• Sonuç bulunamadı

Meserret kahvesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Meserret kahvesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M

e

h

m

e

d

K

em

a

l

H

a

ft

a

d

a

n

H

a

ft

a

y

a

X

ç>x.ok'

Meserret

kahvesi

“ Kuyudan deliyi çıkardılar." “ Ne arıyormuş kuyuda deli?”

“ Sıralı taşlara basa basa inmiş, sonra geri çıkamamış. Kalmış kuyunun içinde."

“ Boğulmamış mı suda?”

“ Su derin değilmiş. İnsan boyunu aşamıyor, ancak dizlere kadar geliyormuş. Bir süre susmuş, oturmuş orda deli. Sonra canı sıkılmış olacak, akşama doğru, başlamış inlemeye çınlamaya, bağırmaya çağırmaya.. Komşular duymuş, ‘bu ne gürültü, patırtı?’ diye sormuşlar.. Deliyi sabahleyin kuyu başında dolanırken gören biri, ‘deli olmasın?' demiş. Seğirtmişler, kuyu başına varmışlar. Ses geliyor, ‘Ulan deli Mahmut sen misin?’ demişler.

‘Benim’ demiş. ‘Ne ararsın orda?', ‘su içmeye indim.'

Tam delice bir laf.. İp sarkıtmışlar aşağı, deli ipi kemirir gibi olmuş, dişlermiş. “ Ulan deli ipi dişleme, beline sar sıkıca, seni çekeceğiz.“ Biraz nazlanır gibi olmuş, sonunda beline bağlamış, çekip çıkarmışlar. Ya böyle işte!"

“ Şu memlekette ne işler oluyor, bir de deliler çıktı başımıza... ” “ Şunun öyküsünü yazsan a!.. ”

"Bunun ne biçim öyküsü olur ki?”

“ Delinin kuyuda tek başına geçirdiği sürenin ruh halini yazarsın, hani çok iyi olur."

“ Benim kendi deliliğim bana yetiyor, bir delinin deliliğini de yüklenemem. " Sait Faik’i Meserrette tanımıştım. Meserret, bizim yokuşu tırmanırken

Ebusuut Caddesi'nin köşesinde üstü otel, altı kahveydi, ittihatçıların Babıâli baskını ile ün salmıştı. Yakup Cemil ve arkadaşları önce bu kahvede sözleşmişler, sonra sadareti basmışlardı. İttihatçılardan sonra edebiyatçıların otağı olmuştu. Vakti bol nice yazar çizer varsa gelir, burda soluklanırdı. Sait Faik de buranın konuklarındandı. ilk kitabı Semaver’de Meserret Oteli diye bir öyküsü vardır. Bunu gördüğümde, ilkin, bildiğimiz Meserret’i anlatıyor sanmıştım. “ İstasyona iki erkekle bir kadın indi” diye başlar. Kadın arabacıya, “ Meserret Oteli'ne çek” der. Sanmıştım ki, istasyon Sirkeci'dir, Meserret de bizim Ebusuut'ın köşesindeki otel. Meğer değilmiş, yurdun herhangi bir yerindeki bir otel. Sait Faik’e sormuştum:

“ Neden otelin adını Meserret koyup bizleri yanılttın?"

"Niyetim yanıltmak değil, bir hikaye yazıyordum, Meserret hoşuma gittiği için otele o adı koydum. Belki bir gün Meserreti de yazarım."

Meserret’i yazmadı, ama oraya gelip gidenlerden çoğunu yazdı. Meserret'i yazmayan mı vardır? Hüseyin Avni Şanda ile Baki Süha oturuyorlarmış. Karşı kaldırımdan hızlı hızlı biri geçiyormuş. Hüseyin Avni Şanda, pencereden,

“ Behçet!.. Behçet!..” diye seslenmiş. Ama Behçet duymamış. Baki Süha

sormuş:

“ Kim bu Behçet?”

“ Behçet Kemal Çağlar, şair. Atatürk, onu Londra'ya gönderiyor. Çağırdım. Ankara'da ne haberler var öğrenelim, duymadı. Duysa çok şey öğrenirdik."

Yazılarını satmak için gelenler, satıp parasını alıp bir kahve içmek isteyenler, arkadaşları ile sözleşenler hep Meserret’e uğrarlar. Meserret sonraki kuşaklar için de belli bir buluşma yeri oldu.

Geçende gördüm ki yeniden onarılan Meserret’in yüzüne kaplanan tahtaları kaldırmışlar, onarılan yapı ortaya çıkmış. Şimdi hep böyle yapıyorlar, tarihi sayılan yapıların dısmı eskisi gibi alıkoyuyorlar, içini kendilerine göre onarıyorlar. Bu caddede Bağdat Palas. Musul Palas gibi imparatorluk günlerini anımsatan otelleri de böyle yapıyorlar. Neye benziyor ki? Arkadaşa sordum.

“ Kırmızı, sağlıklı bir elmaya, ya da yeşil taze cevize benziyor. Benziyor, ama kimbilir dışı sağlıklı görünüyor, içi kurtlu çıkabilir."

Delinin kuyu öyküsü kaldı, ama Meserret’in daha pek çok öyküsü yazılabilir, öylesi derin, öylesi zengindir. İZ

91

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu varsayımdan hareketle intihar, Değişim Rüzgârı adlı yapıttaki hep ailesine, devlete karşı sorumluluklarıyla yaşamış ve böylelikle kişiliğini yitirmiş ana

Ad›n› EfsaneKediden Ald› Ad›n› Anadolu pars›n›n Latince ismi Panthera pardus tulliana'dan alan Pardus, %100 Türkçe deste¤i verebilen Linux temelli bir iflletim

Tatlısularda yaşayan bitkiler genel olarak hidrofit topluluklar (suda yüzen bitkiler), amfibi topluluklar (bir kısmı karada, bir kısmı suda gelişen bitkiler) ve helofit

To overcome these problems, in this study, the samples are studied to chemically concentrate by using less radiochemical procedures than used in alpha

Hasta olarak acil servise baflvurdu¤unuzda hekimin yap›lmas› planlan›lan tan› ve tedavi hakk›nda anlafl›l›r bir flekilde bilgi vermesi sizi nas›l etkiler.. Hasta

Bu makalede ilk hastal›k bulgusu olarak malign miyalamatöz plevral efüzyon ve toraks duvar›nda plazmositom saptanan daha sonra yap›lan tetkiklerde multipl miyeloma tan›s› alan

Klini¤imizde son sekiz y›l içinde, soliter akci- ¤er nodülü veya kitlesi nedeniyle rezeksiyon uygulan›p histopatolojik tan›s› "hamartom" olarak bildirilen 15 hasta;

Burdur’un Akçaköy’ünde 1929 yılında doğan yoksul köylü çocuğu Fakir ile ondan iki yıl son­ ra İstanbul’da dünyaya gelen üç kuşaktan iyi eğitim görmüş