KİT ABU'N-NAÖAM
Ya~ya ilin 'Ali YaJ:ıya el-Müneccim
(Britanya
Müzesi'nde muhafaza
edilen tek nüshasından
alınmıştır.)
İnceleyen:
MuJ:ıammed Beİıcetü'I-E~eri
Er.Rabı~a
Matbaası,
Bağdiid,
H.1369
IM.
1950
Çevirenle~
Musiki Asistanı
Ruhi KALENDER
Bi' smi'I.liihi'r. raJ:ımani'r-ra~im
Arapça
Okutmanı
Necati
AVCI
/
Mü'minlerin
Emiri
el-Mu'ta:iid
Billiih'ın
ıkölesi YaJ.ıyii ibn
'Alil
ilin Yal}.ya el-Müncccim'in
musikP hakkındaki
risalesi:
Bundan
önceki kitabımızda
şarkıemın
sıfatlarını
zikretmiş
ve
ne-lere haiz olmasının gerektiğini söylemiştik.
Kitabımızın
sonunda da
bun-i Bu zat Abbasbun-i bun-il.alüelerbun-inden el-Mütevekkbun-il (Ala'I-lah'ın oğlu Ebbun-i AJ.ımed el-MuvaffaJı: TalJ.ıa'nın oğlu Ebul <Abbas Al;ımed'dir. Savaşlar ve devlet idaresinde babasının büyük yardım. cısı idi. Babasının vefatı ve onun yerine geçen, el-Mu(temid <Ala'I-liih'ın oğlu el-Mufavvaz'ın, 279 Hieri'de hilafetten- azledilmesinden sonra, veliaht oldu. EI-Mu<temid'in, H. 279'un 19. Re-eeb ayında vefat ettiği zaman halife ilan edildi. H. 289, 22 RebiüIal;ıirde vefat etti. Böylece hi-lafeti 9 sene 9 ay ve üç gün devam etti. (bu zat hakkında geniş bilgiiçin; Taberi Tarihi, İbnü'l. Eşir'in, tarihi, Mes(üdi'nin et-tenbih ve'l-işrafi, ibn Dil;ıye'nin en-nibrasına ve-el-lJuzari'nin Ta-rihi'l-umemi'l-islamiyye seminerlerine bakınız).
2 Yal;ıya ibn <All,edebiyatçı, iyi bir şair, Arap ~e İran bilimlerine çok düşkün olan bir zat. tır. H. 241 senesinde 'doğdu. Babası ez-Zübeyr ibn Bakkar, İsl;ıaJı:el-Mavsili ve diğerleri hakkında rivayetleri vardır. Yal;ıya ibn <ALLhakkında ise Edebü'l-kiıiib ve el-Evriik kitaplarının müel-lifi Ebubekir eş.süli'nin mÜridIerinin rivayetleri vardır. Abbasi halifelerinden el-MuvaffaJı: ve el-Mu<tasım'ın meclislerinde bulunmuştur. Daha sonra el-Mu<tasim ve el-Muktefi'niıı yanında çalışarak yüksek makamlara erişmişti Mu(tezile ~ezhebinin kela~cılarından sayılmakdaydı. Halife Muktefi'nin huzurunda bazı keHimcıların katıldığı toplantılar yapardı. Halife Mu(tezid ile aralannda bazı hadiseler ve güldürü sohbetleri geçmiştir. Aynca YaJ.ıya ibn (AIi'nin (el-Bii-hir fi Al,ıbiir-i şuCarai Mul,ıairami ed-Devleteyn) adlı bir kitabı vardır. Bu eserini oğlu Al;ımed Üm Yal;ıyA sonradan tamamladı. H. 300 senesinde vefat etti. (Tercümesi için bakınız Hafız el-BağdadI'nin Tarih Bagdjjd, XLV. 230, VPfayat el-ACyan II. 235 ve 236, Mu(cem el-Udeba', XX. 28).
3 Yazar hakkında tercümeleri olan ibn en-N~dim, el-lJatibü'I-Bağdlidl ve ibn lJallikiln er-Risiile adlı eserini zikretmemişlerdir. Ancak Ebu'l-Ferec el.İs{ahiini el-Ağiini adlı eserinde (10 nağmeyi toplayan sesler) kısa olarak Kitdbu'n-Nağam aılı altında zikretıniştir. (VIII. 25, e." Silsi baskısı).
396
RUHİKAlENDER-NECATİAVCI
ları geniş bir şekilde açıklamıştık.
Şimdi ise beste konusu ve sayısı,
için-deki uyum ve' uyumsuzluğu
ve her teldeki her parmağın
yerini
ve her
destanda
4(parmağın
basıldığı perde kolu), her nağmemn
yerini
anlata-cağız.
4 Ed.destiin: çoğuhı, el.M,ı/.ıaşşaş XIII. 12 ve ibn lJaldün'un Mukaddime'sinde; desatin olarak geçer .. Farsça bir kelimedir. Arapça karşılığı "el-(ateb"dir. İngilizeesi ise "Fret"dir. An-cak musiki ile uğraşanlar cl-(ateb kelimesini knIIanmamışlardır. EI.lateb kelimesi bazı liigat ve eski şiirıerde geçmektedir. ıbn Side, el-Mu/.ıa~şaş:ın XIII. l2'de şöyle diyor: İr:ı.nlılar'ın ed-desatln dedikleri kelimeye el-lateb deni!-. Şair el-A(şii şu beyti söylüyor: (sesi kalın çıkarmak için, elinizI (atebin zirine doğ.:u eğdi).
~ t .ı:.
j~~.:.ı.,-ll
J.A!.
~U~ ~..:.s::ıı .;
.JEd-Destiin kelimesini, Mecde'd-din el.Feyt'Üz Abiidi, el-J:(amüs el-Mühiı'ında ibn Manzur, Lisanu'l.cArab'da, el-Cevrl!i~i Kitabu'l.Mu(rab'da ve el-]JafıicI Şefa'u'l-Calilde ihmal et,mİşlerdi. Ancak, el-J:(amüs ve el-Lisan'da '-:'
.:.ı
t.
maddesinde açıklaması şöyle geçmiştir: "el-lateb: udun yüzüne döşenen tellerdir. Teııer buradan udun ucıina çekilir." Eı-Tae'da ise"i.
314".ıyoll
~.Jteııerin kenarlannın girişinden geçtiği yerdir. İbnü'l-A(rabi bunu dedikten sonra şair A(şa'nm, . el.lI1u/.ıaşşaş'da zikrettiğimiz şiir beytini söylemiştir. Ebü SalId ise, "
~i
:
ed-destaniitola-rak zikretmiştir."
]Jarzemli MuJ.ıaınnıed ibn AJ.ımed ibn Yüsuf el-Katib, MeftitiIJu'l-(ulum eserinin s. 13'-8 de,
.:ıL:...ı ~Wi
:
parmakların üzerine konduğlı perdelerdir. Tekili.:ıL:....uI.
dır. Destan da: Barhid'e mensub olan bestelerden her bestenin adıdır. "Daha sonra ud destanlannm adIannı anlatarak şöyle devam ediyor:" ud destanlannm adlan-üzerine konan parmaklara nishet edilir. ılki destiinı's-sebbiibe'dir. Telin dokuzda biri noktasında gerdirilir. Bunun üstüne ez-zaid adı verilen bir destan daha gerdirilebilir. Destanı's-sebbabeden sonra, destanı'l-vusta gelir. Bu des-tan, muhtelif duruıclarda konabiIir. Birincisine eski destan-ı vusta denir. ıkincisine tran des-tan-ı yustası denir. ÜçüncüsIne zelzel desdes-tan-ı yustası denir. Zelzei ise, bu <;lestanıuda gerdiren ilk şahıstır. Aynı zamanda zelzel havuzu bu zata nisbet edilir. El-vusta el-~adime'ye gelince, destan.ı sebhabe ile, destan.ı bınşır- arasındaki dörtte bire yakın bir mesafeye gerdirilir. tran destan-ı vusta'sına gelince bu iki destanın aşağı yukan ortasına gerdiriIiI'. Zelzel destan.ı vus-tasma gelince, bınşıra yakın olarak bu iki destanın dörtte üçü bir mesafeye bağlanır. Bu orta destanlardan bazan biri veya ikisi ile iktifa edilebilir. Orta destandan sonra bınşır destanı gelir. Sebbabe destanı ile muşt (tarak) arasındaki mesefanin dokuzda birine gerdirilir. Bınşır desta-/ nmdan sonra, tınşır destanı gelir. Telin çeyreğine gerdirilir. "Destan hakkında yukandaki açık-lamanuz bu kelimenin manasının ve kullanıldığı yerlerin anlatımı için en açık ve en teferruatlı-sıdır. Yeni h)gat salıipleri ise, manasını bulamamışlardır. Destan hakkında zikrettikleri, ya nok-san veya Iıiç birşey if"de etmiyen manasız açıklamalardır. Zira muallim Batrus, el-Bustiini, lI1uhiıi'I-Muhiı'de şöyle diyor:".:ıWl:
musiki ilc uğraşanlarm kullandıklan deyim-lerdendir. Çoğlılu.:ıJL..~
dir. "Eş-Şeltuni ise, E~rabu'l-M!lvarid, s. 170'de şöyle diyor: "~Wi
tahminimee ud t;lleridir. (el-Ağan;)! "Peder Luwis IIb'luf ise, el-Muncıd'in, s. 211: 10. baskısında yukandaki ifadenin aynını söylüyor. Ancak kesinlikle ifade ediyor; tahmini söyle-miyor. Zira tahmin ger,;eği ırade etmez. Do=y lugatında ise,ı.
441".:ıL:...ı
t. de Musique, to-uche, Be, Deser. de L'cg XIII 252n, Voyez ztcher. IV, 248. "Yenilerin bu kelime hakkında' en son XIII 252n, Voyez zteher. IV, 2~8. "YenileI'in bu kelime hakkında en son sf>yledikleri ve verdikleri karar,ı.
Fund Arap Dili Kurumunun musiki deyimleri açıklaması başlığı ile alınmış-tır. Bu karar bu kurumun yayınladığı dergirıin 5. sayısının 167. salıifesinde şf>yleg~çmektedir:".:ıwı:
parmak ucunun tel üzerindeki yeridir. "Bu tanıtına bir yerde eskilerin (musiki ilmi ile uğraşanlar) tanıtmasının bir benzeridir.K1TABU'N-NACAM
Aynı zamanda tsJ.ıa~ ibn İbrahim el.Mavşill'nins el-Mecra (yani
akım) adını verdiği seslerin bir kısmını orta akıma, diğer bir kısmını da
bınşır akımına göre çizdiğini açıklıyoruz: Arap şarkıcılan arasındaki
ih-tilafı, ısl.ıa~ ilmi, sanat ve işle bir araya toplayan benzerleri ve seslerin
18 tane olduğunu iddia eden, musiki ile uğraşanlar arasındaki ihtilafı
açıklamaktadır. Düşüncelerin ve akıllann alabildiği bir açıklama ile bunu
sunuyoruz. İsJ.ıa~ibn İbrahim görüşünde olanlar diyorlarki nağmelerin
sayısı lO'dur. Ne çalgı tellerine, ne düdüklerde, ne l:Ial~'da6(bir tür
re-bab) nede başka aletlerde bu sayıyı geçmemek~edir.Dolayısıyla
ı.
nağ-me daima mutlaka nağ-me~nadır7.Çalgıcınınistediği gergin veya
yumuşak
nağmeyi elde etmek için başladığı nağmedir. Daha sonra telleri, 8esl~ri
ve bütÜn aletleri bunun üzerinde ayarlar. Bu nağmeye 'İmad (te~el
akort teli) adı verilir. Ona bu ~dın verilmesinin sebebi, nağmenin
sınıf-landırma ve düzeltilmesinde esas alındığından dolayıdır. 2: nağme ise,
meıınanın sebbabasıdır. 3. nağme ise, meıınanın ortasıdır. 4. nağme ise,
me~iinın bınşındır. 5. nağme ise, me~nanın bınşmdır. Me~niiüzerinde,
mevcut bu beş nağine bunlardır.
Daha sonra zir gelir
8ve serbest sesini bulur; zira bınşınn me~nii
üzerindeki nağmeye benzer. Bu ikisinin arasında fark yoktur.
Bun-5 Bu zat, halifelerin nedimi olan nükteci en-Nabiga'dır
(-..Aı.)iJI
~l:JI)
aynı zaman-da konuşkan bir fıkıhcı, kelameı, dilci ve rivayetci, edebiyateı ve sanatkar bir şairdi. Naklettip hadislerini Sufyan ibn CUyeyııa ve Malik ibn Enes'den almış br. Edebiyat bilgisini, el-Asma'l ve EbI <Ubeyde'den tahsil etmiştir. Daha sonra şarkı ilminde üstatlık derecesine erişmiş, onunla meşhur olınuş ve ona intisab etmiştir. Zamanındaki halifeler kendisine ikramlarda bulunmuş, me-elislerine davet etmişlerdir. Halife el-Me'mun onun hakkında şijyle demiştir: "eğer halk İsb.iiJı;'1 şarkı sijylemesi ile taruınasa idi, onu yanımda kadı olarak tayin ederdim. Zira İsb.a1J;şarkıdan fazla bu mesleğe layıktır. Şimdiki kadılardan daha çok güvenilir. Daha çok dindar ve daha doğ-ru sllzlü daha temiz kalplidir. "Ancak İsl;ıa1J;şarkı ile şijhret buIııiuş ve şa.ı-kı onun nazarında ikinci planda olınasma rağmen, bütün ilimIerinden daha ağır basınışbro Bu alanda, onun ayarın-da başka birisi yoktu. Büyük miktarayarın-da kitaplara sahipti. Bu konuda Sa<Ieb onunhakkında Şijy-le demektedir. "Arap dili hakkında İshak el-Mavsili'nin 1000 kitabını gördüm, hepsi de duy-duitu kitaplardı. İshak'ın, sonra ibn A<rabI'nin evlerinde dil üzerine gördüğüm kitap sayısuu başka birinin evinde kesinlikle görmedim," Onun sağlam nazımları ve bir de şiir divanı var~. H lS0'de doğdu, H 23S'de vefat etti. (hakkında geniş bilgi için bakılUZ: el-AğiinI V. 5 23H'de vefat etti. (hakkında geniş bilgi için bakınız: el-Ağiini V. 49-134, Ağiini'nin fihristine bakınız; el-Vafeyeui.
65 ve 66).6 Çalgı aletlerinde I:JalJı:adlı bir alete rastlanmamışbr; belki bu kelimeden maksat boyun manasma gelen el-<Unuk'tur. Harezmi, Mefiiıi1}u'I-<Ulum S. 137'de şöyle diyor: "el-<Unuk, er. rabah, Horasan !ranlılarınea bilinen bir alettir".
7 EI-lIarezmi, Mefiiıi/tu'I-<ulüm, S.137'de şöyle diyor: "mimi fetha, nunu hafifleterek tak. diri bir mana ,:,e hedefe gllre yazılır".
8 Ez-zir: CevaIı!J;ı (el-Mu(rab) kitabında bunu zikretme~tir. Tellerin en incesi ve en Usi ve sağlam burgıılusudur. ZIru'l-mezher ise, (el-~iimrı. ve TacU'I-(Ar~
J'
da olduiu gibi,•
398
RUHI KALENDER. NECATI AVCI
dan sonra 6.nağmeye
gelince; yani sebbabenin
zir üzerindeki
'sesidir.
7. mığme ise, vustanın
zir üzerinde çıkardığı sestir. 8. nağme ise,
bmşı-nn zir üzerinde çıkardığı sestir.
9.
nağme ise, bınşınn zir üzerinde
çıkar-diğı sestir. İşte zir üzerindeki
dört nağme bunlardır.
Geriye
10.
nağme
kalıyor. Buna ayrı
bii
tel ayırmalarmı
uygun görmemişlerdir.
Zira bunu
da ele almış olsalardı, tek bir ses için udda
5. bir tel artırmış
olurlardı
Dolayısıyla
bu
10.
yu yukarıda
saydığımız
iki telin altında
aradılar;
bu sesi bınşırlı zirin destanı altmda buldular;
zira sebbiibe zirli: bınşırla
kul1aİııldığı zaman bınşır, sebbabe destanı ile bınşır destanı
arasındaki
mesafe miktarının
altmda ise,
10.
sesi verir. Aynı zamanda
bu
nağme-nin bınşırlı me~leliden9 çıktığını
da bu,ldular. Bu iki .yerde bulunması
nedeniyle uda 5. bir telin eklenmesinden
vazgeçtiler. İşte, içerisinde hiç
bii' namenin
diğeriıle
benzemediği
10
mütenasip
nağme
bunlardır.
En yumuşak nağme ise, mutlaJı;.ı'l-meıınadır. En şiddetli ve en tiz nağme
ise, zir destanının
altından
çıkan nağmedir. Bu nağme, mutlakı'l-mesna
nağmesine varıncaya
kadar, şiddetten
hafife çıkmağa
devam eder.
An-cak, me~leıı ve bamm
10hiç bir nağme ile uyuşmamıştır.
Sebebine gelince,
bunlardan
çıkan her nağmenin
n:,ıe!jnave zirden çıktığı
görülmüştür.
Çünkü
mutlaJı;.ı'l-meııle!j zir üzerinde
sebbabeye
benzer.
Sebbabeti'l-melile!jise, zir üzerinde bınşıra benzer. Vus!a el-meııle~ ise, zir üzerinde
bmşıra benzer. Meııleııüzerinde bınşır ise, zir destanı altındaki
nağmeye
benzer.
ij:mşın'l-me!lle!j ise, mu!lalp'l-m~ıınaya
benzer. Bamm
da aynı
şekildedir.
Zira mutlaJı:ı'l.bamm,
sebbabetü'l.me!inaya
benzer;
sebbii-besi ise, meıınii üzerinde
bınşıra
benzer.
Vus!a el-bamı!n ise, meıınii
üzerindeki bınşırlı benzer. Bınşın'l-bamm
ise, sebebini daha sonra başka
bir yerde açıklayacağımız
bir noksanlıktan
dolayı iptal edilir.
:tIınııın'l-bamm
ise, ,mutlaJı:i'I-me!inaya benzer.
Ayrıca
şarkıcı
bınşırını
meıı1cıı
üzerinde de kullanabilir.
bu kelimeden türetilmi~tir. (Şefa'u'I-Galil )'de ise; "ez-zir, bir telin adıdır: Bunu Cevheri zikret •. mitrir. Arapçalaştınlmış bir kelimedir." ıbn RümI, bir şiir beytinde şöyle diyor: (içinde nağıne-lerin bamı ve zIri ıneşleş ve meşniilan bulunur.)
.jl:.. ~~
";.J (A:JI ,J'
~j "::;J (. ..;Şefa'u'l.GaUrde şöyle devam ediyor: "işte bütün tellerin adIan bunlardır. "Meftiti1)u'l-culum s. 137'de: "udun dört veterinden dördüncüsüdür" ve şöyle devam ediyor: "en ince telidir." 9 El.~llrezmi, M~ftiti1)u'I-<ulum s. 137'de meslesi şöyle harekelemiştir: "fethalı mim, ha. fületilmiş lam ilc. ma~lab gibidir. .
10 El'bamm("
roJI):
Cevaliki (el-Mu'rab) kit!ibmda şöyle diyor: "vurulan ud tellerinden biridir. Arapçalaştmlmış yabancı bir kelimedir. "Cevheri buna şunu ekliyor: "Mezher veterleri. nin kalın telidir". "Şefa'u'l-Galil'de ise: "ud tellerinden olup biic ile birlikte (bir) manasına gelir; arapçalaştınlmış bir kelimedir. "Mefiiıi1)u'I-<Ulum s: 137'de "udun telieri dörttür: en kalını bum ondan sonra meeleş meşle~den sonra. el.meşna .. dördüncüsü ise, en incesi olan zirdir."KITABU'N-NAGAM
/
399
Yukanda
saydıklarımız,
udun
şekli, telleri ve seslerinin
tamamı-dır. Sesleri ebeedi (cümmel harfleri) usuliyle göstermemizin nedeni,
harf-lerin vasıtasıyla
anlaşılması
içindir.
Dulayısıyla
birinci sese e
(t),
ikinci
sese b (
y ),üçüncü
sese c (~),
sonra h
(/b),
sonra v
(J),
sonra da (.),
sonra i.ı (
d,
sonra!
(.lt ), sonra y
es
)1.
harfleri verilmiştir.
Şayet birisi
karşımıza çıkıp şöyle bir soru sorarsa: meıına ve zirden başka bir yerde
ses olmadığına göre, me~le!lve bama nisbet,edilmenin
sebebi nedir?
Bu-nun cevabı: meıına ve zirin görünüşleri
şiddetli
olmakla beraber,
sesler
ahenklidir.
Me:ına ve zirde
bulunan
sesler ince ve kalın
olması iti- \ ..
bariyle,
bamm
ve me!lle!lde bulunan
seslerin kalınlık
ve yumuşaklığı
değerindedir.
Meıına ve zirde karşılığı
bulunmayan
sesleri, taklit
et-mektense
bamm ve me!ıleııde taklit
etmeleri daha etkili ve daha
mü-11 ~amusu'l.Mu/.ıi1 ve şerhi olan eı-Tae'da: "cümınel sukkar gibidir: cÜInmel hesabı, Ebi-cad'ın bulduğu harf tertibine göredir. Yani ebced harfleridir. ıbn Durayd şöyle diyor: bunun arapça olduğunu sanmıyorum. Bazılanna göre hafifl~tilmiş olarak cÜInel denir. ıbn ;ourayd aynca şöyle demektedir diyor: bunun telefuzunun doğru olduğundan. emin değilim." Bunlar için ay nca şöyle denilmektedir. Bu harfler sayılann değerini göstermek için kullanılıl-. Bun-larla yapılan hesaba ise, cümmel hesabı denir. Ençok gök ilmi işleri, sonra şürle yazılan ta-rihlerde kuııanilır. Ancak gök biliminde kuııanıldığı zaman, yüksek sayılar küçük sayılardan önce tutulur. Böylece 13: C harfinin kesilmesi ve noktasının atılmasıyla şilyle gilsterilir. (..) sebebi ise,
(2
harfine benzeİnemesi içindir. lB ise, şöyle yazılır<d'
19 ise şöyle yazılır:(.ı..,),
53 ise şöyle yazılır
<.-)
y.harfine benzememesi için nun harfi noktalanır. Genellikle bazı yerlerde dereceler, dakikalnr ve saniyelerin gösterilmesine ihtiyaç duyarlar. Bazı mertebeler rakaınlar olmaksızın gösterilmesi gerektiği için sıfınn yerini tutmak üzere, sayısı bulunmayan . boşlukta kullanmaya bir harf aradılar. Şöyle bir şekil verdiler "m" veya" , ". Batılı vedoğu-lular arasında ebeedi harflerin sıralanması konusunda ihtilaf çıktı. Bu ihtilaflardan dolayı harf-lerin kaJ.şılığı olan bazı sayılarda da değişiklik meydana geldi. Bu ihtilafın dışında başka bir ihtilaf doğdu. Bu da dalıa sonra tertip edilen ebeedi harflerdir ki, bu da şekil yönünden benzer harfleri bir araya getirmektir. Doğulular ile batılılar arasındaki değişiklik şu 6 harf üzerinde-dir; noktasız (mührnel) sin ve sad, nokta1ı (mu <cem) şin, zad, :ı:a( ve gayn, sin harfinin sayı değeri doğuluIara göre 60, batılılara göre 300'dür. Şin harfinin sayı değeri ise, batı1ılara göre 'en son harf 1000'dir. Gayn harfinin sayı değeri ise, doğululara göre 1000, batılılara göre 900'dür. Za' harfinin sayı değeri ise, doğululara göre 900, batılılara göre BOO'dür. Zad harfinin sayı değeri ise, doğuluIara göreBOO, batılılara göre 90'dır. Sad harfinin sayı değeri ise, doğululara göre 90, batılılara göre 60'dır. Her iki gruba göre (batılılar, doğulular) eümmel hesııbı ile' harflerin tertibi; (A) DoğuluIann harf tertibi:
t.
j; ~ .) ~~~";'J
J
c.J' ....Jt..,....:ı
rJ
!.lıS.lt •.. jJ/b~~'yT (B) Batılılara göre harf tertibi:..;.
t
j; .) ~ ~ ~..,...JJ ~
...J
t ~ .:ı
r
J
!.l
ıS.lt ~
j .J /b ~ ~,y
t
Her iki gruba göre heeeli harflerin tertipdeki ihtilafı, buradaki amacın dışındadır.i
12. Bu harflerin tertibi resiınli nüshasından alınmıştır. Burdaki tertibe göre, cim harfinden sonra, dal düşniüş ve z harfinin yerinegeçmiştir. Ancak bu nüshayı yazanın tarifinden doğan bir yanlışlık olduğundan şüphe yoktur. Asıl nüshada y harfinden sonra, 4 X 4 miktarında bir boşluk vardır. Nesheden, bu boşluğu udun resminiçizmek için bırakmış ancak çizmemiştir.
400 i
RUH! KALENDER - NECATI AVCI
kemmel
olur. Bamm ve me~le~i kullı,ınmalarının
başka
bir sebebi de
değişik vezin çıkarmak için tellerin ayarı (akordu) ve vuruşun
güzelliği-dir. Ses böylece me~na vezirde,
gaıı ince ve şiddetli, gah bamm ve
meıı-ıe~de kalın ve yumuşak çıkar. Bunlar bir birinin karşılığı .olmasına
rağ-men, değişik telIerde kiıllanı1masının sebebi; kulağa değişik geldiği
za-man, dinleyici yi daha etkileyici
ve aynı sesin tekrarlanmasından
ise,
değişik tellerden
çıkması daha hoş gelmektedir.
Buradiı tellerin sayısı,
bamm ve me~le~de, ses ve karşılıkları
ile birlikte,
me!!na ve zirin teller
dayiresindeki
sesleıin karşılığı olarak 74'dür. Burada kullanma
sırasın-da, kırılabilen
bir tclin yerine kullan~ak
için, bir tel yedekte bırakılır.
Ayrıca bunların
içerisinde,
çalgı aletini kullananın,
en uyumlusundan
en k6layına geçebilmesi için, tellerin kat ve genişlikleri çoğaltı1mıştır.
Eski musikişinaslar,
şöyle demektedirler:
çıkan sesle~in sayısı
18'.
dir: Mede!! ve bamdaki seslere göre hesaplanmış ijk sese mu~lalFı'l-baİnm,
; ikincisi ise, bamın ortası ve bu sıralanmada
görüş birliğine varmışlardır.
Meııleııve bamdaki sesin, me~na ve zirdeki sesin aynı olmadığını -kulak
yönünden uygun olmalarına rağmen
iddia
etmişlerdir.
Zira, ancak ikisi
birlikte vurulduğu
zaman uygun ses çıkardığını ,kaydetmişlerdir.
İkisi
ayn ayn vurulursa,
dinleyen mesles ve bamdaki sesin, me~na, ve zirdeki
sesin katlan
ise, ayriı olmadığının
farkına
varabilir.
Eğer her birinden
sekizIi ve dörtlü sesler çıkarı1ırsa, telin tam sesi yan m sesi gibi olmaz.
İsJ.taJ.tve görüşünde olanlar ile, diğer musikişinaslar
arasındaki
ihti-laf ise; İsJ.tiiJ.t,nağmeleri, dokuz, onuncuyu kat ses olarak kabul
etmek-tedir zira sesin katları
bundan
alınmı'ştır.
Diğer musikişina,slar
ise,
bL!-nağmeleri iki katına çıkarmışlar, sekizliyi her sesin katı olarak kabul
et-mişlerdir. Dolayısıyla
18 sese çıkarılmıştır.
Bunun
aynca, ancak hesap
yolu ile sayısı bilinen iki sesi daha vardır. -kıyasa
göre olan bu ses
du-yulmamıştır-
istekleri üzerine tamamı
tek ve çiftlerden
oluşan
bir
te-mel kural koymuştur.
Vd'daki
destanların
kondu ğu yerlerinin konma
sebebIerini açıklamıştır.
Bu 'açıklama bu makaleye
sığamayacak
kadar
uzundur.
YaJ.tyii el-Miiıieceim oğlu' Ali oğlu YaJ:ıyiişöyle demektedir.
İbriih;m
Mavşili'nin oğlu İsJ:ıiiJ.t'ınel-Mecra adını verdiği eserinde açıkladığı
uy-umluluk ve uyumsuzluğa
dönelim. İSQ.a~şöyle demiştir. Her tabakanın
sesi iki şekilde çıkarılır: birincisi ortaya nisbet edilir. Diğer ise, bınşıra
nisbet edilir. tki parmaktan
sonra gelenlerise,
arka arkaya sıralanmış,
biri diğerine kanşmaktadır.
Buİı1arı sonra tesbit
edeceğiz. Aralannda
uyum olan nağmelerin
sayısı ,altıdır. AraLarında uyumsuzluk
olan
nağ-melerin sayısı ise dörttür.
Uyumlu altı nağme şunlardır:
mutlaka
başta
. KlTABtrN.NAGAM
401
me!lna gelmek üzere,. sonra es-sebbiibe, sonra el-uınşır,
sonra
el-bınşır
sonra ez-zir. bu sonuncu ise, bütün çift seslerle uyum sağlayabilir ki, bu
şekli ile altıncı sesi ortaya koyar. Zira bu altı nağmenin herhangi birisi
mecralardan
çıkan sesle birleştirilirse,
onlar gibi uyum sağlar Eğer bu
altı ses bınşır ile birleştirilirse,
mecrii bınşırın
olur. Ses bmşıra
nisbet
edilir. Bu sese bınşınn
mecriisı denmektedir.
Muhtelif olan dört nağme ise, içinden ikisi ne bir sesde toplanır,
nede' uyum sağlarlar . Yani zıttırlar;
bunlar iki mecranın nisbet edildiği
me!!nii:nın ortası ve meıınanın
bınşındır.
Buihtilaflı
dört
nağmenin
geriye kalan iki sesi ise, orta parmağın
zir üzerinde çıkardığı ses ye
bın-şırın me:ıleıı üzerinde çıkardığı
ses aynı yerde
uyuşmazlar.
Orta
par-mağın zirde çıkardığı sese gelince mecra üzerinde
olan orta parmağın
mesna üzerinde
,
çıkardığı
ses ile uyum
sağlayabilir;
bir yer hariç, zir
üzerinde
orta parmak
uyum sağlamaz,
bu da zir üzerindeki' orta
par-maKtan zir üzerindeki bınşıra ve zir ~zerindeki
bınşırdan
zir üzerindeki
orta parmağa ait yerdir. Melilel'Z
üzerinde bınşınn
çıkardığı
sese gelince,
me!lna üzerinde bınşınn çıkardığı sesin mecriisı ile uyum sağlanmaktadır.
İçerisinde
uyum sağladığı yer ise, yani meııle!ıüzerinde bınşırın çıkardığı
sesden me[2leııüzerinde ,ortanın çıkardığı sese ve me!lle!jüzerinde ortanın
çıkardığı
sesden melile!l üzerinde
bınşınn
çıkardığı
yerdir.
DestanlarıB
altına vuruImakla,
zirden çıkan melil~!! üzerinde
bınşırın
çıkardığı
ses
ve meııleıı üzerinde ortanın çıkardığı
ses, zir üzerinde
qınşırın çıkardığı
sese benzediği gİ1?i,meııle!!üzerinde bınşırın çıkardığı ses ile zir üzerinde
qınşınn çıkardığı ses arasında uyum sağlamadığı
gibi; zit üzerinde
uın-Şınn çıkardığı ses ile meııle!!üzerinde bınşırın çıkardığı ses de. uyum
sağ-lamaz. Ne destanlann
altında bınşır ile çıkan sesin zir üzerin~e qınşırın
çıkardığı ses ile uyuşur. Nede zir üzerinde qınşınn çıkardığı ses,
desta;n-ların altından
bınşır ile çıkarılan
sesle uyuşur.
Arap şarkılannda
uyuş-i
ma sağlayan on nağIQeden sekiz sesiyle şarkı söylenir. Bu, araplann
şa~kı
uslup ve metodlannı
gösterir. Ancak bu sekiz nağmeden
sesin üzerine
kurulduğu
bazı nağmeleti
diğer nağmelerle
birleştirerek
arap
şar~an-nın nağmeleri ortaya çıkar. Genellikle bütün şarkılar bu, düzen üzeredir.
Ses yu~uşatılarak
dokuz nağmeden
veya o~ nağmeden
kurulabilir.
Bu
demektir ki bu ses ince bir hile (ses oyunu) ve ahenkle kurulan
ve beste
ile yönlerinin yerlerini bilmenin bir örneğidir. Ancak bir mecridan
diğer
mecriiya
çıkarak,
oraya intikal
etmek ve uygun
yerlerinden
perdeler
arasına girerek, istenilen sesleri çıkarmaktır.
Öyle 'iken dinleyen bunun
farkına bile varmaz. Arap çalgılannda
buna benzer bir ses oyunu
yok-tur. Ancak bilen bir kimse bunu denemek isterse, mümkün olan 'sesi elde
edebilir. Zira her iki perdenin dayanma
gücüne göre sesin çıktığını
göri-402
RUHtKALENDER.NECATtAva
- J,
Zira melZnaüzerıne orta ve bınşır parmakları gelirse, onu
payla~-maya çalışırlar. Bunu böyle bilmek gerekir. Tahir oğlu, Abdullah oğlu
l6J',w ~
,j- ~
(Beytin anlamı: Dileğine erişmediği için, o dileğin hakkını
verme-yen kalbe yazıklar olsun.)
rüz. Ancak bunlar sekiz nağmeyi geç~mez,belki sekizden daha aza
ine-bilii. Bu ise, arap şarkılarında. az rastlanan bi~ beste usuludür. Buna
örnek olarak ibn MiscaJ:ı
13in,başka bir rivayete göre ilin Mul,ıriz
14inoldu-ğu söylenen bir beyit şiir:
ıs
t;
1.,AlJ.I
!J;
.'
13 Asıl nüshada: "İbn Misl;ıal.ı"dır. İki l;ı ile yazılmış ki bu da yanlıştır. Bu zat bir rivaye- -te göre (Abdulmuttalib oğlu, I;Iaris oğlu beni Nevfel'in kıllesi olan, Miscal;ı oğlu ebü <Osmiin Sal id'dir. Mekkeli bir zenci olan bu zat şarkıcıların ustalarından ve en ünlülerinde~ bir şarkıcı olup, aralarında şarkı sanatını ilk icad edenlerden ve İranlılar'm şarkılarını arapların şarkılarına uy-, gulayan bir şarkıcıdır. Bir müddet sonra Şam'a giderek, BizansWarın bestelerini, Barbaıiyye ve İsıohosiyye'yi (BisansWar'm kullandık1an,iki çalgı aleti) teorik şekilde ö~enerek İran'a dön-müş. Bu türde çok şarkılar söylemiş. Aynea çalgıyı öğrenmiş, daha sonra Hicaz'a girmişti Giderken de öğrendiği bestelerin güzellerini seçip beğenmediklerini bırakınıştı. Zira !ranlılar , ve Bizanslılar'm şarkılarındaki ses tonlan, arap şarkılanndaki ses tonlarından daha değişikti. İbn Miscai,ı şarkılarını arap türüne göre söylemiş; bestelerini de tesbit etmişti. Daba sonra diğer . sanatkarlar bunu izlediler. İbn MiseaJ:ı,H
ı.
yüzyılm sonlarında Emeviler Mekkeyi kuşattık1anzaman, ibn Zübeyr ile birlikte içeride malısur kalmıştı. (geniş bilgi için,
el-Aganı
III. 81-85). 14 Asıl nüshada "ibn Mul;ırir"dir. Bu da yanlıştır. Bu zat Müslim ibn lIIu1;ıriz'dir. Başka bir rivayete göre Siilem, diğer bir rivayete göre Abdullah'dır. Kusay oğlu beni Abduddar'm kölesi olup, künyesi Ebu'l.:ijagiib'dır. Babası İrandan gelmedi';. Kilbe'nin bakımcılarındandır. İbn Muhriz ise, gilh Medinede, gilh Mekkede ikamet ettiği için, Medinede çalgıyı İzzetü'l-Mevla'dan öğrenmişti. Dalıa sonra İran'a giderek, İranlı1ar'ın bestelerini ve şarkılarını öğrenmiş; bura-dan da Şam'a giderek, BizansWar'm da beste ve şarkılannı öğrenmişti. Öğrendiyi Bizans ve İranlılar'~ iyi beste ve şarkılarını alıp, beğenmediklerini bırakınış; Bir müddet, sonra da öğrendiyi bu besteleri biri birine ekleyerek, araplara uygun, hiç duymadıklan güzel şarkı vebesteler yapmıştir. ' '
Bazı çağdaşlan onu şöyle anlatmaktadırlar: "sanki her kalpten yaratılmıştır. Zira insan-lara hitabedeeek şekilde sôylüyordu." (geniş bilgiiçin,
el-Ağani,
I. 145-147).1 Ebu'l-Feree el-Işfiihani,
el-Ağani,
VIII. 46'da şöyle diyor: bu şiir, (Abduşe~s oğlun.
meyye oğlu EbI <Amr oğlu Musafirindir. Şarkı olarak söylenmesi ise, ibn Mu1;ıriz'indir. İsl;ı~'. dan alınmış bınşır perdesiyle, ikinci serbest pes e göredir. Bu ses, sekiz nağmeyi kapsar. Bunu' İsJ;ıiilıo'dazikretıniştir. Zamanının eski ve yeni şarkılarmdaki nağrnelerin bu sesde toplandığııu aynea bahsetmektedir. İsJ,ıiilıo'ınsllylediğine gllre, eğer birisi on nağmeyi bir sesde toplamak is-ters~, uzun süre bu sanatı okuyup anladıktan ve kendini iyice yorduktan sonra bunu yapabilir. Zira bujşi zamanımıza kadar ancak Abdullah ~ğlu <Uheydullalı yapahilmişti16 El-Ağan;,
VIII. 42, 46 ve 190'da şunu yazmaktadır: bu zat Hüseyin oğlu Tahir o~ln (Abdullah oğlu, Elıü Al;ımed <Ubeydullalı'dır. Edebiyat ve sanatları, şiir rivayeti, dilbilgisi, in-sanlar arasındaki hadiseler, eski filozofların. müzik ve matematik bilgileri ve açıklayamayaca. ğımız daha birçok konular hakkında sllzügeçen bir şahıstır. Aynea eski sanatkı1rlarm güçlerinin yetmediği ve şaşırtacak 4ereeede itina ile söyleyip, bütün nağmeleri bir sesde topladığı güzel .KJTABU'N-NAGAM
'Ubeydullah; 10 nağmeyi aşağıdaki iki beyitıc toplayarak, o
beyider-den birisinde b~ 10 nağmeyi ard-arda sıralamıştı. İkinci beyitıe ise,
nağmeleri takdim tehir ederek sıralamış ve arka arkaya sıraladığı
10nağ-me sesini, şu şürde
l7toplamıştı:
'
18
~)kll ~
ı,j.rü
ö
YJ.
~JA.rJ;
ii)-i
cY
.J
Bu iki beytin anlamı şöyledir (kalıntılarından İzzet' e ait olduğu
bilinen lJayf'da eski silinmişbir eser gördüm. Sada sesi,kumrularm ötüşü
ile birlikte semtin havasını değiştiriyor.) ,
,
Bu beytin i~k nağmesini, mutlaI.a'I-meıınayagöre yapmıştı. Daha
sonra, destan-ı zirin başlangıcından çıkan tiz nağmeye geçmişti ki, bu
da onuncu nağmedir. Daha sonra mutlals:i'l-me~niinağmesine dönmüş
ve sesi kesik kesik çıkarmıştı. On nağmcyi takdim tehirli olarak
top-layan beyider ise şunlardır
l9:şarkılan vardır. Zamanında (Allah rahmet eylesin) el-Mu<tazıd Billah huzurunda büyük şarkıcı-ların bulunduğu bir sırada, hazı şllrleri şarkı olarak hestelemek istediği zaman, hu z'ata müracaat etmiştir. O da en güzel şekilde hestelemesine rağmen, mütevazi idi ve hu sanatın güzelliğini, ca-riyesi (Şiid)'nin olduğunu söylerdi. Şiiei ise, <Ubeydullah'm heğendiği takdim, ettiği ve hizzat kendisini yetiştirdiği, ileri gelen ve tanınmış şarkıcılardandı. Bu zatın hirçok şiirleri, nükteleri ve seçkin sözleri vardı. Aynca onun hilgisine delalet eden, heste ve şarkılann inceliklerini göste, ren Kiıôbu'I.Edıib cr.Ra/i<a adıyla tanınan çok faydalı hir de kitabı vardır.
17 Bu şiir, tanınnuş gazel şairi, :rs:useyr <Uzza'mndır. "geniş hilgi için,
el-Ağani
VIII. 25-42'ye hakınız "Şiirin hestesi ise, Tahir oğlu Abdullah oğlu <Uheydullah'mdır. Ebu'l-Ferec, hu konudaAğani
adlı eserinde şöyle demektedir: nesebi, cariyesinden aIınnuştır. Zikredildiğine göre ancak hir insan, uzun süre şarkı ve incelikleri konusunda çalışarak, kendini yorduktan sonra, bu şekilde on nağmeyi hir makamda toplayahilir. <Uheydallah, metodununı.
pesden haşlamak olduğunu zikreder. Tek bir parmağa nisbet edilmesi eayiz değildir demektedir."el-Ağani,
VIII. 24' ve 25."18 Şiirin aslı "':}
.,llJI
ı.r.- ...:,
fi .~ ••
dır. Yukandaki düzeltme,Ağanı, VIII.
24, Siisi baskısınca yapılmıştır. Ebu'l Ferec, hu beyit ve sonra gelen beyti şöyle açıklamaktadır: "Kn-seyr'in kllidettiği el-Uayı{ Mina bölgesindeki Uayı{ değil, Zamra topraklarında başka bir yerin adıdır. Et-ınluli çoğulu ıalaldır. Manası ise, eski kalıntılarda terkedi¥ş hir şekil ve yüksek bir yerdir. Cahiliye halkına gllre: es-sada öldürülenin kafasından çıkan bir kuştur. Ölünün öcünü alıncaya kadar çığlıklar atar. Meşhur eahiliye şairi Tarafa, bir heytinde şiiyle diyor (cömert ne-{'ısli hayatında kendinden halısettiği zaman, maktul olarak (cinayete kurhan) gidersek, kiminöc alacağı o zaman helli olur.) t
~IL:~T
,
lS-L,.,b.:ıl ' ~:.,.
ı
oı;ı.:.-
J
4...&i lSJJ'., (.f
El-lJamam ise, kumru ve henzeri kuşlardır. EI-Hedil ise, hu kuşların sesleridir; .
19 Bn şili, hem Emevi, hem de Abbasi devleti dönemlerinde yaşayan Uuzeyl oğlu Uara-ma oğlu. <Alioğlu şair İbriiblmin şiiridir. Künycsi ibn IJaraUara-madır. H. 90 senesinde doğınuştur. H. HO'da Ehü Cafer Manşur için şu beyitle haşlayan kasidesini söylemiştir (güzeller, elliye
bas-tığım zaman, hana yüz çevirdiler.) ,
IP~
~
i
"':'.u.
IJJ1;J
~
':"';.J" t
.li
J
lyJı".:ıl
Sonra uzun müddet yaşamıştır. (geniş bilgi için
el-Aglinı,
IV. 101-113'e bakınız)404
RUHİKALENDER.NECATİ
AVCI
~4
~~ ~
if
~:...~t
J
~1>
le ~~
~
if ~\,)
J
~)4
~
~t
,~,
ı!i;ti.
~L>-..:£
\+,:';
,:re' ~
>iBu iki beytin anlamı (Eğer razı olac~ğına beni ikna edersen, daha
sonra öfkelenmekle, beni hayal kırıklığına uğratırsan; sağanın avuçla.
nna, önce sütü veİ'~psonra, sağdıklarını tepen davara benzersin.)
Bu anlattıklanmız, nağme ve nağme ile ilgili konul~
açJklama.
sıdır. Bunları kavrayabilen ve bunlardan imtihan edilen kimse, şarkı
hakkında yeteri kadar bilgi edinmiş olur. Bu konuda çağdaşı insanlara
öncülük ederek faydalı olur. Zira bu sanatta usta olduklannı iddia eden
çoğu kimse, bu kitap da açıkladığımız konularda yoklamaya tabi tutu.
lurlarsa bilgileri yetersiz kalır.
BU:risale :perşembe günü 2 Camadillila 1073 Hicri'de tamamlan.
mıştır •
...
Bu risalenin aslı ile karşılaştırılması, Çarşamba'25 Mul1.arrem1074
Hicride, Keşmir şehrinde tamamlanmıştır.
.
Metinde geçen Musiki Terimlerinin açıklaması:
Nagme: Düzenli ve düzensiz herhangi bir ses anlamma, gelmektedir.
Destan: Çalgı teli üzerindeki/parmak ucunun yeri demektir.
el.'Ateb: lfd çalgısı teller~
bağiandığı uçlardır.
el-Mecra: seslerinkaynaklandığı
perde adıdır.
el.I;IalIp Horasan ve İran'da rebab türünde ~ir halk çalgısıdır. Buna
el.'Unuk da denir.
el-'imM: Seslerin düzeltme ve tonunun üzerinde ayarlandığı temel
akort teHdir.
es.Sebbabe: Arapça'da elin işaret parmağı demektir.
el.Vus!a: Arapça'da elin orta parmağıdı!.
.
el.Bmşır: Araplfa'da ortadan sonra gelen parmak.tır~
el.lJmşır: Arapça'da serçe parmaği anlamma gelmektedir.
i20 Bu iki beyt iasıl nüshada şllyledir:
~lı
~~.ı.... .
lil'
~)lı . .!ol:..
-_.1..!li'~
o'
.~ıJ'::''.J
~..r-.:1-
L. ~~
~
.:r
"';b.J
.:.J ~
...:£
t.-}-
,jA ~Tercümesi düzeltilmiş şekliyle yukanda metinde bulunmaktadır. Düzeltmesi el-Ağiini, VIII. 44, Slai baskısı tara£uıdau yapılmıştır.
KITABU'N.NAGAM
405el.Bamm: Ud'da ilk kalın sesi veren telin adıdır.
el.Meşna: Udun ikinci telidir. Çalgıemın elde etmek istediği ses tonunu
çıkarmak için başladığı perdedir.
el-Me~leıı:Udun
üçüncü
telifu.
.
.
ez-Zir: Ud çalgısının ince ve en tiz gerilmiş telidir. Bu tel uddaki dört
telin sonuncusudur.
el.Cümmel: Arapça'da sayı değeri verilen harflerin ebcedi sıralanması
demektir.
.,
~i
,-:"l:-ı
.
;.-,
r~i ~ "'. ~ .."'.~~
/'
~~
J:LdIJ ~
~
Los"./
'll
~~!
~
,)i~ -
~I)'
~~
~
\ ,~O'
_
A"Ol'~
~i
~.'
,)01.\
.••.••
i
J
.~,
--~
(\)
1"-
__L41L.
.r ,)'" ~
i' -'
ı.s:-.
0.
t..r
0.
ur.-.'
J
(,.)~,)t\
J
(r).uı~
, ~i ~
LO,),~-i
W
LL
j:.
($.lJ\~~
J
~f~..u
:J';;
lA~..u:.,) , ~\
j,oi ~~,
~
,) .~~
ıY ~~ ~ Le
~J
J ,~
~~
c:!'YJ
~;J;J
ıY
c;~,'c;~,'c:i
l,)'"
J ' ~
J ~
~~
loJ
~"'-.1'
LOTt \ ~
.ıl.1
orJI
.1
,,:,.ı-ll (.JJ."
J
.:k;i~1
.#"' t~
.J"l;
~Jt (\
J~i
~.,!t
~Li-:
u
IS.1J.J'
~~.1
j....jll
JL#I.1 J~
~. ~jll
.:ı-.1 ~\
.:ı-,j"
~14
.J ~ .,rD-.1~i
.1Ji.,ı.'
..,.ıl.:-.1. . (JI;.1~1
).1(,,:,t:>JI
":'J\)
...Al;.
o~ ~
ol'.:ıl).1
'J~~i
Jp.,j" ~ ....
.:ıl)
J o~I
.c.. ~;)
.:..k
.1 , .~J
.,.-YI)
,,:,\5
olJ • JJI.,i J
e;-1li.
J .w;:,J.I
c:" J
J ,
~i
•
.,..a.ı:
~I,j"
~L.P:~
.;liJ
..:...il).1 .
\J:-:
~o.u-I ..ılJ •
..i.1' ~
(J
(~.,.ıJI
~~~
.1.,..;J~1
Tr'\.1
Tr o: T
.:ı~~1
..:.ıl"iJ
.1
Tr
o : \ tISJI.lA~1
.!aiU
J1.lA.ı
t-."lj
J
.::.i-:j.1)
• o (,
rA:
r
o.4J~' ~
.1i~
.:ıl) . ~L:JI JlI ~
JS'.J:lI ~
w.ı.
Ji.,ı.ı
.u-l
~1 ~,
.u-I
..,.l:-JI "!\.J"
(r
.
Jll ~.W.J,\
~L
ı.ıi.J-ÜI ~. ~ .14:>!1öli
J ~~1
J.1.1,Jl,.rl
.1 4J;.1r J,4~~k
,j" ,- _~4ÇJ
ö~is"'-')
~~..l\ ~
Jy
Is.lJI
pd
l
J
4;-y.ı:4
J
~J~ J , LOrv" \~
• ö.l.o .;..j~ ,.LO
rA"
~
~~,
~)
k,j" ~
.:ıkJ Jy
J ,LOrv •• ~
~;
o
(4
1
~')IS.1ki
~
J..:.ıl.,:-
~
ci")\.:.
.,.1~:JI.1
lSJJ-Jl...JI.r~1
J~i
JA~1
~,i
t-;lj
Jıs~l.ıl
t-A
J
.;~I
~i;)
o(lS;vJ
~')L.~I
{~i t-;lj
..:.ı'"..;~
.1 ~J ~~la)":ı lil .J.:ılQ.;.~I.J
Isl.lA:J1 ~i
J(..l:JI
~.l)
0.,2-:;...
~Jl
••)1 •.1. )"~
( (,.
rJ':JI~
)1
..:.ıı.,~~ı)
~
e.ı:
..i
(lJ"wl.ı.
r o ~
A)
JL&~I
..i
Jtr,...~1
[;ilI
.J!\410
RUHİKALENDER-NECATİAVCI
(g)(~)\
{-AI.;'.'
u:
J6='I)
O~t..
0:i
J
.(t)~t::...;
J5"'
ıY •
..;u
J5"'
c.S.J~.
L~
J
'~Jıı
C.S~
~
(J
Ji
~IJ"",)r' ~
"C.S~\
"
.1' .:.ıJ.\~
.:t.'
4..\A...1 "IT'
IY'''
~\..i
Lf ~L.~ ~~}'
.:.ıl;:..."\ı1
(t
~.ı;l~)l1
..i.1 , " .,..:JI"
~.rJI
..i ~~
:
<.S'jl;.1iAJ: .r.1.rJI [l;
..i
Lf .:,,~i:;...~~
.:,,~i
~
..i
.f~
.t':'"
Le'
i
.1 ,~::-",."il
",:,t-..\
~::.-;,
t
~ı.:.ıı
J:!-'
Fret
, ~Wi
..,...;.4!\~
JI J~"
: "
I" :
iY' " ~:,!i
..i
."'=-'"
.:t.
1 Jt; , ~ •.uJI jW)lI.1
: ~)Li
Jl; .
~i
" ~i
J.)
~-4 .:"."....ıı
j...z~
",:",::& L.S~ ~$li ~ .
.1 •.:.ıU
J
)Jla:.A
.:t.
1 J
,.ı.,-ı.ı
..,..y\.AJI
..i
l.S~4TjJ~\
.:t.
..\I1~
.:.ıuı
~i
.ii J=
..i ..:..; ~)J lil
J'
"l:1J'
.W
j
<>,:,"w.:ıJ , ",:,~J.I "':'\;:)
..i
~~i~i
.1' ",:,.rJ1
~
4.,;.1.,..J.I.:.ı
I"'::Ji :.,..:JI.1"
: OJ
J; JIt.1
,c, "':'.:"
t."
;~~
..i
.:.ıWI
..i
J ır y\.AJI
LA:
~..,..ıı
~.1"
:"
nt:
i"[l;JI
..i
J ".~.",JI
..,:,). JI
)l;J)I\.Ii
LrA ~.".J1"",:"J
" ....•...•• <:ıı .;
J"
: ~)LI
J."i ..l.':.il.1 , ~I,r)LL
.:t.
1
.:r : •••
.\A.. ,j' Jl;.1)I' ...:,1).1 ~
".
~
.l!1 oJL;,.:"Lil;:..."\ı1 :
~ıı :
Jt;
i' .
if"A~1.:r
.l:.ı.JJ l.S.iJIJ.ıUI
.::..::JI
: ~W\
J :
ı,ij).l~
i ...,..;ts::JI
...:...l~
J.
.u-I
J.
J-.i
" \ Y'''''
r
.lWI
~u..
..i
J
,j' .}-
"ts::Jf"1 :
~i
.:.ıtwl.1
. .:.ıl;:...~\a-ı>-I.1, lr..J." t-!L,.,)l1 c?.J;
JI
.:,,\1.4)1 .
...1'
~
~yll
~L.~
ı,lL..i J"
: JLü ~.l,JI
~L.~ ı,lL.ty..,;,r
1''' .
.\u4
JI ~.,....:il.:.ı~)lı
Q.l' ~
..Ii.J );)1
~
~
~.1
~L:-JI
.:.ıl;:...~ltı};
. ~
c?.l
jJI
t-!L,.,tyl
JI
ltI.1li ~
l..WJI
c?.J". .liJ
.k..-.lII .:.ıl;:...~~L:-JI .:.ıl;:...~.J!.
r'
~I)I
~
~i
.:.ıl;:...~
j''''J
.:.ıl;:...~
<.5"-!.~~I.1
..,...;.4!1j.-J
.:.ıl;:...~~
J~I.J
~ •.uJI J----.lII ;:;l;:...~
<.5"-!.~ •..l.AlI J----.lJI lAt; . J)j
~J.~.yl
J .:.ıuı
l.la ~
,j' JJi
u..•
J)j
J . J)j
..,...;.4!1J----J .:.ıl;:...~
J
'Ai
.:.ıl;:...~
.1 ~L:-JI .:.ıl;:...~~
II e.)I,j'
~ji
~
t,:l;:...~ ~
~
LA JI
L~
LA t.4,;i
~-y.,: ~
J)j
J----J .:.ıl;:...~.J,"':"!.';':ll ~
lf.:!
l-i
...:.-:.ıı ~
~;. .t.;..~ı
~t"'f.
Le.)J '-i>-I.1~':"lJa.-)1
•.la,j'~.liJ
.~';'~4
Ai
\
" '1;.lII
t-!)
~
~J
~I.:.ıl;:...~
Ai
.:.ıl;:...~
",:,t-..i
lAi . LrJı...=.-ı c?iy
J
W~\ •
.la ~
.:.ı~
j
4>oi-:i
J
r'iS'~}
l.la J
'';'
~
.J~)I
..,.,JLi l,.1 ~
ıJ';~
LA
Jr
J , \al:-
JI I.J x:.r.
f '
~.ıJ.I .:,,~ı
.:,,~".>\k....1,j'
.:.ıuı
",:
J~
¥I
¥
j
Jl-=-:JI
..,..Jı.ı
f-il;
, J ~
)I .•••.
\; lAI J
: J."A;. "i V .~"
~)Jl1
"':'~f
..k~
j
J.l;.rı
ı
.1 "
. ~L..~ ':'" ~
.lil
",:,t-..t
"i'
.1 ~
i I"
¥I
.j
"':'YL...
..r.."l
",:,tyı J
"!(
J~tyl)
j;i
~j~.l.J1
jl;) :
~L..J.I\ "
j
J
.!!~
~i
,j'
~!
)ijall
.:.ı)l jall)l
r.i+'
.b-
j..
,:jJ.1
,J.l;
~
J."A!
: " ttı:
i"lSj.1~
i'"'="""".:.ıl;:...~,
t. de Musique, touche, Be, Descr. de L'eg. XIII 252. n.;
Voyez ztcher. IV. 248."
,j ~~1
4iJLJJtyl
~Iy
C:~ .~Il.S.l.I\ );AJI .lIt
ws:Ji •
.la
j ~ -bJ
c:.'.; ~
.rT
.Jci'
y :.:.ıl;:...ı.ll": oJ.li .lIt J ,"
i '\V :
g "~j
.rj
J , ~
-,ll
.:"
Wı...
':"~.rü
.• lA.uJI
~).j,j'
..k-!.lIt
.1 ".
j.lII
~
~)LI
..;.c..
,rWI
~~)Li
lSj~)l1
lS.l;JlI ı,i')lS:JIoı:AAJ1
.:..w.1 ,
.~I
(..ı; ~)ill
~UI
-'"
(o
",i.J
.<.S"l.""~1
.:r
"':'~~i
~L
.1 , .ri'J .
.!.ULA
.1 ~.:t.
.:.ıl:A--.:r
~~I
4
'.;,:.A.:lI
KITABU'N.NAGAM
411
if
:
~1)~j.J
J~L
J..
,~~,JI -l:JJI
~~i ~
l.. ~~i
J
!
All
!Ör
JLc.
~i
IJJ.F-).
~).i
~~i
~.J 'J-l'.J ~~4
f-'JI ~
'i4-.~'
J
.)~)/i
~..;:ıf.'
Lc.
Cf-
4.0..l4;
J
J ~
'?
~\;31 IJi :41~
'J~
ifJ
~I.t.'
~
J6='1
Jli
~lj
.l~ .•
,;s--i
~':1~'if
",,;':1J (ı)jıJ.I ':1J,~.•ljJ':1J
IJ\ ~i
~1.)J.i
~} ..4JI
Ir. ~~:~
Ji
WL
ı./> J l..4ll:ı..
(V)~I
,JJ)/I
.l'-
J
~l;l'
J
IJ'~I
lr.!&.ı.S.H. (
'~'J
Ö~~\ /
,y
~!j"l..
Jç
~
~)/
,.)1)1 ~
lil
J
."
.)~LI"
WL o..iA ~
J
,~':1~\
,~Wi WL;
.~i
J&-
~t;-ı,
,~Wi WL J .~.r:lIJ
~i
J
lr,:k
'4-0Y-:I ~...;JIJ .~\
Jç
Ai
,~')i
~i
J :~i
(.)L&- ~~i
~
(A) .t.JI JI
~~
f
,~I
~
t
U..J-.
o~
'.~I
J&-
.r,a;.;L:I
",lS"j ,
4i y.~ '"
.,jy ~
.LilöJI ",lS" '" ,
.~i~
'" ~
~
.L:.;JI
F
.j
t.J,
'" , ö"'::~'.L.iAJI -=:1)
.L:.;JI ıJ' ~
"'!;..=. '"
..,..WI
WL
~..;~":J
~
lo
":J)"
:
JJ~
"'yt..ıı
...;.;1 6J ","
_WL
<ı
y.
ıJ'
4jıOl",
l:..ı,,)
;5"1.J
..;.ı,..l '"
...A~t'" 'ı
J
",t
~L; ,
J ~
• ~
~
OJ ~
r'" , •
.I:.PLı.
JÖ ••••t .üt
l:"" '
40 ~'c?: ~ ~
J '.l:öJ4
'''':'''~i
.:"W
ıJ' • ~
~l
J....~\..;~
':l
~i;
" .
~.Jli
~
~i,~
",LS"
.:JI
Jr-
(
J~i
Jr-
.j
t;.
.xı
.ı.;
.\p.l
J;:..
~
4;Jll
~i;
lo", ,~Lc-
4J.5" '"
.
. ~
",IJp '" ~
~
oJ""
"~I.ı"<ıı
o-HO
~~
~LJ",.J'-\o'
;';"'~~,)":J",.;:..;lS"",
.("",
ıo/\
.:"l:iJII ~ '"
,Jl&.~1
..,..A
e.-
I;-
\n JI
to.: o
Jl&.<ıı .;
~j
"')
&LA...j
""j)';':1
Jli . (j:.Jı)
..w;
'(JU-L ) ~
lo.:,,":J":JI .Lc-l .;
.,j/"..":J
(ı
." "'\...1".:. '" ..r;li
ja<ı
.,j"'J"""",:",~)I
:..;:.JI" :(
\\"Vı.r')
pL.l\
~
"'J:JI
~
'"
r.
ll
&"
(""V
ı/')
r~J1
&LA.. ~
""j)~1
.ı..;....;
(V
• "ıS;;""
J ..;.....ı:..ı..A;
i
~t Jt,
;I.;};ı
ıJ'
J:,i.uI
J- '" ,(",:",.;-11)
'ıL:$".j
.;:ı1A-I
,L;>l :
..ı:.)1 (
A
":(J:.WI.l.A,;)
~'"
...r"'.rll
(i.; '"..rylAlI ~
Lf,
~
.r=--.rı;J.I
..ı:.j",' ~
~l",
.: """,)1 .;:1 JL;.
,-:,J"'"Y' '"ıS.rı";"1
-f~
o"j",
f'" , J.)I'
Jl:. '" ~ l:.
4.j '"
r
;.;,ll ıJ'
..ı:.; ~
.J (..::i
;1.;",, t"'!I;
Y''' (
\,"Vı.r')
r;WI
&LA.. .j '" ". ~
;\;",<ıı
.ı.-'
_.a"
:Jli
,
: Jli"
~J')II ,)yJI
412
"'",
RUHt KALENDER- NECATt AVCI
,;,...~W\ Wı:J\ (
.~~
J)
~J
'~i
J&-
~i
~
J.o ~~ ~wıa..
,~~\
~;J\J
.
..I}'
J&-
~}i
,~W,
Wı:JI
J
'..I),
J&-
~t;.-ı\
J
r ~)
olf'
.
..I}\
J&-
~i
'4A...l:lI
Wı:JI
J
.
.ı:,;l'
J&-'
Ai
...ı.i ij ~
d; J
4J
iJ~
A
~i
1.J'l.JSj
'ö
.r
W\
Wı:JI ~
J .
..Ij'
, ~~ .~~.i:
":JJ ö.b-IJ
wj
~i
~,l ••.•6:. I;J
~yJI
J
IJ~lj
~.
i~\
r£l~
..1)\
~l::..-~
J4.-'i
J
LA
J~"';
,"~LA
j.4..-i
J
LA
~
~
Lt
m_
JI..IAI.I
j.4.-i
ıY
Ai
e.:-;JJ
~'A14
~jI
ıY ~~\
',A~(..
)~ı
J
~'.7-
~i
lAJ~JJ
,Ai
~l:...~ J
~L;.Jı
~l::..-~
.l....l,:.
i;
J
~yJ\
J
IJ~.i. c:,i
ı:r
~}l
0:,lA
J
lA~J'~'~ I~li
.wj ~ ~
~j ":J~~l;.:..
~vu
r
o~i
., ':i.
"II 4..AJ\
lA..l>.ilA~i
.
'ul
.IL.,
A.l\ •.
ıi
\",?
~r-
1$J
J .
t.$
ı.r-
r
~
J
Ji ~
~i
JI ~
JI
ö~
ıY ...uı~
J.i.
r ~
'..1)\
~l::..-~
J4.-'i
JS'"~J~J
rr~ ~~
(I
')r~'
J
~W.\ ~
r
LiI J .~i
~
4.;ü
J&- ~ ~\
J.o
~i
Jlh..
~i ~~
J
'..1)\
J
~i
J~.i:
lr.i ~
. ~i
J.o
~i
~
JJ
'..I),
J&-
Aıı
J.o ~\
~~
J
'..I}\
"..1)\
~l:.,.,~
.
~t
J
JI
.t..;JI
J.o~'
J&-
AI
J
,~jI
J&-~~ J.-
w.h..
,~i
(ıı
~.lf
J '.~\
Jlb
Joe ~\
~
J
,~i
J&-
J'~'
Joe
oUa...JJ.~I
J&-
Ai
J.- ~~
J' ,~I
oJl;Ji J
~yJI
ÖJ)""
olA J
.~I
J&-
cıA
~i
J_::...I l£.JJ
" . ..,..u... ~
(')lll --.A:~J2' ~"
(I
'('v
ı.J' )(.,wı ~u. ~ ~
j)~i
~
( ••
" .y.J"~~l
.
'eY ~
..s.lJI ~yJI
),jJl
.l>-T"
y;J.I
~
..H
i.,;,. i Jli
: r.ll
(ı'
~J
, ~yJI .ıl;)
~
"J:WI 'LA; ~ J
."?;1.'
.ıl;Jl ~ J;:l;JI j)\"..il
..s?J~1
~lj J
: ~.ıT ~yJI.ıl;Jl"
(I '('v
ı.J')
()...ll
~u.
J
J '"Y.J''''' -," J (.1)
~.
~~i J
~ J J.JI -," ~I)I'
J ... ~i
...
~1
.}.
..s.lJI
J
'"
~i
4:4...s.lJI
J
,
r:l' ~L
KITABU'N-NAGAM
41a
WL l:..4d
,öJy.dl1
J
r~
(\\)J..:J;.I
ı.)J~
li.c"
J
.ıi)
,4lf
-..;u)
, J:,
f
'c..
f ,..f ') f ,..f' ~
~Wi)
'lo.:"
~~LI)
,t
JJ)rl
~
~ı:i
ı:.ı~
r \~\
r~I)~'
JI
1o.:"L:i\l1 ~
:Jm
Jli ı:ıli
.C"')~ {
~\ J
I!.U~
J~lr.i
JI
~\;t~1
ı:ıt ~~
J
Io.:"I):J;.\)
~..;)I
J
~i
J
'll
Jç.
~r:J
Jç.
~,ı;Jç
J
~i
J
r~lI)2:-..
,J..a.t
J...l~
öj4-~
J
~li ..1)')
d
l~
tr
p.~
Jll;:J~-:l
,~t=~
c:'"
~f.ilbı
J
..1)1
J.~'
)2:-..
r.
l4 ~~
JJ)
'r~t
";)I
J ~i
d
lA;U2~ lA~)J
'J\jJ)rl
~.,,~i
~.,,'
~i
yL-.
:j'Ç,S
~ı.,," :
~l::JI
4>-r
j~1..,..-",lAJl
j
C"
:.lı..,;,)
.:t.
1 Jli , ~
~ı.;, ~ . .u."
'~.r
OL:-1 ~" ..lı.J,).:t.
1 Jli
.,)lo:-
~1
j&
Wüll
" .w
j& .:...
.:..-oJ.J
,.p-1
yl_
~ yl..J.I
~
." ,,)i~~i
j.:
~~.uı
~.,,~i
.lı. .:.J...,.:..I
.li.,,: .:...li
y:lAJ\
JLF~\
J
~s::.ı
J,~~i
t!-),,::JI
j (-
,~ruı
JLF~I
j ~
L. ;n
.J, .u.~~
')i:l
t+1.~;'~ ~ :
i~
H' ~:i
' ji)il
j.:
X)il
(..LA;
-Yr.rJ\
~~.1 ••
L::L~ ~
')i:l eJ,,:JI .1A:.ı..j
:i~
0'1"."'J:ı.ı
:i~,
•• .",
~ :i~
'''.J
~
"ı.;::
.li
.J ,.!.ll,)";'
." JI"~I.,,
~ı.;.ıJI."
~j.ıJ\
eJ~ JI
~
~1
j
eJ"o:-b:
r-r1
1,,1.0:- .li." , 4)
u-:
i
oy)1 j
'.J"..i:J
~
.;LJL
J0
tl;':'1
JI
1.,,)..,.;1 , ,)..lJI ,:;. ..,.;1)1
.","
: I~
;ı
,"m":
I.l>:".
";JjoI.!.LI,) ~
c?...ıi '
(~1)
J
.,j.,,~1~j
J
4iJWl
." ~Jt;.ı\
~
.,j')l:.:.~1C?"
.li
.J~.lJ\ ~,;:ll
"&,,
'.t>T
.,j')l:.:.\..:,')\:.:.~I 1.lA,:;.
8
.li.".~.,,~i
,)1"",1 ~
J
~~':i'
.• J"....ll
J
.~~I
--J.,,~i
~
C?-I
"&.,, , ~ ~
j.JI ~
~J':"
,)t-ll ." ~i
: ~."
,.,jr1 ~
,)ı~l
J
~.Jt;.ll."
4iJ~1
~;.
~
--J~i
."
~.Jt;.ll
..\:.Q ." , ~~.J~I
..\:.Q.:ı--JLi .
..:..~~i
.:.ıvJI."
'llaJI." ,)l...oJI
.1~I
.1eJl:1.+l'
~.lJI
....:J)i4
--J.,,-.;.'I
.t>T
r-"~ ;.",
~J~i
..\:.Q.~I
~i
.)-"ı ~&.;ıı ~
~~4
~.1 ,4iJ~1
..\:.Q'LLaJ\,)~ ~
)1 ~
c:-:ı4
~Jt;.ll
~
~
." , 4i).~11 .c...
~i
,)~
,,&,)uı
,)~,,&~.lJI
~4
~.Jt;.ll ~
d'''' ,
~J~I
~
,)L...OJI
,)~ ~ •• )1
~'~j4
~.c...
--J.,,~
1 •.lA
~
j
!lt..J
.
4iJ~1
~
~i
,)~ ~
~Jt;.ll
~
ı..I' ." ,
4iJ~1
.c...
: ~,;AJI
~Jl
~4
yur ~
. t
j; ~ ,),,:.~.::.ı";
JJ
if .,jt...,..
rJ
!l ~.ı. ~
j.,,& ,)
o:- yı: •.
jJ~1 ~j
(1
...;t
j; ,),,:.~ ..:....,..JJ ~ .:"
t
ifr
J
!l ~
.ı. ~
j ."••,)o:-
yı: ~JW i ~
j
C
yılı. ~~I
~.lJI
~,;.ıı
.:r ~
ojLi ,
~i
~.Jr
~
j
j
~,;AJI
~')\:,,:.I
L.1
. t:..
J::1.::J
i
.::..;1
j,~i
.LAıJI.ıJI
I;..
JaA...j
o
J.1...lI 4.>-.;J\
j
--J.,,~I
.lı. ~j
,)J.JI.LS'"
(i
T
.).lA •. ~~
\}I ~
j....~
i
J" .
t-"l:JI ,:;. ~~
oj1
J
~1
.:..-oJ .
.1,,:?i jl
eJ~
J
• 4.,"J.(.1 , ,)
.J.H f")
t,-l:JI
os'
j ..,..
t X t
414
RUHt KALENDER-NECATt
AVCI
J'
~tJ.I
~l'
J
r~lI
J'
t~~
II
wi
~i
J
.ii
J
t:J~i
~.w.ı
J
WL ö..r"
e-;...~
'WljJ)l1
Jç
U1.~
'Jb"J)r\
Uı:JU
J
~..,.all~
i