Savaş ve emek. Bu iki kelime yan yana geldiği zaman hep emek kaybetmiştir. Emekçiler sadece emeğini değil canını da kaybetmiştir. Onun için emeğiyle geçinenler savaşı değil barışı seçmeliler, tüm sorunların diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesini istemeliler
'Sınır ötesi' savaşa gitmek için hükümet TBMM'den yetki aldı. Türkiye savaşa gidiyor. Bu gelinen durumun toplumsal, siyasi ve askeri yanları çokça değerlendiriliyor.
Ancak bu durumun ekonomi ve emek üzerinde yaratacağı etkiler siyasi ve askeri etkilere göre daha az dikkate alınıyor.
Hele çalışanlar ve emek üzerindeki etkileri hemen hiç konuşulmuyor bile.
Hükümetin ve ekonominin kurmaylarının yaptıkları açıklamalara kısaca bir göz atalım.
Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet _imşek "Operasyonlar ekonomiyi etkilemez,yeterli gücümüz var" dedi.
Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş da bu görüşe destek verdi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer çağlayan, Kuzey Irak ile olan 4 milyar dolarlık ticaret hacmi ne olacak sorusuna "Feda olsun" dedi. Son olarak özel havayolları şirketlerinin Erbil'e yapılan uçuşlarının iptal edildiği açıklandı. Bu duruma Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy "Zararımız 50 milyar dolar da olsa fark etmez" dedi.
Bu değerlendirmeler hangi ekonomik kaynaklara dayanılarak yapılıyor.
Merkez Bankası döviz rezervlerine mi?
IMF ile yapılacak yeni bir 'stand-by' anlaşması ile alınacak kredilere mi?
Yoksa hükümetin iç ekonomik tasarruf ve tedbirlerine güvenilerek mi yapılıyor?
Bu soruları daha da uzatmak mümkün. Bu soruların yanıtına hemen döneceğim.
Yani demem o ki?
Dünya ekonomileri "ikinci dalga" durgunluğa (resesyon) hazırlanırken, bizim gibi kırılgan bir ekonominin bir de 'savaş ekonomisi' ile karşı karşıya kalması herhalde üzerinde durulması gereken önemli bir konu olsa gerek.
İki kelime...
Savaş ve emek... Bu iki kelime yan yana geldiği zaman hep emek kaybetmiştir. Emekçiler sadece emeğini değil canını da kaybetmiştir. Onun için emeği ile geçinenler savaşı değil barışı seçmeliler, tüm sorunların diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesini istemeliler neden?
çünkü yukarıdaki soruların sonuncusu doğru da ondan.
Ne MB döviz rezervleri, ne IMF kredisi; savaş ekonomisi için esas kaynağı, hükümetin alacağı 'tasarruf tedbirleri' oluşturacak, yani yapılacak fiyat zamları ve düşük tutulacak emek ücretleri.
Başta enerji fiyatlarına yapılacak zamlar ortaya çıktı. Gıda ürünlerindeki fiyat artışı zaten devam ediyordu. Bu iki gelişmenin de açıklanabilir yanları şüphesiz var. Petrol fiyatlarındaki artış ve küresel ısınmaya bağlı olarak süren kuraklık denebilir.
Ancak benim dediğim bunlarla sınırlı değil, bunun dışında diğer mal ve hizmetlerde önümüzdeki günlerde yapılacak zam furyasından bahsediyorum.
çünkü, ekonominin kurmayları savaş ekonomisinin etkilerine karşı 'Feda olsun' 'bize fark etmez' diyorlarsa bunun çalışanlar ve halkımız için 'Türkçe' karşılığı kemerleri daha fazla sıkın demektir.
Mustafa Paçal: Öz Gıda-İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Radikal 15.11.2007
'