• Sonuç bulunamadı

Etnik Barış Bağlamında Bulgaristan Türklerinin Bulgarlarla Sosyal İlişkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Etnik Barış Bağlamında Bulgaristan Türklerinin Bulgarlarla Sosyal İlişkileri"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Mehmet DALKILIÇ

Ramazan BİÇER***

Özet

Türklerin Bulgaristan topraklarındaki varlığı, eski çağlara dayanmaktadır. Osmanlıların Bal-kanlara ulaşmasıyla birlikte, Bulgaristan’da ciddi bir Türk varlığı ve egemenliği oluşmuştur. Türkler, Bulgaristan’da birçok medeniyet izleri ve kültür eserleri bırakmıştır. Beş yüz yıl yönetiminde tuttuğu Balkanlar’dan çekilmesiyle birlikte, orada kalan Türkler, büyük bir zulme maruz kalmış ve ciddi bir asimilasyona uğramış olmakla birlikte, var olma mücadelesi vermişler ve öz benliklerini korumuşlardır. Son zamanlarda Bulgaristan yönetimindeki değişimler ve gelişimler doğrultusunda, Türklere çok önceleri verilen ama hiç yürürlükte olmayan haklar, 2012 yılı itibarıyla yeniden gündeme gelmiş ve Bulgaristan Parlamentosu tarafından Komünist dönemdeki baskılar kınanmıştır. Siyasi gelişmelerin ötesinde Ehl-i Sünnet ve Bektaşi/Alevi grupların oluşturduğu Müslüman Türk toplumu, uzun yıllar Bul-gar kökenlilerde birlikte yaşamış, sosyal hayatta birliktelik yürümüş, arkadaşlık ve evlilikler yapmıştır. Bu çalışmamızda, sosyal hayatta birliktelik, arkadaşlık ve evliliğin Bulgaristan Türkleri tarafından nasıl değerlendirildiği üzerinde durmaktayız.

Anahtar Kelimeler: Bulgaristan, etnik barış, Türkler, Bulgarlar, Alevilik-Bektaşilik, sosyal

ilişkiler.

THE SOCIAL RELATIONS OF TURKS WITH BULGARIAN IN THE

CONTEXT OF ETHNIC PEACE IN BULGARIA

Abstract

Presence of Turks in the territory of Bulgaria are based on ancient times. With access to the Ottoman Balkans, Bulgaria has experienced a significant Turkish presence and domination. The Turks in Bulgaria have left many traces of civilization and cultural monuments. Five hundred years held management with withdrawal from the Balkans, there are Turks, who have been exposed to a great persecution and assimilation have suffered seriousy, but they have fought for and maintained their self-identity. Recently, changes in the management and

* Bu makale, TÜBİTAK destekli, 2011 yılında tamamlanan “Religious Fundamentalizm and Ethnical Peace on the Balkans” adlı projeden üretilmiştir.

** Prof. Dr. Kırklareli Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Kırklareli/Türkiye, mehmetdalkilic@yahoo.com *** Prof. Dr. Sakarya Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Sakarya /Türkiye, ramazanbicer@gmail.com doi:10.12973/hbvd.69.106

(2)

development in line with Bulgaria to Turkey, but long ago given rights which no force, as of the year 2012 came up again and repression in the Communist era in Bulgaria has been con-demned by Parliament. Beyond the political developments, al-Ahl al-Sunna and Baktashi/ Alawi Muslim Turkish people lived together with Bulgarian people, acted together in social life, established friendships and marriages. In this study, we deal with the issue of how Turks living in Bulgaria evaluate togetherness in social life, friendship and marriages.

Keywords: Bulgaria, ethnical peace, Turks, Bulgarian, Alawism-Bektashism, social relations

Giriş

Bulgaristan’da Müslüman Türk Varlığı

Balkanlarda Türk mevcudiyeti Osmanlı öncesine dayanmakla birlikte, orada Türk varlığının güçlü bir şekilde hissedilmesi ve etkisini göstermesi, Os-manlı dönemine rastlamaktadır. 1385’te Sofya’nın OsOs-manlı hâkimiyetine girme-siyle Bulgaristan’da 500 yıl süren bir Türk idaresi dönemi başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin iskân politikası doğrultusunda Anadolu’nun belirli bölgelerdeki Türk halkı, Rumeli’ye göç etmişlerdir (İnbaşı,2002: 158-159; Yüce, 1992:390-391; Ku-yucuklu 1992: 394-395). Bu topraklarda beş yüzyıl Türk kültürü ve medeniyetini yaşatan Türk toplulukları, XIX. yüzyılda geri Anadolu’ya dönmeye başlamışlardır. Bu gelişmede en büyük etken, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı olmuştur (Halaçoğlu, 1992: 397-398).

XVI. Yüzyılda Bulgaristan nüfusunun büyük bir kısmını Türkler oluşturu-yordu. Ancak bu durum, 17. Yüzyılda Balkanlar’da Osmanlı İmparatorluğu’nun etkisinin zayıflamasına paralel olarak Türklerin nüfusu azalmaya başlamıştır (Bist-ra, 2007:16). Tarihsel süreçte birçok gelişmeler yaşayan Bulgaristan topraklarında, 1877-78 Türk-Rus savaşı sonunda imzalanan 1878 Berlin Antlaşmasıyla Tuna vila-yetinin Sofya, Vidin, Rusçuk, Tırnova ve Varna sancakları üzerinde bir Bulgar Prens-liği kurulmuş, bu yörelerdeki Türkler onların egemenPrens-liği altında kalmıştır. 1912-13 Balkan Savaşı sonrası nüfusunun ezici çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Batı Trakya ve Rodoplardaki Kırcaali, Eğridere, Koşukavak, Darıdere, Mestanlı, Orta-köy, Dövlen, Paşmaklı ve Nevrokop ilçeleri Bulgaristan topraklarına dahil olmuştur. En son 1940 yılında, yine nüfusunun büyük kısmını Türklerin oluşturduğu Güney Dobruca toprakları da Romanya’dan alınıp Bulgaristan’a verilmiştir (Şimşir 1986: 17; Turan, 1998: 119-124; Eminov, 1997: 76-79).

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası Bulgaristan topraklarında kalan Türk-ler, etnik azınlık statüsünde değerlendirilmiştir. Bu konumdaki Türklerin büyük kısmı, Kuzey-Doğu ve Güney-Doğu Bulgaristan bölgelerinde yaşamaktadırlar (Tro-ebst, 1994: 32-42).

(3)

Bu gelişmeler doğrultusunda Osmanlı Devletinin Balkanlar’dan ayrılışı ile birlikte Bulgaristan Türkleri için karanlık dönem başlamış oldu. Sürekli bir zulme maruz kalan Türkler, çok kısa aralıklarla soluk alabilmişlerdir. Baskı ve zulümler Rus-ların, Bulgar yöneticilerini tahrikleriyle daha da artmıştır. Bu doğrultuda siyasi yöne-timler tam anlamıyla bir Türk karşıtlığı politikası izlemişlerdir. Tarihsel süreçte çe-şitli siyasi evreler geçirmiş olan Bulgar yönetimlerinin Türklere karşı menfi yaklaşım ve tutumlarında genellikle herhangi bir değişiklik gözlemlenmemiştir (Şimşir, 1986: 386-388, 391-394; Eroğlu, 1985: 15-25; Nayır, 1999: 4-5; Duman, 2002: 195).

Bu tarihsel realiteye rağmen, son zamanlardaki Bulgaristan yönetimindeki her bir değişim ve gelişim, bazı ümit kapılarının aralanmasına yol açmıştır. Bu süreçler içerisinde Türk topluluklarıyla ilgili en doğal olumlu beklenti zamanı, Bulgaristan’ın demokratik sisteme geçmesi ve Avrupa Birliği’ne katılması olmuştur.

10 Kasım 1989’da Jivkof rejimi devrilmiş ve yerine Demokratik Bulgaristan Cumhuriyeti kurulmuştur. Yeni oluşumu şekillendiren Bulgaristan Devlet Konseyi, 1984-1989 arası dönemde Türk ve diğer azınlıklara karşı yapılan haksızlık ve zulüm-leri itiraf etmiş ve bunun telafi edileceğini vurgulamıştır. Bu bağlamda Bulgarcalaş-tırılan Türk adları iade edilecek, Türkçe konuşma yasağı kalkacak ve Türk çocukları kendi okul ve anadillerinde eğitim yapabileceklerdi (Turan, 1997: 1747).

Bu son ifadeler, bize yeni gelmemektedir. Zira bu türlü vaatler asırlarca ve defalarca dillendirilmişti. Bu nedenle bu söylemler karşısında Türk ve diğer azınlık-larda, devlete karşı bir güvensizlik söz konusu olduğu için, halk buna barışçıl yollar-la tepkisini gösterdi (Şimşir, 1986: 172-173). Bu tepkinin sonuçyollar-ları arasında, bazı okulların yeniden açılmasına izin verildi (Varhola ve Betova, 2003).

Bulgaristan’da 1989 yılında demokrasiye geçildikten sonra birçok siyasi parti kurulmuştur. Türklerin oluşturduğu partiler arasında, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) seçimlerde ön plana çıkmıştır. Kuruluşundan üç yıl sonra devlet yönetimi-nin şekillenmesinde söz sahibi olmuş olan HÖH, hükümetlerin oluşumunda önem-li kiönem-lit roller üstlenmiştir. 2005 yılında koaönem-lisyon ortağı olan HÖH, daha sonraki dönemlerdeki koalisyonlarda yer alarak Bulgaristan’ı yönetiminde etkili olmuştur. Bulgaristan’da 2009 Parlamento seçimleri sonrasında azınlık hükümeti kuran ve ar-kasına ATAKA gibi aşırı sağcı bir partiyi alarak iktidar olan GERB (Bulgaristan›ın Avrupai Kalkınması İçin Yurttaşlar Partisi), geçen iki yıllık süre zarfında ülkedeki Türk ve Müslüman unsurlara yönelik izlediği politikalarla, komünist dönemi anım-satan icraatlar imza attı. Bu uygulamalar sonucu ülkede etnik tansiyon yükseldi. Bu doğrultuda, farklı etnik grupların bir arada barış içerisinde yaşama, dini hoşgörüye sahip ve bağnazlıktan uzak olma anlamında kullanılan, tüm dünyaya örnek olacak şekilde bir arada yaşama iddiası manasına gelen ‘Bulgaristan etnik modeli’ (Stefanov, 1998: 9; Türbedar, 2011; Ghodsee, 2007) için sıkıntılı bir sürecin başladığının

(4)

işa-retlerini verdi. Bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak, 20 Mayıs Cuma günü Bulgar aşırı milliyetçi unsurları Sofya’daki Banyabaşı Camii’nde namaz kılmak üzere bir ara-ya gelen Müslüman ahaliye saldırdı (Bulgaristan’da Irkçı Saldırı, Milliyet, 20 Mayıs

2011).

Asırlardır Türklere büyük haksızlık ve zulüm eylemlerini gerçekleştiren Bulgaristan yönetimleri, son yıllarda başta Baş müftülük meselesi olmak üzere, bir-çok sorunları yeniden tırmandırdı. Bu, hem Bulgaristan Türklerini hem de Türkiye Cumhuriyetini ciddi anlamda rahatsız etti. Gösterilen tepkiler doğrultusunda, 2012 yılında Bulgaristan meclisi tarihi bir karar alarak, Türklere yapılan asimilasyon ha-reketini kınadı. Bu kınama, “Bulgaristan Müslümanlarına Karşı Uygulanan Zorla Asimilasyon Sürecinin Kınanmasına İlişkin Olarak Bulgar Ulusal Meclisi’nde Kabul Edilen Bildiri” şeklinde (11 Ocak 2012, Sofya) kamuoyuna deklare edilmiştir.

Bu gelişim Bulgaristan tarihinde önemli bir dönemeç olmuştur. Ancak bura-da, Türklerin tarihsel tecrübeleri doğrultusunda (Eminov, 2000: 137) ortaya çıkabi-lecek sorun, siyasi uygulama bazında bu kararın realiteye yansıtma imkânıdır.

1. Bulgaristan’da dini-etnik varlık

Bulgaristan, kendi anayasasında da vurgulandığı gibi, çoğulcu bir yapıya sa-hiptir. Buna göre devlet, iki büyük din ve diğer küçük oluşumlardan teşekkül etmek-tedir. Etnik köken olarak, Bulgarlar ve Türklerden, ardından daha küçük azınlıklar-dan olmak üzere Pomaklar, Romanlar, Yahudiler ve Ermenilerden ibarettir. Resmi verilere göre Bulgarlar 6 655 210 (%83), Türkler 746 664 (%9,5), Romanlar 370 908 (%4,6) kişidir (Census, 2011).

Bulgaristan’da dinî yapı, Ortodoks Hıristiyanlık (% 82 civarı) ve Müslüman-lık (% 8 civarı) yanında, daha az olarak Katolik ve Protestan cemaatinden oluşmak-tadır. Katolikler 2001 sayımı itibarıyla % 0,6 ile Bulgaristan’da üçüncü sırada bulun-maktadır. Bu oran 1992 yılında % 0,3’tü.

XX. yüzyılın basında Müslüman nüfusun genel nüfus içindeki oranı % 17,2 iken, su an % 12,9 oranına düşmüştür. Müslümanların en yoğun olduğu böl-ge Kırcaali’dir. Burada nüfusun % 69,6’sı Müslüman’dır. Ancak bu oran 1992 yılına göre daha az görülmektedir. Müslümanların yoğun olduğu ikinci bölge %53,7’lik oranla Razgrat’tır. Ardından, Şumnu, Burgas, Plovdiv, Blagoevgrad, Tırgoviste, Smolan ve Silistre gelmektedir. Bu bölgelerin toplam nüfusunun 2/3’si Müslümanlar tarafından oluşturulmaktadır. Bununla birlikte Vidin, Montana, Köstendil ve Pernik bölgelerinde, toplam 831 Müslüman yasamaktadır. Bulgaristan’ın toplam ilçelerinin 43’ünde Müslümanlar yaşamaktadır. Bu Müslümanların ezici çoğunluğunu Türkler, bir bölümünü de Pomaklar teşkil etmektedirler (Census 2011).

(5)

Uzun yıllar Bulgaristan’da yaşayan Türkler, nesiller boyu burasını vatan edin-miş, farklı boyutlarda katkılar yapmış, Bulgaristan toplumu ve toprağının bir parçası haline gelmiştir. Değişik dönemlerde farklı siyasi oluşumlar altında hayatlarını idame ettirme çabası içerisinde olmuş olan Türkler, bir dönemler Bulgaristan nüfusunun önemli bir çoğunluğunu oluşturmuş, başta Bulgar yöneticilerinin etnik soykırımı ol-mak üzere çeşitli nedenlerden ötürü, önemli oranda bir nüfus kaybına uğramışlardır.

Aşağıda bazı yıllara göre Bulgaristan’daki Türk nüfusunun değişim grafiği yer almaktadır.

YILLAR TÜRKLERİN NÜFUSU YILLAR TÜRKLERİN NÜFUSU

1887 640.000 1940 603.331 1892 705.000 1941(+Dobruca Türkleri) 569.728 1900 850.000 1949 539.656 1905 800.000 1952 505.439 1910 656.025 1956 504.560 1926 800.052 1992 577.555 1934 749.900 2001 618.268 (Turan, 2003)

Yukarıdaki verilerde, 1887 yılı Türk nüfusu 640.000 olarak görünürken, 2001 de 618.216 şeklindedir. Burada çok küçük bir azalma görünmektedir. Ancak dikkate alınması gereken husus, 1887 senesindeki Bulgaristan nüfusu ile 2001 senesindeki Bulgaristan nüfusu arasındaki büyük farktır. Mesela, 1900’lerde Bulgaristan nüfu-su 3,744,283 iken, 2001 yılında Bulgaristan nüfunüfu-su 7,364,570 olarak belirlenmiştir (Census 2011). Bu veriler doğrultusunda genel nüfusa doğru orantılı olarak artması gereken Türk nüfusunda, ciddi oranda düşüş görünmektedir.

Resmi makamlarca Bulgaristan’daki etnik oluşum, Bulgar, Türk, Roman ve Pomak olarak değerlendirilmektedir. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, Bulgaristan’da da kendisine özgü dili ve kültürü bulunan bir Roman grup bulun-maktadır. Onlar, belirli bölgelerde yaşamakta, birlikte hayat sürmekte ve kendilerine özgü yaşam biçimini sürdürmektedirler. Bunlar, Bulgar ve Türkler tarafından Roman olarak nitelendirilmektedir (Lutov, 2006: 7).

Ancak Bulgaristan’da, bizzat gözlemlerimiz doğrultusunda, resmi makamlar-ca Roman olarak tanımlanmakla birlikte, esmer nitelikte olup da Türkçe konuşan, Türk töre ve geleneklerini sürdüren ve en önemlisi kendilerini Türk kabul eden ve Türk olarak takdim eden bir kesim daha bulunmaktadır. Bunlar genellikle belirli semtlerde bir arada yaşamakta, aile gelenek ve görenekleri, hemen hemen Anadolu Türkiye’sindekilerin benzemektedir. Yapmış olduğumuz ev ziyaretlerinde Türk

(6)

tö-resini bizzat yerinde gözlemledik. Ev halkı sürekli Türk televizyonlarını izlemekte, dizileri seyretmekte, gündelik konuşma ve refleks ifadeleri tamamen Türk kültürü doğrultusunda gerçekleşmektedir. Bu alanda bilimsel ve akademik araştırmalara cid-di ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu kesim Türk olarak değerlendirildiğinde, Bulgaristan’daki Türk nüfusunun belirli oranda artacağı kesindir. Bulgaristan yönetimi de bu realiteyi göz ardı etmek amacıyla onları, Roman azınlıklar statüsünde değerlendirmektedir (Turan, 1995: 299).

Maalesef, Bulgaristan Türk yetkili ve araştırmacılarında da esmer vatandaş-ların etnik ve kültürel yapısının analizine yönelik bir girişim ve yaklaşım gözlem-leyemedik. Bu sonucun da Bulgaristan Türkleri arasındaki dayanışma eksikliğinde kaynaklandığını düşünmekteyiz. Öte yandan Bulgaristan Türkleri, özellikle 1990 sonrası çeşitli Hıristiyan misyonerlerin ilgi alanı olmuştur. Bu alanda Pomaklara özel bir önem ve öncelik verilmektedir (Turan, 1995: 301). Ayrıca Bulgar yönetimi, Po-makların İslam’ın dışında ayrı bir dini kurum altında teşkilatlanmasını sağlamak su-reti ile, Türk birliğini zafiyete uğratmak istemektedir (Turan, 1997, 1748). Nitekim Yahudiler, Ermeniler gibi diğer az sayıdaki azınlıkların kültürel varlıkları resmi olarak desteklenirken, Türkler bu tür imkânlardan mahrum bırakılmaktadırlar (Neuburger, 2004: 56-58).

Ancak son zamanlardaki değişimler de dikkat çekmektedir. Zira Bulgaristan Türklerinin konferans yoluyla seçtikleri dini liderlerini, resmi yönetime kabul ettir-me çabaları sonuç vermiştir. Ayrıca daha önce gasp edilen vakıf mallarını geri alma girişimleri de yoğun bir şekilde sürmektedir.

Günümüzde Türkler, Bulgaristan’da yoğun olarak iki bölgede yasamakta-dırlar. Güney batıdaki Kırcaali bölgesi olarak adlandırılabilecek, Kırcaali, Haskov, Smolyan yerleşim birimleridir. İkinci bölge ise, kuzey doğudaki Balkan Dağları ile Tuna Nehri arasında kalan Deliorman; Rusçuk, Silistre, Razgrad, Tırgoviste, Sumnu, Dobruca, Varna ve Burgaz yerleşim alanlarıdır (Census, 2011).

Ağırlıklı olarak bu bölgelerde yaşayan Türklerin büyük çoğunluğu ziraat ile meşgul olmaktadır. Çok az denebilecek bir kesim ise ticaretle iştigal etmektedir. Bu-nunla birlikte büyük şehirlerde memurluk yapanların varlığı da bir gerçektir. Ancak bunlar genellikle alt kademelerdedir. Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne girmesiyle bir-likte, diğer Avrupa ülkelerine çalışmaya gidenler de mevcuttur.

2. Bulgaristan Müslümanlarının dini demografik yapısı

Bulgaristan Müslümanları ağırlıklı olarak itikatta Matüridi eksenli Ehl-i Sün-net, amel de ise Hanefi mezhebine mensuptur. Bu, Hanefi-Matüridi İslami anlayış

(7)

Bulgaristan’da bir başka dini oluşum da, Ortadoğu kökenli dini akımlardan Vehhabi/Selefi akımdır. Bu kimseler, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ba-ğımsızlıklarını kazanan Türk cumhuriyetlerine ve Müslüman ve Türklerin bulun-dukları topluluklara inanç ve akidelerine yaymak amacıyla buralara yerleşmişlerdir. Böylece birçok Türk cumhuriyeti ve Türk topluluklarının bulundukları bölgelerde, Vehhabi/Selefi oluşumlar meydana gelmiştir (Shay, 2006: 71-72, 168-170).

Başta Bulgaristan olmak üzere Balkanlarda bulunan İslami tarikat ve algıla-yış/anlayışlardan bir diğeri, Alevilik/Bektaşilik ve Aleviler/Bektaşilerdir (Hasluck, 1991:9-12).

Horasan’dan Sulucakarahöyük›e gelerek 1282 yılında ilk Bektaşi tekkesini kuran Hacı Bektaş-ı Veli, tasavvufi metodunu neşretmek amacıyla Osmanlı toprak-larının dört bir yanına yetiştirdiği müritlerini gönderdi. Bunlardan Seyyid Ali, Dost-ı Hüdâyî, Sarı Alemli, Yahya Paşa, Abdullah Musa, Sarı Kadri, Resul Baba, Sarı İsmail, Kara Abdal, Genç Abdal ve Sarı Saltuk gibi kimseleri Balkanlara yönlendirdi. Böyle-ce onlar aracılığı ile Balkanlara Bektaşilik girmiş oldu (Afmataj, 2009: 49).

Başta Arnavutluk olmak üzere Balkanlar’da Bektaşiliğin giriş ve yayılmasın-da Sarı Saltuk’un öncülüğü bulunmaktadır. XIV. asrın başınyayılmasın-dan itibaren Arnavutluk topraklarında görünen ancak gerçek kimliklerini saklayan Sarı Saltuk ve onun gibi ilk Bektaşi dervişleri XIV. asrın ikinci yarısından itibaren gerçek kimliğiyle halka Hacı Bektaş’ın görüşlerini yaymaya başlamışlardır (Akalın, 1998:9-28).

Bu doğrultuda Balkanlarda en yaygın tarikatlardan birisi haline gelen Bektaşi-lik, Türkiye dışında Bulgaristan Makedonya, Batı Trakya, eski Yugoslavya toprakları ve Arnavutluk’ta yeşermeye başladı. Bektaşilerin Bulgaristan’a ulaşması 15. yüzyı-lın ilk yarısında dervişlerin tebliğ amaçlı ülke topraklarına ulaşmasıyla kök salmıştır (Birge, 1937: 71). Günümüz Bulgaristan’ında Bektaşiler daha çok ülkenin kuzeydo-ğu bölgesi olan Deliorman/İsperih ve Dokuzeydo-ğu Rodoplar’da/Momçilgrad yaşamakta-dırlar. İrena Melikoff’un yapmış olduğu araştırma doğrultusunda 1985 yılı itibarıyla 90-100 bin Bektaşi/Alevi bulunmaktadır (Melikoff, 1995: 401).

Deliorman Alevi-Bektaşileri diğer Ehl-i sünnet ile birlikte yaşamaktadır. De-liorman Bektaşileri Eskişehir, Haymana ve Konya’dan Rumeli’ye geçen Türklerden-dir. Bulgaristan’daki Alevi-Bektaşiler Anadolu Türkçesini konuşmaktadır (Acaroğlu, 1999: 93-100).

Genel yapı itibarıyla Alevi/Bektaşi söylemiyle ün kazanan nispet tümcesi, ba-zıları tarafından farklı, birçok araştırmacı tarafından da aynı anlamda kullanılmıştır (Melikoff, 2008: 41-44, 75).

Bu doğrultuda Bulgaristan’da bulunan Aleviler/Bektaşiler iki kesimden oluş-maktadır: Bektaşiliği benimsemekle birlikte kendilerinin Bektaşi olmadığını

(8)

düşü-nenler; kendilerinin Bektaşilerden farklı olduğunu kabul edenlerdir (Mikov, 2008: 15). Alevilik-Bektaşilik iç içe geçmiş ve birbiriyle bütünleşmiş bir görüntü vermekte-dir. Bu nedenle aralarında bir ayırım söz konusu olmakla birlikte, zamanla oluşan bir entegrasyon söz konusudur. Bu tür bir ince farkı göz ardı edecek olursak, günümüz Bulgaristan’ında dikkate alınması gereken ciddi bir Bektaşi/Alevi olgusu mevcuttur. Balkanlar’da yerleşik hale gelen bu Bektaşilik olgusu, birçok yöresel (etnik, kültürel) ve siyasi gelişim ve değişimlere maruz kalmakla birlikte, günümüze kadar mevcudiyetini korumuştur. Bu doğrultuda 22.09.2000’de, VII. Bektaşi Kongresinde, Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Türkiye, Avusturya, İran, Almanya, ABD, Kana-da, Avustralya ve Bulgaristan Alevi-Bektaşi temsilcileri Tiran’daki Dünya Bektaşilik Merkezinde toplandı. Burada Ehl-i Beyt’in yolunu takip etmeye çalışan Bektaşiler-Alevilerin ortak düşünceleri ve Bektaşiliğin İslam’daki yeri tartışıldı. Toplantıya katı-lanlar, Kuran’ın, Ehl-i Beyt’in ve “gerçek İslam’ın” felsefi mesajlarını bütün dünyaya yayacak olan çok dilli bir derginin çıkarılması gerektiği ve bunu gerçekleştirmek için Bektaşi Merkezi’nin yanında Bektaşi inanç ve görüşlerini, Ehl-i Beyt’in ve Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin yolunu öğretecek bir okulun kurulması gerektiği üzerinde du-ruldu. Yine bu projeleri daha kolay gerçekleştirmek için Arnavutluk’ta bir Ehl-i Beyt Enstitüsünün kurulması kararı verildi (Urtesia Dergisi, Şubat 2001: No. 25, s. 44)

Bu veriler göstermektedir ki, Balkanlarda Bektaşilik “organizeli” bir şekilde ve küresel bir boyutta varlığını ciddi anlamda sürdürmek kararındadır (Üzüm, 2005: 124-125).

Bektaşilik eklektik bir inanç biçimine sahiptir. Bu nedenle Bektaşiler hem Müslümanlara hem de başta Hıristiyanlar olmak üzere Müslüman olmayanlara hoş-görülü bir anlayışa sahiptirler.

Bu temel anlayış, Hacı Bektaş-ı Veli’nin temel felsefesinin bir tezahürüdür. O, XII ve XIII. Yüzyılın savaş ve kargaşa ortamında, barışın ve mazlumun simgesi olan bir güvercin donuyla Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş-ı Veli, savaş yerine barışı, düşmanlık yerine dostluğu, kin yerine sevgi ve hoşgörüyü temel ilke edinen bir hü-manist ve bu ekolle farklı dillerden, değişik kök ve kültürlerden gelen insanları bir çatı altında toplayan, ceylanla aslanı dost olarak kucaklayan bir halk önderidir. O bu temel felsefesini, “Hiçbir insan ve milleti ayıplamayız” diyerek belirginleştirmiştir (Özcan, 2007: 117-118)

Hacı Bektaş-ı Veli’nin bu kuşatıcı ve kapsamlı din anlayışı, insanı temel alan ve her türlü düzensizliği reddeden vahdet-i vücutçu bir sistematik yapıya sahiptir. Bu ise ılımlı bir din anlayışını doğurmuştur. Bu da başta Hıristiyanlık olmak üzere bir-çok din mensubunun bu tarikata girmesine aracı olmuştur (Soyyer, 2005: 307-310)

(9)

Balkanlara yönelen Bektaşi dervişlerinin sunumunda öncülük ettiği İslami anlayış ile bölgedeki Hıristiyanlık inancı arasında kayda değer bir çatışma söz konu-su olmamıştır. Bunda en etkin amil, Bektaşilik felsefesindeki herkesi kapsayan en-gin hoşgörü olmakla birlikte, Yeniçeri-Bektaşi ilişkisinin bir tezahürü olarak pozitif bir yaklaşım söz konusunun olması muhtemeldir (Birdoğan, 1992:34). Bunlardan hangisi söz konusu olursa olsun (Öz, 1992:190) sonuçta Bektaşiler Bulgaristan’daki Hıristiyanlar ile ciddi anlamda bir sorun yaşamamışlardır. Bununla birlikte Balkan Alevi-Bektaşiliği kendine özel bir yapı arz ettiği, Anadolu Alevi-Bektaşiliğinden fark-lılık gösteren tarafları olduğu halde, Türk-İslam kültürünün bir parçası olduğu görül-mektedir (Sayman, 2006: 141)

3. Araştırmanın yöntemi

Bu araştırma, Bulgaristan Türklerinin Bulgar kökenli yurttaşlarla sosyal ilişki-lerine incelemeye yönelik betimsel bir çalışmadır. Bulgaristan’da “Etnik Barış” prob-lemini doğrultusunda, Bulgaristan’daki Türkler üzerinde anket uygulanmıştır.

4. Veri toplama araçları a. Kişisel bilgi envanteri

Bulgaristan’daki etnik ayırımcılığın olup olmadığını tespit etmeye yönelik olan bu araştırmada, etnik sorunun önemli bir göstergesi olan sosyal ilişkileri betim-leyen veriler incelenmekte ve bulgular değerlendirilmektedir.

b. Demografik yapıyı etnik barışı değerlendirme envanterleri

Bulgaristan’daki etnik barışa yönelik algılayışı ölçmek amacıyla, sosyal iliş-kiler bazında Bulgaristan’daki uygulamalara yönelik anket soruları hazırlanmıştır. Burada Bulgaristan devleti ile Bulgar kökenli yurttaşlar bağlamında etnik sorunun mevcudiyeti, boyutu ve uygulanış ve algılanış şeklini tespite yönelik soru biçimleri tercih edilmiştir.

Anket, Bulgaristan’ın genelini kapsayan bir boyuttadır. Bu doğrultuda Bla-goyevgrad, Burgaz, Dobriç, Gabrovo, Hasköy, Kırcaali, Köstendil, Lofça, Montana, Pazarcık, Plevne, Filibe, Razgrad, Rusçuk, Şumnu, Silistre, Sliven, Paşmaklı, Sofya, Eski Zağra, Tırgovişte, Varna, Tırnova, Vidin, Vratsa, Yambol’a gidilmiş, Türk halkla-rına ulaşılarak yüz yüze iletişim sağlanmış, anketler bizzat denetim ve gözetimimiz-de gerçekleştirilmiştir. Bu negözetimimiz-denle anketleri dolduran kimselerin tercihleri, bizzat kendileri tarafından yapıldığı olgusu, bizzat müşahedemize dayandırılmıştır. Bunun yanında ankette belirtilen olumsuzluklar, bizzat yerlerinde gözlemlenmiştir.

Bulgaristan Türklerinin doldurmuş olduğu anket sonuçları büyük bir titizlik-le bir araya getirilmiş ve saklanmıştır. Yıpranmış, eksik doldurulmuş veya yanlış dol-durulmuş olan belgeler ayıklanmıştır. Bütün anketler muhafaza edilmekle birlikte,

(10)

sağlam ve doğru doldurulmuş belgeler, Türkiye’ye dönüldüğünde profesyonel bir SPSS şirketine verilmiş ve değerlendirmeler bu doğrultuda yapılmıştır.

c. Soruların hazırlanması

Sorular hazırlanırken deneğin cinsiyeti, yaşı, tahsili, öncelikle tespit edilme-ye çalışılmıştır. Bu sorulardaki amacımız, deneğin sorulara vereceği cevaplarda, yaş, cinsiyet, doğum yeri ve almış olduğu eğitim düzeyinin etkisi olup olmadığı boyutu-nu araştırmaktır.

5. Araştırmada kullanılan İstatistiksel Yöntemler

Etnik barış envanterinden elde edilen bilgilerin istatiksel işlemleri SPSS is-tatiksel paket programı ile yapılmıştır. Bilgilerin analizi ve varsayımların test edil-mesinde ilk iki dökümde sıklık dereceleri belirlenmeye ve varyant analizi yapılmaya çalışılmıştır. Çapraz tablolarla ankete katılan deneklerin değişkenlere göre tercihleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen verilerle değişkenler arasındaki ilişkinin de-ğerlendirilmesinde ise %95 güvenirlik aralığında “ki-kare testi” kullanılmıştır.

6. Varsayımlar

Bulgaristan’da etnik barış, Türkiye için ne kadar önemli ise, Balkanlar ve Av-rupa Birliği için o denli bir ehemmiyete sahiptir. Zira AvAv-rupa Birliği’nde Türk azınlı-ğın en fazla olduğu ülke, Bulgaristan’dır. Bu doğrultuda, Bulgaristan’da etnik barışın imkânı ve temini için yapılması gerekenler yanında, etnik barışı bozan unsurlar ve etkileyen etkenlerin tespiti önemli görünmektedir. Son zamanlarda ortaya çıkan so-runlar doğrultusunda aşağıdaki varsayımlar bu araştırmada test edilecektir:

1. Bulgaristan Türkleri, son zamanlarda daha huzurlu ve mutludur. 2. Bulgaristan Türkleri, eskiye göre gelecekten daha umutludur.

3. Bulgar halkı arasında şöhret bulmuş olan, “Türklerle Bulgarlar arasında soğan zarfı kadar bir fark vardır” söylemi tutarlı değildir.

4. Bulgaristan Türkleri, kendi iradeleri doğrultusunda siyasi, sosyal ve kül-türel hareketlerde bulunma hakkına sahiptir.

5. Bulgaristan yönetiminde Türkler, hiçbir engelle karşılaşmaksızın görev alma imkânına sahiptir.

6. Bulgaristan bir Avrupa birliği üyesi olmakla birlikte yönetim, Birliğin hu-kuk ve kurallarını uygulamamaktadır.

(11)

7. Araştırmanın sınırlılıkları

Çalışma, teorik ve pratik olarak iki alanı kapsamaktadır. Teorik açıdan çalış-mamızın kapsamı, Bulgaristan’daki Türk toplumu ile Bulgar toplumu arasındaki sos-yal hayattaki etnik ilişkisi ve sossos-yal barıştır.

8. Evren ve örneklem

Araştırmamızın evreni olarak, Bulgaristan’ın merkez olarak seçilmesinin ne-deni, Avrupa’daki en Türk azınlığın Bulgaristan’da olması yanında, oradaki Türk ve Müslüman halkların Türkiye ile büyük oranda ve derinden bir bağ ve ilişkinin mev-cudiyetidir. Öte yandan Bulgaristan Türkleri, Bulgaristan devlet, yönetim ve halkı-na entegre olmuş, ancak din, dil ve kültür alanında Müslüman Türk varlığını bütün canlılığıyla koruyan bir yapıdadır.

Araştırma, Bulgaristan’ın bütün bölgelerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma evreni ve örneklemi, Bulgaristan’daki şehir, kasaba ve köylerden oluşmaktadır. Bu doğrultuda şehirlerde Türklerin yaşadıkları meskûn mahalleler tercih edilmiştir. Bunun yanında kasaba ve köylere gidilerek, ailelere bizzat ulaşmak suretiyle anket çalışması yapılmıştır.

Anketlerin bir bölümü 2010 yılının Mart, Nisan ve Mayıs ayındaki aşamasın-da gerçekleştirilmiştir. Özellikle bu aylaraşamasın-da Bulgaristan’aşamasın-da “Rahmet Duası” şenlikleri yapılmaktadır. Bölgelerarası yapılan şenliklerde, ilgili bölgenin şehir, kasaba ve köy-leri olmak üzere çeşitli yerköy-lerinden gelen yurttaşlar tarafından anket formları doldu-rulmuştur.

9. Araştırmanın tanımlayıcı istatistikleri

Bu bölümde öncelikle dağılım ölçütleri kullanılarak verilerin özetlenmesinin sağlanacak, tablo, çizelge ve grafikler yardımı ile verilerin organizasyonu ve sunumu üzerinde durulacaktır. Bu bölümde ankete katılan deneklerin cinsiyeti, öğrenim du-rumları ve yaş oranları gibi konularda frekans ve yüzdeleri ile merkezi eğilimlerinin tanıtılması hedeflenmiştir.

10. Ankete katılanların cinsiyete göre frekans ve yüzde değerleri

Aşağıdaki tabloda (Tablo: 1) görüldüğü gibi araştırmaya toplam 796 kişi ka-tılmıştır. Kadınların oluşturduğu grup 323, erkekler grubu ise 473 kişiden oluşmak-tadır. Buna göre ankete katılanların %40,6’sı kadınlardan, %59,4’ü ise erkeklerden oluşmaktadır. Ankete katılanlarda frekans açısından her iki grup arasında farklılık söz konusu olmakla birlikte bunun büyük bir fark olmadığını ve anlamlı bir farklılık oluşturmadığını düşünüyoruz.

(12)

Tablo 1: Deneklerin Cinsiyet Değişkeni için Frekans ve Yüzde Değerleri F % Geçerli% Yığılmalı% C İN Sİ YET Kadın 323 40,6 40,6 40,6 Erkek 473 59,4 59,4 100,0 Toplam 796 100,0 100,0

11. Ankete katılanların yaş değişkeni için frekans ve yüzde değerleri

Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi (Tablo: 2) ankete katılanların sayılarının yüksek ve birbirinden farklı yaşlarda oldukça fazla olması nedeniyle eğitim bilimle-rinde veya başka bilim dallarında kabul edilen yaş gruplarını esas alarak, katılımcıları çeşitli yaş gruplarına ayırmak, çalışmalar açısından kolaylık sağlayacaktır. Aşağıda-ki tabloda görüldüğü üzere (Tablo: 2) altı gruba ayrılan anket katılımcılarından en yüksek oranı, 231 kişi ile 24 yaş ve altı grup oluşturmaktadır. Buna göre katılanla-rın %29’nu birinci grup teşkil etmektedir. Bu grubu 156 kişi ile (%19.6) 25-34 ve 125 kişi ile (%15,7) 35-44 yaş grubu izlemektedir. 45-54 yaş grubundaki denekler 136 kişi (% 17,1) ile bu gruplardan sonra gelmekte, 55 yaş ve üzeri denekler, diğer gruplara göre gittikçe azalan bir oranda katılım gerçekleştirmişlerdir. Buna göre, en az katılım ise 55-64 grubu %9,2 ve 75 kişi ile %9,4 oranla 65 yaş ve üzeri grubunda gerçekleşmiştir. Diğer dört grupta ise genel olarak dengeli bir dağılım söz konusudur. Gençlerin ankete daha fazla ilgi duyması açıklanabilir bir durumdur. Bunun birçok nedenini gözlemledik. Bulgaristan’ın Avrupa Birliğine girmesinden sonra gerek iş gerekse hürriyetler açısından aradıklarını bulamayan gençler, sorunlarını dillendirmek amacıyla ankete, orta yaşlı veya yaşlılardan daha fazla ilgi göstermiş-tir. Ancak Bulgaristan’da yaşayan Türklerin nüfus oranları göz önüne alındığında, anket katılımcılarının dengeli bir dağılım sergiledikleri söylenebilir. Toplumun yaş temelli nüfus oranları dikkate alındığında yaş grupları arasında büyük bir uçurum bulunmamaktadır. Bu da örneklem grubunun normal bir dağılıma sahip olduğunu göstermektedir.

(13)

Tablo 2: Ankete Katılanların Yaş Değişkeni için Frekans ve Yüzde Değerleri F % Geçerli% Yığılmalı YA Ş GR UPL AR I 24 ve altı 231 29,0 29,0 29,0 25-34 156 19,6 19,6 48,6 35-44 125 15,7 15,7 64,3 45-54 136 17,1 17,1 81,4 55-64 73 9,2 9,2 90,6 65 ve üzeri 75 9,4 9,4 100,0 Toplam 796 100,0 100,0

12. Öğrenim durumlarına göre dağılım

Tablo 3, deneklerin mezun oldukları okullara göre dağılımlarını göstermek-tedir. Tabloda görüldüğü gibi anket uygulamalarına katılanlardan en büyük grubu, %52 ile (414 kişi) lise mezunları oluşturmaktadır. Mezun olunan okullara göre di-ğer grupların dağılımı ise şöyledir: %2,3 (18 kişi) hiç okula gitmemiş, %24,6‘sı (196 kişi) ilkokula gitmiş, %13,9’u (111 kişi) Üniversite ve %7,2’si de (57 kişi) lisansüstü eğitimi aldığını ifade etmiştir. Buna göre en az katılım hiç okula gitmeyenler ve en fazla katılım ise 414 kişi ile lise mezunlarında gerçekleşmiştir. Bulgaristan’da yaşayan Türklerin eğitim durumları göz önüne alındığında bu dağılımın normal olduğu söy-lenebilir. Ayrıca lise mezunlarının yoğun bir şekilde ankete iştirak etme nedeninin, Avrupa Birliği sonrası beklentilerinin karşılanması ümidini ifade etme gayreti oldu-ğu söylenebilir.

Tablo 3: Deneklerin Öğrenim Durumu Değişkeni için Frekans ve Yüzde Değerleri

F % Geçerli% Yığılmalı% Ö ĞR ENİ M DUR UM U Okula gitmedim 18 2,3 2,3 2,3 İlkokul 196 24,6 24,6 26,9 Lise 414 52,0 52,0 78,9 Üniversite 111 13,9 13,9 92,8 Lisans Üstü 57 7,2 7,2 100,0 Toplam 796 100,0 100,0

Aşağıdaki tabloda (Tablo 3.1) ankete katılanların eğitim durumlarının cinsi-yete göre dağılımları görülmektedir. Buna göre gerek kadın gerekse erkek katılımcı-lardan en yüksek oranda lise grubu mevcuttur. Bu oran, kadınlarda %50,5, erkekler-de ise %53,1 şeklinerkekler-dedir. En düşük oran ise kadınlarda %2,8, erkeklererkekler-de ise %1,9 ile

(14)

“hiç okula gitmedim” diyenlerin grubu oluşturmuştur. Her iki grubun iştirak sayıları göz önüne alındığında, normal bir dağılımdan söz edilebilir.

Aşağıdaki tabloda (Tablo 3.1) deneklerin öğrenim durumları yüzde oranları grafikle görülmektedir. Buna göre deneklerin çoğunluğunu lise eğitimi alanlar oluş-turmaktadır. “Okula gitmedim” diyenler ise, en az grubu teşkil etmekle birlikte bu oranın biraz daha yüksek olması gerektiğini düşünüyoruz. Zira özellikle köylerde yüz yüze yaptığımız görüşmelerde okula gidemediğinden, baskı döneminde hem okuldan hem de aileden kaynaklanan nedenlerden dolayı okuyamadığını söyleyen oldukça önemli sayıda insan bulunduğu dikkatimizi çekmiştir.

Tablo 3.1: Deneklerin Öğrenim Durumlarının Cinsiyete Göre Dağılımı

Okula gitmedim ÖĞRENİM DURUMU Toplam

İlkokul Lise Üniversite Lisansüstü

C İN Sİ YET Kadın 9 93 163 33 25 323 Erkek 9 103 251 78 32 473 Toplam 18 196 414 111 57 796

I. Etnik Barış Bağlamında Sosyal Hayattaki Birliktelik

Bulgaristan’da Türkler, uzun yıllardan beri Bulgarlar ile birlikte yaşamaktadır. Bu süreç içerisinde ezici çoğunluktaki bir zaman sürecinde, devlet ve yönetim terö-rüne maruz kalmış olan Türkler, Bulgar halkıyla eşit derecede bir yaşam ortamına hiçbir zaman sahip olamamıştır. Buna rağmen, uluslararası arenada, hep etnik barış-tan söz eden ve azınlıklar hakkında, beynelmilel sbarış-tandartları uyguladığını vurgulayan Bulgar idarecileri yanında, Bulgar halkı arasında da “Bulgarlar ile Türkler arasında sadece soğan zarı kadar bir fark vardır” sözü dillendirilmiştir. Bu ve benzer görüş ve sözlerin ne kadar realiteye mutabık olduğunu anlamak maksadıyla, aşağıdaki tablo-yu oluşturacak algılar üzerinde durulmuştur.

Aşağıdaki tabloya göre (Tablo 4) bu şekilde bir sözün gerçekliğine evet di-yenlerin oranı % 39,1’dir (311 kişi). Bu konuda bir fikri olmadığını ileri sürenler ise, % 28,8 oranındadır. Bulgaristan’da Bulgarlarla Türkler arasındaki farkın soğan zarı statüsünde olduğunu kabul etmeyenlerin oranı ise % 32,9’dur (261 kişi).

(15)

Tablo 4: Türklerin Etnik Barışa Katkısı f % Geçerli% Yığılmalı% Bul ga rla r v e T ürk le r ar asınd a s oğ an za rı ka da r fa rk v ar dır Evet 311 39,1 39,1 39,1 Fikrim yok 223 28,0 28,0 67,1 Hayır 262 32,9 32,9 100,0 Toplam 796 100,0 100,0

1. Bulgaristan vatandaşı Türklerin etnik barış konusundaki görüşleri ve cinsiyet çapraz tablosu

“Bulgaristan’da Bulgar kökenliler ile Türk kökenliler arasında soğan zarı ka-dar bir ayırım vardır” sözünün gerçekliği konusunda, hayır diyen kadınların oranı, % 28,0’dir (93 kişi). Bu konuda kesin bir kanaati olmadığını belirtenlerin oranı ise, % 31,6 şeklindedir (102 kişi). Böyle bir anlayışın mevcut ve doğru olduğunu düşünerek evet tercihinde bulunanların oranı da, 39,6’dır (128 kişi).

Bulgarlar ile Türkler arasında soğan zarı kadar bir fark bulunduğu anlayışını onaylamayan erkeklerin oranı, % 35,7’dir. Konuyla ilgili bir fikri olmadığını belirten-lerin oranı ise, 25,6’dır (121). Böyle bir anlayışını mevcut olduğunu ileri sürenbelirten-lerin oranı ise, %38,7’dir (183 kişi).

Tablo 4.1: Etnik Barış/Kimlik Anlayışı ve Cinsiyet Çapraz Tablosu/Crosstabulation

Hayır Fikrim yok

“Bulgarlar ve Türkler arasında soğan zarı kadar

fark vardır” sözüne katılıyor musunuz? Toplam

Evet C İN Sİ YET Kadın F 93 102 128 323 % Cinsiyet 28,8% 31,6% 39,6% 100,0% % Etnik Barış 35,5% 45,7% 41,2% 40,6% Erkek F 169 121 183 473 % Cinsiyet 35,7% 25,6% 38,7% 100,0% % Etnik Barış 64,5% 54,3% 58,8% 59,4% Toplam % Cinsiyet % Etnik Barış F 262 223 311 796 32,9% 28,0% 39,1% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

(16)

Tablo 4,1’de görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan bireylerin etnik kimlik anlayışı ve cinsiyet ile yer aldıkları gruplar arasındaki ilişkinin anlamlı olup-olmadığını belirlemek amacıyla yapılan ki-kare (chi-square) analizi sonucunda değişkenler arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.

Tablo 4.2: Bulgarlarla Türkler arasındaki Etnik Barış/Kimlik Görüşünün Cinsiyet

Değişkenine Bağımlı Olup Olmadığını Belirlemek Amacıyla Yapılan Ki-Kare/Chi-Square Testi Sonuçları

X2 sd p Pearson Chi-Square 5,314a 2 ,070 Likelihood Ratio 5,329 2 ,070 Linear-by-Linear Association 1,661 1 ,198 N of Valid Cases 796 (X2=5,314; sd=1; p=,070; p>,05)

Yukarıdaki tablonun p sütunundaki anlamlılık değerinin p = ,070 olduğu gö-rülmektedir. Bu değer p>0,05 şartını karşıladığından, cinsiyet ile etnik kimlik ara-sındaki ilişkinin istatiksel olarak anlamlı olmadığı söylenebilir. Bu bulgulardan ha-reketle ankete katılan deneklerin görüşleri arasında cinsiyet doğrultusunda anlamlı bir farklılık göstermediği söylenebilir. Dolayısıyla ankete katılan deneklerin cinsiyet bağlamında benzer görüşte oldukları ortaya çıkmaktadır. Buna göre ister erkek ister-se kadın olsun Bulgaristan vatandaşı Türkler, kendileri ile Bulgar kökenliler arasında bir ayırımın söz konusu olduğu görüşünü benimsedikleri anlaşılmaktadır.

2. Bulgaristan vatandaşı Türklerin etnik barış/kimlik konusundaki görüşleri ve yaş grupları çapraz tablosu

“Bulgar vatandaşları ile Türk kökenli Bulgar toplumu arasında soğan zarı ka-dar bir fark söz konusudur” düşüncesine katılmayan (hayır) 24 ve alt yaş grubunda-kilerden % 33,8 (78 kişi), 25-44 yaş grubundakilerin % 34,9 (98 kişi); 45-64 yaş gru-bundakilerden % 32,1 (67 kişi), 65 yaş üzeri kesim, % 25,3 (19 kişi) oranındadır. Bu konuda “bir fikrim yoktur” diyenler arasında 24 ve alt yaş grubundakilerin % 32,9’u (76 kişi); 25-44 yaş grubundakilerin % 28,8’i (81 kişi); 45-64 yaş grubundakilerin % 23,9’u (50 kişi), 65 yaş üzeri kesim için % 21,3’ü (16 kişi) oranındadır.

Böyle bir sözün doğruluğunu onaylayarak, “evet” diyen 24 ve altı yaş grubun-dan % 33,3’ü (77 kişi), 25-44 yaş grubungrubun-dan % 36,3’ü (102 kişi), 45-64 yaş katego-risinin 44,0’ı, 65 yaş ve üzeri % 53,3’ü (40 kişi) oranındadır.

(17)

Tablo 4.3: Etnik Barış/Kimlik Anlayışı ve Yaş Grupları Çapraz Tablosu/Crosstabulation

Hayır Fikrim yok

Eskiden beri söylene gelen Bulgarlar ve

Türkler arasında soğan zarı kadar fark vardır Toplam Evet YA Ş GR UPL AR I 24 ve altı F 78 76 77 231 % Yaş Grubu 33,8% 32,9% 33,3% 100,0% % Etnik Barış 29,8% 34,1% 24,8% 29,0% 25-44 F 98 81 102 281 % Yaş Grubu 34,9% 28,8% 36,3% 100,0% % Etnik Barış 37,4% 36,3% 32,8% 35,3% 45-64 F 67 50 92 209 % Yaş Grubu 32,1% 23,9% 44,0% 100,0% % Etnik Barış 25,6% 22,4% 29,6% 26,3% 65 ve üzeri F 19 16 40 75 % Yaş Grubu 25,3% 21,3% 53,3% 100,0% % Etnik Barış 7,3% 7,2% 12,9% 9,4% Toplam % Yaş Grubu % Etnik Barış f 262 223 311 796 32,9% 28,0% 39,1% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Tablo 4.4’te görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan bireylerin yaş grupları ile yer aldıkları gruplar arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan ki-kare (chi-square) analizi sonucunda değişkenler arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Tablo 4.4. Bulgarlarla Türkler arasındaki Etnik Kimlik Görüşünün Yaş Değişkenine Bağımlı

Olup Olmadığını Belirlemek Amacıyla Yapılan Ki-Kare Testi

X2 Sd P Pearson Chi-Square 13,927a 6 ,030 Likelihood Ratio 13,763 6 ,032 Linear-by-Linear Association 7,008 1 ,008 N of Valid Cases 796 (X2=13,927; sd=1; p=,030; p<,05)

Yukarıdaki tablonun p sütunundaki anlamlılık değerinin p = ,030 olduğu gö-rülmektedir. Bu değer p < 0,05 şartını karşıladığından, yaş grupları ile etnik barış arasındaki ilişkinin istatiksel olarak anlamlı olduğu söylenebilir. Bu bulgulardan

(18)

ha-reketle ankete katılan deneklerin görüşleri arasında yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık göstermiştir. Dolayısıyla ankete katılan deneklerin yaş gruplarına göre farklı görüşleri benimsedikleri ortaya çıkmaktadır. Özellikle 65 yaş ve üzeri yaş grubunu oluşturan denekler Bulgarlarla Türkler arasında soğan zarı kadar fark bulunmadığını (%53,3) ifade ederken bunu 45-65 yaş grubu, en düşük oranda, (%32,1) kabul et-mektedir. Bu durumun birçok nedeni olabilir. Ancak tarihsel açıdan, geçmişte yaşa-nan olumsuz olaylardan kaynakladığı söylenebilir.

3. Bulgaristan vatandaşı Türklerin etnik kimlik konusundaki görüşleri ve öğrenim durumu çapraz tablosu

Bulgaristan Türklerinin etnik kimlik sorununa eğitim değişkeni doğrultusun-da yapılan değerlendirmeye göre (Tablo: 4.5), “Bulgaristan’doğrultusun-da bir Bulgar ile bir Türk arasında soğan zarı kadar bir fark vardır” anlayışına katılmayanlar arasında, okula hiç gitmeyen 3 kişi (% 16,7), ilkokul ve ilköğretimi tamamlayan 54 kişi (% 27,6), lise mezunu 142 kişi (% 34,3), üniversiteyi bitiren 41 kişi (% 36,9), lisansüstü mezunu 22 kişi (%38,6) bulunmaktadır.

“Evet, Bulgarlarla Türkler arasında sadece soğan zarı gibi çok cüz’i bir fark var-dır” diyenler arasında, hiç okula gitmeyen 9 (% 50,0), ilk ve ilköğretim mezunu 89 (% 45,4), lise mezunu 159 (% 38,4), üniversiteyi bitirmiş 38 (% 34,2) ve (% 28,1) 16 kişi lisansüstü mezunu bulunmaktadır.

Bu konuda bir fikri olmadığını vurgulayan ve okula hiç gitmeyen 6 kişi (% 33,3), ilkokul ve ilköğretimi tamamlayan 53 kişi (% 27,0), lise mezunu 113 kişi (% 27,3), üniversiteyi bitiren 32 kişi (% 28,8), lisansüstü mezunu 19 kişi (%33,3) yer almıştır.

Buna göre “Bulgaristan’da, Bulgarlar ile Türkler arasında soğan zarı kadar bir fark vardır” sözünü kabul etmeyenlerin genel toplamı, % 32,9’dur. “Evet, sadece bu kadar bir farklılık vardır” diyenler ise, % 39,1’dir. Bu konuda “herhangi bir fikrim yok” diyenler ise, % 39,1’dir.

Bu veriler doğrultusunda “Bulgaristan’da Türkler ile Bulgarlar arasında soğan zarı kadar bir fark vardır” düşüncesine sahip olanlar, daha belirgindir. Bu verilerde kümeler arasında ciddi bir uçurum yoktur. Kanaatimizde bu sonuç, daha çok Bulgar halkı ile Türk halkının sosyal hayattaki ilişkileri doğrultusunda şekillenmiştir. Bu so-nuç ise, ciddi oranda olmasa da etnik ayırımın söz konusu olduğunu göstermektedir.

(19)

Tablo 4.5: Etnik Kimlik Anlayışı ve Eğitim Değişkeni için Çapraz Tablosu/Crosstabulation

Hayır Fikrim yok

“Bulgarlar ve Türkler arasında soğan zarı

kadar fark vardır” sözüne katılıyor musunuz? Toplam Evet Ö ĞR ENİ M DUR UM U Okula gitmedim F 3 6 9 18 % Öğrenim 16,7% 33,3% 50,0% 100,0% % Etnik Barış 1,1% 2,7% 2,9% 2,3% İlkokul F 54 53 89 196 % Öğrenim 27,6% 27,0% 45,4% 100,0% % Etnik Barış 20,6% 23,8% 28,6% 24,6% Lise F 142 113 159 414 % Öğrenim 34,3% 27,3% 38,4% 100,0% % Etnik Barış 54,2% 50,7% 51,1% 52,0% Üniversite F 41 32 38 111 % Öğrenim 36,9% 28,8% 34,2% 100,0% % Etnik Barış 15,6% 14,3% 12,2% 13,9% Lisansüstü F 22 19 16 57 % Öğrenim 38,6% 33,3% 28,1% 100,0% % Etnik Barış 8,4% 8,5% 5,1% 7,2% Toplam % Öğrenim % Etnik Barış f 262 223 311 796 32,9% 28,0% 39,1% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Yukarıdaki verilere göre acaba eğitim durumu ile etnik barış arasında anlamlı bir ilişki bulunmakta mıdır? Bu soruyu daha sağlıklı değerlendirebilmek için ki-kare ilişki testi sonuçlarına (tablo 4.6) bakmak gerekmektedir.

Tablo 4.6. Bulgarlarla Türkler arasındaki Etnik Kimlik Görüşünün Öğrenim Değişkenine

Bağımlı Olup Olmadığını Belirlemek Amacıyla Yapılan Ki-Kare/Chi-Square Testi Sonuçları X2 Sd P Pearson Chi-Square 10,471a 8 ,233 Likelihood Ratio 10,876 8 ,209 Linear-by-Linear Association 8,711 1 ,003 N of Valid Cases 796 X2=10,471,sd=8, p=,233;p>,05

(20)

Tablonun p sütunundaki anlamlılık değerinin p = ,233 olduğu görülmektedir. Bu değer p > 0,05 şartını karşıladığından, eğitim durumu ile etnik barış arasındaki ilişkinin istatiksel olarak anlamlı olmadığı söylenebilir. Bu bulgulardan hareketle an-kete katılan deneklerin görüşleri arasında eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği söylenebilir. Dolayısıyla ankete katılan deneklerin eğitim durumlarına göre farklı görüşte olmadıkları ortaya çıkmaktadır.

4. Bulgaristan vatandaşı Türklerin etnik kimlik konusundaki görüşleri ve doğum yeri çapraz tablosu

Bulgarlar ile Türkler arasında soğan zarı kadar bir fark vardır anlayışını değer-lendiren ve ankete katılan Bulgaristan Türklerinden, aşağıdaki tabloya göre (Tablo: 4.7) hayır diyerek, bu kadar ince bir ayırım söz konusu olmadığını belirtenler arasın-da, ilde doğanlardan % 33,3 (43 kişi), ilçede doğanlardan % 36,7 (112 kişi), köyde doğanlardan ise % 29,6 oranında bir katılım bulunmaktadır.

Bu konuda “bir fikrin yok” diyenler arasında, ilde doğanların % 31,8’i (41 kişi), ilçede doğanların % 28,5’i (87 kişi), köyde doğanların ise, % 26,2’si (95 kişi) aynı görüştedir. Böyle bir ayırımı söz konusu olarak değerlendirmeyip, “evet, çok az bir etnik ayırım vardır” diyenlerin ise, % 34,9’u ilde doğmuş (45 kişi), % 34,8’i (106 kişi) ilçede doğmuş, % 44,2’si ise köyde doğmuştur. Bu veriler doğrultusunda il, ilçe ve köyde doğan ve “Türkler ile Bulgarlar arasında soğan zarı kadar bir fark olduğunu” kabul edenlerin oranı, % 39,1’dur. “Böyle bir ince ayırım gerçekte yoktur” diyenlerin genel toplamı ise, 32,9’dir. Bu konuda “bir fikrim yoktur” diyenlerin genel toplamı ise, % 28,0’dir.

Bu doğrultuda Bulgaristan’da yaşayan Türkler arasında, “Bulgarlar ile Türkler arasında soğan zarı kadar bir fark vardır” görüşüne katılanların oranı, % 39,1’dir. Bu bölüme, fikri olmadığını belirtenler de her iki tarafa eşit şekilde dağıtılacak olursa, bu konuda dikkate değer bir sonuç ortaya çıkmaktadır.

(21)

Tablo 4.7: Etnik Kimlik Anlayışı ve Doğum Yeri Değişkeni için Çapraz Tablosu/

Crosstabulation

Hayır Fikrim yok

“Bulgarlar ve

Türklerarasındasoğanzarı kadar fark

vardır” sözüne katılıyor musunuz? Toplam

Evet D O Ğ UM YER İ İl F 43 41 45 129 % Doğum Yeri 33,3% 31,8% 34,9% 100,0% % Etnik Barış 16,4% 18,4% 14,5% 16,2% İlçe F 112 87 106 305 % Doğum Yeri 36,7% 28,5% 34,8% 100,0% % Etnik Barış 42,7% 39,0% 34,1% 38,3% Köy F 107 95 160 362 % Doğum Yeri 29,6% 26,2% 44,2% 100,0% % Etnik Barış 40,8% 42,6% 51,4% 45,5% Toplam % Doğum Yeri % Etnik BarıŞ F 262 223 311 796 32,9% 28,0% 39,1% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Yukarıdaki tabloya göre doğum yeri ile etnik barış konusundaki görüşler arasında anlamlı bir ilişki bulunduğu gözlemlenmektedir. Ancak bu durumu daha sağlıklı bir şekilde değerlendirmek için ki-kare (Tablo 4.8) ilişki testi sonuçlarını in-celemek daha doğru olacaktır.

Tablo 4.8. Bulgarlarla Türkler arasındaki Etnik Kimlik Görüşünün Doğum Yeri Değişkenine

Bağımlı Olup Olmadığını Belirlemek Amacıyla Yapılan Ki-Kare (Chi-Square) Testi Sonuçları X2 Sd p Pearson Chi-Square 8,147a 4 ,086 Likelihood Ratio 8,102 4 ,088 Linear-by-Linear Association 4,433 1 ,035 N of Valid Cases 796 X2=8,147,sd=4, p=,086;p>,05

Tablonun p sütunundaki anlamlılık değerinin p = ,086 olduğu görülmektedir. Bu değer p > 0,05 şartını karşıladığından, doğum yeri ile etnik barış arasındaki ilişki-nin istatiksel olarak anlamlı olmadığı söylenebilir. Bu bulgulardan hareketle ankete

(22)

katılan deneklerin görüşleri arasında doğum yeri göre anlamlı bir farklılık göster-mediği söylenebilir. Dolayısıyla ankete katılan deneklerin doğum yerine göre farklı görüşte olmadıkları ortaya çıkmaktadır.

II.Türklerin Bulgarlarla Evlenme Durumu

Burada, kendi din ve ırkdaşıyla evlilikle ilgili görüşlere başvurulmuştur. Aşa-ğıdaki tabloda (Tablo 5), çevresindeki Türklerin, Bulgarlarla evlendiğini belirtenler % 68, 3’lük bir orana (544 kişi) sahiptir. Etrafında ve tanıdığı Türklerin, Bulgarlarla evlenmediğini söyleyen kimselerin oranı ise % 31,7’dir (252 kişi).

Bu tablo verilerine göre ankete katılan Türkler, çevrelerindeki veya tanıdığı Türkler arasında ciddiye alınması gereken bir oranla (%68,3) Bulgar kökenli kimselerle evlenenlerin olduğunu ifade etmiştirler.

Tablo 5: Türklerin Bulgarlarla Evlenme Durumunu Gösteren Frekans Ve Yüzde Oranları

f % Geçerli% Yığılmalı% Ç ev re ni zde Bul ga rla rla ev le ne n v ar mı ? Evet 544 68,3 68,3 68,3 Hayır 252 31,7 31,7 100,0 Toplam 796 100,0 100,0

1. Türklerin Bulgarlarla evlenme durumunun cinsiyete göre dağılımı

Bulgarlarla evlenme durumunun cinsiyete göre değerlendirmesinin ele alın-dığı tabloya göre (Tablo: 5.1), ankete katılan kadınların %69’0’u Türklerin, Bulgar-larla evlendiğini bildirirken, erkeklerin ise %67’9’u da aynı görüşü paylaşmışlardır. Erkek ve kadın, % 68,3 oranında, böyle bir evliliğin varlığının söz konusu olduğunu ifade etmişlerdir.

Tablo 5.1: Çevrenizde Bulgarlarla evlenen var mı? sorusunun Cinsiyete Göre Çapraz Tablosu

Crosstabulation

Çevrenizde Bulgarlarla evlenen var mı?

Toplam Evet Hayır C İN Sİ YET Kadın f 223 100 323 % Cinsiyet 69,0% 31,0% 100,0% Erkek f 321 152 473 % Cinsiyet 67,9% 32,1% 100,0% Toplam F 544 252 796

(23)

Yukarıda ifade edilen duruma göre acaba erkek ve kadın denekler arasında günümüzde Bulgaristan’daki Türkler ile Bulgarlar arasında evliliğin olmasıyla ilgi-li problemler konusunda verilen cevaplar anlamlı bir farklılık göstermekte midir? Tablo 5.2’de görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan bireylerin cinsiyetleri ile verdikleri cevaplar arasındaki ilişkinin anlamılı olup-olmadığını belirlemek amacıyla yapılan ki-kare (chi-square) analizi sonucunda değişkenler arasındaki ilişki istatistik-sel olarak anlamlı bulunmamıştır (X2=,123; sd=1; p=,726; p>,05)

Tablo 5.2: Türklerin Bulgarlarla Evlenme Durumunun Cinsiyete göre Ki-kare /Chi-Square

Tablosu

X2 sd P

Pearson Chi-Square ,123a 1 ,726

Continuity Correctionb ,074 1 ,785

Likelihood Ratio ,123 1 ,726

Fisher’s Exact Test

Linear-by-Linear Association ,122 1 ,726

N of Valid Cases 796

(X2=,123; sd=1; p=,726; p>,05)

III. Türklerin Bulgarlarla Komşuluk Veya Arkadaşlık Yapma Durumu

Bulgaristan topraklarında Türkler, Bulgarlarla uzun süredir birlikte yaşa-maktadırlar. Bu doğrultuda, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin, birlikte yaşadıkları ortamlardaki Bulgarlar hakkındaki duygu, algılayış ve değerlendirmelerine yönelik olarak, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin bir Bulgar ile komşuluk ve arkadaşlık yap-masının nasıl karşılandığı ile ilgili soruya, aşağıdaki tabloya göre (Tablo: 6), böyle bir arkadaşlığın çok önemli olduğunu kabul eden 17 kişi (% 2,1) yanında, bunun önemli olduğunu kabul eden 75 kişi mevcuttur (%9,4). Böyle bir arkadaşlık ve komşuluğunu önemi konusunda bir fikri olmadığını belirten 251 kişi (% 31,5) bu-lunmaktadır.

Bir Bulgar ile komşuluk ve arkadaşlık yapmanın hiç önemli olmadığını belir-ten 236 kişi (% 29,6) varken, bunun önemli olmadığını söyleyen kimselerin sayısı ise 217’dir (% 27,3).

(24)

Tablo: 6 Bulgarlarla Komşuluk ilişkileri ve Etnik Barış f % Geçerli% Yığılmalı% Kom şul ar ını zın v eya ark ad aşl ar ını zın M üslüm an o lm ası si zin iç im öne ml i mid ir? Çok önemli 17 2,1 2,1 2,1 Önemli 75 9,4 9,4 11,6 Kararsızım 251 31,5 31,5 43,1 Önemli değil 217 27,3 27,3 70,4

Hiç önemli değil 236 29,6 29,6 100,0

Toplam 796 100,0 100,0

1. Türklerin Bulgarlarla komşuluk veya arkadaşlık ilişkilerinin cinsiyete göre çapraz tablosu

Aşağıdaki tabloya göre (Tablo: 6.1) komşularının Bulgar olmasını önem-seyen Türklerden bayanların % 2,8’i (9 kişi) çok önemli olarak değerlendirmekte, % 12,1’i ise (39 kişi), bunun önemine vurgu yapmaktadır. Kadınların % 34,1 oranı (110 kişi), bu konuda kararsız olduğunu belirtmiştir. Yine bayanların % 23,8’i (77 kişi) bu konuda, “önemli değil” derken, % 27,2’si (88 kişi) hiç önemli olmadığını kabul etmektedir.

Komşuların Bulgar olmasının çok önemli olduğunu kabul eden erkeklerin oranı % 1,7 (8 kişi) olup, bunun önemli olduğunu vurgulayanlar ise, % 7,6’dır (36 kişi). Komşularının Bulgar olup olmaması konusunda kararsız olduğu belirtenlerin durumu ise, % 34,1 (141 kişi) olarak görünmektedir.

Komşu ve arkadaşların Bulgar olmasının önemli olmadığını söyleyen erkek-ler, % 29,6’oranını (140 kişi) oluştururken, bunun hiç önemli olmadığını ifade eden-ler ise % 29,6’dır (236 kişi).

(25)

Tablo 6.1: Komşularınızın veya arkadaşlarınızın Müslüman olması sizin için önemli midir?

sorusunun cinsiyete göre çapraz tablosu/Crosstabulation

CİNSİYET Toplam Erkek Kadın Kom şul ar ını zın v eya a rk ad aşl ar ını zın B ul ga r o lm ası si zin iç in öne ml i mid ir? Çok önemli F 9 8 17 % Komşu 52,9% 47,1% 100,0% % Cinsiyet 2,8% 1,7% 2,1% Önemli F 39 36 75 % Komşu 52,0% 48,0% 100,0% % Cinsiyet 12,1% 7,6% 9,4% Kararsızım f 110 141 251 % Komşu 43,8% 56,2% 100,0% % Cinsiyet 34,1% 29,8% 31,5% Önemli değil f 77 140 217 % Komşu 35,5% 64,5% 100,0% % Cinsiyet 23,8% 29,6% 27,3%

Hiç önemli değil

f 88 148 236 % Komşu 37,3% 62,7% 100,0% % Cinsiyet 27,2% 31,3% 29,6% Toplam % Komşu % Cinsiyet f 323 473 796 40,6% 59,4% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Tablo 6.2’de görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan bireylerin cinsi-yet durumları ile yer aldıkları gruplar arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan ki-kare (chi-square) analizi sonucunda değişkenler arasındaki ilişki, istatistiksel ola-rak anlamlı bulunmuştur (X2=9,628; sd=1; p=,047; p<,05)

Tablo 6.2: Komşularınızın veya arkadaşlarınızın Bulgar olması sizin için önemli midir?

sorusunun cinsiyete göre ki-kare/Chi-Square Testi

X2 sd P Pearson Chi-Square 9,628a 4 ,047 Likelihood Ratio 9,561 4 ,049 Linear-by-Linear Association 7,277 1 ,007 N of Valid Cases 796 (X2=9,628; sd=1; p=,047; p<,05)

(26)

2. Türklerin Bulgarlarla komşuluk veya arkadaşlık ilişkilerinin yaş değişkenine göre çapraz tablosu

Bulgaristan’da yaşayan Türklerin Bulgarlarla komşuluk ve arkadaşlık yap-malarının önem durumunu inceleyen aşağıdaki tabloya göre (Tablo: 6.3), ankete katılan 24 ve alt yaş gruplarından 7 kişi (% 3,0) bu ilişkinin çok önemli olduğunu belirtirken, 18 kişi de (% 7,8) önemli olarak değerlendirmiştir. Bu konuda karar-sız olduğunu vurgulayan 52 kişi (% 22,5) bulunmaktadır. Bu yaş grubu içerisinde 64 kişi (% 27,7) bu sorunun önemli olmadığını belirtirken, 90 kişi (% 39,0) de hiç önemli olmadığını söylemiştir.

Ankete katılan ve 25-44 yaş periyodu arasında olan 5 kişi (% 1,8), bu ilişkinin çok önemli olduğunu belirtirken, 18 kişi de (% 7,8) bunu önemli olarak değerlen-dirmiştir. Bu konuda, 95 kişi (% 33,8), kararsızlığını belirtmiştir. Öte yandan 73 kişi (%26,0), böyle bir yakınlığın önemli olmadığını vurgularken, 76 kişi de (% 27,0), hiç önemli olmadığını kaydetmiştir.

Türklerin Bulgarlarla komşuluk ve arkadaşlık ilişkisi değerlendiren 45-64 yaş grubu arasında 4 kişi (% 1,9), bunun çok önemli olduğunu kaydederken, 22 kişi de (% 10,5), önemli oluşuna vurguda bulunmuştur. Bu alanda kararsız olduğunu belir-ten 82 kişi (39,2) mevcuttur. Böyle bir ilişkinin önemli olmadığını kaydeden 55 kişi (% 26,3) yanında, 46 kişi de (% 22,0) hiç önemli olmadığını kabul etmektedir.

65 ve üzeri yaşta olan katılımcılardan 1 kişi (% 1,3), Bulgarlarla komşuluk ve arkadaşlık ilişkisinin çok önemli olduğunu belirtirken, 3 kişi de (% 4.0), önemli olduğunu kaydetmiştir. Öte yandan, 22 kişi (% 29,3) bu konuda kararsız olduğunu vurgulamıştır. Komşuluk ve arkadaşlık ilişkisinin önemli olmadığını, 25 kişi (% 33, 3) söylerken, hiç önemli olmadığını ise, 24 kişi (% 32,0) kaydetmiştir.

(27)

Tablo 6.3: Yaş Değişkenine göre Türklerin Bulgarlarla Komşuluk veya

Arkadaşlık İlişkilerini gösteren Çapraz Tablo/Crosstabulation

YAŞ GRUPLARI Toplam

24 ve altı 25-44 45-64 65 ve üzeri Kom şul ar ını zın v eya a rk ad aşl ar ını zın M üslüm an o lm ası si zin iç in öne ml i mid ir? Çok önemli F 7 5 4 1 17 % Komşu 41,2% 29,4% 23,5% 5,9% 100,0% % Yaş 3,0% 1,8% 1,9% 1,3% 2,1% Önemli F 18 32 22 3 75 % Komşu 24,0% 42,7% 29,3% 4,0% 100,0% % Yaş 7,8% 11,4% 10,5% 4,0% 9,4% Kararsızım F 52 95 82 22 251 % Komşu 20,7% 37,8% 32,7% 8,8% 100,0% % Yaş 22,5% 33,8% 39,2% 29,3% 31,5% Önemli değil F 64 73 55 25 217 % Komşu 29,5% 33,6% 25,3% 11,5% 100,0% % Yaş 27,7% 26,0% 26,3% 33,3% 27,3% Hiç önemli değil F 90 76 46 24 236 % Komşu 38,1% 32,2% 19,5% 10,2% 100,0% % Yaş 39,0% 27,0% 22,0% 32,0% 29,6% Toplam % Komşu % Yaş F 231 281 209 75 796 29,0% 35,3% 26,3% 9,4% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Tablo 6.4’de görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan bireylerin yaş pe-riyotlarıyla yer aldıkları gruplar arasındaki ilişkinin anlamlı olup-olmadığını belirle-mek amacıyla yapılan ki-kare (chi-square) analizi sonucunda değişkenler arasındaki ilişki, istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (X2=29,113; sd=1; p=,004; p<,05)

(28)

Tablo 6.4: Komşularınızın veya arkadaşlarınızın Müslüman olması sizin için önemli midir?

sorusunun yaş değişkenine göre ki-kare/Chi-Square Testi

X2 sd p Pearson Chi-Square 29,113a 12 ,004 Likelihood Ratio 29,789 12 ,003 Linear-by-Linear Association 3,425 1 ,064 N of Valid Cases 796 (X2=29,113; sd=1; p=,004; p<,05)

3. Türklerin Bulgarlarla komşuluk veya arkadaşlık ilişkilerininöğre-nim durumuna göre çapraz tablosu

Bulgaristan’da yaşayan Türklerin, Bulgarlarla komşuluk ve arkadaşlık ilişkisi-nin, ankete katılanların öğrenim durumlarına göre değerlendirmesini işleyen aşağı-daki tabloda (Tablo: 6.5), bunun çok önemli olduğunu belirtenlerden, okula hiç git-meyenler arasında bir kimse dahi bulunmazken, ilkokul ve ilköğretimi bitirenlerden 4 kişi (% 2,0), liseyi tamamlayanlardan 7 kişi (% 1,7), üniversite mezunlarından 3 kişi (% 2,7), lisansüstü öğrenim yapanlardan 3 kişi (% 5,3) yer almaktadır.

Bulgarlar ile komşuluk ve arkadaşlık ilişkinin önemli olduğunu belirtenler-den, okula hiç gitmeyenler arasında 3 kişi (% 16,7) bulunurken, ilkokul ve ilköğreti-mi bitirenlerden 8 kişi (% 4,1), liseyi tamamlayanlardan 45 kişi (% 10,9), üniversite mezunlarından 9 kişi (% 8,1), lisansüstü öğrenim yapanlardan 10 kişi (% 17,5) yer almaktadır.

Bu konuda kararsız olduğunu belirtenler, okula hiç gitmeyenler arasında 7 kişi (% 38,9) bulunurken, ilkokul ve ilköğretimi bitirenlerden 54 kişi (% 27,6), liseyi tamamlayanlardan 136 kişi (% 32,9), üniversite mezunlarından 40 kişi (% 36,0), li-sansüstü öğrenim yapanlardan 14 kişi (% 26,9) bulunmaktadır.

Bulgarlarla komşuluk ve arkadaşlık ilişkisinin önemli olmadığını söyleyen-ler ise, okula hiç gitmeyensöyleyen-ler arasında 6 kişi (% 33,3), ilkokul ve ilköğretimi biti-renlerden 64 kişi (% 32,7), liseyi tamamlayanlardan 136 kişi (% 32,9), üniversite mezunlarından 30 kişi (% 27,9), lisansüstü öğrenim yapanlardan 16 kişi (% 28,1) bulunmaktadır.

Bulgarlarla komşuluk ve arkadaşlık ilişkisinin hiç önemli olmadığını belirten-ler, okula hiç gitmeyenler arasında 2 kişi (% 11,1) bulunurken, ilkokul ve ilköğretimi bitirenlerden 66 kişi (% 33,7), liseyi tamamlayanlardan 125 kişi (% 30,2), üniversite mezunlarından 29 kişi (% 26,1), lisansüstü öğrenim yapanlardan 14 kişi (% 24,6) bulunmaktadır.

(29)

Tablo 6.5: Öğrenim Durumuna göre Türklerin Bulgarlarla Komşuluk veya Arkadaşlık

İlişkilerini gösteren Çapraz Tablo/Crosstabulation ÖĞRENİM DURUMU

Toplam Okula

gitmedim İlkokul Lise Üniversite Lisansüstü

Kom şul ar ını zın v eya a rk ad aşl ar ını zın M üslüm an o lm ası si zin iç in öne ml i imid ir? Çok önemli F 0 4 7 3 3 17 % Komşu 0,0% 23,5% 41,2% 17,6% 17,6% 100,0% % Öğrenim 0,0% 2,0% 1,7% 2,7% 5,3% 2,1% Önemli F 3 8 45 9 10 75 % Komşu 4,0% 10,7% 60,0% 12,0% 13,3% 100,0% % Öğrenim 16,7% 4,1% 10,9% 8,1% 17,5% 9,4% Kararsızım F 7 54 136 40 14 251 % Komşu 2,8% 21,5% 54,2% 15,9% 5,6% 100,0% % Öğrenim 38,9% 27,6% 32,9% 36,0% 24,6% 31,5% Önemli değil F 6 64 101 30 16 217 % Komşu 2,8% 29,5% 46,5% 13,8% 7,4% 100,0% % Öğrenim 33,3% 32,7% 24,4% 27,0% 28,1% 27,3% Hiç önemli değil F 2 66 125 29 14 236 % Komşu 0,8% 28,0% 53,0% 12,3% 5,9% 100,0% % Öğrenim 11,1% 33,7% 30,2% 26,1% 24,6% 29,6% Toplam % Komşu % Öğrenim F 18 196 414 111 57 796 2,3% 24,6% 52,0% 13,9% 7,2% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Tablo 6.6’de görüldüğü üzere, örneklem grubunu oluşturan bireylerin yaş periyotlarıyla yer aldıkları gruplar arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan ki-kare (chi-square) analizi sonucunda değişkenler arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (X2=26,475; sd=1; p=,048; p<,05)

(30)

Tablo 6.6: Komşularınızın veya arkadaşlarınızın Bulgar olması sizin için önemli midir?

sorusunun eğitim değişkenine göre ki-kare/Chi-Square Testi

X2 sd p Pearson Chi-Square 26,475a 16 ,048 Likelihood Ratio 27,322 16 ,038 Linear-by-Linear Association 5,332 1 ,021 N of Valid Cases 796 (X2=26,475; sd=1; p=,048; p<,05) DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Asırlardır Müslüman Türk egemenliği altında kalmış olan Bulgaristan, Os-manlıların bölgeden çekilişi sonrası, o topraklarda yaşayan Müslümanlar, birçok yıkıcı, ezici ve tehcir edici gelişmeler yaşamış, etnik temizliğe maruz kalmış olma-sına rağmen, güçlü bir şekilde azınlık statüsünde mevcudiyetini korumuş ve devam ettirmişlerdir.

Bu doğrultuda, özellikle kırsal kesimde, Bulgar ve Türkler sosyal hayatta genel anlamda birbirleriyle iyi geçinmişlerdir. Gözlemlerimiz doğrultusunda bazı yerlerde Bulgarlar, Türk köylerindeki camilerin onarımına yardımcı olmuş; bazı zamanlar da Türkler, Bulgar kiliselerinin tamirine katkıda bulunmuşlardır. Bu doğrultuda genel-likle birlikte yaşamış olan Bulgaristan Bulgar ve Türk toplumu, bu birlikteliği sosyal ilişkiler bağlamında da tezahür ettirmişlerdir. İçtimai ortamlardaki birliktelik göster-geleri arasında, arkadaşlık ve komşuluk ile evlenme önemli bir yer tutmaktadır.

Bulgaristan’daki Türk toplumuna yönelik yapılan söz konusu anket çalışmasında Türklerin, Bulgar kökenlilerle sosyal bağlamdaki iletişim ve ilişkileri incelenmiştir. Anket veriler doğrultusunda, Bulgaristan Türklerinin yaşadıkları top-luma yönelik yaklaşımları, genel anlamda olumlu ve içtimai hayattaki barış ve huzura katkı bulunacak nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.

Avrupa’nın en büyük Türk azınlığı statüsünde olan Bulgaristan Türkleri, ya-şadıkları ülkede etnik barışa katkıda bulunacak bir düşünce yapısına sahiptirler. Bu sonuca göre onların, Bulgaristan şartlarına ve ortamına entegre oldukları anlaşılmak-tadır. Bu doğrultuda onların çoğu, komşu ve arkadaşlarının Bulgar kökenli olmasın-da ileri boyutta bir sakınca doğuracağı düşüncesinde değillerdir. Bununla birlikte, Bulgarlarla evlendiği söylenen Türklerin azımsanmayacak boyutta olduğu da ortaya çıkmaktadır. Elbette bu değerlendirmede kararsızları da dikkate almak zorundayız. Bu oran eşit şekilde dağıtıldığında, ciddi bir sonuç değişimi görünmemektedir.

(31)

Türkleri-barış konusunda katkı sağlayacak bir düşünce potansiyeline sahip bulundukları gö-rülmektedir.

Bu doğrultuda Bulgaristan’da yaşayan Bektaşilerin bu etnik barışa katkıları da ciddi anlamda söz konusudur. Zira ana prensip itibarıyla hiçbir kimseyi ayıplamayan ve bütün dini anlayış ve algılayışlara hoşgörü ile bakan Bektaşi felsefesinin, sosyal hayatta Bulgar kökenliler ile bir sorun oluşturmaları söz konusu olamaz.

Bu veri ve değerlendirmeler, Bulgaristan Türkleri ile ilgili olup, o sahada ya-pılan bir anket araştırması sonucudur. Ancak Bulgar toplumu, Türkler için aynı ka-naate sahip midirler? Bu sorunun cevabı, Bulgar vatandaşlar üzerinde yapılacak bir başka araştırma ile ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte, Bulgaristan toplumuna en-tegre olmuş Türk halklarını bekleyen en büyük tehlikenin, gizli asimilasyon olacağı düşüncesindeyiz.

Sonnot

1 Bulgaristan AP milletvekili ve HÖH mensubu Metin KAZAK’ın, Avrupa Parlamentosu’nda

‘Bulgaristan’ın etnik modeli’ konulu yapmış olduğu konuşmasında, Bulgaristan’ın, AB’ye katılmasıyla, Balkanlar ve Avrupa geneline eşi görülmemiş bir hoşgörü modeli getirdiği ve söz konusu modelin, azınlıkların ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatının tüm alanlarına katılması ve onların etnik ve dini benliklerinin korunması sonucunu verdiği şeklindeki konuşması ibret vericidir. Zira ona göre, “Günümüzde Bulgaristan Balkanlar bölgesinde yer alan ve tarihi itibari ile etnik gerginlik ve çatışmaların yükünü taşıyan diğer ülkelere kıyasla Avrupa ailesinde gurur duyabileceği bir modele sahiptir” (www.ABhaber.com. 30 Kasım 2012; http://www.balkanlar.net/ forum/index.php?topic=14859.0;wap2. 10/03/2013).

Kaynakça

ACAROĞLU, M. T. (1999). “Deliorman Türkleri Üzerine Bir İnceleme”. Bulgaristan Türkleri

Üzerine Araştırmalar. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

AKALIN, Ş. H. (1998). “Anadolu ve Balkanlar’da Sarı Saltuk”. I. Uluslararası Türk Dünyası Eren ve Evliyaları Kongresi Bildirileri. Ankara: Ervak.

BİRDOĞAN, N. (1992). Anadolu ve Balkanlar’da Alevi Yerleşmesi. İstanbul: Alev yayınları.

BİRGE, J. K. (1937). The Bektashi Order of Dervishes, London: Hartford.

DUMAN, H. H. (2002). “Öncesi ve Sonrasıyla Balkan Savaşları”. Türklerin Rumeli’ye Çıkışı-nın 650. Yıldönümü. İstanbul: Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayını.

EMİNOV, A. (1997). Turkish and other Muslim Minorities in Bulgaria. London: Hurst.

EMİNOV, A. (2000). Turks and Tatars in, Bulgaria ant the Balkans. Nationalities Papers. 28

(1): 129-164.

EROĞLU, H. (1985). “Milletlerarası Hukuk Açısından Bulgaristan’daki Türk Azınlığı Soru-nu”. Bulgaristan’da Türk Varlığı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. 15-46.

GHODSEE, K. (2007). “Headscarves in Homeroom: Women’s Islamic Dress in the New Europe”. Newsnet. 47 (4):2-6.

Referanslar

Benzer Belgeler

1908 yılında, Türkiye'de İkinci Meşrutiyetin ilanı üzerine, Bulgaristan da bağımsızlığını ilan etti ve krallık oldu. 19 Nisan 1909 günü İstanbul'da Bulgar Krallığı

Bu çalışmada, Bulgaristan'ın Deliorman bölgesi olarak bilinen Razgrad iline bağlı Ezerçe bölgesinden Türkiye'ye göç etmiş olan Türklerin müzik kültürlerini

SAS 107 (AICPA 2006) ve SAS 109 yaşanan şirket skandallarının bir sonucu olarak SAS 47’nin (AICPA 1983) yerine çıkarılmış olup, birçok başka uluslararası düzenlemeye

Altınov, &#34;Bulgaristan'ın Çıkarları Gözönünde Bulundurularak Doğu Sorunu ve Yeni Türkiye&#34; (Sofya, 1926) adlı monografIk araştırmasında özel olarak

Niğde İlinde bulunan Rauf Denktaş, Mareşal Fevzi Çakmak ve Melle Dostluk parkları çalışma kapsamında incelenmiştir.. Çalışmada parklar seçilirken, kullanımın

Based on the belief that the harmonious incorporation of Intuitive Pedagogical processes in our teaching domain would enhance the personal development of our

Index Terms: Liver disease prediction, Hepatocellular Carcinoma (HCC), missing data imputation, clustering, Weighted Synthetic Minority Over-sampling Technique

Onarımlar, bazı bölümlerde plas- tik boya, yağlı boya veya kireç ba- dana olarak karşımıza çıkarken; ze- mine yakın kısımlarda, sıva yüzeyi- nin 0,5cm kalınlığında