• Sonuç bulunamadı

BÜLÛĞU L-MERÂM TERCÜMESİ ve ŞERHİ SELAMET YOLLARI CİLT 3

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BÜLÛĞU L-MERÂM TERCÜMESİ ve ŞERHİ SELAMET YOLLARI CİLT 3"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BÜLÛĞU’L-MERÂM TERCÜMESİ ve ŞERHİ

CİLT 3

SELAMET YOLLARI

(2)

Tercüme ve Şerh Ahmed Davudoğlu

Yayına Hazırlayan Fazîlet Neşriyat Araştırma Heyeti

Baskı ve Cilt Fazîlet Neşriyat 3. Baskı, Haziran 2017, İstanbul

ISBN:

978-9944-251-79-2 (tk.) 978-9944-251-86-0 (3.c)

©Bütün hakları Fazîlet Neşriyat ve Tic. A.Ş.’ye aittir.

BÜLÛĞU’L-MERÂM TERCÜMESİ ve ŞERHİ

CİLT 3

SELAMET YOLLARI

Bağlar Mah. Mimar Sinan Cad. No: 54 Güneşli - Bağcılar / İSTANBUL Tel: 0212 657 88 00 Fax: 0212 657 95 88

www.fazilet.com.tr

(3)

BÜLÛĞU’L-MERÂM TERCÜMESİ ve ŞERHİ

CİLT 3

Tercüme ve Şerh AHMED DAVUDOĞLU

SELAMET YOLLARI

(4)
(5)

5

 א  א כ

   א       א 

ALIŞ VERİŞ BAHSİ

Alış verişin şartları ve yasak alış verişler

Usûlü Fıkıh ilminin beyânına göre Allâh’ın meşrû‘ kıldığı şeyler dört kısma ayrılır:

1 - Sırf Allâh’ın hakkı olan şeyler. Bunlardan murâd: Umûmun men- faati taalluk eden şeylerdir. Zinânın haram olması böyledir. Zîrâ onun fâidesi nesepleri zâyi‘ olmaktan korumak olup bu fâide umûmî dir.

2 - Sırf kul hakkı olan şeyler. Bunlardan maksad: Kendilerine husûsî bir maslahat taalluk eden şeylerdir. Başkasının malının haram olması gibi.

3 - Her iki hak da mevcut olup Allâh hakkının daha fazla bulun duğu şeyler; hadd-i kazif gibi (Hadd-i Kazif: Namuslu bir kadına zinâ isnâdı sebebiyle verilen dayak cezâsıdır). Bunda Allâh hakkı vardır.

Çünkü kulları men etmek için meşrû‘ olmuşdur. Kul hakkı dahî vardır.

Çünkü kadını zinâ kepazeliğinden kurtarır. Fakat Allâh hakkı daha çok- tur. Onun için bunda mîrâs cereyân etmez.

4 - Her iki hak da mevcut olup kul hakkının daha fazla bulundu ğu şey- ler; kısas gibi. (Kısas: Misilleme sûretiyle verilen cezâdır. Me selâ adam öldürenin cezâsı ölümdür). Bunda Allâh hakkı vardır; zîrâ cihânı fesattan kurtarmak için meşrû‘ olmuştur. Kul hakkı da vardır. Çünkü bunda kulun kendine cinâyet vardır ve bu taraf gâlibdir. Onun için kısasda mîrâs ve afv cereyân eder.

İşte muâmelâttan sayılan alış veriş bu dört kısımdan ikinciye, sırf kul hakkına dâhil olan meşrûâta dâhildir.

Alış veriş’in hikmet-i meşrû‘iyeti: Allâh’ın ma‘lûmu olan devâm ve bekânın güzel şekilde alış verişe taallûkudur. Şöyle ki: insan her ihtiyâcını kendi göremez. Meselâ tarla sürmeyi, ekin ekmeyi, biçme yi, öğütüp ekmek yapmayı vesâireyi kendi yapamaz. İhtiyaçlarının bazısını satın alması mutlaka lâzımdır. Çünkü satın almasa, ya zorla alacak yahut da dilenecek veya ikisini de yapamayıp ölünceye kadar sabredecektir ki, bunların hepsinin fâsid olduğu meydandadır. Bilhas sa dilenciliğin zillet ve ârına herkes tahammül edemez. Binâenaleyh alış veriş’in meşrû‘ olma- sında ihtiyaç sâhibi mükelleflerin güzel bir nizâm dâhilinde hayatlarının idâmesi ve ihtiyaçlarının görülmesi gibi hikmetler vardı.

(6)

6

Büyû‘ lafzı, bey‘in cem‘idir. Beyi‘, alış veriş demektir. Yani bu keli- me birbirine zıd mânâlarda kullanılan müşterek lafızlar dandır; hem satışa hem de satın almaya beyi’ denilebilir. Şirâ’ keli mesi de aynı mânâdadır.

Beyi‘ lugatte: Mal ile malı değişmektir. Şerîatte de öyle ise de rızâ kaydı ile mukayyeddir. Yani şerîatte beyi‘: iki tarafın rızası ile malı mal ile değişmektir. Bey‘in şartları bir kaç nevidir:

1 - Beyi‘ yapanda aranan şart ki, buna “in‘ikâdının şartı” da der ler.

Alış verişi yapanın akıl ve temyîz sâhibi olması, yani kâr ve za rarı seçebi- lecek kâbiliyette bulunmasıdır.

2 - Mahalde yani satılık malda aranacak şartlar: Malın mütekavvim, yani şer‘an kıymeti hâiz bir mal olması ve teslîme elverişli bulunmasıdır.

3 - Alan ile satanın bey‘a râzı olmaları.

3 - Akdin “sattım, aldım” gibi mâzî sîgalarla yapılmasıdır.

Rüknü: Îcâb ve kabûldür. (Îcâb: Taraflardan birinin evvelâ söy lediği söz veya işlediği fiildir. Ona cevaben söylenen veya yapılana da kabûl derler.) Cumhûru ulemâya göre kıymetli mallarda söz ile îcâb ve kabûl şart ise de ekmek ve sebze gibi kıymeti az olanlarda söz şart değildir. Yal- nız Şâfiîler’e göre bu husûsta kıymetli ile kıymetsiz arasında fark yoktur;

her ikisinde de söz ile îcâb ve kabûl şarttır. Maamâfîh İmâm Nevevî ile müte’ahhirîn Şâfiiyye ulemâsı cumhûr ile beraberdirler. Sonra gerek alış verişte, gerekse sâir akidlerde kullanılan sözlerin îcâbeden kesinliği ifâde edebilmesi için mutlaka mâzî sîgaları ile söylenmesi îcâbeder. Bu bâbda kitâbımızın “Nikâh bahsi”nde daha ziyâde tafsîlât verilecektir.

Bey‘in hükmü: Haddi zâtında mübâh olmak ise de yerine göre vâcib, mendûb, haram ve mekrûh da olabilir.

Bey‘in meşrûiyeti, Kitâb, sünnet ve icmâ‘-i ümmet ile sâbittir.

Kitâbdan delîli: “Allâh bey‘i helâl kıldı... :

  א א  ! " 

1

“Alış veriş yaptığınız zaman şâhid çağırın :

#$ %א  & א 'א א(  " 

2 gibi âyetlerdir. Bey‘in meşrû‘ oldu ğuna bu ümmetin ulemâsı icmâ’ etmiş- lerdir. Sünnetten delîli ise aşağıdaki hadîslerdir:

 )  א *) +  א , "”   א  - . /0א . 1 2 א 0. 1  3(565/899) ;א  . ./.  /  =כ  >;(   ? א  @  : Bא C D E   " E F כ א =H " : I J #) J 

. #כא K א  K K +  .אL  א

1 Bakara sûresi, âyet: 275.

2 Bakara sûresi, âyet: 282.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bazı fakihler tarafından meclis birliği konusunda mektup ile elçilik arasında şöyle bir fark olduğu ifade edilmiştir: Elçinin mesajı sözlü olarak nakletmesi ile oluşan

İlerleyen yıllarda felsefe, dilbilim, edebiyat kuramı gibi alanlar açısından önemli hale gelecek bir kavram olan edimsel kavramını dil açısından incelemesi ve

S öz sanatı, söz ve sanat kelimelerinden oluşan bir tamlama… Söz, genel anlamda bir düşünceyi ifade eder; sanat ise duygudan kurallara, us- talıktan uygarlığa kadar

Binlerce belki ve gerek Binlerce olsun ve olmasın Binlerce yapılmamış iş Binlerce keşke ve eğer Binlerce taşınmamış yük Binlerce ola ki ve meğer Binlerce söylenmemiş

Birinci bölümde Yahya Kemal’in beş şiir kitabında yer alan, daha doğrusu kelime grupları oluşturan ad tamlamaları, sıfat tamlamaları, Arapça-Farsça

Giriş, bölümünde Türk dilbilgisi tarihi hakkında genel bilgi verildikten sonra Kütahyalı Abdurrahman Fevzi'nin hayatı, Mikyasu'l-Lisân Kıstasu'l-Beyân'ın içeriği,

Çalışma, bir önsöz, Kıbrıs basını ve Ankebût hakkında kısa bilgiler veren giriş bölümü, 1920-1923 yılları arasında Ankebût gazetesinde yer alan şiirlerin

"Öğretmenler hangi kriterlere göre değerlendirme yapıldığını biliyorlar mı?" maddesi ile ilgili yönetici algılarının ortalaması x= 3,17, öğretmen