• Sonuç bulunamadı

Her yönüyle Yahya Kemal 5:Kahramanlıklarımız:Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik, bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Her yönüyle Yahya Kemal 5:Kahramanlıklarımız:Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik, bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

5 « ji5c< a« 3«ıt f? ı ıı fi u

TT-5oC>Jl2g

Mahya Kemal’in tarihimize, dolayısı ile kahra-

f manlıklarımıza merak sarışının çeşitli neden-

=

leri vardır. Bunlar arasında Şalr’in çok köklü, ay-

==

nı zamanda içinde kahramanlar bulunan bir soy-

=

dan gelmesi ve Üsküp gibi Türklerin nice yiğitlik­

l i

lerine sahne olmuş bir kentte doğması başta

ge-=== Sonra, mutlu çocukluk günlerini ■ geçirdiği bahçeli, geniş = = evlerindeki babasının zengin kitaplığını da unutmamak gere-¡Ü kir... Burada: Nâima, Silihtar Ağa tarihleri, Evliya Çelebi Se- = yahatnâmesi, Ahmet Midhat'ın iki ciltlik Mufassal adlı tarihi. §=§ Ayrıca Rifat Bey’in Lügat-ı Tarihiyye’si, Şemsettin Sami’nin

Kâmus-ul Âlâm’ı... Ve daha bir çok tarihle ilgili kitap vardır. Bütün bunları Yahya Kemal pek küçük yaşta okuyacak, anlıya- madığı yerleri aile içindeki büyüklerine sık sık soracak ve böy- j lece çocuk yaşta kafası Türk kahramanlıkları ile dolacaktır... 't

Bu sıralarda, Leskofça muhacirlerinden olan Hüseyin adlı uşakları da kendisine kahramanlık hikâyeleri anlatır. Battal Ga­ zi destanını okur. Serhad türküleri söyler... Ve bütün bunların i sonucu Şair’in bilinç altında eski dille canlandıracağı nice kah- I ramanlık şiirlerinin ya.nsıra «Akıncı», «Mohaç Türküsü» ve hattâ «Açık Deniz» in de kanavaları gerilir...

Yahya Kemal, yazıları, ailesiyle, anneannesinin Rakofça çiftliğine gider. Şair ileride, 1910 yılında, taaa Fransa’nın

At-Istanbul’un Osmanlı Donanması tarafından denizden muhasarasının temsili resmi

m

’un Fethi yıl dönümü şenliklerinde Türk levendleri

lantik Okyanusu kıyısındaki Roscoff şehrinde bulunurken «Açık Deniz» i ilham edecek olan karşısındaki engin denizin kudur­ muş dalgalarına bakarken, çocukluk günlerini ve özellikle Ra­ kofça kırlarını hatırlıyacak ve bize daha o zamanlar «kinci celi­ lerinin ihtirasını nasıl duyduğunu» şöyle anlatacaktır:

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum; Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum, i

Kalbimde vardı «Byron» u bedbaht eden melal, Gezdim o yaşta dağlan, hulyâm içinde lâl, Aldım Rakofça kırlannm hür havasını, Duydum akıncı cedlerimin ihtirasını. Her yaz., şimale doğru asırlarca bir koşu, Bağnnıda bir akis gibi kalmış uğultulu... Mağlupken ordu, yaslı dururken bütün vatan, Rü’yama girdi her gece bir fâtihâne zan.

PARİS'TE ÖĞRENDİĞİ GERÇEK

1903 yılında Paris’e giden Yahya Kemal, bir yıl Meaux Kolejinde Fransızca öğrendikten sonra, 1904 yılında Ecole Libre des Sciences Politiquesc girer... Orada ünlü tarihçi Al­ bert Sorcl’in geniş ölçüde etkisinde kalır. Ve o zaman, Türk tarihini Batı metodu ile incelemek arzusunu duyar. Hele tarih­ çi Fustel de Coulanges'ın bir «tilmiz» inin bir cümlesi, Şair için âdeta bir «hidayet meş’alesi» olur. Bu konuda Yahya Kemal şunları anlatıyor:

O müverrih Fransa'nın teşekkülünü anlatırken, «Fransa toprağı bin senede Fransız milletini yarattı» dedi. Bu cümle üze­ rinde çok durdum. Demek ki bir milletin teşekkülünde en bü­ yük rolü oynayan, vatan toprağı imiş... Benimsenilen yeni bir vatan er geç yeni bir millet vücude getirirmiş.

işte bu sözün, daha doğrusu düşüncenin ışığında tarihimi­ ze eğilen Yahya Kemal, Anadolu Türk tarihini 1071’den, vâni Malazgirt Zaferi’nden başlalmayı uygun bulur. Ve Türk'lere Anadolu'nun kapısını açmış olan Alpaslan’ın ruhunu şâdetmek için:

IJdîm-i Rûm’u tuttu cihanhîr savleti Târih o işde gördü nedir şîr savleti

diye başlıyan en güzel «gazel» lerinden birini söyler.

________ DİĞER KAHRAMANLIKLARIMIZ

İstanbul.un fethi ise, Y ahya K em al’in zihnini, hayatındaki

bütün önem li olaylardan daha fazla işgal etm iştir ,., O halde

«İstanbul’u Fetheden Yenıçeri’ye Gazel» yazm ası kadar tabiî ne olabilir:

Vur pençe-î Alî’deki şemştr aşkına Gülbangi asmam tutan pir aşkına

Gedik Ahmet Paşanın Otranto’ya çıkışı ise, her Türk gibi Yahya Kemal’in de göğsünü kabartır. Ve onun için yazdığı ga­ zelde şöyle der:

Çıktı Otranto’ya pür-velvele Ahmet Pâşâ Tûğîar varsa gerektir Kızılelmâ’ya kadar

Yavuz Sultan Selim ise, yalnız bizim tarihimizin değil, ci­ han tarihinin bile nâdir gördüğü bir «cihangir» dir. O halde Türk tarihini sayfa sayfa inceleyerek, kahramanlıklarımızı ka­ fasına vc gönlüne en derin, en güzel olayları ile yerleştiren Yahya Kemal, bu büyük hükümdarın eşsiz başarıları için şiir­ den yedi katlı muazzam bir anıt dikecek ve adını «Selimnâme» koyacaktır...

_______

TALİHİN ROLÜ

Yahya Kemal in talihi de. tarih bilgisini derinleştirmesi ve yeni yeni kahramanlıklarımızı öğrenmesi için âdeta kendi-sini • zorlar:

1912’de Paris’ten yurda döndükten sonra, 1914’te S âtı Beyin idaresindeki Darüşşafaka’da birbuçuk yıl, tarih ve ede­ biyat hocalığı yapar. Sonra Medreset-ül Vaizindeki sarıklı öğ­ rencilere yepyeni bir metotla tarih dersi vermeye başlar, 1915 te ¡ser İstanbul Darülfünûnu’nun tarih ve tarihle, ilgili diğer kür­ sülerinde dersler ckutur... Ve uzun yıllar bu görevde kalır...

Böylece de, her geçen gün engin tarih kültürünü, yeni ye­ ni bilgilerle zenginleştirip, sık sık kafasını işgal eden Türk kah­ ramanlıklarının büvük ve güzel bir sentezini yapar.

Yahya Kemal, Türk kahramanlıklarım anlatan duru dilli şiirleri için ön çalışmaları -yine Paris’te iken yapar:

Canavarlar kaçıyormuş gibi gür bir doludan.. Bir salip ordusu bozgun kaçıyor Niğbolu’dan.

gibi o zamana kadar. Türk şiirinde görülmemiş duruluk ,ve gü­ zellikteki beyitlerini söylemeye başlar. Ve giderek, yıllar sonra, en güzel kahramanlık şiirlerimiz arasında yer alacak olan

«Akıncı» ve «Mohaç Türküsü» doğar...

1919'da «Şair Nedün» dergisinde (c. I . sayı 10, sayfa 148) . yayınlanan «Akıncı» şiiri, yalnık Tiirk kahramanlıklarından bi­ rine örnek değil, aynı zamanda sağlam tekniği ve özellikle du­ ru dili, güzel Türkçesiyle de günümüz şairlerine bu yönden örnek olacak güçtedir:

Bin atlı, akmlnrda çocuklar gibi şendik: Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik! Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle... Şimşek gibi bir semte atı'drk yedi kokları Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan. Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla. Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla... Cennette bugün gülleri açmış görürüz de Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde! Bin a’b, akmlarda çocuklar gibi şendik, Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

Y A R I N : YAHYA KEMAL VE DİN

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Zira o günle ide gazete ve dergi sütunlarında adı ençok yinelenen sanatçı Salih Acar'dı.. Hemen ömrü boyu kuş

Daha zor bir şey düşünemiyorum, titriyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak istemiyorum artık.. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel köyüne

Diğer pek çok kurbağa türü gibi tungara kurbağaları da yumurtalarını muhafaza etmek için köpük yuvalar yapar.. 4 Tungara kurbağaları yuvalarını üç aşamadan

Applying the electron-beam preirradiation method in air the cation - exchanger fabric (CEF) containing sulfonic acid (R-SO3H) groups was prepared by graft

Three dimensional evaluation of weld defects carried out in this study was performed by film digitising method. The radiographs obtained from the weld specimen were scanned and

To investigate whether there is a predictive effect of NF-kappaB, survivin, and Ki-67 expressions on pathological response and disease relapse in breast cancer (BC) patients.. Ki-67,

Ümit ALEMDAROGLU İZMİR-Ayvalık’da de nizi kirlettikleri gerekçe­ siyle kapatılan 16 zey­ tinyağı fabrikasının sa­ hip ve yöneticileri fab­ rikalarım yeniden

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış