• Sonuç bulunamadı

Anne Babaların Kız Çocuklarının Eğitimine İlişkin Tutumlarının İncelenmesi. Proje No: 107K034

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Anne Babaların Kız Çocuklarının Eğitimine İlişkin Tutumlarının İncelenmesi. Proje No: 107K034"

Copied!
102
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Anne Babaların Kız Çocuklarının Eğitimine İlişkin Tutumlarının İncelenmesi

Proje No: 107K034

Proje Yürütücüsü:

Yrd. Doç. Dr. Zeynep ALAT

Araştırmacı:

Yrd. Doç. Dr. Kazım Alat

EKİM 2009 SAMSUN

(2)

i ÖNSÖZ

Bir toplumun gelişmişlik düzeyini gösteren önemli göstergelerden biri de o toplumda yaşayan kadınların hayat kalitesine dair istatistiklerdir. Okuryazarlık, cinsiyetler arası eğitim düzeyi farkı, anne-bebek ölüm oranları, doğum oranları, ilk evlilik yaşı, kadına yönelik şiddet, kadınların işgücüne katılım oranları, parlamentoda kadınların temsil oranı, cinsiyetler arası ücret farkı, farklı meslek gruplarında ve idari pozisyonlarda kadınların temsili ve oranları gibi veriler toplumda cinsiyet eşitliğinin ne kadar gerçekleştiğinin saptanması aşamalarında değerlendirmeye katılır. Bahsi geçen bütün bu göstergeler kadınların eğitim düzeyi ile ve cinsiyetler arası eğitim düzeyi farkı ile yakından ilişkilidir. Kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe ve cinsiyetler arası eğitim düzeyi farkı azaldıkça bu beşeri istatistiklerde bir iyileşme görülür. Dolayısıyla eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların eğitimlerinin önündeki engellerin ortadan kaldırılması o toplumun gelişmesi için bir toplumun gelişmesi için atılması gereken en önemli adımlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizde zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması ve uygulamanın taşımalı eğitim, şartlı nakit transferi, Yatılı İlköğretim Bölge Okullarının yaygınlaştırılması ve iyileştirilmesi, ve kayıtlı öğrencilerin okula devamının sıkı takibi gibi tedbirlerle ile birlikte desteklenmesi neticesinde ilköğretimde evrensel okullaşma oranlarına ulaşma yolunda büyük bir aşama kaydedilmiştir. Fakat hala istenen hedefe, nüfusun tamamının temel hakları olan ilk ve ortaöğretimden faydalanması hedefine ulaşılamamıştır. Ülkemizde hala ilköğretim çağında olup okula gitmeyen, çoğunluğu kız, binlerce çocuk vardır. Bu çocukların nasıl olup da hala eğitim sisteminin dışında kalabildikleri dikkatle araştırılması gereken bir konudur.

Gerçekleştirilen bu projeyle Karadeniz Bölgesi’ndeki anne babaların kız çocuklarının eğitimine ve genel olarak da toplumsal cinsiyet normlarına yönelik tutumlarını araştırmak amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında, kızların okullaşması konularında Karadeniz Bölgesi’nde en sıkıntılı illerden olan Ordu, Sinop, Giresun ve Gümüşhane illerinde sorunun en yoğun yaşandığı yerleşim birimlerinde yaşayan kız çocuğu sahibi anne babalarla; ve il ve ilçe Milli Eğitim müdürlüğünde görevli yetkililerle, muhtar ve imamlarla görüşmeler yapılarak bu yörelerde kızların bu yörelerde kızların okula gönderilmemesinin gerisindeki nedenler saptanmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu dört ilde rastgele örneklem yoluyla tespit edilen hanelerde bir anket çalışması yapılarak veriler desteklenmiştir. Araştırma konunun çok boyutluluğuna ve ulusal ve yerel tedbirler alınmasının önemine dikkat çekmektedir. TÜBİTAK tarafından desteklenen ve iki yıl süren proje Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Zeynep Alat ve Yrd. Doç. Dr. Kazım Alat tarafından gerçekleştirilmiştir.

(3)

ii Araştırmamızda görev alan lisans ve lisansüstü öğrencilere ve illerdeki çalışmalarımız sırasında bize destek olan mülki idare amirlerine, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri’ne, bizimle görüşmeyi kabul eden tüm okul yöneticileri, öğretmenler, muhtarlar, imamlar, anne, baba ve çocuklara teşekkürlerimizi sunarız.

(4)

iii İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ...i

İÇİNDEKİLER ... iii

ÖZET ... vii

ABSTRACT ... viii

1. BÖLÜM ... 1

GİRİŞ VE LİTERATÜR İNCELEMESİ ... 1

Türkiye’de Kız Çocuklarının Eğitimi ... 2

2. BÖLÜM ... 9

YÖNTEM ... 9

A. Nitel Araştırma Yöntemi ... 9

Örneklem ... 9

Veri Toplama Araçları ... 9

İşlem ...10

B. Nicel Araştırma Yöntemi ... 11

Örneklem ...11

Veri Toplama Araçları ...14

1. Demografik Anket Formu ve Tutum Ölçeğinin Ölçeği Pilot Formunun Geliştirilmesi ... 14

Örneklem ...14

Demografik Anket Formunun Geliştirilmesi ...16

Ebeveyn Tutum Ölçeğinin Geliştirilmesi ...16

Güvenirlik Çalışması ...20

Geçerlik Çalışması ...24

2. Demografik Anket Formu ve Tutum Ölçeğinin Geliştirilmesi ... 25

Örneklem ...25

Demografik Anket Formunun Geliştirilmesi ...26

Ebeveyn Tutum Ölçeğinin Geliştirilmesi ...27

Güvenirlik Çalışması ...32

Geçerlik Çalışması ...35

İşlem ...37

3. BÖLÜM ... 40

BULGULAR ... 40

(5)

iv

A. NİTEL ARAŞTIRMA BULGULARI ... 40

Barınma Sorunları ...40

Namus Kaygıları ...44

Kızların İşgücüne Duyulan İhtiyaç ...50

Taşımalı Eğitim Talebi ...53

Yatılı Kuran Kurslarının Yaygınlaşması ...58

Erken Yaşta Evlilikler ...59

İstihdam Olanaklarının Sınırlı Oluşu ...61

YİBO’larla İlgili Söylentiler ...62

Okumuş Erkeklerin Kızların Eğitimi İle İlgili Olumsuz Yorumları ...68

Başörtüsü Yasağı ...69

Kızlar İçin Ayrı Okul ...71

Öğrenim Çağının Dışına Çıkma Yaşı ...72

12 Yıllık Zorunlu Eğitim ...73

B. NİCEL ARAŞTIRMA BULGULARI ... 74

Tutum Ölçeği Maddelerine İlişkin Betimsel İstatistikler ...74

Cevaplayıcıların Çevrelerindeki Okullara İlişkin Görüşleri ...76

Anne-Babalar Çocuklarının Kaç Yaşında Evlenmesini İstiyor? ...76

Toplam Tutum Puanı Açısından Çeşitli Değişkenler Arası Farklılıklar ...78

Toplam Tutum Puanı Açısından Cinsiyetler Arası Farklılıklar ...78

Toplam Tutum Puanı Açısından Yaşanılan İller Arası Farklılıklar ...78

Toplam Tutum Puanı Açısından Eğitim Düzeyleri Arasında Farklılıklar ...79

Toplam Tutum Puanı Açısından Cinsiyet, Eğitim Düzeyi Ve Yaşanan İl Arasında Farklılıklar81 Toplam Tutum Puanları İle Bazı Değişkenler Arasındaki İlişkiler ...82

Tutum Puanlarını Yordayıcı Değişkenler ...83

Anne-Babaların Okullar Hakkındaki Görüşleri Ve Tutum Puanlarının İncelenmesi ...84

4. BÖLÜM ... 87

TARTIŞMA VE ÖNERİLER ... 87

KAYNAKLAR ... 92

(6)

v TABLO VE ŞEKİLLER

Tablo 1. Öğretmen ve öğrenci sayılarındaki artış (1923-1924/1999-2000 ders yılları) ... 3

Tablo 2. Türkiye’nin cinsiyet profili. ... 4

Tablo 3. Karadeniz Bölgesi’nde illere göre okullaşma oranı ... 5

Tablo 4. İller göre görüşme yapılan kamu görevlileri. ...11

Tablo 5. İllere göre, görüşülen kişi sayısı. ...11

Tablo 6. İl ve mahallelere göre adres listeleri. ...12

Tablo 7. Katılımcıların çeşitli demografik özellikleri. ...13

Tablo 8. Katılımcıların şehir, cinsiyet ve yaş açısından dağılımları. ...14

Tablo 9. Katılımcıların çeşitli demografik özellikleri. ...15

Tablo 10. Korelasyona dayalı madde analizi sonucuna göre her bir maddenin ölçeğin toplamı ile korelasyon katsayıları. ...18

Tablo 11. Alt-üst grup ortalamaları farkına dayalı madde analizi ile korelasyona dayalı madde analizi sonuçlarının karşılaştırılması. (serbestlik derecesi tüm maddeler için 42’dir) ..21

Tablo 12. Güvenirlik analizi sonuçları (n = 38). ...22

Tablo 13. Güvenirlik analizi sonuçları (n = 31). ...23

Tablo 14. Katılımcıların çeşitli demografik özellikleri. ...26

Tablo 15. Toplam tutum puanları dağılımının betimsel istatistikleri. ...28

Tablo 16. Korelasyona dayalı madde analizi sonucuna göre her bir maddenin ölçeğin toplamı ile korelasyon katsayıları. ...29

Tablo 17. Alt-üst grup ortalamaları farkına dayalı madde analizi ile korelasyona dayalı madde analizi sonuçlarının karşılaştırılması. ...31

Tablo 18. Güvenirlik analizi sonuçları (n = 31). ...32

Tablo 19. Güvenirlik analizi sonuçları (n = 28). ...34

Tablo 20. Temel bileşenler analizi sonuçları. ...36

Tablo 21. 1995-2002 Yılları Arası Taşımalı İlköğretim Verileri. ...54

Tablo 22. İllere göre taşınan öğrenci sayısı ...55

Tablo 23. Tutum ölçeği maddelerine ilişkin betimsel istatistikler ...75

(7)

vi Tablo 24. Anne babaların çevrelerindeki okullara ilişkin görüşlerine ilişkin betimsel istatistikler

...77

Tablo 25. Çocukların Evlenmesi İstenen Yaş ...77

Tablo 26. İller açısından tek yönlü varyans analizi sonuçları. ...79

Tablo 27. Eğitim düzeyi açısından tek yönlü varyans analizi sonuçları. ...80

Tablo 28. Cinsiyet (2), eğitim düzeyi (4), yaşanan il (4) değişkenleri açısından toplam tutum puanları arasında faktöriyel ANOVA sonuçları. ...81

Tablo 29. Toplam tutum puanları ile diğer değişkenler arasındaki korelasyon analizi sonuçları. ...82

Tablo 30. Hiyerarşik regresyon analizi sonuçları...83

Tablo 31. Okullardaki eğitim araç ve gereçlerinin yeterliği hakkında farklı görüşleri olan anne- babaların toplam tutum puanlarına ilişkin istatistikler ...84

Tablo 32. Okullarda sınıfların kalabalık olmasına ilişkin farklı görüşleri olan anne-babaların toplam tutum puanlarına ilişkin istatistikler. ...85

Tablo 33. Okul masraflarını karşılamaya ilişkin farklı görüşleri olan anne-babaların toplam tutum puanlarına ilişkin istatistikler. ...85

Tablo 34. Öğretmenlerin hemşeri olup olmaması durumunda eğitimin kalitesine ilişkin farklı görüşleri olan anne-babaların toplam tutum puanlarına ilişkin istatistikler. ...86

Tablo 35. Okullarda verilen eğitimin kalitesine ilişkin farklı görüşleri olan anne-babaların toplam tutum puanlarına ilişkin istatistikler. ...86

Şekil 1. Toplam tutum puanları dağılımı ...28

Şekil 2. Farklı eğitim düzeylerine ve cinsiyete göre ortalama tutum puanları ...82

Şekil 3. Yaşanılan il ve cinsiyete göre ortalama tutum puanları ...82

(8)

vii ÖZET

Ülkemizde hala öğrenim çağında olup okula gitmeyen, çoğunluğu kız, yüz binlerce çocuk vardır. Bu çocukların nasıl olup da hala eğitim sisteminin dışında kalabildikleri dikkatle araştırılması gereken bir konudur. Bu projeyle Karadeniz Bölgesi’ndeki anne babaların kız çocuklarının eğitimine ve genel olarak da toplumsal cinsiyet normlarına yönelik tutumlarını saptamak amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında, kızların okullaşması konularında Karadeniz Bölgesi’nde en sıkıntılı illerden olan Ordu, Sinop, Giresun ve Gümüşhane illerinde sorunun en yoğun yaşandığı yerleşim birimlerinde yaşayan kız çocuğu sahibi anne babalarla; ve il ve ilçe Milli Eğitim müdürlüğünde görevli yetkililerle, muhtar ve imamlarla görüşmeler yapılarak bu yörelerde kızların bu yörelerde kızların okula gönderilmemesinin gerisindeki nedenler ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ayrıca, adı geçen illerde ikamet eden ve rastgele örneklem yoluyla belirlenmiş 1000 hanedeki hem anne hem de babalarla anket çalışması yapılarak anne babaların genel olarak kızların eğitimine ve toplumsal cinsiyete dair tutumlarının tespitine dair veri toplanması yoluna gidilmiştir.

Bulgular, farklı yerleşim birimlerinde farklı nedenlerin farklı ağırlıkta ön plana çıktığını ve velilerin kızlarının eğitimine yönelik kararlarını farklı düzeylerde etkilediğini göstermiştir.

Barınma, ulaşım, yoksulluk, namus kaygıları, kızların işgücüne duyulan ihtiyaç, taşımalı eğitimin her yerde yapılmaması, yatılı Kuran kurslarının yaygınlaşması, erken yaşta evlilikler, eğitimli gençler için istihdam olanaklarının sınırlı oluşu, YİBO'larla ilgili söylentiler, okumuş erkeklerin kızların eğitimi ile ilgili olumsuz yorumları ve öğrenim çağının dışındaki kızlar için takibat yapılmaması gibi nedenlerin velilerin kızlarını okutup okutmama kararlarında etkili olduğu ve kızların eğitiminin önünde ciddi engel teşkil ettiği tespit edilmiştir.

Anahtar kelimeler: Eğitim, kadınlar, cinsiyet, okullaşma, Karadeniz Bölgesi, Türkiye

(9)

viii ABSTRACT

Despite all the efforts to increase the schooling rates in Turkey, there are still thousands of students, mostly female, who are at school age but not schooled. Careful attention needs to be paid to understand the reasons these children are kept out of schools.

The aim of this project was to explore parental attitudes regarding girls’ education and societal gender norms in the cities of Ordu, Sinop, Giresun, and Gümüşhane. In addition, interviews with the authorities will be conducted to determine the factors that impede women’s education and local resources that can be utilized to overcome those impediments.

In addition, randomly selected 1000 mothers and 1000 fathers were surveyed to explore their attitudes towards girls’ education and gender in general.

Findings showed that different impediments were in effect in different places at varying weights. Accommodation, transportation, poverty, worries towards girls’ chastity, need for girls’ labor, spread of Koran schools with free boarding facilities, early marriages, high unemployment rates among educated youth, rumors around Elementary Regional Boarding Schools, negative comments of educated males about girls’ education, and absence of attention and care and a tracking system for girls who turned legal education age are found to be effective in parental decisions and create serious impediments for girls’

education.

Keywords: Education, women, gender, schooling, Black Sea Region, Turkey

(10)

1 1. BÖLÜM

GİRİŞ VE LİTERATÜR İNCELEMESİ

“Bilgi güçtür” diyen Foucault (1977) günümüzde bilginin kişinin sahip olduğu en önemli kapital olduğuna işaret etmiştir. Fakat ne yazık ki herkes bu önemli gücü kazanma konusunda eşit şansa sahip değildir. Bireylerin cinsiyet gibi çeşitli faktörler nedeniyle bilgiye erişimlerinde yaşanan eşitsizlikler dünyanın her köşesinde gözlenmektedir. İlgili literatür eğitim konusunda kadınların erkeklerin ne kadar gerisinde kaldığına ilişkin istatistiki bilgilerle doludur (Bellew & King, 1993; Hill & King, 1993; Worldbank, 2006). Bu durum kadınların eşitlik yolundaki mücadelelerini derinden yaralamaktadır. Kadının toplumdaki sosyo- ekonomik konumu konusunda kaygılanan çevreler çalışmalarında bilgi kazanımının kadına verdiği gücü vurgulamaktadırlar (Sutton, 1998). Eğitim sadece kadını güçlendirmekle kalmaz aynı zamanda toplumun ekonomik ve sosyal kalkınma sürecinde katalizör görevi görür.

Kadınların eğitim düzeylerinin yükselmesine bağlı olarak toplumlarda gözlenen ekonomik ve sosyal gelişim bu konuda çalışmalar yapan uluslararası örgütler ve akademisyenler tarafından uzun zamandır vurgulanmaktadır (Sutton, 1998; Worldbank, 2006).

Bir ülkedeki kadınların eğitim düzeyi milli gelir gibi faktörlerle korelasyon gösterdiği gibi kadınların eğitiminin ulusal kalkınma üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkileri araştırmalarla saptanmıştır. Öncelikle, kadınların eğitimi anne-çocuk ölüm oranları gibi sosyal refah göstergeleri üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir (Hill & King, 1993; Schultz, 2000).

Eğitimli anneler daha iyi çocuk bakım becerileri sergilemekte ve de sağlık sistemine erişimleri daha iyi olmaktadır. Dolaylı olarak ise eğitimli annelerin çocuklarının hayatta kalma şanslarının daha fazla olduğu görülmektedir. Çünkü eğitim kadınlara maaşlı bir işte çalışabilme imkanı vererek aile gelirinin artmasını ve bununla bağlantılı olarak da ailenin yaşam standartlarının artmasını sağlamaktadır. Eğitimli annelerin kız çocuklarının eğitimine daha çok yatırım yapması ise kadınların eğitiminin toplum üzerindeki bir başka olumlu etkisidir.

Bir diğer olumlu etki ise eğitimli kadınların daha az çocuk sahibi olma eğilimi göstermesidir. Doğurganlık/nüfus artış oranları bakımından kadınların eğitimi erkeklerin eğitiminden çok daha olumlu etkilere sahiptir. Düşük doğum oranıyla kadınların eğitim düzeyi arasındaki bu ilişki çeşitli şekillerde açıklanabilir. Okula devam eden kadınlar daha geç yaşta evlenmeyi tercih etmekte, doğum kontrol yöntemlerini daha yüksek bir olasılıkla ve daha etkili kullanmaktadırlar (Sutton, 1998). En önemlisi, eğitim kadına özerklik (otonomi) vererek kadının kendi bedeni üzerinde kendisinin karar verebilmesini sağlamaktadır (Heward, 1999a). Fakat araştırmacılar sadece ilkokul eğitiminin doğurganlık oranı üzerinde bir etkisinin

(11)

2 olmadığına ve kadınların otonom bireyler haline gelebilmeleri için orta ve yüksek öğrenimlerini de tamamlamalarının gerekliliğine işaret etmektedirler (Heward, 1999b).

Vurgulanması gereken bir diğer nokta ise çabaların, kadın nüfusun eğitim düzeyini genel olarak yükseltmekten ziyade, kadınlar ve erkekler arasındaki eğitim düzeyleri arasındaki farkı kapatmaya yönlendirilmesi zorunluluğudur. Ancak o zaman kadınlar toplumda otonomi ve güç kazanabilirler (Sutton, 1998). Cinsiyet, eğitim ve kalkınma arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalara göre cinsiyetler arasındaki eğitim düzeyi farkının kapatılması ekonomik ve sosyal göstergeler üzerinde pozitif bir etki yaratmaktadır (Hill &

King, 1993). Cinsiyet farklılığının az olduğu durumlarda kişi başına düşen milli gelir daha yüksek olmakta, kadınlar ve erkekler için ortalama yaşam süresi yüksek, doğurganlık ve bebek ölüm oranları ise düşük olmaktadır. Eğitim düzeyleri arasındaki cinsiyet farklılığının yüksek olması ise kadınların aile içi kararlara katılımlarını azaltmakta ve buna bağlı olarak da doğurganlık oranının yükselmesi ve anne-çocuk sağlığının daha kötü bir tablo göstermesine yol açmaktadır.

Kadınların eğitim düzeylerinin artmasına paralel olarak görülen bütün bu olumlu etkiler açıkça işaret etmektedir ki bir ülkenin kalkınma çabalarının başarılı olabilmesi için eğitim düzeyleri arasındaki cinsiyet farklılığının kapatılması şarttır (Hill & King, 1993).

Türkiye’de Kız Çocuklarının Eğitimi

Eğitimle sosyoekonomik kalkınma arasındaki bağı gören Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları için eğitim her zaman öncelikle ele alınması gereken bir konuydu (Arat, 1998).

Eğitimin her seviyesinde parasız eğitimin yerleştirilmesiyle birlikte ilkokul eğitimi 1923 yılında zorunlu hale getirildi. Ülkedeki okul sayısı hızla artırılıp kalitelerinin yükseltilmesi için çalışmalar başlatıldı. Medeni Kanun’un 1926’da kabulüyle birlikte çokeşlilik yasaklandı, evlilik yaşı yükseltildi, kadınlara mülkiyet hakkı, eşlerini seçme ve boşanma davası açma gibi haklar tanındı. Kadınlar seçme ve seçilme haklarını ise 1930’da kazandılar. Savaş yorgunu çoğunluğu kırsal bölgelerde yaşayan bir toplum üzerindeki bu uygulamaların sonucu olarak 1923-2000 yılları arasında kaydedilen ilerlemeler Tablo 1’de verilmiştir.

Bütün bu ilerlemelere karşın Tablo 2’de de görüldüğü gibi günümüzde Türkiye’de kadınların yaşam koşullarını düzeltmek için daha çok çaba sarf edilmesine ihtiyaç vardır.

Ülkemizde hala kadınların %24’ü okuryazar değildir. Bu oran erkeklerde %7’dir. 1997’den beri zorunlu eğitim kapsamına alınmasına karşın her dört kadından biri ortaokula gidememektedir. Çalışan kadınların %70’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Bebek ölüm oranı hala çok yüksek olup 38/1000 civarındadır (World Bank, 2002).

(12)

3 Tablo 1. Öğretmen ve öğrenci sayılarındaki artış (1923-1924 / 1999-2000 ders yılları)

Eğitim düzeyi Okul sayısı Öğrenci sayısı Öğretmen sayısı

1923 1924

1999 2000

Artış (kat)

1923 1924

1999 2000

Artış (kat)

1923 1924

1999 2000

Artış (kat)

Okul öncesi 80 9882 123 5880 251596 42 136 15696 114

İlk ve ortaokul 5010 43324 8 351835 10053127 28 11292 324924 28

İlkokul 4894 341941 10238

Ortaokul 116 9894 1054

Ortaokul 43 6168 142 3799 2444407 642 838 143469 170

Genel ortaokul 23 2663 115 1241 1506379 1213 513 70249 136

Mesleki eğitim

okulları 20 3505 174 2558 938028 366 325 73220 224

Toplam örgün eğitim 5133 59374 11 361514 12749130 34 12266 484089 38

Yaygın eğitim 6531 2978799 48506

Yüksekokul 1 71 70 2914 1412248 484 307 64169 208

Toplam 5134 65976 12 364428 17140177 46 12573 596764 46

Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı (2006) (www.meb.gov.tr)

Bu rakamlar Türkiye’nin doğusuna ve kırsala doğru gidildikçe çok daha kötü bir tablo sergilemektedir. Bu nedenle bu alanda yapılacak sosyal araştırma ve eğitim projelerinde bölgesel farklılıkların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Öngörülen bu araştırmanın yapılacağı Karadeniz Bölgesi’ne ait eğitimle ilgili istatistiki veriler Tablo 3’te verilmiştir.

İlköğretimin zorunlu olmasına karşın seksen üç yıllık Cumhuriyet tarihinde eğitim alanında bu cinsiyet farklılıklarının neden yok edilemediği ve nasıl hala varlıklarını koruyabildiği sorusunun cevabı Hill ve King’in (1993) “maliyet/fayda analizi modeli”

kullanılarak açıklanabilir. Bu modele göre eğitim maliyetleri getirileri aşınca ebeveynler kızlarının eğitimine yatırım yapmaktan kaçınırlar. Yoksulluk ve iş dünyası koşulları nedeniyle anne babalar oğullarının eğitimine öncelik verebilirler. Eğitimin parasız olması ebeveynler ve çocuklar için eğitimin doğrudan maliyetinin hiç olmadığı anlamına gelmez. Okul masrafları kimi ailelere çok fazla gelebilir. Okulun uzak oluşu kız çocuklarının güvenliği ve namusu konusunda anne babalarda kaygı yaratabilir. Bu doğrudan masrafların yanında ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişen fırsat maliyetleri denilen bazı faktörler kız çocuklarının eğitimiyle ilgili kararlarda göz önünde bulundurulmaktadır. Okula gitmek, kız çocuklarının evde ailelerine kendilerinden beklenilen kadar yardım edememelerine yol açabilir. Aileler kızlarının tarlada çalışmasını tercih edebilirler (Mete, 2005). Ebeveynlerin kız çocuklarını terbiyeleriyle okulda öğretilenler örtüşmeyebilir. Anne babalar okulda verilen eğitimin bir

(13)

4 kadın için gereksiz olduğunu düşünebilir. Verilen eğitimin kalitesi ile ilgili şüpheler kız çocuklarının eğitimine yatırım yapmak konusunda ebeveynlerin gönülsüz davranmasına

Tablo 2. Türkiye’nin cinsiyet profili.

Türkiye Avrupa &

Orta Asya

Üst Orta Gelir Grubu Ülkeler 1980 1985 1990 1999 1980 1999 1980 1999

Eğitime ayrılan kaynak (% of GNP) 2 2 2 .. .. .. 4 ..

Öğrenci başına harcama (% of GNP per capita)

İlkokul .. .. .. .. .. .. .. ..

Ortaokul .. 6 8 .. .. .. .. ..

Bayan öğretmenler (% toplam)

İlkokul .. .. .. .. .. .. .. ..

Ortaokul 35 36 39 .. .. .. .. ..

EĞITIME KATILIM Kız öğrenciler (% toplam)

İlkokul 45 47 47 47 .. .. .. 49

Ortaokul .. .. 37 40 .. .. .. ..

Brüt okullaşma oranı (% yaş grubu) İlkokul

Erkekler 102 117 102 142 100 .. 104 ..

Kızlar 90 110 96 123 99 .. 101 ..

Ortaokul

Erkekler 44 52 58 39 86 .. 50 ..

Kızlar 24 30 37 25 83 .. 49 ..

Yüksek okul

Erkekler 12 .. .. 22 .. .. .. ..

Kızlar 6 .. .. 14 .. .. .. ..

Net okullaşma oranı (% yaş grubu) İlkokul

Erkekler .. .. .. 100 .. .. .. ..

Kızlar .. .. .. 96 .. .. .. ..

Eğitim göstergeleri

5. sınıfa kadar okula devam (% yaş grubu

Erkekler .. 97 98 .. .. .. .. ..

Kızlar .. 95 97 .. .. .. .. ..

Gençlerde okuma-yazma bilmeme oranı (%15-24 yaş arası popülasyon)

Erkekler 4 4 3 1 1 1 8 4

Kızlar 20 15 12 6 4 2 10 4

Kaynak: Dünya Bankası (2006) (www.worldbank.org)

(14)

5 neden olabilir (Heward, 1999b). Kız çocukların eğitimi ayrıca psikolojik olarak da maliyetli görülebilir (Hill & King, 1993). Kimi toplumlarda dini ya da sosyokültürel nedenlerle, eğitim, kızların iyi huylu, terbiyeli yetiştirilmesi için tehdit olarak görülüp okulda ailenin değerlerine aykırı şeyler öğretileceği kaygısıyla kızları okutmaktan kaçınılabilir. Okutmak yerine kızların erken yaşta evlendirilmesi aileler için daha az maliyetli görülebilir (Mete, 2005). Her iki cinsiyet için maliyetin aynı olduğu durumlarda bile aileler erkek çocuklarının eğitim görmesinin kendileri için daha fazla getirisi olacağını düşünebilirler.

Tablo 3. Karadeniz Bölgesi’nde illere göre okullaşma oranı

Şehir Okuma Yazma

Bilmeyen Oranı (6 yaş ve üzeri ) (2000 genel

nüfus sayımı)

Okullaşma Oranı 2001 yılı (%)

İlköğretim Ortaöğretim

Gümüşhane 0.2126 64.46 25.52

Tokat 0.2079 69.09 24.39

Trabzon 0.1886 72.28 40.40

Ordu 0.2537 74.63 29.77

Giresun 0.2654 77.02 37.20

Bayburt 0.2120 77.72 17.32

Rize 0.2073 88.55 45.61

Sinop 0.2425 88.70 43.59

Samsun 0.2048 97.86 40.09

Artvin 0.2074 99.16 56.62

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (2006) (www.tuik.gov.tr)

Görüldüğü gibi kızların eğitimi daha çok kamu nezdinde yararlar sağlarken maliyetler büyük oranda aileler tarafından algılanmakta/yaşanmaktadır. Bu da kızların eğitimine yönelik olarak ailelerin gönülsüz bir tutum takınmalarına yol açmaktadır. İlköğretimi zorunlu ve parasız yapmak, okul sayısını artırmak ebeveynlerin tutumlarını değiştirmek için yeterli değildir (Bellew & King, 1993). Tansel’in de (1998) dediği gibi fakir aileler için parasız olmasına karşın çocuklarını okula göndermek masrafları itibariyle hala lüks olarak algılanmaktadır. Tablo 2’de de görüldüğü gibi ülkemizde zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılmasıyla birlikte beklenenin aksine ortaokul düzeyinde okullaşma oranlarında dikkate değer bir düşme yaşanmıştır. Taşımalı eğitimin en yüksek düzeye ulaştığı 2001-2002 yılları arasında bu eğitimden faydalanan kızların sayısında bir düşüş gözlenmiştir (Dülger, 2004).

Takip eden yılda öğrenci sayısı %60 artarken kız öğrenci oranı %39’dan %36’ya düşmüştür.

Ayrıca sadece ilkokula kayıt yüzdelerine bakarak ülkemizde okullaşma sorununun hemen

(15)

6 hemen tamamen çözümlendiğini düşünmek yanıltıcı olacaktır. En olumlu ve kalıcı etkilerin ancak lise ve ötesindeki eğitimle yaratılabildiği düşünülürse (Hill & King, 1993) üçüncü sınıftan itibaren başlayan, beş ve altıncı sınıflarda artan kızların okuldan alınması yolundaki hala mevcut eğilim (Dülger, 2004) konunun üzerinde daha çok çalışılması gerektiğini göstermektedir. İlkokul diploması verilmesi uygulamasının kalkmasıyla birlikte kimi anne babalar için kızlarını daha fazla okutmanın bir anlamı kalmamış ve beşinci sınıfa kadar beklemek yerine kızlarını çok daha önce okuldan alma eğilimi göstermeye başlamışlardır (Dülger, 2004).

Dokuz ülkede (Endonezya, Almanya, Kore, Filipinler, Singapur, Tayvan, Tayland, Türkiye ve ABD) yapılan çocuğun değeri araştırmasına göre gelişmiş ülkelerde çocuklar, aileleri için psikolojik değer taşırken, yani ebeveynler için neşe, gurur ve sevgi kaynağı olarak değerlendirilirken, Türkiye’nin de dahil olduğu az gelişmiş ülkelerde ve sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde çocukların daha çok ekonomik değeri ön plana çıkmaktadır (Kağıtçıbaşı, 1996). Sosyal güvenlik sisteminin zayıf ve fakirliğin yaygın olduğu bu ülkelerde çocuğun aileye ekonomik katkısı önem kazanmaktadır. Öte yandan, özellikle erkek çocuklar, yaşlandıklarında ebeveynlerinin bakımını üstlenecek bir çeşit sigorta olarak görülmektedir.

Ülkemizde kız çocukları evlenip “ele” karışacak ve kendi ailelerine faydaları olmayacak diye düşünüldükleri için ekonomik değerleri erkek çocuklarınkine göre düşük olmaktadır. Bu anlayış, ailelerin kız çocuklarının eğitimine yönelik yatırım yapmaktan kaçınmalarına neden olan etmenlerden biri olabilir.

Bu nedenlerle eğitim alanındaki cinsiyet farklılıklarının ortadan kaldırılması ve kız çocuklarının içinde bulundukları dezavantajlı durumdan çıkarılabilmeleri için anne babaların çocuklarının eğitimine ilişkin maliyet/fayda analizlerindeki algılarının tespiti çok önemlidir.

Ancak ondan sonra elde edilen bulgular doğrultusunda etkili eğitim politikaları ve modeller geliştirilerek aileler kızlarını okutmaya ikna edilebilir.

Cinsiyet, biyolojik farklılıkları vurgulamak için kullanılan bir terimdir. Toplumsal cinsiyet ise bu biyolojik farklılıklardan yola çıkılarak toplum tarafından yaratılan bireylere atfedilen özellikleri içeren dinamik bir kategoridir. Bu kategorileme toplumda hiyerarşiler oluşturur, bireylerin tüm hayatlarını derinden etkiler, yapabileceklerini ve seçeneklerini sınırlar, onlardan beklentileri etkileyerek hayatlarına yön çizer (Jackson, 1998). Aynı sosyal sistem içinde yetişen bireyler bu toplumsal kategorileri onlara bağlı olarak geliştirilen kültürel yapıları ve güç ilişkilerini doğal olarak algılamaya başlar ve onun savunucuları haline gelirler (Gramsci, 1971/1929-1935). Baskın bir ideolojiden ziyade kendi sağduyularının ve doğadaki varlıkların yaratılışı gereği sistemin mevcut şekilde işlemesi gerektiğini söylerler. Her ne

(16)

7 kadar bu sağduyu dinamik ve içinde çatışmalar barındırıyor olsa da büyük oranda toplumdaki baskın yapılar tarafından şekillenir. Böylece sağduyunun toplumsal cinsiyetler arasında kesin sınırlar çizip onlara farklı roller atfetmesi ve aralarında hiyerarşiler yaratması sonucunda bireylerin cinsiyeti onların kaderini belirlemede önemli bir etken haline gelir.

Klasik patriarkal toplum özellikleri gösteren Türkiye’de, yani gücün ve otoritenin yaşça büyük erkeklerin ellerinde toplandığı ve erkek soyunun ön plana çıkarıldığı toplumlarda, bireye duyulan saygı kişinin yaşına bağlı olarak değişir; kadın ve erkeklerin dünyası ayrı olup farklı hiyerarşik mekanizmalar işler; ve kadının üretme ve üreme kapasitesi evlendiği erkeğin sülalesindeki egemen dinamiklere bağlı olarak değişir ve anlamlandırılır (Kandiyoti, 1977;

Kandiyoti, 1995). Fakat Kandiyoti’nin klasik patriarkinin ideal formu olarak adlandırdığı bu model stabil ve ulusal bir form olmaktan ziyade sosyoekonomik, bölgesel, kültürel, kırsal- kentsel farklılıklara ve üretim ve üretkenlik koşullarının değişimine bağlı olarak değişikliklikler gösterir ve bu değişimler aile içi dinamiklere yansır. Bütün bu farklılıklara rağmen değişmeyen tek şey kadının statüsünü belirleyen temel etkenlerdir. Üretime katılımı ne düzeyde olursa olsun bir kadının toplumdaki saygınlığı onun çocuk yapabilme kapasitesi ve yaşıyla doğrudan ilintilidir (Kandiyoti, 1977). Toplumdaki bu erkek egemen sistem, çeşitli kültürel uygulamalar, devlet ve sosyal kurumlar aracılığıyla devam ettirilir ve yeniden üretilir.

Müftüler-Bac (1999) ülkemizde kadınların iki yolla ezildiğini söyler. Birincisi, cinsel taciz, saldırı, dayak, tecavüz, bekaret testleri, işkence ve cinayet gibi somut uygulamalardır.

İkinci yol ise daha zor farkedilir ve kadınların hukuksal süreçlerde yaşadıkları cinsiyet ayrımcılıkları, ekonomik ve sosyal eşitsizlikler gibi durumları içerir. Aile üyeleri, okul müdürleri, yurt idarecileri, polis, mahkemeler ve kamu kurumlarının idarecileri kendilerini kadınların namusunu korumaktan sorumlu görüp kadınların bedenini kontrol altında tutmaya çalışırlar. Bu tutumlar kadınların gündelik hayatlarındaki hareket alanlarını sınırlayıp onların eğitim, sağlık ve temel ihtiyaçlarının giderme ve kariyer edinmelerinde belirleyici bir etki gösterir. Baskın ideolojinin, bu erkek egemen uygulamaları sağduyunun bir ürünü gibi sunma çabaları, kurumsal destekle beraber, ezilen kesimi oluşturan kadınların da desteğini almayı başarabilir. Nitekim, Hortaçsu, Kalaycıoğlu ve Rittersberger-Tılıç (2003) fiziksel şiddete uğrayan kadınların önemli bir bölümünün eşlerinin bu davranışlarının haklı nedenleri olduğuna inandıklarını tespit etmişlerdir.

Toplumda ayrımcılığa yol açan, bireylerin eğitim gibi temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önünde engel teşkil eden toplumsal cinsiyet normlarının ve dinamiklerinin dikkatli bir analizini müteakip toplumsal değişim sağlayacak politikalar ve projeler üretmek

(17)

8 hala töre cinayetlerinin yaşanmakta olduğu ülkemiz için hayati bir önem taşımaktadır. Ancak o zaman eğitimdeki cinsiyet farklılıkları gerçek anlamda yok olmaya yüz tutacaktır.

Bu çalışma ile Türkiye’de ilk kez kapsamlı bir şekilde anne babaların kız çocuklarının eğitimine yönelik tutumlarının araştırılması amaçlanmıştır. Bir sorun etraflıca araştırılıp sorunun ne olduğu bütün detayları ile analiz edilmeden soruna yönelik etkin çözüm önerileri getirmek mümkün değildir. Bu anlayıştan hareketle özellikle 90’lı yıllarda ivme kazanan ülke çapında okullaşma hamlelerine rağmen neden hala kadın nüfusun %24’ünün okuryazar olmadığını ve eğitimdeki cinsiyet farklılıklarını açıklayabilmek için daha derinlemesine araştırma yapılması gerektiği sonucuna varılmış ve bu proje geliştirilmiştir.

(18)

9 2. BÖLÜM

YÖNTEM

Araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri bir arada kullanılarak veri toplanmıştır.

Bu kapsamda araştırmanın 1. aşamasında kız çocuklarını okula göndermeyen anne ve babalar, kız ve erkek kardeşler ile çeşitli kamu görevlileri ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Araştırmanın 2. aşamasında ise kent merkezinde oturan ailelerin kız çocuklarının eğitimine yönelik tutumlarını ölçmek amacıyla bir anket ve tutum ölçeği uygulanmıştır.

A. Nitel Araştırma Yöntemi Örneklem

Araştırmanın birinci (nitel) aşamasının örneklemini Karadeniz Bölgesinde kız çocuklarını okula gönderme oranı bakımından en düşük orana sahip illerden olan Sinop, Ordu, Giresun ve Gümüşhane illerindeki kız çocuklarını okula göndermeyen anne babalar, ağabeyler ve okula gönderilmeyen kız çocukları oluşturmuştur. Proje planında valilik ve muhtarlıklardan yetkililerle görüşmeler yapılması ve onların yardımı alınarak kızlarını okula göndermeyen 120 anne babaya ulaşılması hedeflenmiştir. Her bir şehirden 30 anne babaya ulaşılması amaçlanmıştır.

Veri Toplama Araçları

Veri toplama araştırmacıların demografik bilgiler anketinin sözel olarak uygulaması ve anne babalarla görüşme yapılması yoluyla gerçekleştirilmiştir.

Demografik Bilgiler Anketi. Proje ekibi tarafından uygulanan bu anket ile anne baba ve çocuklara ait yaş, eğitim düzeyi, gelir düzeyi, kardeş sayısı, anne baba mesleği gibi kız çocuklarının okula gönderilmemesine etki etmesi olası değişkenler araştırılmıştır.

Görüşme. Proje ekibi tarafından kız çocuklarını okula göndermeyen anne babalar, ağabeyler ve okula gönderilmeyen kız çocukları ile yüzyüze görüşme yapılmıştır. Görüşmeler yarı yapılandırılmış görüşme (semi-structured interview) şeklinde gerçekleştirilmiştir.

Görüşme soruları araştırma ön hazırlık aşamasında belirlenmiş, fakat veri toplama aşamasında yeniden gözden geçirilip ekleme ve çıkarmalar yapılmıştır. Anne babalarla yapılan görüşmelerin en az bir saat civarında sürmesi planlanmış, fakat uygulamada görüşmelerin farklı süreler alabildiği görülmüştür. Bu görüşmelerde anne babalara kız çocuklarını neden okula göndermedikleri, kız çocuklarının eğitimi hakkında tutumları gibi sorular sorulmuştur. Yetkililerle görüşmelerde ise yöredeki kız çocuklarının eğitimine yönelik

(19)

10 sorunların saptanmasına yönelik sorular sorulmuş ve yetkililerin çözüm önerileri ve çözümle ilgili düşünceleri ve tutumları araştırılmıştır.

İşlem

Verilerin Toplanması. Nitel araştırma için alana çıkmadan önce araştırma ekibi tarafından proje ekibi ve bursiyerlere araştırmanın konusu ve amacı ve görüşme teknikleri konusunda eğitim verilmiştir. Eğitimde demografik bilgiler anketi, açık uçlu soruların sorulması, görüşmenin yönlendirilmesi becerileri ve ses kayıt cihazı kullanımı konuları üzerinde durulmuştur.

Eğitimin tamamlanmasını müteakip Sinop iline hareket edilmiştir. Planlandığı üzere ilk olarak valiliğe gidilmiş, vali yardımcısı ile görüşme yapılıp kendisinin yönlendirmesi doğrultusunda il Milli Eğitim Müdürlüğü’ne geçilmiştir. Milli Eğitim Müdür yardımcısı ile yapılan görüşme sonrasında araştırmanın il merkezinde değil, kız çocuklarının okutulması konusunda sorunlar yaşanan ilçelerde yapılması gerektiğine kanaat getirilmiştir. Sorunun en çok yaşandığı ilçenin tespitini müteakip ilçeye gidilmiş ilçe milli eğitim müdürü ile görüşme yapılmıştır. Fakat kendisinden konu hakkında pek fazla aydınlatıcı bilgi alınamamıştır.

Tesadüfen orada bulunmakta olan ilçe yatılı ilköğretim bölge okulunda (YİBO) görevli bir öğretmenin yönlendirmesiyle ilçedeki YİBO’ya gidilmiş ve YİBO müdürü ile konu hakkında görüşme yapılmıştır. Bu görüşme araştırmanın nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda çok aydınlatıcı olmuştur. Okul müdürünün verdiği, okula gitmeyen kız çocuklarının isimlerini köy bazında içeren liste kullanılarak gidilmesi gereken köyler tespit edilmiştir. Araştırma boyunca, YİBO müdürleri, hangi köylerde hangi kız öğrencilerin okula gönderilmediği ve kız çocuklarının eğitiminde yaşanan sorunlar konusunda en bilgili kişiler olarak araştırma ekibinin dikkatini çekmiştir. Buna istinaden Ordu, Giresun ve Gümüşhane illerinde de kız çocuklarının okula gönderilmesi konusunda sorunlar yaşanan köylerin tespiti amacıyla ilk olarak sorunlu ilçeler il milli eğitim müdürlüklerinden öğrenilip ilçelerdeki YİBO müdürleriyle bağlantıya geçilmiştir. Her ilde, ilk önce, mülki idare amirleri, milli eğitim müdür ya da müdür yardımcıları ve kız çocuklarının eğitimi konularında bilgili şube müdürleri ile görüşmeler yapılıp tespit ve çalışmaları hakkında bilgi alınmıştır. İllere göre, görüşme yapılan kamu görevlilerinin listesi Tablo 4’de verilmiştir.

Köylere gidildiğinde, proje ekibi ve bursiyerler tarafından muhtarlar, imamlar, varsa öğretmenler, köy kahvesindeki kişiler, kız çocuk sahibi anne babalar, okula gönderilmeyen kızlar ve bazen ağabeyleriyle yüzyüze görüşme yapılmıştır. Görüşmelerin tamamı ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir. Görüşme ses kayıtları proje bursiyerleri tarafından bilgisayar ortamında Word’e aktarılmıştır.

(20)

11 Tablo 4. İller göre görüşme yapılan kamu görevlileri.

İl Vali Vali Yrd.

Milli Eğitim Müdürü/

Müdür Yrd.

Milli Eğitim

Şube Müdürü/

İlgili memur

YİBO Müdürü/

Müdür Yrd.

Öğretmen İmam Muhtar

Sinop - 1 2 - 1 - 2 3

Gümüşhane - 1 2 2 1 1 1 3

Giresun 1 - 3 1 2 3 -

Ordu 1 1 1 2 4 2 2 -

Toplam 2 3 8 5 8 3 6 6

Tablo 5. İllere göre, görüşülen kişi sayısı.

İl Kadın Erkek

Anne Kız çocuğu Baba Ağabey

Sinop 20 2 16 2

Gümüşhane 25 12 4

Giresun 18 5 8 1

Ordu 21 12 11

Toplam 84 31 39 3

B. Nicel Araştırma Yöntemi Örneklem

Örnekleme ilişkin adreslerin satın alınması. Araştırmanın yapılacağı iller olan Giresun, Gümüşhane, Ordu ve Sinop illerine ait örneklem alımı için Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile görüşülmüş ve bu illerin merkezinde kentsel bölgelerdeki hanelere ait 1000 adet asıl adres listesi ve 1000 adres yedek adres listesi satın alınmıştır. TÜİK listeyi oluştururken her ilin nüfusunu dikkate alarak bu illere ait farklı sayılarda adres listeleri vermiştir. Buna göre Giresun (310), Gümüşhane (100), Ordu (470) ve Sinop (120) adet adres olmak üzere toplam 1000 adet haneye ait asıl adres listesi oluşturulmuştur. Yine TÜİK tarafından her bir ile ait adres listeleri oluşturulurken mahallelerin nüfusu dikkate alınarak farklı sayılarda adresler verilmiştir. Her bir mahalle için verilen adreslerin tamamının mahallenin bir cadde veya sokağında olmaması, mahalleyi farklı sokak ve caddelerle iyi bir şekilde temsil etmesine dikkat edilmiştir.

(21)

12 Tablo 6. İl ve mahallelere göre adres listeleri.

Ordu

Akyazı Mah. 50

Aziziye Mah. 10

Bahçelievler Mah. 20

Bucak Mah. 50

Cumhuriyet Mah. 20

Durugöl Mah. 10

Düz Mah. 10

Güzelyalı Mah. 10

Karapınar Mah. 10

Karşıyaka Mah. 30

Kirazlimanı Mah. 10

Nizamettin Mah. 10

Şahincili Mah. 40

Saray Mah. 10

Şarkiye Mah. 10

Selimiye Mah. 30

Şirinevler Mah. 30

Subaşı Mah. 30

Taşbaşı Mah. 10

Yeni Mah. 60

Zafer-i Milli Mah. 10

TOPLAM 470

Gümüşhane

Çamlıca Mah. 10

Hasanbey Mah. 40

İnönü Mah. 10

Karaer Mah. 20

Karşıyaka Mah. 10

Yeni Mah. 10

TOPLAM 100

Sinop

Ada Mah. 40

Camiikebir Mah. 10

Gelincik Mah. 20

İncedayı Mah. 10

Kefevi Mah. 10

Meydankapı Mah. 10

Yeni Mah. 20

TOPLAM 120

Giresun

Aksu Mah. 20

Aydınlar Mah. 10

Çınarlar Mah. 10

Çıtlakkale Mah. 30

Fevzi Çakmak Mah. 20

Gedikkaya Mah. 20

Gemilerçekeği Mah. 30

Hacı Hüseyin Mah. 30

Hacı Miktat Mah. 10

Hacı Siyam Mah. 40

Kapu Mah. 10

Kavaklar Mah. 10

Kayadibi Mah. 10

Nizamiye Mah. 10

Osmaniye Mah. 20

Şeyh Keramettin Mah. 10

Teyyaredüzü Mah. 20

TOPLAM 310

Araştırma örneklemi. Araştırmaya Giresun, Gümüşhane, Ordu ve Sinop illerinde 1019 hanede ikamet eden 1017 kadın ile 941 erkek, toplam 1958 kişi katılmıştır. Katılımcıların cinsiyet açısından temsil edilme oranları yakın olup erkekler (%48.06), kadınlar (%51.94)

(22)

13 oranında temsil edilmektedir. Eğitim düzeyi açısından incelendiğinde katılımcıların büyük çoğunluğunun ilkokul mezunu (%39.94) ve lise mezunu (%27.94) oldukları görülmektedir.

Örneklemin %5.26’sı hiç okula gitmediğini belirtmektedir. Medeni durum açısından incelendiğinde örneklemin tamamına yakınının evli olduğu (%96.17), yalnızca küçük bir kesimin dul (%3.12), boşanmış (%0.66) ya da ayrı yaşadığı (%0.05) görülmektedir.

Katılımcıların demografik özellikleri Tablo 7’de gösterilmiştir.

Tablo 7. Katılımcıların çeşitli demografik özellikleri.

n %

İl

Sinop 244 12.46

Gümüşhane 203 10.37

Giresun 581 29.67

Ordu 930 47.50

Cinsiyet

Erkek 941 48.06

Kadın 1017 51.94

Eğitim Düzeyi

Hiç Okumadım 103 5.26

İlkokul 782 39.94

Ortaokul 202 10.32

Lise 547 27.94

Yüksek Lisans ve yukarısı 3 0.30

Medeni Durum

Evli 1883 96.17

Ayrı Yaşıyor 1 0.05

Boşanmış 13 0.66

Dul - Diğer 61 3.12

Katılımcıların yaşları 18 ile 82 arasında değişmekte olup yaş ortalaması tüm örneklem için 42.35, erkekler için 44.09 ve kadınlar için 40.73’dür. Katılımcıların şehir, cinsiyet ve yaşa göre dağılımları Tablo 8’de gösterilmektedir. Katılımcıların sahip olduğu çocuk sayısı 1 ile 9 arasında değişmektedir (M = 2.42, SD = 1.15). Kız çocuk sayısı 1 ile 8 arasında (M = 1.51, SD = .76), erkek çocuk sayısı ise 1 ile 9 arasında değişmektedir (M = 1.61, SD = .91).

Hanede yaşayan kişi sayısına bakıldığında sayının 2 ile 8 arasında değiştiği görülmekle birlikte çoğu ailenin çekirdek aile tipinde olduğu görülmektedir (M = 3.86, SD = 1.16).

(23)

14 Katılımcılar meslek açısından incelendiğinde kadınlarda %77.01 ile ev hanımlarının ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Ayrıca katılımcıların memur, öğretmen, emekli memur ve öğretmen, hemşire ve diğer teknik destek ve hizmet sınıfından bireyler olduğu görülmektedir. Erkek katılımcılar meslek açısından incelendiğinde memur, işçi, serbest meslek sahibi ve emekli oldukları görülmektedir.

Tablo 8. Katılımcıların şehir, cinsiyet ve yaş açısından dağılımları.

Şehir Cinsiyet Yaş Ortalaması Standart Sapma n

Sinop Erkek 46.57 11.97 122

Kadın 41.75 11.957 122

Toplam 44.16 12.180 244

Gümüşhane Erkek 41.54 9.28 100

Kadın 38.13 9.38 103

Toplam 39.81 9.46 203

Giresun Erkek 43.58 11.41 270

Kadın 41.69 12.85 311

Toplam 42.57 12.23 581

Ordu Erkek 44.30 10.30 449

Kadın 40.41 10.61 481

Toplam 42.29 10.64 930

Toplam Erkek 44.09 10.81 941

Kadın 40.73 11.43 1017

Toplam 42.35 11.26 1958

Veri Toplama Araçları

1. Demografik Anket Formu ve Tutum Ölçeğinin Ölçeği Pilot Formunun Geliştirilmesi Örneklem

Deneme Ölçeği pilot formunun geliştirilmesi uygulamasına Samsun Merkez ilçe ve Atakum, Bafra ve 19 Mayıs ilçelerinde ikamet eden çocuk sahibi 83 kişi katılmıştır.

Katılımcıların yarıya yakını (%47.0) Merkez ilçede olup örneklemin büyük çoğunluğu annelerden (%81.90) oluşmaktadır. Katılımcıların yaşları 22 ile 55 arasında değişmekte olup yaş ortalaması 39.59 ve standart sapması 8.10'dur. Cinsiyet açısından karşılaştırıldığında

(24)

15 örneklemdeki babaların yaşının (M = 42.92, SD = 6.83) annelerin yaşından (M = 38.89, SD = 8.21) daha büyük olduğu görülmektedir.

Katılımcıların sahip olduğu çocuk sayısı 1 ile 5 arasında değişmektedir (M = 2.11, SD

= 0.88). Hanede yaşayan kişi sayısına bakıldığında sayının 2 ile 9 arasında değiştiği görülmekle birlikte çoğu ailenin çekirdek aile tipinde olduğu görülmektedir (M = 3.87, SD = 1.16). Katılımcılar meslek açısından incelendiğinde %33.7 ile ev hanımlarının ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Ayrıca katılımcıların memur, öğretmen, hemşire, emekli, ve diğer teknik destek ve hizmet sınıfından bireyler olduğu görülmektedir. Katılımcıların demografik özellikleri Tablo 9’da gösterilmiştir.

Tablo 9. Katılımcıların çeşitli demografik özellikleri.

n %

İlçe

19 Mayıs 6 7.20

Atakum 10 12.00

Bafra 28 33.70

Merkez 39 47.00

Cinsiyet

Erkek 15 18.10

Kadın 68 81.90

Eğitim Düzeyi

İlkokul 19 22.90

Ortaokul 3 3.60

Lise 29 34.90

Üniversite 30 36.10

Yüksek Lisans ve yukarısı 2 2.40

Medeni Durum

Evli 78 94.0

Ayrı Yaşıyor 1 1.2

Boşanmış 3 3.6

Diğer 1 1.2

(25)

16 Demografik Anket Formunun Geliştirilmesi

Çalışmada kullanmak üzere cevaplayıcılardan çeşitli demografik özelliklerine ait soruları içeren bu bölümde ile soru grubu anket uygulayıcısının doldurması gereken anketin uygulandığı tarih, il, ilçe, semt, mahalle gibi örneklem ile ilgili bölümlerdir.

İkinci bölümde cevaplayıcıların kendisi ile ilgili soru grubunda cevaplayıcının yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi, medeni hali, mesleği, evli ise eşinin mesleği konularında sorular sorulmuştur. Soruların bir kısmı kategorik olarak cevaplanabilecekken bazılarının (örn, meslek) açık uçlu yanıtlanmasına izin verilmiştir.

Üçüncü bölümde ise kız çocuklarının eğitimine ilişkin tutumlara etkisi olabileceği literatürde gösterilmiş değişkenlerden, ebeveynlerin sahip oldukları çocuk sayısı, çocukların cinsiyeti, yaşı, hangi kız ve erkek çocukların eğitim düzeyine kadar okumasını istedikleri, kaç yaşında evlenmesini istedikleri evde yaşayan kişi sayısı sorulmuştur.

Ebeveyn Tutum Ölçeğinin Geliştirilmesi

“Kız Çocuklarının Eğitimine İlişkin Ebeveyn Tutumları Ölçeği” (kısaca Ebeveyn Tutum Ölçeği) geliştirilirken ilk olarak bir pilot ölçek (denemelik ölçek) hazırlanmıştır. Bu ölçeğe ölçülmek istenilen tutum ile ilişkili olduğu düşünülen 38 madde yazılmıştır. Maddeler yazılırken literatür bilgilerinden ve araştırmanın nitel kısmından elde edilen kız çocuklarının eğitimine yönelik olası tutum ifadelerinden yararlanılmıştır. Yazılan bu maddelerin 14 tanesi olumlu, 24 tanesi olumsuz ifade içermektedir. Cevaplayıcıların her bir ifade için 1 ile 5 arasında bir tepkide bulunmaları beklenmektedir: 1) Katılmıyorum, 2) Kısmen katılmıyorum, 3) Kararsızım, 4) Kısmen katılıyorum, 5) Katılıyorum. Olumlu ve olumsuz maddeler ölçek içinde belirli bir sistem dahilinde yerleştirilmemiştir.

Deneme ölçeği hazırlanırken maddeler yazıldıktan sonra biri Türk dili alanında doktora sahibi, diğer ikisi üniversite mezunu 3 yetişkine bu maddeler okutularak anlatım dili açısından ifadelerde eksiklik ya da yanlışlıklar olup olmadığı sorulmuş, alınan geribildirim sonucunda gerekli düzeltmeler yapılmıştır.

Deneme ölçeği hazırlandıktan sonra 86 adet ölçek Samsun Merkez ilçe ve Atakum, 19 Mayıs, ve Bafra ilçelerinde çocuk sahibi ebeveynlere uygulanmak üzere dağıtılmıştır.

Ölçeklerden ikisi boş olarak geri dönmüş ve birinin cevaplayıcısı da bekar olduğu için değerlendirmeye alınmamıştır. Geriye kalan 83 adet ölçek istatistiksel değerlendirmeye tabi tutulmuştur. İstatistiksel değerlendirmede sırasıyla aşağıdaki işlemler uygulanmıştır.

(26)

17 1. Görsel inceleme. Demografik Anket Formu ve Tutum Ölçeği ilk olarak görsel olarak incelenmiş, cevaplayıcıların anket formu üzerine notlar yazıp yazmadıkları, sistematik olarak boş bıraktıkları maddeler olup olmadığı vb. yönlerden incelenmiştir ve bu tip sorunlar olmadığı tespit edilmiştir. Daha sonra tüm veriler istatistiksel analiz programı ile bilgisayara girilerek analize başlanmıştır.

2. Dağılım özelliklerinin incelenmesi. İlk olarak ölçeğe ait puanların dağılımının özelliklerine bakılmıştır. Ölçeğe ait her bir ifade 1 (katılmıyorum) ve 5 (katılıyorum) seçenekleri arasında derecelendirildiği için, tüm ifadelerin olumsuz olması durumunda ölçekten alınabilecek minimum puan 38, tüm ifadelerin olumlu olması durumunda ise alınabilecek en yüksek puan 190’dır. Bu durumda ölçeğin ortalaması 114 puandır. Denemelik tutum ölçeğinden alınan puan toplamları hesaplanmasından sonra incelendiğinde dağılımın aşağıdaki puanlara sahip olduğu gözlenmiştir.

Minimum 116

Maksimum 177

Medyan 157

Mod 152

Ortalama 154,71

Standart Sapma 12,69

Buna göre deneme ölçeğinden elde edilen puanların ortalamasının (154.71) hipotetik ölçek ortalamasından (114.00) oldukça yukarıda bulunduğu söylenebilir. Diğer bir deyişle cevaplayıcıların büyük çoğunluğunun kız çocuklarının eğitimine yönelik tutumlarının toplam puanının ortalamanın üzerinde olduğu söylenebilir.

3. Madde analizi. Bu analiz sonucunda hazırlanan deneme ölçeğindeki “bulunan ifadelerde karşılaşılan aksaklıkların belirlenmesi ve alınacak önlemlerin saptanması”

amaçlanmaktadır (Tezbaşaran, 1996, sf. 28). Bu amaçla iki ayrı madde analizi tekniği uygulanmıştır: Korelasyona dayalı madde analizi ve alt-üst grup ortalamaları farkına dayalı madde analizi.

a) Korelasyona dayalı madde analizi. Bu analizde her bir madde ile ölçeğin geri kalan maddeleri toplam puanı arasında korelasyonlar hesaplanmıştır. Analiz sonuçlarına göre 38 maddeden 10 maddenin ölçeğin geri kalanı ile negatif korelasyon gösterdiği (8, 13, 18, 19, 20, 21, 23, 29, 31, 35), 2 maddenin ise (1, 16) düşük korelasyon gösterdikleri bulunmuştur.

Analiz sonucuna göre her bir maddenin ölçek toplam puanı ile gösterdikleri korelasyonlar Tablo 10’da gösterilmiştir.

(27)

18 Tablo 10. Korelasyona dayalı madde analizi sonucuna göre her bir maddenin ölçeğin toplamı ile korelasyon katsayıları.

Madde No Korelasyon Madde No Korelasyon

1 .121 20 -.006

2 .336** 21 -.042

3 .291** 22 .260*

4 .539** 23 -.044

5 .286** 24 .178

6 .403** 25 .349**

7 .248* 26 .284**

8 -.088 27 .444**

9 .199 28 .207

10 .368** 29 -.111

11 .066 30 .160

12 .427 31 -.232

13 -.020 32 .386**

14 .201 33 .392**

15 .228* 34 .266**

16 .096 35 -.131

17 .281 36 .231*

18 -.126 37 .375**

19 -.065 38 .459**

Not: * p < .05, ** p < .01

Bu maddelerden 1, 18, 20, 29, 31 numaralı maddelerin kız çocukların eğitimine yönelik ebeveyn tutumundan çok genel eğitim ile ilgili maddeler olduğu gözlenmiştir. İlgili literatür gözden geçirildiğinde bu maddelerin doğrudan eğitime yönelik tutumları etkileyemeyebileceği fakat dolaylı olarak etkisinin olabileceği, diğer bir deyişle birer ara faktör (mediating factor) olabileceği düşünülmüştür. Sonuç olarak bu maddelerin tutum ölçeğinde çıkarılmasına fakat araştırma anket formunda bir başka bölüm altında ebeveynlerin eğitim ve okula yönelik algıladıkları engeller başlığı altında sorulmasına karar verilmiştir. Bu maddeler aşağıda listelenmiştir.

1. Devlet okullarında verilen eğitimin kalitesi çok düşük.

18. Okullarda sınıflar çok kalabalık.

20. Buralı olmayan öğretmenler bizim çocuklarımızı iyi eğitemez.

29. Okullardaki eğitim araç ve gereçleri yeterli değildir.

31. Okul masraflarını karşılamakta zorlanıyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

Pyoderma Gangrenozum, Akne, Psoriasis, Artrit, Hidraadenitis Süpürativa (PAPASH)- Sendromu : Otoinflamatuar Sendrom Spektrumunda Yeni Bir Antite. Pyoderma Gangrenosum, Acne,

Araştırmanın hedefleri arasında yer alan; günümüz çocuklarının oyun tercihleri, çocukların oynadığı oyun türleri, ailelerin çocuklarıyla etkileşimleri,

Ülkemizde ihmal ve istismar mağduru çocuklarla ilgili yapılan araştırma sonuçlarında, kız çocuklarının erkek çocuklara göre yüksek oranda olduğu, istismar

Bu oyun bana, zıt yüklerin birbirlerini çektiğini aynı yüklerin birbirlerini ittiğini öğretti.”.. Ö7: “Oyunu çok

hastalıklara direnç göstermek gibi yeni özellikleri olan genetiği değiştirilmiş hayvanlar üretmek ve bu genetiği değiştirilmiş hayvanları çoğaltmak için klonlama

Minnesota Otopsi Protokolü’ne Göre Yapılmış Cezaevi Ölümü Otopsilerinin Değerlendirilmesi: 13 Olgu Sunumu Karaarslan B, Aslan MC, Keten A, Özkan ÖL, Eyisoy O, Karasu

Dersin yürütülmesinde belirtilen hedefleri kazandır­ maya yönelik konuların işlenmesi ile ödevlerin öğrenci­ ler tarafından hazırlanması sağlanmıştır.

當天由醫學檢驗暨生物技術學系李宏謨主任分享「玻利維亞街童的春天:台裔哈 佛醫學生的美夢成真 When Invisible