ESKİ ESERLERİMİZİN TAMİRİNE AİT BAZI DÜŞÜNCELER
Yazan: Y. Müh. Cahit ÇEÇEN
l
Ecdat yadigârı eserlerin büyük bir kısmı bakımsızlık yüzünden harab ol-muş, elde kalanlar da tam manasiyle mu-hafaza edilememektedir. Selçuk eserle-rinden zamanımıza kadar gelebilmiş olanlar pek azdır ve perişan vaziyette-dirler.
Son zamanlarda büyük cami ve ba-zı âbidelerimizin tamirine başlanması memnuniyet vericidir. Ancak bu tamir-ler yapılırken bazı noktaların gözönün-de tutulması lâzımdır ki bu yazıda bun-lar üzerinde duracağım:
Camilerimiz esaslı bir şekilde ta-mir edilirken sonradan ilâve edilmiş sıva, tezyinat ve avizeler kaldırılmak-ta mümkün mertebe vakur, basit, temiz mimarileriyle meydana çıkmaktadırlar. Camilerimizin kemer ve kubbe kısımları sıvanarak üzerine nakışlar yapılmıştır. Alt kısımlarda ise bazı camilerimizde sı-valar dökülünce altından ihtimamla ya-pılmış kesme taşlar çıkmaktadır. Diğer-lerinde ise, moloz taşlarından yapılmış ve üzeri sıvanmıştır. Zannımca eskiden de kesme taşlar üzerine zar şeklinde bile olsa sıvanmış, ve ekseriya bu sıva üzerin»? az veya çok nakış vurulmuş-tur.
Son devirlerde Avrupa tesiriyle ya-pılan nakışlar silindikten sonra alttan eski nakışlar çıkmaktadır ki, bu takdir-de bir mesele' ile karşılaşıyoruz: Acaba bu nakışları olduğu gibi bırakalım mı, yoksa yenileyelim mi? Camilerimiz kul-lanılan binalardır. Her kulkul-lanılan bina
tamir edilir1, sıvasiyle badanasiyle ve
nakışlariyle Bazı kimseler nakışları tab-lolarla mukayese ederek bu nakışlara dokunmamak taraftarıdırlar. Tablolara elbette ki dokunulamaz «Joconde» a kaş yapmak kimsenin aklından geçmez Yah-ya Kemal'in şiirini tashih etmek de dü-şünülemez, fakat nakış öyle midir. Ca-minin her hangi bir yeri aksa, nakış ve yazılar bozuisa (ki çok olağan şeydir)
tamir etmeyecek miyiz? Tabloyu yapan imzasını atar nakışı yapan tatbikini
ek-seriya ustaya verir, aslı mevcutsa lü-zumlu titizlik gösterilirse aynı şekilde her zaman yapılabilir. Binaenaleyh kul-lanılan binalarda nakışları aslına uya-rak yenilemek gerektir.
Son Edirne seyahatimde bu husu-sun Selimiye için münakaşa mevzuu ol-duğunu duyduğum için yazıyorum. Esa-sen ecdat da bu tamiratı her zaman yapmıştır.
Selimiye'yi belirli belirsiz eski na-kışları ile olduğu gibi bırakmak kıyme-tini çok azaltır. Camii, müze diye sak-layacaksak, o zaman olduğu gibi bıra-kırız.
Burada Türk türbeleri ile hırıstıyan türbelerini, camilerle kiliseleri muka-yese etmek isterim:
Bizim türbelerin perdesi, halısı, rah-lesi, avizesi ve tezyinatı vardır, sandu-ka ahşaptır ve şalla örtülüdür, halısı vardır, bir kelime ile ev gibi döşelidir. Halbuki hırıstıyan türbeleri soğuk ve döşenmemiştir. Müzeyyen mermer ve bronz sanduka vardır. Kilise ile caminin mukayesesi de aynı şekildedir.
Camilerimizi tamir esnasında du-varları parazit inşaat ve tezyinattan kur-tarırken yukarıki ana karakteri daima gözönünde tutmamız lâzımdır.
Clur olmaz yerlere asılmış levhalar evlerden getirilip laalettayin yerlere konmuş avize ve hattâ petrol lâmbası kaldırılmakta ve cami aslî hüviyetiyle meydana çıkmaktadır. Fakat bu temiz-lik ne kadar devam eder. Korkarım az zamanda eski haline gelir. Camilerin iç tanziminin tekrar bozulmamass için bir heyet kurulmalı ve bu heyetin izni ol-madan hiç bir ilâve yapılamamalıdır.
Camilerin tenvirine gelince : 1 — Dış tenvirat:
İyi tanzim edilmiş projektörlerle ten-vir en uygun olanıdır. Camiler esasen
yüksek yerlerde inşa edildikleri için her taraftan geceleri görünürler.
2 — İç tenvirat:
Eski tenvirat kandillerle yapılmış-tır, kandiller evvelce bir çember üzeri-ne dizilmiş iken bilâhare bazı camiler-de camiler-demir avizeler üzerine konmuştur ki, caminin iç hacmini bozmuştur. Bunlar eski haline ifrağ edilmektedir. Bu kan-dilleri eski halleriyle aynen muha-za etmeli ve tenviratı elektrikle te-min etmelidir. Bu aydınlatmayı nasıl yapmalı: Kanaatimce bol bir ziya ver-meyecek şekilde ve çok az adette, mü-sait yerlere görünmiyecek şekilde1
yer-leştirilmiş projektörlerle yapılmalıdır. Ancak iç tenvirata karar vermeden önce bir tahsisat kabul edilmeli ve aydınlat-ma hususunda, bütün şekiller (neon, fliicressan v.s.) tecrübe edilerek bir ka-rara varılmalıdır.
Yukarıda bahsedilen meselelerle diğer bir çok hususatı havi bir talimat-namenin tanzimi zamanı gelmiş ve geç-miştir. Her bina için en ufak teferrua-tına kadar avrı ayrı kararlar vermek-tense bütün âbidelerin ne şekilde ta-mir edilmeleri lâzım geleceğine dair esas hükümleri havi bir talimatname-nin ihzarına mütehassıslardan da istifa-de eistifa-derek istifa-derhal başlanmalıdır.
Hülâsa edersek :
— Her vilâyette bir komite teşkil edilerek tefrişat ve tezyinat bakımın-dan bir disiplin kurmak,
— Tenvir tecrübeleri yaparak bir veya birkaç sistem kabul emek ,
— Âbide tamirleri için bir talimat-name hazırlamak.
Bunlar temin edilir ve titizlikle tatbik edilirse yenileme işlerinde büyük bir adım atılmış olur.