• Sonuç bulunamadı

Yetişkinlerin Aile Hekimliği Uygulaması ile İlgili Düşünceleri ve Aile Hekimlerine Başvuru Durumu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Yetişkinlerin Aile Hekimliği Uygulaması ile İlgili Düşünceleri ve Aile Hekimlerine Başvuru Durumu"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Araştırma / Research Article TAF Prev Med Bull 2013; 12(1):49-56

Yetişkinlerin Aile Hekimliği Uygulaması ile İlgili Düşünceleri ve Aile Hekimlerine Başvuru Durumu

[Adults Perspective about Family Medicine and the Status of Service Utilization]

ÖZET

AMAÇ: Bu çalışmanın amacı yetişkin kişilerin aile hekimliğine bakış açıları ve aile hekimliği hizmetlerinden yararlanma durumlarını belirlemektir.

YÖNTEM: Tanımlayıcı tipteki bu çalışma Kayseri il merkezindeki 18 yaş üstü 485 kişi üzerinde yürütülmüştür.

BULGULAR: Araştırma grubunun yaş ortalaması 41,9±14,3 olup % 46,4’ü erkektir. Araştırma grubunun

%50,1’i aile hekimliği uygulamaları hakkındaki bilgilerinin yeterli olduğunu düşünmektedir. Kendisinde ya da aile bireylerinden birisinde herhangi bir sağlık sorunu olduğunda genellikle aile hekimini tercih ettiklerini belirtenlerin oranı %49,7’dir. Araştırma grubunun %23,9’u hekim seçme ve değiştirme hakkına sahip olduklarını bilmemektedir. Şimdiye kadar aile hekimini değiştirenlerin oranı %12,0, değiştirmeyi düşünenlerin oranı %9,5’dir. Araştırma grubunun %27,2’si aile sağlığı elemanlarını tanıdıklarını ve sadece %12,4’ü aile sağlığı elemanınca evde ziyaret edildiklerini söylemişlerdir. Araştırmaya katılanların

% 61,8’i aile hekimliği uygulamasını genel olarak başarılı bulduğunu, %83,1’i ülkemiz için uygun bir sağlık hizmeti olduğunu belirtmiştir. Aile bireylerinin başvurusu değerlendirildiğinde; araştırma grubunda yer alan 1.693 kişiden aile hekimine başvuru oranı %76,3’dür. Başvuru oranı kadınlarda, yaşlılarda ve çocuklarda yüksektir.

SONUÇ:Aile hekimliği uygulaması hakkında az da olsa bir fikre sahip oldukları, ancak ilk başvuru yeri olarak tercih etmedikleri ve aile hekimlerinden yeterince koruyucu hizmet almadıkları görülmüştür.

SUMMARY

AIM: The aim of this study is to determine the adult’s perspective about family medicine and the status of service utilization.

METHOD: This descriptive study was conducted on 485 adults aged 18 and over in the city center of Kayseri Province.

RESULTS: The mean age of the study sample was 41.9±14.3 and 46.4% of the sample was male. Of the group, 50.1% of them thought that they had enough knowledge about family medicine practices. When family members or they have any health problem 49.7% of them usually prefer their family physicians.

23.9% of the study group didn’t know if they had the right to choose and change their family physicians.

The rate of people who had already changed their family physician was 12, 0% and 9.5% of them intended to change. The proportion of the women who knew their “family medicine personnel” was 27.2%, only 12.4% of them stated that they had been visited at home. The rate of the people who had found the family medicine practice as “successful” was 61.8 % and also 83.1 % mentioned that it is an appropriate health care system for our country. When the utilization status of 1693 family members from family physicians;

the application rate was found to be 76.3%. This rate is significantly high in women, old age people and children.

CONCLUSION: We found that people don’t prefer family medicine as a place of first application although they have more or less knowledge about family medicine. Most of them didn’t get enough preventive services from their physicians.

Fevziye Çetinkaya1 Zeynep Baykan2 Melis Naçar2

1Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Kayseri.

2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı, Kayser.

Anahtar Kelimeler:

Sağlıkta Dönüşüm, Aile Hekimliği, Başvuru, Sağlık Hizmetleri.

Key Words:

Health Transformation, Family Medicine,

Application, Health Services.

Sorumlu yazar/

Corresponding author:

Fevziye Çetinkaya Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Kayseri, Türkiye.

fevcetin@erciyes.edu.tr

Gönderme Tarihi/Date of Submission: 03.05.2012, Kabul Tarihi/Date of Acceptance: 28.02.2012, DOI:10.5455/pmb.1335957957

GİRİŞ

Ülkemizde uzun bir dönemdir sağlıkta yeniden yapılanma çerçevesinde sağlık finansmanı ve sağlık hizmeti sunumuyla ilgili reform çalışmaları gündeme getirilmiş ve Sağlıkta Dönüşüm Programı süreci başlatılmıştır. Sürecin bileşenlerinden olan aile hekimliği uygulamasına 2011 yılında ülke çapında geçilmiştir (1-2). Bu uygulama ile birinci basamak

sağlık hizmetlerinde kökten bir değişim süreci yaşanmaktadır. Aile hekimliği uzun yıllardır birçok ülkede birinci basamak hizmet sunumunda uygulanmakta olan bir modeldir ve dünyada değişik uygulamaları mevcuttur. Bir ülkedeki aile hekimliği uygulamasının ayrıntıları uygulanan sağlık politikaları ve sağlık sistemlerinin özelliklerine göre şekillenmektedir Farklı ülkelerin sağlık sistemlerinde farklı görev tanımları yapılan aile hekimleri

(2)

bulunmaktadır (3-8). Ülkemizde başlatılan aile hekimliği uygulaması için Türkiye modeli geliştirilmiştir (2). Çıkarılan “Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun” ve izleyen zamanlardaki yönetmeliklere göre aile hekimi, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü olan hekim olarak tanımlanmaktadır. Aile hekimleri bireylerin ikametlerinin yakınlarında ya da kolaylıkla ulaşabilecekleri bir yerde, ilk başvuracakları ve sağlık hizmetini alacakları hekimlerdir (2,9).

Sağlık hizmeti sunumunda hizmetlerin psikososyal doğasının farkına varmak, hasta algılamaları, beklentileri ve memnuniyeti doğrultusunda ortaya çıkacak gereksinimlere cevap verecek uygun çözümler geliştirmek gerektiği açıktır. Sağlık kurumlarında hizmet kalitesini değerlendirmede kullanılan temel kriterlerden biri olan hasta memnuniyeti hastaların istek ve beklentilerinin karşılanması olarak tanımlanabilir (10,11). Sağlık hizmetlerini alanların hizmetlerle ilgili algılama ve değerlendirmeleri sağlık hizmetlerinde kalitenin ölçülmesi açısından önemli olduğu kadar sağlık hizmet sunumundaki eksiklikleri giderme ve iyileştirilmesine yönelik yapılacak düzenlemeler açısından da önemlidir. Hizmetler konusunda toplumun algılarına, tercihlerine ve hizmetin kullanımına odaklanan, topluma dayalı araştırmalar var olan duruma ilişkin bilgileri sağlamak, geçmişle karşılaştırmak ve yıllar içindeki değişimleri ölçebilmek ve bu yolla sağlık politikasına, yönetimine ve kaynak dağılımına dönük olumlu katkılar sağlayabilmesi açısından önem taşımaktadır.

Ülkemizde sağlık hizmetlerinin kullanımı ve hasta memnuniyetinin ölçülmesi ile ilgili çalışmalar giderek artmaktadır (12,13). Uygulanmaya başlanan aile hekimliğinden haberdar olma, tercih, kullanma durumu ve memnuniyet ile ilgili araştırmalara gerek duyulmaktadır.

Bu çalışmada, Kayseri il merkezinde 18 yaş üstü kişilerin aile hekimliğine bakış açıları ve aile hekimliği hizmetlerinden yararlanma durumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.

GEREÇ ve YÖNTEM

Bu çalışma 2011 yılı kasım ayında Kayseri il merkezinde yürütülmüş tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Örneklem büyüklüğü, büyüklüğü bilinmeyen evrende, aile hekimliği uygulaması

hakkında bilgi sahibi olma oranı %50 kabul edilerek %5 sapma ve %5 yanılma düzeyinde en az 385 kişi olarak hesaplanmış ve araştırmaya 500 kişinin alınması planlanmıştır. Çalışma il merkezindeki dört Toplum Sağlığı Merkezine bağlı 226 aile hekimliği bölgesinden tesadüfî olarak seçilen 25 aile hekimliği bölgesinde yürütülmüştür. Seçilen her bir aile hekimliği bölgesinde iki farklı nokta belirlenmiş, o noktalardan başlanarak rastgele seçilen 18 yaş üstü 10 kişi olmak üzere her bir aile hekimliği bölgesinde 20 anket uygulanmıştır. Çalışma Erciyes Üniversitesi etik kurulu tarafından onaylanmıştır. Her görüşmenin başında görüşülen kişiye anket ve çalışmanın amacı hakkında bilgi verilerek kişisel onamları alınmıştır. Araştırmada 500 kişiye anket uygulanmış; hatalı/eksik anketler araştırma dışı bırakılarak 485 kişi üzerinden değerlendirme yapılmıştır.

Anket formu bu konuda eğitilmiş intörn doktorlar tarafından, yüz yüze görüşme ile doldurulmuştur.

Araştırmacılar tarafından literatüre dayalı geliştirilen anket formunda kişilerin yaş, cinsiyet, eğitim durumu gibi tanımlayıcı bilgilerini, aile hekimliği uygulamaları hakkındaki bilgi ve davranışları ile aile hekimliği hakkındaki düşüncelerini belirlemeye yönelik sorular yer almıştır. Uygulamada verilen hizmetleri bilme durumu, aile hekimine genellikle hangi amaçla gittiği, gitmiyorsa nedenleri, bu uygulamadan memnuniyet düzeyi ve aile bireylerinin sağlık hizmeti kullanımını değerlendirmeye yönelik toplam 30 soru sorulmuştur.

Hane halkı gelirleri 600 lira ve altı olanlar düşük, 601–1500 lira olanlar orta ve 1501 lira ve üzeri olanlar yüksek olarak sınıflandırılmıştır. Verilerin sunumunda niteliksel veriler için frekans tabloları, istatistiksel analizlerde ki kare testi kullanılmıştır.

p<0.05 değeri anlamlı kabul edilmiştir.

BULGULAR

Araştırmaya alınan 485 kişinin %46,4’ü erkek,

%54,6’sı kadın olup yaş ortalaması 41,9±14,3’dür.

Araştırma grubundaki 260 kadının %27,7’si çalışmaktadır. Ailedeki ortalama kişi sayısı 3,9±1,4’dür. Araştırmaya katılanların sosyo- demografik özelliklerinin dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir.

(3)

Tablo 1. Araştırma grubunun sosyodemografik özellikleri.

Özellikler (n=485) Sayı %

Cinsiyet

Erkek 225 46,4

Kadın 260 53,6

Yaş grubu

18-24 60 12,4

25-44 214 44,1

45-64 180 37,1

65 ve üzeri 31 6,4

Öğrenim durumu

İlköğrenim ve altı

265 54,6

Lise mezunu 131 27,0 Yüksekokul-

Üniversite mezunu

89 18,4

Medeni durum

Evli 387 79,8

Bekâr 74 15,3

Boşanmış/eşi ölmüş

24 4,9

Meslek

Ev hanımı 188 38,8

Emekli 62 12,8

Memur 58 12,0

İşçi 39 8,0

Öğrenci 36 7,4

İşsiz 5 1,0

Diğer 97 20,0

Gelir Durumu

Düşük 300 61,9

Orta 25 5,2

Yüksek 160 33,3

Sosyal güvence varlığı 459 94,6

Hanede kronik hastalık varlığı 176 36,3 Hanede bir yaş altı çocuk varlığı 42 8,7 Hanede beş yaş altı çocuk varlığı 104 21,4 Hanede son bir yıl içinde gebelik,

doğum varlığı

42 8,7

Araştırmaya katılanların %50,1’i aile hekimliği uygulamaları hakkındaki bilgilerinin yeterli, %30,7’si yetersiz olduğunu düşünmekte olup %19,2’si ise bu konuda kararsızdır. Kişilerin aile hekimliği uygulamaları hakkındaki bilgi ve davranışlarının

dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir Araştırma grubunun %84,9’u bağlı olduğu aile hekimini,

%27,2’si aile sağlığı elemanlarını tanıdıklarını ve

%12,4’ü aile sağlığı elemanınca evde ziyaret edildiklerini belirtmişlerdir. Şimdiye kadar aile sağlığı elemanından aldıkları hizmetler sorulduğunda;

%14,0’ı çocuğunun takiplerini yaptığını, %12,8’i çocuğunun aşılarını yaptığını, %11,5’i gebelik takiplerini yaptığını, %8,2’si aile planlaması hizmeti aldığını belirtmişlerdir. Hanelerinde son bir yıl içinde gebelik ya da doğum hikâyesi olanların %40,8’i aile sağlığı elamanına gebelik takiplerini yaptırdığını, hanede 0–12 aylık bebek olanların ise %42,9’u bebek takiplerini ve aşısını aile sağlığı elemanına yaptırdığını belirtmiştir.

Tablo 2. Araştırma grubunun aile hekimliği hakkındaki bilgi ve davranışları.

Bilgi ve davranışlar (n= 485) Sayı % Bağlı olduğu aile hekimini tanıma 412 84,9 Bağlı olduğu aile hekimine gitme 428 88,2 Bağlı olduğu aile sağlığı elemanını

tanıma

132 27,2

Aile sağlığı elemanınca evinde ziyaret edilme

60 12,4

Aile hekimini seçme ve değiştirme

hakkına sahip olduğunu bilme 369 76,1 Şimdiye kadar bağlı olduğu aile

hekimini değiştirme

58 12,0

Bağlı olduğu aile hekimini değiştirmeyi düşünme

46 9,5

Aile hekimine gittiği zaman muayene için katkı payı ödemesi gerekmediğini bilme

370 76,3

Ailedeki bireylerin hepsinin aynı aile hekimine bağlı olma

441 90,9

Ailelerin %90,9’unda aile bireylerinin hepsinin aile hekimi aynıdır. 34 kişi aynı olmadığını, 10 kişi ise bilmediğini ifade etmiştir.

“Siz ya da aile bireylerinden herhangi birisinin sağlık sorunu olduğunda hangi sağlık kurumuna gitmeyi tercih ediyorsunuz?” sorusuna %49,7’si genellikle aile hekimini tercih ettiklerini, %25,1’i özel poliklinik/hastaneleri, %16,5’i devlet hastanesini ve %8,7’si üniversite hastanesini tercih ettiğini belirtmiştir. Bu kurumları tercih etme nedenlerini;

%39,2’si yakın olduğu için, %27,4’ü güvenilir olduğu için, %18,6’sı teknik imkânlar iyi olduğu için,

%4,2’si tanıdık biri olduğu için ve %2,9’u ucuz olduğu için olarak belirtmiştir.

(4)

Aile hekimine başvuran 428 kişinin başvuru nedenlerinin dağılımı Tablo 3’te gösterilmiştir.

Tablo 3. Araştırma grubunun aile hekimine başvuru nedenleri.

Nedenler (n=428) Sayı %

Muayene 293 60,4

İlaç yazdırma 271 55,9

Kontrol 98 20,4

Enjeksiyon pansuman 39 8,0

Aşı 28 5,8

Rapor alma 25 5,2

Aile planlaması 17 3,5

Sevk 6 1,2

Aile hekimine başvuran kişilerin cinsiyetlerine göre aile hekimlerinden almış oldukları hizmet hakkındaki değerlendirmeleri Tablo 4’te gösterilmiştir.

Aile hekiminden almış olduğu hizmeti “çok iyi/iyi” olarak belirtenlerin oranı %80,8’dir (344 kişi).

Aile hekiminden memnun olan 344 kişinin memnun olma nedenleri sırasıyla; ilgili olma (88 kişi, %25,6), iletişimin iyi olması (39 kişi, %11,0) ve bilgili olmadır (25 kişi, %7,2). Diğer kişiler memnun olma konusunda herhangi bir neden belirtmemişlerdir.

Hizmeti kötü/çok kötü olarak değerlendiren 11 kişinin memnun olmama nedenleri ise; ilgisizlik (4

kişi, %36,4), iletişimin iyi olmama (1 kişi, %9,1) ve bilgisine güvenmeme (1 kişi, %9,1) olarak belirtilmiştir. Kişilere aile hekimlerinin muayene saatleri ile ilgili görüşleri sorulduğunda %26,5’i uygun olmadığını söylemiştir. Mesai saatleri dışında da aile hekiminden sağlık hizmeti aldıklarını ifade edenlerin oranı %11,5’dir. Almış olduğu hizmeti değerlendirme açısından cinsiyete göre fark yoktur.

Kişilerin %52,2’si kendi aile hekimlerini başkalarına da tavsiye ettiklerini belirtmişlerdir.

Araştırmaya katılan 485 kişiye hem kendinin hem de aile bireylerinin son bir yıl içinde aile hekimine başvurma durumları tek tek sorulduğunda 1693 aile bireyi için veri elde edilmiştir. Aile bireylerinin aile hekimine başvuru sıklığı %76,3 olup, başvuru ortalaması 3,9±4,5’tir. Ailedeki kişilerin yaş ve cinsiyetlerine göre aile hekimine son bir yıl içindeki başvuruları Tablo 5’te gösterilmiştir.

Aile hekimine başvuru oranı cinsiyete ve yaş gruplarına göre istatistikî açıdan anlamlı ölçüde farklıdır (p<0.05). Kadınlar erkeklerden daha fazla oranda aile hekimlerine başvurmaktadırlar. Aile hekimine başvuru oranı 15–24 ve 25–44 yaş grubunda anlamlı ölçüde düşük, 1–6 ve 65 yaş ve üzeri yaş grubunda yüksektir.

Araştırmaya katılan kişilerin ülkemizdeki aile hekimliği uygulamaları ile ilgili düşüncelerinin dağılımı Tablo 6’da gösterilmiştir.

Araştırmaya katılanların %61,8’i aile hekimliği uygulamasını genel olarak başarılı, %26,6’sı kısmen başarılı, %5,1’i başarısız bulduğunu; %6,4’ü ise kararsız olduğunu söylemiştir.

Tablo 4: Araştırma grubunun cinsiyetlerine göre aile hekimlerinden almış oldukları hizmet hakkındaki değerlendirmeleri.

Hizmet hakkında değerlendirme (n=426)

Cinsiyet

Erkek Kadın Toplam

Sayı % Sayı % Sayı %

Çok iyi 39 21,1 74 30,7 113 26,5

İyi 111 60,0 120 49,8 231 54,2

Orta 30 16,2 41 17,0 71 16,7

Kötü/Çok kötü 5 2,7 6 2,5 11 2,6

Toplam 185 100,0 241 100,0 426 100,0

Ki kare: 5.724 p=0.126

(5)

TARTIŞMA

Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı ile gündeme gelen aile hekimliği uygulamasıyla mevcut birinci basamak sistemi yeniden yapılandırılmıştır.

Uygulamaya Kayseri İlinde 2008 Aralık ayında geçilmiştir. Sağlıkla ilgili kaynakların kısıtlılığı kaynakların maksimum sonuçları elde etmeye dönük kullanımını gerektirmektedir, ancak hizmetin kullanımı açısından bilgi sahibi olmanın önemi açıktır. Uygulamanın başlamasından yaklaşık üç yıllık süre geçmesine rağmen kişilerin % 30,7’sinin aile hekimliği uygulaması ile ilgili bilgilerinin yetersiz olduğunu düşünmesi ve % 19,2’sinin de kararsızım şeklinde yanıt vermesi bu konudaki bilgi açığını net bir şekilde göstermektedir. 2010 yılı başında Kayseri’de bir ilçesi merkezinde yapılan çalışmada katılımcıların %67 gibi yüksek bir oranı uygulama ile ilgili bilgilerini yeterli bulmadıklarını söylemişlerdir (14). Topluma aile hekimliği sistemi

ile ilgili bilgilendirmenin daha yoğun bir şekilde yapılması sistemle ilgili farkındalığı ve talepleri artıracaktır. Bu bilgilendirmelerin getirdiği yararlardan biri de kişilerin tedavi edici hizmetler yanı sıra koruyucu hizmetler için olan başvurularını artırmak olacaktır.

Hekim seçebilme hekim ile kişi arasında sürekli bir ilişki bulunması ve bu ilişkinin her iki tarafın da isteği doğrultusunda sürdürülmesi esasına dayanmaktadır. Kişilerin birinci basamak sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi için kendi seçtikleri aile hekimlerine kayıt olması gerekmektedir. Kişinin istediği hekimi seçme hakkının olmasının hasta memnuniyeti ve sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırması açısından önemi olabilir. Ancak, halen araştırma grubunun yaklaşık dörtte biri (%23,9) bu sistemde hekim seçme ve değiştirme hakkına sahip olduklarından haberdar değildir.

Tablo 5: Araştırma grubundaki aile bireylerinin yaş ve cinsiyetlerine göre son bir yıl içinde aile hekimine başvurma durumları

Özellikler Aile hekimine başvuran

n Sayı % Ki-kare p

Toplam 1693 1290 76,3 20.846 0.001

Cinsiyet Erkek 857 613 71,5

Kadın 836 677 81,0

Yaş

0-12 ay 27 21 77,8

43.172 0.001

1-6 113 98 86,7

7-14 231 184 79,7

15-24 329 220 66,9

25-44 509 365 71,7

45-64 408 336 82,4

65 ve üzeri 76 66 86,8

Tablo 6: Araştırma grubunun ülkemizdeki aile hekimliği uygulamaları ile ilgili düşünceleri

Düşünceler Evet Hayır Kararsız

Sayı % Sayı % Sayı %

Hekime erişim kolaylaşmıştır 393 81,0 50 10,3 42 8,7

Hasta-hekim iletişimi iyileşmiştir. 391 80,6 51 10,5 43 8,9

Hastanelerin yükü azalmıştır. 339 69,9 82 16,9 64 13,2

Hasta memnuniyeti artmıştır. 354 73,0 62 12,8 69 14,2

Uygulama ülkemize uygun bir sağlık hizmetidir. 403 83,1 32 6,6 50 10,3

Uygulamayı genel olarak destekliyorum. 409 84,3 13 2,7 63 13,0

(6)

Kişilerin çoğunluğunun uygulamanın başlangıcında sağlık müdürlüğünce belirlenen aile hekimine kayıtlarının devam ettiği, çok azının (%12,0) aile hekimini değiştirdiği yani çoğunun hekim seçme hakkını kullanmadığı görülmektedir.

Kayseri’de Ocak 2010’da bir ilçe merkezinde yapılan çalışmada aile hekimini değiştirenlerin oranı

%2,3 olarak bulunmuştur (14). Bu oranların düşüklüğü bireylerin ancak aile hekimliği uygulamasından gerçek anlamda haberdar olması durumunda memnuniyet verici olabilirdi. Aile hekimliği uygulamasının etkin şekilde işletildiği İngiltere, Danimarka ve Avustralya gibi ülkelerde bir aile hekiminin hastası ile olan ilişkisinin ortalama süresinin 8–13 yıl olduğu göz önüne alındığında ülkemizde de bundan sonraki dönemlerde oranların izlenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir (3).

Aile hekimi kişinin/ailenin yaşam biçimini, konut koşullarını ve sağlık sorunlarını yakından bilen koruyucu ve iyileştirici sağlık hizmetini bir bütün içerisinde götüren kişidir (9). Hekim aile sağlığı biriminde aile sağlığı elemanıyla birlikte hizmet verir.

Uygulamada hekimin hizmet vermeye başladıktan sonra kendisine kayıt olan kişilere aile sağlığı elemanı ile birlikte ev ziyaretleri yapmasının toplumu yakından tanımaya ve hekimle aile sağlığı elemanının benimsenmesine katkıda bulunacağı öngörülmektedir.

Kayseri’de 2010 yılı başında ilçede yapılan çalışmada bağlı bulundukları aile hekimliği birimi tarafından evlerinde ziyaret edildiklerini belirtenlerin yüzdesi

%31,6, Manisa’da 2008’de yarı kentsel bir bölgede yapılan çalışmada % 40,6’dır (14,15). Bizim Kayseri il merkezinde yaptığımız bu çalışmada aile sağlığı elemanlarınca evde ziyaret edildiklerini söyleyenlerin oranı daha düşük (%12,4) bulunmuştur. Bu bulgu başlangıçtaki ziyaretlerle ilgili öngörülenlerin pratikte pek de uygulanmadığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Aile hekimlerinin sadece kendine başvuranların değil, kendisine bağlı olan herkesin sağlığından sorumlu olması ilkesinin işlemediği kanısını desteklemektedir.

Aile hekimlerinin yalnızca muayene değil aile sağlığı elemanı ile birlikte koruyucu hizmetleri yürüten kişiler olması görev tanımlarında yer almaktadır (9). Ancak katılımcıların büyük bir oranda sadece tedavi edici hizmetler için (Tablo 3) başvurdukları, aşılama, gebe izlemleri ve aile planlaması gibi hizmetleri aile hekiminden talep etmiyor olmaları ve bu hizmetleri aile sağlığı elemanlarından da yeterince almıyor olmaları düşündürücüdür. Çalışmamızda katılımcılara aile sağlığı elemanlarından aldıkları hizmetler sorulduğunda da; çocuk takibi, çocuk aşılaması, gebe

takibi ve aile planlaması hizmetleri aldığını belirtenlerin oranı düşük düzeydedir. Araştırmamızda hanelerinde son bir yıl içinde gebelik ya da doğum hikâyesi olanların %40,8’i aile sağlığı elamanına gebelik takiplerini yaptırdığını, hanede 0–12 aylık bebek olanların %42,9’u bebek takiplerini ve aşısını aile sağlığı elemanına yaptırmıştır. Bu hizmetlerin alınma düzeyleri, nerelerden alındığının ve aile sağlığı elemanlarının daha çok hangi işleri yürüttükleri başka çalışmaların konusu olabilir.

Çalışmamızda aile hekimlerine başvurular değerlendirildiğinde bebeklerin tamamının aile hekimi tarafından görülmüş olması beklenirken, aile hekimine 0-12 ay grubunda başvuru oranı % 77,8’de kalmıştır. İngiltere’de aile hekimlerine başvuru nedenleri arasında ilk sırada sağlam çocuk muayenesi yer almaktadır (7). Bu sonuçlar, koruyucu hizmetlerin daha da geri plana atılacağı düşüncesini savunarak aile hekimliği sisteminin ülkemize uygun olmadığını tartışan akademisyenleri desteklemekte, sistemde bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin ikinci plana atıldığını ve işlevsizleştiğini göstermektedir (16,17). Ayrıca bu durum sistemdeki tedavi ağırlıklı hizmet koruyucu sağlık hizmetlerini birinci basamak sağlık kuruluşlarından alan düşük gelir grupları ve sosyal sınıflar için tehlike oluşturabilir.

Herhangi bir sağlık sorununda istenilen öncelikle birinci basamak sağlık kuruluşlarının kullanımının tercih edilmesidir. Çalışmamızda bu oranın %49,7 olduğu görülmektedir. Sağlık sorunlarında birinci basamağın öncelikle tercih edilmemesi, sorunların ikinci veya üçüncü basamağa götürülmesi, bu basamakların iş yükünü artırır ve maliyet etkinliğin düşük olmasına neden olur. Ancak ülkemizde sağlık hizmeti sunumunda sevk zincirinin olmaması nedeniyle her birey istediği sağlık kurumuna başvurabilmektedir. Nitekim çalışmamızda kişilerin ancak yarısının kendisinde ya da aile bireylerinde bir sorun olduğunda ilk önce aile hekimini tercih ettikleri görülmektedir. Sağlık Bakanlığı model içinde yer alan sevk zincirini henüz hayata geçirmediğinden, aile hekimliği uygulamasının 2. ve 3. basamaktaki yığılmaya çözüm olabileceği, kaynak ve zaman kaybının önlenebileceği düşüncesinin gerçekleştirilemediğini söyleyebiliriz. Herhangi bir sağlık sorunu olduğunda kişilerin birinci basamağı tercih etmeleri açısından aile hekimliği öncesinde ve sonrasında çok da büyük bir fark olmadığı çalışmalarla gösterilmiştir (18-24).

Sağlık hizmetleri amaca uygun, hizmeti verenler ile alanlar arasında karşılıklı güven oluşturulmuş bir ortamda sunulduğunda memnuniyet artmaktadır.

Sağlık Bakanlığınca “Ulusal Aile Hekimliği Modeli”

ile kişilere kaliteli hizmet verileceği ve memnuniyetin

(7)

artacağı öngörüsü ile uygulamaya geçilmiştir.

Çalışmamızda aile hekimine başvuranların

%80,7’sinin aile hekimlerini çok iyi/iyi olarak değerlendirdikleri ve %52,2’sinin başkalarına da kendi aile hekimlerini tavsiye ettikleri görülmektedir.

Katımcıların %81,0’ı bu uygulama ile hekime erişimin kolaylaştığına, %80,6’sı hekim-hasta iletişiminin iyileştiğine ve %73,0’ı hasta memnuniyetinin arttığına inanmaktadır. Ocak 2010 Kayseri İli Develi İlçesinde aile hekimliği uygulamasına geçildikten hemen sonra yapılan bir çalışmada kişiler personel davranışlarında iyileşme olduğunu (%53,4) ve hekimlerin hizmet alanlara daha fazla zaman ayırdığını (%52,0) belirtmişlerdir (14).

Sağlık Bakanlığı “Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Hasta Memnuniyet” araştırmasında da aile hekimliği uygulaması ile memnuniyetin arttığını belirtmiştir (25). Aile hekimliği uygulamasına geçilmeden önce yapılan pek çok çalışmada da sağlık ocaklarında verilen hizmet ve personelden memnuniyetlerin yüksek olduğu gösterilmiştir (20,26-29). Çalışmamızda katılımcılara aile hekimliği uygulaması ile daha önceki sağlık ocağı uygulaması arasında memnuniyetleri yönünden fark olup olmadığının sorulmamış olması çalışmamızın sınırlılığıdır.

Çalışmamızda aile bireylerinin aile hekimine başvuru oranı %76,3 olup, başvuru ortalaması 3.9±4,5’dir. Kişilerin dörtte üçünün aile hekimine başvurduğu görülmekle beraber aile sağlığı merkezinin ilk başvuru yeri olmaması ve daha çok reçete tekrarı için aile hekimine başvuruluyor olması uygulamadaki gerçek kullanımı yansıtmamaktadır.

Ülke genelinde aile hekimliği uygulamasına geçilmeden önce birinci basamağa başvuru ile ilgili yapılan çalışmalarda da benzer bulgular elde edilmiştir (18,21-24). Çalışmamızda aile hekimine başvuru oranı kadınlarda, yaşlılarda ve 1-6 yaş grubu çocuklarda daha yüksektir. Ülkemizde yapılan birçok çalışmada birinci basamağa başvuru oranının kadınlarda, çocuklarda, yaşlı nüfusta ve kronik hastalığı olanlarda daha fazla olduğu saptanmıştır (19,21,24

SONUÇ

Kişilerin aile hekimliği uygulaması hakkında az da olsa bir fikre sahip oldukları, ancak ilk başvuru yeri olarak tercih etmedikleri ve aile hekimlerinden yeterince koruyucu hizmet almadıkları görülmüştür.

Aile hekimlerine büyük oranda reçete tekrarı için başvurulmaktadır. Aile hekimliği sisteminin en zayıf kısmını başvuruya dayalı hizmet anlayışının olması

ve aile sağlığı elemanını ev ziyaretini yapmaması oluşturmaktadır.

Bu araştırmanın Kayseri il merkezinde yapılmış olması çalışmanın sınırlılığıdır. Sonuçların genellenebilmesi için daha kapsamlı, kırsal alanı içerecek ileri araştırmalara gereksinim vardır.

Çalışmamızın sonucuna dayanarak birinci basamağın periyodik sağlık muayeneleri, gebe- loğusa-bebek takipleri ve aşılama, aile planlaması hizmetleri gibi koruyucu hizmet yönünün geliştirilmesi önerilmektedir.

KAYNAKLAR

1. Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun, 09.12.2004 tarihli ve 25665 sayılı Resmi Gazete.

2. Sağlık Bakanlığı. Aile Hekimliği Türkiye Modeli.

1. Baskı. Ankara: Mavi Ofset Yayınları; 2004. s.

35-40.

3. Sağlık Bakanlığı. Aile Hekimliği Kurs Notları. 1.

Baskı. Ankara: Ata Ofset Tanıtım ve Matbaacılık;

2004. s. 7-223.

4. Dinç G. Birleşik Krallık Sağlık Sistemi. 1. Baskı.

Manisa: Celal Bayar Üniversitesi Matbaası;

2009. s. 1-83.

5. Dikici MF, Kartal M, Alptekin S, Çubukçu M, Ayanoğlu AS, Yarış F. Aile hekimliğinde kavramlar, görev tanımı ve disiplininin tarihçesi.

Türkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences.

2007; 27(3): 412-418.

6. Saatçi E, Sezer H. Dünyada Aile Hekimliği Uygulamaları. Çağlayaner H, editör. Aile Hekimliği 2. Baskı. İstanbul: İletişim Yayıncılık;1996. s. 49-70.

7. Green LA, Phillips RL, Fryer GE. The Nature of Primary Medical Care. In: Jones R, Britten N, Culpepper L, Gass D, Grol L, Mant D, Silagy C, eds. Oxford Textbook of Primary Medical Care.1 st ed. New York: Oxford University Press; 2004.

s. 3-10.

8. Starfield B, Leiyu SHI, Macinko J. Contribution of Primary Care to Health Systems and Health.

Milbank Quarterly. 2005; 85(3): 457-502.

9. Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 25.05.2010 Resmi Gazete Sayısı:

27591.

10. Kavuncubaşı Ş. Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi. 1. Baskı. Ankara: Siyasal Kitabevi;

2000 .

11. Kaya S. Sağlık Hizmetlerinde Sürekli Kalite İyileştirme. 1. Baskı. Ankara: Feryal Matbaacılık;

2005. s. 60-75.

(8)

12. Yılmaz M. Sağlık Bakım Kalitesinin Bir Ölçütü:

Hasta Memnuniyeti. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2001; 5(2): 69–74.

13. Özer A, Çakıl E. Sağlık Hizmetlerinde Hasta Memnuniyetini Etkileyen Faktörler. Tıp Araştırmaları Dergisi. 2007; 5(3): 140-143.

14. Alagöz UÖ, Tengilimoğlu D, Ünalan D. Kayseri İli Develi İlçesi'nde hizmet kullanıcıların bakış açısı ile aile hekimliği sistemi. Hastane Dergisi 2010;

12(66): 106-113.

15. Bambala ÖÖ, Lağarlıa T, Eser E, et al. Manisa Merkez Yarı Kentsel Bölgede Bir Aile Sağlığı Birimine Kayıtlı Kadınlarda Bazı Birinci Basamak Sağlık Hizmet Özelliklerinin Değerlendirilmesi.

Türkiye Halk Sağlığı Dergisi. 2010; 8(3): 176- 190.

16. Öztek Z. Türkiye‘De Sağlıkta Dönüşüm Programı Ve Aile Hekimliği. Hacettepe Tıp Dergisi 2009;

40(1): 6-12.

17. Elbek O. Adaş EB. Sağlıkta Dönüşüm: Eleştirel Bir Değerlendirme. Türk Psikiyatri Derneği Bülteni. 2009; 12 (1): 33-43.

18. Naçar M, Çetinkaya F, Öztürk Y. Kayseri ilinde 15-49 yaş grubu kadınların sağlık ocağından yaralanma durumu ve beklentileri. STED. 2004;

13(3): 106-109.

19. Öztürk A, Naçar M, Aslan A, Gün İ, Çetinkaya F.

Kayseri sağlık grup başkanlığı bölgesinde yaşlıların sağlık hizmetlerinden yararlanma durumu. Türk Geriatri Dergisi. 2002; 5(4): 138- 143.

20. Sünter AT, Dabaş K, Canbaz S, Pekşen Y.

Samsun İl Merkezinde Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Hasta Memnuniyeti. OMÜ Tıp Dergisi. 2003; 20(3): 135-139.

21. Şenol V, Çetinkaya F, Balcı E. Kayseri kent merkezinde genel popülasyonda sağlık hizmetleri kullanımı ile ilişkili faktörler. Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi. 2010; 30(2): 721- 730.

22. Şahin M, Eğri M. Malatya Yeşilyurt ilçesinde hastane hizmetlerinin kullanımı ve etkileyen faktörler. Toplum ve Hekim. 1998; 132(4): 300- 309.

23. Pehlivan E, Genç M, Karaoğlu L, Özer A, Güneş G, Kurçer MA. Malatya'da Sağlık Hizmetlerinin Kullanımı ve Hasta Memnuniyeti. Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi. 2001; 8(2): 72-78.

24. İlhan MN, Tüzün H, Aycan S, Aksakal FN, Özkan S. Birinci basamak sağlık kuruluşuna başvuranların sağlık hizmeti kullanma özellikleri ve bazı sosyoekonomik belirteçlerle değişimi:

sağlık reformu öncesi son saptamalar. Toplum Hekimliği Bülteni 2006; 25(3): 33-41.

25. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü. Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Hasta Memnuniyeti.

Ankara: Opus Basın Yayın; 2010.

26. Aslan D, Akın A, Akman B, Altınkurt E, Aktaş G, Akgül G et al. Ankara’da Bir Sağlık Ocağına Başvuran 15 yaş ve Üzeri Kişilerin Sunulan Bazı Hizmetler ve Özel Olarak da Döner Sermaye Uygulamaları ile İlgili Görüşleri. Sağlık ve Toplum. 2005;15(1): 71-76

27. Kapaklı E, Kök Z, Salgar K, Emin N, Başaran E, Yaylı F. Moda Sağlık Ocağına Başvuranların Verilen Hizmetlerle İlgili Değerlendirmeleri.

STED. 2005; 14(3): 55-61.

28. Akıllı A, Genç M. Şanlıurfa İli İlçesi Merkez Sağlık Ocağına Başvuran Hastaların Sağlık Hizmetlerini Kullanma Durumu ve Etkileyen Faktörler. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. 2007; 14(2): 95-99.

29. Baykan Z, Özkan S, Maral I. Ana-çocuk sağlığı aile planlaması merkezine başvuran kadınların hizmetten memnuniyet durumları. Erciyes Tıp Dergisi; 2004; 26(3): 98-104.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışma ile aile hekimliği sisteminde çalışan sağlık personelinin (aile hekimi ve aile sağlığı elamanı) aile hekimliği uygulaması hakkındaki görüşlerini

Modernleşme kuramı İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı dışı toplum- ların Batılı olanlardan farklılıklarını gözler önüne sermek, ekonominin, si- yasetin ve

Aşağıdaki cümlelerde büyük harflerin doğru kullanılanlarını “D” yanlış kullanılanlarını “Y” ile belirtiniz.(10 puan) Yanlış olan yerlerin altını çizip

A) Kıyamet günü bütün evrenin düzeni bozulur. B) Öldükten sonra yeniden dirilmeye berzah denir. C) Mizan amellerinin tartılacağı en hassas terazidir. D) Haşr kıyamet

 Ülkemizde ……….. gelişmiş olduğu yerler nüfus yoğunluğunun fazla olduğu yerlerdir. 2) Aşağıda verilen ifadeleri ilgili olduğu kavram ile doğru bir

Bodur ve ark., sa¤l›k oca¤› hekimlerinin mesleki doyumlar›n› de¤erlendirdikleri çal›flmalar›nda, hekimlerin % 62.2'sinin ifllerinden hoflnut oldu¤unu

toplam hizmet süresi ile genel iş doyumu puanı arasındaki fark bizim çalışmamızı destekler nitelikte iken, aynı çalışmada aile hekimliği sistemi içinde

önemini sürdüren İzmit'te, eski so­ kakları, eski evleri sanatçı dostum Foto Cem'le gezerken, zaman için­ de yüzen o eski şarkıyı duyduk.. Sessiz