• Sonuç bulunamadı

Bukoadhesiv İlaç Taşıyıcı Sistemler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bukoadhesiv İlaç Taşıyıcı Sistemler "

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FABAD J. Pharm. Sci., 22, 65-77, 1997

SC!ENT!FIC REVIEWS I BiLiMSEL TARAMALAR

Bukoadhesiv İlaç Taşıyıcı Sistemler

Yonca Y AZIKSIZ*0, Yılmaz ÇAPAN*, A. Atilla HINCAL*

Bukoadhesiv İlaç Taşıyıcı Sistemler

Özet : Oral veya parenteral olarak kolaylıkla uygulananıayan veya bu yollarla etkinlik göztern1eyen ilaç grnpları için bukal ilaç uygulamasının birçok avantajı bulunmaktadır. Bu nedenle transbukal sisteınler üzerinde çalışına[ar yoğunlaşmıştır.

Buka! ilaç uygulaması düşük dozda uygulanan ve

fızikokimyasal yapısı bukal penetrasyona elverişli olan ilaçlar için parenteral uygulanıaya alternatif olup, karaciğerin ilk

geçiş etkisini ortadan kaldırır. Hasta bukal yoldan ilacı kendisi

kolaylıkla alabilir. Oral mukoza altındaki dokular için koruyucu bir kaplama sağlamakta, ınikroorganiznıalar ve toksinler için bariyer görevi görınektedir.

Bu makalede amaç ınukozadan geçişin ınekanizmasuıı

inceleyerek, geçişi etkileyen sınırlayıcı fizikokünyasal

paraınetreleri suuflandırnıaktır. Buka! ilaç veribnesin.e imkan

sağlayan deneysel teknikler de gözden geçirilecektir.

Anahtar kelimeler: Bukoadhesiv, bukal mukozadan geçiş, fizikokinıyasalfaktörler, bukal ilaç

taşıyıcı sistemler

Geliş : 26.10.1995 Düzeltilerek Geliş: 13 .2 .1997

Kabul : 13.2.1997

Bir ilaç sistemik farmakolojik etki elde edilebilmesi için, değişik yollarla verilebilir. En yaygın yol ağız

yolu olup, ilaç yutulduktan sonra sistemik dolaşıma

gastrointestinal kanal boyunca emilerek geçer. ilaç-

ların oral mukozadan absorpsiyonu ise bir yandan gastrointestinal kanalda görülen ilacın par-

çalanmasını ortadan kaldırırken, diğer yandan ka-

raciğerden ilk geçiş etkisine bağlı olarak kana geçen etken madde miktarındaki azalmayı ortadan kaldırır (Şekil 1) 1. Buka! mukozanın ilaçlar için potansiyel bir uygulama sahası olabileceği çok önceleri saptanmış

olup, günümüzde bu yolla ilaç uygulaması her geçen gün önem kazanmaktadır2. Buka! mukoza özellikle bukoadhesiv tabletler ve bukoadhesiv yamalar (patch) için ideal bir yüzey oluşturmakta ve bukal

Buccal Adhesive Drug Delivery Systems

Summary : Buccal adıninistration offers certain unique advantages for the dnıgs which can.not be easily or efficiently

adıninistered by oral or intravenous route. Ho~vever,

transbuccal delivery received relatively liftle attention and few well-controlled studies of buccal mucosa penneabiliıy have been conducted. Buccal route of adıninistration, rvhich is an alternative route to parenteral ad111inistration rvhen the phsycochemical structure of the drng is suitable far buccal penetration, can bypass the Jıepato-gastrointestinal "first pass"

elünination, is convenient for self nıedication and is easily accepted. The oral mucosa provides a protective covering for the underlying tissue, being as a barrier for ınicroorganisnıs

and toxins.

The objective of this article is to state the mechanisnı involved in transınucosal penneation and to classify the physicocheınical

parameters that have a rate limiting property in the buccal absorption. Dijferent experitnental techniques used to evaluate the feasibility of buccal adıninistration is also reviewed.

Key words: Buccal adhesive, buccal transmucosal

pçnneation, physicochemical factors, buccal drug delivery systenıs

iı~ g<~İj tlkioi11" u~r~ıırny•n il•ınriliıy~ll:m

Şekil ıM Sistemik etki elde etmek için, ilaç veriliş yol-

larının karşılaştırılmasıl.

bölgenin sublingual bölgeden daha az geçirgen ol-

ması bu yolla kontrollü salım sağlayan ilaç ve- rilebilmesine olanak sağlamaktadır.

*

Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, 06100 Sıhhiye-ANKARA

Yazışma Adresi ·

(2)

Yazıksız, Çapan, 1-Iıncal

Bu derlemede, öncelikle bukal absorpsiyonu et- kileyen fizikokimyasal faktörler üzerinde durulacak, daha sonra bu konuda yapılan uygulamalarla ilgili

çalışmalar gözden geçirilecektir.

Oral mukozadan ·absorpsiyon pasif difüzyonla ger-

çekleşir. Aktif transport, pinositoz, aköz porlardan

geçişle oral mukozadan ilaç taşınması yok denecek kadar düşüktür. Buka! uygulamada çözelti haline geçen ilaç, fasiel ven daha sonra sırasıyla internal ju- gular ven ve brakiosefalik ven ile sistemik dolaşıma

geçer. Bu şekilde bukal uygulamada ilaçların ka-

raciğerin ilk geçiş etkisine uğraması ortadan kalk-

mıştır. İlaçların bukal uygulanmasının üstünlükleri

arasında uygulama sahasına kolaylıkla ulaşabilmesi, hastanın kendi kendini tedavi etmesine uygunluk ve de uygulamanın parenteral uygulamanın aksine

tıbbi gözetim gerektirmemesi sayılabilir. Buka! uy- gulamada biyoyararlanım oranı belirli ilaçlar için pa- renteral uygulamaya yakındır. Bukal ilaç taşıyıcı sis- temlerin sakıncaları arasında ilacın uygulama bölgesinde uzun süre kalma gerekliliği, kullanılan

polimerlerden bazılarının iritasyon etkisi, yiyecek ve içeceklerden etkilenmesi sayılabilir1.

llUKAL ABSORPSİYON MEKANİZMALARI

Genelde epitel membrandan ilaçların geçişi trans- selüler veya paraselüler yolla geiçel<;l~\~ektedir (Şekil 2)3. Mukozadan ilaçların geçişinde ilacın li- pofilik özellikte olması durumunda geçiş trans-

Difiizyoıı T:ıb;ık;iSI

Mukoz;ı (Doııör Faz)

Mukoza]

I\1cıııbrnn

Seroz:ı

(Reseptör Faz)

Şekil 2- İlaçların mukozadan geçişini gösteren fiziksel modelin şematik gösterimi3.

selüler, hidrofilik ilaçlar için aköz porlardan geçişin

söz konusu olduğu durumda, geçiş paraselülerdir.

Genel olarak deri ve gastrointestinal mukoza ilaç-

!arın absorpsiyonunda lipoida! bir engel olup ilacın

absorpsiyonu, o ilacın dağılma katsayısının bü-

yüklüğü ve molekül ağırlığına bağlıdır. Bazı ça-

lışmalarda membran permeabilitesi ve ilacın lipofilik özellikleri arasında lineer bir ilişki bu!unamamıştıı4-6.

Bu durumda biyolojik membranlara her zaman sa- dece lipoidal bir engel olarak bakılmamalıdır.

Buka! mukozadan ilaçların geçişinde ise, transselüler ve paraselüler geçişlerin her ikisi de yer almaktadır.

Polar moleküllerin, örneğin peptitlcrin mukozadan

geçişi paraselüler yolla gerçekleşir. Paraselüler ge-

çişte söz konusu olan engeller: a) bazal lamina; ilacın

molekül ağırlığının fonksiyonu olarak bir engel gö- revi yapar. b) membran kaplayıcı granüller (memb- rane-coating granules); suda çözünür peptit protein

yapıdaki maddelerin transmukozal geçişini engeller.

c) keratin tabakası; bukal mukozanın yapısında bu-

lunmadığından bukal geçişte bir engel değildir. Do-

layısıyla lipofilik ve hidrofilik ilaçların bukal yolla ge-

çişinde etkisi önemsizdir.

Oral mukozada bir bölgeden diğerine epitelin ka-

lınlığı değişir. Epitel tabakası kalınlığının farklı ol-

masından dolayı intrensik geçiş katsayısında ke- ratinize olmayan yapıdaki bukal ve sublingual mukozalar arasında önemli bir fark yoktur. Buna kar-

şılık keratinize yapıdaki gingival mukoza için bu

katsayı yarıdan daha fazla düşük.;. bulunmuştur

(Tabloll7.

Tablo 1- Oral epitelyumun kalınlığı ve 'Hor- seradish Peroxidase'ı geçirgenliği7.

Bölge Kalınlık (µm) İntrensik Geçiş

Buka!

Sublingual Gingival

772 192 208

Katsayısı*

( cm2 /dakika) 0.091 0.083 0.046

llUKAL ABSORPSİYONU ETKİLEYEN FİZİKOKİMYASAL PARAMETRELER

Buka! ilaç taşıyıcı sistemler için de diğer yollarla kul-

lanılan ilaçlarda olduğu gibi öncelikle etken mad- denin bukal yolla uygulanmaya uygun aday olup ol-

(3)

FABAD l. Pharm. Sci, 22, 65-77, 1997

madığı araştırılır. Bunun için etken maddenin fi- zikokimyasal ve biyofarmasötik özellikleri araş­

tırılmalıdır. İlaç etken maddelerinin küçük organik molekül veya makromoleküler peplit yapıda olduğu düşünülürse, öncelikle molekül ağırlığı üzerinde

durulmalıdır.

1- Transmukozal Geçiş Kinetiği

Konuya ilişkin literatür bilgileri incelendiği zaman bukal absorpsiyonu etkileyen fizikokimyasal pa- rametrelerden bahseden araştırma sayısı oldukça sı- 11ırhdır. Bu konudaki çalışmaların önemli bir kısmı

Chien ve arkadaşlarına aittir. Bu araştırmacılar

Valia-Chien Permeasyon Hücresi'ni kullanmışlardır (Şekil 3). Hücrenin ortasına taze elde edilmiş tavşan

_'\T'C su ı

UunM Koıup:ntn1<1<1~

(1 S mi)

~·Aııkozn

R~~qıtı\ı Kmııp:ırtw:ın (].5ml)

fl"@i.Hıll Tiıpı:

Şekil 3- Valia-Chien permeasyon hücresiB.

bukal mukozası yerleştirilir, hücrenin yarısı donör kompartman olup fizyolojik pH 'da yapay tükrük içerir, diğer yarısı ise reseptör kompartınandır ve pH 7.4 isotonik fosfat tamponu içerir8.

Chien ve ark.8•9, progesteronun 4 farklı lıidroksi tü- revini hazırlayarak, bu maddenin fizikokimyasal özellikleri değişiminin bukal mukozada geçişe et- kisini incelemişlerdir. Progesteron naza] ve bukal mukozalardan sıfırıncı derece kinetiğe göre geç- mektedir. Mukozadan geçiş hızı (Q/t\n aşağıdaki eşitlikle verilmektedir;

(Eşitlik 1)

Burada P m• bukal membrandan geçişte görünür per-

meabilite katsayısı,

cd

ve

c,

ise donör ve reseptör

kompartınanlardaki ilaç konsantrasyonlandır. Pm

aşağıdaki eşitlikle de ifade edilebilir;

(Eşitlik 2)

Bu eşitlikte ~ ve Dm sırasıyla hm kalınlığındaki

mukoza] membrandan ilacın dağılma ve difüzyon

katsayılarını göstermektedir.

Eşitlik 1 ve· 2 etken maddenin geçişinde hız be- lirleyici parametreleri tanımlamakta olup, Şekil 4'den görülebileceği gibi progesteron lipofilik bir

700 r;ıı·<;-;m

A 600

D

~ 500

.,

'E

u 400

"'

u

.§. 300 o 200

100

Şekil 4- Tavşanın değişik ınukozalarından pro- gesteronun in vitro geçişi9.

madde olduğu için naza! mukozadan geçiş hızı

bukal mukozaya nazaran daha fazladır. Gecikme za-

manı, naza] mukozada daha kısa (naza! 0.09 saat, bukal 6.10 saat) ve difüzivite (naza! 14.22 cm2/saat, bukal 4.69 x 10-5 cm2/saat) daha yüksektir. Bu fark-

lılık nazal mukozanın, bukal mukozaya nazaran daha ince olması (naza! 53.5 µm, bukal 1030.1 µm), daha yüksek oranda lipid içermesi (naza! % 12, bukal

% 3.8) ve daha düşük oranda protein içermesiyle (naza!% 12.5, bukal % 19.9) açıklanmaktadır9.

- OH grubunun transmukozal geçişkinetiği üzerine etkisi;

Progesterona -OH grubunun eklenmesi Tablo 2'den de görüleceği üzere öncelikle permeasyon hızı üze- rinde önemli derecede artış sağlar. Bu artış -OH gru- bunun eklendiği konuma göre molekülün ste-

(4)

Yazıksız, Çapaıı, Hıncal

rokimyasal konfigürasyonuna da bağlıdır. Örneğin 110. pozisyonundan bağlı -OH grubu için per- measyon hızı 11Wya nazaran 3 kere fazladır. 110. ve 21 -OH progesteron için elde edilen yüksek trans- bukal permeasyon hızlan bu maddelerin yapay tük- rükteki yüksek çözünürlüklerinden kay-

naklanmaktadır. Sonuç olarak progesteron molekülüne -OH grubunun eklenmesi bu maddenin bukal mukozadan geçirgenliğini % 131 - % 208 ora- nında artırdığı saptanmıştır9.

Tablo 2- Progesteronun bukal mukozadan per- rneasyonu üzerine moleküle bağlı hid- roksil grup pozisyonlarının etkisi9.

PERMEASYON PARAMETRELERi Gecikme Zamanı Hız Geçirgenlik SudakJ

Çözünürlük (saat) (µjj/an2/saat) (cm/saat) (µfjfml)

Progesteron 6.10 0.80 0.013 59.6

11a·OH·P 4.25 6.18 0.021 297}

11P-OH-P 3.75 2.09 0.017 126.5

17a·OH·P 5.61 2.24 0.023 95.9

21-0H-P 3.88 14.40 0.027 532.0

- Delipidizasyonun etkisi;

Progesteron ve hidroksi türevlerinin bukal mu- kozadan geçişi üzerine, lipid tabakasını ortadan kal-

dırmanm etkisi incelenmiştir. Buka! mukoza klo- roform- metanol kanşımıyla 2 saat süreyle ekstraksiyona tabi tutularak lipid tabakasından arın­

dırılmıştır. Bu şekilde bukal membrandan pro- gesteronun hidrofilik özellikteki hidroksi türevlerinin

geçişinin arttığı, buna karşılık lipofilik özellikteki progesteronun geçişinin azaldığı saptanmıştır. De- lipidizasyon uygulanmış bukal mukozanın DSC (Differential Scanning Calorimeter) verileri in-

celendiğinde lipid bölgedeki transisyon pikinin, li- pidlerin faz transisyon sıcaklığına bağlı olarak or- tadan kalktığı ve 95°C'de protein transisyon pikinin ortaya çıktığı görülmektedir9.

2-Hız Sınırlayıcı Fizikokimyasal Parametreler

Hız sınırlayıcı fizikokimyasal parametreler Eşitlik 1

ve Eşitlik 2'den göriildüğü üzere permeabilite kat-

sayısı (P m) ve konsantrasyon gradyenti olan (Cd-C,) dir. Eşitlik 2'de (Pm)'nin büyüklüğü difüzyon kat-

sayısı (Dm) ve partisyon katsayısı (Km) ile geçişin

sözkonusu olduğu membran kalınlığından (hm) Pm'yi kurtarmak için genelde intrensik permeabilite olan (P m)i hesaplanır.

Bu eşitlikte (P

rn\

deneysel olarak elde edilen int- rensik permeabiliteyi ifade etmektedir.

Mukozanın lipofilik özelliklerinin etkisi;

Hem bukal hem naza! mukozanın mukoza! dağılım katsayısı incelendiğinde intrensik penneabilitenin be- lirli bir mukoza! dağılım katsayısı değerine kadar

arttı&ı, bukal mukoza için daha sonra azaldığı, naza!

mukozadan değişmeden sabit kaldığı saptanmış­

tır (Şekil 5). Bu nedenle mukoza! dağılım katsayısı

:;;

~ 1~---1

Mukoz.ıl D:ığılım Kals;ıyısı { x ± SS)

Şekil 5- Tavşan bukal ve naza! mukozalarından pro- gesteronun intrensik permeabilitesi ile lipofilik

özelliği (mukozal dağılım katsayısı ile ifade

edilmiştir) arasındaki ilişkil.

ile intrensik permeabilite arasındaki lineer ilişki

bukal mukoza için ancak çok dar bir alan iÇinde ge- çerlidir ı.

İlacın iyonizasyon derecesi;

11açlann absorpsiyonu üzerine pH'nın etkisi bukal absorpsiyon modelleri kullanılarak incelenmiştir. ila-

cın değişik pH'larda çözeltisi hazırlanarak ağıza gar-

(5)

FABAD J. Pharnı. Sci., 22, 65-77, 1997

gara şeklinde tatbik edilip daha sonra çözeltiden kaybolan etken maddenin bu model için absorbe ol- duğu varsayılmışhr. Üzerinde çalışma yapılan ilaçlardan barbituratlar10, verapamil11, propranoloJ12, çözeltiden kaybolarak absorbe olan miktarları doğ­

rudan çözelti pH sıyla diğer bir deyimle Henderson- Hasselbach eşitliğine göre ilacın iyonize olmayan

miktarıyla orantılı bulunmuştur. Şekil 6'da13 gö-

o 4 5 6 7 8 9 10 çH

Şekil 6- Üç gönüllü denek üzerinde zayıf asit fe- nobarbital ve zayıf baz klorokin için pH'nın

fonksiyonu olarak absorpsiyon yüzdesi13,

rüleceği üzere zayıf asit yapılı fenobarbiton ve zayıf

bazik yapılı klorokinin absorpsiyonu pH'dan önemli oranda etkilenmektedir. Benzer bulgular oral mu- kozadan dekstrometorfan hidrobromürün ab- sorpsiyonu ile ilgili de elde edilmiştir14.

Molekül ağırlığının etkisi;

Molekül ağırlığı 160-34000 daltona kadar değişik bü- yüklükte organik ve peptit yapılı maddelerin oral ve naza! mukozadan absorpsiyonu incelendiğinde % ab- sorpsiyonla molekül ağırlığı arasında lineer bir ilişki bulunmuştur. Bu çalışmada kullanılan 26 maddeye örnek olarak hidralazin, propranolol, noretindron, pro- gesteron, sulbenisilin, sefazolin, oksitosin, sekretin, ni- kardipin ve HRP (Horseradish peroxidase) sayılabilir.

% absorpsiyon = 100 ( 1 + a ( MW )-b ) (Eşitlik 4)

Burada MW molekül ağırlığını göstermekte olup, a ve b sabitlerdir.

Molekül ağırlığının artışına paralel olarak, oral ab- sorpsiyon azalır. Bu azalmanın molekül ağırlığına bağımlılığı naza! absorpsiyonda oral absorpsiyona nazaran çok düşüktür. Ayrıca aköz porlarda:n ab- sorpsiyonda moleküler hadmin (veya molekül ağır­

lığı değişiminin) de absorpsiyona etkisi vardır.

(Şekil 7)15 .

"

o ~.

~

~ ~

~ o:

·'

100.00ı-a--·_·.

10.00

1.00

• "

o '

',o 'o

0.10

'" ,,

"

: "

' '

•O' '

"

Naza\

-.-siÇ"aıı o !nsan

Or;ı\

--aı-frpsi

0·0

1

0L0- - - - c -1 ~oo"o,..--'---,;;o",o"'o"'o,---,,ncooö',ooo i'v!olekü!er A~ırlık (Dallan)

Şekil 7- İnsanda ve sıçanda nazal ve oral absorpsiyon üzerine molekül ağırlığının etkisi15.

BUKAL DOZAJ ŞEKİLLERİNİN DEGERLENDİRİLMESİ

Buka! dozaj. şekilleri in vitro değerlendirilmesinde

difüzyon hücreleri, in vivo model olarak hayvan de- neyleri yapılır16.

İn vitro absorpsiyon modelleri

İn vitro modellerde temel esas iki kompartrnan ara-

sına yerleştirilmiş biyolojik membran olarak tavşan,

koyun, sığır bukal mukozası 17,18 kullanılabilir. Son

çalışmalarda hücre kültürlerinin de bu amaçla kul-

lanılabileceği belirtilınektedir19,20. Bu tip ça-

lışmalarda özellikle difüzyon hücresi içerisinde mu- koza! yüzey civarında durgun sıvı tabakası oluşumu

engellenmelidir. Bu durum hidrodinamik koşulların

(6)

Yazıksız, Çapan, 1-lıncal

kontrolü ile sağlamr21,22. Aynca difüzyon hücresi içinde hava kabarcığı oluşumunu ortadan kal-

dırmak için kullanılacak çözelti öncelikle içinde çö- zünen gazdan arındırılmalıdır.

Sakakura ve ark.17 tarafından kullanılan basil bir difüzyon hücresinin oluşturduğu sistemde ka-

nşbrma sistemi olmayıp, doksisilin ile tavşanın faklı mukozaları üzerinde yapılan çalışmada farklı bul- gular elde edilmiştir. Daha sonra Lesch ve ark. ta-

rafından karıştırmalı difüzyon hücreleri kul-

lanılmıştır (Şekil 8)23. Yapılan çalışmada insanda

örnek Alııı:ı Bölıncsi

tvl:ıııyclik K<ırı'jtırıcı l:ır

Şekil 8- Difüzyon hücresi23.

ağızın farklı bölgeleri için farklı geçirgenlik kat-

sayıları saptamışlardır. Difüzyon deneyi sırasında

elektrofizyolojik parametrelerin tayini amacıyla di- füzyon hücresine elektrik akmu uygulanrnıştır18. Bu amaçla kullanılan Ussing difüzyon odaları bir yan- dan mukozadan etken maddenin geçiş özelliklerini incelemeye, diğer yandan ilaç ve eksipiyan et-

kileşiminde doku bütürılüğünün korunup ko-

runmadığını saptamaya olanak sağlar. Ussing di- füzyon odasıyla yapılan bir çalışmada24 tavşan naza! mukozasının negatif yüklü olduğu tespit edil-

miştir.İn vitro absorpsiyon modeli olarak daha ön- ceden belirtilen Chien ve arkadaşları tarafından ge-

liştirilen Valia- Chien geçirgerılik hücresi de

kullanılabilir. Bu hücre daha önceden anlabldığı için burada yeniden tekrar edilmeyecektir (Şekil 3).

İn vivo modeller

İn vivo modellerden mukoza üzerine dozaj şeklinin

doğrudan uygulanması, bırakılması (=deposition model) özellikle naza! sistemler için uygulandığından

burada işlenmeyecektir. Dolaşım veya sirkülasyon modelleri üzerinde durulacaktır. Dolaşım modelinin prensibi ilaç çözeltisini absorpsiyonun gerçekleştiği

mukoza yüzeyinden sirkülasyon şeklinde geçirmektir.

Özellikle kaİllitatif ilaç absorpsiyon çalışmalarında kullanılır. pH, dağılma katsayısı, ilaç konsantrasyonu, isotoni ve tamponun yapısı gibi fizikokimyasal pa- rametrelerin absorpsiyon üzerine etkisinin in- celenmesine olanak sağlar25.

Buka! sirkülasyon modellerine gelince bu konudaki ilk çalışmalar Beckett ve Triggs'e26 aittir. Öncelikle hacmi ve konsantrasyonu bilinen ilaç çözeltisi ağız içine gargara şeklinde tatbik edilip daha sonra çözelti bir kaba toplanır, hacmi ve konsantrasyonu ölçülerek geri kalan ilaç miktarından absorbe olan miktar tespit edilebilir. Yöntemin sakıncası sadece insanlara uy- gulanabilir olmasıdır.

Bu konuda diğer önemli bir çalışma Veillard ve ark.27 tarafından yapılmıştır. Bu çalışmada bir tri- peptitin lauroil türevinin (RP-56142) köpek mu-

kozasından absorpsiyonu incelenmiştir. Şekil 9'da

Sirküle eclileıı ilnç çözeltisi

~"JbJ @!~

1

Silikoıı Kauçı·· ~L ··.·:·:.~~

..• ' •. ·•·.·•··.·••···· .. · .. ••·••••·•·••···•.•·• •.•. ·.·•··· .. •·· •• · .• ··•.·•· .. ···

t ··· t 11 " .. '··· .. · .. ···.··· .... · .. ·· .. · .... ·· ... • ..

•·.···.S····.· •. ' •..• ·.l···'.' .. ' ... · ..

o<ıkril;ıt çiıııcııto

, -,;, .•. . ·-. '.·.-/~ · .. ,;~~-. . "

. Mııko.w

>>. ''··- .

_>;

Şekil 9- Sirkülasyonlu perfüzyon odası17.

Sakakura ve ark.17 tarafından geliştirilen perfüzyon sistemi görülmekte olup, sistem siyanoakrilatla mu- koza üzerine yapıştırılmışbr. Esnek silikon kauçuk

odacık (0.075- 0.25 cm3) içerisindeki sistemden sir- küle edilen (5 dakika, 1 mg/ mL) sıcaklığı ayar-

lannuş ilaç çözeltisi geçmektedir.Bu sistemle köpekte

yapılan bir çalışmada peptid yapıda bir ilacın 30 da-

(7)

FABAD J. Pharm. Sci., 22, 65-77, 1997

kika sonra kandaki konsantrasyonu HPLC ile en

düşük 1.5 ng/mL düzeyinde ilaç düzeyi ölçülecek

şekilde saptanmışbr. Elde edilen plazma bulguları

intravenöz infüzyon halinde 10 ng/mL dozda ilaç ve- rildikten sonra elde edilen bulgularla mukayese edi- lebilir nitelikte bulunmuştur. Bu nedenle peptidler için bukal uygulamanın potansiyel olarak kul-

lanılabileceği belirtilmiştir.

BUKAL UYGULAMALAR

Bı.ıkoadhesiv İlaç Taşıyıcı Sistemler

Buka! ilaç uygulamasında bukoadhesiv polimerlerin

kullanımı her geçen gün önem kazanmaktadır. Dozaj

şekilleri arasında bukoadhesiv tablet, jel ve yamalar (patch) sayılabilir. Bu amaçla kullanılan polimerler:

- Selüloz türevleri; metil selüloz, hidroksietil selüloz, hidroksipropil selüloz, sodyum karboksimetil selüloz

- Tabii zamklar; agar, guar gurn, karaya gum, aga- rose,

- Suda çözünür poliakrilatlar; poliakrilik asit tü- revleri,

- Çapraz bağlı poliakrilatlar; örnek poliakrilik asit içeren çapraz bağlanma oranı düşük hidrojeller,

Diğer polimerler arasında ise polivinilprolidon, po- livinilalkol, jelatin, polietilenglikol sayılabilir.

Bu polimerlerin hemen hemen tümü USP XXII ve Ph.

Eur.'de yeralmakta olup, bukal mukozayla da biyolojik olarak geçimlidir . Polimer ve mukoza

arasındaki adhezyon, mukozayı kaplayan glikoprotein ile polimer zincirlerinin etkileşiminin

kinetik ve termodinamik açıdan incelenmesiyle

açıklanmıştır2B-3D.

Biyoadhesiv polimerlerin, bukoadhezyon süresi ve derecesi çok değişken olup öngörülen amaca göre optimize edilmelidir. Kuvvetli ve devamlı bir bi- yoadhezyon için kısmen nötralize edilmiş po- liakrilatlar tercih edilir. Çapraz bağlı polimerlerle

mukoadhezyon oluştururken, çapraz bağlama de- recesi dikkatli bir şekilde optirnize edilmelidir.

Adhesiv yamalar:

Adhesiv yamaların forınülasyonu eczacılıkta oldukça yeni olup polimer mühendisliği ve teknolojisinden

yararlamlır. Adhesiv yamalar tek yönlü salım veya mukozaya iki yönlü salım şeklinde iki alt grupta top-

lanır. Halihazırda Japonya'da aft tedavisinde kul-

lanılan bir yamanın ticari şekli mevcuttur. Ja- ponya1ya nazaran Avrupa ve Amerika'da daha az çekici bulunmuştur. Adhesiv yamaların formülasyon

tasarımında kullanılan adhesiv polimer ilaç taşıyıcı

olarak görev yapabileceği gibi ilaç taşıyıcı tabakanın

mukozaya adhezyonunu sağlamak için de kul-

lanılabilir. Hasta uyuncunun ve dozaj şeklinin kabul

edilebilirliğini artbrmak için bukoadhesiv yamalar uygun büyüklük ve yüksek esnekliğe sahip ol-

malıdır. Bu özellikler tam bir adhezyonun elde edil- mesi ve hastanın tatbik yerindeki lokal şikayetlerinin

ortadan kaldırılmasında önkoşuldur. Ticari olarak bulunan polimerlerin pekçoğu bu özellikleri sağlar.

Yamaların formülasyonunda en önemli prob- lemlerden birisi en dış tabakanın kaplanması için

kullanılacak materyaldir. Bu materyal katı kıvamda

az geçirgen ve dayanıklı bir yapıya sahip olmalı, oral uygulamada. lokal iritasyon ve ağrıya neden ol-

mamalıdır. Bu özelliklere sahip polimer olarak dış

tabaka tasarımında en fazla polidimetilsiloksan kul-

lanılır. Kullanılan polidimetilsiloksan hidrofilik bir polisakkaritle kaplanmış olabiJir16.

Yamaların hazırlanması

Mukoadhesiv bukal yamaların hazırlanması aynen transdermal yamaların hazırlanması gibidir. Bu amaçla sulu veya organik solvanlar kullanılabilir.

Buka! bir yamanın büyüklüğü maksimum 10-15 cm2

civarında olmalıdır. Çok rahatlıkla uygulanan ya- malar 1-3 cm2 büyüklüğündedir.Yamanın bü-

yüklüğü ve şekline göre pek çok uygulama yeri söz konusu olabilir. Maksimum büyüklüğe sahip ya- malar bukal mukozanın orta kısmına uygulanır. En uygun şekil ise elips şeklindeki yamalardır. lcm2 bü-

yüklüğündeki yamalara küçük yamalar denir. Bunlar

(8)

Yazıksız, Çapan, Hıncal

bukal, labial ve sublingual mukozaya uygulanır31.

İlk oral adhesiv uygulama diş hekimliği ile ilgilidir.

Hazırlanan yama (orahesive bandage) jelatin, sod- yumkarboksimetil selüloz, poliisobütilen ve po- lietilen film tabakasından oluşmakta olup plasebo olarak hazırlanmışıır32.

Buka! uygulamalarla ilgili ilk çalışmalar Nagai gru- buna aittir. 1981 yılında insülinin parenteral uy-

gulamasına alternatif olabileceği düşünülen oral mu- koza! adhesiv dozaj şekli geliştirilmiştir. Hazırlanan

bu dozaj şekli hidroksipropil selüloz ve karbopol ka-

rışımı matriks içerisinde insülin, kakao yağı ve sod- yum glikolattan bir çekirdek tablet şeklinde ha- zırlanmıştır33. Formülasyona sodyum glikolat, daha önceden yapılan çalışmalarda insülinin naza! ab- sorpsiyonunu arthrdığı için eklenmiştir. Hazırlanan

dozaj şekli köpeklere uygulanarak insülin ve glukoz düzeyleri saptanmıştır. Dozaj şekli oral mukozaya iyi yapışarak zamanla jelleşmiş ve 6 saat süre ile

şeklini korumuştur. Çalışma bulgularına göre in- sülin oral mukozadan absorbe olmakta fakat int- ramüsküler uygulamaya nazaran % biyoyararlanınu

% 0.5 gibi düşük bir oranda kalmaktadır. For- mülasyona witepsol ilavesi ile bu oran% 0.75'e kadar

arttırılmıştır33.

Aynı grup çalışmacılar daha sonra diş ağrısı için bir lokal anestezik içeren dozaj şekli hazırlamışlardır.

Dozaj şekli çekirdek kısmında 5 mg lidokain ve li- yofilize edilmiş hidroksipropil selüloz (HPC) ile Car- bopol 934 (CP) içermektedir. Dış tabakada ise HPC ve CP nin fiziksel karışımı bulunmaktadır. Çe- kirdekte liyofilize polimer karışımının lidokain mik-

tarına oranı arttıkça çözünme hızının yavaşladığı gösterilmiştir. Yine aynı çalışmada, birinci saat so- nunda lidokainin % 30 oranında absorbe olduğu ve bu absorpsiyon oranının 5 ve 10 mg liyofilize po- limer karışımı içeren formülasyonlarda, içermeyene nazaran% 10 arttığı gösterilmiştir34.

Aft tedavisi için geliştirilen Aftach ticari adıyla te- daviye sunulan bukoadhesiv tablet, adhesiv polimer olarak hidroksipropilselüloz, karbopol 934 ve etken madde olarak antienflamatuar özellikte bir kor-

tikosıeroid olan triamsinolon asetonit içermektedir.

Koruyucu tabaka laktozdan yapılmıştır. Aftın üze- rine parmakla tatbik edilen, koruyucu tabaka olarak laktoz içeren adhesiv tablet uygulandıktan sonra mu- koza sıvısını absorbe ederek şişer aftın üzerini kap- layan bir jel oluşturur. İlacın topik konsantrasyonu trityumla işaretlenmiş triamsinolon asetonit kul-

lanılarak saptanmıştır. Sıçanlarda yapılan deneyde

aynı dozda ilacın dil üzerinde kalma sü_resi aynı amaçla kullarulan ticari olarak tedaviye sunulan po- matla nazaran daha uzun bulunmuştur(Şeki! 10)35.

'"

~. t")··.·.

, r Adhcsiv tablet

ci ( \ ' / (H-TAA ~Spg)

5 '" ... l·~--tı - - - - J

~ so

.!<

~ 1 ··., tvlerhenı

· . / ,

--:t: ', (F·f -TA.'\ 25pg)

«'. •,

,; '"t---f

" ,~. ~ .. --~~--~.,,---c.,,

Zaınan (dakika)

Şekil 10- Sıçan dil dokusunda trityumla işaretlenmiş tri- amsinolon (lH-TAA) miktan35.

Bu fark adhesiv tabletin sürekli salım sağlaması ve dil üzerindeki adhezyonuyla açıklanabilir.

Schor ve ark.36, nitrogliserin biyoadhesiv tablet for- miilasyonu geliştirmişlerdir. (Synchron controlled release system).Hazırlanan tablet bukal mukozaya

yapışacak kadar küçük olup 5-6 saat süresince yeterli kan düzeyi sağladığı tespit edilmiştir.

Davis ve ark.37, etken maddeyi 99mTc ile işa­

retledikten sonra hazırladıkları oral sürekli salım sağlayan, sublingual ve bukal tabletleri sintigrafik · yöntemle incelemişlerdir. Şekil ll'de görüldüğü

üzere laktoz- mannitol içeren sublingual tablet 20 da- kikada tamamen çözünmekte, buna karşılık

"synchron" bukal tabletten salınım 3 saat süreyle

(9)

FABAD J. Pharnı. Sci., 22, 65-77, 1997

Zıırnan { Dakik;ı.)

Şekil 11- 99mTc ile işaretli D1PA'nın mannitol /laktoz (o) ve Syncron Bukal Tableti !erden ( •) salımı37.

devam ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca bu çalışmada zamanın fonksiyonu olarak salınmadan tablet içe- risinde kalan etken madde miktarları synchron bukal tablet için sıfırıncı derece kinetiğine uygun olarak

gerçekleşmektedir.

Wolany ve ark.38, siklik oktapeptid yapıda Okt- reotid (Sandostatin®) bukal absorpsiyonunu kö- peklerde incelemişlerdir. Köpeklerde elde edilen in vivo bulgular Şekil 12'de gösterilmektedir. Bu ça-

Şekil 12- Oktreotid köpeklere i.v. ve 2 saat süreyle bukal

uygulandıktan sonra elde edilen peptit plazma düzeyleri38.

- 1 mg/kg dozda bukal uygulama (Absorpsiyon

artırıcı içeriyor)

-1 mg/kg dozda bukal uygulama .... 0.005 mg/kg dozda i.v. bolus uygulama

lışmada etken maddenin bukal yolla absorbe olacağı

tespit edilmiş olup, intravenöz bolus injeksiyon ile

bukoadhesiv tabletten elde edilen plazma profilleri

farklıdır. Oktreotidin i.v. bolus injeksiyondan 1 saat sonra plazma konsantrasyonu hızla düşmekte, daha sonra elirninasyon yavaşlamakta ve son 6 saatten sonra kan konsantrasyonu sıfıra düşmektedir. Buka!

uygulama sonrası maksimum plazma düzeyi 1. sa- atten sonra elde edilmiştir ve 6 saat sonunda bile bukal uygulama sonrası kanda ilaç mevcuttur. Peptit absorpsiyonunun arttırılması için formülasyona ab- sorbsiyon arttırıcı olarak dodesil-azasikloheptan 2- on'nun etanoldeki % 3'lük çözeltisi ilave edilerek mutlak biyoyararlanım % 6'ya kadar çıkarılmıştır.

Aynı grup tarafından yapılmış başka bir çalışmada;

hidroksietil selüloz, hidroksipropil selüloz, polivinil prolidon ve polivinil alkol polimer olarak kul-

lanılmışhr. Yamanın mukozayla temasından sonraf

şişen polimerle bukal mukoza arasında bi- yoadhezyon sağlanmaktadır. Bu çalışmada in vivo olarak mukoza! adhezyonun süresi, kullanılan po- limer tipine, polimerin viskozitesine ve hazırlama

yöntemine bağlı olduğu tespit edilmiştir. Bu pa- rametrelerin değiştirilmesiyle etken maddeye ait

salım hızının değiştirilebileceği de bu çalışmada

rapor edilmektedir39.

Fisher ve ark.40, premedikasyon amaçla bukal ve int- ramüsküler yolla 25 hastaya morfin uygulamasından

sonra elde edlen bulguları karşılaştırdılar. Buka! ola- rak morfinin anksiyete ve uyanıklığı azalttığı sap-

tanmış olup, premedikasyon amacıyla emin ve etkin olarak bukal yolla morfinin kullanılabileceği gös-

terilmiştir.

Botıenberg ve ark.41, florür içeren bukoadhesiv tab- let formülasyonları geliştirerek, bunları diş macunu ile insanda in vivo olarak mukayese ettiler. Diş ma- cunu uygulaması sonrası tükrük florür kon- santrasyonu 0.1 mg/L konsantrasyona ulaşmakta

ve hemen hızla azalmaktadır. Bukoadhesiv tablet

uygulamasıyla ise Cmax 600-800 µg/L arasında de-

ğişmekte ve tükrükte zaman - florür konsantrasyon profilleri incelendiğinde sürekli salım sağladığı gös-

terilmiştir.

Rytting ve ark.42, oral candidiasis tedavisinde kul-

(10)

Yazıksız, Çapan, Hıncal

]anılan klorheksidini biyoadhesiv yama şeklinde for- müle ederek, klorheksidinin sürekli salım profili gös-

terdiğini in vitro denemeyle saptamışlardır. Kon- vansiyonel yolla verilen klorheksidinin ağızdaki acı tadının yarattığı rahatsızlık, hazırlanan biyoadhesiv yama ile giderilmiştir. Hidroksipropil selüloz ve kar- bopol 941 adhesiv polimer olarak kullanılmıştır.

Kuvvetli bir narkotik analjezik olaı; ketobemidon oral ve rektal uygulamada önemli ilk geçiş etkisine

uğrayarak hem biyoyararlanımı önemli ölçüde azal- makta, hem de biyoyararlanım kişiler arasında

önemli ölçüde değişmektedir. Yapılan bir ça-

lışmada43, ketobemidonun prodrugları (önilaç) ha-

zırlanarak, diğer bir deyimle daha lipofilik özel- likteki esterleri hazırlanarak domuz bukal

membranından geçışının arttırılabileceği gös-

terilmiştir. Bu prodruglar mukoza! esteraz enzimleri

tarafından ana ilaca çevrilmekte olup, ketobernidon ve prodrugların domuz bukal membranında lokal toksik etki göstermediği membranın elektriksel özel- likleri saptanarak gösterilmiştir.

Bu konuda bir diğer çalışma Cassidy ve ark.44 ta-

rafından yapılmıştır. Analjezik etkili buprenorfin, presisternik ve g~strointestinal kanalda mL~

tabolizmaya uğramaktadır. Ayrıca karaciğerin ilk

geçiş etkisine de uğradığı için çok düşük bir oral bi-

yoyararlanım göstermektedir. Bu özelikleri nedeniyle bukoadhesiv hidrojel diskleri hazırlanmış köpek bukal mukozasından etken madde geçişi 10 mg/mL dozdaki çözeltisiyle karşılaştırılmıştır. İn vivo ola- rak aynı sistemler köpekte denendiğinde, zaman - ilaç plazma konsantrasyonu profilleri elde edilmiş

olup (Şekil 13), kararlı denge durumunda plazma konsantrasyonu diskin yüzey alanına ve uygulama sayısına bağlı bulunmuştur. 3.75 cm2 alana sahip disk bir kere uygulandığında plazma kon- santrasyonu 3.7 ± 0.6 ng/mL dir. 3xl cm2 için bu

değer 1.6 ± 0.4 ng/mL'dir. İnsanla köpeğin dolaşım

sistemlerinin yakınlığı göz önüne alınarak bup- renorfinin bukal yolla uzun süreli analjezi sağlamak

için kullanılabileceği belirtilmektedir.

Başka bir çalışmada sodyum diklofenakın HEMA (hidroksietil metakrilik asit) içeren hidrojel disk şekli

o

r

ı

[ T l

ı 1

ı ı

T

T ı T

l '

T T T ı l

T

~-ı--i~

Zaman (Saat)

5 _)~\ ~m'

'

n~J

- L~J_75 rnı1 n = J

T

Şekil 13- Hidrojel disk şeklinde bukal uygulama sonrası

elde edilen buprenorfin plazma düzeyleri (3.75 cm2'Jik diskin uygulama süresi 4 saat, 3x1 cm2'lik disklerin uygulama süresi35 saattir)44.

hazırlanarak insanda bukal absorpsiyonu in-

celenmiştir45. İnfüzyon ve bukal yolla uygulamaya ait zaman - plazma konsantrasyonu eğrileri Şekil 14'de görülmektedir. İntravenöz infüzyonla 3 mg/saat

;:; 0.,5

~

T T

o 0.12 T ,

---r---·:1!

o

__ .---r

o

"

T · '

ı 1 r

e T,'r "----I{\I

c 009 ,1

" ı/ 1 \. f\ı

o o ,'.!.

"

;:

~ 0.05 1

/l \ I\ı

·~ o o

~ /

'· [""

~ 0.03 , ~ T

a r /o·; ~\.. 1~

" / ---~ '

E N

,

o 0.00

o: o T 2 3

'

5 6

Znrnan (Saat)

Şekil 14- Diklofenak sodyumun 3 mg/ saat dozda infüzyon (- - -) ve bukal (-) uygulanması sonrası elde edi- len diklofenak plazma konsantrasyonlan45.

hızda verildiğinde, diklofenak düzeyi hızla yük- selmekte ve 1.5-3 saat arasında 125 ng/mL kon- santrasyonda plazma konsantrasyonu sağlamaktadır.

Buka! uygulamada ise ilk 0.5 saat içinde ilaç plaz- mada saptanınarnış olup, 4 saat sonra 100 ng/mL'lik bir konsantrasyona ulaşmaktadır. AUC değerleri i.v.

uygulama ve bukal yol için sırasıyla 500 ± 28 ng/mL saat ve 340 ± 47 ng/mL.saat'tir. Sonuç olarak yapılan çalışmada diklofenak uygulamasında bukal yolun al- ternatif olabileceği gösterilmiştir.

(11)

FABAD J. Pharm. Sci., 22, 65-77, 1997

Anlar ve ark.46A7 tarafından yapılan çalışmada ise morfin sülfat için bukoadheziv kontrollü salım sağ­

layan sistemler geliştirilmiştir. Değişik oranlarda hidroksipropil metilselüloz (HPMC) ve karbopol (CP) içeren 30 mg'lık morfin sülfat tabletlerin salım kinetiğinin Fick yasasına uymadığı bulunmuş olup, salmun sıfırıncı dereceden olduğu rapor edil-

miştir.Tabletlerin adhezyon kuvveti HPMC ile CP'nin değişik oranlarda karışımlarında tespit edil-

miş ve en düşük adhezyon kuvveti 1:1 oldukları for- mülasyonda bulunmuştur. Bu oranda (1:1) iki po- limerin interpolimer kompleks oluşturduğu

türbidimetri, viskozite ve FTIR çalışmalarıyla gös-

terilmiştir. Araştırmacılar, bukoadhesiv tabletlerin morfin sülfat için uygun bir terapötik sistem ola- biloceğini önermişlerdiı46. Tablo 3'de ise47 morfin sülfat bukoadhesiv tabletleriyle yapılan in vivo ça-

Tablo 3- Bukoadhesiv morfin sülfat tabletlerinin in vivo değerlendirilmesi (46).

.. ""---·----·- - -

% ABSORBE OLAN iLAÇ

Denekler 1.saat 2.saat 3.saat 4.saat 5.saat 6.saat 7.saat 8.saat

BT 14.4 17.0 17.8 22.i 23.0 24.7 26.4 28.1

ÇT 3.3 5.0 8.5 9.3 17.8 20.4 30.7 31.5

2.5 8.5 14.4 17.0 19.3 20.4 20.4 22.1

MY 3.3 4.2 11.8 17.0 21.3 24.7 26.4 29.8

ŞA 13.6 14.4 16.1 22.9 24.7 28.1 29.8 34.9

3.3 11.8 13.6 23.0 26.5 29.0 30.7 34.9

OITT"'5S 6.7±5.6 10.1±5.1 13.7±3.3 18.5±5.3 22.1±3.3 24.5±3.6 27.4±3.9 00.2±4.8

lışma sonuçları görülmektedir. 6 sağlıklı gönüllü üzerinde yapılan çalışmada 8. saat sonunda or- talama % absorbe olan ilaç miktarı 30.2 ± 4.8 olarak

bulunmuştur. Aynı grup çalışmacılar, biyoadhesiv

özelliğin kullanılan polimerin fizikokimyasal özel- liklerine, molekül ağırlığı, şişme hacmi, polimerin

dallanmasına bağlı olarak değişeceğini sap-

tamışlardıı48.

Taylan ve ark.49,50, propranolol hidroklorürün bukal yolla verilmesi üzerine yaptıkları çalışmada,

bukal yolun bu madde için konvansiyonel uy- gulamaya nazaran üstünlük göstermediğini sap-

tamışlardır. Propranolol ile adhesiv polimer olarak

kullanılan poliakrilik asidin oluşturduğu kamp-

!eksin absorpsiyonu engelleyebileceği öne sü- rülmektedir.

Özet olarak, bukal ilaç taşıyıcı sistemlerin kon- vansiyonel ilaç uygulanmasına göre net üstünlükleri

vardır. Bunlar arasında ilacn1 midede par-

çalanmasının ortadan kaldırılması, ilaç ilk geçiş et- kisinin önlenmesi, ScLbit kan düzeyinin uzun bir süre

sağlanması sayılabilir. Bu üstünlükler şu anda sınırlı sayıda ilaç için söz konusu olup, oral ve gingival mu- kozaya uygulanan ticari preparat sayısı 7 tanedir. Bu preparatlar etken madde olarak triamsinolon asc- tonid, nitrogliserin, prokloroperazin malca!, bek- lametazon dipropionat içermektedir.

Buka! yolun, rektal ve intranazal yol gibi bugüne kadar klinisyenler ve ilaç üreticileri tarafından ihmal edilmesine rağmen, üzerinde daha fazla çalışma ya-

pılmasında yarar vardır.

KAYNAKLAR:

1-Chien, Y.W., Physicochen1ical Basis for Buccal / Nasal Absorption, in Duch€ne, D.,(ed.), Buccal and Nasal Adnıiııistration as an Alternative to Parenterııl Adıninistratioıı, Edition de Sant€, Paris , pp. 43-70, 1991.

2- McElnay, J.C., Buccal Absoption of Drugs, in Swar- brick, )., Boylan, ).C., (eds.), Encyclopedia of Plıar­

nıaceutical Teclınology, Yol 2, Marcel Dekker, Inc.

NewYork, pp. 189-211, 1992.

3- Chien, Y.W., Biopharmaceutics Basis for Trans- mucosal Delivery, S.T.P. Phar-nıa Sciences, 5, 257-275, 1995.

4- Akermann, C., Flynn, G.L., Sınith, W.M., Ether-Water Partitioning and Permeability Through Nude Mouse Skin in Vitro iL Hydrocortisone 21-n- Alkylesters, Al- kanols and Hydrophilic Coınpounds, Int. J.Plıartn.,

36, 67-71, 1987.

5- Tojo, K., Chiang, C.C., Chien, Y.W., Drug Permeation Across the Skin : Effect of Penetrant Hydrophilicity, ]. Pharııı. Sci., 76, 123-126, 1987.

6- Jetzer, W.E., Hou, A.S., Ho, N.F.H., Flynn, G.L., Du- raiswamy, N., Condie, L., Permcation of Mouse Skin and Silicone Rubber Men1branes by Phenol: Re- lationship to In-Vitro Partitioning, J. Pharnı. Sci., 75, 1098-1103, 1986.

7- Squier, C.A., Hill, M.W., Oral Mucosa,in Ten Cate A.R.,(ed)., Oral Histology, Developtnent, Structııre and

Fııııction, c.v. Mosby, St. Louis, p. 341-365,1989.

8-Chien, Y.W., Transmucosal Drug Delivery and De- livery Systems, in Hıncal, A.A., Kaş H.S., Şumnu,

(12)

Yazıksız, Çapan, Hıncal

M., (eds) Miııutes on Sth International Phannaceutical

Teclınology Syınposiurn on Nerv Approaches ta Con- trolled Drug Delivery, Editions de Sante Paris , p161, 1990.

9- Nair, M., Chien, Y.W., Buccal Delivery of Progesta- tional Steroids.l. Characterization of Barrier Prop- erties and Effect of Penetrant Hydrophilicity, Jnt. J.

Plzarnı., 89, 41-49, 1993.

10- Beckett, A.H., Moffat, A.C., The Buccal Absorption of some Barbiturates, ].Phann. Phannacol., 23, 15-18, 1971.

11- Asthana, O.P., Woodcock, B.G., Wenchel, M., Fröm- ming, K.H., Schwabe, L., Rietbrock, N., Verapamil Disposition and Effect on PQ-Intervals After Buccal, Oral and Intravenous Administration, Arzneinı.

Forsch., 34, 498-502, 1984.

12- Schurmann W:, Turner P., A Membrane Model of the Human Oral Mucosa as Derived from Buccal Ab- sorption Performance and Physicochemical Prop- erties of the ~-bloking Drugs Atenolol and Pro-

pranolol,f.Pharnı Pamıacol., 30, 137-147, 1978.

13- McElnay J.C., Sidahmed A.M., D'Arcy P.F., Experi- mental Modclling of Drug Absorption and Drug Absorption Interactions, Int.]. Pharnı., 31, 107-117, 1986.

14- Eggerth, R.M., Rashidbaigi, Z.A., Mahjour, M., Goodhart, F.W., Faqwzi, M.B:, Evaluation of Ham- ster Cheek Pouch as a Model of Buccal Absoption, Proc. Intern. Synıp. Control. Rel. Bioact. Mater., 14, 180, 1987.

15- McMartin, C., Hutchinson, E.F., Hyde, R .. , Peters, G.E, Analysis and Structural Requirements for the Absorption of Drugs and Macromolecules from the Nasal Cavity,]. Plzanıı. Sci., 76, 535-540, 1987.

16- Ponchel, C., Buri, P., In Vitro and Ex Vivo Assess- ments of Buccal and Nasal Administration, in Du- chene, D., (ed), Buccal and Nasal Administration as aıı

Atternative ta Parenteral Adnıiııistration, Editions de Sante, pp 141-162, 1991.

17- Sakakura, Y., Majima, Y., Mitsui, H., Inagaki, M., Miyoshi, Y ., Absorption of Var -us Drugs Through the Rabbit's Respiratory Mucous In Vitro, Ardı. Otol- aryngol., 238, 87-96, 1983.

18- Wheatley, M.A., Dent, )., Wheeldon, E.B., Smith, P.L., Nasal Drug Delivery : An In Vitro Characterization of Trans-Epithelial Electrical Properties and Fluxes in the Presence or Absence of enhancers, J. Coııtr. Rel., 8, 167-177, 1988.

19- Audus, K.L., Bartel, R.L., Hidalgo, !.)., Borchardt, R.T., The Use of Cultured Epithelial and endothelial Cells for Drug Transport and Metabolism Studies, Pharm.Res., 7, 435-451,1990.

20- Tavakoli-Saberi, M.R., Audus, K.L., Physicochemical Factors Affecting Beta-Adrenergic Antagonist Per-

meation Across Cultured Hamster Pouch Buccal Epi- thelium, Iııt.

J.

Plıarnı., 56, 135-142, 1989.

21- Chien, Y.W., Valia, K.H., Development of Dynamic Skin Permeation System for Long-Term Permeation Studies, Drug Dev. Ind. Pharm., 10, 575-599, 1984.

22- Corbo, D.C., HU, j.C:, Chien, Y.W., Chracterization of the Barrier Properties of Mucosal Membranes,

J.

Plıarm. Sci., 79, 202-206, 1990.

23- Lesch, C A., Squier, C.A., Cruchley, A., Williams, D.M., Speight, P., The Permeability of Human Oral Mucosa and Skin to Water, J.Deııt. Res., 68, 1345-1349, 1989.

24- Maitani, Y., Uchida, N., Nakagaki, M., Nagai, T., Effect of Bile Salts on the Nasal Mucosa : Membrane Po- tential Measurement, Int.

J.

Phanıı., 69, 21-27, 1991.

25- Wuthrich, P., Buri, P., Int€r€t de la Voie Transnasale Pour L'administration des Medicaments. Modeles d'etude de L'absorption Nasale Chez L'animal et Par- ametres Suceptibles de L'influencer, Pharnı. Acta Helv., 65, 2-13, 1990.

26- Beckett, A.H., Pickup, M.E., A Model for Steroid Transport Across Biological Memranes, ].Pharm.

Plıamıncol., 27, 226-234, 1975.

27- Veillard, M.M., Longer, M.A., Martens, T.W:, Rob- inson, J.R., Preliminary Studies of Oral Delivery of Peptide Drugs, J. Coııtr. Rel.,6, 123-131, 1987.

28- Anlar, Ş., Çapan, Y., Hıncal, A.A., Biyoadheziv Salım

Sistemleri I. Biyoadhezyonun Temelleri, FABAD

Farnı. Bil. Der., 17, 203-218, 1992.

29- Anlar, Ş., Çapan, Y., Hıncal, A.A., Biyoadheziv Salım

Sistemleri II. Mukus ile Polimer Arasındaki Bi- yoadheziv Kuvvetin Tayininde Kullanılan Deneysel Metodla:f ve Biyoadheziv Dozaj Formları, FABAD,

Farnı.Bil. Der., 17, 277-297, 1992.

30- Peppas, N.A., Buri, A., Surface, lnterfacial and Mo- lecular aspects of Polymer Bioadhesion on Soft Tis- sues, in Anderson, J.M., Kim, S.W., (eds), Advances in Drug Delivery Systenıs, Elsevier , Amsterdam, 257- 275, 1986.

31- Merkle, H.P., Anders, R., Wermerskirchen, A., Mu- coadhesive Buccal Patches for Peptide Delivery, in Lenaerts, V., Gurny, R.,(eds), Bioadhesive Drug De- livery Systenıs, Boca Raton, pp.105-136, 1990.

32- Kamath, K.R., Park, K., Mucosal Adhesive Prepara- tions, in Swarbrick, )., Boylan, j.C., (eds), Encyclopedia of Pharmaceutical Technology, vol 10, Marcel Dekker, ine., New York, pp.133-163,1994.

33- Nagai, T., Machida, Y., Advances in Drug Delivery:

Mucosal Adhesive Dosage Forms, Plıarm. Int., Au- gust, 196-200, 1985.

34- lshida, M., Nambu, N., Nagai, T., Mucosal Dosage Form of Lidocaine for Toothache Using Hydrox- ypropyl Cellulose and Carbopol, Chenı. Pharın. Bull., 30' 980-984, 1982.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Biyolojik olarak aşınabilir sistemler hariç, polimerlerin fiziksel, kimyasal ve mekanik özellikleri biyolojik çevre ile değişmemelidir. • Polimerler

 Protein ve peptitler, uzun süreli salımı veya hedeflemeyi sağlamak için

Tek tabakalı lipozomlar tek bir lipit tabaka ve sulu fazdan, çok tabakalı lipozomlar iç içe birçok tabakadan oluşurlar ve tabakalar arasında sulu faz vardır.. Hidrofilik

İlaçlar nanopartiküllerde iki şekilde taşınır: -İlaç nanopartikül hazırlanması sırasında ilave edilir, böylece polimer içinde dağıtılmış şekilde taşınır. -Boş

arasında değişen çözünmüş hapsedilmiş veya adsorbe olan etkin maddeyi kontrollu olarak salan katı kolloidal partiküllerdir.

Haçların oral veya parenteral uygulanması sonucu sistemik konsantrasyonları müköz membranlardaki konsantrasyona göre çok daha fazla olup, sonuç olarak lokal

antikorlar, digitalis zehirlenmelerinin tedavisinde halen kullanılmaktadır. Kardiak glikozitlere spesifik olan antikorlar sadece ilaç nötralize etmezler, aynı zamanda

Mezotelyoma tedavisinde de nanotaşıyıcı kullanımının, ilaç etkinliğinin arttırılması ve normal doku- lardaki toksisitesinin azaltılması ile etkili alternatif bir yöntem