• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE'DE MAHALLE YÖNETİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE'DE MAHALLE YÖNETİMİ"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE'DE MAHALLE YÖNETİMİ

Dr. Hamit PALABIYIK Araş. Gör. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Şermin ATAK Öğr.Gör. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

ÖZET

Kamu Yönetimi sitemi ve Türk toplumsal yapısı içerisinde tarihsel-geleneksel nitelikleriyle ön plana çıkmış ve kendisine çeşitli yasal düzenlemelerle verilen görevleri bulunan mahalle yönetimlerinin gerek işlevsel gerekse kendinden arzu edilen amaçları gerçekleştirmesi bakımından yeniden düzenlemeye konu edilmesi gereklilik haline gelmiştir. Mahallenin ve mahalle halkının fiilen temsilcisi durumunda ve merkezi yönetime ilişkin görevleri yanında kent yönetimine ilişkin görevleri de üstlenebilecek konumda olan mahalle yönetimleri, kent yönetimine “etkin katılım”, “çoğulculuk”,

“temsil” ve “halk denetimi” şeklinde özetlenebilecek demokratik ilkelerin pratiğinin yapılabileceği en uygun toplumsal ve yönetsel birimler olarak dikkat çekmektedir. Bu nedenle mahalle yönetimlerinin çağdaş dünyanın kazanmış olduğu niteliklere uygun olarak yeniden gözden geçirilmesi, işlev ve amaçları ile statülerinin belirginleştirilerek geliştirilmesi gerekmektedir.

ANAHTAR SÖZCÜKLER

Kamu Yönetimi, Mahalle, Mahalle Yönetimi, Muhtar, Katılım

ABSTRACT

As the closest and smallest local units to the public, the neighborhood administrations have a great importance in Turkish Public Administration Structure with its historical and traditional aspects.

However, it has not been done yet so far any administrative regulation to make them more effective and efficient. In fact, neighborhood administrations, called mahalla administrations, attract attention as suitable units for “efficient participation”, “pluralism”, “representation”, and “public controlling” in urban management context. Therefore, there is a great necessity for looking over mahalla administrations in respect to their urban service and democratic functions

KEY WORDS

Public Administration, Neighborhood-Mahalla, Neighborhood Administration, Mukhtar, Participation

I. TÜRK KAMU YÖNETİMİ VE TOPLUM YAPISI BAKIMINDAN MAHALLE YÖNETİMLERİ

Yönetim ve toplumsal yapımız içerisinde tarihsel-geleneksel nitelikleriyle ön plana çıkan ve çeşitli görevleri bulunan mahalle muhtarlıklarının/yönetimlerinin gelişen yerleşim düzeni içinde kentsel hizmet ve demokratiklik anlamında işlevselliğinin arttırılması amacıyla yeniden düzenlemeye konu edilmesi bir gerekliliktir. Ulusal kalkınma planları, hükümet programları ve son yıllarda ulusal gündemimizde bulunan yerel yönetimler reform tasarılarında gereken ilgiyle ele alınamayan mahalle

(2)

yönetimleri, uluslararası dinamiklerin de etkisiyle bir bakıma merkezi yönetimden bulamadığı ilgiyi, olması gereken biçimde, yerel topluluklarda bulmaktadır.

Tarihsel-geleneksel nitelikleriyle sadece yerleşim mekanı olma özelliğinden öte kültür, dayanışma ve yönetim birimi özellikleriyle günümüze kadar gelen mahalle yönetimleri kendinden vazgeçilebilecek unsurlar olarak değil aksine, yönetim sistemi ve toplumsal yapımız için kendinden beklenen çağdaş amaçları gerçekleştirebilecek nitelikte geliştirilmesi gereken zenginlikler olarak görülmelidir. Demokratik değerlerin gelişerek anlam kazandığı ve günümüzde dünya toplumlarının sahiplendiği “kentine sahip çıkma bilinci”, “çözümde ortaklık ve birliktelik anlayışı” ile

“yaşanabilirlik”, ve “sürdürülebilirlik” kavramlarının yapılabilirlik pratiğinin gerçekleştirilebileceği en uygun toplumsal ve yönetsel birimler olarak mahalle yönetimleri, kentsel hizmet sunumunda daha etkin ve başarılı hale getirilebilir.

A. MAHALLE VE MAHALLE YÖNETİMİ

Mahallenin herkes tarafından kabul edilen bir tanımı olmamakla birlikte sözlük ve diğer referanslarda, bir kentin ya da kasabanın belli sınırlarla ayrılmış, kendi başına yaşama imkanları olan en küçük yerleşme yeri olarak tanımlanmaktadır. Mahalle, komşuluk birimi kavramı ile de ilişkilendirilerek: Dar bir alanda yer alan, daha çok yüz yüze ve kişisel ilişkilerin egemen olduğu, üyelerin yürüme uzaklığı içindeki ilkokul, oyun yeri, bakkal gibi ortak kent kolaylıklarından güçlük çekmeden yararlanabilen küçük yerleşim birimi olarak da tanımlanmaktadır (Türk Dil Kurumu, 1983;

Milli Eğitim Bakanlığı, 1996; Keleş, 1980). Nitekim mahalle yönetimiyle ilgili mevzuatta da mahalle tanımı yer almamakta, 4541 sayılı Kanun ile ilgili Tüzüğün maddelerinde mahalleden “şehir ve kasabalarda kurulu bulunan ve Belediye Kanununun sekizinci maddesine göre kurulacak olan mahallelerde …” biçiminde söz edilmektedir. Mahalle yönetimlerinin özelliklerine uygun biçimde

“mahalle”, belediye sınırları içerisinde yer alan, organları yasada belirtilen mahalle halkı tarafından seçimle oluşturulan, kendisine verilmiş yasal görevlerle birlikte fiilen mahallenin temsilcisi olma özelliğinden dolayı mahalle ve mahalle halkıyla ilgili birçok işlevi yerine getiren en küçük kentsel, toplumsal ve yönetsel birim olarak tanımlanabilir.

Mahalle yönetimlerinin Anayasanın 127. maddesinde söz edilen mahalli idare birimlerinden biri olarak sayılmamış olması, yasa ile kurulmamaları, kamu tüzel kişiliklerinin olmayışı, kendilerine özgü bütçe ve personeli bulunmayışı nedeniyle yerel yönetim birimi değildirler. Bu özellik, ilgili Danıştay kararında ve İçişleri Bakanlığı Genelgesinde de yer almaktadır (Taylan, 1999:15). Mahalle muhtarlığı kurumunu düzenleyen 1944 tarih 4541 sayılı "Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun"un gerekçesinde mahalle yönetimi, belde hizmetlerinin görülmesinde idareye yardımcı bir kuruluş olarak öngörülmüştür (Gül, 1980:33). Mahalle yönetimlerine verilmiş görevlerin büyük ölçüde merkezi yönetime ait görülmesi, mahalle muhtarlarının “memur” kabul edilmesi ve kendilerine genel bütçeden aylık ödenek verilmesi onların merkezi yönetimin en küçük taşra birimi olarak algılanmasına ve çalışmasına neden olmaktadır. Gerçekten de mahalle yönetimi:

Fiilen mahallenin temsilcisi durumunda, genel idare hizmetlerinin görülmesinde merkezi yönetime yardımcı olan, mahalle halkının istek, dilek ve şikayetlerini ilgili merkezi ve yerel yönetim kuruluşlarına ileten en küçük toplumsal ve yönetsel birimlerdir.

B. MAHALLE YÖNETİMİNİN TARİHÇESİ

Mahalle veya muhtarlık örgütlenmesi, Osmanlı-Türk geleneğinden gelen özellikleriyle Cumhuriyetimize aktarılan çok yönlü bir kurumdur. En küçük toplumsal birim olarak mahalle, yerleşim yeri özelliği dışında kültür, dayanışma, ekonomik ve yönetsel birim olma özelliklerini de taşımaktadır (Geray, 1995:35; Altın, 1993:9-21). Mahalle; mektebi, medresesi, mescidi, meydanı ve kıraathanesi gibi ortak ve çok yönlü kullanıma açık mekanları ile mahalleli arasında sıcak ve yüz yüze ilişkilerin bulunduğu kefalet ve komşuluk hukuku esaslarının egemen olduğu sosyal bir bütündür.

(3)

Geleneksel Osmanlı mahallesi sınıf ve statü farkına göre değil, etnik ve dinsel farklılığa göre biçimlenmiştir (Ortaylı, 1979:196; Ortaylı, 1974:95). XV. ve XVI. yüzyıllarda Anadolu kentlerinin fiziksel görüntüsü geçmişi korumuş, temel yerleşim birimi, genellikle bir dini yapının ya da pazarın etrafında gelişmiş “mahalle” olmuştur. XVI. yüzyılda, 17 kentin 674 Müslüman mahallesinde hane sayılarının 10-50 arasında, ortalama mahalle nüfusunun ise 250-300 civarında olduğu belirlenmiştir (Taylan, 1999:41). Her mahalle, gelenekleri ve yaşam tarzları farklı dinsel toplulukları içine almakta;

mahalle halkı komşuluk, dini inanç, ekonomik faaliyet ve ortak kültürel değerlerle birbirlerine bağlıdır. Bu nedenle mahalle, kent yaşamının merkezi olduğu kadar toplumsal yapının sosyal, ekonomik, kültürel ve yönetsel çekirdeğini oluşturmaktadır (Doğru, 1995:106).

Osmanlı yönetiminde mülki, beledi (kentsel), ve adli teşkilatın ilk basamağını mahalleler oluşturmaktadır. Mahalle, kaza, nahiye biçimindeki örgütlenme arasında farklılıklar bulunmakta;

kazaları kadılar, nahiyeleri naipler, mahalleleri ise imamlar idare etmektedir. Öne düşen, başa geçen, yol gösteren anlamına gelen imam, mahallenin idare merkezi olan “camii”nin yetkilisidir. İstanbul’da kahve ve kıraathaneler, dünyevi ve dini anlamda halk toplantılarına yarayan toplumsal kuruluşlar anlamında, cami teşkilatı ve ibadet nedeniyle açılmıştır (Ergin, 1936:103-104) .

İlk muhtarlık örgütü kurulana kadar, XIX. yüzyıl ortaları, mahalle yönetimlerinden Müslüman mahallelerde imam, gayrimüslim mahallelerde ise “kocabaşı” ve “papazlar” sorumludur (Eryılmaz, 1992:215). İmam, mahalle halkının tercihleri de göz önünde tutularak kadının önerisi ve padişah fermanı ile atanmaktadır. Olağanüstü durumlarda imamlara yardımcı olarak yanlarında “yiğitbaşı”

veya “kethüda” unvanıyla görevliler bulunmaktadır (Doğru, 1995:107). İmamlar, dinsel görevlerini yerine getirmeleri yanında idari işleri de gördüklerinden mahalle halkı üzerinde önemli etkiye sahiptirler. Doğum, ölüm, evlenme, boşanma, ikametgah değiştirme gibi nüfus işlemlerini takip etmişler, medeni hal kayıt ve sicillerini tutmuşlar, 1829 yılına kadar cenaze defin izinlerini vermişlerdir. İmamlar, zabıta (yerel güvenlik) işlerinden de sorumludur. Özellikle ahlak zabıtasına önem veren imamlar, mahalle içinde olup bitenden sorumludur. Mahalle halkının arasındaki küçük anlaşmazlıkları çözme görevi de imamlara verilmiştir. Mahallede nüfus, evlendirme, cenaze defni işleriyle güvenlik işlerinden sorumlu olan imamlar aynı zamanda sulh hakimi gibi çalışmaktadır.

İmamların görevlerinden dolayı hükümetten aldıkları maaş gelirleri yoktur. Gelirlerini, kimi hizmetlerden aldıkları harçlar, cenaze ücretleri ile camiyi yapanın bırakmış olduğu tahsisatlar oluşturmaktadır. Harçların belirli bir tarifesi olmamakla birlikte mahallenin sosyal ve ekonomik yapısına göre azalmakta veya artmaktadır (Ergin, 1936:120). Mahallede önemli kurumlardan birisi de

“avarız akçası vakfı”dır. Toplumsal gereksinmelerin ve kentsel hizmetlerin görülmesi amacıyla kurulmuş olan özerk mali fon niteliğindeki bu kurum, mahalle yöneticilerinden seçilen idare heyeti tarafından yönetilmektedir. Mahallede gerçekleşebilecek olası bir yangına ilk müdahale için “mahalle tulumbaları” bulunmaktadır. Mahalle tulumbaları, mahalle halkından toplanan para ile yönetilmekte olup, çalışanların ayrıca maaşları yoktur. Şehir ve kasabalarda çarşı ve mahalleler için “bekçi”

istihdamı zorunluluktur. “Mahalle tabipleri”, belediye şubelerine bağlı olarak görev yapmaktadır (Ergin, 1995:1139, 2149-2150, 1486).

1. Cumhuriyet Öncesi Mahalle Yönetimi

Günümüzdeki mahalle yönetiminin temelini oluşturan ilk muhtarlık örgütü, İstanbul’da 1829 yılında kurulmuştur. Müslüman mahallelerde, birinci ve ikinci olmak üzere iki muhtar seçilerek imamların görevlerini üstlenmişlerdir. Buna benzer uygulamalar taşrada ilk kez 1833 yılında Kastamonu sancağında Taşköprü’de ortaya çıkmıştır. Muhtarlar, mahallelerde imamların yönetimle ilgili görevlerini yürütmekle yükümlü kılınmışlar, halkla hükümet arasında ilişkileri yürütürken imama göre daha yetkili bir yönetici haline gelmişlerdir. Ergin, Tanzimat'a doğru imamların istibdadından halkı kurtarmak ve istişare ile iş gördürmek amacıyla, mahalle halkının birer ikişer muhtar ile üç beş kişilik ihtiyar heyetini seçimle seçerek imamın yanında yer aldığını (Ergin, 1936:121); Çadırcı ise, İstanbul mahallelerinde muhtarların seçilmeyip atandıklarını belirtmektedir (Çadırcı, 1993:5).

Muhtarlık kurumunun oluşturulması, Sultan II.Mahmud’un, Yeniçeri Ocağının 1826 yılında ortadan kaldırılmasıyla İstanbul’un güvenliğini sağlamak ve kentsel hizmet sunumundaki boşluğu

(4)

doldurmak amacıyla giriştiği başlıca eylemlerdendir. Bu dönem, mahallelerin Celali ayaklanmaları ile kentlere göçen işsizler ordusuyla dinginliğini kaybettiği bir dönemdir (Çadırcı, 1991:38).

Mahalle yönetimine ilişkin ilk düzenleme, 1864 tarihli “Teşkil-i Vilayet Nizamnamesi”dir (Aytaç, 1995:30-33; Eryılmaz, 1997:55-56). Nizamname (tüzük) ile şehir ve kasabalarda en az elli hane bir mahalle; her mahallede, her dini cemaat için birinci ve ikinci muhtar olmak üzere iki muhtarla en az üç en fazla on iki kişiden oluşan ihtiyar meclisinin kurulması öngörülmüştür. İmam veya ruhani reisler meclisin doğal üyesidir. Yirmi haneden az mahallelerde tek bir muhtar olacaktır. Muhtar ve ihtiyar meclisi üyesi olabilmek için Osmanlı uyruğu ve en az otuz yaşında olmak, mahalle ile ilgisi bulunmak ve devlete belirli miktarda vergi (yılda en az 50 kuruş) vermek şartları aranmakta;

seçebilmek için ise, Osmanlı uyruğu ve on sekiz yaşını bitirmiş olmak, mahalle ile ilgisi bulunmak ve devlete belirli miktarda vergi (yılda en az 100 kuruş) vermek gerekmektedir. Muhtar seçilene mahalle imamları, mahalle halkına ise muhtar kefil olmaktadır. Bir yıllığına seçilen muhtar ve ihtiyar meclisi üyelerinin başlıca görevleri şunlardır: Kanun, yönetmelik ve hükümet emirlerini halka duyurmak, yaralama ve ölüm olaylarını yetkililere haber vermek, devlet alacaklarını tahsilde hükümete yardımcı olmak, mahallenin temizliği, tarımsal gelirlerinin arttırılmasının araştırılması ve benzeri görevleri yerine getirmek ile bazı anlaşmazlıkları çözümlemekle yükümlü kılınmışlardır. Mahallede birden çok cemaati ilgilendiren konular, her cemaata ait ihtiyar meclislerinin ortak toplantısında ele alınacaktır.

1876 tarihli “İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi” ile, mahalle yönetimlerinin merkezi yönetime ve yerel işlere ilişkin görevleri daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Mahalle yönetimlerinin bu dönemdeki özelliği, kısaca, hükümet-halk ilişkilerinde geçmiş dönemlerde mahalle imamları tarafından yapılmakta olan görevlerin muhtarlara verilmiş olmasıdır.

1891 tarihli Ebniye Kanunu, hem arazi hem de bağ ve bahçe üzerinde mahalle kurmak isteyenlerin karakol ve okul için yer ayırmaya, belediyece gösterilecek biçimde kaldırım ve drenaj yapmaya zorunlu tutmaktadır. 1900’lü yılların başlarında İstanbul’da, Dersaadet ve Bilad-ı Selase’de, altı yüze yakın mahalle bulunmaktadır (Ergin, 1995:1703, 3823).

1913 tarihli “İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanun-u Muvakkati” ile mahalle yönetimleri hakkındaki tüm düzenlemeler yürürlükten kaldırılmıştır. Buna rağmen, mahalle yönetimleri tarafından görülen hizmetlerin hangi kurum ve kuruluşlarca yerine getirileceği düzenlenmediği için, yasal dayanaktan yoksun biçimde mahalle yönetimleri fiilen devam etmiştir.

2. Cumhuriyet Sonrası Mahalle Yönetimleri

1930 tarih 1580 sayılı “Belediye Kanunu”nun sekizinci maddesinde mahalle kurulmasının düzenlemesi, fiili durumun kabul edilmesi anlamını taşımaktadır. 10.06.1933 tarih 2295 sayılı üç maddelik kanunla tekrar mahalle muhtarlıkları ve ihtiyar heyetleri kaldırılmış, bunların görevleri düzenlenecek tüzükle belediyelere ve ilgili idarelere devredileceği belirtilmiştir.

Tüm bu süreçte mahalle yönetimlerinin yokluğunun neden olduğu boşluk doldurulamamış ve 05.04.1944 tarih 4541 sayılı Kanun ve 26.04.1945 tarih 3/2413 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilen Tüzük ile mahalle muhtarlığı tekrar düzenlenmiştir.

Günümüzde mahalle yönetiminin dayandığı temel mevzuat:

 Mahallenin ve mahalle yönetiminin kuruluşuna ilişkin 1930 tarih 1580 sayılı “Belediye Kanunu”,

 Mahalle yönetimlerinin görevlerine ilişkin, başlıca, 1944 tarih 4541 sayılı “Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun” ve değişik Kanunlar,

 Bazı özlük haklarıyla ilişkin, 1977 tarih 2108 sayılı “Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası”,

 Mahalle muhtar ve İhtiyar heyeti üyelerinin seçimine ilişkin 1984 tarih 2972 sayılı “ Mahalli İdareler ile Köy ve Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun”

larından oluşmaktadır.

(5)

İlgili yasal düzenlemelerde mahalle kurulmasında hane sayısı ve/veya nüfus gibi bir ölçütün olmaması nedeniyle 250-300 nüfuslu mahalleler yanında 50-60 bin nüfuslu mahalleler bile bulunmaktadır. İlgili yasal mevzuatta gerek yönetsel gerekse işlevsel ve temsil anlamdaki yetersiz düzenlemeler mahalle muhtarlığı kurumunu günümüzde marjinal hale getirmiştir. Sorunun boyutu, elverişsiz fiziki koşullar ve yetersiz özlük haklarıyla daha da büyümektedir. 1995 yılı itibariyle var olan 14.461 mahalle muhtarlığından sadece 3.339’nun (%23) bürosu bulunmaktadır. 1997 yılı itibariyle 15.155 olan mahalle sayısının, İçişleri Bakanlığı kayıtlarında Nisan 2002 tarihinde 16.937 olduğu belirtilmektedir.

II. ULUSAL VE ULUSLARARASI BELGELERDE MAHALLE YÖNETİMİ A. ULUSAL BELGELERDE MAHALLE YÖNETİMİ

Kalkınma planları, hükümet programları, kamu yönetimi projeleri, mahalli idareler reform tasarıları, mahalle yönetimleri konusunda birbirini destekler nitelikte gelişmelere sahip olmuştur.

1. Kalkınma Planlarında Mahalle Yönetimi

Mahalle yönetimleri ile ilgili olarak kalkınma planlarında Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planına kadar doğrudan düzenleme bulunmamaktadır. VII.BYKP’nda ise mahalle yönetimine ilişkin olarak:

“Hukuki düzenlemelerde merkezi ve mahalli idare arasında görev ve yetki paylaşımı ve örgütlenme ile ilgili olarak 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarları ve ihtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanununda ve 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununda değişiklik yapılacağı” ifadeleri yer almaktadır.

VIII.BYKP’nda ise “mahalle muhtarlıklarının, gelişen yerleşim düzeni içinde işlevi artırılarak, dönüşümlü olarak belediye meclislerinde üye olmalarının sağlanacağı” ifadesi yer almaktadır. Genel olarak kalkınma planları bir arada değerlendirildiğinde merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasındaki görev ve yetki paylaşımına dikkat çekilmiş ve merkezi yöntemin sakıncalarının giderilmesi yönünde hedefler belirlenmiş; mahalle yönetimleriyle ilgili olarak temel düzenlemelere yol gösterici nitelikte hedefler belirlenememiştir.

2. Hükümet Programlarında Mahalle Yönetimi

Planlı dönemden itibaren hükümet programlarının hazırlanması kalkınma programlarıyla uyumlu olmasına dikkat edilmiştir. Aşağıda Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren kurulan 57 Hükümetin Programı incelenerek mahalle yönetimleriyle ilgili doğrudan ve dolaylı düzenlemeler belirlenmeye çalışılmıştır.

a. Planlı Döneme Kadar Hükümet Programlarında Mahalle Yönetiminin Yeri

Çok partili döneme kadar kurulan hükümet programlarında “dış politika”, “cumhuriyetin kuruluş ilkeleri”, “devrimler” ve “ülkenin temel politikaları” üzerinde durulduğu görülmektedir.

15.Dönem Peker Hükümeti Döneminde, Ankara ve Doğu bölgelerinde halkımıza iyi örnekler vermek ve şehir ve kasabaları yeni mahallelerle güzelleştirmek için “memur evleri” yapımına devam edileceği belirtilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı sonlarında büyük kentlerde sayıları hızla artan gecekondu alanlarının devletin ve belediyenin kent, sağlık, çevre ve kültür hizmetlerinden yararlanamaması buralarda yaşayanların dernekleşmesine neden olmuştur. Gecekondu Güzelleştirme Derneklerinin, gecekondu mahallelerinde altyapı hizmetlerin sağlanmasında siyasal etkileşim kanallarını kullanarak yararlı oldukları belirtilmektedir (Türkiye Ulusal Rapor ve Eylem Planı, 1996:69).

b. Planlı Dönemde Mahalle Yönetiminin Hükümet Programlarında Yeri (1) 1963-1980 Yılları arasındaki Hükümet Programlarında Mahalle Yönetimi

29.Dönem Ürgüplü Hükümeti mahalli idareler hizmetlerinin tamamen kaynakları kendi kendine yetebilen, kendi kararlarını alan ve uygulayan "muhtar mahalli idareler" tarafından görülmesini sağlamak ve merkezi idare ile mahalli idareler arasındaki görev ve hizmet çatışmalarını önleyici

(6)

tedbirler alınacağına ilişkin ifadelere yer vermektedir. Ancak 37.Dönem 1.Ecevit Hükümeti’nin "köy- kent projesi" köylere iş imkanlarının yaratılarak köyden kente göçü ve bu göçe bağlı nüfus yoğunlaşmasını önlemeye yöneliktir. Şehirler için de “uydu kentler” projelerinin gerçekleştirileceği programa alınmıştır. Uydu kent projesi insanların kent yaşamının güzelleştirilmesini ve insanların mutlulaştırılmasını hedeflemektedir.

Köy muhtarlarına ödenek verilmesini mümkün kılacak kanun tasarısının, Meclise sunulacağının ifade edildiği program ise 39.Dönem 4.Demirel Hükümeti programıdır. Bu programda yer alan tasarı meclise sunulmuş ve 41.Dönem 5.Demirel Hükümeti döneminde 29.8.1977 tarih 2108 sayılı “Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası” çıkarılmıştır. Kanun, köy muhtarları ile şehir ve kasaba muhtarlarına verilecek aylık ödeneği belirlemektedir. 43.Dönem 6.Demirel Hükümeti programında muhtarların vatandaşlarımıza daha hızlı ve verimli hizmet götürmesini sağlayacağını belirtmiştir. Bu program, muhtarlık kurumu ile ilgili doğrudan düzenlemelerden birine sahip olma özelliğini taşımaktadır.

(2) 1980 yılından Günümüze Hükümet Programlarında Mahalle Yönetimi

44.Dönem Ulusu Hükümeti bölge yönetimi kavramını gündeme getirmiş ve kamu yönetimindeki aşırı merkeziyetçilik yerine taşra teşkilatının ve mahalli idarelerin yetkilerinin arttırılmasına dikkat çekmiştir. 46.Dönem 2.Özal Hükümeti programında çok sayıda ilçenin kurulması ile hizmetlerin dağılımında kolaylık ve etkinlik amaçlandığı belirtilmiştir. Çok sayıda ilçenin kurulması diğer yandan çok sayıda yeni mahallenin kurulması anlamına gelmektedir.

1991 yılına gelinceye kadar hükümet programlarında merkezi idare ve mahalli idarelerin görev ve yetki paylaşımında mahalli idarelere ağırlık verecek olan mevzuat değişikliği hedefleri güçlenerek gelmiştir. 49.Dönem 7.Demirel Hükümeti Programında devletin yeniden yapılandırılması programı içinde, yeni ve kapsamlı yerel yönetimler ile ilgili düzenlemeye gidileceği belirtilmiştir. Programda muhtarların, ihtiyar heyetinin, il genel meclislerinin ve belediye meclislerinin yetkilerinin artırılacağı ve yerel kaynakların bir bölümünün buralara tahsis edileceği belirtilmiştir. İlk kez mahalle yönetimi ile ilgili ayrıntılı bir ifade hükümet programında yer almıştır. 50.Dönem Çiller Hükümeti Programında muhtar, ihtiyar heyeti, il genel meclislerinin ve belediye meclislerinin yetkilerinin artırılacağı ile yerel kaynakların bir bölümünün buralara tahsis edileceği belirtilmektedir. 53.Dönem 2.Yılmaz Hükümeti belediye ve il meclislerinin oluşumu, muhtarlar dahil, halk temsilcilerinin daha büyük oranda katılımına imkan verilecek şekilde yeniden düzenleneceği belirtilmiştir. Buna göre belediye ve İl meclislerinin oluşumunda muhtarlar dahil, halk temsilcilerinin daha büyük oranda katılımına imkan verecek düzenlemeler yapılacaktır. 57.Dönem 5.Ecevit Hükümeti programını sürdürmektedir.

Programda, köy ve mahalle muhtarlarının yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenleneceği belirtilmektedir. Mahalle yönetimi ile ilgili olan bir diğer konu ise “Merkezî Nüfus İdaresi (MERNİS)” projesinin tamamlanarak, uygulamaya geçirileceğinin programda yer almasıdır.

Genel olarak değerlendirildiğinde programlarda merkezi idare ve mahalli idareler arasındaki görev ve yetki paylaşımının düzenleneceğine ilişkin ifadeler yer almaktadır. Muhtarlar konusuna en fazla duyarlılık gösteren siyasi liderin ise Demirel olduğu dikkati çekmektedir.

3. Kamu Yönetimi Teşkilatının Yeniden Düzenlemesi ile İlgili Çalışmalarda Mahalle Yönetimi

Aşağıda Kamu Yönetiminde yeniden yapılanma çalışmaları içinde yer alan, Merkezi Hükümeti Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Projesi (MEHTAP), Kamu Yönetimi Araştırma Projesi (KAYA), Merkezi Nüfus İdaresi Projesi (MERNİS) projeleri ile İçişleri Bakanlığı’nın “mahalle yönetimleri”ne ilişkin diğer çalışmaları zaman içinde birikim oluşturmuş ve bugünkü gelişmelere ışık tutmuştur.

a. MEHTAP Projesi

MEHTAP Projesinin uygulanabilirliği ile ilgili olarak hazırlanan araştırmada İçişleri Bakanlığı tavsiye kararlarında nüfus sicillerinin modern usullere göre düzenlenmesi ve yeni harflere çevrilmesi ile nüfus hareketlerinin tüm idari kademlerce takip edilmesi gereğine dikkat çekilmiştir (Dinçer,

(7)

Ersoy, 1974:117). Bunun dışında MEHTAP raporunda mahalle yönetimlerini dolaylı ya da doğrudan ilgilendiren bir ifade bulunmamaktadır.

b. KAYA Projesi

Proje, Kamu Yönetiminin görev, yetki ve sorumluluklarında ve bunların bölüşümünde örgüt, mevzuat, yönetim konularını birlikte incelemeyi hedeflemektedir. KAYA Projesi Yerel Yönetimler Araştırma Grubu Raporunda, yerel düzeyde sunulan hizmetlerin toplumun beklentilerine, demokrasi özlemlerine ve Avrupa Topluluğu’na girme koşullarına uyumlu, etkin, verimli bir modelin incelenmesine yer verilmiştir. Raporda köylerin nüfusu 2000’i aşmakla yerel hizmetler için daha iyi örgütlenme şansını elde ettiği belediye haline gelebildiği, belediye kurulması için belli bir nüfus varlığının aranmaması gerektiği belirtilmektedir (KAYA, 1992:107-108).

Buna göre demokratik haklarının gereği olarak her yerleşim yerinde oturanların, isterlerse belediye kurabilmeleri, adını değiştirebilmeleri, mahalle veya belediye şubesi kurabilmeleri gerekmektedir. Bunun için de “nüfus koşulu gibi işin özüne uygun olmayan, engelleyici”

yaklaşımların “pek demokratik olmadığı” belirtilmiştir.

Raporda, 2972 sayılı Mahalli İdareler ve Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun üçüncü maddesinde, “Belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri için, her belde bir seçim çevresidir” ifadesinin değiştirilerek “belediye meclis üyeleri seçimlerinde, mahallelerin seçim çevresi olması” önerilmektedir. Buna göre raporda mahallelerin seçim çevresi kabul edilmesi ile belediye meclis üyelerinin tanıma ve tanınmasının kolaylaşacağı ve böylece belediye yönetimine katılım kolaylaşacağı belirtilmektedir. Mahalle muhtarlığı ve ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerinde adaylık usulünün getirilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Raporda muhtar ve ihtiyar heyetinin mahalle halkınca tanınmadığına dikkat çekilerek; siyasal partilerin aday göstermeleri durumunda mahallede bu görevler için ehil isimler arayışı içine girecekleri ve kişilerin partilerin gösterdiği adayları tanımasa bile, görüşünü paylaştığı partinin adayına oy vermekte çok zorlanmayacağı buna bağlı olarak da partilerin seçmenlerini göz ardı edemediklerinden dolayı adaylar konusunda dikkatli davranacakları belirtilmektedir. Mahalle yönetiminde muhtar ve ihtiyar heyetinin, rastlantı sonucu bir araya gelen ve seçilen muhtar ve ihtiyar heyetinin mahalleyi yönetmelerindeki dağınıklık yerine, belirli bir siyasi görüşü paylaşmalarının bu siyasi görüş doğrultusunda mahalle sorunlarına eğilmelerinin yararlı olacağının düşünüldüğü belirtilmiştir.

KAYA Projesinin Yerel Yönetimler Araştırması Raporu oldukça kapsamlı ve mahalle yönetimleri ile ilgili reform arayışlarına yön veren temel değişmeleri önermiştir. Rapor, yerel özerkliği destekleyen ve teşvik eden nitelikler taşımaktadır.

c. MERNİS Projesi

MERNİS projesi ile nüfus kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, elektronik veri tabanlarının oluşturulması ve vatandaşlık hizmetlerinin yerine getirilmesi, vatandaşlara kalıcı kimlik numaralarının verilmesi hedeflenmektedir. Proje daha çok merkezi idarenin güvenlik ile ilgili işlerini temel almaktadır. Proje kapsamında İlçe Nüfus Müdürlüklerinin bilgisayar altyapısının oluşturulmasına yönelik bilgisayar alımını hedeflemiş ve bu gerçekleşmiştir. Bunun yanında veri tabanının oluşturulmasına yönelik, ilçe programı, ilçelerde elektriksel altyapı, bilgisayar alt donanımları hazırlanmış ve 20.06.1998 tarihi itibariyle tüm ilçelerde otomasyona başlanmıştır.

d. İçişleri Bakanlığının Mahalle Muhtarlığı İhtiyar Heyetlerine Yönelik Araştırmaları İçişleri Bakanlığı bünyesinde, Mahalle Muhtarlığı İhtiyar Heyetleri ile ilgili iç düzen araştırmaları gerçekleştirilmiştir (Taylan, 1992:57-70). Bu araştırmalardan, 1967-1971 yıllarındaki yapılan çalışmada, mahalle yönetiminin 143 adet görevinin olduğu bu görevlerin ancak %53’ünün mahalle yönetimleri tarafından yerine getirildiği belirtilmektedir. Çalışmada, ayrıca, zaman içinde pek çok görevin merkezi yönetime devredildiği; merkezi yönetime devredilmeyen görevlerin ise muhtar tarafından tek başına yerine getirilmeye çalışıldığı; ihtiyar heyetinin mahalle yönetiminde etkin hale getirilmesi gerektiği; muhtarların görev binasının, personelinin olmadığı; halkla kopuk oluşlarına dikkat çekilmiştir.

(8)

1977 tarihli diğer bir çalışma ise “Mahalle Muhtarı ve İhtiyar Heyetleri Kitabı”dır. Çalışmada mahalle yönetimi ile ilgili mevzuat ve muhtarlık sayıları belirtilmiştir. 1989 tarihli Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Ön Raporu’nda mahalle yönetiminin yönetim sistemi içindeki yeri tartışılmakta ve mahalle muhtarlığı kurumunun belediyelerin bir yardımcı organı olması gerektiği vurgulanmaktadır.

e. Mahalli İdarelerin Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun Tasarıları

Mahalli İdarelerin Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun Tasarıları 1996-2000 yılı içinde uluslararası ve ulusal gelişmelerin dikkate alındığı yeniden yapılanma sürecinde yerinden yönetim ilkelerini esas alan bir yapılanma biçimini hedeflemektedir.

1996 tarihli taslağa göre,belediyeler sınırları içerisindeki mahalle yönetimleri için bütçelerine ödenek koyabilirler ve personel, araç-gereç ve taşınmaz tahsisinde bulanabilirler. Belediyelerin mahallelere bu biçimde yapacakları yardımlara ilişkin esaslar ve usuller belediye meclislerince çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. 1997 tarihli tasarıda da mahallelere yardım ile ilgili bir önceki tasarıdaki düzenleme korunmuştur. Bunun yanında düzenli kentsel gelişmenin sağlanması için kentle bütünleşen kırsal alanlarda köylerin Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınması ve mahalle statüsüne geçirilmesi öngörülmektedir. Büyükşehir belediyesi sınırları içine alınan köylerin hangi belediyelere bağlanacağına Bakanlar Kurulu’nun karar vereceği belirtilmiştir. Ayrıca tüzel kişiliği kalkan bu köylerin mal varlıkları, personeli, hak, alacak ve borçları, mahalle olarak bağlandıkları belediyelerin olacaktır. Belediye meclislerinde yapılacak merkezi yönetimin temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının katılacağı toplantıda mahalle muhtarlarının yılda en az bir kez özel gündemle toplanacağı belirtilmiştir. 1998 yılı Mart ayı taslağı incelendiğinde yardım, ödenek gibi konuların korunmasının yanında, Büyükşehir belediyesi sınırları içine mahalle statüsüne geçirilerek alınan köylerin hangi belediyelere bağlanacağının İçişleri Bakanlığınca belirleneceği belirtilmiştir. Bu tasarıda mahalle muhtarlarından, mahalle nüfusları en fazla olandan başlamak üzere belediye meclisinde temsili seçilmiş üye sayısının yarısı kadar muhtarın yer alması önerisi dikkat çekmektedir.

Ayrıca tasarıda kaymakamın başkanlığında, il meclisi üyeleri, belediye başkanları, köy ve mahalle muhtarları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının katılımıyla ilçe meclisleri oluşturulacağı belirtilmektedir. 1999 yılı Aralık ayı taslağında ise mahalle muhtarlarının belediyede görev alanlarıyla ilgili konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına oy hakkı olmaksızın katılabileceği, görüşlerini belirtebileceği ve mahalle halkının önereceği ve katkı sağlayacağı projelerin belediye tarafından destekleneceği belirtilmiştir.

Bu konuda son gelişme Nisan 2001 tarihinde TBMM’ne sunularak ilgili komisyonlarda incelenen “Merkezi İdareyle Mahalli İdareler Arasında Görev Bölüşümü ve Hizmet İlişkilerinin Esasları ile Mahalli İdarelere İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”dır. Tasarının 20.maddesinde, “Belediye daire baş amirleri, mahalle muhtarları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının temsilcileri, üniversitelerin ilgili bölüm temsilcileri ve komisyon üyesi olmayan meclis üyeleri görev alanlarıyla ilgili konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına iştirak edebilir, görüşlerini belirtebilir, ancak oy kullanamazlar” denmektedir.

Tasarının 13.maddesi ile 1580 sayılı Kanuna eklenen “mahallelere yardım” başlığını taşıyan 9.maddede ise “Belediyeler, mahallelere yönelik hizmetlerin planlanması ve yürütülmesinde mahalle muhtarlığının ve mahalle halkının katılımını sağlayıcı tedbirleri alır, mahalle halkının önereceği ve katkı sağlayacağı projeleri öncelikle değerlendirir ve imkanları ölçüsünde mahalle muhtar ve ihtiyar heyetlerinin görevlerini yapmalarına ve muhtarlık bina ve bürolarının tesisine yardımcı olur”

denmektedir.

Tasarının 20.maddesi 3030 sayılı Kanuna 25.maddesinden sonra gelmek üzere ek maddeleri düzenlemektedir. Büyükşehir belediyesi kurulması ve sınırlarının değiştirilmesiyle ilgili Ek 1.maddede Büyükşehir belediye sınırları içine alınan ilçe belediyelerinin büyükşehir ilçe belediyesi, belde belediyeleri büyükşehir alt kademe belediyesi olacağı, köylerin ise tüzel kişiliği kalkacağı belirtilmektedir. “Tüzel kişiliği kalkan köylerin mahalle olarak hangi belediyelere bağlanacağı müşterek kararnamede veya Bakanlar Kurulu kararında belirtilir. Bu köylerin seçilmiş organları, seçimlere kadar mahalle organları olarak görev yapar” denmektedir.

(9)

Taslaklar birlikte değerlendirildiğinde, belediyelerin mahallelere yardımı konusuna tümünde yer verildiği görülmektedir. Yardımlar, mahalleler için belediye bütçelerine ödenek koymak biçiminde olabileceği gibi, araç gereç ve muhtarlık binası için alan tahsisi biçiminde de olabilmektedir. Ayrıca düzenli kentsel gelişmenin sağlanması açısından köylerin re’sen mahalle statüsüne dönüştürülmesinin yerel halkların iradesini görmezlikten gelmek anlamına gelmektedir. Buna ilişkin maddeler Büyükşehirlerin genişleme eğilimlerini güçlendirmesi yönüyle endişe vericidir. Ancak diğer bir açıdan günümüz koşullarında planlamanın bir zorunluluk olduğu görülmektedir. Buradaki problemin çözümü mahalle yönetiminin bir yerel yönetim birimine dönüştürülmesine imkan verecek bir Anayasal düzenlemenin yapılması ve buna ilişkin diğer kanuni düzenlemelerin bunu takip etmesi gerektiğidir.

Bu durumda köy statüsünden mahalle statüsüne geçmiş olan yerel birimler kayba uğramayacak ve katılıma ilişin iradelerini kaybetmeyeceklerdir. Ancak tasarılarda mahalle yönetimlerinin bir yerel yönetim birimi olarak tanımlanması gibi kökten düzenlemeler bulunmamaktadır.

B. ULUSLARARASI BELGELERDE MAHALLE YÖNETİMİ

Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Rio Deklârasyonu, Habitat II Kent Zirvesi mahalle yönetimleri ile ilişkilendirilebilecek uluslararası belge ve oluşumlardır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın son hali 1985 yılında, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Avrupa Bakanlar Konferansı'nda kabul edilmiş; Türkiye, 1991 yılında 3723 sayılı yasa ile Şartı bazı çekincelerle onaylamıştır.

Yerel Yönetimler Özerklik Şartı yerel yönetimlerin siyasi, idari ve mali özerkliklerin korunması, hak ve borçlarının belirlenmesi yönünde temel hükümlere yer vermektedir. Avrupa Konseyi bünyesinde, yerel yönetimlerin yönetime ilişkin alanlarda sözleşme yapmalarına, yerel yönetimlerin demokratik kuruluşlar olduğuna, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde yurttaşların katılma hakkının temel haklardan olduğuna ve bu hakkın yerel düzeyde kullanılması gereğine dikkati çekmektedir (Karaman, 2001:16). Yerel Yönetimler Özerklik Şartı hemşehrilik, özerklik, demokratiklik, katılımcılık ve temsil ilkelerini ön plana çıkarırken, Türkiye’de mahalle yönetimlerinin bir yerel yönetim birimine dönüştürülmesine yönelik çalışmalara dayanak oluşturur.

1972 Stockholm Deklârasyonu ve 1992 Rio Deklarasyonu hemşehrilerin haklarının önceliği ve sorumluluğuna ilişkin ilkelere yer vermektedir. Buna göre kişiler, gruplar ve kuruluşlar kendi toplumlarını etkileyebilecek çevre ve kalkınma kararlarını bilmeli ve buna katılmalıdır. Kadınlar, çocuklar ve gençler ve yerel halkın (hemşehriler) rolleri güçlendirilmelidir (Keating, 1993:90-99). Rio Zirvesinde kabul edilen ilkeler çerçevesinde bir dizi eylem programı hazırlanmıştır. Yerel Gündem 21 ilkeleri, 1996 Habitat II İstanbul Kent Zirvesi'nde temel kabul edilerek geliştirilmiştir.

Habitat II Kent Zirvesi hazırlık toplantılarında, Küresel Eylem Planı iyi toplum ya da iyi yerleşmeye yönelik amaçsal nitelikli ve bu amaçlara toplumsal uzlaşmayla ulaşmayı sağlayacak araçsal ilkeler geliştirilmiştir. Amaçsal nitelikli ilkeler: Sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik, hakçalık;

araçsal nitelikli ilkeler ise kentli bağlılığı, yapabilir kılma ve yönetişim olarak belirlenmiştir (Türkiye Ulusal Rapor ve Eylem Planı, 1996:76).

Yaşanabilirlik amaçsal nitelikli ilkelerden en önemlisidir. Yaşanabilirlik ölçütleri, soyut ve genel ifadeler olan insan hakları ilkelerinin, yerleşme düzeyinde günlük yaşama geçirilmesidir. İnsan yerleşimlerinin toplumsal gereksinimleri karşılayacak şekilde tasarlanması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi düşüncesi, yaşanabilir kentlerin ancak yaşanabilir mahallelerden kurulabileceği gerçeğine işaret etmektedir.

1. Mahallelerin Yaşanabilirlik Ölçütleri

Habitat II Kent Zirvesinde 244 Kurum ve Kuruluşunun katılımı ile hazırlanan, Ulusal Rapor ve Eylem Planı’nda on altı madde halinde sayılan yaşanabilirlik ölçütlerinin tamamı doğrudan ya da dolaylı olarak yaşanabilir mahalleler ile ilgilidir. Habitat II Ulusal Raporu ve Eylem Planında sayılan ölçütlerden mahalle yönetimleri ile doğrudan ilgili bulduğumuz dokuz yaşanabilirlik ölçütü şunlardır:

(10)

 Aşırı bireysel olmayan, mahallesinde yaşayanlarla sevgi, saygı ile ilişki kuran, karşısındakinin durumuna anlayışla yaklaşan, dayanışma gösteren komşuluk duygularının gelişmiş olması,

 Sosyal bütünleşmeyi “çeşitlilik içinde birlik anlayışıyla” güçlendiren ve yaşam biçimlerine, farklılıklara azınlık görüşlerine, kültürel kimliklere ve diğer vatandaşların haklarına saygıyı geliştiren, kentliler arasında ve yerleşim ile dünya arasında etkileşimin sağlanması,

 Öğrenme, bilgi yayma ve vatandaşların bireysel toplu gelişimine güç katan eğitim, yetiştirme ve kültür merkezleri, müzeler, kütüphaneler, tiyatrolar; konser salonları, gazete ve televizyon istasyonları gibi yerel kuruluşlar,

 Özellikle özel ve kamusal kullanımlar ile mahalle parkları, oturma alanları gibi yeşil alanlar olmak üzere, dengeli arazi kullanım planlanması ve pratiğinin derinlemesine müzakere süreçleri sonucunda elde edilmesi,

 Evde, iş yerlerinde ve kamusal alanda her zaman, başta kadın ve çocuklar olmak üzere, tüm vatandaşların emniyet ve güvenlik içinde olması; ev ve sokak hayvanlarının yaşamlarının sağlık koşullarına ve hayvan haklarına uygun olarak düzenlenmesi,

 Hakça hizmet, tasarım, esnek bölgeleme, yönetsel ve yasal önlemlerle mahalleler, konut piyasaları, kamusal mallar ile hizmetlerde ayırımcılığın önlenmesi,

 Dinlenme, eğlenme ve spor amaçlı yeterli alan ve olanakların kolay ve hakça erişilebilirliğinin ve varlığının sağlanması,

 Sağlık, eğitim, ulaşım ve iletişim alanlarını da içermek üzere, kamusal alan, mal ve hizmetlerin, başta özürlü, korunmasız ve mahrum kalmış bireyler olmak üzere tüm vatandaşlar için kolay ve hakça erişilebilirliğinin sağlanması,

 Yeterli altyapı, hava ve su kalitesi, gürültü kontrolü, temizlik gibi yeterli sağlıklı koşulların ve çevresel niteliklerinin sağlanması ile vatandaşların yaşam ve sağlık hakkının korunmasıdır.

Özetle mahallelerin yaşanabilirlik ölçütleri:

 Dayanışmacı komşuluk ilişkileri,

 Çeşitlilik içinde birlik,

 Engellilerin mahalle halkı ile bütünleşmesi,

 Yeterli kültür ve eğitim merkezleri,

 Park ve yeşil alanlar gibi ortak kullanım alanlarının tartışma-uzlaşı süreci sonucunda belirlenmesi,

 Yeterli eğlence ve dinlenme tesisi,

 Güvenli bir mahalle,

 Hakça hizmet,

 Yaşama ve sağlık hakkının korunmasıdır.

Yaşanabilirlik ölçütleri, Habitat II Ulusal Raporu ve Eylem Planına rehber olmuş, öncelikli konular ve bu konular için geliştirilecek çözüm önerileri bu ölçütler dikkate alınarak hazırlanmıştır.

2. Habitat Ulusal Raporunda Mahalle ile İlgili Öncelikli Konular

Ulusal Rapor ve Eylem Planında öncelikli konular ve bu konularla ilgili çözüm önerileri projeler biçiminde ele alınmıştır. Bunlar somut, pilot ve soyut projeler olmak üzere üç bölümde incelenebilir. Projelerde konunun önemi, çözüm önerileri, izlenecek yöntem ve çözümün

(11)

sağlanmasında sorumluluk yüklenen aktörler ortaya koyulmuştur. Aşağıda projeler, mahalle yönetimlerin sorumluluk yüklenen aktörler arasında yer verme durumuna göre incelenmiştir.

a. Somut Projeler

Yeterli kaynak kullanımı ve kararlı uygulamalar ile ölçülebilir sonuçların kısa vadede alınabileceği konulardır. Sağlıklı kentsel yaşam bakımından kente su sağlanması konusunda mahalle yönetimlerinin çevre örgütleri ile işbirliği yaparak kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve karar süreçlerini etkilemesi gerekmektedir. “Yaşanabilir bir yerleşme ve konut gelişmesinin izlenmesi için coğrafi bilgi ve istatistik sisteminin kurulması” ve “sağlıklı kentsel yaşam bakımından katı atıkların toplanması, uzaklaştırılması, zararsız hale getirilmesi ve yönetimi” konularında mahalle yönetimlerinin sorumluluk yüklenen aktörler arasında yer alması gerektiği belirtilmektedir.

b. Pilot Projeler

Kısa vadeli ölçülebilir sonuçların alındığı öncelikli konulardır. Pilot projeler içinde beş öncelikli konuda mahalle örgütlerine sorumlu aktör olarak yer verilmektedir. Bunlar: Yerel yönetimlerin kapasitelerinin geliştirilmesi ve yapabilir kılınması öncelikli konusunda, mahallenin ilk basamak yerel yönetim birimi olarak, yeni bir işlevsel yapıya kavuşturulmasına ilişkin görüştür. Buna göre, mahalle yönetimlerinin, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerle birlikte ortaklıklar geliştirerek sorumluluklarını bölüşmeleri gerekmektedir.

Çocuklara fırsat eşitliği içinde kendilerini yetiştirebilecekleri ortamın hazırlanmasına ilişkin öncelikli konuda, çocukların boş zamanlarını değerlendirecek etkinliklerin gerçekleştirilmesi ve mahallelerde “çevre ve çocuk komiteleri”, “mahalle kütüphanenin” kurulması gerektiğine işaret edilmektedir. Gençlere fırsat eşitliği içinde kendilerini yetiştirecekleri ortamın sağlanmasına ilişkin öncelikli konuda, semtlerde ve mahallelerde “gençlik merkezleri” kurulması ve “gençlik konseyi”

oluşturulması gereğine dikkat çekilmektedir. Gecekondu alanlarında yenilenme ve gecekondu alanlarının ıslah edilmesine ilişkin öncelikli konuda, gecekondu mahallelerinde yaşam koşullarının geliştirilmesi ve bu mahallelerde yaşayan vatandaşlarının kentle entegrasyonun sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Tarihsel özellikleri olan alanların, dokuların, yapıların korunması ve var olan bina ve konut stokunun bakımı ve sağlık şartlarına uygun hale getirilmesine ilişkin öncelikli konuda tarihsel yapıların korunmasına yönelik bilinçlendirme çalışmalarına ve eğitim projelerinde mahalle yönetimleri aktif rol üstlenebilecektir.

Pilot projeler içinde mahalle yönetimlerine sorumluluk yüklenen aktörler arasında yer vermemiş olan öncelikli konuların bazılarında da mahalle yönetimlerine yer verilmesi gerekmektedir. Bu konular; “doğal afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, acil durum yönetiminin iyileştirilmesi”

ve “kapalı ve açık alanların engellilerin yaşantılarını kolaylaştıracak biçimde tasarlanması ve uygulanması” konulardır.

c. Soyut Projeler

Toplumsal yapıda genel ve köklü dönüşümler gerektiren uzun vadede ele alınabilecek konulardır. Huzurlu güvenlikli, istikrarlı bir kent yaşamı sağlamasına ilişkin öncelikli konuda, semtler ve mahalleler düzeyinde muhtarlar ve sivil örgütlerin yerel bilgilerin paylaşmalı ve kendi aralarında yardımlaşmaları gerektiği belirtilmiştir. Mahalle yönetimlerinin temel birimlerinden olan muhtarların, yerel yönetim temsilcilerinin ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin periyodik toplantıları yapmaları gerekmektedir.

Mekansal eşitsizliğin bireylerin kaderlerini belirleyiciliğinin azaltılması ve dışlanmışlıkların önlenmesine ilişkin öncelikli konuda mahalle yönetimleri kendi aralarında ya da merkezi ve yerel yönetimlerle ortaklıklar kurarak ya da işbirliği yaparak toplumdan dışlanmış grupların topluma kazanılması için çalışmalar yapacaklardır. Konut, çevre ve toplumsal ilişkilerin kalitesine yönelik duyarlılığın artırılması ve kalitenin gerçekleştirilmesine ilişkin öncelikli konuda mahalle yönetimleri, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ortaklık içinde hareket etmesi önem taşımaktadır.

Kadınların ev içinde ve kent yaşamında konumunun güçlendirilmesine ilişkin öncelikli konuda mahalle yönetimlerinde kadınların katılımının yüksek olması sağlanmalıdır. Böylece kadınların kamu

(12)

alanındaki etkinliğinin artacağı beklenebilir. Gürültü kirliliği konusunda duyarlılığın artırılması ve gerekli önlemlerin alınması konusunda mahalle yönetimlerinin, yerel yönetimler ve merkezi yönetimin taşra teşkilatı ve odalarla işbirliği, eğitim programları ve kampanyaları içeren ortak projeler geliştirmeleri gerektiği üzerinde durulmuştur.

Projeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde Ulusal Rapor ve Eylem Planı’nda yer alan 28 öncelikli konun 11’inde mahalle yönetimlerine sorumluk yüklenen aktörler arasında yer verildiği görülmektedir.

III. MAHALLE YÖNETİMİNİN KURULMASI, ORGANLARI, GÖREV YETKİ VE ÖZLÜK HAKLARI

A. MAHALLE YÖNETİMİNİN KURULMASI

Tarihsel süreçte mahalleden sonra belediye teşkilatının kurulması dikkate alındığında, mahalle yönetimlerinin belediyenin temelini oluşturduğu görülmektedir. Günümüzde belediyelerin kurulması, mahalle yönetimlerinin kurulmasına hukuki zemin hazırlamaktadır. Buna göre 1930 tarih 1580 sayılı belediye kanununun sekizinci maddesine göre belediye sınırları içinde mahalle kurulması, başka bir yere taşınması, kaldırılması, birleştirilmesi, isimleri ile sınırlarının değiştirilmesi Belediye Meclisinin ve mahalli İdare Kurulunun kararı ve valinin onayı ile gerçekleşir. Hukuki düzenlemelerde mahalle yönetiminin kurulmasıyla ilgili olarak yetkili makamların belirtilmesiyle yetinilmiş; kuruluşu ile ilgili hiçbir kritere değinilmemiştir.

Mahalle yönetiminin kurulması için başvuru yapılması gerekir. Başvurunun kim tarafından yapılacağı açık değildir. Semt sakinleri, belediye meclis üyeleri ile bizzat belediye başkanı veya mülki idare amirleri başvuruda bulunabilir. Belediye Başkanlığı’nın uygulamada böyle bir başvuruya muhatap olduğu görülmektedir.

Mahalle yönetiminin fiilen göreve başlaması, organlarının yani muhtar ve ihtiyar heyetinin seçilmesiyle olur. Vali ya da kaymakam, ilgili seçim kuruluna başvurarak yeni kurulan mahallede seçim yapılmasını ister. Seçilen muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinin, seçimden sonra göreve başladıklarını mülki amire bildirmeleriyle mahalle yönetimi hukuken kurulmuş olur.

Mahalle kurulmasıyla ilgili işlem için, mecliste görüşmeler sürerken meclis üyelerince itiraz edilebilir. İdare Kurulu kararı ve vali onayından sonra itiraz olmaz; ancak, mahalle kurulması ile ilgili karar sonuçta idari bir işlem olduğundan, idare mahkemesinde iptal davasına konu olabilir.

Birkaç mahallenin bir muhtar ve ihtiyar heyetine bağlanması veya bir mahallede birden fazla muhtar ve ihtiyar heyeti bulunması, belediye meclisinin kararı ve mahallin en büyük mülki idare amirinin onayına bağıdır (4541, m.1/2f). Gereken durumlarda belediye meclisi kararı ile muhtar ya da ihtiyar heyeti sayısı arttırılabilir.

Mahalle yönetiminin her türlü sebepten dolayı hukuki varlığının sona ermesi, yine kurulmasında izlenen yöntemle gerçekleşir.

Mahalle kurulmasında ve mahalle yönetiminin sona erdirilmesindeki hukuki süreç, mahalle yönetiminin ikili yapısını sergiler niteliktedir. Yerel yönetim birimi belediyenin genel karar organı belediye meclisinin kararı, idare kurulunun uygun görüşü ve valinin onayı ile kurulan mahalle, organlarının mahalle halkı tarafından seçilmesiyle mahalle yönetimi olarak hukuki varlık kazanmaktadır.

B. MAHALLE YÖNETİMİNİN ORGANLARI

Mahalle ve mahalle yönetimi ile ilgili yasal düzenlemelerde “mahalle yönetiminin organları”

olarak ayrı bir açıklama bulunmamaktadır. Mahalle yönetiminin organları biçimindeki ayırım bu anlamda pratik nitelik taşımaktadır.

(13)

Mahalle yönetiminin organları, “Mahalle Muhtarı” ve “İhtiyar Heyeti”dir. Mahalle muhtarı ve ihtiyar heyeti, bir muhtar ve dört asıl üyeden oluşur (4541, m.2). İhtiyar heyetine, en çok oyu alan dört asıl üye yanında dört de yedek üye seçilir.

Muhtar, merkezi yönetimin mahalledeki yürütme organı ve mahallenin merkezi yönetimle ya da yerel yönetimlerle ilişkilerinde muhatap olarak seçtiği kişidir. İhtiyar heyeti mahallenin işlerinin yürütülmesinde muhtara yardımcı, bazı durumlarda isteğe bağlı diğer durumlarda ise zorunlu görevleri olan kuruldur.

Mahalle muhtarlığı ve ihtiyar heyeti seçimi, 1984 tarih ve 2972 sayılı “Mahalli İdareler ile Köy ve Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun”a göre gerçekleştirilir.

Seçimler eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım döküm esaslarına göre yargı denetimi altında yapılır. Seçimler, belediye, il genel meclisi ve köy muhtarlığı seçimleriyle birlikte beş yılda bir yapılır.

Mahalle muhtarlığı ve ihtiyar heyeti seçimlerinde her mahalle bir seçim çevresidir. Seçimlerde adaylık usulü olmadığı gibi siyasal partiler de aday gösteremezler. Siyasal parti üyeliği seçilmeye engel değildir. Seçimler, çoğunluk sistemine göre yapılır. Eşit oy durumunda seçim kurulunda kura çekilir.

Mahalle yönetiminin organlarını mahallede oturan ve seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenler seçer.

Silah altında bulunanlar, kısıtlı olanlar, kamu hizmetlerinden yasaklı olanlar seçmen olamazlar.

Seçilebilmek için ise: Okur yazar olmak; en az 6 aydan beri o mahallede oturmak; 25 yaşını doldurmuş olmak; seçilmeye engel bir durumu bulunmamak gerekir. Ana, baba, büyük ana ve baba ile evlat ve bu derecedeki sıhri hasımlar mahalle muhtarı ve ihtiyar heyetinde birlikte görev alamazlar.

Başka mahallede oturan ve seçildiği mahallede ikinci konutu nedeniyle bulunanların seçim tutanakları iptal edilmiştir.

Muhtar, gündelik işleri görecek kadar günün belli saatlerinde mahallede bulunmak zorundadır.

Bu nedenle herhangi bir işte çalışmakta olan kimselerin muhtarlık yapması fiilen imkansızdır. Bu durumdakilerin seçilmemesi, eğer seçilmişlerse iki işten birini tercih etmeleri, ısrar etmeleri durumunda ise görevlerine son verilmesi gerekmektedir (Aytaç, 1995:113-114; Taylan, 1999:93).

Boşalan muhtarlıklar için her yıl Haziran ayında, yeni kurulan mahallelerde ilandan 60 gün sonra seçim yapılır. Seçim döneminin sona ermesinden önce ihtiyar heyeti üye sayısı, yedeklerinin de getirilmesinden sonra üye tam sayısının yarıya düşmesi halinde muhtar, durumu bir hafta içinde ilgili seçim kurulu başkanlığına ve bilgi için de mahallin en büyük mülki amirine bildirir. Bunun üzerine seçim kurulu başkanlığınca durum 48 saat içinde ilan edilir. ilan tarihinden sonra gelen 60.günü takip eden ilk Pazar günü seçim yapılır (2972, m.33).

Köy ve mahalle yönetimi seçimlerinde itiraz için son merci il seçim kuruludur.

Mahalle muhtar ve ihtiyar heyetleri görevlerini ihmal ettiklerinde vali ve kaymakamlar kendilerine ihtarda bulunurlar. Bu ihtara rağmen görevlerini ihmal etmeye devam eden muhtar ve/veya ihtiyar heyeti üyeleri işten eli çektirilir ve idare kurulu kararı ile görevlerine son verilir (4541, m.18).

Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası ile muhtarlara devlet tarafından ödenek verilmesi muhtarların “memur” olarak benimsenmesine neden olmuştur. Görevleri ile ilgili suç işleyen muhtar hakkında bu görüşe uygun olarak Yargıtay ve Danıştay ilke olarak mahalle muhtarlarının Memurların Yargılanmaları Hakkındaki Kanun hükümlerine tabi olacakları görüşünü benimsemiştir.

2. Görevleri

Mahalle yönetiminin görevleri incelendiğinde muhtar ağırlıklı görev paylaşımı dikkati çekmektedir. Genelde pek çok görevi muhtar yerine getirme sorumluluğuna ve yetkisine sahip olmasıyla birlikte muhtarın tek başına yerine getiremediği görevler ihtiyar heyeti ile görülmektedir.

İhtiyar heyeti üyelerinin görevi fahridir; karşılığında ücret veya ödenek verilmemektedir.

Genel anlamda mahalle muhtar ve ihtiyar heyetleri, 4541 sayılı kanunun üçüncü maddesinde sayılan görevlerle birlikte diğer yasal düzenlemelerle kendilerine verilmiş görevleri yerine getirmektedir. Mahalle muhtar ve ihtiyar heyetinin başlıca görev ve yetkileri şunlardır:

a. Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleriyle İlgili Görevler

(14)

 Nüfus Kanunu’na göre: Nüfus sicillerine kayıtsız olanlara; hüviyetini kaybedenlere;

doğumları nüfus idaresine bildirmekle mükelleflere; ölüm olayları için nüfus dairelerine; yer değişikliklerinin kütüğe kaydı için ilgililere; sanat, sıfat, din ve eşkal gibi konuların nüfus siciline kaydını isteyenlere ilmühaber vermek,

 Nüfus cüzdanı örneği vermek; evlenmek isteyenlere ikametgah ilmühaberi vermek,

 Genel nüfus sayımında bilirkişi olarak bölge yazım kurullarına katılmak.

b. Askerlik ile İlgili Görevler

 Askerlik Kanunu’na göre: Askerlik yoklama memurlarınca istenen bilgileri vermek; askerlik şubesi davet pusulalarını teslim almak ve ilgililere tebliğ etmek; askerlik meclisine katılmak;

askere sevk cetvellerini tebliğ etmek; askere sevk tarihinde bulunamayanlar hakkında bilgi vermek,

 Askere gidenlerin geride kalan muhtaç aile fertlerine yardım için aracılık yapmak.

c. Seçimler ile İlgili Görevler

 Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanuna göre: Sandık kurullarına üyelik; vefat eden seçmenlerin daimi seçmen kütükleri bürosuna bildirmek; ilçe seçim kurulu başkanınca verilen görevleri yerine getirmek; sandık seçmen listelerini askıya çıkarmak; vatandaşların seçme yeterliliklerinin ve ikamet durumlarının tespitine yardımcı olmak.

d. Adliye ile İlgili Görevler

 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na göre: Sulh hakimi önünde görülecek davalarla ilgili vekaletnamelerdeki imzaları onamak; imza atamayan ya da yazı yazmayı bilmeyenlerin kullanacağı mühür veya işareti onamak; adli muzaheret talebinde olanların mahkemeye verecekleri şahadetnameyi düzenlemek,

 Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’na göre: Hakim ve savcının bulunmadığı kolluk tarafından ev ve işyerlerinde yapılacak aramalarda hazır olmak,

 Adli yazıların tebliğinde gösterilen adreste tebliğ yapılacak kimse bulunamadığında posta görevlisi tarafından bırakılacak belgeleri almak,

 Gıyapta yapılacak taşınmaz mal hacizlerinde bulunmak,

 Vasi tayininde vasi olacak kişinin engeli olup olmadığı konusunda yazılı belge vermek,

 Akıl hastası veya zayıflığı olanları hacir için sulh hakimliğine bildirmek.

e. Tapu Kadastro ile İlgili Görevler

 Kadastro Kanunu’na göre: Kadastro ilanlarını askıya çıkarmak; kadastro komisyon veya posta başkanlarının istekleri üzerine konutlara girişte hazır bulunmak; kadastro postalarının dağıttığı beyannamelere yazı bilmeyenlerin koyacakları işaretleri onamak,

 Tapu Kanunu ve ilgili Tüzüğe göre: Sahiplerinin verecekleri bildirimle yetinilerek yapılacak malını ve hakkını kullanma işlemlerinin dışında kalan gayri menkullere ilişkin kağıt ve kütüğe kayıt işlemlerinde sınır veya diğer vasıfları hakkında sahibinin vereceği bildirimi onamak; medeni kanunun yürürlüğe girmesinden önce ölenlerin mirasçıları tarafından yapılacak intikal işlemlerinde ilmühaber vermek; kayıt ve senetlerine fotoğraf yapıştırmak isteyenlerin hüviyetlerini ve işin ilgili olduğu gayrimenkulun sahibi olduğunu gösterir ilmuhaber vermek; tapu işlemlerinde tapu dairesince istenen hüviyeti onama ilmühaberini vermek.

f. Milli Eğitim ile İlgili Görevler

(15)

 Öğretim yılı başında öğrenim çağındaki çocukların kimliklerini gösterir çizelge hazırlamak;

nüfus cüzdanı olamayan çocukların yaşlarının tahmin ve tespit etmek; okul arsalarının seçiminde bulunmak; okul idaresince istenen doğruluk ve oturma belgelerini vermek.

g. Sosyal Güvenlik ile İlgili Görevler

 Ölen sigortalının varsa 60 yaşını doldurmuş kocasının veya ana, babasının geçimlerinin sigortalı tarafından sağlandığını belirten ilmuhaber vermek; yaşlılık ve malullük geliri olanların sağ olduğunu gösterir yoklama belgelerini onamak; Almanya’da çalışan işçilerin medeni hal belgelerini onamak; sağlık yardımından yararlanacakların kimlik araştırma belgelerini onamak; ölen sigortalının 18 yaşını doldurmuş tahsilde olmayan ve geçimini sağlayacak başka geliri olmayan evlenmemiş kız çocuklarına ilmuhaber vermek; yeşil kart almak için başvuranların başvuru formunu onamak.

h. Ulusal Savunma ile İlgili Görevler

 Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’na göre: Yazım kurullarına taşıt araçları hakkında son bilgileri vermek; taşıt araçlarındaki değişiklikleri ulusal savunma yükümlülüğü komisyonlarına bildirmek; askeri makamlarca ticari ve sınai kuruluşlara el konulmadan önce yapılması gerekli tespitlerde hazır bulunmak.

i. Sivil Savunma ile İlgili Görevler

 Sivil Müdafaa Kanunu ve ilgili Tüzüğe göre: Sivil savunma yükümlülüğü olanların listesini sivil savunma idarelerine teslim etmek; sivil savunma yükümlülerinin ikametgah değişikliklerini yetkililere bildirmek; ilgili sivil savunma komisyonlarına katılmak; korunma kılavuzluklarına seçilmek.

j. Seferberlik ile İlgili Görevler

 Kaynak saptama fişlerinde bulunan ve yükümlülerin oturma adresleri bilgilerinin doğruluğunu onamak; sefer görev emirlerini ilgililere bildirmek; sefer görev emri ve sefer görev çağrı çizelgesine gereken bilgileri işlemek ve dosyalamak; sefer görev çağrılarını yükümlülere duyurmak.

k. Sağlık ile İlgili Görevler

 Haber verilmesi zorunlu salgın ve bulaşıcı insan hastalıklarını resmi sağlık kurumlarına ve mülki idare amirine yazıyla bildirmek; salgın ve bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve giderilmesinde umumi hıfzısıhha meclislerince alınacak önlemlerin uygulanmasına yardımcılık etmek; sağlık ocakları, sağlık merkezleri ve sağlık kurullarına üye olarak katılmak.

l. Tarım ve Hayvancılık ile İlgili Görevler

 Sürekli ve geçici yasaklamaya rağmen yapılan tütün tarımını tekel idaresine veya mülki idare amirliğine bildirmek; tütün ekimi ile ilgili denetim ve kayıt görevleri; haşhaş ekimi ile ilgili denetim görevleri; ziraat odalarınca düzenlenen üye cetvellerini asarak ilan etmek.

m. Kolluk ile İlgili Görevler

 Sıkıyönetim komutanlıklarının güvenlik ve asayişle ilgili emirlerini yerine getirmek;

kaçakçılığı ihbar etmek ve bazı hallerde men ve takip etmek; kaçakçılık ile ilgili aramalarda hazır bulunmak; resmi kurumlarca istenecek iyi hal kağıtları vermek; kimlik bildirme belgelerini dağıtmak, toplamak ve onamak; mahalleye girdiğini haber aldığı kimliği belirsiz ve şüpheli şahısları zabıtaya haber vermek; ikametgah senedi düzenlemek.

n. Tebligat Kanunu ile İlgili Görevler

 Tebligat imkansızlığında tebliğ memurunun düzenleyeceği mazbatayı imzalamak; tebliğ imkansızlığı veya tebellüğden imtina halinde evrakı teslim almak; evrakı 3 ay saklamak;

tebligat yapılacak kimse yetersiz olursa muhatap yerine teslim almak ve 3 ay saklamak; imza

(16)

edemeyecek durumdakilere yapılacak tebligatta hazır bulunmak; tapuda adresi olmayanlara ilan suretiyle tebliğ yapmak.

o. Vergilerle İlgili Görevler

 İnceleme memurlarına bilgi vermek; ölen kimsenin borçlarının silinebilmesi için mazbata düzenleyerek bilgi vermek.

p. Vakıf Arazilerinin Satışı ile İlgili Görevler

 Vakıf arazilerini satın almak isteyenlerin satış komisyonuna verecekleri beyan kağıtlarındaki imzaları onamak.

r. Diğer Görevler

 Bakanlar Kurulu’nca halkın ihtiyaçlarını karşılamak ve kamu hizmetlerini kolaylaştırmak üzere karar altına alınacak işlemlerden o mahalleye ilişkin kısımlarını uygulamak,

 Mülki İdare Amirlerince verilen görevler.

4541 sayılı kanunun uygulamasıyla ilgili 1945 tarihli 2412 sayılı Tüzük (m.39,40,41,42,43,44,46) muhtarlık çalışmaları ile ilgili şu hükümleri düzenlemektedir:

Muhtar, kendisine çalışma yeri olarak belli bir yer ayırmak ve işlerini görebilecek oranda günün belli saatlerinde bulunmak ve bunu mahalle halkına bildirmek durumundadır. İhtiyar heyeti asli üyeleri haftada en az iki defa belli saatte muhtarın çalışma yerinde toplanmak ödevindedir. Bunun dışında, muhtarın çağrısı ile toplanırlar. Muhtar ve ihtiyar heyeti işlerini günlük görürler ve işlerini bir günden fazla aksatamazlar. Muhtarlar, örneği İçişleri Bakanlığınca belirlenen resmi mühür kullanırlar.

Muhtarlık mührü, yalnız muhtarlarda veya vekillerinde bulunur, bunlar tarafından kullanılır ve saklanır. Muhtarların kullanacakları defter, fiş, ilmuhaber, şahadetname ve başka kağıtların örnekleri İçişleri Bakanlığınca yapılarak bildirilir. Muhtarlar bunlara uygun evrakı kullanmak durumundadır.

Muhtarlar, herhangi zorunlu bir sebeple geçici olarak görevlerinden ayrılmak istediklerinde yerlerine ihtiyar heyetinden birini vekil bırakarak durumu mülki idare amirine bildirir.

Mahalle muhtar ve ihtiyar heyetlerine, görevlerinin yapılmasında mahalli bekçileri yardım ederler (4541, m.22).

Mahalle muhtarı, mahallenin “fiili” temsilcisi durumundadır. Halkın dilek ve şikayetlerini ilgili makamlara fiili temsilci olarak iletir ve takip eder. Muhtar, mahalleyi “yasal” olarak temsil edemez.

Ancak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49.maddesinin 3239 sayılı Kanunla değişik (b) bendine göre, emlak vergisine ait bedel ve değerlerin kesinleşmesi aşamasında mahalle muhtarına takdir komisyonlarının takdirine ilişkin kararlarına karşı dava açma yetkisi tanınmıştır.

3. Özlük Hakları

a. Muhtarların Harç Gelirleri - Muhtarlık Ödeneği

Mahalle muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri tarafından görülecek hizmetlere karşılık harç alınmaktadır(4521, m.20). Harç miktarı, her mali yıl başında il idare kurulu tarafından belirlenir.

Alınan harçların miktarı, ilgili evrak üzerinde gösterilir. Harçlar yalnızca muhtara aittir (4541, m.21).

Harçlardan elde edilen gelir, muhtarlık işlerinin ve bürosunun giderleri için kullanılır. Fakirlikleri, en büyük mülki amirlik tarafından kabul edilenlerden harç alınmaz. Mahalle muhtarlıklarının harç gelirlerinin mahalle hizmetlerin giderleri için yeterli olmaması, mahalle muhtarlıklarına Devletçe her ay devlet bütçesinden belli miktar ödenek verilmesini gerektirmiştir. 1977 tarih 2108 sayılı "Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası" ile mahalle muhtarlarına ödenek bağlanmıştır.

b. Sosyal Güvenliği

Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmayanlar BAĞ-KUR kapsamına alınmıştır.

Bağ-Kur kapsamına giriş zorunludur. Muhtarlar, primlerini kendileri ödeyerek istedikleri kademeyi seçebilirler. Diğer bir sosyal güvenlik kurumundan aylık alanların aylıkları kesilmez.

Referanslar

Benzer Belgeler

Cumhuriyet Döneminde okul öncesi eğitimin geliştirilmesi için önemli

 1937 yılından itibaren, köy öğretmen okullarında karma eğitime geçilmiştir..  1940 yılından itibaren, köy enstitülerinde karma

OsmDQOÕ WRSOXPXQXQ EQ\HVLQH X\PD\DQ G]HQOHPHOHU \DSÕOGÕ÷Õ %DWÕ GHYOHWOHULQLQ

yüzyıl taksimatına dair verdiği bilgilere göre, Anadolu Eyaleti’nin sancakları, Kütahya, Saruhan, Aydın, Kastamonu, Bursa, Bolu, Menteşe, Sultanönü, Ankara,

Nazif Ağa’nın müdürlükten alınması üzerine yerine Bitlis kazasının eski müdürü olan Rüstem Ağa, “evsâf-ı matlûbe ile mevsûf ve umûr-ı kazāya idâreye

Enderun mektebinde gençler (iç oğlanlar), Büyük ve Küçük oda, Doğancı Koğuşu, Şerefli Koğuşu, Kiler Koğuşu, Hazine Odası ve Has Oda olmak üzere, altı

Belirli kesimlerin çıkarlarının zedelenmesinden kaynaklanan muhalefetten başka, uygulamadaki yanlışlardan ortaya çıkan bir hareket de söz konusuydu. Uzun yıllar

Maddeleri Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi (büro) tarafından hazırlanan bu iki belge; iĢletilmesine izin verilen madenin bulunduğu vilayet- kazanın adı, imtiyaz