• Sonuç bulunamadı

Müslüman Alimierin Buhari ve Müslim'e Yönelik Eleştirileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Müslüman Alimierin Buhari ve Müslim'e Yönelik Eleştirileri "

Copied!
29
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Müslüman Alimierin Buhari ve Müslim'e Yönelik Eleştirileri

Cıitical

Approaches of Muslim

Sclıolars

to the Sahihs of Al-Bukhari and Muslim

Prof.Dr.Mehmed Said HATiBOGLU*

A.Ü. Ilahiyat Fakültesi

Allah'ın son peygamberinin insanlığa bıraktığı kültü- rel miras diyebileceğimiz sünnet'in yazıyla tesbiti işi, biz- zat O'nun hayatında başlamış ve küçük defterler halinde ilk meyvelerini veren bu mubarek faaliyet, birkaç asır

sonra binlerce cildi bulan bir seviyeye ulaşmışdır ki, Islam kültür dairesi dışında bunun bir benzerini bulabilmek her- halde muhaldir. Mesela IV./X. asrın Asyalı bir muhaddisi, Neysabur'lu Masareisi'nin (ö.365/975) yüzelli cild tutan 1300 cUzlük Musned-i Kebir vücuda getirmiş olması1 bu

işin azametini göstermeye yeterlidir.

Ne var ki, bugün, binlerce müslüman fılimin on dört

asırlık son derece zengin ilmi çalışmaları ismen az çok bilinebiliyorsa da, bunların mevcud olanlarından hiç ol- mazsa en mühimlerinin baskıları henüz tamamlanabilmiş olmadığı gibi, basılanlarının da ilmi tesbitleri bütüniyle yapılabilmiş değildir. özellikle Islam dünyasının geleceği bakımından mutlak daldurulması gereken bu boşluk orta- da kaldıkça, Islam adına konuşabilmek pek mümkün ol- madığı gibi, Islamın ilk yıllarına kadar inen kaynakları okumadan, onların muhteviyfıtını ilmi ölçüler içinde değerlendirmeden ortaya atılacak her iddianın, Islama hizmetten ziyade, yeni mUşkiller doğurması bakımından zararlı olması gfıyetle mümkündür. Böyle bir menfi

katkıya ortak olmamanın tek yolu, hiç olmazsa yüksek

araştırma kurumlarında çalışan her ilim adamının, her türlü peşin hükümden uzak kalarak, kaynakları doğru an- lamaya, onlardan doğru sonuçlar çıkarmaya çalışması ve

bunları tanıtmasıdır.

Biz bu yazımızda, eldeki kaynakları bile yeterince okumamakdan kaynaklanmış bir peşin hüküm çerçevesinde, yukarıda belirttiğimiz hususların önemini, kudretimiz nisbetinde göstermek istiyoruz.

ilgililerin bildiği gibi, Islam hadis kitabiyalının en

değerli iki kaynağı Buhari ve Muslim'in Cami-i Sahih- leridir. 111./IX. asra aid bu eserler müslümanlar arasında

benzersiz bir teveccühe mazhar olmuş, hatta birer kudslyet hırkasına büründürülerek, felaketli günlerde

yardımları umulan eserler mertebesine çıkarılmış, kendi- leriyle hatimler indirilmişdir. Halkın bu hissiyalı dışında ilmi çevrelerde de onlar, başka hiçbir kitaba nasib ol-

madık bir şerh ve terceme çalışmasının odağı Mline

gelmişler, bazı alimler onlardaki bilgileri mutlak doğrular

olarak görmeye kalkmışlar, ümmetin bu noktada icmaı olduğu iddiasında bulunacak kadar ileri gitmişler, fakat JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

"K urandan başka hiçbirkitab yanflşsız degildir"

lbn Teymiyye.

pekçok müdekkik alim de, doğru bildikleri şeyleri söyle- mekden ve yazmakdan çekinmemişlerdir. Hakikatın, gerçeğin ortaya konması yolunda Islamın verdiği vazifeyi yerine getiren bu alimler, ilk günlerden itibaren, halkın

gözünde kudsileşmiş kaynakları bile elekden geçirmeyi ihmal etmediler ve bu yolda yazdıkları pekçok eseri umO- mun istifadesine tevdi şerefini hakkıyla kazandılar.

Neticede ortaya çı kd ı ki, Buhari ve Muslim'in Sahih- leri her ne kadar, benzeri eserler arasında en sahih ise- ler de, bunlar her türlü noksandan uzak da değillerdir.

Hele hele ibnu·s.:Salah gibi alimierin iddiaları hılafına, bunlarda mevcud bilgilerin doğruluğu üzerinde ümmetin bir icmaı da yoktur.

Işte biz aşağıda, bu gerçeği imkanımız ölçüsünde delillendirmeye çalışacağız. Dayandığımız metinleri asiT ibareleriyle de vererek, ilgili okuyucunun tenkidine

yardımcı olmak istiyoruz. Derlediğimiz kitablık hacimdeki malzemeden seçtiğimiz misaller, bahis konusu iddianın değerini yeterince gösterecekdir diye düşünüyoruz.

· Ancak, Buhari ve Muslim'e yönelik tenkid misalle- rine geçmeden önce, alimierin "sahih hadis"den ne an-

ladıklarını ve iki Sahih'e nasıl baktıklarını kısaca belirt- mekte fayda umuyoruz.

HADiSLERIN TAKSiMI

Rivayetleri değer sıralarnalarına tabi tutan II.NIII.

asır alimlerinden çoğunun onları: Sahih ve zaif, şeklinde

iki kısma ayırmış olduklarını görüyoruz. Ahmed M.

Şakir'in (ö.1958) ifadesiyle:2

Jf ~~ "1JI!.t..bJl ~ 1 ~.a:.J' pt ~\$"

·..ı.a~ı

"Mutekaddimum'un ekseriyeti hadisleri sadece sahih ve zayıf olarak tavsit ediyorlardı.'' ibnu'I-Mubarek (ö.181/

797), ibn Mehdi (6.198/813) ve Ahmed lbn Hanbel (ö.241/855) bunlardandır.

1sem'ani. xıı. 36-; Nubeıa. xvı. 288.

2sais. 92.

1

(2)

MÜSLÜMAN ALIMLERIN BUHAR i VE MÜSLiM'E YÖNELIK

ELEŞ TI RILERI j

iki asır kadar sonra bu taksim üçe çıkarılıyor. Hattabi (ö.388/998) Mealimu's-Sunen'inde şöyle demektedir:

~!..ı~

:

~Wf 4,~

,)s-

.ı.~Af J,;S, ı!..t.bJI IJ}"

.

~ ~!..ı~ J ' ~ ~!..ı~ J ' ~

" .ı.oUi ~~

J

o.A.:...ı J..:iı

l.e :

~J.:s. ~\i

"Muhaddislere göre hadis üç kısımdır: Sahih, hasen saklm. Sahih demek: senedi muttasıl, ravlleri adil

olandır.3

lraki (ö.806/1404), bu üçlü taksimi yapan ilk kişinin

Hattabi olduğunu belirtir,4 şöyle der:

Daha sonra sahih hadisin tavsitini yapanlardan Hakim-i Neysaburi ( ö.405/1 014 ):5

"'"~ ~J ~ .uıı ~

.ull

J_,.,; ,:r i.iJ.ıt ~Jf

H

J--( 4J

J~ ~ ' IJ-:i~ 4)~\i ~ 14tJ.J!. iJ{ .,. J ...

n • • • 1..\.J. ı..i J

Jl J

JıA)I.ı

l!..t..u.JI

C\

ifadesiyle Sahih hadisi bir Sahabi'den iki adil Tabii'nin ri-

, ·vayetini şart koşmakta, onun bu rüşü daha sonrakiler

tarafından reddedilmiş bulunmaktadır.6

Hakim'den iki asır sonra lbnu's-Salah (ö.643/1245) Hattabi'nin tarifini genişleterek şu kaideyi koymaktadır:?

J ,:,--:"' J ~~ı~

.u.t

JwS. ~.bJı ıJl"

..\.ô...JI

~..u.JI

_Hi

~1 ~..u.JI ı_.f

.

~

J.I...All

tj-S' .lıLı\...:411

J..u-J 1

~ 0.)1.ı....ı1

J-..=t '='.u 1

....

~

1 J'

i.;l.) IJ~ -:i

J'

·~ J! ~\.All

Hattabi'nin "Sakim"i: "zaif' olmuş, Hakim'in iki tabii

şartı ortadan kalkmış, zapt sıfatı ile şaz ve ılieti i olmamak

şartları eklenmişdir.

lbnu's-Salah'ın tarif ettiği sahih hadisin tesbiti hemen hemen isnad etrafında döner haldedir. Ona göre:8 j j . ; ~, J~J'il o..\.1.

4J

~~l!..t~ ~ "

" ...

~

J

ı!..t..bJI

JAf

ı:P

"Bu vasıfları taşıyan her hadis hadiscilerce ihtilafsız

sahihtir"

Ne çare ki bir hadise sahih, hasen ... sıfatını verdire- cek olan ana unsur ravidir, veravinin adil, zabıt... olup ol-

madığını söyleyebilecek olan da muhaddisdir.

Muhaddisin kararı ise kendi bilgisine dayanmakla ve

2

dolayısıyla, şahsi, sübjektif olmakdan kurtulamamak-

tadır. Yani mesele, şahsi ictihad meselesidir ve ictihad-

larda birlik sağlamak çok defa mümkün olmadığına göre, hadislerin değerlendirilmesinde ihtilafın vukuu gayet tabii bir hadisedir .

Bu keyfiyel muhakkik alimierin beyanları ve tarihi tenkid tezahürleriyle desteklenmiş ilmi bir gerçekdir.

Tekrar belirtelim ki, "ravi"nin değeri itibari'dir.

.o~~

U

~IJ

JwS.

~ , Jl) ıJ ~ ıJ{ j~

Jt ~ ~

J.;s.

~ ı!..t.bs.ll ıJh J.i l.lS"J

.

~~J,;S,~ Jt~

"Bir ravi birisine göre zaif, ötekine göre sika olabilir.

Keza birisine göre zaif olan bir hadis başkalarına göre sahih veya has en olabilir"9 diyor Tehanevl ( ö.197 4 ).

Buhari ve Muslim'in sahihlerindeki rical üzerine

yazdığı et-Ta'dil ve't-Tecrih isimli değerli eserinde,

Kurtuba'lı allame Ebu'I-Velid Süleyman b. Halef ei-Baci (403-474/1012-1081) sahih hadisin tesbitindeki tek belir- leyici unsurun şahsi ictihad olduğunu şöylece dile ge- tirmektedir:

ı..,.r,;' ~ ~1 ~,)~t 4$)~1 ~_rf

J.i

J.

~.)\,:.-{ ~

[..J'"'f

J .

&.;

~

\tJ

~1

w

ıJ-­

~ l..+.ıi ~~

w 41 )w

ı ı._.r.;

,

~ ~~

-rJ

.)\.p.--:il ~}tl ~'jı ~t ~

J..\t

yt J . o..W:...

ı• ~ l.e ~ J . IJWJI l.ltf ~~

JAf

~ iJl)

"Buhar!, sahihliğine inandığı hadisler rivayet etti.

Muslim'in kanaatı böyle olmadığı için onları rivayet etme- di. Muslim de sıhhatine inandığı hadisler rivayet etti.

Buhari ise onlara kulak asmadı.

Bu durum da gösterir ki hadisin h hatini tesbit işi ic- tihadidir. Bu işleri bilenler bu ictihadda bulunur. Bu zatlar da pek fazla değildir."10

Hakim, bir n1vi'ye Buhari ve Muslim'in nasıl farklı baktıklarını rakamlarla da vermektedir. Müstedre~ine

3Maalim, ı.s:

4Tebrib, 21.

5Ma'rife. 77 6şurotu'ı-Makdisi, 14.

7uıumu'I-Hadis, 10(151).

8siyane, 72.

9Kavaid, 49.

10aaci, ı. 310.

ISLAMi ARAŞTIRMALAR ClLT: 10, SAYI: 1-2-3, 1997

.,

(3)

M.SAID HATIBOGLU

yazdığı Medhafindeki tesbitine göre: "Buhari'nin kendi Sahihinde hadislerini alıp da Muslim'in almadıkları şeyh­

leri 434'dür. Muslim'in ihticac edip de Buhari'nin etmediği şeyhler 625 adeddir"11

Bu durumun sebebini lbn Cem<~i'a (ö.733/1333)

şöyle dile getiriyor:

"Buhari ve Muslim'in [ravi hakkındaki] bu ihti-

laflarının sebebi, onda aradıkları şartlardan kaynaklan- maktadır."12

Hadis usulcüleri Sahih'in tayininde isnadın temel

ağırlık teşkil ettiğinde fikir birliği halindedirler. lraki (ö.806/1404) aşağıdaki ifadesinde Tayyibi'den farklı birşey söylemiyor:

' ~~.b-ıı...

:

~.Wl

J--f J\.i

~"

t.# 4if "J

~ :ıı.:....'Jı .,.~-w. l.:J

H

ı.. ~.)Iri

,_,Jr ı)~\

J

Ua,;Jı jl~

'

.ro-~' ~ J ~

. ..

~\

"Hadisciler: "bu hadis sahihdir" dedikleri zaman kas- dettikleri şey, isnadın zahiri görüntüsünden çıkarılan ne- ticedir, sika sayılan ravinin de hata etmesi ve unulması

mümkün olduğu için, onun rivayet ettiği hadise mutlak olarak sahih denem ez.·

~~~~rı ' ~~~~ ll.. : ~}

\.iS l

.ı-'ı' ~ J '-~JS' ~Jt "J , -~'.ı. Jr

4.j '-'

.ıPt

t.Ju:.lı _r-15

jJi

ır 4.ıiJ!J ' y~ '-'lı J.ı..,.,

j i p '

"Ve Keza: bu hadis zaifdir, dediklerinde, bu hadiste

sıhhat şartları yok, demek isterler, yoksa bu hadis gerçekden yalandır diyemezler, çünkü yalancının bazen

doğru söylemesi, hata yapıp duranın bazen doğruyu bul-

ması caizdir."13

Usul-i Hadis'e dair yazdığı Hu/asa'sında13a muah- har alimlerden Tayyibi (ö.743/1343).

'll J\.,$"11

~ y~ "J ~ \!.t~l

4r

ı:ıt ~\ •

• •

ı.Jo! 4)ııl. J ~ ~ı J ö _,.aıı

,;r u..-

~

jJ. ,

ıJ:ıu

J ..ı...,..Jı J uı.wı 4.1-'* : oıJ;Jı

JlJ

Jf ~ , ı:,r- : :ıi.;..."JI ~ Jl .

clJ.)

4)ııl. \fi~ J , ~1

\.a ytJ J yi~"JI J Jı..,_ )'ll J t.llüi"JI J

J\...AJ'""JI

"Bil ki bizzat hadisin metni tedkik konusu olarak

nadiren ele alınmışdır. Hadisin kuvveti ve zaifliği, ravi- lerinin veya isnadının ... durumuna göre tayin edilmekte- dir. Hadis buna göre: sahih, hasen ve zaifdir" diyor.

Tayyibi'nin bu ifadesini, muasır Hind-Pakistan alimi

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

Tehanevi de (ö.1974) Tayyibi'yi hiç zikretmeden, sanki kendi kaleminden çıkmış gibi kullanmaktadır.14

Tayyibi'ye göre bir hadisin sahih veya değil oluşu is-

nadına bağlıdır:

"J

J , U

j'.)

ı.. o~ , ~

.uf

\!.t~

J

~ I.)!J"

J..j

1.)1 l.lS'"J .

_,-"J ı ~ J ~~.;.ı. ı:ıh ı:ıf ~~

~ _,Jı ~ o:ı~.;...ı ~ ~

o\..:Mi ,

~ ~

IJ!

_;e 'ıl ~

J yJS' IJl "J '

~~

"Bir hadis için: Sahihdir, derımişse, bunun anlamı dediğimiz gibidir aslında katiyelle sahih olması gerek- mez. Keza: gayr-ı sahih denmiş ise, anlamı o hadisin is-

nadı aranan vasıfda sahih olmadığıdır, gerçekte ''yalan"

olduğumanasına gelmez."15

Işte Buharive Muslim'in sahihlerinin Kur'an-ı Kerim'den sonra en sahih oluşlannın temeli bu isnad ölçüsüdür.

Burada tekrar belirtelim ki, sahih hadis hükmü, ravi

değerlendirmelerinin itibari, yani, şahsa göre değişebilir oluşları sebebiyle kat'iyyet belirtmez.Keza gayr-ı sahih denen rivayet için de, "mutlak yalan" denemez.

Ala i' nin (ö. 761/1359) ifadesiyle:

"Bir isnadın diğerlerinden daha sahih olması, metnin

de öyle olduğu anlamına gelmez. Bu sebeble imamlar sadece isnad hakkında hüküm vermeye dalmışlardır."16

ibnu's-Salah da: "Bu hadis sahihdir" dediği zaman, o hadisin senedini istenen şartlarda gördüğünü söylemek istemektedir, yoksa metninin mutlak sahihliğini değil.

U/Omu'I-Hadls'inde [s.11 (152)] ifade ettiği bu görüşünü

Nevevi'de aynen nakletmektedir:17

Bu ölçüleri Buhari ve Müslim'in hadislerine de tatbik etmeyi engelleyen hiçbir haklı gerekçe olamaz. Bu iki

kitabın ötekilerden farkı musanniflerinin rivayetleri değer­

lendirişlerindeki isabet nisbetinin daha yüksek görülmüş olmasındandır. Bu isabetin de itibari olduğunu unutma- mak gerekir.

iKI SAHiHiN DEGERI

Ehl-i Sünnet dünyasının birbirine yakın tarihler

arasında vücuda getirilen altı kitabı arasında Buhari ve Müslim'in üstünlüğü üzerinde hemen hemen ittifak sağlan­

mış gibidir. BuhM, sahih hadisleri toplamaya girişen ilk mu- haddis olarak görülür. Nevevi'nin (ö.676/1277) itadesiyle:

11sıyane, 74; Şerhu Nevevi ı. 16; Menheı, 35.

12Menheı, 33.

13rabsira ı. 15.

13as.34.

14KavA"id, 31.

15Hu1Asa/36.

16redrib, 31.

17frşad ı. 111; Takyid. 26.

3

(4)

MÜSLÜMAN ALIMLERIN BUHART VE MOSLIM'E YÖNELiK ELEŞTiRILERi

..,J ~ ~ JJt [ı$;WIJ ıJi ~~~ Jüi"

~~ ~~ ~Jt ~ ~\..Wl Jb1

J .

~ .r:ı-Jı ~~

. ,

J-in

J '~ J ~;W ı

[\..'YW'J

~ u...Jı

\..a

_rS1

J

,~f 4S )\liıı.JI ~

IJ{

ı); J~l

"..\ilj

"Alimler dediler ki, Buhar! sadece sahih hadis topla- maya girişen ilk musannifdir. Alimler ittifak ettiler ki sahih hadis ihtiva eden kitabiarın en sahihleri Buhari ve Muslim[in kitabları]dır. Ekseriyete göre Buhari'ninki Musliminkinden daha sahih ve daha faydalıdır."18

Alimler katında yapılan bu değerlendirmenin, erken devirlerde ümmetin icmaına da teşmil edildiğini görü- yoruz. Nesai'ye (ö.303/915) nisbet edilen şu ifade bu gayretierin ilk tezahürü olsa gerektir: ·

J

~~'~.ı.~~ L.'Jı ~t .u

J

~

·~~~~ J..-Jı

'-! ft J

"Ümmet bu iki kitabın sahih olduğu ve onlardal<.ı hadislerte amel etmenin vacib olduğu üzerinde icma et- mişdir (a.e.)." Fakat Hakim'in şu görüşü hiç de Nesai'yi destekler mahiyette değildir:

ı,-J ~ , ·~ ~.)\,ot 4-J [~) ~

J .Ui •

· ...

~

"Muslim'in Sahihinde pekçok hadis vardır ki bunların sıhhatında ihtilaf edilmişdir"19

Bu icma iddiasını gündeme getiren asıl alim lbnu's- Salah olmalıdır.

lbnu's-Salah (ö.643/1245), iki sahihdeki hadislerin sıhhatında sadece ulema fukaha ittifakının değil ümmet ic- maının da bulunduğu iddiasını şu şekilde dile getirmektedir:

,.. ~\IS:Jı

1-ia

<J> ~ ~ ~ ~ ~ ~ .

~ J~~~'-l}wJI~IJ,~t,,W

J ·

4-fbS" ~ ~ 41JW1 ~ ~ US:.J. ,.'Jı

~~ır

4-SJ-'

J,.S~ clJ,) .- jı; t-'iı~J'i .:.lJ,;

.· t ~~~ J

d\iJ J

"'~

"Muslim'in, bu kitabda sahihliğine hükmettiği her ri-

vayet mutlak olarak sahihdir, nazari ilim de bu neticeye varmıştır. Buhari'ninkiler de aynen böyledir. Çünkü üm- nıet bunu böyle kabül etmişdir. lcmada fikri bir kıymet ifade etmeyenlerin hükmü haric .. ."

Müteakıben şöyle diyor:

..,J ~'i ı

J '

~

':1

t.J..,;Jı ~ ~ J-A- ,. ~ di'

• . . .

tıu.Jı ~ ~J-AN ~~ı

"Hatadan korunmuş kimsenin zannı hataya düşmez, üm-

4

met de vardığı icma kararında hatadan korunmuşdur."20 Şu halde lbnu's-Salah'ın buradaki beyanına göre iki sahihteki bütün hadisler ümmetin icmaiyle kafi olarak sahihtir.

Halbuki, ileride vereceğimiz misallerin de göstere- ceği üzere lbnu's-Salah merhumun şu iddiasının hiçbir geçerliliği yoktur.

Kaldı ki, daha kendi asrında, kendi fıkıh mezhe- binden olan Nevevi, bunu kabül etmemiş ve Buhari ve Muslim'in mütevatir olmayan hadislerinin muhakkik alim- lerce ancak zan ifade ettiklerini ictiraz mahallinde şöyle dile getirmek zorunda kalmışdır:

ı-J\..t ~1 ~

: 1)\J 1J

JJS'~I

J IJ

~~ 4&1~ l

t.i..A ~ ( c_":iw~JI

41tl)

~~ t

f,;

~.ÜI

1.1.

J jljlt

~ , IJ J~l J IJ

,.,..w..JI

4-J\J \..e jj....:;. ~_,.ll

J.JJ w!

i

;ı~ ı:....-J ~~ ~ı ~~~t : ı)\i

, J~ \..e ~ Jilı

J.J1

,~'lı J . ,~T \fl~

. Jil'

... -:Jj,)

J

l..A _,); J ~ J

41

Jı.;.,Jı ~

J) 'i

J

"Muhakkikler ve ekseri alimler lbnu's-Salah'ın bu görüşüne katıimam ış ve: mütevatir olmadıkça [iki sahihin hadisleri] zan ifade eder, demişlerdir. •21

"lbnu's-Salah'ın bu sözleri alimlerinkine aykırıdır. Bu alimler şöyle demektedir: Iki sahih'in mütevatir olmayan ha- disleri zan ifade eder. Bunlar zan ifade eden ahad (hadis- lerdir]. Bu noktada Buhan'nin Müslimin ... bir farkı yoktur.-22

Bu icma fikrine lbnu's-Salah'ın şahsen pek inan- mamış olduğu kendi sözlerinden de anlaşılmaktadır.

Ewela UIOmu'I-Hadisinde, s.25(171 ):

ır~~ J..-f ~ \fııU> ~; ~ J _,t ~~ •

wO~ J ~ JI~\S"· .1;~1

"Darekutni ve benzeri tenkidci bazı hadis alimlerinin cüz'i itirazları dışında" diyerek icma iddiasına istisna ge- tirilmiş, daha sonra yazdığı Sıyane'sinde ise, muhteme- len bu iki Sahih'e yönelik tenkidlerin ağırlığını iyice his- settikden sonra, şunları yazabilmişdir: ,

4 c. .u

J

ı:.U.\ ~ ~ .ı,..t w

[1-ia

ı:.J .r tl!t

r.L..N ou f,)

ı-.

..r---

~ .-~ı ır

1...a.

~'ı-~

11

~.\ ~ J .

J.,..S\e

~ ~

t

~1\

:u,a

18rehzibu'I·Esma 1. 73-74; krş. Şerhu Muslim 1, 14 . 19şerhu Muslim 1, 16. ·

20sıyane, 85; uıumu'I·Hadis, 24(170) Şerhu Muslim 1, 19; Tedrib 70.

21redrlb, 70 (1,132).

22şerhu Muslim ı, 20; lrşad 1, 126·7: 130-3; Tevcih 729.

ISLAM! ARAŞTIRMALAR ClLT: 10, SAYI: 1-2-3, Hi97

(5)

M.SAID HATIBO~LU

"Aiimferin her iki sahihde tenkid konusu yapdıkları

ve güvenilir hadiscilerin cerh ettikleri hadisler [l<at'i sıh­

hatden] müsnesnadır. Çünkü bunlar icmaen kabul görmemişlerdir. Bu çeşit hadisler azdır .. ."23

Onun az gördüğü bu Buhari Muslim hadislerinin sayısı Sehavi'ye (ö.90211497) göre, ikiyüzden fazladır:24 Buhari mütehassısı lbn Hacer de (ö.852/1449) alim- lerin kabülü dışında kalmış Buhari-Muslim hadislerinin

varlığını kabul etmişdir:

~u,..J\ ,;r-tl.,..t

o.U:.t

~ l.ı ~ 1~ ~t

'11 ...•

. • • . . ~\:S:) ı

J

ı..,.

"Ancak Hadis imamlarının bu iki kitapda tenkid etmedik- leri hadisler" [ümmetçe kabul görmüş sayılabilir]25

ibn Hacer'in bu beyanını açıklayan Hanefi Aliyyu'I- Kari (ö.1014/1605} iki Sahihdeki her hadisin sağlam sayılamayacağına delil olarak müctehidlerin onlar

hakkındaki ihtilaflarını göstermekde ve:

,

JG~ı.JI ~ ı..,. ~ ~~b-~1 ,;r i_pf ~f ~ "

~~~~~ ~4-i

"Bu iki kitabdaki pekçok hadis tenakuz arzedip du-

rurken, onları n kat'i bilgi değerinde oldukları nasıl söylenebilir" demekde, müteakıben, lbn Hacer'in en değerli talebelerinden hanefi lbn Kutluboğa'nın (ö.879/1474) şu açık hükmünü nakletmektedir:

~ı.&:Jı

J

lt

JS"

l_,i1;t ıJ -.t...\NI ~t

Jl

ÖJU}4) J•

.

·J~~

"Bu da gösterir ki ali mler, iki Sahihdeki herşeyi mak- bül saymış değillerdir."26

lbn Kutluboğa'nın 14 yaş büyüğü olan şeyhi, kendisi gibi türk asıllı hanefi allame ibnu'I-Humam'ın (ö.B61/1457) bu konularta ilgili görüşleri de müstesna kıymet taşımaktadır.

Fethu'I-Kadirin Babu'n-Nevafil' -inde27 lbnu'I- Humam, ibnu's-Salah'ın sahih hadisiere getirdiği yedili sıralamanın28 gerçekleri yansıtmayan bir "tahakküm"

olduğunu, bunu kabul etmemek gerektiğini söylemekte:

,J,

J~' ~ l.f1'

JJ

Jl.:.:ı'1 '1! .:-J ~~' ... •

iiJ) ~ J, J~l ~ ~,.. J .)') \)~ . \al~\ c;~ ı

J

lt

~L. ~'

iJ

~

"jit

~~~

, ;

J ~~

~~~,J.P~~I

"[Buhari Muslim hadislerinin] daha sahih oluşu, bu

iki kilabdakl ravileriıı, bu iki alimin gözettikleri şartlarda oluşlarındandır. Aynı şartlar, başka bir kitabda mevcud bir hadisin ravilerinde varsa, hala iki Sahihin daha sahih olduğunu söyleyip durmak tahakkümden başka

ne olur?

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2·3, 1997

~~ ~r

Jt

<~

J

ı.; JW'> ı

. t

,>:~- ~ . ..

4-j ~ ı..,. ı.r) J. J.rJI ~ ~ ~1

'1

Jl}l

[..r"'f

J.i J .

~").;;. r!' i' ~ .P jy...J ' ~ı;ı ~~

c.~'~~~ ıJ' ~ ıJ ~ 4f\:6" J ~ı:;-~

..,ri

,...~, .Jı.u

1 ,..,.

~ ~~ ı.S )~' ı.} ı.LS" J ' Jı, J,..:Jı ı,J l.l!' J ' ~ .. ı....ı..ıı ~\...p.-1 ~ iiJ)'

• ••. .,~- T .wt

J

\s,~

ft$''

ı:r ~l ,.,.

"Sonra, Buhar! ile Muslim'in veya ikisinden birinin, herhangi bir ravi için: bu şartları-nefsinde toplamışdır, demiş olması, herkeseekabül görecek bir husus değildir, pekala aksi de olabilir. Muslim, kendi kitabında pekçok raviden hadis nakleder ki, bunlar cerhden kurtulabiimiş değildir. Keza Buhari'de de cerhe uğramış bir cemaat

vardır. Raviler hakkında verilen hüküm, alimierin onlar hakkındaki ictihadı mahsülüdür. Şartlar da böyledir. Öyle ki birinin şart saydığını öteki hiç saymaz ... "

~wı ~-·-•ı

.

-'ı

·

·ıa

.;- • ~ J c_""T- J ~ ~ J ür ...

J

~1 ~ j~ r}ljl J

ltf .

~ .l.M.JI J~\.ı

~t ~ı~~~

JYN '1

~

...

~~ ~ J ~ .!""~'

_,...AJ

ı,; ~ ~ uı..uı 1it,;l\.ı ~

•... ~ ı.srt ~;iı ~~ Jı ~f..~i ~'

"[Bir hadise verilen] hasen, sahih ve zaif vasıfları

ancak senede dayalı zandan ibarettir. Fakat aslında

sahihin yanlış olması, zaTfın sahih olması mümkündür ...

Sahih senedie rivayet edilmiş bir hadis, onun zaifliğine

delalet eden karTneler sonucu zaif hale gelemezmi?

Hasen hadis de, başka karinelerle sahih mertebesine yükselemezmi?

lbnu'I-Hümam'ın bu tesbitleri, Islam kitabiyyatında sayısız örnekleri bulunan vakıaların ifadeleridir.

Biz müteakib sahifelerde BuhM ve Muslim'i bu açı­

dan aydınlatmaya geçeceğiz.

IKi SAHIH'E YAPlLMlŞ MÜŞAHHAS TENKfD MISALLERI

Müslüman alimierin Buhari ve Muslimle ilgili tenkirl- Ieri başlıca Iki hedefe yönelikdir: Sened ve Metin.

23sıyane, 86, krş. uıumu·ı-Hadis, 25(171 ).

24Felhu't-Mu\'jis ı, 52; Şerhu Nuhbe, 221.

25şerhu Nuhbe. 223.

26şerhu Nuhbe, 221.

27ı, 388 (317).

28bk. Ulumu't-Hadls, 23-24 (169-).

5

(6)

MÜSLÜMAN ALiMLERI N BUHARI VE MÜSLiM'E YÖNELiK ELEŞTiRILERi

UmOmiyetle sened tenkidi, ravilerin zati değerlerini

ve birbirleriyle olan ilişki derecelerini ele almakta, metin tenkidi de, metinde verilen bilginin doğruluk derecesini ve tatbik ehliyetini tesbitle uğraşmaktadır.

Müslüman alimierin bilhassa hadis, tefsir, fıkıh

kelam ... sahasında yazdıkları eserlerde bu iki nevitenkld

örneklerine bol bol rastlanmakta, husOsiyle Buhar! ve Muslim'in Sahlhleri, daha tasnif edildikleri devirlerden başla­

yarak, çok çeşitli itiraz okiarına hedef olmuş bulunmaktadır.

Aşağıda, herhangi bir ilmi tasnife gitmeksizin, örnek-

lik mahiyette koyduğumuz misaller meseleyi nazari beyan-

lardan daha kolay şekilde aydınlatacaktır zannediyoruz.

iKi SAHiHTE BiD'ATÇI RAVfLER

Buhari ve Muslim' e yapılan itirazlardan birisi onların

ravileri arasında sünni görüş dışına çıkmış Ehl-i Bid'at'dan hadiscilerin bulunuyor olmasıdır.

Her ne kadar, "bu iki kaynakda bid'atciler varsa bile bunlar: dai, yani kendi fikirlerinin propagandasını yap- mayan kimselerdir" denmiş ise de, lrakT'ni~ (ö.806/1404)

şu nakli bunun geçersizliğini anlatmaya yeterlidir:

~f ~~ [.ft.,;.~

JIJ

~4 ~ JP _;;.sf

.Ü J "

l:r' .,.ıa J "~ ~ ıJı~

'i )w

ı ~u

,

ö~.u~

~ ~ ~ı ~ "~' ~ı

J ' öl_;o!jl

Ö~.) ,

. ~~ )"'jl ı}! yi.)

"IS'

J ~~~ ~ )'

"Buhari ve Müslim dahi, dailerle ihticac etmişlerdir,

mesela Buhari Harici dailerden olan imran'la, Buhari ve Müslim, mürcienin dallerinden olan Abdulhamid ile ihti- cac etmişlerdir ... "29

Suyüti (ö.911/1505)

~

c..r""i

,;;--~oY.~)~ \.oA ,)

r't "f

~,))i w

"l.o.A~i Jf ~ J

4$

)~ı

"Burada, Buhari ve Müslim'in bid'atle cerh edilmiş

ravi!erini saymak istedim" diyerek, bu iki kaynaktaki bidatcilerin mahsübunu da yapıvermişdir: 81 isim teşkil

eden bu ravilerden 14'ü Mürcie'den, ?'si Nasbcı, (yani Hz.Aii'ye buğzedenlerden); 25'i şia'dan, 30'u Kaderiyye'- den; 1 'i Cehmiyy.e'den, 2'si Harüriyye'den, 1 'i Vakıfiyye'­

den (yani Kuranın yaratık olup olmadığı konusunda

görüş beyan etmeyenlerden); 1'i Kaadiyye'den (yani zalim idarecilere karşı bilfiil karşı çıkmayanlardan)dır.30

ibn Hacer (ö.852/1449) Hedyu's-Sari'de31 itikadca cerh edilmiş Buhari ravilerinden 69'unun ismini veriyor.

Müslim'in hemşehrisi ve müstahrici lbnu'I-Ahrem (ö.344/955)

. "

4A,.!Jı ~ ıJ~ ~

y\5

J

"Müslimin kitabı şiilerle doludur" diyor. 32 6

Burada misal olarak Buhari'nin bir Harici ıfıvisini görelim:

Bu ravi: Basralı imran b. Hittan es-SedOsi'dir (ö.84/

703).

Hz.Aişe, Ebü Müsa'I-Eş'ari ve ibn Abbas'dan rivayetleri olan bu Tabii alim, Hariciterin Ka'adiyye rei- sidir. Yani zulme isyanını kılıçla değil fikirle yapan meşhur bir şairdir. Hz.Aii'nin katili ibn Mulcem'e mersiye- si vardır. EbO Davud (ö.275/888):

. • [.J'_pJI

~ ~~ ~f ~1_,-'11

J.-f

~ ~"

"Bida'atçiler arasında hadis sahasında Haricilerden daha sağiarnı yokdu_r" der ve işbu imran'ın ismini verir.33

imran, Darekutni'nin (ö.385/995) Buhari'yi ayıpla­

masına vesile olan zatlardandır.

Darekutni şöyle diyor:

"imran, inancının kötülüğü, fikrinin pisliği yüzünden

terkedilmiş bir ravidir"34

Şimdi bu meşhur zatın BuharT şarihleri açısından

nasıl görüldüğüne bakalım. Buharl'de imran'ın ravT olarak yer aldığı iki hadis vardır. Bunlardan ilki 77. libas 25 [VII, 45] de mutabaat hadisi olarak yeralır. ikincisi ise

asıl hadislerdendir. Aynı Libas kitabının 90. babında [VII;

65] geçmektedir .

ibn Hacer ilk hadis hakkında Hedy'inde (ll, 200]:

.!...t~ ~i] ~IJ ~~ ı.Sj*'" 'ıf)~\ .U[.~~"

..,J

~)w ı ~.rı

t....il

J ... [J~

..,u

.r!.rJı ~ ''JJ

.U

J ... o.i..A

.;J:- J

~ o.J.;s. ~~ ~~\ıJI

·

ft • • • ~.rtJ)'~~

"Buhari imran'dan tek hadis dışında rivayette bulun-

mamıştır. Onu da mutabaat çerçevesinde rivayet et-

mişdir. Erkeklerin ipekli giymesiyle ilgili hadisi başka is- nadlarla da vermektedir. Muslim'de bu hadisi başka is- nadla rivayet etmiştir ... " diyor, Feth'inde ise [X, 224-5] tek hadis iddiasında düzeltme yaparak şöyle söylüyor:

29Takyid, 146: Tedrib, 217 30reorib, 219-220.

31[11, 145-233].

32Fethu'I-Muğis ı. 332 .

33oaha geniş bilgi için Tarih-i Zehebi VI, 154-157; Mizzi, Tehzib XXII, 322-, Muberrid lll. 897·

34jızamat, 259, r.118.1sabe vı. 305.

iSlAMi ARAŞTIRMALAR CiLT: 10, SAYI: 1-2-3, 199?

(7)

M.SAiD HATiBOGLU

~r ~ u~

\i

~ ı; )ı..,.,.yı

.u

~_rf

w

ı J ... J ...

4~ ~1

J,)L..,p

~IS"

1.)1 '

t ~~ 1!-t,~ f

J 4-Aı~ ıJ'J ~_,.Jı ı.u ~~ı$)~'

J

.ıJ ~

n )J-All

,jAAJ

yl,ı

i) _rT

"Buhari, bid'atci'den hadis naklinde koyduğu kai- deye uyarak, ki bu ka ide, bidatcinin doğru sözlü, dindar ...

olmasıdır, imran'dan bu hadisi rivayet etmişdir. Buhari imran'dan bir buradaki mutabaat hadisini, bir de suret- Ierin tahribiyle ilgili hadisi rivayet etmiştir".

lbn Hacer burada ilk hadisi mutabi sayarken ikin- cisinin mahiyetini meskut geçmektedir. Bu ikinci hadis, yani, dai bir harici ravi tarikıyle rivayet edilen bu hadis, mütabi değil, asıl sayılan bir hadisdir. 77. Llbas 90 [VII, 65], Babın bu usul [asıllar]dan olan hadisinde:

ı;,i ~~ ~ ~~~

;;;

ı:_pS

c,r.i

~] ~ ~

"

~ ~ :l_r.t ~ ~

(,_,P)

ırl' ~f .ı.:.t~

(J)

UJ~

ft ~ ~! ~I..A1 4) ~

"lmran, Hz.Aişe'nin kendisine şöyle dediğini rivayet

etmiştir: Hz.Peygamber kendi evinde, tesalib (salib, hac cinsinden Şeyler) bulunan herşeyi tahrib etmiştir".

Şafii lbn Hacer, Buhari'nin lmranı değerlendiriş şek­

line pek itiraz etmezken, Bırhari'nin Hanefi Şarihi Ayni lmran'a farklı camdan bakmaktadır. Ayni, Hz.Aii'yi öldüren bir adamı medhelmiş bir Haricinin ravi olaral<

kabulünü içine sindirememiş, okuyucusu ile dertleşme ihtiyacı duymuştur:

J yJ

~

,.A$' )

~~\)\ ıJ' ~ j ı:, \S"' : ~

\JI}

n

~:_..,:. W ! : ~ J\i : ~ ~ ())~ J.ili t

..l..t .J"

~ :ı.:-Li .~ı·

~~

... .U..I$\i ,)s-

ı$)~ı.ıJ

J.l..P .u ~IS" ..:nf

.J" J

~J>.

(!f.fi

J ~ ı$)~

~ ~\ ~..l..t ~ yJ..S:Jı ~ ~f .u

J

~'

""i ~~ j..!.t ~ ~ 4 ~J:.JI

J ,

~\

l.iA ~1 ı$ ;~1

J .u

~ J 4.1Jtj c.~ 4F(J) ~~

·~ _,.Jı

"[B-uhari'nin] böyle bir zattan hadis nakletmemesi vacibattan iken, Hz.Aii'nin katilini medheden kimsenin [yani imran'ın] rivayetini kabul etmesi ne iştir? diye so- rarsan derim ki, birisi [lbn Hacer'i kastediyor] şöyle demiş: "Buhari bid'atçıdan hadis ... dindar olmasıdır" (Ben

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

Ayni bu kanaatte değilim]. Buhari bu zattan hadis almak- ta haklı değildir. Bu adam nerden doğru sözlü oluyor- muş? Mel'un ibn Mulcem'in medhini yapmakla en çirkin

yalanı işlemişdir. Dindar olan kimse, Hz.Aii gibi bir zatın

katlinden nasıl sevinir de onun katilini medheder? Bu ne biçim dindarlıkdır? lmran'ın Buhari'de ancak buradaki rivayeti vardır."

Ayni'nin bu ifadesi, görüldüğü gibi, büyük bir Buhari

şarihinin, bu en büyük muhaddise, yeri geldiğinde en ağır

tenkidleri tevcih etmekden çekinmediğinin de misali ol-

maktadır.

Bu nakilde gözden kaçmayan bir husus da, Ayni'nin de ibn Hacer gibi acele hüküm vererek, lmran'ın Buhari'de başka rivayeti olmadığını söylemesi, fakat şer­

hine devamla, aynı şerhin 59 sahife ilerisinde [X, 309] Im-

ran'ın ikinci rivayetini yazarak kendisini tekzib ettiğinin farkında olmayabilmesidir. Görüldüğü üzere tahkiksiz

konuşmakdan en büyük alimlerimiz de kurtulabiimiş değildir.

iki sahih kitabın ravilerine yönelik tenkid çalış­

malarının kitablık çapta olanlarında ağırlık Buhariye ve-

rilmiş gibidir. Bu tenkidcilerin içinde ilk sırayı her halde Darekutni'ye (ö.385/995) vermek gerekecekdir. II/VIII.

asırdan başlatılabilecek bu neviden çalışmalar asırlarca

devam etmiş ve halen de devam edeceğe benzemekte- dir. Bu fevkalade ehemmiyette olan ilmi mesainin tarihi dökümünü vermeye kalkmak bu makalenin hedefi ol-

madığı için, biz burada hadis ilmiyle uğraşacaklara ikaz mahiyetinde birkaç misal vermekle yetiniyor ve bu çerçevede VII/XIII. asırda bile Buhari'ye sened ve metin

açısından gösterilen alakanın n,e derecede canlı olduğunu sergilerneye geçiyoruz. Darekutni'den üç asır sonrasına ait aşağıdaki bilgileri Subki'ye (ö.771/1370) borçlu bulunmaktayız.

Subki'nin Tabakatu'ş-Şatiiyye'sinin DimyatT ter- cemesinde [X, 1 02-123]. hadis tenkid tarihi açısından son derece mühim tesbitler vardır.

DimyatT (613-705/1217-1306) hadis tenkidcilerinin sonuncusu olarak görülür. Talebeleri arasında bulunan Zehebi (ö.748/1348), Dimyati'nin 1250 şeyhden okuduğunu zikreder. 35

Subki ise (ö.771/1370) onu, kendi devrinin hafızı,

ensab bilgisinde üstadlar üstadı, hadisçilerio imamı,

büyük bir fakih olarak sunar.

DIMYAT1'DEN AHMED iBN HANBEL, BUHAR!, MÜSLIM .. TENKIDLERi

Buhari'nin belli başlı müstensihlerinden YOnini (621-701/1224/1302), Mısır'ın meşhur muasır alimi olup kendisinden 8 yaş büyük olan Abdulmü'min Dimyati'ye ( ö. 705/1305), Ba'lebek'den mektup yazmış, soruyor:

"lbnu'I-Cevzi (ö.597/1201 ), "Nefyu'n-Nakf' isimli kitabında birtakım hadisler zikretmiş ve sıra Ka'b ibn Malik'in tevbesi ile ilgili hadise gelince şöyle demişdir:

35Mu'cemu'ş-Şuy0h, r.482.

7

(8)

MÜSLÜMAN ALiMLERIN BUHART VE MÜSLIM'E YÖNELiK ELEŞTIRILERI

# #

~> '.>J..t ~~

i

l r

J

~~ ı:>f ~.wı ı.u ~

J ı.JJWIJ ~i ~IJ'jl ~

_,..1

~.lS"J (424/lf'-''

/

(.))~

"Bu hadisde Hilal [ibn 'U,meyye] ve Murare [ibnu'r-

Rebi, 2/624 senesindekil Bedir gazvasine katılmış gös-

terilmekte,* Ahmed, Buhari ve Muslim de kitabiarında

böyle nakletmektedirler.36

Hilal ve Murare isimli bu iki Sahabi'yi [tarihçilerden]

hiçkimse Bedr'e katılanlar arasında göstermiş değildir.

ibn Sa'd her ikisini Bedr'e katılmamış 2. tabaka ricali

arasında zikretmektedir [MatbO Tabakatta bulamadık]. Bu

husOsu devamlı araştırdım ve bunu rivayet eden alimiere

şaştım. Nasıl olup da bu çelişkiye işaret etmemişler? Bu hususta hocalarımızdan bana açıklamada bulunabilen

çıkmadı. Taki Ebü Bekr Esrem'de (ö.260/873) bilgiye

rastladım. Onun "Nasihu'I-Hadis ve Mensühuh" isimli eserinde şöyle yazılıdır:

'Zühri, hadis hıfzında kendi devrinde emsalsizdi, Veh- me düştüğü yerler pek azdır. Vehimleri arasında, Ka'b hadi- sinde Hilali ve Murare'yi Bedr'e iştirak ettirişi de vardır. Hal- buki

. 'i

_Tt

jl ~

J

ıJ* 1 -lfi . ;J.t J-i ıJ* u~ ~

J

"Bu iki zat Bedr'e katılmamışdır. Zuhri bu iddiada yanılmışdır''

[lbnu'l-CevzT'nin mezkur kitabından nakil burada bitiyor]

YOnini, müteakıben meselanin kaynaklardaki duru- munu kısaca şöyle ortaya koyuyor:

ibnu'I-Cevzi, Kitabu'I-Mesanid'inde Zühri'nin bu konudaki vehmini söylemiş; "Telkih" ve "Mudhiş" isimli eserlerinde bu iki sahabiyi Bedrliler arasına koymamış;

Ziyauddin Makdisi (ö.643/1245), "Es-Sunen ve'I- Ahkam• adlı eserinde de, Buhari ve Muslim'de Bedr'e

iştirak ettirilmiş bu iki zatrn Mağazilere konulmamış olduğunu zikretmiştir.

8

YOnini, Dimyati'ye yazdığı bu mektubunu şöyle bağlıyor:

~~~~ ;J.t J- 1 J 4~t.ıf~ JiJ ---~~ı _pı ... uf l

ı.J-!1 . . .

,

~t

J

;-Wl J J..ı y _,...,,

Jaf

~~ı Jii~l

' Y~~l ~\:$' ~ ... (1071/463 .ı.:.ı) .r.JI 4 ... 1....;..\JI

~'--1 ı....-. .ıf~

J ...

i)..L...t 1~ ~~

~---(1105/495 .ı.:.ı) ı;ı...ıı ı...ıf~ J ···':?.>~'

_r-J;

4lt .ıf~ ıJ*

,)s-

\i~ J ~

&"1 J.-

J ' o~

,

\)~ ~ ~ [~ ~ ~~ ~

J

.!) _,L-Jı of~ ıJ*

ıJ-* o~ ~ .f-!. ı.- J ~~ ~ y i

_,...:all

4:1:-J ~ J

':"

...

~~ .

"Bu iki zatı, lstiab'ında [s.1382, 1542], sadece Batı'nın değil, Doğu'nun imamı lbn Abdi'J-Berr'de (ö.463/1 071) Bedr'e katılmışlardan sayıyor. DOnyanın imamı Buhar! ile Gassani (ö.498/1105) Takyicfinde öyle söylüyor. Şeyhimiz Efendimiz acaba bu fakirin bildikleri dı­ şında ne lutfederler? işin doğrusu nedir? tercihleri nedir?

Işte Dimyati'nin cevabı:

* , ~ '

ıJl

J '

W:ıtll~t "ı

J

l.>..l..! ~":A...A

J ö

.>'J" ~ ~ "

y_rA!ı ~~ı

J

~

J

~$.>~ '

J

~i ~ı..~ı w~:ı

J

.J ;J ~ t .Wi ~ u'i. ~.r--S-

J

J_,.:Jı

J

ı.J-!1

...

~

4J!

~ ~ y.f ~\..'jl :~~~ .Ji.ıl

~ w.}'~ ı; J. ~)11 4:.-J, ...

[l$.i'J'J

y~

~')L.ıl rJ#i i~f ~ [.J~ ~ 1 ~ ı.,;w1 ~~

. W)I I..A.)~ ~

"Mürare ve Hilal ne Bedr'e, ne de Uhud'a katılmışlardır. Imam Ahmed, Buhar!, Muslim, Batının, Doğunun imamı [lbn Abdilberr'i kasdediyor] ve başkaları onları katılmış gösterseler bile. Birisi ötekini taklid etmiş,

hataya düşmüşler. Bu meselade hatanın kaynağı lbn

Şihab Zuhri'dir. Bu iki Sahabi'yi Uhud'a katılanların ikinci

tabakasında zikrederler, onların ilk müslümanlardan

oluşları dolayısıyla böyle yapmışlardır, yoksa o ikisi Uhud'a bizzat katıldıkları için değiJ"37

Müteakıben Dimyati, lstiab sahibi lbn Abdilberr'in,

Batının, Doğunun imamlığı sıfatını diline dolamakta ve sahabilere tahsis ettiği Isiiabında lbn Abdilberr'in yaptığı yanlışlardan misaller vermeye geçmekte [X, 1 07 -115], bu

faslı bitirdikten sonra da:

"Dünya imamı BuharT'ye gelince, onun Cami-i Sahihin- de vahimler [yanlışlar] vardır" diyerek misaller sergile- mektedir ki [X, 115- ] bunları, bazı kısaltma ve notlar ilavesiyle, aşağıya alıyoruz.

•siıindi!ji gibi bu zallar, Hz. Peygamberin 91630 yıtılebuk gazvesine mazeret göstererek katılmayan Ensar11erdendir. Kuran-ı Kerim bunlann mazeretlerinin sahteıi~ini ortaya koyunca, Hz.Peygamber onlarta konuşmama emrinl ver- miş, daha sonra alfa mazhar olmuşlardır. Bk. 9.Tevbe, 118 ile BuhM [V, 13()) 36bk.Musned 111,458; BuhM: 64 Mağazi,10, 79 [V, 13, 132); Muslim s 2124

37Krş. Ayni 8/165. ' · ·

ISI.AMT ARAŞTIRMALAR ClLT: 10, SAYI: 1-2-3, 1997

ı

(9)

.M.SAID HATIBOGLU

DiMYATi'NIN BUHARl'DE BULDUGU ANLAMA HATALARI

Oimyati ilk olarak Buhfıri ve Muslim'in müştereken naklettikleri bir hadisi ele alıyor38 ve Buhfıri'nin bu hadise koyduğu bab başlığı olan

" J.-.All

J.;S.

Jf

y~\.ı f..\.ı ~

"Gusle hılab veya güzel koku ile başlamak" ibaresindeki

<Hılab> kelimesini şöyle inceliyor:

Hılab. bazı

dilcilere göre, (YT

J§')

(gül suyu)'- ndan n ~~. " cullab şeklinde arabçalaştırılmış ve hılab şeklıne donmüş farsça bir kelimedir.

Bazılarına göre ise, "deve sütünün sağıldığı kap"

anlamında aslı arabça bir kelimedir.39

Buhari, birinci görüşü tercih etmekle hataya düşmüş olmaktadır.

Sahih'e Mustahrec yazan lsmaili (ö.371/981) bu yüzden ona şu itabda bulunuyor:

,;rt ~ ~..U ı ı~ ~

'['i

)~1] .uJı ~ \,ıf

.uJI

~)"

~ ~f

J .

~ y')L,Jı ıJf ~ ~1 ~ !.iı..\AJI

' ~U} y')b.Jı W!J ~ ~~

jJ

Jl...$'Jl J.:S. ~

~u~J, ~J \..ı~~4~ı..Jit J

ıJLS':

4-J

~~ ~ ' ~~ ıJL,ı ~..WII.i..a

J.}#

· ~~~~

"Allah Buhari'ye rahmet etsin, hatadan kim salim olabilmiş ki? Bu kelimenin güzel koku demek olduğu içine doğmuş. Gusulden önce koku kullanmanın ne manası olabilir? Hılab kab demekdir. Içine süt sağılan kaba Hılab veya mıhleb denir. Bu hadisin diğer rivayet- leri gözönüne alındığında bu husus açıkça ortaya çıkar.

Bunlarda [Hz.Peygamber'in] hılabdan guslettiği bildiril- mektedir''40

Bu hadisin EbO DavOd'daki rivayetini şerheden Hattabi (ö.388/998) aynı şeyleri söylüyor: •

~ ~ ~.uı """ ı.._,.ı ı ~ ~ ı;t .,;{ ~ J1 ~fj"

" p l

~ ~ ~ J· ..

4i.J.t'il

~

"Zannederim Buhari bunu yanlış anlamışdır. Bu ke- limeyle elierin yıkanmasında kullanılan mıhleb kas- dedilmişdir. koku değil"41

ibnu'I-Esir (ö.606/1210) Buhari'nin bu kelimeyi koku manasında kullandığına ihtimal vermiş ve böyle bir an- layışın manasızlığına da dikkat çekmekden kendini ala-

mamışdır:

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 10, NO: 1-2-3, 1997

J

.uJ ~ J-Jf J--all ~ J-at ~ ~ı ıJ'J "

·

~w~ ~~f

J....$'

~ ~ t~ '~l

.;'i , J Jt

"Kokuyu gusuldan evvel değil, sonra kullanmak da- ha münasTbdir, çünkü gusl'e koku ile başlanırsa, yıkanma sonunda su onu alır gider."42

Dimyati de kendi açısından bu alimiere katılmakla

ve Buhari'nin yanlış yaptığını

;J

~

J

vurgulamaktadır.

Dimyati, müteakıb tankidierinde Buhfıri metninde şahıs­

lar etrafında cereyan eden bilgi yarılışiarını dile gelinnektedir ki, bu makalede onları sıralamayı IÜZumlu görmüyoruz.

AHMED IBN HANBEL'IN

(ö.241/855), KENDI MUSNED'INDEN ÇlKARlLMASlNI iSTEDIGI BIR BUHARl- MUSLIM HADISi

' ~ ı:r. ~ \.:S~

'

""f ı.;s~ '

4111 J...!-

ı..:s~

U.J) ~t ~ :

J u ,

c.4:Jı

~~ ı:rs ~w~

: J\i (ı.l') ır.l'

;.f'

i.}!~ "t

;.f'

~~

. ,.}ot)~ ~1 1.1. er-t ;. '!t!

!

.uJı J,...,

J

lt u :;ti w :1_,1\i

.

~_,Jpı ~wı ıJt)

: J\i

... EbO Hureyre'ye göre, Hz.Peygamber şöyle demişdir: "Ümmetimi Kureyşin şu Hayy'i [batnı, alt ka- bilesi] helak edecekdir" Etraftakiler sordu: Bunlara karşı ne yapmamızı emrediyorsun Ey Allah'ın ResOIO?

Hz.Peygamber cevaben şöyle dedi: "Keşke halk bunlar- dan uzak kalabilse [onlarla ilişkiyi kesse]!"

Musned'deki bu rivayelin akabinde, lmam-ı Ahmed'in oğlu Abdullah (6.290/903), bize, hadis tenkid tarihi bakımından son derece mOhim olan şu açıklamada bulunmaktadır:

l.i..a ı.P ~ r»~ : .,. ~~ 4i.UI ~ ~ J "f J\i

J •

.

~

' (._.P)

;.f'

~~~~ ' ..;,~ .uı,t ' ~.Wl

. IJ_,.PI J ı_,.,ı,t J ı_,....,ı

: ..,) j

38suhari 5. Gusı. 6(1,69); Muslim 3. Hayı, 9, r.318.

39Faik, ı, 307 lbnu'ı-Cevzi, Garibu'I-Hadis ı, 233.

40Fethu'I·Bari ı. 256.

41Meaıımu's-Sunen, ı. 69, r.78.

42Nihaye ı. 422.

9

Referanslar

Benzer Belgeler

نم &#34;ناهد انأ للهاو ،يديس اي ينلخد ام يف ةيروس ةينيطسلف ةرسأ برل ةرابع ىلإ ،بيذعتلل عضخي ةيروسلا تلاقتعملا لقتعملا تاذ يف مدعُي يفحص دهشم رثؤم راوح يف هتارابع

İslam’ın ortaya koyduğu ilke ve değerler, bir yandan duygu, düşünce ve davranışlarımızı inşa ederken diğer yandan da kişiliğimizin olgunlaşmasına katkı

İslam’ın ortaya koyduğu ilke ve değerler, bir yandan duygu, düşünce ve davranışlarımızı inşa ederken diğer yandan da kişiliğimizin olgunlaşmasına

191 7'ye kadar gelen süreçte binlerce kitap, dergi ve gazete yayımla­ yan idil-Ural Türkleri 1905, 1906 ve ı9ı7'de yapılan bütün Rusya müslü-.. manları toplantılarına

Kitabın bölümleri, bir davranışçı olarak Müslüman psikolog, psiko- lojinin felsefe, sanat ve spekülasyonla birleştiği yer, İslami ideoloji ya da ateist felsefi

Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti’nin kapatılması, “hain” Çerkes Ethem olaylarının yeni kurulan ulus devlet üzerindeki olumsuz imajı, Cumhuriyet’in ilanı

Devlet eliyle körüklenen söz konusu toplumsal nefret, nüfus politikalarından sosyal medya uygulamalarına, başörtüsü yasaklarından kadınlara yönelik cinsel

İbn Mâlik’e yönelik bu başlık altında ele alınabilecek eleştiriler az denemeyecek sayıdadır. Cumhurun görüşlerini bazen özellikle kabul etmediğini ifade eden İbn