• Sonuç bulunamadı

Sabırsız bir dâhi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sabırsız bir dâhi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Satır başı şeklinde sürahi Roma devri

yapılmıştır. Helenistik devirde yenilik ola-rak bu sahneler, kabartma olaola-rak yapılır. Parfüm, su, içki, yemek v.s. için kul-lanılan çanak - çömlekler üzerindeki resim-ler, antik dünya insanlarının yaşantılarını, inançlarını, giyinişlerini ve resim tekniklerini dile getirir. Bu sebepten kaplar, değerli bir vesika niteliğini taşır.

Eskiyi bilmek, bugün ve yarını daha iyi-anlamamıza yardım edecektir şüphesiz. Ser-gi bu noktadan Ser-giderek, halkı eğitmek, eski eserleri sevdirmek amacı gütmektedir. Ser-giyi gezerken hanımların kullandığı ince bir zevkle yapılmış mücevher kutularını ve esans şişelerini, erkeklerin içki kadehlerini, insan ve hayvan başı şeklindeki sürahileri, süzgeçli çaydanlıkları, yüksek ayaklı meyva tabaklarını, din törenlerinde kullanılan va-zoları görün de, eski sanata hayran kal-mamak mümkün değil.

Antik çanak - çömlek örnekleri sergisi, eserlerin seçilişinde ve seyirciye sunuluşunda tam bir başarıya ulaşmış. Sergiyi organize edenleri ve hazırlayanları başarılarından do-layı kutlarız.

Gaga ağızlı sürahi (Frig çağı)

Sabırsız

bir

d â h i

Yazan : Marcel CORNU Çeviren : Y. Mimar Halûk TOGAY

Yirminci yüzyıl başlarken Le Corbusier ancak 13 yaşındaydı. İsviçre'nin Neuchâtel şehri civarında bulunan ve nüfusunun ekse-riyeti el maharetiyle geçinen La-Chaux-de-Fcnds kasabasında doğan bu çocuğun asıl ismi Charles Edouard Jeanneret'dir. Kasa-bada, eski rahat devirler yaşanıyordu. Char-les Edouard'ın babası saat kadranı mineci-siydi. Kendisi resme kabiliyetli olduğundan, büyükbabası ve babası gibi, bütün hayatını İsviçre saatları kadranlarım minelemekle geçirmesi çok muhtemeldi. Bu sahada mu-hakkak ki muvaffak olacak ve ailesinin gele-neğini lâyıkı veçhile devam ettirecekti. Ne-tice itibariyle bütün dünyadaki insan veri-mini muazzam bir saat mekanizmasına ben-zetirsek, bu arada Charles Edouard da bu-nun çok ufak bir parçası olarak, insan cin-sinin milyarda biri gibi bir şey.

Mukadderatın, romantik tahayyülü ise şayanı hayrettir. Babasından mineciliği öğ-renmeye başlayan delikanlı, daha sonra ev ve şehir in;a etmek sanatının en büyük boz-guncularından biri olacak, bir devletin baş-kentini bile inşa edecektir. Yirmi sene son-ra, mimarî gemisinin provası olarak meyda-na çıkar. Bir nevi sembol olur. Mimarî tari-hinde yeniliği, temsil eder.

Yeni bir dinin mürşidi gibi, kıskanıldığı kadar saygı görmüş, övüldüğü kadar da tah-kir edilmiştir. Bazıları için bir peygamber, bazıları için ise şeytanın ta kendisidir. Hezi-metlerini şöhretinin üstünlüğü olarak göster-miş, dünya efkârı umumiyesini, yayınladığı hicviyeleri ile mükemmel şiirler olan teknik kitapları ile büyülemiştir.

Le Corbusie-r'nin mukadderat yolu, mimarî tarihinin büyük bir hamlesi olarak görünür, zira yaratıcı dehâsı yüzyılımızdan olmak, yirminci yüzyılı yaşamak ve inşa etmek ateşi ile beslenmiştir.

Eskimiş el işçiliğini terk ederek, sanki yemin etmiş gibi, istikbalin yeniliğine en kısa yoldan ulaşmıştır. Ayrıca modern tek-niğin kudreti kendisini kucaklamıştır. İhtira-sı, maziye sırtını çevirmiş, buna mukabil eserlerini, yeninin görülmemişin sürprizinde, mimarî tarihinin büyük abideleri muvaffaki-yetine erişmiştir.

«Katedrallerin beyaz oldukları zaman-da...» adlı kitabı onun ruhudur; hatta sadece bu serlevhası. Bu kitabındaki aşağıdaki satır-lar kendi kendine meydan okuyuşunun, Le Corbusier'nin yaratıcı faaliyetinin âmili ol-duğunu belirtmeğe kâfidir:

«Ne! muhtelif cins çelikleriniz -

(2)

Plan ct coupe do:

collulcs-i collulcs-i

1

-eswr

Hasta odalarının plan ve kesiti Venedik hastanesi

şak, sert, kromlu v.s. - ; sunî Portland, çimentolarımız; kaldırıcı, delici, kazıyıcı veya aktarıcı makinalarınız; hesaplarınız; fizik, kimya, statik ve dinamik ilminizle bile Allah kahretsin! İnsanî ve vakur hiç bir şey yapmamışsınız! Etrafınıza nur saçan hiç bir şey yapmıyorsunuz! Biz ise, çimentosuz sa-dece sabırla yontulmuş ve birbirlerine alış-tırılmış taşlarla, katedralleri yaptık.»

Le Corbusier'nin uzun süren bir mek-tep tedrisatını takip edebilmeğe, ne imkânı ve ne de arzusu vardı. O, diplomalı mimar ( D . P . L. G.) olmayacaktır. 1907 den itiba-ren, hocalarını hırsla, hep kendisi aramıştır. Avusturya'da daha sonraları, Viyana'nm par-çalanması diye maruf olmuş grup binaları-nın yaratıcısı Jcseph Hoffmann'm yabinaları-nında çalışarak. Fransa'da, Lyon şehrinde diğer bir antikonformist olan, ürbanizmin sosyalisti, 1899 da Roma Büyük Mükâfatını kazanınca, Rcma'daki Villa Medicis'de dört sene süre-since en güzel Korentiyen sütunlarını çize-cek yerde, Fransız Enstitüsündeki patron-larının soluğunu kesen bir sanayi sitesinin planlarını çizen Tony Garnier'nin yanında çalışmıştır. Bu arada Paris'e, betonarmeye asaletini veren Auguste Perret'nin yanında çalışmak için gelmiştir. Berlin ve Dresden'e de çalışmaya gitmiştir. Velhâsıl, modern mi-marî şarabının tahammür ettiği her yerde bulunmuştur.

1917 de katî olarak Fransa'ya yerleş-meden önce Fransız tebaasına geçmiştir. Az sonra da, yeni vatandaşlarını baştan çıkar-maya başlamıştır. Evvelâ yazılarıyle. 1920 de arkadaşı Ozenfant ile müştereken kurduk-ları «Esprit nouveau» adlı mecmuası ve (Vers une Architecture 1923), (Urbanisme, 1925), (Precisions, 1935), (La ville Radieuse, 1938), (Des Canons, des munitions? Merci, Des logis...) adlı gürültü çıkaran ilk kitap-larıyle.

Teşhir ettiği maketlerle ürküttüğü ef-kârın kafasına fırlattığı projeleri. Hatta «Savoye» villası gibi inşaatlarıyle. Bu kü-bist mimar heyecan uyandırır. Bazen bir şeyler çıkarır. 1925 deki Komşu Plan de-nilen Paris'in yenileştirilmesi projesi gibi, ne bomba! Le Corbusier, Paris'in merkezini,

sadece büyük tarihî abideleri muhafaza ede-rek temelinden yıkıyor, sonra temizlenmiş arsa üzerine parklar çiziyor ve aşağı yukarı her 400 metrede bir haçvarî muhteşem bir gökdelen oturtuyor.

Bu onun XX nci asırda sitelerin orga-nizasyonu ve binaların inşaası için radikal bir devrim isteyen, şehirlerinin çürüdüğü, uyuklayan bir cemiyete kendini duyurmak için kullandığı, gürültülü bir usuldü.

Hakikatte, L? Corbusier, bir tahrikçi olarak tanıtıldığı zaman bile, kendine has bir aklıselim cür'eti vardı.

Hemen olgunlaştırdığı başlıca fikirleri-nin, tafsilâtlı olarak hatırlatılmağa ihtiyacı var mıdır? En mühim nokta, bu fikirlerinin harp sonrası ürbanizminin müşterek bilgi sermayesine girmiş olmasıdır.

Hakikatte hangi fikirler kendi buluşu-dur? Bauhaus veya asrın başındaki diğer ekollerden alınıp üzerine Le Corbusier dam-gası basıldıkları hangileridir? Halkı o kadar kuvvetle elektriklemiştir ki, bilmecburiye modern ürbanizm formüllerinde, daima Le Corbusier'nin kudretli şahsiyetinin hüviyeti çıkmaktadır.

Yeni fikirleri, kendi dehâsını da üfleye-rek, o kadar mükemmel şahıslandırmıştır, onları tekrardan düşünerek o kadar şiddetle Le Corbusier'leştirmiştir ki, bu arada onun fikirlerini tahdise çalışmak, ukalalıktan baş-ka bir şey değildir. Sadece ev cephelerinden müteşekkil kcridcr-sckak sistemi modasının geçtiğini ve yayalara, otomobillere, kamyon-lara ait yolların ayrılması, muhtelif seviye-lerde olması fikrini ileri sürmede birinci ve-ya ikinci olmasının hiç bir ehemmiyeti yok-tur.

Ayrıca, gökdelenlerin üıbanizm orga-nizasyonunun, başlıca elemanı olduğunu ilk savunan mıdır?

«Şehirciliğin üç buutlu bir ilim olduğu-nu, ve irtifaınm, günümüzün problemlerine bir hal çaresi getirdiğini» büyük bir ikna kabiliyeti ile ispat etmiştir.

Hepsini kendisi tahayyül etmemişse bile, son on senelerin modern ürbanizm İncili olan (Atina Anlaşması), onun eseridir. Gü-neşe açılmış şehirleri, taş labirentler yerine nizamlı yeşil sahaları, onunla birlikte diğ:r-leri de düşünmüşlerse, (Ville radieuse) ün projelerini ona medyunuz.

Yeni yüzyılın icabı olan ihtiyaçların mantıkî neticelerinden çekinmediği için, şah-sında o kadar çok husumet temerküz ettir-miş ve aynı derecede gayretini billûrlaştır-mıştır. İstidlâlî mantığı, hakikaten merha-metsizdir. Mantıkan mademki betonarme bir binanın inşası için binanın eni ve boyunca temel kazılması zarurî değildir, öyleyse bi-nayı sütunlar üzerine inşa edebiliriz. Onun bu prensibi ile alay ediyorlar. Bu bir kap-ris, gülünç âdet diyorlar. Hayır. Bu yeni tekniğin bir gerçeği, beklenmeyen bir nimet. Le Corbusier izah ediyor : «Ev yerden

yu-karıda, havada kalıyor, bahçe evin altından geçiyor. Ayrıca şunu da ilâve ediyor, aynı zamanda evin çatısı da bahçe.» Neden çatı ve terasalar çim sahalar veya çocuklar için oyun bahçesi olmasın? Tıpkı Marsilya'da inşa ettiği ikametgâh sitesinde olduğu gibi.

Büyük cam satıhların, ufak pencerelerin yerine kaim olması da, betonarmenin inşa sisteminden çıkmaktadır. Mademki duvarlar taşıyıcı mahiyetlerini kaybetmişlerdir, bunun yerini aydınlatılmış döşemeler almıştır. Ona, çok kere, güneşe tahammül edilmez den-miştir. Cevabı, onu kontrol ediyorum, ve hâkim oluyorum. Bunun neticesi, mimarisin-de sabit pancıırların plastik tesirlerini gö-rürüz.

Ayrıca, modern teknik serbest ikamet-gâh planını mümkün kılmaktadır demekte-dir. «Mahçuplar, neden eski alışkanlıklar olan, rahatsız edici bölmelerin esiri oluyor-sunuz?»

Le Corbusier'nin mantığına ataklılık hâkimdir. Yüzyılımızdan bahsettirme imkâ-nını, inşaatın yeniliklerini tatbik ederek ulaş-mıştır. Kendisine karşı olan hayranlık, tek-nik buluş ve modern veriminden doğmak-tadır.

Vapurların, otomobillerin ve uçakların dış formları ve dahilî teşkilâtları onu büyü-lemiştir. Mimar için, mantıkî olarak düşü-nülmüş, ilmî olarak hazırlanmış modeller çoğalmaktadır. Bu durum, onu, bina inşaa-tında, standardizasyonu ilk tatbik edenler arasına girmesini temin etmiştir. Ve ona çok kere serzenişte bulundukları, harp çığlığını bir kere daha sarf etmesi imkânını bağış-lamıştır : «Ev bir ikamet makinasıdır». Bu cümleden, bilhassa mukimlerin hareket ve faaliyetlerine, tam manasıyle uyan bir kon-for ve kolaylık araştırmasının konusu ol-duğunun anlaşılmasını, rica ederim. Bu ma-kinanm gıcırtı yapmaması veya işlememesi! Marsilya sitesinde oturanlar, detaylardaki incelikler dolayısıyle bu sitede oturmanın çok kolaylaştığına şahadet etmektedirler.

* *

Bütün bunlara rağmen, La Corbusier, Fransa'da pek az halk ikametgâhı inşa et-miştir. Bu inşaatlar kendisine çok can sıkıcı hadiseler yaratmıştır. Marsilya sitesinden

(Devamı 16. sayfada)

(3)

yor. Bu zenaatçılar ellerindeki geleneksel yapı malzemesinin uygulanmasında mima-rın vereceği detay paftalamima-rını beklemekte-dirler. Bir teknisyen olarak yetişmemiş mi-mar güçlüklerle karşılaşacaktır. İşte O. D.

T. Ü. Mimarlık Fakültesinin halen çözmeğe çalıştığı problem bu. Bir yandan dünyanın gidişine ayak uydurup geleceğin şartlarına gere mimar yetiştirme çabası yanında Tür-kiye'nin bugünkü gerçekleriyle çelişmeyi

ön-lemek. Unutmamak gerekir ki müessese he-nüz pek gençtir ve memleketin mimarlık alanında kendisine bir yer yapmak yolunda hızla ilerlemektedir.

(Baş tarafı 12. sayfada) sonra ancak Reze-les-Nantes ve Briey-en-Foret sitelerini inşa edebilmiştir. Fransa bu dehâya karşı ahmakça, nankör davranmıştır. Hariçten, Pencabın başkenti olan Şan-digar'm inşası ısmarlanmıştır. Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrinde Millî Eğitim Bakan-lığını inşa etmiştir.

Cszair, Saint Die... v.s. gibi birçok şe-hirlerin inşasını hayal etmiştir. Fakat bu ger-çekleştirmelerden uzaklaştırılmıştır. Pek çok, heyecanlı planlarını, hiç bir şey için çizmiştir. Takdim ettiği sayısız projeler hak-sız olarak kabul edilmemiştir.

Bütün bu sukutu hayallerde, muhakkak •ki kıskançlık ve entrikanın mühim yeri var-dır. Fakat bütün bu hezimetler, mizacını karartmasına rağmen, ancak Le Corbusier'-nin zaferini zenginleştirmiştir. Polemist Le Corbusier, mağdur mimar Le Corbusier'nin intikamım almıştır. Kendisinin de aynı mec-raya koyulmaya temayül etmesine rağmen, talihsizliklerini, bu basit düşüncelerle izah edilmemelidir.

Gerçekleştirmelerinin, plastik görünü-şünün, uzun bir süre için tahrik edici bir tarafı olduğunu kabul etmek lâzımdır. Ken-disinde çok defa bir taraf tutmuş hissi ga-lipti. İhtirasla müdafaa ettiği kaideciliği,

an-cak basit bir hendesenin verdiği satıh ve hacimleri inşa etme iradesi, müstatil veya küp, kaim zaviye'ye karşı olan âdeta dinî muhabbeti, gayet tabiî olarak aleyhine çalış-mıştır. Olgunluk çağında, Le Corbusier bü-tün yazdıklarının aksine olarak, plastiğini mükemmel tarzda değiştirmeyi ve zmginleş-tirn-eyi bilmiştir. Sadece inşa ediimiş olan Ronchamp (1955) kilisesinin, acayip heykel-traşisini, ışık esrarını tahayyül edelim. Çan kulesindeki münhahilerin yumuşaklığı. Bura-da kaim zaviye mezhebinden çok uzaktayız.

Hakikatte, dehâsı, sabırsızlığının ta ken-disiydi. Emin. olduğu hususlar kendisini ya-kıyordu. Neticede Şua şehrinin (Ville ra-dieuse) gerçekleştirilmesini basit bir şey ola-rak görüyordu. İktidarın ellerini serbest bı-rakması ve kredileri vermesi....

(Atina Anlaşması) muhteşem bir man-tıktır. Bulunduğumuz çağda, yeni şehirlerin baştan başa inşa edildiği şu anda, şehirci-liğin fenalıkları üzerinde daha çok ikaz ediimiş bulunuyoruz. Bir şehir binbir unsur-dan müteşekkildir ve birçok unsurlar daha şaşırtıcıdır. Le Corbusier buna: İkamet et-mek, çalışmak, dolaşmak (yaya veya vası-talı olarak), uğraşmak, diyordu. Bu dört fonksiyon, bir şehirde mantıkî olarak,

tat-min edilmişse meslek kazanılmıştır. Haki-katte ve tecrübe ile, bu mesleğin daha ince olduğunu öğrendik; şehir muğlaklık külli-yesidir ve hayat terkibi gibi şehir sentezi de sıkıntıdadır.

Fakat, vermiş olduğu hayatiyetle, yüz-yılımızın şehirciliğini ve mimarisini kuran, bu dahiyane açık görüşlü ve gözüpek adam-cağızın tanınmaması, ne adaletsizlik!..

Bununla beraber, son senelerde, bu yaşlı adam, bütün dünya gençliğine, yeni mimarinin bir sembolü olarak görünmüştür. Le Corbusier'nin 4 Şubat 1960 gecesi, Serbcnne Üniversitesinde (Makine cemiye-tinde, teçhiz programlan) konusu üzerinde vermiş olduğu konferansı hatırlıyorum. Konferans saatmdan cok daha evvel binlerce üniversiteli büyük anfiye girmek için kapıyı zorluyordu. Konferansçı beklenirken nükte ve neşe ayyuka çıkıyordu. Corbusier görü-nünce. herkes bir hamlede ayağa kalkmıştı. Birdenbire gürültünün yerini, müteşekkir kalma ve takdir sükûtu hâkim olmuştu. Bir-kaç dakika önce çılgınca hareket eden bu tcplumun birkaç fısıltıdan sonra, hakikî saygı göstermesini görmek, hakikaten çok ulviydi.

2000 senesinin olgun insanları, yirminci yüzyılın bir üstadını dinliyorlardı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir başka araştırmada da, küresel ısınmanın yabani patates, yerfıstığı gibi bitkilerin yüzyılın ortasına dek ortadan kaybolmas ına yol açabileceği

Avamın ve kitabsız sporcuların filân zatı tanıyor musun, yaşı elliyi geçtiği hal­ de hâlâ kolunu kimse bükemiyor, filân zat altmışı bulduğu halde elli

Spor ve kon- Sabri Dino Giyim Sanayii AŞ’- feksiyon çevrelerinde intiharı bü- nin Osmanbey’deki mağazasında yük üzümü yaratan D ino’nun, te- muhasebeci

For determining the in-situ shear strength of masonry walls along the mortar bed joints and comparing the obtained results with the results of the shear tests

İşte Kadını Tanımak bu türden bir ya­ pıt: Tıp biliminin ışığında, ama akıcı ve tertemiz bir Türkçeyle yazılmış yapıtın en önemli iki özelliği;

Methods: We retrospectively analysed 80 chronic HD patients from Taipei Medical University Hospital with monthly sampled biochemical study between December 2004 and December

Instruments to collect data were several questionnaires, including Mi ni Nutrition Assessment(MNA), Symptom Severity Scale, Hospital Anxiety and Depression Scale, Diet Scale. Data

In this validation study, the accuracy of the method has been investigated by calculating the recovery values obtained by analysing the solutions prepared with the lisinopril and