SÜT DİŞLERİNİN RESTORASYONUNDA TEMEL KURALLAR VE PEDODONTİDE KULLANILAN RESTORATİF MATERYALLER
Prof. Dr. Firdevs TULGA ÖZ
B-ÇOCUKLARDA RESTORATİF TEDAVİ PLANI YAPILIRKEN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI GEREKEN KONULAR
2. Çocuğun oral hijyeni
3. Çocuğun çürük risk tayini
4. Ebeveyn uyumu ve randevulara gelebilirliğinin değerlendirilmesi
5. Hastanın tedaviye uyumunun değerlendirilmesi 1. Dentisyonun gelişim düzeyi
Restoratif tedavi planı kişiye özel olarak hazırlanmış koruyucu program ile birlikte yürütülmelidir.
1. Dentisyonun gelişim düzeyi;
1. Dentisyonun gelişim düzeyi;
Bu amaçla;
Çocuğun kronolojik yaşı
Süt dişinin kök rezorbsiyon düzeyi
Süt dişinin altındaki sürekli dişin gelişim düzeyi tayin edilir.
Küçük bir çocukta yapılacak restorasyon yıllarca hizmet verecek, düşme sürecindeki bir dişe uygulanan restorasyon
ise aylarla sınırlı bir süre fonksiyon görecektir.
Bu şekilde restore edilecek olan süt dişinin sürme, fonksiyon ve düşme süreçlerinin hangi aşamasında olduğu
belirlenir.
Plağın karyojenitesi konusunda bilgi sahibi olmak için plak birikiminin olduğu bölgelerde demineralizasyon olup olmadığı
değerlendirilmelidir.
2. Çocuğun oral hijyeni 2. Çocuğun oral hijyeni
Mevcut plak düzeyi çocuğun oral hijyenini yansıtan en doğru göstergedir.
Mevcut plak düzeyi çocuğun oral hijyenini yansıtan en doğru göstergedir.
3. Çocuğun çürük riski tayin edilmelidir 3. Çocuğun çürük riski tayin edilmelidir
1. Çürük hikayesi
2. Çürük riski açısından aile hikayesi 3. Diet ve zararlı alışkanlıkları
4. Medikal hikayesi 5. Diş morfolojisi 6. Tükürük
7. Radyografik Bulguları
değerlendirilmelidir.
Bunun için çocuğun:
Çürük hikayesi
Fizyolojik düşme sürecinden önce çekilmiş süt dişleri,
ağızda mevcut çürük lezyonları,
daha önce yapılmış restorasyonlar,
mevcut restorasyonlar etrafındaki tekrarlayan çürükler,
özellikle opak mine lezyonları
değerlendirilmelidir.
Çok sayıda opak mine lezyonlarının bulunması,
Çürük-kayıp-dolgulu (dmf) diş sayısının çocuğun yaşından daha büyük olması,
Yüksek Streptococcus Mutans (SM) düzeyi çocuklarda yüksek çürük riskinin en önemli bulgusudur.
Süt dişlerinin çürük olması istikbalde sürekli dişlenmede de çürük görüleceğine dair en doğru tahmin faktörüdür.
Henüz sürmüş olan dişler, sürmüş ve üzerinden yıllar geçmiş dişlere oranla çürüğe karşı daha hassastır.
Çocuğun ağzında dental aparey bulunması çürük riskini arttırır.
Çürük riski açısından aile hikayesi
Düşük sosyo-ekonomik düzey,
Ebeveyn ve kardeşlerin oral hijyeninin bozuk olması ve ağızlarında çok sayıda çürük lezyonu bulunması
Ailenin çocuğun ağız hijyeni ve sağlığı konusundaki duyarsızlığı
çocuğun çürük riskini artıran unsurlardır.
Diet ve zararlı alışkanlıklar
Fermente olabilen karbonhidratların sık tüketilmesi,
Çocuk ve ailenin şekerli yiyeceklerin zararları ve diş sağlığını koruyucu özelliği olan gıdalar konusundaki bilgi eksikliği,
Bir yaşından sonra, uzun süreli biberon ve tatlandırılmış emzik kullanılması,
Kolalı ve asitli içeceklerin sık tüketilmesi çocuğun çürük riskini artırıcı faktörlerdir.
Medikal hikaye
Kronik hastalıklar,
Sükrozla tatlandırılmış ilaçların sık kullanılması,
Tükürük akışını azaltan ilaçlar kullanılması çürük riskini artırır.
Diş morfolojisi
Derin pit ve fissürler, mine hipoplazisi ve hipokalsifikasyonu çürüğe yatkınlık yaratır.
Tükürük
Tükürük akım hızı ve tamponlama kapasitesinin az olması çürük riskini arttırır.
Radyografik bulgular
Periyodik değerlendirmeler esnasında yeni çürük lezyonları gelişiyor mu?
Lezyonların ilerleme hızı nasıl?
Tüm bulgular değerlendirilerek restoratif tedavi planı yapılır ve kullanılacak materyal seçilir.
Ebeveyn Uyumu ve Randevulara Gelebilirliğinin Değerlendirilmesi
Restoratif tedavi planlanırken;
ailenin çocuğun diş sağlığı konusundaki yaklaşımı,
çocuğun ağız sağlığına katkıları
kontrol randevularına gelme
açısından beklenen işbirliği düzeyi göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuk ve ebeveyne restoratif tedavinin gerekliliği anlatılarak işbirliğinin sağlanması ön koşuldur.
Ebeveyn evde uygulaması ve denetlemesi gereken ağız hijyeni ve diet konusundaki uyarıları anlamamış ve benimsememişse, yapılan
restorasyonlardan uzun süreli başarı beklenmemeli ve
yeni gelişen çürük lezyonları ile çocuğun sorunlarının hiç bitmeyeceği bilinmelidir.
Ebeveyn Uyumu ve Randevulara Gelebilirliğinin Değerlendirilmesi
Tedavi planlaması yapılırken aile veya karar verebilme yeteneğine sahip çocuklar ‘ hasta hakları’ konusunda bilgilendirilmelidir.
Bu amaçla tedaviye başlamadan önce;
tedavi seçenekleri,
tedavinin risk ve yararları,
tedavi sonrası beklenen sonuçlar,
maliyet,
randevu sıklığı konusunda hasta bilgilendirilerek, onamı alınmalıdır.
Hastanın tedaviye uyumunun değerlendirilmesi
Çocuğun uyumu ve uygulanacak tedaviyi kabul etme yeteneği tayin edilmelidir.
Çocuk hastanın tedaviye psikolojik olarak hazırlanması çok önemli olup
korku ve heyecanın ortadan kaldırılması için harcanan emek ve zaman başarının anahtarıdır.
Günümüzde çürük,
spesifik mikroorganizmalar tarafından oluşturulan bir hastalık olarak kabul edilmektedir.
Farklı mikroorganizmalar, dişlerin değişik bölgelerinde kolonize olarak değişik tipteki lezyonlara neden olurlar.
AĞIZ ORTAMININ RESTORATİF TEDAVİ İÇİN HAZIRLANMASI
Çürüğün en önemli nedeni St. Mutans’ dır.
Ağızda mevcut tüm aparey ve restorasyonlar karyojenik mikroorganizmalar için ideal sığınakları oluştururlar.
Karyojenik enfeksiyonun yüksek olduğu ağız ortamında dolgu materyallerinin en önemli dezavantajlarından birisi olan kenar
sızıntısının riskleri daha da artar.
Karyojenik mikrofloranın kontrol altına alınmadığı koşullarda uygulanan restorasyonların etrafında kısa sürede
sekonder çürükler oluşacaktır.
Kalıcı restorasyon ve apareyler uygulanmadan önce;
ağzın çürük aktivitesi düşünülmeli
(mevcut karyojenik mikroorganizma sayısı azaltılmalı) ve
karyojenik enfeksiyon kontrol altına alınmalıdır.
Restoratif Tedaviye Geçmeden Önce Karyojenik Enfeksiyonun Kontrol Altına Alınması
Ağızda çok sayıda çürük lezyonu varsa, tüm çürük lezyonları temizlenerek
geleneksel restoratif bir cam iyonomer siman ile kaviteler geçici olarak kapatılır.
Ağızda mevcut olan küçük bir çürük veya opak mine lezyonu dahi;
SM’ların buradan tüm ağza yayılmasına ve
enfekte olmasına yol açabilmektedir.
Bu nedenle tüm çürük lezyonlarının kaldırıldığından emin olunmalı, kompozit gibi kalıcı restorasyonlar çürük aktivitesi
kontrol altına alındıktan sonra uygulanmalıdır.
Opak mine lezyonları üzerine F cila uygulanır ( haftada 3 kez veya birer hafta arayla 3 kez )
Oklüzal yüzeylere fissür örtücü uygulamaları dahi ağızdaki St.mutans düzeyini önemli oranda düşürmektedir.
Topikal F tedavisi uygulanır (F jel, gargara veya cila yöntemlerinden birisi tercih edilerek uygulanmalıdır.)
Çürük aktivitesi çok yüksek bireylerde profesyonel profilaksi ve yukarıda belirtilen uygulamalara ilave olarak karyojenik
mikroflorayı kontrol altına almak amacıyla antibakteriyel tedavi uygulanmalıdır.