• Sonuç bulunamadı

Amerikan Hukuku ve Asya Kültürü: Bir Karşılaşma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Amerikan Hukuku ve Asya Kültürü: Bir Karşılaşma"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Amerikan Hukuku ve Asya Kültürü:

Bir Karşılaşma

Saim ÜYE+

Giriş

Japon kökenli Amerikalılardan biri olan 32 yaşındaki Bayan Fwwıı.ko K!.m#-ra, aile içi sorunlar yüzünden ciddi bir psikolojik sıkıntı yaşamaya başlar ve kendisini öldürmeye karar verir. Biri 4 yaşında diğeri 6 aylık olan iki çocuğunu da yanına alarak Santa Monica kıyılarına gider ve kendisini çocuklarıyla birlikte Pasifik Okyanusunun sularına bırakır. Önce çocukların su yutmasına yardımcı olan kadın, sonra aynı eylemi kendisi için yapmaya girişir. Durumu görenlerin

müdahalesi ç¢ukları boğulmaktan

kur-tarmaya yetmez; ancak anne kurtulmuş-tur. Fwmi.ko Kı.mı/ra hakkmda iki çocu-ğunu kasten öldürmekten dava açılır. Yargılamadan haberdar olan ABD'li di-ğer Japonlar duruma itiraz ederek binler-ce dilekçeyi davayı gören mahkemeye sunarlar. Dilekçelerde, K!.mwra'nın ço-cuklarını öldürme kastıyla hareket etme-diği, niyetinin intihar etmek olduğu, ey-leminde Japon külıürünün gereklerine uygun davranmaktan başka bir şey yap-madığı belirtilir. Buna göre, Japon kültü-rü, intihar edenleı.in çocuklarını da ken-dileriyle birlikLe öLdürmelerini (orv¢-ko §#!.nj#) meşm saymaktadır.

29 0cak 1985.te Kalifomiya'da ger-çekleşen bu olay ve olayı makul göster-mek için kullanılan gerekçeler

kamu-oyunda şok etkisi yarattı. Yerleşik kül-türde çocukların anne ya da babaları tara-fından öldürülmeleri şeklinde gerçekle-şen her tür eylem bir vahşet olarak

algı-lanmakta ve büyük bir tepki çekmekte

iken, bir başka kültürde aynı eyleme bel-li koşullar altında olumlu bir anlam yük-lenebildiği ve faile sempati gösterilebil-diği anlaşılmaktaydı. Durum sadece iki kültür arasında ortaya çıkan farklılığa ilişkin somut bir ömek sunmakla kalma-makta, aynı zamanda hukuk uygulaması bakımından da bir soruna işaret etmek-teydi. Egemen anlayış tarafından onay-lanmayan, bunun bir yansıması olarak hukuken suç sayılan ve şiddetli biçimde cezalandırmayı gerektiren bu eylem yar-gılama sürecinde değerlendiriLirken, sa-nığın kültürel aidiyeti ve bu aidiyetin ge-reklilikleı.i dikkate alınacak mıydı? Yok-sa Yok-sanık kültürel kökeninden bağımsız olarak yargılanacak ve Japon kökenli ol-mayan herhangi bir Amerikan vatandaşı-nı benzer eylem nedeniyle bekleyen hu-kuksal sonuçların aynısıyla mı karşılaşa-caktı?

Davanın sonuçlanmasının ardından da olay dikkat çekmeyi sürdürdü. Japon kültürüne ilişkin akademik çalışmalara yönelik ilgide artış yaşandı. 0lay, daha geniş bir çerçevede mahkemelerin kültü-rel farklılıklarla nasıl başa çıkacağı

soru-(*) Dr., Ankara Ünıversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi ABD.

ılo8 HFSA 17

sına katkı sağlad Yukarda sözi Şan kültür temell kin olarak yürüo yandan farklı kü ğerler arasındaki kültürel farklılık na olası yansım kazandıran bir ö nın konusunu o önce söz konusu ran ve Batı düşü da olduğu anla sosyolojik yönü Japon hukuk uy{ sıl çözümlenmd malı olarak Kz./ nasıl sonuçlandı 1. Sosyolojil 1.1. Genel ( Japon toplu eğilimi çeşitli € bir olgudur. İnt lan katkı bakım lum Japonlarla

(1) Note: "The cultu

"Cultural Defern Sheybani, "Cultuı |ournal, C. 9,19 California Reviev Exclusion, Assim "Cultural Confli` Deiense"?", Dic* in ıhe American Practice, C. 4, Djlemma", Colu\ Cultural Preemp "Mulıicultural |u, JJ6,. M. W. C. W 2003, s. 975. (2) Y. Kawanishi,.|6 UCLA Pac. Basiı

(2)

Saim Üye

u:

ıttı. Yerleşik kül-'a da babaları tara-eklinde gerçekle-rahşet olarak algı-r tepki çekmekte : aynı eyleme bel-Llu bir anlam yük-npati gösterilebil-)urum sadece iki

ı çıkan farklılığa

sunmakla kalma-Lukuk uygulaması una işaret etmek-tarafından onay-yansıması olarak : şiddetli biçimde tn bu eylem yar-rlendirilirken, sa-e bu aidiysa-etin gsa-e- ge-ıcak mıydı? Yok-minden bağımsız Japon kökenli ol-ıerikan vatandaşı-ıyle bekleyen hu-ıyla mı

karşılaşa-ıasının ardından

sürdürdü. Japon :mik çalışmalara andı. 0lay, daha ıkemeleı.in

kültü-§a çıkacağı

soru-HFSA 1 7

nunun hukukçuların gündemine

taşınma-sına katkı sağladıl.

Yukarda sözü geçen olayda somutla-şan kültür temelli uygulama ve buna iliş-kin olarak yürütülmüş bulunan dava, bir yandan farklı kültürlerin benimsediği de-ğerler arasındaki çatışmaya, diğer yandan kültürel farklılıklann hukuk uygulaması-na olası yansıma biçimlerine görünürlük kazandıran bir ömek olarak, bu çalışma-nın konusunu oluştumaktadır. Aşağıda, önce söz konusu olaya meşruluk kazandı-ran ve Batı düşüncesine karşıt bir konum-da olduğu anlaşılan kültürel temellere sosyolojik yönüyle yer verilecek, sonra, Japon hukuk uygulamasında durumun na-sıl çözümlenmekte olduğu ile karşılaştır-malı olarak Kİ.mwrfl davası'nın ABD'de nasıl sonuçlandığına değinilec'ektir.

1. Sosyolojik Boyut 1.1. Genel Olarak

Japon toplumunun intihara yönelik eğilimi çeşitli araştırmalara konu olmuş bir olgudur. İntihar terminolojisine yap]-lan katkı bakımından herhalde hiçbir top-lum Japonlarla yarışamaz. Japon dilinde

intiharla bağlantılı olarak 58 farklı terimin kullanıldığı ve günlük dilde adeta konuy-la ilgili özel bir sözlüğün oluşturulduğu belirtilmektedir2. Tarihsel olarak Aarakz.rİ. (samuraylann kendilerini törensel biçim-de öldümeleri), kamı.kcrzc (pilotlann inti-har saldınlan) gibi ünlü terimlerden bu bağlamda söz edilebilir3. Güncel olarak da intihar olgusu Japon toplumu için bir so-run olmayı sürdümektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün Mar[ 2002 tarihi itibariyle sunduğu veriler, Japonya'yı intihar olay-lannın dünya ölçeğinde en yüksek düzey-de olduğu ülkeler arasında göstermekte-dir4. 2003 yılına ait bilgiler, çeşitli ekono-mik ve sosyal sorunlar nedeniyle yılda yaklaşık 100 kjşinin hayatına son vermeyi tercih ettiğini ve bunun her 15 dakikada bir intihara tekabül ettiğini göstermekte-dir. Araştımacılar, ülkede bir kişinin inti-har yoluyla ölme olasılığının, trafık kaza-sında ölme olasılığından beş kat daha faz-la olduğunu belirtmektedirler5. Japon medyasında intihara ilişkin haberlerin ABD medyasında trafik kazalarına verilen yer kadar sıradan bir konumda olduğu 8özlenmektedir6.

(1) yrote.: "Tre_C:ltural P:f.e:se_İn The Criminal L.aw", Harvard Law Review, C. 99,198S-1986, s. ı 293; ı. C. Lyman,

``rfult:ral. ee.fe.nse:.Vf aple DC:trın_e or Wishful Thinking?", Criminal lustice Journal, C. 9, ıg86, 's.-9-ı, -;2;--N;.

ş!eypa.ni,,"C^ult.u^r:I,Pe_f=:se: ç!T? Persgn's culıure ls Anoıher's crim", Loy. L.A. lnternation;l and Ğom;ar:ıi-;; La; lo.u::,al, F. .9, !986-: ?87, s. .751 ; ^. D. Rönteln, "A |ustıfication of the Cultural Defense As Partial E;cuse",-5=:;ut-h Cr:I!!o:n:a_ R=:i_ÇW:l..Law & Yo_m:n's.ş.tudi=s, C. 2,_ 1932-1993, 5. 463; D. C. Chiu, "The Cul" D-ef:;=: 'B=;:;d

E„x7cl:.sıo?, .Assi:ilati?n, _and Cw_i.Ity Lıjbe.ralism", California Law Review, ,C. 82,1994, s.1100; T. F.--G;lö'st-ei;,

"^Cu,ltural.,`So:fliF:S in fourt_: Should ıhe American Criminal Justice S:ystem Formally Recoinize A-:i;it-ur:ı Def=nse"Z", Dickinson Law Review, C. 99, 1994-1995, s. 147; A. Matsumoto, WA Place f; Cons;deration of-E;li;r= i: the. Ame_rican Criminal Justice System: Japanese Law and ıhe Kimura Case", Joumal of lntemational-L:; -:;d

P~r?.cıice, C. _4,1995, s. 506; D. L. Coleman, "lndividualizing Justice Through Multiculluralism: The -Libe;al:s

D~il?mm.a"_, Columbia Law Review, C. 96, S. 5, 1996, s. 1093; N. S. Kim, "The Culıural Defense and ıhe -Pr:;I=; ;f ç:!t:::_I ?reeT.pli?n: A. Framew.or.k İo_r .Analy_sis.", New Mexico Law Review, C. 27,1997, s.117; -W-; i:r;,".r::l{i.c.ul.t:.ra! l::İ.spr.:_de.nce and the_ C:lıure Defense", Joumal of Legal Pluralısm & Unoffıcial Law, E. 44, ı 9;9,':. 1.3^6:`M. Y:f. Wu, "Culıure is No Defense for lnianıicide", Journaıl o{ Gender, Social Policy & The Law, E. ı ı , ;. i,

2003, s. 975.

(2) Y.,.K.a:annishi: "l?P:nese.Moth=r-Ehild Sı icide: The Psychological and Sociological lmplications of the Kimura Case", ¥S,:A. ?ac. B^asi.n :aw I.ourna!, S. 3,19 )0, s. 42; T. L. Bryant, "Oya-ko Shinju: Death aı the Center of the Hean;,

UCLA 1 ıc. Basin Law Journal, C. 8,19'JO, s. 4.

(3) Kawanishi, s. 33.

(4) http.Jywww.who.Wmenıal_health/prevenıion/ suicidq/suicıdeprevenverv

(5) J: S. ç_urti_n_,_".S:ic.ide also rises in land of rising sup", Asia Times, 28.06.2004, (hıtpdywww.atımes.com/atimes/

|apanftcı28Dhol .html)

(6) Sheybani, s. 761, dn.100.

(3)

SAz.n/.ı. kelimesi Japon kültüründe ori-jinal olarak ikiden fazla kişinin aynı yer-de, aynı zamanda ve aynı amaçla iradi

olarak kendilerini öldümeleri şeklinde

ortaya çıkan eylemi ifade etmekle birlik-te, günümüzdeki yaygın kullanımı inti-har eden kişinin kendisiyle beraber ya-kınlarını da öldümesi durumunu anla(-maktadır. Burada ilginç olan.nokta keli-menin Japon dilindeki karşılığının intihar

ya da ölüm temalarını içermemesi ve "kalbin merkezi" ya da "kalplerin birli-ği" anlamına gelmesidir.-Bu terim, ölen-ler amsındaki duygusal yakınlığa dem

vurarak eylemi özgül hale getirir. Anne

ya da babadan birinin küçük çocuklarını da öldüreııek intihar e(mesi durumunda eyleme genel olarak oya-ko sftı.n/.w

(anne-babaic€uk intiharı) adı verilmekte,

bu-nun alt ayrımlan olarak da` eylemi ger-çekleştiren kişinin anne olması halinde boshı. sftı.njıı (anneiocuk intiharı), baba olması durumunda /«sAz. shz.»jz/

(ba-bai«uk intiharı) terimleri

kullanılmak-(adır. Tüm ailenin birlikte intiharı ise z.k-Aa £Az.»/.zf (aile intiharı) olarak adlandınl-maktadır7.

Araştırmalar, Japonya'da anne-ba-baiocuk intiharı olaylarının dikkate de-. ğer miktarda olduğunu göstermektedir. Nitekim,1977 yılında yapılan bir araştır-mada Japonya'da öldürme eylemlerinin kurbanlarının %17'sinin intihar eden ya da intihar teşebbüsünde bulunan anne-babalar tarafından öldürülen çocuklardan oıuştuğu saptanmıştır8. sözü geçen

oıay-ların çoğunluğunun anneiocuk intihan

şeklinde gerçekleştiği gözlenmektedir. 1946 - 1972 yılları arasını kapsayan bir araştırma, bu yıl]arda gerçekleşen birlik-te intihar olaylarının % 66.2'sinin

an-neiocuk intihan olduğunu ortaya

çıkar-mıştır.1986 yılına ai( bir başka çalışma-da ise, çocukların anneleri tarafınçalışma-dan öl-dürülmeleri sonucunu doğuraTı olaylann en az yansmda, failin intihar İradesinin de bulunduğu görülmüştür9. Eylemi ger-çekleştiren kadınlarm genellikle 20'li ya da 30'lu yaşlarda olduğu, çocuk]arın ise okul öncesi dönemde bulundukları belir-lenmekte. kişileri bu eyleme yönelten en yaygın nedenler sayılırken aile İçi uyuş-mazlıklara ilk sıralarda

değinilmekte-dir'O.

1.2. Kültürel Temeller

Kültür araştımalarında, binlerce yıl-lık gelenek birikimi üzerinde şekillenen Japon kü]türünü vurgulayan ana özellik-ler olarak patemalizmin, otoriteye saygı-nın, sosyal statüye veri]en önemin ve ai-diyet duygusunun güçlülüğünün ön plana çıkanldığını görüyoruz". Bu özellikler kaçınılmaz olarak, kişilerin kendi benlik-lerini algılama` biçimlerine, varlıklarına atfettikleri anlama, üstlenecekleri sosyal rollere ve günlük yaşam pratiklerine yan-sımaktadır.

12.1. Kendinden Vazgeçiş Kültürü

Genel olarak Asya kültürünü farklı bir konuma yerleştiren temel faktör, "bi-

reycilik"düşüncesininBatı'daolduğugi-(7) Y.~I.a~k_ahas!_i,_, P. Ber.8çr,. ".Cultural .Dynarıics and the Unconscious in Suicide in |apan", A. Lanaars, D. L,eL::_er„ (ed..), Sui.C.ide. anq. rhe._.Unconsc.ıous, Northvale,1-9ğ6, ' ;:--;i:;:'25-:,

(,h.l~t:.t{:::ı::`::„.janp.anp.sychi:tri,Sl:oT/:±P:t_racts/Shinju.html);J.Young,"Morals,Suicidea;dps;chiat;:.;~i;::

from Japan", Bioethics, C. 6, S. 5, 2002, s. 419, 420; Bryant, s. 4. (8) Kawanishi, s. 33, 34.

(9) Bryant,s.13.

(10) Tha_k_:!:=:i, ,Pe.rgFr: .yu^k.. .Pn. _f,. Y. Takapashi, `'Culture and Suicide: From a Japane5e Psychiatrist5

P%!p¥:i:='.', :u!ci^de & Life -Threatenins Behavior, C. 27, N. 1,1997; s.143,. Ka;a;ashi, s. 34',. -Y;-;ni: :.

(4)

lıaşma

ıun anneiocuk intihan

leş(iği gözlenmektedir. m arasını kapsayan bir arda gerçekleşen birlik-rm]n % 66.2'sinin an-ı olduğunu ortaya çan-ıkar- çıkar-ıa ait bir başka çalışma-ı anneleri tarafçalışma-ından

öl-cunu doğuran olaylann

frilin intihar iradesinin rülmüştür9. Eylemi ger-lann genellikle 20'li ya ı olduğu, çocukların İse mde bulundukları

belir-bu eyleme yönelten en sayılırken aile içi uyuş-]ralaDda

değinilmekte-Temeller

malannda, binlerce yıl-mi üzerinde şekillenen mrgulayan ana özellik-lizmin, otoriteye saygı-e vsaygı-erilsaygı-en önsaygı-emin vsaygı-e

ai-güçlülüğünün ön plana İyoruz". Bu özel]ikler . kişilerin kendi benlik-içimlerine, varlıklanna ı, üstlenecekleri sosyal yaşam pratiklerine

yan-len Vazgeçiş Kültürü

Asya kültürünü farklı

;tiren temel f*tör,

"bi-;inin Batı'da olduğu gi-de in Japan", A. Le€naars, D.

1996, s. 248-258,

Suicide and Psychiatry: A View

m a Japanese Psychiaırist's - Kawanashi, s. 34; Young, s.

ıFSA 17

saim Üye

bi günlük yaşamda güçlü bir etkiye sahip olmamasında aranabilir. Batı anlayışında önem kazanan "bağımsız ve özerk birey"

vurgusu, Asya kültüründe önemini

yitir-mekte ve yerini kişiler arasındaki "karşı-lıklı bağlılık" duygusuna bırakmakta-dırl2. Bu durumda kişiler başkalarınm beklentilerine yönelik bir hassasiyet ge-liştirmekte ve davranışlar, esas olarak, başkaları üzerindeki etkileri ve bunlar ta-rafından geliştirilebilecek olası tepkiler çerçevesinde anlamlandırılmaktadır. Ja-ponya'da bir süre kalan Batılı bir araştır-macının, tepki beklentilerinin kişilerin günlük yaşamda çatışmaya yol

açabile-cek biçimde kendilerini ifade etmekten

o]abildiğince kaçınmalarına neden

oldu-ğu yönündeki gözlemi bunu

doğrulamak-tadırl3. Aynı gözlem ABD'de yaşayan Asyalı kültürel gruplar için de söz konu-sudur; bu grupların günlük yaşamlarında "karşılıklı bağlılık" üzerinde odaklanan bir psikolojik eğilim gösterdikleri sap-tanm,ş,ır".

Araştırmacılar. Asya.daki hayatı al-gılama tarzında, Budist düşüncenin ve Konfüçyüs felsefesinin geleneksel dav-ranış kalıpları üretmek yoluyla kültür dünyasına yansımasını görmektedirler. Budist düşüncede temel amaç kişinin kendi `ben'inden vazgeçmesidir; bunun, kişinin fiziksel dünyanın sınırlarını aş-masının ve kendisini evrensel "birliğe" ait hissetmesinin yolunu açarak kişiyi

zenginleştirdiğine ve özgürleştirdiğine inanılırl5. Konfiiçyüs felsefesinde de, bi-reyin kişisel çıkarlarını başkaları lehine fda etmesi ve başkalarının iyiliğini iste-mesi yüceltilirl6. Bu düşünceler, kişiyi başkalanna karşı duyarlı, içinde yaşadığı grubun nomlarına saygılı, itaatkar ve sa-dık olmaya yönlendirir; zira grubun iyili-ği sonuçta her bir üyenin iyiliiyili-ği demek-tirı7.

Bireyin türlü sosyal bağlamlar içine gömülü olarak algılanan ikincil konumu. aidiyet, görev ve sorumluluk duygularını yüceltir". Bu, bireyin ilgili sosyal grubun (aile, şirket, komşuluk, vs.) içkin bir par-çası olarak görülmesine ve onun çıkarla-rının bu grubun çıkarları karşısında önemsizleşmesine yol açar. Öyle ki, kişi-nin kendi varlığının değeri hakkmdaki düşüncesi, ait olduğu grubun ona verdiği değerle doğrudan bağlantılıdır". Aidiyet durumu kişinin sosyal statüsünü, dolayı-sıyla kimliğini şekillendirdiği İçin. kişi bu statüyü korumak adına grubun düzen-li işleyişini bozacak davranışlardan sa-kınmak durumundadır. Aksine sosyal uyuma katkı sağlamak bir görevdir. Bu-rada "ben" bir kollek(if varlığa aidiyet te-melinde ifade bulduğu için, Batı düşün-cesinde, ömeğin Kant felsefesinde oldu-ğu gibi "kendinde amaç" olarak görül-mez; bunun yerine o. ait olduğu grubun bir parçası olarak anlam kazanır ve gruba göre daha dçğersiz olduğu düşünülür.

Bi-/'2)D.Berser,Y.Ono,H.Kumano,H.Suemaısu,``The|apaneseconcepıoilnıe;depende_n_cy'',.±merican|ournal of Psychiatry, C.151, S. 4,1994, s. 628; Takahashi, Berser, yuk. dn. 6; Young, s. 413, 415.

(13) D. Berser, ``On ıhe Practice of Medicine and on lhe Culture and Cu.stomş in Jap~an:_ _An^lTpr.e^ss.i.on of, .a.n Ameri:an Medical Sıudent", Tokai Journal of Experimental & Clinical Medicine, C.10, S. 6,1985, s. 637-645, (hııpy|ywww.japanpsychiatris[.convAbstracısnokai l .html)

(14) J. Shian8, R. Blinn, 8. Bongar, et al.; ``Suicide in San Francisco, CA: f Con:pa_r.ıson_?f Saucas.i?? and..Asian Group;: 1987-1994", Sui;ide st Life -Threatening Behavior; C. 27, S.1,1997, p. 82; Kawanishi, s. 37.

(15) Kawanishi, 35, 36; Bryant, s. 5.

(16) T. Cleary, Koniüçyüs Düşüncesinin Temelleri, çev: S. Özbudun, Istanbul,1997, s. 45, 79. (17) Young, s. 415, 416,. Takahashi, Berser, yuk. dn. 6.

(18) Young, s. 413. (19) Kawanishi, 37.

(5)

rey ve onun kişisel motivasyonları gru-bun bütünsel bir uyum ve düzen oluştur-ma yönündeki ihtiyacı karşısında geri plana düşer2°. Kantçı anlamdaki evrensel görev duygusu yerine, dar çevredeki sos-yal grup ile bağlantılı, bu anlamda yerel ve göreli nitelikli bir ödev duygusu önem kazanır. Birey, daha yüksek bir amacı temsil eden uyumlu grup yaşantısına ulaşmak üzere araçsallaşır. Bunun bir yansıması olarak, grubun çıkarları lehine kişisel çıkarları feda etmek, bütün adına kendinden vazgeçebi]mek, bir ahlaki de-ğer olarak ortaya çıkar2l. Japonya'da kendi çıkarlarını, isteklerini, öncelikleri-ni ikinci plana atmanın, günlük yaşamın içinde sıradan bir davranış tarzı olarak benimsendiği belirtilmektedir. Ömeğin, işyerini çalışma arkadaşlarından önce terk ederek onların olumsuz tepkilerini çekmeme kaygısı, çalışma zamanını geç saatlere kadar uzatabilir22. Japonların ku-rallara uymak ve ritüelleri önemsemek konusundaki ciddiyetlerinde, sosyal uyum ve hiyerarşi konusundaki hassasi-yetlerinde de bu belirlemenin izleri

bulu-nur23.

İntihar, kendinden vazgeçiş durumu-nun en uç noktasını oluşturur; böylece

onurlu ve değerli bir eylem olarak itibar görmesinin yolu açılır. Bu anlamda inti-har, Batı'da a]gılandığı gibi kişisel bir eylem olmanın ötesine geçerek iletişim-sel bir anlam kazanır. Araştırmalar, Asya kültüründe intihar olayının kişilerarası bir eylem olarak algılandığını göster-mektedir. İletişimsellik ve simgesellik, eyleme yönelik görece sempatinin kay-nağını oluşturur. Bu Batı düşüncesine karşıt bir konumdur. Sözgelimi Kant'ta insanlık başlıbaşına bir değer olarak gö-rüldüğü için intihar onanmaz, zira "ken-dinde amaç" olan bireyin hayatını sona erdirmesi bir mantıksal çelişki oluştu-rur24. Burada ise intihar, yaşam değerinin reddi olarak görülmez; aksine ahlaki bir gereklilik biçiminde, bir görevin yerine getirilmesi isteğine benzer bir tarzda or-taya çıkar ve görünürde desteklenmese de kişilerin iç dünyalarında sempatiyle karşı|anır25. İntiharı kabullenip romantik-leştiren ve onurlu bir eylem haline geti-ren kültür, bireysel bilinçlerde böylece

karşılığını bu|muş o|ur26.

İntiharı .`irrasyonel" bir eylem olarak görüp onu kişinin psikiyatrik bozukluğu-na bağlama eğilimi gösteren bilimsel ta-vır, Japon kültüründeki durumu

açıkla-(20) Shiang, Blinn, Bonsar, et al., s. 89.

(21) Young, s. 415-417.

(22) Takahashi, Berger, yuk. dn. 6,. Young, s. 414.

(23)A2.d3i:ç°r?::%"ıTnhıeoJapanenSelfinCulturalLosiC",BookReview,AnıhropologicalQuarterly,C.78,S.4,

2005, s.1018,1019.

(24) `:Br:H%İ Lf=!:f e:Iı=r. Y^ü,Z^:::=n._:::::!:Iuğ.? düşrrqş b.iri, yaşamakıan bıku usarw ann intihar etmenin

kbeank::noer.kpa:;:n:ılaa:n:e^V`İ.nLec;::;rs.:.ü::P~`3_ü:r,idiği,`ni.-k;nJi-n`:";:;.`;:;ku;`aa:ar"aa;ı'ı"'badş'ı':da':,':aşrin:::=nulnna bç:ı::|3ör:meriY!e`::lce.r:İnL^n:a.k^:i:ja_C:şa.gerilbır:d?ğ.a-y±a;::i;iİ;;;`;;;akaa€;:ı:aişs:luş%':;:'::ha:şuuznuan Soü:duük%::emYva:ai#:h£;nş:,Y!::mvaac::ğeık:enLÇo:_fdlak`eü-İ;8ii;::.ç6;.i=;i'iuy^o-r's':',`d:nçsue%İ';İnaddennaduozı:;ı °o;:mk::aal:_na'ğ:Y::,::„e:::,İ.!n°rrug,:r5::d:^:,e,~~b_ü__?=,?ser5i.si?:J:.n.-;.ıi°i:.~i;;:;::'iae'neuıc':İ;C::£";acsnas:°:uY: °!::uaslaacvaağçlamw,rnusLuankHa;l:!n:r.`,^BLur^=,d_a^_Ç:_k.5~:fm_:!e:-8,i;rii_-ii,:ii;;ı;;i-:i".ya6şÇ::`ı::ıi:(;r8:,eYka::ln°:;npı do:aY:!a7.Yda::.:,'cn,`,f=n^di:::,,!°_:_et~::İ:ı:_.y=s.=.olduğuuii;.i=ğa:.'k:;i;.;:;ii'sİ'fia:':`ıiş:F':ş:":'£ğKa%:akaYvnalr ?ılLaa=:`:ı'i?.°±.Y:l^Y!a_::.af:i,:.in.,ge?e!.b.;:.doğayausasıo|;-a::'o.ı`;;.a~is;:d;:,'';::uç`C:`ı?a`;a;Cd:Uesndü°s'taürnaKö£erv İ#::r::Y#,t3:\::enAçn:!İ::Y°.r::l:K~an.tıoA.h!ak„N1€ta'{izif!ninT:iei.ı:;i;;;i=::i','ÇV::;.V#ua:au%:,CT':r;:;UenFe°ı=ee{Ve Kbuürı:,:Ue:ıapYn',::r£nn,kaarha:nl9L9^5.ı.:::3::`3~9_.:.,._.i?:an.-Pi:,şey..d,:ii|İi;:q:;.;;::'ıy`ı-a.;ı;.::a+çU'oaı::'a;U;:ıl|aen:ıea':a':; b<ü,lLü.:ı.:,Y.lre.n:leı:j^n.d.e~.f,e.F~kıe_ngi,=,i..ama.Çol.a.:a.k?örüı;:ıİ-d;:..~B.:'ni:;'::ı':;,.;:na::+k:ş`İ%KekKİUIilnasnal:aam::: saka(layacak, bozacak ya da Öldürecek şekilde Javranamam.''-ia.;t:.;g::::';7.

(25) Young, s. 413, 415, 416; Taıkahashi, Berger, yuk.dn. 6. (26) Cur(in, yuk. dn. 5. 1ı2 lffsA '7 maktan uzal( ki eylem ok atfedilen bir rey, bu amaı rumluluğunu kendi varlığ] mış olmakta olarak dünya Kimura . böyle bir rur nin bozulma{

statünün yok

(6)

Saim Üye

:m olarak itibar u anlamda inti-gibi kişisel bir ¥erek iletişim-ştımalar, Asya ıın kişilerarası ıdığını göster-/e simgesellik, mpatinin kay-u düşüncesine gelimi Kant'ta :ğer olarak gö-naz, zira

"ken-hayatını sona Fıişki oluştu-Lşam değerinin sine ahlaki bir 5örevin yerine bir tarzda or-]esteklenmese da sempatiyle :nip romantik-m haline geti-lerde böylece eylem olarak ik bozukluğu-n bilimsel ta-[n]mu açıkla-ıerly, C. 78, S. 4, ı intihar etmenin 'adır. Şimdi şuna

'Jdur: daha uzun •vgisinden dolayı Joğa yasası olup

rimıek olan aynı

doğa olarak var

la en üsıün ödev i, Türkiye Felsefe

ak kullanılamaz;

*ki insana onu

HFSA 17

maktan uzaktır. Burada, olumlu bir ahla-ki eylem olarak kendinden vazgeçmeye atfedilen bir değer söz konusudur ve bi-rey, bu amaçsal davranışıyla, sosyal so-rumluluğunu yerine getirerek bir bakıma kendi varlığının ahlaki değerini kanıtla-mış olmakta ve onurla anılacak bir kişi olarak dünyadan ayrı|maktadır27.

Kı.mım \ eylemi gerçekleştirdiğinde böyle bir ruh hali içindedir. Aile birliği-nin bozulması ona kimliğini veren sosyal statünün yok olmasıdır ve bu başkalannın gözünde utanılacak bir şeydir. Onursuz bir hayatı onurlu bir hayata dönüştüme-nin yolu ise, Kİ.mwra'ya, ait olduğu kültür tarafından gösterilmiştir. Bu yolu seç-mekle, kendini var eden ve eylemini ko-şullandıran kültürün bir kez daha doğru-lanmasına ve yeniden üretilmesine katkı-da bulunarak son görevini yerine getirmiş olur.

1.2.2. İntiharın Sosyolojisi:

DurkJıeim

İntihar, Durkheim metodolojisinde bir olguyu sosyal kılan tüm özelliklere sahip olarak görülür. Bu, insanların bir araya gelmeleriy]e ya da aralannda bir etkileşim sürecinin başlamasıyla ortaya çıkan ve bu etkileşimin ürünü olan olgu-ların nitelik itibariyle birey]erin tekil özelliklerinden farklılık arz etmesi ve on-]an zorlayıcı biçimde yönlendirmesi du-rumunun burada da söz konusu olması-nın bir sonucudur28. Sosyal etkileşim sü-recinde değişen ve dönüşen bireyin, bi-reysel bilinçlerin mekanik toplamından ibaret olmayan, bu anlamda onlara

indir-genemeyen ve hatta onlara göre aşkın sa-yılabilecek kimi özellikler taşıyan kol-lektif bilincin etkisi altında eylemlerini anlamlandırması kaçını|mazdır29.

İntihar oranlanna ilişkin istatistiksel verilerin bel]i düzenlilik]erin varlığını

gösteriyor olmalarından hareket eden Durkheim, intihar olgusunun bireysel ne-denlere indirgenerek anlaşılamayacağı-na, aksine belli sosyal değişkenlere bağlı olarak açıklanabileceğine işaret eder". Bu bağlamda sözünü ettiği üç intihar tü-rünü belirleyen temel ölçüt, ilgili toplu-mun ya da sosyal gmbun üyeleri arasın-da var olan entegrasyon düzeyinin yo-ğunluğudur. Bireyleri bütünleştiren sos-yal bağlann güçsüzlüğü, aşırı bireysel-leşmeye ve izolasyona işaret eder ki, bu Durkheim'ın "bencil intihar" dediği tü-rün ortaya çıkmasını sağlar3l. Entegras-yon düzeyi yükseldikçe intihar oranlann-da bir azalmaya rastlanır. Ancak, grup ai-diyeti kendiliğinden bireyi intihardan uzaklaştıracak bir dumma vücut vermez: çünkü ilgili grup belli durumlarda bire-yin kendisinden vazgeçmesini de isteye-bilir. Dolayısı`yla, yelpazenin öteki ucun-da, bireyi değersizleştirecek biçimde aşı-rı entegrasyon yoğunluğunun yol açtığı "elcil intihar" türü bulunur]2. Diğer

taraf-tan, bireyi bağlayan sosyal normlann ani

ve beklenmedik biçimde değişikliğe uğ-ramaları Durkheim'ın ``anomik" dediği intihar türünü ortaya çıkanr33.

Durkheim'ın vurguladığı esas nokta, in{ihar olaylannın ortaya çıkış biçiri ile ahlakın sosyal örgütlenişi arasında var

(27) Youn8, s. 414, 417, 418.

(28) F::.r:hL=.i,m.E;::o:yo.loojik Melodun Kuralları, Çev: E. Aytekin, Istanbul, 1994, s. 49; Intihamev: ö. Ozankaya,

Istanbul, 2002, s. 28.

(7)

olan sıkı bağdır. Ömeğin, kişiye saygının en üstün değer olarak kabul edildiği, bu anlamda bireyin yüceltildiği ve bireycili-ğin kutsandığı bir ahlaki yapı ile bencil intihar arasında böyle bir bağdan söz edi-lebilir. Aynı şekilde, elcil intihann teme-linde, bireyi önemsizleştiren. özverinin ve `ben'den arınmanın olağanın ötesinde önem kazanmasını sağlayan ahlak anla-yışının varlığı görülebilir". Durkheim'ın özellikle bu son duruma ilişkin analizle-ri, yukarda sözü edilen kendinden vazge-çiş kültürü ile intihar arasındaki bağlan(ı için de açıklayıcıdır. Zira. "... intihar tü-rüne uygun düşen ve onunla bağlantılı olan bel]i bir ahlak yapısı vardır. Biri

ol-madan öbürü var olamaz; çünkü intihar,

yalnızca bu ahlaki yapılardan her birinin özel, ama mutlaka ortaya çıkan kimi ko-şullarda aldığı biçimden ibarettir"`". Bu ahlaki yapının belirleyicisi ise kişiyi çev-releyen kültürel ortamdır.

1.2.3. AnneJÇ":uk İntiharı

Japon toplumunda grup yaşantısına verilen önem intihar olaylanna yansıya-rak "birlikte intihar" türünün ortaya çık-masına neden olmuştur. Başkalanyla bir-likte intihar etmek, bir grup eylemi ola-rak, tek başına hayatına sgn vemekten daha değerli sayılmaktadır%. Güncel ola-rak, in(ihar etmek İsteyenleri buluşturan intemet siteleririin varlığından söz

edil-mektedir". Anneiocuk intiharları da bir

birlikte intihar türü sayılabilir. Bu tür olaylar, olağan çocuk öldürme eylemleri-ne kıyasla daha hoşgörülebilir durumda-dır. Çünkü, olumsuz anlam taşıyan "ço-cuk öldürme" eylemi, burada olumlu

an-]amlarla yüklü "birlikte intihar" eylemi-ne dönüşmektedir ve bu anlam dönüşü-münü sağlayan faktör kültürel algılama biçimleri ve bunlara atfedilen

değerler-dir. Annei«uk intiharlarını

diğer]erin-den farklı kılan husus, çocukların genel-de intihar iragenel-desine sahip olamayacak ka-dar küçük yaşta bulunma|andır38.

Sosyal statüye verilen önem ve aidi-yet duygusunun güçlülüğü, ailc kurumu-nun yapısına yansıdığında, kültürel ola-rak üretilen sosyal rollerle bütünleşir. Bu

en çok, ç«uklarm eğitilmesindcn ve

ye-tiştirilmesinden birinci derecede sorumlu olarak görülen kadının durumunda açık-ça ortaya çıkar. Annelik durumu, kadının bireysel kimliğinde merkezi bir anlam kazanacak biçimde önemsenir. Anne ile çocuk arasındaki "karşılıklı bağlılık" duygusu, anneye biçilen sosyal rolün de katkısıyla, bu ikili arasında öyle bir or-taklığa yol açar ki, çocuğun başına gele-bilecek her iyi şey annenin başarısına, her türlü olumsuzluk ise onun kusuruna işaret eder. Tüm bunlar anne ile çocuk arasında varoluşsal bir özdeşleşmeyc olanak sağlar. Japon kadını ç«uğuyla bir "birlik" duygusu içinde yaşamakta ve onu bağımsız bir birey olarak değil. "kendi varlığının doğal bir uzantısı"

ola-rak gömektedir".

Kendinden vazgeçişin ahlakiliği ile anne-çocuk özdeşleşmesi bir araya geldi-ğinde, kültürel kader ortaklığının yol aç-tığı birlikte ölüm durumu anlaşılır hale

gelir. İntihar eden kadın kendisiyle bir-likte çocuğunu da öldürdüğünde, kendisi dışında bir varlığın hayatına son

verdiği-(34) Durkheim, lntihar, s. 426. (35) Durkheim, Inlihar, s. 427. (36) Young, s. 419.

(37)hııptiywww.csmoniıor.cori2005ft)719AP01s04-woap.html. (38) Kawanishi, s. 34,. Takahashi, Berger, yuk. dn. 6.

(39) Kawanishi, s. 35,. Maısumoto, s. 509,. Takahashi, Berser, yuk. dn. 6; Bryanı, s. 9.

ıfsA 17

ni düşünmeme] varlığının aynl siyle birlikte y doğal bir durun lama tarzında. ı İntihardan oluş tek bir intihar ( sudur; çocuğuıı alt unsuru olar€ Diğer yand

anlamlar da bu

(8)

saim Üye

aşma

kte intihar" eylemi-= bu anlam dönüşü-ör kültürel algılama L atfedilen değerler-ihap]annı diğerlerin-ıs, çocukların

genel-ahip olamayacak

ka-ınmalandır-".

=rilen önem ve aidi-lülüğü, aile kurumu-ığında, kültürel ola-)llerle bütünleşir. Bu ğitilmesinden ve yc-ıci derecede sorumlu ıın durumunda açık-3lik durumu, kadının

merkezi bir anlam

önemsenir. Anne ile

`karşılıklı bağlılık"

;ilen sosyal rolün de ırasında öyle bir or-;ocuğun başına gele-annenin başarısına.

k ise onun kusuruna

ınlar anne ile çocuk 1 bir özdeşleşmeye )n kadını ç¢uğuyla içinde yaşamakta ve birey olarak değil, ğal bir uzantısı"

ola-geçişin ahlakiliği ile imesi bir araya geldi-r ogeldi-rtaklığının yol aç-urumu anlaşılır hale

riın kendisiyle

bir-ldürdüğünde, kendisi hayatına son

verdiği-IfsA 1 7

bunu-yaptığını düşünmektedir. Bu dü-şünce, ait olduğu kültürün diğer üyeleri tarafından da paylaşılmaktadır.

2. Hukuksal Boyut

Bir olgunun sosyolojik yönden

anla-şılabilir olması, kuşkusuz, onun hukuk sistemi tarafından kabul edilebilir olduğu

sonucunu kendiliğinden doğumaz. Hu-kuk sistemi de değerlerle örülüdür ve

esas tartışmalı alan, kültürel olarak kabul

gören değerlerle hukuk sisteminin

koru-mayalayıkgördüğüdeğerlerarasındabir çatışmanın ormya çıkmasıyla başlar. Hu-kuk sisteminin beslendiği değerlerin kül-türle örtüşme ya da ayrışma derecesi, ge-rek ilgili kuralların içeriğinde, gege-rek hu- kukuygulamasındaortayaçıkacakolum-lu ya,da okukuygulamasındaortayaçıkacakolum-lumsuz tepkiyi biçimlendirir.

2.1. Japon Uygulamsıııda Durum Annei¢uk intiharı olaylarına veri-len kültürel anlamın hukuken de kabul

edildiği bir an için düşünülse, çocuğu

ölen fakat kendisi hayatta kalan annenin

eyleminin intihara teşebbüs olarak nite-lenmesi gerekir. İntihara teşebbüs genel-likle suç sayılmadığından, bu durumda annenin cezasız kalması gündeme gele-cektir. İntihar edene yardım suçtur; fakat kültürel anlama bağlı kalındığında, bu suç da olayda ortaya çıkmaz, çünkü ço-cuğun intihar iradesi yoktur. Ancak. Batı Kı.mwra, onlan geride bırakmayarak böy-le bir durumun ortaya çıkmasını önböy-le- önle-mekte, dolayısıyla çocuklarını çok sevdi-

ği,hattaonlankendisininbirparçasıola-rak gördüğü için böyle davranmakta, üs-telik gelecekte kendisinin ye

çocuklan-nın saygı ve sempatiyle anılmasını

sağla-maktadır. Bu anlamda, çocuklanna zarar

verdiğini değil, aksine onların iyiliği için

The Thorn in ıhe Chrysanthemum: Suicide and

ni düşünmemektedir; ona göre bu kendi

varlığının aynlmaz bir parçasını kendi-siyle birlikte yok etmekten ibarettir ve doğal bir durumdur. Dolayısıyla, bu algı-lama tarzında, ortada bir öldürme ve bir intihardan oluşan iki ayn olayın değil, tek bir intihar olayının varlığı söz konu-sudur; çocuğun ölümü bu tek olayın bir alt unsuru olarak gerçek|eşir4°.

Diğer yandan, olaya yüklenen başka

anlamlardabunoktadadevreyegirer.İn-tihar eden kadının çocuklannı geride bı-rakması. onun çocuklarına karşı yeteri kadar bağlılık hissetmediği. dolayısıyla iyi bir insan olmadığı şeklinde yonımla-nır. Japon toplumunda, anne ya da baba-dan sadece birinin hayatta olması

duru-munda çocuklarm sosyal statülerinin

düştüğü gözlenmektedir. Bu durumda

çocuklar hayatlan boyunca sosyal

yön-den sıkıntılar yaşayabilmektedir.

Kendi-lerine, ç«ukların öldürülme yoluyla

bi-linçli olarak nasıl fıziksel bir acıya sü-rüklenebildiği sorulan Japon kadınları, korunmasız bir dünyada terk edilmenin doğuracağı acının bundan daha

katlanıl-maz olduğu yönünde cevap vemişlerdir.

Dolayısıyla, kadının çocuklannı bu tür sorunlar içinde yaşamaya terk

etmekten-se onları da kendisiyle beraber

öldüme-si daha kabul edilebilir hale gelmektedir. Bunu yapmazsa, ölen kadın kendisini şeytana benzer bir yaratık gibi gören çok kötübirimajlahatırlanmakta,hayattaka-lan çocuklar da böyle bir insanın doğal uzantıları olarak onun sahip olduğu olumsuz özellikleri taşıyan kişiler olarak görülmektedirler".

Sosyal rolünü benimseyen ve çocuk-lanyla aşırı bir özdeşleşme içinde olan

Tiöii:=anishi,s.32;Takahashi,_Be:gsw:k^..!n._6..;aM_-,.::::,^T^new:#,r,:r:r,::::'ıİYe.sa,'.:':C:.E::i;;r-;`ö:f~e;=.KE@c:::::sS:c3clğsl:nK;.npd:':','BDecrrög:y,'T^i8::':..:;'?,a:_ı:*_=.,_".:U.!:,r?:.`,£n=mn;l,'he:'Ça#o:ouel:U£lLa=:ecn.S=;, ETC=o:dn:':::n::Ş:,£':hp=d=;yDoC{"ff::;c;;:Va'ni;;,:,-d="ıernanona|k>urnaloMesocıolosyonaw,C.32ı 2004, s. 294; Bryanl, s. 5.

(41 ) Kawanishi, 40; Takahashi, Berger, yuk. dn. 6; lga, yuk. dn.

HFsl 17

(9)

değerlerinin etkisiyle şekillenmiş olan modem Japon hukuk sistemi bu sonuca ulaşılmasını sağlamamaktadır; yani söz konusu eylem hukuken onaylanmamak-tadır. Japon hukukunda, intihar iradesine eşlik edecek biçimde çocuğun 'öldürül-mesi doğrudan bir suç olarak

tanımlan-mamakla ve durum çocuk öldürmeye

öz-gü özel bir suç olarak d.a görülmemekle birlikte, eylem, genel insan öldürme su-çunun kapsamında sayılmakta ve failler bu Suçtan yargılanmaya baş|amaktadır42.

Resmi/formel düzeyde görünüm bu

olmakla birlikte, hukuk uygulamasında ve özellikle yorum sürecinde geleneksel kültürün dolaylı yansımalarının ortaya çıkışı durumu değiştirmektedir. Kültürel gerekçeler bir savunma olanağı olarak doğrudan dikkate alınmamakta, ancak hukuk sisteminin öngördüğü diğer sa-vunma araçları (ömeğin akıl sağlığına ilişkin hükümler) harekete geçirilmekte

ve bunlann yorumunda kültürel faktörler

örtülü biçimde etkin olabilmektedir. Ja-pon mahkemelerinden çıkan kararlara ilişkin olarak yapılan 1986 yılına ait bir çalışma, ilginç bazı saptamaları ortaya koymaktadır. Ömeğin, sıradan insan öl-dürme suçunun faillerine kıyasla, kendi çocuğunu öldürenlerin genelde daha az ceza aldıkları görülmektedir43. Bunda, çocuğu onu dünyaya getirenlerin doğal uzantısı olarak gören anlayışın dolaylı bir etkisinin olduğu düşünülebilir. Çocu-ğunu öldürüp intihar (eşebbüsünde başa-nsız olanlann da, uygulamada genellikle daha hoşgörülü bir tavırla karşılaştıkları, kimi zaman ceza almadıkları. ceza aldık-lannda ise hafifletici nedenlerden ya da erteleme hükümlerinden

yararlandırıl-dıkları gözlenmektedir4`. Ömeğin 1988 yılında Tokyo'da üç yaşındaki kızını bu yolla öldüren bir kadın, olay sırasında depresyon halinde olduğu gerekçesiyle

Cezasız bırakı|mıştır45.

Uygulamaya ilişkin tipik bir ömek olarak Osaka'da gerçekleşen bir olay ve buna ilişkin mahkeme kararı gösterilebi-lir. Karar, çocuklarıy]a bir)ikte intihar et-mek isteğiyle evdeki gaz musluğunu aça-rak iki çocuğunun ölümüne neden olan. fakat kendisi kurtulup cinayetten yargı-lanmaya başlayan bir kadına ilişkindir. İlginç olan, mahkemenin resmi belgele-rinde yer alan ifadeler ile yargılama so-nunda ulaşılan karar arasındaki farklılık-tır. Söz konusu belgelerde anne - çocuk intiharlannın ülkedeki yaygınlığına deği-nilmekte, bu tür olayların, toplum tara-fından hoşgörülmelerine rağmen huku-ken kabul edilemez oldukları ve ciddi biı. suç oluşturduklan belirtilmektedir. Sanı-ğın ağır biçimde cezalandınlacağı izleni-mi uyandıran bu ifadelere rağmen, dava-nın iki yıl hapis cezasıyla sonuçlandığı ve bu cezanın da ertelendiği

görülmekte-dir46.

Ömeklerde ortaya çıkan bu durum,

kültürel değerlerin, yazılı metinlerde yer almamış ve hatta açıkça aksi belirtilmiş olsa da, uygulama sürecinde dolaylı bi-çimde etkin olmasıyra açıklanabilir.

2.2. Amerikan Uygulamasında

Durum

2.2.1. Kf.mzfnz Davasının Sonucu Kr.mwra davasında mahkemeye Ame-rika'da yaşayan diğer Japonlar tarafından sunulan dilekçelerde, sanığın eyleminin ait olduğu kültür tarafından

koşullandı-(42) Bryant, s.10,13. (43) Bryanl, s.14. (44) Kawanishi, s. 32, dn. 2; Matsumoıo, s. 515, 516. (45) Bryant, s.15,16. (46) Malsumoto, s. 521, 522. Id3A 17 nldığı belirtiln gerekçenin yar alınmasını kab ceza hukuku k gümanların do£ rak kullanılabi]ı içememektediı tı da savunmas] yer vermemiş. min kültürel kö dirmeyi ihmal esası, sanığın davranabilme yı diği konusuna c rak eylemde ka

nun ortaya çıka nevi unsurun ( iddia ve savuı

-ABD ceza mul

bir yol olan- uz yoluyla isnad € değişiklik yap,ıl

(murder) değil, t zın ölümüne yo ter) suçlu bulun] nin ö]dürülmesi] ölüm cezasını b cek durumda ikc yıl hapis cezası gözetim altında desteğe yönlendi

ıanm|şt|r47.

Karar gerekç

(10)

aşma

1ir". Ömeğin 1988 yaşındaki kızını bu dın, olay sırasında )lduğu gerekçesiyle i

rin tipik bir ömek €kleşen bir olay ve e kararı gösterilebi-la birlikte intihar et-gaz musluğunu aça-ümüne neden olan. p cinayetten yargı-r kadına ilişkindiyargı-r. :nin resmi belgele-:r i]e yargılama so-ırasındaki

farklılık-lerde anne - çocuk

i yaygınlığına

deği-'lann, toplum

tara-ine rağmen

huku-dukları ve ciddi bir irtilmektedir. Sanı-landınlacağı izleni-'lere rağmen, dava`

Lsıyla sonuçlandığı

endiği

görülmekte-çıkan bu durum,

Lzılı metinlerde yer ıça aksi belirtilmiş recinde dolaylı

bi-açıklanabilir. gulamasında 'asın]n Sonucu mahkemeye Ame-aponlar tarafından sanığın eyleminin rından koşullandı-HFSA 17

Saim Üye

nldığı belirtilmesine rağmen, yargıç bu gerekçenin yargılama sürecinde dikkate alınmasını kabul etmemiştir. Zira, ilgili ceza hukuku kuralları kültür temelli ar-gümanların doğrudan savunma aracı ola-rak kullanılabileceğine ilişkin bir hüküm içermemektedir. Bunu bilen sanık avuka-tı da savunmasında bu iddiaya doğrudan yer vermemiş. ancak mahkemeyi eyle-min kültürel kökeni konusunda bilgilen-dirmeyi ihmal etmemiştir. Savunmanın esası, sanığın eylem sırasında makul davranabilme yetisini geçici olarak yitir-diği konusuna odaklanmıştır. Sonuç ola-rak eylemde kasten insan öldürme suçu-nun ortaya çıkabilmesi için gerekli ma-nevi unsurun oluşmadığı düşünülmüş, iddia ve savunma arasında sağlanan -ABD ceza muhakemesi sistemine özgü bir yol olan- uzlaşma (plea bargaining) yoluyla isnad edilen suçun niteliğinde değişiklik yapılmış ve sanık, cinayetten

(murder) değil, çocukların kast olmaksı-zın ölümüne yol açmaktan (manslaugh-ter) suçlu bulunmuştur. Birden çok kişi-nin öldürülmesiyle ilgili mevcut kurallar ölüm cezasını bile gündeme getirebile-cek durumda iken, dava, Kı.mı/rcz'nın bir yıl hapis cezası alması, beş yıl süreyle gözetim altında tutulması ve psikiyatrik desteğe yönlendirilmesi karanyla

sonuç-ıanm|şt|r47.

Karar gerekçesinde kültürel unsurla-nn sonucu hafifletici rolüne değinilmedi-ği gibi, yargılama sürecinde yer alan ak-törler de mahkemenin pek ağır sayılma-yan bu karara ulaşmasında kültür temelli argümanların hiçbir biçimde etkili olma-dığı yönünde kesin görüş beyan

etmişler-dir48.

2.2.2. Yorumlar

Sonucu yorumlayan yazarlar ise aynı kanıda değildirler; onlara göre bu beyan-lar gerçeği yansıtmamaktadır. Kararda kültürel faktörlerin dolaylı da olsa sonu-cu belirleyici bir rolünün bulunduğu in-kar edilemez. Eylemde kasten öldürme suçunun manevi unsurunun bulunmadığı saptamasına ulaşılırken, kültürün eylemi koşullandırdığı gerçeği örtülü olarak he-saba katılmış durumdadır. Zira, eylemi hazırlayan ve eylem sırasındaki hareket-ler, sanığın bilerek ve isteyerek davran-dığı sonucuna ulaşmayı sağlayacak

bi-çimde yorumlanmaya da pekala

uygun-dur. Üstelik eylemi onaylayan bir kültü-rel altyapının varlığının bilinmesi, sanı..

ğın kendini bu kültüre ait hissediyor ve onun gereklerine uygun davranıyor olu-şu, eylemin tasarlanarak gerçekleştirildi-ği sonucuna ulaşılmasını sağlayabilir. Bu durumda, kültürün meşrulaştıncı ve zor-, layıcı gücü bir yana bırakıldığında, kast unsuru gerçekleşmiş sayılabilir: Ancak eylemin kültür tarafından koşullandırıl-dığı düşünülürse, sanık öldüme eylemi-nin fa`ili olmaktan çıkıp kültürel yapının mağduru olarak görülmeye başlar.

Dava-da -resmen ortaDava-da olmayan- bu sonuncu

argüman, olayı yorumlamak ve kuralları uygulamak yetkisine sahip olanlann zi-hinlerinin bir köşesinde bilinçli ya da bi-linçsiz biçimde yer etmiştir ve sanığı mağdura dönüştüren bu algılama saye-sinde mevcut bir yasal düzenleme (ma-kul davranabilme yetisinin yitirilmesinin kastı ortadan kaldırdığına ilişkin hüküm) zorlama yoluyla genişletilerek sanığın le-hine kullanılabilir hale getiri|miştir49.

(47) Wu, s. 995; Bryan{, s. 2; Renteln, s. 463; Matsumo[o, s. 524.

(48) Wu, s. 996; Matsumo{o, s. 526 dn. 89; Kim, s.118.

(49) Wu, s. 996; Malsumoto, s. 526; Kım, s.118; C;oldstein, s.148,. Renteln, s. 463; Bryant, s. 2; Torry, s.137.

(11)

Dolayısıyla, üavada ortaya çıkan so-nucun sanığın kültürel kökenine ilişkin değerlendirmelerden bağımsız olduğu söylenemez. Nitekim Japon kökenli ol-mayan bir Amerikan vatandaşı, Kı.mıım olayına oldukça benzeyen eylemi nede-niyle ömür boyu hapis cezasıyla cezalan-dınlabilmiştir. İki olay, kültürel gerekçe-ler dışındaki (failgerekçe-lerin psikolojik durum-lar] dahil) tüm yönleriyle birbirine benze-mektedir; aradaki tek ayrım, sanıkların içinde yetiştikleri kültürün aynı eylemi farklı değerlendiriyor oluşlarıdır. Bu farklılığın bir biçimde yargılama sürecine dahil olması, sanıklardan biri ömür boyu hapse gönderilirken, diğerinin çok hafıf bir cezayla kurtulması gibi zıt sonuçlara ulaşılmasını sağlayabilmektedir.t°.

Sonuç

Kültürün üreticisi konumunda bulu-nan insan, kaçınılmaz biçimde bağlı ol-duğu doğayı da bu üretim sürecinde kül-türe dönüştürmekte ve olayları doğal ha-liyle sahip olmadıkları türlü anlamlarla donatmaktadır. Japon kültüründe

rastla-nan anneiocuk intiharları, doğal bir

olay olan ölümün simgesel anlamlarla yüklü kültürel bir kurum haline getiril-mesinin tipik bir ömeği olarak görülebi-lir. Söz konusu olaylar, bu yönüyle kül-türel antropolojinin ilgi alanına girebile-cek veriler sunmaktadır.

Her kültürün farklı anlam belirleme-lerine ve değer yargılarına sahip oluşu, hiçbir kültürün diğerine göre doğal üs-tünlüğü savunulamayacağına göre, hu-kukun bu farklılıklar karşısındaki tavrını

gündeme getiren bir sorun oluşturur. Esasen burada, bir yanda hukukun kül-türden bağımsız olamaması ile diğer yanda onu dönüştürücü gücü arasında or-taya çıkan bir gerilim söz konusudur.

Özellikle çokkültürlü toplum gerçekli-ğiyle birlikte daha da gözle görülür hale gelen bu gerilimin bir yönü, külıür te-melli argümanların ceza hukuku uygula-masındaki yeri İle ilgilidir. Bunların yar-gılama sürecinde savunma aracı olarak dikkate alınmasının onaylanması ya da reddedilmesi ayrı bir teorik tartışma ko-nusudur. Nitekim, adaletin bireysel]eş(i-rilmesi, kültürel çoğulculuk gibi ilkeler-den hareketle bu uygulamanın gereklili-ğini savunanlar olduğu gibi, kamu düze-ni, ortak değerler gibi temellerden yola çıkarak buna karşı çıkan yazarlar da var-dırs`. Söz konusu tartışma başka bir ince-lemenin konusu olabilir; bu çalışma çer-çevesinde ön plana çıkarılmaya çalışılan

husus ise, gerek Japon gerek Amerikan

ömeklerinde görüldüğü üzere, kültürün pratikte hukuka yansımasıdır. Kuşkusuz bu yansıma ile kastedilen, hukuk kuralla-rının içeriğinin bilinçli biçimde kültürel değerlere uygun olarak düzenlenişi de-ğil, ilgili kurallarda yer almayan ve hatta açıkça reddedilen bazı kültür temelli de-ğerlerin, hukuk uygulayıcılarının yorum-ları yoluyla, dolaylı ve kimi zaman bi-linçsiz biçimd£, uygulama sürecine dahil oluşlarıdır. Bizde töre cinayeti faillerinin uzun süre haksız tahrik indiriminden ya-rarlandırılmış olmaları da bununla ilinti-li olarak düşünülebiilinti-lir. Bu saptama, ilgi-li hukuk metinlerinde yer alan genel kav-ramsal çerçevenin içeriğinin belirlenme-sinde, hukuk uygulayıcısının yorumunun ve bu yoruma eşlik eden, bazen örtük de olabilen değerlendirmelerin önemini or-taya çıkarmaktadır. Sonuç olarak, uygu-layıcının tavrının, hukuk - kültür gerili-minde kültürün üstünlüğüne yol açabil-diği yönünde farklı ülkelerde oııaya çı-kan gözlem, konunun evrenselliğine işa-ret etmektedir.

(50) Coleman, s. 1 ] 42, 1143.

(51) Wu, s. 984 vd.,. Noıe, s.1298 vd.; Chiu, s.1097 vd.

HFSA 1 7 • BergerD.,.` on the Culı lmp,€ssion dent", Toka nical Med (http://ww, tractsnokai • BergerD.,( H.' «The Ja dency"` Am 151. S. 4, Jç • BorovoyA. tural Logic.. cal Quarterı; • BryantT.L Center of th( Joumal, C. t • ChiuD.C.,, Exclusion, 4 lism", Caıif( • ClearyT.,A leri. çev.. S. , • Coleman D Through M Dilemma", ( S. 5, ı996. • CurtinJ.S.'. sing sun", (http://www pan/FG28Dlı ı DurkheimE. r', çev: E. A! ı DurkheimE. tanbul, 2m2. t GoldsteinT. urt: Should t System ForT] Defense"?", 1 1994-1995. Kant 1., Ah/d mcJ'`. çev: 1. ] rumu Yayını` Kawanishi Y. icide: The Ps lmplications , Pac. Basin lri Kjm N. S.' -Problem of C work for Anal

ew, C. 27, 19`

(12)

laşma

•lü toplum gerçekli-La gözle görülür hale bir yönü, kültür te-ceza hukuku uygula-gilidir. Bunlann yar-Lvunma aracı olarak onaylanması ya da r teorik tartışma ko-daletin bireyselleşti-ulculuk gibi ilkeler-gulamanın gerekl ili-ğu gibi, kamu düze-ibi temellerden yola Lkan yazarlar da var-ışma başka bir

ince-ıiıir; bu çalışma çer-;ıkanlmaya çalışılan

on gerek Amerikan

İğü üzere, kültürün

sımasıdır. Kuşkusuz

lilen, hukuk kuralla-çli biçimde kültürel rak düzenlenişi de-rer almayan ve hatta zı kültür temelli de-layıcılarının yorum-ve kimi zaman bi-Llama sürecine dahil : cinayeti faillerinin ik indiriminden ya-n da buya-nuya-nla iliya-nti- ilinti-r. Bu saptama,

ilgi-yer alan genel kav-:riğinin belirlenme-ıcısının yorumunun

den, bazen örtük de ıelerin önemini or-onuç olarak, uygu-kuk - kültür gerili-ılüğüne yol açabil-ilkelerde oııaya çı-evrenselliğine

işa-ıFSA 1 7

saim Üye

KAYNAKÇA

• Berger D.,.`On the l;Vhctice ofMedicine and on the Culture and Customs in Japan: An lmpression of an American Medical Stu-dent'', Tokai Joumal of Experimental &

Cli-nical Medicinc, C. 10, S. 6. 1985.

(http://www.japanpsychiatrist.com/Abs-tractsnokai 1.html)

• Berger D., Ono Y., Kumano H.` Suematsu H., "The Japanesc Concept of lnterdepen-dency"` American Joumal of Psychiatry. C.

151, S. 4,1994.

• Borovoy A. B., "The Japanesc self in cul-(ural Logic", Book Review. Anthropologi-cal Quarterly, C. 78, S. 4, 2m5.

• Bryant T. L., "O.w-ko Shı.njıf Death at the Center of the Heart", UCLA Pac. Basin Law Joumal, C. 8.1990.

• Chiu D. C., "The cultural Defense: Beyond Exclusion. Assimilation, and Guilty Libera-lism". Califomia Law Review, C. 82,1994.

• Cleaı[y T.` Konf iıiçyils Düşüııcesinin Ternel-/crı., çev: S. Özbudun, İstanbul,1997.

• Coleman D. L„ "Individualizing Justice Through Multiculturalism: The Liberal`s Dilemma", Columbia Law Review, C. 96,

S. 5, 1996.

• Curtin J. S.,`.Suicidealso rises in

landofri-sing sun", Asia Times, 28.06.2004, (http://www. atimes.com/atimes/ Ja-panffG28Dhol.html)

• Durkhdım B., Sosyolojik Metodun

Kuralla-rı, çev: E. Aytekin, İstanbul, 1994.

• Durkheim E.. /Hfı.har, çev: Ö. Ozankaya, İs-tanbul. 2002.

• Goldstein T. F.. "Cultural conflicts in co-urt: Should the American Criminal Justice System Forınally Recognize A "Cultural Defense"?", Dickinson Law Review. C. 99,

1994-1995.

• Ka;mn., Aiıl&k Me[af iıziğiniıı

Temellendiril-mcsJ., çev: 1. Kuçuradi, Türkiye Felsefe

Ku-rumu Yayını, Ankara, 1995.

• Kawanishi Y., "Japanese Mother-Child su-icide: The Psychological and Sociological

lmplications of the Kı-wı/rcı Case", UCLA Pac. Basin Law Joumal, C. 8,1990.

• Kim N. S., "The Cultural Defense and the Problem of Cultural Preemption: A Frame-work for Analysis", New Mexico Law

Revi-ew, C. 27, 1997.

• Lyman J. C.. "Cultural Defense: Viable D«trine or Wishful Thinking?", Criminal Justice Joumal, C. 9, 1986.

• Matsumoto A.. "A place for consideration of Culture in the American Criminal Justice System: Japanesc Law and the Kı.»ıt(m Ca-se"` Joumal of lntemational Law and

Prac-tice. C. 4, 1995.

• Note: "The cultural Defense in The crimi-nal Law", Harvand Law Revicw, C. 99.

1985-1986.

• Renteln A. D.` "A Justificationofthe cultu-ral Defense As Parıial Excuse", South Cali-fomia Review of law & Women's Studies,

C. 2,1992-1993.

• Sheybani M„ "Cultural Defcnse: One per-son's Cultuıc ls Another.s Crime'., Loy. L.A. Intemational and Comparative Law

Jo-umal, C. 9,1986-1987.

• Shiang J.. Blinn R.. BongarB., etal.; "Su-icide in San Francisco, CA: A Comparison of Caucasian and Asian Groups, 1987-1994", Suicide & Life -Threatening Beha-.

vior,. C. 27. S.1.1997.

• Takahashi Y.. "Culture and suicide: From a Japanesc Psychiatrist's Perspective", Suici-de & Life -Threatening Behavior, Vol. 27, N. l,1997. \

• Takahashi Y., Berger D., "Cultural Dyna-mics and the Unconscious in Suicide in Ja-pan", A. Leenaars, D. Ilester (ed.), Swı.cı.dc and /ric Unco;ıscı.o[ıs, Northvale, 1996. (http://www.japanpsychiatrist.com/Abs-tracts/Shinju.html)

• Torry W. 1., "Multicultural Jurisprudence and the Culture Defense", Joumal of Legal Pluralism & Unofficial Law, C. 44, 1999. • Woo, "Cultural `Anomalies' and Cultural

Defenses: Twords an lntegrated Theory of Homicide and Suicide", International Jour-nal of the Sociology of Law, C. 32, 2004. • Wu M. W. C., "Culture is No Defense for

lnfanticide", Joumal of Gender, Social

Po-licy & The Law. C. 11, S. 2, 2003.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çal man n bulgular na göre, kat mc lar n ortaya att klar metaforlar n genel olarak renim gördükleri ö retmenlik bran na göre belirgin biçimde farkl la mad , ancak geli tirilen baz

Dış görünüşü : Alay Köşküne dışarıdan bakıldıkta Taht edasının istinat ettiği köşe burcunun üzerinden bir kısmının sökülmüş, temelden itibaren devam edegelmekte

• Tüketici davranışı etkilenerek, dünya çapında kültürel bir örnekliğin önünün açılması sağlanır. • Küreselleşme olgusunun ekonomik boyutu; “Marka cazibesi”

Calculating momentum with matlab programming language according to values of different slip of motor and induction motor analysis with finite element method..

Sigorta zorunludur (finansmana iştirak zorunludur) Gönüllü katılıma tabidir (belli branşların kanunen zorunlu tutulmaları genel durumu değiştirmez). Sigorta süresi

Batı (Avrupa) kültür bölgesi kapladığı alan bakımından dünyanın en büyük kültür bölgesini oluşturmaktadır.. 1) Aşağıdakilerden hangisi Türk Kültürü’nün

Fizyolojik olarak benzer özellikler taşıyan Kuzey ve Doğu Avrupa ırklarının daha çok manevi unsurlara bağlı olarak Avrupa ve Slav kültür bölgelerini oluşturması bu

Hafif gastrointestinal veya grip-benzeri semptomları (hafif miyalji, hafif bulantı, kusma veya diyare) olan bir kadın asemptomatik olgularda olduğu gibi