• Sonuç bulunamadı

Bilgili ve nesnel dü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilgili ve nesnel dü"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bilgili ve nesnel düşünen mimarlık tarihçisi dostum Prof. Dr. Günkut Akın telefon etti ve Four Seasons Oteli’nin erki’nin önemini dile getiren, fakat o alandaki kazıda yapılan çalışmaların yüzeysel karakterine hiç değinmeyen 14 Mart 2008 tarihli makalemi eleştirdi. Bir yandan ona hak veren bir tavırla yazıma katmam gereken eleştirileri dile getirmek, öte yandan 2500 yıllık bir yerleşme alanı olan İstanbul’da ciddi arkeolojik çalışmaların bugünkü kültür ve kent politikası ortamında neden gerçekleşmediğini okuyuculara tekrar açıklamak amacıyla bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Türkiye’deki Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, 1951-83 arasında korumaya, yapılanmadan daha çok ağırlık verebilen tek kuruldu. 1983’ten bu yana koruma kurulları üyelerinin uzmanlık nitelikleri giderek azaldı. Tarihi çevre koruma uzmanlığı akademik unvanla eşdeş hale geldi. Sonraları da kurul çoğu tayinle gelen, neden tarihi çevre ya da yapıtın koruma uzmanı oldukları belirsiz üyelerin çoğunluk oluşturduğu komisyonlara dönüştü.

Kuşkusuz bu durum bütün koruma kararlarının yanlış olduğu ya da üyelerinin sağduyu ve duyarlılıkla hareket etmediği anlamına gelmiyor. Her zaman bilgili ve duyarlı üyeler olabilir. Ne var ki kurul oluşumu karakter değiştirmiş ve uzmanlık kapı dışına konmuş, bürokrasi ve tayini yapan kurum söz sahibi edilmiştir.

Tartışma konusu olan “Büyük Bizans Sarayı”, Hipodrom’dan Marmara kıyısına kadar bir alan işgal eden, yani Ayasofya önünden Ahırkapı’ya kadar uzanan bir alan işgal ediyordu. Bugün üzerinde yüzlerce yapı var. Bu alan içindeki saray IV. Haçlı işgali sonunda (1261) oturulmaz durumdaydı. Bizans imparatorları 11.-12. yüzyıllardan başlayarak imparatorluk sarayını Ayvansaray bölgesine taşımışlardır. Fetihten sonra da Hipodrom ve saray bölgesi Osmanlı yapılarıyla doldurulmuştur.

Tartışmanın ana konusu bu noktada başlamaktadır. 19. Yüzyıl ortasında Ayasofya’yı restore eden Gaspare

Fossati’nin, sarayın girişi dahil önemli bir bölümünü parça parça eden ilk üniversite binası 1933’de yandıktan sonra, arkasındaki Sultanahmet Cezaevi, sonradan hükümet kararı ve koruma kurulu onayı ile Four Seasons Oteli’ne

dönüştürülmüştü. Daha sonra 1997 yılında bu bölgede bir kazı yapılmasına karar verilmiş ve alanın temizliği ve kazısı bugüne kadar Arkeoloji Müzesi’nce ve bir bilim heyeti kontrolünde yapılmıştır. Bu alan 17.000 m2’dir. NEDEN İZİN VERİLDİ?

Son yıllarda otele 3 katlı 1.500 m2 alan üzerinde bir ek yapı kararı Koruma Kurulu’nca kabul edilmiştir. Bugün kazı alanının bir kat üzerinde ve taşıyıcı sistemi çelik köprü gibi düşünülerek yapılmış bu yapı vardır. Bu sistemin taşıyıcı ayakları 13.50 m2’lik bir alan işgal etmektedir. Başka bir deyişle içine bir otel eki yapma sorunu, her zaman

sorgulanacak, olumsuz bir uygulama kararı olmasına karşın, şu anda 15 m 2 ’si işgal edilmiş 17.000 m2’lik ayrıntılı incelemeye hazır Büyük Bizans Sarayı’na ait önemli bir kazı alanı vardır.

14 Mart 2008 tarihli yazımda buradaki zengin kalıntıların İstanbul’un Roma-Bizans arkeolojisine yapacağı katkı ile heyecanlanarak, sorunun koruma boyutunu dile getirmemiştim. Şimdi Günkut Akın’a hak vererek Bizans Sarayı kalıntısının varlığını bile bile yeniden 4.800 m2’lik bir inşaat isteğinin koruma kurulunca neden kabul ettiği

sorgulanabilir. Ne var ki bu ve buna benzer sorular Türkiye’de sorumluların bu bağlamdaki ideolojik saplantılarından bağımsız tartışılamaz.

İstanbul’da dünya tarihi mirası için evrensel bir değer taşıyan Roma-Bizans arkeolojik kalıntılarının yeterince değerlendirilmemesinin kültürel ve ideolojik nedenleri vardır.

1. Osmanlı kültürü hiçbir zaman Roma ve Bizans’a kendi tarihinin bir bileşeni olarak bakmamıştır.

2. Osmanlı kültürü tarihin herhangi bir maddi verisinin, dini motivasyonlar dışında, korunması düşüncesine de sahip olmamıştır.

3. Cumhuriyet dönemi kültürü de, özellikle İstanbul bağlamında, fetihten önceki arkeolojik verilerin araştırılıp çıkarılması konusunda büyük bir istek göstermemiştir. İstanbul’da bu sorun hiçbir zaman çözümlenmemiştir. Çünkü temelinde devletin kültür sorumlularının ideolojik saplantıları vardır. Bunların arkasında ise dayanaksız korkular, ve

(2)

anlamsız tarih yorumları vardır. İstanbul’un Türk öncesi arkeolojisi İstanbul’un Türklere aidiyetini zayıflatacak bir olumsuz tarihi tanık olarak değerlendirilmeye devam edilmektedir. Oysa bu İstanbul’un evrensel konumunun temellerinden biridir.

4. Doğrusu istenirse genelde Türk öncesi için var olmayan koruma motivasyonu, İstanbul’un Türk dönemini de korunmasını yeterince sağlayamayacak kadar yetersizdir. Hâlâ çözümlenmesi gereken bir kültür sorunudur.

5. Bunun sonucu olarak daha 1900 tarihli bir koruma planının varlığı, Prost’un öngördüğü kısıtlamalar, 1970’te bu yazarın hazırladığı ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nca onaylanan koruma planı ve raporu, zaman içinde uygulanmadan, yok olmuşlardır.

6. Bütün bu nedenlerle İstanbul’da hiçbir arkeolojik alan, böyle bir alanın gerektirdiği koruma statüsüne sahip olamamış, arkeolojik araştırma ölçütlerine göre sistematik olarak araştırılıp, bilimsel olarak yayımlanma şansına, Kalenderhane dışında (1966-1978) sahip olmamıştır.

DEĞERLENDİRMEYE AÇIK

7. Eski Sultanahmet Hapishanesi’nin Four Seasons Oteli olarak restorasyonu, ona ek müsaadesi verilmesi, İstanbul’da arkeolojik alan statüsünün hiç uygulanmaması nedeniyledir. Eğer öyle olmasaydı, G. Akın’ın söylediği gibi, bu izinler verilmez, kazılar da daha şeffaf ve sistematik yapılırdı.

8. Sultanahmet’teki durum, bu koşullarda kahraman olması gerekmeyen proje mimarının, kurulca müsaade verilen yapıyı kalıntıların bir kat üstünde inşa ederek 17.000 m2’yi değerlendirmeye açık bırakmasıdır. Ve bu genel

kaygısızlık içinde de olsa, şimdiye kadar Büyük Bizans Sarayı üzerindeki bilgilerin en yoğununu içeren bir arkeolojik alan ortaya çıkmıştır. Onun için bu mutlu tesadüf İstanbul tarihçileri için bir eşsiz hazinedir. Fakat Gaspare Fossati’nin Bizans Sarayı’nı doğrayan üniversite temelleri ortadan kaldırılmalıdır.

Sevgili Akın’a, bildiği bir şeyi daha hatırlatayım. Para kazanmanın tek yaşam motivasyonu olduğu bir ülkede uzman yetişmez. Yetişenlerin sözü dinlenmez. Kültür sadece vitrinliktir. Bu alandaki bütün ciddi bilim adamları, Türkiye’de koruma sorumluluğunu taşıyan devlet kurumlarında nasıl bir kültür bilinci ve koruma motivasyonu olduğunu

hatırlamaları ve unutmamaları gerekir. Türk politikacılar nedense kültür kavramına kene gibi yapışmış bir turizmin âşıklarıdır. Turizm kültür verilerini göstererek para kazandığı için, turizm endüstrisini kültür sananların idaresinde yaşıyoruz.

Onun için Sultanahmet’teki durumu Tanrı’nın bir lüftu olarak görüyor, süreci ikinci planda düşünüyorum. Şu sırada İstanbul’da Sultanahmet’le birlikte Yenikapı’daki liman, ve ortaçağ İstanbul’u için Ayvansaray bölgesinin altı

arkeolojik hazinelerdir. İyi niyetli tarihçi, arkeolog ve restoratörler bunların korunması ve değerlendirilmesi için ortak olarak mücadele etmelidirler.

Referanslar

Benzer Belgeler

120 Daireye göre “İşçilerin iktisadi ve sosyal çıkarlarını koruma ve düzeltme amacı taşıyan işyerinde yapılan bu eylemin uluslararası normlar uyarınca demokratik bir

Kentsel alan dışında yer alan arkeolojik parklara örnek olarak Yacoraite Arkeolojik Parkı (Arjantin), Xanten Arkeolojik Parkı (Almanya), Carnuntum Arkeolojik Parkı

Örneğin; Kanada Kültür Varlıklarının Konservasyon Topluluğu (The Canadian Association for Conservation of Cultural Property (CAC)) ve Kanada Konservasyon

Birinci derece Arkeolojik Sit alanı olan İzmir Bergama’daki Allianoi Antik Kenti sular altında bırakacak olan Yortanlı Baraj ı’nın yerinin değiştirilmesi ve Allianoi’nin

Peru arkeolojik hazineler açısından zengin bir ülke, özellikle yeni tapınağın bulunduğu bölgeyi de kapsayan Andlar'daki İnka kalesi Machu Picchu arkeolojik açıdan çok

Ören yerlerinin ve müzelerin özel şirketlere kiraya verilebilmesine imkan tanıyan ilke kararıyla birlikte Perge Antik Kenti ve Aspendos Antik Tiyatrosu gibi birçok arkeolojik

Kültür ve Turizm Bakanl ığı bundan böyle ören yerleri ve buralarda bulunan arkeolojik taşınmaz kültür varlıklarını tüzel kişilere kulland ırabilecek.. Kültür ve

 Suya doymuş ahşabın üzerinde bulunan tortuların, hümik asidin ve demir bileşiklerinin uzaklaştırılması için konservasyon öncesi ahşabı, akan tatlı suda