HASAT (DERİM)
Bitki ve toprak üzerinde belli bir gelişme aşamasına erişen veya gelişmelerini
tamamlayan sebzelerde belli olgunluk
derecesine ulaşan meyvelerin bitkiden
koparılması veya sökülmesi işlemine
Hasat denir.
Hasatta 2 farklı dönem söz konusudur.
Bunlar;
1. Hasat Olumu (Ağaç Olumu)
2. Yeme Olumu’dur.
Hasat Olumu:
Ürünlerin hasat edilmeye hazır ve uygun olma durumudur. Bu aşamadaki ürünler tüketime, değerlendirmeğe uygun
olabileceği gibi hasat sonrasındaki
gelişmesiyle yeme olumuna ulaşabilecek
aşamadadır.
Yeme Olumu:
Tüketime veya teknolojik
değerlendirmeye uygun olma
durumudur. Bu aşamadaki meyveler dış görünüş, tat ve lezzet bakımından
tüketicinin beğendiği bütün özellikleri taşır. Meyve ve sebzeler tüketici
sofrasında yeme olumu aşamasında
bulunurlar.
Bahçe ürünleri yetiştiriciliğinde hasat, hasat sonrasındaki ürünlerin muhafaza ve pazarlama kabiliyetleri üzerine önemli düzeyde etki yapmaktadır. Bu nedenle hasada gerekli önem verilmelidir. Bu
doğrultuda hasat öncelikle tüketim veya
değerlendirme amacına göre en uygun
şekilde yapılmalıdır.
Hasadın erken ya da geç yapılması bir çok sorunları beraberinde getirmektedir.
Hasat
Erken……. ……. Geç Hasat Hasat Hasat Yeme
Olumu Olumu
Erken Hasadın Sakıncalı Yönleri
1. Erken toplanan ürünler toplandığı anda yeterli irilik, şekil ve ağırlığa ulaşamamışlardır. Bu nedenle meyve küçük ve verim düşük olur.
2. Meyvelerde karbonhidrat ve şeker birikimi, asit ve burukluk veren maddelerin kaybı, aroma maddelerinin oluşumu geri kalır. Bu meyveler daha sonra olgunlaştırılsa bile bir tat ve lezzet kazanamazlar. Bu tip ürünlerde kalite düşük olur.
3. Tür ve çeşidi temsil eden renkler henüz tam ortaya çıkmadığından ürünlerin dış görünüşü kötü olur.
4. Kabuk tam olarak gelişimini tamamlamadığından erken toplanan meyvelerde hızlı şekilde su kayıpları ve buruşmalar meydana gelir.
5. Erken toplanan ürünlerde çeşitli fizyolojik hastalıklara karşı duyarlılık artmaktadır.
Geç Hasadın Sakıncalı Yönleri
1. Geç toplanan meyvelerin olgunluğu ilerlemiş olduğundan hasat sonrasında yola,
muhafazaya, pazara dayanma güçleri azalır.
2. Meyvelerde asit kayıpları artacağından tat ve lezzet bozulur.
3. Hasat sonrası fizyolojik bozukluklarına karşı duyarlı olurlar.
4. Hasat önü dökümleri artar.
5. Bahçede bekletmek ürünün zararlanma riskini artırır.
Sıralanan nedenlerden dolayı hasadın mutlaka amaca uygun optimum bir
zamanda yapılması gerekmektedir.
AĞAÇ OLUMUNU SAPTAMA YÖNTEMLERİ
Meyvelerin derim zamanı büyük ölçüde ağaç olumu devresine gelmelerine bağlıdır.
Meyveleri ve sebzeleri doğru bir olum
devresinde deriminin yapılması, ürünlerin
pazarlama ve depolama ömrü üzerine olumlu etkisi vardır. Meyvede olgunlaşma belirli
fiziksel ve kimyasal değişimlerin bir sonucudur.
Bu değişimlerden en belirgin olanları esas
alınarak meyvelerde ağaç olumunu saptamak mümkündür.
Ağaç olumunu saptama yöntemleri şunlardır;
1.Zemin rengi
2.Üst renk
3.Bitkiden ayrılma durumu
4.Meyve eti sertliği
5.Suda eriyebilir toplam kuru madde
6.Suda eriyebilir toplam kuru madde
oranı ile meyve eti sertliği kombinasyonu
7.Asit oranı
8.Toplam eriyebilir (kuru madde/asit) oranı
9.Nişastanın kaybolması
10.Meyve etinin çekirdekten ayrılması
11.Çekirdek zarını rengi
12.Plasenta rengi
13.Meyve şekli
14.Tam çiçeklenmeden itibaren geçen gün sayısı
15.Tam çiçeklenmeden itibaren sıcaklık toplamı
16.Meyve suyu (şıra) oranı
17.Meyve etinin elektriksel direnci
18.Salkım ve tane rengi (asmada)
19.Duyusal kontrol
Zemin rengi:
Zemin rengindeki değişme klorofilin sürekli
parçalanmasının sonucudur. Meyvedeki yeşil renk klorofilden; sarı renk ise karoten, ksantofil, flavonlardan ileri gelir. Zemin rengi bir çeşit
özelliği olup, çevre faktörlerinin (iklim, toprak vs.) etkisi altındadır. Olgunlaşma sırasında şeftali, kaysı ve bazı erik çeşitlerinde zemin renginde oluşan değişim çok fazla olmasına
karşın bazı elma (Yellow Newton) ve armutlarda (Winter Nelis) bu değişim çok az olur.
Meyvelerde zemin rengi özel olarak geliştirilmiş renk ıskalası ile saptanır.
Üst Renk:
Üst renk antosiyaninden ileri gelir ve
kırmızıdan mora kadar değişen tonlarda olur. Kırmızı renk tam olgunlaşma
sırasında oluşuyorsa ağaç olumunu saptamada bir ölçü olabilir. Eğer o meyve türünde o kırmızı renk erken
devrelerde oluşuyorsa olgunluk ölçüsü
olarak dikkate alınmaz.
Antosiyanin oluşumu için ışığa mutlak gerek duyan meyve türleri olduğu gibi (elma, şeftali ve bazı üzüm çeşitleri);
erik, kiraz ve açık renkli bazı üzüm
çeşitlerinde ışık olmadan da renk
oluşturulabilen meyve türleri vardır.
Üst renge göre olgunluk tayini yeşil renkli elma çeşitlerinden çok, kırmızı çeşitlerde geçerli olan bir yöntemdir. Ancak meyve rengi de olgunluk için tam bir fikir
vermez. Diğer olgunluk ölçüleri birlikte
incelenmelidir.
Meyvenin ana bitkiden ayrılması:
Olgunlaşmakta olan meyvelerde meyve sapı ile meyve dalı arasında giderek bir ayırma tabakası oluşur. Bu ayırma
tabakası çok gelişmiş ise meyve ağaçtan tamamen kopar ve düşer. Bu durum
daha çok derim öncesi meyve dökümleri
için önem taşır.
Son yıllarda kullanılan hormonal yapıdaki
maddelerle meyve ve sebzelerin değişik tür ve çeşitlerin meyve sapı (veya tane sapı) ile
meyve dalı arasında oluşarak kopmalara neden olan ayırma dokusunun oluşumu engellenmiş veya artırılabilmiştir. Pratikte
meyvenin ana bitkiden ayrılması bir olgunluk ölçüsü olarak özellikle kavunlarda ve
meyvelerde önem taşır.
Meyve eti sertliği:
Olgunlaşmanın gelişmesi ile birlikte
meyvede nişastanın azalması, eriyebilir
pektinlerin artması ve toplam eriyebilir kuru madde oranının artması ile meyve dokusu gittikçe yumuşar. Meyve dokularında
oluşan bu yumuşamalar, penetrometre denilen aletlerle ölçülerek pratikte
olgunluğun saptanmasına çalışılmıştır.
Ancak meyvelerde yumuşama, olgunlaşmanın bir sonucu
olmayabilir. Örneğin meyve dokusundaki yumuşama (fizyolojik olgunluk), nişasta azalması ve eriyebilir pektin oranındaki
artışın bir sonucu olabildiği gibi iklim, toprak, anaç etkilerinin bir sonucu da olabilir.
İklimin serin geçtiği bölgelerde meyvelerin yumuşaması daha hızlı, sıcak geçen yerlerde ise bu yumuşama daha yavaş
olmaktadır.
Ayrıca oransal nem yüksek olursa meyve etinde oluşan sertleşme de artabilir.
Ağır ve nemli topraklarda azotlu gübrelerin fazla kullanılması da meyvelerin yumuşamasını artırıcı yönde etkilemektedir.
Bazı armut çeşitleri (Wilyan), üzerine aşılı oldukları anaçlar, armudun meyve eti sertliğinin azalmasına etkili olmaktadırlar.
Meyve eti sertliği penetrometre ile saptanmaktadır.
Her meyve türü için kullanılan standart bir girinimetre delici ucu vardır. Sertlik ölçüleceği zaman o meyveye ait delici girinimetre ucuna takılarak
kullanılabilmektedir.
Delici ucun çapı (elma ve armutlar için kullanılanı) 8mm, üzüm ve üzümsü meyveler için kullanılanını çapı ise 4.8mm’dir. her meyvenin olgunluk dönemi belli bir girinimetre değeri, meyve sertliği değeri
vardır. Örneğin ağaç olumundaki elmalarda
(çeşitlere göre değişmekle birlikte) genellikle 7.70 -1.90 kg arasındadır. Williams armudunda 7.72 – 8.63kg, üzümlerde ise 150 – 350 gr arasındadır.
Meyve eti sertliği olgunluğu derecesi
hakkında bir fikir verebilir. Ancak doğru
bir derim tarihini belirleyemez.
Suda eriyebilir toplam kuru madde miktarı:
Meyvede toplam eriyebilir toplam kuru maddenin büyük bir bölümünü şekerler oluşturmaktadır. Ağaç olumuna gele meyvelerde ya da derim dönemine gelmiş üzümlerde toplam kuru madde oranının belli bir düzeyde olması gerekir. Kuru madde oranı
pratikte bahçede veya laboratuarda refraktometre denilen aletlerle saptanmıştır. Kuru madde artışı meyve çeşitlerine göre farklılık gösterir.
Olgunluğun gelişimi sırasında suda
eriyebilir toplam kuru madde yönünden ortaya çıkan bu farklılık, çeşit özelliğinin bir sonucu olabildiği gibi bitkisel ve
çevresel faktörlerin bir sonucu olabildiği gibi bitkisel ve çevresel faktörlerin bir
sonucu da olabilir.
Örneğin Williams armudunda olgunlaşma döneminde sıcaklık arttıkça meyvedeki toplam eriyebilir toplam kuru madde miktarı da artmaktadır. Buna karşın
azotlu gübrelerin fazla kullanıldığı nemli ağır
topraklarda yetiştirilen bahçe ürünlerinde kuru madde miktarı genellikle düşük olmaktadır. Ağacın veya
asmanın aşırı ürün ile yüklenmiş olması da kuru madde oranını azaltan nedenlerden birini
oluşturmaktadır.
Meyve eti sertliği ile suda
eriyebilen kuru madde oranı kombinasyonu:
Aynı iklim faktörünün (sıcaklığın) meyve eti sertliği ve toplam eriyebilir kuru madde oranı üzerine etkileri ters yöndedir. Örneğin sıcaklık arttıkça meyve
etindeki yumuşamaya yol açmasına karşın (meyve etinde sertleşme olur), toplam eriyebilir kuru madde miktarı artmaktadır. Bu iki olgunluk ölçüsünün birlikte kullanılması ile iklim, toprak ve bakım koşullarının
her biri üzerindeki farklı etkisi en aza indirilebilir.
Asit oranı:
Olgunlaşan meyvelerde asit oranı
giderek azalmaktadır. Bu azalışı esas olarak olgunluğu belirlemek olasıdır.
Ancak asit oranını tek başına olgunluk ölçüsü olarak almak, olgunluğa kara vermek için yeterli değildir. Çünkü
meyvedeki asit oranı; iklim ve bakım
koşullarını etkisi altındadır.
Toplam eriyebilir kuru madde / asit oranı:
Özellikle turunçgiller ve sofralık
üzümlerde en çok kullanılan olgunluk ölçüsü, toplam eriyebilir %kuru
maddenin, asit (%) oranına
bölünmesinden elde edilen “olgunluk
indisi” dir.
Olgunluk ve kalite çevresel faktörlerin etkisi altındadır. Elmalarda iklim, fazla
verim ve kültürel yöntemlerden ileri gelen farklılığı en aza indirmek için bu
faktörlerin etkisi de olgunluk indisinde dikkate alınmış ve buna göre şu
formülün kullanılması önerilmiştir.
Olgunluk indisi = S + 10 x A
S: % kuru madde oranı
A: % asit oranı
10 : Faktör katsayısı
Örneğin bir elma çeşidinde kuru madde oranı %13.0, asit oranı 0.8 ise bu çeşidin
Olgunluk indisi = 13 + 10 x 0.8 =21 dir.
Nişastanın kaybolması:
Olgunluk geliştikçe meyvedeki nişasta şekere dönüşür ve giderek azalır.
Nişasta azalışı özellikle armut, elma ve muzlarda önem taşır. Elma ve armuttaki nişasta içeriğine bakarak derim için
doğru karar vermek olasıdır.
Bu amaçla pratikte iyot testi yapılır. %1’lik iyot çözeltisi ile %5’lik Kl çözeltisi aynı oranda
karıştırılarak bir petri kapağı içine dökülür.
Nişasta oranı saptanacak meyve örneğin elma veya armut tam ekvatoral bölgeden enine
kesilerek petri kapağı içindeki iyotlu çözeltiye batırılır. Meyvenin kesit düzeyinde oluşan mavi rengin yoğunluğuna göre nişastalaşma görsel olarak saptanır.
Tahmin edilen hasat tarihinden iki – üç hafta önce iyot testinin yapılmasına
başlanır. Haftada 2-3 defa tekrar edilir.
Başlangıçtaki orana göre nişastanın 2/3
oranında azaldığı tarih optimum hasat
tarihi olarak saptanır.
Kesit yüzeyindeki nişastanın iyotla verdiği mavi rengin başlangıçtan son örnek alma tarihine kadar 2/3 oranında azalmasına bakılarak nişastanın bu
oranda azaldığına karar verilir.
Nişastanın meyvede 2/3 oranında
azaldığı dönem genellikle normal derim
tarihine rastlamaktadır.
Meyve etinin çekirdekten ayrılması:
Sert çekirdekli bazı meyve türlerinde, büyümenin son devresinde çekirdek meyve etinden kolayca
ayrılmaktadır. Bu ayrılış olgunluk ölçüsü olarak
değerlendirilmemiştir. Meyvenin ağaç olum devresine gelmeden öncede çekirdeğin meyve etinden
ayrılması, ayrıca bunun iklim ve gelişme dönemine göre bir farklılık göstermesi nedeni ile olgunluk
standardı için güvenilir bir ölçü olarak dikkate alınmasını zorlaştırmaktadır.
Ayrıca her meyve için geçerli yöntem değildir. Örneğin bazı şeftali ve erik
çeşitleri (mürdüm eriği) tam olgunlaşma olmadığı halde meyve eti çekirdekten kolayca ayrılmasına karşın, bazı erik
çeşitlerinde tam olgunlaşma gerçekleşse bile meyve eti çekirdeğe yapışık kalır
(Can eriği gibi).
Çekirdek zarının rengi:
Elma ve armutlarda çekirdek zarı renginin
beyazdan kahverengine dönüşmesi, bir olgunluk
ölçüsü olarak esas alınmak istenmektedir. Ancak
bu da güvenilir bir olgunluk ölçüsü değildir.
Çünkü erken olgunlaşan çeşitlerde (ağaç olumuna geldiği diğer yöntemlerde
saptana meyvelerde) çekirdek zarı rengi henüz beyaz olmasına karşın, geç
olgunlaşan çeşitlerde çekirdek zarının rengi normal ağaç olumuna gelmeden çok önce de kahverengine
dönüşebilmektedir.
Plasenta rengi:
Özellikle cevizlerde, cevizin sert kabuğu
içindeki kısmının fazla buruşmasını önlemek amacıyla dikkate alınan bir olgunluk
ölçüsüdür. Normalde cevizler, üzerindeki yeşil kabuk yarıldıktan sonra düşer.
Plasenta rengi, cevizin sert kabuğu
üzerindeki yeşil kabuk yarılmadan önce
oluşur. Buna bakarak cevizin erken hasadı yapılabilir.
Sert kabuğun çatlaması:
Sert kabuklu meyvelerde özellikle ceviz
ve Antep fıstığında önem taşır.
Meyve şekli :
Karpuz ve kavunlar dışında meyve
şeklinin olgunluk ölçüsü olarak pratik bir değeri yoktur. Çünkü meyve iriliği
üzerine toprak, gübre ve iklim koşulları
etkili olmaktadır.
Tam çiçeklenmeden itibaren geçen gün sayısı:
Bazı elma ve armut çeşitlerinde tam
çiçeklenmeden derime kadar geçen gün sayısını esas alarak derim yapıldığı
zaman depolama yönünden başarılı
sonuçlar elde edildiği saptanmıştır. Gün
sayısı, bir olgunluğu göstermez, ancak
bir hasat tarihini belirler.
İklim koşulları yıldan yıla değişiklik
gösterdiğinden sabit bir gün sayısı esas alınarak derime karar vermek hatalı
olabilir. Bu süre, Orang Pipin elması için
120-144 gün olduğu saptanmıştır.
Tam çiçeklenmeden itibaren ortalama sıcaklık toplamı:
Taç yapraklarının dökümünden solunum doruğunun başlamasından 2-3 gün
öncesine kadar geçen zaman içinde sıcaklık toplamı her meyve çeşidinde
farklılık gösterir. Meyvelerde olgunlaşma derecesi, solunum şiddetinin bir
sonucudur.
Solunum ise, doğrudan doğruya
sıcaklıkla ilgilidir. “Solunum – sıcaklık”
ilişkisinden yararlanarak, tam
çiçeklenmeden hasada kadar geçen süre gün sayısı yerine “Fizyolojik ısı birimi”
esas alınarak meyvelerin doğru bir derim
zamanı saptamaya çalışılmaktadır.
Bunun için meyvenin solunum eğrisi 10’a bölünmüş ve bunun her birine “fizyolojik ısı birimi” adı verilmiştir. Meyvenin gelişmesi sırasında her ayın ortalama sıcaklığı,
solunum eğrisi üzerinde 10’a bölünen belirli sayıdaki fizyolojik ısı birimi de belli değerli olan bir solunum oranına karşılık gelmiş ve bir solunum oranı değerine dönüşmüştür.
Her aydaki gün saysı “ısı birimi” sayısı ile çarpılarak o ay için toplana fizyolojik ısı birimi elde edilmiştir. Tam gün sayısı ve fizyolojik ısı birimini meyve yetiştiği
ekolojiye, çeşitlere göre farklılık gösterir. Melntosh elmasında optimum derim döneminde meyve sertliği 5.45-7.72 kg, tam çiçeklenmeden derim tarihine kadar geçen gün sayısı 106-125 gün, toplam fizyolojik ısı
birirmi 916 ve toplam ortalama sıcaklık değeri 80860C bulunmuştur.
Meyvedeki şıra (usare) oranı:
Meyvedeki şıra oranı, diğer olgunluk
kriterleri ile birlikte ele alınması gerekir.
Şıra oranı özellikle turunçgillerde önem taşır. Şıra oranı derim döneminde
portakallarda ağırlık olarak meyvenin ;
Thompson Navel’lerde %30, Washington Navel’lerde %33, diğer çeşitlerde
Navel’lerde %35’inden az alınmamalıdır.
Limonda ağırlık olarak meyvenin
%25’inden, mandarinlerde ise bu oranın Klemantinlerde %40, diğer çeşitlerde
%33’den Altıntoplarda ise %35’den az olmamalıdır. Bu oranlar turunçgil
standartlarında da esas alınmıştır.
Meyve etinin elektriksel direnci:
Belli açıklığı olan iki ele meyvenin içine sokularak akım verilir. Meyvede şıra, olgunluk durumuna göre bir elektriksel geçirgenlik gösterir. Bu değere bakılarak
derim tarihi belirlemeye çalışılmıştır. Pratikte bu olgunluk ölçülerinden birini veya birkaçını esas olarak meyvelerde ağaç olumuna karar verilen çeşide göre değişmektedir.
Örneğin turunçgillerde ve meyvenin ağırlık yüzdesi olarak
yüzde şıra oranı alınmasına karşın elma, armut, şeftali meyve eti sertliği suda eriyebilir kuru madde oranı gibi olgunluk
ölçütlerinden biri veya birkaçı esas alınmaktadır.
Pratikte nesnel ölçü olması yönünden özellikle elma ve armutlarda daha çok meyve eti sertliği, kuru madde oranı,
yüzde asit ve meyvenin ağaçtan ayrılma (daha çok elmalar için) durumu dikkate alınır.
Nesnel ölçüler dışında kalite (tat, aroma) ve görünüş (irilik, renk) gibi ölçülerin
birlikte dikkate alınması gerekir. Çünkü bunlar, birbirini tamamen aralarında
pozitif ilişkiler bulunan, ağaç olumu için
olgunluk ölçüleridir.
Örneğin, elmalarda ve armutlarda, ağaç olumunda meyve eti setliği, kuru madde ve asit oranı yönünden istene
düzeydeyken; tat, lezzet, irilik ve görünüş yönünden de yüksek bir düzeyde
bulunmuştur. Armutlarda ağaç olumu
devresinde nişasta oranının da dikkate
alınması gerekir.
Tek başına güvenilir sonuçlar verebilen, ancak özel laboratuar şartlarında yapılan analizlerde söz konusudur. Bunlar,
A. Klimakterik minimumun belirlenmesi,
B. Aroma maddelerinin belirlenmesi,
C. Etilen düzeyinin belirlenmesi,
HASATIN YAPILIŞI
Hasat için çiğ, sis ve yüksek oranda nem olmadığı günün erken saatleri
seçilmelidir. Islaklık meyveler için zararlı
olabilir.
Elmalar:
Sapı dalından kolayca ayrılan, doğal rengini alan ve meyve eti hafif
yumuşamış elmalar avuç içine alınarak zedelenmeden hafifçe bükülerek yukarı doğru iterek koparılır. Elmalar solunum doruğuna varmadan yani yeme olumuna gelmeden ağaç olumunda hasat
edilmelidir.
Armutlar:
Armutlarda derime diğer özellikleri de esas alarak, kuru madde, meyve eti
sertliğini kombine ederek derimine karar verilir. Hasat geciken armutlarda dıştan oldukça iyi görünmelerine karşın iç kararmalar
başlayabilir.
Ayvalar:
Kabuk rengi yeşilden hafif sarıya dönmeğe başladığında derime başlanır. Ayvalar,
daldan kolaylıkla ayrılmadığından, meyve sapı kesilerek derilmelidir. Ayvalar basınç
darbelerinden çok zarar görürüler. Bu yüzden toplama sırasında bu darbelerden
sakınılmalıdır.
Kayısılar:
Kayısılar ağaç üzerinde tam yumuşamaya
başlamadan hasat edilirse yola dayanabilirler.
Eğer yakın pazarlara sevk edilecekse olgunluk tarihine iyice yaklaştıkları zaman hasat edilir.
Ancak tam yumuşama başlamış olmalıdır.
Sofralık kayısılar elle hasat edilir. Kurutmalık
ve marmelatlık ve reçellik kayısılar ise ağaç
dibine yaygılar getirilerek üzerine silkelenirler.
Şeftaliler:
Şeftalilerde derim, meyve rengi ve iriliği dikkate alınarak yapılır. Meyve eti beyaz olan çeşitlerde olgunluk yaklaştığı zaman meyvenin zemin rengi krem; eti sarı
şeftalilerde ise limon sarısı bir renk
aldığında hasat edilir.
Şeftaliler zemin rengi tamamen yeşil iken toplanmamalıdır. Şeftalilerin, olgunluğa yakın bir zamanda hasat edilmelidir ve hızlı vasıtalardan yararlanarak en kısa zamanda pazarlara ulaştırılmaları
gerekmektedir.
Şeftalilerde derim, meyveler avuç içine alınarak ve parmaklarla sıkılarak hafifçe bükülerek yapılmalıdır. Derim, günün
erken saatlerinde yapılmalı ve toplanan
meyveler güneşte bekletilmeden hızla
ambalajlanmalı veya 3-4kg’lık sepetlerle
ambalaj evine gönderilmelidir.
Erikler:
Tam olgunlaşmadan birkaç gün önce hasate edilmelidir. Tam olgunlaşan
çeşitlerde meyve eti iyice yumuşar ve
kolayca ezilir. Ancak iyice olgunlaşan
çeşitlerde tat, renk ve kokunun daha iyi
geliştiği unutulmamalıdır.
Sofralık erikler, üzerindeki
pus tabakaları bozulmadan el ile ve sapları ile birlikte
derilmelidir. Diğer amaçlar için kullanılacak çeşitlerde derim silkme yöntemiyle
yapılır. Bir ağaçta derim çeşit özelliğine göre birkaç defa
yapılabilir.
Kiraz ve vişneler:
Kiraz ve vişnelerde derim, yumuşak etli olan çeşitler olgunlaşmanın hemen
başlangıcında, renk ile et sertliğine ve tada bakılarak, her iki türden de
meyveler sapı ile birlikte derilmeli derim
günün erken saatlerinde yapılmalıdır.
Turunçgiller:
Meyve, çeşide özgü renk ve iriliği aldığı zaman yapılmalıdır. Her turunçgil meyvesi toplanmadan önce en iyi olgunluk derecesine taşınmış olmalı, eğer portakal ve altıntoplar olgunlaşmadan önce ağaçtan koparılacak olursa sarı bir renk alırlar ve dıştan bakılınca olgun gibi görünseler de, gerçekte ağaç üzerinde olgunlaşan meyvelerin kalitesinde olmazlar.
Bu meyveler, genel olarak hoşa gitmeyen acımsı bir tatta olurlar.
Portakallarda en iyi kalite kazandığı
olgunluk dönemi tam renklenmeden
biraz öncedir. O yüzden hasada karar
verirken tat, lezzet ve şıra oranlarına
bakmak gerekir.
Turunçgillerde derime karar verirken, meyve kabuğunun renklenme oranı ve meyve ağırlığının yüzdesi olarak şıra oranı önemlidir. Derim sırasında
portakalda renk, çeşidin tipik renginde
olmalı. Meyve yüzeyinin en çok 1/5’ine
kadar hafif yeşil renk bulunabilir.
Limonlarda ve altıntoplarda renk çeşidin tipik rengini almalı, ancak toplama zamanı ve yetişme bölgesi göz önünde
tutulduğunda en az şıra miktarı bulunduğu takdirde hafif yeşil renk olabilir. Satsuma ve Klemantin mandarinlerinde meyve
kabuğunun en az 1/3’ü diğer çeşitlerin 2/3’ü tipik rengini almış olmalıdır.
Turunçgillerde ağaç üzerinde meyveler hep birden olgunlaşmazlar. Çeşide göre olgunlaşma 1-2 ay sürebilir. Meyveler, bir elde tutularak öteki eldeki makasla, sap meyveye yakın bir şekilde kesilerek
toplama önlüklerine konulur.
Ancak toplamayı çabuklaştırmak için portakal ve altıntoplar hafif bükülüp
çekilerek toplanır. Meyve çekildiği zaman kabuklarını yırtılma olasılığı olan
meyvelerde saplar kesinlikle makasla
kesilmelidir. Limon ve laymlar makasla
kesilerek hasat edilmelidir.
İncirler:
Taze incirler, yakın pazarlara
gönderilecekse iyice olgunlaştıkları
zaman (yani yumuşadıkları zaman), uzak pazarlara gönderilecekse olgunluğun
başlangıcında (yani yumuşamaya
başladıkları zaman) derilirler.
Meyvelerin çok yumuşamalarına meydan verilmemelidir. Taze incirleri dallardan
çekerek değil, kabuklarını ve saplarını
zedelemeden hafifçe bükerek koparmalı, çok ince nazik çeşitlerde ise bıçak
kullanılmalıdır.
Zeytinler:
Kullanılma şekillerine göre değişik zamanlarda derilirler. Yeşil zeytinlik
olarak kullanılacak çeşitler meyve henüz yeşil iken tam irileştikleri zaman el ile
toplanırlar. Salamuralık çeşitlerde,
meyve eti iyice kırmızılaştığı zaman el ile
toplanarak derilirler.
Yağlık zeytinlerde ise tanenin iyice olgunlaşması, meyvenin tamamen siyah bir renk alması gerekir.
Yağ oranının ve kalitelerinin yüksek olması için bu düzeyi beklemek gerekir. Yağlık zeytinler ya çırpılarak veya ağaç sarsılarak derilirler. Çırpma veya sıyırma sırasında ağacın dal ve dalcıkları zararlandırılmamalıdır. Son yıllarda mekanik sarsıcılar da zeytin deriminde kullanılmaktadır.
Antep fıstığı:
Fıstıklarda derim zamanı çok önemlidir.
Vaktinden önce toplanan fıstıkların içleri
dolgun olmaz ve harman yapılırken buruşur.
Fıstıklarda en uygun derim zamanı,
meyvenin dış kabuğuna ben düşmesi, dış kabuğun iç kabuktan ayrılması devresidir.
Fıstığın ağaç üzerinde salkım şeklindeki meyvelerinin toplanması el ile yapılır.
Fındık:
Diğer sert kabuklu meyvelerde olduğu gibi fındıklarında deriminde de meyveler içlerini iyice dolduruncaya kadar bekletilmelidir.
Olgunlaşan fındıklar kendiliklerinden dökülürler ve yerden toplanırlar.
Kendiliğinden kolayca zürüflerinden
ayrılarak dökülmeyen çeşitler, zürüfleri ile birlikte toplanarak bunlardan ayrılır ve
kurutulurlar.
Ceviz:
Cevizlerde olgunluk, dıştaki yeşil kabuğun çatlaması ve kabuklu meyvenin yere
düşmesiyle belli olur. Yeşil kabuğu ayrılmış cevizler ağaç sarsılarak yere düşmeleri
sağlanır, sonrada yerden toplanırlar. Çok taze olarak derilecek cevizler, yeşil kabuk ile
birlikte toplandıktan sonra bu yeşil kabuk temizlenir.
Bademler:
Meyve üzerindeki yumuşak dış kabuk çatladıktan sonra sarsılarak altlarına
serilen sergiler üzerine düşen meyveler
toplanarak hasat yapılır.
Üzümler:
Sofralık üzümler asma üzerinde yeme olumuna geldikten sonra, serin ve
rutubetsiz günün erken saatlerinde, salkım asmadan kesilerek hasat edilirler. Salkım sapının dala tam birleştiği noktadan özel makaslarla kesilmelidir. Kesilen salkımlar, salkım sapından tutularak içi pürüzlü
olmayan kasalara yerleştirilirler.