• Sonuç bulunamadı

Erciyes Üniv Vet Fak Derg 2021; 13(3) (1): 200, J Fac Vet Med Univ Erciyes 13(3) , 2016

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Erciyes Üniv Vet Fak Derg 2021; 13(3) (1): 200, J Fac Vet Med Univ Erciyes 13(3) , 2016"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Veteriner Fitoterapi ve Etnoveteriner Hekimlikte de Kullanılan Thymbra spicata L., Rosmarinus officinalis L. ve Laurus nobilis L. Bitkilerinin Kimyasal İçeriklerinin Belirlenmesi

Mustafa YİPEL1, Sara Büşra EMİROĞLU1, Musa TÜRKMEN2, Erdinç TÜRK1, Aysun İLHAN1, Fatma Ceren KIRGIZ1, İbrahim Ozan TEKELİ1

1Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı, Hatay-TÜRKİYE

2Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tıbbi Aromatik Bitkiler Anabilim Dalı, Hatay-TÜRKİYE

Sorumlu yazar: Sara Buşra EMİROĞLU; E-posta: sarabusraemiroglu@gmail.com; ORCID: 0000-0003-0855-4967 Atıf yapmak için: Yipel M, Emiroğlu SB, Türkmen M, Türk E, Kırgız FC, Tekeli İO. Veteriner fitoterapi ve etnoveteriner hekimlikte de kullanılan Thymbra spicata L., Rosmarinus officinalis L. ve Laurus nobilis L. bitkilerinin kimyasal içerikleri- nin belirlenmesi. Erciyes Univ Vet Fak Derg 2021; 18(1): 31-40

Özet: Bitki ve bitkisel materyaller veteriner fitoterapi ve etnoveteriner hekimlik uygulamaları içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bitkiler tarafından sentezlenen bazı biyoaktif kimyasal bileşenler medikal etkilere sahiptir. Ancak bu bitki ve bitkisel materyallerin kullanımları; teşhisteki yanlışlıklar, doz ayarlama güçlüğü, geleneksel kullanımlarına dair yazılı kayıt ve bilimsel çalışmaların yetersizliği, düşük hijyen koşulları ve toplandığı bölgeye, mevsime, kullanılan kısmına ve elde edildiği yönteme göre sahip oldukları kimyasal kompozisyonlarının değişmesi gibi nedenlere bağlı olarak zehirlen- meler meydana getirebilmektedir. Çalışma kapsamında Hatay bölgesinde yetişen, veteriner fitoterapi ve etnoveteriner hekimliğinde de kullanılan Thymbra spicata var. spicata L., Rosmarinus officinalis L. ve Laurus nobilis L. bitkilerinin içerdikleri biyoaktif kimyasal maddelerin kompozisyonları belirlenmiştir. Solvent ekstraksiyonu yöntemiyle elde edilen bitki ekstraksiyonlarının kimyasal kompozisyonları gaz kromatografisi kütle spektrofotometresi (GC-MS) ile belirlendi.

Analiz sonucunda R. officinalis L. ve L. nobilis L.’in ana bileşenleri sırasıyla %38.91 ve %33.70 oranlarında 1,8-sineol (ökaliptol) olarak tespit edildi. T. spicata var. spicata L.’nın ana bileşeni ise karvakrol (%48.82) olarak belirlendi. Bu bileşenlerin antimikrobiyal, antienflamatuar ve antioksidan etkileri yanında karaciğer, böbrek, pankreas ve testis gibi organ hasarları, DNA iplik kopmaları ve solunum problemleri gibi istenmeyen ve zehirli etkilere de yol açtığı bildirilmiş- tir. Bu nedenle hayvan sağlığında da kullanılan tıbbi bitki ve bitkisel materyallerin ana bileşen ve oranının bilinmesinin potansiyel toksik etkilerin önlenebilmesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Biyoaktif bileşenler, etnoveteriner hekimlik, solvent ekstraksiyon, toksikoloji, veteriner fitoterapi Determination of Chemical Contents of Thymbra spicata L., Rosmarinus officinalis L. and Laurus nobilis L.,

Also Used in Veterinary Phytotherapy and Ethnoveterinary Medicine

Summary: Plants and herbal substances have an important place in veterinary phytotherapy and ethnoveterinary med- icine applications. Some bioactive chemical compounds synthesized by plants have medical effects. However, the use of these plants and herbal materials can cause poisoning due to wrong identification, difficulty in adjusting its dosage, insufficiency of written records and scientific studies on their traditional use, poor hygienic conditions in preparation and variation in their chemical composition according to the region, where and the season when they are gathered, their used part, and their extraction method. In our study, it was aimed to determine the chemical compositions and to toxi- cologically evaluate the major compounds of T. spicata var. spicata L., Rosmarinus officinalis L., and Laurus nobilis L.

grown in Hatay region and used in veterinary phytotherapy and ethnoveterinary medicine. Chemical compositions of plants contents obtained by solvent extraction method were determined by gas chromatography mass spectrophotom- etry (GC-MS) analysis. The major components of R. officinalis L. and L. nobilis L. were determined as 1,8-cineol (eucalyptol), in rates of 38.91%, and 33.70% respectively. The major component of T. spicata var. spicata L. was deter- mined as carvacrol (48.82%). While these components have antimicrobial, anti-inflammatory and antioxidant effects, it has also been reported to cause undesirable and toxic effects such as organs damages (liver, kidney, pancreas and testes etc.), DNA thread breaks and respiratory problems. For this reason, it is thought that knowing the major compo- nents and their ratios of medicinal plants and materials used in animal health is important in terms of preventing poten- tial toxic effects.

Key words: Bioactive components, ethnoveterinary medicine, solvent extraction, toxicology, veterinary phytotherapy Giriş

Veteriner fitoterapi (VFT); hayvan hastalıklarının pro- filaksi ve tedavisinde bitki ve bitkisel materyallerin

(fitofarmasötiklerin) kullanımı olarak tanımlanmakta- dır (Altınok Yipel ve Yipel, 2014; Yipel ve ark., 2018).

Fitofarmasötiklerin de içerisinde yer aldığı; hayvanlar- da verim ve refahın artırılmasıyla hastalıklardan ko- runma ve tedavide başvurulan bölgesel farklılıklara sahip geleneksel uygulamalar (bitkisel, hayvansal, Geliş Tarihi/Submission Date : 27.07.2020

Kabul Tarihi/Accepted Date : 23.11.2020

Araştırma Makalesi / Research Article 18(1), 31-40, 2021

DOI: 10.32707/ercivet.878020

(2)

manevi, manipülatif, cerrahi vb.) ise etnoveteriner hekimlik (EVH) olarak tanımlanmaktadır. 1980’li yıl- larda EVH’likle ilgili belgelerin ortaya çıkmasıyla asır- lardır deneme yanılma yoluyla nesiller arası aktarıl- mış holistik ve interdisipliner uygulamalara dayalı bilgiler bilimsel bir zeminde incelenmeye başlanmış- tır. Günümüzde ise hayvan sağlığı alanında hem hayvan sahipleri hem de veteriner hekimler tarafın- dan geleneksel, modern veya alternatif uygulamalar (EVH, VFT vb.) içerisinde bitki ve bitkisel ürünlerin kullanımı gün geçtikçe artmaktadır (Altınok Yipel ve Yipel, 2014).

Bitki ve bitkisel kaynaklardan elde edilen materyalle- rin insanlık tarihinin erken dönemlerinden bu yana insan ve hayvan hastalıklarının tedavisinde kullanıldı- ğı bilinmektedir. Ancak 18. yüzyılda kimya biliminin gelişmesi ve devamında ise sentetik ve yarı sentetik maddelerin üretimindeki artış bitkisel maddelerin kul- lanımında azalmaya neden olmuştur. Modern ilaçla- rın yan etkilerinin belirlenmesiyle doğal kaynaklardan elde edilen maddelerin kullanımı zamanla artmaya başlamıştır (Karaoğlan ve Özgen, 2011). Bu nedenle günümüzde bitki ve bitkisel maddelerin kullanımı ol- dukça yaygındır.

Tıbbi bitkiler tarafından sentezlenen biyoaktif kimya- sal bileşenler medikal etkilere sahiptirler. Güncel veri- ler dünya genelinde insanların %80'inin, Afrika da ise

%95'inin bitkisel tedavi yöntemlerine başvurduklarını göstermektedir. Ayrıca, son 35 yılda geliştirilen ilaçla- rın %70'inden fazlası doğal kaynaklara dayanmakta ve reçeteli ilaçların yaklaşık %25'i bitkisel kaynaklıdır (Güzel ve ark., 2015).

Etnoveteriner hekimlik kapsamındaki uygulamalar;

düşük maliyetli, kolay ulaşılabilir, çevre dostu, doğal kaynaklardan elde edilen maddelerin kullanılması gibi birçok avantaj yanında kullanımları açısından bitki teşhisindeki yanlışlık riski, dozlama güçlüğü, yazılı kayıtların sınırlı olması, bilimsel çalışmaların yetersiz- liği ve hijyen standartlarının düşük olması gibi deza- vantajlara da sahiptir (Altınok Yipel ve Yipel, 2014).

Ayrıca EVH’de kullanılan bitkilerle ilgili yapılan bilim- sel çalışmaların çoğu kimyasal içerikleri, sahip olduk- ları klinik ve terapötik etkileriyle ilgiliyken, toksikolojik özellikleriyle ilgili çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu nedenle özellikle hekim kontrolü dışında kullanımlar sonucunda bitkisel ürünlerle ilgili ölümle sonuçlanabi- len yan etkiler bildirilmiştir. Bu yan etkiler, doğrudan toksisite, kontaminasyon, ilaçlar veya diğer bitkilerle etkileşimler dahil olmak üzere birkaç farklı mekaniz- ma ile ortaya çıkabilmektedir (Peixoto ve ark., 2010).

İnsanlar arasında kozmetik ve tıbbi açıdan bitki ve bitkisel madde kullanımının tamamıyla zararsız oldu- ğuyla ilgili yanlış olan düşünce oldukça yaygındır.

Unutulmamalıdır ki doz ilaçla zehir arasındaki sınırı belirleyen öncelikli parametredir. Tıbbi bitkilerin etki ve toksisitelerini değerlendirmek için bileşenlerinin doza bağlı biyolojik aktivitelerinin bilimsel çalışmalarla

belirlenmesi gerekmektedir (Peixoto ve ark., 2010).

Türkiye, 174 aile ve 125000 türe ait 12000'den fazla tür ve alt türden oluşan bir taksonla zengin bir bitki florasına sahiptir. Tüm Avrupa’da toplam endemik bitki sayısı 2750 iken, tür oranı ve çeşitliliği açısından Ortadoğu'nun en zengin florasına sahip Türkiye'de bu sayı 2891'dir. Türkiye’nin Akdeniz (Güney) bölgesi, 497 endemik alt tür ve 390 çeşitle diğer bölgelere göre en geniş endemik bitki çeşitliliğine sahip bölge- dir (Kendir ve Güvenç, 2010).

Thymbra spicata var. spicata L., Türkiye’nin birçok bölgesinde (Güneydoğu Anadolu, Trakya, Ege ve Akdeniz) yetişen, çalı görünümlü, yaklaşık 50 cm yüksekliğinde yaprak dökmeyen Labiatae ailesinin bir türüdür. Yaprakları taze ya da kurutulmuş olarak kul- lanılabilen bitki, sahip olduğu aromatik ve tıbbi özel- likleri nedeniyle gün geçtikçe artan bir ekonomik de- ğere sahiptir (Lee ve ark., 2005; Mert ve ark., 2016).

Bölgesel olarak kekik, kaya kekiği, zahter olarak da adlandırılan T. spicata var. spicata L.etnotıpta genel- likle antiseptik, ekspektoran, kramp çözücü ve anti- mikrobiyal etkileri için kullanılmaktadır. Hayvan sağlı- ğı alanında kullanımıyla ilgili sınırlı bilgi bulunan T.

spicata var. spicata L.’nın biyokimyasal kompozisyon açısından ülkemizde de yetişen diğer kekik (Thymus spp. ve Oreganum spp.) türleriyle benzerlik gösterdiği ve bu türlerinde yüksek oranda karvakraol içerdiği rapor edilmiştir (Azcan ve ark., 2000; Tohidi ve ark., 2017). Thymbra spicata var. spicata L. ve diğer kekik türlerinin EVH ve VFT’de yaprak ve kök kısımları, enteral ya da lokal formülasyonlar şeklinde gastroin- testinal sistem ve dermal hastalıkların tedavisinde kullanıldığı bildirilmiştir (Benli ve Yiğit, 2005; Wynn ve Fougere, 2006; Yipel ve ark., 2017).

R. officinalis L., Labiatae ailesinden dik saplı, beya- zımsı mavi çiçek ve koyu yeşil yapraklara sahip, yak- laşık bir metre yüksekliğe ulaşabilen, yaprak dökme- yen çalı formlu bir türdür. Akdeniz'in kuzey ve güney kıyılarıyla Himalaya'nın alt bölgelerinde yabani olarak yetişmektedir (Al-Sereiti ve ark., 1999). Türkçe olarak biberiye, haslban ve kuşdili gibi isimlerle bilinmektedir (Özcan ve Chalchat, 2008). R. officinalis L. bitkisinin antiseptik, antiparazitik, antidiyabetik, diüretik, antis- pazmodik, antiromatizmal ve mide yaralarının tedavi- si amacıyla kullanılmaktadır (Al-Sereiti ve ark., 1999;

Lahlou ve Berrada 2003; Özcan ve Chalchat, 2008).

Biberiyenin farmakolojik ve terapötik özelliklerinin araştırıldığı bir yayında R. officinalis L. bitkisinin esansiyel yağının antihepatotoksik, antimikotik, anti- tümorojenik etkilerinin olduğu bir çok çalışmadan bahsedilmiştir (Al-Sereiti ve ark., 1999). Ayrıca EVH ve VFT’de yaprak ve çiçekleri enteral ya da lokal ola- rak gastrointestinal sistem, üreme ve dermal hastalık- ların tedavisinde antienflamatuar, sedatif, antibakteri- yel ve antifungal olarak kullanılmaktadır. Atlarda anti- enflamatuar olarak da kullanıldığı bildirilmiştir (Wynn ve Fougere, 2006; Yipel ve ark., 2017).

(3)

L. nobilis L. (defne) Türkiye, Cezayir, Yunanistan gibi Akdeniz ülkeleri yanında Avrupa (Belçika, Fransa), Asya ve Güney Amerika (Meksika) da doğal olarak yetişmektedir. Akdeniz defnesi bazen bodur bazen de boylu ağaççık formundadır. Halk arasında har, teynel ve gar olarak da adlandırılan defne, sabun yapımında sık kullanılmaktadır. L. nobilis L. etnotıpta yaprakları uykusuzluk giderici ve ağrı kesici olarak kullanılmak- tadır. Yapılan çalışmalarda analjezik ve antiseptik, mide rahatsızlıklarını giderici, antidiyabetik, halsizlik giderici, hazımsızlık ve migren önleyici gibi özellikleri de bildirilmiştir (Karık ve ark., 2015). Laurus nobilis L.

Akdeniz’de yetişen, anavatanı Balkanlar ve Anadolu olan, 15 m kadar değişen boylara sahip yuvarlak te- peli, sık dallı dört mevsim yeşil ağaçlardır. Yapraklar farklı şekillerde, 11 cm boyunda, 2-4 cm genişliğinde- dir. Gövde kabuğu, düzgün, çatlaksız, koyu gri renkli- dir. Türkiye’de Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz kıyılarında doğal olarak yetişmektedir (Akkemik, 2018). Dekoratif park bitkisi olması yanında aynı za- manda odun dışı orman ürünü olarak kullanımı önemlidir. Yaprak ve meyve yağı eczacılıkta ve sa- bun endüstrisinde, yapraklarının kurutulmuş hali ise baharat olarak kullanılmaktadır (Akkemik, 2018). L.

nobilis L. VFT’de atlarda enteral ya da lokal formülas- yonlar şeklinde iştah uyarıcı ve dermal hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır (Wynn ve Fougere, 2006; Yipel ve ark., 2017).

Tıbbi ve aromatik özelliğe sahip bitkiler, insanlık tari- hinin ilk dönemlerinden beri insan ve hayvanlar için vazgeçilmez olmuştur. İnsan ve hayvan hastalıkların- da yaygın olarak kullanılan bitkilerin terapötik etkileri hem uzun yıllar deneme yanılma yoluyla hem de bi- limsel araştırmalar doğrultusunda tespit edilmiştir.

Bitkilerin insan ve hayvan sağlığında hekim kontrolü dışında kullanımı, yanlış teşhisi, eksik veya yanlış hazırlanması, endikasyon dışı ya da yanlış miktarlar- da kullanılmaları sonucunda toksikasyon gerçekleşe- bilmektedir. Bu nedenle son yıllarda bitki ve bitkisel materyallerin toksikolojik özelliklerinin bilinmesi zo- runlu hale gelerek, konuyla ilgili çalışmaların artması- na neden olmuştur (Peixoto ve ark., 2010).

Çalışmanın temel amacı yüzyıllardır insan ve hayvan sağlığında EVH’de kullanılan, günümüzde VFT’de kullanımı gün geçtikçe artan bitki ve ekstraklarının

içerdiği biyoaktif kimyasal bileşenlerin aynı zamanda toksik etkilerinin de olabileceğini vurgulamaktır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada Hatay bölgesinde yetişen EVH ve VFT de kullanılan tıbbi bitkilerden 3’ünün (T. spicata var. spicata L.,R. officinalis L. ve L.

nobilis L.) kimyasal kompozisyonu belirlenmiştir.

Gereç ve Yöntem

Çalışmada Hatay bölgesinde doğal olarak yetişen ve veteriner fitoterapi ile EVH’de de kullanılan tıbbi bitki- lerden T. spicata var. spicata L. ve R. officinalis L.

çiçeklenme, L. nobilis L. ise çiçeklenme sonrası (Şekil 1) dönemde Antakya florasından toplanarak teşhis edildi. Bitkiler oda sıcaklığında (20-28°C) kuru- tulduktan sonra yapraklar bitkinin diğer kısımlarından ayırıldı ve kurutulup öğütülerek ekstraksiyona hazır hale getirildi.

Çalışmada bitkilerde bulunan biyoaktif kimyasal bile- şenlerin ekstraksiyonu için solvent olarak metanol (Merck® 1.06007.2500, Almanya) seçildi. Toplanan bitkiler öğütücüde (Lavion®, Çin) toz haline getirildi.

Her bir bitkiden 50 g tartılarak bir cam şişe içerisine alındı ve üzerlerine 125’er ml metanol eklenerek manyetik karıştırıcıda (M TOPS® HS15-03P, Güney Kore) 24 saat boyunca ekstraksiyona bırakıldı. İşlem sonunda ekstraktlar, filtre kağıdıyla süzüldü (Al- Rubaye ve ark., 2017). Ekstraktlar ile analizi yapılıncaya kadar +4 °C’de saklandı. Ekstraktların kimyasal kompozisyonları gaz kromatografisi kütle spektrofotometresi (GC-MS) analiziyle belirlendi. Bu işlem GS-MS (Thermo Scientific ISQ Single Quadru-

Cihaz Thermo Scientific ISQ Single Quadrupole

Kolon TR-FAME MS model, %5 Fenil Polisilfenilen-siloksan, 0.25 mm iç çap x 60 m uzunlukta, 0.25 µm

İyonizasyon 22 enerjisi 70 eV

Kütle aralığı m/z 1.2-1200 amu

MS transfer line sıcaklığı 250 °C

MS iyonizasyon sıcaklığı 220

Enjeksiyon port sıcaklığı 220 °C

Kolon sıcaklığı 50-220 °C (3 °C/dak)

Helyum (%99.9) akış hızı 1 mL /dak

Veri toplama modu Scan Mode

Kütüphane Xcalibur progamı (Wiley 9)

Tablo 1. Gaz kromatografisi kütle spektrofotometresi (GC-MS) analiz koşulları

Şekil 1. Çalışmada kimyasal kompozisyonyarı belirlenerek toksikolojik yönden incelenen ve Hatay bölgesinde yetişen T. spicata var. spicata L. (A), R. officinalis L. (B) ve L. nobi- lis L. (C) bitkilerinin sırasıyla verilen genel görünümleri

A B C

(4)

pole, USA) cihazıyla Tablo 1’de verilen koşullarda gerçekleştirildi.

Bulgular

Yirmi dört saatlik metanol ekstraksiyonu sonucunda elde edilen bitki ektraktlarının GC-MS analizi sonu- cunda T. spicata var. spicata L.,bitkisinin bileşenleri incelendiğinde toplam 45 kimyasal bileşen madde belirlendi. Ana bileşenleri olarak karvakrol (%48.82) ve γ-terpinen (%33.79) tespit edildi (Tablo 2).

Rosmarinus officinalis L. bitkisinden elde edilen ekst- raksiyonun bileşenleri incelendiğinde ise 42 kimyasal bileşen belirlendi. Ana bileşenleri olarak 1,8-sineol

(ökaliptol) (%38.91) ve α-pinen (%11.25) olarak tespit edildi (Tablo 3).

Laurus nobilis L. bitkisinde ise toplam 44 kimyasal bileşen belirlendi. Ana bileşenleri olarak 1,8-sineol (%

33.70) ve α-terpinil asetat (%22.28) tespit edildi (Tablo 4).

Sıra RT Yüzde (%) Bileşenler

1 8.41 0.21 β-Pinena

2 8.96 1.22 Mirsena

3 9.41 0.21 α-Felandrena

4 11.12 33.79 γ-Terpinena

5 12.64 2.75 o-Simena

6 19.62 0.17 cis-Sabinen hidrata

7 6.50 1.18 α-Tujenb

8 22.87 0.18 trans Sabinen hidratb

9 26.96 0.17 α-Terpineolb

10 27.50 0.13 Izoborneolc

11 38.75 0.42 Timolc

12 39.88 48.82 Karvakrolc

13 25.87 1.52 β-Bisabolened

14 49.85 0.56 Fitole

15 17.06 0.06 1-Octen-3-olf

16 9.82 2.52 α-Terpineng

17 12.00 0.13 1-Terpinenolg

18 13.31 0.14 Etil metil eterg

19 17.82 0.04 β-Hidroksietil akrilatg

20 20.64 0.08 cis-Limonen oksitg

21 23.46 0.06 9-exo-methyl-anti(9.10)-tricyclo[4.2.1.1(2.5)]dec-3-en-9-endo-olg

22 24.17 0.99 trans-Karyofileng

23 25.01 0.06 Ledeneg

24 28.41 0.34 trans-p-Mentha-1(7).8-dien-2-olg

25 32.60 0.15 Neophytadieneg

26 32.72 0.11 9-Eicosyneg

27 34.39 0.06 9-Octadecenoik asit (Z)-. Fenilmetil esterg

28 34.76 0.53 3-Metil-4-izopropil fenolg

29 35.41 0.07 2.5-Dimetil-4-hydroksi-3(2H)-furanoneg

30 37.90 0.11 Timing

31 38.44 0.10 Penol. 2-(1.1-dimetiletil)-g

32 40.50 0.20 2- Metoksimesitileng

33 41.30 0.06 Ascaridole epoksitg

34 41.87 0.54 1-Naphthalenolg

35 42.09 0.05 7-Oxabicyclo[4.1.0]heptan. 1-metoksi-2.2.6-trimetil-g

36 42.41 0.08 Eicosahydrodibenzo(a.i)fluoreneg

37 42.52 0.13 2-Metoksi-4-vinilfenolg

38 43.97 0.09 1- Vinil (ethenyl) siklohekzanolg

39 45.56 0.08 γ-Butil-γ-bütirolaktong

40 46.36 0.37 1-Penten-3-olg

41 47.21 0.41 3-Furanol. tetrahidro-g

42 49.37 0.05 5-Asetildihidro-2(3H)-furanoneg

43 50.44 0.05 Cholestan-3-ol. 2-metilen-g

44 52.72 0.26 Izopropil metil nitrözaming

45 53.34 0.40 5-Hidroksimetilfurfuralg

Tablo 2. Thymbra spicata var. spicata L.bitkisi kimyasal bileşenleri

Bileşenlerin bulunduğu gruplar; a: Monoterpen hidrokarbon, b: Oksijenli monoterpen, c: Monoterpen, d: Hidrokarbon Siskiter- pen, e: Diterpen, f: Hidrokarbon, g: Diğer.

(5)

Tartışma ve Sonuç

Tıbbi bitkiler ve bitkisel ürünler (ekstrakt, uçucu yağ vs.) eski çağlardan beri insan ve hayvan hastalıkları- nın korunması ve tedavisinde kullanılmaktadır (Yipel ve Yipel, 2014). Tıbbi bitkiler 400 veya daha fazla kimyasal bileşenleri içerebilir. Günümüzde hayvan hastalıklarında tıbbi bitki ve ürünlerinin uzman olma-

yan kişiler tarafından tavsiye edilmesi ya da kullanıl- ması sonucunda ciddi yan etkiler meydana gelebil- mektedir (George, 2011). Bu durumda bitki ve bitkisel materyallerin toksikolojik özelliklerinin bilinmesini zorunlu hale getirerek, konuyla ilgili çalışmaların art- masına neden olmuştur (Peixoto ve ark., 2010).

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yapılan bir çalışmada T.

spicata var. spicata L. bitkisi üç farklı dönemde (çiçeklenmeden önce, çiçeklenme dönemi ve çiçek- lenmeden sonra) toplanmış ve hidrodistilasyon yönte- mi ile uçucu yağları elde edilmiştir. Bu çalışmanın GC -MS analizi sonucunda 45'ten fazla bileşen belirlen- miştir. Karvakrol bileşeninin en yüksek oranı (%

64.53) çiçeklenme sonrası, en düşük oranı (%53.55)

Sıra RT Yüzde (%) Bileşenler

1 6.59 11.25 α-Pinena

2 7.61 2.24 Kampena

3 8.44 0.20 Carenea

4 9.00 2.74 Mirsena

5 10.05 2.51 Limonena

6 11.18 0.10 γ-Terpinena

7 12.68 3.51 p-Simena

8 12.07 38.91 Ökaliptol (1,8-sineol)b

9 20.65 0.39 Linaloolb

10 25.97 8.29 Kâfurb

11 26.96 4.80 α-Terpineolb

12 27.52 6.89 Borneolb

13 31.65 0.18 p-Simen-8-olb

14 23.31 0.10 Fenchol (Fenchil alcohol)c

15 33.51 0.64 Verbenonec

16 38.48 0.15 Timolc

17 39.77 0.14 Karvakrold

18 24.19 5.80 trans-Karyofilene

19 37.92 0.10 Metil Ögenolf

20 38.25 0.35 Karyofilen oksitg

21 39.53 0.16 Globulolh

22 40.74 0.16 Ögenolj

23 41.32 0.20 Retinalk

24 17.11 0.12 1-Octen-3-olm

25 13.5 0.17 Asetik asit

26 25.32 1.92 Asetik asit. 1.7.7-trimethyl-bicyclo[2.2.1]hept-2-yl estern

27 26.62 1.32 L-α-Terpineoln

28 40.6 0.09 Bornanedioln

29 41.99 0.22 2-Propil-tetrahidropiran-3-oln

30 42.55 0.38 4-Hidroksi-2-methilasetofenonn

31 44.61 1.79 Aromadendren Epoksit -(I)n

32 46.34 0.32 Fenol. 2.6-dimethoksi-n

33 47.27 0.11 Allil glisidil etern

34 47.81 0.08 ar-Abietatrienn

35 50.36 0.46 Metil jasmonatn

36 51.37 0.24 Talsutinn

37 52.75 0.10 Etilamin. N-etil-N-nitroso-n

38 53.16 0.20 3.4-Dimethoksi-5-iodo-2.2'-bipyridinen

39 54.1 0.39 Temazepamn

40 54.23 0.45 Fenol. (1.1-dimetilethil)-4-methoksi-n

41 55.36 0.64 Podocarpa-1.8.11.13-tetraen-3-one. 14-isopropil-1.13-dimethoksi

42 56.09 0.39 Pregn-4-ene-3.20-dione. 6.16-dimetil-n

Tablo 3.Rosmarinus officinalis L. bitkisi kimyasal bileşenleri

Bileşenlerin bulunduğu gruplar; a: Monoterpen hidrokarbon, b: Oksijenli monoterpen, c: Monoterpen, d: Monosiklik monoter- pen, e: Siskiterpen, f: Hidrokarbon Siskiterpen, g: Oksijenli Siskiterpen, j: Oksijenli Fenilpropanoid, k: Diterpen, m: Hidrokar- bon, n: Diğer.

(6)

ise çiçeklenme döneminden önce saptanmıştır. Bu- nunla birlikte, γ-terpinen oranı (%19.45'ten %14.29'a) bitkinin olgunlaşmasıyla azalmıştır (Inan ve ark., 2011). Saidi ve ark. (2012) yaptıkları çalışmada T.

spicata var. spicata L. bitkisinden 46 farklı bileşen elde etmiştir ve ana bileşenler olarak karvakrol (%

60.36), γ-terpinen (%15.09), β-mirsen (%2.5), trans- karyofilen (%1.78), α-tujen (%1.54) ve timol (%1.19) tanımlanmıştır. Bir diğer çalışmada karvakrol (%

78.53), γ-terpinen (%10.42) ve p-simen (%5,49) ana bileşenler olarak tespit edilmiş olup bu maddelerin yanında toplam 40 bileşen daha belirlemişlerdir (Bayan ve ark., 2017). Bu çalışma sonucunda ana bileşen olarak karvakrol ve γ-terpinen belirlenmiş olup bu bileşenlerin diğer çalışmalarda da yüksek

oranda olduğu görülmüştür. Özellikle karvakrol mad- desi T. spicata var. spicata L. bitkisinden elde edilen ekstrakt ve uçucu yağların önemli bir bölümünü oluş- turmaktadır. T. spicata var. spicata L. bitkisinden yük- sek miktarda elde edilen karvakrol genellikle tatlandı- rıcı olarak insan gıdalarında düşük oranda bulunmak- tadır (Ündeğer ve ark., 2009). Karvakrol, gıda bozul- malarının ve gıda kaynaklı patojenik bakterilerin bü- yümesini kontrol etmede etkilidir (Suntres ve ark., 2015). Bakteri, mantar ve maya üzerindeki antimikro- biyal etkileri nedeniyle de yaygın olarak kullanılır.

Ayrıca böcek öldürücü ve antioksidan özellikleri de vardır (Llana-Ruiz-Cabello ve ark., 2015). Karvak- rol’ün farelerde intravenöz veya intraperitonal yolla uygulanması sonucunda ortalama ölümcül dozun

Sıra RT Yüzde (%) Bileşen

1 6.56 2.40 α-Pinena

2 8.39 1.12 β-Pinena

3 8.69 6.04 Sabinena

4 10.02 1.05 Limonena

5 10.95 0.94 β-Felandrena

6 12.63 2.28 p-Simena

7 19.61 0.60 cis-Sabinen hidrata

8 12.05 33.70 Ökaliptol (1,8-sineol)b

9 20.59 1.60 Linaloolb

10 22.86 0.52 trans Sabinen hidratb

11 24.15 2.41 Terpinen-4-olb

12 25.31 0.40 Bornyl asetatb

13 26.59 0.52 α-Terpineolb

14 27.49 22.28 α-Terpinil asetatb

15 27.72 0.29 Linalil asetatb

16 29.50 0.35 Mirtenolb

17 45.64 0.51 Verbenolc

18 27.14 0.31 Alloaromadendrend

19 30.11 0.44 Limonen oksite

20 38.73 1.56 Karyofilen Oksite

21 40.39 0.88 Spathulenole

22 43.31 0.69 Metil izoöjenolf

23 22.64 0.29 Elemeng

24 26.14 0.30 Pinocarvoneg

25 26.92 2.80 L-α-Terpineolg

26 28.64 0.44 Myrtenalg

27 35.41 0.49 cis-3-Heksenil iso-butiratg

28 37.85 3.77 Metil ögenolg

29 39.74 0.90 Piperitenon oksitg

30 39.92 0.47 8-Hidroksi linaloolg

31 40.50 0.37 d-Glukozaming

32 40.66 1.49 3-Allil-6-metoksifenolg

33 41.13 1.18 cis-Verbenolg

34 41.87 0.31 1-Naphthalenolg

35 43.01 0.32 Guaiolg

36 43.63 1.37 Eudesmog

37 46.20 0.45 Cinnamic asit. o-hidroksi-g

38 46.40 0.32 trans-Izoöjenolg

39 46.52 0.31 2-Metil-4-(2.6.6-trimetilsikloheks-2-enil)but-3-en-2-olg

40 48.30 0.95 trans-p-Mentha-1(7).8-dien-2-olg

41 49.03 0.39 cis-Asaroneg

43 49.46 0.31 5-(1-Bromo-1-metiletil)-2-metilsikloheks-2-enong

44 49.79 0.38 Nerolidol-epoksi asetatg

Tablo 4. Laurus nobilis L. bitkisi kimyasal bileşenleri

Bileşenlerin bulunduğu gruplar; a: Monoterpen hidrokarbon, b: Oksijenli monoterpen, c: Monoterpen, d: Hidrokarbon Siskiter- pen, e: Oksijenli Seskiterpen, f: Oksijenli Fenilpropanoid, g: Diğer.

(7)

(LD50) sırasıyla 80.00 ve 73.30 mg/kg olduğu (Hagan ve ark., 1967; Suntres ve ark., 2015), ratlarda oral yolla uygulandığında ise ortalama ölümcül dozun (LD50) 810 mg/kg olduğu bildirilmiştir (Andersen, 2006; Suntres ve ark., 2015). İnsan lenfositleri üzerin- de yapılan bir çalışmada ise karvakrol’ün 0.1, 0.2, 0.5, 1 ve 2 mM konsantrasyonları DNA iplik kopması- na neden olmuştur (Aydın ve ark., 2005; Llana-Ruiz- Cabello ve ark., 2015).

T. spicata var. spicata L.’den elden edilen karvakrol ve timolün DNA ile etkileşimleri, tek iplikçik kopması, çift iplikçik kopmaları, baz hasarı ve diğerleri gibi çe- şitli moleküler hasarlara neden olur. Yapılan bir çalış- manın sonucunda, karvakrol (70 mg/kg dozunda) ve timolün (40, 60, 80 ve 100 mg/kg dozlarında) sıçan kemik iliği hücrelerinde yapısal, sayısal ve toplam kromozom anormalliklerini indüklediği karvakrol ve timolün, mitotik indeksi azaltarak sitotoksik bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir (Azirak ve Rencuzogullari, 2008).

Bu sonuçlardan, karvakrol ve timolün büyük olasılıkla genotoksik bir risk taşıdığı sonucuna varılabilir. Bu nedenle, yiyecek, içecek, farmakoloji, parfümeri, koz- metik ve ilaç endüstrisinde antihelmintik, antiseptik, antifungal, antibakteriyel ve antiviral maddeler olarak kullanırken dikkatli olmak gerekir (Azirak ve Rencu- zogullari, 2008).

T. spicata var. spicata L. bitkisinden γ-terpinen bile- şeni ikinci olarak yüksek oranda bulunmuştur. Kar- vakrol bileşeninde olduğu gibi bu madde de antimik- robiyal aktiviteye sahiptir. Bu sebeple patojenik mik- roorganizmaların büyümesini geciktirmek veya inhibe etmek için kullanılabilirler. Gamma-terpinen toksikolo- jik olarak incelendiğinde, tek başına 0.2 mM'den baş- layan konsantrasyonlarda insan lenfositlerinde DNA hasarına neden olduğu görülmüştür (Aydın ve ark., 2005).

Konya’da yapılan bir çalışmada R. officinalis L. bitki- sinin hidrodistilasyonu ve GC-MS analizi sonucunda 20 biyoaktif bileşen tanımlanmıştır. Ana bileşenler p- simen (%44.02), linalool (%20.5), terpinen (%16.62), timol (%1.81), β-pinen (%3.61), α-pinen (%2.83) ve 1,8-sineol (ökaliptol) (%2.64) olarak belirlenmiştir (Özcan ve Chalchat, 2008). Sardunya ve Korsika bölgelerinden toplanan R. officinalis L. bitkisinin ana bileşenleri sırasıyla, α-pinen (%13.7-24.6), bornil ase- tat (%11.3-17.0), verbenon (%4.4-24.9), kafur (%2.9- 14.1) ve 1,8-sineol (ökaliptol) (%3.4-11.3) olarak bu- lunmuştur (Pintore ve ark., 2002). R. officinalis L.bileşenlerinden ökaliptol (1,8-sineol) (%8.7, %49.8 ve %40.0), α-pinen (%34.0, %18.7 ve %23.5), kafur (%11.7, %12.6 ve %13.2) ve borneol (%16.9, %7.1 ve %4.6) Fas’ın Rabat, Errachidia ve Oujda şehirle- rinde ana bileşenler olarak belirlenmiştir (Lahlou ve Berrada, 2003). Başka bir çalışmada R. officinalis L.

bitkisinden kafur (%18.9), verbenon (%11.3), α-pinen

(%9.6), β-mirsen (%8.6), 1,8-sineol (ökaliptol) (%8.0) ve β-karyofilen (%5.1) bileşenleri tespit edilmiştir (Bernardes ve ark., 2010).

Mevcut çalışma sonucunda, R. officinalis L. bitkisin- den elde edilen bileşenlerin oranları diğer çalışmalar- da elde edilen bileşenlerin oranlarından farklı bulun- muştur. Bir çalışmada yazarlar bu farkın sebebini, farklı çevresel ve genetik faktörler, farklı kemotipler, bitkilerin beslenme durumu ve ayrıca yağ kompozis- yonunu etkileyebilecek diğer faktörlerden kaynakla- nabileceğini belirtmişlerdir (Özcan ve Chalchat, 2008). Hayvan sağlığı alanında birçok endikasyon için kullanılan R. officinalis L. bitkisi P-450 grubu bazı biyotransformasyon enzim (CYP1A, CYP2E, CYP3A) ve P-glikoprotein substratlarıyla diüretikler, insülin ve oral hipoglisemikler, siklofosfamid ve demirle isten- meyen etkileşim potansiyeline sahiptir. Ayrıca uterus kasılması nedeniyle aborta neden olabileceğinden gebe hayvanlarda kullanımı kontrendikedir (Wynn ve Fougere, 2006).

Laurus nobilis L. bitkisi için Kuzey Kıbrıs’da yapılan bir çalışmada 81 farklı bileşen tanımlanmıştır. Bu çalışmada bitkinin yapraklarından hidrodistilasyon yöntemi kullanarak yüksek oranda 1,8-sineol (ökaliptol) (%58.59) belirlenmiştir. Elde edilen diğer ana bileşenler, sırasıyla α-terpinil asetat (%8.82) ve terpinen-4-ol (%4.25) olarak belirlenmiştir (Yalçın ve ark., 2007). Antakya, Samandağı ve Yayladağı’ndan toplanan L. nobilis L. yapraklarının hidrodistilasyonu ve GC-MS analizi sonucunda 25 bileşen belirlenmiş- tir. Bu üç bölgeden toplanan bitkilerin kimyasal bile- şenlerinde belirgin bir fark olmamakla birlikte, Antak- ya'dan toplanan bitkiden elde edilen sabinen ve α- terpineol bileşenleri Yayladağı ve Samandağı'ndan toplanan bitkilerden elde edilen sabinen oranına kı- yasla daha yüksek oranda bulunmuştur. Antakya, Yayladağı ve Samandağ bölgelerinden toplanan tüm yapraklarda 1,8-sineol oranı en yüksek bileşen olarak tespit edilmiştir. Diğer ana bileşen ise α-terpinil asetat ve sabinen olarak belirlenmiştir (Sangun ve ark., 2007). Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’den toplanan L. nobilis L. yapraklarının kimyasal bileşen- lerinin araştırıldığı bir çalışmada GC-MS analizi sonu- cunda ana bileşen olarak 1,8-sineol (ökaliptol) (%

31.87-67.56), α-terpinil asetat (%4.09-22.22), α- terpineol (%0.94-16.08), linalool (%0.40–13.04), ter- pinen-4-ol (%2.31-9.22) ve sabinen (%0.56-9.08) bileşenleri tespit edilmiştir (Karık ve ark., 2015). Tu- nus'ta yürütülen, L. nobilis L. yapraklarından elde edilen uçucu yağların farklılıklarının (mevsimsel ve coğrafik) araştırıldığı diğer bir çalışmada, ana bile- şenler 1,8-sineol (ökaliptol) (%29.6), α-terpinenil ase- tat (%13.6), metil ögenol (%13.5), sabinen (%5.6), linalool (%4.7), α-pinen (%4.1) ve terpinen-4-ol (%

2.6) olarak bulunmuştur (Marzouki ve ark., 2009).

Mevcut çalışmada L. nobilis L. bitkisinin GC-MS ana- lizi sonucunda ana bileşen olarak belirlenen 1,8- sineol (ökaliptol), diğer çalışmalarda da yüksek oran-

(8)

larda olduğu görülmüştür. Diğer önemli bileşenler α- terpinil asetat, terpinen-4-ol ve sabinen olarak belir- lenmiştir.

R. officinalis L. ve L. nobilis L. bitkilerinde yüksek miktarda elde edilen 1,8-sineol (ökaliptol) genellikle gıda aroma maddesi olarak kullanılır. Bunun yanında antimikrobiyal, antienflamatuar ve antioksidan özellik- leri de vardır (Xu ve ark., 2014). 1,8-sineol üst ve alt solunum yolu hastalıklarının (sinüzit, bronşit ve astım gibi) tedavisinde antienflamatuar amaçla kullanılmak- tadır (Dörsam ve ark., 2015). Xu ve ark. (2014) fare- lerde 1,8-sineol maddesinin akut ve subakut toksisite- sini araştırdıkları çalışmada maddenin LD50 değerinin 3849 mg/kg olduğunu ve ölüm sebebinin solunum yetmezliğinden ileri geldiğini bulmuşlardır. 1,8-sineol bileşeninin 192.45 mg/kg/gün dozunda alınması du- rumunda farelerde böbrek ve karaciğer hasarı şekil- lendiği tespit edilmiştir (Xu ve ark., 2014). Dörsam ve ark. (2015) tarafından yürütülen çalışmada 1,8-sineol maddesinin oksidatif stresi indüklediğini ve oksidatif DNA hasarına sebep olduğu ileri sürülmüştür.

1,8-sineolün kemirgenlerde akut, tekrarlanan dozlar ve üreme toksisitesi için klinik öncesi toksisitesi üzeri- ne araştırma yapılmış, dişi farelerde oral 2000 mg/kg dozda 1,8-sineol uygulamasının başlangıçta zamanla yoğunlaşan sedasyon, tremor ve diyare belirtilerine yol açtığı, 24 saatten daha kısa bir sürede dispne ve nöbetler yanında tüm hayvanlarda ölüm meydana getirdiği bildirilmiştir. 1750 mg/kg dozda 24 saatten daha az bir sürede hayvanların yine tümünde ölüm meydana getirdiği bildirilmiştir. 1500 mg/kg dozunda hayvanlarda sedasyon ve tremor gözlenirken, ilk 24 saat içerisinde ya da takip edilen 14 gün boyunca hayvanlarda ölüm meydana gelmediği bildirilmiştir.

Bu nedenle 1500 mg/kg <LD50<1750 mg/kg olduğu belirlenmiştir (Caldas ve ark., 2016).

Yapılan bir diğer akut toksisite çalışmasında, 1,8- sineolün LD50'sinin yetişkin bir sıçandaki oral yol için 1280 mg/kg olduğu belirtilmiştir. 100 mg/kg'lık dozlar- da 1,8-sineol ile tedavi edilen hayvanlarda gözle gö- rülür bir toksisite, solunum problemi, ataksi, konvülz- yon veya mortalite belirtisi olmadığı bildirilmiştir (Jalilzadeh-Amin ve Maham, 2015). Diğer türlerdeki LD50 değerlerinin kobaylarda 2300 mg/kg (kas içi), köpeklerde 1500 mg/kg (deri altı) ve farede 50 mg/kg olduğu bildirilmiştir (McLean ve ark. 2007; Jalilzadeh- Amin ve Maham, 2015).

R. officinalis L. bitkisinden elde edilen ve organik bir terpen bileşeni olan α-pinenin, antioksidan, antienfla- matuar ve antikanserojen özellikleri vardır (Biradar ve Veeresh, 2013). Yapılan bir araştırmada α-pinen bile- şeninin, ladin örümcek akarı Oligonychus ununguis (Jacobi) için toksik olduğu bulunmuştur (Cook, 1992).

Ozbek ve ark. (2017) yaptıkları bir çalışmada α-pinen bileşeninin İsviçre albino farelerinde akut toksisitesini ve 18 saat perhizde bırakılan diyabetik hayvanlardaki

hipoglisemik etkilerini değerlendirmiştir. Bu çalışma sonucunda intraperitoneal yolla verilen LD50 değeri toplam hayvan sayısı için 2.076 mL/kg olduğu bulun- muştur. Ayrıca α-pinen bileşeninin açlık kan şekeri seviyesini önemli ölçüde azalttığı tespit edilmiştir (Özbek ve Yılmaz, 2017).

L. nobilis L. bitkisinde ayrıca yüksek oranda mutaje- nik ve genotoksik etkilere sahip α-terpinil asetat tespit edilmiştir. Ratlarda yapılan bir çalışmada tekrarlanan doz toksisitesi için gözlenmeyen etki seviyesi 10000 ppm veya 400 mg/kg/gün olarak düşünülmüştür.

Sprague Dawley ırkı ratla α-terpinil asetat 750 mg/kg/

gün dozda oral yolla verilmesi sonucunda, erkeklerde epididimis kanalında dejenere spermatojenik hücre varlığı ile birlikte azalmış sayıda ya da tamamen spermatozoa yokluğu ve testislerde seminifer tubuler atrofi (orta ve şiddetli derecede) görülmüştür (Api ve ark., 2018).

Sonuç olarak hayvan sağlığı alanında bitki ve bitkisel ürünlerin kullanımının gün geçtikçe artmaktadır. Bu artış bitkilerin farmakolojik etkileri yanında kimyasal kompozisyonlarının ve ana bileşenlerinin olası toksik etkilerinin de bilinmesi zorunluluk haline gelmiştir.

Dolayısıyla bitkilerden su distilasyonu, solvent ekst- raksiyonu vb. yollarla elde edilen materyallerin içer- dikleri biyoaktif kimyasal içerikleri ya da ana bileşen oranları ve olası toksik etkilerinin de ticari olarak satı- şa sunulan ürünlerde belirtilmesi, hayvan sağlığı uz- manları ya da hasta sahipleri tarafından kullanımları sonucu meydana gelebilecek olası toksik etkilerin en aza indirgenmesine katkı sağlayacaktır. Bitkisel ma- teryalin elde edilme metodu ve kimyasal kompozisyo- nu doğrultusunda yapılacak deneysel in vitro ve in vivo çalışmalarla olası toksik etkilerin ve miktarlarının ortaya konulması da bu anlamda oldukça önemlidir.

Bu çalışmalar ise kayıt altına alınarak gelecek nesille- re yol göstermiş olacaktır.

Kaynaklar

Akkemik Ü. Türkiye’nin Doğal-Egzotik Ağaç ve Çalıları. Ankara: Orman Genel Müdürlüğü Yayınları 2018.

Al-Rubaye F, Kadhim MJ, Hameed IH. Phytochemi- cal profiles of methanolic seeds extract of cuminum cyminum using GC-MS technique. Int J Curr 2017; 8 (2): 114-24.

Al-Sereiti MR, Abu-Amer KM, Sena P. Pharmacology of rosemary (Rosmarinus officinalis Linn.) and its therapeutic potentials. Indian J Exp Biol 1999; 37:

124-30.

Altınok Yipel F, Yipel M. Etnoveteriner hekimlik (EVH). TVHB Dergisi 2014; 14(1-2): 79-82.

Andersen A. Final report on the safety assessment of sodium p-chloro-m-cresol, p-chloro-m-cresol, chlo- rothymol, mixed cresols, m-cresol, o-cresol, p-

(9)

cresol, isopropyl cresols, thymol, o-cymen-5-ol, and carvacrol. Int J Toxicol 2006; 25(1): 29-127.

Api AM, Belsito D, Botelho D, Bruzec M, Burton Jr.

GA, Buschmanne J, Daglif ML, Datea M, Dekantg W, Deodhara C, Francisa M, Fryerh AD, Jonesa L, Joshia K, La Cavaa S, Lapczynskia A, Liebleri DC, O'Briena D, Patela A, Penningj TM, Ritaccoa G, Rominea J, Sadekara N, Salvitoa D, Schultzk TW, Sipesl IG, Sullivana G, Thakkara Y, Tokuram Y, Tsanga S. RIFM fragrance ingredient safety assess- ment, terpinyl acetate (Isomer Mixture), CAS regis- try number 8007-35-0. Food and Chem Toxicol 2018; 122: 362-71.

Aydın S, Başaran AA, Başaran N. Modulating effects of thyme and its major ingredients on oxidative DNA damage in human lymphocytes. J Agric Food Chem 2005; 53(4): 1299-305.

Azcan N, Kara M, Asilbekova DT, Ozek, T, Baser KHC. Lipids and essential oil of Origanum onites.

Chem Nat Compd 2000; 36(2): 132-6.

Azirak S, Rencuzogullari E. The in vivo genotoxic effects of carvacrol and thymol in rat bone marrow cells. Environ Toxicol 2008; 23(6): 728-35.

Bayan Y, Genc N, Kusek M, Gul F, Imecık Z. Deter- mination of chemical compositions, antifungal, anti- bacterial and antioxidant activity of Thymbra spicata L. from Turkey. FEB Fresenius Environ Bull 2017;

26: 7595-9.

Benli M, Yiğit N. Ülkemizde yaygın kullanımı olan kekik (Thymus vulgaris) bitkisinin antimikrobiyal aktivitesi. Orlab On-Line Mikrobiyoloji Dergisi 2005;

3(8): 1-8.

Bernardes WA, Lucarini R, Tozatti MG, Bocalon FlauzinoLG, SouzaMGM, TurattiICC, Andrade e Silva ML, MartinsCHG, A. da Silva Filho A,Cunha WR. Antibacterial activity of the essential oil from rosmarinus officinalis and its major components against oral pathogens. Z Naturforschung C 2010;

65(9-10): 588-93.

Biradar S, Veeresh B. Preclinical evolutionary study of alpha-pinene in l-arginine iınduced acute pancre- atitis in rat. Indian J Pharm Educ Res 2013; 41: 73- 8.

Caldas GFR, Limeira MMF, Araújo AV, Albuquerque GS, Silva-Neto JC, da Silva TG, da Costa-Silva JH, de Menezes IRA, da Costa JGM, Wanderley AGl.

Repeated-doses and reproductive toxicity studies of the monoterpene 1, 8-cineole (eucalyptol) in Wistar rats. Food Chem. Toxicol 2016; 97; 297-306.

Cook SP. Influence of monoterpene vapors on spruce spider mite, Oligonychus ununguis, adult

females. J Chem Ecol 1992; 18(9): 1497-504.

Dörsam B, Wu CF, Efferth T, Kaina B, Fahrer J. The eucalyptus oil ingredient 1,8-cineol induces oxida- tive DNA damage. Arch Toxicol 2015; 89(5): 797- 805.

George P. Concerns regarding the safety and toxicity of medicinal plants-An overview. J Appl Pharm Sci 2011; 1(6): 40-4.

Güzel Y, Güzelşemme M, Miski M. Ethnobotany of medicinal plants used in Antakya: A multicultural

district in Hatay province of Turkey.

J Ethnopharmacol 2015; 174: 118-52.

Hagan EC, Hansen WH, Fitzhugh OG, Jenner PM, Jones WI, Taylor JM, Long EL, Nelson AA, Brouwer JB. Food flavourings and compounds of related structure. II. subacute and chronic toxicity.

Fd Cosmet Toxicol 1967; 5: 141-57.

Inan M, Kirpik M, Kaya DA, Kırıcı S. Effect of harvest time on essential oil composition of Thymbra spicata L. growing in flora of Adıyaman. Adv in Environ Biol 2011; 5(2): 356-8.

Jalilzadeh-Amin G, Maham M. The application of 1,8- cineole, a terpenoid oxide present in medicinal plants, inhibits castor oil-induced diarrhea in rats.

Pharm Biol 2015; 53(4): 594-9.

Karaoğlan EES, Özgen U. Bazı origanum türleri üzerinde farmakognozik çalışmalar, Doktora tezi, Atatürk Üniv Sağ Bil Ens, Erzurum 2011; s. 4-161.

Karık Ü, Çiçek F, Tutar M, Ayas F. Türkiye defne (Laurus nobilis L.) populasyonlarının uçucu yağ bileşenleri. Anadolu ETAE Dergisi 2015; 25(1): 1- 16.

Kendir G, Güvenç A. Etnobotanik ve Türkiye’de yapılmış etnobotanik çalışmalara genel bir bakış. J Fac Pharm Hacettepe Univ 2010; 30(1): 49-80.

Lahlou M, Berrada R. Composition and niticidal activ- ity of essential oils of three chemotypes of Rosma- rinus officinalis L. acclimatized in Morocco. Flavour Fragr J 2003; 18(2): 124-7.

Lee SJ, Umano K, Shibamoto T, Lee KG. Identifica- tion of volatile components in basil (Ocimum basili- cum L.) and thyme leaves (Thymus vulgaris L.) and their antioxidant properties. Food Chem 2005; 91:

131-7.

Llana-Ruiz-Cabello M, Pichardo S, Maisanaba S, Puerto M, Prieto AI, Gutiérrez-Praena D, Jos A, Cameán AM. In vitro toxicological evaluation of es- sential oils and their main compounds used in active food packaging: A review. Food Chem Toxicol 2015;

81: 9-27.

(10)

Marzouki HA, Elaissi A, Khaldi S, Bouzid S, Fal- conieri D, Marongiu B, Piras A, Porcedda S. Sea- sonal and geographical variation of Laurus nobilis L.

essential oil from Tunisia. Open Nat Prod J 2009; 1:

86-91

McLean S, Boyle RR, Brandon S, Davies NW, Sorensen JS. Pharmacokinetics of 1,8-cineole, a dietary toxin, in the brushtail possum (Trichosurus vulpecula): significance for feeding. Xenobh 2007;

37: 903-22.

Mert A, Türkmen M, Bahadirli NP, Kaya DA, Ayanoğlu F, Özturk Ş. Effects of different drying methods on components of Thymbra spicata L. es- sential from flora of Hatay (Turkey). Sixth Interna- tional Conference on Advanced Materials and Sys- tems (ICAMS). October, 20-22, 2016; Bucharest- Romania.

Özbek H, Yılmaz BS. Anti-inflammatory and hypogly- cemic activities of alpha-pinene. Acta Pharm Sci 2017; 55(4): 7-14.

Özcan MM, Chalchat JC. Chemical composition and antifungal activity of rosemary (Rosmarinus offici- nalis L.) oil from Turkey. Int J Food Sci Nutr 2008;

59(7-8): 691-8.

Peixoto ITA, Furletti VF, Anıbal PC, Duarte MCT, Höfling JF. Potential pharmacological and toxicolog- ical basis of the essential oil from Mentha spp. Rev Cienc Farm Basica Apl 2010; 30(3): 235-9.

Pintore G, Usai M, Bradesi P, Juliano C, Boatto G, Tomi F, Chessa M, Cerri R, Casanova J. Chemical composition and antimicrobial activity of Rosma- rinus officinalis L. oils from Sardinia and Corsica.

Flavour Fragr J 2002; 17(1): 15-9.

Saidi M, Ghafourian S, Zarin-Abaadi M, Mohavedi K, Sadeghifard N. In vitro antimicrobial and antioxidant activity of black thyme (Thymbra spicata L.) essen- tial oils. Roum Arch Microbiol Immunol 2012; 71: 61- 9.

Sangun MK, Aydin E, Timur M, Karadeniz H, Calıs- kan M, Ozkan A. Comparison of chemical composi- tion of the essential oil of Laurus nobilis L. Leaves and fruits from different regions of Hatay, Turkey. J Environ Biol 2007; 28(4): 731-3.

Suntres ZE, Coccimiglio J, Alipour M. The bioactivity and toxicological actions of carvacrol. Crit Rev Food Sci Nutr 2015; 55(3): 304-18.

Tohidi B. Rahimmalek M, Arzani A. Essential oil com- position, total phenolic, flavonoid contents, and anti- oxidant activity of thymus species collected from different regions of Iran. Food Chemistry 2017; 220:

153-61.

Ündeğer Ü, Başaran A, Degen GH, Başaran N. Anti- oxidant activities of major thyme ingredients and lack of (oxidative) DNA damage in V79 Chinese hamster lung fibroblast cells at low levels of car- vacrol and thymol. Food and Chem Toxicol 2009; 47 (8): 2037-43.

Wynn SG, Fougere B. Veterinary Herbal Medicine.

Sydney: Elsevier Health Sciences 2006.

Xu J, Hu ZQ, Wang C, Yin ZQ, Wei Q, Zhou LJ, Du YH, Jia RY, Li M, Fan QJ, Liang XX, He CL, Yin LZ.

Acute and subacute toxicity study of 1,8-cineole in mice. Int J Clin Exp Patho 2014; 7(4): 1495-501.

Yalçın H, Anık M, Şanda MA, Çakır A. Gas chroma- tography/ mass spectrometry analysis of Laurus nobilis essential oil composition of northern cyprus.

J Med Food 2007; 10(4): 715-9.

Yipel FA, Yipel M. Etnoveteriner hekimlik (EVH).

TVHB 2014; (1-2): 79-82.

Yipel M, Tekeli IO, Sevin S, Yarsan E. Veterinary phytotherapy in cancer therapy: popular medicinal plants and classification by mechanisms or target organ/system. International Veterinary Students Congress. February, 16, 2018; Ankara-Turkey.

Yipel M, Yipel FA, Tekeli IO, Güzel Y. Ethnoveteri- nary uses of medicinal plants in Mediterranean dis- trict, Turkey. Rev Chim 2017; 68(2): 411-6.

Referanslar

Benzer Belgeler

laboratuvarımızda enfeksiyöz tabiattaki y avru atma etkenleri- nin saptanması gayesiyle yapılan bakteriyolajik muayeneler so- nunda başlangıçta adları yazılı olan

Birinci ve yedinci günle- rinde 30 dakika süre ile Kobalt 60-Ɣ (1,333 MeV) ışını ile 10 Gy dozunda radyasyona maruz bırakılan fare- lerin karaciğerinde prolifere olan

Güzelyurt ve Özkan (2019), okul öncesi döneme uygun olan ve çevre eğitimiyle ilgili olarak hazırlanmış resimli çocuk kitaplarının hangi konuları içerdiğini ve

Mezunlarla iletişim ve etkileşimin ardından Hayat Boyu Öğrenme Platformu oluşturuldu/ ONLINE SUNUMLAR YAPILDI, DİĞERLERİ YOLDA!.. «Veteriner Hekimlikte Sürüngenler»

Hastalar iskemik ST-segment değişikliklerine göre (negatif ve pozitif) gruplandırıldığında; yaş, maksimum METs, egzersiz süresi, TO, TS, TS normal/anormal, HRR,

sun'i tohumlama yönteminİn, Ivanov (27) tarafından 1912'de ilk kez pratikte uygulamamıdan sonra, Amentea (I), 1914'de sun'i vajen ile sperma alarak, Chambers (10) de,

Uygulamanın Hedefi Işık mikroskobunun farklı tiplerinin çalışma prensiplerinin ve kullanım amaçlarının öğretilmesi. Kontrol Karanlık

Bu çalı§mada, çalı§ılabilir gün oranları ve tarlada çalı§ılabilir süreleri belirle mek için bir model geli§tirmek ve bu model yardımı ile Bursa iline