• Sonuç bulunamadı

Yıl: 74 Sayı: 2016/3 ISSN 1300-9885

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yıl: 74 Sayı: 2016/3 ISSN 1300-9885"

Copied!
552
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Gelincik Projesine göndereceğiniz her SMS ile 5TL’lik bağışta bulunabilirsiniz.

TÜM OPERATÖRLER

ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI

Adliye Sarayı Kat: 5 Sıhhiye /ANKARA T: 0.312 416 72 00 F: 0.312 309 22 37 www.ankarabarosu.org.tr ankarabarosu@ankarabarosu.org.tr

ABEM–ANKARA BAROSU EĞİTİM VE KÜLTÜR MERKEZİ Ihlamur Sk. No: 1 Kızılay/ANKARA T: 0.312 416 72 00 GÖLBAŞI AVUKAT ÖZDEMİR ÖZOK SOSYAL TESİSLERİ

Gazi Osman Paşa Mah. Sahil Cd. No: 46 Gölbaşı / ANKARA T: 0.312 485 03 93 - 484 46 06

ANKARA BAROSU GELİNCİK MERKEZİ

Ihlamur Sk. No: 1 Kızılay/ANKARA T: 0.312 444 43 06 (5 Hat) www.gelincikprojesi.org.tr

(3)

hukuk veritabanlarında taranmaktadır.

law databases.

(4)

ankarabarosuyayin2016@gmail.com Grafik – Tasarım | Graphic– Design

Ankara Barosu Basım Tarihi | Printing Date

2016

Baskı ve Cilt | Printing and Binding Salmat Bas. Yay. Amb. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Sebze Bahçeleri Cad. (Büyük Sanayi 1. Cad.) Arpacıoğlu İşh. No: 95-1 İskitler/ANKARA Tel: (0312) 341 10 24 • Faks: (0312) 341 30 50

(5)

Tüm Hakları Saklıdır.

ISSN 1300-9885 Dergide ileri sürülen görüşler

yazarlarına aittir.

All Rights Reserved.

ISSN 1300-9885

Articles published in this review reflect the views of the authors.

Sahibi Ankara Barosu adına | Owner on behalf of Ankara Bar Association Av. Hakan CANDURAN

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü | Managing Editor Av. Cemalettin GÜRLER

Yayın Kurulu Başkanı | Chairman of the Editorial Board Av. Dr. Mustafa Bayram MISIR

Editörler Kurulu | Editorial Board Yrd. Doç. Dr. Kasım AKBAŞ Yrd. Doç. Dr. Elvan KEÇELİOĞLU

Yrd. Doç. Dr. Başak ŞİT Yrd. Doç. Dr. Özge OKAY TEKİNSOY

Ankara Barosu Yayın Kurulu Av. Cemalettin GÜRLER  Av. Mustafa Bayram MISIR 

Av. Murat BÖBREK  Av. Seda DUNBAY  Av. Zeynep TEPEGÖZ  Av. Burcu Mine GARGIN

Av. Denizer ŞANLI Av. Oya GÜNENDİ YAĞAN

Av. Hakan AKARKEN Av. Emre Baturay ALTINOK Av. Mahmut Fevzi ÖZLÜER

Av. Gülşen UZUNER Av. Bilal KOLBÜKEN Av. Murat TEZCAN

Av. Ezgi YAVUZ Av. Irmak Gökçe TOMUR

Av. Rıza Yalçın KOÇAK Av. Seher KIRBAŞ CANİKOĞLU

(6)

A

ABDULHAKİMOĞULLARI, Erdal Doç. Dr.

ABDULLAHZADE, Cavid Doç. Dr.

AĞAR, Serkan Dr.

AKBAŞ, Kasım Yrd. Doç. Dr.

AKBULUT, Olgun Yrd. Doç. Dr.

AKINCI, Müslüm Doç. Dr.

AKINCI, Ziya Prof. Dr.

AKKAYA, Mustafa Prof. Dr.

AKKAYA, Tolga Yrd. Doç. Dr.

AKSAR, Yusuf Prof. Dr.

ALTAŞ, Hüseyin Prof. Dr.

ARAT, Tuğrul Prof. Dr.

ARDIÇOĞLU, M. Artuk Yrd. Doç. Dr.

ARSLAN, Aziz Serkan Yrd. Doç. Dr.

ARSLAN, Çetin Prof. Dr.

ARSLAN, Ramazan Prof. Dr.

ARTUK, Mehmet Emin Prof. Dr.

ASLAN, Zehrettin Prof. Dr.

ASLAN, Zühtü Prof. Dr.

AŞIK, İbrahim Yrd. Doç. Dr.

ATALI, Murat Doç. Dr.

ATAY, Ender Ethem Prof. Dr.

ATILGAN, Eylem Ümit Yrd. Doç. Dr.

AVCI, Mustafa Doç. Dr.

AYDIN, Ramazan Yrd. Doç. Dr.

AYDIN, Ufuk Prof. Dr.

AYDOS, Oğuz Sadık Doç. Dr.

B

BAŞÖZEN, Ahmet Doç. Dr.

BAŞPINAR, Veysel Prof. Dr.

BAŞTERZİ, Süleyman Doç. Dr.

BAYAR, İbrahim Nihat Yrd. Doç. Dr.

BAYKAL, Ferit Hakan Prof. Dr.

BAYKAL, Sanem Doç. Dr.

BELEN, Herdem Doç. Dr.

BIÇAK, Vahit Prof. Dr.

BÜYÜKTANIR, Burcu Dr.

C-Ç

CAN, Mertol Prof. Dr.

CAŞIN, Mesut Hakkı Prof. Dr.

CENTEL, Nur Prof. Dr.

CENTEL, Tankut Prof. Dr.

CİN, Halil Prof. Dr.

ÇAĞAN, Nami Prof. Dr.

ÇAĞLAR, Hayrettin Doç. Dr.

ÇALIŞKAN, Yusuf Doç. Dr.

ÇEÇEN, Anıl Prof. Dr.

ÇETİNER, Selma Prof. Dr.

ÇOLAK, N. İlker Doç. Dr.

D

DEĞİRMENCİ, Olgun Doç. Dr.

DEMİR, İsmail Yrd. Doç. Dr.

DEMİR, Mehmet Prof. Dr.

DEMİRAY, Nezahat Yrd. Doç. Dr.

DEMİRBAŞ, Timur Prof. Dr.

DEMİRCİOĞLU, H. Reyhan Yrd. Doç. Dr.

DOĞAN, Murat Prof. Dr.

DÖNER, İsa Yrd. Doç. Dr.

DÜLGER, İbrahim Prof. Dr.

(7)

DÜLGER, Murat Volkan Doç. Dr.

E

ERDAĞ, Ali İhsan Yrd. Doç. Dr.

ERDEM, Mete Yrd. Doç. Dr.

ERDEM, Mustafa Ruhan Prof. Dr.

EREN, Fikret Prof. Dr.

ERGİL, Doğu Prof. Dr.

ERİŞ, A. Uğur Yrd. Doç. Dr.

ERKAL, Atila Yrd. Doç. Dr.

EROĞLU, Muzaffer Yrd. Doç. Dr.

ERTEN, Rıfat Doç. Dr.

ERZURUMLUOĞLU, Erzan Prof. Dr.

ESKİYÖRÜK, Serhat Yrd. Doç. Dr.

F

FENDOĞLU, Hasan Tahsin Prof. Dr.

FEYZİOĞLU, Metin Prof. Dr.

G

GEMALMAZ, Burak Yrd. Doç. Dr.

GÖKER, Cenker Yrd. Doç. Dr.

GÖKTÜRK, Neslihan Yrd. Doç. Dr.

GÖLE, Celal Prof. Dr.

GÖNENÇ, Levent Doç. Dr.

GÜLŞEN, Recep Doç. Dr.

GÜNAL, Nadi Prof. Dr.

GÜNDAY, Metin Prof. Dr.

GÜNEYSU, Gökhan Yrd. Doç Dr.

GÜNEYSU BORAN, Nilüfer Yrd. Doç Dr.

GÜNEŞ, Ahmet Doç. Dr.

GÜNGÖR, Devrim Doç. Dr.

GÜNGÖR, Gülin Prof. Dr.

GÜVEN, Kudret Prof. Dr.

H-İ

HACIMAHMUTOĞLU, Sibel Doç. Dr.

HAFIZOĞULLARI, Zeki Prof. Dr.

HAKERİ, Hakan Prof. Dr.

HASPOLAT, Mehmet Emin Doç. Dr.

İNAN, Ali Naim Prof. Dr.

İŞGÜZAR, Hasan Prof. Dr.

K

KABOĞLU, İbrahim Özden Prof. Dr.

KANADOĞLU, Korkud Prof. Dr.

KAPLAN, İbrahim Prof. Dr.

KARAGÖZ, Kasım Doç. Dr.

KARAKAŞ, Fatma Yrd. Doç. Dr.

KARAKEHYA, Hakan Doç. Dr.

KARAN, Hakan Prof. Dr.

KATOĞLU, Tuğrul Doç. Dr.

KAYA, Emir Yrd. Doç. Dr.

KENT, Bülent Yrd. Doç. Dr.

KESER, Hayri Yrd. Doç. Dr.

KILIÇOĞLU, Ahmet Prof. Dr.

KOCA, Mahmut Prof. Dr.

KOCAMAN, Arif B. Prof. Dr.

KOCAOĞLU, A. Mehmet Prof. Dr.

KOCAOĞLU, N. Kağan Dr. iur.

KOCAOĞLU, S. Sinan Yrd. Doç. Dr.

KORKMAZ, Fahrettin Prof. Dr.

KORKUT, Levent Yrd. Doç. Dr.

KUÇURADİ, İonna Prof. Dr.

KÜÇÜKGÜNGÖR, Erkan Prof. Dr.

(8)

M

MOLLAMAHMUTOĞLU, Hamdi Prof. Dr.

MUMCUOĞLU, Maksut Prof. Dr.

O-Ö

ODYAKMAZ, Zehra Prof. Dr.

OKUR, Ali Rıza Prof. Dr.

ONAR, Erdal Prof. Dr.

OZANEMRE YAYLA, Hatice Tolunay Yrd. Doç. Dr.

OZANSOY, Cüneyt Doç. Dr.

ÖKÇESİZ, Hayrettin Prof. Dr.

ÖZBEK, Mustafa S. Doç. Dr.

ÖZBEK, Veli Özer Prof. Dr.

ÖZBUDUN, Ergun Prof. Dr.

ÖZCAN, Fatma Yrd. Doç. Dr.

ÖZDAMAR, Mehmet Doç. Dr.

ÖZEKES, Muhammet Prof. Dr.

ÖZEL, Çağlar Prof. Dr.

ÖZEN, Muharrem Prof. Dr.

ÖZGENÇ, İzzet Prof. Dr.

ÖZKAN, Işıl Prof. Dr.

ÖZKAZANÇ, Alev Prof. Dr.

ÖZTÜRK, Bahri Prof. Dr.

ÖZTÜRK, Kaya Burak Yrd. Doç. Dr.

P

PAZARCI, Hüseyin Prof. Dr.

R

RUHİ, Ahmet Cemal Yrd. Doç. Dr.

S-Ş

SARAN, Birol Yrd. Doç. Dr.

SAYGIN, Engin Yrd. Doç. Dr.

SAYHAN, İsmet Doç. Dr.

SEVGİLİ, Didem Yrd. Doç. Dr.

SEZGİNER, Murat Prof. Dr.

SIRMA, Özge Yrd. Doç. Dr.

SOYASLAN, Doğan Prof. Dr.

SÜRAL, Nurhan Prof. Dr.

ŞAHİN, Cumhur Prof. Dr.

ŞEN, Ersan Prof. Dr.

ŞEN, Murat Prof. Dr.

ŞEN DOĞRAMACI, Hayriye Yrd. Doç. Dr.

ŞENOCAK, Kemal Doç. Dr.

T

TAN, Ayhan Prof. Dr.

TANRIVER, Süha Prof. Dr.

TAŞKIN, Ozan Ercan Yrd. Doç. Dr.

TEKİNSOY, M. Ayhan Doç. Dr.

TERCAN, Erdal Prof. Dr.

TEZCAN, Durmuş Prof. Dr.

TİRYAKİ, Betül Yrd. Doç. Dr.

TİRYAKİOĞLU, Bilgin Prof. Dr.

TOROSLU, Nevzat Prof. Dr.

TUNÇ, Hasan Prof. Dr.

TURANBOY, Asuman Prof. Dr.

TÜZÜNER, Özlem Yrd. Doç. Dr.

U-Ü

ULUŞAHİN, Nur Yrd. Doç. Dr.

(9)

UYGUR, Gülriz Prof. Dr.

ÜÇIŞIK, Fehim Prof. Dr.

ÜNVER, Yener Prof. Dr.

ÜYE, Saim Yrd. Doç. Dr.

ÜZÜLMEZ, İlhan Prof. Dr.

Y

YAVUZ, Bülent Doç. Dr.

YENGİN, Halisan Dr. iur.

YILDIRIM, Turan Prof. Dr.

YILMAZ, Ejder Prof. Dr.

YILMAZ, Süleyman Doç. Dr.

YİĞİTER, Cenk Dr.

YONGALIK, Aynur Prof. Dr.

YUSUFOĞLU, Fülürya Dr. iur.

YÜCEL, Mustafa Tören Prof. Dr.

YÜCEL, Recep Doç. Dr.

YÜRÜK, Ayşe Tülin Doç. Dr.

Z

ZABUNOĞLU, Yahya Prof. Dr.

(10)

1. Dergiye gönderilen hakemli yazılar başka bir yerde yayımlanma- mış veya yayımlanmak üzere gönderilmemiş olmalıdır.

2. Makale yazarına ait iletişim bilgileri (ünvan, ad-soyad, iletişim adresi, güncel e-posta adresi, güncel cep telefonu) makalenin son sayfasına nizami bir şekilde eklenmelidir. Makaleyi gönde- ren yazarın ismini yazmaması/unutması durumunda makalesi yayımlanmayacaktır.

3. Yazılar “Microsoft Word” programında (.doc veya .docx formatın- da) sayfa numaraları verilmiş olarak (yazı tipi Times New Roman, 12 punto, normal stil) ankarabarosuyayin2016@gmail.com adresi- ne gönderilmelidir.

4. Makale Başlığı büyük harflerle, makale yazarının ünvanı kısaltma biçiminde, soyadı ise büyük harflerle yazılmalıdır.

(Örn: Av. Ali YILMAZ vb.)

5. Makale yazarı; makalesindeki yazım hatalarını düzeltip, kontrol ettikten sonra eksiksiz bir şekilde göndermekle yükümlüdür.

Hakem tarafınca belirtilen değişiklerin; makale yazarınca Word bel- gesinde “Metin Vurgu Rengi (Metnin vurgulayıcı kalemle işaretlenmiş gibi görünmesini sağlar)” SARI renk verilerek ve düzenlenen maka- lenin isim bölümüne tarih eklenerek yeniden mail aracılığı ile iletil- mesi gerekmektedir. Dergiye gönderilen yazıların son denetimlerinin yapılmış olduğu, yazarın gönderdiği şekliyle yazısını “basıma” verdiği kabul edilir. Yazım yanlışlarının olağanın dışında bulunması, bilimsel- lik ölçütlerine uyulmaması, yazının Yayın Kurulu tarafından geri çev- rilmesi için yeterli görülecektir.

6. Hakem denetiminden geçmesi istenen makalelerde en az 100, en çok 120 sözcükten oluşan tek paragraf Türkçe ve İngilizce özetlerin; her iki dilde yazı başlığının ve beşer anahtar sözcüğün de yazının başına eklenerek gönderilmesi gerekmektedir. Yaza- ra ait makale; Makalenin Türkçe Başlığı > Yazarın Ünvanı, Adı-Soyadı (Örn: Av. Ali YILMAZ vb.) > Öz > Anahtar Kelimeler > Makalenin İngi- lizce Başlığı > Abstract > Keywords şeklinde sıralanmalıdır.

(11)

dan hakem denetiminden geçmesi istenenler hakeme gönderilecek, hakemden gelen rapor doğrultusunda yazının yayımlanmasına, ya- zardan rapor çerçevesinde düzeltme istenmesine ya da yazının geri çevrilmesine karar verilecek ve yazar durumdan en kısa sürede ha- berdar edilecektir. Hakem raporunun olumsuz olması halinde, ikinci bir hakem incelemesi yapılmayacaktır. Hakem raporunda düzeltme istendiği takdirde, yazar tarafından sadece belirtilen düzeltmeler çer- çevesinde değişiklikler yapılabilecek ve düzeltilmiş metinler için yine hakem onayı alınacaktır.

9. Yazarı tarafından hakem denetiminden geçirilmesi istenmeyen yazı- lar Yayın Kurulu tarafından değerlendirilecek ve yazının yayımlanma- sına, hazırlanan rapor çerçevesinde yazardan düzeltme istenmesine ya da yazının geri çevrilmesine karar verilecek ve yazar durumdan en kısa sürede haberdar edilecektir.

10. Yayımlanması yayın kurulu ya da hakem tarafından uygun bulun- mayan yazılar, yazarına geri gönderilmez. Yazarların her yıl dört sayı olarak yayınlanan dergimizin 1. sayısının 15 Nisan’a, 2. sayısının 15 Temmuz’a, 3. sayısının 15 Ekim’e, 4. sayısının gelen yılın 15 Ocak tari- hine kadar yayınlanabileceğini gözönüne almaları gerekir.

11. Dergide çeviri, karar, kitap incelemeleri, mevzuat değerlendirmeleri ve bilgilendirici notlara da yer verilecektir. Bu nitelikteki yazıların ka- bulü veya geri çevrilmesi, Yayın Kurulu'nca yapılacaktır.

12. Ankara Barosu Dergisi, elektronik ortamda tam metin olarak yayımla- mak da dâhil olmak üzere, kabul edilen yazıların, tüm yayın haklarına sahiptir. Yazılar için telif ücreti ödenmez.

Ankara Barosu Dergisi Yayın İlkeleri’ne şartları uymayan yazıların, TÜBİTAK – ULAKBİM veritabanının gerekliliklerinden dolayı, Editör tarafından yapılacak ön kabul edilebilirlik incelemesi sonrasında hemen reddedilecektir. Bundan dolayı gönderilecek hakemli veya hakemsiz makalelerin yukarıdaki ilkelerdeki bütün

şartları şekil ve esas olarak sağlaması gereklidir.

(12)

BAŞKANIN MESAJI | PRESIDENT’S MESSAGES �������������������������������������� XIV

Av. Hakan CANDURAN

Av� Sadık Edoğan - Yaşam Öyküsü ������������������������������������������������ 27 Av� Sadık Erdoğan Başkanlığı’ndaki

Baro Çalışmalarından Bazı Örnekler ������������������������������������������ 30 Av� Sadık Erdoğan ile Söyleşi ������������������������������������������������������ 38 Av� Sadık Erdoğan Hakkında ������������������������������������������������������� 39 Av� Sadık Erdoğan Şiirleri ���������������������������������������������������������� 69 ANILAR - 2015 YILINDA YAYIMLANAN

‘KEDİ HUKUKU YEDİ’ KİTABINDAN BÖLÜMLER ����������������������������������� 81

Hakemli Makaleler (Peer Revıewed Artıcles)

Temel Cezanın Belirlenmesi ����������������������������������������������������� 127

Dr. Gökhan TANERİ

Bir İnsan Hakları Sorunu Olarak

Cinsiyete Dayalı Ekonomik Ayrımcılık ��������������������������������������� 163

Arş. Gör. Zeynep İSPİR

Anayasalarımızda Yargının Bağımsızlığı

ve Tarafsızlığı �������������������������������������������������������������������������� 199

Dr. Fatih ÖZKUL

Hâkimlerin ve Savcıların Disiplin Yönünden Soruşturulmaları ve İşledikleri Suçlar Nedeniyle

Yargılanmaları ������������������������������������������������������������������������� 265

Arş. Gör. Eylem BAŞ

Yeni Düzenlemeler Çerçevesinde Doçentlik Sınavı ������������������� 361

Dr. Mustafa Yaşar DEMİRCİOĞLU

(13)

ve Temsilcilerin Sorumluluğu�������������������������������������������������� 417

Yrd. Doç. Dr. Mehmet KARAARSLAN

ERDOĞAN’IN “OTOLİMİTASYON DEKLARASYONU”, ����������������������������� 467 OHAL VE AKADEMİK ÖZGÜRLÜK

Dr. Cenk YİĞİTER

Uluslararası Hukuk Açısından Çocuk Askerler

ve Pkk’nın Çocuk Askerleri/Militanları ����������������������������������� 483

Yrd. Doç. Dr. Serkan KEKEVİ Yrd. Doç. Dr. Gökmen KILIÇOĞLU

Makaleler (Artıcles)

1915 Ermeni Tehciriyle İlgili İddialar Karşısında Almanya’nın Sorumluluğu ve Alman Parlamentosundaki

Sözde Soykırım Oylaması ����������������������������������������������������������� 513

Av. Ferhat AZNEVİ

(Kanunla Da Olsa) HAGB Kararına

Mahkûmiyetin Hukuki Sonuçları Bağlanabilir Mi ? ������������������� 521

Av. Coşkun ÖZBUDAK

5237 Sayılı “Türk Ceza Kanunu”nun 122� Maddesindeki Son Düzenlemeler Bağlamında Engellilik Nedeniyle

Yapılan Ayrımcılığa Yönelik Değerlendirmelerimiz ����������������� 533

Av. Osman SEZER

İcra Dairelerinin Etkinliğinin Arttırılması

Model Uygulaması Üzerine ������������������������������������������������������� 545

Gülcan ZİYTAK - Av. Cemalettin GÜRLER

(14)

Değerli meslektaşlarım;

İki yıl önce seçildiğimizde, “Hangi gruptan olursa olsun, Ankara Barosu bun- dan sonra seçime katılan tüm adaylarla ve tüm mensuplarıyla tek vücut olarak hareket edecektir ve bugünden itibaren Ankara Barosu bir bütündür” demiştik�

Bu sözümüz doğrultusunda Yönetim Kurulu’ndaki değerli arkadaşlarımla Ankara Barosu’nu, hiçbir ayrımcı uygulama yapmadan yönettik� Bu sözün gereğini yerine getirdiğimizi; Ankara Barosu’nun, tüm meslektaşlarımızın kendini ait hissettiği bir meslek örgütü olma vasfını koruyup yükselttiğimizi umuyorum� Yönetimdeki arkadaşlarıma katkıları için teşekkür ediyorum�

Ankara Barosu yönetimine seçildiğimiz günden bu yana yürüttüğümüz çalış- malardan haberdarsınız� Zorlu bir dönemin yarattığı hukuki süreçlerin içinden geçtik; geçmeye de devam ediyoruz� Baroların, yaygınlaşan sessizliği yırtan bir ses olarak hukukun üstünlüğünün, temel hak ve özgürlüklerin ve halkın savunucusu olması için elimizden gelen çabayı gösterdik�

Baro olarak mücadele ettik ve bir hizmet örgütü olarak çalıştık� Asansörleri yenilemekten tutun da mAV-i uygulamasına kadar bir dizi hizmete imza attık�

Adliye binalarının ayrılmasına karşı mücadele ettik; ayrılma kaçınılmaz olduğunda ise avukatların yaşamını kolaylaştırmayı hedefleyen çözümleri ürettik� Hem avukatın hakkını savunduk hem de yaşamını kolaylaştırdık�

Değerli meslektaşlarım,

Yola, “insan haklarının üstünlüğü” ve “hukuk devleti” diyerek çıkan ve bu ilkeleri rehberi kılan bir yönetim için çok zor bir dönemdi� Çok değil sadece üç ay önce maruz kaldığımız alçakça darbe girişimi ve ardından ilan edilen Olağanüstü Hal’le nihayet bulan; öncesinde siyasal rejim tartışmalarının alıp başını gittiği, şimdi de Olağanüstü Hal rejimi uygulamaları ile terörün de gündelik hayatımıza girerek yaygınlaştığı bir dönemdir sözünü ettiğimiz�

Diyebilirim ki görev yaptığımız süre içerisinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde daha önce hiç yaşanmamış olaylara tanıklık ettik� Türkiye, süregiden bölücü terör yanında IŞİD terörü ile tanıştı� Barış mitinglerine, siyasi parti gösterilerine, şehir- lere, sokaklara, otobüs duraklarına ve hatta düğünlerimize kadar geldi� Kilis şehir merkezimiz ve sınır bölgeleri saldırıların hedefi olurken, Türk Ordusu da Suriye’ye girmek zorunda kaldı�

Türkiye, 40 yıldır verdiği terör mücadelesinin en zor günlerini yaşamaktadır�

Biz, Ankara Barosu olarak teröre karşı hiç susmadık� Terörü kabullenmedik�

“Terörle yaşamaya alışmamız lazım” diyenlere inat, “alışmayacağız, kabullenme- yeceğiz” dedik� Siyasetin şiddet sarmalına çekilmesine karşı çıktık; bunu yapanları lanetledik� Buradan da bir kez daha, başta 10 Ekim katliamında yitirdiğimiz

(15)

gıyla anıyor; kendilerine Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, tüm yargı camiasına ve milletimize başsağlığı diliyoruz�

Değerli meslektaşlarım;

Ankara Barosu, insan haklarının üstünlüğü ilkesine bağlı bir barodur�

Ankara Barosu, Anayasamızda belirlenen demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini savunur�

Ankara Barosu, çoğulcu demokrasiden yana demokrat bir barodur�

Teröre karşı mücadele edilirken bu ilkelerden sapılmaması gerektiğini en acı günlerimizde vurguladık� Şimdi olağanüstü hal koşulları içinde daha güçlü ve daha gür şekilde vurguluyoruz�

Unutmuş değiliz; terörün bir kesimine karşı açık bir güvenlik zafiyeti içinde olanlar, savcı Mehmet Selim Kiraz öldürüldüğünde, hiç çekinmeksizin biz avukatları suçlayabildiler� Bir hükümet, hukuk devletine sahip çıkmıyorsa; devlet işleyişinde insan haklarının üstünlüğü ilkesini hakim kılmıyorsa; özgürlük ve güvenlik den- gesini, onun ölçüsü olacak bu temel iki ilke üzerinde kurmuyorsa görevi başındaki Cumhuriyet Savcısı’nı, görevi gereği kentinin tarihi dokusuna sahip çıkan Baro Başkanı’nı, koruması altındaki yasal ve meşru mitinge katılan avukatını koruya- madığında, sorumluluktan kurtulma amacı ile elbette başka sorumlular arayacak;

açık bir ‘saptırma gayreti’ içine girecektir� Ve çareyi, özgürlük-güvenlik dengesini özgürlükler aleyhine, güvenlik lehine aşırı şekilde bozmakta arayacaktır� Hedefli bir terör saldırısını önleyemeyen devletin görevi, avukatları suçlamak değil, bireyi ve toplumu, özgürlüklerinin tüm güvencelerini sağlayarak korumaktır�

Savcı Mehmet Selim Kiraz öldürüldüğünde Ankara Barosu olarak, avukatları suça bulaştırmaya yönelik ‘algı operasyonuna’ karşı çıktık� Bu üzücü olayın benzerinin bir daha yaşanmaması adına ortak akıl, inanç ve samimiyetle hareket edilmesi için yapılması gereken her şeye Ankara Barosu avukatlarının hazır olduğunu derhal duyurduk�

(16)

hedeflenen olağanüstü rejim koşulları yaratılmaya çalışılmasına işaret ettik� İç Güvenlik Paketi’ne sadece Ankara Barosu olarak değil, 79 baro ve Türkiye Barolar Birliği’yle birlikte, tüm avukatlar olarak karşı çıktık�

Hatırlayacaksınız; İstanbul Barosu ile birlikte Çağlayan Adliyesi’nde nöbet tut- tuk; İzmir Barosu ile birlikte Gündoğdu meydanında dev bir miting yaptık ve 79 Baro Başkanı biraraya geldik� Ankara Barosu olarak, tüm barolarımızı TBMM’ye yürümeye çağırdık; meslektaşlarımızla birlikte yürüdük�

Niye oradaydık; niye katıldık; niye yürüdük: Çünkü siyasi iktidarı, “Avukatlar olarak, bu vahim tasarının yasalaşması durumunda toplumsal barışın tümüyle ortadan kalkacağı; bireysel ve kolektif hukuk güvenliğinin yok edileceği ve totaliter bir düzenin keyfi uygulamaları ile karşı karşıya kalınacağı” hususlarında uyarmak istedik�

Değerli meslektaşlarım;

Ankara Barosu, Cumhuriyet’in anayasal kurumlarına karşı girişilecek her türlü kalkışmanın karşısındadır� 15 Temmuz gecesi yaşadığımız alçakça girişimde de koşulsuz olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve onun bütünsel iradesinin yanında yer almış ve askeri darbeye karşı çıkmıştır�

Türkiye demokrasisinin geçtiği bu büyük sınavda, haberi alır almaz duraksama- dan “Darbeye Hayır” diyerek demokrasiden yana tavrımızı ortaya koyduk� Çünkü darbelerin Türkiye’ye verdiği zararı en iyi biz hukukçular biliyoruz� Çünkü darbe, her şeyden önce ‘hukuksuzluk’ demektir�

Defalarca vurguladık: Ankara Barosu, Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsız, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak mevcudiyetini sürdürmesinde; içte ve dıştaki bedhahlara karşı mücadelede, hukuk devleti sınırları içerisinde taraftır�

Demokratik rejime karşı yapılan, yapılmaya çalışılan bütün darbe, darbe giri- şimi, kalkışmalar karşısında hukukun, demokrasinin, ülkemizin bütünlüğünün savunucusuyuz�

Kurtuluş Savaşı’nı veren ve Cumhuriyet’i kuran bu toprakların insanları, ulusal bütünlüğüne darbe vurmaya kalkışanlara, iç savaş çıkartmak isteyenlere karşı ülke- sini korumaya devam edecek ve her zaman parlamenter demokrasinin savunucusu olacaktır�

Askeri darbe girişimine karşı direnirken yitirdiğimiz başta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu astsubayı Ömer Halisdemir olmak üzere, artık milli kah- ramanlar olarak anılan demokrasi şehitlerimizi buradan bir kez daha saygıyla anıyorum� Kendilerine müteşekkiriz�

(17)

ğini açıkça göstermiştir� Cumhuriyetimiz, sanıldığı gibi emperyalist bir savaştan yenilgi ile çıkan Osmanlı Devleti’nin mirası üzerine kendiliğinden yani doğal bir tarihi süreç içinde kurulmuş değildir� Aksine, emperyalist güçlere teslimiyeti kabul etmeyen Mustafa Kemal öncülüğünde Türk Milleti’nin gerçekleştirdiği Türk Devrimi’nin eseridir�

Cumhuriyetimiz, barıştan doğmuştur: Lozan Barış’ı sadece bir antlaşma değil, Cumhuriyetimizin kurucu belgelerinden biri; başka bir ifade ile Cumhuriyetimizin tapusudur, ülke bütünlüğümüzün, ülkemizde yaşayan farklı dinler ve kültürler arasındaki toplumsal barışın kaynağıdır�

Değerli meslektaşlarım,

Biz avukatlar, güçlü bir tarih bilincine sahibiz� Bu noktaya sıfırdan gelmediğimizi biliyor ve hatırlıyoruz� Darbecilerin devlet içinde yuvalanmasına “ne istediler de vermedik”, diyerek yıllarca yol verildiği gibi, Anayasa sık sık ihlal edilerek, “Ülke anayasasız fiilen de yönetilir” denilerek, özetle ülkeyi anayasasız kılarak darbeci ideolojiye de bir zemin hazırlanmıştır� Bunu defalarca “dizginsiz ve sınırsız iktidar arayışı” olarak ifade ettiğimizi; uyardığımızı biliyorsunuz�

Değerli meslektaşlarım;

Cumhuriyet’in en önemli kazanımlarından biri de kadının özgürleşmesine hiz- met eden Medeni Kanun başta olmak üzere siyasal katılma haklarını da kapsayan eşitlikçi hukuk devrimleridir�

Yönetimimizin en duyarlı olduğu konulardan biri de kadın hakları olmuş- tur� Gelincik Projesi, başladığı günden bu yana kadın meslektaşlarımızın büyük özverisi ve özeniyle devam etmektedir� Nefretle kınadığımız ve davasına müdahil olduğumuz Özgecan Aslan cinayeti sonrasında Ankara Barosu Dergisi’nde kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın tüm hukuki boyutlarının ele alındığı bir özel sayı hazırladık� Bu sayımızı, kadına yönelik ayrımcı politikaların dolaylı bir sonucu ile aramızdan ayrılan hukukçu meslektaşımız Didem Yaylalı’nın anısına adadık�

Ancak kadın meslektaşlarımız takdir edeceklerdir ki bu konuda sorumluluk bizlere, ancak görevin çoğu onlara düşmektedir� Yönetime daha fazla katılmalılar�

Birleşmiş Milletler belgesinde belirtildiği üzere; eşit ilişkiler kurulması yolundaki çabaların ve kadınların hayatın her alanına etkin katılımının, bir ülkedeki demokrasi kültürünün derinleşmesini sağlayacağı açıktır�

(18)

olmazsa olmaz olduğunu hatırlattı�

Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 16� maddesi, “Kuvvetler ayrı- lığı olmayan toplumların anayasası yoktur” der� Demokrasimizin temellerinden biri, kuşkusuz kuvvetler ayrılığıdır� Cumhurbaşkanının seçimle görevine başlamış olması, ona Anayasa’nın üzerinde bir konum kazandırmaz� Anayasa’daki statüsü- nün üzerine çıkmaya çalışacak bir Cumhurbaşkanı’nın Anayasa krizine sebebiyet verebileceği görülmektedir�

Görev yaptığımız dönemde Türkiye, tarihinde olmadığı kadar kutuplaşmış;

bilinçli ve planlı bir şekilde ayrıştırılmıştır� Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ülküsünde bir araya gelen, farklılıklarını bu amaçta birleştiren ve hedefini muasır medeniyet olarak çizen milletimizin bir araya gelmeye, bir olmaya ihtiyacı olduğu tartışmasızdır�

Değerli meslektaşlarım;

Bizler, görev dönemimiz içerisinde Ankara Barosu’nda bir bölünmeye ve kamp- laşmaya mahal vermedik� Baromuza kayıtlı tüm meslektaşlarımızın ortak hassa- siyetlerini savunmaya çabaladık� Adeta engizisyon mahkemelerine dönüşen yargı sisteminin içinde adaletten, hukuktan yana; insan haklarından, temel hak ve özgürlüklerden yana; yani avukatlığın ortak ilkelerinden yana olduk�

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti “kimsesizlerin kimsesi” olarak tanımlar�

Bizler de Ankara Barosu’nda bu anlayışla görev yaptık� Barolar, ülkemizin en temel demokratik, özgürlükçü ve kurumsal meslek örgütlerinin başında gelmektedir�

Bizler, görev süremiz boyunca hem ülkenin demokratikleşmesi ve adaletin her alanda tesisi için mücadele ettik hem de mesleki hakların geliştirilmesi, siyasal iktidarların baskılarına karşı direnilmesi noktasında çok büyük bir çaba gösterdik�

Bu çabayı sadece Ankara Barosu üyesi meslektaşlarımız için değil, Afyon Barosu üyesi meslektaşımız Avukat Umut Kılıç için de gösterdik� Hatırlayacaksınız; Avu- kat Umut Kılıç şahsında bir hukuk cinayeti işlendi� Hakimlik sınavına giren bu meslektaşımız, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan tutuklandı� Ankara Barosu olarak, Avukat Umut Kılıç serbest bırakılana kadar aralıksız şekilde mücadele ettik ve savunmayı tutsak ettirmedik!

Değerli meslektaşlarım,

Bununla da yetinmedik� Avukat Umut Kılıç örnek olayı, ifade özgürlüğünün önüne dikilmiş bulunan en önemli engellerden birinin de Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu olduğunu gösterince, bu suç tipi ile ilgili olarak bir panel düzenledik�

(19)

cezalandırılmasını öngören TCK’nın 299’uncu maddesinin “Avrupa ve uluslararası standartlarla uyuşmadığını” belirtip Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüyle ilgili içtihadını ihlal edici kovuşturmaların önüne geçilmesi için “en iyi çözümün”, maddenin TCK’dan tamamen kaldırılması olacağı görüşünü savundu�

Değerli meslektaşlarım;

Kuvvetler ayrılığı, sadece Cumhuriyet’in değil Türk kamu hukukunun ve devlet geleneğinin de esasını oluşturur� Türk kamu hukuku da adaleti bir lütuf olarak değil bir kanunlaştırma/anayasalaştırma ve kanuna uyma olarak görmektedir�

Bu yaz kayıp haberini aldığımız ve siz meslektaşlarım adına da saygıyla andığım büyük tarihçimiz Halil İnalcık’ın ifadesiyle Türk kamu hukuku geleneğinde,

“Adalet, hükümdarın bir bağışlama fiili değil, yasanın doğru ve tarafsız bir şekilde uygulanmasıdır�”

Bu konuda değerli yargıçlarımıza da önemli bir görev ve sorumluluk düşmekte- dir� Kuvvetler ayrılığının ortadan kalkmasına hizmet edecek şekilde siyasal iktidara bağımlı değil, egemenliği kullanan bağımsız bir kuvvet olduklarının bilinci ile hareket eden savcı ve yargıç, kişi olarak da demokrasimizin bir güvencesine dönüşür�

Değerli meslektaşlarım,

Konuya ilişkin basın açıklamalarımızı incelediğinizde, tüm bu konularda aktif bir tavır aldığımızı; teröre karşı çıktığımızı; laiklik ve ulusal egemenliğe, insan hakları ve hukuk devletine, demokrasiye, parlamenter rejime, kuvvetler ayrılığına, kısaca bir bütün olarak Cumhuriyet’e sahip çıktığımızı göreceksiniz�

Ben ve yönetim kurulu üyesi meslektaşlarım, her vesile ile Anıtkabir’e başımız dik, gururla gittik� Bazıları küçümseyerek “Ata’ya şikayet ediyorlar” diyebilecektir�

Hayır, yukarıda saydığımız değerlere sahip çıkıyoruz� Bugün Atatürk ve temsil ettiği değerler, demokrasimizin geleceği için anahtar önemdedir� Bu değerleri savunuyoruz� Biz yine gideceğiz hep gideceğiz�

Değerli meslektaşlarım;

15 Temmuz 2016 günü başlayan ve Meclisimizi dahi bombalamaya cüret eden, kendi halkına ateş edecek kadar gözü dönmüş olan kişilerce yapılan kalkışma, devlet içine sızmış ve yuvalanmış kirli yapıların ulaştıkları noktayı açık olarak göstermiştir� Dolayısıyla bu kirli yapıların devlet örgütlenmesinden temizlenmesi ve bu temizliğin hukuk kuralları içerisinde yapılması, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için hayati önemdedir�

Ankara Barosu, gözaltılar ile birlikte, gerek kollukta gerek savcılık ve sorgu hakimliklerinde Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca Emniyet Müdürlüğü ve

(20)

altında olursa olsun şüphelilerin ifadesinin hukuka uygun olarak alınması, maddi gerçekliğin soruşturma dosyasına yansıyabilmesi, herkesin yargı önünde savunulma hakkına kavuşması gerektiği bilinciyle ve Ceza Muhakemeleri Kanunu amir hükümleri doğrultusunda görevlerini ifa etmektedirler�

Sorgu ve yargılama süreçlerinin hukuk kurallarına uygun yürütülmesi, suçluların hak ettikleri cezaları iç hukuk ve taraf olduğumuz uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak almaları için zorunludur�

Değerli meslektaşlarım,

Darbe sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal ve akabinde yayınlanan Olağanüstü Hal Kararnameleri, hukuk devleti ilkelerini gözardı edebilecek uygulamalara kapı aralayabilir niteliktedir� Uluslararası gözlemci kuruluşlardan ve CMK takibi yapan meslektaşlarımızdan gelen bazı şikayetler söz konusudur�

Kriz ve Koordinasyon Merkezimiz olağanüstü hal uygulamalarının hak ihlaline dönüşmemesi için canla başla çalışırken hükümetin, Olağanüstü Hal ilanından doğan olağanüstü hal kararnamesi çıkarma yetkisini savunmayı devre dışı bırakarak hak ihlallerini sistematikleştirme, TBMM’yi devre dışı bırakarak devleti yeniden yapılandırmak üzere kullandığını da müşahede ettik�

Olağanüstü hal, hukuk devletlerinde istisnai ve geçici olması gereken bir yönetim usulüdür� Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 120� maddesinde de bu yönetim usulü olağanüstü dönemler için istisnai ve geçici olarak düzenlenmiştir� Bu yetki- nin ancak geçici ve denetlenebilir bir kullanımı, demokratik anayasalarla bağdaşır�

Aksi durumda, bu kurumun sistematik ve düzenli kullanımının, zorunlu olarak demokrasinin tasfiyesine yol açacağını tarihteki örneklerinden biliyoruz�

Anayasamızın 121� maddesi, olağanüstü hal kararnamelerinin Bakanlar Kurulu’nca olağanüstü halin ‘gerekli kıldığı konularda’ çıkarılabileceğini belirterek KHK’lere amaç yönünden sınırlama getirmiştir� Bu KHK’lerle ancak, olağanüstü halin nedenlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan konularda düzenleme yapılabilir�

Bu KHK’ler süre bakımından da sınırlanmış olup olağanüstü halin sona ermesiyle kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar� Anayasa Mahkemesi içtihadı ile kabul edildiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda deği- şiklik yapılamayacağı; bunun TBMM denetimi dışına taşma anlamına geleceği tartışmasızdır�

Olağanüstü hal kararnamelerinin soruşturmaya müteallik hükümlerinin ve olağanüstü hal soruşturma uygulamalarının bu amaca hasredildiğini söylemek ise güçtür� Bu zamana kadar uygulanan olağanüstü hal kararnameleri avukatları mes- leklerini icra ederken birçok zorlukla ve hukuksuzlukla karşı karşıya bırakmaktadır�

(21)

tına, avukatın tutukluya belge veya belge örnekleri vermesine kısıtlama getirilmiştir�

Savunma metinleri ile dilekçeler, kontrol edileceği gerekçesiyle avukatlardan alın- makta, bu dilekçelerde “şifreli mesaj” olup olmadığı incelenmekte, bu incelemeler nedeniyle de dilekçeler tutuklulara bir aydan önce ulaşmamaktadır� Cezaevlerinde yasa gereği 24 saat yapılabilecek görüşmeler, her bir tutuklu için haftanın belirli gün ve saati ile sınırlandırılmıştır� Aynı kampüs içinde bulunan cezaevlerinde farklı uygulamalar yapılmaktadır, Cezaevlerindeki avukat görüşme odaları, infaz koruma memuru eksikliği gerekçesiyle sınırlandırılmıştır� Bu nedenle, sabah erken saatlerde cezaevine giden meslektaşlarımız bütün gün bekledikleri halde müvekkilleriyle görüşemeden dönebilmektedir� Müvekkilleri ile görüşmek için bekleyen avukat- lar bekleme odasına yiyecek içecek sokulmaması nedeniyle zor koşullarda görev yapmaya çalışmaktadırlar� Bu durum, sadece meslektaşlarımızın problemi değil tutuklular açısından bakıldığında da bir insan hakları problemi haline gelmiştir�

Savunmaya getirilen bu kısıtlamalar, sadece avukatları savunma görevlerini yaparken zor duruma sokmamaktadır� Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15� maddesi hükümlerince korunan hakların ihlal edildiği, işkence ve kötü muamelede bulunulduğu yönündeki iddiaların yaygınlaşması karşısında yargısal meşruiyet sorunlarına da sebebiyet vermektedir� Nitekim Avrupa Yargısının çatı örgütü Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, Aralık ayında yapılacak Genel Kurulda HSYK’nın gözlemciliğinin askıya alınacağı kararını açıklamıştır� Olağanüstü hal rejimi bakımından da yukarıda andığımız sınırların ötesine geçen, savunma hakkını kısıtlayan düzenlemelerin, olağanüstü halin hukukiliğini ortadan kaldırdığı; amaç bakımından ölçüsüz bir özellik taşıdığı; hukuk devleti ilkesini zedelediği açıktır�

Bu süreçte Bakanlık yetkilileri ile bir çok kez yapılan görüşmeler sonucunda, bazı aksaklıklar giderilmiş ayrıca sorununun çözülebilmesi için Sincan kapalı cezaevinde yeni infaz memurlarının geçici olarak görevlendirilmesi için tebligatlar yapılmaya başlanmış ve infaz memurlarının göreve başlamasıyla birlikte görüşme saatlerinin de uzatılacağı ifade edilmiştir�

Değerli meslektaşlarım,

Genç meslektaşlarıma bir özrüm var: Geçen dönem söz vermiştik; olmadı� Staj kaydiyesini kaldırmakla acaba hata mı ettik? Bunu bu genel kurulda yine konuşa- lım� Mali kaynaklarımızda daralma oldu; yapamadık� İlk Büro Projesi, vaat edip de yerine getiremediğimiz tek projedir� Önümüzde duruyor�

Faaliyet raporumuzda da gördüğünüz gibi; bunun dışında verdiğimiz sözlerin çoğunu tutmayı başarmış olmanın rahatlığı içindeyiz�

Bir de yaptıklarımız var� Faaliyet raporumuzda yer aldığından hepsine değil bir kısmına ve kısaca değinmek isterim�

(22)

Ankara Barosu olarak, Ankara Adliyesi, icra mahkemeleri ve müdürlüklerinin bulunduğu Yenimahalle’deki ek hizmet binası ile iş ve ticaret mahkemelerinin taşındığı Balgat’taki ek hizmet binasında, avukatlara ücretsiz kablosuz internet hizmeti vermeye başladık�

mAV-i adıyla bir duruşma takip sistemi geliştirerek avukatları UYAP sistemine eş zamanlı olarak entegre ettik� Artık avukatlar duruşma bilgilerini akıllı cep telefonlarından izleyebiliyorlar� Vekili oldukları tüm davaların duruşma bilgile- rini mAV-i’den aylık, günlük ve anlık olarak takip edebiliyorlar� Duruşmalara ait mahkeme, dosya numarası, tarih ve saat bilgilerini cep telefonlarının ekranında görebiliyorlar� Gün içinde mahkemelerin listesindeki duruşmalardan hangileri- nin tamamlandığını, o an hangisinin devam etmekte olduğunu ve sıra bekleyen duruşmaları kolaylıkla takip edebiliyorlar� Kendi duruşmalarının yaklaşık olarak ne kadar süre sonra başlayacağı bilgisine sahip olabiliyorlar�

CMK görevi yapan üyelerimizin ulaşım sorununu çözmek için araç filosu oluşturduk� Önce CMK görevi yapan kadın avukatlara, 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren hafta içi saat 17:30 – 24:00 ve hafta sonu ile diğer resmi tatil günlerinde 08:00 – 24:00 saatleri arasında araç tahsis etmeye başladık� Sonra bu uygulamayı, CMK görevi yapan tüm avukatları kapsayacak şekilde genişlettik� Şimdi bu hizmeti 7 gün 24 saat verebilmek için çalışıyoruz�

Adliye binaları çoğalınca, üyelerimizin adliyeler ve ek binaları arasındaki ula- şım sorununu çözmek için servis uygulaması başlattık� Meslektaşlarımız, Ankara Adliyesi’nden hafta içi her gün belirli saatlerde kalkan servis araçlarıyla Ankara Batı Adliyesi, ek binalar ve cezaevine gidebiliyor; bu adreslerden belirli saatlerde kalkan servislerle Ankara Adliyesi’ne dönebiliyorlar�

Ankara Adliyesi’ndeki iş ve ticaret mahkemelerinin taşındığı Balgat’taki ek adliye binasında avukatların yaşadığı asansör, turnike ve otopark sorununu çözdük� Balgat ek binasına giriş – çıkışı kolaylaştırabilmek için binanın girişine avukatlara özel bir turnike yerleştirdik� Balgat binasındaki dört asansörden biri de bizim talebimiz doğrultusunda avukatlara tahsis edildi� Yine adliye içinde 2 katta bir meslektaşla- rımızın dinlenebileceği ve çalışabileceği bilgisayar ve yazıcıların yer aldığı avukat odaları ile vestiyerleri hizmete sunduk� Balgat binasındaki otopark sorununu çözmek amacıyla ek bina yakınında 250 araçlık otoparkı da hizmete soktuk�

Değerli meslektaşlarım;

Ankara Barosu, Yönetim, Denetim, Disiplin kurulları yanında dayanışma sandığı ABAYS, 9 ayrı Merkez, 29 ayrı Kurul, 2 ayrı Komisyon ve 7 ayrı Kulüp’le hizmet veren bir büyük meslek örgütü�

(23)

zorunlu müdafilik hizmetlerini; Adli Yardım Kurulumuz, adli yardım hizmetlerini koordine etti� Avukat Hakları Merkezimiz, her zaman yanınızda olmaya gayret etti�

Değerli meslektaşlarım,

Biliyorum; Balgat’ta hizmete giren ek bina, genel olarak bizleri memnun etme- miştir� Hatta “İkbal Adliyesi” diye mizah ve eleştiri yüklü bir ad koyduğunuzu;

pek çoğunuzun da bu adı kullanarak bu adliyeyi benimsememe tutumunu sür- dürdüğünüzü biliyorum�

Gündeme gelir gelmez, imza kampanyası başlattık; 3 bin 469 meslektaşımız destek verdi� Bakanlık bürokratlarını ziyaret ettik� Bu çözümü benimsemediğimizi Adalet Bakanlığı’na ilettik� İki yıl içinde yeni adliye yapacağız diye söz verdiler;

bu taşınma çözümünde direttiler� Sizlerle birlikte koridor eylemleri ve basın açık- lamaları yaptık�

Yetmedi, dava açtık� Bir de ortak akıl toplantısı yaptık; ne yapalım diye� Yönetim olarak yaptıklarımızı aktardık ve daha ne yapabiliriz diye sorduk� Ancak bu konuda yetkili olmadığımız için sayılanlardan daha öte bir şey yapılması mümkün olamadı�

Tüm direnmelerimize rağmen adliye binası hizmete sokulunca da, bir hizmet örgütü olarak avukatların karşılaştığı sorunları hızlıca çözme yoluna gittik�

Değerli meslektaşlarım,

Bir de Yeşil Pasaport konusu var ki çözülmedi; çözülmüyor ve devletin avukatlara bakışı değişmediği sürece de çözülmeyecek gibi görünüyor� Yine de bu konudaki girişim ve mücadelemizi sonlandıracak değiliz�

Türkiye tarafından imza altına alınmış uluslararası anlaşma ve kurallara göre avukatların uluslararası serbest dolaşım hakkının sağlanması bir zorunluluktur� 1990 yılında Türkiye’nin de imzalamış olduğu ve Havana Kuralları olarak da bilinen sözleşmenin 16� maddesi, “Avukatların hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahale ile karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyetlerini yerine getirmele- rini; yurtiçinde ve yurtdışında serbestçe seyahat edebilmelerini ve müvekkilleriyle görüşebilmelerini” öngörmektedir�

Yargının üç ayağından biri olan avukatların yeşil pasaport hakkından yararlan- dırılmayıp sadece yargının diğer ayakları olan iddia makamı cumhuriyet savcıları ile karar mercii hakimlerin faydalandırılmalarını çifte standart olarak görüyoruz�

Barolarımız ve Türkiye Barolar Birliği, gerek siyasi partiler gerekse ilgili bakan- lıklar nezdinde ve TBMM’de bu sorunun çözümü konusunda defalarca girişimde bulunmuşlardır� Meclis’teki avukat vekil sayısını da düşündüğümüzde en fazla

(24)

Biliyorsunuz; Diyarbakır Baro Başkanımız Tahir Elçi’ye yönelik suikast soruş- turmasına hiçbir gelişme yok� Niye yok? Neden aydınlatmıyorsunuz? Soruyorum!

Olağanüstü Hal döneminde avukat gözaltılarına nezaret edecek Baro Başkanları dahi destursuz gözaltına alındı; alınıyor� Suçludur, değildir; bilemeyiz� Darbe suçuna karışanların cezalandırılması hukuk devletinin bir gereğidir� Ama bu görüntü, savunmanın bağımsızlığına yakışıyor mu? Bu görüntü ile darbecileri adil şekilde yargıladığınızı ileri sürebilecek misiniz? Soruyorum!

Çözüm, basittir: İnsan haklarının üstünlüğüne dayanan hukuk devleti� Yarın değil, bugün; birazdan değil, hemen şimdi!

Hangi dünya görüşünde olursak olalım hepimizin ihtiyaç duyacağı ve bugün üzerinde birleşmezsek yarın çok geç olacak olan temel ilke budur�

Değerli Meslektaşlarım,

Bu sayımızı Ankara Barosu Eski Başkanlarından Sadık Erdoğan’a saygı sayısı olarak çıkarıyoruz� Meslek büyüğümüz, değerli abimiz, sayı hazırlanırken çok değerli katkılar sundular ve ilk kez bu kapsamda bir saygı sayısı hazırlamış olduk�

Böylece kendisine saygı göstermek için hazırlanan sayıda da emeğini esirgeme- yerek Başkent Baromuza katkı vermeyi sürdürmüş oldu�

Cumhuriyetçi değerlere sıkı sıkıya bağlı üstadımız Sadık Erdoğan, aynı zamanda iyi bir şair� Şöyle diyor bir şiirinde; “Bir inansanız, bir inansanız�/ Ne böyle bitecek anılarımız, /Ne böyle gidecek bu upuzun yol�/ Sevmekle sevilmek arası beş dakika/

Bir koşuda alacağım inansanız�”

Ve elbette ve her zaman, avukat olmadan önce insani değerleri, sevgiyi, ölüme karşı hayatı savunan, “inansanız” diye seslenen şairlerden öğreniyoruz�

Sadık Erdoğan hem önceki Baro başkanımız, hem değerli bir meslek büyüğü- müz, hem de bir şair olarak bilincimize ve vicdanımıza yol gösterici bir şekilde seslenmeye devam ediyor� Teşekkür ederiz�

Saygılarımla�

Av. Hakan CANDURAN Ankara Barosu Başkanı

(25)
(26)
(27)

AV. SADIK ERDOĞAN

Yaşam Öyküsü

01�01�1946’da Kırklareli, Lüleburgaz Büyükkarıştıran’da doğdu�

İlk ve orta öğrenimini Büyükçekmece, Hakkari, Beytüşşebap Hilal ve Gerur köyünde ve Ürgüp, Kayseri ve Nevşehir’de yaptı� 1963 yılında Nevşehir Lisesi’ni bitiren 8 öğrenciden biriydi� Sınavda Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazandı� O sıralarda sınıf geçme sistemi, o sınıfta okutulan derslerden kura ile çekilen ikisine yazılı sınava girmek, ikisinde de en az 7’şer not almaktı� Notlardan birisi 7’den aşağı ise, diğeri 10 bile olsa iki dersten de sınıfı geçemiyor ve yıl kaybediyordunuz� Eğer 3 yıl içinde sınıfı geçemezseniz okuldan atılıyordunuz�

Eleme denen iki dersten geçerseniz, diğer kalan dört dersten, aynı gün sıra ile sözlü sınava giriyordunuz� Tüm derslerinizden en az 7’şer, yani toplam 42 not almanız gerekiyordu� Yani 6, geçer not değildi� Bunun da adı “üssümizan” idi�

Milliyet Gazetesi’nde muhabirlik yaptı� Yerel gazetelerde öykü, şiir ve köşe yazıları yazdı� Merkeple köylere kitap gönderen kütüphane, ilk defa Ürgüp’te Müdür Mustafa Güzelgöz tarafından yaratıldı� Onunla yaptığı söyleşi ile de kütüphane tanındı� Birleşmiş Milletler Teşkilatı’ndan bile ödül kazandı�

(28)

Sonraları şiir yönünde devamlı uğraşıları oldu� Çok yarışmada ödül kazandı�

Antoloji ve sanat dergilerinde, Çele, Çaba, Şölen, Çoruh, Çerez, Ajanstürk, Varlık, Defne, Su vs� şiirleri yayınlandı� Kutuplarda Bahar, Ölümsüzlüğün İlk Harfi, Yeryüzü Seninle Güzel, Şiirlerim, Gül Yağmuru, Kışağacı adlarında şiir kitapları ve 2015 yılında Ankara Barosu’nun yayınladığı “Kedi Hukuku Yedi”

adlı anı kitabı var�

Fakülte münazara ekibindeydi ve Uğur Mumcu’dan sonraki son münazara birincilerinden birisiydi�

Meşhur 1968 kuşağındandır� 1968 yılı fakülte boykotlarında önemli rol üstlendi� Öğrenciler fakülteyi işgal ettiler� Boykot Komitesi kuruldu� Sol ve sağ taraftan oluşan komitenin başkanı Abdullah Emre İleri’ydi� Hocalar ve memurlar fakülteden çıkarıldılar� İşin ciddiyetini anlatabilmek açısından, bele- diye otobüsleri yolcuları indirilerek sığdıkları kadar fakülte bahçesine çekildi� O sıralarda fakülte bahçesine ve içine de polis giremiyordu� Komiteden Emre İleri ile birkaç komite üyesi Prof� Turgut Akıntürk’ün evinde hocalarla toplantılar yaptı� Günler sonra komitenin istekleri kabul edildi� Eleme sistemi kaldırıldı�

Ama sonrasında fakülte yönetimi, muhakkik seçtiği Yaşar Karayalçın ile tahkikat yaptı� Mahkemeye verilen ve epey uzun süre yargılanan komite üyeleri 1975 yılında 1� Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat ettiler�

1967 yılında Ceride Heyeti görevini yapmayınca Sedat Örsel ve Adnan Töre ile beraber Mini Ceride-i Kantarı’nı çıkardı�

1970 yılı Ceride-i Kantar dergisi başkanıydı ve aynı yıl fakülteyi bitirdi�

Askerliğini Tank Asteğmen olarak yaptıktan sonra avukatlık stajını tamamladı ve 1973 yılı Mayıs ayından beri Ankara’da serbest avukatlık yapıyor� Eşi Ayşe Nermin Erdoğan da avukat olup kızları Canan ve Aslı başka meslekleri seçtiler�

Atlas isimli bir torunu var�

Ankara Barosu tarihinde aynı yıl mezun olup Baro Başkanlığına seçilen dört avukattan birisidir� Rahmetli Özdemir Özok, Tuncay Alemdaroğlu, Semih Güner ve kendisi 1970 yılı mezunudurlar�

Ankara Barosu’nda ve Türkiye Barolar Birliği’nde değişik zamanlarda değişik görevler üstlendi�

1980 yılında Muammer Aksoy, Baro Başkanlığına seçildiğinde o da Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi� İki yıl boyunca Başkan Yardımcılığı görevini de yaptı�

Bugüne kadar değişik zamanlarda Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği dergilerinin yayın kurulu başkanlıkları ve üyeliklerini yaptı� Oldukça uzun süre

(29)

Türkiye Barolar Birliği delegesi olarak seçildi� Türkiye Barolar Birliği Sayman- lığı görevini yaptı� Ayrıca Türk Hukuk Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Saymanlığı görevlerini de üstlendi�

Baroda ve başka kurumların yarışmalarında jüri üyelikleri yaptı (Akşam Gazetesi- Şinasi Özdenoğlu yarışmaları gibi)�

Şair Hukukçular Antolojisi’nin hazırlayıcıları arasındadır�

“Şiir Akşamüstleri” adlı programı uzun süre düzenledi ve sundu�

Türkiye Barolar Birliği’nde Faruk Erem Köşesi’nin ve Ankara Barosu’nda Hukuk Müzesi’nin yaratılmasında katkıları vardır� Baronun kuruluşundan beri organlarda görev yapan yönetim kurulu, disiplin kurulu ve denetim kurulu üyelerini de 2003 yılına kadar o andaki yönetim kurulu ile beraber tam olarak düzenlemiştir� Ama şu anda bu çalışma nerededir, bilinmiyor�

Kıbrıs ve Ermeni Sorununun üzerinde Baro’nun uzun süre çalışmasını Yönetim Kurulu ile beraber sağlamış ve konferanslar düzenletmiş, kitaplar yayınlanmasına da olanak sağlamıştır� Sivas Davası için çıkarılan (Şanal Sarıhan) iki ciltlik çalışma da ayrı bir eserdir�

Karadeniz Barolar Birliği Başkanlığı görevine de seçilmiş ve yapmıştır (Bulgaristan, Arnavutluk, Yunanistan, Romanya, Moldova, Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan Barolarının oluşturduğu birlik)�

Ankara Barosu’nun Gölbaşı’nda işlettiği yer satılmak üzereyken Yönetim Kurulu ile beraber satışı engellemiş ve 1/3 hisseyi Dedeman Grubu’ndan Yardımlaşma Sandığı’na almıştır� Sonraki yıl ise tesis ilerleyerek çalışmış ve bugünkü güzel durumuna gelmiştir�

Yine Yönetim Kurulu ile beraber ABAYS’ın hizmetine aldığı doktor ile ciddi bir sağlık yardımını da Adliyede başlatmıştır�

(30)

Av. Sadık Erdoğan Başkanlığı’ndaki Baro Çalışmalarından Bazı Örnekler -Avukat Sadık Erdoğan’ın baro başkanlığı dönemi 2000-2002 yılları ara- sındadır� 2001 yılı başında barolara ve savunma mesleğine yönelik tehditlerin yoğunlaşması üzerine “Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan” imzasıyla yapılan ve ülke çapında dağıtılan açıklamada; 27 Ağustos – 7 Eylül 1990 tarihleri arasında Havana’da toplanan “Suçların Önlenmesi ve Suçluların Islahı Üzerine 8� Birleşmiş Milletler Konferansı”nda kabul edilen “Avukatların Rolüne Dair Temel Prensipler” (“Havana Kararları”) hatırlatıldı, uyarılarda bulunuldu ve gerekli düzenlemelerin yapılması istendi�

-“Avukatın meslek sırrı”na saygıyı zedeleyen girişimlerin yasa önerisi şeklinde TBMM’nin gündemine getirilmesi üzerine, Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan, İstanbul, İzmir ve Antalya Barosu Başkanlarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında bu girişime karşı çıktı, TBMM Adalet Komisyonu üyelerine tek tek başvurarak bu düzenlemenin tasarıdan çıkarılmasını istedi�

-2000 yılı Kasım ayında, çeşitli cezaevlerinde başlatılan ölüm oruçları ile gündeme gelen infaz sorununa, etkin şekilde müdahale edildi� Cezaevleri ziyaret edildi, denetimler yapıldı , tutuklu ve hükümlülerle de görüşülerek raporlar hazırlanıp yetkililere iletildi� “Cezaevleri sorunu”nun bir “mimari sorun” olmadığı, öncelikle infaza ilişkin yeni ve çağdaş yasal düzenlemelere gereksinim olduğu belirtildi�

Daha sonra 3 Nisan 2001 tarihinde Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan, dönemin İstanbul Barosu Başkanı Av� Yücel Sayman ve İzmir Barosu Başkanı Av� Noyan Özkan imzasıyla yayınlanan “Açık Mektup”ta “insancıl ve demokratik infaz anlayışının benimsenmesi” istendi�

-Keza, aynı kapsamda tartışılan “genel af” sorunu da Ankara Barosu’nca ele alındı ve Av� Sadık Erdoğan tarafından yapılan açıklamada;

“Siyasal suçları kapsam dışı bırakacak bir af uygulamasının kamu vicdanını rahatsız edeceğine kuşku yoktur� Aksine düzenleme, toplumsal barış ve uzlaşmaya hizmet etmesi gereken ‘af’ müessesesini bir ‘toplumsal çatışma’ aracı haline getirir�

“Parlamentonun af konusundaki iradesine ipotek koyan Anayasa’nın 87�

maddesinin ‘erteleme’ gibi yöntemlerle Anayasa’ya karşı hile yoluyla aşılmaya çalışılmasını da doğru bulmuyoruz� Bu, eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır�

“Doğru olan, Anayasa’nın 87� maddesinin değiştirilmesi ve kamu vicdanına ters düşmeyecek, ülke koşullarına uygun bir düzenlemeye gidilmesidir” denildi ve daha sonra Anayasa’nın ilgili maddesinde yapılan değişikliğin önü açıldı�

(31)

-“Ölüm cezası”nın kaldırılmasının tartışıldığı 2001 yılında, açıklanan “Par- tiler Arası Uzlaşma Alt Komisyonu”nca benimsenen Anayasa değişikliklerinde yer alan “ölüm cezası”na ilişkin düzenlemeleri değerlendiren ve “idam, törenle adam öldürmektir” diyen Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan şu açık- lamayı yaptı:

“Partiler Arası Uzlaşma Alt Komisyonu’nca benimsenen Anayasa değişikliği paketinde yer alan düzenleme ile ‘ölüm cezasının kaldırıldığı’ iddiası doğru değildir�

“Önerilen değişiklikle yalnızca, mahkemelerin verdiği ölüm cezalarının TBMM’ce onaylanmasına ilişkin düzenleme kaldırılmaktadır���

“Dikkat çekici olan bu değişiklik önerisinin gerekçesidir� Komisyonun gerekçesinde aynen;

“’Bu değişiklikle, idam cezası ile ilgili ibareler çıkarılmakta; konunun 6 nolu Protokolün 2� maddesi çerçevesinde kanunla düzenlenmesi öngörülmektedir’

deniliyor�

“Öncelikle belirtelim ki, bu yaklaşımı yadırgıyoruz�

Adliye Binası Bahçesinde Yapılan İlk Balo’ya Gelen Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile

(32)

“’Ölüm cezası’, ilkesel bir sorundur� Bu sorun, ‘kişi’ye, ya da ‘Avrupa Birliği süreci’ne endekslenemez� ‘Öldürme’nin bir cezalandırma yöntemi olamayaca- ğını, çağdaş infaz sistemlerinde bu tür bir ‘cezalandırma’nın kabul edilemeye- ceğini düşünüyor, Ortaçağ’dan kalan bu ‘idam cezası’ ayıbının mevzuatımızdan kesinlikle ayıklanması gerektiğine inanıyoruz� Bunu, Avrupa Birliği ya da başka dış kuruluş ve çevreler istediği için değil, insanlık onuru ile bağdaşmadığı ve ulusumuza yakışmadığı için istiyoruz���

“’İdam cezası’ gibi, ‘ölümcül’ bir sorunu dahi Avrupa üzerinden düşünen bir zihniyetin önerebileceği düzenleme elbette bu olacaktır� Anayasa’nın 6�

maddesinde yer alan ‘ulusal egemenlik’ hakkından vazgeçenler, doğal olarak bunu önereceklerdir�

“Türkiye, Ankara’dan yönetilmelidir� Sorun, evrensel değerler temelinde, ülkemizin demokratikleşmesi sorunu olarak ele alınmalı, sözü Avrupa’dan dolaştırmaksızın, eveleyip-gevelemeksizin, Anayasa’ya ölüm cezasının kaldı- rıldığı açıkça yazılmalı, hiç kimsenin bu cezaya çarptırılamayacağı ve idam edilemeyeceği (düşünülüyorsa istisnaları ile birlikte) Anayasa’da belirtilmelidir�

İmzamız dahi bulunmayan yabancı Protokollere dayanılarak ve bunlara atıf yapılıp sorun ortada bırakılarak değil”�

-Av� Sadık Erdoğan başkanlığındaki Ankara Barosu, “çevre” konusunda da duyarlı davrandı� 21�02�2001’de kabul edilen 4629 sayılı “Bazı Fonların Tasfiyesi Baro Kadın Danışma Evi ile İlgili Bir Törende Adalet Bakanı Hikmet Sami

Türk, Ankara Başsavcısı Fahri Kasırga ve Diğer Avukatlarla Birlikte

(33)

Hakkında Kanun” Ankara Barosu Çevre Komisyonu’nca incelemeye alındı ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e başvurularak;

“Bu yasa ile;

“1) 8 milyon orman köylümüzün kalkındırılması için ayrılan ‘ORKÖY Fonu’ (‘Orman Köylülerini Kalkındırma Fonu’),

“2) Ülkemizin doğal alanlarını, parklarını, anıtlarını korumak ve geliştirmek amacıyla tahsis edilen ‘Milli Parklar Fonu’,

“3) Dünyada, erozyona en fazla maruz kalan ülkemizin, toprağı koruma ve erozyonu önleme çalışmalarında kullanılan ve hayati önem taşıyan ‘Ağaçlan- dırma Fonu’ kaldırılacak ve;

“Ayrıca bu yasanın imzalanmasıyla, ülkenin tek erozyon yasası olan 4122 sayılı ‘Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu’nun uygu- lanabilmesini sağlayan gelirler de ortadan kaldırılmış ve bu yasa işlevsiz hale getirilmiş olacaktır” denildi ve yasanın imzalanmaması, bir daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderilmesi istendi�

-Bergama’lı köylülerin açtıkları davalarda, siyanürcü şirket faaliyetini iptal eden yargı kararlarının uygulanmaması üzerine, 19 Haziran 2001 günü İzmir- Bergama-Narlıca köyüne giden Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan, İstanbul Barosu Başkanı Av� Yücel Sayman ve İzmir Barosu Başkanı Av� Noyan Özkan birlikte yaptıkları basın toplantısında tepkilerini dile getirdiler� Bu basın toplantısında;

“Bergamalı köylülerin açtıkları davalarda siyanürcü şirket faaliyetini iptal eden mahkeme kararları neden ve nasıl uygulanmıyor?”

“Türkiye’de hukuk devleti neden gerçekleşmiyor?”

“Yurttaşların hukuki güvencesi ne durumdadır?”

“Adalet sistemi çöküyor mu?”

“Hukuk devletine karşı yapılan saldırılara karşı barolar ne yapacaktır?”

“Savunmanın güncel sorunları nelerdir?” gibi sorulara yanıt verildi�

-7 Haziran 2001 günü, Av� Sadık Erdoğan başkanlığında toplanan Ankara Barosu Yönetim Kurulu, Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri ve bu alanda yapılan dış dayatmaları değerlendirdi ve şu kararları aldı:

(34)

“Baromuzun, Kıbrıs davasının ulusal ve uluslararası platformlarda daha güçlü ve etkin bir biçimde savunulması için görev üstlenmesine;

“Bu amaçla Ankara ve Lefkoşe Barolarının önderlik edeceği, Kıbrıs Türk Kültür Derneği ve Kıbrıs Türk Kalkınma Platformu’nun da içinde olacağı bir ortak girişim başlatılmasını;

“Kritik bir sürece giren Kıbrıs sorununun gerçeklerinin paneller, mesleki toplantılar, diğer etkinlikler ve aydınlatıcı yayınlarla meslektaşlarımıza, ulusal ve uluslararası kamuoyuna duyurulmasına;

“Bu bağlamda, Baromuzun kuruluş yıldönümü olan 14 Temmuz 2001 tari- hinde yurtdışından gelecek ve yurtiçinden katılacak seçkin hukukçu konukları- mızın oluşturduğu bir ortamda KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ın görüşlerini yansıtacağı bir konferans düzenlenmesine;

“Ayrıca bu toplantıda Sayın Denktaş’ın bugüne kadar Kıbrıs davasının savunulmasındaki katkıları ve başarıları için Baromuzun şükran duygularını ifade edeceği bir tören yapılmasına karar verilmiştir”�

Bu kararları basına açıklayan Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan;

“Avrupa Birliği’nden gelen dayatmalar karşısında Kıbrıs’ı verip kurtulmayı savunanlara karşı mücadeleye devam edeceğiz� Ankara Barosu, Kıbrıs davasını ulusal perspektifle savunmaya kararlıdır” dedi�

-Av� Sadık Erdoğan başkanlığındaki Ankara Barosu, Kıbrıs davasının savu- nulmasında kararlı tutumunu sürdürdü ve çeşitli etkinliklerde bulundu�

21 Kasım 2001 tarihinde yaptığı basın açıklamasında “Kıbrıs davasını savunmakta kararlıyız” diyen Av� Sadık Erdoğan şunları söyledi:

“Türkiye, odağında Kıbrıs olan dış baskılar ve sorunlarla kuşatılmış durumda�

Batı, Türkiye’yi Kıbrıs’ta kuşatarak teslim almak istiyor�

“Türkiye’yi Kıbrıs’ta ‘işgalci’ ilan eden Avrupa Parlamentosu, Güney Kıbrıs Yönetimini bütün Kıbrıs’ın tek temsilcisi kabul etmekte ve onu Avrupa Birliği’ne alma hazırlıkları içinde bulunmaktadır�

“Plan açıktır: Yakın bir gelecekte Kıbrıs Rum Yönetimi Avrupa Birliği’ne alınarak bütün Kıbrıs, Avrupa Birliği toprağı sayılıp; Türkiye, Avrupa Birliği topraklarını işgal etmiş konuma düşürülerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adayı terketmesi istenecektir���

“Oysa, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Avrupa Birliği’ne tek taraflı üyelik başvurusu, uluslararası antlaşmalara aykırıdır� Baromuzun her zeminde ısrarla

(35)

savunduğu bu tez, uluslararası hukuk alanında tanınmış İngiliz hukukçu Prof�

Maurice H� Mendelson’un hazırladığı mütalaa ile de doğrulanmıştır�

“Prof� Mendelson’un son mütalaası, Birleşmiş Milletler genel Kurul ve Güvenlik Konseyi belgesi olarak yayınlanmış bulunmaktadır���

“Türkiye’ye Kıbrıs üzerinden yöneltilen tehdidin doğrudan toprak bütün- lüğümüzü hedef aldığını biliyoruz� Kıbrıs’tan vazgeçmiş bir Türkiye, egemen- liğini ve toprak bütünlüğünü koruyamaz� Bunun zorunlu sonucu, Kuzey Irak sorununda dayatılan ‘çözüm’ün de kabulü olacaktır�

“Ankara Barosu, bu temel ulusal soruna sahip çıkma kararlılığındadır� Bu kapsamda KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ı Türkiye’ye davet ettik�

Aralık ayı içinde Sayın Denktaş’ın da katılacağı bir toplantı ile bu kararlılığımızı gösterecek ve Kıbrıs konusundaki haklı tezlerimizi bir kez daha vurgulayacağız”�

-Ankara Barosu, 2002 yılı Temmuz ayında “Doğu Akdeniz’de Barış” konulu uluslararası etkinlikler düzenledi� Bu kapsamda, 17 Temmuz 2002 günü,

“Hukuksal Boyutlarıyla Doğu Akdeniz’de Barış” adıyla, Antalya’da Talya Otel’de iki gün süren bir uluslararası konferans yapıldı� Av� Sadık Erdoğan’ın açış konuşmasını yaptığı bu konferansa, Portekiz’den Çin’e kadar birçok ülkenin baro başkanları, yerli ve yabancı hukuk otoriteleri ve Türkiye barolarının baş- kanları katıldılar�

Konferans, sabahları tebliğlerin sunulup tartışıldığı, öğleden sonraları da yuvarlak masa tartışmalarının sürdürüldüğü oturumlar halinde gerçekleştirildi�

Kıbrıs sorununun uluslararası boyutları, toplumlararası görüşmelerin vardığı nokta ve yakın olasılıklar konusunda önemli açıklamaların yapıldığı konferans, basına ve halka açık olarak gerçekleştirildi�

-1 Haziran 2002 günü Mersin Kültür Merkezi’nde İçel Valiliği’nin desteği, Ankara ve Mersin Barosu’nun işbirliği ile “Kıbrıs Sorunu” konulu bir konferans düzenlendi�

-10 gün sonra da Giresun Valiliği’nin desteği ile ve Giresun Barosu’nun da işbirliği ile Kıbrıs konulu diğer bir konferans da Giresun’da düzenlendi�

-Çokça basımı yapılan ve yabancı dillere çevirilerek diğer ülkelerin barolarına, uluslararası kuruluşlara gönderilen “Kıbrıs Sorunu” isimli kitap yayınlandı�

-Batı merkezli “Ermeni Soykırımı” yalanlarına karşı çıkan, bu yalanın hedefinin Türkiye’den toprak ve tazminat talebi olduğunu vurgulayan Ankara Barosu, çeşitli açıklamalarda ve etkinliklerde bulundu, yabancı dillere çevrilerek

(36)

yabancı barolara ve uluslararası kuruluşlara da gönderilen, birçok baskı yapan

“Ermeni Sorunu” isimli kitabı yayımladı�

-2 Temmuz 2002 günü, Ankara Adliye Sarayı Konferans Salonu’nda “2 Temmuz Sivas Olaylarını Anma Etkinliği” düzenledi� İlhan Selçuk’un da konuşmacı olarak katıldığı bu etkinlik kapsamındaki panel, Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan tarafından yönetildi�

-Avusturalya’da vefat eden Nakşibendi Şeyhi Esad Coşan’ın törenle Türkiye’ye getirilip, 2 Şubat 2001’de İstanbul’da Süleymaniye Camiinin avlusuna gömülmek istenmesine, Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan karşı çıkarak Hükümeti uyardı ve “Bugün Süleymaniye Camiinin avlusuna gömülmek istenen tarikat şeyhi değil, Cumhuriyet’tir” dedi�

-Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan, 12 Eylül 2001 yılında ABD’de gerçekleşen saldırı üzerine aynı gün yaptığı açıklamada saldırıyı kınamış, “sal- dırıyı lanetliyoruz” demiş ve şu uyarıda bulunmuştur:

“Ancak, dünya barışını tehdit edebilecek spekülatif değerlendirmelerden ve erken saptamalarla salt ABD ile çelişkileri olduğu gerekçesiyle dünyanın meşru güçleri ve devletlerinin intikam duygusuyla hedef alınmasından özenle kaçınmak gerekir� Teröre karşı mücadele, soğukkanlılıkla ve uluslararası kuralları uygun olarak yürütülmelidir”�

-20 Ekim 2001 tarihinde Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da toplanan Karadeniz Ülkeleri Baroları Birliği’nin 6� Genel Kurulu’na katılan Ankara Barosu ve bu birliğin Başkanı Av� Sadık Erdoğan, ABD’nin Afganistan’a yönelik saldırısını kınayan bir karar tasarısı sundu�

-İsrail’in, Filistin’e yönelik saldırılarının yoğunlaşması üzerine, Ankara Barosu Başkanı Av� Sadık Erdoğan, Filistin Büyükelçiliği’ne gönderdiği mesajda, İsrail saldırılarını kınayarak, mazlum Filistin halkının yanında olduklarını bildirdi�

Ankara Barosu’nun, Filistin halkının haklı davasını bütün uluslararası plat- formlarda savunacağını açıkladı� Aynı zamanda Karadeniz Ülkeleri Başkent Baroları Birliği Başkanı olan Av� Sadık Erdoğan, diğer ülke barolarının yanı sıra bu kuruluşu da göreve çağırdığını belirtti�

-Trafik konusunda da çalışmalar yapan Ankara Barosu, Ankara Valiliği ile trafik mevzuatını ele alan etkinlikler düzenledi�

-“Çözüm halkçı ekonomidir” denilen, 14 Mart 2001 tarihli açıklamada, ülkede yaşanan ekonomik sorunlar ele alındı�

Referanslar

Benzer Belgeler

menfaatlerinin üstünde tutmaları beklenmemelidir� Nitekim hüküm, bütün olarak değerlendirildiğinde de bağlılık yükümlülüğünün kapsamı hususunda şahıs

Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C�2, 13�Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2017, s�74; EREN, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 22�Bası, Yetkin Yayınevi,

[7] “Menfaat Çatışmaları” başlığını taşıyan Talimat’ın 19� maddesine göre, menajerler, futbolcular ve kulüpler, menajerlik faaliyetleri sırasında her türlü

Türk Borçlar Kanunu’nun 113’üncü maddesinin bir maddi hukuk hükmü olduğunu savunan yazarlara göre, söz konusu hüküm ile yapma borçları açısın- dan borca

Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan sözleşmeler ve en son Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş statüsünde yapılan düzenlemeler bu korumanın

[146] Ansay, s� 176; Aydoğan, s� 121; Ayan, s� 159; Helvacı, s� 94; şirket ile üye arasındaki işlemin tüm ekonomik sonuçlarının (haklar ve borçların) şirkete ait

İflâsın ertelenmesi, borca batık olan sermaye şirketlerinin ve kooperatifle- rin, bazı koşulların varlığı durumunda iflâsının önlenmesine hizmet eden bir kurumdur [1] �

Bu nedenle derin deniz yatağının insanlığın ortak mirası olarak kabul edilmesi ve BMDHS ile öngörülen uygulamanın sağlanması için söz konusu devletlerle BM Genel