kaza
sunay akın
biri çıkıp öldürsün beni
ve k a z a süsü versin
cansız bedenime
nasıl da sevinirdim
ilkokul pencerelerine
b a y r a k asarken
doğduğum kazanın
her bayram öncesi
süslenmesine
Çınar Yayınlan Şiir Kaza Süsü / Sunay Akın
ISBN 975 - 348 - 102 - O
4. Basım İstanbul, Ağustos 1997
Kapak Tasarımı: Cem G ünübek Baskı: Pastel M atbaası
© Çınar Yayınları, 1997 Tüm yayın haklan saklıdır.
Çınar Yayınlan;
Rıfat Ugaz Kültür Merkezi Küçükparmakkapı Sokak No: 23
80060 Beyoğlu/İstanbul Telefon 0.212.293 23 98 -9 9
Fax : 0.212. 293 28 96
Kaza Süsü
Sunay Akın
Kutay ve Yüksel'e...
İ ç i n d e k i l e r
Kayıp Dalga Kedi Kırıkları 9 Kayıp D alga 12 Sözgelim i 14 K ağıt Gemi 16 Kırık Kibrit 18 Tık... Tak... 20 Trapezci 22 Ayrılık Şiiri 24 Şem siye 2 6 K aza Süsü 28
Şiiriçi Hatları Vapuru İstanbul 33
M artı 36
G alata Köprüsü 4 0 Tutuşan Perde 42 Şiiriçi H atları Vapuru 4 4
Generalim D evrim 51 Rüzgar 5 4 Generalim 5 6 Beyaz Adam 58 Am a Ö lüm ... 6 0
K ayıp Dalga
Kedi Kırıkları
O rtan casıy ım üç kardeşin h iç tatmadığı için
acırken ağabeyim e
kıskanç gözlerle bakarım iki insan sıcaklığı üstünden dünyaya gelen
kardeşime
Kutsal kitaplarda aramam boşuna bir işaret
bilirim ki kuşların silah sesinden
ürkmediği gün kop acak kıyam et
Sokaklarda gezinm ek yerine kimi gün
dolaba kilitlerim kendimi top seslerinden korkan Bizanslı bir ç o cu k gibi kucağım a alarak
kedimi
10
Bilem ezsiniz yüreğim e neler olduğunu nasıl ki bir korsanın
denize attığı rom şişesini limana dem irleyen gem inin çapasıyla kırdığından
hiçkim senin haberi olm uyorsa
Birbirinin üstüne
ters çevirerek içimdeki iskemleleri uzaklaşırım aranızdan
çarşıda kaybolan bir çocuğun elinde soğuyan
anne sıcaklığı hızıyla...
Kayıp D alga
K i m i m ben
ve sakalından bir tek kılın
m üzelere girem ey eceğ in e ağlayan köse bir peygam berden
nedir beni ayıran
Hüzünlü bir ço cu k yüzü müyüm merdiven altındaki
boş rakı şişelerinin
hareketliliğinden anlayan babasının eve gelip
gittiğini
12
Bir cü ce miyim yoksa c en aze gününde annesinin tabutuna
uzanamayışının ağırlığım hep omuzlarında
taşıyan
Küçük odaya çıkıyorum tavan arasındaki
ve bir gem inin
dümeni gibi çevirerek istasyon düğmesini
kayboluyorum bir zamanlar etrafında ailece toplandığım ız radyo dalgaları
arasında!..
Sözgelim i
Sözgelim i
bir cen a z e törenine
katılır gibi yürüyorum sokaklarda ve iğneyle tutturulmuş
çocu klu k fotoğrafım gülümsüyor ceketim in yakasında
14
Son dileği
asılacağı ipin üstünde yürüm ek olan
bir cam bazım sözgelim i cellatın düğüm leyerek boynum a geçirdiği ip düşürüyor sonunda beni her gösteride alay ettiğim yaşamdan
Bir m ehteranım sözgelim i çalgılar arasında
yürürken savaş alanına üç adımda bir
geriye döner
ve yaşlı gözlerle anarım sevgilimi...
K ağ ıt G em i
D e n iz kıyısında
bir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli
bir kaptanım çünkü kağıt gem ilerden emekli
16
Kılları uzadıkça ellerimin unuttum kağıtlardan nasıl gem i yapıldığını ki yaşlılığa uzanan
birer iskeledir parmaklarım çözüldü uçlarından
nice kağıt gem inin palamarı
Çocukluğum un tahta atını bozarak yaptığım iskeleye küçük bir kağıt gemi
yanaşır mı dersiniz kazısam ellerimdeki bütün kılları!..
Kırık K ibrit
H e r kapı eşiğinde
ç o c u k mezarı diye takıldığınız 4 5 numara ayakkabılarımla içinde etleri çürüyen
bir ç o cu k cesedi taşıdığımı nasıl da bildiniz
H iç b ir bardakta
dudak payı bırakm adınız bana bir kaşık sesini
bile ç o k gördünüz şekersiz içerek çaylarınızı
18
Bakarak yürüdüm oysa balkonlara g ö z göze
geleb ilm ek için
çamaşır ipinin arkasına astığı iç çamaşırlarının
ıslaklığına sürünerek
kanaryasını güneşe çıkaran bir kadınla
Yanıma yaklaşıp kibrit istediğinizde ıssız bir adaya düşen
yalnız adamın
dumanı görülsün diye yaktığı ateşiydi sizlere
uzattığım
Ve siz
h er seferinizde sigaranızı yaktınız
ama açıktan g eçen gem iler gibi yanınıza beni almadan
gittiniz!..
Tık..Tak.
N e kadar aradıysam
suyunda bulamadım tak'ları zaman denilen kuyunun yüzüm de bu yüzden yaln ızca tik'lerini taşırım çocukluğumun
Bülent Berkman 'a
20
Yarısını tuttum ç o cu k doktoru
olm am ı isteyen annem e
hasta yatağında verdiğim sözün d ok tor olam adım ama
ç o cu k kaldım
İki ço cu k
rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine
kendi başıma zor sığıyorum bugün büyüdükçe insan
yalnız mı kalıyor ne?
Mustafa Öz'e
G irecek tin elb ette trapezcinin gözüne şendin çünkü
salıncakta ellerini korkusuzca bırakan ama üçüncü sınıf da olsa h içb ir sirk
çadır kurmadı doğduğun taşra kentine
G em i yaptığın terliklerin içinde bırakırdın düşlerini
halının mavi kıvrımlarında uzanan sen nehrine
ulaşmaktı tek amacım salonda büfede duran eyfel kulesi biçim indeki kolonya şişesine
Trapezci
22
B ahçe duvarını atlarken dul komşunun aşığı
misafirliğe gitm ek isteyen annem çantasına koyardı terlikleri
ve başlardı gerçek yolculuğun evim izden en fazla
bir sokak yukarı ya da iki sokak aşağı
Annesi ölen çocukların
fedakar babası sandın travestileri ki ezilm em iş
gazo z kapağı karşılığında aile çay bahçelerin in suskun masaları arasından kolay ca kurduğun dostluklarda
nasıl da anlatırdın hiç görmediğin trapezcileri...
Ayrılık Şiiri
H e r satırı
m endireğe dizili karabataklara b en zey en bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler içinde uzaklaşan kayık gibi bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan
Bütün yolcularını
b o ğ az köprüsünün çaldığı araba vapurunun
boş seferleri
gibi yalnızca rüzgar gezinir sensiz
yüreğimde
24
Durgun bir sudur aslında deniz ki çocukların
acem i oltalarını denedikleri kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdığım ayrılık şiirini okudukça dalgalanır.
Şem siy e
T ozlu bir şemsiye durur çatı katındaki odanın kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların hüzünlü kokusuyla
Anımsar mısın bilm em yağmurun bardaktan
boşanırcasına yağdığı o günü
hani şemsiyeyi iyice çekip başım ıza dudaklarımla hesaplamıştım
yüz ölçümünü
N iced ir sokağa çıkarm ıyorum şemsiyeyi korkuyorum çünkü
kapısı açık kafesinden uçan bir kanarya gibi beni ikinci kez
terk etm enden
26
Yanıt alam ayacağım ı bilsem de yanına gidip
sorarım her gün şem siyeye altında elele biz
nasıl görünürdük diye...
K aza Süsü
Biri çıkıp öldürsün beni ve kaza süsü versin cansız bedenim e nasıl da sevinirdim
ilkokul pencerelerine bayrak asarken doğduğum kazanın
her bayram öncesi süslenmesine
Ç a y bardağı biçim ind e yontulsun m ezar taşlarım
ve yaşamdan bir tek yudum bile alam ayacağım için üstlerine yatay olarak bir de kaşık
konsun
N e başucuma
ne de ayakucuma dikilsinler biri sağımda
diğeri solumda olsun
28
ki görenler mezarı sansınlar bir çocu ğu n
Peşlerinde koşturarak papazı kiliseden çaldıkları
günah çıkarm a kulübesinde şiir kurtuluş örgütünü kuran
kenan evren lisesinden terk çocu klar mutlaka gelirler cen azem e
h er birinin elinde deniz yıldızı
Ü zü lm ey in dostlarım
ezb ere bilirim latince sözcüklerini hayvanlar ansiklopedisinin
adını bilm em iş olm aktan utanm ayacağım asla tabutumun içine girecek ilk b ö ce ğ in
Şiiriçi Hatları Vapuru
İstanbul
Asma köprülerin
halatlarıyla bağlı ellerini ç ö z e re k gökd elenlerin arasından
seni kurtarmak isteyen çocu klar örgüt kurmasın diye
arka b ahçeli
bütün evlerini yıktılar İstanbul
Sokaklarında artık anarşisttir onlar sigara reklamı bahanesiyle
sarmaşıkların vatanı olan duvarlarda at koşturan kovboyları
kovm ak için savaşırlar ki vurulduklarında karışır kanlarına ceplerinde taşıdıkları tohum lar
Şiirler okuyacağız kulelerinden İstanbul ve yalnızca
körler olacak sokaklarında eli sopalı
gezen
Bırakacağız rüzgara şiirlerimizi bildiri atılıyor diye
ihbarlar y ağ acak telefonlardan bir kez daha kırılacak
IV. M urat'ın elindeki kafes ve koltuklarınıza
34
bağlandığınız ipleri koparın duyurusunu yap acak
H ezarfen A h m et Ç e le b i'n in torunlarından bir hostes
Ö lm esin diye D e n iz bir anlık
ayaklarını tutan
idam masasının tahtalarıyla sana iskeleler yap acağ ız İstanbul d enize doğru
uzanan
M eyd an lar ki gam zelerind ir İstanbul bak, göreceksin,-
bir mayıs gününde tutuşacağız elele ve sen bizlere yeniden
gülüm seyeceksin!..
M artı
H e r vapur dumanının ardına yüreği sıcak
bir insan sanıp takılırken
tüyleri ıslanan bir martı olduğumu h em azarlayan
h em de sırtıma havlu koyan annem e anlatamam
36
Kanadım kırılsa da konm am deniz kıyısındaki
h içb ir cam inin m inaresine ku bb eye tüneyen martıların
key iflerin ce uçmalarını b ekleyen imam ezanı g eç okuduğu için sürülünce
bir dağ köyüne
Birazcık daha sabredin diyorum eski bir sokağın kıvrımında yolun iki ucunu gösteren
trafik aynalarına
hüzün modeli arabalar
kırılm am anız için örgü tlen iyor dolmuş duraklarında
D e n iz e düşen bir gazetedeki ölüm ilanından öğrenirim m endireğe attığı çakıltaşıyla ürken martıların
alkışa b en zey en kanat seslerini selamlayan yaşlı adamın
unutulan bir tiyatrocu olduğunu
G e c e yarısı söndürülünce ışıklarını kuytu bir iskelede
ne yaptığını görürüm
iki yakası arasında İstanbul'un koltuklarında günboyu
kadın kalçalarının izlerini biriktiren vapurun
38
Yanından ayrılmam deniz fenerlerinin fotoğrafına b en z em ey en
heykelleridir çünkü idam sehpasına çık ınca
aşağıda asılmasını bekleyen lerin yüreklerindeki sivri kayalıkları ışığıyla aydınlatan devrim cinin
U yandırırım çığlıklarımla
kıyısında karnı aç yatan çocukları y iy e ce k aradığım ken t çöplüğünün ama bir parça olsun
koparm am beyazlığından bilirim ki K ız Kulesi
doğum günü pastasıdır özgürlüğün!...
G alata Köprüsü
Boşuna mıydı köprü üstünde arayışım C elile H anım 'ı oğlu N azım H ikm et'in özgür bırakılmasını istediği dilekçesinin altına
bir imza atabilm ek için
Bileklerini kesiyor
köprünün paslı dubalarıyla annesi gibi faytona
koşulam ayacak bir tay ve doğasından uzak bir sirk hayvanı gibi B eyoğ lu 1 nda gezdiriliyor tramvay
S o k ak kedileri O rh a n V eli'nin:
sizi gidi kom ünistler sizi m esken tutmasaydınız köprü altını
40
yıkılmazdı bugün
M arx'ın bir heykeli gibi
Ey H aliç
ihtiyar tavşanıyla
m anici mi mani olacaktı
seyyar prezervatif satıcılarına haydi rakı kat sularına
ve sen de benim gibi köprünün haline iç
Bitti d iy eceğ im h er şey ama eskisinden daha yüksek olan b e to n köprünün üstünde misinası kısa kalan bir ç o cu k neyi b ekler durur
oltasının iğnesi d enize değm ese de?..
C an yelekleri tavandadır yazısının üstündeki raflara şiir kitapları
dizm ek için binerim h er akşamüstü
annesinin eve çağıran sesine kulak asmadan
ışık çem beri çeviren vapurlara
Tutuşan Perde
42
Polis arabası g eç er yanım dan ve ben korkarım
dubaları kesilerek
kuytu köşelere atılan G alata Köprüsü'nün katili diye tutuklanmaktan
silem edim çünkü parmak izlerimi h er geçişim d e tutunarak
martıları seyrettiğim korkuluklarından
D e n iz e inen sokağın
ö yle bir yerinden bakarımki g eçen vapurun burnu
pencered eki kadının göğüslerini koklarken küpeştesinde sigarasını yakan adam
tutuşturur dalgınlıkla karşıdaki evden
dışarıya sarkan perdeyi!..
Şiiriçi Hatları Vapuru
N azım H ik m et vapuru deniz ile arasına
dökülen asfaltı kırar
ve özgürlüğüne kavuşturur salacak iskelesini
batm ak pahasına
44
C an Yücel vapuru alaycı bir düdük çalar savaş gem ilerine ki rakı şişeleri asılıdır can simitlerinin
yerine
Attila Ilhan vapuru keyifle yarar suları
içinde çünkü sevgililer öpüşür ve güvertesinde
sigarasını rüzgara karşı yakan bir katil üşür
Edip C an sev er vapuru d enize yansıyan
otel ışıkları altında
gider gelir Boğaz'ın en uzak iki iskelesi
arasında
O rh a n Veli vapuru evlerine taşırken
telaş içindeki insanları küpeştesinden atılan simitleri kapışır martı kuşları
46
C em al Süreya vapuru akşamüstleri giy in ce ışıklı elbisesini
ince bir duman savurarak havaya dansa kaldırır
kız kulesini
Generalim
D evrim
T em iz kalan tek yerdir devrim bütün bir yıl
kirlenen duvarda ama göreb ilm ek için
asıldığı çividen indirilmelidir yaprakları biten takvim
Z orbalara direnm ektir devrim bir çocu ğun
annesinin çantasından aldığı paraları altına gizlediğini
söylem em iştir dövülen h içb ir halı
için d e yaşam aktır devrim dikiş kutusunun
ve topluiğneler gibi
bir arada olm ayı gerektirir karşı koy abilm ek için zulmüne makas denilen patronun
G e c e ışıklar arasında koşm aktır devrim ateş böceklerini
yakalam ak isteyen çocukların peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları polis arabalarının
52
K ağ ıt bir gem idir devrim bütün gem iler
hurdaya çıksa da sonunda taşıdığı özgürlük şiiriyle batm adan yüzer nicedir dünya sularında
Kim bilir kaç yunus görmüş kaç deniz gezm iş...
Rüzgar
Aydın Çubukçu 'ya
Bayrakları birbirine ben zem ese de ülkelerin bir ağızdan söyledikleri barış ezgisini
yankılatır rüzgar direklerine çarpan iplerinin
Savaş alanında
silahların sustuğu saatlerde mektup yazacak
bir ailesi olm ayan askerin yaptığı kağıt gemiyi yüzdürür arkadaşının kan
gölünde
Karıştırır martıların oyununa çocukların getirilm em esi
54
rica olunan davetiyelerin arkasına yazarak
G alata Kulesi'nden attığım ız son sözlerini Erdal Eren'in
U sulca siler patika yollardaki nal izlerini
ve açıp pencereleri korkutur aniden
tanrıça h eykeliyle sevişen müze bekçisini
Beklediğim iz sensin ey özgürlük kaybolur izleri
bütün işkencelerin bir gün çıkıp gelirsen
nasıl ki katlanmış hüznünü unutuyorsa o anda
rüzgara açılan bir yelken
G en eralim
G öğ sü n d e şakırdayan madalyalarıyla peşinde koştuğu
dünyanın en aptal kuşunu bile zo r yakalar
generalim
Yeni bir dünya savaşını m üjdeler
generalim in üniformasındaki bir madalya
takımlık yer
A çık p en cered en içeri giren güvercin
telaş içinde sökerken iplikleri om uzuna dikili yıldızlar
sevinçle bakar gökyüzüne generalim in askıda
unuttuğu cek etin
Beyaz Adam
Beyaz adam
küçücüktü ilk geldiğinde ve oturmaktan
bütün kemikleri sızlıyordu büyük teknesinde
Beyaz adam
kızılderililerin sunduğu y iy ecek lerle beslenip
topraklarına uzandığında büyüdü bulutlar arasında
barış içinde yaşayan manitu yerine
tapmamızı istediği de işkence görüp
çarm ıha gerilen bir ölüydü
58
Beyaz adam özgürlük adına
dev bir kadın heykeli dikti doğu denizinin kıyısına ve her gece
altında dans ettiğim iz yıldızları bayrak diye tutsak etti
bir b ez parçasına
Beyaz adam
özgürlük gibi adaleti de
bir kadın h eykeliyle simgeledi ama elinde terazi tutan
zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için kendisine tecavüz edenin kim olduğunu görem ed i...
Am a Ö lüm .
Ö zgü rlük kitabının sayfaları arasına cellatların kurduğu darağacındaki ip yarım kalan
sayfayı gösteriy or
okum aya devam ed ecek n ice insana
Evlilik fotoğrafının yırtılarak kırılan çerçevelerin
sokağa atılan
tahtalarıyla çakılıyor ç o cu k tabutları
60
H iç b ir g e n ç kız taşım ıyor kolyesinde sevgilisinin fotoğrafını ama ölüm
sayfaları oyulmuş bir aşk rom anının içine gizliyor tabancasını...
...Ölü askerin m iğ fe rin d e n g ü v e rc in e serin su içirten b ir m izah, işte Sunay Akın tavrı ...O m atara, o m iğ fe r o su, o güve rcin ..
D aha ne d iyeyim ..
Zarı atıyorum
sunay aRın
Cemal Süreya
ISBN 9 7 5 - 3 4 8 -102 - 0
7 8 9 7 5 3 4 8 1 0 2 1
321611779523