• Sonuç bulunamadı

TERCÜME-İ HAL-İ ‘ÂKİF PAŞA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TERCÜME-İ HAL-İ ‘ÂKİF PAŞA"

Copied!
65
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

İSTANBUL 29 MAYIS ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ

TARİH BÖLÜMÜ

TERCÜME-İ HAL-İ ‘ÂKİF PAŞA

LİSANS BİTİRME TEZİ

Samed IŞIK

Danışman:

Prof. Dr. Kemal BEYDİLLİ

İSTANBUL HAZİRAN, 2021

(2)

ii BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

Samed IŞIK 30.06.2021

(3)

iii ÖZ

Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa (Eser-i ‘Âkif Paşa) olarak bilinen kitabın konusu olan ‘Âkif

Paşa’nın sürgün yıllarında arkadaşlarına, ailesine ve padişaha yazdığı mektup ve tezkirelerdir. ‘Âkif Paşa bu mektuplarda sürgün yıllarındaki durumunu anlatmış ve affedilmesini istemiştir. Bu lisans bitirme tezi de ‘Âkif Paşa hakkında ve Tercüme-i Hal- i ‘Âkif Paşa (Eser-i ‘Âkif Paşa) yapılmış bir lisans bitirme tezidir. Tez çalışmasında ‘Âkif

Paşa’nın doğumu, ailesi, siyasi kariyeri ve ölümüne kadar geçen süreçteki yaşadığı olayları ve akademik ve edebi eserleri incelenmiştir. Metinde öncelikle ‘Âkif Paşa’nın hayatı ve ailesi incelenmiştir. Daha sonra ise ‘Âkif Paşa’nın siyasi kariyeri ve devlet görevinde karşılaştığı durumlar incelenmiştir. Son olarak ise ‘Âkif Paşa’nın eserleri anlatılarak Eser-i ‘Âkif Paşa (Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa) adlı metin transkript edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: ‘Âkif Paşa, Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa, Eser-i ‘Âkif Paşa.

(4)

iv

ABSTRACKT

The letter and biographies of ‘Âkif Pasha, which is the subject of the book of Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa (Eser-i ‘Âkif Paşa), to his friends, family, and sultan during his exile years. ‘Âkif Pasha explained his situation during the years of exile in these letters and asked for his forgiveness. This undergraduate thesis is about ‘Âkif Pasha and Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa (Eser-i ‘Âkif Paşa). In the thesis study, the birth of ‘Âkif Pasha, his family, his political career, and the events he lived until his death, and his academic and literary works were examined. In the text, first of all, the life and family of ‘Âkif Pasha was examined. Then, the political career of ‘Âkif Pasha and the situations he faced in his state duty were examined. Finally, the works of ‘Âkif Pasha were explained and the text called Eser-i ‘Âkif Paşa (Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa) was transcribed.

Key Woeds: ‘Âkif Pasha, Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa, Eser-i ‘Âkif Paşa.

(5)

v ÖNSÖZ

18. ve 19. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nin tarihinde savaşların yeniliklerin ve diplomatik krizlerin olduğu önemli bir tarihi süreci içermektedir. Bu süreçte yaşanan olayların günümüz tarihçiliğinde çalışılması ve değerlendirilmesi heyecan vericidir. Bu bağlamda lisans bitirme tezi olarak yaptığım çalışmada ‘Âkif Paşa’nın mektuplarını ve Padişaha yazdığı tezkirelerin bulunduğu Eser-i ‘Âkif Paşa (Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa) adlı kitabın transkriptini yaparken ve tahlil ederken dönemin bazı sorunlarını da inceleme fırsatı buldum. Bu fırsatı tez konumu öneren ve tez danışmanlığımı yapan Prof. Dr. Kemal Beydilli’ye teşekkür ederim. Lisan öğrenim sürecinde dersini aldığım, çeşitli konularda üzerine tartıştığımız ve akademik çalışmalar yürüttüğümüz İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’nin tam zamanlı ve yarı zamanlı öğretim üyelerine de bana sağladığı katkılardan dolayı teşekkür ederim. Özellikle tüm lisans öğrenimim boyunca soru ve tartışmaları ile sürekli akademik olarak beni yönlendiren ve araştırmalarımı yorumları ile destekleyen Doç. Dr. Özlem Çaykent ve Dr. Öğr Üyesi Ertuğrul İsmail Ökten’e teşekkür ederim. Tez çalışmamda temel kaynak olarak kullandığım ‘‘Belgelerle Akif Paşa Hayatı ve Eserleri’’ adlı çalışmanın yazarı Prof. Dr. İbrahim Kavaz’a da teşekkür ederim. Son

olarak Lisans eğitimim boyunca her zaman bana destek olan ve arkadaşlık eden Efecan İrfan Alca’ya birlikte geçirdiğimiz değerli anlar ve transkript çalışmamda yardımcı olduğu için teşekkür ederim.

Samed IŞIK 30.03.2021 İstanbul

(6)

vi

KISALTMALAR

Kısaltma Bilgi

(…) Okunmayan ya da okunamayan kelime

ve cümleler

C. Cilt

Çev. Çeviren

Dia. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm

Ansiklopedisi

Haz. Hazrılayan

m. Miladi

Meb.İA Milli Eğitim Bakanlığı İslam

Ansiklopedisi

s. Sayfa

vd. Ve Diğerleri

(7)

vii

İÇİNDEKİLER

Sayfa

BEYAN……….ii

ÖZ……….…………iii

ABSTRACKT……….……….iv

ÖNSÖZ……….……….v

KISALTMALAR……….……vi

İÇİNDEKİLER………...………...vii

Giriş………...1

Birinci Bölüm (‘Âkif Paşa’nın Hayatı)………...1

1. Ailesi ve Hayatı………1

2. Siyasi Hayatı………4

2.1. ‘Âkif Paşa’nın azledilmesinin sebepleri………5

2.2. ‘Âkif Paşa’nın siyasi hayatındaki başarıları……….6

İkinci Bölüm (‘Âkif Paşa’nın Eserleri)………..7

1. Münşeât-ı el-Hâc ‘Âkif Efendi ……….7

2. Tabsıra-ı ‘Âkif Paşa ………8

3. Muharrerât-ı Husûsiye-i ‘Âkif Paşa ………8

4. Risâletü’l-Fırâsiye Ve’s-Siyâsiye……….9

5. Eş‘âr-ı el-Hâc ‘Âkif Paşa……….9

6. Eser-i ‘Âkif Paşa………..9

Üçüncü Bölüm (Eser-i ‘Âkif Paşa (Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa) Trasncripsiyon)…..10

Sonuç ………..56

Kaynakça………57

(8)
(9)

1 Giriş

III. Selim saltanatında başlayan ve Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar süregelen reform hareketlerinin en önemli dönemlerinden biri olan II. Mahmud Devri’nin önemli paşalarından ‘Âkif Paşa ve Osmanlı devletine sağladığı katkı ve hizmetler kronolojik olarak bir devlet adamının gelişimini ve çöküşünü göstermektedir. 18. ve19. Yüzyıllarda yaşamış olan ‘Âkif Paşa Osmanlı devlet adamı olarak çeşitli makamlarda görev yapmış bir bürokrat ve şair olarak bilinmektedir. II. Mahmud’un saltanat yıllarında başladığı devlet görevine Abdülmecid’in saltanat yıllarında devam etmiş Tanzimat’ın ilanı ile rütbeleri alınarak sürgün edilmiştir. Tüm bu tarihsel süreçte ‘Âkif Paşa’nın doğumundan ölümüne kadar yaşadığı olayların kısa bir değerlendirilmesi ilk bölümde yapılacak ve ikinci bölümde ise ‘Âkif Paşa’nın edebi eserleri incelenecektir. Üçüncü bölümde ise Eser- i ‘Âkif Paşa ismi ile ya da Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa ismi ile bilinen ‘Âkif Paşa’nın torunu olan ‘Âkif Efendi’nin derlediği ‘Âkif Paşa’nın sürgün yıllarında yazdığı mektupların transkripti yapılacaktır. Bu bağlamda yapılan çalışmada bir devlet adamı olan ‘Âkif Paşa’nın yaşamı, devlette ve edebiyatta bıraktığı etki gözlemlenecek ve yapılan transkriptte sürgün yıllarındaki yaşadığı zorlukları ‘Âkif Paşa’nın kendi kaleminden anlatacağız.

Birinci Bölüm (‘Âkif Paşa’nın Hayatı)

1. Ailesi ve Hayatı

Mehmed ‘Âkif Paşa 15 Rebiülevvel 1202’de Bozok’ta doğmuştur. ‘Âkif Efendi’nin yazdığı Tercüme-i hâl-i ‘Âkif Paşa adlı eserde ‘Âkif Paşa’nın doğumu hakkında şu bilgiler verilmektedir. ‘‘merhum ‘Âkif Paşa Ayntâbîzâde dimekle ma‘rûf kuzâttan Mehmed Efendi’nin semere-i fu’âdı olup bin iki yüz iki senesi rebiülevvelinin on beşinci salı günü Bozok şehrinde kadem-nihâde-i mehd-i şuhûd olarak’’1 ‘Âkif Paşa’nın torunu olan ‘Âkif Efendi’nin verdiği bilgileri ‘Âkif Paşa hakkındaki diğer metinler de

1 Tercüme-i hal-i akif paşa dan alıntı

(10)

2

doğrulamaktadır. Örneğin İbnülemin Mahmud Kemal İnal ‘‘Mehmed Akif Paşa, Kuzat’tan Ayintabî zade Mehmed Efendinin oğludur. 15 Rebiulevvel 1202’de Bozok’ta (Yozgad) doğdu.’’2, Ahmet Hamdi Tanpınar ise ‘‘ ‘ÂKİF MEHMED PAŞA (1787-1845) türk devlet adamı ve münşi. Bozok (Yozgat) ’ta doğdu.’’3 olarak belirtmiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar ‘Âkif Paşa’nın doğum tarihini Miladi takvime göre belirtmiştir. Miladi 25 Aralık 1787’de doğan ‘Âkif Paşa’nın ismi belgelerde farklı şekillerde geçmektedir.

Tespit edilen isimleri ise; Mehmed ‘Âkif Paşa, ‘Âkif Mehmed Paşa, Bozoklu ‘Âkif Paşa, Hacı ‘Âkif Paşa ve Ayntâbîzâde ‘Âkif Paşa’dır. Mehmed ve Ayntâbîzâde ismini babası Ayntâbîzâde Kadı Mehmed Efendi’den almaktadır. Bozoklu lakabı ise doğduğu şehir olan Bozok’tan (Yozgat), Hacı lakabı ise küçük yaşlarda babası ile Hacca gittiğinden dolayı almıştır.

‘‘Kütüphanemde mecmualar kısmında (344) numarada mukayyed bir mecmuai muharrerat vardır ki Akif Paşanın babasının hattı destile muharrerdir.

Hatimesinde Âbâü ecdadının isimleri gösterilmiştir. (…) Kadızâde Mehmed bin Mustafa Efendi ibni elhâc Mehmed Efendi bin Hüseyin bin Mehmed bin Osman (gafere lehü) sakini İslambol elmahrusa tâbiî sadr âli 21 recep 1182.’’4

İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın kütüphanesinde bulunan belgeler ile ‘Âkif Paşa’nın soyu tespit edilmiştir. ‘Âkif Paşa’nın 7. Kuşaktan soyu ise İsmail Halid Bey tarafından tespit edilmiştir.

‘‘Akif Paşa Zâde Nail Beyin oğlu mezahib müdiri İzzet Beyin damadı ahfadı hazreti Mevlânâ'dan ve âli Ramazandan İsmail Halid Bey merhumun silsilenameden istinsah ederek verdiği pusulada Akif Paşanın büyük babası Kadı Mustafa Efendinin Ayıntab'lı ve cedlerinden Osman Efendinin babası Abdullah Efendinin, Veysel Karani hazretleri ahfadından olduğu gösterilmiştir.’’5

‘Âkif Paşa çocukluk yıllarını Bozok’ta geçirmiş altı yaşına geldiğinde ise babası ile 1208’de (m. 1793) hacca gitmiştir. 1212 senesinde ‘Âkif Paşa’nın babası vefat etmiştir.

Mekke’den döndüğünde ise ‘Âkif Paşa eğitimine Bozok’ta başlamıştır. Dönemin şartlarına uygun bir şekilde eğitimini almıştır. Öncelikle sarh ve nahiv dersleri daha sonra

2 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri c.1, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1969, s.69.

3 Ahmed Hamdi Tanpınar, ‘‘Âkif paşa’’ Meb.İA, c.1, s.242.

4 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri c.1, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1969, s.69.

5 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri c.1, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1969, s.69.

(11)

3

ise dini ilimler ve Osmanlı hanedanlığı ve tarihi hakkında eğitimlerini almıştır. Hat sanatını da Bozok’ta öğrenmiştir.

Tablo 1 (‘Âkif Paşa’nın Soy ağacı)6

6 İbrahim Kavaz, Belgelerle Âkif Paşa Hayatı ve Eserleri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2005, s. 9.

(12)

4 2. Siyasi Hayatı

‘Âkif Paşa’nın siyasi hayatı doğup büyüdüğü şehir olan Bozok’ta başlamıştır. Bozok ayanı Cebbarzâde Süleyman Bey’in divan kâtipliği yapar. Bu göreve Süleyman Bey’in ölümüne kadar devam etmiştir. 1229 (m. 1813) senesinde İstanbul’a gitmiştir. İstanbul’a gidiş tarihi ile ilgili tartışmalar olsa da kaynakların çoğunluğu ‘Âkif Paşa’nın Muharrerât- ı Husûsiye-i ‘Âkif Paşa adlı eserinde verdiği 1229 tarihini kabul etmektedir. 1229 senesinde İstanbul’a gelen ‘Âkif Paşa amcası olan Reîsülküttâb Mustafa Mazhar Efendi’nin yardımı ile Divan-ı Hümâyûn kalemine çırak olarak girmiştir. ‘Âkif Paşa’nın İstanbul’a geliş tarihi ile ilgili olan bir diğer tartışma ise Mustafa Mazhar Efendi’nin o tarihlerde Reîsülküttâb vazifesinde olup olmadığı ile ilgilidir. Divan-ı Hümâyûn kaleminde altı ay hizmet ettikten sonra Âmedi odasına memur olarak atandı. Âmedi odasına memur tayin edildikten kısa bir süre sonra hizmetinden memnun olan II.

Mahmud’un bizzat ödüllendirmesi ile mevkidaşlarından daha yüksek maaş alarak görevine devam etti. ‘Âkif Paşa Âmedi odasındaki memuriyet görevine 11 sene devam etti. 2 Muharrem 1241 (m. 17 Ağustos 1825) senesinde ise Âmedci olarak görevlendirildi.

Âmedci makamına tayin edilmeden önce Âmedi odasında memurluğu esnasında Kağıtbirûn Emini ve Silâhdar Kâtipliği görevlerinde de çalışmıştır. 5 Şaban 1242 (m. 4 Mart 1827) senesinde ise Beylikçi-i Divân-ı Hümâyûn makamına yükseldi. 2 Zilkâde 1247 (m. 3 Nisan 1832) senesinde ise Reîsülküttâblık makamına yükselmiştir. ‘Âkif Paşa 13 Zilkâde 1251 (m. 2 Mart 1836) senesinde ise Reîsülküttâblık, Sadâret Kethüdâlığı ve Mülkiye kurumları Hâriciye Nezâreti altında birleştirilince ‘Âkif Paşa Hâriciye Nâzırı oldu. Hâriciye Nâzırı olunca Efendi ve Vezirlik unvanı kazandı. ‘Âkif Paşa Hâriciye Nâzırı olduktan 67 gün sonra Miyop Churchill Vak‘ası yaşandı ve ‘Âkif Paşa görevinden azledildi.

‘Âkif Paşa’nın yerine Ahmet Hulûsî Efendi atandı. Ahmed Hulûsî Paşa’nın m.

1837 senesinde vefat etmesi ile Londra elçisi ve Hâriciye Müsteşarı olan Mustafa Reşid Paşa Hâriciye Nazırlığına yükseldi. Mustafa Reşid Paşa’nın göreve gelmesinden kısa bir süre sonra ‘Âkif Paşa Mülkiye Nazırlığına atandı. ‘Âkif Paşa Mülkiye Nezâreti’nin Harice Nezâretinden ayrılmasını II. Mahmud’a önermiş ve bu öneri kabul edilmiştir.

Mülkiye Nezâreti’nin Dahiliye Nezâreti’ne dönüşmesi ile ‘Âkif Paşa Dahiliye Nâzırı

(13)

5

olarak görevlendirilmiştir. Dahiliye Nâzırı olan ‘Âkif Paşa göreve geldikten kısa bir süre sonra 4 Muharrem 1254 senesinde (m. 30 Mart 1838) tekrar azledilmiştir.

II. Mahmud’un vefatından (1839) sonra tahta geçen Abdülmecid ‘Âkif Paşa’ya tekrar devlet görevi verdi. 14 Recep 1255 (m. 23. Eylül 1839) senesinde Kocaeli Mutasarrıflığına getirildi. 12 Sefer 1255 (m. 13 Nisan 1840) senesinde ise ‘Âkif Paşa’nın yetkileri genişletildi ve Hüdavendiğâr (Bursa), Bolu, Viranşehir ve Karasi (Balıkesir) sancaklarının idaresi kendine bağlanmıştır. Kısa bir süre (1256/m. 1840) sonra bu görevden de ‘Âkif Paşa azledilir ve 4 Rebiyülevvel 1256’da (m. 7 Mayıs 1840) Paşalık unvanı alınarak Edirne’ye sürgün edilir. 2 yıl süren sürgün cezasından sonra da ‘Âkif Paşa İstanbul’a gelemeyeceği bildirildi. Sürgün yılları Bursa’da devam etti ve ‘Âkif Paşa 1258 (m. 1842) senesinde affedilerek İstanbul’a girişi kabul edildi. İstanbul’da siyasi hayatının bitmiş olduğunu anlayan ‘Âkif Paşa kendinin yazmaya vermiştir. Hasta ve yaşlanan ‘Âkif Paşa Abdülmecid’den Surre Emini olarak hacca gitmek istediğini söylemiş ve Abdülmecid izin verse de Surre Emini olarak başka birinin tayin edildiğini 1 yıl sonra Surre Eminliği’nin ‘Âkif Paşa ya verileceğini söylense de ‘Âkif Paşa beklemek istemediğini ileterek izin alarak hacca gitmiştir. Hacdan geri dönüşte İskenderiye’de 13 Rebiyülevvel 1261 (m. 22 Mart 1845) senesinde hastalanarak vefat etmiştir.

2.1. ‘Âkif Paşa’nın azledilmesinin sebepleri

‘Âkif Paşa Hâriciye Nâzırı olduktan kısa bir süre sonra yaşanan Miyop Churchill Vak‘ası üzerine ilk kez bir görevden azledildi. William N. Churchill İngiliz asıllı bir tüccar olarak İzmir’e 1816 ile 1822 yılları arasında yerleşmiştir. 1831 ile 1833 tarihleri arasında ise İstanbul’a taşınmış ve Amerikan Konsolosluğunda konsolos yardımcılığına başlamıştır.

1840’ta ise padişahın onayını ve desteğini alarak Osmanlıda ilk sivil gazeteyi kurmuş ve gazetecilik yapmıştır. Gazeteciliği meslek olarak daha önce yapıp yapmadığı ise tartışmalı bir konudur. Kaynaklar gazeteciliğe merakı olduğunu belirtse de ne zaman gazetecilik mesleğine başladığı çelişkilidir. Churchill Olayı ise William N. Churchill’in Kadıköy’de av mevsiminin bitmesine ve avlak arazide olmamasına rağmen avlanmak için ateş ettiğinde yanlışlıkla bir çocuğu vurmasından kaynaklanmaktadır. Çocuğun vurulmasından sonra Churchill halk tarafından elinden silahı alınarak zaptiyelere teslim

(14)

6

edilmiş ve Üsküdar kadılığına sevk edilmiş. Üsküdar Kadılığı bir ilam hazırlamış çocuğun sağlık durumu belirsiz olduğu için tutuklu olarak bekletilmiştir.

Bu durumu öğrenen İngiliz elçiliği tercümanları ise diplomatik olarak bir kriz ortamı yaratmıştır. Büyük Pizani, Küçük Pizani ve Lord Ponsonby’nin başlattığı diplomatik kriz Avusturya, Prusya, Fransız ve Rus elçiliklerinin de dahil olması ile daha büyük bir siyasi soruna dönüşür. Bu diplomatik kriz’in sonucunda ‘Âkif Paşa yaşlılığı ve hastalığı bahane edilerek azledilir. ‘Âkif Paşa’nın azledilmesinden sonra ise İngilizler azledilmesinin sebebinin Churchill Vak‘asından dolayı olduğunun ilan edilmesini istediler. Ancak kabul edilmedi.

‘Âkif Paşa’nın ikinci azli ise Pertev Paşa ile olan ilişkisinden kaynaklanmaktadır.

Akif Paşa’nın Hâriciye Nâzırlığından azledilmesinden bir süre sonra Mülkiye Nazırı olması ile bu çatışma şiddetlenmiştir. Çünkü Mülkiye Nazırı Pertev Paşa’ydı daha önce de kalemiyeye girişinden itibaren ‘Âkif Paşa ve Pertev Paşa arasında çatışmalar yaşanmaktaydı. ‘Âkif Paşa’nın yerine gelen Hâriciye Nâzırı Mustafa Reşid Paşa da Pertev Paşaya yakındı. Osmanlı bürokrasisinde sık sık yaşanan çekişmeler gibi ‘Âkif Paşa ve Pertev Paşa arasındaki çatışmalar sonucunda ‘Âkif Paşa’nın 4 Muharrem 1254 (m. 30 Mart 1838) senesinde yazdığı Hatt-ı Hümâyûn sonucunda Dahiliye Nezâreti’nden azledilmiştir.

‘Âkif Paşa’nın üçüncü azli ise 26 Şaban 1255 (m. 3 Kasım 1839) senesinde Tanzimat’ın ilanı ile olmuştur. Tanzimat’ın ilanına aykırı davrandığı gerekçesi ile ‘Âkif Paşa, Nâfiz Paşa ve Hüsrev Paşa sürgün edildi. ‘Âkif Paşa Tanzimat karşıtlığı geçmişte Pertev Paşa ile olan çatışmalarına ve Mustafa Reşid Paşa’nın Pertev Paşa’yı desteklemesine kadar uzanan bir olaydır.

2.2. ‘Âkif Paşa’nın siyasi hayatındaki başarıları

‘Âkif Paşa’nın döneminde bürokraside birçok yenilik getirmiştir. Örneğin Âmedi odasındaki yenilikler Mustafa Reşid Paşa’nın II. Mahmud’a sunduğu tezkire üzerine II.

Mahmud yapılması planlanan değişikliklerin ‘Âkif Paşa ile Mustafa Reşid Paşa’nın ortak

(15)

7

karar almasını istemesi ‘Âkif Paşa’nın bürokrasideki önemini göstermektedir. Hâriciye Nezâreti Reîsülküttâb makamına yükselince II. Mahmud’a yaptığı önerilerin kabul edilmesi ile Reîsülküttâblık makamı ve kurumu Hâriciye Nezâretine dönüşmüştür.

Hâriciye Nezâretini devletin bürokrasine göre planlamış ve görev ve alt kurumların işlev kazanmasında yenilikler yapmıştır. ‘Âkif Paşa’nın Hâriciye Nâzırlığından azledilmesinden sonra ise yerine gelen Ahmed Hulûsî Paşaya görevinde yardımcı olmuş ve onu yönlendirmiştir. ‘Âkif Paşa’nın Mülkiye Nâzırı olması ile bu kuruma da işlev kazandırmış ve Hâriciye Nezâretinden ayrılarak yeni bir yapılanmaya gitmesini sağlamıştır. Mülkiye Nezâreti Dahiliye Nezâreti adını alarak yetkileri genişletilmiştir.

‘Âkif Paşa’nın bürokrasinin yeniden şekillenmesinde etkisi olduğu kadar devlet siyasetinde de etkili olmuştur. Örneğin Osmanlı ve Mısır arasındaki meselelerde diplomatik görüşmelerin yapılmasında etkili rol oynamış ve Mısır meselesinde Rus donanmasının Karadeniz’den Haliç’e geçişine izin almış ve Rusya ile ittifak anlaşmasını sağlamıştır. Avrupalı devletlerin aralarında kurduğu ittifak anlaşmalarından Osmanlının menfaatine uygun kararların çıkmasında ve Bükreş, Akkirman ve Edirne anlaşmalarında Osmanlı menfaatine kararların alınmasını diplomatik yollar ile sağlamıştır. Ayrıca III.

Selim döneminde ilk kez açılan daimî elçiliklerin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Osmanlı devletinin Avrupa ile ilişkilerini ve diplomasinin gelişimini sağlamıştır.

İkinci Bölüm (‘Âkif Paşa’nın Eserleri)

‘Âkif Paşa devlet adamı dışında edebiyatçı olarak da tanınır. Siyasi hayatında yaşadığı olaylar, kurduğu ilişkiler, resmi ve kişisel mektupları ve edebi eserlerini topladığı kitapları vardır.

1. Münşeât-ı el-Hâc ‘Âkif Efendi

(16)

8

Münşeât-ı el-Hâc ‘Âkif Efendi adlı eser ilk kez Yesârizâde Mustafa İzzet Efendi tarafından 1256 (m. 1843) senesinde basıldı. ‘Âkif Paşa’nın şiirlerinin de toplandığı Divançe adlı çalışma ile basılmasından dolayı eserin adı Münşeât-ı el-Hâc ‘Âkif Efendi ve Divançe olarak da geçmektedir. Eser’in ilk kısmı olan ‘‘Münşeât-ı el-Hâc ‘Âkif Efendi’’ konu olarak ‘Âkif Paşa’nın devlet adamları ve çeşitli toplumsal sınıftan insanlar ile mektuplarını içerir. Bu bağlamda ‘Âkif Paşa sırası ile eserde; Resmi göreviyle ilgili mektuplar, sosyal konularla ilgili mektuplar, teşekkür mektupları, cevap ve haber mektupları, rica ve şikâyet konulu mektuplar ve tebriklerden oluşmaktadır. Divançe kısmında ise çeşitli temalarda topladığı şiirleri vardır.

2. Tabsıra-ı ‘Âkif Paşa

‘Âkif Paşa’nın bu Tabsıra isimli eseri ise bir yazma eserdir. 1300 senesinde Ebuzziya Tevfik tarafından basılmıştır. ‘Âkif Paşa’nın daha çok siyasi kariyerinde yaşadığı olayları anlattığı bir eserdir. Eser tamamlanmamış olsa da günümüze ulaşmıştır. Eser üç kısımdan oluşmaktadır. İlk kısmı olan Mukaddimede ‘Âkif Paşa Churchill Vak‘asını ve bu olayın nasıl büyüyüp siyasi bir krize dönüştüğünü anlatır. İkinci kısımda (Mebbas-ı Evvel) ise Churchill Vak‘asında yaşadıklarına ek olarak İstefanaki, Lord Ponsonby ve Pertev Paşa ile arasındaki ilişkiyi ve düşmanlığı anlatır. Son kısmı (Mebhas-ı Sânî) ise tamamen Pertev Paşa’ya ayırmıştır. Bu kısımda ‘Âkif Paşa Pertev Paşa’nın siyasi ve devlet adamlığını tenkit ederken aynı zamanda edebi kişiliğini de tenkit etmiştir.

3. Muharrerât-ı Husûsiye-i ‘Âkif Paşa

‘Âkif Paşa’nın yazdığı mektupların toplandığı ve ‘Âkif Paşa’nın sürgün hayatının sonlanmasını sağlayan eserdir. Ebuzziya Tevfik’in matbaası olan Matbaa-ı Ebuzziya’da 1301 (m. 1883/1884) senesinde basılmıştır. 3 kısımdan oluşmaktadır. İlk bölüm oğluna, eşine ve dostlarına yazdığı mektupları içerir. İkinci bölümde ise Padişah ve Vâlide Sultana sunulan tezkireleri içermektedir. Son bölümde ise resmi görevi ile ilgili yazdığı mektuplar bulunmaktadır.

(17)

9 4. Risâletü’l-Fırâsiye Ve’s-Siyâsiye

II. Mahmud’un isteği üzerine Arapçadan Türkçeye Akif Paşa tarafından çevrilen bir metindir. El yazması olarak hazırlanmıştır. Eserin tercümesine eklemeler yapılarak sade anlaşılır şekilde çevrilmeye özen gösterilmiştir. Metnin içeriği ise iki konudan oluşmaktadır. İlk bölüm bilgi ve bilginin kaynağına yönelik bir metin iken ikinci bölüm yönetim üzerine yazılmış bir metindir.

5. Eş‘âr-ı el-Hâc ‘Âkif Paşa

‘Âkif Paşa’nın şiirlerinin bulunduğu üç baskı vardır. Bunlar; Eş‘âr-ı el-Hâc ‘Âkif Paşa ve Münşeât-ı el-Hâc ‘Âkif Efendi adı ile yayınlanmıştır. Baskılar içerik olarak farklılık göstermektedir. Ek olarak bir yazma nüshada mevcuttur. ‘Âkif Paşa’nın edebi eserleri bu üç kaynakta da farklılık gösterse de tür olarak yazdığı türler tespit edilmiştir. ‘Âkif Paşa kâside, tercî-i bend, mesnevî, târih manzumesi, muhammes, şarkı, gazel, tâhmis, kıt‘a, matla‘, ferd, hece ile yazılmış şiir, lûgaz türlerinde eserler yazmıştır.

6. Eser-i ‘Âkif Paşa

‘Âkif Paşa’nın mektupları ve tezkirelerinden derleyerek yayına hazırlanan Eser-i ‘Âkif Paşa ‘Âkif Paşa’nın torunu ‘Âkif Efendi tarafından bastırılmıştır. ‘Âkif Efendi kitabın başına ise kendi yazdığı ‘Âkif Paşa’nın biyografisini koymuştur. Eser 1209 (m.

1873/1874) senesinde ilk kez basılmıştır. Eserin içerik bakımından 4 konuya ayrılmaktadır. Padişaha sunulan tezkireler, cezasının affedilmesini istediği mektuplar (ailesinden ve dostlarından bazı kişilere yazmıştır ve affedilmesi için yardımlarını istemektedir.), gönderdiği hediyeler ile ilgili mektup ve davet mektubu.

(18)

10

Üçüncü Bölüm (Eser-i ‘Âkif Paşa (Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa) Trasncripsiyon)

Transkripsiyonu yapılan metin tez başlığında belirtildiği üzerine ‘‘Tercüme-i Hal-i‘Âkif Paşa’’ olarak yazılmıştır. Ancak bu metnin iki farklı ismi kaynaklarda yer almaktadır.

Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa ya da Eser-i ‘Âkif Paşa olarak adlandırılmaktadır. Tez başlığı olarak ‘‘Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa’’ seçilmesinin en temel nedeni baskıda kapak tasarımın da Eser ve ‘Âkif Paşa’nın ayrı yazılmasıdır. Ayrı parantez ve birbiri arasında bırakılan boşluk nedeni ile Eser’in ismini kitabın ilk başlığı olan Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa olarak kullanılmasına neden olmuştur. Ek olarak eserin içindeki bilgilerden yola çıkarak bu ismin daha doğru olacağı düşünülmektedir. Eserde verilen metinlerin içeriği

‘Âkif Paşa’nın içinde bulunduğu sürgün hayatının bir yansımasıdır. Metnin büyük bir kısmı (Hacca gitmek için izin istediği tezkireyi İstanbul’da yazdığı bilinmektedir.) Bursa’da sürgün hayatı yaşarken ‘Âkif Paşa tarafından kaleme alınması ve içinde bulunduğu yalnızlık ve hastalık halini Padişaha, dostlarına ve ailesine aktarması nedeni ile kaleme aldığı tezkire ve mektuplar nedeni ile tez başlığı olarak Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa kullanılmıştır. Daha fazla bilgi için Eser-i ‘Âkif Paşa maddesine bakınız.

(19)

11

(20)

12

(21)

13 Eser

‘Âkif Paşa

Maârif Nezâret-i Celîlesinden itâ buyrulan ruhsat üzerine

birinci defa olarak tab‘ olunmuştur.

Mühr-i mahsûs olmayanlara sahte nazarı ile bakılır.

Vezirhanı’nda Tatyos Divitçiyan matbaasında

tab‘ olunmuştur.

1290

(22)

14

(23)

15

Büyük pederim ‘Âkif Paşa merhûmun elde mevcûd bulunan bazı âsâr-ı edebiyesiyle tercüme-i hâlini muhtevî tertîb olunan mecmû‘anın mevki‘-i enzâr-ı umumiyeye vaz‘ını çoktan beri arzu etmekte idim sâye-i maârifvaye-i cenâb-ı şehinşâhîde an be an cilve-nümâ-ı mir‘at-şuhûd olan âsâr-ı terakki mecmuâ-ı mezkûrenin intişârına beni teşvik eylediğinden bu defa Maârif Nezâret-i Celilesinden itâ buyrulan ruhsat üzerine tab‘ ve neşrine ibtidâr olundu.

Mezâhib odası hulefâsından Âkif

(24)

16

(25)

17 Tercüme-i hâl-i ‘Âkif Paşa

Müceddid-i bünyân-ı devlet-i kavî-şevket-i Osmaniyye olan sâhibkırân-ı zaman ve hakan-ı firdevs-âşiyân Sultan Mahmûd Hân-ı sânî hazretlerinin ‘asr-ı hümâyûnları vükelâsından merhum ‘Âkif Paşa Ayntâbîzâde dimekle ma‘rûf kuzâttan Mehmed Efendi’nin semere-i fu’âdı olup bin iki yüz iki senesi rebiülevvelinin on beşinci salı günü Bozok şehrinde kadem-nihâde-i mehd-i şuhûd olarak iki yüz sekiz senesi pederi ile beraber hacc-ı şerîfe gidip geldikten ve muktezâ-ı rüşd ü sedâd-ı hüdâdâdî üzere sermâye-i vaktini (...) tahsîl-i kemâlâta sarf ile ulûm-ı 'âliye ve âliye ol taraf ulemâsından ‘ahz u tekmîl eyledikten sonra erbâb-ı dâniş (...) bâ ‘is fevz u rıf‘at olan silk-i celîl-i kitâbete sülûk ile Bozok ‘ayanından Cabbârzâde Süleyman Bey’in dîvân kitâbeti hizmeti ile bir müddet imrâr-ı vakt edip mîr-i müşârünileyhin vefatı üzerine Dersa‘âdet’e gelerek

(Ol vakt)

(26)

18

(27)

19 5

Ol vakt reîsülküttâb olan İsa Mustafa Mazhar Efendi’nin sevki ile iki yüz yirmi dokuz senesi divân-ı hümâyun kalemine çerâğ ve zâtında olan çevher-i ehliyet ve kâbiliyet çend gün zarfında sencîde-i mîzân-ı vukelâ-ı devlet olarak derhâl âmedî odasına nakl ve me’mûr buyrulmuş ve me’mûriyetinin üçüncü günü hakan-ı müşârünileyh hazretlerinin taraf-ı hümâyun-ı kadr-dânîlerinden taht-ı hümâyun müstevfî-i tâyinât tahsîs ve ihsân buyrulub emsâli hakkında mesbûk olmayan böyle bir iltifât-ı celîleye mazhariyet ve âsitân-ı bülend-eyvân-ı cenâb-ı mülükâneye kesb-i ihtisâs ve ‘ubûdiyet ile beynü'l-akrân mümtâz ve serefrâz ve menşûr-ı kadr ve itibârı hâiz rehîne-i fahr ve imtiyâz olmuştur bir hayli eyyâm oda-ı mezkûra devam ile edâ- ı hizmet ederek iki yüz kırk bir muharreminin ikisinde âmedci ve kırk iki şâbân-ı şerîfinin beşinde beylikci ve kırk yedi zilkâdesinin ikisinde dahî reîsülküttâb olmuştu dört seneye karîb ‘ale‘t-tevalî hizmet-i riyâsette bulunub elli bir senesi zilkâdesinin on üçüncü cuma günü riyâset-i mezkûre tabiri Hâriciye Nezâret-i Celîlesine tahvîl ve kendüye dahî fakat efendi tabir olunmak üzere rütbe-i vâlâ-ı vezâret ve müşîri tevcih olunub bu tabir ve ünvân ile dahî bir müddet daha idâre-i mühâmm-ı umûr-ı hâriciye- i saltanat-ı seniye ile iştigâl ederek muharreren evân-ı ma‘zûliyetinde kaleme almış olduğu (Tabsıra) nâm risâle-i meşhûrede yazdığı vech ile vâki‘ olan

(28)

20

(29)

21 6

Bazı tesvîlât sebebi ile elli iki rebiülevvelin ikinci pençşembe günü nezâret-i müşârunileyhâdan ma‘zûl ve bir sene üç buçuk ay kadirhânesinde hizmet-i davât-ı mahsûsa-ı şâhâneye müdâvemet ile meşgûl olduktan sonra elli üç senesi cemâziülahiresinin on birinci salı günü ekser-i me’mûriyetinde halefi olduğu Mülkiye Nâzırı merhûm Pertev Paşa’nın yerine tahvîl nâm me’mûriyet ve tabir ünvân müşîriyeti ile Dâhiliye Nâzırı olup Hâriciye Nezâret-i Celîlesi gibi Dâhiliye Nezâreti için ayrıca tahsîs olunan Cağaloğlu’ndaki Çiftesaraylar zemîme-i lütf ve inam olarak kendüye itâ ve ihsân buyurulmuş ve bu usûl ve gerek Dâhiliye Nezâreti muhareren kendüsünün ‘azli ile beraber lağv ve tağyîr olunmuştur altı ay on beş gün kadar dahî nezâret-i müşârünileyhada (...) nişîn-i ikbâl olarak elli dört senesi muharreminin dördüncü günü Kocaeli Eyaleti mutasarrıflığı tevcîh olunmuş ve sene-i merkûme zilkadesinin yirmi birinde dahî Hüdâvendigâr ve Bolu ve Viranşehir ve Karesi Sancaklarının idâreleri ilâve-i me’mûriyet buyurulmuş olduğundan bir müddet dahî mesâlih-i müvekkele vilâyet ile meşgûl olarak elli altı senesi saferinin on ikisinde eyâlet-i mezkûreden ‘azl ve vezâreti dahî ref‘ olunub sene-i merkûme rebiülevvelinin dördünçü gününden itibâren iki sene

(Müddetle)

(30)

22

(31)

23 7

Müddetle Edirne’ye nefy ve iclâ ve'l-eclü'l-muhâkeme Meclis-i Vâlâ â‘zasından merhûm Mazlûm Paşa ile Selâmî Efendi Edirne’ye isrâ buyrulub müşâr ve mümâileyhanın mevdu‘ ‘uhde-i me’mûriyetleri olan defter kendisine temhîd ettirilmiş müddet-i mahkûme-i mezkûre elli sekiz senesi rebiülevvelinin on dördüncü günü tekmîl olmuş ise de (...) reisi olan Yozgad ve yahud Bursa’dan kangısını dirlerse anda ikâmet eylemesi emir buyurulmuş olmaktan nâşi Bursa’ya gelüb orada dahî altı ay kadar ikâmet ve muaharraren vâki‘ olan istirhâmına mebnî ‘afv ve ıtlâk ile seneyi mezkûre ramazan-ı şerîfin on birinci günü Dersa‘âdete ‘avdet ederek iki seneye karîb hâne ve sahilhânesinde müdâvele-i ketb-ü âsâr ve münâdeme-i ebrâr ve âhbâr ile imrâr-ı vakt ve ruzgâr ettikten sonra iki yüz altmış senesi farîza-ı hacc-ı şerîfi edâya niyet edüb bu vesîle ile surre-i hümâyun emânetini taleb etmiş ve emânet-i mezkûre ol sene ahir bir zâta verilmiş olduğu cihetle sene-i ‘atiyeninki vaad buyrulmuş ise de yenülmeyüb cennet-mekân Sultan ‘Abdülmecîd Hân Hazretlerinin huzur-ı hümâyunlarına bilistihzân mesul şerefine nâiliyeti ile icrâ-ı resm ve dua ederek savb- ı maksûda azimet etmiş ve Mısır’a vusûlünde merhûm Mehmed ‘Âli Paşa tarafından fevkülhadd mazhar-ı ikrâm ve riâyet olmuş ve bad-ı edâü'l-hac ‘avdet ve İskenderiye’ye muvasalatla vapura binecek esnâda birkaç gün hastalanarak iki yüz altmış bir senesi

(32)

24

(33)

25 8

Rebiü’l-evveli’in üçüncü günü elli dokuz yaşında olduğu hâlde irtihâl-i dâr-ı bekâ edüb Hazret-i Danyal aleyhisselâmın kabr-i şerîfi çivârı rahmet medârına defn olunmuştur.

Müşârünileyh fazl-u kemâl ile ma‘rûf ve cevdet-i zihn ve zekâ ve zerâfet-i tab‘ ile meşhûr ve mevsûf olub fenn-i kitâbet ve inşâda icâd-ı tarz-ı cedîd ile erbâb-ı kaleme imâm ve cevdet-i hat karîhesi mâlûm-ı enam olmuştur ve söylemiş olduğu eş‘ârı rengîn ve selîs olarak fakat o yolda olan âsârı pek azdır.

Evân-ı riyâsete bazı esbâb-ı sâbıkâ ile tahaddüs eden hudûd-ı Yunan meselesinden dolayı İngiltere ve Fransa ve Rusya sefâret-i müttefikesi ve kezâlik Bükreş ve Akkirman ve husûsen Edirne Muâhedeleri ile taht-ı ‘ahde girmiş Sırplı maddesi içün Rusya sefîri ile nice bar akd-ı meclis-i mükâlemât ile maddeteyn-i mezkûreteynin rişte-bend-i râbıtâ ve nizâm olması ve badehu İngilterelü ve Fransa ve Rusyalı ile Avusturya ve Prusya devletlerinin ittifak ve ittihadlarının ve mamafih ol vakt Nemçeli’nin Fransa ve Fransalı’nın Rusya devletleri ile olan muâ‘melât-ı dakîkâ ve câriyesinin idâre-i politikaları ve Mısır meselesinin hudûsu üzerine Rusya donanmasının haliç-i bahr-ı siyaha celb ve iadesi ve bunların iadesi hakkında Fransa devleti ile muâhede-i mahsûsa ve muahhararen Rusya devleti ile dahî muâhede-i ittifakiye akti ve bunun üzerine İngiltere ve Fransa devletleri tarafından

(Protesto)

(34)

26

(35)

27 9

Protesto vaz‘ında ve gerek İspanya kraliçesi ile muarız olan Don Carlos’un muhârebâtı esnâsında kraliçe-i müşarünileyhâdan gelen nâmeye cevab nâme-i hümâyûn yazulup yazılmamak ve Felemenk kralının tasdîk etmediği Belçika hükümeti ile akd-i muâhede olunup olunmamak hakkında vâki‘ olan tekâlif-i mütehâlife ve izâcât-ı mütebâniye-i hâriciyenin icraât-ı icâbiyeleri ve zikr olunan Edirne Muâhedesinden dolayı Rusyalı’ya verilen tazmînât-ı seferiyenin tahkîki ile Silistre’nin tahliyesi gibi umûr-ı cismiyede ibrâz-ı müesser-i rüşd ve ruyet etmiştir.

Eser-i ‘Âkif Paşa

Mâbeyn-i hümâyûna tezkiredir

Evvel ve ahir-i hâl ve kalem-i nâtık ve cism ü cânum musaddık olduğu vech ile dîvân-ı Hazret-i Süleymanîde karıncada kadrince (...) çîn-hân ihsân olduğu misilli murdan âhkâr ve kemter olan bu bende-i nâçîz dahî mutlaka perverîş-yafte-i niam-ı bîgâye-i cenâb-ı cihândârî ve tertîb-kerde-i mevaid-i bî-nihâye-i hazret-i şehriyârî olarak (...) ancak âsitân-ı hülûd-iktirân-ı hazret-i şehinşâhî ‘ubûdiyetine mahsûs ve maksûr olmak hasebi ile mücerred-i kemâl-i tarahhum ve eşfâk-ı memlûk-perveri ve

‘azîm-i lütf ve ihsân-ı merâhim-küsterî-i mülûkâne iktizâsınca bir kat daha ihyâ-ı çâkerânem irâde-i mekârim-adesine mebnî bu defa vesâtet-i zât-ı vâlâ-ı ‘atûfîleri ile min gayri liyakatihi ve istihkâk-ı muvaffak ve mübeşşir olduğum iltifât-ı fâizü'l- berekât-ı bende-nevâzı bu ‘abd-ı âhkâr ve çâker

(36)

28

(37)

29 10

(...) hayat-ı câvidânî vallâhü'l-hamd sâye-i seyf-i satvet-i hazret-i mekkedârîde Revandazlı gâilesinin bertaraf olduğu beşâreti dahî izâfe-i mezîd-i memnûniyet ve şâdûmânî ederek zât-ı vâlâlarına dahî meşhûd ve mahsûs olduğu vechle kemâl-i mesrûriyet ve mefharet-i kalb ve kâlib-i ‘âcizânemi istiyâb ile edâ-ı farîzâ-ı tahmîd ve teşekkürde dilim dönmeden kalub fi’l-hakîkâ bu bende-i bî-mikdâr-ı müfredât-kusûr ve küsûrdan mürekkeb ve çâker-i hâkisâr iken (haşa ki niz dil-i derya gozer koned) medlûlünce mücerred-i temevvüc-i bahr-i muhît-i mevâhib-i celîleden nâşî bu vech ile hakk-ı ‘âcizânemde ihsân ve sarf olmak üzere şâyân ve sezâver buyrulan ve reşâhât-ı iltifât-ı hümâyûn-ı hazret-i şehinşâhî başımdan aşmış ve efendisinin kölesine her bir lütf ve ihsânı bir hayat-ı tâze olduğu müsellem ise dahî kûşe-i inzivâda bulunan kullarına göre pek aşırı tatlı ve gâyetü'l-gâye kıymetli olduğu vicdânen ve ‘ayânen ma‘lûm-ı ‘âbidânem olarak bu ‘abd-ı memlûku yeni baştan kul etmiş olmağla leyl ve nehâr zîver-i sahîfe-i hayatım ve revnâk-ı ruhsâre-i evkâtım olduğu vech ile rabbim teala ve takaddes hazretleri pirâye (...) ‘ubûdiyeti olduğum velî ni‘metim bâ‘is-i hayatım şevketlü kerametlü adaletlü padişah-ı merâhim-penâhımız efendimiz hazretlerinin mübârek zât-ı firişte-sıfât-ı hilâfet-penâhilerinin (...) ömr ve ikbâl-i şâhâne ve nihâyetsiz şân ve şevket ve iclâl-i şehinşâhâne ile tâ-be-rûz-ı kıyâm taht-ı âfitâb-bahş-ı cihânbânîlerinde

(Ka)

(38)

30

(39)

31 11

Kambîn ve kâmûrân ve hemîşe bedhâh-ı ‘akıbet-i (...) saltanat-ı seniyye-i sermediü'l kararlarının muteakiben ve mütevâlîyen hâk ile yeksân ve bî-nâm ve nişân eylemek davât-ı mefrûzesi tediye ve tekrar kılınarak ma‘el-‘acz ve'l-kusûr edâ-ı vazîfe-i teşekküre cüret ve cesaret kılındığı ma‘lûm-ı devletleri buyruldukta zât-ı vâlâlarına layık ve kadr-ı ‘âlîlerine muvâfık olmayarak takdîm olunan zarf ve fincan hediye-i hakîrânemin kapu yoldaşluğa hürmeten kabulüne himmet ve inâyetleri mesul ve mütemennâ-ı senâverânemdir efendim.

Mâbeyn-i hümâyûna tezkire

Ma‘lûm-ı ‘âlîleri buyrulduğu üzere çâker-i bî-mikdârları iki yüz yirmi dokuz senesi ve dîvân-ı hümâyûn kalemine me’mûr olub hasbü'l-kader Edirne’ye menfâ olduğum vakte kadar yirmi yedi sene Devlet-i ‘Aliye-i dâimü'l-kararın ‘âcizane ve kâsırâne hizmetinde bezl-i vücûd ve ifnâ-ı gümr ettim umûr-ı Hâriciye Nezâretinden infisâl bendegânemize cennetmekân merhûm efendimiz tâbe serâhuk Bâb-ı ‘Âlîye sâdır olan hatt-ı hümâyûnlarında emekdârlığım mündereç olub ol hatt-ı şerîf imdi odasında mahfûzdur yani emekdârlığım nezd-i ‘âlîde sâbit olmuştu merhûm efendimiz bu çâkerlerini devr-i münasib ettirerek hidemât-ı ‘âcizânemden pek bâlâter ve (...) mükafât-ı celîle icrâ buyurdular el-hâleti'l-hâzihi sinn-i bendegânem altmışa resîde olmak derecelerinde olub peder merhûm altı yaşında iken hacc-ı şerîfe beraber götürmüş ise de ol vakt mükellef olmadığıma mebni farîze-i hacc-ı şerîf ‘uhde-i

(40)

32

(41)

33 12

Çâkerânemden sâkıt olmamış olduğundan her ne kadar dağlarca cürm ve kusûrum var ise de dâire-i ‘afv ve safh-ı ‘âlî-i devâir-i taksîrâtın mecmu‘ndan evsâ olmakla velî ni‘metimiz efendimiz hazretleri kemâl-i ‘afv ve ihsân-ı şâhânelerinden kulları hakkında mükâfât-ı ebediyye olmak üzere bu sene-i mübâreke surre-i hümâyûn emaneti ile cânib-i Hicâz’a irsâl ve ihsân buyurdukları halde dai-i ömr ve şevket-i şâhânelerini ol emâkin-i mübârekede dahî edâ ederek eğer ömrüm vefâ etmeyib oralarda kalırsam vâlid-i mâcid-i kesîrü'l-muhammedleri cihet-i dünyamı mamur ettikleri gibi şevketmeab-ı kudret-nisâb efendimiz hazretleri dahî erkân-ı islâmımı tekmîl ile ahir ve ‘akıbetimi mamur buyurmuş olacakları ve mazhar-ı ‘afv ve ma‘firet- i ilâhiyye olarak ‘avdetim müesser olursa artık hiç bir düşüneceğim kalmayub hasran ve kasran davât-ı hayriyye-i padişâhâneleri ile tekmîl-i nefs edeceğimden ‘âlâ külli'l- takdîzin hassaten bu emektâr kulları hakkında altmış yaşımdan sonra feyz-i dem-i mesîhâ gibi vücûd-ı bendegâneme ilkâ-ı nüfhe-i ihyâ ve şân-ı şevket-i padişâhânelerine şâyân olanı icrâ buyurmuş olacağı bedîdâr olmak hasebi ile ol bâbda.

Kezâ

Sâye-i hümâ-vâye-i hazret-i giti-sitânîde hâiz-i rehîne-i ihsân ve inâyet ve mazhar- ı enzâr-ı seniyye-i lutf ve ‘atıfet olan bendegân-ı sadakat-nişân kaffe-i âhvâlde rızâ-ı (...) irtizâ-ı şâhâne tahsîline bezl

(Ma‘-hasal)

(42)

34

(43)

35 13

Ma‘-hasal vüs ve mukâderet eylemek farîza-ı zimmet-i ‘ubûdiyetleri olduğu misilli temevvüc-ı bahr-ı bî-girân eltâf-ı ‘aliyyeden nâşî min gayrı istihkâk mazhar-ı eltâf ve inâyet ve nâil-i sürûr ve mefharet olan ibâd-ı sadakat-itiyâd dahî müşâhid eylediği mevâhib-i cezîlenin edâ-ı vâcibe-i teşekküründe ‘aciz ve kâsır olduğunu derk ve izan ve nakdiye-i ömrünü uğur-ı hümâyûnda olmağla hemen rabbimiz teala hazretleri zât-ı kerûbî-sıfât-ı tâcdârî ve vücûd (...) şehriyârîyi merîyü'l-duhûr ve'l- ezmât-ı serîr-i saltanat ve taht-ı ‘âli-baht-ı hilâfette gıbtâ-fermâ-ı ekâsire-i cihân ve reşk-endâz-ı kıyâsire-i zaman eyleyip kaffe-i bendegân-ı şâkirü'l-ihsânların dahî dâimâ mehâsin-i enzâr-ı iksir-i âsâr-ı zıllullâhîlerine mazhariyetle kambîn ve kâmûrân eyleye amin.

Vüzerâdan bir zâta tezkîre

Zât-ı bî-hemtâ-ı hazret-i dâverîye şâyân hediye tâkdîmi saha-ı imkânda nâ-peydâ olub velev mümkün olsa bile Ka‘be-i Mükerreme’ye zemzem ve ebr-i nisâna şebnem

‘arz ve ihdâsı gibi nâ-sezâ olacağı müsellemdir fe-amma tarîk-i hacc-ı şerîfi müşârunileyh efendimiz hazretleri açmış olduklarından kaffe-i ehl-i imanda vücûb-ı davât-ı hayriyeleri der-kâr olduğu misilli teşekkürât-ı mütenevviye ibtidâr meselesi dahî (...) olub el-hâleti'l-hâzihi ‘abd-ı bî-mikdâr dahî o yolun yolcusu olduğumdan müşârünileyh efendimiz hazretlerine takaddüme etbâ‘ı bende-i mur-mikdârları

(44)

36

(45)

37 14

Gibi ber-geşte rüzgârın hadd ve liyakatımdan hâriç ise de (...) kâidesine ittiba‘en bir cild Tefsîr-i Nisâbûrî nüshası nesh-i sâireye nisbetle nefâseti bâ‘is-i ruchân ve kütübhâne-i hazret-i dâverîye vaz‘-ı şâyân göründüğüne binaen hezâr ‘acz ve ibtihâl ve ‘afv-ı kusûr şîme-i memdûha velîyü'l-ni‘metlerinden olduğuna inkâl ile ‘arz ve takdîm ve ‘atıfetli ... paşa... ve beyefendi hazretlerine dahî naçîzâne birer minakârî kutular ihdâsıyla şevk ve hulûs-ı bendegânem ile tevsîm kılınmış olmağla nüsha-ı mezkûrenin nemîngâh-ı ‘atıfet-iktinâh velîyü'l-ni‘meti ile meşmûl buyurulması ve zikr olunan kutular dahî müşârunileyhümâ taraflarından ma‘l-‘ayb ve'l-kusûr lutfen karîn-i kabûl kılınması husûsuna himmet-i vâlâ-ı mededkârları ez dil ve cân niyâz ve temennâ ederim efendim.

Bir mektûb

‘an-asl-ı hâk-pâ-ı ‘âlîlerine kadem-i ‘ubûdiyetim müsbet olduğu misilli hakk-ı çâkerânemde mükerrerâne efendilikleri müsellemü'l-sübût olduğuna ve hiç bir bendelerini unutmak şân ve şiar-ı hidivânelerinden olmadığına mebnî çâker-kemîne ve bende-i kehînelerini haşa unuttum diyemem lakin kesret-i cürm ve hata ile kemnâm ve belki kemnâm olduğundan hutûr-ı hatır-ı ‘âlîlerine bir vech ile kâbiliyet ve salâhiyetim kalmayıb ancak (haşa ke niz ber dil-i derya gozer kesed) vetîresince âhvâl -i pür-melâl-i çâkeranemin takrîb-i zihn-i ‘âlîleri husûsuna (...)

(Der-kâr)

(46)

38

(47)

39 15

Der-kâr olmağla zamîr-i münîr velîyü'l-ni‘metlerine (...) olduğu vechle cezâ-ı âmâl-ı (...) olarak yirmi dört mâh müddet-i mahkûme-i mücerrimânemin Edirne menfâsında inkızâsından sonra seyyiât-ı bendegânem mücâzâtına kifâyet etmediğinden yeni baştan mâhrusa-ı Bursa’ya nefy ve (...) beş aydır dahî Bursa’da ikâmet üzere olub bu cümleyi kendi taksirât-ı nâ-mütenâhî-i çâkerânemden bilerek dehen-güşâ-ı çün ve çerâ olmaklığa kudretim yok ise de iş bu fazla mücâzâtın tesîr-i

‘azîmi cana geçüb mübtelâ olduğum ilel ve (...) muceb-i iştidâd ve bu halde yani tezâhüm ekdâr ve efkâr halelinde müdârât ve mualice dahî tahfîfine medâr olmak değil belki murîs-i ezyâd ve halbuki taşralarda kanun-ı tıbba aşina etibbâ tedariki usub min (...) olub leyl ve nehâr (...) olduğumdan İmâm Buhârî rahmetullâhın bu belâ-ı cilâ ile ibtilâsında dua buyurduklarına iktizâ-ı temenni-i mevt ile ah ve zârımdan yanımda bulunanlar dahî bîzâr olmağla Hakk sübhânehu ve teala velini‘met-i âlemiyan olan şevketlü kerametlü muadeletlü efendimiz hazretlerinin ömr ve şevket-i şâhânelerin rûz-ı efzûn eylesin hamdulillâh teala zat-ı hümâyûn-ı padişâhâneleri kemal-i ‘afv ve merhamet ve adaletle mutassıf oldukları câb-gîr-i enfes ve âfâk olmak hasebi ile ...

nass-ı kerîmi mûcebince Allah ve Resülullah içün karîb mine'l-helâk olan bu hâk-sâr- ı bî-mikdârın ‘afv ve ıtlâk

(48)

40

(49)

41 16

Buyurulması hususuna şefâ ‘at-ı kerîme ve merhamet-i selîmeleri sezâver buyurulmak bâbında emir ve ihsân hazret-i men lehu'l-emrindir.

Keza

Çemenistan hâl-i perişânım bir kat daha (...) melâl ile pejmürde-i zuyûl yeis ve harman olduğunda (...) ve tekerrümen reşâhât-ı sahâbet-i ‘aliyyeleri ile tarâvet-yâb-i ümid olduğundan teşekkür-i ‘âlîleri vâcibe-i zimmet-inhisâr olub hakîkat her hâlde zât-ı kerîmâneleri ile müteselli olduğum geçenki ‘arîzadan malûm-ı devletleri buyurulmuştur eğer çâkerlerini nazar-ı ‘atıfetten ıskât buyuracaklar ve bu vechle ıstırâb ve inkılâbımı revâ görecekler ise burada bir gün duramayıb hemen rû-ı meali- i hâk-pâ-ı devletleri ile hulûs ve ‘ubûdiyetime kalb-i ‘âlîleri muzammın oluncaya kadar iman ve peymân ve fütüvvet ve (...) heyecan ettirinceye kadar söz ve (...) ile tahsîl-i terahhum ve itminân etmeğe (...) ve mecbûr olacağım malûm-ı mekârim- kârîleri buyuruldukta bi-hamdillâh teala yed-i iktidâr-ı ‘âlîlerinde olan sahâbet-i kerîmâne ve inâyet-i ‘atıfânelerini bende-i bî-merâlarından diriğ buyurulmaları bâbında.

Ulemâdan bir zâta mektûb

Ey sâhib-i kerâmet şükrâne-i selâmet ruzi tefekküdi kon derviş bi-neva ra malûm- ı şerîfiniz buyurulduğu üzere Edirne’de müddet-i mahkûmemiz olan yirmi dört mâhı tekmîl etmiş iseniz dahî fazla-ı mücâzât olmak üzere dört aydır dahî Bursa’da asû-ı hâl ve kemâl-i ıztırâb

(Ve)

(50)

42

(51)

43 17

Ve inkısâr-ı bâl ile menfiyen ikâmet üzere olub ne yâr-ı gâm-kesâr ve ne sabr ve tahammüle iktidar öyle bir haldeyim ki nasîb-i düşman demeye mürüvvet koymaz kaplıcalara davet ettim rağbet buyurulmadı kibâr-ı zât-ı ‘âlîniz kaplıcalardan intifâ-ı cismânî tahsîl buyurub bu hakîr dahî mülâkât-ı ‘aliyyelerinden kesb-i inşirâh-ı ruhânî edeydim.

Akrabasından bir zâta mektûbdur

Evvelce mürüvvetnâmeniz vürûd ile afiyetinizden ve iftira olunan sirkat maddesinin kezb-i mahz olduğu meydana cıktığından gayet ile memnun ve mesrûr oldum rabbim her husûsda hakkı izhar edib müfsîd ve müfterileri hor ve hakîr eyleye bu ince kağıtlara kitâbet etmek maşallahu teala bizim Es‘ad Efendi mahlasınıza mahsûsdur bendeniz altlık ile yazıyorum yine uyduramıyorum hele bendenizin yüzüm kara dualarımda isticâbet ümidinde olamıyorum lakin bilmem sizin dualarınızda mahall-i icâbete vasıl olmadı mı ve çilemiz daha tamamını bulmadı mı ramazan-ı şerîfte ıtlâk olunmayan menfâ bad-e bad hiç ıtlâk olunmaz hoca efendi hazretlerini gördüğünüzde selâm ve senâmızı tebliğ buyurub ne yaparsanız yapıp bendenizi şuradan halâs etmeye kalben ve kâliben himmet buyurmanız pek ziyâde müstercâ-ı hâlisânemizdir kardeşim.

Kezâ

Geçen posta ile mektûbunuz ve bu posta Es‘ad Efendi tarafından

(52)

44

(53)

45 18

Selâm ve kelâmınız gelip gayet memnun oldum rabbim afiyette müstedâm eyleye mümâileyh Es‘ad Efendi sizin için kendi düzdünü unutup leyl ve nehâr kederinizle yanıp yakılmaktadır diye her-bâr bendenize yazıp siz dahî mektûbunuzda teselliyet buyurursuz mesrûr oluyorum ancak benim hâlim teselli derecelerini savuşup her cihet ile harâb ve bîtâb olarak ölümden gayrı teselli kalmadığını siz dahî idrâk buyurub acıdığınızı biliyorum Hüdâ-ı mütâ‘le kalmış bir şeydir bendeniz bu halde isem de mümâileyh Es‘ad Efendinin yazışına göre elhamdülillâh sizin işiniz yoluna girecek gibi imiş rabbim kerem edüb sizin maslahatınız yoluna girsin de hem benim ve hem kendinizin elem ve kederinizi çekmeden halâs eylesin bundan böyle dahî duanızı ricâ ederim ve aralıkta mektûbunuzu ve selâmınızı (...) memul ederim hemîşe sıhhat ve selâmette olasız efendim.

Kezâ

Siyâdetli üstâd-ı ekremim

Efendi hazretlerinin ellerini öperim dualarını pek rica ederim mektûbları geldi yazdıkları husûslardan gayet memnun ve münşerih oldum mücerred kendilerinin himmetleridir bundan böyle dahî münasebet düştükçe ve sırası geldikçe himmetlerini bekliyorum (...) etmezler ama bir kat daha niyâz ederim hele teşrîfinize ruhsat sözünden ıtlâkım kadar mahzûz oldum gayri mürüvvet kendilerinindir ıtlâk olsam da

(Sizi)

(54)

46

(55)

47 19

Sizi ve kendilerini İstanbul’da görsem daha ‘âlâ ama nasıl edeyim ne diyeyim efendim.

Ehibbâsından bir zâta

Bahse girsem söz uzanır zât-ı ‘âlinizle otuz yıllık hukûk-ı sahîhâm var bendenizi bu derece feda layık ve revâ mıdır bu defa İbrahim kulunuz mahsûsen der-i merhâmet- medâra gönderildi başka mahalle ‘arîzam olmayıb fakat taraf-ı devletlerine iş bu

‘arîzacığınızı taktim ettim hâl-i zâr ve şiddet-i ızdırâbım ifâde-i müstemenedanâesinden ma‘lûm-ı ‘âlileri buyuruldukta Allah için ‘eizze-i kirâm-ı ervâh-ı mukaddeseleri için kuşca cânımın şu kafes-i felâketten âzâd buyurulması hususunda ne vech ile meded-kârlık ve çâre-sâzlık icrâ buyurulur ise emr ve fermân hazret-i sübhân-ı ‘azîmü'l-şânındır.

Kezâ

Ve tilkü'l-eyyâm (...) inkılâbından bu kere müntekîsi safha-ı zindekâtımız olan nikbat (...) ile barîhâ-ı fû’adımıza nemek-i sitem ekilmiş ve kâmet-i za‘af-ı ızdırâbımız bir kat daha (...) rüzgâr ile bükülmüş olmağla (...) taraf-ı müstemenedânemize bir i‘ânet ve mürüvvet elimden gelemediyse bari teveccüh-i bâtıni ve ‘avn-ı mânevî ile imdâd ve dil ve (...) âbâd buyurmaları şemiyye-i insâniyet ve lâzıme-i siyâdet-i zâtıyelerine havâledir efendim.

(56)

48

(57)

49 20

Kezâ

Mürüvvetnâme-i vefâdârâneniz vârid olub izhâr-ı teveccühünüzden ve işâret buyurulan mübeşşereden memnûn ve mütebeşşir oldum Hakka emânet olasınız lillâh (...) hazretlerinin Buhârâ’dan nefy olunduktan sonra (...) buyurdukları duaya meşgûlüm yani hâl-i pür-melâlim pek perîşân olmağla Hakk tealanın rahmet ve ihsân ve ‘afv-ı gufrânına eşedd-i ihtiyâc ile muhtâcım ve zât-ı ‘âlileri misilli ehass- eviddânın hüsn-i teveccüh ve dualarına ümid-vârım bizi unutmayasız afiyette olasız efendim mahdûm efendilere selâm-ı mahsûs olunur der-hâne kes est beg harf-i bes est.

Kezâ

(feryâd besî kerdem ve feryâd resî nîst güyâ ki der-in künbed-i gerdûn kesî nîst) ez her cihet ızdırâbî başden ve çilem dolma değil çok taştı zât-ı vâlânızın mürüvvet ve insâniyet-i fıtrıyenizi biliyorum devletli hazretleri devletli hazretleri ile beynleri ile pek muvâfık olduğu herkesin ma‘lûmu olduğu gibi bendenizin dahî ma‘lûmudur cidden ve hakikaten bir kere ricâ ve şefâ‘at

(Buyur)

(58)

50

(59)

51 21

Buyursalar müsâ‘ade buyrulacağını cezmen biliyorum otuz yıllık hukûk-ı sarîhâya düşen bu sûret midir yoksa beni bu girdâb-ı hayrette bırakıb oturmak mıdır yine kendileri hükmetmek üzere hasbetillâhi teala ihtâr ve tezkîr buyurmanızı niyâz ederim âhvâl-i pür-melâlim bizim İbrahim bendenizin şifâhen ifâdenizden ma‘lum-ı fâzılâneniz olur efendim mahdûm efendilerin hatırlarını sual ve dualarını ricâ ederim.

Bir ahbâbına yazdığı mektûb-ı latiftir

Sibâk-ı siyâk hâle nazaran bir müddetten beri inkıtâ‘-ı mekâtibe vukû‘ndan dolayı zann ederim ki çâkerinize vefâsızdır demek istersiniz vâkı‘â emr-i mekâtibede ve bütün bütün kusûrum yoktur diyemem lakin doğrusu bu bî-vefâlığı da ‘itirâf edemem ve benim de sizden şikâyetlerim vardır ki meydâna koyulsa siz dahî insâf buyurub kat‘en itizâra mahal bulamayarak taraf-ı ‘âcizânemden istihâle mecbur olacağınızda şübhe yoktur hatta üç sene mukaddem bu bâbda husûs-ı mekâtibe ve müvâlâtda taraf- ı çâkerîden vuku‘u iddi‘â buyurulması melhûs ve mukadder olan taksîrâtın ekserîsinin esbâb-ı hakîkiyesini ve savb-ı sânîlerinden revnümâ olan fedâkârâne muameleleri

‘alâ-infirâd tarkîm ve ta‘dâd ile fezleke-i muhâsebe ve mevâzineyi şemiyye-i hakkâniyetinize havâle ederek bir mufassal ‘arîza kaleme almıştım lakin her ne kadar hâme-i seher (...) mahal-i müra‘fâda nice ecvîbe-i bedi‘a ihtirâ‘ına muktedir olduğu müsellem ise dahî be her mahal kalb-i ‘âlileri (...)

(60)

52

(61)

53 22

Olduğunu bilip ol vech ile bi'z-zarûre zîr-i hicâbda kalmaları lazım geleceğinden (...) ki hâtır-ı dildâr nazik est (...) nemîgoşed in târ-ı bâz kest müdavili üzere tab‘-ı latîflerine o gûne zahmet virmiğe kıyamadığımdan ‘arîza-ı mezkûreyi takdîm edemeyib bari bir keremnâmeleri zuhûr etsin de anlar mevâhize kaydında olursa ol vakit bende bu cevâbları birazını olsun diye tehir etmiştim ma‘hazâ ol zamandan beri bir varakpâlar ile karînü'l-‘ayn olamadığımdan anladım ki bundan böyle üç sene daha farîza göndermesem yine bir inâyet-nâmenize nâil olamayıb belki (...) unutulacağım gönülde olan muhabbet ise ser-rişte-i hukûk-ı kadîmenin bu sûret ile keşde-i dest-i nümâyân olmasına bir vech ile tahammül edemediğinden feth-i bâb-ı mekâtibe için bir vesile yani ‘arîzamı yed-i taraf-ı devletlerine teslim edecek bir münâsib revende zuhûruna intizâr üzerine idim bihamdillâhi teala bu defa felan efendi hazretleri memuriyetle Haleb tarafına ‘azîmet edib makarr-ı hükûmet-i velîyü'l-ni‘mete rastî olduğundan mâda‘ rû-i me’âli-i hâk-pây-ı velini‘meti ile şeref-yâb olmak âksâ-ı emelleri bulunduğundan iş bu ‘arîza-ı bendegî tarkîm ve vesâtet-i mümâileyh ile takdîm savb-ı ‘atıfet- semîleri kılındı inşallâhu teala ledîyyü'l-vusûl mufârakat-ı (...)ve mübâ‘det-i zarûriye ile güzerân eden her an mümtenîü'l-infisâmi bir elif-i kâmil olmak lazım gelse yine cevher-i (...)

(Âb)

(62)

54

(63)

55 23

Âb ve tâb ve revnâk-ı asliyesi üzere mahfaza-güzîn-i dil ve cân ve her zerre-i teğâfül ve istiğnâları bir hâr-ı şetr-âsâr olsa yine gelerek hulûs ve (...) dest gûş-ı ferâğ olmak müstehîlü'l-imkân olduğu ma‘lûm-ı ‘âlîleri buyuruldukta gerek ‘uhûd ve mevâşike mehâze ve r‘âiyye ve gerek lütfen ve inâyeten numûne-nümâ-ı kehl-i süfehâtı olan sevâd-ı hatt-ı anberîn nakt-ı ‘atıfetleri ile tenvîr-i çeşm-i iştiyâka himmet ve ol vechle teyyid (...) mühür ve meveddet buyurmaları (...) bende-i nevâzîleridir efendim.

(64)

56 Sonuç

Sonuç olarak Lisans bitirme tezi olarak yazılan bu metinde ‘Âkif Paşa’nın doğumu ve ilk eğitim ve tecrübe kazandığı yer olan Bozok’tan başlayarak ‘Âkif Paşa’nın devlet kademesinde yükselişini ele aldık. Pertev Paşa ve Mustafa Reşid Paşa ile olan siyasi çekişmesi ve Miyop Churchill olayını ve Tanzimat’ın ilanı ile Siyasi kariyerinin bittiği ve Edirne’ye sürülüşünü ele aldık. Dolayısı ile ‘Âkif Paşa’nın tüm siyasi kariyerini kronolojik olarak açıkladık. Edebi kişiliğine pek vurgu yapılmasa da ‘Âkif Paşa’nın tespit edilen eserleri hakkında kısa bilgiler verildi ve tezin ana konusu olan Eser-i ‘Âkif Paşa kitabı (Tercüme-i Hal-i ‘Âkif Paşa) transkripti ise metne eklendi. Bu bağlamda kurulan metin ile ‘Âkif Paşa’nın hayatı ve eserleri incelendi ve tarihsel bir şekilde aktarıldı. Eser- i ‘Âkif Paşa transkripti ise ‘Âkif Paşa’nın sürgün yıllarında Bursa’daki yaşantısından bilgiler vererek ‘Âkif Paşa’nın yaşamında edebi kişiliği dışında tüm konular işlendi.

(65)

57 Kaynakça

Ahmet Yesevi Üniversitesi, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, ‘‘Âkif Paşa’’

http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/akif-pasa (erişim 25.06.2021).

Gıbb, E.J.W, M.R.A.S. A History of Ottoman Poetry Volume 4. London: Luzac & Co, 1905.

Hikmet, ‘Ârif. Tezkire-i Şu‘arâ. Hz.Sadık Erdem. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2014.

İnal, İbnülemin Mahmut Kemal. Son Asır Türk Şairleri c.1, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1969.

İpek, Nedim. ‘‘Churchill Vak‘ası (1836)’’ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi c. 8, Sayı 1. (1993): s. 105- 146.

Kavaz, İbrahim.Belgelerle Âkif Paşa Hayatı ve Eserleri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2005.

Kaynar, Reşat. Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat. Ankara: Türk Tarih Kurumum Basımevi, 2010.

Okumuş, Salih, İdris Şahin. ‘‘Tanzimat’tan Günümüze Edebiyat Tarihi Yazarlığı ve Edebiyat Tarihleri Üzerine Bir İnceleme’’ The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 14 (2010): s. 398- 410.

Ortay, İlber. İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı. İstanbul: Timaş Yayınları,2012.

Pilav, Salim. ‘‘Âkif Paşa (1787-1845) Ve Tabsıra’’ Yüksek Lisans Tezi. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 2002.

Süreyya, Mehmed, Sicill-i Osmani 1. haz. Nuri Aknayar.İstanbul: Tarih Yurt Vakfı Yayınları1996.

Şeref, Abdurrahman. Tarih Musahabeleri. İstanbul: Kapı Yayınları, 2012.

Tahir. Bursalı Mehmed, Osmanlı Müellifleri c.2 . Haz. M.A. Yekta Saraç. Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi, 2016.

Tanpınar, Ahmed Hamdi.‘‘Âkif paşa’’ Meb.İA, c.1, s.242-246.

Tanpınar, Ahmed Hamdi. 19uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitapevi, 1988.

Taşkesenlioğlu, M. Yasin. ‘‘Akif Paşa’nın Sürgün Mektupları’’, Mavi Atlas c.7 sayı 2. (2019): s. 338-346.

Türk Tarih Kurumu, Tarih çevirme Kılavuzu https://www.ttk.gov.tr/tarih-cevirme-kilavuzu/ (erişim 29.06.2021).

Uçman, Abdullah. ‘‘Âkif Paşa’’, DİA c. II. s.261-262.

Referanslar

Benzer Belgeler

成)。 十六、利用紫外線照射進行青春痘粉刺的護理有何功效?

The Dundee Ready Educational Environment Measure (DREEM)—a generic instrument for measuring students’ perceptions of undergraduate health professions curricula. Development

tween the study and control groups regarding histo- pathological findings such as perineural congestion, perineural inflammation, neural fibrosis, number of ganglion cells, edema,

varlıkları ile katılırlar. Bununla birlikte kadının soyadına ilişkin kanunda 1998 yılında bir değişiklik yapılmıştır. 2001 yılında kabul edilen Medeni Kanun‘da da

ğ ı, kan transfüzyonu yapılmasını gerektirecek kadar yüksek serum bilirubin düzeyi, bakteriyel menenjit, üç günden fazla ototoksik ilaç kullanımı, beşinci

İstanbul’­ dan, Ulu Anne.’-olü için, Konservatu- var şan öğretmeni Nimet Vahit, Ayşim rolü için, Semiha Berksoy, dans ve ko- reografiler için Selma ve Azade

İşgalin hemen ardından Eskişehir’i kuşatan Mil­ li Güçler, Ingilizlere, Arifiye-Hay- darpaşa hattı dışında kalan tüm hatları boşaltmaları için üç gün

Aim: The present study was carried out to determine some morphological traits of Tarsus Çatalburun breed of Turkish hunting dogs under breeding condition in their homesteads,