Miras Hukuku
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
Mirasın açılmasıyla beraber mirasçılar dört tane seçimlik hakka sahip olur. Buna göre, mirasçılar öncelikle, mirasın kabulünü veya reddini isteyebilir. Bir başka seçenek ise defter tutulmasının talebidir. Son bir seçenek de, resmi tasfiye istemidir.
Mirasçılar defter tutulması kararı alarak,, mirasbırakanın terekedeki
aktifleri ve pasifleri görmüş olurlar ve böylelikle verecekler ret/kabul
kararlarını daha sağlıklı verebilirler.
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
TMK m. 619: «- Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmî defterinin tutulmasını isteyebilir. Defter tutma, mirasın reddine ilişkin usule uyulmak suretiyle, bir ay içinde sulh hâkiminden istenir. Mirasçılardan birinin defter tutma istemi, diğerleri hakkında da etkili olur.»
Resmi defterin tutulabilmesi için mutlaka talep olması gerekir. Hâkimin re’sen mirasın resmi defterinin tutulmasını yapamaz.
Defter tutulmasının talep süresi, mirasın reddine ilişkin usule uyulması şartıyla, 1 aydır. İstenilecek makam da sulh hukuk mahkemesidir. Bu süre murisin ölümünden itibaren işlemeye başlar.
Kişinin defter tutma talebinde bulunabilmesi için mirası ret veya kabul
etmemiş olması gerekir. Başka deyişle sahibi olduğu dört imkandan herhangi
bir diğerini seçmeksizin, doğrudan defter tutulmasını seçmiş olması gerekir.
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
Defter tutma işleminin nasıl yapılacağı, TMK m. 620’da şu şekilde
düzenlenmiştir: «Resmî defter, sulh mahkemesi tarafından düzenlenir; bu deftere terekeye ait aktif ve pasifler takdir edilen değerleriyle yazılır.
Mirasbırakanın malî durumu hakkında bilgi sahibi olan herkes, sulh mahkemesi
tarafından istenilen bilgiyi vermekle yükümlüdür. Haklı bir sebep olmaksızın
bilgi vermeyenler veya yanlış ya da eksik bilgi verenler, bundan doğacak
zararları mirasçılara, vasiyet alacaklılarına veya üçüncü kişilere tazminle
yükümlüdürler. Mirasçılar, özellikle mirasbırakanın kendilerince bilinen
borçlarını sulh mahkemesine bildirmek zorundadırlar. Resmî defterin nasıl
tutulacağı Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
Defter tutma işlemi sırasında tereke mallarına ilişkin olarak imkân
ölçüsünde bir değişiklik yapılmaz. Yani, defter tutma sırasında terekenin olağan yönetim işlemlerinden başka işlem yapılmaz.
Defter tutmaya ilişkin süreler dolduktan sonra alacaklı ve borçluların
deftere yazılması işlemi sona erer. Bu sona erme tarihinden itibaren TMK m.623 uyarınca en az 1 aylık süre tanınarak ilgililerin incelemeleri
sağlanır. Buradaki süre ayı geçemez.
Defter tutma giderleri terekeden ödenir. Giderler terekeden
karşılanamazsa defter tutulmasını istemiş olan mirasçılardan alınır.
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
Defter tutulmasını başlıca iki sonucu vardır. Mirasçıların mirasın açılmasına bağlı olarak sahibi oldukları dört seçimlik haktan birisini kullanmak için mirasçılar
mirasbırakan ölünce beyanda bulunmaları için çağrılır. Defter tutulmasının ikinci önemli sonucu ise mirasçıların sorumluluğunu sınırlamasıdır.
Karar Almaya Çağrılma
Mirasçıların bu çağrı sonucunda seçimlik hakları vardır. Bu haklar; mirası kabul etmeleri, mirası reddetmeleri, mirasın tutulan defter uyarınca kabul etmeleri ve ayrıca, resmi tasfiyedir. Mirasçılar defter tutulması talebinde bulunabilirler. TMK m.626 hükmü uyarınca, defteri inceleme süresi bittikten sonra her mirasçı,
mahkemece bir ay içinde beyanda bulunmaya çağırılır. TMK m. 626: «Defteri inceleme süresi bittikten sonra her mirasçı, mahkemece bir ay içinde beyanda bulunmaya çağrılır. Koşullar gerektirdiği takdirde sulh mahkemesi, tereke
mallarına yeni değer biçilmesi, uyuşmazlıkların çözümü ve benzeri durumlar için
ek süre verebilir.»
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
Mirasçıların Sorumluğu
Tutulan defter uyarınca mirasın kabul edilmesi mirası tutulan defter gereğince kabul eden mirasçı deftere kayıtlı olan borçlardan dolayı sınırsız olarak sorumludur.
Mirasçıların deftere yazılmayan borçlardan dolayı sorumluluğu yoktur.
Alacaklarını süresi içinde yazdırmayan alacaklılara karşı mirasçı, kendi kişisel mallarıyla sorumlu olmadığı gibi; terekeden kendisine geçen mallarla da sorumlu tutulamaz. Ancak, alacaklının kusuru olmadan
deftere yazdıramadığı veya bildirdiği halde deftere yazılmamış alacakları için mirasçı, TMK m.627’ye göre sebepsiz zenginleşme ölçüsünde
sorumlu olur.
Defter Tutma ve Mirasın Tutulan Defter Uyarınca Kabulü
TMK m.629’a göre alacakları, tereke mallarıyla güvence altına alınmış olan alacaklılar deftere geçirilmemiş olsa bile bu haklarını güvenceden alabilirler. Buradaki tereke malı menkul veya gayrimenkul olabilir. Alacaklı alacağını deftere yazdırmamış bile olsa bu teminatı paraya çevirerek alacağının tahsil edebilir.
Mirasbırakanın kefalet borçlarından dolayı mirasçının sorumluluğu da tartışılması gereken bir konudur. TMK m.630, murisin birisine kefil olması ve bu kefalet borcunu ödemeden ölmesi halinde ne yapılması gerektiğini düzenlemiştir. Bu düzenlemeye göre,
mirasbırakanın kefaletten doğan borçları defterde ayrı bir yere yazılır ve mirasçılar, mirası kayıtsız ve şartsız kabul etmiş olsalar bile bu borçlardan terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi halinde kefalet sebebiyle alacaklı olanlara ne düşecek idiyse ancak o miktarla sınırlı olarak sorumlu olurlar. Kefalet borcu kesin bir borç değildir. Asıl borçlu borcunu
öderse kefalet ortadan kalkar. Onun için bu borç ayrı bir yere yazılır. Örneğin, tereke borcu 200 lira ve kefalet borcu 400 lira ise toplam borç 600 TL’dir. Ama terekenin mevcudu 300 lira ise iflas hükümlerine göre tasfiye edilirse 600/300= ½ oranında alacaklılar alacaklarını alır. Yani, mirasçı 100 lira tereke borcundan, 200 lira kefalet borcundan ve bunların toplamı olan 300 liradan sorumlu olur.