BOZOK ÜNİVERSİTESİT.C.
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS
Psikoloji biliminde karar alma ile iktisat veya
finans alanlarının ilişkilendirilmesi Kahneman ve Tversky’nin 1979 yılında Econometrica
dergisinde “Beklenti Teorisi” adındaki
makalelerinin yayınlanması ile olmuştur
Bireylerin, örneğin, 15 liralık malda 5 liralık indirimi önemli bulurken daha pahalı bir maldaki benzeri indirimi aynı
değerde görmemelerini geliştirdikleri davranışsal modelle açıklamışlardır.
Kahneman ve Tversky yapmış oldukları bir dizi deney sonucu makalelerinde insanların iddia edildiği gibi her zaman riskten kaçınmadıkları, şartlar uygun olduğunda bir kumar oynamaya tamamen istekli oldukları sonucuna varmıştır.
Yapılan analizler göstermiştir ki, insanlar aslında belirsizlikten değil, kaybetmekten hoşlanmamaktadır.
Hayatımızdaki kayıplar, kazanımlarımızdan çok daha fazla
önem taşımaktadır. Alacağımız kararın mevcut durumumuzu ne ölçüde iyileştirip kötüleştireceği hususu, yatırım
tercihlerimizi belirleyen ana etkendir.
Davranışsal finans rasyonel karar verici modellere karşıt olarak rasyonel olmama veya
sınırlı rasyonellik yaklaşımını benimsemiştir.
Rasyonel olmayan veya sınırlı rasyonel
kararların temelinde de yatırımcıların kararlarını
etkileyen psikolojik önyargılar vardır.
Davranışsal Finansta Psikolojik Eğilimler
Davranışsal finans alanında yapılan araştırmalar,
bireyleri rasyonel davranmaktan alıkoyan bilişsel ve duygusal eğilimler üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Duygusal eğilimler temel olarak kayıptan ve pişmanlıktan kaçma istekleri tarafından
yönlendirilirken bilişsel eğilimler yatırımcıların karar
verme sürecinde zihinsel kısa yol (hevristik) yaratma
arayışı sonucunda oluşmaktadır
Davranışsal Finansın Temelleri
“Davranışsal finans sahasındaki çalışmalar temel olarak iki nokta üzerinde durmaktadır:
Bilişsel kusurlar
ve bu bilişselkusurların
yatırım kararı alma süreci üzerindeki etkileri
. Davranışsal finans genel anlamda yatırım yapaninsanların yatırım kararlarında hangi faktörlerden etkilendiklerini ve nasıl davrandıklarını ortaya koymaya çalışmaktadır.
Davranışsal finansta insanlar akılcı değil
normal olarak kabul edilirler.
YATIRIMCI DAVRANIŞLARINI ETKİLEYEN PSİKOLOJİK FAKTÖRLER Kendine Aşırı Güvenme Eğilimi
Aşırı güven, yatırımcıda varlık fiyatlarındaki potansiyel bilgiyi görmektense kendi şahsi analizlerine daha fazla güvenmenin sebebidir. Aşırı güven, eğer piyasada olumlu sinyaller algılanırsa yatırımcılarda daha fazla varlık satın almaya, tam tersi piyasada olumsuz sinyaller algılanırsa yatırımcılarda daha fazla varlık
satmaya neden olmaktadır.
Aşırı güven birçok alanda bireyleri etkilemektedir.
Finansal davranış hatalarının muhtemelen en
önemlisinin kişilerin kendilerine duyduğu aşırı güven olduğu söylenebilir
Aşırı güven duygusu, insanların sahip oldukları
bilgiye fazla güven duymalarının sonucu olarak
aldıkları risk düzeyini yanlış yorumlamalarına ve
yüksek riskler almalarına neden olmaktadır.
Zihinsel (Akli) Muhasebe
Thaler (1999), zihinsel muhasebenin 3 temel bileşenini vurgulamaktadır. Bunlardan ilki, sonuçların nasıl
yorumlandığı ve algılandığını, ayrıca kararların nasıl alındığını ve daha sonra nasıl değerlendirildiğini
kapsamaktadır. Muhasebe sistemi burada hem
exante(önceden tahmin edilen) hem de ex post (geçmişe yönelik) maliyet-kar analizi için gerekli girdileri
sağlamaktadır.
İkinci bileşen, belirli aktivitelerin belirli hesaplara atanmasından oluşmaktadır.
Masraflar; ev, gıda, vb. gruplara
ayrılmaktadır ve harcamalar çoğu zaman doğrudan ya da dolaylı bütçelere göre
sınırlandırılmaktadır.
Bireyler, yatırım kararları esnasında, yatırım araçlarını zihinlerinde farklı hesaplarda
muhasebeleştirerek aradaki etkileşimi görmezden gelmektedirler. Finansal
aktiviteler organize edilirken zihinsel
hesaplar arasında kaynak dağıtımının etkin
biçimde yapılamaması nedeniyle etkin bir
portföy yönetimi gerçekleştirilememektedir.
Temsil Etme Eğilimi
İnsanlar karar verirken ellerinde istatistiksel veriler olsa bile görünüşte hangi özelliklerin temsil edici olduğuna bakmayı tercih etmektedirler.
“Bazı sembollere olduğundan daha fazla önem vermek suretiyle karar verme yanılgısıdır.”
Temsil etme eğiliminde olan insanlar küçük sayılar
kanunundan hareket ederek karar verirler. Küçük sayılar
kanununa göre; popülâsyondan çekilen küçük bir örneklem popülâsyonu büyük oranda temsil etmektedir
Örnek olarak ise yatırımcılar iyi özellikleri olan şirket ile iyi bir yatırımı kararını karıştırabilirler. Yatırımcılar bu iyi
özellikleri şirketin kaliteli ürünler, yetenekli yöneticileri, yüksek beklenen büyüme gibi özelliklerini iyi bir yatırımla yapma olarak yanlış düşünebilirler. Burada şirketin iyi bir özellikleri şirketi iyi bir yatırım kararı olarak görmesi
yatırımcılar için kısa bir yoldur. Geçmişteki gelirlerinden
dolayı bir firma iyi olarak nitelendirilir ancak çok az şirketin geçmişteki yüksek fiyat artışlarını sürdürdüğü
gerçeği göz ardı edilir.
Aşırı İyimser Davranma Eğilimi
İnsanların çoğu kendilerini ortalamanın üzerinde ve başkalarının kendilerini gördüğünden daha iyi
görmektedirler.
İyimserlik, olayları ve beklenen sonuçları iyi yanından görme anlamı taşıyan ve
iktisattaki rasyonellik anlayışından sapılmasını neden
olan bir önyargı ifadesidir
Birçok iyimser karakterli yatırımcı, kendisinin zarar etmeyeceğine, yatırıma konu olan değerlerin ani şoklardan etkilenmeyeceğini buna rağmen diğer
yatırımcıların bundan etkileneceğini düşünmektedir.
Bu yanılgı onları rasyonel davranmaktan
uzaklaştıracaktır.
Hataları Yanlış Değerlendirme Eğilimi
Hataları yanlış değerlendirme eğilimi, başarısızlıklarını kötü şans ve benzeri dış unsurlara bağlaması olarak açıklanabilir. İnsanlar arzu etmedikleri hatalı durumlarla karşılaştıklarında bu durumu kendileri haricinde bir unsurla eşleştirmek istemektedirler.
Kendisi dışında bir faktörü kötü sonuçlarla eşleştiren insanlar yaptıkları hatalardan ders almamaktadır ve bu sebeple söz konusu hataları
yineleme ihtimalleri yüksektir.
Saunders (2003)
tarafından yapılan bir çalışmada, New York şehrinde havanın bulutlu olması ile New York Borsası’ndaki hareketler
arasında anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. 1927-1989 yılları arasındaki hareketleri günlük olarak inceleyen
çalışmada, bulutlanma seviyesinin % 100 olduğu günlerde (yağışların % 85’i bu seviyede oluyor) borsanın getirisinin anlamlı bir biçimde ortalamanın altında kaldığını,
bulutlanma seviyesinin % 0-20 arasında olduğunda (güneşli günlerde) borsanın getirisinin anlamlı bir biçimde
ortalamanın üzerine çıktığını ortaya koymuştur.
Sonradan Anlama Önyargısı
Sonradan anlama önyargısı gerçekleşen bir olayın
sonucunda, insanların sonucu önceden bildiklerini söyleme önyargısıdır.
Hell , 1988’de parasal güdülerin değişmesinin, sonradan anlama etkisinin büyüklüğünü etkilemek için otomatik faktörlerle etkileştiğini söylemiştir.
Ayrıca Sharpe ve Adair 1993’te konu hakkında kişilerin
yorumunun bilişsel ve motive edici faktörler arasında aracı bir faktör olabileceğini ifade etmiştir.
Aşina Olanı Tercih Etme
Aşina olanı tercih etme etkisi ile insanlar kendi çalıştıkları şirketin hisse senetlerini alma, yatırım için birçok şirket
olmasına rağmen daha çok kendi bölgelerindeki şirketlerin hisse senetlerini tercih etme veya yurt dışındaki şirket hisse senetlerine yatırım yapmama gibi davranışlar
sergilemektedir. Dolayısıyla bu durum yatırımcıların farklı hisse senetlerine yatırım yapmamasına ve portföylerini çeşitlendirmemelerine neden olmaktadır
İnsanlar aşina oldukları şeyleri tercih ederler.
Taraftarlar yerel spor takımlarını desteklerler,
çalışanlar, şirketlerinin hisse senetlerine sahip olmayı severler.
Çünkü yerel spor takımlarına ve çalıştıkları şirkete aşinadırlar. İnsanlar iki riskli seçişle karşı karşıya
kaldıklarında ve birisi hakkında daha fazla bilgiye sahipseler daha aşina oldukları seçeneği tercih ederler.
Kazanma ihtimali aynı olan iki oyunda, oyuna iştirak edenler iki oyundan birisi hakkında daha fazla tecrübe sahibi iseler, insanlar daha iyi bilinen oyunu seçerler.
Belirsizlikten Kaçınma Eğilimi
Belirsizlikten kaçınma, insanların bilinmeyen olasılıklardan çok, bilinen olasılıklara dayalı riskler almayı tercih ettikleri anlamına gelmektedir. Bir başka ifadeyle, bilgi önemlidir.
French ve Poterba’nın yaptıkları bir çalışmada
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yatırımcıların %94’ünün, Japonya’daki yatırımcıların %98’inin
ve İngiltere’deki yatırımcıların %82’sinin
kendi ülkelerine ait şirketlerin hisse senetlerine yatırım yaptıklarını söylemektedirler.
Kendini Doğrulatma Eğilimi
Doğrulayıcı önyargı, birinin görüşlerini destekleyen
deneyimlere inanma ve vurgulama; desteklemeyenleri ise önemsememe ve kötüleme eğilimidir.
Bu durum yatırımcıların bilgiyi nereden
seçeceklerini etkilerken, aynı zamanda da elde ettikleri bilgiyi nasıl yorumlayacaklarını belirler. Dolayısıyla da, doğrulayıcı kanıta çok fazla önem verilirken, doğrulayıcı olmayan kanıta yeteri derecede önem verilmez.
Tutuculuk Eğilimi
Barberis, ShleiferandVishny’ye (1998) göre yatırımcıların maruz kaldıkları önyargılardan birisi de tutuculuk
önyargısıdır. Tutuculuk önyargısı yatırımcıları yeni gelişmelere karşı çok yavaş bir şekilde inançlarını yenilemelerine neden olmaktadır.
Örneğin şirketler belli bir dönem sonunda mükemmel veya çok kötü kar/zarar rakamları açıkladıklarında, piyasa bu
bilgiye bir süreliğine fazla önem vermeyecektir. Bu nedenle fiyatlar tam bilgiyi yansıtmada yavaş kalacak, ancak orta vadede bu durum fiyatlara yansıyacaktır.
Çerçeveleme Yanılgısı
Bu eğilim, yatırımcıların karar verme sürecinde olayların sunuluş şeklinden etkilenerek farklı ifade ediliş biçimlerine göre değişik tepkiler vermelerini anlatan bir bilişsel
eğilim olarak adlandırılmaktadır.
Kayıpların verdiği üzüntü, kazançların verdiği
memnuniyetten daha yüksek olduğu için herhangi bir
seçimde kayıplara ilişkin dikkat çeken bir çerçeve, o seçimi daha az seçici kılmaktadır.
Demirleme/ Referans Noktası Alma Eğilimi
Algısal sapması, bir ürünün
değerlendirilmesinde verilen farklı referans
noktalarının ürünün kalitesi hakkındaki görüşü etkilemesidir.
Örneğin bir menüye kimsenin yemeyeceği pahalı bir yeni yemek koymanın restoranın gelirlerine etkisi olmaması gerekir diye
düşünülebilir, ancak araştırmalar bu eklemenin kendisinden bir sonraki pahalı olan yemeğin satışlarını arttırdığı bulmuştur.
“Yatırımcıların menkul kıymetin belirli bir fiyat noktasını “referans noktası” kabul ederek bu noktaya odaklanması (demirleme) olarak
adlandırılan bir durumdur. Eğer yatırımcı bir
müddet önce bir varlık satın aldıysa yatırımcı
bunu çok sık referans noktası olarak kullanma
eğiliminde olacaktır. En yüksek fiyatta yatırımcı
için bir referans noktasıdır.
Kayıptan Kaçma Eğilimi
Daniel Kahneman ve AmosTversky tarafından ortaya konan kayıptan kaçınma etkisi, insanların kayıplara karşı daha
duyarlı olduğu gerçeğini dile getirmektedir. Buna göre,
insanlar her zaman için kayıplara karşı kazançlara kıyasla çok daha duyarlı olup, çok daha tepki göstermektedir.
Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, 10.000 $ lık bir kayıptan duyulacak üzüntü, 10.000 $ lık bir kazançtan duyulacak mutluluktan çok daha yüksek olacaktır.
Kahneman ve Tversky (1979) Beklenti Teorisini
kayıptan kaçınma eğilimine
dayanarak ortaya atmışlardır.
Mevcudiyet Kısa Yolu
Bir şey akla çabuk geliyorsa, insanlar o şeyin çok yaygın olduğunu sanmaktadır. Yeni yaşanan bir deprem olayının
ardından deprem sigortası yaptıranların artması bir örnektir Örneğin, Tversky ve Kahneman (1973)
deneklere şu soruyu sormuşlardır: “Tipik bir İngilizce
dökümanda, hangisine daha çok rastlanabilir, ilk harfi K olan kelimelere mi, yoksa üçüncü harfi K olan kelimelere mi?”
Toplam 152 denekten 105’i (%69.07), K ile başlayan kelimelerin sayısının daha fazla olduğunu söylemişlerdir. Ancak gerçekte,
üçüncü harfi K olan kelimelerin sayısı, ilk harfi K olanlardan yaklaşık iki kat daha fazladır.
Deneklerin hata yapmasının nedeni,
K ile başlayan kelimelerin akla daha kolay
gelmesidir.
Şans Oyunları Yanılgısı
Şans olgusu, insanın var oluşundan beri bireysel
beklentilerin açıklanmasında kullanılan önemli bir araç olma özelliğine sahiptir. ‚Şansım yaver gitti, şansız biriyim, şans
bana güldü, şanlı olarak dünyaya gelmişim, bende de şans mı var, şansızım‛ biçiminde ifade edilen bireysel beklentiler insanların şansa olan inançlarını yüzyıllardır sürmesini
sağlamıştır.
At nalı, taşlar, kolyeler, atalardan kalma resim eşya gibi pek çok nesne insanların algılamasında kendilerine şans
getirdiğine dair atfedilen anlamlara bürünmüştür.
Pişmanlıktan Kaçınma Yanlılığı
Pişmanlık, verilen kararın hatalı buna karşılık diğer
seçeneğin daha olumlu bir sonuç elde etmesi ve değiştirmek için geç kaldığımız bir durumda hissedilen bir duygudur.
Hisse senetleri piyasasında kara geçilen hisse senetlerini
acele ederek satma buna karşılık zarar eden hisse senetlerini elde tutma şeklinde kendini göstermektedir.
Bilişsel Çatışma
Bilişsel çelişki, kişinin inançları ya da davranış eğilimleriyle uyuşmadığı durum olarak tanımlanmaktadır.
İnsanlar düşünceleri ve kararları ile bir olmayan bilgileri görmezden gelme, kabul etmeme ya da minimize etme yoluna gitmektedir. Buna “bilişsel çelişki” denilmektedir.
Bilişsel çelişki, herhangi bir olayı hafızadaki mevcudiyetine göre yargılayan yanıltıcı ve kestirme davranış şeklidir.
Örneğin
yatırımcı elindeki tasarrufu kullana-bilmek için N sayıda yatırım alternatifiyle karşı karşıya
kaldığı varsayıldığında, genellikle 1/N kuralı işlemekte ve yatırımcı elindeki tasarrufu tüm seçenekler arasında dağıtmaktadır.
Benartzi ve Thaler (2001) yaptıkları çalışmada
1/N kuralının finans pazarında işlediğini tespit
etmişlerdir.
Örneğin
araba kullanırken bir kazaya şahit olan bir
sürücü, kaza yapma olasılığı artmasa bile daha dikkatli araba kullanacaktır.
Belirli bir süre daha dikkatli sürüş şekli devam
edecek ancak bir süre sonra tekrar sürücü eski
sürüş şekline dönecektir. Bu davranış biçiminin
temelinde insanların hatalarından yeteri kadar
ders çıkarmaması yatmaktadır.
Sosyal Etkileşim ve Sürü Davranışı
Küresel finansal krizde, finansal kuruluşlar içerisinde sürü davranışı ortaya çıkmıştır. Finansal kuruluşlar yarat-dağıt
modelini kullanarak eş zamanlı olarak aynı alanlara çok fazla yatırım yapmışlardır. Yarat-dağıt modeli finansal kuruluşlara zayıf yapılandırılmış, düşük fiyatlı ürünleri satma olanağı
vermiştir. Ancak finansal krizle birlikte söz konusu kuruluşların büyük kısmı iflas etmiştir. Ayrıca küresel finansal kriz öncesinde hemen hemen hiç kimse risk
modellerinden şüphe duymamaktaydı. Küresel finansal krizle birlikte rating
kuruluşları başta olmak üzere kullanılan risk modellerinin yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır
Piyasalar etkin ve yatırımcılar rasyonel olmalarına rağmen düzenli aralıklarla piyasa balonları patlamakta ve finansal krizler ile karşı karşıya kalınmaktadır. 2000'li yılların başında görülen internet temelli firmalardan kaynaklanan “dot.com”
krizi ve 2008 yılında emlak piyasasından kaynaklanan
“mortgage” krizi bu durumun yalnızca iki örneğini oluşturmaktadır.
Söz konusu örnekler EPH’nin ciddi bir biçimde
sorgulanmasına neden olmuştur. Karşıt görüşleri savunanlar DF ekolünü temsil etmektedir
Davranışsal Finans ve bireysel emekliliğe otomatik katılım
‘’Bu ilginçtir, otomatik katılımı bizim gündemimize akademisyenler soktu. Bir kaç ülkede bireysel emekliliğe otomatik katılım sistemi var. Bu aslında davranışsal finansın gündemimize getirdiği bir konu. Serbest piyasa ekonomilerinde sistem kişiyi reklamlarla, bir takım promosyonlarla bir şeyler almaya zorluyor. Paranız yoksa, bankalar hemen size para vermeye hazır. Dolayısıyla insanlardaki tasarruf eğilimi gittikçe azalıyor. O zaman ne olacak, birtakım teşvikli sistemler olabilir mi?
Davranışsal finansın getirdiği bir alan otomatik katılım. İnsanlar otomatik olarak tasarruf sistemine katılırlarsa daha sonra vazgeçmiyorlar, bunu devam ettiriyorlar.
İngiltere'de bu zorunlu sisteme girdikten sonra cayma oranı yüzde 6, 7'ler civarında. Bizde de henüz daha başlamadı ama tahminimiz en azından yüzde 60'ının sistemde kalacağı yönünde ‘’ 20 Ekim 2016
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı İlhami Koç
BES’e giren milyonlarca kişinin fon seçimini kendi
yaptıklarından habersiz oldukları yadsınamaz bir gerçek.
Aslında bu durum dünyada da çok farklı değil.
O nedenle davranışsal finans uygulamaları ile fon seçimi yükünü vatandaşın üstünden alan 'default (standart)' uygulamalar tüm dünyada yaygınlaşıyor.
Bizde de otomatik katılım ile 'default' fonlar gündeme geldi.
Davranışsal Finans ve Kredi Kartı Kullanımı
Kredi kartı sahipliğinin yaptığımız alışverişleri artırdığı açıktır. Bir nevi kredi kartı ile yaptığımız harcamalarda parayı zihnimizde devalüe ederiz.
Bir teknoloji mağazasını geziyorsunuz; amacınız alışveriş değil, sadece
bakıyorsunuz. Son model bir dizüstü bilgisayar beğendiniz. Fiyatı ise 2000 TL. Bu kadar bir meblağ bütçenizde mevcut değil ama çok almak
istiyorsunuz. Bir de baktınız kredi kartınıza vade farksız 10 eşit taksit
uyguluyorlar. Bir anda 2000 TL’lik harcama zihninizde 200 TL’ye düştü ve 200 TL’lik bütçem var deyip düşünmeden alıyorsunuz. Mutlusunuz artık.
Peki, gelecek 9 ay boyunca yeterli bütçeniz var mı bunu ödeyecek?
Bunu düşünmediniz bile.
Ya da kredi kartınız olmasaydı bu harcamayı yapabilecek miydiniz?
Prelec ve Simester “Always Leave Home Without It”( Evinizden çıkarken onsuz-kredi kartsız çıkın) adlı akademik makalelerinde ilginç bir araştırma yapmışlar. Araştırmalarındaki amaç, insanların kredi kartı ile bir mal/hizmet alırken daha fazla ödemeye meyilli olduğu tezini desteklemek.
Bu amaçla bir grup MBA öğrencisinden, Boston Celtics’in Miami Heat ile oynayacağı basketbol maç biletlerini almak için açık arttırma usulü ile teklif vermeleri istemişler. Teklifleri toplamadan önce bir gruba açık arttırma
sonucu kazananların ödemeyi nakit, diğer gruba ise açık arttırmayı kazananların ödemeyi kredi kartı ile yapabileceği belirtmişler.
Sonuç ne mi olmuş dersiniz?
Kredi kartı ile ödeme yapacak gruptaki ortalama teklifler, nakit ödeyecek gruptakilerin ortalama tekliflerinin neredeyse 2 katı olmuş.
Dünya’da merkez bankalarının ve siyasi aktörlerin yoğun önem verdikleri
davranışsal finans olayını, FED’in faiz
politikalarında görebilmekteyiz
2015 yılını hatırlayalım…
FED, faiz artırmadan
önce, Amerikan Ekonomisinde işsizlik yüzde 5 (ki
buda tam istihdam sayılmaktadır.), enflasyon yüzde 0.2 ve ortalama ekonomi büyümesi 2010 yılından beridir yüzde 2 civarında seyretmekteydi. 2015 Eylülünde faiz artırmayacağını söyleyen FED, bir hafta sonra faiz artırımına gideceğini söylemiştir.
Nitekim, Aralık 2015’te FED, faizleri 0.25- 0.50
bandına çekmiştir. Peki FED faizi neden artırmıştır?
koşullar uygun olmadığı ve temel göstergelerin iyi gittiği bir süreçte FED’in neden faiz artırdığı hakkında çeşitli
senaryolar vardır. Bunlardan biri gelişmiş ülkeler arasında kur savaşına sebep olmasıdır. İkincisi ise, gelişmekte olan ülkelerin ‘Washington Uzlaşı’ içinden çıkmasını
engellemektir. Düşen Asya ve Çin büyümesi bu ülkelerin dolar ve ABD kağıdı talebini de düşürmektedir.
Üçüncü bir sebepte, ABD içindeki geleneksel savaşa dayalı demir-çelik, petro-kimya gibi sektörlerde düşen kâr
oranlarını telafi etmek ve bu sektörlerin yaşam sürelerini uzatmaktır
FED’in sadece sahip olduğu bu gücü, Amerikan’ın çıkarlarına göre kullanması, savaşların artık meydanlarda değil de
ekonomik, politik ve psikolojik olarak yaşandığının ispatıdır.
ABD’nin faiz artırımı yaparak IMF ve Dünya Bankası gibi
küresel ekonomiyi yönlendirme araçları ile gelişmekte olan ülkeleri borçlandırmaya çalışmak; bunu yaparken de
gelişmekte olan ülkelere yatırım yapan bireysel yatırımcıları faiz artırıp artırmayacağını konusunda sürekli olarak
toplantılarında dile getirip, ertelemesi, FED’in davranışsal finans kavramını da kullandığının göstergesidir.
İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda hızla değişen
teknoloji sayesinde uzay yolculuğu, internet, genetik ve biyoteknoloji, robotlar, nanoteknoloji ve paranın
gücüne şahit olunmuştur.
Ne var ki geleceğin yüzü, bizim bu yüzü tasarlamada faydalandığımız teknolojiden ve paranın gücünden daha karmaşıktır: “21. yüzyılın en heyecan uyandırıcı atılımları, teknoloji sayesinde değil, insan olmanın ne manaya geldiğinin daha iyi anlaşılması sayesinde
gerçekleştirilecektir’’
SON SÖZ
Atalarımız eğer vatanımızın elimizden
alınmak istendiği o günlerde ölüme koşmak yerine rasyonel davranmayı tercih etselerdi, bugün kutlanacak bir 29 Ekim’imiz olmazdı.
Bu vesile ile tekrardan tüm arkadaşlarımızın Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Yasin RİHAN