İlgeçler(Präpositionen)
Präposition’lar genel olarak dört büyük gruba ayrılır:
Sadece Akkusativ ile kullanılan Präposition’lar (Präpositionen mit Akkusativ):
für, um, durch, ohne, gegen, entlang, bis, wider, per, pro
Sadece Dativ ile kullanılan Präposition’lar (Präpositionen mit Dativ):
ab, aus, bei, gegenüber, mit, nach, seit, von, zu, außer, entgegen, entsprechend, gemäß, nebst, nächst, samt/mitsamt
Hem Akkusativ hem Dativ ile kullanılan Präposition’lar (Präpositionen mit Akk. und Dat.):
an, in, neben, auf, über, vor, unter, hinter, zwischen
Genitiv ile kullanılan Präposition’lar(Präpositionen mit Genitiv):
(an)statt/anstelle, trotz, während, wegen, außerhalb, innerhalb, oberhalb, unterhalb, anhand, anlässlich, aufgrund, binen, dank,
diesseits, jenseits, hinsichtlich, infolge, inmitten, kraft, laut, mittels, mit Hilfe, unweit, zeit, zufolge, zugunsten, zuungunsten, abseits, abzüglich, anfangs, angesichts, ausgangs, ausschließlich,beiderseits, betreffs, bezüglich, eingangs, einschließlich, halber, mangels, namens, seitens, seitlich, seitwärts, unbeschadet, unfern, ungeachtet/unerachtet,
vermöge, vorbehaltlich, zuzüglich, zwecks
Bunlardan bazıları hem Dativ hem de Genitiv ile kullanılır:
binen, wegen, dank, zufolge, laut
Akkusativ ile Kullanılan Präposition’lar
für: için, yerine; lehin(d)e, uğrun(d)a; göre; -e mahsus; ... değerinde, -(y)e; -lIk, -lIğIne
für seine Familie ailesi için
für drei Tage üç gün için , üç günlüğüne, üç günlük
für mich benim için, benim yerime
Ich bezahle für alle. Ben hepsinin yerine ödüyorum.
Wort für Wort kelime kelime, kelimesi kelimesine
um: etrafından, çevresinde; -de; -e doğru, aşağı yukarı, hakkında, hususunda; -den
dolayı, yüzünden
Wir sitzen um den Tisch. Masanın etrafında oturuyoruz.
um 7 Uhr saat yedide
durch: arasından, ortasından, içinden; vasıtasıyla; yüzünden, nedeniyle, sayesinde,
ile, tarafından; esnasında, süresince, boyunca; suretiyle
durch Deutschland Almanya’dan, Almanya boyunca
durchs Fenster pencereden
durch den Tunnel tünelden
durch viele Jahre (hindurch) (birçok yıl boyunca/süresince)
das ganze Jahr durch (hindurch) bütün bir yıl boyunca/süresince
durch ein Erdbeben zerstört sein depremle tahrip olmak
durch einen Freund finden bir arkadaş aracılığıyla bulmak
ohne: -sız, -siz, -suz, -süz; ... olmadan
Bu Präposition belirli tanımlık(bestimmter Artikel) ile kullanılmaz.
ohne Tasche çantasız
ohne Erfolg başarısız
ohne Geld arbeiten parasız çalışmak
gegen: karşı, -ye doğru, sularında; aşağı yukarı, yaklaşık; aksine; kıyasla, göre;
bedel olarak, karşılığında
gegen den Baum fahren ağaca doğru gitmek/sürmek
gegen den Wind spielen rüzgâra karşı oynamak
gegen 9 Uhr kommen saat dokuza doğru
gegen Mitternacht, Abend gece yarısına, akşama doğru
gegen Ende, Anfang des Jahres yılın sonuna, başına doğru
ein gutes Mittel gegen Krebs kansere karşı iyi bir ilaç
gegen das Rauchen sein sigara içmeye karşı olmak
Ich bin gegen dich. Ben sana karşıyım.
entlang: boyunca
Bu Präposition adlardan sonra geldiğinde Akkusativ ile kullanılır. Bazen de Dativ ile kullanılır. Adlardan önce geldiğinde Dativ, bazen de Genitiv olur.
Adlardan sonra: Akkusativ
Ich gehe den Fluss entlang. Nehir boyunca yürüyorum.
die Straße entlang gehen cadde boyunca yürümek
Adlardan önce: Dativ ya da Genitiv:
entlang dem Wall bent boyunca
entlang den Hecken çit boyunca
Entlang des Weges standen neugierige Leute. Yol boyunca meraklı insanlar vardı.
Aşağıdaki yapılarda görüldüğü gibi belirteç olarak da kullanılır:
Am Zaun entlang gab es wunderschöne Blumen. Çit boyunca harika çiçekler vardı.
An der Mauer entlang gab es viele Bäume. Duvar boyunca birçok ağaç vardı
bis: -e, -a, -ye, -ya kadar, dek, değin
bis Kayseri Kayseri’ye kadar
bis oben yukarıya kadar
bis hier buraya kadar
bis jetzt şimdiye kadar
bis 6 Uhr saat altıya kadar
bis Dienstag salıya kadar
bis September eylüle kadar
bis ersten Juli temmuzun birine kadar
bis kommende Woche gelecek haftaya kadar
bis Ende Juni haziranın sonuna kadar
bis, başka Präposition’larla birlikte de kullanılmaktadır. Bu durumda bis’den sonra gelen Präposition adın çekimine etki yapar:
bis an den Rand des Abgrunds uçurumun kenarına kadar
bis auf den Kapitän kaptana varıncaya kadar
bis auf den Grund des Wasserssuyun dibine kadar
bis in die Nacht gece yarısına kadar
bis zur Schule okula kadar
bis zum Bahnhof istasyona kadar
bis zum 15. des Monats ayın on beşine kadar
bis nach der Prüfung sınavdan sonrasına kadar
bis vor einem Jahr bir yıl öncesine kadar
von dort bis hier oradan buraya kadar
von 8 bis 10 Uhr saat sekizden ona kadar
vom 1. April bis 5. Mai 1 nisandan 5 mayısa kadar
wider: karşı, aleyhinde, zıddına, aykırı
Er handelt wider das Gesetz. O, kanuna aykırı hareket etmektedir.
per: ile, aracılığıyla, vasıtası ile, eliyle
per Post posta ile
per Bahn demir yoluyla/trenle
pro: için, başına
pro Person kişi başına
pro Stunde saat başına
fünfzig Euro pro Person kişi başına elli avro
zehn Euro pro Stunde saat başına on avro
Dativ ile Kullanılan Präposition’lar
ab: -den itibaren, -den, başlayarak
ab hier buradan itibaren
ab Berlin Berlin’den itibaren
ab heute bugünden itibaren/başlayarak
ab Montag pazartesinden itibaren
ab nächster (nächste) Woche gelecek haftadan itibaren
ab dem ersten April bir nisandan itibaren
ab ersten April bir nisandan itibaren
aus: -den , (içinden); -den dolayı; -den mamul; içinden, arasından
aus dem Kino kommen sinemadan gelmek
aus der Schule okuldan
aus einer Tasse Kaffee trinken bir fincandan içmek
Er kommt (ist) aus Köln. O, Köln’lüdür / Köln’de yaşıyor.
aus dem Türkischen ins Deutsche übersetzen Türkçeden Almancaya çevirmek
aus dem 15. Jh. 15. yüzyıldan
Der Ring ist aus Gold Yüzük altındır/altındandır.
aus Eifersucht kıskançlıktan
bei: yanında, -de; etrafında, civarında, yöresinde; nezdinde, esnasında, iken;
rağmen; eğer; arasında; göre, hesaba katılırsa.
Mein Haus liegt beim Bahnhof. Benim evim istasyon civarındadır.
bei İzmir İzmir yöresinde
Sie war gestern beim Arzt. O, dün doktordaydı.
Sie wohnt bei ihrer Tante. O, teyzesinin yanında kalıyor.
bei mir, bei dir, bei ihnen benim yanımda, onun yanında, onların yanında
bei der Firma Siemens Siemens firmasında
bei der Arbeit işte, iş sırasında
bei der Ankunft in Bonn Bonn’a varış sırasında
beim Schwimmen, beim Tanzen yüzerken, dans ederken
bei schönem Wetter güzel havada
gegenüber: karşı, karşısında, yüz yüze; kıyasla, nispetle
Gegenüber der Post steht ein altes Gebäude.
Postahanenin karşısında eski bir bina var.
Der Post gegenüber steht ein altes Gebäude.
Postahanenin karşısında eski bir bina var.
Er sitzt mir gegenüber.
O, karşımda oturuyor.
Sie ist allen Leuten gegenüber immer freundlich.
O, bütün insanlara karşı güler yüzlüdür.
mit: ile, birlikte, beraber
mit den Kindern, mit meinen Kindern çocuklarla, çocuklarımla
mit dem Schlüssel die Tür öffnen anahtarla kapıyı açmak
Wir heizen mit Gas. Biz gazla ısıtıyoruz.
Ich suche ein Zimmer mit Bad. Ben banyolu bir oda arıyorum.
Mit 60 Jahren ist er gestorben. O, 60 yaşında öldü.
mit Geduld sabırla
mit großer Freude büyük bir sevinçle
nach :-(y)e, -(y)a; -den sonra; arkasın(d)a, ardı sıra; göre; geçe, geçiyor.
Artikel’i olmayan şehir, ülke, kıta gibi yer adlarında oraya gidiyorum derken nach kullanılır:
Wir fahren nach Deutschland, München. Biz Almanya’ya Münih’e gidiyoruz.
nach oben, vorne, rechts, links yukarıya, öne, sağa, sola
nach dem Westen batıya
nach dem Regen Yağmurdan sonra
Nach dem Essen trinke ich Tee. Yemekten sonra çay içerim.
Nach mir bist du dran. Benden sonra sıra sende.
nach Anfang Mai mayısın başından sonra
Nach meiner Meinung ist der Satz falsch. Bana göre cümle yanlış.
Meiner Meinung nach ist der Satz falsch. Bana göre cümle yanlış.
dem Gesetz nach (nach dem Gesetz) kanuna göre
nach Peter Peter’e göre/ Peter’den sonra
Nach meiner Uhr ist es genau 7 Uhr. Saatime göre saat tam yedidir.
seit: -den beri / bu yana / itibaren, -dir; üzerinden
Ich wohne seit dem 10. Mai in Ankara.
Ben 10 mayıstan beri Ankara’da oturuyorum.
seit einem Tag, seit vier Tagen bir günden beri, dört günden beri
seit einem Jahr, seit vier Jahren bir yılan beri, dört yıldan beri
seit Montag pazartesiden bu yana
seit Februar şubattan beri
seit Anfang November kasımın başından beri
seit der Geburt meines Sohnes oğlumun doğumundan beri
von: -den, tarafından, -ın, -nın (Genitiv); -den mamul
Die Touristen kommen von Amerika. Turistler Amerika’dan geliyor.
Sie kommen von der Stadt Ankara. Onlar Ankara şehrinden geliyor.
Ich komme von ihm, von ihnen Ben ondan, onlardan geliyorum.
Wir sind sehr müde von der Arbeit. Biz işten çok yorgun düştük.
Das ist der Schlüssel von meinem Nachbarn. Bu komşumun anahtarıdır.
Die Romane von ihm sind weltweit berühmt.
Onun romanları dünyaca ünlüdür.
Ich danke Ihnen für Ihren Brief vom 20.2.2005.
20.2.2005 tarihli mektubunuz için teşekkürler.
von .... bis: -den –(y)e kadar
von 2002 bis 2010 2002’den 2010’a kadar
von hier bis dort buradan oraya kadar
von Edirne bis KarsEdirne’den Kars’a kadar
von .... ab: -den itibaren
Von der Post ab dauert es nur zehn Minuten.
Postahaneden sadece on dakikadır.
von .... aus: -den, -dan
Vom Turm aus kann man die Berge sehen. Kuleden dağlar görülebilir.
von .... an: -den itibaren
Von 18 Uhr an ist das Büro geschlossen. Saat 18’den itibaren büro kapalıdır.
von .... auf: -(y)ı, -(y)i -(y)e, -(y)a bağlayan ....; -den -(y)e
in der Nacht vom Sonntag auf Montag
pazarı pazartesine bağlayan gecede
von … zu
von Tag zu Tag günden güne, gün geçtikçe, günbegün
von Land zu Land ülkeden ülkeye
zu: -(y)e, -(y)a; yanına; de, içinde, ilaveten, ek olarak, ile, ile birlikte; için, amacıyla
Wir gehen zu Maria.Biz Maria’ya gidiyoruz.
Ich gehe zu meinem Vater. Ben babama gidiyorum.
zu mir, zu dir, zu ihm, zu ihnen bana, sana, ona, onlara
Ich gehe zur Schule, zur Uni, zur Post, zum Bahnhof, zum Finanzamt.
Ben okula, üniversiteye, postahaneye, istasyona, maliyeye gidiyorum.
Wir gehen zum Schwimmen, zum Tanzen.
Biz yüzmeye, dans etmeye gidiyoruz.
zu Weihnachten
Noel’de/Noel münasebetiyle
Der Dieb wurde zu 3 Jahre Gefängnis verurteilt.
Hırsız 3 yıl hapse mahkum edildi.
Zu unserer Zeit gab es noch keinen Fernsehen.
Zamanımızda daha televizyon yoktu.
etw zum Geburtstag kaufen
doğum günü için bir şey satın almak
Zum Beweis seiner Liebe schenkte er ihr Blumen.
Aşkının ispatı için ona çiçek hediye etti.
Zum besseren Verständnis des Themas muss man folgendes machen:
Konunun daha iyi anlaşılması için şunlar yapılmalıdır:
Dort stehen ein paar Schuhe zu 60 Euro.
Orada 60 euroya bir kaç ayakkabı var.
Das Fußballspiel endete 3: 0 (drei zu null).
Maç 3-0 bitti.
Ich wette 1 zu 10, dass er jetzt zu Hause ist.
Bire on bahse girerim ki o şimdi evdedir.
zu Hause sein evde olmak
zu Mittag / Abend essen öğle/akşam yemeğini yemek
außer: dışında, -den başka
Außer mir versteht niemand diese Sprache.
Benden başka hiç kimse bu dili anlamıyor.
Außer diesem Haus hat er noch zwei Hauser.
Onun bu evden başka iki evi daha var.
außer Betrieb, Dienst sein
bozuk / servis dışı
entgegen: karşın, aksine, zıt olarak, karşı, karşısına, karşısında
Entgegen meinen Erwartungen war das Wetter sehr regnerisch.
Beklentilerimin aksine hava çok yağmurluydu.
Den Vorstellungen seines Vaters entgegen hat er nicht studiert.
Babasının düşüncesinin aksine yüksek okula devam etmedi.
entsprechend: uygun, göre, benzer
Entsprechend seiner Meinung hat er gehandelt.
Düşüncesine uygun biçimde hareket etti.
Er hat seinem Fleiß entsprechend eine Note bekommen.
Çabasına uygun bir not aldı.
gemäß: göre, gereğince, uygun olarak
Addan önce ve sonra gelebilir:
gemäß dem Gesetz kanuna göre/ kanun gereğince
dem Gesetz gemäß kanuna göre/ kanun gereğince
nebst: ile birlikte
Genellikle Artikel’siz kullanılır:
Ich verkaufe das Haus nebst Garage. Evi garaj(ıy)la birlikte satıyorum.
nächst: -den hemen sonra, dışında
Nächst dem Bahnhof steht die Post.İstasyondan hemen sonra postahane gelir.
samt(mitsamt): ile birlikte, dahil
samt ihm
onunla birlikte / o dahil
Das Schiff ist bei dem Sturm samt Mannschaft gesunken.
Gemi fırtınada mürettebatıyla birlikte battı.
zuliebe: hatırı için
Seiner Frau zuliebe blieb er zu Hause.
Hanımının hatırı için evde kaldı.
Akkusativ ve Dativ ile Kullanılan Präposition’lar
an, auf, hinter, in, neben, über, unter, vor, zwischen
Bu Präposition’lar bir cümlede kullanılırken, kullanıldıkları yerde eğer wohin (nereye) sorusu sorulabiliyorsa Akkusativ, wo (nerede) ya da wann (ne zaman) sorulabiliyorsa Dativ ile kullanılırlar. Dolayısıyla bunlar genellikle ya yer ya da zamanla ilgili sözcüklerle kullanılır.
wohin Akkusativ Ich gehe in das Kino. Sinemaya gidiyorum.
wo Dativ Ich bin in dem Kino. Sinemadayım.)
wann Dativ Ich gehe am Montag ins Kino. Pazartesi sinemaya gidiyorum.
an: -de, -da, yakının(d)a, başın(d)a, -e, -a, (-ye, -ya)
wohin Akkusativ
Peter hängt das Bild an die Wand . Peter resmi duvara asıyor.
Wohin?Akk. Nereye?
Nehir, deniz, göl gibi suların söz konusu olduğu yerlere giderken an kullanılır.
Mein Freund fährt an das (ans) Meer. Arkadaşım denize gidiyor.
wo Dativ
Das Bild hängt an der Wand. Resim duvarda asılı duruyor.
Wo? Dat. Nerede?
Trabzon ist am Schwarzmeer. Trabzon Karadeniz’dedir.
wann Dativ
Gün, günün zamanları ve tarihlerde an kullanılır:
Die Gäste kommen am(an dem) Montag. Misafirler pazartesi geliyor.
Wann?Dativ Ne zaman?
am Montag pazartesi Ancak: in der Nachtgece
am Abend akşam
am Anfang başta, başında
am Ende der Woche haftanın sonunda
Pelin ist am 21.3.2000 geboren. Pelin 21.3.2000’de doğdu.
wann Dativ
Gün, günün zamanları ve tarihlerde an kullanılır:
Die Gäste kommen am(an dem) Montag. Misafirler pazartesi geliyor.
Wann?Dativ Ne zaman?
am Montag pazartesi Ancak: in der Nacht gece
am Abend akşam
am Anfang başta, başında
am Ende der Woche haftanın sonunda
Pelin ist am 21.3.2000 geboren. Pelin 21.3.2000’de doğdu.
in: içine, -e, -a, -ye, -ya, -de, -da, içinde, zarfında, ile
Ich lege das Geld in die Tasche. Ben parayı çantaya koyuyorum.
Wir fahren in die Türkei. Biz Türkiye’ye gidiyoruz.
in das Theater tiyatroya
in die Schule okula
Er hat eine Villa in diesem Dorf. Onun bu köyde bir villası var.
im Hotel otelde
im Ausland yurtdışında
in der Schule okulda
in der Schweiz İsviçre’de
in Deutschland Almanya’da
in Ankara Ankara’da
im Zimmer odada
Hafta, ay, yıl ve mevsimler ile günün zamanları olan Nacht ve Früh sözcüklerinde in kullanılır:
in dieser Woche bu hafta
im Juni, Juli, Oktober haziranda, temmuzda, eylülde
im Frühling, Sommer, Herbst, Winter ilkbaharda, yazın, sonbaharda, kışın
in diesem Jahr bu yıl(da)
im Jahre 2005 2005 yılında
im 20. Jh.20. yy.da
2006 2006’da
in vier Stunden dört saatte
Birden fazla günlerde in kullanılır: in zehn Tagen on günde/on gün içinde/ on gün zarfında
Dikkat: Bu ayda, bu haftada, bu yılda vs. derken iki türlü söyleniş biçimi vardır. Ya in ile ya da in olmadan. in olmadığı zaman sözcük Akkusativ olur:
Er fliegt in dieser Woche nach Deutschland. Er fliegt diese Woche nach Deutschland.
Bu hafta Almanya’ya uçuyor.
auf: üstüne, üstünde, -de, -da, -a, -e, -e doğru, için
Das Kind geht auf die Straße.
Çocuk sokağa çıkıyor.
Wir gehen auf den Bahnhof, auf die Bank, auf die Post.
Biz istasyona, bankaya, postahaneye gidiyoruz.
Das Kind ist auf der Straße. Çocuk sokaktadır.
Das Paket liegt auf dem Stuhl. Paket sandalyenin üstünde duruyor.
Zamanla ilgili sözcüklerle birlikte Akkusativ ile kullanılır.
Auf die Dauer ist dieser Lärm unerträglich. Bu gürültü uzun süreli çekilmez.
Der erste Ferientag fällt auf einen Freitag. İlk tatil günü cumaya gelmektedir.
Başka Präposition ya da belirteçlerle de kullanılabilir:
auf...zu : Bir şeyin üstüne doğru olan hareketi belirtir.
Der Polizist läuft auf ihn zu. Polis onun üstüne doğru yürüyor.
auf...hinaus
Ich habe auf Jahre hinaus verschuldet. Birçok yıllar için borçlandım.
auf...hin
Auf diesen Bericht hin muss man einige Massnahmen treffen.
Bu haber üzerine bazı önlemlerin alınması gerekir.
über: üzerine, üzerinde, üzerinden, yoluyla, bir şey hakkında, bir şeyin
ötesinde, bir şeyi aşmak, - den fazla, esnasında, sırasında, boyunca,
bir şeyden dolayı
Ich hänge das Bild über den Sessel. Resmi koltuğun üzerine asıyorum.
Wir fahren über Ankara nach İstanbul. Ankara üzerinden İstanbul’a gidiyoruz.
Das Bild hängt über dem Sessel. Resim koltuğun üzerinde asılı duruyor.
Dikkat: auf ile über, yer ile ilgili sözcüklerle kullanılırken dikkat etmek gerekir. auf tam üstündedir, yani boşluk yoktur, über’de ise arada belli bir boşluk ve mesafe vardır.
Bu Präposition diğerlerinin aksine zamanla ilgili sözcüklerle Akkusativ ile kullanılır.
Die Versammlung dauerte über drei Stunden.
Toplantı üç saatten fazla sürdü.
Ich studiere schon über ein Jahr in İzmir.
Bir yılı aşkındır İzmir’de öğrenim görüyorum.
Der Professor redete über eine Stunde. Profesör bir saatten fazla konuştu.
Er gab mir eine Rechnung über 50 Euro.Bana 50 euroyu aşkın bir hesap çıkardı.
Es gibt verschiedene Meinungen über dieses Thema .
Bu konuda/konuya ilişkin farklı görüşler vardır.
hinter: arkasına, arkasında, ardına
Ich lege den Ball hinter den Stuhl. Topu sandalyenin arkasına koyuyorum.
Der Ball liegt hinter dem Stuhl. Top sandalyenin arkasında duruyor.
unter: altına, altında, arasına, arasında, içine, içinde, esnasında
Maria legt den Ball unter den Tisch. Maria topu masanın altına koyuyor.
Der Ball liegt unter dem Tisch. Top masanın altında duruyor.
Unter den Kindern gab es große Freude.
Çocuklar arasında büyük bir sevinç vardı.
Unter uns gesagt, er ist sehr faul.
Laf aramızda, o çok tembeldir.
Jugendliche unter 18 Jahren dürfen nicht eintreten.
18 yaşından küçük gençlerin girmesi yasaktır.
vor: önüne, önünde, -den önce, -den dolayı, huzurunda, kala, var.
Die Frau stellt den Mülleimer vor die Tür.
Kadın çöp kovasını kapının önüne koyuyor.
Der Mülleimer steht vor der Tür.
Çöp kovası kapının önünde duruyor.
In der Schlange standen viele Leute vor mir.
Kuyrukta birçok insan önümde duruyordu.
Es ist 5 vor 7 Uhr. Saat yediye beş var. Es ist 5 vor 7. Yediye beş var.
Er arbeitete vor zehn Jahren im Ausland.
O, on yıl önce yurt dışında çalışıyordu.
Ich hatte vor der Prüfung Kopfschmerzen.
Sınavdan önce başım ağrıyordu.
neben: yanına, yanında, tarafın(d)a, -den başka, dışında, ile beraber,
birine nispetle
Ich stelle den Stuhl neben den Tisch.
Sandalyeyi masanın yanına koyuyorum.
Die Dame setzt sich neben mich. Bayan yanıma oturuyor.
Der Stuhl ist neben dem Tisch. Sandalye masanın yanındadır.
Der alte Herr neben dir ist mein Großvater.
Yanındaki yaşlı bey büyük babam olur.
zwischen: arasına, arasında, ortasına, ortasında
Ich setze mich zwischen meinen Vater und meine Mutter.
Babamla annemin arasına oturuyorum.
Das Kind nahm den Vogel zwischen seine Hände.
Çocuk kuşu ellerinin arasına alıyor.
Dieser Zug verkehrt zwischen Köln und Bonn.
Bu tren Köln ile Bonn arasında işliyor.
Er sitzt zwischen mir und meinem Vater.
O, benimle babamın arasında oturuyor.
Der Botschafter vermittelt zwischen den Regierungen.
Elçi hükümetler arasında aracılık yapıyor.
Wir kommen zwischen 8 und 9 Uhr.
Biz saat sekizle dokuz arasında geliriz.
Präposition’ların Artikel’lerle Kısaltılması
Akkusativ
an das ans (an das Meer ans Meer)
auf das aufs (auf das Dach aufs Dach)
für das fürs (für das Kind fürs Kind)
in das ins (in das Kino ins Kino)
um das ums (um das Haus ums Haus)
Dativ
an dem am (an dem Montag am Montag)
in dem im (in dem Bus im Bus)
bei dem beim (bei dem Freund beim Freund)
von dem vom (von dem Mann vom Mann)
zu dem zum (zu dem Tanzen zum Tanzen)
zu der zur (zu der Post zur Post)
Genitiv ile Kullanılan Präposition’lar
während: esnasında, sırasında, esnada, sırada, iken, boyunca
Während der Hochzeit sind alle Verwandten und Bekannten gekommen.
Düğün sırasında bütün akraba ve tanıdıklar geldi.
trotz: rağmen, karşın, ile beraber, bir şeye bakmayarak
Trotz des heftigen Regens spielten wir Fußball.
Şiddetli yağmura rağmen futbol oynadık.
wegen: -den / -dan dolayı, ötürü, nedeniyle, yüzünden, uğruna, için
Wegen seiner Krankheit kann er nicht schwimmen.
Hastalığı nedeniyle yüzemiyor.
Bu Präposition, yazı dilinde Genitiv ile, konuşma dilinde ve Genitiv’in açıkça belli olmadığı durumlarda Dativ ile kullanılır. Adlardan sonra da gelebilir:
Ich habe meiner Kinder wegen nicht in Urlaub fahren können.
Çocuklarım yüzünden tatile gidemedim.
Ich tue das nur wegen dir. Bunu senin için yapıyorum.
statt, anstatt, anstelle: yerine
Er kaufte statt eines Autos ein Fahrrad. Bir otomobil yerine bir bisiklet satın aldı.
außerhalb: dışında, hariç, haricinde, haricine, dış tarafında, -den masun
Kommen Sie bitte nicht außerhalb der Sprechstunde!
Lütfen, görüşme saatlerinin dışında gelmeyin!
innerhalb: içinde, zarfında, iç tarafında, iç kısmında
innerhalb eines Jahres bir yıl zarfında/içinde
oberhalb: yukarıda,yukarısında, üst tarafında, üst kısmında
Der Wald ist oberhalb der Stadt.
Orman şehrin yukarısındadır.
unterhalb: aşağısında, altında, alt tarafında, alt kısmında
Unterhalb des Dorfes wird eine Fabrik gebaut.
Köyün aşağısında bir fabrika inşa ediliyor.
binnen: içinde, zarfında
Er muss seine Schulden binnen eines Monats bezahlen.
Borçlarını bir ay içinde ödemek zorunda.
diesseits: bu tarafında, beride
Diesseits des Flusses ist ein kleines Dorf.
Nehrin bu tarafında küçük bir köy var.
jenseits: öte/öbür/diğer tarafında, ötede, karşısında
Jenseits dieser Grenze ist die Türkei.
Bu sınırın öte tarafı Türkiye’dir.
hinsichtlich: bir şeyle ilgili, bir şeye dair, ilişkin, bakımından, bağlamında, hususunda, etrafında, gelince
Ich will hinsichtlich dieses Themas etwas sagen.
Bu konuyla ilgili bir şey söylemek istiyorum.
dank: sayesinde, kuvvet
Genitiv ya da Dativ ile kullanılabilir:
Dank meines Fleißes habe ich die Prüfung bestanden.
Dank meinem Fleiß habe ich die Prüfung bestanden.
Çalışkanlığım sayesinde sınavı başardım.
kraft: sayesinde, gereğince, dolayısıyla, kuvvetiyle
Kraft meiner Fähigkeit habe ich viele Fremdsprachen gelernt.
Yeteneğim sayesinde birçok yabancı dil öğrendim.
laut: göre, gereğince, hükmünce, hükmüne, nazaran
Genitiv ya da Dativ ile kullanılabilir:
Laut Gesetz vom 13. April 2005 13 Nisan 2005 tarihli kanuna göre
Laut ärztlichem Gutachten soll der Kranke im Bett liegen.
Doktor raporuna göre hastanın yatakta yatması gerekiyor.
anhand: vasıtasıyla, ile, bir şeye dayanarak
Anhand eines Wörterbuchs kannst du die Wörter erklären.
Bir sözlükle/ sözlük vasıtasıyla sözcükleri açıklayabilirsin.
mittels, vermittels: ile, yardımıyla, aracılığıyla
Mittels eines gefälschten Dokuments nahm er am Kurs teil.
Sahte bir belge yardımıyla kursa katıldı.
mit Hilfe: yardımıyla
Mit Hilfe eines Wörterbuchs kann man die Wörter erklären.
Bir sözlük yardımıyla kelimeler açıklanabilir.
anlässlich: dolayısıyla, münasebetiyle, vesilesiyle
Anlässlich des 10. Todesjahres des Schriftstellers wurden seine
Werke neu herausgegeben.
Yazarın 10. ölüm yıldönümü münasebetiyle eserleri yeniden basıldı.
aufgrund: bir şeye dayanarak, binaen, istinaden, gereğince, dolayısıyla
Der Täter wurde aufgrund der Zeugenaussagen freigesprochen.
infolge: -den dolayı, yüzünden, dolayısıyla, neticesi olarak, sayesinde
Infolge des Streiks war der gesamte Verkehr lahm gelegt.
Grev nedeniyle bütün trafik felç oldu.
zufolge: göre, gereğince, neticesinde
Er braucht zufolge des internationalen Abkommens kein Visum.
Uluslararası anlaşma gereğince vize almasına gerek yok.
Addan sonra Dativ olur:
Dem Gerücht zufolge sei die Königin gestorben.
Rivayete göre kraliçe ölmüş.
um....willen: için, uğruna, yüzünden
Um meiner Gesundheit willen habe ich aufgehört zu rauchen.
Sağlığım için sigara içmeyi bıraktım.
unweit, unfern: yakınında, civarında, yöresinde
Unweit des Dorfes befindet sich ein großer Wald.
Köyün yakınında büyük bir orman var.
abseits: uzak, uzakta, dışında, ötesinde
Das Hotel steht abseits der Straße.Otel caddenin ötesindedir.
inmitten: ortasında, arasında, meyanında
Inmitten des Meeres liegt eine kleine Insel.
Denizin ortasında küçük bir ada bulunuyor.
zugunsten: çıkarına, çıkarı için, yararına, lehine
Dieser Ball wurde zugunsten des Halbmondes veranstaltet.
Bu balo Kızılay yararına düzenlendi.
zuungunsten: aleyhine, zararına
Diese Bedingungen sind zuungunsten des Exporteurs.
Bu şartlar ihracatçının aleyhinedir.
zeit: sırasında, esnasında, boyunca, bütün -da
Er war zeit seines Lebens immer krank.
Hayatı boyunca hep hastaydı.
abzüglich: çıktıktan, düştükten sonra
abzüglich der (Un)kosten masraflar çıktıktan sonra
ausschließlich: hariç
ausschließlich der Kosten masraflar hariç
anfangs: başlangıçta, başında
Anfangs der achtziger Jahre war die Wirtschaft sehr gut.
Seksenli yılların başında ekonomi çok iyiydi.
ausgangs: sonunda
ausgangs der siebziger Jahre yetmişli yılların sonunda
angesichts: karşısında, nazaran, nazarı itibara alınarak, göre
Angesichts der Armut der Menschen muss man einige Maßnahmen treffen.
İnsanların yoksulluğu nazarı itibara alınarak bazı tedbirlerin alınması lâzım.
beiderseits : her iki tarafında, karşılıklı
beiderseits des Bosporus Boğaziçi’nin her iki tarafında
betreffs: hususunda, hakkında, dair, etrafında, üzerinde, üzerine
betreffs der letzten Lieferung son mal teslimi hususunda
eingangs: başlangıçta, başında, girişte
eingangs des Briefes mektubun başında
bezüglich: üzerine, bir şeyle ilgili, hakkında, ilişkin
bezüglich Ihres Schreibens vom 21.3.2000
21.3.2000 tarihli yazınızla ilgili
einschließlich: dahil, ile, birlikte
einschließlich aller Unkosten
bütün masraflarla birlikte/bütün masraflar dahil
halber: olması için,nedeniyle, -sın diye, -den dolayı, uğruna, uğrunda Der Bequemlichkeit halber fahre ich mit eigenem Auto.
Rahatlığı nedeniyle kendi otomobilimle gidiyorum.
mangels: bulunmamasından dolayı, eksik, yetersiz
Der Täter wurde mangels ausreichender Beweise freigesprochen.
Suçlu delil yetersizliğinden dolayı serbest bırakıldı.
seitens, von Seiten: tarafından, -ce / -ca(-ça / -ça)
seitens der Regierung hükümet tarafından / hükümetçe
von Seiten der Regierung hükümet tarafından / hükümetçe
seitlich: yanında
seitlich des Gartens bahçenin yanında
unbeschadet: bozmadan, zarar ziyan getirmeden /vermeden
unbeschadet unsrer großen Verdienste
büyük kazancımıza zarar vermeden
ungeachtet, unerachtet: rağmen, karşın, bir şeye bakmayarak
Addan önce ya da sonra kullanılabilir:
ungeachtet der Schwierigkeiten güçlüklere rağmen / bakmadan
vermöge: sayesinde, yoluyla
vermöge seiner Kenntnisse bilgileri sayesinde
vorbehaltlich: şartı ile, -mek / -mak üzere
vorbehaltlich seiner Zustimmung onun onaylaması şartıyla
zuzüglich: ilavesiyle, eklenmesiyle, katılmasıyla
zuzüglich der Kosten masrafların ilavesiyle
zwecks: için, amacıyla
Genellikle Artikel’siz kullanılır:
Zwecks besserer Koordination wurden manche Ministerien zusammengelegt.
Daha iyi bir koordinasyon için bazı bakanlıklar birleştirildi.
Präposition’ların Soru Sözcüklerine Göre Gruplandırılması
woher : aus, von
wohin : gegen, um; an, auf, hinter, in, neben, unter, über, vor, zwischen;
nach, zu
wo : um; an, auf, hinter, in, neben, unter, über, vor, zwischen; bei,
gegenüber, zu
wann : gegen, um; an, in, vor, zwischen; bei, nach, von, zu; außerhalb,
binnen, während
Eylemlerin Kullanılma Biçimleri
Eylemlerin bu tür kulanımlarında Türkçeye uymayanlara dikkat ediniz.Çünkü uymayanlar da söz konusudur.
1. İki Nominativ ile Kullanılan Eylemler
sein : olmak, bulunmak, mevcut olmak
werden : olmak, (renk)kesilmek, meydana gelmek, doğmak, gelişmek, çıkmak
Kişiler Nesneler
wer kim was ne
Dieser alte Herr ist der Arzt. Bu yaşlı bey doktordur.
Wer?Nominativ Wer?Nom.
2. Akkusativ ile Kullanılan Eylemler
Kişiler Nesneler
wen kimi was ne(yi)
besuchen : ziyaret etmek
Wen besuchen Sie? Kim-i ziyaret ediyorsunuz?
Ich besuche meinen Onkel. Amcam-ı ziyaret ediyorum.
Wen? Akkobj.
Was essen Sie? Ne-y-i yiyorsunuz?
Ich esse das Brot. Ekmeğ-i yiyorum.
Was? Akkobj.
3. Dativ ile Kullanılan Eylemler
danken: teşekkür etmek
Wem danken Sie? Kim-e teşekkür ediyorsunuz?
Ich danke dem Lehrer. Öğretmen-e teşekkür ediyorum.
Wem?Dativobjekt
4. Akkusativ ve Dativ ile Kullanılan Eylemler
Kişiler Nesneler
Akkusativ :wen kim-i was ne(yi)
Dativ :wem kim-e ---
schreiben: yazmak
Wem schreiben Sie? Kim-e yazıyorsunuz?
Ich schreibe meinem Vater. Babam-a yazıyorum.
Wem?Dativobjekt
Was schreiben Sie? Ne-y-i yazıyorsunuz?
Ich schreibe den Brief. Mektub-u yazıyorum.
Was?Akkusativobjekt
Ich schreibe meinem Sohn den Brief. Oğlum-a mektub-u yazıyorum.
Wem?Datobj. Was?Akkobj.
5. Akkusativ ve Dativ ile Kullanılmayan Eylemler
schlafen: uyumak, dikkat etmemek, cinsel ilişkide bulunmak
Das Baby schläft im Bett. Bebek yatakta uyuyor.
6. İki Akkusativ ile Kullanılan Eylemler
Almanca çok az sayıdaki bazı eylemler cümlede iki Akkusativ’le kullanılır.
lehren: öğretmek
Er lehrt meinen Sohn eine Fremdsprache.
Akkusativobj. Akkusativobj.
Wen: kime Was: neyi
O, oğlum-a yabancı bir dil-i öğretiyor.
7. Genitiv ile Kullanılan Eylemler
sich rühmen: övünmek
Man muss sich seiner Tat nicht rühmen.
Genitivobjekt
İnsan yaptıklarıyla övünmemeli.
8. Akkusativ ve Genitiv ile Kullanılan Eylemler
anklagen: birini bir şeyle suçlamak
Man klagt diesen Bettler des Meineids an.
Akkusativobj Genitivobjekt
9. Präposition’larla Kullanılan Eylemler
jdm für etwas A danken: birine bir şey için teşekkür etmek
Ich danke meinem Freund für die Hilfe .
Präpositionalobjekt
Arkadaşıma yardım için teşekkür ediyorum.
Präposition’lu eylemlerde, soru ve cevaplama biçimleri, kişi ve nesnelere göre farklı olur:
Kişiler
an jdn/etwas A denken: birini/bir şeyi düşünmek
Sie denkt an ihren Vater. O, babasını düşünüyor.
an wen?
An wen denkt sie? O, kimi düşünüyor?
Denkt sie an ihren Vater? O, babasını mı düşünüyor?
Ja, sie denkt an ihn. Evet, o, onu düşünüyor.
Kişiler
Soru Cevap
an wen? an ihren Vater kimi? babasını
an ihn onu
Nesneler
Er wartet auf den Bus. O, otobüsü bekliyor.
wo-r-auf?
Wo-r-auf wartet er? O, neyi bekliyor?
Wartet er auf den Bus? O, otobüsü mü bekliyor?
Ja, er wartet da-r-auf. Evet, onu bekliyor.
Nesneler
Soru Cevap
wo-r-auf? auf den Bus neyi? otobüsü
da-r-auf onu
wo-mit? mit dem Zug ne ile? trenle
da-mit onunla
Sonuç olarak kişi ya da nesne olma durumuna göre soru ve cevaplar şöyle olur:
Kişiler Nesneler
Soru Cevap Soru Cevap
Akkusativ: an wen? an ihn(dich vs.) wo-r-an? da-r-an
auf wen? auf ihn “ wo-r-auf? da-r-auf
für wen? für ihn “ wo-r-über? da-r-über
über wen? über ihn “ wo-r-um? da-r-um
gegen wen? gegen ihn “ wo-r-in? da-r-in
um wen? um ihn “ wogegen? dagegen
in wen? in ihn “ wofür? dafür
durch wen? durch ihn “ wodurch? dadurch
Dativ: an wem? an ihm (dir vs.) wo-r-an? da-r-an
bei wem? bei ihm “ wovon? davon
mit wem? mit ihm “ womit? damit
nach wem? nach ihm “ wobei? dabei
von wem? von ihm “ wonach? danach
zu wem? zu ihm “ wozu? dazu
darauf, daran, damit, darüber gibi belirreçler (Pronominaladverb) (belirteç) dass bağlacıyla ya da zu + Infinitiv ile kurulan yan cümlelerle açıklanır:
Sie wartet darauf, dass jemand ihr hilft.
Pronominaladverb
O, birinin kendisine yardım etmesini bekliyor.
Sie wartet darauf. O, onu bekliyor.
Pronominaladverb
Worauf wartet sie? O, neyi bekliyor?
,dass jemand ihr hilft. birinin kendisine yardım etmesini
Wir haben uns daran gewöhnt, jeden Tag um 6 Uhr aufzustehen.
Her gün saat 6’da (yataktan)kalkmaya alıştık.
Wir haben uns daran gewöhnt. jeden Tag um 6 Uhr aufzustehen Biz ona alıştık. her gün saat 6’da (yataktan)kalkmak
Belirteçler
Aslı belirteç olan sözcükler:
heute bugün sehr çok
Belirteç olarak kullanılabilen sözcükler:
Bütün sıfatlar ve partisipler (Partizip I, Partizip II) belirteç olarak kullanılabilir:
gut iyi kommend gelen (Partizp I)
reich zengin verletzt yaralanan/yaralı (Partizp II)
Belirteçler çümle içinde ya eylemle, ya sıfatla ya da yine bir belirteçle birlikte kullanılır.
Eylem ile birlikte:
Der Sportler läuft schnell. Sporcu hızlı koşuyor.
....Adverb
Belirteç ile birlikte:
Dilara ist sehr fleißig. Dilara çok çalışkandır.
Adverb Adverb
Mein Freund ist ganz gesund. Arkadaşım oldukça sağlıklı.
Sıfatla birlikte:
Christina ist eine sehr faule Studentin.
Adverb Adjektiv
Der schwer verletzte Mann wurde operiert. Ağır yaralı adam ameliyat edildi.
Belirteçler türleri açısından şu gruplara ayrılır:
1. Yer Belirteçleri
Bazı belirteçler yer belirtir(Lokaladverbien) ve wo(nerede), wohin(nereye), woher(nereden) gibi yer ile ilgili sorulara cevap verir.
wo?
Wir sitzen immer dort. Biz hep orada oturuyoruz.
Wo?
hin-her
hin: Hareketin konuşandan öbür tarafa doğru olduğunu belirtir ve konuşandan uzaklaşma söz konusudur.
Er geht hinauf. O, yukarıya gidiyor.
her: Hareketin konuşana doğru olduğunu belirtir ve konuşana doğru yaklaşma söz konusudur.
Er kommt herunter. O, aşağıya geliyor.
Bu belirteçler Präposition’lar başta olmak üzere başka sözcüklerle de sıkça kullanılır:
hinein : içeriye (uzaklaşarak) herein (rein) : içeriye (yaklaşarak)
hinaus : dışarıya heraus (raus) : dışarıya
hinauf : yukarıya herauf (rauf) : yukarıya
hinüber : öbür tarafa herüber (rüber) : bu tarafa
hinunter : aşağıya herunter (runter): aşağıya
Ayrıca birlikte aynı yöne doğru yapılan hareketler için de her kullanılır:
Meine Tochter kommt hinter mir her. Kızım arkamdan geliyor.
2. Zaman Belirteçleri
Bu belirteçler zamanla ilgilidir(Temporaladverbien) ve wann(ne zaman), seit wann(ne zamandan beri), bis wann(ne zamana kadar), wie lange(daha ne kadar), wie oft(kaç kere, hangi sıklıkta) gibi zamanla ilgili sorulara cevap verirler.
Hast du heute keine Prüfung? Bugün sınavın yok mu?
Wann?
3. Tarz ve Hal Belirteçleri
Tarz ve hal belirteçleri (Modaladverbien), bir işin nasıl yapıldığını belirtir ve wie(nasıl), auf welche Weise(hangi tarzda), mit welcher Intensität(hangi sıklıkla) gibi sorulara cevap verir.
In der Türkei sind die Menschen sehr gastfreundlich.
Wie?
Türkiye’de insanlar çok misafirperverdir.
4. Neden Belirteçleri
Neden ile ilgili belirteçler(Kausaladverbien)
warum/weshalb/weswegen(neden, neden dolayı, niçin), wozu(neye, ne diye, niçin, hangi maksatla), womit(ne ile), wodurch(ne ile, ne surettle), wofür(ne için, neye), zu welchem Zweck(ne amaçla, hangi amaç için) gibi sorulara cevap verir ve bir nedeni, bir sonucu ya da amacı gösterir.
Das Wetter ist regnerisch. Wir bleiben deshalb zu Hause.
Hava yağmurlu. Bu nedenle evde kalıyoruz.
Akkusativ, Dativ ve Präposition’larla Kullanılan Belirteçler
Bu tür belirteçlerde genellikle sein(olmak) eylemi kullanılır. Ancak werden, haben, machen, tun gibi başka eylemler de kullanılabilir.
Akkusativ ile Kullanılanlar
Çok az sayıdaki bazı belirteçler Akkusativ ile kullanılır.
alt (sein): yaşında olmak Das Baby ist einen Monat alt. Bebek bir aylık.
Akkusativ
Dativ ile Kullanılanlar
Bazı belirteçler de Dativ ile kullanılır.
jdm ähnlich (sein) : birine benzemek
Er ist seinem Vater ähnlich. O, babasına benziyor.
Dativ
Präposition’larla Kullanılanlar
Bu tür belirteçlerde genellikle sein(olmak) eylemi kullanılır. Ancak werden, haben, machen, tun gibi başka eylemler de kullanılabilir.
mit etw D beschäftigt (sein): bir şeyle meşgul olmak
Pelin ist jetzt mit der Arbeit beschäftigt. Pelin şimdi işle meşgul.
Womit ist jetzt Pelin beschäftigt? Pelin şimdi neyle meşgul?
Pelin ist jetzt mit der Arbeit beschäftigt. Pelin şimdi işle meşgul.
Ist Pelin jetzt mit der Arbeit beschäftigt? Pelin şimdi işle mi meşgul?
Ja, sie ist jetzt damit beschäftigt. Evet, o şimdi onunla meşgul.