• Sonuç bulunamadı

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük"

Copied!
54
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

Arif ÖZBEYLİ

www.tariheglencesi.com

(2)

Üçüncü Ünite: Ya

İstiklal Ya Ölüm

(3)

Birinci Konu: Doğu ve Güney Cepheleri

www.tariheglencesi.com

(4)

Ermenilerle Savaş ve Gümrü Antlaşması

Birinci Dünya Savaşı sürerken 1917

yılında Rusya’da çıkan ihtilal

sonucunda çarlık rejimi yıkıldı. Yeni kurulan yönetim ise savaştan

çekilerek Doğu Anadolu ve

Kafkasya’da işgal etmiş olduğu yerleri boşalttı. Rus kuvvetlerinin çekilmesi üzerine de Kafkasya’da Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan adıyla üç yeni devlet kuruldu. Bu devletlerden Ermenistan Cumhuriyeti’nin amacı, Doğu Anadolu topraklarını içine

alacak şekilde Büyük Ermenistan’ı kurmaktı.

www.tariheglencesi.com

(5)

www.tariheglencesi.com

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ermenileri bu

hayallerini

gerçekleştirmeleri için

harekete geçiren devlet ise İngiltere oldu. İngiltere,

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 24.

maddesinde Doğu Anadolu’nun işgalini

amaçlayan bir hükme yer verdi. Ayrıca Ermenilerin, Paris Barış Konferansı’na

katılmalarını ve uluslararası alanda destek bulmalarını sağladı.

(6)
(7)

Ermeniler başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerden aldıkları desteğe güvenerek

Kars ve çevresinde yaşayan Türkleri göç etmeye zorladılar. Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulmasını öngören Sevr Antlaşması’nın imzalanmasından sonra da Türk topraklarına doğru saldırıya geçtiler. O günlerde bölgedeki tek düzenli birliğimiz

Erzurum’daki 15. Kolordu idi. Bu orduya Büyük Millet Meclisi tarafından Doğu

Cephesi Komutanlığına atanan Kâzım Karabekir Paşa komuta ediyordu.

www.tariheglencesi.com

(8)

Kâzım Karabekir, 28 Eylül 1920’de karşı taarruza geçerek Ermenilerin işgali altındaki Sarıkamış, Kars ve Gümrü’yü geri aldı. Böylece

onları barış istemek

zorunda bıraktı.

(9)

Millî Mücadele’nin önemli komutanlarından biri olan Kâzım Karabekir 1882’de İstanbul’da doğdu. 1905’te Harp

Akademisini bitirerek Manastır’a atandı. Kurtuluş Savaşı’nda Doğu Cephesi Komutanlığı yaptı. 1924’te Terakkiperver

Cumhuriyeti Fırkasının kurucuları arasında yer aldı. 1946’da TBMM Başkanlığına seçildi ve vefat ettiği 1948 yılına kadar bu görevde kaldı.

www.tariheglencesi.com

(10)

Kâzım Karabekir Paşa, Doğu Anadolu’da görev yaptığı sırada askerî faaliyetlerinin yanı sıra bölgenin sosyal ve kültürel

kalkınmasını sağlamaya yönelik çalışmalarda da bulundu. Bu

amaçla Birinci Dünya Savaşı sırasında anasız babasız kalan 4 bin kadar çocuğa sahip çıktı. Karabekir Paşa “Gürbüzler Ordusu”

adını verdiği bu çocuklar için karargâh hâline getirdiği

Sarıkamış’ta okullar açtı. “Çocuk Davam” dediği bu meseleye dikkat çekmek ve Mustafa Kemal’in de desteğini almak için

Erzurum’dan Ankara’ya giderken bir grup yetim çocuğu da yanında götürdü. Halide Edip (Adıvar) Ankara’da gördüğü bu çocuklarla ilgili gözlemini şu sözlerle anlatmaktadır:

(11)

“Kâzım Karabekir Paşa, ana babaları Erzurum ve Erzincan bölgelerinde

öldürülen iki bin kadar yetim Türk çocuğunu evlat edinmişti. Bunlar, dörtle on dört yaş arasında çocuklardı. Üzerlerinde asker elbisesi olmasına ve Paşa’nın seçtiği subayların gözetimi altında olmalarına karşın asker terbiyesi

görmüyorlardı. Kâzım Karabekir Paşa, çocuklarda, çok acıklı günlerinin anılarını silmek için ne gerekirse yapmaktaydı. Onların eğitiminde en büyük rolü müzik oynuyordu. Çocukları özellikle birer sanat ve meslek sahibi olacak şekilde yetiştiriyordu.

www.tariheglencesi.com

Resim 3.2: Kâzım Karabekir Paşa’nın evlat edindiği

çocuklar

mikroskop başında inceleme yapıyor.

(12)

Bunlardan bazıları gayet iyi marangozluk öğrenmişti. Güzel resim çizmesini, çocukça fakat sanatkârca oymalar yapmasını biliyorlardı. Kâzım Paşa, ceza usulünü kaldırmıştı. Bununla birlikte, çocukların kişiliklerinin serbestçe

gelişmesini önlemeyecek bir disiplin kurmuştu. Kötü hareketi görülen çocuğu karşısına alıp onunla tek başına konuşurdu. “Paşa Baba”nın bir kenara çekip öğüt verdiği çocuğun bir daha kötü bir şey yaptığı olmazdı. Bu yetimlerin

eğitiminde makine kullanmanın gereği ve yararı üzerinde de duruluyordu.

Makinelerin yararını belirten piyesler oynanmakta, makineyi öven şiirler

okutulmaktaydı. Çocuklarda en çok göze çarpan şey, dürüstlük, doğru sözlülüktü.

Bu özellikleri öğütlerle değil, içinde yaşadıkları çevreden, havadan almaktaydılar.”*

* Halide Edip Adıvar, Türk’ün Ateşle İmtihanı, s. 256, 257.

(13)

Ermenistan ile Büyük Millet Meclisi Hükûmeti arasında 2-3 Aralık 1920’de Gümrü Barış

Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Kars,

Sarıkamış, Kağızman, Kulp ve Iğdır Türkiye’ye bırakıldı. Ermenistan Hükûmeti silah ve

cephanelerini Türk kuvvetlerine teslim etti.

Ayrıca Sevr Antlaşması’nı geçersiz saydığını ilan ederek Anadolu topraklarına yönelik

taleplerinden vazgeçti. Ermenistan’a karşı kazanılan zafer düzenli birliklerimizin askerî alandaki ilk başarısıdır. Bu zaferin sonunda

imzalanan Gümrü Antlaşması ise Büyük Millet Meclisinin uluslararası alanda kazandığı ilk

siyasi zaferdir.

www.tariheglencesi.com

(14)

“Bu zafer ile Millî Mücadele’nin ve İstiklal Harbi’nin bir cephesi kapanmış, Anadolu İhtilali’nin de 1920 yılı ortalarında geçirdiği tehlikelerden sonra prestiji artmış oluyordu. Asıl harbi batıda yapacak olan Türk ordusu, artık arkası emin şekilde döğüşecek ve doğudaki

birliklerden bir kısmı Batı Cephesi’ne nakledilecekti.

Bunlardan başka Rusya’dan gelecek yardımlar için yol açılmış bulunuyordu.”

Sabahattin Selek, Ulusal Kurtuluş Savaşı, C

I, s. 311, 312.

(15)

13 ARALIK 2015

www.tariheglencesi.com

(16)

CEVAP: B

(17)

26 KASIM 2015

www.tariheglencesi.com

(18)

CEVAP: C

(19)

18 ARALIK 2016

www.tariheglencesi.com

(20)

CEVAP: D

(21)

Güney Cephesi

İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes

Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Güney Anadolu topraklarımızı işgale

başladılar. Bu devletlerden Fransa, 11 Aralık 1918’de çoğu Ermenilerden oluşan dört yüz kişilik bir kuvvetle Dörtyol’a girdi. Ardından verimli Çukurova topraklarını

sömürgeleştirmek amacıyla Adana’yı işgal etti. Fransız işgali Ermeni çetelerinin

yardımıyla Kozan, Osmaniye, Tarsus, Mersin ve Pozantı’yı içine alacak şekilde genişledi.

www.tariheglencesi.com

(22)
(23)

www.tariheglencesi.com

(24)
(25)

Adana’da Millî Mücadele

Çukurova bölgesinde Fransızların ve onların

silahlandırdığı Ermenilerin saldırılarına karşı ilk millî teşkilat Karaisalı’da kuruldu. Silahlı direnişe geçen Adanalılar düşmana karşı kahramanca

çarpıştılar. Bu çarpışmalar sırasında bir Fransız birliği Pozantı’da esir düşerken Dörtyol ve

Osmaniye’deki işgal kuvvetleri de geri çekilmek

zorunda kaldılar. Fransızlar 20 Ekim 1921’de TBMM Hükûmeti ile imzaladıkları Ankara Antlaşması’yla

Adana ve çevresindeki işgallerine son verdiler.

Çukurova’daki millî mücadele sırasında

fedakârlıklarıyla tarihe geçmiş kahramanlarımız vardır. Bunlardan biri de aşağıda anlatılan Tayyar Rahmiye Hanım’dır.

www.tariheglencesi.com

(26)

Tayyar Rahmiye Hanım (1890 – 1920)

Osmaniye’de dünyaya gelen Rahmiye Hanım, Millî Mücadele sırasında güney illerimizi işgal eden

Fransızlara karşı savaşan kadın kahramanlarımızdan biridir. Fransızların halka yaptığı zulümler üzerine gönüllülerden kurduğu müfrezesinin başında

çarpışmalara katılan Rahmiye Hanım’a atılganca hareketlerinden dolayı Tayyar (uçan) unvanı verildi.

Tayyar Rahmiye Hanım, Osmaniye’deki Fransız

Karargâhına 1 Temmuz 1920’de müfrezesiyle birlikte giriştiği taarruz harekatı sırasında düşman ateşiyle şehit düşmüştür. Ancak silah arkadaşları onun

başlattığı taarruzu zaferle sonuçlandırarak karargâhı ele geçirmişlerdir. Bu fedakâr Türk kadınının mezar taşında şu cümleler yazılıdır:

“Yarınların sahibi ey gençlik,

İyi tanı, ebedî sükûnetle bu mezarda yatanı.

Hak için, bayrak için canın feda edip Armağan etti bize bu mukaddes vatanı.”

turkoloji.cu.edu.tr/CUKUROVA/sempozyum/semp_1/onder_2.pdf

www.tariheglencesi.com

(27)

Maraş, Urfa ve Antep Savunmaları

Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Antep, Maraş ve Urfa’yı işgal eden

İngilizler bir süre sonra aralarında

yaptıkları paylaşım antlaşması gereği bu şehirleri Fransızlara bıraktılar.

Fransızlar bölgeye girdikleri andan

itibaren Ermenilerle iş birliği yaparak Türklere karşı baskı ve şiddet

uygulamaya başladılar. Türkler de onların bu saldırıları karşısında

Kuvayımilliye birlikleri kurarak savunmaya geçtiler.

www.tariheglencesi.com

(28)

Maraşlıların Kahramanlık Destanı

Maraş, İngilizlerin çekilmesinden sonra 30 Ekim 1919’da çoğunluğu Ermenilerden oluşan Fransız birlikleri tarafından işgal edildi. Bu olaydan

birkaç gün sonra bazı Fransız askerleri ve

onlarla birlikte hareket eden Ermeniler sokakta evlerine gitmekte olan bir grup Türk kadınının yolunu kestiler. Onlara “Burası artık Türklerin değildir, Fransız memleketinde peçe ile

gezilmez.” deyip kadınlardan birinin peçesini yırttılar. Bunun üzerine çevresinde Sütçü İmam adıyla tanınan vatansever bir Maraşlı aşağıdaki metinde de okuyacağınız gibi olaya neden olan askeri öldürdü.

www.tariheglencesi.com

(29)

Sütçü İmam (1871 - 1922)

Maraş’taki Fransız - Ermeni askerleri 31 Ekim 1919 günü Uzunoluk semtinde evlerine gitmekte olan üç Türk kadınına “Burası artık Türk memleketi değildir.

Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek saldırıda bulundular.

Silahsız şekilde olaya müdahale etmek isteyen Çakmakçı Sait’i de şehit ettiler.

Bunun üzerine caddenin karşısındaki dükkânında bulunan Sütçü İmam,

tabancasını alarak hızla olayın olduğu yere geldi ve askerlerden birini öldürdü.

Ardından da yakalanmamak için Nalbant Bekir’den emanet aldığı bir ata binerek Ağabeyli köyüne gitti. İzini kaybettiren Sütçü İmam işgal güçlerinin bütün

çabalarına rağmen bulunamadı. Bu olaydan sonra Sütçü İmam, gündüzleri köy köy dolaşarak düşmana karşı direniş çağrısı yaptı. Geceleri ise şehre inerek düşmana karşı başlatılan direnişe yardım etti. Böylece 22 gün süren Maraş Harbi’ne katılıp şehrin kurtuluşuna katkıda bulunan Sütçü İmam düşmana ilk kurşunu atarak Maraş’ın kurtuluş mücadelesini başlatmış oldu.

kahramanmaras.gov.tr/Dosyalar/milli-mucadele.pdf (Düzenlenmiştir.)

www.tariheglencesi.com

(30)

Sütçü İmam olayının ardından Maraş’ta başlayan gerilim, Fransızların kaledeki Türk bayrağını indirip kendi

bayraklarını çekmesiyle daha da arttı.

Maraş Ulu Cami İmamı Rıdvan

Hoca’nın, cuma namazı için toplanan halka, kalelerinde hür bayrağı

dalgalanmayan esir bir memlekette cuma namazı kılınamayacağını

söylemesi ise halkın bağımsızlık duygusunu harekete geçirdi.

www.tariheglencesi.com

(31)

Bunun üzerine Maraşlılar kaledeki Fransız bayrağını indirip yerine

yeniden Türk bayrağını çektiler.

Fransızlar Maraş’ta giderek güçlenen bu direniş ruhunu kırmak amacıyla

şehrin ileri gelenlerini tutukladılar.

Ancak bu kez de kahraman Maraş

halkının silahlı direnişiyle karşılaştılar.

www.tariheglencesi.com

(32)

Mustafa Kemal, Maraşlıların başlattığı kurtuluş mücadelesine destek olmak için

bazı silah arkadaşlarını o bölgeye gönderdi.

Bu arada çevredeki Kuvayımilliye birlikleri de Maraşlıların yardımına koştu. Böylece giderek güçlenen Türk direnişi karşısında tutunamayan Fransızlar ve Ermeniler şehir içinde yaşanan şiddetli çarpışmalarda büyük kayıplar verdiler. 11 Şubat 1920 gecesi de karanlıktan faydalanarak şehri gizlice terk ettiler.

www.tariheglencesi.com

(33)

Maraş’ın düşman işgalinden kurtarılması Millî Mücadele’de kazanılan ilk zafer oldu.

Henüz Büyük Millet Meclisinin açılmadığı ve düzenli ordunun kurulmadığı bir

dönemde kazanılan bu zafer ülke içinde ve dışında büyük yankılar uyandırdı.

Maraş, halkının Kurtuluş Savaşı sırasında kazandığı bu zafer nedeniyle 7 Şubat

1973’te TBMM tarafından “Kahraman”

unvanıyla ödüllendirildi.

www.tariheglencesi.com

(34)

Ali Saip Bey

Kendi Kendini Kurtaran Şehir: Urfa Urfa önce

İngilizler daha sonra da 30 Ekim 1919’da

Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlar diğer şehirlerde olduğu gibi Urfa’da da

Ermenilerle iş birliği yaptılar. Diğer yandan Urfalıları birbirlerine

karşı kışkırtarak bölmeye çalıştılar.

www.tariheglencesi.com

(35)

Urfa’da Ermeniler, Fransızlardan aldıkları cesaretle Türk halkına karşı onur kırıcı ve tahrik edici davranışlarda bulunmaya

başladılar. Urfalılar bağımsızlıklarına, millî birlik ve beraberliklerine yönelik bu

saldırılara karşı Urfa Müdafaa-i Hukuk

Cemiyetini kurdular. Cemiyetin başkanlığına ise Mustafa Kemal tarafından bölgeye

atanan Yüzbaşı Ali Saip Bey’i getirdiler.

www.tariheglencesi.com

(36)

Ali Saip Bey (Ursavaş, 1895-1939)

1885’te bugün Irak sınırları içinde kalmış olan Revandiz’de doğdu. Harp

Okulundan mezun oldu. 1919 yılında Urfa Jandarma Komutanlığına getirildi.

Şehrin ileri gelenleri ile bir millî teşkilat oluşturarak Urfa’nın kurtuluşunda önemli rol oynadı. Bu nedenle Atatürk tarafından kendisine “Ursavaş” soyadı verildi. 1939’da Adana’da vefat etti. Ali Saip Bey, Fransızlarla girdiği bir çarpışmanın ardından savaş alanını gezerken şu duygulu sözleri söylemiştir:

“Şimdi toprağa serilip kalmış bu bahtsız Fransız delikanlıları ne arıyorlardı

burada? Niye geldiler, burada ne işleri vardı? Urfa nere, Paris nere? Neden gelip yaşamlarını burada bıraktı bu genç insanlar. Türk yurdunu ele geçirmek, Türk istiklalini yok etmek için buraya gönderilen bu bahtsızları oymakların ve çevre köylerin savaşçıları öldürmedi. Hayır, onları buraya gönderenler öldürdü. Bu insanları, Türk inkılabının ve Türk İstiklal Savaşı’nın ayakları altına fırlatmanın ne anlamı vardı?” ** Abdula Mardanoviç Şamsutdinov, Türkiye Ulusal Kurtuluş

(37)

Ali Saip Bey, Urfa halkını

Fransızlara karşı mücadeleye çağırarak 3.000 kişilik bir kuvvet topladı.

Ardından da Urfa’daki Fransız

Komutanlığına bir ültimatom vererek şehrin 24 saat içinde boşaltılmasını

istedi. Ancak Fransızlar, Ali Saip Bey’in uyarısına oyalayıcı cevaplar vererek

şehri terk etmediler. Bunun üzerine Urfa’daki Türk birlikleri Fransızlara karşı silahlı mücadeleye başladılar.

www.tariheglencesi.com

(38)

Urfalılar iki ay kadar süren çatışmalar sırasında dışarıdan yardım alma

imkânı bulamadılar. Ancak özgürlük

ve bağımsızlıklarını kaybetmemek için birlik beraberlik ve dayanışma içinde şanlı bir direniş sergilediler. 11 Nisan 1920’de de düşmanı şehirlerinden

atmayı başardılar.

(39)

Antepli Gazilerin Direnişi

Maraş ve Urfa gibi Antep de önce İngilizler daha

sonra da 29 Ekim 1919’da Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlar ve onların silahlandırdığı

Ermenilerin saldırıları Antepliler tarafından tepkiyle karşılandı. Antep Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de

kentteki işgalcilere Suriye’deki Fransız

Komutanlığından gelen yardımları engelleme kararı aldı. Bu amaçla Üsteğmen Şahin Bey’i Kilis

Kuvayımilliye Komutanlığına getirerek Fransızların yolunu kesmekle görevlendirdi. Şahin Bey bu göreve atandıktan sonra Antep’e girmek isteyen Fransız

birliklerini bozguna uğrattı. Kendisinden yolu açmasını isteyen Fransız Komutanlığına da şu mektubu yazdı:

www.tariheglencesi.com

(40)

KARAYILAN

(41)

“Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde Türk kanı vardır. Her bucağında bir atanın mezarı vardır. Eski zamanlardan beri

Türkler bu topraklarda yaşamaktadır. Türk bu topraklara, bu topraklar da Türk’e ısındı,

kaynadı. Sadece siz değil, bütün dünya bir araya gelse bizi bu topraklardan ayıramaz.

Sonra sen, Türk esir yaşamaz, diye duymadın mı? Namus ve hürriyeti için ölüme atılmak bize, ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Sizler canı kıymetli insanlarsınız. Bize çatmayınız. Bir gün evvel topraklarımızdan

savuşup gidiniz. Yoksa kıyarız canınıza.”

www.tariheglencesi.com

(42)

Şahin Bey (1890 - 1920)

Asıl adı Mehmet Sait olan Şahin Bey, Trablusgarp ve Balkan savaşlarında

bulundu. Er olarak katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale, Yemen ve Sina

cephelerinde savaştı. Gösterdiği

başarılardan dolayı subaylığa yükseltildi.

Fransızların Antep’i işgal etmesi üzerine Kilis Kuvayımilliye Komutanlığına getirildi.

Kilis-Antep kara yoluna kurduğu savunma hattıyla uzun süre Fransızların Antep’teki kuvvetlerine destek göndermelerini

engelledi. Albay Andreas komutasındaki Fransız alayına karşı Kızılburun ve Kertil tepelerini iki gün boyunca savundu. Daha sonra Bostancık yakınlarına çekildi. 28 Mart 1920 günü girdiği çatışma sırasında düşman ateşiyle şehit düştü. Adına halk tarafından

www.tariheglencesi.com

(43)

Fransızlar, Şahin Bey’in tuttuğu Kilis- Antep yolunu açmak için 26 Mart

1920’de Antep’e doğru ilerleyişe

geçtiler. Şahin Bey onları durdurmak için emrindeki zayıf kuvvetiyle üç gün boyunca kahramanca direndiyse de

sonunda Fransız süngüleri altında şehit düştü.

www.tariheglencesi.com

(44)

Şahin Bey’in şehit düşmesinden sonra Antep’teki Kuvayımilliye birliklerinin

komutanlığını Mustafa Kemal’in emriyle Kılıç Ali Bey üstlendi. Kılıç Ali Bey şehri kuşatan ve top ateşine tutan Fransızların teslim olmaları yönündeki çağrılarını reddederek mücadeleyi sürdürdü. Kadın, çocuk, yaşlı demeden tüm Antepliler modern silahlara sahip güçlü bir orduya karşı taş, sopa, balta, av tüfeği gibi basit silahlar kullanarak kahramanca

savaştılar. Ancak açlık, susuzluk ve

cephanesizlik yüzünden 9 Şubat 1921’de teslim olmak zorunda kaldılar.

www.tariheglencesi.com

(45)

Antepliler 10 ay 9 gün süren kuşatma sırasında 6.317 şehit

verdiler. Antep’e TBMM tarafından 6 Şubat 1921’de “Gazi” unvanı verildi.

www.tariheglencesi.com

(46)

Güney Cephesi’nde Fransızlara ve onlarla iş birliği yapan Ermenilere karşı sürdürülen mücadele Sakarya

Zaferi’nin kazanılmasına kadar devam etti. Bu zaferin ardından Fransızlar,

Güney Anadolu topraklarında

tutunamayacaklarını görerek 20 Ekim 1921’de TBMM Hükûmeti ile Ankara Antlaşması’nı imzaladılar. Bir süre

sonra da işgal altında tuttukları Adana ve Antep’ten çekildiler.

www.tariheglencesi.com

(47)

26 KASIM 2015

www.tariheglencesi.com

(48)

CEVAP: C

(49)

28 NİSAN 2016

www.tariheglencesi.com

(50)

CEVAP: B

(51)

15 MAYIS 2016

www.tariheglencesi.com

(52)

CEVAP: B

(53)

27 NİSAN 2017

www.tariheglencesi.com

(54)

CEVAP: C

Referanslar

Benzer Belgeler

 İzmir Müdafa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti: İzmir’in Yunanlılara verilmesini engellemek amacıyla

 Sivas Kongresi öncesi kongrenin toplanmasına engel olmaya çalışan Damat Ferit, kongre ka- rarlarının Padişaha iletilmesine de engel oldu. Bunun üzerine Mustafa Kemal

 Ayaklanmaların çıkmasında İtilaf Devletleri’nin ve İstanbul hükümetinin kışkırtmalarının büyük etkisi vardır.. İstanbul hükümeti

Güneyde başarılı olamayan Fransızlar Sakarya Savaşı’ndan sonra yapılan Ankara Antlaşması ile Anadolu’yu boşaltmışlardır...

 17 Şubat 1926 yılında TBMM tarafından Türk Medeni Kanunu olarak kabul edilmiştir.. Ceza Kanunu İtalya’dan (1926),Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu İsviçre’den

edebiyatçılarımızı en fazla etkileyen yönü genellikle Türk milletinin vatanı ve bağımsızlığı için gösterdiği.

Mudanya görüşmelerinde Türkiye’yi temsil eden İsmet Paşa (sağdan ikinci) ve İtilaf Devletleri temsilcileri..  Bu ateşkese göre; 14/15

Mustafa Kemal’in ordumuzun daha fazla kayba uğramaması için bütün sorumluluğu üzerine alarak verdiği çekilme kararı Mecliste de sert tartışmalara neden