FA!lAD Farın. Bil Der.
10, 19 - 30, 1985 FABAD J. !'harın. Sci.
10, 19 - 30, 1985
Osmotik Pompa ve Rektal Yolla
Uygulanması
M.H. ALKAN(*)
Özet: Modern ter.apötik sistemler farmasötik teknoloji dalındaki
en yeni buluşlardandır. Klasik dozaj şekillerine kıyasla ilacın kont- rollü bir şekilde salınmasını, yan etkil'erin azalmasını veya kalkma·
sını, ve sürekli etkinin elde edilme sini sağlarlar. Terapötik sistemler·
den biri olan osmotik pompalar ilk uygulamalarında deri altına ve perim ton içine yerleştirilerek veya oral yolla uygulanmışlardı. Çok yakın bir
geçmişte ise rektal yolla kullanımları araştırılmaya başlanmıştır. Bu derlemede osmotik pompolar hakkında genel bir bilgi verildikten sonra rektal yolla kullanımları ile ilgili yapılan çalışmalardan bahse·
dilmiştir. Sonuçta osmotik pompaların rıektal yolla kullanımları ile
sıfır derece salınımın ve sürekli et kinin elde edilebileceği, aynı za.
manda karaciğerin ilk geçiş etkisinin önemli bir derecede azaltılabile_
ceği kanısına varılmıştır.
OSMOTIC PUMl'S AND THEIR RECTAL APl'LICATION
Suınmary : Modern Therapeu tic Systems are one of the recent developments of pharmaceutical technology. Thıey are superior to the conventional ctosage forms be cause they can provide controlled zer o ord er drug release anct sustai ned action
effects. Osmotic pumps which are consid-ered with less if any, side as one of the Modern Therapeutic Systems when first de veloped, were used as subcutaneous or intraperitonal implantations and by oral route. In this article after a brief description of Osmotic Pumps, their usage by rectal route is reviewed. It is concludect that the use of Osmotic Pumps by rec-
(*) A.Ü. Eczacılık Fakültesi, Farmasölik Teknoloji Ana Bilim Dalı, Tandoğan, Ankara.
19
tal route can provide a zeru order infusion plasma partial elimination of the hepatic first pass 1effect.
!eve! profile and
ı
Key Words : Osmotic Pumps, Rectol Drug delivery, Controlled Re.
lease, Antipyrine, Theophylline, Lidocaine, Modern Therapeutic Sys- tems, Diffusion Controlled, Osmotic Controll,ed.
GİRİŞ
İlaçla herhangi bir hastalığın
tedavisinde terapötik etkinin belli bir süre boyunca, yan etkiler gös- termeden oluşması istenir. Farma- kolojik etkinin şiddeti ilacın etki istenen bölgedeki konsantrasyonu ile çoğunlukla doğrudan ilişkilidir.
İdeal durum, ilacın vücuttaki en
düşük etkili konsantrasyonunun üzerinde, toksik konsantrasyonunun
altında olduğu durumdur. Bu de-
ğerlerin birbirine oranı (terapötik
indeks) büyükse ve ilacın uzun bir
atılma yarı ömrü varsa tedavi alı
şılagelmiş klasik ilaç şekilleri (tab-
>et, kapsül vb.) ile yapılabilir. An- cak ilaçla tedavide her zaman böyle ideal durumlarla karşılaşılamaz. Şa
yet terapötik indeks dar veya ilacın
yarı ömrü kısa ise etkili konsantras- yonu istenen süre boyunca sağla
mak sık sık ilaç kullanımt ile ınüm
kün olabilir (Şekil 1). Tabii bu durum hem pratüı;; değildir hem de
hastanın dikkatli ilaç kullanmasın1 gıerektirir.
~zaman
1 2
3
Şekil 1. Klasik bir dozaj şeklinin arka arkaya kullanımı ve sıfır d~rece salınım veren bir dozaj şekli ile elde edilen kan profilleri.
1- En yüksek güvenilir konsantrasyon, 2 -Sıfır derece salınım, 3 - En düşük e,tkili konsantrasyon.
Son yıllarda eczacılıktaki ge-
lişmeler arzu edilen özelliklere sa- hip yeni aktif maddeler keşfetmek
yerine mevcut maddelerin daha ve.
rimli kullanılması yönündedir. Bu- na neden bilinen bir madde üze- rinde çalışmanın genelde daha gü- venilir ve ekonomik olmasıdır. Far- masötik Teknolojide son yıllarda
bu amaçla büyük atılımlar olmuş
tur. 1960'lı yıllarda klasik ilaç şe
killerinin kontrollu salınım ör. uza-
tılmış etki verebilecek şekilde ge-
liştirilmeleri gerçekleştirilmiş, da- ha sonraları sürekli etkili şekilleri
elde edilmiştir (1,2). Bu amaçla
kaplanmış veya matris tipi tablet ve granüller hazırlanmıştır. 1970 Ji
yıllarda etken maddenin etkisini
göstereceği bölgeye taşındıktan son- ra salınmasını sağlıyan ilaç taş1y1cı
sistemler üzerinde çalışmalar baş
Iıyarak, terapötik indeksi dar olan
·maddıelerin daha güvenli ve verimli
kullanıl_mas1 araştırılmalarına baş
lanmıştır (3-5). Yine aynı yıllarda
kontrollu ilaç salınımını sağlıyan
Modern Terapötik Sistemler geliş_
tirilmiştir (2, 6,7). Bu derlemede ru sistemlerden biri olan Osmotik Pompalardan bahsedilip çok yakın
bir geçmişte ·başlıyan rektal yo ıla uygulamalarına ait yapılmış çalış
malar anlatılacaktır.
Modern Terapötik Sistemler Etken maddeyi bir depodan kontrollü bir hızda (genellikle sıfı;r
derece) salan ilaç veriliş sistemle- ridir. Klasik ilaç şekillerine kıyas
la bir çok üstünlükleri vardır. Bun-
ları ·şöyle sıralıyabiliriz:
-- Terapötik sistemden etken maddenin salınım hızı ortamın pH
sı ve hareketi gibi fizyolojik koşul
lardan fazla etkilenmediği için J..ı
vivo salınım hızı in vitro deneyler- den saptanabilir.
- Etken madde sıfır derece bir hızda sallndığından, etki istenen bölgede oldukça sabit ve istenen te- rapötik aralığa ayarlanmış ilaç lconsantrasyonu elde edilebilir. Mat- ris tipi preparatlarda ve birinci de- rece hızda etken maddeyi salan klasik ilaç şekillerinde salınım hızı
sabit değildir. (Şekil 2).
- Yan etkiler daha az görülür1 çünkü arka arkaya alınan dozlarda
tıepe noktasındaki ilaç konsantras- yonu gittikçe artabilir (Şekil !) .
- Kontrollu ve saptanabilen bir sürekli etki elde edilir.
- Hastanın ilaç kullanmasın
dan ileri gelebilecek aksaklıklar tı::-~
zen % 50 ye varacak bir oranda aza- labilir, çünkü dozaj aralığı klasik ilaçlara kıyasla çok geniştir.
- Tek bir dozaj şeklinde iki
farklı maddenin değişik hızlarda
sürekli salınan preparatı hazırlana.
bilir.
- Bu sistemler yeni maddele- rin toksisite, doz yanıt ilişkileri, ba-
zı farmakokinetik parametrelerjn
saptanmasında güvenlikle kullanı
labilir.
Modern Terapötik Sistemlerd:ın
kontrollü bir şekilde ilacın salına
bilmesi için çeşitli fizikokimyas~l
21
O/o
Salınan
100 ,..ıl::'" Sıfır derece
,'
I... ··+Birinci derece / ~Matris
50
'
: ı I .' I
i I .' I . I :"ı
:,
I
I I I I .·
I •. •
, .·
,;·
0 .__._...
2 __.__
4 ..__.__..
5
__._ __ Zaman (saat)
Şekil 2·. Matris tipi, Sıfır Derece ve Birinci Derece Yığlmalı Teorik
Salım Profilleri.
olaylardan yararlanılır. Bunların başında difüzyon ve osınos gelir.
Difüzyon ile Etken Maddeyi Salan Terapötik Sistemler :
İlaç salınımı için difüzyondan
yararlanıldığı zaman iki durum olu-
şur; a) Sık dokulu bir zardan ilaç, zarda eriyerek geçer, b) Delikli bir membrandan ilaç deliklerden ge- çer. Her iki durumda da ilaç, kon- santrasyon gradyanı yönünde, hız
sınırlayıcı membranın içinden dı
şarı doğru geçer. Bu prensiple ça-
lışan terapötik sistemler ilk keşfe
dilenlerdir v:e göze (pilokarpin içe- ren Ocusert), uterusa (progeste- ron içeren Progestasert), ve deriye
(Skopolamin veya nitrogliserin içe-
ren Transdermal sistemler) uygu.
lanan şekilleri geliştirilmiştir (2,8 . 11).
Osmotik Basınç Etkisi ile Çalışan
Terapötik Sistemler (Osmotik Pompalar) :
Bu tip sistemlerde, sistem için- deki osmotik basınç ile sistemin içinde bulunduğu ortamın osmatik
basıncı .arasındaki fark ilacın salın
masını sağltiYan enerjiyi oluşturur.
Çalışma prensiplerine göre osmotik pompalar da iki gruba ayrılır.
a) Basit Osmotik Pompalar : (Elementary Osmotic Pumps) Bu tip pompalarda ilacın kendisi .Js- moti'k basıncı oluşturur. Yarı geçir- gen bir zarın içine yerleştirilmiş
ilacın oluşturduğu osmotik basınç
sonucu dış ortamdan sisteme su gi- rer ve ilacı çözer. Bu şekilde iç ba-
sınç artar ve zarda önceden açıl_mış
bir ufak delikten ilaç çözıeltisinin
kontrollü çıkışı sağlanır. Hemen he- men tüm Haç çözününceye kad.ır ilacın akış hızı sabit kalır. Oral
yo!la kullanılmak üzere geliştiril
miş olan Oros bu prensiple çalı
şan bir sistemdir [Şekil 3). Metop- rolol, asetazolamit, hidrolazin ve indometasin gibi maddel1er için
denenmiş, ve in vitro ve in vivo ilaç
salınım hızının hemen hemen ay Lll olduğu gösterilmiştir(l2).
ilac .-
cöieltisL .
,_cık ıs
o eliği
Yarı
geçirgen zar
Su
• •
llac ıceren
osmotik çekirdek
Şekil 3. E!eınen!ary Osmotik Pompanın Yan Kesitinin Şematik Görünüşü.
b) Jenerik Osmotik Pompalar:
Bu sistemler diğerlerine kıyasla da- ha 'karmaşık ve çok amaçlıdır. İlk
defa tasar.tmlan, yapıları vıe çalış
ma prensipleri Teeuwes ve Yum ta_
rafından ayrıntılı olarak açıklan
mıştır (13). Böyle bir sistem şema
tik olarak Şekil 4 de gösterilmek- tedir. İlaç esnek duvarlı bir deoo içjndedir ve deponun dışında os- motik basıncı sağhyan ajanı içe- ren bir bölme vardır. Bu bölme dış
ortamdan yarı geçirgen bir zarla
ayrılmıştır. Osmotik ajan sayesinde su yarı geçirgen zardan geçerek j ç bölgeye hidrostatik basınç yapar.
İlaç çözeltisini içeren dıepo duvarı
esnek yapılı olduğu için deforrne olur ve içerik önceden açılmış olan delikten dışarı sabit hızda salın-..r.
Bu prensiple çalışan osmotik pom- palar kapasite ve salım hızlarına
göre iki tipe ayrılmışlardır. Birinci tipi daha çok hayvanlar üzerindeki
23
pompanın
dış kılıfı
esnek duvar
çıkış deliği
Vs Osmotik madde kompartmanı
Vd İlaç kompartmanı
Şekil 4. Jenerik Osmotik Pompanın Şematik Gösterilişi.
denemeler ıçın geliştirilmiş olup minyatür osmotik pompa adı ile dR
tanını,r. Bu pompalar bir veya iki hafta boyunca saatte ı.o veya 0.5 µl hızda sıvı salabilecek şekilde
geliştirilmişlerdir. İçerdiği toplam
sıvı hacını 200 µ.l dir. 2.5 cm bo- yunda ve 0.6 cm çapında ve kap- sül şeklindedir (Şekil 5). Alzet* ti- cari adı tle tanınan minyatür os- motik pompalar deri altına veya periton içine yerleştirilerek kul-
lanılırlar. Bleomisin insülin ve val- proik asit gibi maddelerin farel·::r üzerindeki denemeler başarılı ~o
nuçlar vermiştir (14.16).
Genel amaçlı 'kullanılan osmotik
pompaların ikinci tipi ise klinik ça-
lışmalarda kullanılmak üzere ge-
liştirilmiştir. İlaç veriliş modülleri
adı ile de tanınan bu sistemler ni- yasada Osmet* ticari adı ile bilinjr.
Bu sistemler oral yolla kullanılm:J.k
üzere geliştirilmiştir. Depo kapasi- teleri 2 ml dir. '12 veya 36 saat bo- yunca sabit hızda (Ör. 50 µ!/saat) çözeltiyi salabilen şekilleri gelişti
rilmiştir. Minyatür osmotik pompa lardan daha büyüktürler. 43 mm
uzunluğunda ve 13 mm çapındadır
lar. Bu modüllerle klinikte antienf- lamatuvar, antihipertansiv madde ve vitaminlerin hastalara veriliş
leri denenmiştir (17).
Jenerik osmotik pompanın (Şe
kil 5) ilaç duvarı stiren butadien kopolimerinden oluşur. Osmotik
basıncı sağlayıcı madde olarak sod.
yum klorür, polietilen glikol gibi maddeler kullanılır. Yarı g.eçirgen
(*) Alza Corp., Polo Alto, Cali!ornia, A.B.D.
ı;
lı:ı
'ıl Akış ı'.\ya:,layıcıDepo Osmo tik Enerji Kaynağı Yarı Geç'ırgen
Zar
1
1
ıll
1..
·~-~~
~ıı~ l
'ı~,I
!ı,
li 1 1:ili
:!iı ıııı .
i
' i 1
1 ı.
~
il, 1 1 ' 1 'Şekil 5. Akış Ayarlayıcısı ile Birlikte Jenerik Osmotik Pompa,
zar ise selüloz asetat polimerin~
den yapılmıştı,r. Akışı ayarlayıcı kı
sım polietilen bir tüpten oluşur. Bu- nun görevi difüzyon ile ilacın çı
kışını önlemek ve düzgün bir akış sağlamaktır.
Son yıllarda jenerik osmotik
pompaların rektal yolla kullanımı araştırılmaktadır. Rektal yolla Haç
kullanımının diğer veriliş yolları,aa
özellikle oral yolla bazı üstünlük- leri vardır(l8,19).
- Oral yolla ilaç kuJlanılam3- dığı durumlarda (mide barsak bo-
zuklukları, kusma, ilacın tadı kötü ise, veya ilaç mide barsak ortamın
da bozuluyorsa) rektal yol tercih edilir.
- Rektal yolla kullanımda ila-
cın emilimi midenin boşalma .':iü-
resi ile etkilenmez.
- Rektaı yolla verilen bir ilaç
karaciğerdeki ilk geçiş etkisinden korunabilir.
Ancak rektum sıvısının azlığı
ve yüzey alanının küçük olması, fe- çes varlığı ve defekasyon rektal ab- sorpsiyona olumsuz etkiyen faktör- lerdir. Osmotik pompanın rektal uy-
gulanması hem yukarıda sayılan avantajları sağlayıp hem de diğer
rektal uygulanan ilaç şekillerinde
rastlanan istenmiyen faktörlerin gi- derilmesini mümkün kılabilir. işte
bu fikirden hareket eden Hollanda-
lı bir grup ara,,5tırıcı son zaman- larda ilginç çalışmalar yapmakta-
dırlar.
Hem fareler hem de insanlar üz-erinde çalışmalarını sürdüren
25
1 1
1
il
araştırıcılar farelere minyatür os- motik pompaları insanlara ise m,o- dülleri rektal yolla uygulamışlar
dır (20). İlk araştırmalarında osmo- tik pompadan ilacın salım hızına
etkiyen fa:ktörleri in vitro koşul
larda incelemişler ve salım hızının
in vivo koşullarda da aynı olup al-
madığını araştırmışlardır. Bu amaç- la deney hayvanı olarak fareleri ve model madde olarak da lidokain HCI kullanmışlardır. Çalışmanın sonuçları göstıermiştir ki; in vitro
salım hızı. ortamın karıştırılması
na, ortamın bileşimine, pompanın
hareketine bağlı kalmaksızın sabit
kalmaktadır, ve in vivo elde edilen
hız ile hemen hemen aynıdır(21).
Aynı çalışmada in vitro deneyler.
~
_..j
'-
E Ol3
10
1/)
c
& ot o oo 0goo ~ r:P
::.:::
00c
ı'-O-
1
o...
c t
<(
0,1 o 20 40 60
den, salınma başlayıncaya kadar belli bir gecikme süresinin gerek-
tiğini de saptıyan araştırıcılar, jn vivo deneylere osmotik pompaları bu süre boyunca % 0.9 Nacı çö- zeltisi içinde tuttuktan sonra baş
lamışlardır (21).
Antipirin ile insanlar üzerinde
yapılan bir diğer çalışmada osmo- tik pompanın rektal uygulanması
sonucu sürekli etki elde edilebile-
ceği gösterildi ve hem tükrük hem kan konsantrasyonlarının, i.v. ı:ın
füzyon eğrilerine benzer bir şekil
de değiştiği kanıtlandı (22). Aynı çalışın.ada osmoti'k pompanın .ı-e
nilenmesinin veya defekasyonun kan ve tükrük profilini bozmadığı da gösterilmiştir (Şekil 6).
Tükrük
oPlazma "
otı0 o~ oo '•o
o, o o
o o o o
o
80 100 120 140
Zaman (saat)
Şekil 6. Antipirinin Osmotik Pompa ile Rektal Verilişinden sonra Elde Edilen Plazma ve Tükrük Konsantrasyoınlan. /' Sistemin Uy~
gulandığı Zaman, ~ Sistemin Çıkarıldığı Zaman, , / Defekas- yon. (Kaynak 22 den).
Teofilinin yine insanlar üze- rinde denenmesi sonucu bir önceki
çalışma bulguları tekrar kanıtlan
mış ve günde iki defa ağızdan alt-
E '-..
oı
3
c
Vlo
~
10
5 3
1
c .s
nan çözeltiye kıyasla rektaı yoila sürekli etkinin üstünlüğü bariz bir
şekilde gösterilmiştir (Şekil 7) (23).
Plazma o,a
Tükrük"
.1~~-.-~~.--~+-~--,-~--,,-~-r--~-,-~~...-
0 12 24 36 48 60 72 84 96
Za rna n (Saat)
Şekil 7. Teofiliıı'in Osmotik Pompa ile Rektal Verilişinden sonra Elde Edilen Plazma ( 0) ve Tükrük { 8) Konsantrasyonlarının Ağ;ızdan Verilen Çözelti (O:) Konsantrasyonları İle Kıyaslan..
ması. Kesik: Çizgiler Ağızdan Alman Çözeltinin Günde İki Defa
Uygulanması Sonucu Elde Edilecek Hayali Kan Koınsantras~
yonunu Gösteriyor. (Kaynak 23 den).
Osmotik pompanın rektumda- ki uygulama yerinin karaciğerin ,1k
geçiş etkisine etkiyip etkimiyece-
ğini araştıran bir diğer çalışmada
lidokain içeren ve in vitro salım hı
zı 65 µg/saat olan osmotik sistem- ler insanlar üzerinde denenmiş ve anusa çok yakın·, anustan 7.5 cm içeriye veya anustan 15 cm içeriye
yerleştirilen sistemlerden kana ge-
çen 1idokain ve m.etabolitinin mik-
tarının farklı olduğu gösterilmiş
tir (24). Anusa yakın uygulamalar- da. lidokain konsantrasyonu, iç böl- geye yapılan uygulamalarda ise me- tabolitinin kan konsantrasyonu faz- la bulunmuş ve karaciğerin ilk geçiş
etkisinin anusa yakın uygulama ile
engellenebileceği fikri öne sürül~
müştür. Aynı görüşü destekleme
:i.7
amacıyla yapılan bir diğer çalış
mada propranololun osmotik sis- temle rektal enfüzyonu ile Lv. en- füzyonu karşllaştırılmıştır (25). Ça.
lışmanın sonucu rektal uygulama ile sistemik yararlanımın % 33 ü- nün elde edilebileceğini göstermiş
tir. Her iki veriliş yolu içinde atıl
ma yarı ömrü farklı çıkmamıştır.
Rektal veriliş ile ilk geçiş etkisinin
kısmen önlenebileceği ve i.v. enfüz- yona bir altarnatif olabileceği öne
sürülmüştür.
SONUÇ;
Modern Terapötik Sistemler içinde yer alan Osmotik Pompala-
rın deri altına, periton içine yer-
leştirilerek veya oral kullanımlan
nın yanında rektal yolla da uygu-
lanabileceği gösterilmiş ve bu kul-
lanımları sonucu hem çeşitli neden- lerden dolayı oral yolla all,namı~
yan bazı maddelerin sistemik ,-e kontrollü bir şekilde kana geçişle
rinin, hem de karaciğerin ilk geçiş
etkisinin kısmen de olsa engelleH- mesinin sağlanabileceği kanıtlan
mıştır.
KAYNAKLAR
l - Robinson J.R. (ed), Sustai- ned and Controlled Release Drug Delivery Systems.
Drugs anct the Pharmaceu~i
cal Sciences, Vol 6, Marcel Dekker Inc. New York, 1978.
2 - Johnson J.C. (ed) Sustained Release Medications., Noyes Data Corp., New Jersey, AB.
D., 1980.
3 - Speiser P., «Solid Drug C.:l.r- riers in the Colloidal Size Range and their Bioavailabi- lity.» Breimer D.D., Speiser P. ('eds) , Topi es in Pharma~
ceutical Sciences. Elsevier / North Holland Biomedic,tl Press, 1981.
4 - Alkan M.I-I. «Lipozomlar I : Özellikleri ve Hazırlama Yön- temleri.» F ABAD Farın. BH.
Der. 8, 181-196, 1983.
5 - Alkan M.H. «Lipozomlar II
İlaç Taşıyıcısı Olarak Kul·
lanımlarL)> F ABAD Farrıı. Bil.
Der. 8, 197-212, 1983.
6 - Heilmann K. Thearapeutic Systems: Pattern-Sp~cific
Drug Delivery; Concept and Development. George Thieme Pub., Stuttgart, 1978.
7 - Kaynar N., Ağabeyoğlu t.,
«Modern Terapötik Sistemler:
İlaç Formülasyonunda Yeni
Atılımlar», F ABAD Farın. Bil.
Der., 6, 107-113, 1981.
8 - Hersey J.A. «D·epot Medica- tion», Banker G.S., Rhodes C.T. (eds), Modern Pharma.
ceutics, New York, Marcel Dekker Inc. s. 565, 1979.
9 - Damani N., Theeuwes F.,
«Therapeutic Systems: A No- vel Approach to Controlled Delivery of Pharmaceutical Products.» Ind .. J. Pharm. 39, 1-9, 1977.
10 - Theeuwes F. «Drug Delivery Systems», Pharmac. Ther. 13, '149-151, 1981,
11 - Karim A., «Transdermal De- livery Systems», Proc. Int.
Conf. on Drug Delivery Sys- tems., 28-33, Paris, 1983.
12 - Breimer D.D., «Gastrointes- tinal Drug Delivery Systems » Pro. nt. Conf. on Drug Deli- very Systems, 18-23, Paris, 1983.
13 - Theeuwes F., Yum S.I., «Prin- ciples of the Design and Ope- ration of Generic Osn1otic Purnps for the Delivery of Sernisolid or Liquid Drug For- mulations.)> Ann. Biomed.
Eng. 4, 343-353, 1976.
14 - Lopaschuk G.D., Tahiliani A.G., Mc Neill J.H., «Con- tinuous Long Term Insulin D·elivery in Diabetic Rats Uti- lizing inplanted Osmotic 1vfi- nipumps)}, J. Pharnıacol. 1\iet- hods, 9, 71-75, 1983.
15 - Peng Y.M., Alberts D.S., Clıen
H.S., Mason N., Moon T.E.,
«Antitumour Activity and Plasına Kinetlcs of Bleomy-
cin by Continuous and In- termittent Administration.>>, Br. J. Canc., 41, 644-647, 1930.
16 - Nau H., Zierer R., «Pharnıa
cokinetics of Valpronic Acid and Metabolites in :rvrousc Plasma and Brain Follo\ving Constant Rate Application of the Drug and its Unsaturated Metabolite with an Osmotic Delivery System.», Biopharm.
Drng Disp., 3, 317-328, 1982.
17 - Eckenhoff B., Theeuwes F., Urquhart .J., «Osmotically Ac- tivated Dosage Forms far R:ı
te - Controlled Drug Deci.
very.», Pharm. Tech. 5, (5), 35.44, 1981.
18 - de Boer A.G., Moolenaar
.t" ..
de Leede L.g.L., Breimer D.
D., «Rectal Drug Administ- ration: Clinical Pharmaco- kinetic considerations.)>, ıCH
nical. Pharmacokinctics, 7, 285-311, 1982.
19 - de Boer A.G._. de Leede L.G .. .J, Breimer D.D., «Rectal Drug Administration; Partial Avoi- dance of Hepatic First Pa0s Elimination.)>, Phann. Int.
267-269, 1982.
20 - de Leede L.G.J., «Rate Co,ıt
rolled and Site Spscific R7;c- tal Drug Delivery. Dokto"a Tezi, Leiden, Holland, 1983.
21 - de Leede L.G.J., de Boer AG., Breimer D.D., «Osmotic Drug Delivery Systeın: In Vitro and In Vivo Characteristics. «ICııy
nak 20, Bölüm 2, 25-37, 1933.
22 - de Leede L.G.J., de Boer A.
G., «Rectal Infusion of the Model Drug Antipyrine with an Osmotic Delivery System.:;,, Biophann. Drug Disp, .21
131-136, 1981.
23 - de Leede L.G .J., de Boer A.
G., van Velzen S.L., Breiıncr
D.D., «Zero Order R·ectal De- livery of Theophylline ln Man with an Osmotic Sys-
.29
tem.» J. Pharmacokinetics Biopharm. 10, 525.536, 1982.
24 - de Leede L.G.J., de Boer A.
G., Feijen C.D., Breiıner D.
D., «Site Specific Rectaı Drug
Adıninistration in Man with an Osmotic Systeın: Influ~n
ce on First Pass Eliminatic)n of Lidocain)}, Pharnı. Res.,
(3), May, 129-134, 1984.
25 - de Leede L.G.J., Hug C.c., ele Lange S., de Boer A.G., Brei- mer D.D., «Rectal and Int- ravenous Infusion of Pron- ranolol to Steady State: Ki- netics and (:3 -Receptor Bloc- kade», Clin. Phannacol. Ther.,
Baskıda.