğinin ardından, belli bölgelere özerk statü tanınması yolunu açmıştır.

Gerçekten, Avrupa kıtası, bugün yalnız tekçi (üniter) ve federal devlet­

lerden oluşmuyor artık. Bunlara bir de bölgesel ya da bölgeselleştirilmiş dev­

6 Philippe de Bmyeker. "Le rôle politique et institutionnel des regions dans les Etats federaux ou regiona­

lises" , Conferenee sur la Regionolisation en Europe: Bilan et Perspeetives, Geneve, 3-5 Juin 1993, Con­

seil de l'Europe.

7 Philippe de Bmyeker, a.g.y.

8 Philippe de Bmyeker, a.g.y.

(11)

let (etat regionalise) türü eklenmiştir. Tekçi devletlerde devletin tek egemen

varlığı söz konusu olduğu halde; federal ve bölgeselleştirilmiş devlet sistemle­

rinde, devlet, birbirlerinden farklı ve az ya da çok kendi başlarına buyruk, yarı egemen birimlerden oluşmaktadır. Birincilerde, yerel ve bölgesel yöne­

timler, tekçi egemen devlet yapısı içinde sınırlı bir yönetsel özerklikten yarar­

landıkları halde; ikincilerde, yürütmenin yanı sıra, yasama ve yargı erklerini de merkezle bir ölçüde paylaşmaktadırlar. Bu yönden, Almanya, İsviçre, Avusturya ve Belçika gibi federal ve İspanya ve İtalya gibi bölgeselleştirilmiş devletlerle, 1980'lerdeki bütün yerelleşme ve bölgeselleşme çabalarına kar­

şın geleneksel merkeziyetçi ve tekçi yapısını korumakta olan Fransa arasında

temel farklar vardır. Öte yandan, federe devletlerle bölgeselleştirilmiş dev­

letler arasındaki farklılıklar, ikincilerde yasama erkinin kullanılması açısın­

dan bölgeLerin özerkliğinin daha sınırlı olması ve merkezı karar alma organ­

larının çalışmalarınfl bölgelerin daha az oranda katılmasıdır. Bu alandaki

çalışmalar ve uygulamadaki gelişmeler, Avrupa Konseyi, Avrupa Topluluğu

gibi uluslararası kuruluşLar çerçevesinde sürdürüLmektedir. Ve ayrı bir yazı­

nın konusu olacak ölçüde önemlidirler.

Demokratikleşme süreci içinde, İspanya, yerinden yönetim doğrultusun­

da önemli adımlar atmış ülkelerin başında gelmektedir. Bir yandan, yerel yö­

netimlerini yeniden düzenleyecek yasaları çıkarmış ve uygulamaları başlat­

mış; bir yandan da, özerk topluLuk adı altında bölge yönetimleri oluşturarak

ülkenin sosyo-kültürel yapısından doğan huzursuzLukları giderrneğe çalışmış­

tır. Yapılan düzenLemeler, yönetsel yerinden yönetimle siyasal yerinden yö­

netimin bir karışımının İspanya'nın yeni sisteminin başlıca özelliği olduğunu

düşündürmektedir. Yerinden yönetimlerin özerkliğini bugün bile geniş öl­

çüde hazmedememiş olan Fransa'ya bakarak9, bunun önemli bir gelişme ol­

duğu belirtilebilir.

Ama kuşku yok ki, İspanya, bu düzenlemelerle yerinden yönetim sorun­

larının tümünü çözebiImiş değildir. Örneğin, özerk topluluklarla ilgili düzen­

lemelerde, bölge halkının istencinin ön planda tutulması sonucunda bölgeler

arasında birçok açılardan var olan eşitsizliklerin büyüdüğüne dikkat çekil­

mektedir.10 Bölge sınırlarının belirlenmesinde, bölgeden bölgeye büyük fark-'

lılıklar vardır. 17 özerk topluluktan Tsi, yalnız bir ili kapsamakta olduğu

9 Thierry Coudert, La Republique FOOdale: Ces Nouveaux Princes qui nous gouvernent, Editions de la Table Ronde, Paris, 1991.

10 François d'Arcy et Mariano Baena del Alcazar, Decentralisation en France et en Espagne, Evonomica, Paris, 1986, 172-174.

(12)

22 ÇAGDAŞ YEREL YÖNETİMLER

halde, ötekiler birden çok ili içine almaktadır. Öte yandan, özerkleşme süre­

cinin işleyişinde devletin sahip bulunduğu yetkiler son derece sınırlıdır. Buna

karşın, yenİ düzenlemelerin, etnik sorunların kronik boyutlara vardığı Bask yöresi gibi topluluklarda şiddet olaylarının azalmasına ve sağlanan hak ve özgürlüklerin belirli bir rahatlamaya yol açması, sistemin başarısı olarak de­

ğerlendirilmektedir. Benzer sorunlarla karşı karşıya bulunan ülkemizde, İspanyol deneyiminin hangi özelliklerinden ne ölçüde dersler çıkarılabilece­

ğinin İncelenmesi kanımca önemlidir. Bunu yaparken, elde edilen olumlu ve olumsuz sonuçların nesnel bir karşılaştırmasının kaçınılmaz olduğu açıktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sekonder amiloidoz, reaktif amiloidoz ya da AA Tip amiloidoz olarak adlandırılan amiloidoz türü genelde kronik inflamatuvar hastalıklarda görülür.. Daha önceleri

 2.İdari yönden ; yerel nitelikteki kamu hizmetleri. ile iktisadi, ticari,kültürel ve

 b) Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak

mahalle vatandaş meclisleri doğrudan bölge veya kent konseylerine ve dolaylı olarak bölgesel konsey ve parlamento seçimlerine aday gösterebilirler; mahalle, mahallenin daha

“Ülkemizde 2014 yılında yapılan Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması raporuna göre; ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde

Petit Palais des Champs-Elysées, vient de s’ enrichir d’une importante collection d’ œuvres de Ziem; il convient d’ajouter que, cette bonne fortune, il la

Aziz naaşı 20 Kasım Pazartesi i bugün) saat 12.30’da TRT İstanbul Radyosu nda yapılacak törenden sonra, ikindi namazını müteakip Levent Camii’nden alınarak,

5393 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 18’inci maddesinin (c) bendinde ise; belediyenin imar planlarını görüşmek ve onayla- mak, Büyükşehir ve il belediyelerinde