Kaz Dağları ve Artvin Cerattepe yörelerinde yapılan altın arama çalışmalarına karşı bölge halkının gösterdiği mücadele ve tepkiye, Doğu Akdeniz'deki çevre derneklerinden (DAçE) destek geldi. Marmara çevre Platformu'nun (MARçEP) çanakkale'de düzenlediği 28. bölge toplantısının sonuç bildirgesinde de "artık sözün bittiği" vurgulanarak Kaz Dağları'yla ilgili eylem sürecinin başlayacağı bildirildi.
DAçE Ortak Sekreteri Oktay Demirkan, "Tüm yerküreyi arsa, tüm ağaçları kereste, Kuzey Ege'nin oksijen ve su kaynağı güzelim Kaz Dağı'nı maden ocağı olarak gören çokuluslu altın şirketleri ve yerli işbirlikçilerini şiddetle kınıyoruz" dedi. Demirkan, Kaz Dağı'nda altın çıkarılırsa 1 trilyon ton toprağın işleneceğini ve 400 bin ton siyanürün kullanılacağını, 2 milyon 580 bin dönüm ormanla 10 milyon zeytin ağacının etkileneceğini, su kaynaklarının azalıp kirleneceğini, orman köylülerinin geçim kaynağı azalıp göçe zorlanacağını; 20 bin zeytin üreticisi, 80 bin zeytin işçisi ile 30 bin ailenin etkileneceğini ve ürünlerini satamayacağı gibi, bölgeye de turist gelmeyeceğini vurguladı. Demirkan, her yıl bölgede tarım ürünlerinden elde edilen 650 milyon dolar gelirle turizm kaynaklarının da kesileceğine dikkat çekti.
560 ALTIN MADENİ ARAMA RUHSATI ALINDI
1 ton kayada 3 gram altının olduğuna işaret eden Demirkan süreci şöyle anlattı: "3 gram altını kazanmak için yaklaşık 1 ton kaya önce un haline getiriliyor, sonra da sodyum siyanürle yıkanıp 3 gram altın kazanılıyor. Geriye de 1 ton siyanürle kirlenmiş kaya tozu kalır. Bu siyanürlü atığa siyanür çamuru diyoruz. Bu işlem çok büyük alanlarda gerçekleştiriliyor ve yöre insanının ekonomisi göz ardı ediliyor, ekosistem tahrip ediliyor, orman, mera, tarla gibi yer üstü zenginlikleri tahrip ediliyor, yeraltı suları siyanürle kirletiliyor. Dün Bergama'dan bugün ise Kaz Dağları'ndan yükselen çığlığın ana nedeni bu. Bergama olayı Bergama'la sınırlı değildir."
çok kısa bir zaman içinde Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nden 560 altın madeni arama ruhsatı alındığını vurgulayan Demirkan, bu alanların her birinin ortalama 100 kilometrekare büyüklükte olduğunu söyledi. Demirkan, "çok basit bir hesapla 58 bin kilometre kare toprağımız istimlak yetkisine sahip bir ruhsat çerçevesinde çokuluslu yabancı altın tekellerine bir anlamda terk edilmiş bulunuyor. Ülkemiz yüzölçümünün 780 bin kilometrekare olduğu düşünülürse, en azı 10 yıllığına olmak üzere, rezerv devam ettikçe sınırsız şekilde uzatmak üzere Türkiye topraklarının yüzde 7.5'lik bölümü bu şirketlerin insafına terk edilmiştir" dedi.
MARÇEP: SÖZ BİTTİ
Aralarında İstanbul, İzmir, Tekirdağ, Bursa, Balıkesir, çanakkale ve Edirne'deki 40 çevre platformunun katımıyla yapılan MARÇEP toplantısının sonuç bildirgesinde, Kaz Dağları'nın ulusal olduğu kadar, sahip olduğu bitki örtüsü ve yeraltı su kaynakları bakımından evrensel değerde olduğu da vurgulandı. Bölgenin bir dünya mirası olarak korunması gerekliliği üzerinde durulan bildirgede şöyle denildi: "Bugüne kadar Kaz Dağları çevresindeki alanlarda verilmiş sondaj, ön işletme ve sayıları 7 civarında olan işletme ruhsatlarının derhal iptal edilmesini talep ediyoruz. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Kaz Dağları ile ilgili bugüne kadar her şey söylenmiştir. Bundan sonra söylemler değil eylemler süreci olacak. Ya, Maden Yasası'nda acil köklü değişiklikler yapılacak ya da eylemlerle tüm dünyanın dikkatini Kaz Dağları üzerine toplayacağız."
AKIN BODUR / MEHMET CELEN Cumhuriyet 06.11.2007