• Sonuç bulunamadı

Nogay Trkleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nogay Trkleri"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EDiTÖRLER

HASAN CELAL GÜZEL

PROF. DR. KEMAL ÇiÇEK

PROF. DR. SALIM KOCA

(2)

NoGAY TüRKLERi

NESRİN GÜLLÜDAG

FlllAT ÜNIVERSITESI FEN-EDEBIYAT FAKÜLTESI/ TORKIYE

NOGAY ADI VE NOGAY BOYLARI ..

ogay ktlimesi bir

şahıs adı

olup,

1270-1299

yıllarında Altın

Ordu'da büyük bir nüfuz

kazanmış olan bir emirclir. Ona tiibi olan il

ve uruglara Nogay adı verilmiştir.' Jyrkankanllio'ya

gö-re, Nogaylar Cengiz Han'ın ahfadıdır.

2

Rasony'e ve

Gro-usset'e göre, Nngay Cuci ailesindendir.3 Togan'a göre,

Nogay, Çingiz

Han'ın torunlarından

Berke

Han'ın baş­

kumandanı

olan Nogay

Han'ın kurduğu

birlik

etrafında

toplanan Türk Tatariara verilen bir addır.

4

Boy

adları,

Türk rarihi ve etnolojisi

araştırmalarına

giren

konuların

en önemlilerinden

sayılmaktaclır.

Türk-lerle remasta bulunan

komşu

kavimler çok eski

devirler-den beri Türk

boylarının adlarını

tespit

ermişler

ve

bu-nunla bu

boyların

birbirine olan

yakınlık

ve

kardeşlikle­

rini

öğrenmeye çalışmışlardır.~

Howorr'a göre tarihi

çağhrdan Moğol istilasına

ka-dar geÇen uzun

z~man içinde Nogaylar, Kanklı, Uz ve

Peçenek Türk

boylarından sayılmışlardır.6 Nogayların doğu urukları

daha çok Mangıt adı ile bilinirdi.

7

Nogay-lar; Rasony,H Çay,9 ve Sümer'e

10

göre

Mangıtlar olarak anılmaktadır.

Nogaylar için bu iki

adı

bir arada

Mangıt­

Nogay

şeklinde

kullanan kaynaklar da

bulunmaktadır. ı 1

M. Saminoff, Nogayların Peçeneklerden geldiğini,

12

Polovcsi ve

bazı

Rus tarihçileri ise,

Moğolların

bir kolu

olduklarını ileri sürerler.1

;

Özergin'e göre Nogay

ulusu-nun

çekirdeği, başta

Peçenek boyu olmak üzere

Kıpçak

Tokiız (Toguz), Urak, Yedicek, Yeclişkol (Yedişkul),

Ye-disan ve Yembulak. Saadet

Çağatay

ise uruk

adlarını şöy­

le verir:

15

Kazak,

Kazanuvlı, Kanlı,

Kireyit, Kongrat,

Kıtay,

Kumuk,

Kıpçak, Kırk, Mangıt, Ongıt,

Bürkit,

Nayman, Türkpen, Uysin,

Uygır.

Baybek ise,

Nogaylar-ın Kıpçak, Kanlı,

Kirkez,

Kıtay,

Nayman, Min, Kirey; ·

Argın, Tabın, Mangıt,

Cangalbayk,

Alcın,.Salayut,

Cala-y

ır, Konrat gibi uruklardan teşekkül ettiğini söyler.

16

Baddeley

Nogayları sekiz ana kabileye ayırır.17

Evliya

Çelebi de türlü Nogay

boylarını

bilmekte,

Kırım Hanlı­ ğı'ndaki Nogayları

en küçük oymaklarakadar

tanımak­ tadır.

Bunlar Ulu Nogay, Kiçi Nogay,

Adı!

Nogay,

Nev-ruz

İli

Nogay, Çoban

İli

Nogay, Ormemetli Nogay.

1

H

Uzunçarşılı'ya

göre Nogaylar; Ulu Nogay, Mansurlu,

Küçük Nogay ve Ş ı dak Tamgası

olmak üzere dört kısım­

dır.19 İnan ise soy ve uruk adları bakımından

Karakal-paklar, Özbekler, Kazak

Kırgızları, Başkurtlar ve

No-gaylar arasında

hiç bir fark

olmadığını, Karakalpakların

XVI. asra kadarİdil ve Ural havzalarında

Nogaylada

be-raber yaşadıklarını söyler.

20

Kundurlar da Kafkasya'dan

İdil deltasına göç edip,

orada

yerleşmiş

Nogaylara çok

yakın

bir Türk

boyu-dur.2ı

Kundurlar,

Şi'i'

Müslüman olup

Karaağaç

Nogay-ları olarak da adlandırılırlar.22

Osmanlı Devleti'nin

1543

yılına ait tahrir

defterle-rinde

kayıtlı

dört Tatar grubundan biri de Bozapa

(Boza-ta) grubudur. Bozapa Tararlarının Nogay Türklerinden

olma ihtimali çok büyüktür.2

>

Kaşgarlı

ise

Tatarların bozkırında dağınık

olarak

yaşa­

yan bir çok

Kıpçak

uruk ve

bo-yundan

oluşmuştur.

Geçen

yüz-yıldan

beri tespit

edilmiş

No-gay boy

adları şunlardır.ı4 Açı­

kulak Nogay, Ak Nogay,

Alçın,

Argun,

Barın,

Burcak,

Canbu-lat, Cambayluk,

İrdişan,

Kara-ağaç (Karagaş),

Kara

Mırza,

Ka-ra Nogay, Kacay Kasay

(Hıtay),

Kazbulat,

Kıpçak,

Kundur,

Ma-may,

Mangıt,

Mansur, Nevruz,

Ordamambet,

Şırın, Tohcamış, Kafkasya. cıbanca. {18. yy)

Asya'nın

kuzeyinde

yaşayan

on

Türk kabilesinden biri

olduğu­

nu,

şimdi

bu kabilelerio

Kırım

ve Nogay olarak

anıldığını

söy-ler.

24

Devlet, Nogay

boylarını

üç grupta inceler. Ak Nogay,

Kara Nogay ve

Kazak,

(Kanglı,

Kereyit,

Uygır,

Kumuk,

Nay-man).

25

Bazen yeni

reşekkül

et-tiği

nden şüphe olmayan bir

ka-bile

birliğinde,

gayet eskibir

Türk kabilesi küçük bir oymak

suretinde

karşımıza

(3)

çıkmakta-dır. Kıpçak

ve

Kırgız

kabilelerinde oymak

adı

olarak

Nogay'a

sıkça

tesadüf edilmektedir.

26 ·

Yim-Cim,

Kaz:ıkisran'da,

Ural eyalerinde bir

ırmak­ tır.

XIV-XV.

yüzyıllarda

bu

ırmak kıyılarında

Nogay-Mangıt boyları

göçüp

konarlardı.

Buradaki Nogaylar,

Kırım Hanlığı'na

gittikren sonra

Cımboyluk

boyu

adını aldılar. 27

Günümüzde

çoğunluğu Başkurdistan

Özerk

Cum-huriyeti'nde

yaşayan

ve Tarar Türkçesi kullanan

Nogay-haklar, XVIII.

yüzyılda Hıristiyanlığa

giren Nogay

Türklerinin

corunlarıdır.

111

N

OGA YLARIN

TARİHİ

Nogay'ın

siyaset sahnesine

çıkışı Altınordu'nun

en

önemli

olaylarındandır.

Nogay, han ailesiyle olan

yakın akrabalık bağları

ve Hülagu ordusuyla

yapılan

muhare-takdim eder. Yemekleri, içkileri,

altın gümüş

ve

kapları

memnuniyetle kabul eden Nogay

sıra

elbiselere gelince

elçiye sorar. "Bu

şapka fenalıklardan başı

koruyabilir mi?

Onu süsleyen inci ve

kıymerli eaşlar yıldırımdan

koruya-caklar

mı?

Bu

kıymetli

elbiseler

insanın sıhhati

için

fay-dalı mı?"

Ona

armağan

edilen elbiseyi ve

şapkayı,

neza-ket

icabı,

bir kaç dakika giydikren sonra

çıkarıp

kendi-sinin koyun ve köpek derisinden

yapılmış

elbisesini

gi-yerek

ağır

bir

sıkıncıdan kurtulmuş

gibi oh diye bir

ne-fes

almışcır.

39

Bu olay,

Nogay"ın ki~iliğine ışık tutması

açısından

dikkare

değerdir.

Nogay, XIII.

yüzyılın onalarından

beri, kendine

bağlı

birliklerin

başında,

devlecin bir çok askeri

seferle-rine

katılarak

iradesi,

başarıları

ve

zekasıyla yükselmiş­

tir. Nogay'

ın

güçlenmesiyle ( 1267 -1300) ona

bağlanan­

lar da giccikçe

çoğalır,

nüfuslan arrar. Topluluk

yayılıp

iyi odaklarda yer tutar.

Hayvancılıkla

ilgili olarak

üre-cimleri artar. Merkez idaresi,

Moğol

darbesiyle

çökmüş Kıpçak

ilinden

bir çok ropluluk,

Nogay'ın

çevresin-de

coplanır.

1 299'da Dinyeper,

Kö-kenlik

adı

verilen yerde ikinci bir

muharebede

Tokı:a'ya yenilmiş

ve

askerleri

tarafından cerkedilmiştir. Oğulları

. ve askerleri gün batarken

kaçmaya

başlarlar. Yaşlı

Nogay

yal-nız kalır:

10

bede tümen beyi

sıfatıyla Moğol

bir-liklerini

başarıyla

sevk ve idare

et-mesi sayesinde devierin en yüksek

mevkilerine

çıkmıştır.

Büyük

ceşki­ latçılık

kabiliyeti, seeiyesinin

sertli-ği, şiddete

remayülü, kuvvet ve

ser-vece

karşı

büyük bir

hırs

besleyen

Nogay'a

geniş

imkanlar

açmıştı.

Al-cınordu'nun

siyasi

işlerine

durma-dan

karışmak

sureriyle Nogay bir

çok

anlaşmazlıklam

sebep

olmuş­

rur.29 N.

İ.

Veselovski, Nogay ve

Zamanı adlı

eserinde Nogay için

şunları

söylemektedir. "Asker!·

işler­

de tecrübe sahibi

olduğu

için bir

yandan

Altınordu'nun tOpraklarını Arkt:t·Karaç:ıy, mezar ıaşı, (lO. yy)

Kırk yıl

önce muzaffer

orduları­ nı

Visrül nehrine ve Meriç'e kadar

sevk eden ve bir gözünü

İran'da

kay-beden ihtiyar vezir

şimdi savaş

ala-nında yalnız başınaydı.

Hiç

kımıl­

damadan

acının

üstünde muhkem

arttırmış,

bir yandan dadevlerin

dağılmasına yardım

ec-miş,

bu suretle bilmeyerek

Altınordu'ya

ilk darbeyi

in-dirmiştir"

10

Zaten

Altınordu

ilk

kuruluşunda

bile

inhi-liil

unsurlarını

içinde bulunduruyordu.

Kırım'a

ve

Tu-na'ya mudak hakim olan Nogay ve

Ordas.ı

Ak Orda ile

Kök Orda

hanedanı arasındaki

rekabet bu inhiHilin ilk

tohumları

idi.

31

Nogay, Mengü Timur'un ölümünden sonra,

Altınor­

du

tahtına çıkan

Tuda Mengü (1280-1287) Tulabuga

Han

zamanında

da (1287-1291) müscakil bir hükümdar

rolünü

oynadı.32 Kırk

üç sene hüküm süren Nogay,

33

hü-kümdarları istediği

gibi tahta indirip

çıkarcmaktaydı.3

4

Tokca'nın

(1290-1312) ilk

yıllarında

Nogay

istediği şekilde

hüküm

sürmüştü.

Bahadır

ve gayretli bir zat olan Han Tokta'dan,

35

ka-çan asi emirleri kabul

ermiş,

bu suretle

aralarında savaş çıkmıştı.

Uzun ve çetin bir mücadeleden sonra Nogay

or-dusu bozguna

uğramışcı.

36

Bir

kısım

halk,

Nogay'ın

et-rafıpda toplanmış

ise de

asıl

hakimiyet hana

geçmiştiY

Nogay'

ın,

1273'ce Mihail Paleogos'un

kızıyla

evlen-diği38 sırada

Bizans tarihçisi Georgii Pachymeris'in

ver-diği

bilgiye göre

şöyle

bir olay

olmuştur.

Bir gün Bizans

elçisi ona

imparatorluğun armağanı

olarak çok

pahalı

bir

elbise, türlü türlü

tadılar,

yemek,

hoş

kokulu

şaraplar

oruran Nogay'

ın,

ak

düşmüş

gür ve

dağınık saçı

gözünü

örtüyordu. Sonu

gelmiş, gücü·tükenmişci. Tokt:ı

ordu-sundan bir Rus

yanına

gelince Nogay ona

şöyle

seslendi:

-"Ben

Nogayım

beni öldürmeden

Tokra'nın yanına

gö-tür,

kulağına

söyleyecek bir çift sözüm var." Her ne

ka-dar bunu söyledi ise de Rus dinlemedi,

başını

keserek

Tokca Han'a götürdü.

-İşte, Nogay'ın başı

dedi. Tokta, Rus'a sordu:

-Bunun

Nogay'ın başı olduğunu

nereden,

biliyor-sun? Rus;

-Kendisi bana söyledi, dedi, hatta öldürmeyip size

göcürmemi söyledi. Ben ise,

işini

bitirdim. Tokca, bu söz

üzerine çok

kızdı.

Böyle büyük

şerefli

insana

saldırarak

kendisine teslim

etmediği

için Rusu

öldürttü".

4

ı

Bu kadar kudredi olan

Nogay'ın

niçin yönetimi

açıkça

kendi eline

almadığı,

kendisini han ilan

etmediği

sorusu ortaya

çıkıyor. Moğolların bulunduğu

siyasi

şart­

lar

alcında

bunun

anlaşılması kolaydır.

Bu devirde

Cen-giz Han

adının

ve onun sülalesinin otoritesi o kadar

kuv-vetliydi ki,

yalnız

Cengiz Han sülalesine

bağlı

bir

kişinin

han

olabileceği

konusundaki inanca

karşı

gelebilecek bir

kimse

çıkamazdı.

XIII. ve XIV.

yüzyıllarda

bu inanç

kuv-vetle devam etmekteydi.42

Nogay'ın

kendini han ilan

et-memesi, Cengiz Han soyundan

olmamasındandır.

43

(4)

Akordu beyi Edige Bey, Nogay ordusunun

b~ına

da

oğlu

Nureddin'i getirdi. Nureddin

Mırza

da Nogay

or-dusunu

bağımsız

bir devler haline getirdi. XIII.

yüzyılın

ikinci

yarısından

beri

artık

ulus, boylar

birliği

diye

ta-nımlanan

bu yeni

topluluğa

kurucusunun

adıyla

Nogay-lı,

Nogay ulusu, Nogay ordusu, Nogaylar denmektedir.

!ardır.

1632'de ise IV.

Murad'ın

emriyle Dobruca Nogay

Tatarları,

Eflak ve

Bağdan voyvodolarıyla

beraber

Lehis-tan üzerine

akın yapmışlardır.

Yine

aynı

kuvvetler,

Ka-zaklar üzerine de

akın yaptılar.

1636

Şubatı'nda Kırım hanlarından

inayer Giray,

Nogayları

kendisine iraat edip

serkeşlik

erinemek üzere, kendi

topraklarında

iskan

er-cirdi.52

XVII.

yüzyılda Bağdan Voyvodası

Seefao

Tomşa'mo

memleketten

çıkarılıp

40 bin

kişilik

Leh ve Rus kuvvetiyle

yerine Konstantin'in voyvoda

yapılması

üzerine,

Osmanlı

hükümetinin

isteğiyle İsken­

der

P~a.

Nogaylada birlikte

bunlara

karşı sav~mış, mağ­

lup ederek

Tomşa'yı

tekrar

makamına oturtmuşlardır.53

XVI.

yüzyılda

Rus

Çarlı­ ğı,

Kazan

Hanlığı'nı yıktıktan

sonra, Nogay ülkesine iyice

yakl~mış

oluyordu.

Yüzyıllar­

ca Müslüman

diyarı

olan

memleketleri zaptedip, cami

ve mescideri

yıktılar,

ahaliyi

kitle halinde öldürdüler.

No-gay

mırzalarından İstanbul'a

gelen elçiler Ruslar aleyhinde

şikayecı:e

bulundular.

Türk-Rus münasebetindeki ilk

ger-ginliklerden birisinin sebebi

budur.

44 Kafkasya, tabanca, (19. yy) doğru Kırım Hanlığı,

XVII.

yüzyılın ortalarına

bir

kı­

sım Nogayları bacı

Tuna'ya göç ettirdi.

54

XVIII.

yüzyıl­

da

Kırım Hanlığı,

bir

kısım Nogayları

yeniden göç

etti-rip Özi ile Aksu

ırmakları arasındaki bozkıra yerleştirdi.

Diğer

yandan Yedisan ile Burçak

boyları

(11.794

kişi).

ise Rus

baskısına dayanamayıp,

1769-1770

kışında

on-ların

hakimiyetini

tanımak

zorunda

kaldı.

55

1558

yılında

Rus elçisi Moskova'ya

gönderdiği

ra-porda, "Nogaylar tamamiyle harap oldular, iflas ettiler.

B~larını

nereye

sokacaklarını

bilmiyorlar. Buhara veya

Kırım'dan

hangisine gideceklerini tayin edemiyorlar.

Fa-kar son günlerde

Kırım tarafını

seçtiler", diyordu.

45

No-gay

mirzaları; Kırım Hanlığı'na

ve

İstanbul'a

elçiler

gön-dererek Ruslar

hakkında şikayette

bulundular.

İstanbul

ise Nogay

mirzalarına

iyi niyet

mektupları

gönderdi.

46

XVI.

yüzyılda

Don ile Volga nehirleri

arasına yapı­

lacak kanal

işine Kırım hanının isteğiyle

30 bin Nogay

katılmıştır.47 Osmanlı

Devleti'nin Astrahan seferi

sıra­ sında Osmanlı

ordusuna 30 bin

atlı

Nogay da

katılmış­ tır.

Tarihte XV-XVI.

asırlar Nogayların,

Kazaklar,

Kır­ gızlar,

Karakalpaklar ile

komşu

olarak, onlarla

sıkı bağ­

lar kurarak,

alış-veriş

yaparak,

akrabalık ilişkileri

kura-rak

yaşadıkları

zamaolar diye bilinir. Bu zaman Orta

As-ya Türk

halklarının destanlarında

da

Nogay vaktr

(çağı)

diye

belirtilmiştir.'

18

1601

yılında

ikinci kez çok büyük

bir

kıtlık

olur. Bir

kısım

Nogaylar Kuban ve

Kırım

ta-rafına

göçerken, geride kalanlar

yayık havzasında

Rus-lada

döğüşmeye

devam ederler. O

yıl,

halk

arasında

on

yiiz bin

Nogay'ın

iflas

ettiği,

kahraman Ormembet

Beğ'in

ö1-diiğii yıl

olarak bilinir. Ruslara

karşı

yürütülen bu

müca-deleleri anlatan Çora

Batır Destanı,

Ceyhun

ırmağından

Kırım'a

kadar her yerde söylenir.

49

Osmanlı

Devleti, Nogaylara

karşı,

askerle bir kaç

paşa

gönderir. Nogaylar kaçarlar; bir

kısmı

Özi'yi

geçe-rek

Kırım'a,

bir

kısmı

ise Ten

ırmağı kenarına yerleşir.

so

Evliya Çelebi; Özi nehrinin

yakınındaki

Özi kalesinden

şöyle

bahseder: "B

uranın bulunduğu

yer biraz yüksek

ol-makla beraber yer

altında

iki bin adet

buğday,

arpa,

çav-dar

kuyuları vardır

ki

ağızları

dar, dipleri yüz adam

ala-cak kadar

genişt:ir.

Asla

bağ,

bahçe ve bir adet dahi

ağaç

yoktur. Üç yüz adet Karadayak

adı

ile

tanınmış

Nogay

Tatarlarının obaları vardır" .~1

1629'da

Kırım hanı

ve Nogay kuvvetleri üç koldan

Kuban

ırmağı

çevresindeki Nogaylar, Karadeniz'in

kuzeyinde Rus hakimiyetini

yerleştirmekle meşgul

olan

General Paternkin'in

hazırladığı tuzağa düşürülerek kı­ yıma uğramıştır.

General Paternkin'in emriyle General

Aleksandr Suvorov 0729-1800),

Kırım hanı Şahin

Gi-ray'ın

tüm siyasi

haklarını

Çariçe Katerina'ya

bıraktığı­ nı

bildiren mektubunun

okuoacağı

bir

toplantı

düzenle-diğini

duyurarak, bu vesileyle

vereceği şölene

bölgedeki

bütün Nogay beylerini ve ileri gelenlerini

çağırmıştı.

Bunun gerçek

olduğunu

sanan Nogaylar,

toplantıda

bu-lunup Ruslar ile birlikte yiyip içip

eğlenirken,

öte

yan-da

hazırlanmış

plan

gereğince

köylere

dağılan

birlikler

de Nogay

halkını kırmaya giriştiler.

Bu beklenmedik

saldırı

üzerine Nogaylar,

karşı

koymaya

kalkışrılarsa

da,

hazırlıklı

Rus askerleri,

onları

üstün silah gücüyle

peri-şan

etti.

Kadınlar, y~lılar,

çocuklar süngülendi. Pek çok

Nogay, Rus elinde can verdi.

Bazı

aileler,

düşman

eline

geçmesin diye

çocuklarını ırınağa attılar.

Sonunda

tes-lim

olanların

bir

kısmı

U ral bölgesine, Hazar

bozkırma

sürüldüler.

56

Yüzyılın b~larında Kırım Hanlığı'nın

Özi ile Aksu

arasındaki bozkıra yerleştiediği

Nogaylar orada

durama-dı

ve 1788

yılında,

yeniden Kuban

ırmağı havzasına

döndüler. Bu göç ve

dağılma

bütün

yüzyıl

boyunca

sü-rüp gitti.

XIX.

yüzyılda

da

dağılma durmadı.

Bir

kısmı

Azak

yanına

geçip Ten ile Kuban

arasında yerleştiler.

Bir

kıs­ mı

ise

Bükreş Barış Anl~ması'na

uygun olarak

Türki-ye'ye geldiler.

Kırım savaşından

sonra (1853-1856),

Be-sarabya'dan göçüp

gelmiş Kırım Tatarları

ile birlikte

(5)

hükümeti

onları

Orta Anadolu'da daha çok

Eskişehir

yöresinde

yerleştirdi. Aslında çekcikleri bu acıların

te-melinde

Rusların yüzyıllardır

sürdürdükleri

böl. parrala.

hükme/

politikası

yatmaktadır.~-YAŞADIKLARI CoGRAFYA

Nogayların çoğunluğu, Kuma ve Terek ırmakları

arasında Nogay

bozkırlarında, Çeçen,

İnguş ve Karaçay

Özerk

bölgelerinde,~

11

İdil Nehri, Aral Gölü ve Sir

Der-ya

ırmağına kadar olan geniş sahada,59

Stavropol

vilaye-cinde,

Dağıstan

Muhcar ülkesinde, roplu olarak

Astra-han ülkesinde, Krasnador ilçesinde/"

1

Kuzey

Kafkas-ya'ı.la,61

Hazar

bozkırlarında, Kırım ve kuzeyinde, Barı

Türkiscan'da, Litvanya'da, Bulgariscan'da, Dobruca'da,

Romanya (Köstence),

02

ve Türkiye'de

61 yaşamaktadırlar.

. l783'ce,

Kırım,

Rusya

tarafın­

dan ilhak edilince, Nogaylar kideler

halinde gelip, Dobruca'ya

yerleşmiş­

lerdir.(,.l

Kırım

ve Nogay Türkleri

Dobruca'yı

44

yıl

içinde üç defa

ter-ketmişler

ve yine oraya geri

dönmüş­

lerdir. XIII.

yüzyıldan

itibaren XIX.

yüzyılın

sonuna. kadar muhtelif

de-virlerde dalga dalga yerleşmişlerdir.<•

5

1829

yılına

kadar Besarabya'da

oturmakta olan

Nogayların

bu

carih-ten sonra

buraları

cerke mecbur

ka-lıp,

Dobruca'ya göçmeleri üzerine

Ruslar,

boşalan

bu verimli topraklara

Bulgarları yerleşrirmişlerdir.

06

Kırım Tacarlarıyla

birlikte ve

aynı

gerekçeyle

sürgü-ne gönderilen Nogay Türklerinden bir grup Türkiye'ye

göçmüştür.70

Tabii ki,

Rusya'nın işgali altında

kalan

topraklardan, Anadolu'ya yönelik göçlerin ana nedeni,

bu devletin

genişleme amacına

uygun olarak takip

etti-~i baskı politikasıdır.

71

Bir kaç

yGzyıldır

Türkiye'ye

gelmiş Nogaylar'ın

ço-ğu Eskişehir

çevresine

yerleşmişlerdir. Kırşehir'de

de az

sayıda

Nogay Türkü

yaşamaktadır.

NüFUS

Ocak 1989'da

yapılan

nüfus

sayımının

resmi

nerice-lerine göre SSCB'nin her 5

varandaşından

biri Türk veya

Müslüman

asıllıdır.72

SSCB'de

yapılan

nüfus

sayımına

göre Nogayların sayısı şöyledir:

71

1939-36.274;

1959-38.593;

1970-51.784; 1979 59.546;

1989-75.564; 1999-96.000

Diğer

milleelere nisbede çok

ge-niş

bir

sahayı

kendisine vatan edinen

ve vakit vakit buralara da

sığmaya­

rak, daha

geniş.

sahalara

yayılan

Türk

millerinin

sayısı hakkında

tam

malu-mat vermek güçtür. Bunun

sebeple-rinden

başlıcası,

Türklerin

yaşadıkla­ rı

memlekederde, Türkiye hariç,

ha-kim vaziyeere

bulunmadıklarından, yapılan

nüfus

sayımlarını

kontrol

edernemeleri veya böyle

sayımların

hiç

yapılmamış olmasıdır.

DiN

Kırım Savaşı sonrası

kendisini

Kafkaslar'da ramamen serbest

hisse-den Rusya, Kafkas roplumuna

karşı

uzun

yıllar

sürecek olan dq.imi

raar-ruzlarını başlatmıştır. Rusların

bu

saldırılarına karşı Şeyh Şamil'in

li-Nogay ~ilesi

VII-VIII.

asırlarda Dağıstan'ın

Araplar

tarafından istilası

neticesin-de

İslamiyet Kuzey Kafkasya'da

ya-yılmaya başlamıştır.

O devirde

İs­ derliğindeki

bir avuç Müslüman mücahit

direnmiştir.

Şeyh Şamil'in

1859

yılında

teslim

olmasıyla

mücadele

bir süre daha devam

etmiş

ise de 1863-1864're

Kafkas-lar'daki genel

direniş

sona

ermiştir.

Bu tarihren itibaren

Kafkaslar'dan Anadolu'ya ve Rumeli'ye yönelik kitle

. göçleri

başlamışrır.6

7

Rusya, Kafkas

topluluklarını

ilk

aşamada Hırısti­ yanlaşcırmaya,

ikinci

aşamada Ruslaştırmaya çalışacak­ tır. Karşı çıkanlar

ise· katliam, devlet cerörü ve sürgün

yoluyla sindirilecektir. Bu

politikanın

dünya

literatü-ründeki

adı

asimilasyon ve

soykırımdır.

,

1878-1908 döneminde

Kırım

ve Kafkasya'dan

Os-manlı

Devleti'ne göç etmek isteyenler sadece Türk ve

Müslümanlardan ibaret

değildir. Aynı

süre içerisinde

başta

Museviler olmak üzere, Müslüman olmayanlar da

göç

teşebbüsünde bulunmuşlardır.

68

Göç ermek üzere Karadeniz'in kuzey

kıyılarında

va-sıra

bekleyenler ve Türkiye

kıyılarına

ayak basanlar

ara-sında açlık

ve

salgın hastalıklardan

ölenlerin

sayısı

bin-Ierin üstündedir.69

TÜRKLER

lam dini ile

Hıristiyan

dini

arasında çıkan :ımansız

mücadele kısa bir zaman içinde

İslam dininin zaferiyle

son

bulmuş

ve süratle

yayılmaya

devam

ermişrir.1

4

Si-yasi birlikten mahrum, devler haline

gelernemiş

Kaf-kasyalılar arasında yegane birlik, Hz. Ömer zamanın­

dan itibaren Kafkasya'ya girmeye

başlayan İslam dini

sayesinde meydana gelen din! birlik

olmuştur.

Arapla-rın

420

yıl

hüküm

sürdüğü Kafkasya'da, Doğu

Kaf-kasya sakinleri ve

Hazarların bir çoğu İslamiyeri kabul etmiştir. İslam dininin böyle kolaylıkla yayılmasının

ve

yerleşmesinin sebebi bu 'din hükümlerinin aktif bir

mahiyet

taşıması

ve

Kafkaslı

ruhuna uygun

düşmesi­

dir. Bu dinin ruhlarda uyandırdığı mücadele ateşi

Kaf-kaslıların

Ruslada uzun süre mücadele ermesini

sa~la­ mışrır.75

1785

yılında Ruslarla, Sunja nehrinin kıyısında

mücadeleye

girişen İmam Mansur Uşurma ile

Müri-dizm hareketi

başlar.76

Kuzey

Kafkasya'yı Rus işgalin­

den kurtaracak manevi bir redbir ve

kurtuluş

çaresi

için

Kafkasya'yı teşkiladanmış

bir

birliğe

götürecek

(6)

1ı 1}

olan bu mücadele Kafkasya Müridizmi,

77

yani

mukad-des sava! olarak ortaya

çıktı.

78

1787-1792

Osmanlı­

Rus

Savaşı'nda

din

düşmaniarına karşı

gaza

emredildi-ğinde

bütün

Kafkasyalılar

bunu kutsal bir vazife

bile-rek icabet ettiler.7

9

Müridizm üç

sınıflı

bir ekoldür.

Yalnız

Kuzey Kafkasya'ya mahsus bir nevi dini

anlayış­ tır. Yaşamanın

hak, mücadelenin vazife

olduğu esasına dayanır.110

Kafkasya ve Orta Asya'da İslamiyet

ya silah

zoruy-la ya da iktisadi:

baskılar aracıyla

zorla kabul

ettiril-miştir,ııı şeklinde

ileri sürülen görüşlere

mevcut

verile-re bakarak

katılmamız

mümkün

değildir.

Çünkü

Türkler

kurmuş oldukları geniş

ülkelerdeki büyük

im-paratorluklarda, kendi siyasi

hudutları

içinde

yaşayan

çeşitli ırk,

din ve mezheplere

mensup bulunan milletleri ne

imha ne de topran sürgüne riibi

tutma siyasetine

başvurmuştur.

1440

yılında

Edirne

Başhahamı

Sarafati, Avrupa'da din

ayrımı

yüzünden rakibat ve zulme

ma-ruz bulunan Yahudilere

gönder-diği

mektubunda "Türkiye'ye

geliniz burada ·herkes kendi

ağa­

cının

gölgesi

altında

rahat

yaşar,

bu memleketin ahalisi

iyilikse-ver ve daima

insanların yardım­ cısıdır" demiştir.

112

NOGAY

TüRKLERİNDE

BAZI

1NANIŞLAR

MANAS

TEPESİ

Geyik kursal

sayıldığı için

avianılmadığından

No-gay

halkı

ördek,

tavşan,

kaz gibi hayvanlarla er

ihtiyacı~ nı

giderir. Bir zaman sonra ise bu

hayvanların sayısı

aza-lır. Yamgurşı adı

verilen bir genç

avlanmay~ çıkar

fakat

av

hayvanı

bulamaz. Okla

ördeği

öldürür. Ordek

vuru-lunca

kamışların arasında

bulunan

yuvasına düşer.

Yuva-da bulunan küçük yavru ördekler

ağızlarını

açarak

anne-lerinden

karınlarını

doyurmak için bir

şeyler

beklerler.

Yamgurşı

"ben ne

yaptım, yavruları

öksüz

bıraktım"

di-ye üzülür.

Yanına adı

olarak

Ma-nas gelir.

Yamgurşı

ile

selamtaşır

ve hayvanlar bizim

düşmanımız değil,

bizim

düşmanımız

bize

za-rar veren

insanlardır.

Kötü

insan-larkanımızı

emiyor.

Bölgede

İslam dininin yayıl­

ması

sosyal ve kültürel

açıdan Karaçay, Alibek Vadisi

Hayvanlar ise bize zarar

ver-miyor, der.

Yamgurşı arkadaşları­ nı

toplayarak

hayvanların

öldü-rülmemesini söyler. Orda

yaşayan

·

zalim, hiç kimseye

faydası

olma-yan ve bir sürü

malı

olan

kişinin yanına

gider ve

malının

çevrede

yaşayan

fakir halka

dağıcılmasını

ister. Buna

kızan

zalim adam

oku-büyük önem

taşımaktadır.

Çünkü bu

toplumların

Rus-laştırılmasında, buna en fazla engel olan faktör

İslam

dini idi.

1

u

Müslümanları alt pozisyonlara iten ve her fırsatta

bölgenin efendisi

olduğunu

vurgulayan

Rusla-rın,

yapay

sınırlada

bu

toplulukları

birbirinden

ayır­ ması

bu cemiyetler içine

değişik

etnik

grupları yerleş­

tirerek

çatışmalara

sebebiyet vermeleri, lokal

milliyeçi-likleri gelişririrken, İslamcı hareketlere de ivme

kazan-dırmıştır.11"1

Berke Han ile onun

kumandanı Nogay'ın

resmen

1 265're

Müslüman

olmalarıH~ Kıpçak bozkınndaki Şa­

manist ve

Hıristiyan

olan Türklerin kesin surette

Müs-lüman

olmalarına

sebep olmuştur.ıı

6

Özellikle Rus

işga­

linden sonra

Nakşibendiye

ve Kadiriyye

tarikatının

ya-yıldığı

ve Ruslara

karşı

mücadelede bu

tarikatların

önemli rol

aynadıkları görülmüştür. ın

Tarih-i Cevdet'te Kafkas

halklarının çoğunun

(No-gaylar da dahil) ehl-i islam

olduğu,

kuzey ve güneyden

tanruz eden Acem ve Ruslardan bazen etkilendikleri

söy-. lenirsöy-.ıııı Akiner'e göre, Özbek Hanı

kendi milletine

Müs-lümanlığı

uygun görünce Nogaylar da XIV.

yüzyıl

orta-larında İslamiyeri seçmişlerdir. Hatta Abazatarın İslami~

yeri seçmesinde erkili

olmuşlardır.ıı9

Ancak idil-Ural

havzasında yaşayan

Nogaylar,

Hıristiyanlığın

Ortaciaks

mezhebindendirler. Bu dini XlX.

yüzyılın

ikinci

yarı­ sında, Çarlık

idaresi ile kilisenin

ağır baskısı altında

ka-bul

etmişlerdir.'X'

nu

Yamgurşı'ya

arar. Bunu gören

Manas

yardımına koşar.

Ok,

Manas'ın bindiği

ata

sapla-nır. Manas'ın atı

ölür. Nogay

halkı arı öldüğü

yere

gö-mer. Bu cepeye de Manas At Tepesi denilir. Günümüze

kadar da bu efsane

anlatılırY1 ·

AT

Türk muhayyilesinde at,

konuşması, düşünmesi,

tehlikeyi sezip haber vermesi, sadakati, sevgisi, tenkid

kabiliyeti,

şefkat

ve

vefası

ile

beşeri vasıflar kazanmış­ tır. 92

Nogay Türklerinde, matem merasimine her kabile

ayrı ayrı iştirak

edip birer de ar getirirler.

Altınordu

han-larından Mamay'ın

defin merasimine, On San Nogay ve

Yedi San Nogay kabileleri

iştirak etmiş

ve

bunların

her

biri bir at getirmiştir."

5

Türklerin içt:imai

hayadarında

önemli bir yeri olan

atın,

öteki dünyada da

arkadaş

ola-cağına inannıışlar

ve ondan

ayrılmak istememişlerdir.

Ölüyü arıyla beraber defin, Türklerde çok eski bir

gele-nekı:ir. Nogayların

hamaset türkülerinde de kahramanlar

kıyamet

gününde

adarının

kendilerine gelmesini

re-menni ederler.

94

GE

Yi K

Eskiden Nogaylar geyikleri

vurmazdı.

Geyikler bu

yüzden toplu halde gezerdi. Geyiklerin

avlanmamasının

sebebi

şudur: Savaş sırasında

Nogay

halkı- sayıca

az,

düş­

man ise

sayıca

fazla

olduğundan

bu

gürülri'ıden rahatsız

(7)

· olan geyikler tozu dumana katarak kaçarlar. Bunu gören

düşmanlar,

Nogay askerine

yardım geldiğini

sanarak,

sa-vaş alanını terk ederler. Bu yüzden geyik eci Nogaylarda

insan eti ile denk cuculur ve eti yenilmez. Çölün helal

hayvanı denir.

9

~

XVIII.

asrın ortalarında Başkurt

ülkesinde

seyahat eden akademisyen Lepechin

Başkurtların

Tura Tav denilen

dağı, raparcasına

takdis

ereikie-rini

yazmıştır.

O burada görüp

öğrendiklerini şöyle

anla-tır:

Esrerli camak iskelesinden Akidik'in

dağ tarafında

yüksek

dağlar

görünür. Bu

dağların

sonuncusu Tura Tav

denilen

dağdır. Başkurdar

bu

dağa

derin

saygı

gösterir ve

mukaddes sayarlar. Rivayeclere göre bu

dağda

Nogay

hanları y:ı.şamışlar,

karargah

kurmuşlar. Sonraları

bu

dağ

zahir ve

evliyaların sığındıkları

yer

olmuştur.

Buraya

ya-kın

bir de

Kızlar

Tav

höyüğü vardır.

Bu

dağa

adak

ada-madan

çıkmak

istemezler. Birisi bu mukaddes

dağa

·

hakaret

etmiş,

bir müddet sonra

oğlu hasralanmış,

hayalinde

dağdan

inen

yırtıcı canavarların

kendi-sine

saldırdıklarını, görmüş.

Adak adamadan

dağa çıkan

biri tilki avlarken,

ayı tarafından

parçalan-mış.%

Yine, burada Kızlar

Tav denilen bir höyük

var ki, buradaise eski Nogay

hanlarının

umumi

ziyafetleri

olurmuş.

Çengizname'de bu

dağlar zikrolunmaktadırY7

meslekren

ağlayıcılara,

bunlara

bozlaycı

denir.

99

Dobru-ca

Nogaylarında ağırları

ölünün

yakın akrabası

olan

ka-dınlar söylerler. 100

Nogay Türkleri adederinin

çoğunu

Kabardaylar, Kumuklar ve Çeçenlerden

almışlardır. 101

Nogaylar sadece ölenlerin

ardından değil,

Rus

entrikala-rı karşısında

da ağıdar

yakarlar.

102

NEVRUZ

Nogaylar Nevruz

bayramında,

bol ürün,

yav-rularının iyiliğini

ve

barış

umut ederler. Bayrama

erkenden

hazırlanırlar. Atları, koyunları

bayram-dan bir kaç gün önce keserek çevrede

bulunanla-ra

dağırırlar.

Etten, Nevruz

şarkılarını

söyleye-ceklere

saklanır.

Nevruz

bayramında çeşidi

sportif yarışmalar (güreş, at yarışları,

uzun

me-safe

t:ı.ş

atma ve

yiğitlik) yapılır.

Birinci

olanla-ra kuzu, paolanla-ra ve

çeşitli

hediyeler verilir.

Nev-ruz'da halk türküleri söylenir. Erkinliklerin her

biri dostluk ve

kardeşlik için yapılır.103

KoP uz

Her milletin ilk

nağmelerini

terennüm

ettiği

milli bir sazı vardı_r. İşte en eski Türk

baksı-ozan­

larının,

sagular, destanlar okunurken veya

yarı

dini

ayİnlerde kullandıkları

en eski milli musiki aleti

kopuzdur.

10

Bu milli alet asırlardan beri hiç

değiş-ÜBA (ÜBO}

Kafkasya. ba~lıgı, (19. k:ıma yy)

memiş

olup, pek çok Türk boyunda halen

kul1a-nılmaktadır.105

Kopuz, Rusya dahilindeki Nogay

Türkleri

arasında

da halen

kullanılır.

106

Oba,

Oğuz

lehçesinde "kabile",

Şemseddin

Sami'ye göre "göçebe

çadırları, çadırların bulunduğu

ma-halle"

anlamındadır. Moğol

alimlerinden Banzarov, oba

külrü hakkında şöyle

der: Hususi ayinlerden biri obo

ayi-nidir.

Obayı

her oymak kendine ait olan yerde yapar.

Kam, bir

ocağın

hamisi olan

canrının

filan yerde

bulundu-ğunu

söyler, oymakca oraya bir tepecik yapar ve ayin icra

ederdi. Bu oba bir mabettir. Her oymak burada koruyucu

tanrısına

kurban

sunardı.

Geçen yolcu obaya adak olarak

ar

kılı,

paçavra

parçası atardı.

Belli zamanlarda obaya

top-lanıp

büyük ayin yapar ve kurban keserlerdi. Oba ananesi

İslamiyeri kabul eden Türklerde de devam

etmiştir.

No-gay göçebeleri de

oba

denilen höyüklere kursiyet

atfetmiş­

lerdir.

XIX.

asırda Kırım

Türkleri

hakkında

bir papaz

ra-rafından yazılmış hatıralarda, Nogayların Uzuhrı bozkın civarında

kaba heykeller bulunan bir obaya

toplanıp

soh-bet ettikleri,

ihtiyarların

ahlaka dair

nasihatlarını

dinle-dikleri

yazılmışm.98

ÖLÜM

Nogay Türklerinde ölümle ilgili adetler,

diğer

Türk

boylarındaki

gibidir. Cenaza evinde

ağıtlar yakılır.

Bu

ToY

Toy, Nogay Türklerinin,

düğün eğlencesi,

ziyafet

da-hil, muhtelif münasebederle tertiplenen

eğlenceleri

ifade

eder.

Tayların

mili, sosyal

fonksiyonları vardır.

Bunlar,

he-le

azınlık

olarak

yaşayan

ülkelerdeki Türkleri, zaman

za-man bir araya geeirmek için,

hoş

bir vesile

oluştururlar.

İnsan hayatının her önemli anı bir toya vesile olur,

arala-rındaki bağların devamlı olmasını sağlar.107

Nogay

Türk-lerindeki coylar

çeşididir:

isim adama

coyı,

kalakay

coyı,

sünnet tay, roga coy,

nişan coy, üyken coy. ıoH

TUBA AGACI

Bazı araştırmacılar İslamiyetteki Hızır ile Tfıba ağacı arasında ilişki kurmuşlardır.

Evliya Çelebi'nin

anlactığına

göre Nogay

Tatarları

ile Müslüman

Dağıs­ canlılar

bir

ağaca tapınıp

bazan da bu

ağacın

içine

iba-det için mihrab yapıyorlarmış. Onlara göre bu ağaç İs­

kender' e Cebrail'in eliyle gönderilen Tuba

ağacının

da-lından bitmiştir.

Bu dal buraya

Hızır

eliyle

dikilmiş­

tir.

1

DiPNOTLAR Akdes Nimec Kumc, Rtısya Tarihi, Başlangıçcan 1917' ye Kadar,

An-kara 1993, s. 281; Fuar Bozkurt, Türklerin Dili,İscanbul 1992, s. 363; Türkçe Sözlük, TDK yay. Ankara 1998, s. 1658; Saadetcin Gömeç, Türk Cumhuriyederi ve Toplulukları Tarihi, Ankara 1999, s. 332;

Ahmer Gökbel, Kıpçak Türkleri, İstanbul 2000 s. 96; Shirin Akiner,

İslamic Peoples Of The Soviet Union, s. 160; N. İ. Veselovskiy, Han

İz Temnikov Zolotoy Ordı Nogay İ Ego Vremya, Peuograd 1922, s. 58; Ahmer Temir, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1992. C. I, s. 435.

(8)

2 P. Jyrkankanllio, A. Bennigsen, G. Hazai, F. Wenc, K. Menges, Türk Lehçeleri ve Edebiyadarı, Çev. Kemal Aytaç, Ankara 1992, s. 27; Ahmet Caferoglu, Türk Kavimleri, İstanbul 1988, s. 44;.

42 A. Yakubovskiy, a.g.e., s. 48.

3 l.aszlo Rasony, Tarihte Türklük, Ankara 1993, s. 85; Rene Grousset,

Bozkır İmparatorluğu, Çev. M. Reşat Uzman, İstanbul 1980, s. 380; Türk Ansiklopedisi, C. XXV, s. 309.

4

z.

Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, s. 20; Meydan Larousse, C. IX, s. 386.

5 Abdülkadir İnan, Ulus Terimi Üzerine, Türk Dili, C. IV, S. 44

{Ma-yıs 1955) s. 492.

6 Ahmet Caferoglu, Kafkasya Türkleri, Türk Kültürü, Yıl 4 S. 38

(Aralık 1965), s. 173.

7 Akdes Nimet Kurar, a.g.e., s. 280. 8 Laszlo Rasonyl, a.g.e., s. 221.

9 Abdulhaluk Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, Ankara 1989, s. 202.

1 O Faruk Sümer, Oğuzlar {Türkmenler) Tarihleri, Boy Teşkilatı,

Des-tanları;İstanbul 1992, s. 25 3.

1 1 A. Zeki V el idi Togan, Bugünkü Türk İli Türkistan ve Yakın Tari-hi, İstanbul 1981, s. 35-36; Abdullah Bartal Taymas, Kazan Türkle-ri, TKAE yay. Ankara 1966, s. 30.

12 SltveroTouzemrsi, V. Kavkaza, St. Petersburg 1895, s. 395. 13 John F. Baddeky, Rusların Kafkasyayı İstilası ve Şeyh Şamil, Çev:

Sedat Özden, İstanbul 1989, s. 68. 14 M. Kemal Özcrgin, a.g.m., s. 73.

1 S· Saadet Çağarny, Nogaylar ve Dilleri, Türk Lehçeleri Örnekleri, An-kara 1.992,.s. 103.

16 Osman Baybek, A. g. m, s. 160.

ı 7 John F Baddeley, a.g.e., s. ·66.

j 8 Abdülkadir İnan Evli ya Çelebinin Heşdekleri Hangi Ulus, Türk Kül-türü, Yıli S. 3 (Ocak 1963), s. 35.

19 ·ismail Hakkı UzunçaJ1ılı, Osmanlı Tarihi, XVI. yüzyıl

ortaların-dan, XVII. yüzyıl Sonlarına Kadar, Ankara 1982, s. 39. 20 Abdülkadir inan, Karakalpaklı lar, Bozkurt S. 1 1 ( 194 ı), s. 2H. 21 .Nadir Devlet, a.g.e., s. 2HH.

22 Ali Yij:;it, a.g.e., s. 52.

23 Mehmet Ali Ekrem Kırım ve Nogay Türkleri'nin Osmanlı Devrinde Dobruca'ya ve Tüm Rumeli'ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri VIII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, Ankara 1983, C. lll, s. 1602.

24 Mehmet Ali Ekrem, Bülbül Sesi, Dobruca Türkleri Falklorundan Seçmcler, Bükrı:ş 1981, s. 6.

25 Nadir Devlet, a.g.c., s. 28; Türk Ansiklopedisi, Nogaylar XXV, MEB yay. Ankara 1977, s.

3

ı 1.

26 Abdülkadir inan, Türk Kabile Isimlerine Dair, Makaleler ve lnccle-meler, Ankara 1987, s. 1 1.

27 Abdülkadir İnan, Ebulgazi Bahadır Han ve Türkçesi, Makaleler ve incclcmelcr-II, Ankara 1991. s.109.

28 Nevzat Özkan, Türk Dünyası, Nüfus. Sosyal Yapı, Dil, Edebiyat, Kayseri 1997, s. ı 90.

29 A. Yakubovskiy, Altınordu ve Çöküşü, Çev. Hasan Eren, Ankara 1992. s. 46.

.'iO N.

1.

Veselovskiy, a.g.e., s. 50.

31

Abdulkadir İnan, Sbornik Matrlalov Amos, Kistorii Zolotoy Ordı,

Leningrad 1941, s. 305.

32 Akdes Nimet Kurar, a.g.e., s. 85.

33 Z. Velid i Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş,lsianbu! 1981, s. 99. 34 M. Türker Acaro,!\lu, Bulgaristan'da Türkçe Yer Adları Kılavuzu,

Ankara 1988, s. 14; Saadetcin Gömeç, a.g.e., s. 332. 35 Rıza Nur. Türk Tarihi C. ll. Istanbul 1972. s. 162. 36 A. Yakubovski)·. a.g.e., s. 48.

37 Hüseyin Nam ık Orkun, Türk Tıı.rihi, Ankara 1946, s. 130. 38 M. Kemal Özergin, a.g.m., s. 65.

39 Türk Ansiklopedui, C. XXV, s. 31 O.

40 Rroe Grousset, a.g.e .• s. 381; Akdes Nimet Kurar, ıı..g.e., s. 129.

43 M. Kemal Özergin, a.g.m., s. 66.

44

Akdes Nimet Kurar, a.g.e., s. 159. 45 Z. Velidi Togan, a.g.e., İstanbul 1981, s. 36. 46 Akdes Nimet Kurar, a.g.e., s. 160.

47

i.

Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi C. III. Ankara 1983, s. 36. 48 Mariy"a Bulgarova, Nogay Kahramanlık Destanları ve Manas

Desta-nundaki Ortak Motifler Hakkında, Türk Kültüründe Nevruz

Uluslararası Bilgi şöleni Bildirileri (20-22 Marcl995), Ankara 1995. s. 49.

49 Nevzat Kösoğlu, Türk Dünyası Tarihi ve Medeniyeri Üzerine

Dü-şünceler, İstanbul 1990, s. 287.

50 Mehmet Ali Ekrem, Romen Kaynak ve Eserlerinde Türk Tarihi I

Kronikler, Ankara 1993, s. Sl.

51 Evli ya Çelebi, Seyahatname, Haz: Zuhuri Danışman, İsranbu!, s. 39. 52

1.

Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., C. III. s. 153. 178, ı 3.

53 İ. Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 95. 54 M. Kemal Özergin, a.g.m .• s. 71.

5 S Ahmet Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet C. I, Istanbul 1965, s. 281. 56

1.

Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. ll.

57 Yılmaz Nevruz, Kuzey Kafkasya Meslesinin Temel Stratejileri,

Birle-şik Kafkasya, Yıl 1-2, S. 5 {Aralık-Ocak-Şubat ı995-1996), s. ı

3.

58 Shirin Akiner, a.g.e., s. 160.

59 Başlangıçtan Günümüze Kadar Büyük Türk Klasikleri, İstanbul

1986,

c.

lll. s. ı 72.

60 Saadet Çağatay, Nogaylar ve Dilleri, Türk Lehçc:leri ve Örnekleri, Ankara 1992. s. ı 03; Sıı.adettin Giimeç, a.g.e., s. 336; Ahmer Caferoğ­

lu, a.g.e., s. 45.

61 Mahmud Kusko, Kafkas Milletlcri, Kafkasya, C. 1, S. 1 (Ocak-Şubat

1963), s. 13.

62 Kemal Özergin, A. g. m s. 74. 63 Akdı:s Nimcr Kurar, a.g.e., s. 285.

64 Eyüp Musa Demiro)ılu, Dobruca Türkleri, Emel sayı 134. Ocak-Şu­

bar ı 9H3, s.

3

1.

{ı) Mehmet Ali Ekrem, Bülbül Scsi ... , s. 6.

66 Erhem Fevzi Gözaydın, Kırım, Kırım Türklerinin Yerleşme ve Gilçleri, Istanbul ı94H, s.

96;

Ufuk Gülsoy, 1828-1!!29 Osmanlı­

Rus Savaşında Rumeli'den Rusya'ya Göçürülcn Reaya, Istanbul 1993, s. 52.

67 Nedim Ipek, Kafkaslardaki Nüfus hareketleri. Türkiyat Mecmuası,

C. XX clsranbul 1997), s. 276.

68 Süh:yman Erkan, Kırım ve Kafkasya Göçlcri, Trabzon 1996, s. 75. 69 Hayari B ice, Kafkasya'dan Anadolu'ya Güçler, Ankara 1 99ı s. 51. 70 Abdülkadir. !nan, Nogaylar, Türk Ansiklopedisi. C. XXV, s.

3ı0-31 ı.

71 Gülten Kazgan, Milli Türk Devleti'nin Kuruluşu ve Göçler,

1.

Ü.

1.

F. Dergisi, S. 1·4, 0970-1971) s. 31 1.

72 NadirDevlet, Sovyetler Birlij!inde Türk ve Müslümanların Nüfusu 60 Milyona Yaklaştı, Türk Kültürü,

c.

XXVII. S. 325 (Mayıs

1990), s. 27 ı.

73 Ali Yij!it, Türk Ülkdcri ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin

Cograf-yası, Elazığ 2000, s. ll; COI02 nl2, 1990 Po D:ı.nnım Gockomstata CCCP; Ahmet Bican Ercilasun, Türk Dünyası Ü:ı:erinc İnceleme­

ler, Ankara 1993, Akçag Yay. s. 48.

74 Alexandre Bennigsen, -C. Lemmercier Quelguejay, Stepte Ezan

Ses-leri, Çev: Nezih Uzel Istanbul 1981, s. 7.

75 Ahmed Akm:ıı, Rus Yayılmııcılığı Karşısında Kafkasya Müridizm Hareketi, Kay~ri 1994 s. 102; Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Ankara 1970, s. 480.

76 Alexandre Bennig~n - M. Broxur. The lslamic Threat To The So-viet Satace, Sydney 1985, s. 65.

77 Aytek Kundukh, K.afkasyıı Müridiuni, Haz. Tarık Cemal Kutlu, Is-ranbul 1987. s. 1 5.

78 Ahmer Hazer Hızal. Kuzey Kafkasya ve lsciklal Davıısı, Ankara 1961. s. 36.; B. B:ıtırhıın. Kafk115)'11'da Müridizm, Kafkasya. C. ll.

(9)

',,

79 Cemal Gökçe, Kafkasya ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Kafka:ıya Siyaseti, lscanbul ı 979. s. ·17.

BO

Ba-Ta; Müridizm Hakkında. Kafkasya. C. 1. S. 3 {Eylül-Ekim 19(,.\) s.

13.

81 Abdullok Vahkabov H:ıvass, Sovyc:dc:r Birliğinde İslam. \,.ev: Sibel Özbudun, lsc:ınbul 1979, s. 7.

82 Ahmet Cc:v:ıt Eren, Türkiye'de Gi>ç ve Göçmen Mc:sdelerinin Başla­

ması; Ilk Kurulan Göçmen Komisyonu. Türk Dünyası, S. 2 {İstan· bul 1966), s. 89.

83 Musa Kundukov, Musa Kundukov'un Anıları, Çı:v: Murat Y:ıj!:ı.n,

lsr:ınbul ı 978, s. -i815 Oc:ık 1978'de lsviçre'nin Lıız:ııi şehrinde, Sov-yetler Birlij!i'nde Rus olmayan milleder üzerine: yapılan baskılar ko-nulu sempozyumd:ı if:ıde edilmiş ve sözkonusu metin yayınlanmıştır.

Bkz. Türk Kültürü, C. XV!, S. 185 (Mart 1978), s. 267.

84 S. Arı Laçiner, XXI. yüzyılın Eşiğinde Türk Cumhuriyetleri, Milliyet, 4 Mayıs 1993.

85 Meydan Larousse, C. IX, s. 386. 86 Türk Ansiklopedisi, C. XXV, s. 310.

87 Hayri Ersoy, Dili Edebiyatı ve Tarihi ile Çerkesler. Istanbul 1993. s. 28.

88 Ahmet Cevdet Paşa, a.g.e .. C. 1, s. 365; P. Jyrk:ınkallio, a.g.e., s. 22. 89 Shirin Akincr, a.g.c., s. 161.

90 M. Kemal Özergin, a.~.m .. s. 79.

91 Tair Akmanbemv, Nogay ve Kırgızların Kardeşlik Bağları

Hak-kında, Türk. Türk Aktaran=Mariu Bulgarnv:ı, Manas Descanı ve Et-kileri Uluslararası Bilgi Şlileni {Ankara 21-23 Haziran 1 995), Kcın­ 'ya(24-26ll:ıziran 1995), Ankara 1995-s. 21 {s. ı9-22).

92 Şükrü Elçin, Türk Destan, Masal ve l-likiiyelerindc Ada İlgili Inanış· lar, Türk Kültürü, Yıl !6, S. 182 (Aralık 1972), s. 107.

93 Abdülkadir inan. Altayda Pazırık Kazasında Çıkarılan AtlarınDuru­

munu Türklerin Defin Tilrenleri Bakımından Açıklama, Makaleler ve İncelemeler 2, Ankara 1991, s. 264.

94

Abdülkadir inan, a.g.m, s. 265. 95 T:tir Akmanbecov, a.g.r, s. 2 ı (s. ı 9-22).

96 Abdülkadir ln:ın. Türk Boylarında D:ıg, A!laı; !Orman) ve Pınar Külrü. Makaleler ve Incelemeler 2, Ankara 1991, s. 257. 97 Abdülkadir ln:ın. Descan-ı Nesi-i Cengiz Han Kitabı Hakkında,

M :ıle aleler ve Incelemeler, Ankara 1987, s. 201.

· 98 Abdülkadir lııan, Oba, Obo Sözleri Hakkında. Makaleler ve Ince· lerneler [, Ankara ı 987. s. 616.

99 Altan Araslı, a.g.m .. s. 352.

!OC) Mahmud Nedrec, Dnbruca ve Kuzey Kalkasya Nogaylarının Folklcı­ ru Üzerine Genel Bir Bakış" 3. -Milletlerarası Türk Folklor Kong· resi Bildiri leri, Ankara 1986, C. 1, s. 188.

lO 1 John F. Baddel ey, a.g.e., s. 68.

102 N. Köscıglu, a.g.e., s. 380.

103

lsa

lndraliyev, Nevnız Bayramında Nogay Halk Adetleri, Türk Kültüründe Nevruz. Uluslararası Bilgi Şmeni (Sempm:yum) Bi!dirileri, Ankara 20·22 Mart 19')'i, Ankara ı995 s. 151-15.). 104 M. Fuad Köprülü, Edebiyat Ar:ı:jtırmaları 1, !sr;ınbul ı 989 s. 102. 105 Meserrc:t Diriöz, Kopuz ve Klasik Edc:biyacımız, Türk Kültürü, Yıl

14 S. 168 (Ekim 1976), s. 73. · 106 M. Fu:ıd Kiiprülü, a.g.e., s. 104.

107 Toy geleneği Mehmet Ali lımiye'nin Nogaylarda Toy başlıklı bildi-risinden özedenerek alınmı~tır. Bb:. Ipekyolu Uluslararası H:ılk

Edebiyatı Sempozyumu Bildirileri 0-7 Temmuz 1993), Ankara

·ıws. 263-266.

·ımı Mehmet Ali Ekrem, Nogay Türklerinde Kız !Sreme, Siiz·Kesme ve

Düğün, IV. Millederlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bil-dirileri, IV. Cilt. Gelenek, Gilrenek, Inançlar, Ankara 1992, s. 91-95.

109 Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi C. II, TTK Yayını, Ankara 1995, s. 479.

KAYNAKLAR

Ac:ıroğlu, M. Türkcr, Bulgaristan'da Türkçe Yer Adları Kılavuzu, An-kara 1988, s.

14. ·

Akalın, Mehmet, Tarihi, Türk Şiveleri, Ankara 1988, s. S. Akiner, Shirin,

İslrunic

Peoples-OfThe Soviet Union, s. 160.1

Akm:ınbero~, Tair, Nogay ve Kırgızların Kardeşlik Bağları Hakkında,

, Türk. Türk Aktaran= Maria Bulg:ırova, M:ınas Destanı· ve Etkileri

Uluslararası Bilgi Şöleni (Ankara 21-23 Haziran 1995), Konya (24-26 Haziran ı995), Ankara 1995 s. 21 (s. 19-22).

Akm:ız, Ahmed, Rus Yayılmacılığı Karşısında Kafkasya Müridizm Hareketi, Kayseri 1994, s. 102, Kurar, Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya, Ankara 1970, s. 480.

Araslı, Altan, Kazan ve Kırım Türklerinin Falklor ve Musikisi, Türk Kültürü, yıl 13. Ekim 1975, s. 352.

Arar, Reşit Rahmeti, Türk Şivelerinin T:ısnifi, Makaleler, cilt l, TKAE yay. Ankara !987 s.l26.

Baddeley, John F., Rusların Kafkasya'yı İstilası ve Şeyh Şamil, Çev: Se-dac Özden, İstanbul 1989. s. 68.

Başlangıçtan Günümüze Kadar BUyük Türk Klasikleri, Istanbul 1986, C. III, s. 172.

Bacırhan, B., Kafkasya'da Müridizm, Kafkasya, C. Il, S. 8

{Eylül-Ekim-Kasım 1965), s. 30.

Baybek, Osman, Nogay Türkleri, Türk Kültürü, yıl 24, Marr.l986, s. 160.

Bennigsen, Alexandre -C. Lemmercier Quelguejay, Stepte Ezan Sesleri, çev: Nezih Uzel, İstanbul 1981; Bennigsen,- Alexandre M. Broxur, The İslamic Threat To The Soviet Satate, Sydney 1985, s. 65. B ice, Hayati, Kafkasya'dan Anadolu'ya Göçler, Ankara 1991, s. 5 ı.

Bozkurt, Fuar, Türklerin Dili, İscanbul 1992, s. 363,

Bulg:ırova, Mariya, Nogay Kahcamanlık Destanları ve Mıınas Descanıında­

ki Orrak Motifler Hakkında, Türk Kültüründe Nevruz

Uluslara-rası Bilgi~öleni Bildirileri {20-22 Mart1995): Ankara 1995, s. 49. C0102 nl2, 1990 Po Dannım Gockomscata CCCP.

C:ıferoğlu, Ahmer, Kafkasya Türkleri, Türk Kültürü, Yıl 4 S. 38 (Aralık

1965), s. 173.

C:ıferoğlu, Ahmet, Kafkasya Türkleri, TDEK, Ankara 1976, s. 1121.

C:ıfemğlu, Ahmet, Türk Kavimleri, İstanbul ı 988, s.

44.

Ç:ığaray, Saadet, Nogaylar ve Dilleri, Türk Lehçeleri Qrnekleri, Anka· ra 1992, s.

103.

Ç:ıy, Abdulhaluk, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, Ankara 1989, s. 202.

Çelebi, Evli ya, Seyahatniime, Haz: Zuhuri Danışman, Istanbul, s. 39.

Demiroğlu, Eyüp Musa, Dobruca Türkleri, Emel sayı 134,

Ocak-Şu-bnt!983, s.

3

l. '

Devlet, Nadir, Sovyetler Birliğinde Türk ve Müslümanların Nüfusu 60 Milyona Yaklaştı, Türk Kültürü, C. XXVII, S. 325 (Mayıs 1990), s. 271.

Diriöz, Meserrec, Kopuz ve Klasik Edebiyacımız, Türk Kültürü, Yıl 14 S. 168 (Ekim 1976), s. 73.

Ekrem Mehmet AliKırım ve Nogay Türkleri'nin Osmanlı Devrinde Dob-ruca'ya ve Tüm Rumeli'ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri VIII. Türk Ta-rih Kongresi Bildirileri, Ankara 1983, C. III, s. 1602.

Ekrem, Mehmet Ali, Bülbül Sesi, Dobruca Türkleri Folklorundan Seçmeler, BUkreş 1981, s. 6.

Ekrem, Mehmet Ali, Nogay Türklerinde Kız İsceme, Söz Kesme ve

Dü-ğün, IV. Millederlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildiri-leri, IV. Cilt. Gelenek, Görenek, inançlar, Ankara 1992, s. 91-95; ı 18.

Ekrem, Mehmet Ali, Romen Kaynak ve Eserlerinde Türk Tarihi I Kronikler, Ankara 1993, s. 5 ı.

Elçin, Şükrü, Türk Destan, Masal ve Hikayelerinde Ada İlgili ln:ınışlar,

Türk Kültürü, Yıl 16, S. 182 {Aralık 1972), s. 107.

Ercilasun, Ahmet Bican, Türk Dünyası Üzerine İncelemeler, Ankara 1993, Akç:ığ Yay. s. 48.

Eren_. Ahmet Cevac, Türkiye'de Göç ve Göçmen Meselelerinin B3§1aması;

Ilk Kurulan Göçmen Komisyonu, Türk Dünyası, S. 2 (Isr:ınbul

1966). s. 89.

(10)

..

,

..

Erkan, Süleyman, Kırım ve Kafkasya Güçleri, Trabzon 1996, s. 75. Ersoy, Hayri, Dili, Edebiyatı ve Tarihi ile Çerkesler,İstanbul 1993,

s. 28.

Gökbel, Ahmet, Kıpçak Türkleri, İstanbul 2000 s. 96.

Gökçe, Cemal, Kafkasya ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Kafkasya Si-yaseti, İ seanbul 1979, s. 47.

Gömeç, Saadeccin, Türk Cumhuriyederi ve Toplulukları Tarihi, Anka-ra ı 999. s. 332.

Gözaydın, Ethem Fevzi, Kırım, Kırım Türklerinin Yerle~me ve Göç-leri, İstanbul ı 948, s.

96.

Grousset, Rene, Bozkır İmparatorluf,'U, Çev. M. Reşat Uzman, İsc:ınbul 1980, s. 380.

Gülsoy, Ufuk, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Rumeli'den Rus-ya'ya Göçürülen Reaya, İstanbul 1993, s. 52.

H:ıvass, Abdullok Vahkabnv, Sovyetler Birliğinde İslam, Çev: Sibel Öz-budun, İsc:ınbul 1979, s. 7.

!·lazer, Ahmet Hızal, Kuzey Kafkasya ve İstiklal Davası, Ankara 1961, s. 36.

İlmiyc, Mthmct Ali, Nogaylarda Toy, İpekyolu Uluslararası Halk

Ede-biyatı Sempozyumu Bildirileri 0-7 Temmuz 1993), Ankara 1995, 263-266. .

İnan Abdülkadir, Evliya Çelebinin Heşc.Jeklcri Han;.:i Ulus, Türk Kültü-rü, Yıl l S. 3 (Ocak 1963), s. 35.

İnan, Abdülkadir, Oba, Obcı Sözleri Hakkında, Makaleler ve İnceleme­

ler I, Ankara 1987, s.l116.

İn;ın, Abdulkadir, !)bornik Matrlalcıv Arnos. Kisrorii Zolo~oy Ordı, U:- .

ningrad 19<1 l, s: 305. · · · inan, Abdülkadir, Altayda Pazırık Kazasında Çıkarılan AciarınDurumunu

Türklerin Dıifın Törenleri Bakımından Açıklama, Makaleler ve In-celemeler 2, Ankara l 991. s. 264.

inan, Abdülkadir, Destım-ı Nesi-i Cen;.:iz Han Kitabı Hakkında, Maka-leler ve İncelemeler, Ankarn ı 987, s. 201.

inan, Abdülkadir, Ebul;.:azi Bahadır Han ve Türkçesi. Makaleler ve

İn-celemeler-11, Ankara 1991.

inan. Abdülkadir, Kamblpaklılar. Bo:.ckurc S. ı ı ( l9tl 1 ), s. 2H. inan, Abdülkadir, No;.:aylur. Türk Ansiklopedisi, C. XXV. s. 3 ıo-3 ı 1. inan, Abdülkadir, Türk Boylarında Dağ. A[taç (Orman) ve Pınar Kültür,

Makaleler ve İncelemeler 2, Ankara ı Y9l , s. 2 5 7.

inan, Abdülkadir, Türk Kabilc İsimlerine Dair, Makaleler ve Inceleme-ler, Arikanı 19ll7, s. ll.

İnan. Abdülkadir, Ulus 1i:rimi Üzerine, Türk Dili, C. IV, S. 44 (Mayıs

IY55)s.492.

indnıliycv, isa, Nevruz Bayramında No;.:ay Halk Adederi, Türk Kültü-ründe Nevruz, Uluslararası Bilgi Şiileni (Scmpozyum) Bildirileri. Ankara 20-22 Mart 1995, Ankara 1995 s. 15 ı -15 3.

İp<!k, Nedim Kafkaslar<.laki Nüfus lıarekederi, Türkiyat Mecmuası. C. XX <istanbul ı9Y7), s. 276.

Jyrkankanlliu, Bcnni;.:sı:n P. A .. Hazai, G. Wenr F., Men;.:es K .• Türk Lehçeleri ve Edebiyacları, Çev .. Kemal Ayt:ıç, Ankara 19Y2. s. 27.

K:u:,ı.:an, Gülten, Milli Türk Devleti'nin Kuruluşu ve'Gtiçler,

1. O. 1.

F. Dergisi, S. ı -4, (1970-197 1) s. 311.

Köprülü, M. Fuad, Edebiyat Araştırmaları 1, İstanbul 1989 s. 102. Kösoglu, Nevzat, Türk Dünyası Tarihi ve Medeniyeri Üzerine

Dü-şünceler, İsranbull990,

s.

287.

Kundukh, Ayten, Kafkasya Müridizmi, Haz. Tarık Cemal Kudu, !sean-bul 1987, s. 15.

Kunduk,pv, Musa, Musa Kundukov'un Anıları, Çev: Murat Yagan,

ls-ranbul 1978, s. 48.

Kurar, Akdes, Nimet, Rusya Tarihi, Başlangıçran ı917' ye Kadar, An-kara 1993, s. 281.

Kusko, Mahmud, Kafkas Millederi, Kafkasya, C. I, S. 1 (Ocak-Şubat

ı 963), s. 13. .

Laçiner, S. Arı, XXI. yüzyılın Eşiğinde Türk Cumhuriyetleri, Milliyet, 4

Mayıs 1993.

Meydan Larousse, C. IX, s. 386.

Nedret, Mahmud, Dcıbruca ve Kuzey Kafkasya Nogaylarının Folkloru Üzerine Genel Bir Bakış 3. Millederarası Türk Folklor Kongresi . Bildirileri, Ankaru 19H6, C. 1,

s.

ı SH. ·

Nevruz, Yılmaz, Kuzey Kafkasya Meslesinin Temel Stratejileri, Birleşik

Kafkasya, Yıl 1-2, S. 5 (Aralık-Ocak-Şubat 1995-ı996), s.

13.

Nur, Rıza, Türk Tarihi C. II, İstanbul ı972, s. 162. Orkun, Hüseyin Nam ık, Türk Tarihi, Ankara ı 946, s. 1 30.

Ö;.:el, Bahaı:ddin, Türk Mitcılojisi C. Il. TTK Yayını, Ankara 1995, s. 479.

Özergin, M Kemal, Çağdaş Türk Dünyasın<.la No;.:aylar, Mili Eğitim Kül-tür, C. VII, Ocak 1985, s. 74.

Özkan, Nevzat, Türk Dünyasi, Nüfus, Sosyal Yapı, Dil,. Edebiyat, ..

Kays~ri 1997, s. 190. ·

Paşa, Ahmer Cevdet, Tarih-i Cevdet C. I,lscanbul 1965, s. 28 l.

Rasony. l..aszlo, Tarihte Türklük, Ankara 1993, s. 85.

Sümer, Faruk, Oj;'Uzlar (Türkmenler) Tarihleri, Boy Teşkilatı,

Destan-ları, Istanbul ı 992 s. 25

3.

Ta. Ba, Müridizm Hakkında, Kafkasya. C. 1, S. 3 (Eylül-Ekim 1964) s. 13.

Tcmir, Ahmet, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1992. C. I, s. <1.35. Toj\an, Zeki Yelidi Bugünkü Türk İli Türkisean ve Yakın Tarihi.

Is-ranbul IYHI, s. 35-36;.

1h,ı.:ıın, Z. Vclidi, Umumi Türk Tarihine Giriş, istanbul l<)Hl, s. 20. Taymas, Abdullah Bartal, Kazan Türkleri, TKAE yay. Ankara 1966,

s. 30.

1i>uzemrsi Slı:vı:ro, V. Kavka.za, St. Petersburg 1995, s. 395. Türk Ansiklopedisi, Nogaylar XXV. MEB yay. Ankara 1977, s. 311. Türkçe Sözlük, TDK yay. Ankara 1998, s. 1658.

Uı:unç:ırşılı, !smail Hakkı, Osmanlı Tarihi, XVI. yüzyıl ortalarından,

XVII. yüzyıl Sonlarına Kadar, Ankara ı 9H2, s. 39.

Veselovskiy N.

1.,

Han

iz

Temnikov ZolotO)' Ordı Nogay

1

Ego Vrcm-ya, Pctro;.:raJ ı 922, s. SH.

Y:ıkubovski;· A .• Altınordu ve Çiiküşü. Çev. Hasan Eren, Ankara 1992. s. 46.

Yiğit, Al i, Türk Ülkeleri ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin Coğraf­

Referanslar

Benzer Belgeler

Kumuk Türkçesi Avar, Lezgi, Lak, Dargı, Çeçen-İnguş gibi Türk kökenli olmayan ve her biri farklı dillerde konuşan çeşitli Kafkasya halkları arasında ortak anlaşma

Aradan üç gün geçtikten sonra genç delikanlı, han kızıyla evlenmek için yanına altı delikanlıyı almıĢ ve kırata binerek yola koyulmuĢ.. Daha sonra

Şairin dediği gibi “Mektubumun uzun olu­ şunun kusuruna bakmayınız, kısa yazacak kadar çok vaktim yoktu” tezi en çok öyküler için geçerlidir.. Öykülerinin

Yazarın ü s­ tün bir yanı da m akaleciliği ve gazete

1980 nüfus sayımına göre nüfusu artan mahalleler : (Tablo 7) Nüfusu artan mahalleleri dört grupta ele almak mümkündür : Nüfus artış oram % 10 a kadar olan mahalleler :.

Sakarya ilinde, kent nüfus oranı 1955–2000 yılı aralığında Türkiye ortalamasından düşük ve ilde kır nüfusunun fazla olduğu görülmektedir. 2000’li

Demokratikleşme derecesine bağlı olarak geniş ve çok çeşitli Osmanlı matbuatında kullanıldığını ve şimdiden günümüz medeniyetinin dil sevi- yesine

Orta Asya’daki ana vatan- dan getirilen az sayıdaki Çince (mesela suç “günah”, Çince dzue), Farsça-Soğd- ca (kadın, eskisi “katun”, ilk başlarda Türkçede “melike”)