• Sonuç bulunamadı

PALEOEKOLOJİK ÇALIŞMALARIN TARİHÇESİ PALEOEKOLOJİK ÇALIŞMALARIN TARİHÇESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "PALEOEKOLOJİK ÇALIŞMALARIN TARİHÇESİ PALEOEKOLOJİK ÇALIŞMALARIN TARİHÇESİ"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PALEOEKOLOJİK ÇALIŞMALARIN TARİHÇESİ PALEOEKOLOJİK ÇALIŞMALARIN TARİHÇESİ

Çin Uygarlığında bilimsel çalışmalar M.Ö. 2500'lere kadar götürülebilir. Çin Uygarlığında bilimsel çalışmalar M.Ö. 2500'lere kadar götürülebilir.

İlk Çin doğa bilimleri, evren, doğa ve insan arasında sıkı bir ilişkinin İlk Çin doğa bilimleri, evren, doğa ve insan arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğu anlayışına dayanır. Çinli düşünürler, evrenin sürekli bir bulunduğu anlayışına dayanır. Çinli düşünürler, evrenin sürekli bir oluşum içinde olduğunu ve bu sürekli devinimin bir başlangıca dönüşü oluşum içinde olduğunu ve bu sürekli devinimin bir başlangıca dönüşü olduğunu savunmuşlardır.

olduğunu savunmuşlardır.

Hindistan'daki bilimsel etkinlikler M.Ö. 2500'lere kadar uzanır. Hintli Hindistan'daki bilimsel etkinlikler M.Ö. 2500'lere kadar uzanır. Hintli düşünürlere göre, canlı varlıklar evrenin küçük bir modelidir ve doğadaki düşünürlere göre, canlı varlıklar evrenin küçük bir modelidir ve doğadaki diğer varlıklar gibi, toprak, su, hava, ateş ve eterden meydana gelmiştir.

diğer varlıklar gibi, toprak, su, hava, ateş ve eterden meydana gelmiştir.

Milattan önceki dönemlerde batı dünyasında bilimsel anlamda söz sahibi Milattan önceki dönemlerde batı dünyasında bilimsel anlamda söz sahibi olmuş düşünürlerin çoğu Eski Yunan okullarında yetişmiştir. Gerçek olmuş düşünürlerin çoğu Eski Yunan okullarında yetişmiştir. Gerçek anlamda evrim düşüncesinin başlangıcı ve sürekliliği bu okullarda anlamda evrim düşüncesinin başlangıcı ve sürekliliği bu okullarda gerçekleşmiştir. Özellikle Bu dönemde önce varlık sorunu, daha sonra gerçekleşmiştir. Özellikle Bu dönemde önce varlık sorunu, daha sonra ise bilgi sorunu gündeme gelmiştir. Varlık sorunuyla ilgilenen Thales, ise bilgi sorunu gündeme gelmiştir. Varlık sorunuyla ilgilenen Thales, Anaximandros, Anaximenes ve Herakleitos gibi düşünürler bütün Anaximandros, Anaximenes ve Herakleitos gibi düşünürler bütün varlıkları oluşturan ve “arkhe” adı verilen ilk temel öğeyi aramışlardır.

varlıkları oluşturan ve “arkhe” adı verilen ilk temel öğeyi aramışlardır.

Bilgi sorunuyla ilgilenen Platon ve Aristoteles gibi düşünürler ise doğru Bilgi sorunuyla ilgilenen Platon ve Aristoteles gibi düşünürler ise doğru bilginin yapısı ve yöntemi üzerinde çalışmışlardır. Bu dönemi önceki bilginin yapısı ve yöntemi üzerinde çalışmışlardır. Bu dönemi önceki dönemlerden ayıran en önemli özellik, doğal varlıkların ve olguların dönemlerden ayıran en önemli özellik, doğal varlıkların ve olguların doğa-üstü nedenlerle değil, doğal nedenlerle açıklanmaya çalışılmasıdır.

doğa-üstü nedenlerle değil, doğal nedenlerle açıklanmaya çalışılmasıdır.

(2)

M.Ö. 389 - 322 yıllarında yaşayan Aristoteles'in öne sürdüğü fikirler M.Ö. 389 - 322 yıllarında yaşayan Aristoteles'in öne sürdüğü fikirler içinde doğayla ilgili olanlar dikkati çekmektedir. Aristoteles, yaptığı içinde doğayla ilgili olanlar dikkati çekmektedir. Aristoteles, yaptığı çalışmalarla zoolojinin kurulmasında önemli rol oynamıştır. Hayvanlar çalışmalarla zoolojinin kurulmasında önemli rol oynamıştır. Hayvanlar üzerinde yaptığı gözlemleri, Historia Animalium, (Hayvan İncelemeleri) üzerinde yaptığı gözlemleri, Historia Animalium, (Hayvan İncelemeleri) De Partibus Animalium (Hayvanların Bölümleri Üzerine) ve De De Partibus Animalium (Hayvanların Bölümleri Üzerine) ve De Generatione Animalium (Hayvanların Türeyişi Üzerine) adlı yapıtlarında Generatione Animalium (Hayvanların Türeyişi Üzerine) adlı yapıtlarında toplamıştır; bu üç yapıt, birbirleriyle bağlantılıdır; ancak birincisi toplamıştır; bu üç yapıt, birbirleriyle bağlantılıdır; ancak birincisi hayvanların tasviri, ikincisi morfolojisi ve üçüncüsü ise üremesi ile hayvanların tasviri, ikincisi morfolojisi ve üçüncüsü ise üremesi ile ilgilidir. Aristoteles, çalışmaları sırasında karşılaştırma yöntemini ilgilidir. Aristoteles, çalışmaları sırasında karşılaştırma yöntemini izlemiştir. Hayvanları, yaşamış oldukları çevre içerisinde inceleyen izlemiştir. Hayvanları, yaşamış oldukları çevre içerisinde inceleyen Aristoteles, Plinius'tan oldukça farklı bir tutum içerisindedir; sadece Aristoteles, Plinius'tan oldukça farklı bir tutum içerisindedir; sadece gözlem sonuçlarından yararlanmış ve önceki yapıtlardan derlemiş gözlem sonuçlarından yararlanmış ve önceki yapıtlardan derlemiş olduğu bulguları, kendi gözlemleri ile denetlemiştir.

olduğu bulguları, kendi gözlemleri ile denetlemiştir.

Plinius (M.Ö. 64 - M.S. 24) Bu dönemin önde gelen ansiklopedi Plinius (M.Ö. 64 - M.S. 24) Bu dönemin önde gelen ansiklopedi yazarlarından bir diğeri de Plinius'tur Hayatının bir anını bile boş yazarlarından bir diğeri de Plinius'tur Hayatının bir anını bile boş geçirmemiş olan Plinius, 2000 kitap okumuş ve yazdığı

geçirmemiş olan Plinius, 2000 kitap okumuş ve yazdığı Doğa Tarihi adlı Doğa Tarihi adlı eserinde döneminin bütün bilgisini aktarmaya çalışmıştır. Bitkileri ve eserinde döneminin bütün bilgisini aktarmaya çalışmıştır. Bitkileri ve hayvanları konu edinen

hayvanları konu edinen Doğa Tarihi Doğa Tarihi oldukça kapsamlıdır; burada oldukça kapsamlıdır; burada bilimsel bilgilerin yanı sıra, gezginlerden, çiftçilerden ve daha önce bilimsel bilgilerin yanı sıra, gezginlerden, çiftçilerden ve daha önce yazılmış olan kitaplardan derlenmiş olan bilim dışı bilgilere de yer yazılmış olan kitaplardan derlenmiş olan bilim dışı bilgilere de yer verilmiştir.

verilmiştir.

(3)

Empedokles: MÖ 492-435’de yaşamış olan Empedokles, doğa bilgisinin Empedokles: MÖ 492-435’de yaşamış olan Empedokles, doğa bilgisinin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Dönemindeki birçok düşünür gibi, gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Dönemindeki birçok düşünür gibi, varlığın yapısını anlamaya çalışan Empedokles, her şeyin temelinde varlığın yapısını anlamaya çalışan Empedokles, her şeyin temelinde toprak, su, hava ve ateş olmak üzere dört öğenin veya dört kökün toprak, su, hava ve ateş olmak üzere dört öğenin veya dört kökün bulunduğuna ve bunları birbirlerine yakınlaştıran veya uzaklaştıran bulunduğuna ve bunları birbirlerine yakınlaştıran veya uzaklaştıran güçlerin sevgi ve nefret olduğuna inanır. Bu dört öğe, değişmez ve güçlerin sevgi ve nefret olduğuna inanır. Bu dört öğe, değişmez ve ölümsüzdür; farklı oranlarda birleşerek, evrendeki farklı varlıkların ölümsüzdür; farklı oranlarda birleşerek, evrendeki farklı varlıkların oluşmasını sağlar.

oluşmasını sağlar.

Empedokles’e göre bitkiler ilk organizmalardır ve hayvanlar gibi Empedokles’e göre bitkiler ilk organizmalardır ve hayvanlar gibi canlıdırlar. Bitkilerin meyve vermeleri, hayvanların üremeleriyle canlıdırlar. Bitkilerin meyve vermeleri, hayvanların üremeleriyle aynıdır. Bitkilerin tomurcuklanma ile çeşitli hayvan kısımlarını meydana aynıdır. Bitkilerin tomurcuklanma ile çeşitli hayvan kısımlarını meydana getirdiğini ve bu parçaların da bir araya gelerek çeşitli hayvanları getirdiğini ve bu parçaların da bir araya gelerek çeşitli hayvanları oluşturduğunu savunan Empedokles, bu kombinasyon içinde at vücutlu oluşturduğunu savunan Empedokles, bu kombinasyon içinde at vücutlu insan başlı, insan vücutlu at başlı ceylan bacaklı kombinasyonların da insan başlı, insan vücutlu at başlı ceylan bacaklı kombinasyonların da ortaya çıkmasının mümkün olduğunu belirtmiştir. Çevreye uyum yapan ortaya çıkmasının mümkün olduğunu belirtmiştir. Çevreye uyum yapan kombinasyonlar kalır, diğerleri yok olur. Bu görüş evrimin temel kombinasyonlar kalır, diğerleri yok olur. Bu görüş evrimin temel kurallarından biri olan doğal seçilimin temellerindendir.

kurallarından biri olan doğal seçilimin temellerindendir.

(4)

Biyoloji alanında Yunanlılar, Romalılar, İranlılar ve Hintlilerden bol Biyoloji alanında Yunanlılar, Romalılar, İranlılar ve Hintlilerden bol miktarda bilgi İslam dünyasına aktarılmıştı. Tarıma ya da tıbba faydalı miktarda bilgi İslam dünyasına aktarılmıştı. Tarıma ya da tıbba faydalı oldukları için bitkiler oldukça fazla incelemeye tabi tutulmuştur. Bu oldukları için bitkiler oldukça fazla incelemeye tabi tutulmuştur. Bu incelemelerin tıbbi amaçlar dışında bazı istisnaları da bulunmaktadır. İlki incelemelerin tıbbi amaçlar dışında bazı istisnaları da bulunmaktadır. İlki 9. yy’da İranlı tarihçi Ebu Hanife el-Dineveri tarafından botanik bilgilerini 9. yy’da İranlı tarihçi Ebu Hanife el-Dineveri tarafından botanik bilgilerini aktarmak için yazılan kitaplar, ikincisi ise 10. yy. sonlarına Basra’da İhvan aktarmak için yazılan kitaplar, ikincisi ise 10. yy. sonlarına Basra’da İhvan üs-Safa birliğiyle bağlantılı olarak ortaya çıkan akımdır. Bu akım bir üs-Safa birliğiyle bağlantılı olarak ortaya çıkan akımdır. Bu akım bir yandan Yunan felsefesine karşı mücadele ederken, bir yandan da yandan Yunan felsefesine karşı mücadele ederken, bir yandan da üyelerine aydınlanmanın doğa bilimlerinin incelenmesiyle üyelerine aydınlanmanın doğa bilimlerinin incelenmesiyle gerçekleşebileceğini öğretiyorlardı. Bu sayede bitkilerin şekli, yapısı ve gerçekleşebileceğini öğretiyorlardı. Bu sayede bitkilerin şekli, yapısı ve büyümesi incelenmeye başlandı. Bitkilerdekine benzer bir yaklaşım büyümesi incelenmeye başlandı. Bitkilerdekine benzer bir yaklaşım hayvanlarda da görülmekteydi. Ayrıca, İslam’da hayvanlar dini bakımdan hayvanlarda da görülmekteydi. Ayrıca, İslam’da hayvanlar dini bakımdan da önem taşıyordu. Onların insanlarla aynı kaderi paylaştıklarına da önem taşıyordu. Onların insanlarla aynı kaderi paylaştıklarına inanılıyordu. El-Cahiz, El-Arabi gibi araştırmacılar 350 kadar hayvanı inanılıyordu. El-Cahiz, El-Arabi gibi araştırmacılar 350 kadar hayvanı hareket tarzlarına göre dört sınıfta toplamışlardır. Bu tanımlamalara daha hareket tarzlarına göre dört sınıfta toplamışlardır. Bu tanımlamalara daha sonra El-Kindi ve El-Farabi de katıldı ve 10.yy’da Aristo’nun “doğa sonra El-Kindi ve El-Farabi de katıldı ve 10.yy’da Aristo’nun “doğa merdiveni”ne benzer bir şekilde hayvanların yaşadıkları ortama, üreme merdiveni”ne benzer bir şekilde hayvanların yaşadıkları ortama, üreme şekillerine ve duyularına göre tanımlamaları yapıldı.

şekillerine ve duyularına göre tanımlamaları yapıldı.

İhvan üs Safa birliğinde bütün varlıkların tek bir varlıktan çıktığını ve İhvan üs Safa birliğinde bütün varlıkların tek bir varlıktan çıktığını ve sonunda yine yükselerek Allah’a karıştığı ifade edilir. Bu öğretinin tabiatcı sonunda yine yükselerek Allah’a karıştığı ifade edilir. Bu öğretinin tabiatcı bir tarzda şekillerin değişmesine inanan bir evrim düşüncesi vardır.

bir tarzda şekillerin değişmesine inanan bir evrim düşüncesi vardır.

Mesela bitkilerin ilk derecesi madenlerin son derecesine, madenlerin son Mesela bitkilerin ilk derecesi madenlerin son derecesine, madenlerin son derecesi hayvanların ilk derecesine bağlıdır. Hayvanların son derecesi ise derecesi hayvanların ilk derecesine bağlıdır. Hayvanların son derecesi ise insanların ilk derecesine bağlıdır. İnsanların son derecesi meleklere, insanların ilk derecesine bağlıdır. İnsanların son derecesi meleklere, oradan ilahi aleme, mutlak varlığa doğru bir yükseliş ve derecelenme oradan ilahi aleme, mutlak varlığa doğru bir yükseliş ve derecelenme bulunmaktadır. Böylece bütün dereceler arasında bir süreklilik vardır.

bulunmaktadır. Böylece bütün dereceler arasında bir süreklilik vardır.

(5)

15. yüzyılda Rönesans çağında (Kopernik, Kepler) dünyanın yuvarlak olduğu 15. yüzyılda Rönesans çağında (Kopernik, Kepler) dünyanın yuvarlak olduğu ve diğer planetler gibi güneşin çevresinde döndüğü kabul edilerek doğa ve diğer planetler gibi güneşin çevresinde döndüğü kabul edilerek doğa kanunlarının bulunması ile çevrenin, yapı ve canlılar üzerindeki etki ve kanunlarının bulunması ile çevrenin, yapı ve canlılar üzerindeki etki ve tepkileri yavaş yavaş irdelenmeye başlanmıştır.

tepkileri yavaş yavaş irdelenmeye başlanmıştır.

Leonardo da Vinci: Vinci’nin sanat dallarındaki olağanüstü yeteneği O’nun Leonardo da Vinci: Vinci’nin sanat dallarındaki olağanüstü yeteneği O’nun fizik, biyoloji, jeoloji, anatomi, mimarlık, mühendislik gibi alanlarındaki fizik, biyoloji, jeoloji, anatomi, mimarlık, mühendislik gibi alanlarındaki buluşlarını bir miktar gölgelemiştir. Leonardo’nun ünü aynı zamanda fosilleri buluşlarını bir miktar gölgelemiştir. Leonardo’nun ünü aynı zamanda fosilleri gözlemlemesinden de gelmektedir. Vinci, notlarında Kuzey İtalya’daki fosil gözlemlemesinden de gelmektedir. Vinci, notlarında Kuzey İtalya’daki fosil deniz kabuklarına ait kalıntılara değinmiştir. Vinci, sedimantasyon ve deniz kabuklarına ait kalıntılara değinmiştir. Vinci, sedimantasyon ve tabakaların çökelmelerini yorumlamaya çalışmıştır. O’na göre bir zamanlar tabakaların çökelmelerini yorumlamaya çalışmıştır. O’na göre bir zamanlar deniz altında bulunan kara parçaları zamanla su üzerine yükselmiştir.

deniz altında bulunan kara parçaları zamanla su üzerine yükselmiştir.

Vinci’nin deniz kabuklarıyla ilgili çalışmaları yerin geçmişine ışık tutacak Vinci’nin deniz kabuklarıyla ilgili çalışmaları yerin geçmişine ışık tutacak nitelikte olmasına karşın, döneminde kabul görmedi. Vinci’nin deniz kabukları nitelikte olmasına karşın, döneminde kabul görmedi. Vinci’nin deniz kabukları üzerindeki çalışmaları, 17. yy.da fosillerin bilimsel çalışmalarının Steno ve üzerindeki çalışmaları, 17. yy.da fosillerin bilimsel çalışmalarının Steno ve Hooke tarafından başlatılmasına kadar yapılmış olan çok önemli Hooke tarafından başlatılmasına kadar yapılmış olan çok önemli çalışmalardır.

çalışmalardır.

Georgius Agricola: Agricola, 1546’da fiziki jeoloji üzerindeki ilk kitabı olan “De Georgius Agricola: Agricola, 1546’da fiziki jeoloji üzerindeki ilk kitabı olan “De Ortu et Causis Subterraneorum”u yazmıştır. Kitabında su ve rüzgar gibi Ortu et Causis Subterraneorum”u yazmıştır. Kitabında su ve rüzgar gibi jeolojik güçleri tanımlamış ve yerkürenin içini ısıtan yer altı buhar ve jeolojik güçleri tanımlamış ve yerkürenin içini ısıtan yer altı buhar ve gazlarının neden olduğu yanardağ ve depremlere dikkat çekmiştir.

gazlarının neden olduğu yanardağ ve depremlere dikkat çekmiştir.

Yeryüzündeki dağlar, tepeler, boğazlar gibi şekillerin oluşumu sıcak Yeryüzündeki dağlar, tepeler, boğazlar gibi şekillerin oluşumu sıcak bölgelerde rüzgarın, soğuk bölgelerde suyun aşındırma etkisine bağlanmıştır.

bölgelerde rüzgarın, soğuk bölgelerde suyun aşındırma etkisine bağlanmıştır.

Paleontoloji alanına en büyük katkısı 1546’da yayınladığı “De Natura Paleontoloji alanına en büyük katkısı 1546’da yayınladığı “De Natura Fossilium” (Fosillerin Doğası Üzerine) adlı kitabı olmuştur. Bu kitap oldukça Fossilium” (Fosillerin Doğası Üzerine) adlı kitabı olmuştur. Bu kitap oldukça kapsamlı olup, günümüzde de kullanılan fosil adlamalarını içermektedir.

kapsamlı olup, günümüzde de kullanılan fosil adlamalarını içermektedir.

Agricola kitabında farklı alanlardan bulunmuş olan benzer fosilleri geniş bir Agricola kitabında farklı alanlardan bulunmuş olan benzer fosilleri geniş bir biçimde tanımlamıştır.

biçimde tanımlamıştır.

(6)

1453’de Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldıktan sonra, Haliç gibi ünlü bir 1453’de Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldıktan sonra, Haliç gibi ünlü bir beldenin çevre düzenini korumak için İstanbul'a Hızır Reis isminde beldenin çevre düzenini korumak için İstanbul'a Hızır Reis isminde bugünkü anlamda bir belediye reisi atamıştır. Haliç’in doğal ekolojik bugünkü anlamda bir belediye reisi atamıştır. Haliç’in doğal ekolojik dengesinin korunması için önerilerden bazıları şöyledir:

dengesinin korunması için önerilerden bazıları şöyledir:

– Keçi ayaklılar istenilen yerlerden (yamaçlardan) indirilmeyecek. Keçi ayaklılar istenilen yerlerden (yamaçlardan) indirilmeyecek.

– Arzu edilen yerlere yerleşim alanı açılamayacak. Arzu edilen yerlere yerleşim alanı açılamayacak.

– Sandal, kadırga ve benzeri faaliyetler, gösterilen alanlar içinde Sandal, kadırga ve benzeri faaliyetler, gösterilen alanlar içinde yapılacak.

yapılacak.

– Çevre ağaçlandırılacak, ağaç kesimi denetim içinde yapılacak. Çevre ağaçlandırılacak, ağaç kesimi denetim içinde yapılacak.

– Yangına karşı tedbirlerin alınması sağlanacak. Yangına karşı tedbirlerin alınması sağlanacak.

– Dik yamaçlara eğrelti otu grubundan bitkilerin dikimi yapılacak. Dik yamaçlara eğrelti otu grubundan bitkilerin dikimi yapılacak.

– Haliç’in görsel görünümünün bozulmamasına dikkat edilecektir. Haliç’in görsel görünümünün bozulmamasına dikkat edilecektir.

İtalyan biyoloğu Françesco Redi'nin (1626-1697) etlerin kurtlanması gibi İtalyan biyoloğu Françesco Redi'nin (1626-1697) etlerin kurtlanması gibi olayları incelemesi sonucunda, gözle görülmeyen canlıların çevreye olayları incelemesi sonucunda, gözle görülmeyen canlıların çevreye yaptıkları zararların anlaşılmasıyla ekolojinin yavaş yavaş daha iyi yaptıkları zararların anlaşılmasıyla ekolojinin yavaş yavaş daha iyi anlaşıldığı ve ilmi bir çerçeve içine girdiği görülür.

anlaşıldığı ve ilmi bir çerçeve içine girdiği görülür.

17. yüzyılda Antony Van Leeuwenhoek'in (1623-1723)'de ilk mikroskopu 17. yüzyılda Antony Van Leeuwenhoek'in (1623-1723)'de ilk mikroskopu icadı ile sularda o güne kadar gözle görülmeyen ve bilinmeyen yepyeni icadı ile sularda o güne kadar gözle görülmeyen ve bilinmeyen yepyeni canlılar ortaya çıkınca, ekolojinin temelleri daha sağlıklı parametrelere canlılar ortaya çıkınca, ekolojinin temelleri daha sağlıklı parametrelere oturmuştur.

oturmuştur.

Yine 17. yüzyılda Reaumur (1683-1757) ekolojik bilgi ve verilere yer Yine 17. yüzyılda Reaumur (1683-1757) ekolojik bilgi ve verilere yer verdiği altı ciltlik eserini ortaya çıkarmıştır (Böceklerle ilgili).

verdiği altı ciltlik eserini ortaya çıkarmıştır (Böceklerle ilgili).

(7)

Nicholas Steno (1638-1686): Kayaçlar ve fosiller üzerinde yaptığı Nicholas Steno (1638-1686): Kayaçlar ve fosiller üzerinde yaptığı çalışmalarla, modern jeolojinin gelişmesinde hayati bir öneme sahiptir.

çalışmalarla, modern jeolojinin gelişmesinde hayati bir öneme sahiptir.

Prensipleri, jeolog ve paleontologlar tarafından bugün bile kullanılmaktadır.

Prensipleri, jeolog ve paleontologlar tarafından bugün bile kullanılmaktadır.

Steno’nun anatomi konusunda önemli gözlemleri vardır. Bu gözlemler, kas Steno’nun anatomi konusunda önemli gözlemleri vardır. Bu gözlemler, kas sistemleri üzerindeki ilk çalışmalardır. Steno, çağdaşları Hooke ve Ray gibi sistemleri üzerindeki ilk çalışmalardır. Steno, çağdaşları Hooke ve Ray gibi geçmişte yaşamış organizma kalıntıları üzerinde çalışmıştır. Bazı fosillerin geçmişte yaşamış organizma kalıntıları üzerinde çalışmıştır. Bazı fosillerin günümüzün canlılarına çok yakın olduklarını, büyük çoğunluğunun ise günümüzün canlılarına çok yakın olduklarını, büyük çoğunluğunun ise yaşayan canlılara benzemediğini, bazı grupların soylarının tükenmiş yaşayan canlılara benzemediğini, bazı grupların soylarının tükenmiş

olabileceğini ve onların canlı örneklerinin bilinmediğini söylemiştir.

olabileceğini ve onların canlı örneklerinin bilinmediğini söylemiştir.

George Louis Leclerc Buffon (1707-1788): 1730 yılında yaptığı ve Fransa, George Louis Leclerc Buffon (1707-1788): 1730 yılında yaptığı ve Fransa, İngiltere ve İtalya’yı kapsayan gezisi sonrasında 44 ciltlik “Histoire İngiltere ve İtalya’yı kapsayan gezisi sonrasında 44 ciltlik “Histoire Naturelle” (Doğa Tarihi) adlı ansiklopedisini yazmıştır. Buffon, eserinde Naturelle” (Doğa Tarihi) adlı ansiklopedisini yazmıştır. Buffon, eserinde doğal dünya hakkında bilinen her şeyi tanımlamaya başlamıştı. O, çevrenin doğal dünya hakkında bilinen her şeyi tanımlamaya başlamıştı. O, çevrenin direk olarak organizma üzerinde etkili olduğunu biliyor ve bunları “organik direk olarak organizma üzerinde etkili olduğunu biliyor ve bunları “organik parçalar” olarak tanımlıyordu. 1788 yılında yazdığı “Les Epoques de la parçalar” olarak tanımlıyordu. 1788 yılında yazdığı “Les Epoques de la Nature” (Doğanın Evreleri) adlı eserinde yeryüzü tarihi ve canlıların Nature” (Doğanın Evreleri) adlı eserinde yeryüzü tarihi ve canlıların

gelişimini de değerlendirerek 7 döneme ayırmıştır. Buffon’a göre bu evreler;

gelişimini de değerlendirerek 7 döneme ayırmıştır. Buffon’a göre bu evreler;

– 1- Yeryüzü ve diğer gezegenlerin ortaya çıkması 1- Yeryüzü ve diğer gezegenlerin ortaya çıkması – 2- Büyük dağ dizilerinin oluşması 2- Büyük dağ dizilerinin oluşması

– 3- Suların karaları basması 3- Suların karaları basması

– 4- Suların çekilmesi, volkanların harekete geçmesi 4- Suların çekilmesi, volkanların harekete geçmesi – 5- Kuzeyde fil ve diğer hayvanların ortaya çıkması 5- Kuzeyde fil ve diğer hayvanların ortaya çıkması – 6- Karaların birbirinden ayrılması 6- Karaların birbirinden ayrılması

– 7- İnsanın ortaya çıkması 7- İnsanın ortaya çıkması

(8)

Carl Linnaeus (1707-1778): Taksonominin babası olarak bilinmektedir. Carl Linnaeus (1707-1778): Taksonominin babası olarak bilinmektedir.

İsimlendirme, derecelendirme ve klasifikasyon sistemi günümüzde de İsimlendirme, derecelendirme ve klasifikasyon sistemi günümüzde de birçok değişikliğe rağmen kullanılmaktadır. 1735’de yazdığı “Systema birçok değişikliğe rağmen kullanılmaktadır. 1735’de yazdığı “Systema Naturae” adlı eserinde canlılar için ilk kez iki terimli bir isim önerilmiştir:

Naturae” adlı eserinde canlılar için ilk kez iki terimli bir isim önerilmiştir:

Cins ve tür. Linnaeus, Ray gibi tür kavramını başlangıç noktası Cins ve tür. Linnaeus, Ray gibi tür kavramını başlangıç noktası yapmıştır. Linnaeus’a göre başlangıçta her tür bir tek çiftten oluşmuştur.

yapmıştır. Linnaeus’a göre başlangıçta her tür bir tek çiftten oluşmuştur.

Aynı türün bütün bireyleri genel bir kökene sahiptir. O’na göre doğa Tanrı Aynı türün bütün bireyleri genel bir kökene sahiptir. O’na göre doğa Tanrı tarafından yaratılmış ve toprak, ateş, hava ve su gibi 4 temel öğeden tarafından yaratılmış ve toprak, ateş, hava ve su gibi 4 temel öğeden oluşmuştur. Linnaeus, birçok bitkiyi kaydedip numaralandırmış, ayrıca oluşmuştur. Linnaeus, birçok bitkiyi kaydedip numaralandırmış, ayrıca bitki bölümlerinin açıklaması ve sınıflandırmasını da yapmıştır. Hayvanlar bitki bölümlerinin açıklaması ve sınıflandırmasını da yapmıştır. Hayvanlar üzerinde yaptığı sınıflandırmalarda ise onları Quadropedaller, Kuşlar, üzerinde yaptığı sınıflandırmalarda ise onları Quadropedaller, Kuşlar, Amfibiyanlar, Balıklar, Böcekler ve Solucanlar olarak altı gruba Amfibiyanlar, Balıklar, Böcekler ve Solucanlar olarak altı gruba ayırmıştır. Ayrıca, insanın doğadaki yerini belirlemesiyle de evrime ayırmıştır. Ayrıca, insanın doğadaki yerini belirlemesiyle de evrime büyük katkılar sağlamıştır.

büyük katkılar sağlamıştır.

1775'de Needhan, hava ile teması kesilen kaplardaki etlerin ısıya maruz 1775'de Needhan, hava ile teması kesilen kaplardaki etlerin ısıya maruz bırakıldığında mikroorganizma faaliyetlerinin hızlandığı ve yayıldığını bırakıldığında mikroorganizma faaliyetlerinin hızlandığı ve yayıldığını izlemiştir.

izlemiştir.

19. yüzyılda Alexander Von Humbolt Güney Amerika'da tropik ve ılıman 19. yüzyılda Alexander Von Humbolt Güney Amerika'da tropik ve ılıman iklim kuşağını beş yıl süreyle incelemiş, hava sıcaklıkları, bitki türleri, iklim kuşağını beş yıl süreyle incelemiş, hava sıcaklıkları, bitki türleri, nehirleri, hayvanları ve bölgenin aşırı populasyonlarını gözden nehirleri, hayvanları ve bölgenin aşırı populasyonlarını gözden geçirmiştir. Almanya'ya dönünce bitkiler hakkında bir eser meydana geçirmiştir. Almanya'ya dönünce bitkiler hakkında bir eser meydana getirmiş, Güney Amerika'daki fauna ve floranın büyük ölçüde getirmiş, Güney Amerika'daki fauna ve floranın büyük ölçüde araştırılmasına da öncülük etmiştir.

araştırılmasına da öncülük etmiştir.

(9)

Yine 19. yüzyılda Henry Bates 1400 millik bir alanı on bir yılda Yine 19. yüzyılda Henry Bates 1400 millik bir alanı on bir yılda tarayarak böcekler hakkında geniş bir araştırma yapmıştır (Karıncalar tarayarak böcekler hakkında geniş bir araştırma yapmıştır (Karıncalar ve Termitler). 1848’de A.R. Wallace ile birlikte Brezilya’ya gitmiş ve ve Termitler). 1848’de A.R. Wallace ile birlikte Brezilya’ya gitmiş ve Yukarı Amazon’da incelemelerde bulunup 1859’da 8.000 yeni zoolojik Yukarı Amazon’da incelemelerde bulunup 1859’da 8.000 yeni zoolojik tür ile birlikte ortaya koymuştur.

tür ile birlikte ortaya koymuştur.

1844'de Edward Forbes Ingiltere kıyılarında, kısmen de Akdeniz 1844'de Edward Forbes Ingiltere kıyılarında, kısmen de Akdeniz kıyılarında hayvan dağılışını incelemiş; Joseph Hooker Antarktika'nın kıyılarında hayvan dağılışını incelemiş; Joseph Hooker Antarktika'nın flora ve faunası üzerine etütler yapmıştır.

flora ve faunası üzerine etütler yapmıştır.

Louis Agassiz 1846'da Harward Üniversitesi tarafından eğitim Louis Agassiz 1846'da Harward Üniversitesi tarafından eğitim faaliyetlerini yürütmeye çağrılmıştır. 1831’de Paris’e gitmiş ve faaliyetlerini yürütmeye çağrılmıştır. 1831’de Paris’e gitmiş ve Alexander von Humboldt ile yakın dostluk kurmuştur. Cuvier’in Alexander von Humboldt ile yakın dostluk kurmuştur. Cuvier’in danışmanlığında fosil balıklar üzerinde çalışmıştır. 1832’de Neuchatel danışmanlığında fosil balıklar üzerinde çalışmıştır. 1832’de Neuchatel Üniversitesi’nde Doğa Tarihi profesörü olmuştur. Yayınları arasında Üniversitesi’nde Doğa Tarihi profesörü olmuştur. Yayınları arasında

“Recherches sur les Poissons Fossiles” 5 cilt, bu alanda tarihi bir

“Recherches sur les Poissons Fossiles” 5 cilt, bu alanda tarihi bir önemi olan çalışmadır. Fosil echinoderm ve mollusk’lar üzerinde önemi olan çalışmadır. Fosil echinoderm ve mollusk’lar üzerinde çalışmıştır. Kendi gözlem ve ölçümlerini temel alarak glasiyal çalışmıştır. Kendi gözlem ve ölçümlerini temel alarak glasiyal hareketleri ilk çalışan bilim adamlarındandır. 1846 yılında ABD’ye hareketleri ilk çalışan bilim adamlarındandır. 1846 yılında ABD’ye giderek Harvard’da zooloji ve jeoloji profösörlüğü yapmaya giderek Harvard’da zooloji ve jeoloji profösörlüğü yapmaya başlamıştır. “Natural History of the United States” adlı eseri başlamıştır. “Natural History of the United States” adlı eseri Boston’dan Californiya’ya Amerika’nın Atlantik ve Pasifik kıyılarını Boston’dan Californiya’ya Amerika’nın Atlantik ve Pasifik kıyılarını konu almıştır.

konu almıştır.

(10)

1862 yılında Pasteur bugün bile geçerliliğini koruyan, hava kirliliğine ışık 1862 yılında Pasteur bugün bile geçerliliğini koruyan, hava kirliliğine ışık tutarak, havada mikroorganizmaların bulunduğunu göstermiştir. Ayrıca tutarak, havada mikroorganizmaların bulunduğunu göstermiştir. Ayrıca Atmosfer içinde bakterilerin bulunmasıyla yani üreme yolu ile canlılar Atmosfer içinde bakterilerin bulunmasıyla yani üreme yolu ile canlılar

meydana geleceğini saptamıştır.

meydana geleceğini saptamıştır.

Thomas Belt (1832-1878): Belt, maden jeoloğu ve mühendis olarak Thomas Belt (1832-1878): Belt, maden jeoloğu ve mühendis olarak dünyanın çöl alanlarında çalışmalar yapmış ve buralardaki şaşırtıcı dünyanın çöl alanlarında çalışmalar yapmış ve buralardaki şaşırtıcı ortamı gözlemleyerek kaydetmiştir. Belt çalışmalarında her bir kuşu, ortamı gözlemleyerek kaydetmiştir. Belt çalışmalarında her bir kuşu, bitki ya da böceği kaydetmiş ve onların adaptasyonları ile evrimleri bitki ya da böceği kaydetmiş ve onların adaptasyonları ile evrimleri

konusunda bilgiler vermiştir.

konusunda bilgiler vermiştir.

Adalar flora ve faunasında çalışanlar arasında yer alan Charles Darwin Adalar flora ve faunasında çalışanlar arasında yer alan Charles Darwin de Tahiti, Galapogos, Yeni Zelanda, St. Helana, Azor adalarında uzun de Tahiti, Galapogos, Yeni Zelanda, St. Helana, Azor adalarında uzun yıllar ekolojik çalışmalarını sürdürmüştür. Yaptığı gözlemleri ülkesine yıllar ekolojik çalışmalarını sürdürmüştür. Yaptığı gözlemleri ülkesine döndüğünde yayınlayarak, özellikle canlıların doğaya uyumları ve döndüğünde yayınlayarak, özellikle canlıların doğaya uyumları ve yaşam savaşlarını konu alan doğal seçilim teorisinin geliştirilmesinde yaşam savaşlarını konu alan doğal seçilim teorisinin geliştirilmesinde

kullanmıştır.

kullanmıştır.

Ernst Heinrich Haeckel (1834-1919): Alman biyolog ve felsefecidir. Ernst Heinrich Haeckel (1834-1919): Alman biyolog ve felsefecidir.

Almanya’da Darwinizmin öncülerindendir ve Darwin’in çalışmalarını Almanya’da Darwinizmin öncülerindendir ve Darwin’in çalışmalarını temel alarak mekanistik formunu geliştirmiştir. “Generelle Morphologie”

temel alarak mekanistik formunu geliştirmiştir. “Generelle Morphologie”

(1866), “The History of Creation” (1868) ve “The Evolution of Man”

(1866), “The History of Creation” (1868) ve “The Evolution of Man”

başlıca yapıtlarıdır. 1867’de Ekoloji kavramını ilk kez ortaya atmış ve başlıca yapıtlarıdır. 1867’de Ekoloji kavramını ilk kez ortaya atmış ve ekolojinin biyoloji biliminden ayrılması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca ekolojinin biyoloji biliminden ayrılması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca

omurgasız sucul organizmalar üzerinde çalışmaları bulunmaktadır.

omurgasız sucul organizmalar üzerinde çalışmaları bulunmaktadır.

(11)

1903 Devenport'da Cold Spring'in hayvan ekolojisi üzerinde yaptığı 1903 Devenport'da Cold Spring'in hayvan ekolojisi üzerinde yaptığı çalışmalar, bu tip görüşlerin ciddiyetini perçinlemiştir.

çalışmalar, bu tip görüşlerin ciddiyetini perçinlemiştir.

1909'da Warming'in bitki sistemleri ile hayvanların bağlantısını ortaya 1909'da Warming'in bitki sistemleri ile hayvanların bağlantısını ortaya koyan eseri de ekolojik olayların aydınlanmasına yardımcı olmuştur.

koyan eseri de ekolojik olayların aydınlanmasına yardımcı olmuştur.

1907-1908'de Sheiford çevrenin önemini belirten eserini ortaya 1907-1908'de Sheiford çevrenin önemini belirten eserini ortaya çıkarmıştır: Cincidella.

çıkarmıştır: Cincidella.

1935'de İngiliz Tansley bir bitki ekolojisti olarak Eko-Sistem (bir yerde 1935'de İngiliz Tansley bir bitki ekolojisti olarak Eko-Sistem (bir yerde bulunan bütün canlılar topluluğu ile çevreleri ve hayat şartları) bulunan bütün canlılar topluluğu ile çevreleri ve hayat şartları) terimini kullanmıştır. Böylece bir Eko-Sistemin her bir parçası, organik terimini kullanmıştır. Böylece bir Eko-Sistemin her bir parçası, organik veya inorganik veya yaşam çevresi (biomlar) hep birbirleriyle sürekli veya inorganik veya yaşam çevresi (biomlar) hep birbirleriyle sürekli ilişki içinde olan parametreler olarak kabul edilmeye başlamıştır.

ilişki içinde olan parametreler olarak kabul edilmeye başlamıştır.

Doğadaki denge kuralına göre, sistemin ana faktörü bir Eko-Sistemin Doğadaki denge kuralına göre, sistemin ana faktörü bir Eko-Sistemin kendi içinde dengede tutulmasıdır. Bu tip bir denge sisteminin kendi içinde dengede tutulmasıdır. Bu tip bir denge sisteminin sürekliliği, çeşitli faktörler arasındaki ilişki bağını da oluşturur.

sürekliliği, çeşitli faktörler arasındaki ilişki bağını da oluşturur.

Ekolojist Paul B. Sears 1972'de Mexico City'de göl tabanına oturtulan Ekolojist Paul B. Sears 1972'de Mexico City'de göl tabanına oturtulan şehir için uyarılarda bulunmasına karşın, olay dikkate alınmamış, şehir için uyarılarda bulunmasına karşın, olay dikkate alınmamış, bölgede meydana gelen sarsıntılar sonucunda büyük can kaybı ve bölgede meydana gelen sarsıntılar sonucunda büyük can kaybı ve maddi zararla karşılaşılmıştır.

maddi zararla karşılaşılmıştır.

(12)

Gerçek anlamda paleoekolojik çalışmalar 18. ve 19. Yüzyılda Gerçek anlamda paleoekolojik çalışmalar 18. ve 19. Yüzyılda başlamıştır. Bu alandaki ilk çalışmaları yapanlar İtalyan L.F. Marsigli başlamıştır. Bu alandaki ilk çalışmaları yapanlar İtalyan L.F. Marsigli (1658-1730), Fransız H. Milne Edwards (1800-1885) ve İngiliz E. Forbes (1658-1730), Fransız H. Milne Edwards (1800-1885) ve İngiliz E. Forbes (1815-1854)’dir. Rusya’da Vladimir Onufrievich Kovalevski (1842-1883) (1815-1854)’dir. Rusya’da Vladimir Onufrievich Kovalevski (1842-1883) fosil organizmaların paleoekolojik analizlerini esas olarak ele alan bilim fosil organizmaların paleoekolojik analizlerini esas olarak ele alan bilim adamıdır. Çalışmaları 3. Zamanda yeryüzünde yaşamış memelilerin adamıdır. Çalışmaları 3. Zamanda yeryüzünde yaşamış memelilerin evrimsel, fonksiyonel ve paleoekolojik incelenmesine dayanır. Bu bilim evrimsel, fonksiyonel ve paleoekolojik incelenmesine dayanır. Bu bilim adamı tanımsal paleontolojinin yerini gerçek anlamda bilimsel adamı tanımsal paleontolojinin yerini gerçek anlamda bilimsel paleontolojiye nasıl bıraktığını göstermiştir. Kovalevski, eski paleontolojiye nasıl bıraktığını göstermiştir. Kovalevski, eski organizmaların fosillerinin morfolojik yapıları aracılığıyla kendilerini organizmaların fosillerinin morfolojik yapıları aracılığıyla kendilerini çevreleyen ortamın özelliklerini ortaya çıkararak bir anlamda nasıl çevreleyen ortamın özelliklerini ortaya çıkararak bir anlamda nasıl canlanabileceklerini açıklamaya çalışmıştır.

canlanabileceklerini açıklamaya çalışmıştır.

Paleontoloji, böylece fosil materyalin somut bir şekilde derinlemesine Paleontoloji, böylece fosil materyalin somut bir şekilde derinlemesine araştırılmasına dayanan organik evrim bilimi olmaktadır. Kovalevski araştırılmasına dayanan organik evrim bilimi olmaktadır. Kovalevski paleontolojinin ekolojiye doğru yönlendirilmesi çalışmalarına kendisi paleontolojinin ekolojiye doğru yönlendirilmesi çalışmalarına kendisi özgün bir isim önermemiştir. Kendisinden sonra gelen bir Belçikalı özgün bir isim önermemiştir. Kendisinden sonra gelen bir Belçikalı paleontolog L. Dollo (1909) ethologopaleontolojik (adet, davranış) paleontolog L. Dollo (1909) ethologopaleontolojik (adet, davranış) çalışmaları ve bir Avusturyalı paleontolog da (Abel, 1912) çalışmaları ve bir Avusturyalı paleontolog da (Abel, 1912) paleobiyolojik çalışmaları başlatmışlardır. Biz şimdi bu tür paleobiyolojik çalışmaları başlatmışlardır. Biz şimdi bu tür araştırmaların hepsini paleoekoloji adı altında tanımlıyoruz.

araştırmaların hepsini paleoekoloji adı altında tanımlıyoruz.

Geçtiğimiz yüzyılda Dünya’nın neredeyse tüm bölgelerinde yapılmaya Geçtiğimiz yüzyılda Dünya’nın neredeyse tüm bölgelerinde yapılmaya başlanılan fosil araştırmaları ait oldukları yörenin paleoekolojik başlanılan fosil araştırmaları ait oldukları yörenin paleoekolojik geçmişinin araştırılmasında önemli rol oynamaktadırlar. Ülkemizde de geçmişinin araştırılmasında önemli rol oynamaktadırlar. Ülkemizde de benzer çalışmalar 1950’li yıllardan itibaren giderek artmaktadır.

benzer çalışmalar 1950’li yıllardan itibaren giderek artmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

1996  yılında  sahada  jeotermal  bölge  ısıtma  sistemi  kurulmaya  başlanmış  ve  2000  yılında  6500 

Çökmeyen materyal ise daha çok suda yaşayan mikroskobik canlıların (plankton) oluşturduğu organik kitledir. Herhangi bir su ortamında bu canlılar ne kadar yoğun

Çözgü ipliği atlaması altında yassılma olan model için üst üste gelme durumu (b) Üst üste gelmeme durumu (Seyam and El-Shiekh, 1990) Çalışmalarında ortalama çözgü

During the later Mamluk period, Aleppine local historiography was carried on by the likes of the biographers Ibn Khatib (d. Significantly, we even find early 20 th

Ancak Neolitik dönemde özellikle bitkilerin ve hayvanların evcilleştirilmesi süreci de insanların genetik çalışmalarının başlangıcı olarak düşünülebilir... 

Al corregir las pruebas de esta segunda edición de mi Abel Sánchez: Una historia de pasión -acaso estaría mejor: historia de una pasión- y corregirlas aquí, en

Imaginen por un instante que viven en un mundo primitivo. En un mundo donde no exista ni luz, ni agua corriente, ni televisión, ni coches, ni gas, ni internet. Este pueblo carece de

Gezegen Günefl’ten yaklafl›k dört saat sonra bat›- yor. fiubat ay› bitiminden sonra Venüs, h›zla alçalmaya bafllayacak ve Mart sonu- na do¤ru akflam