• Sonuç bulunamadı

6. OHRID PEN KONFERANSI Eylül 2003 İZLENİMLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "6. OHRID PEN KONFERANSI Eylül 2003 İZLENİMLER"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

6. OHRID PEN KONFERANSI 19-21 Eylül 2003

İZLENİMLER

Aysu ERDEN Bilindiği üzere Uluslararası P.E.N.in bünyesindeki beş komiteden biri olan Çeviri ve Dilbilimsel Haklar Komitesi(Translation and Linguistic Rights committee-TaLRC): 1978 yılında kurulmuştur. Çoğunluğu kaybolma tehlikesiyle karşıya kalmış olan azınlık dillerini savunur. Azınlık dillerinde yazılmış olan edebi eserlerin dünya dillerine çevrilmesini teşvik eder. Vatansız dillerin dilbilimsel haklarını korur. Çeviri ve Dilbilimsel Haklar Komitesi, Dilbilimsel Haklar Evrensel Bildirisini (UDLR) hazırlamıştır. Bu bildirinin hazırlanmasında, Catalan PEN Merkezi öncülük yapmıştır.

Herkesin kendi dilini bireysel olarak, her dil topluluğunun kendi dilini kolektif olarak kullanma hakkına sahip olduğunu vurgular. İki yönlü bir görevi vardır: Devletsiz dilleri korumak ve çağdaş edebiyatın hem global dillere, hem de diğer dillere çevrilmesini hedeflemek. Bu yıl, Çeviri ve Dilbilimsel Haklar Komitesi nin altıncısı 6. Ohrid P.E.N.

Konferansı (6th Ohrid P.E.N. Conference) adı ile 19-21 Eylül 2003 tarihinde Makedonya’nın Ohrid kentinde gerçekleştirildi.

Konferansta, Bulgaristan, Katalan, Hırvatistan, Alman, Esperanto, Macar, İtalya, Kürt, Norveç, Portekiz, Sırbistan, Slovenya, Türk PEN Merkezlerinden gelen toplam 17 delege, evsahibi Makedonya PEN Merkezi’nin katılımcılarıyla buluştular.

PROGRAM, 19 Eylül tarihinde, delegelerin ve katılımcıların gelmesi ve saat 20:00 de Makedonya Cumhuriyeti Kültür Bakanı’nın verdiği davet ile başladı.

20 Eylül-Cumartesi günü, saat 09:30 da gerçekleştirilen Açılış Konferansında,

Birinci Oturumda gerçekleştirilen Yuvarlak Masa toplantısının konusu “Berlin Duvarı / Schengen Zone” başlığını taşıyordu. Bu Yuvarlak Masa Toplantısının tartışma tezi şöyleydi:

· Kültürün her biçiminin gelişmesi için önşart : İletişim kurmak

· Kültüre karşı gelen bir eylem : Sınırlar Koymak

· Sınırın mitolojik imajı : “Bizim taraf” Kozmos, “Öteki taraf” Kaos

· Tarihsel Bakış açısı : “Sınırın öteki tarafındakiler “Diğerleri”, “Barbarlar”,

“Karışık ırklar”, “Bizim yaşam biçimlerimize ters düşenler”

· Ekonomik düzeyde Güvence : İdeolojik düzeyde güvence

· İdeolojik olarak bir sonuca ulaşmak: Politik program oluşturma

· Her kültür için gerekli bir temel gereklilik : Bir başlangıç oluşturma

· Seyyahın önüne konan bariyerler : Özgür olma duygusu-Özgür olamama duygusu

· Internet : İnsanları doğrudan iletişim kurmalarının yerine geçen bir iletişim sistemi olarak geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması

(2)

II

· Insanların önüne konan her tür duvarın en büyük kurbanı: Aydın Kişi

· “Sınırları Yumuşatma” çabalarına, P.E.N. in destek vermesinin zamanı gelmedi mi artık?

Aynı günün akşamı Uluslararası Şiir Okuma Saati vardı.

21 Eylül-Pazar günkü program, saat 9:30 da, Çeviri ve Dilbilimsel Haklar Komitesi Uluslar arası başkanı Prof.Dr.Kata Kulakova başkanlığındaki toplantı ile başladı. Yine şiir okumaları, geziler ve sohbet toplantıları ile sürdü. Ertesi gün delegeler ayrıldılar.

20 Eylül 2003 Cumartesi günü yapılan “Berlin Duvarı / Schengen Bölgesi” başlıklı Yuvarlak Masa toplantısında görüşülen konuları, yapılan konuşmaları genel olarak şöyle özetlemek olası:

“Berlin Duvarı dünyayı, zengin ve fakir olmak üzere ikiye ayırmıştı. Günümüzde, Schengen uygulama alanı yazarların ve aydınların önünde Berlin Duvarına benzer bir sınırlama ve engel koymaktadır. Schengen Vizesinin uygulanmaya başlanmasıyla birlikte, insan hakları hiçe sayılmıştır. Söz konusu durum da, Helsinki Dokumanlarının ve kararlarının kötüye kullanılmış ve aşağılanmış olduğunu göstermektedir. Bu konuda, bilimsel çözümler üretilmelidir, ve bu amaçla inisiyatifler başlatılmalıdır

Seyyahat ederken sınırların azaltılması gerekmektedir. Schengen ülkelerinin duvarları yavaş yavaş yıkılmaktadır. Sınırlar, olayların oluştuğu karşılaşma noktalarıdır. Sınırların değişime uğraması gerekmektedir. Sınırlar farklı kültürlerin karşı karşıya geldiği çizgilerdir. Schengen yeni bir Berlin Duvarı’dır. Oysa, Berlin Duvarı, yeni bir Avrupa yaratmak için yıkılmıştı. Günümüzde, özgür, sınırların kaldırıldığı birleşmiş bir Avrupa, bütünleşmiş bir kıta fikrine sıcak bakılmalıdır. Böylelikle kültürler, edebiyatlar, diller birbirleriyle iletişim halinde olabileceklerdir. Global bir Avrupa farkındalığının oluşturulması, Avrupa için olduğu kadar, dünya için de çok önemlidir. Avrupa değerleri oluşturulmalıdır. Avrupa’ da ve dünyada, aynı zamanda, çok geniş, büyük ve etkin bir entelektüel enerji oluşturulmalıdır. Oluşturulan bu enerji yeniden yapılandırılmalıdır.

Duvarlar, iletişimi reddetmek, oluşturulan iletişimi kesmek anlamına gelmektedir.

Yeni yeni duvarlar yapmak çok büyük bir tehlikedir. Yeni duvarlar, aslında, yeni tehlikelerdir. Duvarları yıkmak ise ayırım yapmakla başa çıkmak anlamına gelmektedir.

Schengen, belki kaçakçıları ve kaçakçılığı önlemektedir, ama aynı zamanda, aydın kişileri de engellemektedir. Onların birbirleriyle iletişim kurmalarını engellemektedir.

Yazarlar, kültür işçileridir

Edebiyatta idari bölünmeler, bölünmüş alanlar yoktur. Internet, dünyada iletişim kurmanın en etkin aracıdır. Dünya çapında internet iletişim ağları kurulmalıdır.

Özellikle edebiyat ve bilim alanlarında bu durum çok büyük önem taşımaktadır. Bilginin ve edebiyatın hareketliliğinin sağlanması çok önemlidir ve gerekmektedir.

(3)

III

Yeni bir bölünme olan Schengen Rejimi, bütün bu fikirlere ters düşmektedir. Bu nedenle, küçük kültürler, küçük milletler ve küçük diller baskı altında kalmaktadırlar.

Balkanlar, ve Balkan ülkeleri bu durumdadırlar. Kültürler, diller, edebiyatlar arasında ayırım yapmak fikrinden kurtulmak gerekmektedir. Farklılığın korunması sağlanmalıdır.

Bütün bunların başarılabilmesi için, öncelikle, insanların da içsel zihinsel sınırlarını kaldırmaları, özellikle, kendilerinin bu sınırlardan kurtulmaları gerekmektedir. Yazarlar, şairler, yaratıcı kişiler, yayıncılar, editörler, gazeteciler, çevirmenler ve akademisyenler, insanların içsel ve zihinsel sınırlarını kaldırabilmek amacıyla bir şeyler yapmalıdırlar.

Çünkü onların en önemli, etkin silahları sadece kalemleridir.

İnsanlığın, özellikle kültür ve edebiyat alanında, birbirlerine ihtiyaçları vardır.”

Sözkonusu konferansta “Berlin Duvarı / Schengen Etki Alanı”(Berlin Wall/Schengen Zone) adlı konunun delegeler tarafından tartışılması sonucunda, aşağıdaki karar alınmıştır:

ÖNERGE: Yazarlar ve aydınlar, şu anda, Avrupa’da yürürlükte olan, ve başlangıçta nihai amaçları sınırları olmayan bir Avrupa’nın gerçekleştirilmesi olan süreçler karşısında, ilgisiz kalamazlar. Uluslararası P.E.N. in vurguladığı en temel kurallardan birisi özgürlüktür: Yaratma özgürlüğü, hareket özgürlüğü, seçme özgürlüğü...

Ne yazık ki, sözüedilen, Avrupa’daki bu süreçler, her zaman, ve tümüyle adı geçen değerleri yansıtmamaktadırlar. Schengen Etki Alanı (Schengen Zone), en azından bu aşamada, bu alanın dışında kalanlar için, özellikle de bu alanın dışında bırakılan, sözüm onz Batı Balkanlar adı verilen ülkelere yönelik, karşıt bir birliktelik ve ayrımcılık simgesi haline gelmiş durumdadır. Şu anda, özgürlüğün ve insan haklarının kısıtlanmasına karşı bir hareket olduğu kabul edilen bu çalışmanın uygulanması esnasında, P.E.N. in bakış açısına göre, bizlerin daha kapsamlı bir edebi ve kültürel işbirliği içinde bulunmamız gerekmektedir.

İletişim özgürlüğünün kısıtlanması sözkonusu olduğunda, yazarlar, Avrupa projesinin geleceğinin, büyük ölçüde yanlış yönlendirildiğini düşünmektedirler. Yazarlar, iletişim kurmayı geliştirmenin, her tür kültürel ve edebi işbirliğinin önşartı olduğunu iyi bildikleri için, Avrupa Birliği ve onun içinde bulunan ülkelerle, Avrupa Birliği dışında kalan ülkeler arasındaki sınırların üstesinden gelmek için başlatılan önerilere giden tüm yolları ve yöntemleri desteklemeye hazırdırlar. Ohrid, 21.09.2003

20 Eylül 2003 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda, benden bir konuşma yapmam istenmiştir. Toplantıda yaptığım, “Evrensel Sorunun kesin olarak belirlenmesi Gerekliliği

ve Pratik çözümler Bulmak” başlıklı konuşmamın özet metni aşağıdaki gibidir:

Hepimiz yazar, şair, çevirmen, yayıncı, editör, edebiyat eleştirmeni ve akademisyeniz.

Politikacılar değiliz. İşte bu nedenle, sınırları ve engelleri doğrudan doğruya kendimiz kaldırarak sorunu bizzat kendi kendimize çözemeyiz. Kültürleri birbirlerinden ayıran; aydınların, edebiyatçıların bir kültürden diğerine hareket etmelerini engelleyen; onların birbirleriyle fikir alışverişi yapmalarını, tanışmalarını

(4)

IV

engelleyen sınırları oluşturmak; kültürleri bölümlere ayırmak; yeni duvarlar inşa etmek gibi sorunları, sadece kalemimizle çözebiliriz. Yazarın bireyselliği biricik olmasındadır. Kimi zaman, belirli bazı yazarlar için, kendi ülkelerindeki kültür süreçlerini ve politikalarını etkilemek mümkün olabilmektedir.

Bu nedenle, yapabileceğimiz şey, öncelikle, sorunu belirlemek, tanımlamak ve sorunun değişik yönlerinin kesinkes betimlemelerini yapmaktır. İkinci olarak, soruna pratik ve işlevsel çözümler bulmaktır. Sonuç olarak, otoriteleri sorunu yasal olarak çözmeye davet edebiliriz. Bunu, ancak, yazılarımız aracılığıyla, ve barışçıl amaçlar güderek yapabiliriz.

Böylesine evrensel olan bir sorunu belirlemek aşağıdaki soruları sormak ve bu sorulara nesnel ve bilimsel yanıtlar aramak suretiyle başlatılabilir:

· İletişim sorunlarının üstesinden nasıl gelebiliriz?

· Yeni bölümlerin oluşturulmasını nasıl engelleyebiliriz?

· Bütünleşmiş bir kıtayı nasıl oluşturabiliriz?

· Eskimiş bir fikir olan “bölümlere ayırma”yı nasıl bertaraf edebiliriz?

· Barış kültürünü nasıl oluşturabiliriz?

· Farklılığı nasıl savunabiliriz?

· Farklı kültürleri nasıl birleştirebiliriz?

· İnsanın içinde bulunan zihinsel sınırlamaları ve sınırları nasıl değiştirebiliriz?

· Küçük dilleri ve kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan dilleri nasıl destekleyebiliriz ?

· Pratik, bilimsel, işlevsel ve nesnel çözümleri nasıl bulabiliriz?

Otoriteler, yazarlar tarafından böylesi sorunları çözmeye davet edilmelidirler.

Ancak, kültürler ve edebiyatlar arasında var olan iletişim sorunlarının üstesinden gelebilmek için başka somut çözümler vardır. Bu tür çözümler yazarların kendileri tarafından getirilebilir:

· Edebiyat eğitimini geliştirip yaygınlaştırmak: Resmi edebiyat eğitiminin yanısıra, sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilecek olan edebiyat eğitimini de sürdürmek (PEN Merkezleri ve Yazar Örgütleri tarafından, Okullarda-PEN, Yazarlar-Okullarda programları geliştirmek, ebeveynlere, öğrencilere, edebiyatseverlere ve halka açık yaratıcı yazarlık kursları düzenleme)

· PEN Merkezleri bünyesinde yazar çevreleri ve toplulukları oluşturmak

· Dünyanın sorunlu bölgelerini, küçük dilleri ve milletleri temsil eden belirli ve seçkin yazarlar için uluslararası edebiyat etkinlikleri düzenlemek

· Şiirleri ve kısa öyküleri, dünyanın problemli bölgelerini, küçük dillerini, azınlık dillerini, kültürlerini, ve milletlerini tanımak ve tanıtmak amacıyla alternatif tarihler ve sosyolojik belgeseller olarak incelemek

· PEN Merkezlerinin ve yazar örgütlerinin, dünyanın çeşitli bölgelerinin edebiyatlarını tanıtmak amacıyla evsahibi web-siteleri, iletişim ağları, e-mail

(5)

V

listeleri oluşturmaları; böylelikle de, bilginin, kültürün ve edebiyatın akışına katkıda bulunmaları. Dil ve kültür Web-sitelerini gerçekleştirmeleri

· Karşılaştırmalı edebiyat ve dilbilim çalışmaları yapmaları

· Antolojilerin yazılması”

Referanslar

Benzer Belgeler

ALPET Taşıt Yönetim Sistemi (TYS); şirket filo araçlarının istasyonda ödeme yapmadan, faturayla uğraşmadan akaryakıt alabildiği, şirket akaryakıt harcamalarının

Entegre ve standartlaştırılmış Güvenli Teşhis Erişimi (Secure Diagnostic Access) çözümü ile Bosch, ESl[tronic] 2.0 Çevrimiçi diyagnoz yazılımı aracılığıyla

Giriş: Kozmopolit Bir Edebiyat Merkezi Olarak İstanbul 1911’de Genç Kalemler dergisinde yayınlanmış olan bir makalede Ziya Gökalp şöyle yazar: “Memleketimizde

• İSİB (İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği) Yılın En Çok Hava Kanalı İhracatı Yapan Markası Ödülü’nü aldı.. • Türkiye’de ilk

(Bu uygulamada dağıtım boru hattında değişken debi sağlanır; ancak terminal ünitelerde sabit diferansiyel basınç sağlanamaz. Fark basınç, sistem içinde salınım halindedir

Borusan Endüstriyel Sistemler (BESys), enerji santrallerine, kompleks endüstriyel tesislere, fabrikalara, on-shore/off-shore petrol ve doğal gaz tesislerine anahtar teslim

Aynı zamanda su bazlı, kimyasallara dayanıklı ve kaymaz olarak uygulanabilir İnce katmanlı kaplama sistemleriyle mekanik zorlamalara dayanıklı bu sayede de çok ekonomik Çok

Sportif aktivitenin insanların kendileri için yapabilecekleri en faydalı faaliyet olduğuna inanan Nova Sport hazırladığı pratik fitness center.. paketleriyle sportif