• Sonuç bulunamadı

Vakfın Sosyal Fonksiyonu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Vakfın Sosyal Fonksiyonu"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

VAKFIN

SOSYAL FONKSİYONU

P rof. Dr. Bayram KODAMAN F ırat Üniversitesi

F en - E debiyat Fakültesi Dekanı

V

AKFIN sosyal f o n k s iy o n u n d a n b a h s e tm e d e n Sn™

varlığın üç te m el unsurla m ünasebeti üzerin de d u rm a k - • ' t ' 8 P1ane' 1 uta sahiP olan >nsa,ı denen dan ölümüne kadar ta biatla, to p lu m la ve h em kendi iç âlem ivle ' L ' ^ d e ^ l l a h ' ^ l f 1 " ' l ™ ' mSan d o q u m u n '

' S ' h n “ ’ ' ! , i t a h ' " - b “ ™ * 1 > ' * ' İ " tahlilinden ib J L “ Ay r . c z . £ £ £ tirreŞimdi, insanın b u üç ayrı unsurla otan m ü n î e ^ e l L r i r g r t r e î i m ^ ' t o p ’UmU refah ve saadete e n ş l ' rPıek'

1 - İnsanın ta biatla m ünasebeti : Bu m ünasehptlp r in=->nm n.»;’ j - , , . . ,

, , . t - j ... . , 11 uluI!dieDe u e r insanın iktisadi meselelenm lg lendirir ve canlı hir var­ lık olarak h ayatım ıdam e e ttirm esi b ak ım ın d a n ta biatla münasebet kurması zarurettir. Bu zaruret insanın t a ­ biatın bir p arçası o lm a sın d a n v e y a insanın ta b ia ta ait olm a sında n ileri gelmektedir. O halde insan.n «nrevi tabiat, ka^ nakiarl ^ h a f a z a e tm e k , onlardan f a y d a la n m a k ,, / Kısaea .nsanla ta b ia t arasm dak, ittifak , ve birliği k u f i l e n d i r m e k ve geliştirmektir. Ru iş ilimle ve

tabiat-i n s a n ittifakındaki k u tsa l m a n a y ı an la m a k la olur. Islâm dini de hu ittifak, insani,s,n refahı için gerekli ö r ­

müştür.

2- İnsanın to p lu m la m ünasebeti : insa n d en e n varlık, d aim a kendi nefsivle. nefsinin istekleriyle var,i egoizmiyle m ücadele e t tış ı ve on a n z a p t ü r a b t a lt.n a alabildiği m ü d d e tç e insan olu r ve insanlık mertebe-Sine,Uİıa,Şir' ‘! ? . i a ve lnkllab anlayıŞ'- nefsin ve egoizmin reddin de yatar. Bugünkü dünvanm bütün kotuhıklen f e rdiyetçilikten yanı sadece b e n " düşüncesin den k a y na kla nm aktadır. Halbuki İslâmiyet her türiü egoizmi red d e tm iş m al ve m ülkü dahi ferdin kutsal ve m u tla k h akkı savmam ,s. bunlarm hepsinin Allah'a ait o ld u ğ u n u b e lirtm iş tir. O halde, servetin kıy m eti ancak gördüğü sosyal ve hayrî hizmetlerle a ; , i. lür.

Diğer ta raftan, insan-toplu m münasebetleri esas itibariyle sosyo-politik münasebetleri ihtiva etmekti >v.r. Bundan maksat, ferdin fertle, ferdin grupla, grubun gun.plarla d o s tlu k , kardeşlik, diyalog, dayanışm a, bıri.k için yaptıkları tem aslardır. Bu tem aslarda h iç bir fert ve grup başka bir ferdin veva grubun adına harı- : . 1 1

etmece, onun m enfaatini ç iğ n e m e ğ e hakkı y o k t u r . İslâ m 'a göre bu münasebetlerde bencilliğin, sevııi-i/- liijin ve düşmanlığın yeri y o k tu r . Hiç bir kimse ve grup malını, servetini, ilmini ve makamını başkalarının zararına veya sadece k e n d i m e n fa a tin e k u lla n m a m alıd ır, Mal. mülk, ilim ve makam şahinlerinin fakiri, cahili himayesindekileri küçüm sem em esi, aksine sevmesi gere k m ek te d ir. Tersi.bir d u ru m d a mal. ilim, makam, bas- kalannın nefretini çe k e r, to p lu m iç in birer d in a m it olur. Zira her türlü bencillik yıkıcıdır, damıtıcıdır. n < \. letler ve milletler arasında d a d u r u m b a ş k a türlü değild ir. Hic hir devlet veya milletin, dünya kaynaklarım, zenginliklerini ve b a ş k a bir m illetin haklarını kendi m e n fa a tin e kulla nm a ca hakkı vokiıır. İvi bir muslunıaıı i‘ i bakımdan antiem pervalist ve antik oloniyalist olm ak z o ru n d a d ır. Kuva-yı Millive'nin itici gücıi va.ıi dinami"i de bu anlayışta y a t m a k t a d ır. M e h m e t Akif E rs o y 'u n su mısralarında bıı fikrin en güzel ve veciz bir ifad e iri buluruz:

Değmesin m â b e d im in göğsüne n â - m a h re m eli Bu ezanlar ki şe h â d e tle ri din in temeli

Ebedî y u r d u m u n üstünde ben im inlemeli.

3 - İnsanın kendisiyle ve Allah' la münasebeti : İnsan, kendisini asan İlâhi bir gücün ş u u ru n a eristi” i müd- detçe.mükemmel bir insandır. Bıı şu u ra bizi götüren, insanı ic m u ra k a b e y e sevkeden ve Allah'la münasebetle­ rimizi düzenleyen din ve in a n ç tır. Bu n o k t a d a insan k endi k e n d in e "Ren kim im ? " a v a t ı n m â n âsı nedir'.’ n nasıl yaratıldım?” değil, "N iç in y a r a tıld ım ? '' sorusunu sorarak o n a cevan araması gerekir. Bu ceıabı inanç yoluyle dinde bulabildiği m ü d d e tç e , insan kendi kendisiyle tutarlı ve Allah'la daha ivi bir münasebet içinde olacaktır. Dinimiz b u m ünasebetlerin neler olduftunvı ve nasıl olacakını bütün yönleriyle gösterdiği iciıı te fe r­ ruata girmeği gereksiz görüyorum. Ancak şu n u ifade edeyim ki. imanımızın n.hi tezahürü yani aynası İlahî aşk, İçtimaî tezahürü to p lu m a hiz m e ttir. İ lâ h î aşk. şekle karsı nılıu. m addeve karşı m â n â y ı ifade ederken, hizmet madde ile ruhu birleştirerek, m a d d ey i u lv î gayeye y ö n e ltir. Bu ulvî gave ise. insanın ve toplum un i<( ve dış huzurunu temin eder. İnsan ile Allah arasındaki m ünasebetin manası bu çerçeve içinde ele alındığı

(2)

Bu kısa girişten sonra, insanın bu üç unsur ile ve özellikle toplum ve Allah la m ünasebetlerinde v ak fın oynadığı veya oynayabileceği rol akla gelm ektedir. Zira ilk bakışta insanın toplum la m ünasebeti b u d ü n y a y ı A llah'la münasebet] öbür dünyayı ilgilendirir gibi görünmektedir. Halbuki m eseleye "v a h d e t" yani bütünlük ve birlik açısından baktığım ızda, iki âlem arasında m ânâlı bir bağın m evcudiyeti göriifiir. Nasıl k i, b e d e n , akıl ve ruh arasında bir bütünlük, denge ve âhenk mevcutsa; yine beden aklın, akıl ruhun hizm etin d ey se; ta b ia t ve toplum ile Allah arasında da bir bütünlük, denge ve âhenk söz konusudur. Yani ta b ia t to p lu m u n , to p lu m Allah'ın hizm etindedir. Bu açıdan hareketle tabiatın ve toplum un bir parçası ve A llah'ın bir y ara tığ ı o la n f e r ­ din de iki âlem e ait ve iki âlem in hizm etinde olduğunu söyleyebiliriz. O halde, dinim izin d e ö n gördüğü gibi, bir müslüman huzur ve saadeti her iki âlem de de tesis etm ekle ve bu m aksatla her iki âlem iç in d e h iz m e t v e r ­ mekle m ükelleftir. İşte, vakıfların rolü burada kendilğinden o rtay a çıkm aktadır. 7.ira, vakıf, d in î ve asil g a y e ­ siyle diinya ve âhiret arasında hizm et veren; hem maddî, hem m anevî bir köprü niteliği ta şım a k ta d ır. Va r l ı k sahibi bir müslüman bu "hizm et köprüsü"nün bir başında şahsî fiil ve hareketleriyle d in î ib a d e tin i, ö b ü r b a ­ şında da servetiyle sosyal ibadetini yaparak; yani öbür dünyada şah sî huzurunu, b u dü n y ad a ise h em k e n d i, hem de toplum un huzurunu tesis edebilir. Böylece, Allah’ın nezdinde dini itibarını, to n lu m u n n e z d in d e d e sosyal itibarını arttırarak büyük bir sevap kazanm ış olur. Demek ki, dinim iz sosyal ve d in î ibad eti e ş it t u t m a k ­ ta, h atta yapılan hizm ete göre, insanlığın saadetini ilgilendiren sosyal ibadeti daha da üstün tu tm a k ta d ır. Ru hususa ait hadis ve sünnetlerde pek ç o k öm ek vardır.

Vakfın, dünya ve âhiret için bu kadar önemli bir müessese olduğunu anlamak için u zu n te d k ik le re gerek yok tu r. Bu önem i her müslüman vakfın tarifinden kolayca anlayabilir. O halde vakıf nedir?

Vakıf, bir kişinin servetinin (m al, mülk, para vs.) bir kısmını toplum un dini, hayri ve sosyal ih tiy a ç la rın ın giderilmesi gibi mukaddes bir gaye uğruna ve Allah'a yakın olm ak nivetivle, ebediven tahsis etm ek iç in y a p ­ tığı akittir. D iğer bir ifadeyle, şahsi servetin bir kısmından Allah'ın m ülkiyetine, ton lu m u n ta sa rru fu n a veri len m enkul veya gayr-i m enkule vakıf denir. Bu tariflerden de anlaşılacağı üzere, vakıf, A llah'ın k u lla rın a , Allah rızası için sosyal bir h izm et vermek ve hizm et götürm ektir. Bir fiilin vakıf ve hizm et olabilm esi iç in , o

fiilin şu özellikleri taşıması gerekm ektedir : 1) Hizm et Allah rızası için olmalıdır. 2) İnsana ve insanlığa yönelik olmalıdır. 3) Kalıcı ve üretici olmalıdır.

4) H izm et karşılıksız olm alıdır ve karşılık beklenmemelidir. 5) Zühd sahibinin hizm eti olmalıdır.

6) A hlâka ve adaba aykırı olmamalıdır.

7) K em iyet değil, keyfiyet yönü ağır basmalıdır.

Bu özelliklere sahip ve vakıf yoluyle yapılmış bir hizmetin tonlum havatm da ifa edeceği sosyal fonksiyonların önem i şüphesiz büyük, gayesi kutsal olacaktır.

Bu derece önemli ve kutsal olan vakfın sosyal fonksiyonuna gelince:

S unu ifade etmek gerekir ki, vakıf iki yönlü bir sosyal fonksiyonu yerine getirmektedir. Birincisi, vakfı yapan veya yapanlar bakımından, İkincisi de toplum yani vakıftan faydalananlar bakımından yerin e getir- diiği sosyal fonksiyonlardır.

Vakıf yapan açısından, vakfın yerine getirdiği sosyal fonksiyon, her şeyden önce, psikolojik yani r u h î­ dir. Bilindiği üzere,dinimiz fert için iki mücadele yani iki "c ih a t" öngörm üştür. B unlardan biri "k ü çü k cih at " tır ki, esası k âfire ve kötülüğü karşı verilen mücadeleden ibarettir. Diğeri ise, "büyük cih at "tır. Bu "büyük c ih at", insanın kendi içinde bulunan nefsine, hislerine, arzularına, egoizmine karşı açm ış olduğu sürekli ve amansız mücadelenin adıdır. Dolayısıyle "büyük cihat" insanın m al, m ülk, makam v.b. gibi dünya nim etlerin: sadece ve sadece kendi nefsi ve m enfaati için toplam a ve kullanma hırsına karşı savaş açm asıdır. D inim iz, top lum um uz, â d e t ve an'anelerim iz nefsimize yani egoizme karşı mücadelede bize iki silah verm iştir. B u nlardan birisi inac ve iman, diğeri vakıf müessesesidir. Bu bakımdan mal ve mülk hırsını yıkacak tem el silahlardan biri vakıf müessesesidir. Servetinin bir kısmını hayırlı bir işe Allah adına vakfeden bir kim se, toplum iç in d e ve Allah huzurunda kendisini psikolojik olarak m esut ve bahtiyar hissedecektir. 7ira, böyle bir kim se se rv e­ tiyle bir kapısı bu dünyaya, bir kapısı da âhirete açılan ebedî hizm et ve ebedî ibadet müessesesini k u rm a n ın h u zu r ve m u t l u l u ğ u içinde olacaktır. İşte, fert açısından vakfın sosyal fonksiyonu budur. ' re bu vazifeyi g e r­ çek âlem in bir görüntüsü olan bu dünyada yerine getirenler, psikolojik olarak, gerçek âleme ulaşabilecekleri inancına da kavuşurlar.

Toplum açısından vakfın sosyal fonksiyonlarına gelince: Bunlar nâ-miitenahîdir. Bu bakım dan. biz önemli gördüğümüz bazı hususlara temas etmekle yetineceğiz). Evvelâ, vakfın sosyal müessese olması hangi hususiyetlerinden ileri gelmektedir, bunu belirtmekte fayda vardır.

1) Vakıf, serveti sürekli hizm ete çevirir. 2) V akıf, serveti gönüllü olarak kam ulaştırır.

3) Vakıf, serveti kutsallaştırır, servete m â n â kazandırır. 4) V akıf, özel m ülkiyeti m azur gösterir ve m unisleştirir.

5) V akıf, serveti sosyal d ayanışm anın ve yardım laşm anın vasıtası haline getirir. fi) Vakıf, vatanın tapusunu fertlere değil, millete verir.

(3)

dedİT .S osyal^onksiyonukld a SbudlözdlTkLUrin d e n S,ü e tle n ‘V]le ta m *m e n ;>osyai m uhtevalı b ir müessese nitelimin- to h u m u ilgilendiren, h e , î " * - g ö n d e r k e n , h * şüphesiz daki çeşm ed en k e rv a n sa ra y a , m e sc itte n biivük cam ie m a v t ı Sorevı an lıy o ru z. D olayısıyle, y ol kenarın- taneye k ad a r to p lu m u n b ü tü n fertlerine h iz m e t v e re b ilin h m edreseye, handan ham am a, aşevinden has- laa edebiliriz. Bu k a d a r geniş b ir sa h ay ı iç in e alan vakıf m î ” şeyı. vf k,fI muess®sesm ın 'W sahası iÇinde b ü t a ­ nı, ekonom isini, a h lâ k ın ı, d in in i m utlaka m ü sb e t v ö ^ d T t t ı '. toplum unı k uturunu, eŞ ıt.m ini,.politikası- bakımından d evlet s e k tö rü ve özel sektörün d ışın d a h a s lı h 1 e y ®?® C unku> vakıflar verdiği hizm et vermek gerekirse, d ev let se k tö rü n ü i t Z e y t n ' " l * * b " İSİm sektör" m illet, v atan , d e v le t gibi k u t J oTan h e r se v h t i t ^ ^ ^

kutsaldır. h iz m et \e rm e ğ e hazırdır ve verdiği her hizm et de

o J 2 f :tİ L m t o d S SS n T n ' nh d a h a ' yj “ la *'la b " ™ s‘ i d » . '« k . t m ü e s s e s in in c .S .n , yasad.S , yoluyle h a y a t b u la n k u r u l u ş t a n en m ûhlm terin'den H " " ' “ L” ' ’' ' ' 0 s m ''” hlarda vaklf şılanması gayesiyle k u ru la n ” k ü lliy e " le rd ir O sm anlı şehirlerinin n Pı ' Zm- u^ k bır boil,munun k a r‘ fonksiyonu ve gayesi b a k ı m ı n d a n m e d ^ e s o ^ b î ^ « ■ ? " le şehrin "sosyal m e rk e z i” n ite liğ in d e olan ve sekil b ak ım ın d a n hi «i- • V - u • ir" Ş "V U e s a s ıtıb a n y - Kampüaine b en z eteb ilece ğ im iz bir m üessesedir. Ş e k ü o la ra k b e n z e t e b i l i n T d ^ m e m L r L 'S ^ H İ y e r T e k l 'm camTve ^ u n ^ t r a f n ^ a ^ e f a k f f ^ h ^ r i ^ f o ^ ^ y o n l ^ a ^ s a h i n '^ b i r ı a f 'r r i 50^ ^ 1 “ * • ’ ^ * * kütüphane, ham am tü rb e, h a n i m a r e t (aşev i), ç e ş m e , sebil, h astah a n e. d ü k k ân lar. V^vîr l^T t i ' b'i r ' Bu külliye için d e h a s ta la r, m ü d errisler, ö ğ re n c ile r, cam ie gelen cem aat, yolcu lar, fakirler, zenginler, kısaca her türlü insan b ir a ra d a b u lu n u r. Bu y ö n le riy le külliye ay n ı z a m a n d a ilim m erkezi, kültür m erkezi, ib a d et merkez, hab erleşm e m e rk e z ., eğ itim m erk ezi d u ru m u n d a d ır. H er insan küöiyede beyninin m idesinin kal-r kal-r aa m f d kal-r e kal-r v e Um e k ? Uî1Uh81]d e kal-r e b lllkal-r ' H am a m d a b e d e n e n ’ cam >de m a n en tem izlenm e, hastah an ed e şifa bulma, m edrese ve m e k te p te bilgisini a rttırm a , im a re th a n e d e k a m ın ı d o y u rm a , tü rbede ataların a d u a etm e

i 51' &/ 1Ü k u ru lam ay a n üniversite-halk ilişkisi kül üy ed e g ay et ahenkli bir şekilde te a s e d ıle b ılm ış tır.Z ir a , m e d re se d e k i m ü d erris, y ani p r o f e s ö r ü m az vakitleri ve özellikle cu m a nam az- la n n d a .m e d re ^ s ın d e n ç ık ıp cam ie gid iy o r ve o rad a k i h e r ç e ş it insana h ita p ederek ders veriy o r ve cem aate il- mmı ak tarıy o rd u . B ö y lec e, en cahil insan b ile , h e r k o n u d a , en y e tk ili insandan bilgi alm a fırsatını elde ed iy o r­ du. Şüphesiz bugün kulljyeyı ay n e n ihya e tm e k im k ân sız ve h a t tâ lüzum suzdur; ancak o ndan ilham olarak m odem , orijinal,bize h a s , m a n â s ıy le ve ilm iyle h a lk a ış,k tu ta b ile c e k kam püsler v acu d a getirebiliriz.

Sonuç o la ra k , O sm anlIlar z a m a n ın d a h e m e n h e m e n bütün k am u h iz m etlerin i yü rü ten , geleneğini Türk- iikten, m â n â sın ı d in im izd e n alarak T ürk-İslâm se n tez in in şa h ese ri olan v ak ıf müessesesi, ş a y e t teşvik edilirse devlet ve özel se k tö rü n y a n ın d a "üçüncü ve k u tsa l bir s e k tö r " olarak to p lu m a faydalı h iz m etler verebilecek bir seviyeye u la şab ilir. B üyük A ta tü rk ün d ah i kalm asın d a fay d a gördüğü ve yeniden düzenlediği vakıf m ües­ sesesi m u tlak a te şv ik e d ilm e lid ir. V akfı te şv ik ve g eliştirm e k iç in , h er türlü vasıtalarla halka ehem m iyeti a n ­ latılmalıdır. in sa n la r d in e n m otive edilm elidir.

Türkler, A n a d o lu 'y a ve R u m e li'y e vakıflar say esin d e y erle şm iş, b u to p rak lara Türklük ve İslâm lık dam ga­ sını vurm uşlardır. O h ald e v ak ıf m üessesesi b ir m e d e n iy e t h a re k e ti, b ir zihniyet in k ılâb ıd ır. Bu h areketin ve zihniyetin m â n â sın ı, in a n a n h erk e s. E d im e d ek i S elim iye cam iinin ku b b esin d e, K o n y a'd ak i İnce Minareli Medrese'nin k a p ısın d a g örebilir, h erhangi b ir yerd ek i ezan sesinde ve B ursa'daki Ulu C am i'in ortasındaki şadırvandan akan su se îin d e d u y a b ilir, H a rp u t ta k i eserlerde h issedebilir, bir sahifelik eskim iş bir tarihi v ak fi­ yede anlayabilir.

7) Vakıf, toprağı vatan yapan bir damgadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Örneğin;EĞİTİMİ zihni DİSİPLİN OLARAK KABUL EDEN BİR GÖRÜŞE GÖRE HAZIRLANMIŞ OLAN BİR PROGRAMDA zihinsel eğitime ÇOK ÖNEM VE YER VERİLECEKTİR.. FELSEFİ TEMEL (2)

lerde vakıflar büyük bir gelişme göstermişlerdir.Toplumsal, kültürel şartlara ve beklentilere göre insanlarda zaman zaman çok önemli bir güdü haline gelen ve ön

Araştırmada sosyal dışlanmanın her iki alt boyutu (görmezden gelinme, dışlanma) ile sosyal kaygı değişkenlerinden her birinin psikolojik sağlamlığın anlamlı

Avrupa mimarları; yukarıda söylediğim gibi son bir kaç senedenberi evvelâ nazariye şeklinde o- lan pasif korunma işini kanun, nizamname ve ta- limatname şekline konulmasından

Katılımcıların yabancı dil öğrenme deneyimlerine dayalı olarak öz-değerlendirmeyle ortaya koydukları durumsal öz-görümleri, dilbilgisi bilişleri, dilbilgisi

Bu doğrultuda da feminist kimlik genel olarak kadınların toplumsal alandaki konumlarına önem veren, kendini tanımlarken kadın kimliğini de ön plana çıkaran,

Özcan, B. Anne-babaları boşanmış ve anne-babaları birlikte olan lise öğrencile- rinin yılmazlık özellikleri ve koruyucu faktörler açısından

Dünya dolsa şarkıyılan Türküz türkü çağırırız “Şartlı Birleşik Cümle” “Bağımsız Sıralı Cümle” Yüklem-1: Türküz Yüklem-1: Çağırırız Belirtisiz