• Sonuç bulunamadı

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği G E N E L G E (2016/1) BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği G E N E L G E (2016/1) BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam ve Tanımlar"

Copied!
44
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Hukuk Müşavirliği

Sayı : 11985113/10.06.01-17/

Konu : Dava ve İcra Takipleri ile Bunlara Bağlı İş ve İşlemlerde Uyulacak Usul ve Esaslar

G E N E L G E (2016/1)

BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Genelgenin amacı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının taraf olduğu dava ve icra dosyalarının takibi ile bunlara bağlı iş ve işlemlerde uyulması gereken usul ve esasları düzenlemektir.

Tanımlar

MADDE 2- (1) Bu Genelgenin uygulanmasında;

a) Bakan: Gümrük ve Ticaret Bakanını, b) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,

c) Bölge müdürlüğü: Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünü, ç) Bölge müdürü: Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürünü,

d) Grup başkanı: Hukuk Müşavirliği Gümrük, Ticaret ve Merkez Grup Başkanlarını, e) Hukuk birimi: Merkezde Hukuk Müşavirliğini, taşrada hukuk grup başkanlıkları ve hukuk bürolarını,

f) Hukuk bürosu: Gümrük müdürlükleri hukuk bürolarını,

g) Hukuk grup başkanı: Bölge müdürlükleri hukuk grup başkanlarını, ğ) Hukuk grup başkanlığı: Bölge müdürlükleri hukuk grup başkanlıklarını, h) I. Hukuk Müşaviri: Bakanlık I. Hukuk Müşavirini,

ı) Hukuk müşavirleri: Bakanlık hukuk müşavirlerini, i) Hukuk Müşavirliği: Bakanlık Hukuk Müşavirliğini,

j) İdare: Hukuk birimleri dışındaki Bakanlık merkez ve taşra birimlerini, k) İl müdürlükleri: Ticaret il müdürlüklerini,

l) İl müdürü: Ticaret il müdürlerini,

m) Koordinatör avukat: Hukuk bürosu koordinatör avukatını, n) Merkez birimi: Bakanlık merkez teşkilatı hizmet birimlerini,

o) Müdür: Gümrük müdürü, gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürü, tasfiye işletme müdürü ve il müdürünü,

ö) Müsteşar: Bakanlık Müsteşarını,

p) Taşra birimi: Bakanlık Gümrük ve ticaret bölge müdürlükleri, gümrük müdürlükleri, gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürlükleri, tasfiye işletme müdürlükleri ve il müdürlüklerini,

ifade eder.

(2)

İKİNCİ KISIM Genel Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Uyuşmazlıkların Sulh Yoluyla Halli

Adli uyuşmazlıklar

MADDE 3- (1) 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ile Özel Bütçeli Kamu İdarelerinde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesine göre, Bakanlıkça adli yargıda dava açılmasından veya icra takibine başlanmasından önce ilgili idarece, karşı tarafın sulhe davet edilmesi esastır.

Sulhe davette karşı tarafa ifa, itiraz veya sulh teklifinde bulunmak üzere otuz gün süre verilir.

Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan veya işin mahiyeti gereği süre verilmesinde fayda görülmeyen hallerde doğrudan dava ve icra yoluna başvurulabilir.

(2) Dava konusu edilmiş veya icraya intikal etmiş uyuşmazlıklarda da taraflarca sulh teklifinde bulunulabilir. Sulh başvurularının, sulh teklifinde bulunulmasından itibaren altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Sulh başvurusu altmış gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş sayılır.

(3) Maddi ve hukuki nedenlerle kamu menfaati görülmesi halinde, “Vazgeçme Yetkileri” başlıklı Üçüncü Bölümde belirtilen yetkiler çerçevesinde asıl alacak ve fer’ilerinden kısmen ya da tamamen vazgeçilebilir.

(4) Sulh anlaşmalarına ilişkin tutanak ilam hükmündedir ve ilamların icrasına dair genel hükümlere göre infaz olunur. Ancak, vadeye bağlanmamış alacaklarda tutanağın imzalandığı tarihten itibaren iki aylık sürenin dolmasından, vadeye bağlanmış alacaklarda ise vadenin dolmasından önce tutanak icraya konulamaz. Sulh anlaşması hükümleri yerine getirilmediği takdirde alacak muaccel olur ve sulhe konu edilen hak veya alacaklar, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanan faizi ile birlikte takip ve tahsil edilir.

(5) Sulh halinde üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.

(6) Tarafların sulhe davet yazısının diğer tarafa tebliği ile uyuşmazlık konusu hak ve alacağın tabi olduğu kanuni süreler durur. Sulhun sağlanamaması halinde bu husus tutanağa bağlanır, tutanak tarihinden itibaren uyuşmazlığın niteliğine göre kanuni süreler yeniden işlemeye başlar.

İdari uyuşmazlıklar

MADDE 4- (1) 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesine göre, idari işlemler dolayısıyla haklarının ihlal edildiğini iddia edenler Bakanlığa başvurarak, uğramış oldukları zararın sulh yoluyla giderilmesini dava açma süresi içinde isteyebilirler. İdari eylemler nedeniyle hakları ihlal edilenlerce, idari dava açmadan önce 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yapılan başvurular da sulh başvurusu olarak kabul edilir.

(2) Sulh talebine ilişkin başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.

Başvuru sonuçlanmadan dava açılamaz.

(3) Sulh başvurularının altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Sulh başvurusu altmış gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş sayılır.

(4) Sulh başvurusu, belli bir konuyu ve somut bir talebi içermiyorsa idari işlem veya idari eylemi tesis eden makam tarafından reddedilir. Reddedilmeyen başvurular, hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonuna gönderilir. Hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonuna gönderilen başvurular 4/7/2012 tarihli ve 28343 sayılı Resmi Gazetede

(3)

yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuki Uyuşmazlık Değerlendirme Komisyonunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde incelenir.

(5) Hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonunun inceleme sonunda hazırlayacağı rapor 8 inci maddenin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen yetkili makamlara sunulur. Bu makamların sulh başvurusunu kabul etmesi halinde başvuru sahibine, hazırlanan sulh tutanağının imzalanması için en az on beş günlük süre verilir. Davet yazısında, belirtilen tarihte gelmesi veya yetkili temsilcisini göndermesi gerektiği, aksi takdirde sulh tutanağını kabul etmemiş sayılacağı ve yargı yoluna başvurarak zararının tazmin edilmesini talep etme hakkının bulunduğu belirtilir.

(6) Tazminat miktarı ve ödeme şekli üzerinde idare ve talepde bulunanın sulh olmaları halinde buna ilişkin bir tutanak düzenlenir ve taraflarca imzalanır. Bu tutanak ilam hükmündedir. Sulh olunan miktar idare bütçesinden ödenir. Vadeye bağlanmamış alacaklarda tutanağın imzalandığı tarihten itibaren iki aylık sürenin dolmasından, vadeye bağlanmış alacaklarda ise vadenin dolmasından önce tutanak icraya konulamaz.

(7) Sulh tutanağının kabul edilmemesi veya kabul edilmemiş sayılması hallerinde uyuşmazlık tutanağı düzenlenerek bir örneği ilgiliye verilir.

(8) Sulh olunan konu ya da miktara ilişkin olarak dava yoluna başvurulamaz.

İKİNCİ BÖLÜM Davaların Açılması ve Takibi Davaların açılması

MADDE 5- (1) Müsteşar veya iş ve işlemle ilgili merkez veya taşra birim amiri tarafından talepte bulunulması halinde Bakanlık adına dava açılır veya icra takibinde bulunulur.

(2) Dava açılması talebi ile birlikte davaya dair bilgi ve belgeler, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler dikkat alınarak hukuk birimine gönderilir. Süresinde gönderilmeyen veya eksik ya da yanlış gönderilen bilgi ve belgeden kaynaklanan sorumluluk bunu gönderen merkez veya taşra birimine aittir.

(3) Dava açma talebi üzerine hukuk birimince, maddi ve hukuki sebeplerle dava açılmasında kamu menfaati bulunmadığı yönünde görüş belirtilmesi halinde, “Vazgeçme Yetkileri” başlıklı Üçüncü Bölümde belirtilen yetkiler çerçevesinde dava açılmasından vazgeçilebilir.

(4) Bakanlığa karşı açılan davaların takibine, hukuk birimlerince doğrudan başlanır.

Adli davalar ile icra dosyalarının takibi

MADDE 6- (1) Adli davalar ile icra takipleri, mahkemenin veya icra müdürlüğünün bulunduğu yere göre Bakanlık Taşra Teşkilatı Çalışma Yönetmeliği ekinde yer alan coğrafi sınırlarda yetkili hukuk birimlerince yürütülür.

(2) Yetkili mahkemenin veya icra müdürlüğünün bulunduğu yer dışındaki talimat mahkeme veya icra müdürlüğü nezdinde yürütülen duruşma, keşif, haciz vb. iş ve işlemler, talimat merciinin bulunduğu yerdeki hukuk birimince yürütülerek neticesinden dosyanın takip edildiği hukuk birimine bilgi verilir.

(3) Ticaret il müdürlükleri veya Valilikler aleyhine açılan davalarda ilgili merkez biriminden de bilgi, belge ve görüş talep edilir.

İdari davaların takibi

MADDE 7- (1) Bakanlık merkez birimlerince tesis edilen iş ve işlemlere, düzenleyici işlemlere (tüzük, yönetmelik, genelge, tebliğ vb.) veya düzenleyici işlemlerle birlikte bunların uygulanmasına ilişkin bireysel işlemlere karşı açılan idari davalar ile önemi ve emsal niteliği itibarı ile Hukuk Müşavirliğince takip edilmesi gerektiği I. Hukuk Müşavirinin onayı ile belirlenen davaların takibi Hukuk Müşavirliğince yürütülür. Dava konusu işlemi tesis eden

(4)

veya eylemde bulunan birimler, dava konusu işlemle ilgili hukuki dayanakları ve görüşlerini, ilgili bilgi ve belgelerin onaylı suretleri ile birlikte Hukuk Müşavirliğine gönderirler.

(2) Bakanlık taşra birimlerince tesis edilen iş ve işlemler nedeniyle Bakanlık, Bölge Müdürlüğü veya Valilik aleyhine açılan idari davaların takibi; iş ve işlemi tesis edip etmediğine bakılmaksızın, mahkemenin bulunduğu yere göre Bakanlık Taşra Teşkilatı Çalışma Yönetmeliği ekinde yer alan coğrafi sınırlarda yetkili hukuk birimlerince yürütülür.

(3) Yetkili mahkemenin bulunduğu yer dışındaki talimat mahkeme nezdinde yürütülen duruşma, keşif, haciz vb. iş ve işlemler, talimat merciinin bulunduğu yerdeki hukuk birimince yürütülerek neticesinden dosyanın takip edildiği hukuk birimine bilgi verilir.

(4) Ticaret il müdürlükleri veya Valilikler aleyhine açılan davalarda ilgili merkez biriminden de bilgi, belge ve görüş talep edilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Vazgeçme Yetkileri

Adli ve idari uyuşmazlıkların sulh yoluyla halli, uzlaşma ve vazgeçme yetkileri MADDE 8- (1) 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci maddesi hükümleri uyarınca; Bakanlık ile gerçek veya tüzel kişiler arasında çıkan adli ve idari uyuşmazlıklarda;

- Dava açılmasından veya icra takibine başlanılmasından vazgeçilmesi,

- Yargı veya icra mercilerine intikal etmiş olanların takiplerinden vazgeçilmesi,

- Verilen kararlara karşı istinaf, temyiz ve itiraz kanun yollarına gidilmesinden vazgeçilmesi,

- Adli veya idari uyuşmazlığın sulh yoluyla halli, - Davaları kabul veya davadan feragat etme,

- Ceza uyuşmazlıklarında şikâyetten vazgeçme veya uzlaşma işlemlerinde;

Vazgeçilen veya tanınan ya da terkin edilen hak ve menfaatin değeri dikkate alınmak suretiyle;

a) Tutara ilişkin olmayanlar ile 500.000 TL'ye kadar (500.000 TL dâhil) olan uyuşmazlıklarda; Hukuk Müşavirliği tarafından takip edilen uyuşmazlıklarda ilgili merkez biriminin görüşü alınarak davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin teklifi ve ilgili grup başkanının uygun görüşü üzerine I. Hukuk Müşaviri, hukuk grup başkanlıkları ve hukuk büroları tarafından takip edilen uyuşmazlıklarda ilgili birimin görüşü alınarak davayı takip eden avukatın teklifi ve ilgili hukuk grup başkanının/koordinatör avukatın uygun görüşü üzerine bölge müdürü, b) 500.001 TL'den 1.000.000 TL'ye kadar (1.000.000 TL dâhil) olan uyuşmazlıklarda;

Hukuk Müşavirliği tarafından takip edilen uyuşmazlıklarda ilgili merkez biriminin görüşü alınarak I. Hukuk Müşavirinin teklifi üzerine, hukuk grup başkanlıkları ve hukuk büroları tarafından takip edilen davalarda ilgili taşra biriminin görüşü alınarak Bölge Müdürünün teklifi ve I. Hukuk Müşavirinin uygun görüşü üzerine Müsteşar,

c) 1.000.001 TL’den 10.000.000-TL'ye (10.000.000 dahil) kadar uyuşmazlıklarda hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonunun görüşü, Müsteşarın teklifi üzerine Bakan,

ç) 10.000.001-TL'nin üzerindeki uyuşmazlıklarda hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonu ve Maliye Bakanlığının görüşü, Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu,

yetkilidir.

Açılmasında ve takibinde hak ve menfaat bulunmayan, yanlışlıkla açılan veya konusu kalmayan dava ve icra takipleri

MADDE 9- (1) Açılmasında ve takibinde Hazine veya Bakanlığa ait herhangi bir hak ve menfaat bulunmayan, yanlışlıkla açılan veya konusu kalmayan dava ve icra takiplerinde; dava açılmasından veya icra takibine başlanılmasından, yargı veya icra mercilerine intikal etmiş olanların takiplerinden vazgeçilmesinde,

(5)

a) Hukuk Müşavirliğince takip edilen her türlü davada, avukat veya hukuk müşavirinin teklifi, grup başkanının uygun görüşü üzerine I. Hukuk Müşaviri,

b) Hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen her türlü davada, davayı takip eden avukatın teklifi ve hukuk grup başkanı,

c) Hukuk büroları tarafından takip edilen her türlü davada, davayı takip eden avukatın teklifi, koordinatör avukatın uygun görüşü üzerine hukuk grup başkanı,

yetkilidir.

(2) Dava ve icra takiplerinde, sehven veya yanlışlıkla yapılan kanun yolları başvurularından vazgeçmeye, dava ve icra takibinde sehven gönderilen dilekçeleri geri çekmeye davayı takip eden hukuk müşaviri veya avukat yetkilidir.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar

MADDE 10- (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlara karşı;

a) Merkez birimleri tarafından veya merkez biriminin talebi üzerine Hukuk Müşavirliğince yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar Hukuk Müşavirliğince ilgili merkez birimine gönderilir. Karara itiraz edilmesinde hukuki yarar görülmediği takdirde, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılan suç duyurularında Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının görüşü alınarak diğer suç duyurularında doğrudan ilgili merkez birim amirinin onayı ile,

b) Bakanlık merkez personeli ile ilgili suç duyurularında varsa ilgili merkez biriminin, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılan suç duyurularında Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının görüşü alınarak Personel Dairesi Başkanının onayı ile,

c) Taşra birimleri tarafından yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar hukuk birimince ilgili taşra birimine gönderilir. Karara karşı itiraz edilmesinde hukuki yarar görülmediği takdirde, hukuk grup başkanının teklifi üzerine bölge müdürünün onayı ile,

ç) İl müdürlükleri tarafından yapılan suç duyuruları üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı il müdürünün teklifi üzerine Vali onayı ile itiraz yoluna başvurudan vazgeçilebilir.

(2) Bakanlık merkez ve taşra birimlerince suç duyurusunda bulunulmadığı halde, Bakanlığa 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 131 inci maddesi gereğince gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar Hukuk Müşavirliğince Personel Dairesi Başkanlığına gönderilir.

Mahkumiyet, erteleme, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşürülmesi kararları

MADDE 11- (1) Mahkumiyet kararlarının temyiz edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmesi, davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin yetkisi dâhilinde olup söz konusu kararların temyizinden vazgeçilmesi için onay alınmaz.

(2) Cezanın ertelenmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, davanın düşürülmesine ilişkin kararlarda; Hukuk Müşavirliğince takip edilen davalarda, davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin teklifi üzerine ilgili grup başkanının onayı ile, hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen davalarda, davayı takip eden avukatın teklifi üzerine hukuk grup başkanı onayı ile, hukuk büroları tarafından takip edilen davalarda avukatın teklifi üzerine koordinatör avukatın onayı ile temyiz yoluna gidilmesinden vazgeçilebilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar

MADDE 12- (1) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara karşı, Hukuk Müşavirliğince takip edilen davalarda, davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin teklifi üzerine ilgili grup başkanının onayı ile, hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen davalarda, davayı takip eden avukatın teklifi üzerine hukuk grup başkanının onayı ile, hukuk

(6)

büroları tarafından takip edilen davalarda avukatın teklifi üzerine koordinatör avukatın onayı ile itiraz yoluna gidilmesinden vazgeçilebilir.

Müsadereye yer olmadığına dair kararlar ile iade kararları

MADDE 13- (1) Müsadereye yer olmadığına dair kararlar ile iade kararlarına karşı, Hukuk Müşavirliğince takip edilen davalarda, davayı takip eden avukat veya hukuk müşavirinin teklifi, grup başkanının uygun görüşü üzerine I. Hukuk Müşavirinin onayı ile, hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen davalarda, davayı takip eden avukatın teklifi, hukuk grup başkanının uygun görüşü üzerine, hukuk büroları tarafından takip edilen davalarda, davayı takip eden avukatın ve koordinatör avukatın teklifi, hukuk grup başkanının uygun görüşü üzerine bölge müdürünün onayı ile itiraz veya temyiz yoluna gidilmesinden vazgeçilebilir.

(2) Mahkumiyet, erteleme, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşürülmesi, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarında, aynı zamanda müsadereye yer olmadığına dair karar veya iade kararı verilmesi halinde, birinci fıkra uygulanır.

Karar düzeltme kanun yolundan vazgeçme yetkileri

MADDE 14- (1) Tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine olan kararlara karşı hukuki yarar görülmediği takdirde,

a) Hukuk Müşavirliğince takip edilen her türlü davada, avukat veya hukuk müşavirinin teklifi, grup başkanının uygun görüşü üzerine I. Hukuk Müşavirinin onayı ile,

b) Hukuk grup başkanlıkları tarafından takip edilen her türlü davada, davayı takip eden avukatın teklifi ve hukuk grup başkanının onayı ile,

c) Hukuk büroları tarafından takip edilen her türlü davada, davayı takip eden avukatın teklifi, koordinatör avukatın uygun görüşü üzerine hukuk grup başkanının onayı ile,

karar düzeltme yoluna başvurudan vazgeçilebilir.

Hukuk Yönetim Sistemi (HYS)

MADDE 15- (1) Hukuk birimleri tarafından takip edilen tüm davalara ilişkin bilgiler, Hukuk Yönetim Sistemine kaydedilir.

(2) Hukuk Yönetim Sisteminin güncelliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak üzere, hukuk birimlerinde yeterli sayıda personel görevlendirilir ve yetkili personelce kayıtların doğru ve zamanında yapılmasına özen gösterilir.

ÜÇÜNCÜ KISIM Ceza Davaları

BİRİNCİ BÖLÜM Soruşturma Aşaması Suç duyurusunda bulunulması

MADDE 16- (1) İdarece kaçakçılık fiillerinin tespiti halinde; kaçakçılık fiiline ilişkin bilgi ve belgeler Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek suç duyurusunda bulunulur ve suç duyurusunda kaçak eşyanın cinsi, nev’i ve miktarı bildirilir.

(2) Mevzuatla kendisine verilen görevlerin yerine getirilmesi sırasında bir suç işlendiğinin tespiti halinde, idarece suç duyurusunda bulunulur.

(7)

Kaçak eşya naklinde kullanılan taşıt

MADDE 17- (1) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi hükmüne göre, Kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre sicile şerh verilmek suretiyle idarece elkonulur. Ancak, taşıtın Türkiye’de sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde veya 5607 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen hallerde, idarece kaçak eşya naklinde kullanılan taşıtlar alıkonulur.

(2) Elkoyma veya alıkoyma işlemi, yirmi dört saat içinde yetkili ağır ceza mahkemesi onayına sunulur ve yetkili ağır ceza mahkemesince oy birliğiyle karar verilir. Elkoyma veya alıkoyma işleminin reddi halinde, hukuk birimlerince yedi gün içinde kararı veren ağır ceza mahkemesine itiraz edilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.

İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

Kaçak eşya ve kaçak taşıt

MADDE 18- (1) 5607 sayılı Kanun hükümlerine göre kaçak eşya veya kaçak taşıta idarece elkonulur. Elkoyma işlemi, yirmi dört saat içinde idarece görevli hâkimin onayına sunulur. Elkoyma işleminin reddi halinde, hukuk birimlerince yedi gün içinde kararı veren merciye itiraz edilir. Kararına itiraz edilen hâkim, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir, yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

(2) Kaçak akaryakıt hariç olmak üzere kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan kaçak eşya ve kaçak taşıta ilişkin el koyma kararının kesinleşmesi üzerine, hukuk birimlerince soruşturma aşamasında hakimden, kovuşturma aşamasında mahkemeden eşyanın tasfiyesine karar verilmesi derhal talep edilir.

(3) El koyma tarihinden itibaren altı ay, ancak eşyanın zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı veya muhafazasının ciddi külfet oluşturması halinde bir ay içinde hakimin veya mahkemenin tasfiye kararı vermemesi durumunda, hukuk birimlerince ilgili taşra birimine eşyanın 5607 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre tasfiyelik hale geldiği derhal bildirilir.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar

MADDE 19- (1) 5271 sayılı Kanunun 172 nci maddesine göre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın idareye tebliğ edilmesi halinde, anılan Kanunun 173 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edilir (Ek 1).

(2) İtirazın reddedilmesi halinde; dosya işlemden kaldırılır. Olay hakkında yeni delillerin elde edilmesi halinde, Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden suç duyurusunda bulunulur. Ancak, 5271 sayılı Kanunun 173/6 ncı maddesine göre itirazın reddedilmesi halinde, Cumhuriyet Savcısının yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hakiminin bu hususta karar vermesine bağlıdır.

(3) Cumhuriyet Başsavcılığının, cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullanarak 5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesine göre verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara aynı Kanunun 173 üncü maddenin beşinci fıkrasının amir hükmü uyarınca itiraz edilmez.

(8)

İKİNCİ BÖLÜM Kamu Davasının Açılması Kaçakçılık suçları

MADDE 20- (1) 5607 sayılı Kanunun 18 inci maddesine göre; bu Kanunda tanımlanan suçlar nedeniyle açılan davalarda mahkeme iddianamenin bir örneğini ilgili gümrük idaresine gönderir ve başvurusu üzerine gümrük idaresi katılan olarak kabul edilir. Bu nedenle, iddianamenin tebliği üzerine ilgili gümrük idaresince, davaya katılma dilekçesi verilir (Ek 2).

(2) Kaçakçılık filleri dışında idareyi ilgilendiren diğer ceza davalarında da, iddianame ve duruşma davetiyesi idareye tebliğ edildiğinde veya açılmış olan davadan haberdar olunduğunda, davaya katılma dilekçesi verilir ve mahkemece idarenin katılan olarak kabul edilmesine karar verilmesi istenilir (Ek 3).

(3) 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun ile 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda ve 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda yer alan kaçakçılık suçları 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa alındığından söz konusu Kanunun yürürlük tarihi olan 11/4/2013 tarihinden itibaren 4733 sayılı Kanun ile 5015 sayılı Kanun hükümleri uyarınca açılan veya daha önce açılmış olmakla birlikte müdahil idarenin belirlenmediği ceza davalarına da katılma dilekçesi verilir ve davanın takibi sağlanır.

Diğer suçlar

MADDE 21- (1) 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 58 inci maddesinin dördüncü fıkrası ve diğer mevzuat hükümleri uyarınca Bakanlık veya ilgili taşra birimlerinin katılan sıfatının kazanıldığı veya katılımın zorunlu kılındığı ceza davalarında, iddianamenin hukuk birimlerine gönderilmesi üzerine davaya katılma dilekçesi verilir veya iddianame bu amaçla davayı takibe yetkili hukuk birimine gönderilir. Ayrıca, dava açıldığı ilgili merkez veya taşra birimine de bildirilir.

(2) Bakanlık görev alanı gereği 5271 sayılı Kanunun 237 nci maddesi veya ilgili mevzuat uyarınca Bakanlığın katılan sıfatını alabileceği belirtilen ceza davalarında, iddianamenin hukuk birimlerine tebliği halinde, iddianame ilgili merkez veya taşra birimine gönderilir. İlgili merkez veya taşra birimince, açılan ceza davasında katılma talebinde bulunularak davanın takip edilmesinin istenilmesi halinde, davanın takip edilebilmesi için hukuk birimince yetkili hukuk birimine iddianame ve varsa temin edilen diğer bilgi ve belgeler gönderilir. İlgili merkez veya taşra birimi tarafından katılma talebinde bulunulmayan davalar için ayrıca vazgeçme onayı alınmaz.

(3) Bakanlığın katılma yetkisinin bulunduğu, ancak mahkemece bildirim yapılmayan davalarda, mahkemece verilen kararların hukuk birimlerine tebliği üzerine de ikinci fıkraya göre işlem yapılır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Kovuşturma Aşaması Görevsizlik veya yetkisizlik kararlarına itiraz

MADDE 22- (1) 5271 sayılı Kanunun 5 ve 18 inci maddelerinde görevsizlik veya yetkisizlik kararlarının itiraza tabi olduğu düzenlenmiştir. Bir üst mahkemenin görev alanına girdiği gerekçesiyle verilen görevsizlik veya yetkisizlik kararlarına itiraz edilmesine gerek bulunmamaktadır. Bunun dışındaki görevsizlik veya yetkisizlik kararlarına karşı 26 ncı maddedeki açıklamalar doğrultusunda itiraz edilir.

(2) 5271 sayılı Kanunun 223/10 maddesinde yer alan, “Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır.” hükmü gereğince;

(9)

başka bir yargı yolu öngören veya idareyi yetkili kılan görevsizlik kararının yasaya aykırı olduğu düşünülüyorsa kanun yoluna başvurulur.

(3) 31/3/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. 5607 sayılı Kanunun 17 nci maddesi gereğince idari para cezası vermeye yetkili merci Cumhuriyet Savcısı olarak belirlenmiştir. Görev ve yetkiye ilişkin kurallar kamu düzenini ilgilendirdiğinden görev ve yetki ile ilgili değişikliklerin kanunun yürürlüğe girdiği tarihte derhal uygulanması esastır. Gümrük komisyonlarına idari para cezası verme yetkisi tanıyan 4926 sayılı Kanunun yürürlükten kalkması ve 5607 sayılı Kanunda yetkili merci olarak Cumhuriyet Savcılarının belirlenmesi nedeniyle 31/3/2007 tarihinden itibaren Gümrük Komisyonları yürürlükten kalkmış ve idari para cezası verme yetkileri de kalmamıştır. Bu nedenle, mahkemece fiilin 4926 sayılı Kanun zamanında işlenmiş olması ve gümrük komisyonlarının yetkili olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi halinde karar yukarıda belirtilen gerekçelerle kanun yoluna başvurulur.

Bilirkişinin reddi

MADDE 23- (1) Mahkemece, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi atanabilir. Bilirkişinin adı ve soyadı engel sebepler olmadığı takdirde katılan idareye de bildirilir.

(2) Adı ve soyadı idareye bildirilen bilirkişi, a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,

b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,

c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,

ç) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme bağlantısı varsa,

d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa, e) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,

f) Aynı davada Cumhuriyet Savcılığı, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,

g) Aynı davada tanık sıfatıyla dinlenmişse, ğ) Aynı davada hakim olarak görev yapmışsa,

idarece, 5271 sayılı Kanunun 69 uncu maddesi uyarınca davanın görüldüğü mahkemeye bilirkişinin reddi talebinde bulunulur. Dilekçede ret sebepleri de açıkça bildirilir (Ek 4).

Bilirkişi raporuna itiraz

MADDE 24- (1) Bilirkişi raporları katılan idareye de tebliğ edilir ve 5271 sayılı Kanunun 67/5 maddesi uyarınca, mahkemece bilirkişi raporuna karşı itirazların ve taleplerin bildirilmesi için süre verilir. Mahkemece belirlenen süre içerisinde bilirkişi raporu incelenerek, rapora ilişkin itirazlar ve gerekirse yeni bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi mahkemeye bildirilir (Ek 5).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 5271 sayılı Kanun

Kanun Yolları

Kanun yolları

MADDE 25- (1) Tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine neticelenen davalarda, kanun yolu açık olan kararlar için kanun yollarına gidilmesi zorunludur.

(2) 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8 inci maddesi gereğince, bölge adliye mahkemelerinin

(10)

Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326 ncı maddeleri uygulanır. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.

Adalet Bakanlığınca 7/11/2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karara göre bölge adliye mahkemeleri 20/7/2016 tarihinde göreve başlayacaktır. Bu nedenle, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı tarihten önce temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında Üçüncü Kısım Beşinci Bölümde yer alan maddelere göre kanun yollarına başvurulur.

İtiraz

MADDE 26- (1) 5271 sayılı Kanunun 267 nci maddesinde, “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” hükmü yer almaktadır.

(2) İtiraz edilecek kararın mahkemede idare temsilcisinin yüzüne karşı okunduğu (tefhim), yüze karşı okunmamışsa kararın idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde kararı veren mahkemeye itiraz edilir (Ek 6).

(3) Mahkeme itirazı yerinde görürse, vermiş olduğu kararı düzeltir, yerinde bulmuyorsa üç gün içinde itirazı esas bakımından incelemeye yetkili olan ve 5271 sayılı Kanunun 268/3 maddesinde belirtilen mercie gönderir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

(4) İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. Ancak, kararı veren mahkeme veya itirazı incelemeye yetkili merci, karar hakkında kesin sonuç çıkıncaya kadar kararın geri bırakılmasına karar verebilir.

İstinaf

MADDE 27- (1) İlk derece mahkemelerinden idare aleyhine verilen hükümlere ve hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile istinaf yoluna başvurulur (Ek 7). Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re'sen incelenir.

(2) Aşağıdaki hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulamaz.

a) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,

b) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,

c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere.

(3) Sanık ve katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz.

(4) Cumhuriyet savcılarının veya ilgililerin istinaf yoluna başvurma talebine karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde cevap verilir (Ek 8).

(5) Hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun mahkemece öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.

(6) Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.

(7) İstinaf talebi, kanunî sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder. Ret kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar verilmesi istenebilir (Ek 9), ancak bu nedenle hükmün infazı ertelenmez.

(11)

(8) Bölge adliye mahkemesince yapılan ön inceleme sonucunda başvurunun süresi içinde yapılmadığının, incelenmesi istenen kararın bölge adliye mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının, başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine veya bölge adliye mahkemesinin yetkili olmadığının anlaşılması hâlinde dosyanın yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar verilir. Bu kararlar itiraza tabidir.

(9) Bölge adliye mahkemesi;

a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, veya hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir.

b) İlk derece mahkemesinin kararında hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine verir.

c) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma açılmasına karar verir. Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar.

(10) İtiraz ve temyize ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez; bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez.

(11) İstinaf yoluna sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.

Temyiz

MADDE 28- (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin idare aleyhine verilen ve bozma dışında kalan hükümlerine karşı, tefhim veya tebliğden itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile temyiz yoluna başvurulur (Ek 10). Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararları da hükümle beraber temyiz edilebilir.

(2) Aşağıdaki hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulamaz.

a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,

b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,

c) İlk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,

ç) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,

d) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,

e) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,

f) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,

g) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları.

(12)

(3) Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Hukuka kesin aykırılık nedenleri aşağıda belirtilmiştir.

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması,

b) Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması,

c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret talebi öne sürülmüş olup da bu talep kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu talebin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması,

ç) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi,

d) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması,

e) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi, f) Hükmün gerekçe içermemesi,

g) Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması,

ğ) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.

(4) Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.

(5) Hüküm, temyiz eden Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükmün temyiz edildiğinin bölge adliye mahkemesince öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.

(6) Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir.

(7) Temyiz talebine karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verilir (Ek 11).

(8) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnameye, tebliğden itibaren bir hafta içinde yazılı olarak cevap verilir (Ek 12).

(9) Temyiz talebi, kanunî sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmiş veya temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü temyiz olunan bölge adliye veya ilk derece mahkemesi bir karar ile temyiz talebini reddeder. Ret kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini istenebilir (Ek 13). Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez.

(10) Yargıtayca yapılan ön inceleme sonucunda, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığının, hükmün temyiz edilemez olduğunun, temyiz edenin buna hakkı olmadığının ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğinin tespit edilmesi halinde, temyiz talebi reddedilir.

(11) On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay, incelemelerini sanığın veya katılanın temyiz başvurusundaki talebi üzerine veya re'sen duruşma yoluyla yapar.

(12) Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz talebinin esastan reddine, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar tespit edilmişse hükmün bozulmasına karar verir. Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur.

(13) Hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir.

a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse,

(13)

b) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına uygun olarak sanığa kanunda yazılı cezanın en alt derecesini uygulamayı uygun görürse,

c) Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu hâlde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise,

ç) Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise birinci hâlde daha az bir cezanın hükmolunması ve ikinci hâlde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse,

d) Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre verilecek cezanın belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise,

e) Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya miktarının belirlenmesinde maddî hata yapılmış ise,

f) Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza verilmiş ise,

g) Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık mevcutsa.

(14) Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Ancak, direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.

(15) Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı

MADDE 29- (1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya talep üzerine (Ek 14), ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.

(2) Kararına itiraz edilen Daire, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.

Yargılamanın yenilenmesi

MADDE 30- (1) Ceza mahkemesi kararlarının kesinleşmesinden sonra; duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir belgenin sahteliği anlaşılırsa veya hükme katılmış olan hâkimlerden biri, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte olarak görevlerini yapmada sanık veya hükümlü lehine kusur etmiş ise ya da sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilebilir nitelikte ikrarda bulunmuşsa kararı veren mahkemeye başvurularak yargılamanın yenilenmesi talep edilir (Ek 15). 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 66 ncı maddesinde yer alan dava zamanaşımı süresi içinde yargılamanın yenilenmesi talep edilebilir.

(2) Mahkeme yargılamanın yenilenmesi talebini reddederse, karara 26 ncı maddedeki açıklamalar doğrultusunda itiraz edilir.

(3) Mahkeme yargılamanın yenilenmesi talebini kabul ederse, delil toplama işleminden başlayarak yeniden yargılama yapılır ve yeni bir karar verilir. Bu karar tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine ise, kanun yoluna başvurulur.

Müsadere

MADDE 31- (1) 5271 sayılı Kanunun 256 ncı maddesine göre, müsadere kararı verilmesi gereken hallerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esas kararda eşya ile ilgili bir karar verilmemişse; karar verilmesi için, Cumhuriyet Savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir.

(14)

(2) Bu hüküm gereğince, müsadere edilmesi gereken eşya ve taşıtlar için bir karar verilmemiş ise mahkemeye başvurularak müsadere kararı verilmesi talep edilir (Ek 16).

Mahkemece duruşma yapılmasına karar verilirse, duruşmada idare temsilcisinin bulunması sağlanır, mahkeme eşyaların iadesine karar verirse, kanun yoluna başvurulur.

BEŞİNCİ BÖLÜM 1412 sayılı Kanun

Kanun Yolları

Temyiz

MADDE 32- (1) 1412 sayılı Kanunun 305 inci maddesine göre; iki bin liraya kadar (iki bin lira dahil) para cezalarına dair olan hükümler, yukarı sınırı on bin lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri ile kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler temyiz edilemez. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 23/7/2009 tarihli ve E:2006/65, K:2009/114 sayılı kararı gereğince kararın yürürlük tarihi olan 7/10/2010 tarihi itibariyle ceza usul hukukunda temyize ilişkin parasal sınır yürürlükten kalkmıştır.

(2) Mahkemenin esas hakkında verdiği kararlara karşı, kararın idare temsilcisinin yüzüne karşı okunduğu (tefhim), yüze karşı okunmamışsa kararın idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren bir hafta içinde temyiz başvurusu yapılır (Ek 17). Kararın gerekçesi ayrıca tebliğ edileceğinden, idareye gerekçeli kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde ek bir dilekçe ile temyiz nedenleri belirtilir (Ek 18).

(3) Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.

Mahkûmiyet hükümleri kesinleşmeden infaz edilemez. Bu nedenle, kararda aksine bir hüküm bulunmadığı sürece, eşya ile ilgili olarak verilen kararların uygulanması için kararın kesinleşmesinin beklenilir.

Karar düzeltme

MADDE 33- (1) 1412 sayılı Kanunun 322 nci maddesinin son fıkrasına göre; karar düzeltilmesini istemek yetkisi Cumhuriyet Başsavcısına ait olduğundan temyiz üzerine Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararın tebliğinden itibaren kararı veren mahkemenin bulunduğu yerdeki Cumhuriyet Savcısına karar düzeltme talebinde bulunulur (Ek 19). Cumhuriyet Savcısı, ilgililerin başvurusu üzerine, düşüncesiyle birlikte evrakı gereği takdir edilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir. Ancak, bu durum infazın geri bırakılmasını gerektirmez. Cumhuriyet Başsavcısı durumu inceleyip düzeltme talebini uygun gördüğü takdirde infazın geri bırakılmasını derhal mahalline bildirir ve ondan sonra gereğini yapar.

Karar düzeltme talebi reddedilirse bir daha karar düzeltme talebinde bulunulamaz.

DÖRDÜNCÜ KISIM Hukuk Davaları

BİRİNCİ BÖLÜM Davanın Takibi Davanın takibi

MADDE 34- (1) Bakanlıkça açılan (Ek 20) ve Bakanlık aleyhine açılan davaların takibinde 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine ve aşağıda belirlenen usul ve esaslara uyulur.

a) Cevap dilekçesi 6100 sayılı Kanunun 127 nci maddesi uyarınca iki hafta içinde verilir (Ek 21), cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu

(15)

durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran idareye, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir.

b) Cevap dilekçesinde dava konusu hakkında ayrıntılı savunma yapılır.

c) 6100 sayılı Kanunun 136 ncı maddesi uyarınca davacı, cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde cevaba cevap dilekçesi; davalı da davacının cevabının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde ikinci cevap dilekçesi verebilir.

ç) Duruşmaların geçerli bir mazeret bulunmadığı sürece takibi sağlanır. Duruşmaya mazeret nedeniyle katılınmıyorsa, mahkemeye duruşmadan önce mazeret dilekçesi verilir.

d) Mahkemenin ara kararlarının gerekleri süresinde yerine getirilir.

e) Mahkemelerce verilen sürelere uyulur.

(2) Bakanlığın teklifi üzerine 5362 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Cumhuriyet Savcılarınca açılan esnaf ve sanatkâr odalarının feshi davalarına ilişkin davanamenin tebliği üzerine, Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğünün talebi ile söz konusu davaya müdahil olunur. Bu davalarda Bakanlığın taraf sıfatı bulunmadığından, savcılığın temyiz başvurusunda bulunduğu haller hariç olmak üzere, söz konusu kararlar aleyhine kanun yollarına başvurulamaz.

Bilirkişi ve bilirkişi raporuna itiraz

MADDE 35- (1) 6100 sayılı Kanunun 272 nci maddesine göre, bilirkişilerin ret sebepleri, bilirkişinin, aynı dava veya işte daha önceden tanık olarak dinlenmiş bulunması hali dışında, hâkimler hakkındaki ret sebepleridir. Buna göre, bilirkişinin; davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması, davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması, dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması veya tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli sebeplerin bulunması halinde bilirkişinin seçildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren en geç bir hafta içinde bilirkişinin reddi talep edilir (Ek 22).

(2) Bilirkişi raporları idareye tebliğ edildiğinde bilirkişi raporu incelenerek itirazlar ile gerekirse yeni bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkemeye bildirilir (Ek 23).

İKİNCİ BÖLÜM 6100 sayılı Kanun

Kanun Yolları

Kanun yolları

MADDE 36- (1) Tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine neticelenen davalarda, kanun yolu açık olan kararlar için kanun yollarına gidilmesi zorunludur.

(2) 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesine göre; bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez. Adalet Bakanlığınca 7/11/2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karara göre bölge adliye mahkemeleri 20/7/2016 tarihinde göreve başlayacaktır. Bu nedenle, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı tarihten önce temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında Dördüncü Kısım Üçüncü Bölümde yer alan maddelere göre kanun yollarına başvurulur.

(16)

İstinaf

MADDE 37- (1)İlk derece mahkemelerinden idare aleyhine verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı tebliğden itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile istinaf yoluna başvurulur (Ek 24).

(2) Miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda binbeşyüz Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.

(3) Karşı tarafın istinaf dilekçesine tebliğden itibaren iki hafta içinde cevap verilir (Ek 25). Cevap dilekçesi ile birlikte de katılma yolu ile istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, istinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.

(4) İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir. Ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulur (Ek 26). Bölge adliye mahkemesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.

(5) İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili hükümleri saklı kalmak üzere, istinaf yoluna başvurma, kararın icrasını durdurmaz.

(6) İstinaf başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Ayrıca, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır.

(7) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.

a) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması,

b) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması, c) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması,

ç) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması,

d) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması,

e) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.

(8) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarakbölge adliye mahkemesi;

a) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

b) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

c) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,

duruşma yapmadan karar verir.

(9) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 6100 sayılı Kanunun 166 ncı maddenin birinci fıkrası

(17)

hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.

Temyiz

MADDE 38- (1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen ve idare aleyhine olan temyizi kabil nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulur (Ek 27).

(2) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

a) Miktar veya değeri yirmibeşbin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar,

b) 4 üncü maddede gösterilen davalar ile (23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar.

c) Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar.

ç) Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar.

d) Soybağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar.

e) Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukuki veya fiilî engellerinin çıkması hâlinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye nakline ilişkin kararlar.

f) Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar.

(3) Yirmibeşbin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü yirmibeşbin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.

(4) Karşı tarafın temyiz dilekçesine tebliğden itibaren iki hafta içinde cevap verilir (Ek 28). Cevap dilekçesi ile birlikte de katılma yolu ile temyiz yoluna başvurulabilir. Ancak, temyiz yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.

(5) İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili hükümleri saklı kalmak üzere, temyiz, kararın icrasını durdurmaz.

(6) Temyiz başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Ayrıca, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır.

(7) Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalarla miktar veya değeri altmışbin Türk Lirasını aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını talep etmiş ise Yargıtayca bir gün belli edilerek taraflara usulen davetiye gönderilir. Yargıtay, bilgi almak üzere resen de duruşma yapılmasına karar verebilir.

(8) Temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı düzelterek onayabilir. Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanır.

(18)

(9) Yargıtay, aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı gerekçe göstererek temyiz olunan kararı kısmen veya tamamen bozar:

a) Hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, b) Dava şartlarına aykırılık bulunması,

c) Taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi,

ç) Karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması.

(10) Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.

(11) Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.

(12) Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

(13) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.

(14) Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.

(15) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.

Kanun yararına temyiz

MADDE 39- (1) İlk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak verdikleri kararlarla, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

(2) Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur.

Bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

(3) Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede yayımlanır.

Yargılamanın iadesi

MADDE 40- (1) 6100 sayılı Kanunun 374 üncü maddesine göre kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümler hakkında; 377 nci maddede belirtilen süreler içinde yargılamanın iadesi talep edilebilir ( Ek 29). Yargılamanın iadesi talebi üzerine ilk kararı veren mahkeme, talebin reddine veya davanın yeniden görülmesine karar verir.

(2) Mahkeme yargılamanın iadesi talebini reddederse, kanun yoluna başvurulur.

(3) Mahkeme yargılamanın iadesi talebini kabul ederse, delil toplama işleminden başlayarak yeniden yargılama yapılır ve yeni bir karar verilir. Bu karar, tamamen veya kısmen Bakanlık aleyhine ise, kanun yoluna başvurulur.

Hükümlerin açıklanması

MADDE 41- (1) 6100 sayılı Kanunun 305 inci maddesi uyarınca, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri kararı veren mahkemeye bir dilekçe vererek hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

(19)

1086 sayılı Kanun Kanun Yolları

Temyiz

MADDE 42- (1) 1086 sayılı Kanunun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427/2 maddesine göre (21.07.2004-31.12.2005) dönemi için miktar veya değeri

"1.000.000.000" TL’yi (o tarihte geçerli eski para birimine göre ) geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihaî kararlar kesindir ve temyiz edilemez. Ancak, bu parasal sınır her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.

(2) Davanın idare aleyhine sonuçlanması halinde; Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarına karşı kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde, Sulh Hukuk Mahkemesi kararlarına karşı, kararın tebliğinden itibaren sekiz gün içinde, İş Mahkemeleri kararlarına karşı karar yüze karşı okunmuşsa tefhim, yoksa tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde karar temyiz edilir (Ek 30).

(3) İcra Mahkemesi kararlarına karşı, karar yüze karşı okunmuşsa tefhim, yoksa tebliğ tarihinden itibaren 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 363 üncü maddesi gereğince on gün içinde karar temyiz edilir, bu kararlara karşı karar düzeltme süresi de on gündür.

(4) Temyiz dilekçesinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde sayılan sebeplerle, davaya ilişkin diğer sebepler belirtilir, dava konusu para alacağı ise İcra ve İflas Kanunun 36 ncı maddesine göre icranın geri bırakılması talebinde bulunulur.

(5) Karar, karşı tarafça temyiz edilmiş ise, temyiz dilekçesinin idareye tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesi verilebilir. Temyiz dilekçesinde yeni bir husus ileri sürülmemiş ise, cevap verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, temyiz dilekçesinde yeni iddialar ileri sürülmüşse veya kısmen idare aleyhine verilmiş bir kararda süresinde temyiz talebinde bulunulmamışsa cevap dilekçesinde karara ilişkin itirazlar bildirilerek temyiz talebinde bulunulur (Ek 31). Karşı temyizin varlığı açıkça dilekçe başlığında belirtilmelidir.

Kanun yararına temyiz

MADDE 43- (1) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi hükmü uyarınca kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler, Adalet Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.

(2) Temyiz isteği Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, hüküm kanun yararına bozulur. Bu bozma hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmaz. Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmi Gazetede yayımlanır.

Karar düzeltme

MADDE 44- (1) Temyiz dilekçesi ve kanuni süre içinde verilmiş olması şartıyla karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması, Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması, Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması veya Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması hallerinde, Yargıtay Hukuk Dairesi kararının tebliğinden itibaren on beş gün (İcra Mahkemesi kararlarında on gün) içinde karar düzeltme talebinde bulunulur (Ek 32).

(2) Karar düzeltme talebini içeren dilekçede, 1086 sayılı Kanunun 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 440 ıncı maddesinde sayılan sebeplerle, davaya ilişkin diğer sebepler belirtilir.

(3) Aşağıda belirtilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemez:

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Dava açma süresi on gündür. b) 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. c) Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava dilekçesi ile ekleri

İlâma aykırı bir husus varsa (örneğin yasal faiz oranlarından fazla faiz istenilmesi, faize faiz yürütülmesi, asıl alacak tutarının yanlış yazılması, faiz

Müşteri memnuniyeti odaklı üretim anlayışı, satış sonrası sunulan hizmet kalitesi, güler yüzlü ve insan odaklı firma politikamızla VRL Mobilya olarak, biz işimizi

DALI intelligent control is available, mobile phone-specific APP can be used to adjust the brightness, color temperature and control specific light and can be created several

Tecil ve taksitlendirilen borç toplamının 50.000TL’ndan fazla olması ve tecil şartlarına uygun taksit ödemeleri devam ettiği sürece borçlu tarafından

a) Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunabilir. b) Fabrika, atölye, satış ve servis üniteleri kurup işletebilir. c) Kurulu sanayilere siparişler verebilir. d) Dahili

3i-Kongre Gazetesi Sponsorluğu 5.000.-EURO Kongre süresince organizasyon komitesi tarafından hazırlanacak olan kongre gazetesinde sponsor firmanın görselleri

MADDE 7- Bu genelgenin 2 nci maddesinde sözü edilen 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan Milletvekili ve Mahalli İdareler Genel Seçimi sonucunda düzenlenen veya daha sonra