• Sonuç bulunamadı

THE RELATIONSHIP BETWEEN THYROID FUNCTION TESTS AND SIZE OF INFARCTION IN ACUTE MYOCARDIAL INFARCTION

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "THE RELATIONSHIP BETWEEN THYROID FUNCTION TESTS AND SIZE OF INFARCTION IN ACUTE MYOCARDIAL INFARCTION "

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SSK TEPECiK HAST DERG 2000; 10 : 36-42 36

AKUT MİYOKARD ENF'ARKTÜSÜNDE TİROİD

FONKSiYON TESTLEH.İNİN ENFARKT ALANININ GENİŞLİGİ İLE İLİŞKİSİ

THE RELATIONSHIP BETWEEN THYROID FUNCTION TESTS AND SIZE OF INFARCTION IN ACUTE MYOCARDIAL INFARCTION

SUMMARY

Didem

DERELİ

Zeki YILDIZ lVhuat AKYURT Harun YENICE ZiyaGÜNAL

AIM: Acute myocard infaretion (AMI) is deseribed as cell damage and nec.rosis caused by serious and long ading ischemia" AMI is also one of the causes of sick euthyroid syndrome.

The changes in free T3 (FT3) level is related inversely to the extent of necrosis. H is considered that the larger necrosis a:rea, the more se:ıriously deereasiıng level of f T3. Additionally, it is postulated that the deereasiıng of FT3 level is related to short term mortality rate in AMI. Our study is designed for invastigating this hypotesis.

MATERIAL and METHOD:

MATERIAL and METHOD: Theree group we:re made for the study. Group I, consited of 40 patients with AMI and received thı:ombolytic theırapy. Group H, 40 patients with AMI but hadn't :received thrombolytic theırapy. And group III consists of 40 hea.lty volunteers"

TI3, TT4, FT3, FT4, TSH and CK-MB levels we:re taken from all groups and resultı;ı were evaulated staHstically.

RESUL TS: In patients with AMI TT3, ST3 ve TI4 levels were lower than control group but there was no difference in S-T4 ve TSH levels. In patients who received thrombolytic therapy TT4 levels were higher than the patients who had not. There was olsa a strong neg- ative correlation beetween ST3 and CK-MB levels.

CONCLUSION: Finally, we detennined that the levels of FT3 could be a marker of extent of necrosis area and that the eady term changes of thyroid fundion tests could wam us about the high rate of mortality.

(Key W ords: C:reatine kimıse Enzyın es, Euihynıid Sick Syndrome, He art)

!it Hastalıkları Kliniği (Uz.Dr.Z Günal Klinik Şefi, Uz.Dr.H Yenice, Uz. Dr. M Akyurt, Uz. Dr. D Dereli, Uz.DLZ Yıldız

SSK Tepecik Eğitim Hastanesi, 35120-iZMiR

Yazışma :Uz.Dr.D Dereli

(2)

ÖZET

AMAÇ: Akut myokard enfarktüsü (AME) ciddi ve uzun süreli kanlanma bozulmasının yol

açtığı geri dönü~ümsüz hücre hasarı ve ölümü ~eklinde tanımlanır~. AME, ötiroid hasta send- romu nedenlerinden biridir. AME'nde ST3düzeylerindeki deği~iklikler enfarkt alanı geni~liği ile ters yönde orantılı olmaktadır. AME'nde enfarkt alariı ne kadar geni~ ise ST3 düzeyindeki

dü~menin o kadar ciddi olduğu dü~ünülm:ektedir. Ayrıca AMİ'nde ST3 düzeylel'indeki dü~me

erken dönemde .ölüm oranı ile ili~kili olduğu iddia edilmektedir. Çalı~mamız bu görü~leri in- celemek amacı ile planlandı.

GEREÇ VE YÖNTEM: Çalı~ma için 3 grup olu~turuldu. Grup I, AME tanısı alan, pıhtr eritici tedavi uygulanan 40 hasta, Grup Il, Pıhtı eritici tedavi uygulanmayan 40 hastadan, Grup III ise tamamen sağlıklı 40 ki~iden olu~mu~tur. Tüm grupların T T3,TT4, S T3, S T4, TSH ve CK-MB

değerleri bırakıldı ve sonuçlar istatistiksel olarak incelendi.

BULGULAR:Çalı~manın sonucunda AME'inde troid fonksiyon testlerinden TT3, ST3 ve TT4 düzeylerinde anlamlı dü~m:e saptarken, S-T4 ve TSH düzeylerinde ise deği~iklik olmadığını

belirledik Pıhtı eritici tedavi almayanAME'li hastalarda TT4 düzeyleri, bu tedavi uygulanan AME'li hastalara göre anlamlı dü~ük bulundu. Ayrıca AME'li hastaların troid fonksiyon testleri ile CK-MB düzeyleri arasında istatistiksel olarak kuvvetli olumsuz ili~ki bulduk. Buna göre AME'nde enfarkt alanı geni~ledikçe plazma ST3 düzeyleri dü~mektedit.

SONUÇ: Sonuç olarak ST3 düzeylerinın enfarkt alan geni~liğinin bir göstergesi olabileceğini

ve tiroid fonksiyon testlerinde erken dönemde görülen deği~ikliklerin mortalitenin be- lirlenmesinde uyarıcı rolü olabileceğini saptadık.

Anahtar Sözcükler: Enzimler, Hasta ötiroid sendromu, Kalb, Kreatin Kinaz.)

Akut miyokard enfarktüsü (AME), Ciddi ve uzun süreli kanlanma bozukluğunun yol

açtığı geri dönü~ümsüz hücre hasarı ve ölümü ~eklinde tarif edilir (1).

Hemen hemen tüm ME'ler koroner ar- terin aterosklerozun:dan ve. bunların üzerine eklenen akut koroner pıhtılardan kay-

naklanır (2). Pıhtıların nedeni aterosklerotik

plağın çatlamasıdır. Akut kon;mer tıkanma

15-20 dakikadan fazla sürecek olursa geri

dönü~ümsüz kalp hücre hasarı baŞlar. Bu

hasarın endokarddan epikarda doğru ya-

yılması 4-6 saatte tamamlanır. Bu nedenle koroner kart akımının· ilk 4-6 saatte dü- zeltilmesi miyokard dokusunda nekrozun yayılmasını önlemektedir; Özellikle koroner kanlanma enfarktüsün ilk 1-2 .saatiJ:ıde sağlanırsa kurtarılan l;lliyokard kitlesi fazla olur (1). Nekroza uğrayan dokunun miktarı yatı dallardan sağlanan kan akimına bağ­

lıdır (3).

AMI'nde ölü kalp kasından kana salınan

ve serum kardiyak belirleyicileri olarak ad-

landırılan belirli proteinler bulunur. Bunlar;

Kreatin kinaz (CK), kreatin kinaz MB (CK- MB) izoenzimi, miyoglobin, kardiyak spe- sifik troponinler (h:oponin I, troponin T), serum glatomik oksalo asetik asit (SGOT) ve laktat dehidrogena21 (LDH)'dır. CK-MB izo- enzimi, kalp kası dı~ında dil, ince bağırsak,

diyagrafma, · tıterus :ve prostatta. az mittarda bulunabilir. Bu organların travması veya cerrahi giri~imlerinde CK-MB düzeyi az da olsa artabilir (4). CK~MB izoenzimi AME'nde enfark alanının geni~liği ile orantılı olduğu

ve erken ba~arılı yeniden kanlanmanın sap-

tanmasında kullanllabileceği ileri sürül-

mü~tür (5,6,7).

AME'de plhtı. eritici tedavi ile koroner kan akımının yeniden Sağlanması enfarkt

alanını azaltırken miyokard fonksiyon- larında düzelmeye beden olur ve AME'nde ölüm: oranının azalmasını sağlar (8,9).

Bir çok hastalıkta ve cerrahi· girişim son.:.

rasinda troid fonksiyonlarında · görülen deği~iklikler ötiroid hasta sendromu olarak

tanımlanır (10). AME bu durumlardan biri olup, çe~itli ara~tırmalarda AME'nin daha

(3)

SSK TEPECiK HAST DERG 2000 Vol.1 O No.1

ilk gününden itibaren tiroid fonksiyon-

larında deği~iklikler tespit edilmi~tir

(11,12), Troid fonksiyonlarındaki deği~ik­

liklerden; tiroid bezi dı~ında troksin (T 4)

triiyodotironine (T3) dönü~ümünün hücre içi deiyodinaz enzim aktivitesinin düşmesi

ile azalması, Tiritiropin (TSH) salgılanma­

smın azalması ile tiroid bezinde T 4 ve T 3

sentez ve salgılanmasınm azalması, Troksin

bağlayan globulinin (TBG), troksin bağlayan

prealbumin (TBPA) ve albuminin, tiroid

harmoniarına ilgisinde azalma ve T 3 ve T4'ün dokular tarafından alımında düşüş olması sorumlu tutulmaktadır (13).

Yapılan ara~tırmalarda AME'nde plazka total ve serbest T3 düzeyinde dü~me, ters T3

(r-T3)'te yükselme olduğu gösterilmi~tir.

Yine bu ara~tırmalarda plazma total ve ser- best T4 dü~ük veya normal, TSH ise normal düzeyde tespit edilmi~tir (12,13). Tiroid

fonksiyonlarındaki değişiklikler enfarkt

alanının gerıi~liği ile orantılı olabileceği ileri

sürülmü~tür (14).

Biz ara~tırmada AME'lü hastalarda ti- roid fonksiyonlarını ve tiroid faksiyonla-

rındaki deği~ikliklere enfarkt alanının geni~liği arasındaki ili~kiyi ara~tırdık.

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalı~mamız üç grup olarak planlanciL Grup I, AME tanısı olan, tipik göğüs ağrısının ba~langıcından itibaren ilk 6 saatte koroner yoğun bakım ünitesine ula~an ve

pıhtı eritici tedavi olarak damar içi strep- tokinase (STK) uygulanan 40 hasta; Grup II, AMI tanısı alıp 6 saatten sonra koroner

yoğun bakım ünitesine ulaşan ve pıhtı eri- tici tedavi uygulanmayan 40 hasta, Grup III ise tamamen sağlıklı 40 ki~iden olu~mak­

taydı.

Çalışmaya alınan klinik semptomlar, EKG ve artını~ kreatin kinaz düzeyleriyle kondu. Bu hastaların hepsine 150 mg asetil salisilik asit, IV heparin ve 5 mg diazepern tablet verildi. Ayrıca hemodinamik du-

rumlarına göre damardan nitrat, dobutamin, lidokain, magnezyum sülfat enfuzyonu,

38

morfin sülfad enfuzyonu, morfin sülfad veya meperidin verilmiştir.

AME tanısı alan hastaların (Grup I ve Grup H) tedaviye ba~ladıktan 8-16 saat sonra bir kez kanlan alındı. Grup III den de bir kez

alındı. Alınan kanların düşük devirde sant- rifüj ile 10 dakika çevrildikten sonra se- rumlan ayrıldı. Bu serumlarda tiroid fonk- siyon testleri ve CK-MB izoenzim düzey- lerine bakıldı. Tiroid fonksiyon testleri için COBRA II AUTO-Gamma cihazında radyo immunassay (RİA) yöntemi kullanıldı,

CK-MB için 0-25 mlU /c normal değer

olarak alındı. Sonuçta veriler derlendi, has~

taların troid fonksiyon testleri ve CK-MB

değerleri karşılaştınldı.

Tüm veriler ortalama ± standart yapma

şeklinde verilmiştir, Üç grubun

karşıla~tırılmasında tek yönlü deği~ken

analizi (ANOV A) kullanıldı. İstatistik in- celemede anlamlılık düzeyi p<O.OS kabul edildi. Tek yönlü değişken analizi ile fark bulunan testlerde posthoc değerlendirmede

Bonferroni tekniği kullanıldı. Deği~kenler arası korelasyon incelemesinde anlamlılık

düzeyi p<O,Ol kabul edildi.

Veriler SPSS v 6.0 for windows veri tabanı

ve istatistik programında değerlendirildi.

§ONUÇ ve BULGULAR

~ Grupların TT3 değerlerinin ölçümle- rinde; Grup I'in TT3 değer ortalaması100.98±

18.18 ng/dl, Grup II'nin 92.12±17.67 ng'dl, Grup III'ün 113.18±22.23 ng/dl olarak be- lirlendi. İstatistiksel olarak TT3 ortalaması

Grup III Grup ı ve Grup H'den farklı bu~

lundu (ANOVA f=ll.79, p=O.OOO).

- Grupların TT4 değerlerinin ölçümle- rinde; Grupi'in TT4 değer ortalaması 8.38±

2.36 ug/ dl, Grup II'nin 7.27±2.47 ug/ dl, Grup Ili'ün 9.39±1.42 ug/ dl olarak be- lirlendi. İstatistiksel olarak TT4 ortalaması

Grup II Grup IH'den farklı olarak belirlendi (ANOVA f=9.74, p=O.OOl)

- Grupların ST3 değerlerinin ölçümle- rinde; Grup I'in 2.73±0.56 pg/ dl. Grup H'nin

(4)

2.44±0.45 pg/ dl, Grup Ili'ün 3.35±0.43 pg/ dl olarak belirlendi.

İstatistiksel olarak ST3 ortalamaları üç grup arasında farklı değerlendirildi. Grup III, Grup I ve Grup II'den Grup I de Grup II' den farklı bulundu. (ANOV A f=36.96, p=O.OOO)

Gruplarm ST4 değerlerinin ölçümünde;

Grup I' in ST4 ·değer ortalaması 1.45±0.32 ug/ dl Grup II'nin 1.52±0.37 ug/ dl Grup Ili'ün 1.47±0.25 ug/dl olarak belirlendi.

İstatistitsel olarak ST4 değer ortalaması üç grup da birbirinden farksızdı (ANOV A f=0.60, p=0.55).

Grupların· STH değerlerinin ölçümle- rinde; Grup I'in TSH değer ortalaması

2.94±1.25 mlU/cl, Grup II'nin 3.03±1.16 mlU

1

cl, Grup lll'ün 3.02±1.14 mlU

1

cl olarak belirlendi. İstatistiksel olarak gruplar

arasında anlamlı fark yoktu. (ANOVA)0.08, p=0.93)

Grupların CK-MB değerlerinin ölçümle- rinde Grup I'in CK-MB d~ğer ortalamalası

109.40±28.27 mlU 1 cl, Grup II'nin 127.02±

30.95 mlU/cl Grup Ili'ün 12.03±3.05 mlU/cl olarak belirlendi.

CK/MB değer ortalması istatistiksel ola- rak Grup I Grup II ve Grup III den, Grup II de Grup Ili'den farklı olarak bulundu.

(ANOVA) f=257.11, p=O.OOO) ..

Grupların troid fonksiyon testleri ve CK- MB değerleri karıjılaıjtırıldı. Değiıjkenler arası korelasyon incelemesinde Pearson ko- relasyon katsayısı kullanıldı.

TABLO 1: Çaıı·şmanın Verileri

OeQişken Grupl Grup ll Gruplll

Ortalama so Ortalama so Ortalama so

TT3(ng/dl) 100.98 18.18 92.12 17.67 113.18 22.23

TT4(~gidl) 8.38 2.36 7.27 2.47 9.39 1.42

ST3(pg/dl) 2.73 0.56 2.44 0.45 3.35 0.43

ST4(~gidl) 1.45 0.32 1.52 0.37 1.47 0.25

TSH(miU/cl) 2.94 1.25 3.03 1.16 3.02 1.14

CK(miUcl) 109..40 28.69 127.02 30.95 12.03 3.05

Grup I:

ST3 ve CK-MB düzeyleri arasında kuv- vetli olumsuz iliıjki vardı (r=-0.86, p =0.000).

TT3 ve CK-MB düzeyleri arasında orta derecede kuvvetli olumsuz iliıjki vardı (r = - 0.54 , p = 0.000).

ST4 ve CK-MB düzeyleri ara:sında anlamlı

ili~ki yoktu (r = .:o.54; p = 0.21).

TT4 ve CK-MB düzeyleri arasında zayıf olumsuziliıjki vardı (r = -0.39, p= 0.01).

TSH ve CK-MB düzeyleri arasında an-

lamlı ili~ki yoktu (r = -0.23, p = 0.16).

Grup II

ST3 ve CK-MB diizeyleri arasında kuv- vetli olumsuz ili~ki vardı (r=-0.79, p=

0.000).

TT3 ve CK-MB düzeyleri arasında orta derecede kuvvetli olllmsuz ili~ki vardı (r=- 0.58, p= 0.000).

Tt4 ve CK-MB düzeyleri arasında zayıf

olumsuz ili~ki vardı (r =-0.47, p=0.002).

ST4 ve CK-MB düzeyleri arasında an-

lamlı ili~ki yoktu (r = 0.002 , p = 0.99).

TSH ve CK-MB düzeyleri arasında zayıf

olumsuz ili~ki vardı (r = -0.41 , p =.0.009).

Grup III:

Troid fonksiyon. testleri ile CK-MB düzeyleri arasında anlamlı ili~ki yoktu.

ST3 ve CK-MB düzeyleriiçin r = 0.005, p

= 0.98,

TT3 ve CK-MB düzeyleri için r = 0.06, p = 0.70,

ST4 ve CK-MB düzeyleri için r = -0.175, p

= 0.26,

TT4 ve CK-MBdüzeyleri için r

=

0.18, p = 0.26

TSH ve CK-MB düzeyleri için r = -0.08 p = 0.62 olarak hesapiandı.

TARTIŞMA

AME'nde troid fonksiyonlarındaki deği­

~iklikler · deneysel ve1 klinik ara~ tırmalarda gösterilmi~tir. Hsu ve arkada~ları yaptıkları

(5)

SSK TEPECiK HAST DERG 2000 Vol.1 O No.1

ara~tırmada deneysel olarak olu~turulan

miyokard hasan sonra plazma TT3 ve ST3 de belirgin azalma rT3 de ise artış olduğunu göstermişlerdir (15). Eber ve arkadaşlan

AME'nde tiroid fonksiyonlanndaki deği­

~iklikleri araştırmışlar, TT3 ve ST4 belirgin azalma, rT3 de ise artış olduğunu göster-

mi~lerdir (11). Takada ve arkadaşları da

yaptıkları araştırmada AME'inde ST3 ve ST4

düzeylerinde anlamlı düşüşler olduğunu göstermişlerdir. Troid fonksiyonlarındaki değişikliklerin AME'nde kötüleşen hemo- dinamik değişiklikler ve AME 'nin ciddiyeti ile ilişkili olduğunu gösterliş ve kötü prog- nozun işareti olabileceğini ileri sürmüş­

lerdir (16). Jug ve arkadaşlan ise yaptıklan araştırmada AME'nde birinci günde TT3,

ST3'de belirgin düşme, TT4 ve TSH düze- yinde ise yükselme bulmuşlardır (12).

Bizim çalışmamızda pıhtı eritki tedavi

alınayan AME'lü hastalarda TT3, ST3 ve TT4

düzeyleri sağlıklı kontrol grubuna göre an-

lamlı şekilde düşük bulundu. ST4 ve TSH düzeyleri trombolitik tedavi olan AME'lü hastalarda sağliklı kontrol grubundan farklı değildi.

AME'inde troid fonksiyon testlerinden TT3, ST3 ve TT4 düzeylerinde anlamlı düşme

saptarken, S-T4 ve TSH düzeylerinde ise

değişiklik olmadığını belirledik Pıhtı eritici tedavi almayan AME'li hastalarda TT4

düzeyleri, bu tedavi uygulananAME'li has- talan göre anlamlı dü~üktü. Bu nedenle TT4

düzeylerinde düşme hastalığın ciddiyetine göre düşük olabilir, Bizim sonuçlanmız ile literatürdeki çah~malar benzer sonuçlar

ta~ıyordu.

Herhangi bir hastalığın seyri sırasında

tiroid fonksiyonlarmda meydana gelen

deği~iklikler ötiroid hasta sendromu olarak

tanımlanır (10). AME'de bu durumlardan biri olup çeşetli araştırmalarda ME'nün daha ilk gününden itibaren tiroid fonksiyonlarmda

değişiklikler tespit edilmi~tir (ll, 12).

Tiroid fonksiyonlarındaki değişiklikler çeşitli nedenlere bağlanmıştır. Birincisi, hücre içi deiyodinaz aktivitesinde azalma

40

veya deiyodinaz enzime sunulan T4 düze- yinde düşme sonucu Tı'ün T3'e dönü~ü­

münde azalma olmasıdır. İkinci troidden ve T3'ün sentez ve salınımını düzenleyen TSH düzeyinin azı:ılmasıdır. TSH dü~mesi

ile özellilde T4 düzeyinde dü~me olacağı

ileri sürülmüştür. Üçüncüsü TBG, TBP A ve albumin düzeyinde dü~me veya bunların ti- roid hormonlarına ilgisinde azalma olma-

sıdır. Dördüncüsü ise T4 ve T3'ün dokular

tarafından alımında düşüş olmasıdır (13),

Çalı~mamızın diğer bir amacı da AME'nde tiroid fonksiyon testleri ile enfarkt

alanı geni~liği ili~kisini araştırmaktı.

Yapılan çalışmalarda AME'lü hastalarda enfarkt alanı geni~liği ile CK-MB arasmda

anlamlı ilişki bulunmu~tur (5), Biz de AME'lü hastalarda enfarkt alanı geni~liğinin

göstergesi olarak CK-MB düzeylerini kul-

landık AME'li hastaların troid fonksiyon testleri ile CK-MB düzeylerini karşılaş­

tırdık. Bu hastaların ST3 ve CK-MB düzeyleri arasmda istatistiksel olarak kuvvetli olum- suz ili~ki bulduk. Buna göre AME'nde en- farkt alanı genişledikçe plazma ST3 düzey- leri dü~mektedir.

Ayrıca pıhtı eritici tedavi almayan AME'li hastaların ST 3 düzeyi ortalaması pıhtı eritki tedavi alanAME'li hastaların ST3 düzeyi ortalamasının istatistiksel olarak an-

lamlı bulundu.

Sonuç olarak ST3 düzeyleri enfarkt alanı geni~liğinin bir göstergesi olabilir.

Çalı.~mamızda AME nedeni ile takip edi- len hastalardan (toplam 80 hasta) üçünün iz- lemi, 24-48 saat arasmda kardiyojenik ~ok

nedeni ile ölümle sonlandı. Bu hastaların ikisi

pıhtı eritki tedavi alamayan birise bu tedaviyi alan gruptaydı. İki grubun (Grup I ve Grup II) ölüm oranı yönünden karşıla~tırması olgu

sayısının az olması nedeni ile yapılmadı.

Fakat bu üç hasta ST3 düzeyleri en dü~ük

olan hastalardı, Bu nedenle AME'nde tiroid fonksiyon testierindeki erken dönemde mey- dana gelen değişikliklerin ölüm oranı ile

ilişkili olabileceği kanısındayız. Bunun için daha geni~ klinik çalışmaların yapılınası ge-

rektiğini düşünmekteyiz.

(6)

KAYNAKLAR

1. A. Alpman, D. Oral, Akut Miyokart Enfarktüsü.

Temel İç Hastalıkları. G IIçin, S Ünal, K Biberoğlu, S Akalm, S Süleyman/ar, Ankara Güneş Kitapevi. 1996; 322- 40.

2. Fal/on, J. T.: PathologıJ of My acardial Irıfarction.

In Fuster V., Ross and Topol, E.J. (eds): Atlıerosclerosis and Coronary Arteı; Diseas, Plıilrıdelplıia Lippincott. Raven 1996

; 791-9.

3.R Robers ts, D Mon·is, CM Prott, .R. W Alexander,

Patlıoplıisiology, Recognition and Treatment of Acute Myo- cardial Infaretion and its complicatiorıs. R.C. Sc/ı/ant, R. W.

Alexander. The Heart Arteries and Veins, New York. Mc Graw-Hi/1, Ine. 1994; 1107-8.

4. E.M' Antman, E Braundwo/d. Acute Myocardia/ In- farction. A.S .Fauci, E Braunjwald, KJ Isselbacher, f.D Wil- son, Wilson J.B Martin, D.L Kasper, S.L Hauser, D.L Longo.

Harrismı's Priııciples of Internal Medicine Mc Graıv­

Hill. com. New York 1988; 1352-1365.

5.Roberts R.: Enzymatic esiimation of infarct size: tro- molysis induced its depanise: Will it now rekindle its re- naissance? Circıılation, 1980; 81 : 707.

6. Puleo P.R, Meyer D, Wathen C et al.: Use ofa rapid assay of subfonns of creatine kinase MB to diagnose or rıtle

out acute myocardial infnrction. N Engl J Med. 1994; 331 : 1047.

7.Puleo P.R, Den-yman B.: Noninsiııe detection or re-

peıfusion in acute myocardial infaretion based on plasma ac- tivity of creatine kinase MB subfractions J Aın Coll. Car- diol. 1991 , 17: 1047.

8. Martin G. Y, Kennedy J. W. Choice. of tlıronıbolytic

ageni. In ]u/ian D. cmd Braımwald E. (eds): Management of

Acııte Myorcardial lnfarctioıı. ·London, W.B. Saunders

Ltd., 1994; 71. .

9. Granger C.B, Califf .R.M, Topa/ E.S.: Tlırombolytic tlıerapy for acute myocardial infarction: A review, Drugs 1992; 44: 293.

10. Wortofsky L, Buzıman KD: Alteratioııs. in patients with systemic illness: tlıe eut/ıyroid cick syndrome. Endocriıı

Rev 1982; 3: 164-217.

11. Eber B, 5chumaclıev M. Lımgsteger W, Zweiker R.,

Frulıwald FM, Pokan R, Casser R, Ebev O, Klein W. Changes in tlıyroid lıormone paranzeters after acute myocardial in- farction. Cardictlogy 1995; 86 (2) O 152-6.

12. Jug M. Korsic M. Plaı:ısic V, Grequric N. Batinic Z, Goldner V. Parameters of thyroid gland function in acute mycardia/ infarct. Lijec Vjesıı 1997; 119 (8-9): 223-5.

13. Utiger R.D. Altereel tlıroid function in nontlıyrodial

illness and surgen;. totreat or not to treat? N Eng J Med.

1995; 333: 1562-3

14. Kahana L, Keidar S, 5/ıeinfeld M., et al.: Endogenous cortisol and thyroid lıormorıe !eve/s in patients ıvitlı acute myocardial infarction. Clin Endocrinol. 1983; 19: 131.

15. Hsu RB, Huang TS, C!ıu SH, Ejfect of triiodo thyo- nine administration in experimental mycardial injury. ] En-

docriııol Invest 1995: 18 -(9) : 702-9.

16. Takada K. 5/ıimai S, Takana T, Hayakawa H. The prevalence and significance of anormal t/ıyroid hormone me- tabolizm in acute mycordial in farction. Nippoıı Ilca Da-

igakıı Zasski 1994; 61 (3): 220-31.

(7)

SSK TEPECiK HAST DERG 2000 VoL 1 O No.1

EK

TARTIŞMA Doç.Dr. Bahar BOYDAK Ege Üniv.Tıp Fakültesi Kardiyoloji BL

Buradaki çalı~mada ölçüt alınan CKMB

değerinin enfarktüs alanını belirle:nede ye- tersiz olduğu bilinmektedir. [Cırculatıon

1993; 88(2)]. Alan belirleyici esas testlerimiz olan MUGA, Talyum Ekokardiyografi ve Koroner anjiyonun hiçbirinin tanım için

kullanılmamı~ olması, üstelik CKMB

değerlerinin AME dıi:jındaki nedenlerle de

yükselebileceği dikkate alınmalıdır.

42

YANlT

Akut miyokard enfarktüsünde tiroid fonksiyon testlerinin enfarkt geni~li.ği ile

ili~kisi adlı makalemiz ile ilgili yapılan

elei:jtirilere öncelikle teşekkür ederiz. Bizce de günümüz teknolojisinde enfarkt alanını

belirlemek açısından daha ·geli~:jmii:J tam yöntemleri mevcuttur. Elbette ki bunları

kullanmak bizim de en büyük isteğimizdir.

Ancak SSK hastanelerinin olanaklar bizi mümkün olan en dü~ük maliyette ama bi·

limsellik sınırları içinde değerlendirilecek

yöntemleri kullanmaya yöneltmektedir. 5, 6 ve 7. no.lu kaynaklarda CK-MB düzeyi ile enfarkt alanının ve reperfüzyon oranının belirlenebildiği ifade edilmektedir. Biz de enfarkt alanı geniqliğini belirlemede CK~MB

düzeylerini bu kaynaklara dayanarak kul-

lanmıq bulunuyoruz, Ve çalışmamızın sonuçlarının klinik ve daha sonraki EKO kontrolleri ile uyumlu olduğu kanısındayız.

Saygılarımla

Uz. Dr. D Dereli

Referanslar

Benzer Belgeler

The patient was diagnosed with acute myocardial infarction of inferolateral wall, and transthoracic echocar- diography showed mildly hypokinetic myocardium (involving the right

In young cases of AMI non- atherosclerotic coronary artery disease (CAD), thrombophilia, illicit drug abuse, premature atherosclerosis must be considered.. Illicit drug abuse such

The aim of this study is to describe the epidemiological features of acute myo- cardial infarction (AMI) and outcomes in patients admitted for tertiary care in Trinidad.. We used

Myocardial infarction (MI) is very rare during pregnancy (1/10000), happens mostly during the third trimester and puerperium and mortality rates are high (19-21 %) (1).. In most

Taken together, the present study aimed to evaluate the influ- ence of statin therapy on circadian variation of acute myocar- dial infarction (AMI)..

Brain natriuretic peptide levels were higher (p=0.003 for basal BNP and p&lt;0.001 for one month BNP) in patients developing symptomatic heart failure during follow-up irrespective

Reperfusion strategies in patients with STEMI are fibrinolytic therapy, percutaneous coronary intervention (PCI) and coronary artery bypass grafting (CABG) surgery..

In contrast to intracoronary infusion of autologous bone marrow mononuclear CD34+ cells (MNCCD34+) mobilization by G-CSF differs in various ways: first, MNCCD34+ mobilization