Kentsel dönüşüm yasası olarak adlandırılan "Dönüşüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı" TBMM Bayındırlık ve İmar Komisyonu'nda görüşülmeye başlanması üzerine İnşaat Mühendisleri Odası bir açıklama yaparak; "Yasa tasarısı rant amaçlı imar planlarının, tarım, orman ve yeşil alanların imara açılarak yok edilmesinin, kamusal alanların
özelleştirilmesinin devamı niteliğindedir ve kentlerimizi uluslararası sermayeye açacaktır" dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası'nın yaptığı açıklama şöyle:
"Ne yazık ki, bu tasarı da diğer tasarılarla benzer bir süreç geçirecek, hem alt komisyonlarda hem de TBMM Genel Kurulu'nda iktidar partisinin oylarıyla yasa haline getirilecektir.
Yasa tasarısı henüz alt komisyonlarda görüşülmektedir ve dolayısıyla ülke kamuoyu yasaya ihtiyatlı yaklaşmaktadır. AKP iktidarı her zaman olduğu gibi, bu yasayla ilgili olarak da kamuoyunu maniple etmekte, pembe tablo çizerek yasayı meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Hatta yasanın deprem tehlikesi altındaki kentlerimizi kurtaracak sihirli bir değnek işlevi göreceği iddia edilmektedir.
Oysa, "Dönüşüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı" ne sağlıklı kentleşme yolunda atılmış bir adımdır ne de deprem tehlikesinden kentlerimizi koruyacak hükümler içermektedir. Mevcut yasa tasarısı, neo liberal politikaların kentlerin geleceğini ipotek altına alan küresel uygulamaların bir parçasıdır. Yasa tasarısı rant amaçlı imar planlarının, tarım, orman ve yeşil alanların imara açılarak yok edilmesinin, kamusal alanların özelleştirilmesinin devamı niteliğindedir ve kentlerimizi uluslararası sermayeye açacaktır. AKP iktidarının bütün değerleri bir meta gibi gören ekonomik-politik hattına bu yasayla kentlerimiz de dahil edilmiş olacaktır.
Bilindiği gibi başta İstanbul ve Ankara olmak üzere pek çok kentimizde sosyal, kültürel, dinlenme ve spor amaçlı kullanılan kamusal alanlarda başlatılan ya da başlatılması düşünülen imar çalışmalarına AKP iktidarı tarafından "kentsel dönüşüm" denilmektedir ama biz İnşaat Mühendisleri Odası'na göre bunun adı "kentsel dönüşüm" değil "kentsel talandır". Adı geçen yerlerde başlatılan imar çalışmalarına ulusal ya da uluslararası finans çevrelerinin gösterdiği ilgi bunun göstergesidir.
Yasanın toplumsal meşruluğunun deprem tehlikesi üzerinden sağlanmaya çalışılması da tam bir köylü kurnazlığıdır. Kentlerimizi depreme karşı hazırlamanın yolu ''yoksuldan alıp zengine vermekten'' değil, ilgili yasaları ihtiyacı karşılayacak şekilde değiştirmekten, bütçe öncelikleri arasına depreme karşı alınacak önlemleri dahil etmekten, güçlendirme ve benzeri çalışmaları kamu olanaklarıyla çözecek kaynak yaratmaktan, insan hayatını merkezine alan uygulamaları başat kabul etmekten geçmektedir. AKP iktidarı depreme karşı köklü ve kalıcı tedbirler almak yerine deprem tehlikesinin yarattığı korku psikolojisini ranta dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
Yasa tasarısının özü budur ve İnşaat Mühendisleri Odası "deprem değil talan" yaklaşımının yasalaşmasına karşı mücadele edecektir..."