şemesi ise ahşap ile teşkil olunmuştur. Çatılar ahşaptır.
Bölme duvarları 1 tuğla kalınlığında tuğla ve seramik bloklar ile inşa edilmiştir.
T e f e r r u a t ve D e k o r a s y o n . — Kaplama tuğlaları Leicestershire Ibstock bej renkli tuğlalardır.
Birinci kat duvarları haricen renkli serpme sıva ile kap- lanmıştır. Çatı çatılara tesbit edilmiş 22 No. aluminyum levhalarla kaplanmış ve 5 cm kalınlığında tahta talaşı ile tecrit edilmiştir. İhalenin ikinci yarısında aluminyum kap- lama yerine madenî bir tabaka ile kaplanmış örtü mal- zemesi kullanılmıştır. Zemin kat döşemeleri bir tecrit tabakası üzerine dökülen yapıştırıcı madde ile tesbit e-
dilmiş plâstik karolarla kaplanmıştır. Bazıları prefabrike beton çerçeveler içersine yerleştirilmiş olan standart madenî pencereler kullanılmıştır. Duvarlar dahilen alçı ile sıvanmış ve badana ile boyanmıştır. 93 metre kare büyüklüğünde olan 3 yatak odalı teraslı evler de buna mümasil bir konstrüksiyona sahiptirler.
S e r v i s A k s a m ı . — Isıtma ve sıcak su du- mansız yakıt ocakları ve içine gömülü boylerle vasıta- siyle temin olunmaktadır. Kiracılar tarafından arzu e- dildiği taktirde kullanılmak üzere elektrikli su ısıtma
cihazları, hava gazı ve elektrikli ocak ve fırınlar için gerekli tesisat yapılmıştır
r
O P E R A BİNASI
Zeki SAYÂR
İnsanlar gibi, binaların da mukad- deratı vardır. Bazan kiminin yapılma- sı, kiminin yıkılması şehirlerin haya- tında bir hâdise olur.
İstanbul Opera binası inşaatı da, üç buçuk yıl beyhude bekletildikten sonra, nihayet bir Yugoslav inşaat şir- ketine ihale edildi, ve merasimle! ye- niden inşaata başlandı..
Atatürk, Kari Ebert'e bir Türk Operası kurulması işini tevdi eder- ken, mümkün mertebe çabuk yapıl- masını arzu ettiğini söylemiş, rejisör
— Ekselans en beş sene beklemeniz icabediyor demişti!
Büyük Önderin irşadile, Türk O- perası kuruldu ve sanatkârları yetişti.
Ankarada ilk temsiller verilmeğe baş- ladığı zaman, bu işin sanatkâr kadar, mekâna, yani Opera binasına, da ih- tiyacı olduğu anlaşıldı.
Bir kaç yıl sonra Ankara Sergi Evi, küçük bir Opera binasına çevril- meğe başlandı. İkinci Dünya Harbi içine tesadüf eden o senelerde, bu in- şaat bir zaruretti. Çünkü yetişen sa- natkârlar sahnesizlikten dağılıyor, Türk Operasının istikbali tehlikeye giriyordu.
Diğer taraftan İstanbul Belediye- si Ko. yetişen devlet operasının ih- tiyacı olan bir sahneyi, İstanbul Ope- ra binasını inşaya başladı. Bir kaç se- ne sonra da, binanın kaba inşaatı bi- tirildi.
1950 den sonra, yeni Şehir Mec- lisi, ilk şaşkınlık ve acemiliği ile, tah- sisat vermiyerek inşaatı durdurdu.
Şöyle diyorlardı! Sokağı, kanalizas- yonu olmıyan şehirde, «Opera binası, kel başa şimşir tarak» tır.
Hakikatta ise, eskilerin başladığı
işe devam etmeği bir türlü kabul edı miyorlardı! Bu hareketin gnç Oper;
miza bir suikast olduğunu takdir t etmiyorlardı!
3,5 milyon nufuslu Finlandiyan Bulgaristanm millî operaları olduj nu, birçok Avrupa belediyelerini mevcudiyetlerini millî bir gurı sayıp tazminat vererek yaşattı!
ları (Opera) ları bulunduğunu bilm yen, nihayet tiyatro san'atmın hal terbiyesindeki rolünü takdir etmeye Şehir Meclisi, Opera binasını üç bı çuk sene geri bırakılmakla, hem san kârlara hem de, İstanbul halkına çc şey kaybettirdi.
Neclâ Gençer gibi istidatları A\
rupa Operaları angaje ederken, sana kârlarımızı bizi dinlemekten mahru:
eden Şehir Meclisimize bu hareketiı den dolayı acaba ne demeli!..