• Sonuç bulunamadı

Çevre Mühendisleri Odas

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çevre Mühendisleri Odas"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çevre Mühendisleri Odası: Kimi partilerin bildirgelerinde çevre başlığı hiç yer almazken kimilerinde ise "turizm ve çevre", "konut ve çevre", "enerji ve çevre", "çevre ve yaşanabilir kentler" gibi tek yönlü, bütünleşik politik bir perspektif sunmayan bakış açıları ile ele alınmış.

TEMA Vakfı Genel Müdürü Uygar Özesmi: "Seçim meydanlarında çevreye verdikleri önemi açıkça dile getiren bir lider göremedik. Seçmenleri de çevreye önem vermeyen partilere oy vermemeye çağırıyoruz."

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Muhcu: "Deprem Konseyi'ni dağıtan bir uygulamanın devamı olarak, depremin AKP'nin seçim beyannamesinde hemen hemen hiç yer almaması dikkat çekici."

Greenpeace Akdeniz Ofisi Sözcüsü Tümer : "Küresel ısınmaya karşı savaşmayı hepsi parti programına almış, ancak nasıl savaşacaklarına dair bir planları yok."

Seçime sayılı günler kala seçim beyannamelerini hazırlayan partilerin çevreye ve kente bakışı eksik ve bütünlükten uzak bulundu. Özellikle AKP'nin meslek odaları ve sivil toplum örgütlerince eleştirilen kentsel dönüşüm projelerine yeni programında da ağırlık verdiğine dikkat çekilirken partilerin küresel iklim değişikliği ile mücadele konusunda da yeterli hazırlığa sahip olmadıkları vurgulandı.

çevre Mühendisleri Odası, seçimlere girecek partilerin oy oranlarını ve kamuoyundaki etkinliklerini göz önüne alarak 10 partinin çevre ile ilgili politikalarına yönelik bir rapor hazırladı. Odanın tespitlerine göre kimi partilerin

bildirgelerinde çevre başlığı hiç yer almazken kimilerinde ise "turizm ve çevre", "konut ve çevre", "enerji ve çevre", "çevre ve yaşanabilir kentler" gibi tek yönlü, bütünleşik politik bir perspektif sunmayan bakış açıları ile ele alınmış. çevre Mühendisleri Odası'nın hazırladığı rapora göre partilerin çevreye dönük politikalarındaki eksiklikler şöyle: AKP SINIFTA KALDI

AKP'nin hükümet programında kısmen belirttiği ve hedef olarak öngördüğü daha sağlıklı bir çevre, ham bir hayal olarak kalmıştır. AKP, 5 yıla yakın süren iktidarında, kentsel sorunlar başta olmak üzere, barınma ve konut hakkı, katı atık, içme suyu, kanalizasyon gibi altyapı sorunlarına, Dünya Bankası'nın direktifleri ile çözüm bulmayı tercih etmiş ve kentsel altyapı alanı ve çevre mühendisliği hizmetleri özelleştirme ve yabancılaştırma kıskacına girmiştir. Fransız, İngiliz, Alman ve Japon altyapı firmaları artık suyumuzun sahibi, çöpümüzün takipçisi olmuştur. Bu arada, AKP iktidarı, çok büyük vaatlerde bulunduğu enerji ve ulaşım alanında da sınıfta kalmıştır. Bu noktada, ulaşım ve enerji alanlarına somut çözümler sunmak bir yana, ekonomik ve sosyal politikalardan bağımsız, parçacı yaklaşımlar ile özelleştirmeci, yabancılaştırmacı, IMF ve Dünya Bankası politikalarının değişik yansımaları ile ülkemiz enerji ve madencilik alanında tam bir "koridor" olmuştur.

Kaynakların yağmalandığı, çevrenin tahrip edildiği ve sağlanan imtiyazlarla uluslararası tekellerin dikensiz gül bahçesine girer gibi geldikleri bir koridor, bir ülkedir artık Türkiye. "Yola Devam" temasıyla kamuoyuna açıkladığı 2007 Seçim Bildirgesi'nde " Kullanan-kirleten öder, sürdürülebilir kalkınma, kamu-özel işbirliği, çevre bilincinin yaygınlaştırılması ve katılımcılık bu alandaki temel ilkelerimiz arasındadır" ifadelerine yer vermektedir. Ancak sağlıklı ve dengeli çevrede yaşam hakkı herkes için, özellikle yoksul kesimler için sağlanamamış, "Kullanan-kirleten öder" yaklaşımı Tuzla'da bulunan tehlikeli atık variller örneğinde olduğu gibi "Paran varsa istediğin kadar

kirletirsin/paran kadar kirlet" yaklaşımıyla uygulamasını bulmuştur. AKP'nin bildirgesinde ifade edilen kamu-özel sektör işbirliği çevre alanına şu şekilde yansımıştır: "Kıyılarımız, ormanlarımız, tarım arazilerimiz turizmciler, golfçüler, müteahhitler için cennete, doğal yaşam ve insanlar için ise cehenneme dönüşmüştür."

CHP'DEN ÇEVRECİ BAKIŞ

Çevre konusunda farklı sorun alanlarına değinen ve parçacı çözümler üretmeye çalışan bakış açısı diğer partilerin bildirgeleri ile karşılaştırıldığında çevre sorunlarının önemsenmesi açısından olumludur. Ancak ülkenin genel çevre politikasından söz edilmemekte, çevre örgütlenmesi ve çevre yönetimine ilişkin somut ve bütüne bakan bir bakış sergilenmemektedir. Verilen ifadelerden " sürdürülebilir kalkınma" ve "kirleten öder prensibinin" çevre politikası olarak benimsendiği anlaşılmakta, her iki yaklaşım da sermayenin egemen ve başat olduğu kapitalizmin mantığı

(2)

içerisinde değerlendirilmektedir. CHP'nin enerji politikasında ise "ucuz, verimli, kesintisiz, yeterli, güvenilir, temiz ve çevre dostu, ulusal bütüncül bir bakış" gibi genel ifadelere yer verilmekte, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılacağı ve enerji üretiminde özkaynakların değerlendirileceği ifade edilmektedir.

MHP'DEN 'MİLLİ' YAKLAŞIM

"Kentleşme, konut ve çevre" başlığı altında çevre sorunlarına dair yaklaşımını belirlemiştir. MHP'nin çizdiği çerçeve, ana hatları ile "milli bir çevre" politikası olarak öne çıkmaktadır. Bu yaklaşımın ise çevrebilimi açısından tartışmalı olduğu ortadadır. Ayrıca MHP, programında kentleşme ve sanayileşme süreçlerini yeni arazi planları ile çözeceğini belirtirken, bu sürecin mevcut rant ekonomisi içinde nasıl bir yolla çözümleneceği açık bir kapı olarak ortada

durmaktadır. MHP çevre ve kent sorunlarının sosyal, ekonomik, siyasi boyutlarını göz ardı ederek mekanik ve sığ bir yaklaşım içinde "çevre politikası" oluşturmaya soyunmuştur.

DP'NİN AKP'DEN FARKI YOK

Çevre konusundaki vaatlerinin AKP'nin icraatlarından hiçbir farkı yok. Seçim bildirgesinde "çevre" başlığına doğrudan ya da dolaylı olarak hiç yer verilmemiş. Partinin yaklaşımı ekonomi ana başlığı altında " Özelleştirme ve Vergi Dışı Kaynak Yaratılmasına Yönelik Politikalar" altbaşlığında yer verilen iki madde ile kendini ele vermektedir: "Orman vasfını yitirdiği için orman sınırları dışında kalan yerler gelir getirecek şekilde değerlendirilecektir.

Madencilik sektörüne ve doğal kaynaklara yönelik yatırımlar teşvik edilecektir." Kendini somutlayan yaklaşım, çevreye sadece ekonomik bir değer olarak bakan, hiçbir bilimsel veri ve yöntem içermeyen, son derece muğlak bir yaklaşımdır. Bu " yaklaşım" dahi niyeti ele vermektedir! DP'nin "çevre politikasızlığı" AKP hükümetinin bugüne kadar uyguladığı özelleştirmeci, talancı ve yağmacı politikalardan hiçbir fark içermemekte, hatta devamı niteliği taşımaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yetkililere alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklar ına yönelmeleri çağrısı yapan Karakaya, “Orman alanlarının ve biyolojik zenginliğin asıl zenginlik olduğunun

Köprü, Gebze-Orhangazi-İzmir Otobanı, Sinop ve Akkuyu Nükleer Santralleri, Hasankeyf’i sular alt ında bırakacak Ilısu Barajı Projesi ve Allianoi’yi sular altında

Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi Başkanı Eylem Tuncaelli, kapalı alanlarda sigara yasağını geni şleten "dumansız hava sahası" politikasının

Çevre Mühendisleri Odası (çMO) İstanbul Şubesi’nin 1/100000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’nın iptali için açt ığı davada, İstanbul 2.. İdare

TMMOB çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu'nun yaptığı açıklamada, 1992 yılında Dublin’de düzenlenen Su ve çevre Konferansı’ndan bu yana, suyun küresel

Çevre Mühendisleri Odası'nın araştırmasına göre, Sinop ve Mersin'de yapılacak nükleer santrallerde bir kaza olması halinde 300 kilometre çevresinde olan yerler de

Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) genel sekreteri Burçak Karaman Uysal, Dünya Günü (22 Nisan) nedeniyle yaptığı aç ıklamada su, küresel ısınma, kirlilik gibi sorunlara

Gözdelio ğlu tasarıyla ilgili ÇMO İstanbul Şubesi'nin görüşlerini açıklarken, hazırlanan tasarı ile halkın ortak malı olan su kaynaklar ının ticarileştirilmesinin ve