• Sonuç bulunamadı

SİBER UZAY VE GÜVENLİK İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA SİBER GÜVENLİĞİN BOYUTLARI 1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SİBER UZAY VE GÜVENLİK İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA SİBER GÜVENLİĞİN BOYUTLARI 1"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

114

SİBER UZAY VE GÜVENLİK İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA SİBER GÜVENLİĞİN BOYUTLARI

1

DIMENSIONS OF CYBER SECURITY IN THE CONTEXT OF CYBER SPACE AND SECURITY RELATIONSHIP

MEHMET ALPEREN ÖNAL

Yüksek Lisans Öğrencisi, Hitit Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Anabilim Dalı

alperenonal19@gmail.com ORCID: 0000-0002-7529-6980 Makale Türü/Article Types

Araştırma Makalesi/Research Article Geliş Tarihi/Received

13 Temmuz 2021/13 July 2021 Kabul Tarihi/Accepted

25 Ağustos 2021 / 25 August 2021 Yayın Tarihi/Published

30 Aralık 2021 / 30 December 2021

ÖZET

Günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesi ve bu hızlı ilerleme neticesinde oluşan güvenlik açıklarını kapatabilmek için siber güvenliğin sağlanması zorunlu bir ihtiyaç haline gelmektedir. Bu ihtiyacın zorunlu hale gelmesinin sebeplerinden biri ise siber uzayın yapısının tıpkı uluslararası ilişkiler gibi anarşik olmasıdır. Bu ihtiyacın zorunlu hale gelmesinin sebeplerinden birisi ise siber uzayın yapısının tıpkı uluslararası ilişkiler gibi anarşik olmasıdır. Anarşik yani denetleme ve icra mekanizmasının eksik olduğu bir yapıda suç işlenmesinin caydırıcı etkenlerinin olmaması normal görülmektedir. Bu anarşik yapının; insanları, devletleri ve diğer tüzel varlıkları tehdit etmemesi ve bu varlıklara maddi/manevi zarar vermesini önlemek amacıyla siber güvenlik olarak bildiğimiz kavram türemiştir. Bu çalışmada siber güvenlik kavramının temelini oluşturan siber uzayın kavramsal ve tarihsel bir analizi yapılmaya çalışılarak siber güvenliğe giden sürecin daha kolay anlaşılması hedeflenmiştir. Sonrasında ise öncesinde belirtilen şartlar doğrultusunda siber güvenliğin açıklayıcı bir analizi yapılmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Siber Uzay, Güvenlik, Siber Güvenlik, Uluslararası Hukuk, Anarşi, Soyutluk.

ABSTRACT

Today the rapid of advancement in technology and the provision of cybersecurity to fill the security gaps resulting from such rapid advancements are becoming a necessity. One of the reasons that makes this necessary is that the structure of space is anarchic like international relations. It is considered normal that there are no deterrent factors to commit a crime in an anarchic structure where the inspection and enforcement mechanism is lacking. This anarchic structure; The concept we know as cyber security has been derived in order to prevent people, states and other legal entities from threatening and to prevent material/moral damage to these assets. In this study, it is aimed to understand the process leading to cyber security more easily by trying to make a conceptual and historical analysis of cyber space, which forms the basis of the concept of cyber security. Afterwards, an explanatory analysis of cyber security was tried to be made in line with the conditions stated before.

Keywords: Cyberspace, Security, Cybersecurity, International Law, Anarchy, Abstraction.

GİRİŞ

21. yüzyılda teknolojinin gelişmesi ile birlikte artık dünyanın en ücra köşesinde dahi internetten bahsetmemek güç hale gelmektedir. İnternetin oluşumu ise Soğuk Savaş dönemi kutup liderlerinin birbiri ile rekabeti sonunda gerçekleşmiştir. İnternetin temel faaliyet alanı ise siber uzaydır, siber uzayın gelişmesiyle birlikte bazı tehditler de meydana çıkmış bulunmaktadır. Temel sorun ise siber uzayda yaşanan değişikler neticesinde siber

1Bu çalışma, 27-30 Mayıs 2021 tarihinde düzenlenen 7. Hitit Öğrenci Kongresinde bildiri olarak sunulmuştur.

(2)

115

alanın denetlenebilir olmasının olanaksız hale gelmesidir. Denetlenemeyen siber alan beraberinde bir takım güvenlik sorunlarını da oluşturmaktadır. Bu sorunlar ise siber alanda faaliyet gösteren birimlerin bazı durumlarda anonim olabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda siber güvenlik güncel hayattaki diğer güvenlik alanlarından ayrılmaktadır. Ayrılmasındaki temel sebep ise siber uzayda faaliyet gösteren unsurların güvenlik tehdidi oluşturması durumunda anonim kimliklere sahip olmasından ötürü tehdidin kaynağının tespit edilememesidir.

Arpanet ile birlikte insanlık internet kavramı ile tanışmış ve 20. yüzyılın sonlarına doğru internet tüm insanlığın faaliyet gösterdiği bir alan olarak gelişmiştir. İlk bilgisayar virüslerinin yaygınlaşması neticesinde ise insanlık siber güvenlik kavramı ile tanışmıştır. Bu tanışma sonrasında ise siber alanı güvenli hale getirmeye yönelik girişimlerde bulunulmaktadır fakat bu girişimler, siber alanın denetlenebilir olmasının bazı durumlarda olanaksız olmasından ötürü beklenen güvenlik ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Günümüzde siber alanı güvenli hale getirmeye yönelik girişimler halen devam etmektedir.

Çalışma, siber güvenliğin inceleme alanına giren alt başlıklar ve siber uzaya yönelik literatürün taranması neticesinde elde edilen bulguların yorumlanarak siber güvenlik literatürüne yeri veriler üretmek amacıyla hazırlanmak istenmektedir.

Bu doğrultuda çalışmanın birinci bölümünde; kavramsal ve tarihsel açıdan siber uzayın nasıl meydana geldiğine, ne tür aşamalardan ve değişimlerden geçtiğine, insan hayatına yönelik tehditlerine ve insan hayatını nasıl etkilediğine değinilecektir. Siber uzaya yönelik çalışmalar tarihi olarak her ne kadar 1950’li yılların sonunda başlamış olsa da siber uzay kavramının, internet kavramını oluşturması ve devletlerden bağımsız bir şekilde yaygın olarak kullanılması ancak 2000’li yıllar ile mümkün olabilmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde bu belirtilen hususları açıklamaya gayret gösterilecektir.

İkinci bölümde ise siber alanı güvenli hale getirmeye yönelik girişimlerin neticesinde oluşan siber güvenlik kavramının boyutlarına değinmek amaçlanmaktadır. Siber güvenliğin; devletleri, insanları ve ulusal- uluslararası tüzel yapıları nasıl tehdit ettiğine ve bu tehditlerin hangi metotlar ile hayata geçirildiğine, bu metotların kullanılması sonucunda meydana çıkan kavramlara değinmek hedeflenmektedir. Bu doğrultuda siber alanın güvenlik bağlamında anlaşılmasına yönelik bir giriş yapılmasının akabinde siber güvenlik kavramının; siber saldırılar, siber suçlar, siber hukuk, siber savaş ve siber istihbarat boyutlarına değinmek amaçlanmaktadır.

1. KAVRAMSAL VE TARİHSEL ÇERÇEVE 1.1. Siber Uzay ve Hayata Etkileri

Siber kelime itibari ile bilgisayar ve bilgisayar ağlarını içeren bir kavram olarak tanımlanmaktadır. Siber alan ise bilgisayarlar arasında iletişim kurmak amacıyla kullanılan yazılım ve donanımların kullandığı soyut alanı ifade etmektedir (Aslay, 2017, s. 25). Aynı zamanda siber alan; kara, deniz, denizaltı ve ötesi, hava ve uzay ile birlikte faaliyet gösterilen tüm sanal ortamları da içerisine dahil etmektedir (Yener, 2013, s. 10).

Siber alan kavramı, yapısı itibari ile soyut bir kavramdır. Siber uzay ise tüm coğrafyalara yayılmış, ek olarak içerisine uzayı da dahil eden bilişim sistemleri ve bu bilişim sistemlerini birbirine bağlayan bağımsız ağlar olarak tanımlanan bir çeşit sayısal ortam veyahut bu sayısal ortamların tamamına verilen isimden oluşmaktadır (T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2013). Bilişim sistemleri ve siber ortam olarak kastedilen şey ise; iletişim ve bilgi sistemlerinin aracılığı ile sağlanan her çeşit hizmet ve verinin tamamı ile bunları birbirine bağlayan yani tüm dünya ve uzaya bağlayan ortam olarak tanımlanabilmektedir (T.C.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2013).

Siber uzayın, ikinci dünya savaşından sonra askeri teknolojiler ve devletlerin tekelinde bir kullanımın ötesinde gündelik hayata da dahil olmasının sonucu olarak etkileri giderek artmaktadır. Özellikle bu artış son 30-40 yıl içerisinde gelişmiştir. Siber uzay kavramı, müdahale etmek ve denetleyebilmek açısından çok fazla karmaşık olmasına rağmen, siber uzaya dahil olmak açısından bir o kadar da özgür olan doğası sayesinde siyasal ve sosyal yaşama katılımı önemli derecede artırmaktadır. Siber uzay artık siyaset, ekonomi, kültürel ve sosyal alanları tamamıyla etkileyen bir olgu olarak insan hayatında yerini almaktadır. Bu bağlamda katılımın en önemli faktörünü ise bilgi paylaşımı ve haberleşmenin kolaylaşması oluşturmaktadır. (Mehmetcik, 2018.) Siber uzayın giderek yaygınlaşması ile birlikte son yıllarda içerisinde bulunulan çağın bir bilgi çağı olduğu ve artık bilgiye ulaşımın ve bilgiyi üretim sürecinin kolaylaştığı birçok kesim tarafından kabul edilmektedir. Fakat bu bilgi çağının yaygınlaşması, insan yaşamında olumlu ve olumsuz olarak bazı psikolojik etkileri de

(3)

116

beraberinde getirmektedir. Aslında bu etkilerin psikolojik olarak değerlendirilmesi sosyal hayata yansımalarının tespiti açısından önem arz etmektedir. Bundan ötürü siber uzayın insan psikolojisine ve insanın sosyal hayat algısında yol açtığı değişimlere değinmekte fayda görülmektedir.

Siber psikoloji; insanların ve toplumların, birbiri arasındaki etkileşiminin psikolojik boyutları ile ilgilenmektedir. Siber uzayda yaşanan gelişmelerin ve değişimlerin günlük hayata yansıması ile birlikte yeni bir kendine özgünlük ve tanımdan bahsetmektedir. Burada bu psikolojik süreçlerin oluşmasındaki en önemli faktör internettir. Telefonlardan, banka işlemlerine kadar birçok internet öncesi yöntemlerle gerçekleştirilen işlemler artık internet sayesinde siber uzayı kullanarak gerçekleştirilmektedir. (Derin, 2019, s. 31-35) 1.2. Tarihsel Çerçeve

Siber uzay denildiğinde akla ilk olarak internet gelmektedir. Bunun sebebi ise insan hayatının bir parçası olan internetin, siber uzay ile birlikte var olmasıdır. İnternet öncesindeki telgraf ve telefon gibi haberleşme teknolojileri ise kablolu yollar ile sağlandığından ötürü sanılanın aksine siber uzayın kapsamına dahil olmamaktadır. Bu durum ancak kablosuz iletişim yöntemleri ile verilerin sinyaller aracılığıyla dağıtılmasının, insan hayatında yaygınlaşması sonrasında gerçekleşmiştir. Bu bağlamda internet teknolojileri siber uzayı anlamak için göz ardı edilmemesi gereken bir unsur olarak görülmektedir.

İnternet, bilgisayarların birbirleri ile bilgi paylaşmasını sağlayan ademi merkeziyetçi ya da çok merkezli milyonlarca çok ağın birleşmesinden oluşmaktadır. Yani interneti mümkün kılan şey bilgisayarlardır. İnternet ilk olarak Soğuk Savaş’ın etkisiyle beraber 1969 yılında Arpanet ile geliştirilmiştir. Burada Arpanet’in kullanımı askeri amaçlı olarak internet teknolojisinin icat edilmesine dayanmaktadır. Yaygın olarak ise ancak

“www” ’nun geliştirilmesiyle beraber 1991 yılında kullanılmaya başlanmıştır.

İnternet, hemen hemen tüm insanlığın bildiği ve kabul ettiği üzere; bilim, ticaret, eğlence ya da sosyalleşmek amacıyla değil Soğuk Savaş döneminde ABD-SSCB arasında yaşanan ideolojik rekabetten dolayı icat edilmiştir. Sputnik-1’in uzaya gönderilmesi sonrasında ise ABD ve SSCB arasındaki yarış daha da ilerlemiş ve bunun sonucu olarak ABD 1958 yılında Explorer-1’i yörüngeye göndermiştir. Değinilmesi elzem olan bir diğer nokta ise tüm bu uydu gönderim işlemlerinin gerçekleşmesinde güvenlik faktörünün ön plana çıkmasıdır.

Arpanet’in tüm amacı, kuruluş itibari ile farklı yerlerdeki Pentagon bilgisayarları arasında bir bağlantı kurmak ve bilgi akışını hızlandırmaktır. Burada karşılaşılan husus ise; bu girişimin aslında farklı yerlerde bulunan bilgisayarlardan herhangi birinin fiziksel saldırıya uğrama ihtimali sonrası çökme eğiliminde olan sistemin, çökmeden çalışır vaziyette bulunmasıdır yani siber güvenliktir . 1962- 1968 yılları arasındaki çalışmaları yapılan ve verilerin küçük paketlere bölünerek ağlar üzerinden farklı bilgisayarlara ulaşmasını sağlayan sistem olan “network” 1969 yılında tamamlanmış ve internetin ilk adımı hayata geçirilmiştir. (Çakır, 2005, s. 75) Arpanet’e ilk devletlerarası bağlantı, 1970’li yılların başında İngiltere’de bulunan University College of London ve Norveç’te bulunan Royal Radar Establishment ismindeki kuruluşlar aracılığı ile gerçekleştirilmiştir.

Gerçekleştirilen ilk uluslararası bağlantının akabinde ise yapılan yatırımların maliyetini karşılamak amacıyla Telenet kurulmuştur. Telenet’in ticari faaliyetler yürüterek bu alandaki yatırımların fonlanmasına katkıda bulunmak amacıyla kurulduğu bilinmektedir. İlk e-mail de yine bu yıllarda kullanılmıştır. Yirminci asrın son çeyreğine gelindiğinde ise ilk e-mailin kullanılmasından henüz on yıl dahi geçmemesine rağmen e-mail artık bilim çevrelerince de aktif olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ise günlük atılan e-posta sayısı 250 milyar civarındadır ve yaygın internet kullanıcısı sayısının ise beş milyara yakın olduğu düşünülmektedir. E- postanın yaygınlaşmasından sonraki önemli bir adım olan File Transfer Protocol ile birlikte ise bilgisayarlar arası dosya transferine ilk adım atılmış bulunmaktadır. Tabii bu dosya transferi günümüzde olduğu kadar hızlı değil, gayet uzun süren ve yavaş bir iş olarak bilinmektedir (Akyeşilmen, 2018).

Yirminci asrın son çeyreğine gelindiğinde ise Arpanet’in artık yerini uluslararası ağ ya da ağlar olan internete bırakmaya başladığı bilinmektedir. Artık farklı ağlar (networks) birbirleri ile iletişim kurarak mesaj ve dosyalanmış bilgi aktarımını yapabilmektedir. Bu aktarımlar ise TCP/IP vb. protokoller ile gerçekleştirilmektedir. Bunu izleyen süreç içerisinde DNS ’ler, numaralar yerine daha akılda kalıcı olan isimler üzerinden inşa edilmeye başlanmıştır. 1990’lara yaklaşırken ise artık internetin ticari amaçlar için kullanılması hedefi hayata geçmiş ve önemli ölçüde yaygınlaşmıştır ve yine bu yıllarda ilk arama motoru olan

“Archie” meydana çıkmıştır. Archie’nin geliştirilmesi ve internetin bu kadar hızlı büyümesi, siber alanın kontrol edilemez bir anarşik yapıya sahip olmasına ve güvenlik problemlerini de beraberinde getirmesine sebebiyet vermektedir. Bu bağlamda ilk bilgisayar virüsü 1982 yılında üretilmiş ve 1988 yılında ise “Morris” ismindeki virüsler internete bağlanan bilgisayarların üçte biri gibi önemli bir kısmına zarar vermiş ve bunun üzerine

(4)

117

günümüzde küresel güvenlik kavramının çok önemli bir kolu olan siber güvenlik kavramı meydana çıkmış bulunmaktadır (Akyeşilmen, 2018).

1.3. Günümüzdeki Siber Uzaya İlk Geçiş

İlk arama motorunun oluşturulmasıyla beraber internetin tüm dünyaya yayılmaya başladığı bilinmektedir. Bu ilk arama motoru olarak bilenen şey ise günümüzde insanlığın yaygın olarak kullandığı; Google, Bing, Yandex gibi arama motorlarının çok daha düşük kapasiteli ve ilkel hali olarak düşünülmektedir. Tabii olarak bu ilk arama motorunun meydana çıkması ile birlikte artık devletlerin amaçlarına hizmet etmeyen ya da devlet kontrolünde olmayan, sivil insanlara ait bilgisayarlar da birbirleri ile internet üzerinden bağlantı kurmaya başlamıştır. Burada sivil dünyadan kasıt ise toplumun tüm kesimlerinden ziyade daha çok ticaret amaçlı kullanılan “non-state” olarak bilinen devlet dışı aktörler ve bu aktörlerin müşterileri olan sıradan insanlardan oluşmaktadır. Bu bağlamda 1975-80’li yıllarda internet genel itibari ile ulus aşırı şirketlerin ticari amaçları doğrultusunda kullanılmaktadır. Bunun bir sonucu olarak ise kontrol edilemeyen bir sanal dünya ile insanlar tanışmaya başlamıştır, fakat bu tanışıklık günümüzdeki gibi toplumun tüm kesimlerine yayılmış bir kullanım kapasitesinden ziyade sınırlı bir kullanım kapasitesine sahiptir, yani henüz insanlığın tüm kesimlerine yayılmadığı bilinmektedir. Ve kaçınılmaz olarak dünyada ulus/devlet üstü yapıların birbiri ile arasında olan anarşi düzeni, ülkeler arası bağlantı kuran sanal dünya için de geçerli olmuştur. Bu anarşinin neticesi olarak ise insanlık sanal güvenlik tehditleri ile tanışmaktadır.

Bu tehditlerin ilk aşaması 1982 yılında oluşturulan “Elk Cloner” isimli bilgisayar virüsü ile insanların tanışmış olmasıdır. Bu virüsten sonra ise asıl ve tehditlerin en önemlisini oluşturan 1988 yılında “Moris Kurtçuğu”

isimli virüs meydana çıkarılmış ve bu virüs internet kullanan bilgisayarların %30’undan fazlasına zarar vermiştir. Bu o dönemler için çok önemli bir rakamı ifade etmektedir (Polat, 2020, s. 137-138).

1990’lı yıllara gelindiğinde ise İngiliz kökenli bilişim uzmanı olarak tanımlanabilecek bir isim olan Tim Benners Lee bugün “www” olarak internetin yazılı alan kodu olarak bilinen internet hizmetini geliştirmiştir. Buna müteakip olarak ise “www” yu tanıtan ilk web adresini ya da sitesini kurmuştur. “www” çok fazla belge ve bilgiye internet ara yüzünden ulaşılmasını sağlayan bir internet hizmeti olarak kabul edilmektedir. “www” ve sonuna nokta koyarak kullanılan ara yüz, internetin gelişiminde çok önemli bir role sahiptir fakat internet ile aynı şeyi ifade etmemektedir, her ne kadar kuvvetli ilişkisi olsa da farklı şeyleri ifade etmektedir. 2000’li yıllara gelindiğinde ise artık “www” yu askeri yapılar, bağımsız devlet kurumları, üniversiteler, STK’lar, ulus üstü yapılar ve uluslararası yapılar kullanmaya başlamış daha sonrasında ise insanların da kendi adına tıpkı bu tüzel yapılar gibi web sitelerini kurarak interneti kullandıkları bilinmektedir (Akyeşilmen, 2018).

2000’li yıllar ile birlikte internet aynı epistemoloji doğrultusunda ve aynı metodolojik yöntemler kullanılarak daha da geliştirilmiş ve bugün ki kullanım halini almıştır. Her geçen gün de teknoloji; seviyesi ve kapasite olarak ilerlemektedir.

2. SİBER GÜVENLİĞİN BOYUTLARI 2.1. Siber Güvenliği Anlamaya Çalışmak

Siber güvenlik kavramının ne olduğuna değinmeden önce siber uzayın anarşik doğasının siber güvenlik kavramını oluşturduğunu beyan etmekte fayda olduğu düşünülmektedir. Siber uzay kavramı, çalışmanın önceki bölümlerinde de değinildiği üzere bir Soğuk Savaş ürünü olarak görülmektedir. Siber uzaya yönelik girişimlerin temelinde ise askeri güvenlik ve askeri güç mücadelesi bulunmaktadır. Arpanet ile birlikte internetin ilk halinin ortaya çıkarılmasındaki amaç ise bu askeri güvenlik ve askeri güç alanındaki rekabeti verisel anlamda daha güvenli ve ulaşılamaz hale getirmekle beraber aynı zamanda da bilgi akışının hızlanmasını sağlamaktır. Yani bugün tüm dünyada yaygın olarak kullanılan internetin temelinde 1960’lı yıllarda başlayan doğu-batı blokları arasındaki mücadele yatmaktadır (TASAM, 2018).

Asıl siber güvenlik sorununu meydana getiren durum ise güvenlik gerekçesiyle verilerin tek ağdan ve tek merkezden yönetilmemesidir. Yani güvenlik sebebiyle tek merkez yerine çok merkezden yönlendirilen bir yapının benimsenmesi siber uzayda yeni bir güvenlik açığını meydana çıkarmaktadır (TASAM, 2018).

Bu güvenlik açığıyla ise ilk kez 1982 yılında ilk amatör bilgisayar virüsü ve 1988 yılında ilk ve en yıpratıcı bilgisayar virüslerinin meydana çıkarılmasıyla karşılaşılmaktadır. Bu doğrultuda ifade edilen dönemler içerisinde internet çok yaygın olarak kullanılmadığından ve soğuk savaşın diğer alanlarındaki mücadelelerden ötürü siber güvenlik kavramı üzerinde pek fazla durulmadığı düşünülmektedir.

(5)

118

Siber güvenlik kavramının ise ilk olarak 1990’lı yıllarda ağa bağlı bilgisayarların güvenlik problemlerini ifade etmek amacıyla bilgisayar mühendisleri tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Burada temel olarak güvenlik problemini meydana getiren unsur ise ağa bağlı bilgisayarlardaki bilgilere erişimin mümkün hale gelmesidir.

Bu bağlamda siber alanın güvenli olabilmesi için ağ güvenliğinin sağlanması ve bunun akabinde bilgi güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Temel olarak kabul edilen ön koşul ise bilgisayarda mevcut olan bilgilere sadece izin verilen kimselerin erişebilmesi ile gizliliğin sağlanmış olmasıdır (Aslay, 2017, s. 25).

2.2. Siber Güvenlik ve Siber Saldırılar

Siber güvenlik alanında çeşitli tehdit unsurları bulunmaktadır. Burada karşılaşılan asıl soru ise tehdidin neye karşı olduğudur. Bu tehdidin çeşitli birimlere yönelik olduğunu ifade etmek amacıyla; devlete, bireye, siyasi veya apolitik toplumsal tüzel yapılara mı diye bir soru cevaplanmak gerekir ise, cevap tamamına karşı oluşan tehditleri içerecektir. Burada asıl unsur tehdidin oluşum şeklidir. İster devlete karşı, ister bireye, isterse siyasi ya da apolitik bir toplumsal tüzel yapıya karşı olsun, tehdidin gerçekleşmesi hep aynı yöntemler ile olmaktadır.

Tam olarak burada ise hackerlik kavramı ile karşılaşılmaktadır.

Hacker kelimesinin anlam itibari ile günümüze gelene dek pek çok anlam değişikliğine uğradığı bilinmektedir.

Ancak internet teknolojisinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte ve “hack ” leme olaylarının artması ile birlikte günümüzdeki anlamına kavuştuğu gözlemlenmektedir. Siber saldırıları yapanların yanı sıra bu saldırılara karşı mücadele edenlere de “hacker” denmektedir. Siber saldırılar ise amaç olarak çok çeşitli sebeplerden ötürü yapılabilir; eğlence amaçlı, inşa edilmiş sistemin güvenliğini test etmek amaçlı, istihbarat bilgileri elde etmek amaçlı, para çalmak ve haksız kazanç elde etmek amaçlı, siyasal propaganda ve protesto amacıyla vb. gibi amaçlar doğrultusunda yapılabilmektedir (Eriş, 2011, s. 23-27).

Kırıcıları birbirinden ayırmak için bazı kavramlar kullanılmaktadır. Bunlar; siyah şapkalı, beyaz şapkalı, gri şapkalı hackerler olarak gruplandırılmaktadır. Beyaz şapkalı hackerler, kırma işlemini bir nevi amme hizmeti olarak, saldırıları engellemek amacıyla yapmaktadırlar. Siyah şapkalı hackerler, tam anlamı ile bugün insanlarda karşılığını bulan hacker sözüne uymaktadırlar. Yani etik kurallar dışında ve kötü amaçlar doğrultusunda kırma işlemini gerçekleştirmektedirler. Gri şapkalı hackerler ise siyah ve beyaz şapkalıların arasında denebilecek bir grubu oluşturmaktadırlar. Bunların belirli bir etik kuralları olmamasına rağmen genellikle pragmatist amaçlar doğrultusunda kırma işlemi yapmak yerine daha çok eğlence, sistem açıklarını sistem sahibine bildirme vb. sebeplerden ötürü kırma işlemini gerçekleştirmektedirler (Kara, 2013, s. 9-14).

Son olarak değinmekte fayda olacağı düşünülen bir diğer husus ise siber uzayın güvenlik tehditlerinin fiziki olanlarıdır ki bunlar doğal afetler sonucunda siber uzayın fiziki alt yapısına zarar verebilecek tehlikeleri oluşturmaktadır.

Siber saldırılar çalışmanın önceki bölümlerinde değinilen virüslerin yanı sıra, kurtçuklar, fidye yazılımları, ddos vb. zararlı saldırıları oluştururken reklam, truva atı vb. gibi zararsız olanlarının da mevcut olduğu bilinmektedir. Virüsler kolayca yayılabilmektedir ve bilgisayarlarda işlem takibi yapmak, şifre ele geçirmek ve sistemi çökertmek gibi faaliyetleri gerçekleştirebilmektedir. Kurtçuklar, virüslere benzer faaliyetleri gerçekleştirebilirken virüsler gibi kolay yayılma ve çoğalma eğiliminde değillerdir. Truva atı olarak adlandırılanlar ise üçüncü şahısların bilgisayara erişimini sağlamaktadırlar. Truva atları virüs ve kurtçuklardan ziyade kendi kendilerine yayılma eğilimi göstermemektedirler. Truva atı denmesinin sebebi ise bir e-mail, reklam ya da benzeri bir şeye gizlenerek bilgisayara sızması ve kendini belli etmemesidir (Ayçiçeği, 2012, s. 11-13).

Bir diğer ve tehlikesi diğer saldırı türlerine nazaran çok daha büyük olan saldırı türü ise “ddos” saldırısıdır.

Bu saldırının asıl amacı bant genişliğinin üzerindeki bir veriyi hedef servera göndererek sistemi çökertmektir.

Uluslararası siber saldırıların en çok kullanılan yöntemi olduğu bilinmektedir. 2007 yılında Rusya, Estonya’ya bu yöntem ile bir siber saldırı yapmıştır. Bu saldırı neticesinde üç hafta boyunca devlet daireleri ve bankaların hizmet veremez duruma geldiği bilinmektedir. (Akyeşilmen, 2018).

2.3. Siber Hukuk ve Güvenlik

Siber hukuk, isminden de anlaşılacağı üzere siber uzayın güvenliği, düzeni, yönetimi gibi konularla ilgilenen ve son yıllarda daha sık karşılaşılan bir alt hukuk dalı olarak tanımlanmaktadır. Akıllı telefonlar ve hiç olmadığı kadar hızlı ilerleyen internet teknolojileri böyle bir hukuk dalının meydana çıkmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu hukuk dalı hem ulusal yani iç hukuk hem de uluslararası hukuk boyutuyla insanlığı ilgilendirmektedir fakat uluslararası hukuka yönelik eğilimlerinin daha fazla olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır. (Güntay, 2019, s. 95).

(6)

119

Savaşı önlemek amacıyla hazırlanmış olan uluslararası hukuk kuralları siber teknolojinin gelişmesinden önce hazırlanmıştır. Bu nedenle hazırlanmış olan kuralların siber alana uyarlanması bir zorluk ile karşılaşılmasına sebebiyet vermektedir (Yayla, 2014, s. 183).

Siber hukuku uluslararası alanda bir zorunluluk olarak ortaya çıkaran sebep ise siber uzayın kötüye kullanılması ve siber uzayın tıpkı uluslararası ilişkilerde olduğu gibi anarşik bir yapıya sahip olmasıdır.

Uluslararası hukuk açısından siber ağları uluslararası alanda güvenli hale getirmek bir ütopya olarak kabul edilse de en azından riskleri azaltmak için devletlerin bir araya gelerek küresel bir iş birliğine gitmeleri zorunluluk meydana getirmektedir . Fakat durum iç hukuk açısından uluslararası siber suçlara nazaran daha hiyerarşiktir. Yani devletler sınırları içerisindeki siber suçlar ile belirli oranlarda mücadele edebilmektedirler (Güntay, 2019, s. 97-98).

Bireyler ya da tüzel yapılara ait verilerin hukuksuz olarak ele geçirilmesi gibi siber suçlar bireyleri, devletleri ve diğer tüzel kişileri etkilemektedir. Fakat bu hukuksuzluklarla mücadele etmek siber uzayın soyut bir yapıya sahip olması sebebiyle geleneksel hukuk kuralları ile pek de mümkün olamamaktadır. Bunun neticesi olarak siber suçlar isimli bu yeni suç grubuna yönelik hukuki düzenleme girişimleri yapılmıştır (Akyeşilmen, 2018).

Uluslararası arenada ise siber uzayı güvenli hale getirmek adına atılan ilk adım olarak ilk uluslararası antlaşma Avrupa Konseyi tarafından 2001 yılında hazırlanan ve tarafların onayını alan “Siber Suç Sözleşmesi”

dir. Sonrasında ise 2008 yılında NATO’da bu yönde bir karar çıkarmıştır, ek olarak 2016 Varşova zirvesinde siber uzayın bir savaş alanı olarak tanınması NATO tarafından kabul edilmiştir. Ayrıca BM tarafından da 1980’li yıllardan itibaren siber uzayı güvenli hale getirmeye yönelik çalışmalar devam etmektedir (Çelik, 2018, s. 116-117).

Bütün girişimlere rağmen devletlerarası alanda ve küresel çapta siber uzay güvenli hale tam olarak getirilememiştir. Ve bu durum zaman ilerledikçe teknolojinin daha da yaygınlaşması ve gelişmesiyle beraber daha yoğun olarak insanlığın gündemini işgal edecek gibi görünmektedir.

2.4. Siber Savaş: Savaşın Beşinci Boyutu

Siber alandan önce savaş; kara, deniz, hava ve uzayın dahil olduğu alanlarda gerçekleşmektedir. Beşinci boyut olarak siber savaşında dahil olması ile birlikte ise siber uzay; sadece bilgi paylaşımı yapılan bir alandan daha fazlası olmaya başlamıştır. Özellikle hibrit savaş olarak tanımlanan savaşlarda siber savaş vazgeçilmez bir boyut olarak görülmektedir. Ayrıca siber alan; geleneksel savaşa paralel olarak yürütülen operasyonların yapıldığı bir alan olmasının yanı sıra tamamen diğer alanlardan bağımsız olarak meydana gelen savaşların da gerçekleştiği bir alan olarak bilinmektedir (Keleştemur, 2018, s.77).

Siber savaş; bir devletin başka bir devletin siber uzaydaki varlıklarına zarar vermek amacıyla veya bu varlıklardan kendi lehine yararlanabilmek amacıyla gerçekleştirdiği saldırıların tümüdür (Keleştemur, 2018, s.77). Örnek olarak güney Osetya savaşında Rusya’nın, Gürcistan’a yönelik yaptığı siber saldırıların tümü bir siber savaş örneği olarak tanımlanmaktadır. Devamında ise savaşın, hibrit savaş boyutuna geçtiği bilinmektedir.

Daha önce de belirtildiği üzere siber savaş bir devletin başka bir devlete yönelik saldırılarını siber alanı kullanarak gerçekleştirmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda yaşanmış siber savaş örneklerine değinmek çalışmanın anlaşılır olması bakımından önem arz etmektedir.

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte, Soğuk Savaş içerisinde, devletler tarafından benimsenen yeni bir güvenlik algısı meydana çıkmış bulunmaktadır. Ken Booth, bu durumu “devletlerin kafasında bulunan demir perde” olarak tanımlamaktadır. Fakat Berlin duvarının yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte uluslararası alandaki iki kutuplu sistem sona ermiş olmaktadır. Bu durum ise uluslararası alanda devletlerin güvenlik algılarının dönüşmesine zemin hazırlamıştır (Bıçakcı, 2012, s. 206). Soğuk Savaş boyunca siber alanda dünyayı ve dünyadaki güvenlik anlayışını değiştirebilecek önemli gelişmeler yaşanmıştır. Yaşanan bu gelişmelerin, Soğuk Savaş sonrasında güvenlik anlayışının da dönüşmesiyle birlikte devletlere yeni bir güç maksimizasyonu mekanizması oluşturduğu düşünülmektedir. Bu mekanizma siber uzay olarak tanımlanmaktadır. Siber uzay sayesinde uluslararası alanda çıkarlarını maksimize etmek isteyen devletler siber saldırlar ile bu maksimizasyonu gerçekleştirmektedirler.

Bu bağlamda dünyadaki en büyük siber saldırılar, Sputnik-1’i uzaya fırlatan SSCB’nin devamı olarak tanımlanan Rusya Federasyonu tarafından gerçekleştirilmiştir. Rusya Federasyonu siber alanda saldırı gerçekleştirmek ve siber güvenliği sağlamak amacıyla 21. yüzyıl itibariyle siber uzaya yönelik önemli ölçüde

(7)

120

yatırım yapmıştır. Siber alana yönelik izlediği stratejileri doğrultusunda yaptığı yatırımlar sayesinde siber alanda önemli bir kuvvet haline gelmiştir. Sahip olduğu bu siber gücü ise uluslararası alanda bir dış politika unsuru olarak; baskılama ve caydırıcılık amacıyla kullanmıştır. Bu doğrultuda ise 2007 yılında Estonya ve 2008 yılında Gürcistan’a yönelik gerçekleştirdiği siber saldırıların siber savaşa dair en açıklayıcı örneği vereceği düşünülmektedir (Darıcılı, 2016, s. 3-4).

2007 yılında Rusya Federasyonu tarafından Estonya’ya yönelik yapılan saldırının temelinde, Tallin Meydan’ındaki Sovyetler Birliği döneminden kalan Bronz Asker anıtının Estonya Parlamentosu tarafından kaldırılma kararı bulunmaktadır. Bu kararın alınma süreci esnasında karar Estonya Parlamentosu’nda görüşülürken Rusya Federasyonu tarafından siber saldırı uygulama kararı alındığı düşünülmektedir. Rusya Federasyonu’nun böyle bir karar almasındaki temel etken ise Estonya’nın 2000’li yıllar ile birlikte siber alana yönelik çok ciddi yatırımlar yapması ve aynı dönemde Avrupa’nın “en gelişmiş e-devleti” olarak tanımlanmasıdır. Saldırının gerçekleştiği dönemde Estonya halkının yaklaşık %60 gibi ciddi bir oranı günlük ihtiyaçlarını internet üzerinden sağlamakta ve ülkedeki bankacılık işlemlerinin %97 gibi uçarı bir oranı ise internet bankacılığı aracılığı ile gerçekleşmektedir. Estonya’nın, halkının ihtiyaçlarını karşılamak ve sosyal devlet anlayışının gereği olarak alt yapı hizmetleri ve farklı birçok sektörel hizmeti siber uzay teknolojileri ile senkronize bir şekilde sağladığı bilinmektedir. Ayrıca dünyada elektronik oy kullanma faaliyetlerini vatandaşlarına sunan ilk devlet olduğunun beyan edilmesi de Estonya’nın siber alanda ne kadar faal olduğunun açıklanması açısından yeterli olacağı düşünülmektedir. Bu doğrultuda Estonya’ya yönelik Rusya Federasyonu tarafından geniş çaplı bir kapasite ile organize bir şekilde “DDos” olarak tanımlanan bant genişliğini ve dolayısıyla internetin dahil olduğu bütün sistemleri çökerten bir saldırı meydana geldiği düşünülmektedir. Estonya ise bu durumu engellemek amacıyla ulusal internet ağlarını yurt dışına kapatarak önlem almaya çalışmıştır. Ancak ağlara yapılan saldırılar neticesinde çöken sistemlerin ancak bir ay boyunca süren saldırıların sona ermesi ile birlikte eski haline gelebildiği bilinmektedir (Darıcılı, 2016 s. 5-7).

Estonya saldırısı, siber alanda yaşanan değişimlerin dünyadaki değişen güvenlik algısı ile siber güvenlik ihtiyacının ilk kez somut bir şekilde gözler önüne serildiği tarihi bir olay olarak güvenlik çalışmaları literatüründe yerini almaktadır. Güvenlik çalışmalarının siber güvenlik özelinde konuya dahil olduğu bütün durumlarda Estonya’ya yönelik yapılan siber saldırılara atıf yapılmaktadır. Bu bağlamda Estonya saldırısı siber güvenliğin sağlanması için yapılan tüm çalışmalarda önemli bir yer elde etmektedir. Estonya saldırısı, siber savaşlar bağlamında en büyük saldırı olarak tanımlanmaktadır. Fakat saldırının Rusya tarafından gerçekleştirildiğine dair günümüzde dahi net bir delil bulunamamaktadır. Estonya, saldırılar başladığı andan itibaren Rusya Federasyonu’nu suçlamış olsa da Rusya Federasyonu tarafından herhangi bir üstlenme söz konusu olmamıştır. Bu durum ise siber uzayın anonim yapısından kaynaklanmaktadır (Yener, 2015).

Bir diğer önemli siber savaşa ise, Rusya Federasyonu tarafından Gürcistan’a yönelik 2008 yılında yapılan siber saldırılar örnek verilebilir. Savaşın sebebi ise Sovyetler Birliği döneminde özerk bölge olarak Gürcistan’a bağlı olan Güney Osetya’nın, iç dinamiklerinin hükümeti yönlendirmesi sonucu Gürcistan tarafından işgal edilmesidir. Bu işgale Rusya’nın müdahale etmesinin temel sebebi ise Gürcistan’ın batı yanlısı politikalar izlemesi ve bölgede önemli miktarda yer altı kaynaklarının bulunmasıdır (Oğurlu, 2010, 105-107).

Gürcistan örneğinde siber savaşın bir başka boyutu meydana çıkmaktadır. Gürcistan ve Rusya arasından devam eden savaşta Gürcistan’a yönelik farklı sektörleri hedef almış olan siber saldırılar Estonya örneğinde olduğu gibi ekonomik ve sosyal açıdan Gürcistan’a ciddi zararlar vermiştir. Fakat asıl dikkat çeken husus ise siber saldırıların konvansiyonel savaşı desteklemek amacıyla gerçekleştirilmiş olmasıdır (Yenal ve Akdemir, 2020, s. 437). Bu durum ise savaşı, hibrit savaş boyutuna taşımaktadır. Bu saldırıları önemli yapan özel durum ise; Güney Osetya savaşında Rusya tarafından yapıldığı iddia edilen siber saldırıların Rus ordusuna destek vermek amacıyla yapılması ve savaşı hibrit savaş boyuta dönüştürecek nitelikte olmasından kaynaklanmaktadır (Gürkaynak ve İren, 2011 s. 266).

2.5. Siber İstihbarat

Siber istihbarata değinmeden önce istihbarat kelimesinin anlamını ifade etmek konunun anlaşılır olabilmesi bakımından önem arz etmektedir.

Çeşitli kaynaklarda, istihbarat; haber alma, bilgi edinme, akıl, anlayarak kavrama, fikir üretme, toplanan haberler, bilgi toplama gibi anlamlara gelmektedir. Fakat günümüzde kullanılan anlamına değinmek gerekir ise istihbarat; planlama, deliller toplama, araştırma, çeşitli akıl ve tecrübe yolları ile toplanan bilgileri değerlendirerek analiz yapma faaliyetlerinin tümünü ifade etmektedir (T.C. Milli İstihbarat Teşkilatı).

(8)

121

Siber istihbarat ise istihbarat faaliyetlerinin siber yöntemler ile gerçekleştirilmesi ile meydana gelen bir kavramdır. Siber istihbarat; bir ülkenin siber alan içerisinde bulunan cihazları, enerji üretim teknolojileri, kablolu ağları, internet sunucuları, yazılımları ve donanımları kullanılarak uzman kimseler tarafından devlet adına nicelik ve nitelik içeren bütün bilgi ve belgelerin toplanma faaliyetlerinden oluşmaktadır (Keleştemur, 2018, s. 27).

Bir devlet tarafından bir başka devlete yönelik siber istihbarat faaliyeti gerçekleştirmenin temel kuralı ise siber istihbarata yönelik bir ön istihbarat faaliyetinde bulunmaktadır. Yani hedef birimin siber alana yönelik somut ve soyut aygıtlarının tamamını içeren envanter bilgisine ulaşmak gerekmektedir. Ayrıca siber istihbarat faaliyetleri bilgi edinme amacıyla olabileceği gibi zarar verme ya da ele geçirme amacıyla da gerçekleştirilebilmektedir (Keleştemur, 2018, s. 27). Bütün bu faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için ise varlığı bilinen , fakat içeriğine dair bilgi edinmenin zor olduğu istihbarat yazılımlarına ihtiyaç vardır (Keleştemur, 2018, s. 76).

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

İkinci Dünya Savaşı sonrasında siber alanda yaşanan gelişmelerin, devletlerin güvenlik algılarını önemli ölçüde değiştirdiği görülmektedir. Fakat Soğuk Savaş içerisinde siber alanda yaşanan gelişmelerin insan hayatının standardını doğrudan geliştirmekten ziyade daha çok askeri teknolojilerin ilerlemesine katkı yapmak amacı meydana getirildiği görülmektedir. Soğuk savaşın bitmesi ve iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesi ile birlikte ise siber alan, bireylerinde doğrudan içerisine dahil olduğu bir alan olarak görülmektedir.

Bireylerin siber alana dahil olması ve siber alanda yürütülen faaliyetlerin kaynağının tespit edilmesinin zor olması ise devletlerin herhangi bir yaptırım ve uluslararası baskıdan uzak bir şekilde siber alanı kullanarak dış politika çıkarlarını maksimize etmelerine olanak sağlamıştır. Burada devletlerin siber alanı bazı durumlarda dış politika çıktılarını gerçekleştirmek uğruna kullanmalarının sebebi ise siber alanın anonim ve anarşik bir yapıya sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Estonya ve Gürcistan örneğinde de gözlemlendiği üzere, örneğin Estonya’ya yönelik “DDos” saldırılarının yurt dışı kaynaklı olduğu ve bant genişliğine müdahale ederek sistemi çökertmeye yönelik yapılan girişimlerin Rusya sınırları içerisinde “IP” konumuna sahip olduğu tespit edilmiştir. Fakat bu saldırıların kaynağının siber alanın anonim olmasından ötürü Rusya Federasyonu’nun bizzat devlet kontrolündeki “IP” adreslerinden mi yoksa Rusya Federasyonu içerisinde bireylere hizmet vermek amacıyla sahiplendirilmiş “IP” adreslerinden mi gerçekleştirildiği tespit edilememiştir.

Estonya her ne kadar bu yönde Rusya Federasyonu’nu suçlamış olsa da hatta dünya kamuoyu nezdinde özellikle eski batı bloğu olarak tanımlanan ülkeleri de bu iddiaları doğrultusunda yanına çekmiş olsa da ortada net bir kanıtın olmaması sebebiyle Rusya Federasyonu bu saldırıları kabul etmemiştir. Bu durumda ise siber alanın, anonim kimliklere erişim imkanının kolay olması ve faaliyet gösteren kaynağın tespit edilememesinden kaynaklı olarak konvansiyonel savaşlara önemli ölçüde katkı yapabilme ihtimalinin olduğu gözlemlenmektedir.

Bu gözlemler açısından değerlendirildiğinde ise siber alan önemli bir güvenlik açığını da beraberinde getirmektedir.

Siber uzay aslında devletlerin bilgi güvenliğini sağlamak için, özellikle de kritik ve yüksek öneme sahip bilgilerin güvenliğini sağlamak için inşa ettiği bir alan olarak bilinirken, bilgileri güvenliğin yanı sıra daha kolay ve az maliyet ile saklamanın ve bir kaynaktan diğer kaynağa iletmenin kolaylığı hasebiyle güvenlik ihtiyacı dışında başka ihtiyaçlardan kaynaklı olarak da kullanıldığını gözler önüne sermektedir. Siber uzaydaki ilk atılımlar devlet temelli ve güvenlik amacıyla gerçekleştirilmiştir. Fakat bu atılımlar ilerleyen yıllarda metodolojik olarak güvenlik açıklarının da meydana çıkmasına zemin hazırlamıştır. Özellikle siber uzayın yapısından kaynaklı olarak ortaya çıkan güvenlik açıkları siber güvenlik alanının meydana çıkmasına zemin hazırlamış ve bu yönde yapılan çalışmaları olan ihtiyacı zorunla hale getirmiştir. İnternetin devlet harici yapılar ve bireyler tarafından da kullanılması ile birlikte ortaya çıkan güvenlik açıkları daha tespit edilemez ve denetlenemez bir hal almaktadır.

Siber alan, bu bağlamlar doğrultusunda devletlerin kamu faaliyetleri başta olmak üzere tüm faaliyetlerini hızlandırmak ve faaliyetlerin kalitesini artırmak açısından önemli bir yatırım alanını oluşturmaktadır. Fakat bu yatırım alanının herhangi bir devletin çıkarının bir başka devletin çıkarı ile kesişmesi durumunda ciddi bir güvenlik problemine dönüşebildiği gözlemlenmektedir. Bu güvenlik probleminin temelinde ise; devletin kurumlarına ve vatandaşlarına siber saldırılar ile dolaylı yoldan zarar veren kaynağın tespit edilmemesi ve devletin asli görevi olan güvenliği sağlama faaliyetlerinin zarar görmesi bulunmaktadır. Ayrıca siber saldırı yürüten kaynağın tespit edilememesi ve konunun uluslararası arenada kanıtlanamaması ise yaptırım ve tazminat hakkına zemin hazırlamayarak kesin bir ifade ile imaj zedelenmesine yol açamamaktadır. Bütün bu

(9)

122

aşamalar göz önünde bulundurulduğunda ise siber güvenlik ismi verilen ve güvenliği sağlamanın henüz tam olarak gerçekleşemediği yeni bir güvenlik alt alanı ile karşılaşılmaktadır.

Siber uzayda güvenliği sağlamak için üretilen alternatif çözüm yolları ise siber uzayın tıpkı uluslararası ilişkiler gibi anarşik bir yapıya sahip olmasından kaynaklı olarak, yaptırım mekanizması sınırlı bir hukuki çerçeve ile karşılaşılmasına ve özellikle uluslararası siber güvenlik tehditlerinde icra mekanizması yetersizliğinden dolayı güvenliğin tam olarak sağlanamamasına zemin hazırlamaktadır. Bu durumun çözümünün ise siber uzaydaki anonim kimliğe erişim imkanının denetlenebilmesi ile doğru orantılı olduğu düşünülebilmektedir. Belirtilen hususlar doğrultusunda siber uzayın şeffaflaşmasının ise biraz daha teknik bir mesele olarak bu alanda meydana gelecek yeni teknolojik gelişmeler ile yakından alakalı olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Netice itibari ile her ne kadar sosyal olarak birtakım çözümlemeler ve siber güvenliği sağlamaya yönelik fikirler ortaya atılsa da bu fikirlerin geçerliliği teknolojik şartların olgunlaşması ile gerçekleşebilmektedir.

Siber güvenlik çalışmada da bahsedildiği detayları ile güncel ve sürekli büyüyen bir güvenlik alanı olarak uluslararası ilişkiler teorilerinde aktör olarak tanımlanan tüm unsurların karşısına çıkmaktadır. Bu bağlamda ise insan hayatını dolaylı yoldan etkilemekte ve dönüşüme uğratmaktadır. Siber güvenliğin sağlanması güncel olarak halen devam eden bir tartışma olarak gözlemlenmektedir. Bu durumun sağlanmasına yönelik girişimlerin ise tam anlamıyla siber alanı güvenli hale getirebildiği söylenememektedir. Bu bağlam doğrultusunda bakıldığında ise siber alanın güvenliğinin sağlanmasına yönelik girişimlerin uzun yıllar devam edeceği hatta yeni tür tehditlerin dahi meydana çıkabileceği düşünülmektedir.

Kaynakça

Akyeşilmen, N. (2018). Siber Güvenlik ve Siber Politika, Ankara: Orion Kitabevi.

Aslay, F. (2017). Siber Saldırı Yöntemleri ve Türkiye’nin Siber Güvenlik Mevcut Durum Analizi, International Journal of Multidisciplinary Studies and Innovative Technologies, 1 (1), s. 24.28. Erişim adresi:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/375131

Ayçiçeği, A. (2012). Bilgi Teknolojilerinde Gelişim ve Sektördeki Uzmanlık Alanları, Bilişimde Kariyer Dergisi, 2, s. 6-39. Erişim adresi: https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=bilisimdekariyer2.pdf Bıçakcı, S. (2012). Yeni Savaş ve Siber Güvenlik Arasında NATO’nun Yeniden Doğuşu, Uluslararası İlişkiler

Dergisi, 9 (34), s. 205-226. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/540216 Çakır, H. (2005). Bir İletişim Dili Olarak İnternet, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19

(2), s. 71-96). Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/231597

Çelik, S. (2018). Siber Uzay ve Siber Güvenliğe Multidisipliner Bir Yaklaşım, Academic Review of Humanities and Social Sciences, 1 (2), s. 110-119). https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/567921 Darıcılı, A. B. (2016). Rusya Federasyonu Kaynaklı Olduğu İddia Edilen Saldırıların Analizi, Uludağ

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7 (2), s. 1-16. Erişim adresi:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/285159

Derin, G. (2019). Siber Psikoloji ve Temel Alanları, 2. Türk Adli Bilimler Dergisi, s. 31-44. Erişim adresi:

https://www.researchgate.net/profile/Gorkem-

Derin/publication/336221373_SIBER_PSIKOLOJI_VE_TEMEL_ALANLARI/links/5d9501c392851c2f 70e54ad7/SIBER-PSIKOLOJI-VE-TEMEL-ALANLARI.pdf

Eriş, U. (2011). Türkiye’de Kırıcı (Hacker) Kültürü, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2 (2), s. 21-44. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/83912

Güntay, V. (2019). 21. Yüzyıl Paradoksu Olarak Siber Uzay ve Uluslararası Hukuk, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Dergisi, 1 (2), s. 87-109. Erişim adresi:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/916400

Gürkaynak, M. ve İren, A. A. (2011). Reel Dünyada Sanal Açmaz: Siber Alanda Uluslararası İlişkiler,

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 16 (2), s. 263-279. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/194491

(10)

123

Kara, M. (2013). Siber Saldırılar- Siber Savaşlar ve Etkileri, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Keleştemur, S. A. (2018). Siber İstihbaratın Kamu Güvenliği İçin Rolü ve Önemi, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Gedik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Mehmetcik, H. (2018). Küresel Çalışmalar, Uluslararası İlişkilerde Siber Uzay, Siber Güvenlik ve Siber Savaş:

Geçmiş, Günümüz ve Gelecek, Erişim Tarihi 21 Aralık 2020.

https://kureselcalismalar.com/uluslararasi-iliskilerde-siber-uzay-siber-guvenlik-ve-siber-savas-gecmis- gunumuz-ve-gelecek/#article-footnote-1

Oğurlu, E. (2010). Ağustos 2008 Rusya-Gürcistan Savaşı Çerçevesinde Avrupa Birliği’nin Güney Kafkasya Politikası, TİKA Avrasya Etüdleri, 38/2010-2, s. 99-127. Erişim adresi:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/421948

Polat, D. Ş. (2020). NATO’nun Yeni Operasyon Alanı: Siber Uzay, Güvenlik Bilimleri /Dergisi, UGK Özel Sayısı, s.137-158. doi:10.28956/gbd.695973

TASAM, Ermiş, U. (2018). Bir Güvenlik Sorunu Olarak Siber Uzay, Erişim Tarihi: 24 Aralık 2020.

https://tasam.org/tr-TR/Icerik/50249/bir_guvenlik_sorunu_olarak_siber_uzay T.C. Milli İstihbarat Teşkilatı, Resmi İnternet Adresi. Erişim Tarihi: 16 Ocak 2021.

https://www.mit.gov.tr/tarihce/giris.html

T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, (2013). Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Eylem Planı, Erişim Tarihi: 21 Aralık 2020.

https://www.btk.gov.tr/uploads/pages/2-1-strateji-eylem-plani-2013-2014-5a3412cf8f45a.pdf Yayla, M. (2014). Siber Savaş ve Siber Ortamdaki Kötü Niyetli Hareketlerden Farkı, Hacettepe Hukuk

Fakültesi Dergisi, 4 (2), s. 181-200. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/download/article- file/701519

Yenal S. ve Akdemir N. (2020). Uluslararası İlişkilerde Yeni Bir Kuvvet Çarpanı: Siber Savaşlar Üzerine Bir Vaka Analizi, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 11 (1), s. 414-450.

Yener, Y. (2015). 8. Yılında Estonya Saldırılarına Çok Boyutlu Bir Bakış, Siber Bülten, Erişim Tarihi: 26 Ocak 2021.

https://siberbulten.com/siber-saldirilar-2/8-yilinda-estonya-saldirilarina-cok-boyutlu-bir-bakis/

Yener, Z. (2013). Siber Uzay Güvenliği: Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, (Yüksek Lisans Tezi), Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Randevunun gerçekleşmesi için ikinci uzay aracının fırlatılma anı çok önemlidir. • Radar donanımı, bilgisayar ve itici roketler ile işlem

Çünkü sesi taşıyacak kadar yeterli hava yoktur...

15 Kasım 2017 Slayt No : 24 Ay Yürüyüşü Kaskın gözlük kısmı çeşitli filtreler içeriyordu, güneş ışığından korunmak için..

Dayanımları Çelik için yaklaşık 5 Gpa, Kevlar 3.6 Gpa, değerlerindeyken karbon nanotüpler 130 Gpa lık Yoğunluklara baktığımızda çelik 7900 kg/m3, Kevlar 1440 kg/m3

Ayrıca, bilinmeyen dünyanın keşfi konusuna olumlu yaklaşılacak, yaratı- cı teknolojiler ve sistemlerin geliştiril- mesine yönelik çabalar arttırılarak Ja- pon

RemoveDEBRIS’in çöp toplamak için de- nediği yöntemlerden elde edilen bilgilerle daha etkili çöp- çü robotlar tasarlanarak uzay görevlerine gönderilecek_.

3) Şekildeki üçgen dik prizmada taban ayrıtları 3 ,5 ve 6 birimdir. Yanal ayrıt uzunluğu 5 birim ise şeklin hacmi kaç birim küptür?. 10. Sınıf Matematik Konu Anlatımı

Prag Zirvesi’nde gelişen bilgi teknolojileri ışığında NATO’nun siber saldırılara karşı savunma birimi olarak kurulan Yükselen Güvenlik Tehditleri