• Sonuç bulunamadı

10. DİĞER FİZİKSEL ÖZELLİKLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "10. DİĞER FİZİKSEL ÖZELLİKLER"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

10. DİĞER FİZİKSEL ÖZELLİKLER

Termik Genleşme

Genelde su dışında tüm cisimlerde olduğu gibi yapı malzemelerinin de ısındıkları zaman boylarının uzayarak hacimlerinin büyüdüğü, soğudukları zaman da boylarının küçülerek büzüldükleri bilinmektedir.

Malzeme molekülleri ufak genlikti titreşim hareketi yaparlar. Sıcaklık derecesinin artmasıyla, malzemedeki atomlar denge konumları etrafında daha hızlı titreşimler yaptıkları için atomlar arası uzaklık artmaktadır. Bu da cismin boyutlarının daha büyük değerler almasına yol açar.

Sıcaklığın 1°C artması ile cismin birim boyutunda oluşan artış, termik genleşme katsayısıdır. Termik genleşme katsayısı a olan, Lı boyunda bir cisim t1 0C, den t2 0C, ye kadar ısıtılırsa, bulunacak uzama,

ΔL = α.L1 (t2 – t1) olur.

Yapılarda kullanılan malzemelerin α katsayıları çok küçük değerler almasına karşın, ısı değişikliklerinin oluşturduğu şekil değişimlerinin hesaba katılmaması veya deformasyonun serbest bırakılmaması sonucu yapıda önemli gerilmeler doğabilir. Bundan dolayı sıcaklık değişimlerine maruz kalacak yapı elemanlarında ya genleşme derzleri bırakılır veya ısı gerilmelerini de hesaba katacak şekilde boyutlama yapılır. Isı artımı yapılarda,

σ = (ΔL/ Lı) .E = α.(t2 – t1). E Mertebesinde gerilmeler doğabilir.

Yapılarda bir arada kullanılan malzemelerin α katsayılarının yakın olmasına dikkat edilmese farklı uzamalar nedeniyle yapılarda çatlaklar oluşabilir. İyi bir rastlantı sonucu çelik ve betonun α katsayıları birbirine yakındır. Yapılarda termik genleşme sonucu oluşan gerilmelerin giderilmesi için malzemedeki ısısal

(2)

şekil değişimlerinin önceden hesaplanması ve deformasyonlara olanak verecek şekilde, genleşme ve kısalma için gerekli derzlerin (çalışma derzi) bırakılması, önlemlerin alınması gerekir. Termik genleşme açısından izostatik yapılar, serbest bir şekilde yer değiştirebilmeleri nedeniyle, hiperstatik yapılara kıyasla üstündürler.

Termik İletkenlik

İki malzeme arasındaki sıcaklık farkı nedeniyle, sıcaklığı yüksek olan taraftan soğuk bölgeye doğru bir ısı akımı oluşur. Malzemeler arasındaki ısısal geçirimlilik, malzemelerin bulunduğu ortamlara göre; kondüksiyon, konveksiyon ve ışınım (radyasyon) olmak üzere üç farklı şekilde oluşur.

Kondüksiyon (ısı iletimi), bir malzemenin bünyesinde veya bağlantılı bulunduğu farklı sıcaklıktaki bir malzeme ile moleküler yapıdaki kinetik enerji iletişimidir. Özellikle katı cisimlerde veya hareketsiz sıvı veya gaz akışkanlarda görülür. Molekülleri sıkı paketlenmiş cisimlerde bu etkileşim daha kolay gerçekleşeceği için ısı enerjisinin geçişi daha kolay olur. Metaller gibi serbest elektron içeren cisimlerde özellikle serbest elektronlar ısı iletimine önemli ölçüde yardımcı olurlar. Mikro yapıdaki bu özelliğe karşılık cismin makro yapısındaki gözeneklilik, boşluk içerme gibi düzensiz bünye yapısına ilişkin özellikler ısı iletimi açışından olumsuz bir ortam oluşturur ve cisim ısıyı daha az iletir hale.gelir,

Konveksiyon (ısı taşımımı), ısı enerjisinin sıvı ve gaz gibi akışkanlardaki geçiş şeklidir. Sıcak bir katı cisme temas eden sıvı veya gaz bir ortam göze alındığında, sıcaklığı yüksek katı cisimle temas eden gaz ya da sıvı moleküllerinin ısıl titreşimleri bu yüzden enerji alarak artacaktır. Bunun sonucunda katı cisme temas eden moleküllerin kapladıkları hacim büyüyeceğinden ve ortama göre daha hafif olacaklarından yükselecekler ve böylece onların yerine geçen benzer moleküller de yüzeyden enerji alarak

(3)

taşınım hareketini başlatacak ve devam ettireceklerdir. Bu olay sonucunda, yüksek seviyeden düşük seviyeye enerji taşınacağından yüksek enerji seviyeli cismin enerjisi azalacak ve soğuyacaktır, örneğin, bu olay kış mevsiminde pencere önündeki havanın bu mekanizmayla soğuyarak sıcaklığın düşmesi biçiminde kendini gösterir.

Işınım (radyasyon), ısı enerjisinin, radyasyon yolu ile, herhangi bir ara taşıyıcıya gerek olmaksızın, elektromanyetik dalgalar şeklinde oluşan ve malzemeye geçiş sağlayan bir ısısal iletişim şeklidir. Bütün katı ve sıvı cisimler sürekli olarak yüzeylerinden ısı ışınımları yayarlar. Bu yayınım cismin yüzey sıcaklığına ve yüzey özelliklerine bağlıdır. Çevredeki nesnelerden tümüyle bağımsızdır.

Güneşten yayılan ısı ışınım yoluyla, Dünya ile Güneş arasında herhangi bir ortam olmaksızın Dünyaya ulaşıp onu ısıtabilmektedir.

Birim zamanda, birim alandan geçen ısı miktarı doğrudan doğruya o malzemenin termik iletkenlik katsayısı ile orantılıdır. Malzemenin bu özelliği yapıların konforu ve ekonomisi açısından çok önemli olup, şu şekilde tanımlanır: Bir metre kalınlığındaki cismin iki tarafındaki sıcaklık farkı 1 °C iken, 1 m2 alandan 1 saatte kilo kalori cinsinden geçen ısı miktarı, cismin yapıldığı malzemenin ısı iletkenlik katsayısıdır. Bu tanım aşağıdaki şekilde formüle edilebilir:

Çoğunlukla birim hacim ağırlığı küçük olan, bünyesinde birbirleriyle bağlantısız küçük boşluklar bulunan malzemelerin ısı iletkenlik katsayıları da düşük olur.

(4)

Yapılarda duvarlar ve bölmeler çoğunlukla Şekil 10.5'de bir örneği görüldüğü gibi farklı malzeme tabakalarından teşkil edilir.

İçerideki ısının dışarıya doğru akması için önce sıcak havanın konveksiyon ve ışınım yoluyla cismin yüzeyine ulaşması gerekir. Isı iletim yoluyla cismi geçtikten sonra aynı konveksiyon ve ışınım olayları dış yüzeyde de gelişir.

İçerideki havada 1 °C' lik sıcaklık farkında, 1 m2 alandan 1 saatte geçen ısı miktarı 8 k.kalori ve cisimdeki ısının dış havaya akması halinde ise bu ısı miktarı 15 k.kalori olarak saptanmıştır.

Farklı tabakalardan oluşan bir sistemde (Şekil 10.5) sıcaklıklar içten dışa doğru ti, ti, t2, t3 ve td olsun. Isı akımı bakımından bir rejim oluştuktan

(5)

sonra her tabakanın 1 m2'lik alanından geçen ısı miktarlarının birbirine eşit olması gerekir. 1 m2 alandan geçen toplam ısı miktarı (Q);

(6)

Ses, Gürültü

Fiziksel bir etki ile titreşen bir kaynaktan çıkan, maddesel ortam koşullarında yayılan ve insan kulağınca algılanabilen dalgalardır. Ses, “kulağımızı uyaran ve bu yolla beynimizde duyumlara yol açan etkiler” şeklinde de tanımlanabilir.

İnsan kulağının algılayabildiği ses herhangi bir kaynağın yarattığı titreşimden doğar, bir taşıyıcı aracılığıyla iletilir ve kulak ile beyin tarafından algılanır.

Ses Frekansı

Bir saniyede oluşan titreşimlerin sayısına ses frekansı denir. Diğer bir deyişle sesi oluşturan basınç dalgalarının bir sn’ deki sayısıdır. Ses frekans birimi Hertz (Hz)'dir. (F) ile ifade edilir. Frekansı arttıkça ses tizleşir (incelir). Düşük frekanslı sesler pes (kalın) sesleri oluşturur. İnsan kulağı 16 ile 20000 Hz arasındaki sesleri işitebilir. Saniyede titreşimi 16'dan az olan seslere subsonik, 20000 üzerinde olanlara ise ultrasonik sesler denir. En hassas olduğu bölge 1.000- 4.000 Hz arasıdır. Gürültü ile oluşan işitme kayıpları da öncelikle bu bölgede başlamaktadır.

Frekans Spektrumu

Gürültü içinde mevcut farklı ferekanslara sahip ses dalgalarına ilişkin ses basınç düzeylerinin analiz edilmesi sonucunda ortaya konulan grafiklerdir.

Ses titreşimleri dağıldıkları ortamda bir basınca yol açarlar. Ses kaynağının oluşturduğu basıncın zaman içindeki değişimi ses basıncı olarak adlandırılır.

Çoğunlukla ses basıncının logaritmik ifadesi olan ses seviyesi (dB) kullanılır.

(7)

Ses Şiddeti

Birim zamanda birim alana gelen ses enerjisi miktarıdır. Yani sesin kulak tarafından duyulan yüksekliğine sesin şiddeti denir, sesin şiddeti kulağa gelen ses dalgalarının kuvveti ile ilgilidir. Watt/cm² ile ifade edilir.

Ses Hızı

Sesi oluşturan dalgaların 1 sn’ deki hızıdır. V ile ifade edilir. Sesin yayılma hızı bulunduğu maddesel ortama göre değişir. Ses hızı maddesel ortam koşullarına bağlı değişim göstermekle birlikte, frekansa bağlı değişim göstermez. Ses hızı frekansa bağlı olarak değişmez, her frekansta ses aynı hızda gider.

Ses İletimi

Ses veya gürültü; gazlar, katı maddeler ve sıvı ortamlarda titreşimler yaratarak yayılan bir enerji türüdür. Yapılarda ses iletimi temelde iki yolla meydana gelir;

İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen seslere gürültü denir.

Özellikle büyük kentlerimizde gürültü yoğunlukları oldukça yüksek seviyede olup, Dünya Sağlık Örgütü'nce belirlenen ölçülerin üzerindedir. Yukarıdaki tanıma bakıldığında, sesin gürültü niteliği taşıması için mutlaka yüksek düzeyde olması gerekmediği anlaşılmaktadır.

Ses ve gürültü arasındaki ayırım kişilere göre değişebilir. Bazı insanlar kulağına müzik olarak gelen bir takım sesler, diğer insanlar için rahatsız edici olabilir ve gürültü olarak algılanır. Rahatsızlık duyma sınırı da insandan insana faklılık gösterebilir. Ancak gürültünün insan sağlığını ve rahatını bozduğu, olumsuz psikolojik etkiler yaptığı ve kaza tehlikesini artırdığı bir gerçektir. Gürültü günümüzde en çok karşılaşılan çevre kirliliklerinden biridir. İnsan vücudu, ani ve yüksek seslere karşı otomatik ve bilinçsiz olarak tepki göstermektedir. Sürekli fizyolojik parametreleri (frekans kardiyak) ve elektroansefalogramları kaydedilen

(8)

kişilerde yapılan bilimsel değerlendirmeler, gürültü kaynaklı fizyolojik etkilenmeleri açıkça göstermiştir.

Gürültü hastalığa neden olmaktadır ve sanılanın aksine, hasta olmak için yüksek şiddette gürültüye maruz kalmaya gerek yoktur. Gürültünün özellikle uyku sırasındaki olumsuz etkisi ciddi sağlık sorunları yaratmaktadır.

Kent gürültüsünü artıran sebeplerin başında trafiğin yoğun olması, sürücülerin yersiz ve zamansız klakson çalmaları ve belediye hudutları içerisinde bulunan endüstri bölgelerinden çıkan gürültüler gelmektedir. Meskenlerde ise televizyon ve müzik aletlerinden çıkan yüksek sesler, zamansız yapılan bakım ve onarımlar ile bazı işyerlerinden kaynaklanan gürültüler insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkilemekte, fizyolojik ve psikolojik dengesini bozmakta, iş verimini azaltmaktadır. Son yıllardaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucu toplum hayatında ortaya çıkan gürültü sorunu, ülkemizde de önem kazanmaya başlamıştır. Aslında gürültü kontrolü, çağdaş yaşam konforunun ayrılmaz bir parçası olup, insan sağlığı ile de doğrudan ilişkilidir.

Binalar yapılırken ses yalıtımının sağlanması için duvarlar sıvanır ve duvarların arasına sesin soğrulmasını sağlayan ses yalıtım malzemeleri konur.‘‘Duvar giydirme’’ sistemleri ile tuğla, betonarme, brüt beton, briket, taş vb.

malzemelerden oluşan duvarlara uygulanabilir. Mevcut duvarların restore edilmesinde, tesisatların gizlenmesinde, mekansal tasarımlarda vb. kolaylıkla kullanılabilir. Özellikle dıştan ısı yalım sistemi uygulanmamış veya yeterli düzeyde olmayan binalarda, ısı yalıtımının doğal olarak da enerji tasarrufunun sağlanmasında etkili bir uygulamadır.

Bu sayede TS 825’e uygun ısı yalıtımı hızlı ve kolay bir şekilde sağlanmış olur.

Sadece ısı yalıtımında değil, aynı zamanda dış duvarların ve iki mekan arasındaki ses yalıtımının arttırılması amacı ile kullanılmaktadır.

(9)

Gelişmiş ülkelerdeki yapılarda canlıların, özellikle insanın, gürültüden korunması, uyulması zorunlu yönetmelik ve standartlarla güvence altına alınmıştır. Ülkemizde ise henüz, bazı önemli yapılar hariç, bu konuda ciddi ve tutarlı sayılabilecek herhangi bir yönetmelik veya standart yoktur. Yapılan çalışmalarda ise konutların ses yalıtım durumlarının Avrupa'daki konutlara göre daha kötü olduğunu göstermektedir. Hatta İstanbul ve İzmir 'deki konutların çoğunluğunda konut içi gürültü düzeyinin rahatsız edici düzeylerde olduğu bile saptanmıştır. Bu durum, konutlardaki ses yalıtımına Türkiye ' de henüz gerekli özenin verilmediğini ortaya koymaktadır.

Gürültü; dikkati dağıtır, düşünmeyi engeller, uykusuzluğa ve buna bağlı olarak gerginliğe neden olur. Örneğin: 30-40 desibel düzeyindeki gürültü uykusuzluk, sinir, konsantrasyon bozukluğu gibi ruhsal bozukluklara; 60-90 desibel düzeyindeki gürültü baş dönmesi, solunum hızlanması gibi ruhsal ve sinirsel bozukluklara;90-180 desibel düzeyindeki gürültü ruhsal, sinirsel, işitme ve denge bozukluklarına ayrıca iç kulak ve beyinde tahribatlara; 180 desibelin üstünün kulak zarı patlamalarına yol açtığı saptanmıştır.

(10)

Akustik Özellikler

İnsanların yaşadığı yapılarda akustik yönünden konfor sağlamak için malzeme ve yapı düzeni ile ilgili iki önemli etken vardır; bunlardan birisi sesin yansıması veya yankı, diğeri de ses iletimi veya bunun tersi ses yalıtımıdır. Binalarda ses açısından konforu sağlamak, yapıların içinde oluşan veya dışarıdan gelen gürültülerin yayılmasını önlemek mimar veya mühendisin görevidir. Bu nedenle ses dalgalarına ilişkin fizik bilgilerini hatırlamakta yarar vardır.

Ses, hareket halindeki bir cisimden oluşarak titreşime dönüşmüş molekül hareketlerinin, belli bir şiddet ve frekans sınırları içinde belirginleşen ve kulağımızda işitme hissi doğuran bir dalga hareketidir. Maddesel bir görüş ile işitme sınırları dışında da ses, her zaman evrende varolan, ancak şiddet ve frekansı çeşitli malzemelere çarparak yansıma veya yutulma sonucu değişim gösteren fiziksel ve fizyolojik bir kavramdır. Ses enerjisine ve şiddetlerine bağlı

olarak; ses işitilmez, fısıltı halinde işitilebilir, normal anlaşılabilir veya kulakta acı yapabilir. Bunları topluca

Şekil 10.6'da görmek olanaklıdır. Sesin şiddetinden başka frekansa da önemli bir etkendir. İnsan kulağı 30 Hz ile 4000 Hz arasında kalan frekansları duyabillir.

(11)

250 Hz'den aşağısı düşük, 250-1000 Hz arası orta, 1000 Hz'den yukarı olan[ar\yü^sek frekanslı sayılırlar. Hem ses, şiddetini hem frekansını beraber.'.- .,ölçmejk çok; zor olduğundan çoğunlukla, saniyede 1000, frekans ortalama olarak kabul edilerek ölçülen ses şiddetleri ile yetinilir. Böylelikle frekansı belirtmeksizin yalnızca ses şiddeti ortalama frekans için tanımlanmış^pjur.

Bir mekanda ses konforu açısından, ses kaynağı kesilince sesin iç yüzeylerce yutulup çabuk sönmesi gerekir. Aksi takdirde bina içinde yankı oluşur ve işitme şartlarını''bozar; Tersine ses tamamen yüzeylerce emilirse bu sefer de ses duyulmaz.

Ses kaynağı kesildikten sonra, ses şiddetinin başlangıçtaki değerinin milyonda birine inmesi için geçen süreye reverberasyon süresi denir. Bu süre aşağıda

(12)

verilen Sabin formülü ile hesaplanır ve odanın boyutlarına, içindeki eşyanın ve duvarların emme katsayılarına bağlıdır:

Sesin Malzeme İçinde İletilmesi

Ses dalgası havada ilerlerken bir malzeme yüzeyine çarptığı zaman, bir miktarı emilir, bir miktarı yansır, bir miktarı da malzemenin öbür yüzündeki havaya iletilir. İletilen ses enerjisi, girene kıyasla daha az olacağı için sesin bir kısmı malzeme tarafından söndürülmüş olur. Gelen ses enerjisinin, iletilme oranına malzemenin ses söndürme katsayısı (D) denir. Bu değer de desibel cinsinden ifade edilir ve aşağıdaki şekilde hesaplanır.

(13)

Malzemelerin Ses Yutması

Herhangi bir E şiddetindeki ses dalgası havada ilerleyip malzeme yüzeyine çarpınca, bu sesin a kadar bir kısmı malzeme tarafından yutulur. Bir kısmı mekan içine yansır, diğer bir kısmı ise malzemenin diğer yüzeyine geçer. Bazı cisimlerin ses yutma katsayıları Tablo 10.4'de görülmektedir.

Söndürme katsayısı yardımı ile bir yapı elemanının, örneğin bir duvarın, giren sesi ne oranda azalttığı ve öbür yüzde çıkan sesin ne şiddette olacağı kolayca hesaplanabilir.

Sesin söndürülmesi yapı malzemelerinin ağırlığına bağlıdır. Ağır malzemeler Tablo 10.5'de görülebileceği gibi daha fazla ses söndürürler.

(14)

Yeterli ses izolasyonu için yapı elemanının tek bir malzemeden oluşturulduğu hallerde döşeme ve duvarların ağırlığının 350 kg/m2 'den az olmaması gerekir.

Diğer açılardan gerek olmasa bile ses izolasyonu açısından dolu duvarlar 19 cm (1 tuğla), betonarme döşemeler 10 cm'den az kalınlıkta yapılmamalıdır. Daha ince yapmak zorunluluğu varsa duvarları tabakalı yapmak veya ses yutan (kauçuk, halı,mantar, vb.) malzemeleri kullanmak gerekir.

Ses Söndürücüler

Günümüzde yapılar, gelişmiş teknolojinin oluşturduğu çeşitli gürültünün etkisi altında bulunmaktadır. Şehircilikte düzensiz kentleşme, endüstrinin ve ulaşım araçlarının çeşit ve sayısının durmadan çoğalması dış çevre gürültünün artmasına yol açmaktadır. Konut yapılarında iç gürültü kaynakları olan asansör, tesisat, havalandırma sistemleri, çöp bacaları vb.

gürültülere insanların kullandığı günlük makinelerin gürültüsü de eklenmektedir. Böylelikle günümüzde bir yandan insanları olumsuz etkileyen ve hızla artan iç ve dış gürültü kaynakların gelişimi diğer yandan eskiden konut yapılarda kullanılan ağır ve kalın konstrüksiyonlara karşılık, endüstrileşmiş yapı sistemlerinden oluşan örneğin konutlarda ses geçirmezliği düşük hafif konstrüksiyonların uygulanması sonucu çözülmesi karmaşık olan problemlerle karşı karşıya gelmekteyiz. Sunduğumuz çevre gürültüsü gibi değerlendirilen endüstrinin ve ulaşım araçlarının yol açtığı dış gürültüye yapılarda yer alan çeşitli tesisat ve insanların kullandığı günlük makinelerin gürültüsünden oluşan iç gürültüde eklenmektedir.

(15)

Ses Yalıtımı

Yaşadığımız konut, okul, işyeri vb. binalar ile çevreyi istenmeyen seslerden yalıtarak gürültünün zararlı etkilerinden korunmak; kayıt stüdyoları, sinema, konser salonu vb. mekânları istenmeyen seslerden yalıtarak gerekli kullanım koşullarını oluşturmak; jeneratör, hidrofor, kalorifer vb. gürültülü mahalleri yalıtarak çevreye yaydıkları gürültüyü azaltmak amacı ile yapılan uygulamalara “Ses yalıtımı” veya "Ses izolasyonu" denir. Ses yalıtımı;

yaşanan ortamı istenmeyen seslerden yalıtarak gürültünün zararlı etkilerinden korunmak, gürültülü alanlardan çevreye yayılan sesi azaltmak ve uygun yaşam koşulları oluşturmak amacı ile yapılan uygulamalardır.

Ses yalıtımı ısı yalıtımına benzer. Bir ses yutucu malzeme ile enerjinin tamamının yutulması beklenmemelidir. Bu nedenle, gürültü seviyesinde 10 db’den daha fazla bir azalma beklenmesi pratik olmadığı gibi ekonomik de olmamaktadır. 10 dB azalma, gürültü düzeyinin yarı yarıya azalması anlamına gelir. Gürültünün kendi kaynağında yok edilmesi mümkün olmadığı zaman, ortamda yayılmasını engellemek için gerekli önlemlerin alınması da gerekir.

Bu önlemler, sesin yayıldığı ortama engel, panel veya duvar yapılması ile sağlanabilir. Bu durumda engel malzemenin ses iletim kaybı ve ses yalıtım oranı önemli rol oynar. Ortamdaki sıcaklık yükseldikçe ses hızı artmakta, basınç artınca ses hızı da düşmektedir.

Ses yalıtımı, ses geçiş kaybının arttırılması anlamına gelir ve gürültü denetimini içerir. Ortamdan kaynaklanan hava seslerinin bitişikteki mekana geçmesinin engellenmesi ve darbeyle oluşan katı cisimlerde yayılan sesin yalıtılmasını kapsar.

Bina sakinlerini rahatsız eden sesin yayıldığı yolları yok etmek ya da konser salonu, sinema, kütüphane, stüdyo gibi mekanlarda dışarıdan gelen sesi azaltmak gerekir. Bu amaçla ses yalıtımı tüm bölme elemanlarının camyünü

(16)

ve taş yünü gibi mineral esaslı malzemeler veya poliüretan veya melamin esaslı akustik köpükler ile yalıtılması ile yapılmalıdır.

Ses yalıtımı, temel olarak gürültünün insan üzerinde oluşturacağı zararlı etkileri en aza indirmek için alınacak önlemleri kapsar. Gürültü, düzensiz yapılı, farklı frekans bileşenlerine sahip olan ve genellikle zamana göre, değişken olan istenmeyen ses topluluğudur. Kısaca rahatsız edici ses olarak tanımladığımız gürültü, günümüzde, kentleşmenin doğal bir sonucudur.

Özellikle kentleşmenin plansız yürüdüğü bölgelerde, gürültü insan sağlığına ve konforuna zarar veren etkenler arasındadır.

Çevredeki bir fabrikanın çıkardığı rahatsız edici sesler, havaalanı çevresindeki yerleşim bölgesinde duyulan şiddetli gürültü, satıcı sesleri, trafik sesleri, komşudan gelen konuşmalar insanlar tarafından farklı dozlarda gürültü olarak algılanarak, rahatsız edici olabilir. Bazı alanlarda ise, düşük ses seviyesi, işin en önemli gereklerinden biridir. Radyo yayıncılığında ve müzik stüdyolarında ses seviyesinin düşük olmasının gerekmesi, bir hastanede hastalara sessiz ve huzurlu ortam oluşturmak, okulda dışarıdan gelen gürültüleri kesmek, bina yapım aşamasında çözülmesi gereken sorunlardır. Yapılarda huzurlu bir ortam sağlamak için gürültüyle mücadele etmek gerekir.

Etkili bir ses yalıtımı; amaçları belirlenmiş yapılarda doğru malzemelerin doğru detaylarda kullanılmasıyla ve hatasız işçilikle mümkün olabilir.

Özellikle konut, okul, hastane gibi gürültüye duyarlı yapılar için yapı elemanlarının ses geçiş kaybı değerlerinin belli limitlerde olması gerekmektedir. Yapı akustiği açısından en doğrusu mimari tasarım aşamasında gürültü kontrolünün yapılmasıdır.

(17)

Referanslar

Benzer Belgeler

TEK KÖRLEMELİ DENEY DÜZENİ Bu düzende; araştırıcı deneğin hangi grupta olduğunu bilir, denek ise bilmez.. Tek körlemeli deney düzeninde araştırıcının

Türk Edebiyatı’nda da, mi’rac mucizesi hakkındaki bilgiler siyer, mevlid türü eserlerde nakledilmiş; daha sonraları da konuyla ilgili manzum ve mensur eserler

Kısa Kolonlu üst yapı modelinin (Model C), zemin kat yüksekliği h Z =3m ve normal kat yüksekliğinin h N =3m olduğu zemin+3 katlı yapı modelinin (C1 modeli) çatı katı ve

etimi ergin bir iştahla kemiren böceklerden gök yağmur olsa yer çamur, bulur mezarını ölüler eski su yolları mağrurluğuyla.

Bu çalışmada mevcut durum tespiti için anket çalışma- sı (öznel), gürültü denetimi ve hacim akustiği ölçümleri (nesnel) yapılmış, sonuçlar arka plan gürültü

Tarihi ticari alanlardaki işitsel peyzaj (kapalı alan ola- rak Kapalıçarşı, açık alan olarak Fuat Paşa ve Çadırcı- lar Sokakları), mekânların hem alışveriş hem de

Özellikle bütün kült merasimleri sırasında, kral ve kraliçenin ellerini el yıkama suyu ile yıkamaları esnasında suyun muhafız kıtası askerlerince getirilmesi ve

Akustik özelliklerden F0 (Fundamental Frekans), F1, F2, F3, F4, F5, formant frekansları, jitter (%), shimmer (%), NHR (Gürültünün Harmoniklere Oranı) parametreleri