Türk Psikiyatri Dergisi 1998; 9(3):224-230
Kompulsif Satın Alma: Bir Gözden Geçirme
Dr. Lut TAMAM*, Dr. Rasim S. DİLER**, Dr. Nurgül ÖZPOYRAZ***
ÖZET
19. yüzyılın başından beri tanımlanmış olmasına karşın, kom pulsif satın alma üzerinde 1990’lı yıl
ların başına kadar sistematik çalışma yapılma
mıştır. Kom pulsif satın alma daha çok kadınlarda gözlenen, süreğen, stereotipik, dayanılmaz, dürtü
sek uygunsuz, aşırı ve kişilere rahatsızlık veren satın alma olarak tanımlanan bir bozukluktur. Ki- şilerarası ilişkilerde ve mali konularda önemli so
runlara neden olabilen, sanıldığından daha sık görülen, diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte bulunan, tedavi edilebilen kom pulsif satın alma kendi başına ayrı bir psikiyatrik bozukluk olarak değerlendirilmelidir. K om pulsif satın almanın ob- sesif-kompulsif bozukluk, duygudurum bozukluk
ları, bağımlılık ve dürtü denetim bozuklukları ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Bu bozuklu
ğun etiyolojik temelini aydınlatabilmek için daha çok çalışmaya gereksinim vardır. Bu yazıda kom p u lsif satın alma bozukluğunun sıklığı ve yaygın
lığı, klinik özellikleri, tanı ölçütleri, etiyolojisi, di
ğer hastalıklarla olan birlikteliği, sağaltımı ve sonlanınıı ele alınarak gözden geçirilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Kom pulsif satın alma, dürtü denetim bozuklukları, depresyon, obsesif-kompul- s if yelpaze bozuklukları
SUMMARY: Compulsive Buying: A Review Although recognized since at least the early 19th century, compulsive buying has received liftle systematic study till the beginning o f 1990s. Com
pulsive buying is portrayed as primarily afem ale
*Araş Gör, ***Doç., Psikiyatri Bl., **Araş Gör., Çocuk Psikiyatrisi Bl., Çukurova Ü. Tıp Fak., Adana.
problem, characterized by spending that is chro
nic, stereotyped, irresistible, impulsive, inapprop
riate, excessive and clearly disruptive to the indi
viduals involved. Compulsive buying may cause significant psychological, interpersonal and f i nancial difficulties. It may be more common than expected; may be related to other psychiatric disorders and may be treatable. Thus it should be further studied as a mental disorder in its own right. Compulsive buying may be related to obses
sive-compulsive disorder, mood disorders, addic
tion and impulse-control disorders. M ore studies are needed to enlighten the étiologie basis o f the disorder. In this article, compulsive buying is re
viewed in terms o f epidemiology, clinical fe a tu res, diagnostic criteria, etiology, comorbidity, treatment and outcome.
Key Words: Compulsive buying, impulse-control disorder, depression, obsessive-compulsive spect
rum disorder
GİRİŞ
Kompulsif satın alma yüzyılın başında tanım
lanmış olmasına karşın üzerinde yeterince araştır
ma yapılmamış bir hastalıktır. Kompulsif satın al
ma, kişinin dürtüsel olarak satın alma güdüsünü hissetmesi ve denetleyememesinin sonucunda or
taya çıkan, kişiyi mali açıdan zor durumda bıra
kan bir bozukluktur (Black 1996). 1900’lü yılların başında bu bozukluk ilk olarak satın alma manisi ya da “oniomani” adıyla ele alınmıştır. Kraepelin ve Bleuler bu bozukluğu, bir tür patolojik, tepki
sel dürtü olarak değerlendirmiştir. Kompulsif sa
tın almanın temelinde kişiyi tehlikeye, heyecana sürükleyen dürtülerin yer aldığı belirtilerek, buna bağlı gözlenen dürtüsel alışveriş bir kumarbazın kumar masasındaki davranışına benzetilmiştir
(McElroy ve ark. 1995). Daha sonra kompulsif satın alma terimi yerine kompulsif alışveriş, satın alma manisi, kompulsif tüketim, dürtüsel satın al
ma, kontrol edilemeyen satın alma gibi çeşitli te
rimler de kullanılmıştır (Dittmar ve ark. 1995, Lejoyeux ve ark. 1996, McElroy ve ark. 1994).
Kompulsif satın alma ile ilgili olarak 1980’li yılların sonuna kadar hiç araştırma yapılmamış ve psikiyatri sınıflandırma sistemleri DSM ve ICD içine alınmamıştır. Ancak günümüz tüketim top
lumlunda kişileri yoğun mali sıkıntıya sürükleyen, ardından evlilik ve aile yaşamında önemli sorun
lara yol açan bu bozukluğa olan ilgi gün geçtikçe artmış ve yaygınlığının kendisine gösterilmiş ilgi
den çok daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır (Christenson ve ark. 1994).
Son yıllarda yapılan çalışmalar ışığında bu bo
zukluğun doğasına yönelik çeşitli öneriler ortaya konmuştur. Kompulsif satın almanın, kompulsif cinsel davranış, tekrarlayan kendine zarar verici davranış (repetitive self-mutilation) gibi diğer bo
zukluklarla birlikte başka türlü adlandırılmayan dürtü denetim bozukluğu tanı ölçütlerine uyduğu ileri sürülmüştür (McElroy ve ark. 1992). Bu bo
zuklukta gözlenen ve obsesif kompulsif bozuk
luklar yelpazesinde yer alan diğer hastalıklarla benzeşen özelliklerinden dolayı, kompulsif satın almanın bu yelpaze içerisinde değerlendirilebile
ceği de savunulmaktadır (Hollander ve Benzaquen 1996, McElroy ve ark. 1991a). Kimi yazarlar ise, çeşitli özelliklerinden dolayı, bozukluğun davra
nışsal bağımlılık ve depresyonla ilişkilendirilebi- leceğini öne sürmüşlerdir (Glatt ve Cook 1987, Lejoyeux ve ark. 1997, Marks 1990). Bazı yazar
lar da, bu bozukluğun sadece psikiyatrinin değil ekonominin, tüketici davranışı bilimlerinin ve ekonomi psikolojisinin ortak ilgi alanına girdiğini belirtmişlerdir (Dittmar ve ark. 1995, 1996). Bu farklı bilim dallarının kompulsif satın almayı, ba
kış açıları ile ilintili olarak farklı tanımlayabile
cekleri bildirilmektedir. Örneğin tüketici davranış bilimcileri, önceden planlanmamış herhangi bir alışverişi bu başlık altında incelerken; ekonomist
ler ve psikologlar, alışılmışın dışında haz getiren eylemleri incelemeyi yeğlerler (Dittmar ve ark.
1996).
Bu yazıda, kompulsif satın almanın klinik özellikleri tanımlanıp, bozukluğun sıklık ve yay
gınlığı, bozukluğu açıklamaya yönelik çeşitli öne
riler, eşlik eden psikiyatrik bozukluklar, sağaltımı ve sonlanımı ele alınmıştır.
Sıklık ve Yaygınlığı
Yeterli sayıda sistematik çalışma yapılmamış olduğundan kompulsif satın almanın sıklığı tam olarak bilinmemektedir. Günümüz toplum yaşan
tısında alışverişin boş zamanları değerlendirmede bir yaşam biçimi, bir aktivite olarak algılanması
na paralel olarak planlanmayan, gereksinim du
yulmayan eşyalara yönelik alımların sıklığının daha da arttığı gözlenmektedir (Kuo 1996). Kom
pulsif satın almanın toplumda sık olarak görüldü
ğü, ancak tanı ölçütlerinin kesin olmaması nede
niyle, sıklığının yapılan tanımlamanın içeriğine göre %1.1 ile %5.9 arasında değişebileceği bildi
rilmiştir (Lejoyeux ve ark. 1996). Kuzey Amerika ve Avrupa’da yapılan bazı çalışmalarda ise eriş
kin nüfusta şiddetli düzeydeki kompulsif satın al
ma oranının %5-10 arasında olabileceği öngörül
müştür (Kuo 1996). Bu kişilerin, utanç duymala
rından dolayı hastalıklarını gizlemeleri, görülme sıklığının düşük saptanmasına neden olmaktadır (McElroy ve ark. 1995).
Bozukluk kadınlarda daha fazla görülür. Lite
ratürde yapılan üç çalışmada, kadınların oranı
%80-92 arasında değişmektedir (Christenson ve ark. 1994, McElroy ve ark. 1994, Schlosser ve ark. 1994). Christenson ve arkadaşları, araştırma
larındaki 24 kompulsif satın alma olgusundan 22’sinin, McElroy ve arkadaşları 20 olgudan 16’sınm, Schlosser ve arkadaşları 46 olgudan 37’sinin kadın olduğunu bildirmişlerdir.
Hastalığın ortalama başlama yaşı 17.5 ile 30 yaş arasındadır (Black 1996, McElroy ve ark.
1994, 1995). Hastalık sıklıkla büyük borçların oluşması, bu borçları ödeyememe, yasal maddi sorunlar, suçluluk duyguları, evde alman eşyaları koyacak yer kalmaması, alışverişlerde aşırı zaman kaybedilmesi gibi durumlar sonrasında açığa çı
kar. Bu nedenlerle hastalığın başlangıcı ile hasta
lık olduğunun anlaşılması arasında geçen ortala
ma zaman 6 ile 12 yıldır. Tanı konduğu sıradaki ortalama yaş ise, 25-30 yaş arasındadır (McElroy ve ark. 1994).
Klinik Özellikler ve Tanı Ölçütleri
Kompulsif satın alma, kişisel ve ailesel sorun
lara yol açan tekrarlayım, dürtüsel ve aşırı satın alma olarak tanımlanmıştır (Lejoyeux ve ark.
1996). Bu davranışın sonucunda kişi yüksek mik
tarlarda borçlanır. Hastaların çoğu, eylem öncesi dayanılmaz bir arzu, denetlenemez bir istek ve
hızla artan bir gerginlik hissi duyduklarını ve bu
nu yalnızca alışveriş yaparak, eşya satın alarak gi- derebildiklerini aktarmışlardır. Hastaların yakla
şık üçte ikisi bu düşünce ve istekleri rahatsız edi
ci bulmakta ve karşı koymaya çalışmaktadırlar (Christenson ve ark. 1994, McElroy ve ark.
1995).
Tipik olarak, bu kişiler kompulsif satın almaya yönelik dürtülerini gidermek amacıyla bir mağa
zaya gittiklerinde ne alacaklarını bilmemekte ya da farkında olmamaktadırlar. Kadınlar daha çok elbise, kozmetik eşyalar ve mücevher, daha az sıklıkla yiyecek maddesi satın alırlar. Erkekler ise başta gelişmiş teknoloji içeren elektronik aletler, spor malzemeleri olmak üzere daha çok büyük ev eşyaları (mobilya, beyaz eşya v.b.) satın alırlar (Schlosser ve ark. 1994, McElroy ve ark. 1994).
Cinsiyetler arasındaki bu farklılık; erkeklerin da
ha çok bağımsızlık ve hareketliliğini yansıtan araçları alma eğiliminde oldukları, kadınların ise görünüş ve kendiliğin duygusal yönlerini ön plan
da tutan simgesel ve kendilerini tanımlayan eşya
ları aldıkları biçiminde yorumlanmıştır (Dittmar ve ark. 1995, 1996). Kadın olsun erkek olsun ki
şilerin çoğunun aldıkları eşyalara gereksinimleri yoktur, bu nedenle eşyaları ya bir yere depolarlar ya da başkalarına hediye olarak verirler (McElroy ve ark. 1991a, 1995).
Depresyon gibi duygusal durumlar bu hastala
rın satın almaya olan yatkınlıklarını artırır. Çoğu zaman üzüntü, yalnızlık, kızgınlık, engellenme ve irritasyon gibi olumsuz duygular bu artışa neden olurken, kimi zaman mutluluk ve heyecan duyma gibi olumlu durumlarda da bu yatkınlık artabilir (Lejoyeux ve ark. 1995a, 1996).
Satın alma arzuları dönem dönem tekrarlaya
bilir ve yaklaşık olarak 1 ile 7 saat arası sürer. Bu kimi kişilerde saat başı tekrarlayabilirken, kimile
rinde ayda bir ortaya çıkabilir. Ayda ortalama ola
rak 17-18 nöbet görülür (Black 1996, McElroy ve ark. 1995). Olguların büyük bir bölümünde bo
zukluk başlangıcından beri süreklilik gösterir ve bir aydan fazla bir düzelme hiç görülmez. Diğer bir bölümünde ise hastalık süreci dönemsellik ser
giler. Bir çalışmada hastaların %40’ında iki ay ile birkaç yıl arasında süren düzelme dönemleri gö
rüldüğü bildirilmiştir (McElroy ve ark. 1994).
Eylem sonrasında olguların çoğunda rahatla
ma ve gerginliğin kaybolması gözlenir. Bir kısım olgu, satın alma sırasında uyuşturucu madde al
manın verdiği hazza benzer hoş duygular yaşarlar.
Başlangıçta ki bu olumlu duyguların yerini bir sü
re sonra suçluluk, kızgınlık, pişmanlık ve üzüntü duyguları alır. Kişi yaptıklarından utanç duyduğu için çoğu zaman yakınlarına ya da doktoruna ra
hatsızlığından söz etmek istemez. Tekrarlamasını engellemek için mağazalara hiç gitmemeye ya da yanında kendisini engelleyebilecek biriyle gitme
ye başlar. Satın almadan sadece vitrinlere bakar, elinde bulunan kredi kartlarını iade ederek, alışve
riş yapmayı engellemeye çalışır (Lejoyeux ve ark.
1996, McElroy ve ark. 1995).
Kompulsif satın almada hem benlikle uyumlu hem de benlikle uyumsuz özellikler gözlenir. Haz alma duygularının yaşandığı dönemde benlikle uyumlu bir tablo sergilenirken; satın alma eylemi
nin yapılamadığı, sıkıntı ve gerginliğin arttığı dö
nemde satın alma, benlikle uyumlu olmaktan çık
maktadır (McElroy ve ark. 1994).
Kompulsif satın alma DSM ve ICD sınıflan
dırmasına alınmadığı için ortada kesin tanı ölçüt
leri yoktur. Bununla birlikte McElroy ve arkadaş
ları (1994), bir çalışmalarında, kompulsif satın al
maya ilişkin şu tanı ölçütlerini önermişlerdir:
1. a. Sıklıkla dayanılmaz, rahatsız edici ya da anlamsız biçimde yaşanan satın alma uğraşıları ya da dürtülerinin olması;
b. Gereksinimi olmadığı halde sıklıkla kişinin eşya satın alması, maddi imkanlarının elverdiğin
den daha fazla şey satın alması ya da niyetlendi
ğinden daha uzun süre alışveriş yapması biçimin
de uygunsuz satın alma uğraşılarının olması ya da uygunsuz satın alma dürtüleri ya da davranışları sergilemesi.
2. Bu durumun toplumsal ve mesleki işlevler
de sorunlara ve maddi problemlere neden olması.
3. Bu satın alma davranışının sadece mani ya da hipomani dönemlerinde ortaya çıkmış olma
ması.
Etiyolojisi ve Birlikte Bulunan Psikopatolo
jiler
Kompulsif satın almayla ilgili sistematik çalış
maların azlığı nedeniyle etiyolojisi tam olarak açığa çıkarılmış değildir. Ancak çalışmalarda kompulsif satın alma ile birlikte bulunan psikopa
tolojilerden yola çıkılarak çeşitli öneriler ortaya konmuş ve açıklamalar getirilmeye çalışılmıştır.
Yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar
ışığında, kompulsif satın almanın çeşitli birinci eksen bozuklukları ile ilişkili olabileceği belirlen
miştir. Bunlar arasında duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları, kleptomani başta olmak üzere dürtü denetim bozuklukları, çeşitli kişilik bozuklukları sayılabilir (Christenson ve ark. 1994, Krueger 1988, Lejoyeux ve ark. 1995a, 1995b, McElroy ve ark. 1991b,1991a,1994).
Yapılan çeşitli çalışmalarda, kompulsif satın alma tanısı konan hastaların %28 ile % 100’ünün bir duygudurum bozukluğu özellikle major dep
resyon tanısı aldıkları bildirilmiştir (Christenson ve ark. 1994, Lejoyeux ve ark. 1997, McElroy ve ark. 1994, Schlosser ve ark. 1994). McElroy ve arkadaşları (1994), 20 hastayı inceledikleri çalış
malarında olguların %70’inde kompulsif satın al
ma belirtilerinden bir yıl önce, kalan %30’unda belirtilerden bir yıl sonra depresyon ortaya çıktı
ğını bildirmişlerdir. Lejoyeux ve arkadaşları (1996, 1997), depresyon tanısı almış hastalar üze
rinde yaptıkları iki ayrı çalışmada, hastalarda %8 ve %32 oranlarında kompulsif satın alma bozuk
luğu belirlemiştir.
Mutsuzluk, yalnızlık, öfke, engellenme ve irri- tasyon gibi olumsuz duygular yaşayan kişide alış
veriş, kişinin kendisini mutlu, güçlü, üstün, yeter
li ve rahatlamış hissetmesine yol açmaktadır. Bu
nunla birlikte kompulsif satın almanın, kişide bu
lunan içsel boşluk hissini tam olarak ortadan kal- dıramaması ve uzun süreli bir etkiye sahip olma
ması kişideki depresyonu artırabilmektedir (Lejoyeux ve ark. 1996). Kompulsif satın alma ile depresyon arasındaki ilişkinin temelinde düşük benlik saygısının yattığı düşünülmektedir (Christenson ve ark. 1994). Bu kişilerde satın al
ma eylemi, düşük olan benlik saygısını arttırıp, kişinin dayanma düzeyini aşan stres, engellenme ve depresyonla baş etmede önemli bir rol üstlen
mektedir. Bu biçimde kompulsif satın alma, dep- resif düşüncelerden kaçınma düzeneği olarak kul
lanılmaktadır. Anne-baba ilişkisinin çocuklar açı
sından doyurucu olmadığı durumlarda, çocukların bu boşluğu ve düşük benlik saygılarını sürekli bir- şeyler satın alarak gidermeye çalıştıkları, ardın
dan bunun kompulsif satın alma bozukluğuna ne
den olduğu bildirilmektedir (Kuo 1996). Bu sorun en çok, parayı sevginin eşdeğeri gibi gören, ço
cuklarının isteklerini bu yolla giderebileceklerine inanan yüksek sosyoekonomik düzeydeki aileler
de gözlenmektedir. Bu gençlerin kredi kartı gibi
kolay para harcama yollarına rahatlıkla ulaşabil
mesi bozukluğun yaygınlaşmasındaki diğer bir önemli etkendir.
Lejoyeux ve arkadaşları (1995a), hastaların davranışlarıyla olumsuz duygusal tepkiler özellik
le depresif düşünceler arasındaki yakın ilişkiyi vurgulayarak, satın alma eyleminin antidepresan ve anksiyolitik etki gösterdiğini belirtmiştir. Bir diğer görüşe göre, kompulsif satın alma eylemi antidepresan etkisi ile hipomanik belirtilerin orta
ya çıkmasına neden olabilir (McElroy ve ark.
1995). Hastaların alışveriş sırasında hissettikleri hipomani benzeri duygular ve bazı çalışmalarda birlikte yüksek oranda bipolar bozukluk görülme
si, kompulsif satın almanın bipolar bozuklukla da ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca çeşitli çalışmalarda hastaların duygudurum dü
zenleyicileri ve antidepresanlara olumlu yanıt vermesi, bazılarında belirtilerin tamamıyla geç
mesi bu ilişkiyi destekleyen diğer bulgulardır (Lejoyeux ve ark. 1995a, 1995b, McElroy ve ark.
1991a).
Kompulsif satın alma olgularında gözlenen da
yanılmaz satın alma dürtüleri ve eylemleri ile ob- sesif kompulsif bozukluğun (OKB) obsesyonları ve kompulsiyonları benzeşmektedir (McElroy ve ark. 1994). Satın alma dürtüleri, OKB’tâki obses- yonlar gibi anlamsız, rahatsız edici, dayanılmaz biçimde yoğun bunaltı ve gerginlik içinde yaşanır.
Satın alma eylemleri OKB kompulsiyonları gibi denetlenemez ve bunaltı ve gerginlik giderici özelliklere sahiptir. Ayrıca kompulsif satın alma tanısı konmuş olgularda yüksek oranda OKB gö
rülmesi bu ilişkiyi desteklemektedir. McElroy ve arkadaşlarının (1994) bir çalışmasında olguların
%35’i ek olarak OKB tanısı, %80’i ise bir anksi
yete bozukluğu tanısı almıştır. Christenson ve ar
kadaşlarının (1994) çalışmasında ise, bu oranlar
% 12.5-50 olarak bildirilmiştir. Çeşitli araştırma
larda, kompulsif satın alma tanısı alan hastalar, kontrol gruplarına göre obsesyon ve psikasteni öl
çeklerinde yüksek puanlar almışlardır (Hodgson ve Rachman 1987). Christenson ve arkadaşları (1994), OKB’ta sıklıkla birden fazla obsesyon ve kompulsiyonun görüldüğünü, bu nedenle kom
pulsif satın almanın tam bir OKB yerine OKB’un monosemptomatik bir türevi olarak değerlendiril
mesinin daha doğru olacağını ileri sürmüştür.
Tekrarlayım sorun çıkaran eylemler, eylem öncesinde artan gerginlik ve istekler, sonrasında
duyulan gerginliğin kaybolması ve haz duyguları, dürtü-denetim bozukluğunun temel özellikleridir (APA 1994). Bu bulguların tümü aynı zamanda kompulsif satın almada da gözlenmektedir (Lejoyeux ve ark. 1996). Yapılan çalışmalarda bu bozuklukla birlikte bir dürtü denetim bozukluğu görülme sıklığının %21-40 arasında değiştiği bil
dirilmiştir (Christenson ve ark. 1994, McElroy ve ark. 1994, Schlosser ve ark. 1994). Satın alma ey
leminin olgularda benlikle uyumlu bir davranış olarak gözlenmesi nedeniyle bu çalışmalarda kompulsif satın alma bir tür OKB’tan çok bir dür
tü denetim bozukluğu olarak değerlendirilmiştir.
Bu araştırmalarda kompulsif satın almayla en çok birliktelik gösteren dürtü denetim bozukluğu kleptomanidir. Bunun sıklığı %4.2-37 arasında değişmektedir. Fishbain (1994), iki bozukluğun döngüsel olması, eylemin öncesinde disfori duy
gularının bulunması, bazı olguların bu eylemleri heyecan verici ve cinsel açıdan uyarıcı bulması gibi benzerlikler gösterdiğini ve benzer sağaltım
lara yanıt verdiklerini belirtmiştir. Bunlar gözönü- ne alındığında, bu bozukluklar arasında önemli bağlantıların bulunabileceğine dikkat çekmiş, bel
ki de bir psikopatolojinin farklı uçları olabilecek
lerini vurgulamıştır. Specker ve arkadaşları (1995), benzer bir ilişkinin patolojik kumar oyna
ma bozukluğu olan hastalar için de geçerli oldu
ğunu bildirmiştir. Çalışmalarda ayrıca olguların yaklaşık %20’sinde bulimia nervosa, tıkınırcasına yeme bozukluğu başta olmak üzere yeme bozuk
lukları da gözlenmiştir (Lejoyeux ve ark. 1997).
Yeme bozukluklarının da bir tür dürtü denetim bozukluğu olduğu düşünülürse, bu birliktelik kompulsif satın alma ile dürtü denetim bozukluğu arasındaki ilişkiyi desteklemektedir.
Marks (1990), kompulsif satın almanın psiko- aktif madde bağımlılığı benzeri bir davranışsal bağımlılık olduğunu belirterek, ortak özelliklerini şu biçimde sıralamıştır; sıkıntı giderecek davra
nışlara yönelik dürtülerin olması, davranışın ta
mamlanmasının hemen ardından gerginlikte hızlı ama geçici bir düzelmenin olması, gerginlik ve uyaranın saatler, günler ve haftalar içinde geri dönmesi, bağımlılık sendromuna özgül dış uya
ranların bulunması, disfori ve sıkıntı gibi iç ve dış uyaranlarla ikincil koşullanmanın varlığı, bağım
lılığının erken evrelerinde gözlenen zevk verici halin bulunması. Tüm bunlar ve yapılan çalışma
larda olguların %30-42’sinde yaşam boyu psiko- aktif madde bağımlılığı gözlenmesi kompulsif sa
tın alma ile psikoaktif madde bağımlılığı arasında nedensel bir ilişkinin varlığım düşündürmektedir (McElroy ve ark. 1994, Schlosser ve ark. 1994).
Kompulsif satın alma olgularının büyük bir kısmında birlikte en az bir kişilik bozukluğu bu
lunduğu bildirilmektedir. Schlosser ve arkadaşla
rının (1994), çalışmasında olguların %59’una ki
şilik bozukluğu tanısı konmuş, bunların %22’sin- de obsesif kompulsif, %15’inde borderline ve
%15’inde çekingen (avoidant) kişilik bozukluğu bulunmuştur. Ayrıca Krueger de (1988) çalışma
sında bu hastalarda sıklıkla histrionik ya da narsi- sistik kişilik bozukluğu gözlediğini bildirmiştir.
Ancak aşırı para harcamanın DSM sınıflandırma
sında borderline kişilik bozukluğu için dürtüsellik tanı ölçütüne bir örnek olarak verilmesinin bu bo
zukluğun birlikteliğini ve sıklığını yanlış bir bi
çimde yükseltmiş olabileceği de vurgulanmıştır (Schlosser ve ark. 1994).
Sağaltım ve Sonlanım
Kompulsif satın almanın sağlatmana yönelik kontrollü çalışmalar yapılmamıştır. Ancak çeşitli olgu sunumları ile tanımlayıcı çalışmalarda majör depresyon için etkili olan dozlarda verilen anti- depresan sağaltımı ile bozuklukta belirgin düzel
me sağlandığı bildirilmiştir (Lejoyeux ve ark.
1995a, 1995b, McElroy ve ark. 1991a). McElroy ve arkadaşları (1994), timoleptik sağaltım alan 13 hastasından 10’unda kısmi ya da tam düzelme gördüklerini bildirmişlerdir. Etkili olduğu bildiri
len ilaçlar arasında nortriptilin, fluoksetin, sertra- lin, klomipramin gibi antidepresanlar ile lityum ve valproat gibi duygudurum düzenleyicileri yer almaktadır. Fluvoksamin ile yapılan bir açık çalış
mada, 9 hafta boyunca 300 mg fluvoksamin kul
lanan 10 hastanın 9’unda belirgin düzelme göz
lendiği bildirilmiştir (Black ve ark. 1997).
Psikofarmakolojik sağaltımın yanısıra çeşitli psikoterapötik yöntemlerin de sağaltımda kulla
nıldığı bildirilmektedir. Psikanalitik psikoterapi uygulanan 5 olgudan sadece birinde belirgin dü
zelme kaydedilmiştir (Krueger 1988, Lawrence 1990). Uygulanan içgörü kazandırmaya yönelik psikoterapide de hastalarda belirgin bir düzelme gözlenmemiştir. Bildirilmiş olan 9 olgudan sade
ce ikisinde bu yöntemle düzelme görülmüştür (McElroy ve ark. 1994).
Bilişsel ve davranışçı sağaltım yöntemleri de bu hastaların kompulsif satın almaları ile başa
çıkmalarında yardımcı olabilir (Lejoyeux ve ark.
1996). Hastalar iç dürtüsel ya da dış uyaranlara dayanmak için çeşitli yollar öğrenirler. Sıkıntı ve
ren bir durumla karşılaştıklarında öğrenilmiş dav
ranışlarla tepki verirler. Bu duruma neden olan iç ve dış uyaranların terapist tarafından iyi bir bi
çimde değerlendirilmesi, uyaranların ve dürtü de
netiminin sağlanmasına yönelik uygun terapötik yaklaşımların geliştirilerek hastaya öğretilmesi, uzun dönemde başarılı bir tedavi sonucu elde edilmesine yardımcı olacaktır.
Birlikte diğer psikiyatrik bozuklukların görül
mediği, birincil kompulsif satın alması olan hasta
ların kendi-kendine yardım gruplarından ve yar
dımcı el kitaplarından çok yarar gördüğü de bildi
rilmektedir (Kuo 1996, Lejoyeux ve ark. 1996).
Özellikle gençlerin sağaltımında, anne-baba ve çocuk iletişimine çok önem verilmesi, ailenin ço
cuğu daha çok denetlemesi, televizyon yayınları
nın özellikle reklamların olumsuz etkilerine karşı uyanık olmaları önerilmektedir. Gençlere ve öğ
rencilere yönelik tüketimi teşvik eden reklam kampanyalarının yoğun biçimde uygulanmasına izin verilmeyerek sınırlamalar getirilmesi, kredi kartının bu bozukluğun yaygınlaşmasındaki etkisi gözönünde tutularak gençlere ve öğrencilere bu araçların sağlanmasında dikkatli olunması diğer öneriler arasındadır (Kuo 1996).
Sonuç ve Öneriler
Kompulsif satın alma çeşitli yönlerden dürtü denetim bozukluklarına, obsesif kompulsif bo
zukluğa, bağımlılık sendromlarına ve duygudu- rum bozukluklarına benzemektedir. Ancak kom
pulsif satın almanın bu grupların herhangi birinin
KAYNAKLAR
American Psychiatrie Association (1994) Diagnostic and Statis
tical Manual of Mental Disorders. Fourth Edition, Washington DC, APA.
Black DW (1996) Compulsive buying: a review. J Clin Psychi
atry, 57(Suppl. 8): 50-55.
Black DW, Monahan P, Gabel J ve ark. (1997) Fluvoxamine in the treatment of compulsive buying. J Clin Psychiatry, 58: 159-163.
Christenson GA, Faber RJ,de Zwaan M ve ark. (1994) Compul
sive buying: descriptive characteristics and psychiatric comorbidity.
J Clin Psychiatry, 55: 5-11.
Dittmar H, Beattie J.Friese S ve ark. (1995) Gender identity and material symbols: objects and decision considerations in impulse purchases. J Economic Psychol, 15: 391-511.
Dittmar H, Beattie J, Friese S ve ark. (1996) Objects, decision considerations and self image in men’s and women’s impulse purc
hases. Acta Psychol, 93(1-3): 187-206.
tüm özelliklerini içerdiğini söylemek ve dolayı
sıyla o gruba dahil etmek olası değildir. Kişilera- rası ilişkilerde ve mali konularda kişilerde önem
li sorunlara neden olması, sanıldığından daha sık görülmesi, diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte yaygın olarak gözlenmesi ve tedavi edilebilir bir bozukluk olması gibi diğer özellikleri de düşünül
düğünde kompulsif satın almayı ayrı bir tanı ola
rak ele almak daha doğru olacaktır.
Diğer hastalıklarda olduğu gibi kompulsif sa
tın almada da bozukluğun hastalara ve ailelerine maddi ve manevi açıdan verdiği zararlar dikkate alındığında erken tanı ve sağaltımın önemi orta
dadır. Son yıllarda özellikle fluvoksamin gibi se
rotonin geri alım engelleyicileri ile yapılan psiko- farmakolojik sağaltımla elde edilen yüz güldürü
cü sonuçlar erken tanı ve sağaltımın önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
Yaptığımız kaynak taramasında ülkemizde bu konuda yapılmış bir araştırmaya ya da bildirilmiş bir olgu sunumuna rastlayamadık. Ülkemizde bu bozukluğun gelişmiş ülkelerdeki kadar sık oldu
ğunu düşünmemekle birlikte, yapılacak epidemi- yolojik çalışmalarda bozukluğun yaygınlaşmakta olduğunun belirlenebileceğini sanıyoruz. Tüketi
min teşvik edildiği ve ağırlaşan ekonomik duru
mun etkisiyle, anne-babanın her ikisinin de çalış
mak zorunda kaldığı toplumumuzda aile yapısı yavaş yavaş gelişmiş ülkelerin aile yapısına ben
zemektedir. Bu sosyolojik etmenler ve kompulsif satın almayla birliktelik gösteren diğer psikopato
lojilerin yaygınlığı gözönünde tutulduğunda bu konu üzerinde daha çok durulması ve araştırmala
rın yapılması gerekliliğine inanıyoruz.
Fishbain DA (1994) Do compulsive buyers and kleptomaniacs share identical characteristics? (letter). J Clin Psychiatry, 55: 545.
Glatt MM,Cook CH (1987) Pathological spending as a form of psychological dependence. Br J Addict, 82: 1257-1258.
Hodgson R, Rachman S (1987) Obsessional compulsive comp
laints. Behav Res Ther, 15: 389-395.
Hollander E, Benzaquen SD (1996) Is there a distinct OCD spectrum? CNS Spectrums, 1: 17-26.
Krueger DW (1988) On compulsive shopping and spending: a psychodynamic inquiry. Am J Psychother, 42: 574-584.
Kuo HS (1996) Compulsive buying widespread among college- age consumers. The Baylor Lariat, 102 (1): 1-2.
Lawrence L (1990) The psychodynamics of the compulsive fe
male shopper. Am J Psychoanal, 50: 67-70.
Lejoyeux M, Hourtane M, Ades J ve ark. (1995a) Compulsive buying and depression (letter). J Clin Psychiatry, 56: 38.
Lejoyeux M, Tassain V, Ades J ve ark. (1995b) Compulsive buying, depression and antidepressants. Eur Neuropsychopharma- col, 5 (suppl 3): 369-370.
Lejoyeux M, Ades J, Tassain V ve ark. (1996) Phenomenology and psychopathology of uncontrolled buying. Am J Psychiatry, 153:
1524-1529.
Lejoyeux M, Tassain V, Solomon J ve ark. (1997) Study of compulsive buying in depressed patients. J Clin Psychiatry, 58: 169-
173.
Marks I (1990) Behavioral (non chemical) addictions. Br J Ad
dict, 85: 1389-1394.
McElroy SL, Satlin A, Pope HG Jr ve ark. (1991a) Treatment of compulsive shopping with antidepressants: A report of three cases.
Ann Clin Psychiatry, 3: 199-204.
McElroy SL, Pope HG Jr, Hudson J1 ve ark. (1991b) Kleptoma
nia: A report of 20 cases. Am J Psychiatry, 148: 652-657.
McElroy SL, Hudson Jl, Pope HG Jr ve ark. (1992) The DSM- III-R impulse control disorders not elsewhere classified: Clinical characteristics and relationship to other psychiatric disorders. Am J Psychiatry, 149: 318-327.
McElroy SL, Keck PE Jr, Pope HG Jr ve ark. (1994) Compulsi
ve buying: A report of 20 cases. J Clin Psychiatry, 55: 242-248.
McElroy SL, Keck PE Jr, Phillips KA ve ark. (1995) Kleptoma
nia, compulsive buying, and binge-eating disorder. J Clin Psychiatry, 56(Suppl 4): 14-26.
Schlosser S, Black DW, Repertinger S ve ark. (1994) Compul
sive buying: Demography, and comorbidity in 46 subjects. Gen Hosp Psychiatry, 16: 205-212.
Specker SM, Carlson GA, Christenson GA ve ark. (1995) Im
pulse control disorders and attention deficit disorder in pathological gamblers. Ann Clin Psychiatry, 7: 175-179.