• Sonuç bulunamadı

Türk Eğitim Tarihi. 5. Eğitimde İlk Yenileşme Dönemi ( ) Yrd. Doç. Dr.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türk Eğitim Tarihi. 5. Eğitimde İlk Yenileşme Dönemi ( ) Yrd. Doç. Dr."

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Eğitim Tarihi

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU

www.agurbetoglu.com agurbetoglu@yahoo.com

5. Eğitimde İlk Yenileşme Dönemi

(1776-1839)

(2)

5. Eğitimde İlk Yenileşme Dönemi 1776-1839

• Dönemin Genel Özellikleri

• Askeri Alanda İlk Yenileşmenin Nedenleri

• İlk Batılı Askeri Eğitim Kurumları

• Yenileşme Döneminde Açılan Sivil Okullar

• İlköğretim Zorunluluğu

• Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa ve Eğitim Islahatının Osmanlıya Etkisi

• Avrupa’ya Öğrenci Gönderilmesi

(3)

Eğitimde İlk Yenileşme

• Osmanlı Devleti için, bir dizi yenilgiler üzerine öncelikli olarak askeri alanda bazı yeniliklere gidilmesi gerekli görülmüştür.

“Hendesehane” adıyla 1734’te kurulan bir askeri okul çok kısa ömürlü olmuştur.

• Esas yenileşme Mühendishane-i Bahri

Hümayunun (Askeri Deniz Okulu) 1776’da açılmasıyla başlamıştır.

• I. Abdülhamit (1734-1789), III. Selim (1789- 1807), II. Mahmut (1808-1839)

dönemlerinde yenileşme çabaları sürmüştür.

• Askeri Deniz Okulu’nun açılışı, Osmanlı’da yeni bir devrenin başlangıcı olarak

değerlendirilmektedir.

(4)

• Bu kurumlarda yabancı öğretmenlere de görev verilmiştir.

• İlk kez Batı dilleri (Fransızca-İngilizce) programlara girmiştir.

• Batıdaki müspet bilimlerin

öğrenilmesine önem verilmiştir.

• İlköğretimin zorunluluğu ilk kez bu dönemde gündeme gelmiştir.

• İlk olarak tahsil için 1830’larda Batıya öğrenci gönderilmiştir

• İlk Türkçe gazete “Takvim-i Vekayi”

yayımlanmıştır (1831)

• Eğitimde yenileşmeye askeri okullar açılarak başlanmıştır

(5)

İlk Yenileşmenin Askeri Alanda Başlatılmasının Nedenleri

• Savaşlardaki yenilginin, iyi yetişmemiş subaylara bağlanması,

• Batı devletlerinin askeri başarılarının temelinde subaylarının iyi eğitilmesinin fark edilmesi,

• Eğitimde yenileşme ve batılılaşmanın gereğine inanılması ve bunun,

tepkilerden çekinilerek askeri alanda başlatılması,

• Batıda gelişen müspet bilimlerin

öncelikle askeri alanda ülkeye taşınması

(6)

İlk Batılı Askeri Eğitim Kurumları

• Mühendishane-i Bahr-i Hümayun 1776

• Mühendishane-i Berr-i Hümayun 1795

• Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Mamure 1827

• Mekteb-i Harbiye 1834

• Mızıka-i Hümayun Mektebi 1834

(7)

Mühendishane-i Bahr-i Hümayun (1776)

• İlk askeri deniz okuludur

• Mayıs 1770’de Çeşme limanında Osmanlı donanmasının yakılması sonrası kurulmuştur.

• Matematik-geometri derslerinin “Hendese” adı altında okutulması dolayısıyla bu ad verilmiştir.

• İlk hocası Cezayirli Seyit Hasan adında Batı dillerini de bilen bir denizcidir.

• Okulda Fransız öğretmenler ve ulemadan bazı önemli kişiler de ders vermiştir.

• Osmanlı’da Batıya açılan ilk pencere hüviyetindedir.

• Okulun programı başlangıçta ilköğretim düzeyinden pek farklı değildi.

• İstanbul Teknik Üniversitesinin bu kurumun devamı olduğu da iddia edilmektedir.

• Bu kurumun, Deniz Harp Okulunun da temeli olduğu kabul edilmektedir.

(8)

Programı

• Sonraları kaptan ve subayların 13-16 yaşlarındaki çocukları alınmaya başlandı

• Bu çocukların da Kur’an ve sülüs yazı bilmesi şarttı

• Bu kurumun süresi üç yıldı

• İlk iki sınıfta ortak dersler; İlmihal, Arapça, Hesap, Hendese, Cebir, Resim öğretilirdi

• Üçüncü sınıfta uzmanlık sınıflarına ayrılır ve ilgili alanın uzmanlık dersleri okutulurdu.

• 1842’den itibaren Fransızca seçmeli, İngilizce zorunlu olmuştur

• Bu okullara kaynaklık edebilecek standart bir kurum yoktu

• Önceleri bu kuruma okuma-yazma bilmeyen çocuklar da alınmaktaydı.

• Çocuklara önce okuma-yazma, Arapça, Farsça, Fransızca, daha sonra Matematik ve denizcilik öğretilirdi

(9)

Mühendishane-i Berr-i Hümayun (1795)

• Askeri Kara Okulu anlamındadır. III. Selim tarafından açılmıştır.

• Haritacılık, gemi inşaatı ve inşaat mühendisliği öğretimi vardı.

• Eğitimde, topçuluk, istihkam, haritacılık ağırlıklıydı.

• Nizamnamesinde kuruluş amacı;

Hendese, Hesap, Hikmet ve Coğrafya fenlerinin yayılması

Devlet için gerekli harp sanayisinin eğitim-öğretim ve uygulamasının sağlanması

• Haftada 5 gün eğitim verilir, Pazartesi ve Perşembe günleri arazide uygulama yapılırdı.

• Bu durum, eğitimde uygulamaya önem verildiğini göstermektedir.

• 1847'de mühendislik eğitiminin dışında mimarlık eğitimi de verilmeye başladı.

• 1883'te Mühendishane-i Bahr-i Hümayun ile birleştirilerek Hendese-i Mülkiye adını almıştır.

• 1909'da Mühendis Mekteb-i Alisi, 1928’de yüksek mühendis mektebi olarak sivil bir kurum haline dönüşmüştür.

• Kara Harp Okulunun da temeli olduğu kabul edilen bu kurum 1944 yılından itibaren de İstanbul Teknik Üniversitesi olarak devam etmektedir.

(10)

Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Mamure(1827)

III. Selim zamanında, yayımlanan bir nizamname (1807) ile, İstanbul Tersanesi içinde bir tıp okulu kurulmuş, bu okulda;

eğitimin İtalyanca olması ve zamanla Fransızcaya geçilmesi

Yetişen tabiplerin donanmada görev alması planlanmıştı.

Aynı yıl çıkan Kabakçı isyanı yüzünden bu teşebbüs sonuçsuz kalmıştır.

Askeri tabip yetiştiren kurum bundan 20 yıl sonra II. Mahmut döneminde, 1827 tarihinde açılmıştır.

Dört yıl süreli bu okulun programı şöyledir:

Arapça, Türkçe, Fransızca dil bilgisi,

Anatomi ve tıp bilimi,

Cerrahlık uygulaması

Tıbbiye kısmında öğretim Fransızca, Cerrahiye kısmında Türkçe olarak yürütülmekteydi.

Okulda ağırlıklı olarak yabancı hocalar ders vermekteydi.

Okul 1839’da “Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane”adını almış, 1894’te “Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane” adıyla Haydarpaşa semtine taşınmıştır. (Marmara Üniversitesi Rektörlüğü)

Bu kurum günümüzde GATA’nın temelini oluşturmaktadır

(11)

Mekteb-i Fünun-i Harbiye (1834)

• Yeniçerinin bozulan disiplini ve yeniliğe kapalı yapısı nedeniyle yeni bir asker yetiştirme sistemine ihtiyaç duyulmaktaydı.

• III. Selim’in bu amaçla kurmaya çalıştığı Nizam-ı Cedit ocağı, onun hayatına malolmuştu.

• 15 Haziran 1826’da yeniçeri ortadan kaldırıldı ve yerine “Asakir-i Mansur-i Muhammediye kuruldu

• Burada küçük yaştaki er, onbaşı ve çavuşlardan yeteneklileri seçilerek “mektep” veya Sıbyan Bölükleri” şeklinde teşkilatlandırıldı(1831)

• Buraya Avrupa’dan da hocalar getirtildi.

• Eğitimde; okuma-yazma, dini bilgiler ve harp bilgileri öğretilmekteydi.

• Mühendishaneden de yılda birkaç subayın yetişmesi, Osmanlı’nın eğitilmiş asker ve subay ihtiyacını

karşılamaya yetmiyordu.

• Bu nedenle padişahın emriyle yeni bir askeri okul açılmasına karar verildi.

(12)

• 1834 tarihinde Mekteb-i Fünun-i Harbiye adında yeni bir askeri okul kuruldu.

• Bu okula, daha önce kurulmuş olan “Mektep” ya da “Sıbyan Bölükleri” denilen askerler alındı ve bunlara daha ciddi bir program uygulanmaya başlandı.

• Böylece okulun ilk öğrencileri, ordunun da bir taburunu teşkil ediyordu.

• Okulun kurulmasından hemen sonra bazı öğrenciler tahsil için Viyana, Paris, Londra’ya gönderildi.

• Avrupa’dan da öğretmenler getirtilmişti.

• Mektebi Harbiye, kendi döneminde en gözde eğitim kurumlarından biri haline gelmiştir.

• Buradan mezun olan subaylar, sivil okullarda müsbet bilimleri okutan öğretmenler olarak görev almışlardır.

• Böylece bu kurum; sadece subay yetiştirerek değil, uzun yıllar sivil öğretim kurumları için bir öğretmen kaynağı olmuştur.

(13)

Mızıka-i Hümayun Mektebi (1834)

• O nedenle ordunun ihtiyacı olan yeni bir mızıka mektebi 1834 yılında açıldı.

• Bu kurum bir “askeri bando”dur.

• Kurumun başına İtalyan “Donizetti Paşa”

getirilmiştir.

• Günümüz “Cumhurbaşkanlığı Senfoni

Orkestrası”nın çekirdeği olduğu kabul edilir.

• 1826’da yeniçeriyle birlikte Mehterhane

de ortadan kalkmıştı

(14)

Yenileşme Döneminde Açılan Sivil Okullar

• Rüşdiye Mektepleri (1839)

• Mekteb-i Maarif-i Adliye (1839)

• Mekteb-i Ulüm-i Edebiye(1839)

• Tercüme Odası

(15)

Rüşdiye Mektepleri (1839)

• 1776’dan itibaren açılmaya başlayan askeri okullarda öğrencilere okuma-yazma öğretilmesi eğitim amacında gecikmelere neden olmaktaydı

• Sıbyan mekteplerinin belirli bir standarda sahip olmaması bu sorunu doğuruyordu.

• O nedenle, sıbyan mektepleri ile askeri eğitim kurumları arasında yeni bir öğretim kurumuna ihtiyaç duyuldu.

• Çocukların “Rüşd” yaşına kadar bu okullarda okumaları düşünüldüğü için bu isim II. Mahmut tarafından verilmiştir.

• İlk açılan Rüşdiyeler (Şubat 1839); Mekteb-i Maarif-i Adliye ve Mekteb-i Ulüm-i Edebiye’dir.

• Genel Rüşdiyelerin açılışı Şubat 1839’da kararlaştırılmasına rağmen 1846’dan

sonra açılabilmiştir

(16)

Mekteb-i Maarif-i Adliye (1839)

• II. Mahmut’un mahlası “Adli” olduğundan bu isimle anılmışlardır.

• Hukuk eğitimiyle herhangi bir ilişkisi yoktur

• Rüşdiye düzeyinde bir öğretim kurumudur.

• Kuruluş amacı sivil memur yetiştirmektir.

• II. Mahmut tarafından kurulmuştur

• Programı:

Arapça Sarf ve Nahiv

Farsça ve Tuhfe-i Vehbi

Gülistan

Hat, Darp, Taksim, Türkçe İnşa

Fransızca Gramer

Hendese, Coğrafya, Tarih, Politika

(17)

Mekteb-i Ulüm-i Edebiye(1839)

• Rüşdiye düzeyinde bir öğretim kurumudur.

• Gerek halk için ve gerekse memur olacaklar için yanlışsız yazı yazabilmeyi öğretmek

amaçlıdır.

• Bir konuyu derli toplu ve düzgün yazmayı öğretmek amacıyla Mart 1839’da açılmıştır

• Öğrenciler 18 yaşına kadar bu kurumda okuyabilmekteydiler.

• Öğrenciler kabiliyet ve performanslarına göre

değişen miktarlarda burs almaktaydı

(18)

Tercüme Odası ve Yabancı Dil Öğretimi

• Osmanlı ile ticari ilişki içinde olan Batılı devletler, Türkçe öğrenme konusunda ısrarlı olmuşlardır.

• Örneğin Venedikliler; 1551’den beri gençlerini Türkçe öğrenmek üzere İstanbul’a gönderiyor, ticari işlerinde bu gençlerden yararlanıyorlardı.

• Fransızlar, 1700’lü yıllardan itibaren Türkçe öğrenmeye önem vermişler, gençlerini İstanbul’daki elçiliklerine gönderip Türkçe öğrenmelerini sağlamışlardı.

• Bu çocuklar Paris’te bir kolejde belli bir eğitimden geçirildikten sonra gönderilmekteydi.

• Fransa bu amaçla İstanbul’da “Dil Oğlanları Mektebi” adlı bir tercüman okul açmıştı.

• Osmanlı’da 19. yy kadar batı dillerini öğrenme konusunda bir istek görülmez

• Devletin tercümanlık vb. işleri İstanbul Fener Rumlarına bırakılmıştı.

• Devlet bu yüzden farkına varmadığı zararlara uğramaktaydı

• 1820’de çıkan Yunan isyanı sonrası bu konudaki hata fark edilmiştir.

• Bunun üzerine tercümanlık işleri Rumlardan alınıp Ermenilere ve Yahudilere verilmiştir.

• Ayrıca Babı Ali içinde “Tercüme Odası” oluşturularak, gençlere Fransızca öğretilmiştir.

(19)

Beşiktaş Cemiyet-i İlmiyesi

• 19. yy. başlarında Beşiktaş’ta Osmanlı ve Batı kültürünü bilen, müsbet bilimlerin önemini iyi kavramış bilim adamları ve aydınlar topluluğu oluşmuştu.

• Fatih semtinde Ulema oturduğu gibi, Beşiktaş’ta da ulemadan müsbet bilimleri de öğrenenlerin ve ediplerin yerleştiği bilinmektedir.

• Bu kişiler, kendi evlerinde ilmi toplantı ve tartışmalar düzenlemekteydi.

• Bu tartışmalara isteyenler katılıyor, isteklilere dersler veriliyordu.

• 1815-1826 yıllarında dönemin önemli alimleri kendi aralarında uyumlu bir biçimde dersler vermekteydiler.

• Bu toplantılara gençler çok önem veriyor, uzakta oturanlar Beşiktaş’ta ev kiralama

yoluna gidiyordu.

(20)

• Bu aydınlardan;

İsmail Ferruh Efendi, (Kırımlı, Londra’da Büyükelçlik yapmış, ticaret öğrenimi görmüş)

Şanizade Ataullah Mehmet Efendi,(Medrese, Tıp, Mühendislik,Matematik öğrenimi görmüş)

Melekpaşazade Abdülkadir Bey, (Medrese eğitimi görmüş, ulemanın önemlilerinden)

Kethüdazade Mehmet Arif Efendi, (Medrese kökenli, Riyaziyat ve Heyet okumuş)

• Beşiktaş Cemiyeti İlmiyesi adlı, resmi olmayan bir topluluk oluşturmuştu.

• Bu şahısların yetişmesinde Mühendishanelerin ve yabancılarla ilişkilerinin etkisi olmuştur.

• Bunlar çeşitli vesilelerle Batıyı görmüş, Batı kültürünü tanımış şahsiyetlerdir.

• Müsbet bilimlerin Osmanlı’da itibar görmesi ve yerleşmesinde etkili olmuşlardır.

• Bu cemiyetin programlarında kendini yetiştirenler arasında, vezirlik, sadrazamlık gibi görevler yükselenleri sayısı oldukça kabarık olduğu bilinmektedir.

• Cemiyet mensuplarının ilk Osmanlı Masonları olduğu iddia edilmektedir.

• Yeniçeri ile sıkı ilişkileri gerekçe gösterilerek, 1826 tarihinde yeniçeriliğin ortadan

kaldırılmasıyla bu cemiyet de dağıtılmıştır.

(21)

İlköğretim Zorunluluğu

• Osmanlı’da ilköğretimin zorunluluğuna ilişkin ilk yasal belge 1824 tarihli II.

Mahmut fermanıdır.

• Fermanda ailelerin çocuk işgücünden yararlanmaya dönük tamahkarlığı eleştirilmektedir.

• Esnaf ve sanatkarların da aynı tamahkarlıkları yüzünden çocukların eğitimden mahrum kaldığı belirtilmiştir.

• Fermanda; temel eğitimini tamamladığını belgelemeyen çocukları çalıştıran esnaf ve sanatkarların cezalandırılacağı belirtilmiştir.

• Eğitim zorunluluğunun İstanbul ile sınırlı kaldığı ve uygulamasının da sağlıklı şekilde sürdürülemediği anlaşılmaktadır.

• Fermanın tam olarak uygulanması Tanzimat döneminde olmuştur.

(22)

1824 Fermanının Özeti

• Müslümanlar önce dinlerini öğrenip sonra dünya işlerine girişmelidir, oysa halkın çoğu ana- babaların yüzünden cahil kalmaktadır

• Aileler, küçük yaşta çocukları, para kazanma hırsıyla okula göndermeyip çıraklığa vermektedirler

• Bu nedenle çocuklar hem dinlerini öğrenemiyor, hem de öğrenmeleri gereken şeyleri öğrenmekten mahrum kalıyorlar

• Kimse çocuğunu buluğa ermeden, dini bilgilerini gereğince öğrenmeden okuldan alıp çıraklığa vermemelidir.

• Buluğa eren ve çırak verilecek çocukların, oturdukları yere göre hocası veya velisi tarafından kadıya götürülerek mühürlü bir izin belgesi alacaklardır.

• Esnaf, böyle bir belgesi bulunmayan çocukları çalıştırmayacaktır.

• Aileler ve esnaf bu kurala uymazsa, okulun hocası veya mahalle imamı durumu kadıya bildirecek, kadılar bu durumda aile ve esnafı cezalandıracaktır.

• Yetim ve öksüzler çalışmak zorundaysa, günde iki kez okula gidip buluğ çağına kadar bunu sürdüreceklerdir.

• Ferman; İstanbul’daki tüm mahalle imamlarına, öğretmenlere ve esnafa tebliğ edilmiş, bir örneği verilmiştir.

(23)

Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa ve Eğitim Islahatının Osmanlıya Etkisi

• 1805’te III. Selim tarafından Mısır valiliğine atanan Kavala’lı Mehmet Ali Paşa, okuma yazma bilmez fakat çalışkan bir kişilikti

• Mısır’da eğitim, ticaret ve askerlik alanında önemli yenilikler yapmıştır.

• 1831 tarihinde Osmanlı’ya isyan etmiş, Osmanlı ordusunu mağlup etmişti.

[Yunan

isyanı(1821-1829), Yeniçeriliğin yıkılması (1826), Osmanlı donanmasının Fransız, İngiliz, Rus donanması tarafından Navarin’de yakılması (1827), Rus saldırılar(1828-1829) Osmanlı devletini zayıf düşürmüştü.]

• Mehmet Ali Paşa’nın Eğitimde Yenilikleri;

• Ordunun eğitimi için Fransa’dan subay getirilmesi(1826),

• Tıp okulu açılması (1827),

• Gazete çıkarılması (1828).

• Mısır’da yapılan yenilikleri İstanbul’daki yenilikler izlemiştir.

(24)

Avrupa’ya Öğrenci Gönderilmesi

• II. Mahmut (1808-1839) döneminin son yıllarında yabancılarla ilişkiler arttı.

• Her alanda Avrupa usullerine yöneliş önem kazanmaya başladı.

• Zamanın şartları gereği, batının yeni bilim ve tutumlarını bilen insanlara ihtiyaç doğmuştu.

• Bu amaçla padişahın emriyle, Tıbbiye ve Enderun’dan seçilen 150 yetenekli gencin Avrupa’ya tahsile gönderilmesi kararlaştırıldı.

• Ancak halkın tepkisi üzerine, Harbiye ve Mühendishane’den 1829-1830 yıllarında öğrenciler gönderilmiştir.

• 1834’ten itibaren Viyana, Paris ve özellikle Londra’ya gittikçe artan sayıda askeri öğrenci ve genç subay gönderilmiştir.

• Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi temelde üç amaca dayanıyordu:

• Harbiye ve öteki askeri okullara yetenekli ve bilgili öğretmenler yetiştirmek

• Kültürlü ve teknik bilgi sahibi subaylar yetiştirmek

• Tophane, baruthane, fişekhane, dökümhane gibi askeri fabrikalara mühendis subay yetiştirmek

(25)

• İngiltere’ye giden Osmanlı subayları, bir yılda İngilizceyi öğrenerek “Kraliyet Harp Akademisi”ne alınmışlardı.

• Burada topçuluk, deniz subaylığı, deniz inşaat mühendisliği öğrenimi görmüşlerdi.

• Avrupa’dan ayrıca öğretmen subaylar, teknik elemanlar getirtilmiştir.

• Tanzimat sonrası askerlik dışında da çeşitli alanlarda özellikle Fransa’ya öğrenci gönderildi.

• Ayrıca buralara nitelikli işçi ve usta yetişmesi amacıyla çeşitli mesleklerde çıraklar gönderildi.

• Bu dönemde Avrupa’ya gönderilenlerin %70’i Müslüman, %30’u Hırıstiyandı.

• Paris’te 1857-1864 yıllarında faaliyet gösteren “Mekteb-i Osmani” Fransa’daki Osmanlı öğrenclerine yardımcı olmuştur.

• Avrupa’da tahsil görenler, devlette önemli görevler üstlenmişlerdir.

• Bu yolla ülkede; tıp, askerlik, mühendislik, güzel sanatlar, edebiyat alanlarında yenilikler görülmüştür.

• Eğitimde ise özellikle Kimyager Derviş Paşa, Selim Sabit Efendi ve Tahsin Efendinin önemli çalışmaları olmuştur.

(26)

• Gelecek ders; Tanzimat dönemi ve eğitim

Referanslar

Benzer Belgeler

Anayasa Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükûmeti Büyük Millet Meclisi hükûmeti unvanını taşır hükmünü getirerek Osmanlı

Enstitümüz Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi İsmail Feyyaz VANLIOĞLU’nun tez savunma sınavı ile Anabilim Dalı Başkanlığı’nın

Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı 1240238503 numaralı doktora öğrencisi Ahmet Düha KOÇ’un 09/02/2016 tarihinde “Pozitif Psikolojik Sermayenin Duygusal Emek Üzerine Etkisi:

Adı geçen öğrencinin 30/11/2015 tarihinde saat 10.00’da yapılan doktora yeterlilik sınavı 1’den BAŞARILI olduğu yeterlilik sınav tutanağından anlaşılmış

Maddesi gereğince, 05 Ocak 2016 tarihinde yapılacak olan tez savunmasında asil jüri üyesi olarak katılmak üzere Dumlupınar Üniversitesi İktisadi Ve İdari

Enstitümüz Kamu Yönetimi Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi Süleyman TÜLÜCEOĞLU’nun tez savunma sınavı ile Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 12.10.2016

Enstitümüz İktisat Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi Ferhat ÖZBAY’ın tez savunma sınavı ile Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 28.12.2015 tarih ve 209 sayılı

Maddesi gereğince, 25 Aralık 2015 tarihinde yapılacak olan tez savunmasında asil jüri üyesi olarak katılmak üzere Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari