Çevre ve Orman Bakanlığı'nın "alarm" veren verilerini yorumlayan Prof. Dr. çağatay Güler, Türkiye'de kentlere ham su sağlayan göl, baraj ve göletlerdeki suyun hızla tükenmesi ve buna bağlı su kütlesi azalımının "ağır metal kirliliği" başta olmak üzere önemli halk sağlığı sorunları yaratabilecek boyutlara ulaştığına dikkat çekerek, "Kimyasal kirlilik göstergeleri bir olağanüstü hal yaklaşımıyla ele alınmak zorunda" diye konuştu.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Güler, önceleri ham su kalitesinin yüksek olması nedeniyle, ülkemizde arıtım tesisleri planlanırken ağır kirlenme durumlarının hesaba katılmadığının altını çizdi. Güler, "Bu nedenle arıtma kapasiteleri sınırlı tutulmuştur. Su kütlesinin büyüklüğü
nedeniyle oluşacak çökelme, dip çamuruna çökelen birçok kirleticinin bir oranda dengelenmesini sağlayabilmektedir. Hatta ham suyun arıtılmasından sonra oluşan ve belki de atıkların en tehlikelisi olarak kabul edilebilecek arıtma çamuru kimi arıtım tesislerinde yeniden ana su kütlesine atılabilmektedir" dedi. Bu arıtım çamurlarının giderilmesiyle ilgili işlemlerin çok zor olduğuna dikkat çeken Güler konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Arıtım çamurlarının toprağa gömülmesi, yüzeye yayılması vb. uygulamalar, toprağın, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kirlenmesine yol açar. Toprağa gömülmesi ya da bazı kentlerimizde işlenmeden gübre olarak kullanılmaya kalkışılması birçok zehirli maddenin yeraltı ve yüzeysel sulara karışmasına, özellikle sebzelerde
birikmesine neden olabilmektedir. Arıtım çamurlarının giderilmesiyle ilgili ulusal bir yaklaşım zorunlu hale gelmiştir." Acil önlem paketi
Prof. Güler, "Ham su kütlelerinde önemli oranda düşme olan tüm kentlerde ve beldelerde arıtım sisteminin kapasitesi hızla gözden geçirilmeli, alınması gereken teknik önlemler, yapılacak sistem müdahaleleri kararlaştırılmalıdır" diyerek uyarılarını şu sözlerle tamamladı:
"Su kütlesinin azaldığı dönemlerde su kirliliği izlemeleri etkinleştirilmelidir. Olağan koşullarda suların kimyasal kirliliği sık denetlenmemektedir. Su kütlesinde azalma olduğunda kimyasal kirliliği belirlemeye yönelik analizler artırılmalı, önlenemeyen kirlilikte toplum bireyleri uyarılmalıdır. Hamileler, yaşlılar, bebekler, çocuklar gibi özel toplum kesimleri söz konusu risklerden kendilerine özgül biçimde ve çok daha büyük oranda etkileneceklerinden onlara yönelik uyarılar zamanında yapılmalıdır."
AYKUT KÜÇÜKKAYA Cumhuriyet 21.10.2007