• Sonuç bulunamadı

Mikotoksin nasıl oluşur?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Mikotoksin nasıl oluşur?"

Copied!
35
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİKOTOKSİNLER

(2)

Mikotoksin Nedir?

Mikotoksinler; Aspergillus, Penicillium, Fusarium, Alternaria ve Claviceps gibi mantar (küf) cinslerinin sekonder

metabolizması sonucu oluşan, düşük molekül ağırlıklı, çok çeşitli kimyasal yapıya sahip doğal toksinlerdir. İnsan ve hayvan sağlığı üzerinde güçlü ve çeşitli toksik etkiler oluşturmaktadırlar.

Mikotoksinleri üreten mantarlar rüzgar ve hava akımlarıyla taşınarak her yerde

(atmosferin çeşitli katmanları da dahil) bulunabilirler. Mikotoksin kontaminasyon düzeyi iklim koşullarına, ürünün cinsine ve coğafi konuma bağlı olarak mevsimden mevsime, yıldan yıla farklılık gösterebilir.

Dünyadaki mahsüllerin dörtte birinin mikotoksin ile kontaminasyon riskinin olduğu bildirilmiştir.

(3)

Mikotoksin nasıl oluşur?

Mikotoksin, üreten bir küf olan ‘Aspargillus Flavus’

tarafından oluşur. Mikotoksin üreten küfler arasında

Penicillium ve Fosforium yer almaktadır.

Mikotoksin meyve ve sebzede

rastlandığında öldürücü etkiye

sahip olabilmektedir. Şuana

kadar 400 ‘ den fazla türüne

rastlanmıştır.

(4)

EN SIK SAPTANANMİKOTOKSİNLER

Aflatoksinler

Okratoksin

Fumonisin

Trikotesenler

Zaeralenon

Patulin

Sitrinin

MİKOTOKSİN ÇEŞİTLERİ

(5)

Aflatoksinler

Aflatoksin, Aspergillus flavus,

aspergillus parasiticus,Aspergillus nomius tarafından oluşturulan,

gıdalarda ve yemlerde bulunabilen yüksek karsinojenik etkili

mikotoksindir.

Aflatoksinler difuranokumarin

türevleridirler. Şimdiye kadar 8 ayrı

madde türü saptanmıştır (B1, B2, B2a, G1, G2, G2a, M1, M2) olup, bunlardan en fazla toksik etkili olanı B1’dir.

(6)

Daha çok yer fıstığı, fındık, ceviz, mısır, pamuk tohumu, hindistan cevizi gibi yağlı tohumlarda

ayrıca buğday, prinç, soya, incir, baharat, süt, peynirgibi gıdalarda görülür. Aflatoksin bu tür gıdalarda B1, B2, G1, G2

olarak , süt ve ürünlerinde ise M1 ve M2 formunda bulunur.

Bunlardan aflatoksin en güçlü doğal karsinojendir.

(7)

Bu toksinler ışığa karşı duyarlıdırlar. Özellikle depolama esnasında bir çok besin ve hayvan yemi ürünlerinin

uygunsuz nem ve sıcaklıklarda bekletilmesi sonucunda

aflatoksinler oluşur. Bu nedenle iyi tarımsal uygulamalar ve depolama sırasında küf gelişiminin en aza indirilmesi en

etkili uygulamalardır.

Pişirme sıcaklığında bozulmazlar ancak 270 derece de bozuldukları belirtilmektedir.

Vücudumuzda aflatoksinlerin hedef organı karaciğer olmakla birlikte diğer dokularda da hasarlara veya tümörlere neden olabilirler. Aflatoksin yalnızca akut

hepatoksin etkili bir madde olmayıp, kanserojen etkisi de

bulunmaktadır.

(8)

Hayvanlar üzerinde yapılan çok sayıda araştırma toksinin kanserojen olduğunu da

göstermiştir. At, sığır, domuz, koyun, keçi, köpek, maymun, rat, fare, hindi, tavuk, ördek, Gökkuşağı alabalığı gibi hayvanlar aflatoksine duyarlıdırlar. İçlerinde en duyarlı hayvan ördek yavruları olduğundan aflatoksin ve derivatlarının toksisitelerinin belirlenmesinde genellikle bu hayvanlardan yararlanılır. Çizelge de ördek yavruları üzerinde aflatoksinlerin belirlenen LD50 dozları verilmiştir. En yüksek toksisite AFB1 ve AFB3 (parasitikol)'e aittir, AFG2 ve AFM2 ise en düşük toksisiteyi gösterir. Tarımsal ürünlerde, gıdalarda ve yemlerde en sıklıkla görülen aflatoksinlerin toksisite sıralaması; AFB1> AFM1 = AFG1> AFB2 > AFG2 >

AFM2 şeklindedir. Başka hayvanlar üzerinde belirlenen LD50 dozlarından bu sıranın fazlaca değişmediği, bazı hallerde toksik sıralamada AFM1' in AFG1' in, AFM2' nin de AFG2'nin önüne geçtiği veya eşitliği koruduğu görülür. Hayvanlarda akut seyreden aflatoksikosiste vücudun direk etkilenen bölgesi karaciğerdir. Karaciğer paranşim hücrelerinin hasar

görmesi yanında, karaciğer ve safra kanallarında proliferasyon (hücrelerin hızlı bir şekilde bölünmesi) başlar, kanamalar görülür, sinir sistemi etkilenerek fonksiyonlarını yerine getiremez. Kramplar, felçler, denge bozuklukları meydana gelebilir. Özellikle genç

hayvanların yemden yararlanmaları azalır, gelişme durur ve hızlı bir kilo kaybının ardından toksik hastalık ölümle sonuçlanır.

(9)
(10)

Okratoksin

Okratoksin A(daha toksik) : mısır arpa, buğday yulaf kuru incir kırmızı biber

Okratoksin B ve Okratoksin C oldukça seyrek

Okratoksin A’nın etkisine genellikle kümes

hayvanlarında ve domuzlarda rastlanır. Okratoksin, bilinen mikotoksinler içinde civcivler için en yüksek toksik etkiye sahip olanıdır.

Okratoksin A'nın toksik etkileri üzerinde çalışmalar yaygın olarak çeşitli deney hayvanları üzerinde

gerçekleştirilmektedir. Üzerinde çalışılan bütün hayvanlar ağızdan okratoksin A alınmasına farklı derecede duyarlılık göstermiştir. Yüksekseviyede okratoksin A alınmasıyla böbreklerde, diğer

organlarda ve dokularda değişiklikler gözlenmiştir, fakat bu toksine çevrede bulunduğu derecede maruz kalınması sadece böbrek dokularında bozukluklara neden olmuştur.

(11)

Toksin, hayvanların büyümesini engellemekte, böbrek genişlemeleri ve diğer bozukluklara yol açarak ölümlere neden olmaktadır.

Okratoksinin insanlardaki böbrek hastalıkları ile ilgili olabileceği

bildirilmiştir. Küflü tanelerdeki mikotoksinleri önlemenin en etkin yolu, tanelerin tam olgunlaşmış olarak hasat edilmesi ve nem derecesinin

%15’in altında tutulmasıdır.

Tanelerin saklandığı yerin nemi arttıkça, küfler çoğalmakta ve

metabolizmaları sonucu mikotoksinler üretmektedirler. Ayrıca yer fıstığı gibi tanelerin de iyi saklanması ve küflenmeden korunması zorunludur.

Küfler için en uygun üreme koşulları ürün nem oranının %18 ve üstü, deponun nisbi neminin %85, sıcaklığı 30 derece ve pH’nın 3-5 olmasıdır.

Okratoksin B nadir olarak doğal kontaminant olarak bulunur ve daha az toksiktir. Diğer okratoksinler hiçbir zaman doğal ürünlerde bulunmaz.

(12)

Okratoksin A kuvvetli nefrotoksik etkili, teratojen, immunosupresif ve kanserojen bir bileşiktir. Toksinin akut ve kronik toksiketkisi

bulunmaktadır. Akut toksisite dozu erkek ratlarda LD50 = 29 mg.kg-1 ve dişi ratlarda LD50 = 22 mg.kg-1 dır. Teratojenik etki özellikle civciv ve

farelerde kafa bozuklukları, gaga hataları ve göz gelişiminin engellenmesi şeklinde izlenir. İnsanlar üzerindeki etkisine ilişkin somut kanıtlar

olmamakla beraber Bulgaristan, Romanya,Yugoslavya veTuna nehri kıyısı kırsal kesiminde görülen Balkan nefropatisi (kronik böbrek

hastalığı) ile ilişkisi konusunda kuvvetli bulgular vardır. OTA geviş getiren hayvanlardan daha fazla tek mideli olan domuzlarda ve kümes

hayvanlarında ağır böbrek hastalıklarına neden olur. Hayvanların yemlerine kritik konsantrasyonun (200 μg.kg-1) üzerindeOTA

katıldığında; yumurta tavuklarının böbrek, karaciğer, et, kan ve hatta yumurtalarında değişik oranlarda kalıntı OTA belirlenmiştir. Domuzlarda ise en çok kanda olmak üzere böbrek ve karaciğerde, daha az miktarda da yağlı kas dokularında gösterilmiştir. Avrupa' da test edilen insan kan serum örneklerinde % 7-76 arasında değişen oranlarda OTAvarlığı

saptanmıştır.

(13)

Fumonisin

Fumonisinler, özellikle Fusarium moniliforme ve F. proliferatum tarafından üretilen bir grup mikotoksindir. Bu mikotoksine özellikle mısırda sıklıkla raslanılmaktadır.

Fumonimsin mikotoksini, A, B, C ve P olmak üzere dört gruptan oluşmaktadır.

Bu dört grup arasında, B grubu gıdalarda en sık rastlanan fumonisin grubudur.

B grubu mikotoksinler arasında fumonisin B1 (FB1) tarımsal ürünlerde en sık rastlanan fumonisin türevidir. FB 'den sonra en çok fumonisin B2 (FB2) ve B3 (FB3) bulaşması görülmektedir.

Gıdalarda fumonisin oluşumu sıklıkla mısır ve mısır içeren ürünlerde

görülmektedir. Ancak, mısırın yanı sıra birçok tarımsal üründe fumonisin bulaşması görülmektedir.

(14)

Fumonisin, sağlık açısından birçok olumsuz etkiye sahiptir. Atlarda bulaşık yemin

tüketilmesinden sonra birkaç gün içerisinde beyin lezyonlanlarına, domuzlarda ise

akciğer ödemlerine neden olmaktadır.

Fumonisinle bulaşık mısırların tüketilmesi ile yemek borusu kanseri ve nöral tüp defekti arasında olası bir ilişki bulunduğu

bildirilmiştir. Uluslararası KanserAraştırma Ajansı (IARC), fumonisini insanlar için

potansiyel karsinojen olarak değerlendirmektedir.

Sıcaklık, su aktivitesi, substrat ve

mikroorganizmaların birbiriyle olan ilişkileri küf gelişimini ve mikotoksin oluşumunu

etkileyen önemli faktörler olarak değerlendirilmektedir.

(15)

Fumonisin in 6 tipi ayırt edilmiştir. Fumonisin B1(FB1)' in en toksik etkili olduğu düşünülmektedir. Fumonisin in ratlar üzerindeki

etkisi; hayvanın ağırlık artışının engellenmesi ve karaciğerinin kanser benzeri değişimlere uğramasıdır. Toksik dozu ördek

yavrularında LD50=3.6 mg.kg-1 olarak belirlenen moniliformin ise hayvanlarda barsak kanallarında ödem ve kanamalara neden olur.

Her iki mikotoksinin de özellikle Güney Afrika ve Çin' de yemek borusu ve yutak kanserlerinde rolü olduğu tahmin edilmektedir.

Ayrıca fumonisinin karaciğer kanserlerini de oluşturabileceği kabul

görmektedir. Fumonisin ile kontamine yemlerle beslenen atlarda

ölümle sonuçlanan lökoensofalit (beyin iltihabı) hastalığından bu

toksin sorumlu tutulmaktadır. Avrupa ülkeleri içinde bir tek İsviçre

mısır ve ürünlerinde 1000 μg.kg-1 fumonisin B1+B2 sınırlamasını

getirmiştir.

(16)

Trikotesenler

Trikotesen mikotoksinlerini üreten en önemli küf türleri Fusarium türleridir.

Trikotesenlerin en önemlileri ve bunları oluşturan küfler Tablo 3’de verilmiştir.

(17)

Tip A, B, C, D olmak üzere 4 tiptir. Özellikle trikotesen T-2 tip A’dır ve immün sistem üzerinde ciddi etkileri vardır. T-2 toksini immünotoksik etkilerinden başka karaciğer ve böbrek hasarı da yapmaktadır. Ayrıca cilt ve mukoza da soyulmalara neden olur.

Besi hayvanlarında emetik etkisinden dolayı hayvanların yemleri reddetmesi sonucu beslenememeleri ve ölmelerine sebep olur.

En çok hububat ve bakliyat da bulunur. Gastrointestinal rahatsızlıklar, kusma ve immünotoksik etkilere neden olur.

Bu toksinler, renksiz, kristal, suda erir, optikli aktif moleküllerdir.

Saklama süresince ve normal pişirme ile bozulmazlar. Normal analizle tahıllarda bunları tanımak güçtür. Bunlar, dolaylı

yollardan etkilenmiş besinlerden laboratuvar kültürleri yapılarak ayrılmıştır. Bu toksinleri üreten küfler bir çok besinde

çoğalabilmektedirler. Bunlar arasında, mısır ürünleri, pirinç ve diğer taneler ve türevleri yer almaktadır. Bu toksinler protein ve DNA sentezini inhibe ederler. Ayrıca bazıları antibakteriyel,

antiviral ve antifungal aktiviteye sahiptirler.

(18)

Trikotesenlerin toksisiteleri yüksektir. Hücre içindeki etkisi protein sentezinin inhibisyonu şeklindedir. Canlıya 30 μg.ml-1 düzeyinde verildiğinde protein sentezi durur. Molekül spesifik olarak

terminatör bölgeleri yakalar, aynı zamanda ribozomlarda

polipeptid-transferaz enzimini bloke eder. Metabolizmada SH- grubu içeren önemli enzim veya koenzimlerle reaksiyona girerek reaksiyonları durdurur. T2 toksininin ratlara oral yolla verilerek belirlenen toksisitesi LD50=3.8 mg.kg-1, diasetoksisirpenolün toksisitesi LD50=7.3 mg.kg-1 dır. 44 Fusarium türlerinin geliştiği darıları tüketen insanlarda ağız, burun, sindirim sistemi ve

böbreklerde kanamalar ve sonuçta ölüm görülmüşse de bu

etkilerin sırf trikotesenlerden olduğunu söylemek zordur. İnsan ve hayvanlarda akut dozun altındaki dozlar kusmaya neden olur.

Deney hayvanlarında gözlenen en önemli etkileri, deri nekrozları,

kusma, lökopeni ve yemden yararlanma kabiliyetinde düşüştür.

(19)

Zearalenon

Afrika'da, Avrupa'da ve USA'de doğal kontaminant olarak tahıl ürünlerinde, özellikle de mısırda bulunmaktadır.

Çiğ, pastörize ve konsantre süt, süt tozu,yumuşak ve sert peynirde zearalenon riski mevcut olup, pastörizasyon,

kaynatma, soğutma, dondurma ve pişirme işlemleri etkisiz kalmaktadır.

Zearalenon hayvanlar üzerinde östrojonik etkiler gösterir.

Bu toksine karşı herhangi bir zararlı etkinin oluşması ancak ağızdan yüksek dozda alınması ile mümkündür.İnsan sağlığı üzerinde herhangi etkiye neden olduğuna dair bir bilgi

yoktur.

IARC bu toksini ‘kanserojenliği konusunda sınırlı bilgi

bulunan mikotoksin’ kategorisine sokmuştur.

(20)

Fusarium' lar tarafından oluşturulan ve lakton yapıya sahip bir diğer sekonder metabolit zearalenondur. • - Bu

mikotoksine en fazla domuzlar duyarlıdır. Sığırlar da

zaman zaman etkilenirler ancak kanatlılar üzerinde etkisi belirlenmemiştir.

Domuzlarda kısırlık, yavru atma ve hormonal bozukluklar meydana getiren toksin en fazla serin-soğuk iklimde

yetiştirilen tahıllarda görülür.

Buğday, pirinç, fasulye ve özellikle yem maddelerinde

görülür. Yemlerde 0.12 mg.kg-1 düzeyinde bulunduğunda kronik toksik etki meydana gelir. Ratlarda iskelet

oluşumunda eksiklikler ve düşük olayları gözlenir. İnsanlar

üzerindeki etkisine ilişkin bilgi bulunmamaktadır.

(21)

Patulin

Patulin bazı Penicillium, Aspergillus ve

Byssochlamys türleri tarafından oluşturulan bir mikotoksindir. Patulin en çok ; elma

suları, küflü ekmek ve diğer meyve sularında (üzüm, şeftali vb) bu küflerin çoğalması sonucu oluşmaktadır. Patulinin, antibiyotik özelliklerinin yanında

kanserojen, mutajen ve teratojen niteliklerinin olduğu da saptanmıştır.

Patulin’in dokularda ödem, hemoraji, bulantı ve kusma gibi belirtilere neden olması yanında muhtemel karsinojen

olduğu bildirilmektedir. SO2 ve C vitamini patulini parçalar. Ayrıca üzüm şırasının fermentasyonu sonucunda da patulin

parçalanmaktadır. Patulin asidik ortamlarda (pH 6’ya kadar) stabildir. Bu pH değerinde ısıya ̊karşı dirençli olup 125 ̊C’ye kadar bozulmamaktadır. Bu nedenle patulin özellikle meyve suyu gibi gıdalarda önem taşımaktadır.

(22)

Patulin oluşturan funguslar Penicillium,Aspergillus ve Byssochlamys cinslerine giren türlerdir.

Patulinin kimyasal adı anhidro-3-hidroksimetilen-tetrahidro-1,4- piron-2-karboksilik-

asittir. Patulinin kimyasal yapısı 1949 da aydınlatılmış ve doymamış lakton yapıda olduğu belirlenmiştir.

Akut toksik etkisi fare, rat, civciv, tavşan ve balıklarda görülür. Farelerde oral dozlarla alım sonucu toksisite; LD50=35 mg.kg-1, subkutan uygulamada 15-25 mg.kg-1 olarak belirlenmiştir.

Patulin hücrede solunum sistemine, kromozomlara ve membran üzerine olumsuz etkiler yapar. Makromoleküllerin sentezini inhibe eder, yüksek organizmada bağışıklık sistemini bozar, kas ve ekstremitelerde istem dışı hareketlere, titremelere, kontrolsüz reflekslere neden olur.

Patulin deri altı enjeksiyonu ile verildiğinde hayvanlar huysuzlaşır, nefes almakta zorlanır, deri altı dokularında, karında, göğüs boşluğunda su birikmesi olur. Böbrekte tıkanıklık, idrar yollarında dejenerasyon ve idrarda azalma görülür. Ciğerde su birikmesi iyice artar ve akut toksik etki ölümle sonuçlanır. Genel otopsi bulguları; dalak,karaciğer, akciğer ve böbreklerde kan toplanması, beyin ve akciğerde ödemler olarak belirlenmiştir.

Elma, armut, üzüm ve diğer meyveler, peynir, tahıl, depo hayvan yemlerinde bulunur.

(23)

Sitrinin

Sitrinin, 1931 yılında doğal antibiyotik maddeler üzerine yapılan bir

çalışmada Penicillium citrinum kültüründen izole edilmiştir (Frank, 1992).

Bazı Aspergillus, Penicillium (Krejci ve ark. , 1996) ve Monascus (Bragulat ve ark. , 2008; Li ve ark. 2012) türleri tarafından üretilen nefrotoksik bir mikotoksinler, Sitrinin üreten bazı küfler aynı zamanda okratoksin A (OTA) ve patulin mikotoksinlerini de üretebilmektedir. Sitrinin genellikle hasattan sonra uygun olmayan depolama koşullarında oluşur. Depolanan hububatların yanı sıra meyve, meyve ve sebze suları, şifalı bitkiler,

baharatlar ve bozulmuş süt ürünlerinde de bulunabilmektedir. Bunlar dışında Asya'da gıda boyası ve gıda takviyesi olarak kullanılan kırmızı fermente pirinçte de (RFR-Red Fermented Rice) arzu edilmeyen bir bulaşan olarak bulunmaktadır. Sitrinin ilk önce kuvvetli antibakteriyel etkisi nedeni ile antibiyotik olarak değerlendirilmiştir. ÖzellikleGram pozitif bakterilere karşı etkilidir. Ancak toksisite çalışmaları bu sekonder metabolitin, hayvanlarda böbrek kanallarında hasara neden olan bir

nefrotoksin olarak rol oynadığını göstermiş bu nedenle antibiyotik olarak kullanılmamıştır.

(24)

Penicillium ve aspergillus türleri tarafından üretilmektedir.

Kimyasal yapısı bir piran türevi olup benzopiran karbonikasittir.

Farelerde toksik doz LD50=35 mg.kg-1 - Tavşanlarda LD50=19 mg.kg-1 dir.

Sitrininin hedef aldığı organ böbreklerdir, burada suyun absorbsiyonunu engeller.

Sitrinine en çok mısır, pirinç, buğday, çavdar, arpa,

sorgum ve yer fıstığında rastlanır.

(25)

Mikotoksinlerin etkilediği organlar ve lezyonlar

(26)

1 MISIR

2

TOPLAMA

8

PAKETLEME

9

DEPOLAMA

12 PİŞİRME 11

SATIŞ 10

SEVKİYAT

5 PÜSKÜL AYIKLAMA 6

TANE AYIKLAMA 7

KURUTMA

4

FABRİKADA BEKLEME

3 TAŞIMA

TEHLİKE ANALİZİ – AKIŞ ŞEMASI

(27)

Kapalı kaplar

Akdeniz’in kıyı kesimi ve Güneydoğu Anadolu

(28)

Yağ (3,6) Tuz (<0,1)

(29)

TEHLİKE TANIMLAMA

TEHLİKE SINIF (B,F,K) LİMİT REFERANS AÇIKLAMA KONTROL ÖNLEMİ

ASPERGİLLUS PARASİTİCUS

BİYOLOJİK 0,36mg.kg-1

TÜRK GIDA KODEKSİ

Depolama esnasında uygunsuz nem ve

sıcaklıklarda bekletilmesi

Uygun ve nem sıcaklık koşullarında bekletme

FUSAİUM

MANİLİFORME BİYOLOJİK 3,6MG.KG-1 TÜRK

GIDA KODEKSİ

İklim

koşulları, aşırı sıcaklık veya kuraklık

Uygun zaman ve iklim

koşulları seçilmeli

B.

Thuringiensis EPHESTİA KUEHNİELLA

BİYOLOJİK

TÜRK GIDA KODEKSİ

Uzun süre depolama ve uygunsuz nem

miktarında bekletilmesi

Uygun koşullar

oluşturulması

(30)

TEHLİKE ANALİZİ

AŞAMA ADI

TEHLİKE OLASILI K

ŞİDDET DEĞER AÇIKLAMA SEÇİLEN KONTROL YÖNTEMİ

TOPLAMA

FUSARİUM MANİLİFORME

2 3 6

Uygun iklim koşullarında toplanılmaması

Aşırı sıcak veya aşırı kurak iklimde değil,ılıman iklimde toplanılması

KURUTMA

B. Thuringiensis EPHESTİA

KUEHNİELLA

3 4 12

Uygun ortamda kurutulmayıp, güve ve küf gibi zararlı

mikroorganizmala rın oluşması

Nem oranı sağlanıp uygun ortamda kurutulmalı.

DEPOLAMA ASPERİGİLLUS PARASİTİCUS

2 4 8 Uzun süreli

depolama,

uygunsuz nem ve sıcaklıkta

bekletilmesi

Uygun koşullar oluşturulması

(31)
(32)

KONTROL ÖNLEMLERİNİN SINIFLANDIRILMASI

Kontrol önleminin tehlike seviyesi ve oluşma olasılığı üzerine şiddeti yüksek midir? EVET

Kontrol önleminin uygulamasında hata oluşma olasılığı yüksek midir? HAYIR

Kontrol önlemi bu tehlike için son kontrol yöntemi midir?

EVET

Kontrol önlemi bu tehlike için oluşturulmuş tek kontrol yöntemi midir? EVET

Kontrol önlemleri tehlikeyi yok etmek veya gerçekleşme

olasılığını kabul edilebilir seviyelere indirmek için özellikle mi

tasarlanmıştır? EVET

(33)

AŞAMA TEHLİKE KONTRO L

ÖNLEMİ

KRATİK LİMİT

NE NASIL KİM SIKLIK KAYIT DÜZELTMELER

Kurutma

Depolama

B.

thuringiensis EPHESTİA KUEHNİELLA

ASPERİGİL LUS

PARASİTİC US

Dane nem içeriği % 15 altında tutulması

Depolama esnasında uygun nem ve sıcaklıkta bekletilmesi

>60 derecede 3 gün

>55 derecede 24 saat

Nem ve sıcaklık

Nem ve sıcaklık

Higrometr e ve termometr e

Higrometr e ve termometr e

Kurut mada n soru mlu işçi

Depo soru mlus u

Günde 2-3 kez

Günde 1-2 kez

Kayıt defteri

Kayıt defteri

Uygun nem içeriği

oluşturulması

Uygun koşullar oluşturulması

HACCP PLANI

(34)

Kaynaklar

https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/112372/mod_resource/content /0/M%C4%B0KOTOKS%C4%B0NLER-11-12.hafta.pdf

https://www.turkiyeklinikleri.com/article/en-mikotoksin-kaynakli-gida zehirlenmeleri- 80843.html

https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/t71.pdf

Http://www.mikrobiyoloji.org/TR/Genel/DosyaGoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH

=784&DOSYAISIM=210010320.pdf

Gıdalarda Mikotoksinler, Prof. Dr. Dilek HEPERKAN, Sidas Yayıncılık, (2014).

Ayaz, Aylin, and Mine Yurttagül. "Besinlerdeki Toksik Öğeler-II." Ankara Sağlık Bakanlığı Yayınları 727 (2012). https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/t70.pdf

https://www.gidabilgi.com/Makale/Detay/aflatoksin-nedir--1ee9ec

https://www.tarimorman.gov.tr/GKGM/Belgeler/Tuketici_Bilgi_Kosesi/E-Bultenler/04.pdf

https://silo.tips/download/yksek-lsans-tez-deniz-dner-gda-mhendislii-anabilim-dal-gda- mhendislii-program-ha

file:///C:/Users/Asus/Downloads/25mikotoksinler%20[Uyumluluk%20Modu]_89%20(1).pdf

(35)

Hazırlayanlar

Melissa RUMELİ 190501087

Seher SALMAN 190501105

Murat SOYLU 190501089

Münire KILIÇ 190501093

Müşerref KARADENİZ 190501095

Rabia UĞUR 190501097

Selin DÜRÜCÜ 190501107

Sena YARAN190501109

Mustafa ÖZBAY 190501091

Referanslar

Benzer Belgeler

Benim ailem tiyatroya başladı­ ğım zaman bana çok kızmıştı.. Muvahhit ile aram çok

Tüketicilerin, alternatif markalar olmasına rağmen sürekli olarak aynı markayı satın alma eğilimi göstermeleri ise marka bağımlılığı olarak ifade

Doğrudan insan tüketimine sunulan mısır, mısır çerezleri ve mısır bazlı kahvaltılık tahıllar Bebek ve küçük çocuk ek gıdaları 500 mikrondan büyük eleklerden

Epiandrosteron’un (12) diğer küfler ile biyotransformasyonları sadece çeşitli pozisyonlarda hidroksillenmiş bileşikler verirken Aspergillus terreus MRC 200365 ile 5

Bu çalışmada Pregnenolon bileşiğinin Aspergillus terreus MRC 200365 ve Aspergillus tamarii MRC 72400 küflerinde nasıl metabolize edileceğini incelemek

Bu çalışmada nandrolon (19-nortestosteron) bileşiğinin Aspergillus wentii MRC 200316 ve Aspergillus tamarii MRC 72400 küflerinde nasıl metabolize edileceğini

yılında Hans Lippershey tarafından bulunmuştur fakat ilk teleskop niteliği taşıyan alet, İtalyan asıllı olan Galileo Galilei tarafından icat edilmiştir. Nesneleri 30 kat

Bunlar ve farklı amino asid zincirlerindeki diğer gruplar, diğer gıda bileşenleri ile birçok reaksiyona iştirak edebilirler.... • Yapılan çalışmalarda