• Sonuç bulunamadı

Kuraklık ve Gıda Güvenliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Kuraklık ve Gıda Güvenliği"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

Kuraklık ve Gıda Güvenliği

Prof.Dr.İlkay Dellal

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Kuraklık, Türkiye’yi etkileyen, maliyetli yüksek doğal afetlerden birisidir. Doğal afet, Türk Dil Kurumu Türkçe sözlüğünde “insan eliyle olmayan felaket” olarak tanımlanmakta ise de, günümüzde yaşadığımız ve gelecekte yaşayacağımız bazı afetlerin nedeninin, insan eliyle oluştuğu bilimsel raporlar tarafından doğrulanmaktadır. İklim değişikliği konusunda 2500’den fazla uzmanın çalışmalarının raporlandığı, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin son raporunda (IPCC 2014), iklim değişikliğinin nedeninin, açık ve net olarak insan eliyle olduğu belirtilmektedir.

Nüfusun ve tüketimin artması, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, fosil yakıt tüketiminin artması, ormanlık alanların azalması gibi insan kaynaklı faaliyetler, atmosferdeki sera gazı birikimini artırarak iklim değişikliğine yol açmaktadır. Dünyada 1800’lü yıllardan itibaren kayıt altına alınan sıcaklık verileri incelendiğinde, 1800’li yıllardan itibaren yaşanan en sıcak yılların 2000’li yıllar olduğu görülmektedir. Bununla birlikte 2000’li yıllarda, mevsimlerde kaymalar, yağış rejimlerinde değişmeler, kuraklık, sel, kasırga gibi doğal afetlerde artış gözlenmektedir. Gelecekte ise bu afetlerin daha sık ve şiddetli yaşanacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, sıcak bölgelerin daha sıcak, yağışlı bölgelerin daha yağışlı olacağı, daha değişken bir hava yapısının hüküm süreceği, coğrafik olarak yeknesaklığın olmadığı, yani bazı bölgeler yağışlı iken bazı bölgelerin çok daha sıcak olacağı tahmin edilmektedir.

İklim değişikliğinin yol açtığı afetlerden birisi de kuraklıktır. Ülkemiz, yarı kurak bir bölgede yer aldığı için kuraklık riski altındadır. Bazı dönemlerde daha şiddetli kurak yıllar geçirmektedir.

IPCC raporlarında Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz havzasında kuraklığın, gelecekte şimdikinden 2 kat daha sık gerçekleşeceği ifade edilmektedir.

Gündelik yaşamdan ülke ekonomisine kadar tüm alanlarda kuraklığın etkisi, şiddetine bağlı olarak hissedilmektedir. Doğaya bağlı olarak sürdürülen ve insan yaşamı için gerekli gıdayı üreten tarım ise kuraklıktan en çok etkilenen sektördür.

Türkiye’de en son olarak 2007-2008 döneminde kuraklık yaşanmış, ülke ekonomisine büyük maliyeti olmuştur. Bu dönemde tarımda afet yardımı ve tarımsal Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’daki kayıp toplamı 1,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Tarım sektörü, kuraklıktan en çok etkilenen sektör olması yanında, ekonominin temel sektörlerinden birisidir. Gıda, yem, lif, yakıt üretiminin yanında, sanayiye hammadde sağlaması, istihdam ve dış ticaretteki payı, kırsal nüfusun diğer sektörlerden girdi ve gıda talebi gibi doğrudan ya da dolaylı etkileri, kuraklığın ülke ekonomisindeki etkisini artırmakta, ekonomik büyümeyi de yavaşlatmaktadır. İçinde bulunduğumuz 2013-2014 yılı da Türkiye’nin büyük bölümü için kurak bir yıl olarak geçmektedir.

Kuraklığın tarım ve gıda sektörüne etkileri

Tarımsal üretimde su, önemli bir büyüme faktörüdür. Bitkisel üretimde, her bitkinin ihtiyaç duyduğu zamanda ihtiyacı kadar suyu tüketmesi ile büyüme gerçekleşmektedir. Hayvansal üretimde de su önemli bir faktördür. Örneğin süt ve besi sığırcılığında 21 C’lik sıcaklıkta, ortalama günlük su tüketimi 23-64 lt/baş arasında değişmektedir. Sıcaklık artıkça su tüketimi de artmaktadır (Rasby ve Waltz 2011). Diğer yandan bitkisel üretimden elde edilen hammaddeler hayvansal üretimin önemli bir girdisi olması nedeniyle, bitkisel üretim miktarındaki değişim hayvansal üretimi de etkilemektedir.

(2)

2 Kuraklığın, en önemli etkisi tarımsal üretim miktarının azalması ile gıda güvenliği tehdit etmesidir.

Gıda güvenliği, yaygın olarak yurt içinde kendine yeterlilik oranı veya üretimin tüketimi karşılama oranı olarak yorumlansa da esasında insanların aktif ve sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için onların beslenme gereksinimi ve tercihlerine uygun, yeterli, sağlıklı ve besleyici gıdaya her zaman fiziksel, sosyal ve ekonomik olarak ulaşabilmesi durumudur. Günümüzde gıda güvenliğinin dört boyutu tanımlanmakta ve gıda güvenliğinin sağlanması için bu dört boyutun aynı anda gerçekleşmesi gerektiği belirtilmektedir (FAO 2008; EB 2014):

(1) Gıdanın Bulunabilirliği, (2) Gıdanın Erişilebilirliği,

(3) Gıdanın Kalite ve Güvenilirliği ve (4) İlk Üç Boyutun İstikrarlılığı.

Gıda güvenliği, daha çok “gıdanın fiziksel bulunabilirliği” boyutuyla ilişkili olduğu algılansa da, bu gıda güvenliliğinin yalnızca bir parçasıdır. Tek başına kendine yeterliliğin sağlanması gıda güvenliğinin sağlanması konusunda yeterli koşul değildir; gıda bulunabilirliği bir dereceye kadar sağlanmış olmasına rağmen yüksek fiyat ve bunun gibi sebeplerle gıda erişilebilirliği sağlanmamış olabilir. Bunların yanında gıdanın kalitesinin, sağlık ve hijyen koşullarını içeren güvenirliliğinin olması ve tüm bu unsurlarında sürekli olması gerekmektedir.

Bu nedenle kuraklık yaşanan yılda, tarımda üretimin azalması, ürünlerin kalitesinin düşmesi, gıda arzının azalması, gıda fiyatlarının yükselmesi, özellikle düşük gelirli grupların gıdaya erişiminin zorlaşması, yetersiz beslenme, açlık, ölümlere neden olabilmekte, böylece ülkenin gıda güvenliği tehdit altına girebilmektedir. Kuraklığın etkisi takip eden yıllarda da devam etmektedir. Çünkü, çiftçi elde ettiği düşük gelirden kaynaklanan sermaye azlığı nedeniyle kuraklık sonrası dönemde üretimden çekilme, daha az alan ve girdi kullanımı ile tarımsal üretimin normal yıllardaki seviyesine ulaşamamasına neden olabilmektedir.

Türkiye’de kuraklık riski

Türkiye, konum itibariyle yarı kurak bir bölgede bulunmaktadır. Uzun yıllar itibariyle ortalama yıllık yağış miktarı 643 mm civarında olup, bazı bölgelerde 2500 mm’nin üzerinde bazı bölgelerde ise 200 mm’nin altındadır. Genel olarak yağış miktarı Karadeniz ve Akdeniz Bölgeleri’nde 1000 mm ve üzerinde iken, diğer bölgelerde 500 ile 800 mm arasındadır. Tahıl üretiminin yaygın olarak yapıldığı Konya havzasında ise yağış miktarı 150 mm’ye kadar düşmektedir.

Diğer yandan Türkiye’de 24 milyon hektar tarım alanının, yaklaşık 5 milyon hektarı sulanmaktadır. Bu rakam, toplam tarım alanlarımızın yaklaşık %20’sini oluşturmakta olup, tarım alanlarımızın %80’inde üretim yağışa bağlı gerçekleştirilmektedir. Başka bir deyişle, ülkemizin büyük bölümünde kuru tarım yapılıyor olması ve bu alanlarda yıllık yağış miktarının da düşük olması, ülkemizde tarımsal üretimin büyük oranda yağışa bağlı olduğunu göstermektedir. Diğer yandan Türkiye’de tarım alanlarının sadece %20’sinde sulama yapılmasına rağmen, toplam su kaynaklarımızın %70’inden fazlası tarımsal sulama için kullanılmaktadır. Bu oran, sulamada yapılacak tasarrufun su kaynaklarımız açısından önemini ortaya çıkarmaktadır.

Tüketim açısından değerlendirildiğinde, tüketicinin geliri talebini etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Türkiye, dünyada orta gelirli ülkeler grubunda yer almaktadır (Şekil 1). Elde edilen gelir ise, kişiler arasında dengeli dağılmamaktadır. Nüfusun en az gelirli %20’si gelirin sadece

%6,5’unu alırken, en fazla gelir elde eden %20’si gelirin %45’ini almaktadır (Şekil 2). Düşük gelirli

(3)

3 gruplarda gelirin büyük kısmının gıda harcamaları için ayrıldığı düşünüldüğünde, gıda fiyatlarının yüksek olması durumunda düşük gelirli grupların gıdaya erişiminin zor olacağı aşikârdır.

Şekil 1. Ülkeler itibariyle kişi başına GSYİH

Kaynak: TÜİK 2012, Uluslar arası istatistikler

Şekil 2. Türkiye’de Gelir Dağılımı

Kaynak: TÜİK 2012, Gelir ve tüketim İstatistikleri

(4)

4 Diğer yandan, özellikle hayvansal kökenli gıdalar açısından Türkiye’de tüketim düzeyinin düşük olduğu bilinmektedir. Örneğin kişi başına et tüketimi Avrupa Birliği’nde 80 kg/yıl, ABD’de 114 kg/yıl, Türkiye’de ise 20 kg/yıl’dır. (FAO 2012). Gıda fiyatları açısından değerlendirildiğinde, Türkiye’de gıda fiyatları bazı ürün gruplarında yüksek seviyededir. Örneğin Türkiye’de dana eti fiyatları, kişi başı geliri Türkiye’den daha fazla olan AB ülkelerinden ve ABD’den daha yüksektir (Şekil 3).

Şekil 3. Bazı ülkelerde Dana Eti Üretici Fiyatları, 2012

Kaynak: FAO 2012. Fiyat İstatistikleri

Bu verilerle birlikte, kuraklık dönemlerinde üretim azlığı nedeniyle fiyatların daha yüksek seviyede gerçekleşmesi, özellikle düşük gelirli grupların ve çocuk ve gençlerin sağlıklı ve dengeli beslenme için gıdaya erişimini, özellikle hayvansal kökenli gıdaya erişimlerini zorlamaktadır.

2013-2014 üretim yılında kuraklık

Tarımsal açıdan kuraklık, takvim yılı değil, üretim yılı itibariyle değerlendirilmektedir.

Türkiye’de en yaygın üretimi yapılan serin iklim tahılları sonbaharda ekilip yaz aylarında hasat edildiği için Eylül-Temmuz dönemi genellikle tarımsal üretim yılı olarak kabul edilmektedir.

Türkiye’de, toplam tarım alanlarının %83’ü buğday, mısır, ayçiçeği gibi tek yıllık bitkiler için kullanılmaktadır. Tek yıllık bitkilerin ekili olduğu alanların %73’ünde ise tahıl ekimi yapılmaktadır.

Tahıl ekili alanın yaklaşık yarısında buğday üretimi yapılmaktadır. Buğday ekimi Eylül ayında başlamakta, Temmuz ayının sonuna kadar hasat devam etmektedir. Özellikle sonbahar ve ilkbahar yağışları bitki büyümesi için önemlidir.

Türkiye’de 2013-2014 üretim yılında 1 Ekim 2013 – 31 Ocak 2014 döneminde kümülatif yağışlar normal yıllardan daha az gerçekleşmiştir. Türkiye ortalaması itibariyle normal yıllardan

%27,4 daha az yağış alınırken, bölgeler itibariyle değerlendirildiğinde en az yağışı Akdeniz ve İç Anadolu bölgeleri %38 oranında normal yıllardan daha düşük yağış almıştır (Şekil 4).

(5)

5 Şekil 4. Türkiye’de 1 Ekim 2013 – 31 Ocak 2014 döneminde kümülatif yağışların uzun dönem ortalamasına göre değişimi (%)

Kaynak: MGM 2014

Bu üç aylık veriler ile çeşitli kuraklık endekslerine göre kuraklık değerlendirmesi yapıldığında, Türkiye’nin doğu ve güneybatı bölgeleri hariç diğer bölgelerinde kuraklığın yaşandığı görülmektedir. Standart Yağış Endeksi’ne göre Kasım 2013-Ocak 2014 dönemindeki 3 aylık yağışlar incelendiğinde, Türkiye’nin büyük bölümünde kuraklığın var olduğu, özellikle kuzey, kuzeydoğu, Marmara’nın güneyi, Akdeniz’in batı kesimlerinde şiddetli kuraklık yaşandığı tespit edilmektedir.

Kaynak: MGM 2014

(6)

6 Amerika Birleşik Devletleri Kuraklık Merkezi verileri incelendiğinde ise Türkiye’deki kuraklık teyit edilmektedir. Ele alınan 3 aylık dönem için dünya genelinde şiddetli kuraklığın yaşandığı bölgelerin Türkiye, doğu Avrupa, ABD’nin kuzey batısında Kaliforniya eyaleti ve Güney Amerika’da Arjantin’in güney kesimleri olduğu görülmektedir. Yani 3 aylık yağışlar itibariyle kuraklık dünya genelinde yaygın olmayıp, en şiddetli kuraklığın Türkiye’yi içine alan doğu Avrupa kesimindedir (Şekil 5).

Şekil 5. Dünyada Kuraklık (3 aylık Standart Yağış İndeksi (SPI)’ne göre, Ocak 2014)

Kaynak: Global Drought Information System, SPI , www.drought.gov

Türkiye’de yağış azlığının devam etmesi durumunda tarımsal üretim miktarında normal yıllara oranla gerileme yaşanacaktır. Ancak, bu gerilemenin ne oranda olacağı Mart ve Nisan aylarındaki yağış ve sıcaklık durumuna bağlıdır. Serin iklim tahıllarında bitkinin sapa kalkması, başaklanması, ilkbaharda ekimi yapılan ürünlerde çimlenmenin sağlanması, meyvecilikte çiçeklenme bahar aylarında olmaktadır. Bu aylarda, bitkilerin su ve sıcaklık isteklerinin karşılanması normal yıllardaki rekoltenin elde edilmesinde önemli faktörlerdir.

Kuraklık gıda üretiminde azalma ve gıda fiyatlarında artışa neden olmaktadır. Türkiye’de en son yaşanan kuraklık 2007-2008 döneminde olmuş bu dönemde gıda fiyatları artış göstermiştir.

Buğdayda %14 oranında üretim azalması, buğday fiyatını bir önceki yıla göre %40 oranında artırmış, en yüksek fiyat artışları mercimek (%119) ve pirinçte (%73) kaydedilmiştir (Dellal 2008). Gıda fiyatı endeksideki yıllık artışlar da bu dönemde en yüksek seviyelerine ulaşmıştır (Şekil 6).

(7)

7 Şekil 6. Türkiye’de gıda fiyatları endeksinde yıllık değişimler

Kaynak: TÜİK 2014, Gıda Fiyatları Endeksi

Bu gelişmeler tarımdan elde edilen Gayrisafi yurtiçi Hasıla’nın da düşük gerçekleşmesine neden olmuştur. Tarımsal GSYIH 2007 yılında %7 oranında küçülmüştür.

Şekil 6. Türkiye’de tarımsal GSYIH’da büyüme hızı (%)

Kaynak: TÜİK 2000-2012, Ulusal Hesaplar

(8)

8 Türkiye’de 2013-2014 üretim yılında kuraklık nedeniyle ortaya çıkabilecek üretim azalması, aynı bir önceki kuraklık döneminde yaşanan; üretimin azalması, gıda fiyatlarının artması, hassas grupların gıdaya erişiminin güçleşmesi, ihracatın azalması, ithalatın artması, tarımsal GSYİH’da düşüş, ekonomik büyümenin yavaşlaması gibi etkiler yapabilecektir.

Kuraklığın etkilerine karşı toplumu oluşturan tüm kesimlerin üzerine düşen görevler vardır.

Tarım açısından toprak ve su kullanımında daha korumacı, tasarruflu ve etkin yöntemlerin uygulanması önemlidir. Kamunun görevi ise tarımsal kuraklık yönetiminde daha etkin bir rol üstlenmek olmalıdır. Türkiye’de 2007 yılında yaşanan kuraklıkla birlikte, kamuda tarımsal kuraklık yönetimi ile ilgili gelişmeler yaşanmıştır. Bu süreçte, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı 2008-2012 dönemini kapsayacak şekilde yayınlanmış, kurulan kurullar ve komiteler ile kuraklığın etkisinin azaltılması amaçlanmıştır. Eylem Planı 2013-2017 dönemi için yenilenmiştir. Türkiye’de yaşanması muhtemel olan ve gelecekte daha sık karşımıza çıkacak olan kuraklıkla ilgili bir kuraklık yönetiminin yapılandırılması olumlu bir gelişmedir. Ancak bu süreçte kuraklık yönetiminden beklenenlerin tümünün gerçekleşenlerle örtüştüğünü söylemek de güçtür. Örneğin her iki eylem planında “Tarımsal kuraklıkla mücadele stratejisinde temel amaç, kamuoyunun bilinç düzeyini artırarak tüm paydaşların sürece dahil edilmesiyle arz ve talep yönetimini de dikkate alarak, çevresel açıdan sürdürülebilir tarımsal su kullanım planlaması ile kuraklığın yaşanmadığı dönemlerde ileriye dönük gerekli bütün tedbirlerin alınmasını; kriz dönemlerinde ise, etkin bir mücadele programını uygulayarak kuraklığın etkilerinin asgari düzeyde kalmasını sağlamaktır.” olarak ifade edilmiştir. Buna rağmen 2014 Şubat ayı itibariyle normal yıllardan daha az yağışlı geçen bir tarımsal üretim döneminde, Tarımsal Kuraklık Yönetiminin daha aktif bir rol ile kamuoyunu bilgilendirmesi beklenmektedir. Örneğin, bu dönemde Türkiye’deki kuraklığa benzer bir süreç ABD’de yaşanmaktadır. ABD’nin Kaliforniya eyaleti 2013-2014 dönemini şiddetli kurak olarak geçirmektedir. Kaliforniya’nın tarımsal faaliyet açısından ABD’nin en büyük eyaleti olması nedeniyle daha çok ilgi alanı oluşturmaktadır. ABD’nin kuraklık konusunda çalışan kurumu, güncel durum bilgilendirmeleriyle, düzenledikleri çeşitli toplantılarla, kamuoyuna bilgilendirme yapmakta, çiftçilere yönelik uyarılar ve tavsiyeler ile kuraklığın etkisini en aza indirmeyi hedeflemektedir. ABD Başkanı, bizzat kuraklığı yönetmekte, hem ulusal hem de federal ilgili kurumların bir araya getirildiği konsorsiyumla kuraklığın maliyeti karşılanmaya çalışılmaktadır.

Hayvancılıkta afet yardımı olarak 100 milyon dolar, kuraklık şiddetinin fazla olduğu alanları koruma yardımı 15 milyon dolar, kuraklıktan etkilenen ailelere yardım için gıda bankalarına 60 milyon dolar (GDI 2014) başta olmak üzere kuraklığın etkilerinden üreticiyi ve tüketiciyi koruyacak maddi destek programları Şubat ayında açıklanmıştır. Türkiye’de ise kamuoyuna güncel gelişmeler konusunda bilgi akışı sağlanamamaktadır. Bilgi akışının yetersiz olduğu, belirsizliğin hâkim olduğu bir piyasada spekülasyonların olması kaçınılmazdır. Arz elastikiyetinin düşük olduğu tarım ve gıda ürünleri piyasasında ise spekülasyonlar, piyasanın arz azlığında vereceği etkiden daha fazlası ile karşılaşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle Tarımsal Kuraklık Yönetimi’nin Kuraklık eylem planında çeşitli senaryolara göre izlenmesi gereken yollar, tarımsal politika araçlarında değişiklikler, afet yardımları yanında, kuraklık döneminde güncel ve hızlı bilgi akışını sürekli ve hızlı yapması, piyasalardaki etkinin azaltılması ve gıda güvenliğinin sağlanması açısından önemlidir. Bunlarla birlikte, tarımda mevcut sorunların giderilmesine yönelik çalışmalar, kuraklıkla ilgili ülkesel, bölgesel, yerel veya ürün bazında her türlü araştırma, geliştirme, yayım çalışmaları, tarım ve gıda piyasalarında geleceğe yönelik projeksiyonlar, kuraklığın ve iklim değişikliğinin diğer olası etkilerinin azaltılmasına yardımcı olacaktır.

(9)

9 Kaynaklar

Dellal, İ., 2008. Küresel İklim Değişikliği ve Enerji Kıskacında Tarım”, İGEME’den Bakış, Sayı 35, Ankara.

EB 2013, Ekonomi Bakanlığı, Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018, Tarımsal Yapıda Etkinlik ve Gıda Güvenliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara.

FAO 2008. An Introduction to the Basic Concepts of Food Security, Food Security Information Action, Pratical Guidelines.

FAO 2012. Fiyat İstatistikleri, http://www.fao.org

GDI 2014. Global Drought Information System, SPI , http://www.tuik.gov.tr www.drought.gov IPCC 2014. The Fifth Assessment Report (AR5). http://www.ipcc.ch

MGM 2014, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, http://www.mgm.gov.tr

Rasby, R.J., Waltz, M. 2011. Water Requirements for Beef Cattle, University of Nebraska, IANR, NebGuide, G2060, USA

TÜİK 2000-2012, Ulusal Hesaplar. http://www.tuik.gov.tr TÜİK 2012, Gelir ve tüketim İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr TÜİK 2012, Uluslar arası istatistikler, http://www.tuik.gov.tr TÜİK 2014, Gıda Fiyatları Endeksi, http://www.tuik.gov.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Derim sezonunda toplanmış ham yeşil zeytin örneklerinin et kısımlarında yapılan yaş analiz sonuçlarından elde edilen Oleuropein miktarının kuru analize göre

Bu bağlamda güzel ve estetik görünmek üzerinden sağlıklı olmayı ele alan sağlık haberleri, sağlık iletişimi ve gazetecilik etiği bağlamında temel kriter

Yaşargil (15) tarafından yapılan sınıflandırmaya göre tentorial menenjiyomlarda yerleşime göre kullanılacak cerrahi yakla- şımlar; pterional-transsilvian,

Bunun en önemli sebebi sanayileşme ve ener- ji tüketiminin hızına paralel olarak orta- ya çıkan karbondioksit ve diğer sera gaz- ları; bu gazların atmosferde sera etkisi

Makine ve malzemelerin iş kazalarının oluşumundaki etkisine bakıldığında kazalar, bakım ve onarımı yapılmamış veya uygun koruyucularla donatılmamış makinelerden, iyi

The first real important study was presented in a article in the journal Science titled "Shark Cartilage Contains Inhibitors of Tumor Angiogenesis," which

Bu araştırmada araştırmacı tarafından su ürünleri fakültesi bünyesinde görev yapan uzmanların genel olarak deniz kirliliği özel olarak da Çanakkale ilindeki

Bu ahidnâme ile, Venedikli tüccarlara, serbest ticaret güvencesinden ba~ka, kaçak borçlu ve kölelerin kar~~l~kl~~ olarak geri verilmesi de taahhüt ediliyordu.. Venediklilere