• Sonuç bulunamadı

HLK 315 Sözlü ve Yazılı Kültür

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HLK 315 Sözlü ve Yazılı Kültür"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HLK 315

Sözlü ve Yazılı Kültür

(2)

sözlü kültür ortamı

İnsanların yazı, matbaa ve elektronik aletler gibi sesi ve dolayısıyla sözü mekana bağlayan ve kaydeden teknolojiler kullanmaksızın yüz yüze, sese ve söze dayanarak iletişim kurdukları ortama “sözlü kültür ortamı” denir.

(3)

Sözlü kültürün oluşum, gelişim ve nakil biçimleriyle, bu biçimlerin tarihsel süreçleri ve yazılı kültürle karşılaşmasının doğurduğu sonuçlar üzerinde duran çalışmalarıyla tanınan Walter Ong, sözlü kültürle yazılı kültür arasındaki farkları sorguladığı “Sözlü ve Yazılı Kültür” adlı çalışmasında, sözlü kültürü iki çağı ayırarak inceler.

(4)

Birincil sözlü kültür

Yazı ve matbaa kavramlarının varlığını bile bilmeyen, iletişimin yalnız konuşma dilinden oluştuğu kültürleri, ‘birincil sözlü kültür’

olarak nitelendiren Ong’un sözünü ettiği birincil sözlü kültür çağı, ürünlerin sözlü olarak üretildiği, yaşatıldığı ve nakledildiği bir çağdır ve metinden yoksundur.

(5)

Söz sadece hafızalarda saklanabileceği için bu şartların zorlamasıyla her türlü duygu ve düşünce hafızada kolayca kalacak, ezberlenebilecek şekilde söylenmeye çalışılır. Bu nedenle ritmik tekrarların ve ahengin ezberlemeyi kolaylaştırmasına bağlı olarak

“şiir” evrensel olarak tercih edilen bir söz, duygu ve düşünce saklama ve iletme tekniği olmuştur. Yani, ilk edebi gelenekler şiir formunda ortaya çıkmıştır.

(6)

- Şiirin yanı sıra müzik ve ezginin de ezberlemeyi ve hatırlamayı sağlaması, sözü zamana karşı dayanıklı kılması nedeniyle evrensel olarak kullanıldığı bilinmektedir.

(7)

İnsanlık tarihinde ilk ortaya çıkan müzik eşliğinde icra edilen bu ilk edebi geleneklerin tamamı dini içeriklidir. Din dışı (secular) edebi geleneklerin ortaya çıkışı daha yakın çağlara aittir.

(8)

Müzik ve ezgiyle icra edilen şiir şeklindeki ve dini içerikli bu erken döneme ait edebi ürünler, doğadaki her şeyin canlı ve ruhu olduğuna

inanılan “animist” görüşe göre oluşturulmuştur.

(9)

- Evrensel olarak, birincil sözlü kültür ortamında müzik eşliğinde ve şiir formunda ortaya çıkan ilk edebi geleneklerde söz, ezgi ve dans (temelini ritüellerin oluşturduğu ritmik ve kalıplaşmış hareketler) birbirine bağlı bir üçlü sarmaldır.

(10)

Ezgi ve kalıplaşmış bedensel hareketler olan dans, eşlik ettikleri sözü, kolay ezberlenebilir ve gerektiğinde kolay hatırlanabilir kılan teknik bir işleve sahiptir.

(11)

"Sözlü söylem, yazılı söylemdeki gibi, dilbilgisine gerek kalmadan anlamın belirlenmesine yardımcı olan bir ortama sahiptir. Bir diğer farklılık yazılı söylemde anlam, dilin kendisinde yoğunlaşırken, sözlü söylemde anlamın bağlamdan doğmasıdır" (Ong 1995:54/122/128).

(12)

Parry’nin buluşundan önce Fransız araştırmacı Arnold van Gennep’in modern sözlü kültürlerde şiirlerin kalıplaşmış yapısına dikkat çektiğini, M. Murko’nun ise, sözlü kültürde sözlü şiirlerin her söylenişte kelimesi kelimesine aktarılmadığı gerçeğini ortaya koyduğunu özetleyen Ong, Parry, Havelock ve Lord çizgisinde yürüyen araştırmalarıyla ortaya çıkan “sözlü ozanların her aktarışları, dizelerin kelimesi kelimesine ezberlenmiş olmasına dayanmadığı için birbirinden farklı” olduğu görüşünü paylaşır.

(13)

Ong, yazı ve matbaanın yaygınlaşmasına bağlı olarak birincil sözlü kültürün ortadan kalkmakta olduğunu, kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle de, yeni bir sözlü kültür çağının ortaya çıktığını savunmuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmanın birinci alt problemini cevaplamak amacıyla sınıf öğretmeni adaylarının hayat bilgisi dersini tanımlamaları ele alındığında; günlük hayatta

Bu amaç doğrultusunda, Toda-Yamamoto nedensellik yöntemi ile Türkiye’de 1991-2018 dönemi yıllık gayri safi yurtiçi hâsıla (GSYH) ve toplam göçmen nüfusu

• It is obvious that the willingness of the students (S1) in EAS for mathematics courses are different from the willingness level of those in Science/Literature and Education

Becoming Britain's first female Prime Minister in 1979, Margaret Thatcher is one of the most remarkable politicians/Prime Ministers in Britain and accordingly gives her name to

Çok eski evin çocuğu Bu dunıyada neler bar, Bu dünyada neler var, Botası ölgen tüye bar, Yavrusu ölen deve var, Kulını ölgen biye bar, Tayı ölen at var, Bu yıyında

lümünden tam beş gün önce yatakta ve otuz dokuz hararet­ le çırpınırken Halil Nihat Boz- tepeye yazdığı yirm i bir beyit- lik bir söylenişi hayretler ve

Birinci gruptaki bal pansumanı uygulanan hastaların ortalama iyileşme süresi 9.4 gün iken, parafinli pansuman uygulanan hastaların 12.4 gün; ikinci grupta bal pansumanı

Kesilen ağaçların kesilmeye uygun olduklarını söyleyen Ahmet Akdenizli şöyle diyor: “Çünkü kayıtlı ağaç değiller.. İstinat duvarı yapmak için onları