• Sonuç bulunamadı

HASAT (DERİM)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HASAT (DERİM)"

Copied!
85
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HASAT (DERİM)

(2)

Bitki ve toprak üzerinde belli bir gelişme aşamasına erişen veya gelişmelerini

tamamlayan sebzelerde belli olgunluk

derecesine ulaşan meyvelerin bitkiden

koparılması veya sökülmesi işlemine

Hasat denir.

(3)

Hasatta 2 farklı dönem söz konusudur.

Bunlar;

1. Hasat Olumu (Ağaç Olumu)

2. Yeme Olumu’dur.

(4)

Hasat Olumu:

Ürünlerin hasat edilmeye hazır ve uygun olma durumudur. Bu aşamadaki ürünler tüketime, değerlendirmeğe uygun

olabileceği gibi hasat sonrasındaki

gelişmesiyle yeme olumuna ulaşabilecek

aşamadadır.

(5)

Yeme Olumu:

Tüketime veya teknolojik

değerlendirmeye uygun olma

durumudur. Bu aşamadaki meyveler dış görünüş, tat ve lezzet bakımından

tüketicinin beğendiği bütün özellikleri taşır. Meyve ve sebzeler tüketici

sofrasında yeme olumu aşamasında

bulunurlar.

(6)

Bahçe ürünleri yetiştiriciliğinde hasat, hasat sonrasındaki ürünlerin muhafaza ve pazarlama kabiliyetleri üzerine önemli düzeyde etki yapmaktadır. Bu nedenle hasada gerekli önem verilmelidir. Bu

doğrultuda hasat öncelikle tüketim veya

değerlendirme amacına göre en uygun

şekilde yapılmalıdır.

(7)

Hasadın erken ya da geç yapılması bir çok sorunları beraberinde getirmektedir.

Hasat

Erken……. ……. Geç Hasat Hasat Hasat Yeme

Olumu Olumu

(8)

Erken Hasadın Sakıncalı Yönleri

1. Erken toplanan ürünler toplandığı anda yeterli irilik, şekil ve ağırlığa ulaşamamışlardır. Bu nedenle meyve küçük ve verim düşük olur.

2. Meyvelerde karbonhidrat ve şeker birikimi, asit ve burukluk veren maddelerin kaybı, aroma maddelerinin oluşumu geri kalır. Bu meyveler daha sonra olgunlaştırılsa bile bir tat ve lezzet kazanamazlar. Bu tip ürünlerde kalite düşük olur.

3. Tür ve çeşidi temsil eden renkler henüz tam ortaya çıkmadığından ürünlerin dış görünüşü kötü olur.

4. Kabuk tam olarak gelişimini tamamlamadığından erken toplanan meyvelerde hızlı şekilde su kayıpları ve buruşmalar meydana gelir.

5. Erken toplanan ürünlerde çeşitli fizyolojik hastalıklara karşı duyarlılık artmaktadır.

(9)

Geç Hasadın Sakıncalı Yönleri

1. Geç toplanan meyvelerin olgunluğu ilerlemiş olduğundan hasat sonrasında yola,

muhafazaya, pazara dayanma güçleri azalır.

2. Meyvelerde asit kayıpları artacağından tat ve lezzet bozulur.

3. Hasat sonrası fizyolojik bozukluklarına karşı duyarlı olurlar.

4. Hasat önü dökümleri artar.

5. Bahçede bekletmek ürünün zararlanma riskini artırır.

(10)

Sıralanan nedenlerden dolayı hasadın mutlaka amaca uygun optimum bir

zamanda yapılması gerekmektedir.

(11)

AĞAÇ OLUMUNU SAPTAMA YÖNTEMLERİ

Meyvelerin derim zamanı büyük ölçüde ağaç olumu devresine gelmelerine bağlıdır.

Meyveleri ve sebzeleri doğru bir olum

devresinde deriminin yapılması, ürünlerin

pazarlama ve depolama ömrü üzerine olumlu etkisi vardır. Meyvede olgunlaşma belirli

fiziksel ve kimyasal değişimlerin bir sonucudur.

Bu değişimlerden en belirgin olanları esas

alınarak meyvelerde ağaç olumunu saptamak mümkündür.

(12)

Ağaç olumunu saptama yöntemleri şunlardır;

1.Zemin rengi

2.Üst renk

3.Bitkiden ayrılma durumu

4.Meyve eti sertliği

5.Suda eriyebilir toplam kuru madde

6.Suda eriyebilir toplam kuru madde

oranı ile meyve eti sertliği kombinasyonu

(13)

7.Asit oranı

8.Toplam eriyebilir (kuru madde/asit) oranı

9.Nişastanın kaybolması

10.Meyve etinin çekirdekten ayrılması

11.Çekirdek zarını rengi

12.Plasenta rengi

13.Meyve şekli

(14)

14.Tam çiçeklenmeden itibaren geçen gün sayısı

15.Tam çiçeklenmeden itibaren sıcaklık toplamı

16.Meyve suyu (şıra) oranı

17.Meyve etinin elektriksel direnci

18.Salkım ve tane rengi (asmada)

19.Duyusal kontrol

(15)

Zemin rengi:

Zemin rengindeki değişme klorofilin sürekli

parçalanmasının sonucudur. Meyvedeki yeşil renk klorofilden; sarı renk ise karoten, ksantofil, flavonlardan ileri gelir. Zemin rengi bir çeşit

özelliği olup, çevre faktörlerinin (iklim, toprak vs.) etkisi altındadır. Olgunlaşma sırasında şeftali, kaysı ve bazı erik çeşitlerinde zemin renginde oluşan değişim çok fazla olmasına

karşın bazı elma (Yellow Newton) ve armutlarda (Winter Nelis) bu değişim çok az olur.

Meyvelerde zemin rengi özel olarak geliştirilmiş renk ıskalası ile saptanır.

(16)

Üst Renk:

Üst renk antosiyaninden ileri gelir ve

kırmızıdan mora kadar değişen tonlarda olur. Kırmızı renk tam olgunlaşma

sırasında oluşuyorsa ağaç olumunu saptamada bir ölçü olabilir. Eğer o meyve türünde o kırmızı renk erken

devrelerde oluşuyorsa olgunluk ölçüsü

olarak dikkate alınmaz.

(17)

Antosiyanin oluşumu için ışığa mutlak gerek duyan meyve türleri olduğu gibi (elma, şeftali ve bazı üzüm çeşitleri);

erik, kiraz ve açık renkli bazı üzüm

çeşitlerinde ışık olmadan da renk

oluşturulabilen meyve türleri vardır.

(18)

Üst renge göre olgunluk tayini yeşil renkli elma çeşitlerinden çok, kırmızı çeşitlerde geçerli olan bir yöntemdir. Ancak meyve rengi de olgunluk için tam bir fikir

vermez. Diğer olgunluk ölçüleri birlikte

incelenmelidir.

(19)

Meyvenin ana bitkiden ayrılması:

Olgunlaşmakta olan meyvelerde meyve sapı ile meyve dalı arasında giderek bir ayırma tabakası oluşur. Bu ayırma

tabakası çok gelişmiş ise meyve ağaçtan tamamen kopar ve düşer. Bu durum

daha çok derim öncesi meyve dökümleri

için önem taşır.

(20)

Son yıllarda kullanılan hormonal yapıdaki

maddelerle meyve ve sebzelerin değişik tür ve çeşitlerin meyve sapı (veya tane sapı) ile

meyve dalı arasında oluşarak kopmalara neden olan ayırma dokusunun oluşumu engellenmiş veya artırılabilmiştir. Pratikte

meyvenin ana bitkiden ayrılması bir olgunluk ölçüsü olarak özellikle kavunlarda ve

meyvelerde önem taşır.

(21)

Meyve eti sertliği:

Olgunlaşmanın gelişmesi ile birlikte

meyvede nişastanın azalması, eriyebilir

pektinlerin artması ve toplam eriyebilir kuru madde oranının artması ile meyve dokusu gittikçe yumuşar. Meyve dokularında

oluşan bu yumuşamalar, penetrometre denilen aletlerle ölçülerek pratikte

olgunluğun saptanmasına çalışılmıştır.

(22)

Ancak meyvelerde yumuşama, olgunlaşmanın bir sonucu

olmayabilir. Örneğin meyve dokusundaki yumuşama (fizyolojik olgunluk), nişasta azalması ve eriyebilir pektin oranındaki

artışın bir sonucu olabildiği gibi iklim, toprak, anaç etkilerinin bir sonucu da olabilir.

İklimin serin geçtiği bölgelerde meyvelerin yumuşaması daha hızlı, sıcak geçen yerlerde ise bu yumuşama daha yavaş

olmaktadır.

(23)

Ayrıca oransal nem yüksek olursa meyve etinde oluşan sertleşme de artabilir.

Ağır ve nemli topraklarda azotlu gübrelerin fazla kullanılması da meyvelerin yumuşamasını artırıcı yönde etkilemektedir.

Bazı armut çeşitleri (Wilyan), üzerine aşılı oldukları anaçlar, armudun meyve eti sertliğinin azalmasına etkili olmaktadırlar.

(24)

Meyve eti sertliği penetrometre ile saptanmaktadır.

Her meyve türü için kullanılan standart bir girinimetre delici ucu vardır. Sertlik ölçüleceği zaman o meyveye ait delici girinimetre ucuna takılarak

kullanılabilmektedir.

(25)

Delici ucun çapı (elma ve armutlar için kullanılanı) 8mm, üzüm ve üzümsü meyveler için kullanılanını çapı ise 4.8mm’dir. her meyvenin olgunluk dönemi belli bir girinimetre değeri, meyve sertliği değeri

vardır. Örneğin ağaç olumundaki elmalarda

(çeşitlere göre değişmekle birlikte) genellikle 7.70 -1.90 kg arasındadır. Williams armudunda 7.72 – 8.63kg, üzümlerde ise 150 – 350 gr arasındadır.

(26)

Meyve eti sertliği olgunluğu derecesi

hakkında bir fikir verebilir. Ancak doğru

bir derim tarihini belirleyemez.

(27)

Suda eriyebilir toplam kuru madde miktarı:

Meyvede toplam eriyebilir toplam kuru maddenin büyük bir bölümünü şekerler oluşturmaktadır. Ağaç olumuna gele meyvelerde ya da derim dönemine gelmiş üzümlerde toplam kuru madde oranının belli bir düzeyde olması gerekir. Kuru madde oranı

pratikte bahçede veya laboratuarda refraktometre denilen aletlerle saptanmıştır. Kuru madde artışı meyve çeşitlerine göre farklılık gösterir.

(28)

Olgunluğun gelişimi sırasında suda

eriyebilir toplam kuru madde yönünden ortaya çıkan bu farklılık, çeşit özelliğinin bir sonucu olabildiği gibi bitkisel ve

çevresel faktörlerin bir sonucu olabildiği gibi bitkisel ve çevresel faktörlerin bir

sonucu da olabilir.

(29)

Örneğin Williams armudunda olgunlaşma döneminde sıcaklık arttıkça meyvedeki toplam eriyebilir toplam kuru madde miktarı da artmaktadır. Buna karşın

azotlu gübrelerin fazla kullanıldığı nemli ağır

topraklarda yetiştirilen bahçe ürünlerinde kuru madde miktarı genellikle düşük olmaktadır. Ağacın veya

asmanın aşırı ürün ile yüklenmiş olması da kuru madde oranını azaltan nedenlerden birini

oluşturmaktadır.

(30)

Meyve eti sertliği ile suda

eriyebilen kuru madde oranı kombinasyonu:

Aynı iklim faktörünün (sıcaklığın) meyve eti sertliği ve toplam eriyebilir kuru madde oranı üzerine etkileri ters yöndedir. Örneğin sıcaklık arttıkça meyve

etindeki yumuşamaya yol açmasına karşın (meyve etinde sertleşme olur), toplam eriyebilir kuru madde miktarı artmaktadır. Bu iki olgunluk ölçüsünün birlikte kullanılması ile iklim, toprak ve bakım koşullarının

her biri üzerindeki farklı etkisi en aza indirilebilir.

(31)

Asit oranı:

Olgunlaşan meyvelerde asit oranı

giderek azalmaktadır. Bu azalışı esas olarak olgunluğu belirlemek olasıdır.

Ancak asit oranını tek başına olgunluk ölçüsü olarak almak, olgunluğa kara vermek için yeterli değildir. Çünkü

meyvedeki asit oranı; iklim ve bakım

koşullarını etkisi altındadır.

(32)

Toplam eriyebilir kuru madde / asit oranı:

Özellikle turunçgiller ve sofralık

üzümlerde en çok kullanılan olgunluk ölçüsü, toplam eriyebilir %kuru

maddenin, asit (%) oranına

bölünmesinden elde edilen “olgunluk

indisi” dir.

(33)

Olgunluk ve kalite çevresel faktörlerin etkisi altındadır. Elmalarda iklim, fazla

verim ve kültürel yöntemlerden ileri gelen farklılığı en aza indirmek için bu

faktörlerin etkisi de olgunluk indisinde dikkate alınmış ve buna göre şu

formülün kullanılması önerilmiştir.

(34)

Olgunluk indisi = S + 10 x A

S: % kuru madde oranı

A: % asit oranı

10 : Faktör katsayısı

Örneğin bir elma çeşidinde kuru madde oranı %13.0, asit oranı 0.8 ise bu çeşidin

Olgunluk indisi = 13 + 10 x 0.8 =21 dir.

(35)

Nişastanın kaybolması:

Olgunluk geliştikçe meyvedeki nişasta şekere dönüşür ve giderek azalır.

Nişasta azalışı özellikle armut, elma ve muzlarda önem taşır. Elma ve armuttaki nişasta içeriğine bakarak derim için

doğru karar vermek olasıdır.

(36)

Bu amaçla pratikte iyot testi yapılır. %1’lik iyot çözeltisi ile %5’lik Kl çözeltisi aynı oranda

karıştırılarak bir petri kapağı içine dökülür.

Nişasta oranı saptanacak meyve örneğin elma veya armut tam ekvatoral bölgeden enine

kesilerek petri kapağı içindeki iyotlu çözeltiye batırılır. Meyvenin kesit düzeyinde oluşan mavi rengin yoğunluğuna göre nişastalaşma görsel olarak saptanır.

(37)

Tahmin edilen hasat tarihinden iki – üç hafta önce iyot testinin yapılmasına

başlanır. Haftada 2-3 defa tekrar edilir.

Başlangıçtaki orana göre nişastanın 2/3

oranında azaldığı tarih optimum hasat

tarihi olarak saptanır.

(38)

Kesit yüzeyindeki nişastanın iyotla verdiği mavi rengin başlangıçtan son örnek alma tarihine kadar 2/3 oranında azalmasına bakılarak nişastanın bu

oranda azaldığına karar verilir.

Nişastanın meyvede 2/3 oranında

azaldığı dönem genellikle normal derim

tarihine rastlamaktadır.

(39)

Meyve etinin çekirdekten ayrılması:

Sert çekirdekli bazı meyve türlerinde, büyümenin son devresinde çekirdek meyve etinden kolayca

ayrılmaktadır. Bu ayrılış olgunluk ölçüsü olarak

değerlendirilmemiştir. Meyvenin ağaç olum devresine gelmeden öncede çekirdeğin meyve etinden

ayrılması, ayrıca bunun iklim ve gelişme dönemine göre bir farklılık göstermesi nedeni ile olgunluk

standardı için güvenilir bir ölçü olarak dikkate alınmasını zorlaştırmaktadır.

(40)

Ayrıca her meyve için geçerli yöntem değildir. Örneğin bazı şeftali ve erik

çeşitleri (mürdüm eriği) tam olgunlaşma olmadığı halde meyve eti çekirdekten kolayca ayrılmasına karşın, bazı erik

çeşitlerinde tam olgunlaşma gerçekleşse bile meyve eti çekirdeğe yapışık kalır

(Can eriği gibi).

(41)

Çekirdek zarının rengi:

Elma ve armutlarda çekirdek zarı renginin

beyazdan kahverengine dönüşmesi, bir olgunluk

ölçüsü olarak esas alınmak istenmektedir. Ancak

bu da güvenilir bir olgunluk ölçüsü değildir.

(42)

Çünkü erken olgunlaşan çeşitlerde (ağaç olumuna geldiği diğer yöntemlerde

saptana meyvelerde) çekirdek zarı rengi henüz beyaz olmasına karşın, geç

olgunlaşan çeşitlerde çekirdek zarının rengi normal ağaç olumuna gelmeden çok önce de kahverengine

dönüşebilmektedir.

(43)

Plasenta rengi:

Özellikle cevizlerde, cevizin sert kabuğu

içindeki kısmının fazla buruşmasını önlemek amacıyla dikkate alınan bir olgunluk

ölçüsüdür. Normalde cevizler, üzerindeki yeşil kabuk yarıldıktan sonra düşer.

Plasenta rengi, cevizin sert kabuğu

üzerindeki yeşil kabuk yarılmadan önce

oluşur. Buna bakarak cevizin erken hasadı yapılabilir.

(44)

Sert kabuğun çatlaması:

Sert kabuklu meyvelerde özellikle ceviz

ve Antep fıstığında önem taşır.

(45)

Meyve şekli :

Karpuz ve kavunlar dışında meyve

şeklinin olgunluk ölçüsü olarak pratik bir değeri yoktur. Çünkü meyve iriliği

üzerine toprak, gübre ve iklim koşulları

etkili olmaktadır.

(46)

Tam çiçeklenmeden itibaren geçen gün sayısı:

Bazı elma ve armut çeşitlerinde tam

çiçeklenmeden derime kadar geçen gün sayısını esas alarak derim yapıldığı

zaman depolama yönünden başarılı

sonuçlar elde edildiği saptanmıştır. Gün

sayısı, bir olgunluğu göstermez, ancak

bir hasat tarihini belirler.

(47)

İklim koşulları yıldan yıla değişiklik

gösterdiğinden sabit bir gün sayısı esas alınarak derime karar vermek hatalı

olabilir. Bu süre, Orang Pipin elması için

120-144 gün olduğu saptanmıştır.

(48)

Tam çiçeklenmeden itibaren ortalama sıcaklık toplamı:

Taç yapraklarının dökümünden solunum doruğunun başlamasından 2-3 gün

öncesine kadar geçen zaman içinde sıcaklık toplamı her meyve çeşidinde

farklılık gösterir. Meyvelerde olgunlaşma derecesi, solunum şiddetinin bir

sonucudur.

(49)

Solunum ise, doğrudan doğruya

sıcaklıkla ilgilidir. “Solunum – sıcaklık”

ilişkisinden yararlanarak, tam

çiçeklenmeden hasada kadar geçen süre gün sayısı yerine “Fizyolojik ısı birimi”

esas alınarak meyvelerin doğru bir derim

zamanı saptamaya çalışılmaktadır.

(50)

Bunun için meyvenin solunum eğrisi 10’a bölünmüş ve bunun her birine “fizyolojik ısı birimi” adı verilmiştir. Meyvenin gelişmesi sırasında her ayın ortalama sıcaklığı,

solunum eğrisi üzerinde 10’a bölünen belirli sayıdaki fizyolojik ısı birimi de belli değerli olan bir solunum oranına karşılık gelmiş ve bir solunum oranı değerine dönüşmüştür.

(51)

Her aydaki gün saysı “ısı birimi” sayısı ile çarpılarak o ay için toplana fizyolojik ısı birimi elde edilmiştir. Tam gün sayısı ve fizyolojik ısı birimini meyve yetiştiği

ekolojiye, çeşitlere göre farklılık gösterir. Melntosh elmasında optimum derim döneminde meyve sertliği 5.45-7.72 kg, tam çiçeklenmeden derim tarihine kadar geçen gün sayısı 106-125 gün, toplam fizyolojik ısı

birirmi 916 ve toplam ortalama sıcaklık değeri 80860C bulunmuştur.

(52)

Meyvedeki şıra (usare) oranı:

Meyvedeki şıra oranı, diğer olgunluk

kriterleri ile birlikte ele alınması gerekir.

Şıra oranı özellikle turunçgillerde önem taşır. Şıra oranı derim döneminde

portakallarda ağırlık olarak meyvenin ;

Thompson Navel’lerde %30, Washington Navel’lerde %33, diğer çeşitlerde

Navel’lerde %35’inden az alınmamalıdır.

(53)

Limonda ağırlık olarak meyvenin

%25’inden, mandarinlerde ise bu oranın Klemantinlerde %40, diğer çeşitlerde

%33’den Altıntoplarda ise %35’den az olmamalıdır. Bu oranlar turunçgil

standartlarında da esas alınmıştır.

(54)

Meyve etinin elektriksel direnci:

Belli açıklığı olan iki ele meyvenin içine sokularak akım verilir. Meyvede şıra, olgunluk durumuna göre bir elektriksel geçirgenlik gösterir. Bu değere bakılarak

derim tarihi belirlemeye çalışılmıştır. Pratikte bu olgunluk ölçülerinden birini veya birkaçını esas olarak meyvelerde ağaç olumuna karar verilen çeşide göre değişmektedir.

(55)

Örneğin turunçgillerde ve meyvenin ağırlık yüzdesi olarak

yüzde şıra oranı alınmasına karşın elma, armut, şeftali meyve eti sertliği suda eriyebilir kuru madde oranı gibi olgunluk

ölçütlerinden biri veya birkaçı esas alınmaktadır.

Pratikte nesnel ölçü olması yönünden özellikle elma ve armutlarda daha çok meyve eti sertliği, kuru madde oranı,

yüzde asit ve meyvenin ağaçtan ayrılma (daha çok elmalar için) durumu dikkate alınır.

(56)

Nesnel ölçüler dışında kalite (tat, aroma) ve görünüş (irilik, renk) gibi ölçülerin

birlikte dikkate alınması gerekir. Çünkü bunlar, birbirini tamamen aralarında

pozitif ilişkiler bulunan, ağaç olumu için

olgunluk ölçüleridir.

(57)

Örneğin, elmalarda ve armutlarda, ağaç olumunda meyve eti setliği, kuru madde ve asit oranı yönünden istene

düzeydeyken; tat, lezzet, irilik ve görünüş yönünden de yüksek bir düzeyde

bulunmuştur. Armutlarda ağaç olumu

devresinde nişasta oranının da dikkate

alınması gerekir.

(58)

Tek başına güvenilir sonuçlar verebilen, ancak özel laboratuar şartlarında yapılan analizlerde söz konusudur. Bunlar,

A. Klimakterik minimumun belirlenmesi,

B. Aroma maddelerinin belirlenmesi,

C. Etilen düzeyinin belirlenmesi,

(59)

HASATIN YAPILIŞI

Hasat için çiğ, sis ve yüksek oranda nem olmadığı günün erken saatleri

seçilmelidir. Islaklık meyveler için zararlı

olabilir.

(60)

Elmalar:

Sapı dalından kolayca ayrılan, doğal rengini alan ve meyve eti hafif

yumuşamış elmalar avuç içine alınarak zedelenmeden hafifçe bükülerek yukarı doğru iterek koparılır. Elmalar solunum doruğuna varmadan yani yeme olumuna gelmeden ağaç olumunda hasat

edilmelidir.

(61)

Armutlar:

Armutlarda derime diğer özellikleri de esas alarak, kuru madde, meyve eti

sertliğini kombine ederek derimine karar verilir. Hasat geciken armutlarda dıştan oldukça iyi görünmelerine karşın iç kararmalar

başlayabilir.

(62)

Ayvalar:

Kabuk rengi yeşilden hafif sarıya dönmeğe başladığında derime başlanır. Ayvalar,

daldan kolaylıkla ayrılmadığından, meyve sapı kesilerek derilmelidir. Ayvalar basınç

darbelerinden çok zarar görürüler. Bu yüzden toplama sırasında bu darbelerden

sakınılmalıdır.

(63)

Kayısılar:

Kayısılar ağaç üzerinde tam yumuşamaya

başlamadan hasat edilirse yola dayanabilirler.

Eğer yakın pazarlara sevk edilecekse olgunluk tarihine iyice yaklaştıkları zaman hasat edilir.

Ancak tam yumuşama başlamış olmalıdır.

Sofralık kayısılar elle hasat edilir. Kurutmalık

ve marmelatlık ve reçellik kayısılar ise ağaç

dibine yaygılar getirilerek üzerine silkelenirler.

(64)

Şeftaliler:

Şeftalilerde derim, meyve rengi ve iriliği dikkate alınarak yapılır. Meyve eti beyaz olan çeşitlerde olgunluk yaklaştığı zaman meyvenin zemin rengi krem; eti sarı

şeftalilerde ise limon sarısı bir renk

aldığında hasat edilir.

(65)

Şeftaliler zemin rengi tamamen yeşil iken toplanmamalıdır. Şeftalilerin, olgunluğa yakın bir zamanda hasat edilmelidir ve hızlı vasıtalardan yararlanarak en kısa zamanda pazarlara ulaştırılmaları

gerekmektedir.

(66)

Şeftalilerde derim, meyveler avuç içine alınarak ve parmaklarla sıkılarak hafifçe bükülerek yapılmalıdır. Derim, günün

erken saatlerinde yapılmalı ve toplanan

meyveler güneşte bekletilmeden hızla

ambalajlanmalı veya 3-4kg’lık sepetlerle

ambalaj evine gönderilmelidir.

(67)

Erikler:

Tam olgunlaşmadan birkaç gün önce hasate edilmelidir. Tam olgunlaşan

çeşitlerde meyve eti iyice yumuşar ve

kolayca ezilir. Ancak iyice olgunlaşan

çeşitlerde tat, renk ve kokunun daha iyi

geliştiği unutulmamalıdır.

(68)

Sofralık erikler, üzerindeki

pus tabakaları bozulmadan el ile ve sapları ile birlikte

derilmelidir. Diğer amaçlar için kullanılacak çeşitlerde derim silkme yöntemiyle

yapılır. Bir ağaçta derim çeşit özelliğine göre birkaç defa

yapılabilir.

(69)

Kiraz ve vişneler:

Kiraz ve vişnelerde derim, yumuşak etli olan çeşitler olgunlaşmanın hemen

başlangıcında, renk ile et sertliğine ve tada bakılarak, her iki türden de

meyveler sapı ile birlikte derilmeli derim

günün erken saatlerinde yapılmalıdır.

(70)

Turunçgiller:

Meyve, çeşide özgü renk ve iriliği aldığı zaman yapılmalıdır. Her turunçgil meyvesi toplanmadan önce en iyi olgunluk derecesine taşınmış olmalı, eğer portakal ve altıntoplar olgunlaşmadan önce ağaçtan koparılacak olursa sarı bir renk alırlar ve dıştan bakılınca olgun gibi görünseler de, gerçekte ağaç üzerinde olgunlaşan meyvelerin kalitesinde olmazlar.

(71)

Bu meyveler, genel olarak hoşa gitmeyen acımsı bir tatta olurlar.

Portakallarda en iyi kalite kazandığı

olgunluk dönemi tam renklenmeden

biraz öncedir. O yüzden hasada karar

verirken tat, lezzet ve şıra oranlarına

bakmak gerekir.

(72)

Turunçgillerde derime karar verirken, meyve kabuğunun renklenme oranı ve meyve ağırlığının yüzdesi olarak şıra oranı önemlidir. Derim sırasında

portakalda renk, çeşidin tipik renginde

olmalı. Meyve yüzeyinin en çok 1/5’ine

kadar hafif yeşil renk bulunabilir.

(73)

Limonlarda ve altıntoplarda renk çeşidin tipik rengini almalı, ancak toplama zamanı ve yetişme bölgesi göz önünde

tutulduğunda en az şıra miktarı bulunduğu takdirde hafif yeşil renk olabilir. Satsuma ve Klemantin mandarinlerinde meyve

kabuğunun en az 1/3’ü diğer çeşitlerin 2/3’ü tipik rengini almış olmalıdır.

(74)

Turunçgillerde ağaç üzerinde meyveler hep birden olgunlaşmazlar. Çeşide göre olgunlaşma 1-2 ay sürebilir. Meyveler, bir elde tutularak öteki eldeki makasla, sap meyveye yakın bir şekilde kesilerek

toplama önlüklerine konulur.

(75)

Ancak toplamayı çabuklaştırmak için portakal ve altıntoplar hafif bükülüp

çekilerek toplanır. Meyve çekildiği zaman kabuklarını yırtılma olasılığı olan

meyvelerde saplar kesinlikle makasla

kesilmelidir. Limon ve laymlar makasla

kesilerek hasat edilmelidir.

(76)

İncirler:

Taze incirler, yakın pazarlara

gönderilecekse iyice olgunlaştıkları

zaman (yani yumuşadıkları zaman), uzak pazarlara gönderilecekse olgunluğun

başlangıcında (yani yumuşamaya

başladıkları zaman) derilirler.

(77)

Meyvelerin çok yumuşamalarına meydan verilmemelidir. Taze incirleri dallardan

çekerek değil, kabuklarını ve saplarını

zedelemeden hafifçe bükerek koparmalı, çok ince nazik çeşitlerde ise bıçak

kullanılmalıdır.

(78)

Zeytinler:

Kullanılma şekillerine göre değişik zamanlarda derilirler. Yeşil zeytinlik

olarak kullanılacak çeşitler meyve henüz yeşil iken tam irileştikleri zaman el ile

toplanırlar. Salamuralık çeşitlerde,

meyve eti iyice kırmızılaştığı zaman el ile

toplanarak derilirler.

(79)

Yağlık zeytinlerde ise tanenin iyice olgunlaşması, meyvenin tamamen siyah bir renk alması gerekir.

Yağ oranının ve kalitelerinin yüksek olması için bu düzeyi beklemek gerekir. Yağlık zeytinler ya çırpılarak veya ağaç sarsılarak derilirler. Çırpma veya sıyırma sırasında ağacın dal ve dalcıkları zararlandırılmamalıdır. Son yıllarda mekanik sarsıcılar da zeytin deriminde kullanılmaktadır.

(80)

Antep fıstığı:

Fıstıklarda derim zamanı çok önemlidir.

Vaktinden önce toplanan fıstıkların içleri

dolgun olmaz ve harman yapılırken buruşur.

Fıstıklarda en uygun derim zamanı,

meyvenin dış kabuğuna ben düşmesi, dış kabuğun iç kabuktan ayrılması devresidir.

Fıstığın ağaç üzerinde salkım şeklindeki meyvelerinin toplanması el ile yapılır.

(81)

Fındık:

Diğer sert kabuklu meyvelerde olduğu gibi fındıklarında deriminde de meyveler içlerini iyice dolduruncaya kadar bekletilmelidir.

Olgunlaşan fındıklar kendiliklerinden dökülürler ve yerden toplanırlar.

Kendiliğinden kolayca zürüflerinden

ayrılarak dökülmeyen çeşitler, zürüfleri ile birlikte toplanarak bunlardan ayrılır ve

kurutulurlar.

(82)

Ceviz:

Cevizlerde olgunluk, dıştaki yeşil kabuğun çatlaması ve kabuklu meyvenin yere

düşmesiyle belli olur. Yeşil kabuğu ayrılmış cevizler ağaç sarsılarak yere düşmeleri

sağlanır, sonrada yerden toplanırlar. Çok taze olarak derilecek cevizler, yeşil kabuk ile

birlikte toplandıktan sonra bu yeşil kabuk temizlenir.

(83)

Bademler:

Meyve üzerindeki yumuşak dış kabuk çatladıktan sonra sarsılarak altlarına

serilen sergiler üzerine düşen meyveler

toplanarak hasat yapılır.

(84)

Üzümler:

Sofralık üzümler asma üzerinde yeme olumuna geldikten sonra, serin ve

rutubetsiz günün erken saatlerinde, salkım asmadan kesilerek hasat edilirler. Salkım sapının dala tam birleştiği noktadan özel makaslarla kesilmelidir. Kesilen salkımlar, salkım sapından tutularak içi pürüzlü

olmayan kasalara yerleştirilirler.

(85)

Pus tabakasının silinmemesi için salkımlar hiçbir zaman avuç içine

alınarak tutulmamalıdır. Toplama kasları üst üste fazla yığma yapmadan üzümler hemen ambalajlanmalı, pazara

sunulmadan muhafaza odalarına

alınmalıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Daha öncekilerden farklı olarak, dorsaldeki kıllar tuberkıllardan çıkar ve bu tuberkıllar beyaz renklidir. Yani kırmızı kırmızı üzerinde beyaz noktalar

Geçen yıl aynı dönemde barajlardaki su miktarının 142 milyon 810 bin metreküp olduğu ifade edilen internet sitesinde, kullanılabilir su oranının yüzde 5,58 olduğu

Kentlerde de k ırsalda da işsizlik oranı yüzde 2,2 arttı kentte yüzde 14,2'ye, kırsalda da yüzde 9,3'e yükseldi.. Öte yandan iktisatç ı Mustafa Sönmez'in bianet'te

• Diğer taraftan üniversiteli işsiz sayısı (707 bin) yüksek düzeyini korumuş ve üniversiteli olup iş gücünün dışında kalanların (1 milyon 272 bin) sayısı ise

Kütüphaneci olarak biz, top­ lumun ilgisinden çok, demin sözünü ettiğim, mü­ rekkep yalamış, bu ülkenin kaderinde iki duda­ ğının arasından çıkacak kelimelerin

Bu amaç doğrultusunda, çalışmamızda Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinin yapısı, yaşadıkları kriz sınıfları ve türleri, bu krizlere yönelik

Hindistan’da 1992-2011 döneminde döviz kuru, faiz oranı ve borsa getirisi arasındaki ilişkiyi VAR modeli ve Granger nedenselliği ile inceleyen Paramati ve Gupta

Epey bir müddet önce Bursa vali­ lerinden biri İstanbul gazetecilerle konuşurken, Bursa hakkında düşün­ düklerimizi yazarsak, bu güzel şehir için hep